15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 9 EKİM 1991 Seçmderm Dörifetlügtt Hkesi Yüksek Seçim Kurulu'nun seçim dönemi süresince Starl yayınlarını engelleme kararı da çok sık ileri sürüldüğü gibi "basın özgürlüğüne' ve "çok sesliliğe" aykırı bir işlem ve davramş da olmayacaktır. Doç. Dr. SUHEYL BATUM 1991 seçimleri. seçim dönemi uygulamalan açısından, iki temel özellik göstermektedir. Bunlardan bırincisi "Tarafsız Cumhurbaşka- nı'nın", değişik gerekçe ve vesılelerle "propagan- da gezilerine ve faaliyetierine'" başlamış olması bu faaliyetlenn. gerek resmi, gerek özel televiz- yon kanallannda, tam bir propaganda aracı niteliğınde vatandaşlara iletilmesidir. Ikinci özellik ise Türk Anayasası'na (133. madde) ve yasal düzenlemelere göre, açıkça "ka- nun dışı" durumunda olan Starl özel TV Ka- nalının, bu dönemde faaliyet göstermeye başlamış olmasıdır. Ancak, bunun da ötesinde, şu anda, seçim döneminde. gündemde olan, bu özel TV'nin. hiçbir kural tanımaksızuı, hiçbir hu- knk normu ile bağlı olmaksızın, tam anlamı ile "siyasal iktidann propaganda yayın organı" ola- rak görev yapmaya başlamış olmasıdır. Bu dönemde Starl'in tüm siyasal nitelikli ya- ymlannın "eşıtlik ve tarafsızlık ilkelerine" tüm- den aykın olması bir yana, Türk yasalanna va Anayasa Mahkemesi'nin 22 Mayıs 1987 tarihli karanna (1) açıkça aykın olan siyasal reklaroları da en temel tarafsızlık ve dürüstlük ilkelerini hiçe sayar biçımde. iktidar partisinin sürekli ve yoğun propagandası niteliğıni kazanmıştır. Bu koşullarda yapılan bir seçimin, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde görülmesi, kesinlik- le mümkün değildir. Seçımlerin. "Tarafsız Cumhurbaşkanı". siya- sal iktidar ve 'onun resmi ya da özel propaganda araçlan" tarafından bu denli istismaredilmesine karşı koyabilecek araçlar ya da kummlar yok mudur Türkiye'de? Ya da bir başka söyleyişle, son yıllarda tamamen ortadan kalktığı gözlemle- nen seçimlerin meşruiyeti konusunu güvence altına alabilecek kurumlarTürk hukuk sistemın- de yok mudur? 1982 Anayasasının 79. maddesi: "seçımlerin başlamasından bitimine kadar, seçimin dfizen içinde yönetimi ve dürfistlüğfi ile ılgilı bütün iş- lemleri yapma ve yaptırma, seçim süresince ve seçimden sonra seçim konulanyla ilgili bütün yolsuzluklan şikayet ve ıtirazlan inceleme ve ke- sin karara bağlama" konulannda, Yüksek Seçim Knrnhı'nu görevli ve yetkıh kılmıştır. Ancak bu açıklığa karşm, Yüksek Seçim Ku- rulu, 28 Eylül 1991 tarihinde verdiği 256 sayılı kararla; a) Cumhurbaşkanı'nın tarafsızlığı ilke- sine aykın olarak, bir siyasal partiyı açıkça destekler biçimde yaptığı seçim propagandası nı- teliğindeki yayınlannın sona erdirilmesi konula- nnda, kendisinı yetkisiz kabul etmiştir. Kurul. söz konusu karannda, tamamen yanlış ve hatalı olarak, kendi görev ve yetkılenru, sade- ce, 298 sayılı Seçımlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri hakkında Kanun'un 