Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 19 KASIM 1991
Sosyal demokratlar tartlŞiyor Nedenyenıldiknasılkazanınz?
Inönü:SHP'libelediyeler
başarısız gösterildı
M3 elediyelerimiz esas olarak başanlı olmuşlardır. ANAP televizyonunda sürekli
SHP'li belediyeler beceriksizdir, dürüst değildir, suiistimalyaparlar, halkı
düşünmezler ımajını verdL Biz buna karşı belediyelerimizi koruyacak bir şeyler
söylediğimizde bu TV'de çıkmadı. Belediyeler kendilerini koruyamadılar. Böyle
bir olanaklan yoktu. Terspropagandamn etkisi altında kalındı.
AHMET TAN
— Hep söylenen şey belld.. SHP'li be-
lediyeierin basansızhgı seçmeni SHP'ye oy
vermektetereddute ittiği...
İNÖNÜ — Şimdi burada da yine dik-
katli olmak gerekiyor. Belediyelerimiz esas
olarak başanlı olmuşlardır. Ben gezilerim-
de hep gördüm, gittiğim yerlerde, ufak ka-
sabalarda, üçelerde, şehirlerde belediye
başkanlanmız kahcı eserler ortaya koya-
bilen, bir taraftan da gûnlük hayatı rahat-
latan önlemleri ahruşlardır. Ama iki me-
seleyi de düşünmek gerekir. Bir tanesi biz
yerel yönetimterde iktidar olduk büyük öl-
çüde, 2.5 yü evvelkı seçimlerde. Ama ge-
nel iktidar değiliz. Genelde muhalefettey-
dik, özelde, yerel yönetimlerde iktidarday-
dık. Ve her iktidarın bir yıpratma getirdi-
ğini bilirsiniz. tktidar olmak, icraat yap-
mak demektir. Bu icraat birçok kimsenin
hoşuna gider, ama birçok kımseyi de tat-
min etmez. Ama tatmin olmayan insanlar,
ilk fırsatta seçimde bu iktidar lehine oy ve-
rirler. Ama bizim daha bir güçlüğümüz
vardı. Çünkü genel iktidann hareketleri,
özellikle pahahlığı artıran, enflasyonu ar-
tıran, geçım sıkıntısma yol açan, işsizh'ği
önlemeyen hareketleri büyük tepki uyan-
dınyordu. Ama bu hareketlerin vatanda-
şa yansryan ucunda bizim belediyelerimiz
vardı. Orneğin, enflasyon devam ediyor,
sürekli zam yapmak gerekiyor ve o zaman
taşıma ücretlerine zam şart oluyor, ekme-
ğe zam yapmak şart oluyor. Ama bunu
yapüğıruz yer de belediye. Belediyenin san-
ki kendi başına ekmeğin fiyatını artıran,
taşıma ücretlerini artıran bir yaklaşımı var-
nuş izlenimi doğuyor. Buna belediyeleri-
miz çaresiz bir şekilde aracı olmak dunı-
mundalar. Zam poh'tikasım artan pahah-
hğa karşı yürütme ve götürebilme zorun-
luluğunu yerine getinneye çalışırken, hal-
ka daha yüksek ücretle taşıma, daha yük-
sek ücretle ne bileyim, ekmek yedirme
noktasına geliyorlar. Bu belediyelerin du-
nımunu zorlaştıran ve halkın çektiğî sıkm-
ülara tepkisini doğuran, bu sıkıntılara kar-
şı tepkiyi belediyelere tevcih eden bir nok-
ta, bir sonuç oldu. Şimdi bu birinci neden.
Ve bunu da anlatmak istiyorum ki, bele-
diyelerin kendi başansızlıgı rol oynamıyor.
— tktidann propagandalan demek is-
tiyorsunuz yani?
tNÖNÜ — Tabii. ANAP iktidanmn 26
mart seçimlerinin sonucunun aiınmasından
itibaren, muhalefet elindeki belediyelere,
OzeUikle SHP'li belediyelere, çünkü bü-
ytikşehirlerin çoğunluğu SHP'li başkanla-
nn yönetiminde, bu SHP'li başkanlara
karşı açıkça tavır aldı. O zaman daha Sa-
yın özal, seçimi kaybedince iyi ki kaybet-
tik, belediyeler elimizde olsaydı, daha fe-
na olurdu, ama SHP'li belediyeler bece-
riksizdir, birsey yapamayacaklar' diye
böyle birMemeç vererek başladı. Sonra
Akbulut'la devam etti, televizyonda sürek-
li olarak SHP'li belediyeler beceriksizdir,
dürüst değildir, suiistimal yaparlar, halkı
düşünmezler imajını verdiler. Dcvlet tele-
vizyonu bunu her fırsatta halka duyurdu.
Biz buna karşı belediyelerimizi koruyacak
şeyler söylediğimizde bu televizyonda çık-
madı. Çıktıysa bir gün, yanm dakika çık-
tı, bir daha çıkmadı. Halbuki her konuş-
malarmda o zaman Başbakan Akbulut ve
ANAP ileri gelenleri, SHP'li belediyeleri
kötüleyen şeyler söylediler, beceriksiz ol-
duklannı ifade ettiler. Bunlar kendilerini
savunamadılar. Bu belirli bir imaj yerleş-
tirildi kamuoyunda, SHP'li belediyeler
aleyhinde. Yani gerçek pahahlığın halka
ulaşmasında rol oynayan makam olarak ve
televizyonda süreklı iktidar tarafından suç-
lanan, kendini savunamayan makam ola-
rak SHP'li belediyeler büyük aleyhte etki
altında kaldılar. Yine bir'taraftan halka
karşı halkın nazannda SHP'li belediyele-
ri kticük düşüren demeçkr verirken ANAP
iktidan, devletin belediyelere yardımını da
kısıüadı. Gerek lller Bankası'nın SHP'li
belediyelere pay vermesini guçleştiren yol-
lar tuttu, gerek yasal düzenlemeleri yeni-
den ele alarak, belediyelerin yetkilerini
azaltan hareketler yaptı. Bütün bunlar
SHP'li belediyeleri bir defa mali açıdan ça-
lıştıramaz halde tutarken, onlar aleyhin-
de tepki yaratıldı. Buna karşı
belediyeler kendilerini koruyamadılar.
Böyle bir olanaklan yoktu ve bu ters pro-
pagandanm etkisi altında kaldı anlaşılan,
hiç olmazsa bazı yerlerde.
— Yani bunun etkisi oldu...
tNÖNÜ — Oldu evet. Şu anlık diye söy-
lemiyonım. Bu çaresiz yani. İktidara gel-
mişsiniz, seçim kazammşsımz, icraat yap-
maya çalışıyorsunuz, size imkanlar vermi-
yorlar ve o zaman halk size kızar. Ama bu-
nun çaresi y.erel yönetimlerde iktidara gel-
meyi istememek değil, bunun çaresi yerel
yönetimlerle birükte genel yönetimlerde de
iktidar olmaya çahşmak ya da iktidan de-
mokratik davranışa zorlamak.
— O zaman belki pratik çözüm olarak
yerel yönetimle genel secimlerin aynı an-
da yapmak. Olabüir mi bu? Öteki parti-
lerin aynı durama düşmeterini de belki ön-
lemek yahut da idare biçimini sağlamak...
tNÖNÜ — Tabii, bir yanhşı düzeltirken
başka bir yanlışa itmek de doğru değildir.
Bu zorluğu ortaya çıkaran ANAP'ın dav-
ramşı. ANAP'ın demokrasiye uygun ol-
mayan davranışı. Bence doğrusu, seçim
düzenine kanşmamaktır, anayasamn koy-
duğu 5 yüda bir yerel yönetimler seçilecek,
DÜZELTME
• SHP Genel Başkanı Inönü'nün
demecinin dünkü bölümünde, "Bazı
yönlerde Aleviler çok istismar ediyor, o
belli" şeklindeki sözleri, "Bazı yönlerde
aleyhimize çok istismar ediliyor o belli"
şeklinde olacaktır. Düzeltir, özür dileriz.
bunu değiştirmemektir. Ama iktidar par-
tisi olarak devletin olanaklannı butün be-
lediyelere eşit şekilde dağıtmaktır.
— Peld efendim, bir başka sav da;
SHP'nin modern bir parti örgütü kurama-
ması, yani parti toplantüanna düzenli ola-
rak katılan, aidaüannı duzenli olarak öde-
yen üyelerden oluşan bir orgüt göruntusü-
ne kavuşamaması deniyor. Bnnun da bir
payı oldu mu?
İNÖNÜ — Evet, biraz payı olmuş ola-
büir. Daha araştınnalar tam sonuç venne-
di. Onun için rakamlan söyleyecek durum-
da değilim. Biraz zararlı etkisi olmuş ola-
bilir. Ama oradan aynı durumun öteki
partiler için de var oldugunu düşünmek ge-
rekir. Üyeleri partiye tam sahip cıkmamış,
aidatı tam ödemeyen parti sadece SHP de-
ğil. öbür partüerde de aynı şey var. Biz as-
hnda o konuda en çok ilerlemiş partiyiz.
Çünkü bunu açıkça söylüyoruz. Böyle bir
sıkıntı oldugunu ifade ediyoruz ve onu
çözmeye uğraşryonız. Henüz tam çözeme-
dik. Yasal düzenlemeler gerekli. Ama bu
konuda öbur partilerden daha üeri durum-
dayız.
— Peld efendim, bn önsecim uyguhuna-
sraın bir ölçüde Türkiye gerçekleri çerce-
vesinde de etnik gruplan, mezhep grapla-
nru, cemaatkri ön plana çıkartıp dayanış-
ma sonucn fazla nitelikli olmayan kişile-
rin önsecim kazanıp siyasikadrolan zayıf
bırakması mekanizmasını harekete geçir-
digi öne süriüüyor. Bunun da bir rolün-
den söz ediliyor.
tNÖNÜ — Onun da çok etkili oldugu-
nu sanmıyorum. Adaylann kişüikleri el-
bette rol oynamıştır. Ama büyük çapta
önemli bir yeri olmadığına inanıyorum.
önseçimi daha büyük ölçüde başanya gö-
türecek hale getirmek için önerilere açığız.
Bunu düşünen arkadaşlanrmz var. Şimdiki
haliyle demokratik bir süreç yaşamyor.
Ama sonucunda seçim kazanmaya daha
büyük kaıkı yapacak bir durum her zaman
çıkamayabüiyor. O açıdan bu, düzeltümesi
gereken bir sistem olarak karşınuzda. O
konuda çauşmalarımız da var.
Baykal: Reçete yazılmalı
tedavi uygulanmah
Bu yenilgiyi hak etmedik. Böylesine biryenilgi sosyal demokrat hareketi binbir
güçlük karşısında örgütlendiren 12 Eylül karşısında büyük bir demokrasi
mücadelesini kasaba kasaba veren binlercepartilimizin yenilgisi olacaktır. Bu
bizim sağ güçler karşısında, örgütlenmememizi isteyen sosyaldemokrat liderler
karşısında, bu bizim 12 Eylülgeneralleri karşısındayenilgimiz olacaktır.
AHMET TAN
— Seçmen tabanında...
BAYKAL — Evet. Seçmen parti yöne-
timinin görevinî yapan, etkili, başanh, öz-
lemlerine, bekleyişlerine, guçlü bir yönetim
kadrosu olduğu kanıssnda olunca, o par-
tiye hiç tereddut etmeden oy verir.
— Ama >ine de sonuç haklı olsa bile, or-
talama secmen biltnci bu kadar verimli
analiz vapma>-a imkân tanımıyor. Yani ora-
da bir itiş kakış manzarast varmış gibi \ı-
lenim olunca bu etkilemez mi?
BAYKAL — Yaşadığjmız olay budur iş-
te. O itiş kakış manzarasını aşan bir başa-
rı sergilemesi olduğu zaman mesele kal-
maz. Yani o gozukmez bile. Duşününuz bir
tartışmayı ne zaman yaptık? Son kurultay-
da yaptık. Kurultaydan sonra özellikle
önemle saydığım, görev oldugunu duşun-
duğüm bazı konularda ben duşuncelerimi
ortaya koydum. Yönetimın kendisini gu-
vence altına almaya dönük tartışılan bazı
uygulamaları oldu. Ama seçim ortarruna
geldiğimiz zaman butun bunlar halledil-
mişti. Kurultaydan hemen sonra genel baş-
kanın verdiği her görevin ben geregini yap-
tım. Bartın'a çağırdı, Bartın'a gittim. Ge-
nel başkan ile beraber partide tamşmala-
nn autık geride kaldığın: ortaya koyan bir
manzarayı sergiledik. Arkasından aynı an-
layış içerisinde Adana'ya çağırdı, Adana-
ya gittim. tstanbul'a çağırdı, îstanbul'a git-
tim. Tekirdağ'a çağırdı, Tekirdağ'a gittim.
Ayrıca hepimiz seçim döneminde görevle-
rimizi elimizden geldiğince yapmaya çalış-
tık. Ben kendi seçim bölgem dışında 6 ay-
rı seçim çevresinde mitingler duzenledim.
Çalışmalara katıldım. Elimizden geldiği
kadar çalıştık ve seçim öncesinde tartışma
görüntusü vermedik. Tartışma göruntüsu
seçimlerden sonra ortaya çıktı. Seçimler-
den sonra tekrar ortaya çıktı. Var olan id-
dialann doğruluğu kendisini gösterdiği için
ortaya çıktı. Yani gerçekçı olalım, ciddi ola-
hm. SHP'de son kunıltayda bundan önceki
kurultayda taraflar iddialarvnı söylemışler-
di. Değişim isteyen insanlar bir değişimın
gerekçesi olarak, "Parti başansıziıga gidi-
Seçim için ara verilen parti içi cekişmeler, alınan seçim yenilgisinden sonra daha da alevlendi.
Ekonomikfelsefe açıklığakavuşmadı— 3 —
ŞAHtN ALPAY
Sosyal demokrat partilerimiz, Türkiyei
nin Batıh siyasi, ekonomik ve askeri itti-
faklara üyeliği konusunda da seçmenlere
çeüşküi mesajlar verdi. DSP Genel Başkanı
Bülent Ecevit, Körfez krizi ve sa\
f
aşının
Türkiye'nin NATO'daki müttefıki ABD ta-
rafından Ortadoğu'ya yerleşmek ve Arap
petrolünü denetim altında tutmak amacıy-
la "kışkırtıldığım" iddia etti. Kendilerine
ait olan Kuveyt'i abnak için harekete geç-
tiklerini söyleyen Irak Dışişleri Bakanı Ta-
nk Aziz'i bile bu teorisine inandırmaya ça-
lıştı. Bağdat'a yaptığı ziyaretlerle topluma
"Saddam'dan yana" olduğu İ2lenimini ver-
di.
SHP'nin tutumu farkh oldu. Turgut
özal ve ANAP iktidanmn Körfez krizi po-
litikasma, Türkiye'deki üslerin Irak'a kar-
şı kullandınlması noktasından karşı çıktı.
SHP, NATO ülkeleri içinde savaşa karşı mi-
ting düzenleyen tek sosyal demokrat parti
oldu. SHP lideri Erdal tnönü, Saddam
Hüseyin'i ziyaret ederek krizi ve savaşı ön-
lemenin yoÜarını araştırdı.
SHP saflannda Saddam ımhakh; yoksa
ABD'nin başım çektiği ve büyük çoğunlu-
ğuyla Arap ülkelerinın de destekledikleri
uluslararası ittıfak mı? Sosyaldemokrasipa-
sif ist midir, yani her durumda savaşa karşı
mıdır değilmidir,gibisorular üzerinetartış-
malar aldıyürüdü. SHP yönetimipartiıçin-
deki bu sorularatatmin edici bir yanıt vere-
mediği gibi kamuoyuna da doyurucu bir
açıklalna yapamadı.
DSP ve SHP'nin Körfez krizi ve savaşı
sırasında izledigl politikalardaki farkhlık,
bugün sosyal demokrat saflarda mevcut
olan Türkiye'nin NATO ve Batı ittifakin-
daki yeri konusundaki görüş aynlıklanrun
bir yansunası olarak görülebüir. NATO, de-
mokratik ve laik değerlerde birleşen ülke-
lerin ortak savunma örgütü müdür, yoksa
emperyaüst ülkelerin Öçüncü Dtoya'mn
yoksul ülkeleri üzerindeki sultasını sürdür-
meye yarayan bir araç mı? önumuzdeki
dönemde sosyal demokratlann Türkiye^nin
izleyeceği dış politikanın temel ilkelerinin
ne olması gerektiği konusundaki görüşle-
rini netliğe kavuşturmaya ciddi ihtiyaçlan
olduğu söylenebüir.
Sosyal piyasa ekonomisi
Ekonomide devlet mi piyasa mı? Kamu
sektörü büyümeli mi küçülmeli mi? Eko-
nimide devlete düşen görevler nelerdir? Bu
sorular da önumuzdeki dönemde sosyal
demokratlann üzerinde netliğe ulaşmala-
n gereken konular arasmda geüyor. Seç-
menlerin tümü için ohnasa da sayılan git-
tikçe artan ve scçimlerde sonucu tayin edici
bir rol oynayan kentli ve eğkimli seçmen-
lerin sosyal demokratlann bu konularda
net ve açık bir politikabelirlemelerini bek-
lediği görülviyor. DSP'nin ekonomide pi-
yasa ekonomisini esas alan tercihini hayli
net olarak belirlediği söylenebiür. SHP'de
ise parti programına ve bazı parti sözcüle-
rine hâkün olan devletçi anlayışla, parti yö-
netiminin "sosyal piyasa" söylemi arasın-
daki çeüşki gjttikçe daha çok göze batıyor.
Kamuoyunda sosyal demokratlara yöne-
lik en yaygın eleştirilerden biri, ülkenin
ekonomik sorunlan konusunda net ve açık
çözüm önerileri ortaya koyamayışlan. Bu
durumun temelinde, sosyal demokratlann
ekonomik felsefelerinde açıkhğa kavuşa-
mamış olmalannın büyük payı olabüir.
önumuzdeki dönemde sosyal demokratla-
nn Turkiye'de de devlete üretimde değil,
bölüşümde ve sosyal devletin inşasında gö-
rev yükleyen bir ekonomik felsefeyi daha
açıklıkla benimsemeleri beklenebuir.
StRECEK
EKONOMİST ASAFSAVAŞAKAT
Köklüyapısal reform şartSeçim sonuçlannı değerlendirirken sa-
dece SHP'nin değil, DSP'nin de başan-
svz oldugunu hatttlamaUyız. Nicel olarak
kendisine sosyal demokrat diyen bu iki
partinin toplam oyu °7o 31'e düştü. Nitel
olarak ülkenin gelişmiş yöTelerinde ve
metropol kentlerde özellikle SHP ama
genelde sosyal demokrasi büyük destek
yitirdi. Bence sosyal demokratlann bu
somut olguyu çok ciddiye aknalan, su-
dan nedenlerle geçiştirmek yerine cesa-
retle sorunlan teşhis ederek tedavinin yol-
lanm aramalan gerekiyor.
Sorun, SHP'nin örgütü, kadrolan ve
programı ile hâlâ çağdaş bir sosyal de-
mokrat parti niteliğine kavuşamamış ol-
duğu geTçeğinin seçmen tarafından fark
edilmesidir. "Sosyal Demokrasi Günde-
mi"ni yazarken bu durumu öngördüm ve
partide gerekli dönüşümün eksenlerini
belirlemeye çalıştım. Partide köklu örgüt
ve ideoloji reformlan yapılmadıkca, sos-
yal demokrasi öncesi alışkanhklann ve fi-
kİTİerin partiye damgasını vurmaya de-
vam edeceğini, bu durumda SHP'nin
Türkiye'nin dinamik kesimleri ile yara-
tıa bir diyaloğa girerneyeceğini ve bu ke-
simlerden kopacağmı söyledün. Maale-
sef seçimler benim yazdıklanmı doğru-
ladı.
Seçmen, SHP'nin Türkiye'nin ih-
tiyacı olan reform çağraı başlatacak ve
Oncelikle tüzük
değişikliğinegidilmeli, parti
Örgütünün sosyal demokratik
niteliğe kavuşmasına olanak
verecekparti içi katılımve
çoğulculuk mekanizmaları
kurulmahdır. Örgütün A 'dan
Z'ye elden geçmesi zorunludur.
SHP'nin tekrar Türkiye'nin
çağdaslaşmasının iticigücü
olabilmesinin olmazsa olmaz
koşulu, tüzük ve örgüt
reformudur.
başan ile sonuçlandıracak vizyona, kad-
rolara ve enerjiye sahip olmadığına ka-
rar verdi.
Dolayısı ile SHP'li çevrelerde yaygın
kabul gören başansızhk nedenlerinin has-
tahkla hastahğın semptomlarmı kanştır-
dıklarını duşünüyorum. Genel Başkan'-
ın yetersizliği, belediyelerdeki beceriksiz-
lik ve çurüme, HEP'le anlaşma, parti
içindeki genel başkanhk yanşı, Ecevit
faktörü vs. bütün bunlar, daha derinde-
ki bir bunahmın, çağdaş sosyal demok-
rat kimligini ve örgütlenme anlayışım
üretememiş olmanm sonuçlandır.
SHP nasri topariamr?
Başarısızbğın konjonktürel nedenler-
den kaynaklandığmı düşünenler, hangi
tarafı tuttuklanna bağlı olarak ya "tnö-
nü gitsin, Baykal gelsin" ya da "Baykal
partiden ihraç edilsin" gibi kozmetik çö-
zûmler önerecekler. Benim gibi başansız-
hğın yapısal bir bunalımdan kaynaklan-
dığmı düşünenler ise toparlanmamn ön-
koşulu olarak köklü yapısal reformlar ta-
lep edecekler. Önumuzdeki dönemde,
SHP içinde bu temelde bir tutucu/re-
formcu aynmı oluşacaktır.
DYP-SHP koaUsyonunun Turkiye'de
başlatacağı demokratikleşme sürecinin,
parti içine yansıması gerekmektedir. Par-
tinin çok büyük reformlara ihüyacı var-
dır. Partinin tabanındaki dinamik sosyal
demokrat kadrolar bunun bilincindedir.
önceükle, tüzük değişikliğine gidilmeli,
parti örgütünün sosyal demokrat niteli-
ğe kavuşmasına olanak verecek parti içi
katdım ve çoğulculuk mekanizmalan ku-
rulmalıdır. örgütün A'dan Z'ye elden ge-
cirilmesi zorunludur. SHP'nin tekrar
Türkiye'nin çağdaslaşmasının itici gücü
olabilmesinin olmazsa olmaz koşulu, tü-
zük ve örgüt reformudur.
Bu yapüdıktan sonra, hem partililerin
hem de partiyi destekleyen geni^ kamu-
oyunun katıldığı bir program tartışması
açılmalıdır. Eğer SHP, Türkiye'yi 21.
yüzyıla tasıyan parti olacaksa, çoğulcu ve
katıhmcı bir süreçte evrensel sosyal de-
mokrasi ilkelerini hazmetmek, kendisine
mal etmek, evrensel ile yereli akıl, sağ-
duyu ve yaraocıuk temeünde birleştirmek
zorundadır. Toparlanmanın ikinci koşu-
lu, program reformudur.
SHP tabanının, her iki köklü reformu
önumuzdeki kısa sürede gerçekleştirecek
dinamizme sahip olduğuna inanıyorum.
yor, ÜÇÜDCÜ siyasi parti olmaya gidiyor" de-
mişlerdi. Çok açıkça ben çıktım, partinin
uçuncu siyasi parti olma yolunda oldugu-
nu, bunun kabul edilemez bir durum ya-
rattığım ve buna karşı da değişimin zorunlu
oldugunu, bir değişimle bunu aşabileceği-
mizi soyledim. Sayın genel başkan da çık-
tı, "Bunlar doğru değildir. Gerçek dışı
konusuyoriar" dedi. "Partimiz birinci par-
tidir, seçime gireceğiz alacağu, iktidara
gelecegiz" dedi. Şimdi bu olmadı. Olma-
dıktan sonra "Olmadı, çünkü tartışmalar
vardı" demek mümkün değildir. Bu tartış-
manın yapıldığı anda, bu tahriklerin yapıl-
dığı anda, genel başkanın "Ben partiyi ik-
tidara getirecegim" dediği anda var olan
tartışma düzeyi daha sonraki dönemlerde
artmamıştır, azalmıştır. Çünkü bir sınava
giriyoruz, o suıavda her şey ortaya çıkacak-
tır. Herkes soğukkanhhkla bunu beklemiş-
tir ve gerçek ortaya çıkrruştır. O nedenle bu
seçim yenilgisinin çok nedenleri vardır.
Ama bu nedenler arasmda genel başkamn
soylediğinin de ağırlıkh yer tuttuğu bir ger-
çektir.
Kurultaya girerken Inönü şunlan söylü-
yordu:
"Bülun amaçlan genel başkanhgı ele ge-
çirraektir. Ama nedense bunun gerektirdigi
cesareti kamuoşu onunde gostermeyen ar-
kadaşlanm. son aylarda gerçek dışı bir id-
dia\ı dile getirmekten kaçmmamışlardır.
Bu iddia partinin oy kaybetrigi iddiasıdır.
Boyle bir iddiayı destekleyecek veri >oktu.
Ama amaç, nesnel bir degerlendirme de-
ğil, maksath bir değeıiendirmeydi. Son za-
manlardaki kamuoju yoklamalan goste-
riyordu ki partimiz bugun de birinci parti
konumundadır ve kamuoyu onundeki des-
teği de geçen >ıla oraala daha da artmış-
ür. Hatta 26 Mart 1989a gore de daha >ük-
sektir. Bu kurulta> ulkemizde iktidann el
değiştirmesinden once bir genel seçimden
önce muhalefette yaptığımız son kunıitay-
dı. Bundan sonraki kurultayımızı iktidar-
da vapacağız. Bu nedenle larihi önemi olan
gunler >-aşı>oruz. Kurultaydan alacağımu
destekle halkın büyük destek rüzgârlarıy-
la bu partiyi iktidara taşıyacağtz."
Benim yaptığım konuşmada ise şöyley-
di:
"Son yapılan kamuoyu araştırmalann-
da, 'Bugun genel seçim yapılmış olsaydı,
kime oy verirdiniz' sorusuna alınan cevap-
lar kararsızlar dışında şöyle belirlenmek-
tedir. DYP yüzde 21^0, ANAP juzde
18.60. SHP yüzde 1658. Kararsızlar haric.
Herkesin elbette ü/üntüyle karşdaması ge-
reken bir tablodur bu. Ancak bunu irde-
lemeden, incelemeden tepki ve kızgınukla
reddederek bir noktaya varmak mümkün
değildir. Kamuoyu araştırmalan ortada.
Partimiz ne yaak ki hakettigi verde değil-
dir. Eğer bu sorunu kavrayamazsak, bu so-
runun gereğini >erine getiremezsek, bu so-
runu çozecek girişimleri, yenileşmeyi yapa-
mazsak, önumuzdeki seçimde sonuçlan
hep beraber üzülerek görmek durumunda
kalacağız. Benim derdim bugunu kurtar-
mak degil, benim derdim partimizi kurtar-
mak. Eger onümuzdeki seçimlerde parti-
miz beklediğimiz zaferi, başan>ı gerçekleş-
tiremezse, bu durum özellikle hepimiz içia
ama partinin neresinde olursam ola>ım, is-
ter genel başkan, ister sade uye bir partili
olarak benim için de asu buyük >enilgi ola-
caktır.
Buyenugiyihak etmedik. Böylesinebirye-
nilgisosyaldemokrathareketibinbirgüçlük
karşısında örgütlendiren, 12 Eylülkarşısın-
da büyük bir demokrasi mücadelesini Ana-
dolu'da kasaba kasaba veren binlerce parti-
ttnüzin, hepimizin yenilgisiolacaktır. Bu bi-
zimsag guçlerkarşısmda, bubizimörgütien-
memiziisteyen sosyal demokratüderierkar-
şısında, bu bizim 12 EylulgeneraUerikarşı-
sındayenilgimiz otacaktır. Bu yenilgiyi hak
etmedik. Bu bizimtemelsorunumnz,temel
konnmuzdur. Parti teşhisikoymaİMİır. Reçe-
teyi yazmahdır. Tedaviyi uygulamahdır.
Önumuzdeki seçimde mutlaka başan ve za-
ferle çıkmalıdır. Statüko ve degişim tercih-
lerinin partidetahlüleri, öngörüleribnnlar-
dır."
— Belediyelerin, SHPIi belediyeterin ba-
şansızlığımn bu başansıztıkta payı olduğu
da söyleniyor.
BAYKAL — Bunun da bir ciddi tahlile
ihtiyacı var. Elbette belediyeler partinin ge-
nel görüntusünü, genel imajını taşır. Şu şe-
kilde ya da bu şekilde etkilemiştir. Ona
kuşku yok. Ama şunu benim anlamam
mümkün değildir. DYP'li belediyeler de
SHP'li belediyelerle aynı koşulda çalışıyor.
İktidar mali olanaklan kısıtlıyorsa, DYP'li
belediyelerin de mali olanaklan kısıhyor.
Ama buyukşehirlerden Bursa, Manisa, An-
talya gibi önemli buyük ülerde DYP'li be-
lediyeler gorev başında, ama orada bunla-
rın başarısızlığı geçmiyor. Bizim başansız-
lığımız sadece büyük kent belediyelerinin
çevrelerinde ortaya çıkmış değil ki. Ana-
dolu'nun her köşesinde ortaya çıkıyor. Ka-
radeniz'de ortaya çıkıyor, tç Anadolu'da çı-
kıyor, Ege'de çıkıyor, Trakya'da çıkıyor. Bu
belediye başkanları arasmda hiçbir başa-
nh belediye başkanı yok mu? Fevkalade
başanlı belediye başkanlanmız oldugunu
ben çok iyi biliyorum. Ama o bdediye baş-
kanlanmızın yorelerinde de parti seçim ye-
nilgisi almaktan kurtulamıyor. Bunun ne-
denini anlamak lazım. Yani belediyeyi aşan
bir olay var. Sorunu belediyeye indirgeye-
meyiz. Belediyelere ihale edemeyiz.
SHP'nin seçimlerdeki yenilgisi belediyele-
re ihale etmek haklı, doğru, mümkün de-
ğildir. Yani bizim başanh başansız beledi-
yelerimiz var. DYP'de de başanlı başan-
sız belediyeler var. Aynı koşullarda çalışı-
yoruz. Onlarda aleyhte olmuyor, bizdj
aleyhte oluyor. Niçin aleyhte oluyor? Onuı
için ışi belediyelere indirgemeyelim, işin ası
kaynağını gorelim. Onu görmezlikten gel
meyelim.
StRECEK