26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 KASIM 1991 * * * • HABERLERİN DEVAMI CUMHURÎYET/19 Koalisyon Eşittir Uzlaşma... (Baştarafi 1. Sayfada) Başlangıçta gayet iyimser bir havada yü- rümüş olan koalisyon görüşmeleri, önceki akşam kesintıye uğradı ve bir krız durumu ortaya çıktı. Krizin düğüm noktasında, bakanlıkların dağılımı yatıyor. SHP'nin kendisine düşen bakanlıkların sayısını az bulması ve özellik- le Milli Eğitim Bakanlığı'nı istemesi, pazar günü koalisyon görüşmelerinin kesilmesine yol açtı. Şimdi ne olacak? Koalisyon görüşmeleri tümüyle durmuş değıl. Tarafiar arasında temaslar dün de de- ğişık bıçimlerde sürdü. Ayrıca DYP ve SHP liderteri Sayın Demırel'le Sayın İnönü, uzlaş- ma umudunu koruduklarını vurguladılar. Edindiğimiz izlenim şu: Bugün gelinmiş olan aşamada uzlaşma olasılığı hâlâ ağır ba- sıyor. Doğru Yol'la SHP arasında bir koalis- yon hükümetinın kurulması bekleniyor. Aksı sürpriz olur. Her iki partinin bugüne dek gerçekleştır- miş oldukları çalışmalar olumlu bir çizgide ilerlemiştir. Degışik alanlarda varılmış olan uzlaşma metinleri ya da protokoller, toplu- mun farklı kesimlerinde iyimser bir hava es- tirmiş bulunuyor. İşler bu noktaya geldikten sonra eğer ip- ler koparsa, her iki parti açısından pek hoş olmayan bir durum su yüzüne çıkar. Kamu- oyunda meydana gelecek düş kınklıkları DYP'nin de SHP'nin de görüntüsünü yara- lar. Sanıyoruz, her iki taraf da bu duyarlı nok- tanın bilincindedır. Onun içın, koalisyon hü- kümetinin bugün yarın kurulması sürpriz ol- mayacak. Son dakika: Nitekim dün gece yarısına doğru gelen haberler, DYP ile SHP arasın- da koalisyon hükümetinin kurulması konu- sunda pürüzlerin aşıldığını gösteriyordu. BtLGE KAYNAK (37) EStN AKAY (29) YILDIZ ALTIOK (29) Bankacı üç kadının feci öltimü Türk ailelerde Neonazi kâbıısu (Baştarafi 1. Sayfada) bir öneri getirilmesini isteyecek. TBMM'nin oybirliği ile alacağı bir kararla Alinan meclisine me- saj yoüaması ve "Türklerin can güvenliginin sağlanmasını ve haUannın guvenceye alınması- nı talep elmesi" ısteniyor. Cumartesi günü Mete Ekşi- nin öldurülmesini kınamak için yapüan yürüyüşte polisin tutu- mu Berlin'deki Türkler arasında huzursuzluğu doruğa çıkardı. Çoğu Türk 10 bini aşkın kişinin düzenledigi sessiz yürüyüşe bin- lerce polisin "harbe gelir gibi" panzerlerle ve su püskürtme araçlanyla eşlik etraesi; yürü- yüşten sonraki olaylarda polisin 20 yaşındaki genç bir kadını, 16 ve 8 yaşındaki iki çocuğu cop- laması, Türk ve Alman toplum- lan arasındaki havayı zehirledi. Türklerin yoğıın olarak yaşa- dığı Kreuzberg'de polis arabalan ve minibüsleri sokaklardan hiç eksik olmuyor. Kreuzberg'deki Türk aileleri polisin gençleri ge- celeri minibüslere alarak dövdu- ğünü iddia ediyorlar. Soru yö- nelttiğimiz Alman Emniyet yet- kilileri "polis memuriannın şah- si ve kural dışı davranışlan hak- kında soruşturma açılabile- cegini" belırttiler ve "snç dnyu- rusunda bulunulmasım" istedi- ler. Ama vatandaşlanmız başla- nna iş açüacağından korktukla- n için polisi pKJİise şikâyet et- mekten çekiniyorlar. Bazı polis metnurlannın bireysel davranış- ları Türkler arasında bütün Al- man polisine karşı güvensizliği arttınyor. Berlin'de buyüyen Türk genç- leri arasında Mete'nin ölümü Uzerine şiddet eğilim olağanüs- tü arttı. Gençler "Polis dazlak- lara ve Neonazüere karşı hiçbir şey yapmıyor ve hizi korumu- yor" diyerek "kenditerini büek giicüyle koruyacaklannı" belir- tiyorlar. Türklerin yoğun olarak yaşadığı Kreuzberg, Neukölin ve Wedding gibi semtlere dazlakla- nn girememesini Türk gençleri- nin "direnişine" bağlayan sessiz bir kitle de şiddete dolaylı ola- rak göz yumuyor. Berlin'de eski Doğu Alman ordusuna ve Sovyet askerlerine ait silahlar, Kalasnikof tüfekten tabancaya giden bir yelpaze için- de el altından çok ucuza satılı- yor. Sustalı, bıçak ve beyzbol so- pası birçok gencin cebinde ve arabasında vazgeçilmez "teç- hizat" haline geldi. Aynı teçhi- zata aşın sağcı dazlaklar ve Ne- onaziler de sahip. Almanya'nın birleşmesinden sonra rüzgâr hı- zıyla yayılan düşmanlık ve ırkçı saldınlar, Türk gençierinde öf- ke ve şiddet ekti. Gençler doğup büyüdükleri bu Ulkede Alman- larla nispeten banşçı bir ortam- da bir arada yaşarken birden "istenmeyen yabancı" haline gelmeyi kabul etmiyorlar ve gnıplar halinde örgütlenerek "dazlak avı"na çıkıyorlar. Gü- venlik kuvvetleri önceden kesti- rilemeyen ve birkaç dakika için- de olup biten olaylan önleye- mezken meydan şiddete kalıyor. Olaylann yarattığı bu aşın ger- gin ortamda gençler rastladıkla- rı her Almana "potansiyel NazT' gözüyle bakıyor ve Al- manya'da ırkçıhğa karşı olan büyuk kitleyi görmezlikten ge- liyor. Berlinli Türkler "Mete in- şallab son kurban olur" derken asbnda hiç kımse buna ınanmı- yor. Mete Ekşi olayı neydi? 26-27 ekimde Neonazilerin saldınsında başma yediği beyz- bol sopası sonucu komaya giren ve 15 kasımda yaşamını yitiren Mete Ekşi'yi ainmak için duzen- lenen 'Yabancı Düşmanüğuu Kı- nama Yürüyüşü'nde, çoğunlu- ğunu Türklerin oluşturduğu göstericilerle polisin sözlü tartış- ması daha sonra coplu-taşlı ça- tışmaya dönüşmüş, 3.Türk gen- ci ağır biçimde yaralanırken 10 Türk de gözaltına alınmıştı. Sevgi Gültekin (34): "özal nasıl Naim'i özel uçakla getir- tip karşıladıysa, Mete'nin cena- zesini de öyle karşılaması lazım. Alman poütikacılan bütün bun- lara göz yumuyor. Ben burada büyüdüm, üç çocuğum burada büyüyor. Onlan okula yolluyo- ruz. Eskiden çocuklanma trafîk işaretlerini öğretirdim, şimdi dazlak nedir, laf atılırsa ne yap- malan lazım, onu öğretiyorum. Çocuklar eve dönene kadar kor- ku içinde bekliyoruz." Sakine Yümaz (35): "Sokak- lar kan gölüne dönüşmeden Bonn'a ve Ankara'ya mektup yazalım, imza toplayalım. Bun- lan Cumhurbaşkanı özal'a, De- mirel'e iletelim. Hükümetimiz bize sahip çıksm. Sesimizi, bu- rada olup bitenleri bütün dün- ya duymalı." Kemal Çobk (50): "Türki- ye'de bir Alman vatandaşının başına bir iş gelse bütün Alman Dışişleri Bakanlığı, hükümeti seferber oluyor. Türkiye'de in- san haklannın olmadığını yazı- yor, söylüyorlar hep. Insan hak- ları bizün için geçerli değil mi? Alman polisinin çocuklanmızı dövmesinden bıktık. Alman hü- kümeti bunlara neden göz yu- muyor? Bizi bu şekilde geri dön- meye mi zorlamak istiyorlar? Türk hükümeti çok pasif kalı- yor. Hakkımızı, olmazsa Birleş- miş Milletler'de arayalım, mut- laka bir şeyler yapalım." AH Cansever (21): "Bir komi- te kurahm. Spor dernekleri, si- yasi dernekler, hepsi bir araya gelsin, birleşsin. Bir günlüğüne ise gitmeyelim mesela. Veya bir gün Alman dUkkânlanndan alışveriş etmeyelim. Ama orga- nize etmek lazım." Ayşe Karacaoğlu (31): "Türk toplumu olarak Mete'nin ölü- müne kendi çocuğumuz gibi üzülduk. Belki bu daha çok Me- te'lerin başma gelecek. O gün- den beri ağhyoruz. Konsoloslu- ğumuzun bize sahip çıkması la- zım. öldürmek ille sopayla de- ğil. Çocuklanmız geri zekâlılar okullanna gidiyor, doğru dürüst eğitim görmüyor. Büyüyünce anne babalan gibi işci olacaklar. Bu, hayattayken öldürmek de- ğil midir? Devlet büyüklerimiz Amerikalarda geziyorlar, niye gelip bize sahip çıkmıyorlar? Nerede hükümetimiz?" Salim Cengiz (15): "Ben Ber- lin'de doğdum büyüdüm. iJü- yüklerimiz Almanya'da hiç hak- kını aramadan, çalışıp susup oturdular. Biz hakkımızı alaca- ğız, bizi buradan kovmaya kim- senin hakkı yok. Büyüklerin hâ- lâ Alman dükkânlanndan alış- veriş etmesi hiç hoşuma gitmi- yor mesela. Ben de arkadaşla- rım da bu meselenin ancak bi- lek kuvvetiyle çözüleceğine ina- nıyoruz. Sessiz yürüyüş yaptık da ne oldu? DazlaMan poUs ko- ruyor. Bize kimse sahip çıkmı- yor. Kendimizi biz korumazsak kim koruyacak?" (Baftamfi 1. Sayfada) mu her iki banka içinde büyuk uzüntuye yol açtı. Bu arada yurdun çeşitli böl- gelerinde meydana gelen trafik kazalannda ise 18 kişi öldu, 40 kişi de yaralandı. lstanbul Bağlarbaşı'nda otu- ran, Iş Bankası Zincirlikuyu Şu- besi Kredi Servisi Şef Yardımcı- sı Esin Akay, aynı şubede me- mure Yıldız Altıok ile Akbank Zincirh'kuyu Şubesi Bilgi Kayıt Servisı'nde görevli Bilge Kay- nak, dun sabah işlerine gitmek uzere Mehmet Menteş'in (40) kuUandığı 34 TCV 31 plakalı taksiye bindiler. Görgu tanıklanna göre olay şöyle gelişti: Taksı, Anadolu Ya- kası'na geçen geliş yolunda tra- fik yoğunluğu nedeniyle ek şe- ritten Uerlerken, 34 BNC 03 pla- kalı minibus, taksiye arkadan çarptı. Çarpışmanın etkisiyle, yağış yüzünden kayarak ters şe- ride giren taksiye, karşı yönden gelen 34 JFH 05 plakalı Asya TUR'a ait şehirlerarası otobus- de önden çarptı. Takside bulunan üç banka memuresi olay yerinde parçala- narak can verdi. Üç kadının ce- sedi araba içinde görevlilerce guçlükle çıkartılırken ağır yara- lanan sürücü Mehmet Menteş (46), Haydarpaşa Numune Has- tanesi'nde tedavi altına alındı. Banka memurelerinin yakın- ları, Haydarpaşa Numune Has- tanesi'nde parçalanan cesetleri guçlükle tanıyabildiler. Trafik kazası, İş Bankası ve Akbank- ın Zincirlikuyu şubelerinde bü- yuk uzüntuye neden oldu. Ka- za yuzunden Boğaziçı Köprüsü trafiği uzun sure aksadı. Iş Bankası Zincirlikuyu Şube- si Senetler Servisi'nde görevli Esin Akay ile santral memuresi ve sekreter Yıldız Altıok'un me- sai arkadaşları büyük üzüntü içinde Akay'ın 1980 yılından bu yana şubede çalıştığı arkadaş- ları, "Kendisi evli ve bir çocuk annesiydi. Yıldız Hanım'la aynı semtte oturuyorlardı. Çoğun- lukla birtikte ise gelip giderier- di. Her ikisi de şubede çok se- vUen iki arkadaşunızdı. Çok uz- günuz. Cenazeleri yann (bugün) Fıstıkağacı Camii'nde kılınacak öğle namazmdan sonra toprağa veritecek" dıye konuştular. Akbank'ın Mecidiyeköy'deki Elektronik Merkezi Tasarruf Servisi'nde 13 yıldır çalışan Bil- ge Kaynak'ın mesai arkadaşları ise şunlan söylediler: "Haberi duyunca kulaklan- mıza inanamadık. Bilge Hanım, bekârdı ve ailesiyle biriikte otu- rnyordu. Ölüm haberini duy- mak hepimizi yıktı." Bilge Kaynak'ın cenazesinin bugün Üsküdar Kuruçeşme Ca- mii'nde kılınacak öğle nama- zından sonra toprağa verileceği öğrenildi. İNGİLİZCEYİ 8 AYDA KONUŞUN Sizi Amerikalı dostlanmızla tanıştıralım. 349 59 38 15/7/1991 tarih 13448 nolu kömür faturamı zayi ettim hükümsüzdür. MUSTAFA DEMÎRCÎ Genco Erkal, "Nâzım'ın her sozu, her dizesi ayrı boyutlar kazanıyor, yeniden yaralılıyor Sev- dah Bulut" diyor. (Fotograf: İBRAHİM GÜNEL) *Sevdalı Buluf iyilikle kötülüğün kavgası Sevgînîn nıasalıREFtK DURBAŞ "Bence edebiyat bütün çeşitleriyle raasalla başlar, masalla biter. Ama gene deraasal,şii- re yakındır en çok." Nâzıra Hikmet, "Sevdalı Bulut" baslığı al- tında topladığı masallara yazdığı "Önsöz"e böyle giriyor. Neden böyledir? sorusunu yine Nâzım Hikmet yanıtlasın: "Ritmiyle, tekrarlanyla, lakonikligiyle, ha- yaliyle, hasretiyle, dramıyla, trajedisiyle, eşyası ve insanı işieyişiyle, tabiatta ve cemiyette eşi- ne rastlanraayan, ama umutlanmızı, korkula- nmızı, sevinçlerimizi bütün derinHkleri, bütün genişlikleriyle taşıyan yeni eşyalar, yeni insan- lar, yeni hayvanlar yaratışıyla masal, elbette ki en çok şiire yakındır." "Sevdalı Bulut" ilk kez 1962'de, yani Nâzım Hikmet'in ölümünden bir yıl önce Moskova- da yayımlanmış. Bu bakımdan çocuklara "son vasiyeti" de sayılabilir. Neyi anlatıyor "Sevdalı Bulut?" Masaün son cümlelerinden ahntılayarak söy- lersek, "iyilikfcrin iyilik bulması, kötülerin ce- zasını çekmesini..." Bu, elbette o kadar değil. Yine masala dönelim. "Derviş, servinin alüna oturdu. Kuşağındao neyini çıkardı. uflemeye başladL Neyin delik- lerinden agaçlar fırladı havaya, sanki agaçlar neyin içindeydi de derviş üfledikçe dışan fırtı- yorlardı. Neyin deliklerinden daflar, dereler, yollar fırladı havayn." Bu gerçeküstü dekor içinde başhyor masal. Sonra neyin bir deliğinden kara sakallı, gaga burunlu, patlak gözlü bir adam fırlıyor: Kara Seyfı. Seyfı bu ülkenin sahibi. Her şeyi var. Yi- ne bu ülkede çiçeklerden güzel bir kız yaşıyor: Ayşe kız. Ayşe kızın bir tarlası var kendi ekip biçtiği. Seyfı'nin gözü kızın tarlasmda, ama kız tarlasını verimkâr değil. Seyfi masal boyunca türlü hileler yapıyor kızdan tarlayı almak için. Kız direniyor ve iyiler iyinin yanında, kötüler kötünün yanında savaşım veriyor. Sonunda "Sevdalı Bulut" kın kurtarmak uğruna ken- disını feda ediyor. Çünkü seven ne yapmaz ki... Nâzım Hikmet asbnda Pertev Naili Bora- tav'ın derlediği bir masah yeniden yazmış. Ken- di deyişiyle söylersek "işlemiş." Çünkü "Ma- sal dinlemek, okumaktan iyidir" diyor. Bu yüzden de yazmıyor, "anlatıyor." "Sevdalı Buluf'un "Önsöz"ün de Nâzım Hikmet'in şu söylediklen de önemli: "DiUerin üstünde bir dil olan musiki bile butün millet- lerin, bd'tün eşyaların, biıtun kûltür seviyele- rinin ortak malı defildir daha." Nâzım Hik- met'in "Sevdalı Buluf'ta bolca musiki öğele- rini kullanması bu yüzden olsa gerek. Bir de şu cümlesinin altını çizmek gerek: "Bence nasyonalizmin sökmeyecegi kültür alanlanndan biri de masallar dünyasıdır." "Sevdalı Bulut" bu yiızden önemli: Nâzım Hikmet'in düşüncelerinin yapıtıyla çakışma noktasında buluşmasmdan. "Sevdalı Buluf'un Yunancadan tspanyolca- >*a birçok dile cevrilmesi de bu çakışma nok- tasının haklılığından gelmiyor mu? Sevdalı (Baştarafi 1. Sayfada) dikkri şiir oluyor. O kadar sa- de, o kadar basit ve güzel bir in- san ki. Metaforu kaldımuş, teş- bih yapmıyor. Her şeyi, berkesi aşmij, ama aşmak istedigi için değil. tnsanlann giizelliğine öy- lesine varnuş ki... Nâzunia kim- se karsılaşünlamaz. Öylesine ileride ki herkesten. tnsanın te- nini, nıhunu, yüregini, beynini öylesine bulmuş ki... Onun gibi- si yok bu dünyüda bence. Belki bir de Dante var. Ne Goethe ne Nenıda. Biz boyle bir insana sa- bip çıkmazsak ne yapmabyız?" Çok hoş, güzel şeyler anlatı- yor Ulusoy, kendince şairi en güzel anlatan olayı aktanyor: "Cezayir'e çağnlmıştik 10. knrtuluş yılı kotlamalan için. Nâzunla gittik tabü. Inanılmaz Ugi gördük. Halk kapdan kın- yordu. Sonunda dışan bopariör- ler koyduk. 3 gün yerine 7 gün oynadık. Orada Katep Yasin ad- u Cezayirü bir şairle tanışük. Si- irsd bir montaj yapmış Yasin ve bu montajı da Nâzım'ın hapis- kaneden kansına yazdığı şiirle bitinniş: 'Paran varsa eger bana fanila. bir don al, tuttu bacagı- mın siyatik ağnsL' Sahra'nın üc- ra bir köyünde geçiyor olay. Şi- ir bitiyor, ses yok, alkış yok, ama köylüler arasında bir fısılü ve lupırtı var. Az sonra 5 yaşlı adam geliyor Yasin'e, eilerinde bir mendil. Para toplamışlar Nâzım'a yun don alınma.q için».. tşte Nâzım bu. Öleli on yıl ol- muş ve çolün ortasında bir üc- ra köyde bu şiiri duyan köylüler aralannda para topluyor onun icin.. Gerisi laf-ı güzaf." Genco Erkal da en az Meh- met Ulusoy kadar heyecanlı: "Dostlar Tiyatrosu olarak ve ki- şisel olarak Nâzım'la çok uzun bir zaman «tilimini kapsayan be- raberiigiraiz var" diyor. "Nâzım, 74'te Kerem Gibi^ den bu yana sık sık Dostlar'ın beraberinde yaşadı. Sevdalı Bu- lut, bu çahşmalann şimdilik en son noktası. Öte yandan Meh- met'le on bir yıl önce çaüsmış- tık Kafkas Teşebir Dairesi'nde. Yeniden onunla bir araya gel- mek çok önemli. Ayrıca bu yıl Nâzmı'ın 90. dogum vıJdonümü olması Sevdalı Bulut'un şimdi gündeme gdmesine neden oldu. Sevdata Bulut çok ünlü bir oyun, tiyatro tarihine gecmiş bir oynn. Mehmet bu oyunu en bilinen, başarı kazanmış, garantili blçi- miyle burada tekrar edebilirdi Ama benim için önemli olan, beni beyecanbndıran, Mehmet 1 in saygı duydugum yani, bunu bizlerte yeniden yaratıyor olma- sı. Nânra'ın ber sözü, ber dize- si ayn boyutlar kazanıyor. Yeni- den yaratüıyor Sevdalı Bulut..." SEVDALI BULUT Yapıt: Nâzım Hikmet. Yönet- men: Mehmet Ulusoy. Yönet- men yardımalan: Fatoş Sezer Ulusoy, Zeynep Irgat. Gölge oyunu ve mask: Mehmet Gü- leryüz. Müzik: Kudsi Ergü- ner, Okay Temiz, Adil Aslan. Oynayanlar: Genco Erkal, Erdoğan Akduman, Zeynep Irgat, Zeynep Erkekli, Jülide Kural, Cüneyt Uzunlar, Cem Bender, Serdar Bordanaa, ömer Çolakoğlu, Erol Du- rak, Nazan Ekinci. Yapım: Dostlar Tiyatrosu. KOMUKIKASYONA.B.D., Japonya, Ingiltere, Almanya, Fransa, İsviçre, Kanada, Italya. Fin- landiya.Holiandagıbıulkelenn seklo- rune dunya çapında egemen dev kuru- luşlarına ait urunlerın prezantasyonu yanısıra uluslararası duzeydekı Turk kuruluşlannın katılımı ile gerçek ulusla- rarası nıtelıkte Savunma sanayıı ıçın ozel araç ve cı- hazlar Yonlendırılebılır antenter, ça- nak antenler, dırekler, seyyar antenler, verı ıletışım ekıpmanları, ven ışleme ekıpmanları, dıjıtal entegre servısler, seluler radyolar, jetonlu lelefonlar, kartlı telefonlar, telekonferans sıstem- terı, vıdeo konferans sıstemlen, laks. dahılı haberleşme aygıtları teleks te- leteks, telefon cevaplama makınelerı lermınaller vıdeoteksler uydu haber- leşme sıstemlen, guvenlık ekıpmanları, kesıntısız santraller, otomatık telefon dağıtım sıstemlen, goruşme analız ve yonlendırme aygıtları, kablosuz tele- fonlar, di|ital telefon santrallen, ozeilıklı telefonlar, ana sıstemler, PABX'ler, transmısyon sıstemlen, test ve olçum ekıpmanları konularında Turkıye pazarı ıçın yeni birçok urunun ve dunyanın en yeni teknolojılerının tum sektorçeşıtlen ile prezante edıldığı ve yurdumuzda ılk kez lanse edılen urunlerın yabancı katı- lımcılarmın Türkiye'de mumessıllık ve dıstrıbutorluk vereceğı, sektorunun nı- telıklı tek fuarı Ustelık. Turkıye'dekı tek amaca uygun ve her turlü modern altyapıya sahip dunya standartlarında- kı tek ozel fuar merkezınde 4.İstonbulf Uluslarorası Elektronik Komünikasyon Fuorı 20 24 KASIM Istonbul Hikon Exhibition Gcnter Ziyarct SoQtleri:1200-20.00 (PazarGüoü:i2X)0-iaûO) inlerteks A4D
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle