22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 KASIM 1991 DİZİ-RÖPORTAJ CUMHURİYET/7 52 GÜNLÜKİTIİFAKRUŞEN ÇAKIR Efsaneye göre Ergenekon'da mahsur kalan Türkler Asena adlı bozkurtun önderliğinde kendilerine çıkış yolu buldular. 20 Ekim 1991'de ise sandıkta mahsur kalan Bozkurtlar "İslamcı" RP'nin omuz vermesiyle TBMM'ye tırmandılar. BozkurtlannErgenekon'danokışıJL ttifaka karşı ilk ve en önemli tepkiRP'nin Güneydoğu örgütlerinden geldi Milletvekilliği ÂA.M kurmaylan, ittifakı, bir sandık koalisyonunun da ötesinde anlamlandırırken birçokttifaka karşı ilk ve en önemli tepki RP'nin Güneydoğu örgütlerinden geldt Milletvekilliği adaylığı için adları geçen Fuat Firat, Yakup Hatipoğlu, Haşim Haşimi başta olmak üzere çok sayıda Refah Partilipartilerinden istifa etti. Eunlann bazûarı HEP kökenli SHP adaylarını destekledt Sırf RPadaylarına karşı kampanya açanlar oldu. — 2 — 24Eylul 1991 günü sabaha karşı, son anda ve alelacele gerçekleştirilen ittifaka karsı ilk ve en önemli tepki RP'nin Gü- neydoğu örgütlerinden geldi. Millet- vekilliği adayhğı için adları geçen Fuat Fı- rat, Yakup Hatiboğlu, Haşim Haşimi baş- ta olmak üzere çok sayıda RP'li partile- rinden istifa etti. Bunlarm içinden HEP kökenli SHP'li adaylan destekleyenler ol- du, sırf RP adaylarına karşı kampanya yü- rütenler çıktı. En azından etkili olduklan seçmenleri oy atmamaya teşvik ettiler. Ay- nı şekilde çok sayıda yerel parti yönetici- si ve üyesinin de istifa etmemekle birlikte benzer tavırlar içine girdiklerine tanık olundu. Güneydoğu'da RP'den istifa edenler Diyarbakır'da "tsfaun ŞûrasT top- ladüar. Bazı çevrelenn "tslami HEP" ola- rak tanımlanan yeni bir partinin tartışıl- dığı yolundaki iddialan daha sonra ya- lanlandı.. RP'nin verdiği ikinci fıre, Kürt tabanı- run tepkileri kadar kamuoyuna yansıma- makla birlikte İslamcı aydınlar nezdinde oldu. Şair-düşünur tsmet Özel, RP'nin ya- yın organı Milli Gazete'de, ittifakın açık- lanmasından sonra son "Cuma Mektubu"nu kaleme aldı. Yazısında imaiı bir biçimde RP yöneticilerini "köseyi dön- mek isteyenler kervanına kaülmak"la it- ham eden özel'in, "ittifakın ttlke barajı- nı geçmemesi için dua ettiğT lstanbul'daki Islami çevrelerde yayıldı. Gazeteci- duşünür Ali Bulaç da ittifakla birlikte, za- ten iyice soğuk baktığı iç politik tartışma ve faaliyetlerden tam anlamıyla koptu. Hüseyin Hatemi, thsan Süreyya Sırma, Hüsnü Aktaş gibi lslami kesim içinde de- ğişik etki ve öneme sahip kişiler de Islama-Türkçü koalisyonuna karşı tepki- lerini dile getirdiler. YENİ KUVAYI MİLÜYE üst düzey yönetimi, başta Necmet- tin Erbakan olmak ûzere Güneydoğu'da- ki kopmalan ısrarla "listderin belirtemne- sinden doğan sonınlar" olarak göstermeye çalıştı. Bu noktada, ayrılanlarla benzer eleştirilere sahip olan Fehim Adak, Ömer Vehbi Hatipoğlu gibi isimlerin RP liste- sinden adayüklannı çekmemeleri ve seçim kampanyalarını aktif bir biçimde yürüt- meleri işlerini kolaylaştırdı. Aydınlann itirazlan zaten güçlü bir şe- kilde kamuoyuna yansımamıştı. Aynca Abdurrahman Dilipak, Sadık Albayrak, Doç, Süleyman Akdemir, Doç. Arif Ersoy gibi isimler -seçilmelerinin imkânsıza ya- kın olduğu yer ve sıralarda olsalar bile- lis- telerde yer ahyordu. Ancak varoluşlannın en temel Ukeleri olarak "ahlak ve fazilet"i benimseyen, sağ kitle partilerini pragmatizmleri nedeniy- le kıyasıya eleştirenlerin ittifakı yalnızca aritmetik birtakun hesaplann geregi ola- rak sunmalan kolay olmayacaktı. Bu aşa- mada "Inananlar Ref ah'ta birieşti" sloga- nı öne çıkartıldı, "Kuvayı Mffliye nıhunun canlanması" teması ortaya atıldı. HOCATJÂ IVP kurmaylan, ittifakı bir sandık ko- alisyonunun da ötesinde anlamlandınrken birçok açıdan inisiyatifın kendi ellerinde olmasından güç alıyorlardı. Birleşmenin kendi çatılannda gerçekleşmiş olmasından hareketle, yaşananın bir ittifaktan ziyade bir iltihak olduğu görünümünü yaratma- ya gayret ettiler. Gerçekten de tüm Türkiye'yi Refah Par- tisi'nin adı ve amblemi yazıh bayraklar do- nattı. Televizyona hep Erbakan çıktı. RP'nin tek başma seçime girmesi ihtima- line göre Genel Başkan Yardımcısı Bahri Zengin'in denetiminde Anajans tarafmdan hanrlanan reklam kampanyasında ittifak- tan sonra hiçbir düzenleme ve değişikliğe gidilmedi. Ittifak partilerinin ülke sorun- lanna karşı geliştirdiklerı tüm çözüm öne- rileri RP'nin "Adil Düzen" programının potasında eridi. Yılhk izinlerini seçim kampanyasma denk getiren Avnıpa'daki göçmen işçile- rin yoğun katıhmıyla iyice güçlenen RP örgütlenmesi, diğer ittifak partilerine kı- yasla beklendiği gibi çarpıcı bir perfor- mans gösterdl Son olarak Necmettin Er- bakan, Alpaslan Türkeş ve Aykut Ediba- li ile birlikte kamuovunun karşısına çık- Yalçın Özer: 'Önce Özal, sonra sağ'Türkiye gazetesi, 20 Ekim 1991 seçim- lerinden önce yaptığı yayınlarla RP- MÇP-IDP ittifakının güçlenmesine ol- dukça katkıda bulundu. Bu arada ANAP ve DYP'yi de fazla kırmamaya özen gös- terdi. Ama her şeyden önce Turgut özal'ın propagandasını yaptı. Gazetenin Ankara Temsilcisi ve Başyazan Yalçın özer bu konuda sorulanmızı şöyle yanıt- ladı: —Törkiye gazetesi ve onan başyazan olarak siz ittifakın oluşması ve seçimler- den başanlı bir sonuç alması için çaba göstenUniz. Ama bu arada gerek DYP'yi gerek ANAP'ı doğnıdan hedef alan ya- yınlardan da kaçındımz. Hatta sagda yer alan tüm oluşumlara eşit bir şekilde ilgi göstermeye çalıştınız. —Doğrudur. Biz 'merkez sağ' partileri olan ANAP ve DYP'yi de kendi inandı- gımız değerlere bağlı partiler olarak gö- rüyoruz. Yani kendi partilerimiz olarak göruyoruz. Bu bakımdan bunlarla yakın- laşmak gerektiğıne, bunlara yardımcı ol- mak gerektiğine inanıyoruz. Biz tepkici bir gazete değiliz. Bir manada biz de bir 'kitle gazetesiyiz.' Yani bu partileri red- dedemeyiz, kendi partilerimiz olarak des- tekleriz, fakat bu partilerin güzel olan iş- lerine destek olunız, yardış politikalan- m da belirtiriz. Bu partilerin daha milli, daha dini, kühUrel değerlerimize bağlı bir çizgi üzerinde bulunmalanm sağlamak bizim yayın çizgimizdir. ANAP ve DYP arasında fazla bir fark bulamıyoruz. zal'/ Çankaya 'dan indirmek bir tepki politikasıdır. Özal bir supap vazifesi görüyor. Onu Çankaya 'dan indirmek isteyenlerin tamamen ekstrem bir siyasi eğilim içinde bulunduklanna inanıyorum. Ama Ou ıkı partinin içinde de bulunma- ması gereken unsurlar da var. Bunlan kitle partisi olarak göruyoruz, ama orta sağ çizgisiyle uyumlu olmayan insanlar da bu iki parti içinde mevcut. Bu iki parti büyük yıpranmalar geçirdi ve benim ka- naatim Türk milletinin tek başına iktidar yapmak istediği kompozısyondan çıktı- lar. Bunlardan herhangi birinin ileride büyük bir kitle partisine yeniden dönuş- mesûıi temenni ediyorum, ama ümit et- miyorum. Bu partiler dört başı mamur partiler olabilseydi yeni bir sağ kitle par- tisi ihtiyacı olmazdı. —Gazetenizin seçim dönemindeki ya- yınlanndan şöyle bir izlenim çıkıyor: Sağdaki ber üç oluşumu birbirlerinin te- minatı olarak gördünüz. Ama biitün kurmaylan, ittifakı, bir sandık koalisyonunun da ötesinde anlamlandırırken birçok açıdan inisiyatifin kendi ellerinde olmasından güç alıyorlardı. Birleşmenin kendi çatısı altında olmasından hareketle, yaşananın bir ittifaktan ziyade bir iltihak olduğu görünümünü yaratmaya çalıştılar. tan Tan, sorulanmızı yamtlarken ittifakın gerçekleştirilmesinde şu hedefin de göze- tildiğini iddia ediyor: "Türlderi, tstam en- ternasyonalizminden, BaO Uc ayıışuk ABD'nin Ortadoğn'dald jandarması, Orta Asya'da taseronu milliyetçi bir noktaya cekmek. Türk cumhuriyetlerinin İslami degil, laik-Baücı bir noktaya gelmelerini sağlamak. Ortak Pazar'a alınmayan Tür- kiye'ye Orta Asya'da, Kalkadar'da »uzn ti- cari ve siyasi inisivatifler sağlamak." Tan, böyle bir senaryonun gerçekleşe- bilmesi için RP'nin sağa kaydmlmasına gerek duyulduğunu ve ittifakın bu çerçe- vede gerçekleştirildiğini iddia ediyor. Gerek ittifakta yer alan partiler gerek onlan dışarıdan destekleyen odaklar Dış Türklere yakın ilgi gösterdiklerini sakla- mıyorlar. örnegin MÇP kökenli RP mil- letvekili adaylannın hemen hepsi kendi- lerine yakın olan yaym organlanna verdik- leri ilanlarda Türk asnnda Hder Türkiye" sloganıru başhğa çıkarttılar. Necmettin Er- bakan seçim kampanyasında sık sık yanın- da Balkan Türklerinin temsilcileriyle do- laştı. "Dış Türkler" konusuna hemen her konuşmasında değindi. İttifakı destekleyen sağa aydınlann önemli bir kısmımn, 21. asnn Türk asn olacağını ciddi biçimde ilk kez dile geti- ren Cumhurbaşkanı Turgut özal'a olan sempatilerini her vesileyle dile getirmele- ri, en azından kendisini eleşürmekten özel olarak kaçınmalan ilgi çekici diğer bir hu- sustu. Seçim kampanyası boyunca sağ partilerden çok Cumhurbaşkanı'mn pro- pagandasım yapan Türkiye gazetesinin bi- rinci sayfasındaki köşesinde ömer özer- türkmen 24 ekimde şu başlığı attı: "ANAP'tn tasfiye ettiği ilk muhafazakâr Özal'dır." Prof. Nevzat Yalçıntaş da özal 1 ın cumhurbaşkanhğına