19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 KASIM 1991 * * * • HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/17 SHFde 'birlik' çağnsı (Baftarafi 1. Sayfada) Genel Başkan tnönü'nün ku- rultay tarihini 25-26 ocak olarak açıklamasının SHP'deki iç tan- siyonu bir ölçüde düşürdüğü büdirilirken, iki taraf da bu kez delegeler düzeyinde yapılacak mücadele için İcolları sıvadılar. Parti içi muhalefet, genel mer- kez yönetiminin koalisyon orta- ğı olarak iç mücadeleye gir- mesinin delege düzeyinde bir avantaj sağlayacağını gözönüne alarak eleştirilerini de bu nok- tadan yöneltmeye başladı. Par- ti içi muhalefetin önderi Baykal'ın "tç mücadele aracı olarak kullanılan koalisyon ve buna doğru düriist düşiinüp ta- şınmadan girecek SHP yöneti- mi, sosyal demokrasiyi ve partiyi güçsiiz düşüriir" diye tepkisini belirttiği öğrenildi. Parti içi mu- halefet, Inönü'nün, kurultayı kendi isteklerinin dışında 3 ay- hk bir döneme yaymasını da, "zaman kazanma ve güç topla- ma çabası" olarak değerlendi- riyor. Parti içi muhalefet bu ne- denle genel merkez yönetimin- de görev alan "yenilikçi sosyal demokratlar" içindeki Ertuğnıl Günay başta olmak üzere bazı adlan yanına alarak "SHP ye- niden yapılanmalıdır" görüşü altında toplanmaya çalışıyor. Genel merkez yöneticileri ise Baykal ve arkadaşlarının olağa- nüstu kurultay tarihi konusun- daki itirazlarının geçerli olmadığını, İnönü'nün açıkladı- ğı kurultay tarihinin hukuka uy- gun olduğunu, buna karşı mahkemeye gidüemeyeceğini, gidilse bile bir sonuç ahnması- nın mümkün olmadığını öne sü- rüyorlar. Baykal ve arkadaşlan- nın da mahkemeye gitmek gibi bir düşüncelerinin olmadığı, an- cak genel merkez yönetiminin delege bazmdaki etkisini kırmak için 400 olan imza sayısını da- ha da arttırmayı hedefledikleri bildiriliyor. Konuya ilişkin olarak gazete- cilerin sorulannı yamtlayan Ge- nel Sekreter Hikmet Çctin, açıklanan kurultay tarihi için mahkemeye gidilemeyeceğini savunarak, "Kurultay için im- za verenlerden biri, tarihin er- kene alınması için başvuru yapabilir. Ama daha once veril- miş benzer mahkeme kararları- na göre bir sonuç alamazlar. Bizim öngördüğümüz kurultay tarihinin değişmesi olanaksız" diye konuştu. Kurultay tarihinin açıklanmasından sonra Baykal yanlılanndan kendilerine bir gö- rüşme talebi gelmediğini vurgu- layan Çetin, "Kurultay öne alınamaz. Belki Parti Medisi bir başka kurultay isteyebilir. Bu- nun için de 23 imza gerekir. Ama PM'den böyle bir karar çı- kacagını sanmıyorum" dedi. SHP Genel Başkanı, dün il ve ilçe başkanlıklanyla partili be- lediyelere bir genelge göndere- rek, basına yansıyan parti içi tartışmalann sona erdirilmesini istedi. İnönü, seçim sonuçları- nın danışma kurultaylan, küçük kurultay ve 25-26 ocakta topla- nacak olağanüstü kurultayda değerlendirileceğine işaret etti- ği genelgefde şu görüşlere yer verdi: "• Seçim sonuçlan hiçbir partiyi tek başına iktidar yap- mamıştır. Önümiizdeki günler- de ülkemizin gündeminde koalisyon oluşumu önemli yer alacaktır. Hükümetin kurulma- sıyla partimizin muhalefet, ana- muhalefet ya 4a iktidar ortağı konumu açıklık ka^anacaktır. • Bu surecin en olumlu şekil- de değerlendirilmesi, partimizin muhalefet ya da iktidarda göre- vini yapabilmesi, parti içinde birlik ve butünlüğün öne çıka- nlmasına. tartışma ortamının sona erdirilmesine bağlıdır. • Seçimin hemen ardından partimizin, içine itilmeye çalışıl- dıgı kargaşa ortamı, partinin görevlerini gereği gibi yerine ge- tirmesine engeldir. Şimdi örgü- tümiize ve tüm üyelerimize diişen, seçim sonuçlanrun yerel düzeyde yetkili organlar içinde en geniş değerlendirmesini yap- mak ve partinin gelecekteki atı- lımı için katkıda bulunmaktır. Yetkili organlar dışında, örne- ğin basında yararsız tartışmala- ra ya da suçlamalara girişilerek partide otorite boşluğu yaratıl- 2 profesör çığda kaldı RECEP BULUT KAYSERİ — Erciyas Dağı'- na tırmanışa geçen 8 kişilik dağ- cılık grubundaki eski Dağcılık Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Abdülmecit Doğru ile Erciyas Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Bilge çığ altında kal- dılar. Prof. Doğru ve Bilge'nin cesetleri kurtarma çalışmaları yapan dağcılar taraiindan bu- lundu. Erciyas Üniversitesi tarafın- dan düzenlenen ve iki gün süren "1. Yüksek trtifa ve Spor BUim- leri Kongresi" için Kayseri'de bulunan eski Dağcılık Federas- yonu Başkanı Abdiilmecit Doğ- ru ve Prof. Dr. Ahmet Bilge 6 dağcıyla birlikte dün sabah sa- at 06.00'da Erciyas'a tırmanısa başladılar. 3 bin 916 metre yük- seklikteki dağın doruğuna yüz metre kala Hörgüç Kaya'nın bulunduğu yere kadar tırmanış normal sürdü. Bu bölgeye gelin- diğinde düşen çığ iki bilim ada- mını yaklaşık 300 metre aşağı- daki Şeytan Deresi'ne kadar sü- rükledi. Çığdan kurtulan Erhan Ser- ken, Akşin Sezer, trfan Şerefoğ- lu, Iskender Iğdır, Muzaffer Bilge ve soyadı belirlenemeyen Yıldınm adındaki 6 dağcı, saat 09.00'da meydana gelen olayı telsizle Gençlik ve Spor tl Mü- dürlüğü'ne ait Erciyas Kayake- vi Tesisleri'ne bildirerek yardım istediler. Erciyas Üniversitesi VELİEFENDİ fflPODROMlTNDAN FİKRETDAĞLIOĞLU Mermi şanslı TAHMİNLERİMİZ 1. KOŞU: F. (2) Muhafız, P. (7) Cihangirli P. (3) Uğursel, S. (5) Çerkezkızı. 2. KOŞU: F. (3) Hurryup, P. (4) Sonamour, P. (1) Bonny, S. (7) Çelebi. 3. KOŞU: F. (5) Zümrütbey, P. (1) Pamilly, P. (4) Assiaza, S. (8) Deryahanım. 4. KOŞU: F. (4) Mermi, P. (8) Mücahit, P. (7) Demirbey, S. (1) Tacım. 5. KOŞU: F. (1) Uçarı, P. (4) Gungadin, P. (5) Taybatur, S. (3) Calibas. 6. KOŞU: F. (8) Flevrette, P. (9) Gülser, P. (18) Which Way, S. 16) Rosemead, S. (13) Prim. 7. KOŞU: F. (5) Beyazmartı, P. (6) Umurbey, P. (10) Baha- dırbey, S. (2) Handan. Dağcılık Kulübü'nden gelen dağcılarla birlikte 12 kişiye ula- şan kurtarma ekibi, hemen ara- ma çalışmalanna başladı. Bu ekibe, daha sonra 4. Kolordu Hava İndirme Tugayı'na bağh askeri birlikler de katıldı. Cesetler bulunuyor Dağcıların telsizle bildirdikle- rine göre Prof. Dr. Abdiilmecit Doğru'nun cesedi, Şeytan Dere- si kulvannda bulundu. Cesedin yanına zorlukla ulaşan dağalar, oluşturdukları bir ekiple Prof. Dr. Doğru'nun cesedini kayake- vi tesislerine götürdüler. Kurtarma çalışmalannı sür- düren dağalar Prof. Dr. Ahmet Bilge'nin cesedini de Prof. Dr. Abdülmecit Doğru'nun cesedin- den 200 metre uzakta ortaya çı- kardılar. Dağcıların telsizle ka- yakevinden bildirdiklerine göre kar yağışı ve tipi nedeniyle ce- setlerin dağdan indirilme işlemi güçlükle yürütülüyor. Spor Bilimleri Kongresi'nde önceki gün bir konuşma yapan Prof. Dr. Abdülmecit Doğru, Türkiye'de dağcılığın henüz ge- lişmediğini, bu nedenle dağlar- da meydana gelen olaylann çok abanıldığını söylemişti. Doğru konuşmasında, "Dağcılar tır- manısa başlarken gelebilecek tehlikelerin farkındadır. Bu çok normaldir. Dünyada dağcılığın gelişmişligi Himalayalara tınna- nışla ölçülür. Buraya tırmanır- ken yüzlerce dağcı can verdi. Ama bu olaylar normal olarak göriildü ve abartılmadı. Ancak Türkiyedeki tüm dağ kazalan dağcılık bilincinin gelişmemiş olması nedeniyle çok abartı- lıyor" demişti. Gençlik ve Spor Genel Müdü- rü Kemal Kâmiloğlu, eski Dağ- cılık Federasyonu Başkanı Prof. Dr. Abdülmecit Doğru ve Prof. Bilge'nin ölümleri nedeniyle bir başsağhğı mesajı yayımladı. Kâmiloğlu, mesajında, PTof. Dr. Doğru'nun ölümünden bü- yük üzüntü duyduğunu belirte- rek, "Doğru'nun Türk dağcüı- gına yaptıgı hizmetler asla unutulmayacaktır" dedi. Kimlikleri Prof. Dr. Abdülmecit Doğru — 1929'da Ardahan'da doğan Doğru, Istanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunuydu. Ge- nel cerrahi uzmanı olan Doğru 1964'te doçent, 1970'te de pro- fesör olmuştu. Yaklaşık iki yıl Dağcılık Federasyonu Başkan- lığı yapan Doğru, başkanhğı sü- resince Ağrı'dan Erciyas'a, Sa- rıkamış'tan Hasandağı ve Altay Dağlarf na kadar çeşitli tırma- nışlara katıldı. Ankara Üniver- sitesi Tıp Fakültesi öğretim üye- si olan Doğru, evli ve iki çocuk babasıydı. Prof. Dr. Ahmet Bilge — 1944 Denizli-Selcen doğumlu olan Prof. Dr. Bilge, yurdun çe- şitli yerlerinde hükümet tabip-, liği yaptıktan sonra 1973'te İs- tanbul Üniversitesi'nde cerrahi asistanı, 1988'dede profesör ol- du. Tıp alanında birçok eseri bulunan Prof. Dr. Bilge aynı za- manda Kayseri Dağcılık Spor Kulübü, Dağcılık Federasyonu Sağlık Kurulu üyeliği de yap- mıştı. Bilge, evli ve üç çocuk ba- basıydı. masına izin verilemez. Tüm Uyelerimizin ve örgütümüzün bu doğrultuda davrantnasını bekliyor, arkadaşlarımı bu ko- nulara özen göstermeye ve dik- kate davet ediyorum." tnönü'nün genelgesi, "Genel merkez aleyhinde demeç vere- cek partililer hakkında disipiin mekanizmasının artık işletile- cegi" şeklinde değerlendirmelere yol açtı. Bu arada Baykal'ın ön- ceki gün Arjantin Büyukelçili- ği'ndeki bir kokteylde gazeteci- lerle sohbet ederken kurultay ta- rihini eleştirmesi ve İnönü hak- kında söylediği sözler, genel merkezde tepki yarattı. SHP Genel Sekreter Yardımcısı Gü- neş Gürseler, Baykal'ın açıkla- malarına ilişkin görüşlerini, "Kendilerine genelgeyi anımsaüyoram" diye açıkladı. SHP Antalya tl Başkanı Yu- suf Öztop, İnönü'nün olağa- nüstü kurultay tarihini üç ay ge- riye atmasının "görevi kötüye kullanmak" olduğunu öne sür- dü. öztop, İnönü'nün tutumu- nun "tek şef mantıgı" olduğu- nu söyledi. UBA'ya bir açıkla- ma yapan Öztop, olağanüstü kurultay isteğinin 3 ay sonraya bırakılmasının partiye büyük zarar vereceğini belirtti. Öztop, "Parti tüzügümüzde 'Kurultay delegelerinin beşte birinin iste- mesi halinde olağanüstü kurul- tay toplanır' diye açık hüküm vardır. Olağanüstü kurultay is- temi kurultay delegelerinin ya- nana yakınuun istemkür. Dunım bu iken olağanüstü kurultay ta- rihini 3 ay geriye atmak, görevi kötüye kullanmaktır. Bu man- tık tek şef mantığıdır" dedi. Öte yandan Starl'e verdiği demeçte İnönü'nün istifasını is- teyen SHP'li Sincan Belediye Başkanı Aziz Gürsoy hakkmda- ki inceleme, Ankara il örgütün- ce sürdürülüyor. Örgütün, Gürsoy'a bir yazı göndererek savunmasını istemesi bekleni- yor. Diğer yandan SHP Parti Meclisi'nin 5 kasım salı günü toplanması kararlaştınldı. İnönü, dün Yunanistan Baş- bakanı Konstantin Mitsotakis ile de bir telefon görüşmesi yap- tı. Mitsotakis'in isteği üzerine gerçekleşen görüşmede Yuna- nistan Başbakanı, SHP liderine, SHP-DYP'nin olası koalisyo- nundan duyacağı memnuniyeti dile getirdi. Inönü'yü, SHP'nin Türk- Yunan ilişkileriyle ilgili olarak sorumluluk üstlenecek olmasın- dan dolayı kutlayan Mitsotakis, başarı dileğini ileterek "En kı- sa sürede iki ülke arasındaki Uiş- kiterin en iyi düzeye getirilmesini istedigini" belirtti. tnönü de Mitsotakis'e, kendi- siyle aynı görüşleri paylaştığını belirterek, "Türk-Yunan Uişki- lerindeki pürüzlerin artık kaldı- rılması zamanının geldiğine ' inanıyonım" dedi. Nadir Nadî'ye Saygı Toplantısı (Baftarafi 1. Sayfada) kır'a gidip geldim, röportajlan yazdım, bu arada üzerimde hep aynı kdık, bu kılıkla da geri döndüm... Kendine bir elbise yaptır, demek istermiş de söyle- yememiş..." Nadir Nadi'nin müzik, hele Mozart tutkusu da bilinir dost- ları arasında. "Madem bu ka- dar büyük bir dostlugun var Mozart ile neden yazıp anlatmıyorsun" demiş Yaşar Kemal. "Dostum Mozart"ın oluşmasında "biraz olsun kat- kısı bulunduysa" çok sevindiği- ni belirtti Kemal. Ve daha nice anılar... "Eğer bu ulkede adam gibi adam ka- lırsa" dedi Yaşar Kemal, "Na- dir Nadi üzerine yüzlerce kitap yazılmalı. Hitler'in faşizmi 12 yıl dayandı. Oysa 70-80 ydlık bir fasizra rejimi içinde Nadir Na- di savaş veren, bu kavgada fa- şizme karşı dövüşen birkaç ki- şiden biridir. Nadir Nadi bizim hoşgörü bayrağımız, insan, dü- şünce ve namus hayrammız ola- caktır." Yaşar Kemal'den sonra söz alan gazetemiz yazan llhan Sel- çuk, "Konuşmak hem güç, hem kolay" diyerek başladı Nadi'yi anlatmaya... Uzun bir zaman Nadir Nadi Ue "birlikte çalışma onurunu" elde ettiğini ve çok şey öğrendiğini söyleyen llhan Selçuk, belleğindeki "katman katman am"dan hangisini anla- tacağını düşündü önce sonra Nadir Nadi'nin çok yönlülüğün- den söz etmeye başladı: "Çok yönlü bir insandı Na- dir Nadi. Ama neydi bu yönler? Fikir adamı. Aydınlanmacı. Yö- netkâ. Gazeteci. Yazar. Bir düz- Türkiye yer arıyor yazı ustası. Müzisyen. Bir insan. Az bulunur bir insan." Nadir Nadi'nin yazarlığını sözcüklerle oynayan bir orkest- ra şefıne benzeten İlhan Selçuk, "Nadir Nadi'yi övmek. yalnız- ca gerçekleri söylemek anlamı- na gelir" dedi. Nadir Nadi'nin kendi keçıdini sürekli eleştirdi- ğini, denetim altında tuttuğunu, üstelik bunu acımasızca yaptığı- nı anlatan İlhan Selçuk, "Ken- disini övdüğünü hiç duymadım. Kendisine yaklaşırken yansız kalamaz insanlar. Oysa Nadir Nadi kendisini acımasızca eleş- tiren, kendisiyle alay edebilen bir insandı. Ben böyle bir insa- nın yaşadığına tanık olmadım" dedi. Lozan Antlaşması'nın ve Cumhuriyet'in ilanının 1923, Cumhuriyet gazetesinin kurulu- şunun 1924 >ıh olduğunu belir- ten İlhan Selçuk, "Cumhuri- yet'ten çok az şey kaldı. Köy Enstitüleri, Türk Dil Kunımu, Halk Partisi... Lozan Banş Antlaşması, ayakta kalan tek anlaşma o günden bu yana. Bir tek Cumhuriyet gazetesi ayak- ta. Kunıcumuz Yunus Nadi des- tan sayılacak bir savasın içinden çıkarak bu gazeteyi kurmnş, ama Nadir Nadi yanm yüzyıl içinde gazeteyi bugüne getirmiş- tir. Cumhuriyet, üzerine titren- mesi gereken bir kunımdur. Bir büyük adamdı Nadir Nadi dev- rimler çağında. 20. yüzyılda dünya ne kadar çalkalanırsa çal- kalansın, aydınlanmanın pusu- lasını ele alarak tüm bir yüzyılı kat ederek geldl, bizieri de bir- likte getirdi" dedi. Kendisini Nadir Nadi'nin "patronluğu altında" çahşabil- me mutluluğuna erişmiş gazete- (Baştarafı 1. Sayfada) Sovyetler dahil) başkentlerinde- ki Türk büyükelçilerine gönder- diği talimatla bir dizi önerinin taraflara iletilmesini ve ilgili hü- kümetlerin desteğinin sağlanma- sını istedi. Öneriler özetle şu noktalarda toplanıyor: 1. Türkiye, bölgesel sorunla- rın görüşüleceği üçürıcü aşama- daki "bölgesd işbirliği" toplan- tısına "taraf" olarak masaya oturmak istiyor. 2. Türkiye, bu toplantıya "ev sahipligi" yapmaya hazırdır. 3. Türkiye, Madrid'de tarihi ve yeri kararlaştınlmayan 2. aşa- ma toplantısının yeri olarak da İstanbul ve Antalya'yı önerdi. Madrid'de 1. aşaması sona eren "Banş Konferansı"nda ikinci aşamanın yeri konusunda bir karar alınamadı. Israü, konferansın "bolgede'V yani Ortadoğu'da "tercihan lsrail'de" yapılmasmı, Araplar ise yine Madrid'de toplanılma- sını istiyor. Araplar, İsrail'de ya- pılacak bir toplantıyla İsrail'in tanınması sürecintn erken baş- latılmış olacağı gerekçesiyle bu öneriye karşı çıkıyor. Türkiye'nin önerisi ise taraf- larm görüşlerini bağdaştıran bir "ortayolu" içeriyor. Türkiye'de yapılacak bir toplantı hem İsra- il'in istediği gibi "bölgede" ger- çekleştirilmiş olacak ve hem de Araplann tepkisine neden olan noktalar dışlanmış olacak. Öte yandan ikili görüşmelerin ilerlemesi ve bir olumlu sonuca ulasılması halinde 3. aşama ola- rak "bölgesel işbirliğini" amaç- layan yeni bir toplantının düzen- lenmesi öngörülüyor. Türkiye bu toplantıya "taraf' olarak katılmayı ve toplantı için "evsahipligi" yapmayı öneriyor. Bu toplantı>"a Kanada ve Japon- •ya gibi ülkeler de "gözlemci" olarak katılmak istediklerini bil- dirdiler. İkinci aşama toplantısının he- men ardından en fazla 2-3 haf- ta içinde 3. aşamaya geçilmesi- ni isteyen İsrail, bu yolla bölge- de tansiyonun azaltılması ve gü- ven arttıncı önlemlerin uygulan- masına ortam hazırlanmasını öneriyor. cilerden biri sayan Milliyet ga- zetesi başyazarı Altan Öymen, Nadir Nadi'nin yazarhğına de- ğindi daha çok. Kitap fuarının ana konusu "Türkçem" iken, Nadir Nadi için düzenlenen böyle bir saygı toplantısının "fevkalade isabetli" olduğunu söyleyen Altan öymen, Nadir Nadi'nin Türkçeyi en iyi kulla- nan yazarlardan biri olduğunu söyledi. Başyazarlığımn kitap yazarlığını gölgelediğini belirten Ö>Tnen, Nadir Nadi'nin "Gün- terin Getirdiği" adlı kitabından pasajlar okudu. Altan Öymen, "Nadir Nadi, bir tablo çizer gi- bi anlatırdı gözlemlerini. Bunun ötesinde insanlarm psikolojisi- ni de tespit etmeye çalışırdı. Böyle tasvirler, yazarın adı gibi 'nadirleşmeye' başladı artık Türkçemizde" dedi. *Dil ve Anlaşma' TÜYAP tarafından organize edilen 10. Kitap Fuarı'nın bu yıl- ki konusunu oluşturan "Türkçe" çerçevesinde, Türk Dil Derneği Başkanı Şerafeıtin Turan, "Dil ve Anlaşma" konusunda bir konfe- rans verdi. Konferansta, Türkçe- nin tarihsel gelişimini anlatan Tu- ran, Türk dilinin yahıız cumhuri- yet öncesinde değil, sonrasında da bozulduğu nu vebu alanda gi- rişimler yapılması gerektiğini söyledi. TÜYAPTA BUGÜN OfZA GtNt: TYS standc Doğu Perinçek, Asım Bezirci, Ataol Behramoğ- lu, Sennur Sezer, Adnan Özyal- çıner, Gülten Dayıoğlu, Nevra Bucak, Emine Erbaş, Kasım Uç- kan, Hüseyin Alemdar, Sten Nadolny. Nâzun Hikmet Vakfı standı: Sa- miye Yaltınm, A\ni Arbaş. İnkılap Yayınevi standı: Füsun Önal. Gerçek Yayınlan standı: Şükran Kurdakul, Aydın Hatipoğlu, Eray Canberk, Afşar Timuçin. Armoni Yayınlan standı: Nihat Genç. Bilgi Yayınevi standı: Metin To- ker. Muzaffer İzgü, Ahmet Yur- dakul. Joker Yayınlan standı: Suat Gö- nülay, Hasan Kaçan, Nihat Genç. BASCV TOPL.\.VT1SI: Sven O Bergkvist ve Dan Mel- lin. Saat 11.00. SÖYLEŞt: "Temiz Türkçe." Prof. Dr. Mümtaz Soysal. Saat 14.00- 15.00. "Çağdaş Alman Edebiyatı." "Sten Nadolny. Saat. 16.00-17.00. "Deli Dergisi Toplu Söyleşisi." Gani Müjde, Metin Üstündağ, KemaJ Gökhan, Tuncay Erdem, Ercüment Menemen, Can Bars- lan. Saat 14.00-19.00. Koşullar cetztp Seçenekler çeşit çeşit. Fiyatlar sabit. ÎŞTE AKHriN MIYUK FIRSWXAMPÂNWSI W AW l ' N 6ÜM FIR5ATKAMPM45I'NDAN Bugün gazetenizle verilen özel ekimizde seçim'mize sunduğumuz ürünlerden oşağıdo isimleri belirtilenlere, slok ve ürefim imkânhrımızm üzennde talep olmuştur. Bu nedenle ismi geçen ürünlerin kampanyanın HEMEN TESÜM SEÇENEGİNDEN çıkanlması mecburiyeti doğdvğunu önem/e ve üzülerek bildiririz. Satışlanmız II. ve III. seçeneklerde devam etmektedir. Sayın Arçelik Dostlanna, ilgi ve gvvenleri için teşekkür ederiz .. BUZDOLAPLARI 475T İki kapd, / 425-7 Üç kapılı / 325-7 İki kapıiı/385-7 iki kapıh ÇAMAŞIR MAKİNİLtRİ FullAutomatk 2100 / FullAutomatk 2200 FIRINLAR ARF-12 Eiektromatik(Beyazl /ARF-12 ElektromaHk(Kahverengi) ARF-15! Afeı'/ı Turbo{Beyaz,l / ARf-151 Akılh Twho(Kahverengij ELEK7RİKÜ SÜPÜRGi ARS-941 Svper Electronic Plus KÜÇÜK fV ALE7LERİ ARP-2 Lüks Aspiratör(Beyczj / ARP-2 Luks Aspiratör(Kabverengij TtUVİZYONLAR AR7V-6463 FS Teletett-Sterec / AR7V-455 UK 55 Ekron FS Teletext AR7V-137 UK 37 Ekron 11 S/stem GOZLEM UGUR MUMCU (Baftarafi 1. Sayfada) orinin pratiğe uyup uymayacağını önümüzdeki günler gös- terecek. Gelelim SHP'ye.. Siyasi Partiler Yasası, bu yasada açıkça çözüme bağlan- mayan konularda Dernekler Yasası'nın uygulanmasını ön- görüyor. Dernekler Yasası'nın 20. maddesi de İnönü'ye "bir ay içinde" toplantıya çağırma yetkisi veriyor. İnönü, bu yet- kiyi kullanarak kurultay tarihini belirliyor. Parti tüzüğü, olağanüstü kurultay gündeminin bu çağrı- yı yapanlarca belirlenmesini öngörüyor. Bu karara karşı gidilecek bir yargı yolu da yok. Bu yüz- den, Baykal ve arkadaşları, kurultay kararının öne alınma- sı için mahkemelere başvuramazlar. Bu aşamada, iki ayrı kurultay ve bu iki ayrı kurultayın oluşturacağı iki ayrı parti tehlikesinden bu nedenle söz edilemez. İnönü, yeni milletvekillerinden güç alarak bu kararı aldı. SHP Genel Başkanı 9 kasımda toplanacak küçük kurultay- dan da destek almayı bekliyor. Bu gelişmeler, SHP'nin DYP ile koalisyon kuracağını gös- teriyor. Baykal ve arkadaşları kurulacak DYP-SHP koalisyonuna güvenoyu verecekler mi? Vterecekler; verecekler ve kurultayı bekleyecekler. Kurul- taya da yeni bir tüzük ve yeni bir program taslağı ile gele- cekler. Bundan sonra "zamanlama" önemli. Demirel hükümeti, ister istemez zam yapacak; bu zamlar, SHP'yi de yıprata- cak; Güneydoğu'daki olası gelişmeler HEP kökenli millet- vekillerini yeni yeni kararlara yöneltecek. Bunlar, güçlü olasılıklardır. Deniz Baykal genel başkan seçilirse ne olacaktır? Hiç kuşkunuz olmasın; yine SHP-DYP koalisyonu olacaktır! İnönü, kurultay satrancını, doğrusu, çok güzel oynuyor; takvimi, kendi istekleri doğrultusunda saptıyor. Bunu yapar- ken karşıtlarına yasal başvuru kapıtannı da kapatıyor. Sayın İnönü, biçimsel hukuk açısından elbette haklıdır; ancak Dernekler Yasası'na dayanarak kurultay delegeleri- nin yarısına varan imzaları görmezlikten gelip kurultayı üç ay sonraya bırakması da siyasal açıdan pek "demokratik bir karar" sayılamaz. Kurultay tarihinin üç ay sonraya bırakılmasının bir açıdan yararlı olduğu söylenebilir. Gerek inönü gerek Baykal, bu kurultaya yeni program ve tüzük taslaklan ile gelebilme ola- nağım da kullanabilirler. Bunlar çözüm sayılır mı? Hayır; SHP ve DSP'yi ve bu iki parti dışındaki sol kesim- leri kapsayan bir "büyük platform" kurulmadıkça sosyal de- mokrasi bir adım daha atamaz. Bu "büyük platformda" liberal maske takmış "yeniMcCar- tizm"e, sosyal demokrat partileri "ANAP'laştıracak" yapay ideolojilere, yılgınlığa, bireyciliğe, arabesk liberalizmin mo- dasına kapılan Atatürk, devrimcılik, laiklik ve sol düşman- lığına ve ilkesiz uzlaşmacılığa karşı savaş açılmalı ve sos- yal demokratları bir çatı altında toplamayı amaçlayan yeni inanç rüzgârları estirilmelidir. • • •*• TBMM, en yaşlı üye Ali Rıza Septioğlu'nun başkanlığın- da toplanacak Septioğlu, 1925 yılındaki Kürt-İslam Ayaklanması lideri Şeyh Sait'in amcası Şeyh Hasan'm torunudur. Şeyfı Hasarf ın iki oğlu Ali Rıza ve Şerif Efendi ayaklanma sırasında öl- dürülmüşlerdir. Septioğlu'nun çarşamba günü TBMM Başkanhğı kürsü- süne oturması, Türk ve Kürt halklarının, bu kanlı olaylara karşın yıllardır birbirleriyle nasıl kaynaştıklarını ve aynı yaz- gıyı nasıl paylaştıklarını gösteriyor. Devlet Bakanı Kâmran İnan da 1914 yılında Bitlis Ayak- lanması sırasında asılan Şeyh Seyid Ali'nin torunudur. Kkm- ran İnan'ın babası uzun yıllar Bursa'da sürgün yaşayan Şeyh Selahattin'öir. Kâmran inan da etnik kökeni ve ailesi nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti'nde hiçbir engel ile karşılaşmamıştır. Bu örnek de iki halkın et ve tırnak gibi birbirleriyle kay- naştıklarını gösteriyor. Dünya, etnik kökenlerin, ırkçıiığın, şiddet ve savaş neden- leri sayıldığı çılgın bir dönem yaşıyor. Bu çılgınlığın ülkemiz- de kan dökmesine, karanlık güçlerin kardeşi kardeşe vur- durmasına Türk'üyle, 'Kürt'üyte hepimiz karşı çıkmalıyız. Irkçılığı aşamayan, teröre de karşı çıkmayan bir insan ne devrimci olur ne demokrat... • • * Karayolları Genel Müdürü Atalay Coşkunoğlu'nun İstan- bul Vaniköy'de 7 milyarlık bir villa aldığı Sabah gazetesin- ce ileri sürüldü; Coşkunoğlu da bu villanın Londra'da mer- mer ticareti yapan oğulları tarafından satın alındığını söy- ledi. Bu lüks villa, Kavala Şirketler Grubu tarafından, düzen- lenen bir sözleşme ile Karayolları Genel Müdürü'nün oğlu Ahmet Naci Coşkunoğlu'na satılıyor; adı geçenin bir kaza sonucu ölümünden sonra villa 7.12.1990tarihindeöbüroğlu Altay Coşkunoğlu'na devrediliyor. 2871 sayılı yasa, kamu görevlilerine mal bildirimi yüküm- lülüğü getiriyor. Yasaya göre bir kamu göreviisi hakkında haksız mal edinme kuşkusu doğuyorsa inceleme ve soruş- turma başlıyor. Sayın Coşkunoğlu, mal bildirimini bir an önce açıklarsa. kamuoyu bu soruşturmadan önce aydınlanmış olmaz mı? Kaçakkazıda9ölüHaber Merkezi — Şırnak'ta- ki TKİ kömür ocağında kışlık yakacak gereksinmelerini karşı- lamak için kaçak kazı yapan 9 kişi meydana gelen göçük altın- da kalarak öldü. Göçükte 5 ki- şi de ağır yaralandı. Zongul- dak'ın Kilimli bucağında da ka- çak işletilen kömür ocağında meydana gelen göçükte toprak altında kalan bir kişi öldü. Şırnak'tan muhabirimiz Ka- sım Kadirhan'ın bildirdiğine gö- re Türkiye Kömür İşletmeleri Şırnak Bölge Müdürlüğü'nce 'verim alınamaması ve zeminin çok alçalması' gerekçeleriyle ka- patılan 5 numaralı ocağa önce- ki gece traktörlerle giren 14 yurttaş kömür çıkarmak için ka- zı yapmaya başladı. Yurttaşla- nn bir bölümünün kömür çıkar- dığı, bir bölümünün ise çıkan- lan kömürleri traktörlere yükle- diği saat 22.00 sıralannda göçük meydana geldi. Göçük sonucu ocakta bulunan yurttaşlar ve bir traktör toprak altında kaldı. Olayın duyulmasından sonra göçük altında kalanların kurta- nlması için yoğun bir çalışma başlatıldı. Çalışmalar sonucu göçük altında kalan yurttaşlar- dan Mehmet Arat, Cemal Arat, Temel Güngen, Abdullah Be- nek, Cemal Cavlak, Emin Gün- gen, Sadık Güngen, Süleyman Tunıh, Abdurrahman Turuh'- un cesetleri çıkanldı. Kasım Güngen, Hacı Güngen, Hamit Güngen, Salih Batmaz ve Mos- tafa Balta adlı yurtta$lar da gö- çükten sağ olarak kurtanldılar. maya başladık. Göçük giderek büyüyordu, ancak traktörler ocaktan çıkış yolunu kapatnuş- ü. Bu yüzden kaçış zoriaştı. Ben ve diğer kurtulanlar. ön bolum- deydik. Arkada kaianlardan kurtulan olmadı. Yaklaşık bir saat üzerime devrilen kayalann altında kaldım, bacagım kırıl- dı." Olayda yaralanan 5 yurttaş önce Şırnak Devlet Hastanesi'- ne ardından da Diyarbakır Dev- let Hastanesi'ne kaldırılarak te- davi altına alındılar. Şırnak Valisi Aydın Arslan göçük olayından hemen sonra bölgeye giderek kurtarma çalış- malannı izledi. Olayın büyük üzüntü yarattığını vurgulayan Vali Arslan, "Göçük son gün- lerdeki yağış sonucu toprak ze- mininin gevsemesinden kaynak- lanmıştır. Kaçak kazı yapan ba- zı yurttaşlar da olay sırasında toprak altında kahnıştır" dedi. TKİ'nin terk ettiği kömür ocaklarına girişin yasaklanma- sına karşın kışlık yakacak gerek- sinimlerini karşılamak amacıy- la kaçak kazı yapan yurttaşla- nn geceleri ocağa girişleri engel- lenemiyordu. Ocaklarda geçen yülarda yapılan kazılarda da gö- çük olaylan yaşanmış, geçen ay- larda ise kömür çıkardıktan sonra Şırnak'a giderken güven- lik güçlerinin uyarısına karşın durmayan iki yurttaş açılan ateş sonucu yaşamını yitirmişti. Zonguldak'm Kilimli bucağı- nın Ayıcı Mahallesi Aydındere mevkiinde kaçak olarak açılıp işletilen kömür ocağında önce- Yarahlardan Kasım Güngen ki gece meydana gelen göçükte, kazmacı olarak çalışan NazJf Turgut (46) toprak altında ka- larak öldü. olayı şöyle anlattı: "Önce tek tek kayalann üze- rimize geldiğini gördük ve kaç-
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle