Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 HABERLER 28 KASIM 1991
7URKERALKAN
Eylere Şenlik
Töreni
Kabul
^daleti, gözleri bağlı bir kadın temsil eder. Bir elinde kılıç,
ötûründe terazi, insan mı kesecek, suç mu tartacak, pek belli
değil. Bizde de adaletin temsilcisi kör kadıdır. Eh, benzerlik-
lei az sayılmaz.
3eçen yıl Asil Nadir yargılanmaya başladığı sırada "İngi-
lizadaletine güveniyorum" demişti. Hanı eskılerın "Asılacak-
sn İngiliz sicimiyle asıl" sözü vardır ya, kimbilir belki de onu
kastediyordu Asil Nadir.
Sonunda "kör kadı"nın kılıcı Asil Nadir'in boynuna iniver-
di.
<onu çok tartışıldı.
'Yahu, Asil Nadir'in yaptığı borsa oyunlarını yapmayan mı
va' ki" dendi. "Bu iş aslında Amerika'nın başının altından
çıbyor. Asil Nadir'i Kuzey Kıbns'ın başına geçirip, Güneyli işa-
da-nı Vasiliu ile anlaştırmak istediler. Malûm, ikisi de iş dün-
yasından gelme, pazarlık edip edip sonunda nasıl olsa uz-
laşacaklardı. Asil, asıl bu planı reddedince mahkûm oldu.
Gerisi formalite."
Asil Nadir'in kendiside bu görüşü savunanlardan. Biraz faz-
la mı komplo teorisi kokuyor? Olabilir, ama komplosuz ne kal-
dı Allah aşkına?
Biraz daha Marksızan kökenlı ikinci bir görüşe göre Asil
Nadir, İngilizleri çıldtrtan bir iş yapmıştı. Bugüne değin ingi-
lizler Üçüncü Dünya'nın fakır ülkelerini sömüre sömüre zen-
ginlesmişken, ilk kez bir üçüncü dünyalı gelip ingıltere'de bü-
yük bir şirket sahibi olmuş, orada kazandığı paraları Türki-
ye'de ve Kuzey Kıbrıs'ta yatırıma çevirmişti.
Bakındı sen şu işe! _ , * • , » , . .
Bir Türk, bir MÜSIÜ- Gepen yıl Asıl Nadır
man, bir üçüncü dün- yargılanmaya başladığı
$^™£X£ sırada "ingiliz adaletine
re'nin sömürgesi olan ÇUVeniyorum demiŞtl.
küçücük «ıbns'tan gei- Hani eskilerin "Asılacaksan
me birisi, üstelik ne inn;u7 ejrimMf* a<sıl" «tnr/i
CambridgenedeHar- 'ngiljZ SlCimiyieaSII SOZU
vard mezunu ojan bir vardırya, kımbılırbelkı de
kendini bilmez, İngilte- onu kastediyordu Asil
re'de kazanıp Türkiye1
fdjj
de yatıracak ve tarihin
güzel ve kârlı bir biçimde sürüp giden akışını tersine mi çe-
virecekti yani? Bu işe, daha fazla yoi olup, aiışkanlık yapma-
dan hemen bir son verilmelıydi.
Üçüncü bir görüşe göre Asil Nadir gerçekten yolsuzluklar
yapmış biriydi. Üstelik bu şekilde kazandığı paralarla Türki-
ye ve Kıbrıs'ta hak etmediği bir siyasal güç kazanmak isti-
yordu. Oh olsundu.
Asil Nadir'e casusluk yakıştıranlara kadar daha birçok gö-
rüş ileri sürüldü. Hangisinin doğru olduğunu bilemem. Kim-
se de tam olarak bilmeyebilir. Fakat, bildiğim bir iki şey var
ki onları paylaşmak istiyorum.
Birincisi, Asil Nadir, İngiliz adaletine güvenmekle hata et-
miştir. Gerçi İngiltere demokratik bir ulkedir, yedi yüzyıl sü-
ren bir demokratikleşme sürecınin sonucudur ama, İngiliz-
lerin yabancılara karşı aynı ölçüde demokrat olmadığını unut-
mayalım. O İngiltere değil miydi, Çin'deki lokantaların kapn
sına, "Buraya Çinliler ve köpekler giremez" diye yazan? İn-
giliz devlet adamlanndan birisi değil miydi, "Insanlar hay-
vanları yönetir, İngilizler de insanlan" diyen?
Ve asıl önemlisi, uzun demokrasi deneyimine karşın, hâ-
lâ otoriter niteliğini yitirmemiş bulunan İngilizlerin sosyal sı-
nıf yapılarıdır. İngiliz zenginlerinin kendi aralanna yeni yet-
me bir İngiliz zenginini kabul etmeleri bile çok zor bir şeydir.
Nerede kaldı, Kuzey Kıbrıs'tan gelme bir Türk'e bağıriarını
açsınlar. Olacak iş değil!
İngiliz öğrencılerı, katı sosyal sınıf farklarınm bir simgesi
olarak yurtlara yeni katılanları çok ağır bir denemeden geçi-
rirter. ilkel kabilelerdeki ergınlik törenlerini andıran bu dene-
melerde genellikle fiziksel zorlamatar, korkutmalar, bazen iş-
kenceler bile olur. Bu ağır "kabul törenlerinde" sakatlanan,
hatta ölen yeni öğrenciler görülmüştür.
Asil Nadir'in başına gelenlere bakıyorum da, İngiliz seç-
kinlerinin kendisi için düzenlediği kötü niyetli bir "kabul
töreninde" takılıp kaldı gibi geliyor bana.
HASTANEDE ÖLEN ÖZEN'İN AĞABEYti
Kardeşim ölmeden
işkenceyi doğruladı
Taksim İlk Yardım Hastanesi'nde ölen Yücel
Özen'in ailesi dün SHP İstanbul İl Merkezi'nde
basın toplantısı düzenledi. SHP İl Başkanı
Nuhoğlu Meclis'in işkence araştırma
komisyonu kurmasını istedi.
İstanbul Haber Servisi — sun özen, Taksim tlkyardım
Kabataş Setüstü'nde gasp ola- Hastanesi'nde başmdan hiç ay-
yına kanştığı sa«yla gözaltına nlmadığı kardeşini kısa bir sü-
ahnan ve Taksim llkyardım re para bulmak için yalnız bı-
Hastanesi'nde ölen Yücel raktığı sırada, Beyoğlu Emniyet
özen'in ailesi dün SHP Istan- Amirliği'nde görevli polislerce
bul İl Merkezi'nde bir toplantı hastaneden gözaltına aldıklan-
düzenlediler. SHP İl Başkanı m ve daha
Bozkurt Nuhoğlu, "TBMM'de, meçhul" adı
işkence ve faili meçhul cinayet- aynı
leri araştırma komisyonu ku-
rnlmaam, işkencecilerle, suçhı-
lann saptanarak cezalandınl-
malarım" istedi.
Toplantıda konuşan SHP 11
Başkanı Bozkurt Nuhoğlu, son
10 yılda "kacarken vunıldu ",
"intihar etti", "pencereden
atladı" diye emniyet yetkilile-
rince benzer savunular yapıldı-
ğuıı belirtti. Nuhoğlu şöyle ko-
nuştu:
"12 Eylül sonrası, hukuk
devleti değil, polis de\letiydik.
Devletin 'güvenlik' güçleri her
şeyi kendi bildikleri ve alıştık-
lan yöntemlerle çözüyorlardı.
Insanlar, yargılanmadan infaz
edffiyordu. Poüsiye görüş yaşa-
nun her alanına hâkimdi."
Yeni hükümetin, seçim önce-
si şeffaflık ilkesini yaşama ge-
çinnesi gerektiğini vurgulayan
Bozkurt Nuhoğlu, "Bundan
böyte bu tür oiaylann peşini bı-
rakmayacağu. İşkencecilerden, o
zihniyeti taşıyan herkesten he-
sap sorulmasmı istiyoraz. Ar-
ük, bu şekilde ölü vermek iste-
miyoraz. Meclis'te, 12 Eylül-
den günümuze degin işkencede,
faili meçhul cinayetlerde j-aşa-
muu yitinniş ya da herhangi bir
şekflde işkenceden etkilenmiş
insanlanmızla flgili davalara
tekrar bakılması, bu konuda
arastırmaiar yapacak bir Mec-
lis Araştırma Komisyonu oluş-
turmasını istiyoraz" diye ko-
nuştu.