seçiliş yönteminin "kanunlara uygun ama adil olmadığı"nı belirttikten sonra yeni Meclis'in Cumhur- başkam'nı devirmek için değil onu kendi fonksiyonlan içine çekecek mekanizmalan kurmak için calışmaya çagırıyor. Seçimlerden sonra ortaya çıkan tablo- da ittifakın anayasa değişikliği ve Cum- hurbaşkam'm devirme için anahtar hali- ne gelişinden hareketle Türk sağının ün- lü politikacılanndan biri bize şu yorumu yapıyor: "tttifakı Özal kurdurttu demek çok fazla soramlnluk isleven bir iş. Ama mutlaka onun bir dahli olması lazım. Çânkü ortaya çıkan soouçtan en kârlı kendisi çıkü." VJM KAZANDİ, KİM KAYBETTİ? bunlann üstünde şagın genel teminaO olarak da Turgut Özal'ı gördünüz. —Turgut Özal'ı biz hem demokratik- leşme açısından hem de Ulkenin ekono- mik açıdan zenginleştirilmesi, ufkunun açılması bakımından lüzumlu bir devlet adamı olarak göruyoruz. Bunun yanın- da Turgut Özal Batı standartlannda milli ve manevi değerlere bağımlı ve her şey- den önemlisi de o hüviyetlerin Türkiye 1 - de yerleşmesinin, rahat rahat kullamlma- sının teminatıdır. Turgut özal, ortaya koyduğu kendine has yönetim üslubuy- la Türkiye'de aşınlıklan tasfiye etmiştir; siyasi bir rahatlama, kavgasız, uzlaşma- cı bir siyasi ortam kurmakta çok büyük katkılan ohnuştur. Gerek yapüğı hizmet- ler gerek sahip olduğu demokrat misyon itibanyla bizim vazgeçemeyeceğimiz bir insandır. Turgut Özal orada oldukca di- ğer gelişmeler daha sancısız, daha kav- gasız, daha rahat olur ümidim var. Çün- kü Turgut özal, bir supap vazifesi görü- yor; kötüye mani, iyiyi teşvik edici ma- hiyette. Tabii ki özal'ın yanlışlan da ol- du, bunlan yazdık, eleştirdik, kendisine şifahen söyledik, ama son toplamda ken- disi lüzumlu bir insandır. —özal'ı cumhurbaşkanugından devir- mek için senaryolar vardı seçimden ön- ce, belki hâlâ var. Sizler ittifakı destek- lediniz. İttifakın Çankaya olayına nasıl baktığı sizin için önemliydi berhalde. —özal'ı Çankaya'dan indirmek bir tepki politikasıdır. Yeni bir sağ parti der- ken, biz bunu tabandaki isteğe cevap ve- recek bir kitle partisi olarak düşündük. Turgut özal'ı Çankaya'dan indirmek is- teyenlerin tamamen ekstrem bir siyasi eğilim içinde bulunduklanna inanıyorum ve bir kitle partisi derken, ben bunlan cümlenin dışında tutuyorum. Bunlar, böyle bir kitle partisinin dışında kalacak kişilerdir. Böyle bir kitle partisi isteyen eski siyasilerin, bilim adamlaruun, sanat- çıların Turgut özal konusunda benimle hemen hemen aynı yargıyı paylaştıklan- na inanıyorum. Onlar da Turgut özal'- ın şahsına karşı bu tarzda aşırı bir tepki- ye sahip değiller, aldığım intiba o oldu. Kızıyorlarj tenkit ettikleri yerler var, fa- kat son toplamda Turgut özal ile özel bir kavgalan yok. RP'nin 13 ekim günü gerçekleştirdiği Sultanahmet mitinginde "Başbuğ"yazılı filamalar da vardı. "Karanlıktan Doğan Güneş" çok geçmeden ittifaktan aynlacak, RP Genel Başkanı Erbakan ise, "bu kardeşlerTni kararlannı gözden geçirmeye çağıracaktı. mamak için eünden geleni yaptı. örneğin Istanbul Dedeman Oteli'nde basma veri- len akşam yemeği sırasında bazı RP yet- kilileri gazetecilerin kulağına, Türkeş ve Edibali'nin de yemeğe katılmalannın ön- görülduğünü ama "Hoca"nın bunu son anda iptal ettiğini fısıldadılar. YİNE TÜRK-telAM SENTEZİ J akat ittifakın gerçekleşmesi için dışa- ndan baskı yapan milliyetçi-muhafazakâr aydınlar bu noktada da devreye girdiler. önce Erbakan ve Türkeş Kınkkale mitin- ginde bir araya geldi, ardından uç lider v peşpeşe birçok önemli mitinge birlikte katıldı. RP'de önemli bir kesim, ittifakın seçim- le birlikte dağılacağmda ısrar ederken bir başka grup îslamcılık temelinde bir "itti- had"ın gerçekleşmesini savunuyordu. ör- neğin RP MKYK üyesi Hasan Hüseyin Ceylan, ulkücü Bizim Dergâh dergisinin sonılannı şöyle yamtlamıştı: "Her üç par- tinin temel özelligi Islamcıhk, tslam'a hiz- met, tlay-ı KelimeruUah adına, yani Allah (cc)'ın şanını ve Allah (cc)'ın kelamını yü- celtme adına gayret sarfetmek idi.. Önemli olan Allah (cc)'ın davasını, Hakk'ı üstün tutma davasuu, kişilerin bayraklaşürmış olmasıdır, asıl hedef de badnr zaten. Bu hedefin gün geçtikçe tabanda yayıldıgını, bu hedef dogrulrusunda kardeşliklerin artüğım görerek mutlu oluyorum." Üç partinin muhtemel bir birleşmesinin yalnızca İslamcılık temelinde olmasına it- tifakı destekleyen odaklar izin vermeye ni- yetli değildi. özellikle devletçi-milliyetçi çizgiye sahip olan Ahmet Kabaklı, Ayhan Songar gibi köşe yazarlan ittifak içinde Türkeş ve MÇP'yi ön plana çıkartmaya çalıştılar. Sorulanmızı yamtlayan Aydınlar Oca- ğı Genel Başkam Prof. Nevzat Yalçıntaş, ittifakın başansının "Anadolu'da asuiar- dan beri kendUigmden otusmuş olan Türk- lslam bütünkşmesinin bir tezahürü" ola- rak değerlendiriyor. "Türk kültnrü" Ue "Islam inancı"nın birbirlerinden ayn şey- ler olmadığını, bu konuda "büyük şehir- lerdeki ünrversitelerde kendflerine bir dok- trin ve ideoloji arayan aktif gruplann mü- nakasalan"mn kafalan karıştırdıgıru be- lirtiyor. Prof. Yalçıntaş, Sovyetler Birliği'ndeki Türki cumhuriyetlerle kuru- lacak Uetişimin en temel unsuru olarak da yine "Türk-İslam terkibi"ni görüyor. Tüneydoğu'da Refah'tan istifa edenle- rin bir nevi sözcusü durumuna gelen Al- 'zal'ın kazançlı çıkıp çıkmadığı bir ya- na bırakılacak olursa, ittifak olayına da- hil olan herkesin -RP dışında- çok büyük kazançlar elde ettiği ortaya çıkıyor. İtti- faka soğuk bakan RP'nin bir üst düzey yö- neticisi seçim sonuçlannı bize şöyle yo- rumladı: "MÇP siyasi bir mevtaydı. Onu biz dirilttik. Gerek MÇP gerek IDP, Mil- li Bakiye sisteminin uygulanması duru- munda bile zorlukla ulaşabilecekleri mil- letvekili sayısına ulaşnlar." Her ne kadar ittifakın yüzde 16.88'lik oy oramnda hangi partinin hissesinin ne oldugunu hesaplamak imkânsızsa da MÇP'nin 19, IDP'nin 3 milletvekili çıkar- mış ohnaktan hayli mutlu olduklan kesin. Nitekim sahibi Rıza Müftüoğlu'nun da RP listesinden Erzurum Milletvekili seçil- diği MÇP'nin "yan resmi" yayın organı Yeni Düşünce, seçim sonuçlannı "Ergene- kon'dan ikinci çıkış" sürmanşetiyle oku- yucuya duyurdu. Yeni Düşünce şöyle yazıyor: "Türk mil- Hyetçiliğinin yeniden TBMM'de temsfl edilmesi Türk milleti için ikinci bir Er- genekon'dan çıkış' olarak nitelendiruiyor. Son devirde yıkıcı ve bölücü güçlern en büyük saldınlanna manız kalan bir gru- bun önemli bir sayıyla TBMM'de temsil edilmesi Türk milletinin umudunun balâ Türk miDiyetçflerinden yana oldugunu or- taya koyuyor." Efsaneye göre Ergenekon'da mahsur kalan Türkler Asena adlı bozkurtun ön- derliğinde kendilerine çıkış yolu buldular. 20 Ekim 1991'de ise seçim sandığında mahsur kahnış olan Bozkurtlar, Necmet- tin Erbakan'ın liderliğindeki "İslamcı" RP'nin omuz vermesiyle TBMM'ye tır- mandılar. RP'nin kazancı ise 43 kişilik TBMM gnıbundan ibaret. Yanm MÇP ayrıldı, RP selamete erdi OMER VEHBİ HATİPOĞLU Türkçü rakibimizi güçlendirdik'Panel adlı aylık lslama derginin sahibi ve genel yaym yönetmeni olan Ömer Vehbi Hatipoğlu, ittifakın gerçekleşmemesi için uğraş verdi. 23 eylul akşamı Necmettin Er- bakan tarafından Diyarbakır 1. bölgeden birinci sıra adayı gösterilmeyi "ittifakın olmayacagı" garantisiyle kabul etti. Fakat birkaç saat sonra sabaha karşı "ittifakın gerçeklestiği" haberi kendine iletilince epey zor dunımda kaldı ve sonunda isti- fa etmemeye karar verdi. Güneydoğu'da RP'den istifa edenlerce alabildiğine hedef alınan Hatipoğlu'nun ittifaka karşı çıkış gerekçelerinin, bu kişilerin görüşleriyle ol- dukça paralellik göstermesi çok ilginç: "Ben, ittifakın yanında yer almadun. Bunun hem ideolojik hem siyasi sebeple- ri var. Birind nedenim şuydu: RP, 22 yılhk bir geçmişi olan bir misyonun partisiydi. Ben ittifak girişiminin bu misyona ters düştü- ğüne inanıyorum. İki; RP'nin bugünkü rejime ilişkin son derece ciddi muhalefeti vardı. Yani bu re- jimı değiştirmek iddiasındaki bir partiy- di. İttifakla bir araya gelinmesi düşünü- len siyasi partilerden bir tanesi olan MÇP ise bu rejimle sarmaş dolaş olan bir siya- si partidir ve belki de rejimin kuruluşun- daki temel düşünceleri paylaşan bir par- tidir. Bu iki partinin işbirliğinin mümkün olmayacağını düşünüyordum. Üç; lslama düşünce en azından yüz yıl- dır iki önemli rakiple mücadele ederek bu- güne gelmiştir: Batıcılık ve Türkçülük. Son yıllarda rakiplerimizden olan Türk- çülük gerilemiş, âdeta bir siyasi-ideolojik mevta haline dönüşmüştü. Ben 1991 se- çimleriyle de bu ideolojinin temsilcisi olan MÇP'nin artık dağılma sürecine gireceğine inanıyordum. Söz konusu olan ittifakın, Türkçülük ideolojisini yeniden Türkiye 1 nin gündemine taşıyabileceği endişesini ta- şıyordum. Kısacası, rakibimizi kendi eli- mizle büyütmememiz gerektiğine inanı- yordum. Bu ittifak Batıcılığa karşı bir tep- _ J üneydoğu '>>« kaybetmek tehlikesiyle karşı karşıyaydık. Benim kastım parti değil; meseleye Türkiye'nin bütünlüğü açısından bakıyorum. Eğer bu ittifak gerçekleşirse diye düşünüyordum, Güneydoğu 'yu HEP'e ihale etmiş olacağız. Sonucun kısmen böyle oldugunu da ifade etmek gerekir. ki olarak sunuluyordu. Tamam, ama bi- rini yenelim derken öteki bir rakibi elleri- mizle güçlendirecektik. Dört; bu ittifa- kı gerçekleştirmek için yoğun çaba içinde bulunan kişi ve kumluşlar öteden beri RP'ye soğuk davranan, mesafeli bulunan insanlardı. Bu kişilerin hem partiye hem onun sayın liderine yönelik itirazlan var- dı. Şimdi, ne olmuştu da düne kadar RP'ye karşı bir çizgi izleyen bu kişi ve ku- ruluşlar RP'yi böyle bir ittifakın içine çek- mek istiyorlardı? Bunun cevabı verilemi- yordu. Bazı ocaklan, vakıflan ve bunla- nn yöneticilerini, bazı gazeteleri kastedi- yorum. Beş; bu ittifak, RP'nin gdeneksel oy ta- bammn kaybohnasına neden olabilirdi. Aynca seçimden sonra elde edilen oyun kaçta kacımn RP'nin oyu oldugunu ve bu- nun gelecek seçimlere nasıl yansıyacağmı hesaplayabileoek bir hesap uzmammn ola- mayacağına inanıyorum. Yani RP, gele- neksel ve kemikleşmiş oy tabanını yitire- cek, ama yeni bir oy tabanına sahip ola- caktı. Fakat bu yeni taban banagöre kay- gan bir zemin olacaktı ve onu ileriki se- çimlere taşıyıp taşıyamayacağı da meçhul- dü. Alto; ben Türkiye'nin bütünlüğü açısm- dan RP'nin böyle bir ittifakta yer alması- nın doğnı olmadığma inanryordum. Çün- kü ben Kürt meselesine en sağlıklı çözü- mü İslamcı düşüncenin üretebileceğine inanıyorum. lslama düşünce bu çözüm önerisini Güneydoğu'da tartışmaya açabi- lirdi ve çok güçlü bir taban da bulabilir- di. tttifak öncesi RP'nin bölgede kimse- nin inkâr edemeyeceği gücü bunun en ba- sit örneğiydi. Eğer ittifak gerçekleşecek olursa lslama dusüncenin Kürt meselesi- ne çözüm getirme sansı ciddi yaralar ahr- dı. Artık tartışamazdık belki. Güneydo- ğu'yu kaybetmek tehlikesiyle karşı karşı- yaydık. Burada kastım parti değil, mese- leye Türkiye'nin bütünlüğü açısından ba- kıyorum. Eğer bu ittifak gerçekleşirse diye düşü- nüyordum, bizGüneydoğu'yu HEP'e ihale etmiş olacağız. Sonucun kısmen öyle ol- dugunu da ifade etmek gerekir. Bir baş- ka itirazım da şuydu -bu, sonrakj olaylarla da haklılık kazandı-: Ben şöyle düşünü- yordum: Bu ittifak yalnız sandık koalis- yonu değildir. Bu ittifakı gerçekleştirmek isteyen o kişi ve kuruluşlar, seçimin hemen ardından yeni bir parti ve yeni bir lider tar- tışmasım gündeme getireceklerdi. Bu, RP'yi kendi misyonundan sıyırıp bir kit- le partisine dönüştürme gayreti olarak gözleniyordu. Yani RP, milh'yetçi-muhafazakâr-sağa bir partiye dönüştürülmek istenecekti ve bu vasıflara uygun bir lider icat edilecek- ti. Bu hem lslama düşüncenin hem RP'nin, yani demokratik lslama mücade- le denemesinin çok ciddi darbe alması an- lamına gelirdi. Bunun doğal sonucu ola- rak da lslama kimliği ön planda olan baş- ka partiler oluşurdu. Yani RP kendi raki- bini kendi elleriyle uretmiş olacaktı. Ay- nı zamanda Sayın Erbakan da kendi elle- riyle rakip uretmiş olacaktı!'
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle