Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 19 KASIM 1991
AHMETCEVİAL
Nikolay Stepaniç'in
Çıkhiazı...
Thomas Mann, Anton Çehov uzerıne kaleme aldığı unlü
denemesının bır yerınde, Çehov'un kendısını en etkıleyen
eserının Sıkıcı Bır Öykü - Bır Yaşlı Adamın Notları adlı uzun
öykusû olduğunu söyler Oykunun kahramanı Nikolay Ste-
panıç, tıp alanında çok ünlu bır bılım adamı, aynı zamanda
da bır generaldır, ıçınde yaşadığı toplumun gozbebeklen ara-
sındadır, "ekselans"tır ve notlarında, kendı de kendısını
"ekseians" dıye nıtelendınr Gorunuşte mutluluğun dorukla-
rında gezınmesı gereken Nikolay Stepanıç, yaşı ılerledıkçe
büyük bır tedırgınlığın ve doyumsuzluğun bunalımını yaşa-
maya başlar
Aslında bunun nedenının de bılıncındedır Yaşamı boyun-
ca şan ve şöhret hıç eksık olmamış, ama bu yaşam, tum et-
kınlıklerını çatısı altında toplayabılecek, bütun yapıp ertıkle-
rını anlamlandırabılecek, odak noktası nıtelığındekı bır dü-
şünceden, başka deyışle betlı bır dünya gorüşunden hep yok-
sun kalmıştır "Ve bu eksık olduğunda, gerıye de zaten hıç-
bır şey kalmıyor Insanoğlunun ıçınde, dış dunyada olup bı-
tenlerın hepsınden daha yuce ve daha guçlu bır şey yaşa-
mıyorsa eğer, o zaman eibet sıradan bır nezle bıle dengesını
yıtırmesı ıçın yeterlıdır ve yıne o zaman ırılı ufaklı düşunce-
lerıyie butun kötur-ıserlığı ya da lyımserlığı, ancak hastalık
belırtılerı kadar önem taşır - o kadar"
Nikolay Stepanıç, çıkmazının bılıncıne neden bu denlı
geç varmıstır'? Nikolay Stepanıç, dunya edebıya-
tında çok sayıdakı benzerlerı gıbı, tüm kurumlarıyla çöküp
gıtmekte olan bır dönemın bunalımını yaşarken, yenı gelmek-
te olanın bılıncıne varıp, kendını köklü bır değışım doğrultu-
sunda yenıleyememış ınsan tıpını sımgeler Insanoğlunun bel-
lı bır dünya göruşune sahıp olması, ıç dunyasında ' dış dun-
yada olup bıtenlerın s . . . •,
hepsmden daha yüce Içmde yaşadığımız ve
ve daha guçiu" bır şe- sonuna yaklaşan çağ,
yın yaşaması, aynı za- akmazdaki Nikolay
manda onun bellı bır î». . .. j-
dönemde donup kai- Stepanıç'ın, ınsancıdunya
maması aniammı taşır görüsünü eylemleriyle
çevresmde oiup bıten- besleyemeyen Danton'un
len hep ayrı ayrı prız- , ,'ı-*.- -ı_ ^
maiar gıbl mceiemış, ve çokseslılığı ıhanet sayan
onian zamanm akışı Robespıerre'in rollerini
jçensınde bır bağiama üstlenenlerden yana epey
o t u r t a m a m ı ş o l a n N ı - , , , , . , . . . . . .
koiay stepamç, doğai kalabalıkbırgorunum
olarak yenı btr dönem sergiledi.
ıçın yenı düşunceler — — — — — — — — — — —
uretebılme gucunden de yoksundur
Bır bılım adamı olması, Nikolay Stepanıç'ı bır Oblomov ol-
maktan kurtaracak, ama duşuncelerının değışıme kapalılı-
ğı, onu anlamsızlığın uçurumuna surukleyecektır
Edebıyat sahnesındekı Nikolay Stepanıç'ın dunya tarıhının
sahnesındekı en guçlu karşıtlanndan bırı, Fransız Devrımı-
nın unlu kuramcılarından Maxımıllıan Robespıerre'dır Çe-
hov'un kahramanının değışımı algılayamamasına karşıhk Ro-
bespıerre, kendını tepeden tırnağa 'buyuk değışım'e adamış
olan ınsandır, ne var kı bu adayıştakı yoğunluk, sonunda Ro-
bespıerre'ı bır geçış dönemının esneklığını ve özunde doğal
olarak taşıdığı degışkenlığını görmekten alıkoyacak, erdemı
egemen kılmaya yönelık buyurgan tutumlarıyla bır tıranın er-
demsızlığıne kayan Robespıerre, vardığı son noktada tarıhın
en hoşgöru tanımaz dıktatorlennden bırıne dönuşecektır
Nikolay Stepanıç'le Robespıerre arasındakı çızgının, du-
şunce serüvenının ve duşunce özgürlüğunun en hareketlı
sahnelennden bırı olduğunu ılerı sürmek, sanırım bır abart-
ma olmayacaktır Çunku bu ıkı kutup, dünya gorüşunden yok-
sunluk ıle çağı değışımlen yakalamak amacıyla bellı bır dun-
ya goruşunde bağnazca dırenmek olgularını en somut bıçım-
lerıyle gozler önüne sermektedır llk olgu, ınsanoğlunun en
kısa deyışle kendı varoluş gerekçesını saptamasını engeller-
ken, ıkıncı olgu, yanı modernleşme uğruna gelıştırılmış bır
dunya göruşunun yorumunda bağnazhğa kaçmak, doğrudan
düşünce özguriuğüne yoneltılmış oldurücu bır sılah olabıl-
mektedır Oscar WıkJe, "Ideal Kbca" ('An Ideal Husband") adlı
oyununun ıkıncı perdesınde kahramanlarından bırıne şunu
söyletır "Aşırı modern olmak kadar tehlıkelı bır şey yoktur
Çunkü ınsanoğlu o zaman, ansızın eskımış oluverme gıbı bır
yazgıyia karşı karşıya kalabılır " Özdeyış nıtelığındekı bu söz-
ler, Nikolay Stepanıç orneğının tersıne, varılan ve çağa uy-
gun dunya göruşunun ' modernlığının" sınanmaması duru-
mgnda suruklenılecek yazgıyı belırler
Içınde yaşadığımız ve sonuna yakiaşan çağ, çıkmazdakı
Nikolay Stepanıç'ın, ınsancı dunya goruşunu eylemleriyle
besleyemeyen Danton'un ve çokseslılığı ıhanet sayan Robes-
pıerre'in rollerini üstlenenlerden yana epey kalabalık bır go-
runum sergiledi Kapımızı çalmakta olan yenı bır çağda ın-
sanoğlunun duşunen ınsan nıtelığını egemen kılması, sanı-
nm buyuk ölçüde yukarkı doğrultuda seçeceğı rolden bağımlı
olacaktır
Yıllardır ozlemle beklediğiniz sanatçı
ve sizler için
ozel olarak
okuduğu
1 UU» UZI (U
2
s- «rcaıueuı uummoo nm u H
«- ca. cmuH ICULS vott vonikt
S- M I E CULUZAR HA CULA7S»
2 GOÇ EYLEDI MfAİJ* BJUKtB
3 GÖftUl AYOU U H
4 DUZGUft 0 BA VA OUTCİHO)
5 OY OY LOMfE
GUNER PLAK ve KASETÇILIK
6 Blofc No fAV Jnkaoan stanbul "eefon 526 10 49
T.C
ÇORUM ÎŞ MAHKEMESİ
Sayı 1990/116
Davacı SSK Genel Müdürlüğıl adına Çorum SSK Sıgorta Mudür-
lüğu vekılı Av Fıgen Karagözoğlu tarafından davalılar Alaattın Yur
demı, Hacı Palabıyık, Hasan Yılmaz, Dudu Duman, Fıkret Duman,
Nıhat Duman, Beyhan Duman, Çorum Çımento Fabnkası aleylune
açılan kurum zarannın tahsıb davaamn mahkememızde yapılan açık
yargılaması sırasında venlen ara kararı uyannca
Davalılardan Nıhat Duman mırasçılan Çorum ılı merkez Palabı-
yık köyü, cılt 167/2, sayfa 20, ktıtük sıra no 36'da nüfusa kayıth
bulunan Seyhan Duman, Sınem Duman \e Dıdem Duman'm teblı-
gata yarar açık adreslen tüm aramalara rağmen tespıt edılemedığm-
den Seyhan Duman, Sınem Duman, Dıdem Duman'ın duruşma gü
nO olan 9 12.1991 gunü saat 09 00'da mahkememız duruşma salonunda
hazır bulunmalan veya kendılennı bır vekılle temsıl ettırmelen, du-
ruşmada haar bulunmadıkları ve kendılerını bır vekılle temsıl ettır
medıklen takdırde duruşmaya yokluklannda devam olunacağı ve karar
venleceğı hususu dava dılekçesı ve duruşma davetıyesı yenne ılanen
tebhğ olunur 7 11 1991
Basın 50353
Radyo-Televizyon Yayımlara
İçin Yenl Bir Hukuk Pttzeni
Ülkemızde, devlet tekelı kalktıktan sonra da TRT Kurumu'nun yayımcılık
hızmetını sürdürmesı kamu yaran anlayışının gereğıdır. Ancak ozel
kuruluşlarm önundekı anayasal ve yasal engelın kaldınlması
gerekmektedır Bunun ıçın ılk koşul, anayasanın 133. maddesının
değıştırılmesıdır. Dığer değışıklıkler, buna göre yapılacaktır.
ATtLÂ SAVAvukat
20 Ekım seçımlen kıtle ıletışım araçlannın
etkıleyıcı gücünu ve değennı bır kez daha ka-
nıtladı Bu alanda en yaygın etkınlığı olan
televızyon yaymlan ıle ıîgılı yasal düzenleme-
nın yetersızlığı de bır kez daha ortaya çıktı
Hukuk, teknolojının gensınde kaldı Bu açığı
kapatmak ıçın Yuksek Seçım Kurulu'nun, se-
çım hukukundan kaynaklanan yetkısıne
dayanarak aldığı karar da yetennce amaca
hızmet edemedı
Devlet tekeli
1961 Anayasası ıle ılk kez duzenlenen
radyo-televızyon yaymlan devlet tekelı ongo-
rüyordu Anayasa bu tekelı, devlet adına
kullanmak ıçın bır "özerk" kuruma varhk ve-
n>ordu TRT Kurumu'nun, 1971 yılında 1488
sayılı yasa ıle yapılan değışıklıkle ozerkhğı kal-
dınlıp "tarafsızlık" ılkesı kabul edıldı boylece
kaynağını anayasadan alan bu kamu tuzelkı-
şıhğının yasasında yonetım ve denetımı ıçın
tarafsızlık ılkesının bozulmayacağına ılışkın
huküm yeterlı sayıldı Sıyasal ıktıdann, çeşıth
atamalarla yonetımıne el uzatabıleceğı kuru-
mun tarafsızlığı ıse uygulamada hep tartışmalı
hale geldı
1982 Anayasası'nın 133 maddesı düzenle-
nırken de aynı esaslar gözetıldı Radyo-tele-
vızyon yayınlan ıle ılgılı 133 madde şoyle
yazıldı ' Kurumun yonetım ve denetımınde,
yönetım organlarının oluşturulmasında ve her
türlü radyo ve televızyon yayınlannda taraf-
sızlık ılkesını gözetır "
Anayasada behrtılen ılkelere göre çıkanlan
2954 sayıh Turkıye Rad>o \e Televızyon Ya-
sası da TRT Kurumu'nu Başbakanlığa bağlı-
yor, yoneümını ıse en yüksek karar organı
olan yonetım kuruluna venyor Altı uye ıle ge-
nel mudurden oluşan kurulun başkanı genel
müdürdür Genel müdürün ve yonetım kurulu
uyelennın seçımınde yurutme organının et-
kınlığı nedenıyle -ıster ıstemez- ıktıdar baskısı
yoğun bıçımde tartışma konusu olmuştur
Neden tekel? ~
Radyo ve televızyonun kıtle ıletışım aracı
olarak eğıtım ve kultür alanındakı değennın
yanı sıra propaganda etkınlığı de göz önunde
tutularak bır kamu hızmetı sayıldığı açıktır
Teknolojının hızlı gelışmesı sonucu her eve
gıren radyo ve televızjon, toplumun gunluk
vaşamının vazgeçılmez bır parçasıdır Bu olu-
şum, yayınlann etkıleyıcıhğını de artırmıştır
Yayın yoluyla yapılan propaganda kadar, bu
yolla toplum yaşamını etkıleyen, ama duzenı
tehdıt edebılen eylem ve davranışlann da one-
mını anımsatmıştır Yaym yoluyla yapılan
reklam ve propagandanın butun yaşam meka-
nızmalannı behrle>ıcı etkısının duzene alın-
masını gerektırmıştır Bu denlı etkın bır
hızmetın. topluma olumlu olduğu kadar
olumsuz etkıler yapması kaçınılmazdır Bu
nedenle olumsuzlukları denetım altında tuta-
rak azaltmaya, ya da ortadan kaldırmaya
çalışırken, olumlulan artırmak ıçın de bır ka-
mu otontesı gereklı sayılmıştır
196O'lı yıllarda bu otonterun devlet tekelıyle
sağlanması uygun sayılmıştı Ancak hem tek-
nolojının gelışmesı, hem de ınsan haklan
duşüncesının buyumesı bu duzenlemenın de-
ğışmesı gerektığmı ortaya çıkarmıştır
Demokrasılerde basın ve yayın ozgürlüğüne
getınlen sınırlamalan aşma ve daha genış bır
özgûrlük ortamı yaratma beklentısı yoğunlaş-
mış radyo ve televızyon yayınlanndakı devlet
tekelı bır sıkıntı ve kısıntı gıbı gozükmeye baş-
lamıştır Devlet tekelını kullanan kurumlara
yönelık sıyasal baskılar da bır tür gudümleme-
ye karşı koyma ıhtıyacını getırmıştır
Bır yandan teknolojının ılerlemesı yayın et-
kınlığınden yararlanmak ısteyen gırışımcılerın
ılgısını artırmıştır Radyo ve televızyon yayın-
lan yeryüzü sınırlannı da uzay sınırlannı
kolayca aşabılecek yaygınlığa enşmce, ser-
bestlık olanaklan da çok artmıştır
Kamu yaran
Ülkemızde sorun bu duğümu aşma nokta-
sındadır Devletın yayın tekelını kullanan
TRT Kurumu'nun yansızhğına yonelen ağıı
ve yoğun eleştınler vardır Kurum ozerk ol-
madığı ıçın sıyasal basblara açıktır, ıktıdann
etkı alanındadır Buna karşılık büyük serma-
ye yatınmı ıle yayıncılığa başlayan bır ozel
kuruluş, Almanya uzennden uydu ve PTT ka-
nallan aracılıgı ıle yaygın ve etkın bıçımde
yayıncıhk yapmaktadır Bu yayınlan toplum
yaşamını etkıledığı gıbı genel seçımlerde sıya-
sal tartışma ve yanşmayı da etkılemıştır
Bu etkınlığın denetımı de yoktur
Çoğulcu demokrasılerde radyo-televızyon
yayıncılığı, tekelı çoktan aşmış bulunuyor
Batı ulkelennde devletın yayın kuruluşunun
yanında, yerel yonetımlenn ve ozel kuruluşla-
nn da halka hızmet sunma yollan açılmıştır
Ülkemızde de muhalefet partılennın ışba-
şında bulunduğu beledıyeler çanak antenlerle
yayın olanaklannı zorlamış, doğrudan yayın
yapamasalar bıle ozel yayın kuruluşunu ve ya-
PARISTEN SELÇUK DEMIREL
bancı yayınlan halka ulaştırmışlardır Kımı
Avrupa ulkelennde ozelhkle Italya ve Yuna-
nıstan'dakıne benzer bu gınşımler, anayasa-
nın ve yasalann açık hukümlen ıle çatışmak-
tadır
Yurürlüktekı hukuk kurallannın, teknık
gelışmelerı ve "de facto" (fiılî) durumu ızleye-
medığı, duzenleyemedığı açıktır
Buna aldınş etmemek, ya da gonnezlıkten
gelmek hukukun aşınması sonucunu getınr
Bır hukuk devletınde olabılecek en sakıncalı
durum budur
Ne yapmalı?
Gelışmış çoğulcu demokrasılerde dahı kıtle
ıletışım araçlannın yayınlan, kamu adına dü-
zenlenmekte denetlenmektedır Hem devlet
yayın kuruluşlannın hem de özel gınşım kuru-
İuşlannm yayınlannı kapsayan "yayın ılke-
len"nı koyan bu kuruluşlar, uygulamalan da
devlet adına denetlemektedır Bunlar sansür
uygulamasını onlemekte, eşıtlık ve ozgurluk
ıçınde yayıncılığın düzenını korumaktadır
Özel gınşımcılığın en gelıştığı ulkelerden bır
olan ABD'de F C C (Federaflletışım Komıs-
yonu) bu gorev yapmaktadır
Ülkemızde, devlet tekelı kalktıktan sonra
da TRT Kurumu'nun yayıncılık hızmetını
surdurmesı kamu yaran anlayışının gereğıdır
Ancak özel kuruluşlann önundekı anayasal ve
yasal engelın kaldınlması gerekmektedır Bu-
nun ıçın ılk koşul. anayasanın 133 maddesı-
nın değıştınlmesıdır Dığer değışıklıkler, buna
gore yapılacaktır
Anayasa değıştırılırken, radyo-televızyon
vayınlannı kamu adına düzenleyecek ve de-
netleyecek bır kurumun getınlmesı gereklıdır
Bugunku vasada yer alan "Radyo ve Televız-
yon Yuksek Kurulu"nun yennı alacak bu
Ulusal Radyo-Televızy on Yuksek Kurulu'-
nun özerk olması ve her turlu müdahaleden
uzak çalışması ışı gereğıdır Sıyasal ıktıdarla-
nn el uzatamayacağı, etkıleyemeyeceğı bu
kurulun oluşumuçok onem kazanıyor Çünkü
yayınlara devlet adına ızın verecek, gozetecek,
denetleyecek bu kurul. yayın ılkelennı behrle-
dığı gıbı bu ılkelere aykın yayın yapan kuru-
luşlann yayın ıznını de kaldırabılecektır
Boylesı bır kurulun uyelennın toplum ıçın-
dekı çeşıth kurum ve kuruluşlardan seçım
yoluyla gelmesı doğru olur Görevlennın öne-
mı göz onunde tutularak, doyurucu akçalı
olanaklar sağlanması, görevlen sürecınce baş-
kaca ış ıhşkılennın kesılmesının düşünülmesı
yennde olacaktır Esaslar böyle kabul edılın-
ce kımlenn. hangı kurumlann kurula üye
vereceğı, seçım vontemlen aynntı sayılabılır
Bu anlayışla anayasanın 133 maddesının
şöyle duzenlenmesı düşunulmelıdır öncelıkle.
yayıncılığın bır kamu hızmetı olduğu saptan-
malıdır Bu hızmetı yurutmek uzere kurulan
ozerk ve tarafsız kamu tuzelkışılığının (TRT
Kurumu) varlıgı korunmalıdır Bunun yanı sı-
ra kışılenn de anayasada belırlenen ve ozel
yasasında duzenlenen ılkelere bağlı kalmak
koşuluyla radyo ve televızyon yayını yapmak
uzere studyo ve ıstasyonlar kurabıleceğı ongo-
rulmelıdır
Her turlu radyo ve televızyon yayını taraf-
sızlık esaslanna gore yapılacaktır Haber ve
programlann seçılmesınde, ışlenmesınde ve
sunulmasında. kultur ve eğıtıme katkı gorevı-
nın yenne getınlmesınde sağlanacak ozgurlü-
ğün hangı olçutlerle sınırlanacağı da belırtıl-
melıdır Bu, çıkanlacak yasalarla özgürlük ve
eşıtlığı bozabılecek kısıntılann onlenmesmı
sağlayacaktır
Ozetle, hem ınsan haklan alanındakı ulusla
rarası belgelenn ulaştığı, hem de çağdaş
teknolojının enştığı olanaklardan halkımızın
da yararlanması ıçın yayın alanındakı hukuk
kurallannın -anayasadan başlayarak- çağın
gereklenne gore duzenlenmesı zorunludur
Ozal^ın AzU Caiz Değüdir
Askerı >önetıme de onun yaptırdığı 1982 Anayasası'na da
karşıyım Bu metnın bır an önce, demokratık bır yonde
değıştınlmesını can ü yurekten ıstenm. Lâkin demokrası, ancak
bır hukuk devletı çerçevesınde kurulabılır.
Prof. Dr. METE TUNÇAY
GİDERA^AK \AŞARKEN
Vedat Gunyol
8 000 lıra(KDV ıçınde)
Çağdaş Yaymlan Turkocağı Cad 39 41 Cağaloğlu tstanbul
Ödemelı gondenlmez.
Bundan yırmı ay önce, Tanh ve Top-
lum'un Mart 1990 sayısındakı' Okuyu-
culara Mektub 'umda, ' Cumhurbaşka-
nının Tarafsızlığı Sorunuyla Ilgılı D P
Dönemı Belgelen"' başlıklı bır yazıyı,
"ıbret alınmak gereken su-ı mısaller" dı-
ye okuyuculara sunarken, şoyle yazmış-
tım
"Bana fıknmı soran yok, ama yıne de
söyleyeyım Ben kendı payama Turgut
Özal'ın (velev bır anayasa değışıklığı ya-
pılabılse de) suresını doldurmadan
Çankaya'dan ındınlmesıne karşıyım
Bövle bır şey hukuksal olmaz. darbesel
olur1
Bunu bana, cumhurbaşkanına
fart-ı muhabbettım değıl demokrasıye
saygım soyletıyor "
(Gerçekten boyle demışmıyım dıye,
dergının o sayısına bakacak oku>
r
ucula-
ra, hazır açmışken. aynı sayıdakı bır
başka yazıyı okumalannı salık vennm
Usûl-ı veraset-ı saltanatın tebdîlı (kalıt-
sal sıralaşmanın değıştınlmesı) meselesı
hakkında "Jön Turklenn Erken 1907 ta-
nhh Bır Bıldınsı' Şeyhuhslâm Cemaled-
dın Efendının. bu konuda "mânı-ı şer'î
(dınsel engel) yoktur' deyışını, yasa-dışı
muhalefettekı Ittıhatçılar bır fetva-yı
Şer'î" saymıyorlarmış)
Hukuk ve kanunlar
Ben kışısel olarak da 12 E> lul rejımınm
buyuk zarannı gordum Turgut Ozal baş-
bakan yardımcısı olarak ıktıdarda ıken,
YOK -geçen dönem ANAP mılletvekılı
olan- Ankara Sıkıyönetım Komutanı Re-
cep Ergun Paşa'ya benı 1402 sayılı yasa-
dan yararlanarak ünıversıtedekı
gorev ımden attırdı Askerî yonetıme de
onun yaptırdığı 1982 Anayasasfna da
karşıyım Bu metnın bır an önce, demok-
ratık bır yonde değıştınlmesını can u
yurekten ıstenm Lâkın demokrası, an-
cak bır hukuk devletı çerçevesınde kuru-
labılır Hukuk, bazan kanunlardan fazla
bır şeydır Ama, kanuna karşı hıle yolla-
nyla, makable teşmıllerle (genye vurut-
melerle) vb hukuk devletıne varamayız
Sayın Demirel, kışısel oçalma arzusuna,
kendı partısınden başka SHP ve RP'yı de
âlet etmeyı başanrsa, bu yenı TBMM
ıçın, ılende utanılacak bır leke olur (Ha-
nı, Baba Erenler, abdest almadan namaz
kılınıp kılınamayacağı tartışılırken, 'ben
yaptım, oldu" demış)
1982 Anayasası'nın 106'ncı maddesıne
gore, cumhurbaşkanh&ı makamı ya
ölümle, ya ıstıfayla ya da "başka sebep-
ler"le boşalabılır Başka sebeplerden
kasıt, herhalde. goreve devam edemeye-
cek derecede hastalanma veya vatan
ıhanetınden mahkûm olmadır (Tabıı
bır de darbeyle alaşağı edılme olasılığı
var Ama, o hıçbır zaman yasal sayıla-
maz) Cumhurbaşkanınm sorumsuzlu-
ğunu anlatan 105'ıncı maddenın son
fıkrası, cumhurbaşkanınm vatana ıha-
netle ıtham edılebılmesı ıçın, TBMM uye
tam sayısının enaz uçte bınnın önensıyle
enaz dortte uçunun karannı gerektınyor
(Aranan katmerlı çoğunluk, nıçın 1961
Anayasası'ndakı uçte ıkıden dortte uçe
yukseltılmış acaba
9
)
Bunlann arasında, (İngılızce recall,
Fransızca revocation denılen) "gen çağ-
nlma ' yok Zaten, bızım anayasa huku-
kumuzda böyle bır azıl kurumu hıçbır
zaman olmamıştır Oysa. bazı başka ül-
kelenn hukukunda u> gulaması sınırlı da
olsa bu kurum vardır
Prof Dr HuseyınNaıl Kubalı Anaya-
sa Hukuku Dersleri kıtabında (Istanbul.
1971), "Temsılî Demokrasının Gelış-
mesı"nden söz ederken, "Yan Temsılî
Demokrasının Yerleşmesını Sağlayan
Hukukî Etkenler" arasında "Mumessıl-
lenn Kolektıf ve Ferdî Azlf'nı de sayıyor
(s 291-92) Kubah, saf temsılî demokra-
sılerde "emredıcı vekâlet"ın yasaklandı-
ğını ve temsılcmın bır kez seçıldıkten
sonra, donem ıçınde seçmenler tarafın-
dan azledılemeyeceğını soyluyor "Ko-
lektıf Azıl" denılen şey, Weımar
Almanyasf nın bazı Land'lannda ve hâlâ
İsvıçre'nın kımı kantonlannda geçerlı
olan, bır çeşıt, halk tarafından meclıs fes-
hıdır "Ferdî azıl" ıse, ABD'nın bazı
state'lennde, seçım yoluyla ışbaşına ge-
len (yargıçlar da dahıl) butün kamu
gorevlılenne uygulanabılen bır yontem-
dır Rahmeth hoca, bunun Amenkan
businessman anlayışındakı "ışını gordur-
mek ıçın seçtığı kışıyı beğenmeyen bır
kımsenın her zaman onu ışınden uzaklaş-
tırmaya hakkı olduğu" duşüncesının
urünu olduğunu ılen sürüyor Seçmenle-
nn yüzde 10-25 gıbı bır bolumünün ısteğı
uzenne, yenıden seçım yapılabılır Ama
azledılen kamu gorevlısı de yıne adaylığı-
nı koyabıhr "Seçımı tekrar kazanırsa,
azıl ısteğınde bulunan vatandaşlar, dev-
letın yaptığı seçım masraflannı ödemek
mecbunyetındedırler "
Geri çagırma
Gen çağınnanın en dıkkate değer orne-
ğııse, 1936 Sovyet Anayasası'nın 142'ncı
maddesıdır Her mılletvekılı seçmen ço-
ğunluğunca her an azlolunabılır Kubalı,
bu hukmun Komunıst Partı dıktatorya-
sının gorünüşte halk aracılığıyla sağlan-
ması ıçın konulduğundan şuphe etmıyor
Yenı (1977) SSCB Anayasası'nın da
107'ncı maddesının ıkıncı fıkrasında aynı
gen - çağırma olanağı vardır Aslında.
Sovyetlenn -tatbıkatını hıç bılmedığım-
bu usule gonul vermışlıklen, Lenın uze-
nnden Marx ın Parıs Komunu hakkın-
dakı kıtabına dayanmaktadır (Fransa'da
fç Savaş: Marx'ın Enternasyonal adına
yazdığı kıtaplann uçüncusü. 1871 ve En-
gels'ın 1891'dekı onsözü) Bu kıtapta
Komün'ün devlet tahakkumune karşı.
bütun kamu görevlılennı her an azledıle-
bılme koşuluyla seçerek ataması, delege-
lere emredıa vekâlet vermesı ve ucretlen-
nı ışçı ücretlennın duzeyıyle sınırlaması
gıbı önlemlen övguyle anıunaktadır
Bır kamu gorevhsmın seçımle getınldı-
ğı gorevınden, süresı ıçınde yıne oy
mekanızmasıyla uzaklaştınlmasının u>-
gulaması en çok ABD'de görulmüştür
Bu yuzyılın başlannda, sıyasal partılenn
etkısını kırmak amacıyla, tlencıler tara-
fından (halk ınısıyatıfı ve referandumla
bırlıkte) savunulan azıl usulu, halen 13
federe devletle bazı şehır yönetımlennde
yururluktedır Meclıslenn hukûmete gu-
vensızlık oyu vermelenne benzeyen bu
mekanızma, Kubalı'nın dedığı gıbı, belh
bır oranda seçmenın bır dılekçe ımzala-
masıyla harekete geçer ve seçım yenıle-
nu" ABD tanhınde, bu yontemle bır tek
federe devlet yönetıcısı (eyalet valısı1
) ış-
başından uzaklaştınlmıştır 1921 de
Kuze> Dakota'da Lynn J Frazıer (O da
daha sonra federal Senato'ya seçılmeyı
başarmıştı)
Hıçbır ülkenm anayasasında. bıldı-
ğım kadanyla. cumhurbaşkanı ıçın gen
çağırma ongörülmemıştır Bızde de azıl
sozu ağıza alınmamakta, anayasaya yenı
bır seçım usulu getınlırse, eskı usule gore
7 yıllığına seçılmış olan cumhurbaşkanı-
nm donemını tamamlaması beklenme-
den. yenı seçıme gıdılmesı, ıstenmekte-
dır Ama bu, bal gıbı azıldır ve hukuka
aykındır Tanhımızde, (1923) daha kısa
bır dönem ıçın seçılmış bır cumhurbaşka-
nınm (ve meclısın). onu seçen meclıs
tarafından yenı bır anayasa yapılarak
(kendı suresıyle bırlıkte) suresının uzatıl-
dığı görulmüştür, ama tersı (yanı meclı-
sın süresı değıştınlmeden, cumhurbaşka-
nınm suresının kısaltıldığı) gorulmemış-
ty:
Oyunun kurallan
Özal'ı cumhurbaşkanı seçen meclısın
çoğunluğunu oluşturduğunu bıldıgımız
ANAP, daha sonra ıtıbar kay bettıy se, bu
meclısın eskıden vaptıgı seçımı hükum-
den düşurmez öyle olsa, yalnız daha
sonrakı kararlan değıl, o zaman verdığı
dığer kararlar (orneğın, çıkardığı yasa-
lar) da hükumden düşmek gerekırdı'
Belkı. cumhurbaşkanlığı dönemıyle
meclıs dönemının aynlması sakattır ve
yapılacak anayasa değışıklığınde, (aşın
yetkılen gıbı) baska sakıncalannın yam
sıra bu da düzeltılmelıdır Ama hem par-
lamenter sıstemın ıçınde kalmayı, hem de
cumhurbaşkanını halka seçtırmeyı dü-
şunmek abestır Ben, parlamenter rejı-
mın ulkemız ıçın presıdansıyel sıstemden
daha uygun olduğuna ınandığım ıçın,
cumhurbaşkanlığı seçımının ne vönde
değıştınlebıleceğını de anlamıyorum
Ünutmayalım kı hukuk devletı, her
şevden önce oyunun kurallarına gore oy-
nanmasıdır
DURSUN BERK
Demokratikleşme
ve Kaba Güç
Son yıllarda Türk toplumunun sıyasal gundemınde yoğun bır
bıçımde yer alan 'demokratikleşme ' ve sıvılleşme kavram-
lan, ozünde toplumun rasyonalıze olma surecı ıle ılıntılı kavram-
lardır Bu süreç bır bakıma, toplumsal yapıya toplumsal yapının
otesınde devletın temel kurumlarına hâkım akıldışı (ırrasyooel)
guçlerın tasfıye olmasıyla bağlantılı bır sureçtır de Bu bakı-
mndan demokratıkleşmeyı devletın zor kurumlarıyla butünleş-
mış, akıldışı kaba guçlerın ıktıdar aygıtı uzerırtdekı muttak hâkj-
mıyettennı ortadan kaldırmaya yönelık bır rasyonalıze olma su-
recı olarak tanımlayabılınz
Insan temel hak ve özgurluklerını ınsanın türsel vaıiığının ev-
rensel nıtelıklerıne uygun kurumsal yapılara kavuşturmaya yö-
nelık bu sureç hıç kuşkusuz toplumsal yaşamı ureten guçlerın
gelışme düzeyıne gore şekıllenır
Toplumsal yaşamı ureten, toplumsal yapıyı şekıllendıren ürete-
cı güçler Batlı toplumlarda rasyonalıze olma sürecının yuzyıllar-
ca önce baslamasına yol acmışlardır
Oysa, Asya tıpı uretım tarzı ve ona bağlı toplumsal formasyona
sahıp toplumumuzun tarıhsel surecınde toplumun oz dınamıkle-
rıne dayalı ve toplumsal yaşamın doğrultusunu belırleme eflonlı-
ğı gösteren rasyonel akımlara pek rastlandığı soylenemezi
Kaba güç temelınde orgutlenmış akıldışı yapılan değıştrmeye
yönelık aydınlanma hareketlerı ne yazık kı yer almamış sıyasal
tanhımızde Baölı toplumlann tarıhsel süreçlennde o toplum-
doğal evnmlerının
Bar kadrolu aydın
hareketleri, siyasal
zor uygulayan devlet
aygıtları üzerinde
mutlak denetım kurma
yoluyla toplumsal
yapıyı Avrupaıleştirme
anlayışını hareket
tarzlarının merkezıne
yerleştirmışlerdır.
~ lann
bırer yapıtaşına dönüş-
müş aydınlanma hereket-
lerı yenne, Batılı toplunv
lara öykünme temelınde
vucut bulmuş dar çerçe-
velı aydın kadro hareket-
lerı yer almışhr bızım ta-
rıhsel sürecımızde Dar
kadrolu aydın hareketle-
rı, sıyasal zor uygulayan
devlet aygıtlan üzennde
mutlak denetım kurma
—
, yoluyla toplumsal yapıyı
Avrupaıleştirme anlayışını hareket tarzlarının merkezıne yerteş-
trmışlerdır
Bu anlayış devletın zor aygıtlannı tabulaşbrmış, devletın zor
gucünu mutlaklaştrmış ve zor uygulamalanyla bütûnleşmış top-
lumsal kurumlann oluşmasına yol açmıştır Bır başka söyteyışle,
toplumu devlet zoruna dayalı uygulamalarla Avrupaıleştirme an-
layışı, toplumsal yaşamı yenı bır akıldışı surece sokmuştur, dıye-
bılınzi
Son yıllarda, toplumsal yaşamın altyapı ve üstyapı kurumlan-
nda uretıcı guçlerın gelışımıyle oluşan potansıyei yapı toplumu-
muzda doğal bır demokratikleşme sürecının bâşlamış olduğunu
gostergelemektedır Devletın zor kurumlannı, toplumun akıldışı
kaba güç temelındekı orgutlenmelerını aşmaya yönelık, demok-
rası anlayışıyla butunleşmış sıvıl toplum hareketlerinın toplumsal
arenada vucut bulmuş olması, Turk toplumunda da demokratık-
leşmenın ve sıvılleşmenın rasyonel bır temele oturmakta olduğu-
nu gostermektedır
Çağdaş anlamda demokrası hareketlerinın ıdeolojık düzlem-
dekı en belırgın ozellıklerı mıtoslardan kopmuş olmalan ve nes-
nel koşullara uygun rasyonel yapılar ınşaetmeye yönelmelerıdır
Çunkü mrtos akıldışı kaba gucü besleyen ıdeolojık bır kaynakbr
Çağımız ozunde kaba guce tapınmayı esas alan ve tebası kaçını-
Imaz olan "kahraman adamlar' çağı değıldır Çağdaş demokra-
tık hareket, kendı kendıne yeten nesnel bılınç yuklu özgur bırey-
ler oluşturmaya yönelık bır harekettır Boylesı bır hareketın ya-
şamın somut nesnel koşullannı ozumsemış bılımden başka bır
kaynaktan beslenmesı beklenemez1
,