Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 KASIM 1991 * * * • HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/19
Koalisyon Eşittir Uzlaşma...
(Baştarafi 1. Sayfada)
Başlangıçta gayet iyimser bir havada yü-
rümüş olan koalisyon görüşmeleri, önceki
akşam kesintıye uğradı ve bir krız durumu
ortaya çıktı.
Krizin düğüm noktasında, bakanlıkların
dağılımı yatıyor. SHP'nin kendisine düşen
bakanlıkların sayısını az bulması ve özellik-
le Milli Eğitim Bakanlığı'nı istemesi, pazar
günü koalisyon görüşmelerinin kesilmesine
yol açtı.
Şimdi ne olacak?
Koalisyon görüşmeleri tümüyle durmuş
değıl. Tarafiar arasında temaslar dün de de-
ğişık bıçimlerde sürdü. Ayrıca DYP ve SHP
liderteri Sayın Demırel'le Sayın İnönü, uzlaş-
ma umudunu koruduklarını vurguladılar.
Edindiğimiz izlenim şu: Bugün gelinmiş
olan aşamada uzlaşma olasılığı hâlâ ağır ba-
sıyor. Doğru Yol'la SHP arasında bir koalis-
yon hükümetinın kurulması bekleniyor.
Aksı sürpriz olur.
Her iki partinin bugüne dek gerçekleştır-
miş oldukları çalışmalar olumlu bir çizgide
ilerlemiştir. Degışik alanlarda varılmış olan
uzlaşma metinleri ya da protokoller, toplu-
mun farklı kesimlerinde iyimser bir hava es-
tirmiş bulunuyor.
İşler bu noktaya geldikten sonra eğer ip-
ler koparsa, her iki parti açısından pek hoş
olmayan bir durum su yüzüne çıkar. Kamu-
oyunda meydana gelecek düş kınklıkları
DYP'nin de SHP'nin de görüntüsünü yara-
lar.
Sanıyoruz, her iki taraf da bu duyarlı nok-
tanın bilincindedır. Onun içın, koalisyon hü-
kümetinin bugün yarın kurulması sürpriz ol-
mayacak.
Son dakika: Nitekim dün gece yarısına
doğru gelen haberler, DYP ile SHP arasın-
da koalisyon hükümetinin kurulması konu-
sunda pürüzlerin aşıldığını gösteriyordu.
BtLGE KAYNAK (37) EStN AKAY (29) YILDIZ ALTIOK (29)
Bankacı üç kadının feci öltimü
Türk ailelerde Neonazi kâbıısu
(Baştarafi 1. Sayfada)
bir öneri getirilmesini isteyecek.
TBMM'nin oybirliği ile alacağı
bir kararla Alinan meclisine me-
saj yoüaması ve "Türklerin can
güvenliginin sağlanmasını ve
haUannın guvenceye alınması-
nı talep elmesi" ısteniyor.
Cumartesi günü Mete Ekşi-
nin öldurülmesini kınamak için
yapüan yürüyüşte polisin tutu-
mu Berlin'deki Türkler arasında
huzursuzluğu doruğa çıkardı.
Çoğu Türk 10 bini aşkın kişinin
düzenledigi sessiz yürüyüşe bin-
lerce polisin "harbe gelir gibi"
panzerlerle ve su püskürtme
araçlanyla eşlik etraesi; yürü-
yüşten sonraki olaylarda polisin
20 yaşındaki genç bir kadını, 16
ve 8 yaşındaki iki çocuğu cop-
laması, Türk ve Alman toplum-
lan arasındaki havayı zehirledi.
Türklerin yoğıın olarak yaşa-
dığı Kreuzberg'de polis arabalan
ve minibüsleri sokaklardan hiç
eksik olmuyor. Kreuzberg'deki
Türk aileleri polisin gençleri ge-
celeri minibüslere alarak dövdu-
ğünü iddia ediyorlar. Soru yö-
nelttiğimiz Alman Emniyet yet-
kilileri "polis memuriannın şah-
si ve kural dışı davranışlan hak-
kında soruşturma açılabile-
cegini" belırttiler ve "snç dnyu-
rusunda bulunulmasım" istedi-
ler. Ama vatandaşlanmız başla-
nna iş açüacağından korktukla-
n için polisi pKJİise şikâyet et-
mekten çekiniyorlar. Bazı polis
metnurlannın bireysel davranış-
ları Türkler arasında bütün Al-
man polisine karşı güvensizliği
arttınyor.
Berlin'de buyüyen Türk genç-
leri arasında Mete'nin ölümü
Uzerine şiddet eğilim olağanüs-
tü arttı. Gençler "Polis dazlak-
lara ve Neonazüere karşı hiçbir
şey yapmıyor ve hizi korumu-
yor" diyerek "kenditerini büek
giicüyle koruyacaklannı" belir-
tiyorlar. Türklerin yoğun olarak
yaşadığı Kreuzberg, Neukölin ve
Wedding gibi semtlere dazlakla-
nn girememesini Türk gençleri-
nin "direnişine" bağlayan sessiz
bir kitle de şiddete dolaylı ola-
rak göz yumuyor.
Berlin'de eski Doğu Alman
ordusuna ve Sovyet askerlerine
ait silahlar, Kalasnikof tüfekten
tabancaya giden bir yelpaze için-
de el altından çok ucuza satılı-
yor. Sustalı, bıçak ve beyzbol so-
pası birçok gencin cebinde ve
arabasında vazgeçilmez "teç-
hizat" haline geldi. Aynı teçhi-
zata aşın sağcı dazlaklar ve Ne-
onaziler de sahip. Almanya'nın
birleşmesinden sonra rüzgâr hı-
zıyla yayılan düşmanlık ve ırkçı
saldınlar, Türk gençierinde öf-
ke ve şiddet ekti. Gençler doğup
büyüdükleri bu Ulkede Alman-
larla nispeten banşçı bir ortam-
da bir arada yaşarken birden
"istenmeyen yabancı" haline
gelmeyi kabul etmiyorlar ve
gnıplar halinde örgütlenerek
"dazlak avı"na çıkıyorlar. Gü-
venlik kuvvetleri önceden kesti-
rilemeyen ve birkaç dakika için-
de olup biten olaylan önleye-
mezken meydan şiddete kalıyor.
Olaylann yarattığı bu aşın ger-
gin ortamda gençler rastladıkla-
rı her Almana "potansiyel
NazT' gözüyle bakıyor ve Al-
manya'da ırkçıhğa karşı olan
büyuk kitleyi görmezlikten ge-
liyor. Berlinli Türkler "Mete in-
şallab son kurban olur" derken
asbnda hiç kımse buna ınanmı-
yor.
Mete Ekşi olayı
neydi?
26-27 ekimde Neonazilerin
saldınsında başma yediği beyz-
bol sopası sonucu komaya giren
ve 15 kasımda yaşamını yitiren
Mete Ekşi'yi ainmak için duzen-
lenen 'Yabancı Düşmanüğuu Kı-
nama Yürüyüşü'nde, çoğunlu-
ğunu Türklerin oluşturduğu
göstericilerle polisin sözlü tartış-
ması daha sonra coplu-taşlı ça-
tışmaya dönüşmüş, 3.Türk gen-
ci ağır biçimde yaralanırken 10
Türk de gözaltına alınmıştı.
Sevgi Gültekin (34): "özal
nasıl Naim'i özel uçakla getir-
tip karşıladıysa, Mete'nin cena-
zesini de öyle karşılaması lazım.
Alman poütikacılan bütün bun-
lara göz yumuyor. Ben burada
büyüdüm, üç çocuğum burada
büyüyor. Onlan okula yolluyo-
ruz. Eskiden çocuklanma trafîk
işaretlerini öğretirdim, şimdi
dazlak nedir, laf atılırsa ne yap-
malan lazım, onu öğretiyorum.
Çocuklar eve dönene kadar kor-
ku içinde bekliyoruz."
Sakine Yümaz (35): "Sokak-
lar kan gölüne dönüşmeden
Bonn'a ve Ankara'ya mektup
yazalım, imza toplayalım. Bun-
lan Cumhurbaşkanı özal'a, De-
mirel'e iletelim. Hükümetimiz
bize sahip çıksm. Sesimizi, bu-
rada olup bitenleri bütün dün-
ya duymalı."
Kemal Çobk (50): "Türki-
ye'de bir Alman vatandaşının
başına bir iş gelse bütün Alman
Dışişleri Bakanlığı, hükümeti
seferber oluyor. Türkiye'de in-
san haklannın olmadığını yazı-
yor, söylüyorlar hep. Insan hak-
ları bizün için geçerli değil mi?
Alman polisinin çocuklanmızı
dövmesinden bıktık. Alman hü-
kümeti bunlara neden göz yu-
muyor? Bizi bu şekilde geri dön-
meye mi zorlamak istiyorlar?
Türk hükümeti çok pasif kalı-
yor. Hakkımızı, olmazsa Birleş-
miş Milletler'de arayalım, mut-
laka bir şeyler yapalım."
AH Cansever (21): "Bir komi-
te kurahm. Spor dernekleri, si-
yasi dernekler, hepsi bir araya
gelsin, birleşsin. Bir günlüğüne
ise gitmeyelim mesela. Veya bir
gün Alman dUkkânlanndan
alışveriş etmeyelim. Ama orga-
nize etmek lazım."
Ayşe Karacaoğlu (31): "Türk
toplumu olarak Mete'nin ölü-
müne kendi çocuğumuz gibi
üzülduk. Belki bu daha çok Me-
te'lerin başma gelecek. O gün-
den beri ağhyoruz. Konsoloslu-
ğumuzun bize sahip çıkması la-
zım. öldürmek ille sopayla de-
ğil. Çocuklanmız geri zekâlılar
okullanna gidiyor, doğru dürüst
eğitim görmüyor. Büyüyünce
anne babalan gibi işci olacaklar.
Bu, hayattayken öldürmek de-
ğil midir? Devlet büyüklerimiz
Amerikalarda geziyorlar, niye
gelip bize sahip çıkmıyorlar?
Nerede hükümetimiz?"
Salim Cengiz (15): "Ben Ber-
lin'de doğdum büyüdüm. iJü-
yüklerimiz Almanya'da hiç hak-
kını aramadan, çalışıp susup
oturdular. Biz hakkımızı alaca-
ğız, bizi buradan kovmaya kim-
senin hakkı yok. Büyüklerin hâ-
lâ Alman dükkânlanndan alış-
veriş etmesi hiç hoşuma gitmi-
yor mesela. Ben de arkadaşla-
rım da bu meselenin ancak bi-
lek kuvvetiyle çözüleceğine ina-
nıyoruz. Sessiz yürüyüş yaptık
da ne oldu? DazlaMan poUs ko-
ruyor. Bize kimse sahip çıkmı-
yor. Kendimizi biz korumazsak
kim koruyacak?"
(Baftamfi 1. Sayfada)
mu her iki banka içinde büyuk
uzüntuye yol açtı.
Bu arada yurdun çeşitli böl-
gelerinde meydana gelen trafik
kazalannda ise 18 kişi öldu, 40
kişi de yaralandı.
lstanbul Bağlarbaşı'nda otu-
ran, Iş Bankası Zincirlikuyu Şu-
besi Kredi Servisi Şef Yardımcı-
sı Esin Akay, aynı şubede me-
mure Yıldız Altıok ile Akbank
Zincirh'kuyu Şubesi Bilgi Kayıt
Servisı'nde görevli Bilge Kay-
nak, dun sabah işlerine gitmek
uzere Mehmet Menteş'in (40)
kuUandığı 34 TCV 31 plakalı
taksiye bindiler.
Görgu tanıklanna göre olay
şöyle gelişti: Taksı, Anadolu Ya-
kası'na geçen geliş yolunda tra-
fik yoğunluğu nedeniyle ek şe-
ritten Uerlerken, 34 BNC 03 pla-
kalı minibus, taksiye arkadan
çarptı. Çarpışmanın etkisiyle,
yağış yüzünden kayarak ters şe-
ride giren taksiye, karşı yönden
gelen 34 JFH 05 plakalı Asya
TUR'a ait şehirlerarası otobus-
de önden çarptı.
Takside bulunan üç banka
memuresi olay yerinde parçala-
narak can verdi. Üç kadının ce-
sedi araba içinde görevlilerce
guçlükle çıkartılırken ağır yara-
lanan sürücü Mehmet Menteş
(46), Haydarpaşa Numune Has-
tanesi'nde tedavi altına alındı.
Banka memurelerinin yakın-
ları, Haydarpaşa Numune Has-
tanesi'nde parçalanan cesetleri
guçlükle tanıyabildiler. Trafik
kazası, İş Bankası ve Akbank-
ın Zincirlikuyu şubelerinde bü-
yuk uzüntuye neden oldu. Ka-
za yuzunden Boğaziçı Köprüsü
trafiği uzun sure aksadı.
Iş Bankası Zincirlikuyu Şube-
si Senetler Servisi'nde görevli
Esin Akay ile santral memuresi
ve sekreter Yıldız Altıok'un me-
sai arkadaşları büyük üzüntü
içinde Akay'ın 1980 yılından bu
yana şubede çalıştığı arkadaş-
ları, "Kendisi evli ve bir çocuk
annesiydi. Yıldız Hanım'la aynı
semtte oturuyorlardı. Çoğun-
lukla birtikte ise gelip giderier-
di. Her ikisi de şubede çok se-
vUen iki arkadaşunızdı. Çok uz-
günuz. Cenazeleri yann (bugün)
Fıstıkağacı Camii'nde kılınacak
öğle namazmdan sonra toprağa
veritecek" dıye konuştular.
Akbank'ın Mecidiyeköy'deki
Elektronik Merkezi Tasarruf
Servisi'nde 13 yıldır çalışan Bil-
ge Kaynak'ın mesai arkadaşları
ise şunlan söylediler:
"Haberi duyunca kulaklan-
mıza inanamadık. Bilge Hanım,
bekârdı ve ailesiyle biriikte otu-
rnyordu. Ölüm haberini duy-
mak hepimizi yıktı."
Bilge Kaynak'ın cenazesinin
bugün Üsküdar Kuruçeşme Ca-
mii'nde kılınacak öğle nama-
zından sonra toprağa verileceği
öğrenildi.
İNGİLİZCEYİ
8 AYDA
KONUŞUN
Sizi Amerikalı
dostlanmızla tanıştıralım.
349 59 38
15/7/1991 tarih 13448 nolu
kömür faturamı zayi ettim
hükümsüzdür.
MUSTAFA DEMÎRCÎ
Genco Erkal, "Nâzım'ın her sozu, her dizesi ayrı boyutlar kazanıyor, yeniden yaralılıyor Sev-
dah Bulut" diyor. (Fotograf: İBRAHİM GÜNEL)
*Sevdalı Buluf iyilikle kötülüğün kavgası
Sevgînîn nıasalıREFtK DURBAŞ
"Bence edebiyat bütün çeşitleriyle raasalla
başlar, masalla biter. Ama gene deraasal,şii-
re yakındır en çok."
Nâzıra Hikmet, "Sevdalı Bulut" baslığı al-
tında topladığı masallara yazdığı "Önsöz"e
böyle giriyor. Neden böyledir? sorusunu yine
Nâzım Hikmet yanıtlasın:
"Ritmiyle, tekrarlanyla, lakonikligiyle, ha-
yaliyle, hasretiyle, dramıyla, trajedisiyle, eşyası
ve insanı işieyişiyle, tabiatta ve cemiyette eşi-
ne rastlanraayan, ama umutlanmızı, korkula-
nmızı, sevinçlerimizi bütün derinHkleri, bütün
genişlikleriyle taşıyan yeni eşyalar, yeni insan-
lar, yeni hayvanlar yaratışıyla masal, elbette ki
en çok şiire yakındır."
"Sevdalı Bulut" ilk kez 1962'de, yani Nâzım
Hikmet'in ölümünden bir yıl önce Moskova-
da yayımlanmış. Bu bakımdan çocuklara "son
vasiyeti" de sayılabilir.
Neyi anlatıyor "Sevdalı Bulut?"
Masaün son cümlelerinden ahntılayarak söy-
lersek, "iyilikfcrin iyilik bulması, kötülerin ce-
zasını çekmesini..."
Bu, elbette o kadar değil.
Yine masala dönelim.
"Derviş, servinin alüna oturdu. Kuşağındao
neyini çıkardı. uflemeye başladL Neyin delik-
lerinden agaçlar fırladı havaya, sanki agaçlar
neyin içindeydi de derviş üfledikçe dışan fırtı-
yorlardı. Neyin deliklerinden daflar, dereler,
yollar fırladı havayn."
Bu gerçeküstü dekor içinde başhyor masal.
Sonra neyin bir deliğinden kara sakallı, gaga
burunlu, patlak gözlü bir adam fırlıyor: Kara
Seyfı. Seyfı bu ülkenin sahibi. Her şeyi var. Yi-
ne bu ülkede çiçeklerden güzel bir kız yaşıyor:
Ayşe kız. Ayşe kızın bir tarlası var kendi ekip
biçtiği. Seyfı'nin gözü kızın tarlasmda, ama kız
tarlasını verimkâr değil. Seyfi masal boyunca
türlü hileler yapıyor kızdan tarlayı almak için.
Kız direniyor ve iyiler iyinin yanında, kötüler
kötünün yanında savaşım veriyor. Sonunda
"Sevdalı Bulut" kın kurtarmak uğruna ken-
disını feda ediyor. Çünkü seven ne yapmaz ki...
Nâzım Hikmet asbnda Pertev Naili Bora-
tav'ın derlediği bir masah yeniden yazmış. Ken-
di deyişiyle söylersek "işlemiş." Çünkü "Ma-
sal dinlemek, okumaktan iyidir" diyor. Bu
yüzden de yazmıyor, "anlatıyor."
"Sevdalı Buluf'un "Önsöz"ün de Nâzım
Hikmet'in şu söylediklen de önemli: "DiUerin
üstünde bir dil olan musiki bile butün millet-
lerin, bd'tün eşyaların, biıtun kûltür seviyele-
rinin ortak malı defildir daha." Nâzım Hik-
met'in "Sevdalı Buluf'ta bolca musiki öğele-
rini kullanması bu yüzden olsa gerek.
Bir de şu cümlesinin altını çizmek gerek:
"Bence nasyonalizmin sökmeyecegi kültür
alanlanndan biri de masallar dünyasıdır."
"Sevdalı Bulut" bu yiızden önemli: Nâzım
Hikmet'in düşüncelerinin yapıtıyla çakışma
noktasında buluşmasmdan.
"Sevdalı Buluf'un Yunancadan tspanyolca-
>*a birçok dile cevrilmesi de bu çakışma nok-
tasının haklılığından gelmiyor mu?
Sevdalı
(Baştarafi 1. Sayfada)
dikkri şiir oluyor. O kadar sa-
de, o kadar basit ve güzel bir in-
san ki. Metaforu kaldımuş, teş-
bih yapmıyor. Her şeyi, berkesi
aşmij, ama aşmak istedigi için
değil. tnsanlann giizelliğine öy-
lesine varnuş ki... Nâzunia kim-
se karsılaşünlamaz. Öylesine
ileride ki herkesten. tnsanın te-
nini, nıhunu, yüregini, beynini
öylesine bulmuş ki... Onun gibi-
si yok bu dünyüda bence. Belki
bir de Dante var. Ne Goethe ne
Nenıda. Biz boyle bir insana sa-
bip çıkmazsak ne yapmabyız?"
Çok hoş, güzel şeyler anlatı-
yor Ulusoy, kendince şairi en
güzel anlatan olayı aktanyor:
"Cezayir'e çağnlmıştik 10.
knrtuluş yılı kotlamalan için.
Nâzunla gittik tabü. Inanılmaz
Ugi gördük. Halk kapdan kın-
yordu. Sonunda dışan bopariör-
ler koyduk. 3 gün yerine 7 gün
oynadık. Orada Katep Yasin ad-
u Cezayirü bir şairle tanışük. Si-
irsd bir montaj yapmış Yasin ve
bu montajı da Nâzım'ın hapis-
kaneden kansına yazdığı şiirle
bitinniş: 'Paran varsa eger bana
fanila. bir don al, tuttu bacagı-
mın siyatik ağnsL' Sahra'nın üc-
ra bir köyünde geçiyor olay. Şi-
ir bitiyor, ses yok, alkış yok,
ama köylüler arasında bir fısılü
ve lupırtı var. Az sonra 5 yaşlı
adam geliyor Yasin'e, eilerinde
bir mendil. Para toplamışlar
Nâzım'a yun don alınma.q için»..
tşte Nâzım bu. Öleli on yıl ol-
muş ve çolün ortasında bir üc-
ra köyde bu şiiri duyan köylüler
aralannda para topluyor onun
icin.. Gerisi laf-ı güzaf."
Genco Erkal da en az Meh-
met Ulusoy kadar heyecanlı:
"Dostlar Tiyatrosu olarak ve ki-
şisel olarak Nâzım'la çok uzun
bir zaman «tilimini kapsayan be-
raberiigiraiz var" diyor.
"Nâzım, 74'te Kerem Gibi^
den bu yana sık sık Dostlar'ın
beraberinde yaşadı. Sevdalı Bu-
lut, bu çahşmalann şimdilik en
son noktası. Öte yandan Meh-
met'le on bir yıl önce çaüsmış-
tık Kafkas Teşebir Dairesi'nde.
Yeniden onunla bir araya gel-
mek çok önemli. Ayrıca bu yıl
Nâzmı'ın 90. dogum vıJdonümü
olması Sevdalı Bulut'un şimdi
gündeme gdmesine neden oldu.
Sevdata Bulut çok ünlü bir oyun,
tiyatro tarihine gecmiş bir oynn.
Mehmet bu oyunu en bilinen,
başarı kazanmış, garantili blçi-
miyle burada tekrar edebilirdi
Ama benim için önemli olan,
beni beyecanbndıran, Mehmet
1
in saygı duydugum yani, bunu
bizlerte yeniden yaratıyor olma-
sı. Nânra'ın ber sözü, ber dize-
si ayn boyutlar kazanıyor. Yeni-
den yaratüıyor Sevdalı Bulut..."
SEVDALI BULUT
Yapıt: Nâzım Hikmet. Yönet-
men: Mehmet Ulusoy. Yönet-
men yardımalan: Fatoş Sezer
Ulusoy, Zeynep Irgat. Gölge
oyunu ve mask: Mehmet Gü-
leryüz. Müzik: Kudsi Ergü-
ner, Okay Temiz, Adil Aslan.
Oynayanlar: Genco Erkal,
Erdoğan Akduman, Zeynep
Irgat, Zeynep Erkekli, Jülide
Kural, Cüneyt Uzunlar, Cem
Bender, Serdar Bordanaa,
ömer Çolakoğlu, Erol Du-
rak, Nazan Ekinci. Yapım:
Dostlar Tiyatrosu.
KOMUKIKASYONA.B.D., Japonya, Ingiltere, Almanya,
Fransa, İsviçre, Kanada, Italya. Fin-
landiya.Holiandagıbıulkelenn seklo-
rune dunya çapında egemen dev kuru-
luşlarına ait urunlerın prezantasyonu
yanısıra uluslararası duzeydekı Turk
kuruluşlannın katılımı ile gerçek ulusla-
rarası nıtelıkte
Savunma sanayıı ıçın ozel araç ve cı-
hazlar Yonlendırılebılır antenter, ça-
nak antenler, dırekler, seyyar antenler,
verı ıletışım ekıpmanları, ven ışleme
ekıpmanları, dıjıtal entegre servısler,
seluler radyolar, jetonlu lelefonlar,
kartlı telefonlar, telekonferans sıstem-
terı, vıdeo konferans sıstemlen, laks.
dahılı haberleşme aygıtları teleks te-
leteks, telefon cevaplama makınelerı
lermınaller vıdeoteksler uydu haber-
leşme sıstemlen, guvenlık ekıpmanları,
kesıntısız santraller, otomatık telefon
dağıtım sıstemlen, goruşme analız ve
yonlendırme aygıtları, kablosuz tele-
fonlar, di|ital telefon santrallen, ozeilıklı
telefonlar, ana sıstemler, PABX'ler,
transmısyon sıstemlen, test ve olçum
ekıpmanları konularında Turkıye pazarı
ıçın yeni birçok urunun ve dunyanın en
yeni teknolojılerının tum sektorçeşıtlen
ile prezante edıldığı ve yurdumuzda ılk
kez lanse edılen urunlerın yabancı katı-
lımcılarmın Türkiye'de mumessıllık ve
dıstrıbutorluk vereceğı, sektorunun nı-
telıklı tek fuarı Ustelık. Turkıye'dekı
tek amaca uygun ve her turlü modern
altyapıya sahip dunya standartlarında-
kı tek ozel fuar merkezınde
4.İstonbulf Uluslarorası Elektronik
Komünikasyon Fuorı
20 24 KASIM
Istonbul
Hikon
Exhibition
Gcnter
Ziyarct SoQtleri:1200-20.00
(PazarGüoü:i2X)0-iaûO)
inlerteks A4D