63 (ve 62.) maddesindeki kurum, kuruluş ve kişilerle sı- nırlı olarak kabul etmektedir. Dolayısıyla gerek Cumhurbaşkanlığı makamı. gerek TRT ve Star 1, bu sayılanlann dışında kaldığı ya da onla- nn söz konusu faaliyetleri, bu maddelerde sayı- lan faaliyet türlerinin dışında kaldığı ıçın YSK, kendisini görevli ve vetkili kabul etmemiştir. —A- Oysa, Anayasa'nın 79. maddesi hükmü mutlaktır; Yüksek Seçim Kurulu. seçımlerin başlamasından bitmesıne kadar, seçimin dürüst- lükle ve düzen içinde yürütülmesine yönelık tüm önlemleri alma, tüm işlemleri yapma ve yaptırma yetkilenne, başka bir söyleyişle genel bir yetkıye sahiptir. Zaten, bu amaca yönelik olarak, gerek Ana- yasa'nın 79. maddesi, gerek söz konusu yasanın ilgili maddeleri (14 - 52 - 54 - 131 - 132 - 134). Yüksek Seçim Kurulu'na. "gereklı göreceğı tüm önlemleri alma, tüm şikayetleri ve itirazlan ince- leme ve kesin olarak karara bağlama" yetkilerini de tanımaktadır. "Tarafsız Cumhurbaşkanı'nın" tarafsızlığına aykın düşen faalıyetlerinin, tamamen bir parti lehindeki propaganda konuşmalannın ve bunla- nn yayımlanmasınm da bu alan içinde yer aldığı muhakkaktır. YSK, 28.9.1991 tarihli karannda. kendi yetki alanını daraltarak. "Cumhurbaşkanı'nm Ana- yasa ile belirlenmiş tarafsızlığına aykın olarak belli bir siyasi parti lehine ve diğerlennın aleyhine konuşmalar yaptığma dair iddianın değerlendiri- leceği roerci olmadığı ve bu konuda herhangi bir tedbir almak durumunda da olmadığı" bıçımınde değerlendırme yapmıştır. Oysa. Anayasa'nın açık hükmü ve ilgili yasa maddelen karşısında. YSK. ilk husus üzerinde gerçekten vetkili değilse de. "herhangi bir Kdbir almak"konusunda tek yetkıh ve görevli organ durumundadır. Tabii ki, karannda da belırttıği gibi tarafsız ol- ması gereken Cumhurbaşkanı'nın bu niteliğıni yitirmesı ve propaganda gezilerine başlaması karşısında. YSK'nun. "Cumhurbaşkanı'nın ta- rafsızlığını yitirmiş olduğu"' biçiminde bir açıkla- ma ve değerlendirme yapması gerekmemektedir. Zaten böyle bırdeğerlendırmeyı yapmak yetkisi- ne de sahıp değildir. Buna bağlı olarak, Cumhur- başkanı'nın propaganda gezılenni yasaklamak, Çankaya köşkünden aynlma yasağını koymak durumunda da değildir. Ancak Anayasa'nın 79. maddesi ve 298 sayılı yasanın 52. maddesi uyannca. "bu faaliyetler. seçimlerin dürüstlüğünü. eşitlik ılkesini zedeledi- ğı, bir partiye diğerlerine oranla daha fazla propaganda imkânı sağladığı takdirde", bu faa- liyetlerin yayımlanmasını engellemek yetkisine sahiptir. Ve bu yetkiyı kullanmaktan da kaçın- maması zorunludur. B-Aynı şekilde YSK, Starl'in taraflı yayınlan konusunda da 63. maddede belırlenen kurumlar ve faaliyetler içinde yer almadığı gerekçesı ile kendisini yetkisiz kabul etmiştir. Oysa. tabiı ki, YSK. Starl 'ın yasa dışı bir ku- ruluş olduğunu. bu nedenle kaldınlması gerekti- ğını belirlemek ve anayasanın 133. maddesinın açık hükmünü doğrudan uygulatmak durumun- da değildir. Ancak, seçimlerin dürüstlüğünü ve düzen için- de yönetimini sağlamakla yükümlü ve yetkili olarak, StarTin tüm programlan, tüm siyasal yayınlan ve (mevzuata ve AYM karanna açıkça aykın olan) paralı reklamlan. bu dürüstlüğü ve eşitlıği açıkça ıhlal ettığı, propaganda faaliyetleri çerçevesini açıkça aştığı takdirde, bu yayınlan engellemek. bu konuda tüm önlemleri, kararlan almak ve uygulatmak yetkilerine sahiptir. Bu ko- nuda ilgili kuruluşlara ve PTT Genel Müdür- lüğü'ne gerekli tüm talimatları verebıleceği gibi talimat verdiği tüm kurum ve kuruluşlann da bu kararlara uyması zorunludur. 298 sayılı yasanın 134. maddesi. "kurullann tedbirlenne riayetsiz- lik'' başlığı altında. bu kararlara uymamanın cezai müeyyıdelerini belirlemektedir. C- Bunun yanı sıra. Yüksek Seçim Kurulu'- nun, seçim dönemi süresınce, Starl yayınlannı engelleme kararı da çok sık ileri sürüldüğü gibi "basın özgürlfiğüne" ve "çok sesliliğe" aykın bir işlem ve davramş da olmayacaktır. Çünkü, bu aşamada engellenmesi gereken, özel TV'nin ken- disi değil, bu TVnin "siyasal ahlak ve eşitlik ilkelenne aykın. tek yanlı propaganda niteliğin- deki, seçimlerin dürüstlüğüne aykın yayınlandır ve siyasal reklamlandır." Sonuç itibariyle, Türkiye'de, yukanda belirle- diğımiz makamlann ve kuruluşlann faaliyetleri nedeniyle "seçim meşruiyeti" bir kez daha, gün- deme gelmış bulunmaktadır. Türkiye'nin "demokratik bir hukuk devleti" ya da tam tersıne,"tek taraflıbeyin yıVama faali- yetinin alanı" olması, bu faaliyetlerin pervasızca sürdürülmesı ya da engellenmesi sonucunda or- taya çıkacaktır. Bu konuda önemli bir hukuksal güvence olma- sı gereken kurum, Yüksek Seçim Kurulu'dur. 28 Eylül 1991 tarihinde, görevini başka "yargı mer- cilerine devretme" yönünde, kendi varlığını sınır- lama. bir anlamda yetkisizleşme yolunda bir karar almış olmakla birlikte. bu tutumunu değiş- tirmesı gerekli. hatta zorunludur. Nitekim. bu konuda, bir şikayet, ıtıraz yapılması dahı gerekli değildir. Ve Yüksek Seçim Kurulu. bu karannı mutla- ka değiştirecektır Çünkü. seçimlerin dürüst yapılması. seçim meşruiyetinın korunması. YSK açısından, basit bir tercih sorunu olmayıp, var oluşunun temel nedenı olarak. anayasanın getir- diği ve zorunlu kıldığı bir yükûmlûlüktûr. 1) Paralı reklamlara üışkın olarak, 298 sa>ılı yasanın 52 maddesıne 3270 sayılı yasa ile eklenen (d) bendı, bu imkanı ön- görmüşken. Anayasa Mahkemesı 22.5.1987 tarihli karan ile söz konusu düzenlemeyı anayasaya aykjn bularak ıptal etmış- ür. PENCERE EVET/HAYIR OKTtf AKBAL 1957 Seçimi Anılan: IBana da Konya, Niğde, Afyon, Eskişehir, Kütahya, Isparta, Burdur ve Antalya illeri düşmüştü. 1957 genel seçimi öncesi. 'Vatan' gazetesi adına bu sekiz ili dolaşıp nabız yoklaması yapa- caktım Tam 34 yıl önce .. Şu günlerde hemen bütün gazetelerde nabız yoklamaları yapıl- makta. Gazeteci, yazar, çizer arkadaşlar bütün yurda dağılmıs- lar. her gittikleri yerden ilginç haberler gönderiyorlar. lllerin önde gelen polıtikacılanyla, adaylarla görüşmeler yapıyorlar. Seçimlerden sonra biri çıkıp da "şu nabız yoklamalarında ile- ri sürülen görüşler, tahminler ne denli gerçeklere uydu" diye bir araştırma yapsa acaba sonuç ne olur"? Nabız yoklamalarının tahminleri ile sonuçlar ne denli birbirıni tutmuştur? Bunu kımse yapmaz Nabız yoklamaları gazete koleksiyonlannda kalır. 1957 seçimlerinde bana da sekiz ili verdiler O zamana kadar gazetelerin pek çok dalında çalışmıştım, ama hiç muhabirlik yapmamıştım. Ama fırsat bildim bu sekiz ili dolasmayı. Yanıma koca bir defter alıp yola düştüm. önce Antalya idı hedef.. Küçük bir uçakla Antalya'ya gıttim. Park içinde bir otel. Karsımda deniz. parkın ağaçları... İlk is Antalya muhabirimizi bulmaktı Bir saat tamircisiydi muhabiri- miz. Ama politikacılarla ahbaplığt vardı. Bir program yaptık. Sırasıyia partilerin il başkanlarıyla görüşecektik. Ne var ki Arv talya'da seçim sonuçlan önceden belliydi! Demokrat Parti'nin kalelerinden birrydi burası. Ne CHP ne de MP'nin buradan bir sandalye kazanmakumuduola- mazdı. Çoğunluk sıstemiydi uygula- nan. Yani hangi parti en çok oyu alırsa, o partınin listesi olduğu gibi seçiliyordu. Ûnce DP merke- zine gittim. Milletvekillerinin çoğu yeniden aday olmuştu. Yal- nız II Başkanı ilk kez adaylığını koyuyordu. Söylenenlere göre İl Başkanı onseçım delegelerine beşer yüz lira dağıtmıştı Ama beş yüz liranın yansını koparıp kendine saklamış! önseçim so- nunda lısteye gırerse o parçayı da verecekmiş! CHP cephesi sessizdı. Bir ıKı genç adayı vardı bu partinin. Antalya'da durumun değişece- ğini söylüyorlardı. Ama fazlaca bir umutlan yoktu. Bir gece şehir kulübündeydik. Yandaki uzun masada OP adaylan büyük bir coşkuyla yıyip içiyorlardı Birara beni de yanlarına çağırdılar. Rakılar su gibi akıyordu. Halkın kendilerini nasıl sevdiğini kanıt- lamak ıçın bir öneride bulundu- lar. Serik'te bir köy düğünü vardı. Oraya gidecektik. Köylü- nün nasıl bir refah düzeyine ulaştığını bana göstermek isti- yorlardı. Hepsı sarhoştu. Üç arabayla yola çıktık Milletvekillerinden ikisi benim bindiğim taşıttaydı. Asfalt yolda bile dümdüz gidemi- yorduk. Bir sağa bir sola yalpa- layarak köye vardık. Davul zurna sesleri, şarkılar ta uzaktan duyu- luyordu. DP'ye muhalif bir yazardım, bunu hepsi biliyordu. Ama gerçekleri gözlerimle gör- memde yarar görüyorlardı. Yolda şöyle bir olay anlatölar: Milletvekili adaylarından biri trenle Ankara'ya gidıyormuş. Kompartımanda bir de bayan varmış. Konuşmaya başlamıs- lar. Söz Antalya'ya gelmiş. O bayan "Antalya için çok güzel derler öyle mıdir" diye sormuş. "Kısmet olmadı, hiç gidemedim Antalya'ya. Üstelik Antalya mil- letvekiliydim" demez mi? DP'- liler kahkahayı bastılar "CHP burada nasıl seçim kazansın, kadıncağız milletvekilliğini yap- tığı bu cennet Antalya'yı bir kez bile görmemiş." Köyde coşkuyla karşılandık. Düğün sahibine beni 'konuk ya- zar1 diye tanıtblar Baş köşeye yerleştirdiler. Rakı kadehi sun- dular. Tavuktan kocaman bir parça getirdiler. İki de bir "Bak köylüler nasıl yaşıyor" diyorlar- dı. Koltuklar kanapeler çimenle- rin üstündeydi. Boyuna yenip içiliyordu. Köylüler DP sayesin- de bu duruma yukselmişlerdi! Sonradan öğrendim, bu köy dü- ğünü oranın en zengin toprak sahibininmiş!. Antalya'dan umudu kestım. Uçağa atlayıp Afyon a geldim. Indiğim otelde bir de baktım Kay- han Sağlamer orada. Otelci "Bir şişman gazeteci daha var, ama geç geldi, uyuyor" dedi. Kapının aralığından baktım, Ümit Deniz. Görevimin ikinci aşamasıydı Afyon Demokrat Parti'nin bir başka kalesi... BAŞSAĞUĞI Şirketimizin yöneticilerinden Oktay ŞEN'in kayınpederi SABAM1TİN ARAÜm vefatını teessürle öğrenmiş bulunuyoruz. Merhuma Tanrı'dan rahmet, tüm yakınlarına başsağlığı dileriz. ATA MENKUL KIYMETLER A.Ş. Onurlu yaşanunı, inançlarından hiç ödün vermeden so«yalizın mücadelesine adayan. dirençli yigit insan. gerçek dost BFHtCE BORAN'ı ölümünün dördttncü yılında daha çok gereksinim duyarak «evgi, saygı ve özlemle anıyoruz. SIDIKA SU - Av. NECLA FERTAN ALİAĞA ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN Dosya No: 1990/300 Davacı Sosyal Sıgortalar Kurumu vekilince davalı Osman Katılmış aley'hine mahkememizde açılan tazminat davasının yapılan duruşma- sında verilen ara kararı gereğince; Adresinize tebliğ olunan davetiyenin tebliğ edilemexliği ve açık ad- resiniz de tespit edileraediğinden ilanen tebligat yapılraasına karar ve- rilmiştir. Karşıyaka 7161 Sokak No: 65'de OSMAN KATILMIŞ'ın mahke- memizde yapüacak 12.11.1991 gunü saat 9.40'taki duruşmada hazır bulunması, aksi halde HUMK'nun 509 ve 510. maddeleri gercğince yoklnğunda duruşma yapıhp karar verileceği ilan olunur. Basın: 37478 Özgürlük ve Terör ANKA'nın haberi yalnız Cumhuriyet'te çıktı, ama belki de bir dünya rekorudur: "Haftalık Yeni Ülke gazetesinin son bir yıl içinde yayımladı- ğı 49 sayısından 18'inin İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından toplatıldığı açıklandı. Yeni Ülke Gazetesi Genel Va- y'ın Yönetmeni Hüseyin Aykol yaptığı açıklamada, toplatılan sayılardan 13'ünün Türk Ceza Kanunu'nun 142'nci maddesi- ne, 5'inin Terörle Mücadele Yasası'na dayandırıldığını bildir- di." Haberin bir değil, birkaç anlamı var. Bir ülkede bir yıl içinde bir dergi 18 kez toplatılıyorsa o ül- kede fikir özgürlüğünden söz açılamaz. Bu, bir... Türk Ceza Kanunu'nun 141 ve 142'nci maddeleri kaldırıl- dı. Peki, ne oldu? Uygulamada hiçbir şeyin değişmediği or- taya çıkıyor. "Terörle Mücadele Kanunu" fikir özgürlüğünü yok eden maddeleriyle rejimin kimliğini vurguluyor. Bu iki... Babıâli hab-ı gafletın salıncağında gözlerini kapamış ko- lan vuruyor. Dergiler toplatılmış, gazeteler mahkemelerde yar- gılanıyor, ne umurun?.. Demokrasi var imiş, ya ki yok imiş, holding basını gerçeklere sırtını dönmüş, çoğunluğuyla ikti- darı destekliyor... Bu da üç... Yeni Ülke gazetesi bir örnektir. Bılıyorum Babıâli'de kimilerinin aklına basın denince yal- nız çok satışlı gazeteler gelir. "Büyük basın" dedikleri çoğu -renkli değil- boyalı gazete "Yeni Ülke" ve benzerlerini bası- nın dışında sayarlar, üstelik suçlarlar: — "Bölücü!.." Eğer bir gazeteyi ya da dergiyi savunduğu düşünceye ba- karak değerlendirmeye kalkışırsak fikir özgürlüğüne ters, de- mokrasiye aykırı, hukuk devletine sığmayan bir yaklaşımın çukuruna düşeriz. Fikre fikirle karşılık vermenın erdemini be- nimsemeden demokrat olunamaz. Demokrasi her tür fikrin basın özgürlüğü kapsamında serbestçe yayımlanıp savunul- ması dışında boy atamaz... Kürtçülük mü? Bölücülük mü?.. Bırakınız söylesinler... Bırakınız savunsunlar... Fikirlerden korkmayınız, düşüncelerden çekinmeyiniz ve gocunmayınız. "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" ilke- sini yalnız ekonomide benimseyerek siyasada dışlayan bir devlet düzeni, faşizme dönük dünya görüşünün ülkemizde türetimidir. • Komünizm yıllarca yasaklı kaldı, hapishane duvarları ar- kasına itildi. Oysa serbestçe tartışıiabilseydi, komünistler ye- raltına itilmeyecekti; gizli eylemlere gereksinme duyulmaya- caktı; demokrasinin "olmazsa olmaz" koşulu sayılan fikir öz- gürlüğü topluma işleyip yerleşecekti; düşüncelerımizin en- lem ve boylamındaki ufuklar genişleyecek, yoğunluklar de- rinleşecekti. Anlatım özgürlüğünün yasaklanması düşunce yetilerini kı- sırlaştırır. Kürt sorununu çeviren tabuların yıkılması, ne terö- rün işine gelecektir ne de zulmün... Güneydoğu'da çözüm bekleyen konular enliliğine ve derınliğine tartışılabilirse top- lum rahatlayacaktır. Yasaklar perdesinin altında işlenen cinayetlere "dur" de- menin yolu tam özgürlükten geçer. Yazıyı bitirirken bir gerçeğin altını kırmızı kalemle çizme- nin yararı var: Yeni Ülke gazetesinin toplatılmasına karşı çık- makla, Güneydoğu'da şehit edilen yedi erin katillerini lanet- lemek birbîriyle çelişmez, bırbiriyle bütünleşir. Özgürlüğün "tam anlamında" özümsenmesi, terörün her türlü dayanağını zayıflatıp yok etmek için atılacak birincil adtmdır. , Garanti'de hizmetin yönünü belirleyen yıldız: MÜŞTERİ YILDIZI* Garanti Bankası'nda hizraete yön veren, kurum içi egitimden, şubelerin organi- zasyonuna her konuda k a r a r l a r ı ve uygulamalan belirleyen tek ve en önemli unsur " m ü ş t e r i ' dir. Garanti'de her müşteri bir ' yıldız' dır: Özenli, kaliteli hizmet alan, ihtiyaçları ve istekleri yönünde hizmet alan birer yıldız! Garanti ile çalışan ' ' y ı l d ı z ' ' l a r arasına siz de katılın. Garanti'de müşteriye gösterilen özenin farkını ve önemini göreceksiniz. BANKACILIKTA GARANTİ • Müşteri YÜdızi: Jupitergezegeninin dığercuh. Buyüdızın özeüiği, bütün fyi niteUklerikendinde toplamtş olmasıdır Meydan Larousse. I L D I Z D I RG A R A N T İ ' D E H E R M U Ş T E R I B İ R Y
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle