Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 KASIM 1991 * * * • HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/17
SHFde 'birlik' çağnsı
(Baftarafi 1. Sayfada)
Genel Başkan tnönü'nün ku-
rultay tarihini 25-26 ocak olarak
açıklamasının SHP'deki iç tan-
siyonu bir ölçüde düşürdüğü
büdirilirken, iki taraf da bu kez
delegeler düzeyinde yapılacak
mücadele için İcolları sıvadılar.
Parti içi muhalefet, genel mer-
kez yönetiminin koalisyon orta-
ğı olarak iç mücadeleye gir-
mesinin delege düzeyinde bir
avantaj sağlayacağını gözönüne
alarak eleştirilerini de bu nok-
tadan yöneltmeye başladı. Par-
ti içi muhalefetin önderi
Baykal'ın "tç mücadele aracı
olarak kullanılan koalisyon ve
buna doğru düriist düşiinüp ta-
şınmadan girecek SHP yöneti-
mi, sosyal demokrasiyi ve partiyi
güçsiiz düşüriir" diye tepkisini
belirttiği öğrenildi. Parti içi mu-
halefet, Inönü'nün, kurultayı
kendi isteklerinin dışında 3 ay-
hk bir döneme yaymasını da,
"zaman kazanma ve güç topla-
ma çabası" olarak değerlendi-
riyor. Parti içi muhalefet bu ne-
denle genel merkez yönetimin-
de görev alan "yenilikçi sosyal
demokratlar" içindeki Ertuğnıl
Günay başta olmak üzere bazı
adlan yanına alarak "SHP ye-
niden yapılanmalıdır" görüşü
altında toplanmaya çalışıyor.
Genel merkez yöneticileri ise
Baykal ve arkadaşlarının olağa-
nüstu kurultay tarihi konusun-
daki itirazlarının geçerli
olmadığını, İnönü'nün açıkladı-
ğı kurultay tarihinin hukuka uy-
gun olduğunu, buna karşı
mahkemeye gidüemeyeceğini,
gidilse bile bir sonuç ahnması-
nın mümkün olmadığını öne sü-
rüyorlar. Baykal ve arkadaşlan-
nın da mahkemeye gitmek gibi
bir düşüncelerinin olmadığı, an-
cak genel merkez yönetiminin
delege bazmdaki etkisini kırmak
için 400 olan imza sayısını da-
ha da arttırmayı hedefledikleri
bildiriliyor.
Konuya ilişkin olarak gazete-
cilerin sorulannı yamtlayan Ge-
nel Sekreter Hikmet Çctin,
açıklanan kurultay tarihi için
mahkemeye gidilemeyeceğini
savunarak, "Kurultay için im-
za verenlerden biri, tarihin er-
kene alınması için başvuru
yapabilir. Ama daha once veril-
miş benzer mahkeme kararları-
na göre bir sonuç alamazlar.
Bizim öngördüğümüz kurultay
tarihinin değişmesi olanaksız"
diye konuştu. Kurultay tarihinin
açıklanmasından sonra Baykal
yanlılanndan kendilerine bir gö-
rüşme talebi gelmediğini vurgu-
layan Çetin, "Kurultay öne
alınamaz. Belki Parti Medisi bir
başka kurultay isteyebilir. Bu-
nun için de 23 imza gerekir.
Ama PM'den böyle bir karar çı-
kacagını sanmıyorum" dedi.
SHP Genel Başkanı, dün il ve
ilçe başkanlıklanyla partili be-
lediyelere bir genelge göndere-
rek, basına yansıyan parti içi
tartışmalann sona erdirilmesini
istedi. İnönü, seçim sonuçları-
nın danışma kurultaylan, küçük
kurultay ve 25-26 ocakta topla-
nacak olağanüstü kurultayda
değerlendirileceğine işaret etti-
ği genelgefde şu görüşlere yer
verdi:
"• Seçim sonuçlan hiçbir
partiyi tek başına iktidar yap-
mamıştır. Önümiizdeki günler-
de ülkemizin gündeminde
koalisyon oluşumu önemli yer
alacaktır. Hükümetin kurulma-
sıyla partimizin muhalefet, ana-
muhalefet ya 4a iktidar ortağı
konumu açıklık ka^anacaktır.
• Bu surecin en olumlu şekil-
de değerlendirilmesi, partimizin
muhalefet ya da iktidarda göre-
vini yapabilmesi, parti içinde
birlik ve butünlüğün öne çıka-
nlmasına. tartışma ortamının
sona erdirilmesine bağlıdır.
• Seçimin hemen ardından
partimizin, içine itilmeye çalışıl-
dıgı kargaşa ortamı, partinin
görevlerini gereği gibi yerine ge-
tirmesine engeldir. Şimdi örgü-
tümiize ve tüm üyelerimize
diişen, seçim sonuçlanrun yerel
düzeyde yetkili organlar içinde
en geniş değerlendirmesini yap-
mak ve partinin gelecekteki atı-
lımı için katkıda bulunmaktır.
Yetkili organlar dışında, örne-
ğin basında yararsız tartışmala-
ra ya da suçlamalara girişilerek
partide otorite boşluğu yaratıl-
2 profesör çığda kaldı
RECEP BULUT
KAYSERİ — Erciyas Dağı'-
na tırmanışa geçen 8 kişilik dağ-
cılık grubundaki eski Dağcılık
Federasyonu Başkanı Prof. Dr.
Abdülmecit Doğru ile Erciyas
Üniversitesi öğretim üyesi Prof.
Dr. Ahmet Bilge çığ altında kal-
dılar. Prof. Doğru ve Bilge'nin
cesetleri kurtarma çalışmaları
yapan dağcılar taraiindan bu-
lundu.
Erciyas Üniversitesi tarafın-
dan düzenlenen ve iki gün süren
"1. Yüksek trtifa ve Spor BUim-
leri Kongresi" için Kayseri'de
bulunan eski Dağcılık Federas-
yonu Başkanı Abdiilmecit Doğ-
ru ve Prof. Dr. Ahmet Bilge 6
dağcıyla birlikte dün sabah sa-
at 06.00'da Erciyas'a tırmanısa
başladılar. 3 bin 916 metre yük-
seklikteki dağın doruğuna yüz
metre kala Hörgüç Kaya'nın
bulunduğu yere kadar tırmanış
normal sürdü. Bu bölgeye gelin-
diğinde düşen çığ iki bilim ada-
mını yaklaşık 300 metre aşağı-
daki Şeytan Deresi'ne kadar sü-
rükledi.
Çığdan kurtulan Erhan Ser-
ken, Akşin Sezer, trfan Şerefoğ-
lu, Iskender Iğdır, Muzaffer
Bilge ve soyadı belirlenemeyen
Yıldınm adındaki 6 dağcı, saat
09.00'da meydana gelen olayı
telsizle Gençlik ve Spor tl Mü-
dürlüğü'ne ait Erciyas Kayake-
vi Tesisleri'ne bildirerek yardım
istediler. Erciyas Üniversitesi
VELİEFENDİ
fflPODROMlTNDAN
FİKRETDAĞLIOĞLU
Mermi
şanslı
TAHMİNLERİMİZ
1. KOŞU: F. (2) Muhafız, P.
(7) Cihangirli P. (3) Uğursel, S.
(5) Çerkezkızı.
2. KOŞU: F. (3) Hurryup, P.
(4) Sonamour, P. (1) Bonny, S.
(7) Çelebi.
3. KOŞU: F. (5) Zümrütbey, P.
(1) Pamilly, P. (4) Assiaza, S.
(8) Deryahanım.
4. KOŞU: F. (4) Mermi, P. (8)
Mücahit, P. (7) Demirbey, S.
(1) Tacım.
5. KOŞU: F. (1) Uçarı, P. (4)
Gungadin, P. (5) Taybatur, S.
(3) Calibas.
6. KOŞU: F. (8) Flevrette, P.
(9) Gülser, P. (18) Which Way,
S. 16) Rosemead, S. (13) Prim.
7. KOŞU: F. (5) Beyazmartı,
P. (6) Umurbey, P. (10) Baha-
dırbey, S. (2) Handan.
Dağcılık Kulübü'nden gelen
dağcılarla birlikte 12 kişiye ula-
şan kurtarma ekibi, hemen ara-
ma çalışmalanna başladı. Bu
ekibe, daha sonra 4. Kolordu
Hava İndirme Tugayı'na bağh
askeri birlikler de katıldı.
Cesetler bulunuyor
Dağcıların telsizle bildirdikle-
rine göre Prof. Dr. Abdiilmecit
Doğru'nun cesedi, Şeytan Dere-
si kulvannda bulundu. Cesedin
yanına zorlukla ulaşan dağalar,
oluşturdukları bir ekiple Prof.
Dr. Doğru'nun cesedini kayake-
vi tesislerine götürdüler.
Kurtarma çalışmalannı sür-
düren dağalar Prof. Dr. Ahmet
Bilge'nin cesedini de Prof. Dr.
Abdülmecit Doğru'nun cesedin-
den 200 metre uzakta ortaya çı-
kardılar. Dağcıların telsizle ka-
yakevinden bildirdiklerine göre
kar yağışı ve tipi nedeniyle ce-
setlerin dağdan indirilme işlemi
güçlükle yürütülüyor.
Spor Bilimleri Kongresi'nde
önceki gün bir konuşma yapan
Prof. Dr. Abdülmecit Doğru,
Türkiye'de dağcılığın henüz ge-
lişmediğini, bu nedenle dağlar-
da meydana gelen olaylann çok
abanıldığını söylemişti. Doğru
konuşmasında, "Dağcılar tır-
manısa başlarken gelebilecek
tehlikelerin farkındadır. Bu çok
normaldir. Dünyada dağcılığın
gelişmişligi Himalayalara tınna-
nışla ölçülür. Buraya tırmanır-
ken yüzlerce dağcı can verdi.
Ama bu olaylar normal olarak
göriildü ve abartılmadı. Ancak
Türkiyedeki tüm dağ kazalan
dağcılık bilincinin gelişmemiş
olması nedeniyle çok abartı-
lıyor" demişti.
Gençlik ve Spor Genel Müdü-
rü Kemal Kâmiloğlu, eski Dağ-
cılık Federasyonu Başkanı Prof.
Dr. Abdülmecit Doğru ve Prof.
Bilge'nin ölümleri nedeniyle bir
başsağhğı mesajı yayımladı.
Kâmiloğlu, mesajında, PTof.
Dr. Doğru'nun ölümünden bü-
yük üzüntü duyduğunu belirte-
rek, "Doğru'nun Türk dağcüı-
gına yaptıgı hizmetler asla
unutulmayacaktır" dedi.
Kimlikleri
Prof. Dr. Abdülmecit Doğru
— 1929'da Ardahan'da doğan
Doğru, Istanbul Üniversitesi
Tıp Fakültesi mezunuydu. Ge-
nel cerrahi uzmanı olan Doğru
1964'te doçent, 1970'te de pro-
fesör olmuştu. Yaklaşık iki yıl
Dağcılık Federasyonu Başkan-
lığı yapan Doğru, başkanhğı sü-
resince Ağrı'dan Erciyas'a, Sa-
rıkamış'tan Hasandağı ve Altay
Dağlarf na kadar çeşitli tırma-
nışlara katıldı. Ankara Üniver-
sitesi Tıp Fakültesi öğretim üye-
si olan Doğru, evli ve iki çocuk
babasıydı.
Prof. Dr. Ahmet Bilge —
1944 Denizli-Selcen doğumlu
olan Prof. Dr. Bilge, yurdun çe-
şitli yerlerinde hükümet tabip-,
liği yaptıktan sonra 1973'te İs-
tanbul Üniversitesi'nde cerrahi
asistanı, 1988'dede profesör ol-
du. Tıp alanında birçok eseri
bulunan Prof. Dr. Bilge aynı za-
manda Kayseri Dağcılık Spor
Kulübü, Dağcılık Federasyonu
Sağlık Kurulu üyeliği de yap-
mıştı. Bilge, evli ve üç çocuk ba-
basıydı.
masına izin verilemez. Tüm
Uyelerimizin ve örgütümüzün
bu doğrultuda davrantnasını
bekliyor, arkadaşlarımı bu ko-
nulara özen göstermeye ve dik-
kate davet ediyorum."
tnönü'nün genelgesi, "Genel
merkez aleyhinde demeç vere-
cek partililer hakkında disipiin
mekanizmasının artık işletile-
cegi" şeklinde değerlendirmelere
yol açtı. Bu arada Baykal'ın ön-
ceki gün Arjantin Büyukelçili-
ği'ndeki bir kokteylde gazeteci-
lerle sohbet ederken kurultay ta-
rihini eleştirmesi ve İnönü hak-
kında söylediği sözler, genel
merkezde tepki yarattı. SHP
Genel Sekreter Yardımcısı Gü-
neş Gürseler, Baykal'ın açıkla-
malarına ilişkin görüşlerini,
"Kendilerine genelgeyi
anımsaüyoram" diye açıkladı.
SHP Antalya tl Başkanı Yu-
suf Öztop, İnönü'nün olağa-
nüstü kurultay tarihini üç ay ge-
riye atmasının "görevi kötüye
kullanmak" olduğunu öne sür-
dü. öztop, İnönü'nün tutumu-
nun "tek şef mantıgı" olduğu-
nu söyledi. UBA'ya bir açıkla-
ma yapan Öztop, olağanüstü
kurultay isteğinin 3 ay sonraya
bırakılmasının partiye büyük
zarar vereceğini belirtti. Öztop,
"Parti tüzügümüzde 'Kurultay
delegelerinin beşte birinin iste-
mesi halinde olağanüstü kurul-
tay toplanır' diye açık hüküm
vardır. Olağanüstü kurultay is-
temi kurultay delegelerinin ya-
nana yakınuun istemkür. Dunım
bu iken olağanüstü kurultay ta-
rihini 3 ay geriye atmak, görevi
kötüye kullanmaktır. Bu man-
tık tek şef mantığıdır" dedi.
Öte yandan Starl'e verdiği
demeçte İnönü'nün istifasını is-
teyen SHP'li Sincan Belediye
Başkanı Aziz Gürsoy hakkmda-
ki inceleme, Ankara il örgütün-
ce sürdürülüyor. Örgütün,
Gürsoy'a bir yazı göndererek
savunmasını istemesi bekleni-
yor.
Diğer yandan SHP Parti
Meclisi'nin 5 kasım salı günü
toplanması kararlaştınldı.
İnönü, dün Yunanistan Baş-
bakanı Konstantin Mitsotakis
ile de bir telefon görüşmesi yap-
tı. Mitsotakis'in isteği üzerine
gerçekleşen görüşmede Yuna-
nistan Başbakanı, SHP liderine,
SHP-DYP'nin olası koalisyo-
nundan duyacağı memnuniyeti
dile getirdi.
Inönü'yü, SHP'nin Türk-
Yunan ilişkileriyle ilgili olarak
sorumluluk üstlenecek olmasın-
dan dolayı kutlayan Mitsotakis,
başarı dileğini ileterek "En kı-
sa sürede iki ülke arasındaki Uiş-
kiterin en iyi düzeye getirilmesini
istedigini" belirtti.
tnönü de Mitsotakis'e, kendi-
siyle aynı görüşleri paylaştığını
belirterek, "Türk-Yunan Uişki-
lerindeki pürüzlerin artık kaldı-
rılması zamanının geldiğine
' inanıyonım" dedi.
Nadir Nadî'ye Saygı Toplantısı
(Baftarafi 1. Sayfada)
kır'a gidip geldim, röportajlan
yazdım, bu arada üzerimde hep
aynı kdık, bu kılıkla da geri
döndüm... Kendine bir elbise
yaptır, demek istermiş de söyle-
yememiş..."
Nadir Nadi'nin müzik, hele
Mozart tutkusu da bilinir dost-
ları arasında. "Madem bu ka-
dar büyük bir dostlugun var
Mozart ile neden yazıp
anlatmıyorsun" demiş Yaşar
Kemal. "Dostum Mozart"ın
oluşmasında "biraz olsun kat-
kısı bulunduysa" çok sevindiği-
ni belirtti Kemal.
Ve daha nice anılar... "Eğer
bu ulkede adam gibi adam ka-
lırsa" dedi Yaşar Kemal, "Na-
dir Nadi üzerine yüzlerce kitap
yazılmalı. Hitler'in faşizmi 12
yıl dayandı. Oysa 70-80 ydlık bir
fasizra rejimi içinde Nadir Na-
di savaş veren, bu kavgada fa-
şizme karşı dövüşen birkaç ki-
şiden biridir. Nadir Nadi bizim
hoşgörü bayrağımız, insan, dü-
şünce ve namus hayrammız ola-
caktır."
Yaşar Kemal'den sonra söz
alan gazetemiz yazan llhan Sel-
çuk, "Konuşmak hem güç, hem
kolay" diyerek başladı Nadi'yi
anlatmaya... Uzun bir zaman
Nadir Nadi Ue "birlikte çalışma
onurunu" elde ettiğini ve çok
şey öğrendiğini söyleyen llhan
Selçuk, belleğindeki "katman
katman am"dan hangisini anla-
tacağını düşündü önce sonra
Nadir Nadi'nin çok yönlülüğün-
den söz etmeye başladı:
"Çok yönlü bir insandı Na-
dir Nadi. Ama neydi bu yönler?
Fikir adamı. Aydınlanmacı. Yö-
netkâ. Gazeteci. Yazar. Bir düz-
Türkiye yer arıyor
yazı ustası. Müzisyen. Bir insan.
Az bulunur bir insan."
Nadir Nadi'nin yazarlığını
sözcüklerle oynayan bir orkest-
ra şefıne benzeten İlhan Selçuk,
"Nadir Nadi'yi övmek. yalnız-
ca gerçekleri söylemek anlamı-
na gelir" dedi. Nadir Nadi'nin
kendi keçıdini sürekli eleştirdi-
ğini, denetim altında tuttuğunu,
üstelik bunu acımasızca yaptığı-
nı anlatan İlhan Selçuk, "Ken-
disini övdüğünü hiç duymadım.
Kendisine yaklaşırken yansız
kalamaz insanlar. Oysa Nadir
Nadi kendisini acımasızca eleş-
tiren, kendisiyle alay edebilen
bir insandı. Ben böyle bir insa-
nın yaşadığına tanık olmadım"
dedi.
Lozan Antlaşması'nın ve
Cumhuriyet'in ilanının 1923,
Cumhuriyet gazetesinin kurulu-
şunun 1924 >ıh olduğunu belir-
ten İlhan Selçuk, "Cumhuri-
yet'ten çok az şey kaldı. Köy
Enstitüleri, Türk Dil Kunımu,
Halk Partisi... Lozan Banş
Antlaşması, ayakta kalan tek
anlaşma o günden bu yana. Bir
tek Cumhuriyet gazetesi ayak-
ta. Kunıcumuz Yunus Nadi des-
tan sayılacak bir savasın içinden
çıkarak bu gazeteyi kurmnş,
ama Nadir Nadi yanm yüzyıl
içinde gazeteyi bugüne getirmiş-
tir. Cumhuriyet, üzerine titren-
mesi gereken bir kunımdur. Bir
büyük adamdı Nadir Nadi dev-
rimler çağında. 20. yüzyılda
dünya ne kadar çalkalanırsa çal-
kalansın, aydınlanmanın pusu-
lasını ele alarak tüm bir yüzyılı
kat ederek geldl, bizieri de bir-
likte getirdi" dedi.
Kendisini Nadir Nadi'nin
"patronluğu altında" çahşabil-
me mutluluğuna erişmiş gazete-
(Baştarafı 1. Sayfada)
Sovyetler dahil) başkentlerinde-
ki Türk büyükelçilerine gönder-
diği talimatla bir dizi önerinin
taraflara iletilmesini ve ilgili hü-
kümetlerin desteğinin sağlanma-
sını istedi.
Öneriler özetle şu noktalarda
toplanıyor:
1. Türkiye, bölgesel sorunla-
rın görüşüleceği üçürıcü aşama-
daki "bölgesd işbirliği" toplan-
tısına "taraf" olarak masaya
oturmak istiyor.
2. Türkiye, bu toplantıya "ev
sahipligi" yapmaya hazırdır.
3. Türkiye, Madrid'de tarihi
ve yeri kararlaştınlmayan 2. aşa-
ma toplantısının yeri olarak da
İstanbul ve Antalya'yı önerdi.
Madrid'de 1. aşaması sona
eren "Banş Konferansı"nda
ikinci aşamanın yeri konusunda
bir karar alınamadı.
Israü, konferansın "bolgede'V
yani Ortadoğu'da "tercihan
lsrail'de" yapılmasmı, Araplar
ise yine Madrid'de toplanılma-
sını istiyor. Araplar, İsrail'de ya-
pılacak bir toplantıyla İsrail'in
tanınması sürecintn erken baş-
latılmış olacağı gerekçesiyle bu
öneriye karşı çıkıyor.
Türkiye'nin önerisi ise taraf-
larm görüşlerini bağdaştıran bir
"ortayolu" içeriyor. Türkiye'de
yapılacak bir toplantı hem İsra-
il'in istediği gibi "bölgede" ger-
çekleştirilmiş olacak ve hem de
Araplann tepkisine neden olan
noktalar dışlanmış olacak.
Öte yandan ikili görüşmelerin
ilerlemesi ve bir olumlu sonuca
ulasılması halinde 3. aşama ola-
rak "bölgesel işbirliğini" amaç-
layan yeni bir toplantının düzen-
lenmesi öngörülüyor.
Türkiye bu toplantıya "taraf'
olarak katılmayı ve toplantı için
"evsahipligi" yapmayı öneriyor.
Bu toplantı>"a Kanada ve Japon-
•ya gibi ülkeler de "gözlemci"
olarak katılmak istediklerini bil-
dirdiler.
İkinci aşama toplantısının he-
men ardından en fazla 2-3 haf-
ta içinde 3. aşamaya geçilmesi-
ni isteyen İsrail, bu yolla bölge-
de tansiyonun azaltılması ve gü-
ven arttıncı önlemlerin uygulan-
masına ortam hazırlanmasını
öneriyor.
cilerden biri sayan Milliyet ga-
zetesi başyazarı Altan Öymen,
Nadir Nadi'nin yazarhğına de-
ğindi daha çok. Kitap fuarının
ana konusu "Türkçem" iken,
Nadir Nadi için düzenlenen
böyle bir saygı toplantısının
"fevkalade isabetli" olduğunu
söyleyen Altan öymen, Nadir
Nadi'nin Türkçeyi en iyi kulla-
nan yazarlardan biri olduğunu
söyledi. Başyazarlığımn kitap
yazarlığını gölgelediğini belirten
Ö>Tnen, Nadir Nadi'nin "Gün-
terin Getirdiği" adlı kitabından
pasajlar okudu. Altan Öymen,
"Nadir Nadi, bir tablo çizer gi-
bi anlatırdı gözlemlerini. Bunun
ötesinde insanlarm psikolojisi-
ni de tespit etmeye çalışırdı.
Böyle tasvirler, yazarın adı gibi
'nadirleşmeye' başladı artık
Türkçemizde" dedi.
*Dil ve Anlaşma'
TÜYAP tarafından organize
edilen 10. Kitap Fuarı'nın bu yıl-
ki konusunu oluşturan "Türkçe"
çerçevesinde, Türk Dil Derneği
Başkanı Şerafeıtin Turan, "Dil ve
Anlaşma" konusunda bir konfe-
rans verdi. Konferansta, Türkçe-
nin tarihsel gelişimini anlatan Tu-
ran, Türk dilinin yahıız cumhuri-
yet öncesinde değil, sonrasında
da bozulduğu nu vebu alanda gi-
rişimler yapılması gerektiğini
söyledi.
TÜYAPTA BUGÜN
OfZA GtNt:
TYS standc Doğu Perinçek,
Asım Bezirci, Ataol Behramoğ-
lu, Sennur Sezer, Adnan Özyal-
çıner, Gülten Dayıoğlu, Nevra
Bucak, Emine Erbaş, Kasım Uç-
kan, Hüseyin Alemdar, Sten
Nadolny.
Nâzun Hikmet Vakfı standı: Sa-
miye Yaltınm, A\ni Arbaş.
İnkılap Yayınevi standı: Füsun
Önal.
Gerçek Yayınlan standı: Şükran
Kurdakul, Aydın Hatipoğlu,
Eray Canberk, Afşar Timuçin.
Armoni Yayınlan standı: Nihat
Genç.
Bilgi Yayınevi standı: Metin To-
ker. Muzaffer İzgü, Ahmet Yur-
dakul.
Joker Yayınlan standı: Suat Gö-
nülay, Hasan Kaçan, Nihat
Genç.
BASCV TOPL.\.VT1SI:
Sven O Bergkvist ve Dan Mel-
lin. Saat 11.00.
SÖYLEŞt:
"Temiz Türkçe." Prof. Dr.
Mümtaz Soysal. Saat 14.00-
15.00.
"Çağdaş Alman Edebiyatı."
"Sten Nadolny. Saat. 16.00-17.00.
"Deli Dergisi Toplu Söyleşisi."
Gani Müjde, Metin Üstündağ,
KemaJ Gökhan, Tuncay Erdem,
Ercüment Menemen, Can Bars-
lan. Saat 14.00-19.00.
Koşullar cetztp
Seçenekler
çeşit çeşit.
Fiyatlar sabit.
ÎŞTE AKHriN MIYUK FIRSWXAMPÂNWSI
W AW l ' N 6ÜM FIR5ATKAMPM45I'NDAN
Bugün gazetenizle verilen özel ekimizde seçim'mize sunduğumuz ürünlerden oşağıdo
isimleri belirtilenlere, slok ve ürefim imkânhrımızm üzennde talep olmuştur. Bu nedenle
ismi geçen ürünlerin kampanyanın HEMEN TESÜM SEÇENEGİNDEN çıkanlması
mecburiyeti doğdvğunu önem/e ve üzülerek bildiririz. Satışlanmız II. ve III. seçeneklerde
devam etmektedir. Sayın Arçelik Dostlanna, ilgi ve gvvenleri için teşekkür ederiz ..
BUZDOLAPLARI 475T İki kapd, / 425-7 Üç kapılı / 325-7 İki kapıiı/385-7 iki kapıh
ÇAMAŞIR MAKİNİLtRİ FullAutomatk 2100 / FullAutomatk 2200
FIRINLAR ARF-12 Eiektromatik(Beyazl /ARF-12 ElektromaHk(Kahverengi)
ARF-15! Afeı'/ı Turbo{Beyaz,l / ARf-151 Akılh Twho(Kahverengij
ELEK7RİKÜ SÜPÜRGi ARS-941 Svper Electronic Plus
KÜÇÜK fV ALE7LERİ ARP-2 Lüks Aspiratör(Beyczj / ARP-2 Luks Aspiratör(Kabverengij
TtUVİZYONLAR AR7V-6463 FS Teletett-Sterec / AR7V-455 UK 55 Ekron FS Teletext
AR7V-137 UK 37 Ekron 11 S/stem
GOZLEM
UGUR MUMCU
(Baftarafi 1. Sayfada)
orinin pratiğe uyup uymayacağını önümüzdeki günler gös-
terecek.
Gelelim SHP'ye..
Siyasi Partiler Yasası, bu yasada açıkça çözüme bağlan-
mayan konularda Dernekler Yasası'nın uygulanmasını ön-
görüyor. Dernekler Yasası'nın 20. maddesi de İnönü'ye "bir
ay içinde" toplantıya çağırma yetkisi veriyor. İnönü, bu yet-
kiyi kullanarak kurultay tarihini belirliyor.
Parti tüzüğü, olağanüstü kurultay gündeminin bu çağrı-
yı yapanlarca belirlenmesini öngörüyor.
Bu karara karşı gidilecek bir yargı yolu da yok. Bu yüz-
den, Baykal ve arkadaşları, kurultay kararının öne alınma-
sı için mahkemelere başvuramazlar. Bu aşamada, iki ayrı
kurultay ve bu iki ayrı kurultayın oluşturacağı iki ayrı parti
tehlikesinden bu nedenle söz edilemez.
İnönü, yeni milletvekillerinden güç alarak bu kararı aldı.
SHP Genel Başkanı 9 kasımda toplanacak küçük kurultay-
dan da destek almayı bekliyor.
Bu gelişmeler, SHP'nin DYP ile koalisyon kuracağını gös-
teriyor.
Baykal ve arkadaşları kurulacak DYP-SHP koalisyonuna
güvenoyu verecekler mi?
Vterecekler; verecekler ve kurultayı bekleyecekler. Kurul-
taya da yeni bir tüzük ve yeni bir program taslağı ile gele-
cekler.
Bundan sonra "zamanlama" önemli. Demirel hükümeti,
ister istemez zam yapacak; bu zamlar, SHP'yi de yıprata-
cak; Güneydoğu'daki olası gelişmeler HEP kökenli millet-
vekillerini yeni yeni kararlara yöneltecek.
Bunlar, güçlü olasılıklardır.
Deniz Baykal genel başkan seçilirse ne olacaktır? Hiç
kuşkunuz olmasın; yine SHP-DYP koalisyonu olacaktır!
İnönü, kurultay satrancını, doğrusu, çok güzel oynuyor;
takvimi, kendi istekleri doğrultusunda saptıyor. Bunu yapar-
ken karşıtlarına yasal başvuru kapıtannı da kapatıyor.
Sayın İnönü, biçimsel hukuk açısından elbette haklıdır;
ancak Dernekler Yasası'na dayanarak kurultay delegeleri-
nin yarısına varan imzaları görmezlikten gelip kurultayı üç
ay sonraya bırakması da siyasal açıdan pek "demokratik
bir karar" sayılamaz.
Kurultay tarihinin üç ay sonraya bırakılmasının bir açıdan
yararlı olduğu söylenebilir. Gerek inönü gerek Baykal, bu
kurultaya yeni program ve tüzük taslaklan ile gelebilme ola-
nağım da kullanabilirler.
Bunlar çözüm sayılır mı?
Hayır; SHP ve DSP'yi ve bu iki parti dışındaki sol kesim-
leri kapsayan bir "büyük platform" kurulmadıkça sosyal de-
mokrasi bir adım daha atamaz.
Bu "büyük platformda" liberal maske takmış "yeniMcCar-
tizm"e, sosyal demokrat partileri "ANAP'laştıracak" yapay
ideolojilere, yılgınlığa, bireyciliğe, arabesk liberalizmin mo-
dasına kapılan Atatürk, devrimcılik, laiklik ve sol düşman-
lığına ve ilkesiz uzlaşmacılığa karşı savaş açılmalı ve sos-
yal demokratları bir çatı altında toplamayı amaçlayan yeni
inanç rüzgârları estirilmelidir.
• • •*•
TBMM, en yaşlı üye Ali Rıza Septioğlu'nun başkanlığın-
da toplanacak
Septioğlu, 1925 yılındaki Kürt-İslam Ayaklanması lideri
Şeyh Sait'in amcası Şeyh Hasan'm torunudur. Şeyfı Hasarf
ın iki oğlu Ali Rıza ve Şerif Efendi ayaklanma sırasında öl-
dürülmüşlerdir.
Septioğlu'nun çarşamba günü TBMM Başkanhğı kürsü-
süne oturması, Türk ve Kürt halklarının, bu kanlı olaylara
karşın yıllardır birbirleriyle nasıl kaynaştıklarını ve aynı yaz-
gıyı nasıl paylaştıklarını gösteriyor.
Devlet Bakanı Kâmran İnan da 1914 yılında Bitlis Ayak-
lanması sırasında asılan Şeyh Seyid Ali'nin torunudur. Kkm-
ran İnan'ın babası uzun yıllar Bursa'da sürgün yaşayan Şeyh
Selahattin'öir.
Kâmran inan da etnik kökeni ve ailesi nedeniyle Türkiye
Cumhuriyeti'nde hiçbir engel ile karşılaşmamıştır.
Bu örnek de iki halkın et ve tırnak gibi birbirleriyle kay-
naştıklarını gösteriyor.
Dünya, etnik kökenlerin, ırkçıiığın, şiddet ve savaş neden-
leri sayıldığı çılgın bir dönem yaşıyor. Bu çılgınlığın ülkemiz-
de kan dökmesine, karanlık güçlerin kardeşi kardeşe vur-
durmasına Türk'üyle, 'Kürt'üyte hepimiz karşı çıkmalıyız.
Irkçılığı aşamayan, teröre de karşı çıkmayan bir insan ne
devrimci olur ne demokrat...
• • *
Karayolları Genel Müdürü Atalay Coşkunoğlu'nun İstan-
bul Vaniköy'de 7 milyarlık bir villa aldığı Sabah gazetesin-
ce ileri sürüldü; Coşkunoğlu da bu villanın Londra'da mer-
mer ticareti yapan oğulları tarafından satın alındığını söy-
ledi.
Bu lüks villa, Kavala Şirketler Grubu tarafından, düzen-
lenen bir sözleşme ile Karayolları Genel Müdürü'nün oğlu
Ahmet Naci Coşkunoğlu'na satılıyor; adı geçenin bir kaza
sonucu ölümünden sonra villa 7.12.1990tarihindeöbüroğlu
Altay Coşkunoğlu'na devrediliyor.
2871 sayılı yasa, kamu görevlilerine mal bildirimi yüküm-
lülüğü getiriyor. Yasaya göre bir kamu göreviisi hakkında
haksız mal edinme kuşkusu doğuyorsa inceleme ve soruş-
turma başlıyor.
Sayın Coşkunoğlu, mal bildirimini bir an önce açıklarsa.
kamuoyu bu soruşturmadan önce aydınlanmış olmaz mı?
Kaçakkazıda9ölüHaber Merkezi — Şırnak'ta-
ki TKİ kömür ocağında kışlık
yakacak gereksinmelerini karşı-
lamak için kaçak kazı yapan 9
kişi meydana gelen göçük altın-
da kalarak öldü. Göçükte 5 ki-
şi de ağır yaralandı. Zongul-
dak'ın Kilimli bucağında da ka-
çak işletilen kömür ocağında
meydana gelen göçükte toprak
altında kalan bir kişi öldü.
Şırnak'tan muhabirimiz Ka-
sım Kadirhan'ın bildirdiğine gö-
re Türkiye Kömür İşletmeleri
Şırnak Bölge Müdürlüğü'nce
'verim alınamaması ve zeminin
çok alçalması' gerekçeleriyle ka-
patılan 5 numaralı ocağa önce-
ki gece traktörlerle giren 14
yurttaş kömür çıkarmak için ka-
zı yapmaya başladı. Yurttaşla-
nn bir bölümünün kömür çıkar-
dığı, bir bölümünün ise çıkan-
lan kömürleri traktörlere yükle-
diği saat 22.00 sıralannda göçük
meydana geldi. Göçük sonucu
ocakta bulunan yurttaşlar ve bir
traktör toprak altında kaldı.
Olayın duyulmasından sonra
göçük altında kalanların kurta-
nlması için yoğun bir çalışma
başlatıldı. Çalışmalar sonucu
göçük altında kalan yurttaşlar-
dan Mehmet Arat, Cemal Arat,
Temel Güngen, Abdullah Be-
nek, Cemal Cavlak, Emin Gün-
gen, Sadık Güngen, Süleyman
Tunıh, Abdurrahman Turuh'-
un cesetleri çıkanldı. Kasım
Güngen, Hacı Güngen, Hamit
Güngen, Salih Batmaz ve Mos-
tafa Balta adlı yurtta$lar da gö-
çükten sağ olarak kurtanldılar.
maya başladık. Göçük giderek
büyüyordu, ancak traktörler
ocaktan çıkış yolunu kapatnuş-
ü. Bu yüzden kaçış zoriaştı. Ben
ve diğer kurtulanlar. ön bolum-
deydik. Arkada kaianlardan
kurtulan olmadı. Yaklaşık bir
saat üzerime devrilen kayalann
altında kaldım, bacagım kırıl-
dı."
Olayda yaralanan 5 yurttaş
önce Şırnak Devlet Hastanesi'-
ne ardından da Diyarbakır Dev-
let Hastanesi'ne kaldırılarak te-
davi altına alındılar.
Şırnak Valisi Aydın Arslan
göçük olayından hemen sonra
bölgeye giderek kurtarma çalış-
malannı izledi. Olayın büyük
üzüntü yarattığını vurgulayan
Vali Arslan, "Göçük son gün-
lerdeki yağış sonucu toprak ze-
mininin gevsemesinden kaynak-
lanmıştır. Kaçak kazı yapan ba-
zı yurttaşlar da olay sırasında
toprak altında kahnıştır" dedi.
TKİ'nin terk ettiği kömür
ocaklarına girişin yasaklanma-
sına karşın kışlık yakacak gerek-
sinimlerini karşılamak amacıy-
la kaçak kazı yapan yurttaşla-
nn geceleri ocağa girişleri engel-
lenemiyordu. Ocaklarda geçen
yülarda yapılan kazılarda da gö-
çük olaylan yaşanmış, geçen ay-
larda ise kömür çıkardıktan
sonra Şırnak'a giderken güven-
lik güçlerinin uyarısına karşın
durmayan iki yurttaş açılan ateş
sonucu yaşamını yitirmişti.
Zonguldak'm Kilimli bucağı-
nın Ayıcı Mahallesi Aydındere
mevkiinde kaçak olarak açılıp
işletilen kömür ocağında önce-
Yarahlardan Kasım Güngen ki gece meydana gelen göçükte,
kazmacı olarak çalışan NazJf
Turgut (46) toprak altında ka-
larak öldü.
olayı şöyle anlattı:
"Önce tek tek kayalann üze-
rimize geldiğini gördük ve kaç-