Yücel özen'in ağabeyi Dur-
sonra "kimliği
altında yeniden
hastaneye getirdiklerini
söyledi.
Dursun özen, kardeşinin
ikinci gelişinde de hastanede
ameliyata alındığını, bu sırada
Beyoğlu Emniyet Amirliği'nden
polislerin de sürekli olarak has-
taneye gelip gittiklerini ve Yü-
cel özen'in durumunu kontrol
ettiklerini bildirdi. Polislerin
daha sonra gözaltına neden
olan olay sırasında eşyalan
gasp edilen kişileri getirip, kar-
deşini "zorla teşhis" ettirmeye
çakştıklannı ifade eden Dursun
Özen, bu kişilerin ise Yücel'i
teşhis edemediklerini anlattı.
özen, kardesinin ölümünden
kısa süre önce bunun yapılma-
sınm, polislerin olaydan sıynl-
maya çalışma gayretinden kay-
naklandığım beürterek, "Kar-
deşim bu sırada kısa bir süre
kendine geldi ve bana yanımu-
da bulunan polislerin kendisi-
ne işkence yaptıklannı söyledi.
Beyoğlu Emniyet Amiriligi
Araştırma Bölümü'nde görevli
oldoklannı ve kendisine de bu-
rada işkence yapıldığını
söyledi" diye konuştu.
Dursun Özen, kardeşi Yücel
özen'in işkence gördüğünü
gösteren yaralar, bereler ve si-
gara yanıkları bulunan fotoğ-
raflarını da dağıttı. Dursun
özen, kardesinin ölümüne ne-
den olanlann peşini bırakmaya-
cağını, sorumJuların ortaya çı-
karıhp cezalandırılmaları için
eünden geleni yapacağını bil-
dirdi.
ÇEÇEN / İNGUŞ CUMHURİYETİNDEKİ BAĞIMSIZLIK
HAREKETLERİ SEMPOZYUMU
Saton : OTIM Ortadoğu Tıcaret İş Merkezı
Adres : Ihlamur Yolu Beşıktaş-lstanbul
Tarih : 30 Kasım 1991-Cumartesı
Saat : 14 00
Bltgl için : 121 28 44 - 121 29 91
Yeni hükümet cezaevi sorunundan sonrayaygın işkence savlarına da el attı
IŞKENCEYE
ÖNLEM AvukathANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosn) — Eskişehir özel Tip Ce-
zaevi'ni boşaltarak, "cezaevi
soronn"nu çözen yeni hükü-
met, "insan haklan atagı"nı
sürdürüyor. Hükümet, şimdi de
yaygın işkence savlannı önle-
mek amacıyla, "avukatlı
sorgu" uygulamasını getiriyor.
Kısa sürede yaşama geçirileceği
hükümet programında da belir-
tilen uygulamayla, gözaltına alı-
nan kişiler, polis ve sava tara-
fından yanlannda avukatlan ol-
duğu halde sorgulanabilecekler.
Hukukçular, bu uygulamayı
"Türk huknk sisteminde bir
devrim" olarak nitelediler.
"Avukatlı sorgu" uygulama-
sı, hem koalisyon protokolün-
de, hem de hükümet progra-
mında yer aldı. Hükümet prog-
ramında bu konuda şöyle denil-
di:
"Hazııiık soruştunnasında
avokat bolundurulması
Cezaevlerinde26 bin 705 kişi var
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Adalet
Bakanlığı, cezaevlerinde, 1488'i siyasi,
177'si yabancı uyruklu, toplam 26 bin 705
tutuklu ve hükümlü bulunduğunu açıkladı.
Adalet Bakanlığı verilerine göre
cezaevlerindeki kişilerin 10 bin 311'ini
hükümlüler, 16 bin 394'ünü tutuklular
oluşturuyor. Hükümlü ve tutuklulann
büyuk çoğunluğu erkek. Cezaevlerinde
233'ü hükümlü, 593'ü tutuklu ohnak üzere
toplam 866 kadın bulunuyor.
Hükümlülerin 7 bin 833'ü kapah, 1517'si
yanaçık, 656'sı acık cezaevinde bulunurken
kapah cezaevlerinde 52, ıslahevlerinde 253
hükümlü çocuk yer ahyor.
Kapah cezaevlerinde 15 bin 294 erkek, 593
kadın tutuklu bulunurken 1100 tutuklu
çocuk yer ahyor.
Adalet Bakanlığı verilerine göre
cezaevlerindeki anarşi ve terör suçlusu
toplam 1488 hükümlü ve tutuklunun büyük
çoğunluğunu da tutuklular oluşturuyor.
Cezaevlerinde 1125 tutuklu, 363 hükümlü
bulunuyor. Anarşi ve terör suçlanndan
cezaevlerinde yatanlann 1419'u erkek, 69'u
ise kadm.
Verilere göre cezaevlerinde 37'si hükümlü
14O'ı tutuklu toplam 177 yabancı uyruklu
kişi bulunuyor.
cak ve bunun için yasal düzen-
lemeler yapıiacaktır."
Adalet Bakan Seyfi OkUy
da, yaşama dönemi icinde yar-
gı alanındaki gereldi demokra-
tikleştirmelerin öncelikle ele ah-
narak, kısa sürede gerçekleştiri-
leceğüıi kaydetti. Oktay, bu ko-
nulanm zaten kendi parti prog-
ramlarında da olduğunu anım-
sattı.
Yeni hükümetin önümüzdeki
günlerde TBMM gündemine ge-
tireceği bu duzenlemeye, parla-
mentodaki diğer partilerin de
destek vermeleri bekleniyor.
DSP, bu tür demokratikleşme
hareketlerine destek vereceğini
önceden açıklamıştı. RP ve
RP'den istifa eden MÇP köken-
li milletvekillerinin de getirüecek
metnin içeriğine göre destek ve-
rebilecekleri kaydedildi.
TBMM'de ana muhalefet
partisi konumunda bulunan
ANAP ise, bu konuda farklı bir
yaklaşun sergiliyor. tktidarlan
döneminde bu konuda SHP'nin
getirdiği iki ayn yasa önerisini
henüz komisyon aşamasmda
reddeden ANAP, şimdi kendi-
si bu konuda bir yasa önerisi
hazırhyor.
Ankara Barosu Başkanı Öz-
demir Özok, "avukatlı sorgu"
olayıru Türk hukukunda bir
"devrinı" olarak niteleyerek,
bu uygulamanın, Batı'da örne-
ği yaşanan aile avukathğı kuru-
munu da gündeme getireceğini
anlattı.
Türk Hukuk Kunımu Başka-
nı KaniH Yenke, "avmkath
sorgu" uygulamasının, hukuk
devleti ilkesinin yerleştirilmesi
açısından çok önemli bir geliş-
me olacağını söyledi.
Çağdaş Hukukçular Derneği
Genel Başkam Avukat Şeaal
Sanhan da, mevcut yasalarda,
gözaltındaki sanığm avukatı ile
görilşmesine engel herhangi bir
hükmun bulunmadığım savuna-
rak, şöyle konuştu:
"tnancıma göre, ne anayasa-
da ne de Ceza Yargüama Usul
Yasası'Dda avukatla sanıgm ha-
zırlık aşamasuıda yardunlaşma-
sını engelleyen biçbir hükiim
bulunmamaktadır."
Bu uygulamanın kahcı olabil-
mesi için yalnız siyasi davalar
değil, tüm ceza davalannda uy-
gulanabilmesini isteyen Sanhan,
"Zanlıya verilen bu hak, dofal
olarak ülkemizde yaygın olma-
yan aile avukatüğı sistemini de
güncd hak getirecekrir" diye
konuştu.
SağlıkBakanı Yıldunm Aktuna'nın Cumhuriyet 'e demecv
işkencede şactizm yatarTURAN YILMAZ
ANKARA — Sağhk Bakanı
Dr. Yüdınm Aktnna, "Insanlık
suçn, cağdçı ve alçakça bir
yöntem" olarak nitelediği işken-
cenin temelinde, "bilgisizligin,
yeteneksizligin ve sadizmin yat-
bğuıı" söyledi. İşkenceyi önle-
menin de görevleri arasında yer
aldığını belirten Aktuna, "Hiç-
bir raeslektaşım, işkenceyi giz-
temek, işkencedyi korumak için
rapor vennesin. Bu konuda
korku ve endişe taşunasın, en
büyük güvenceleri benim" de-
di. Hiç kimsenin cezaevine giren
bir insana kötü yaşam koşulla-
n sağlayarak eziyet ederek ek
ceza verme hakkına sahip ouna-
dığım da belirten Aktuna, ceza-
evi adının değiştirümesini, bu
yerlere ıslahevi ya da rehabili-
tasyon merkezi denmesini öner-
di. Aktuna, idam ve hücre hapsi
cezasına karşı olduğunu da
açıkladı.
Cumhuriyet'in sorulanm ya-
mtlayan Yıldınm Aktuna, iş-
kencenin tammını ve yapılma
amacını şöyle açıkladı:
"İşkence, suçu işleyen ya da
suç işlediği zannedilerek yaka-
lanan birtakım insanlan konuş-
turmak, onlardan bilgi almak,
suçunu itiraf ettirmek amacıy-
la kallanüan bir yöntem olarak
görölüyor. tstedigi bilgryi ondan
alamadığı zaman, ona acı çek-
tirerek, eziyet ederek, kısacası
işkence yaparak onu konuştur-
mak, ona suçunu itiraf ettirmek
istiyor."
lşkencenin Türkiye'de de uy-
gulandıgıru belirten Aktuna,
hükumetlerinin temel amaçlan-
mn demokrasinin*>ütün kurum
ve kurallanyla yerleştirilmesi ve
insan haklannın sağlanıp, ko-
runması olduğunu kaydetti. Bir
Sağhk Bakanı olarak kendisini,
"60 milyon insamn bedensel ve
ruhsal saglıgından sorumlu gör-
dügunii, buna inşkin tüm oium-
suz koşullan ortadan kaldırma-
yı görev bildigini" belirten Ak-
tuna, "İşkence olayını, in<anlık
suçn, ça| dışı ve alçakça bir
yöntem" olarak gördüği-nü
söyledi. Aktuna, bu nedenle iş-
kenceyle de mücadele etmenin
görevleri arasında olduğunu bil-
dirdi. .
Aktuna, "işkence neden ya-
pılıyor, psikolojik boyutu
nedir" sorusuna da şu yanıtı
verdi:
"Biz bunu psikiyatride insa-
mn aczi olarak deferlendiririz.
Herhangi bir kişi karşısindaki
ile düşünce plamnda kouuşarak
anlaşıyorsa, ki doğrusu budur,
kavga etmesine gerek yok. Ama
eger konuşup, anlaşamıyorsanız
ve kalkıp onu dövmeye başlar-
sanız, o kişiye karşı acz içine
düşmüşsUnuz demektir. Yani
onun karşısmda kendinizi güç-
süz görmüşsünüz demektir. Bu
Eskişehir Özel Tip Cezaevi'nde sevk işlemlerine dün de devam edildi. ıfotograf: AA)
Eskişehir
Cezaevi İnsanca sevkHaber Merkezi — Eskişehir özel Tip Ceza-
evi'nde bulunan tutuklu ve hükümlülerin sevk
işlemlerine dün de devam edildi. Cezaevinde
bulunanlardan 49'u Aydın'a, 34'ü de Gazian-
tep'e ohnak üzere 83 kişinin naldi yapıldı.
Cezaevine giren AA muhabirlerinin bildir-
diklerine göre hükümlü ve tutuklulann nakil
işlemleri geniş güvenük önlemleri altında ya-
pıhyor. Nakillerin dünkü bölümü sabah
09.30'da, 34 mahkûmun "ring" adı verilen özel
araçlara bindirümesiyle başladı. Daha sonra da
49 hükümlü ve tutuklu başka cezaevine gön-
derilmek üzere bu araçlara ahndı.
Nakil araçlarına "eskort" görevi yapan po-
lisin yani sıra sayılan hükümlü ve tutuklular-
dan daha fazla olan otomatik silahlı jandar-
malar eslik ediyor.
Nakil işlemlerine nezaret eden Adalet Bakan-
lığı yetkiükri ile cezaevi yöneticileri, hükümlü
ve tutuklulann şikâyetlerine meydan vermeme-
ye büyük özen gösteriyorlar. Odalarından ah-
nan hükümlü ve tutuklulara, seyahat boyunca
ihtiyaçlannı karşılamak üzere haşlanmış tavuk,
haşlanmış patates, peynir, tahin helvası, iki yu-
murta, zeytin, ekmek ve bir pet şişe sudan olu-
şan kumanya dağıtıhyor. Bu kumanya yolun
uzunluğuna göre arttuıhyor.
gücsüzrak sizi öfkdendirir. Yani
işkence, temelini insanlann ac-
zinden, beceriksizhginden, egi-
ümsizUginden, bcUi ölçüde de
sadizminden almtştır."
Aktuna, işkencenin temelin-
deki bir başka faktörü açıklar-
ken de "Eğer adam pataklaya-
rak bilgi almışsan ve amirin de
sana 'aferin' demişse, seni ba-
şanh bulmuşsa, yani ödnDendi-
riliyorsan, bu da önemli bir ne-
den oluyor" dedi.
Aktuna, doktorlara yönelik,
"tşkenceye katıldıklan, verdik-
leri raporlaıia işkenceyi gizle-
dikleri. işkencecileri koruduk-
lan" savlarına ilişkin de şu de-
ğerlendirmeyi yaptı:
"Her meslek gnıbunda oldu-
ğu gibi hekimlik mesleginde de
yanlış ınsanlar vardır. Bn yan-
hş insanlar da polisler arasmda-
ki yanlış insanlarla bütiinleşir-
ler. Zaten işkenceyi de bütün
polisler yapmıyor. Hekimlerin
bir bolümu de belki şu ya da bu
şekilde buna katıhyor. Eğer he-
kim de işkenceye bizzat katılı-
yorsa, o artık meslek sımrlaruu
aşarak kendi içindeki o sadiz-
min esiri olarak, bir nevi kendi-
sini polis gibi hissederek bu işe
girişiyor. Bu da onun sadizmi-
nin, insanlara karşı hınç ve öf-
kesinin ne kadar güçlü olduğu-
nu gösteriyor."
Bu tür bireysel oiaylann her
toplumda olabileceğini belirten
Aktuna, "Önemli olan buna
devletia, iilkeyi yönetenlerin,
toplumun bakış açta. Onfau*, bu
işe yatkın olursa, o zaman iş
jihp başını gjdiyor" dedi.
Bir Sağhk Bakanı olarak hiç
kimsenin işkence suçunu işleme-
sine kesinlikle izin venneyeceği-
ni söyleyen Aktuna, hekimlerin,
bazen baskı sonucu işkenceyi
gizleyen raporlar verdikleri id-
diaları konusunda da; "Hicbir
meslektaşım, Türkiye'nin han-
gi yöresinde olursa olsun, han-
gi konumda olursa olsun, hiç-
bir zaman için işkence yapümîş
bir insana, işkence yapılmamış-
tır diye bir rapor t^BTJmi ken-
dilerinden istense, hangi makam
tarafından istenirse istensin,
hiçbir şeyden korkmadan ve çe-
kinmeden, böyle bir suça kaül-
masınlar, korku ve end^e ile bu
yönde hiçbir rapor yazmasınlar
ve insani düşünceleri, Hipokrat
yeminleri ve vicdanlan dogrul-
tusunda en dognı ve iyi karan
versinler. Kendilerine herhangi
bir zarar gelmez, onlann en te-
mel teminatı da benim" diye
konuştu.
Cezaevine giren insana devle-
tin bir ceza verdiğini, bu ceza-
ya hicbir kimsenin, kötü şartlar-
da bir cezaevine, hücreye kapa-
tarak, yemeğini kötü vererek,
hava ahnasını, güneş yüzü gör-
mesini engelleyerek, ek ceza
koyma hakkının bulunmadığını
da kaydeden Aktuna şöyle de-
di:
"Hatta ben cezaevlerinin
isimlerinin değiştirilmesinden
yanayım. Ben, suç işleyen bir in-
samn normal bir psikolojide ol-
madıgını savunurum. Psikoloji-
si devamlı ya da o an için nor-
mal olan bir insan, hiçbir zaman
suç işlemez. Işledirten sonra da
birçogn pişman oluyor, acı çe-
kiyor. Amaç, konoMugu ceza-
evinde ona yıOarca acı verip ezi-
yet çektirip insanlık dışı şartiar-
da yaşamaya zorlayarak, bus-
bütün topluma düşman bir ha-
le getirmek midir? Buradaki
adaletsizlik, o kişiyi topluma
kazandırmayacagı gibi, toplu-
ma düşman yapar. Halbuki, bi-
Zİm O iıtisfliılan Ifayyşıpıamıır ££-
rekir."
Gözaltında kaybolan Hüseyin Tomman'ın annesi TBMM'ye başvurdu:
Oğlıım biilıuııııazsa kendîmi yakarunKısa sürede uygulamaya konulacak olan
gözaltına alınan kişilerin polis ve savcı
tarafından yanlannda avukatları olduğu halde
sorgulanmaları hukukçular tarafından 'hukuk
sisteminde devrim' olarak nitelendirildi.
Huseyin Toraman'ın annesi, TBMM binası onıinde polislerle tar-
tışırken, fenalık geçirdi. (Fotoğraf: AA)
ANKARA (Cumhuriyet
Barosu) — lstanbul'da
gözaltına alındıktan sonra
kaybolduğu belirtilen Hüseyin
Toraman'ın annesi Hatice
Toraman, dün TBMM'ye
başvurarak oğlunun "ölü ya
da diri" bulunmasını istedi.
Hatice Toraman, Meclis
önünde gazetecilerle
konuşurken, "Eger
bulamazlarsa, yemin olsun ki
kendimi yakacagım." dedi.
İnsan Haklan Derneği
Ankara ve tstanbul Şube
üyeleriyle birlikte Ankara'ya
gelen Hatice Toraman, Içişleri
Bakanı Ismet Sezgin'Ie
görüştü. Daha sonra TBMM
Halkla llişkiler binası önünde
gazetecilere açıklama yapmak
isteyen Hatice Toraman,
görevli polisler tarafından
engellenmek istedi. Bunun
üzerine fenalık geciren
Toraman, yakınları tarafından
yatıştınldı. Hatice Toraman,
oğlu Hüseyin Toraman'ın bir
ay önce
Kocamustafapaşa'daki evinin
önünden sivil polislerce
gözaltına alındığını o günden
beri de kendisinden haber
alamadığını anlattı.
Içişleri Bakanı Sezgin'in yani
sıra İnsan Haklan'ndan
sorumlu Devlet Bakam
Mehmet Kahraman ile de,
görüşen Hatice Toraman,
"Oglumu ölü ya da diri bana
getirsinler, aksi halde yemin
olsun ki kendimi şu Meclis'in
önünde yakacagım." diye
ağladı.
Adalet Bakanı Seyfi Oktay
ile de görüşecek olan Hüseyin
Toraman'ın annesi Hatice
Toraman'a bakanlann
yardımcı olacaklan belirtildi.
Hikmet Çetin
AnkaraVia
• ANKARA (AA) —
Dışişleri Bakam Hikmet
Çetin, Türkiye'nin, en kısa
zamanda insan haklan ve
demokratikleşme
konulannda önemli
atacağını belirterek,
"Hükümetimiz buna
kararhdır" dedi. Çetin,
Türkiye'nin, dış politika
alamnda çözümlenmemiş
sorunlan bulunduğunu
kaydetti ve "Türkiye'yi
Avrupa ve çağdaş dünyanın
onurlu bir ülkesi yapma
konusunda gerekli cabayı
gösterecegiz" diye konuştu.
Strasbourg'da, Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesi
Toplantısı'na katıldıktan
sonra bu akşam Ankara'ya
dönen Çetin, Esenboğa
Havalimanı'nda gazetecilere
açıklamalarda bulundu.
Çetin, "Türkiye'nin dış
politikasının ana ilkeleri,
ana hedefleri konusunda
önemli bir değişikhk
olmayacağını -Türkiye temel
tercihlerini yapmıştır bu
konularda- anlattım. Biraz
daha açmam gerekirse,
Türkiye'nin dış politika
alamnda da önümüzde
çözülmeyen bazı sorunlar
vardır. Bunlann çözümü
için de daha aktif ve
hareketli olacağımızı ve
bunlan çözme konusunda
gerekli cabayı
göstereceğimizi de
söyleyebiürim." dedi.
Teröre pusu:
1 yarah .
• İstanbul Haber Servisi
— Bağdat Caddesi'nde bir
kişiye pusu kuran Terörle
Mücadele Şubesi ekipleri,
yasadışı örgüt üyesi olduğu
öne sürülen 21 yaşındaki
bir kişiyi ağır yaralı olarak
ele geçirdiler. Gözaltında
bulunan bir sanıkla
buluşacağı belirtilen bir
kişiye pusu kuran polisler,
dün 14.00 sıralannda
bekledikleri yere gelen
Osman Kaplan'ı karnından
tek kurşunla ağu
yaraladılar. Osman
Kaplan'ın etrafını çeviren
polislerin, Kaplan'ı "elini
beline attığı için"
vurduklan belirtildi.
Üzerinden silah çıkmayan
Kaplan'ın Haydarpaşa
Numune Hastanesi'nde
ameliyata ahndığı ve
durumunun ağır olduğu
bildirildi.
TBMTVTde yeni
düzenlemeler
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — TBMM
Başkanhk Divanı, partilerin
genel kurulda oturma
düzenini değiştirerek, DYP
ve SHP milletvekillerinin
yan yana oturmalarmı
kararlaştırdı. Başkanhk
Divam, DYP ve SHP'nin
iktidar ortağı ohnalanm
dikkate alarak, genel
kurulda oturma düzenini
sağdan sola DYP, SHP,
ANAP ve RP olarak
değiştirdi. Daha önce
DYP'den sonra ANAP
milletvekilleri oturuyordu.
öte yandan TBMM
Başkam Hüsamettin
Cindoruk, genel kunıl
salonundaki oturma
düzeninin değiştirilmesi için
mimar Sezar Aygen ile
görüştü. Aygen, genel
kuruldaki oturma
düzeninin amfıtiyatro
şeklinde olabileceğini
söyledi.
tptal karan
• ANKARA (AA) —
Anayasa Mahkemesi,
diplomatlann yurtdışı kira
bedellerini düzenleyen
"1991 yıh Bütçe Kanunu"
maddesini iptal etti.
Yetkiülerden ahnan bilgiye
göre, Ankara 5. Idare
Mahkemesi'nin gördüğü bir
dava nedeniyle yaptığı iptal
başvurusunu esastan
göruşen Anayasa Mahkmesi
Kurulu, başvuruyu yerinde
görerek 1991 yıl mali Bütçe
Kanunu'nun 66. maddesi
(H) fıkrasını oybirliğiyle
iptal etti. Diplomatlann
yurtdışı kira bedellerini
düzenleyen fıkra,
yurtdışında görevli
diplomatlan, statülerine
göre sınıflandırarak
ödenecek kira bedellerini
belirliyor. Anayasa
Mahkemesi, fıkrayı,
anayasanm "Bütçe
Kanunu'na bütçe ile ilgüi
hükumler dışında hiçbir
hüküm konulamayacağmı"
hükme bağlayan 161.
maddesine aykırı bularak
iptal etti.
'Atatürk'
belgeügi
• ANKARA (AA) —
Anıtkabir Komutanhğı,
Anıtkabir'in "Atatürk
Kültür Merkezi" haline
dönüştürülmesini
hedefliyor. Komutanlık,
fotoğraflar, gazete kupürleri
ve Atatürk'ün el yazılannın
yer aldığı bir "Atatürk
Belgeliği" oluşturacak.