22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 8 EKİM 1991 HAVA DURUMU TURKİYE'DE BUGÛN Devtet Meteoroloji İşleri Genel Müdûriûğü'nden alınan bilgiye göre yurrjun kuzey ve iç kesim- leri çok buluttu, Marmara'nın kuzeyi ve doğusu, Karadeniz, İç Ege, Göller bölgesi, iç Anado- lu ile Ooğu Anadolu'nun kuzeyi yağışlı, dığer yerier az bulutlu ve açık geçecek. HAVA SICAK- LIĞI: Yaflış alan yerierde değiş- meyecek, diğer yerterde biraz artacak. RÛZGÂR: Gûney ve doğu, Marmara ve Ege'de ku- zey ve baü yönierden hafif ara- sıra orta kuvvette esecek. De- nizlerde, Doğu Karademz'de yıldız ve poyraz, Batı Ka- radeniz, Marmara, Ege ve Batı Akdeniz'de yıldız ve ka- rayel, Akdeniz'de kıble VB lodostan saatte 10-21 deniz mili hızla esecek. Adana Adapaan Adıyaman Afyon *fln Ariıara Anökya Anttya Artırin Aydın Balıtesr Blecık BıngM Bıtte Sokı Bursa ÇanaBale Çorum Denzi A 29° 18° DıyartMtar Y 20P13° Edirne B 2*> M° Erzincan Y 2U> FErnsıım Y 2*> 2°Esidşeh» Y 21° 7°Ga2antB|] A 31° 19° Giresun 16° 12° K Maraş 25° 11° Meıan 22° rMutfa 21° 8°Wuş 25°M°NiO<ie 23PW>(W A 2S° 15° Gümûştıane Y H t t BV 28° W HaMdn B 22°14° Isparta V 19° 11° feönbul V 21° 8°lznw B 27°12°t<aıs B 26° 12° Kastamonu Y Y 18° 7°Kaysen Y 19° 11° Kırttmt B 17° 13° Kon»a Y 22° 7°Küahya Y 20° 11° Malatya 25° 12° « a 25° 11° Samsun 18° 9°S«rt 21°12°Sinci() 22°13°Swas 23" PTekınlaO 22° 9°Trabzon 22° 8°Tüncai 16° i r Uşak 22° 7°Van 19° 7""taoat 26° 13° ZoflguMak A 24° 14° A 29° 19° B 20° 9° B 26° 10° Y 20° 9° Y'23°15° Y 25° 16° Y 23° 15° B 28° 16° Y 23° 16° Y 20° 8° Y 24° 18° Y 26° 12° Y 20° 9° B 23° 8° Y 19° 8° Y 23° 15° hjluUu ^ yagmurlu m aslı ^ « f l ı A-a(ik B-buluUu (^gune«lı Martı S-aslı Y-yajmurtu BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Vezir ve sadra- zamlann giydikleri bir çeşit kavuk. 2/ Bir bütünün parça- lanndan her biri... Büyü. 3/ Bir yapının duvarlanna sürülen ince harç tabakası... Platinin simgesi. 4/ "Saadet-i — kabil-i zeval olmaz / Güneş yer üstüne düşmekle payimal olmaz" (Fu- zuli)... Bir bağlaç. 5/ Bir şarkıda her kıta- dan sonra yinelenen ve bestesi değişmeyen parça. 6/ Hi- le, dolap. 7/ Japon lirik dramı... Yu- musak deri. 8/ Gözde sanya çalar kestanerengi... Bir cetvel türü. 9/ Muğla'nın bir ilçesi... Keten tohumu. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Sürünün önünden giderek Ona kı- lavuzluk eden koç ya da teke. 2/ Ye- ni doğurmuş memeülerin ilk sütü... HnTStiyanlann en büyük bayramı. 3/ Osmanlı donanmasında görev yapan asker sınıfı... Bir nota. 4/ Denizcilikte "açıktan geç, yaklaşma" anlamında kullanılan sözcük. 5/ tskambilde bir kâgit... Bazı dil- lerde, ad ve eylem çekimlerinde iki kişi ya da nesneyi göster- mek için kullanılan tekil ve çoğuldan farklı nicelik. 6/ "Çok önemli kişi" anlamında kuUarulan uluslararası kısaltma... Sarp geçit. 7/ A$m ve güçlü istek. 8/ Lantan elementinin simgesi.... Anadolu'da kurulmuş eski uygarlık. 9/ "Gözetleme, dikiz" an- lamında argo sözcük... Yiğit. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet GazetecilikMektebiaçılıyor 8 EKİM 1931 Darülfünun Emaneti Yüksek gazetecilik mektebini bu sene tesise karar vermiştir. Emanet bu hususta 1 tetkikatını ikmal etmek üzeredir. Mektebin uhsil müddeti iki sene olacaktır. Ders programlan bir gazeteciyi alâkadar edecek, bilhassa gazetecilik kabiliyetlerinin inkişafını temin edebilecek şekilde tanzim edilmektedir. Mektep hocalan bütün fakülte müderrisleh meyanından intihap edilecektir. Mektebe lise mezunlan ve bu seneye mahsus olmak üzere lise mezunu olmıyan fakat gazetecilik yapanlar girebileceklerdir. Ders saatleri gazetecilerin de devam edebilmelerini temin edebilecek bir tarzda tespit edilecektir. Mektebin ders programı ve sair teknik istihzaratı yakında tesbit edilecek ve Divaıun tasdikından sonra kat'î şeklini alacaktır. Müstehcen plâklar Müddeiumumilik yeni matbuat kanununa tevfıkan gramofon plâk ve şarkılannı tetkike devam etmektedir. Haber verildigine göre Safiye Hanımın bir plâk kumpanyası hesabına okuduğu bir şarkı müstehcen görülmüş ve sattınlmamasına karar verilmiştir. Plâklar müsadere olunmıyacak, ancak satıldığı takdirde ceza verilecektir. 30 YIL ONCE Cumhuriyet Başol Anayasa Mahkemesi Reisi 8 EKÎM 1961 Yüksek Adalet Divanı Başkanı Salim Başol bugün Devlet ve Hükümet Başkanı Orgeneral Gürsel tarafmdan kabul edilmiştir. Saat 10.20 ile 10.35 arasında yapılan bu görüşme hakkında Salim Başol ve Başkan Gürsel herhangi bir açıklama yapmamışlardır. öğrendiğimize göre Salim Başol bugünkü görüşme sırasında kendisine teklif olunan "Anayasa Mahkemesi" Reisliğini kabul etmiştir. Bu husus görüşmeden sonra Adliye Bakanma Başbakanbktan bildirilmiş ve gereken formalitenin yapılması istenilmiştir. Anayasa Mahkemesirun üyeleri ise seçimden sonra tespit olunacaktır. Geçinme endeksi Şehrimiz Ticaret Odasınca yapılan hesaplara göre, 1948 yılı 100 itibar edilmek şartiyle temmuz 1961 de İstanbul geçinme indeksi 273.9 göstermekte idi. 1952 de 111.4 olan indeks 1956 da 168.5'a çıkmıştı. lndekste gıda maddeleri 278.4, giyim ve ev eşyası 260.6 rakamiyle temsil olunmaktadır. Haziran 1961'e nazaran temmuzda 3 puanbk bir düşüş vardır. tktisadi gruplaşmalar Birleşmiş Milletler Genel Kurulu genel mahiyetteki müzakerelerine bugün ögleden sonra saat 19 da 16 (gmt) devam etmiştir. lktisadi gruplaşmalan tenkid eden Yeni Zelanda temsilcisi, bu gibi bölge teşekküllerinin bir savaştan mağlup çıknuş ülkelere uygulanan iktisadi müeyyidelere benzer toplu tesirler meydana getirdiğini ileri sürmüştür. Yine ipucu yok 8 EKİM 1990 SHP Parti Meclisi üyesi Doç. Dr. Bahriye Üçok'un bombalı kitap paketile bir suikasta kurban gitmesinin ardından pollsin başlattığı soruşturmada bir ipucu elde edilemezken son aylarda yoğunlaşan tüm siyasi cinayetlerde olduğu gibi polis yine "çözümsüz" ve "çaresiz" kaldı. Ankara polisinin araştırmaları, olayı açıkhğa kavuşturma konusunda sadece Üçok'un ölümüne yol açan bombanın yapısını çözümlemekle sınırlı kaldı. Lemngrad ^ ^ Moskova ( \ Kahıre* DÜNYA'DA BUGÛN Aüna » Banakm Bastl Bdgnd Bertn Bom Bıflsal Budapeşte Cenam C«a»ir CkUe Duba Fmkfurt öme Heianki KMn Kopenhag KÜn Y 18° A 30° Y 20° A 35° Y 21° Y 20" B 18° B 23° Y 19° B 20° Y 18° Y 19° B 25° A 37° A 32° Y «•> A 23» B 14» A 29° B 15» Y 19° A 17" Larungrad B 14° Londra Y 15° Madnd B 27° Ulano Y 23° A 10° Y 21° MostaM Münih New Yort Osio Pans f^g Kyad Floma Sofya Şam UAviv Vıyara ZOrüı V 12° B 1S° B 19° B 16° A30P B 17° 1 22° o N Y 20° GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet TARTISMA Gözttmttz, Kıılagınııy Keyfı olduğuna inandığım gazetecilerin gözaltına alınmasının uygulamasının durdurulmasını; basın meslek kuruluşlarının, sendikalann, fotoğraf derneklerinin tepki göstermelerini öneriyorum. Fotoğraf, toplumsal yasamın dinamiği- nin doğrudan kişiye iletilmesi açısından önemli bir araç günümüzde. öyle ki, tari- he geçmiş olaylan bazan tek bir fotoğraf karesi ile anımsanz. Vietnam savaşmı, Şl- B'de olanlan fotografsız düşünmek olanak- si2 neredeyse. Yaşanılanlann unutulması- na karşı bir güvencedir fotoğraf. Dünyayı yorumlarken göz göze geldiğimiz, aynı an- da çok kişinin eüne ulaşabilen bir belge fo- toğraf. Fotoğrafın bu gücü herkesçe biliniyor ol- malı ki, olumsuzlukları yaratanlar ile on- dan etkilenenlerin fotoğrafçıya yaklaşımlan farklı olabiliyor. Haksızhğa uğrayanlar fo- toğrafçıya gereksinim duyarken, haksızlı- ğı yaratanlar en azmdan yansız olabüen fo- Bilinen bu düşünceler Paşabahçe işcile- toğrafçının çekim yapmasmdan hoşlanmı- rinin aileleriyle sürdürdükkri hak arama di- yorlar. renişinde de dogrulanıyor sanki. Sivil gü- venlik birimleri sarı basın kartı taşıyan ga- zeteciler dışındaki fotoğrafcılan gözaltına alıyor (Benim izleyebüdiğim 17 kişi. Biri tF- SAK üyesi). San basın kartı almarnn bir yı- ğın koşulu bilinirken, gazetesinin kimlik kartını, derneğinin üye kartını taşıyan fo- toğrafçılar 24 saatten fazla gözaltında tu- tulabüiyor. tşçiler; bizim çabalarımızı ya- zın, başkalanna da gösterin biçiminde fo- toğrafçilara sorumluhık yüklerken, öte yan- da sanki birileri yazmayın, göstermeyin di- yor. TRT'nin bilinen sansürü sürerken gaze- tecilerin sonımluluklan bir kat daha artı- yor. Onlann görevlerini yaparken karşılaş- tığı güçlükleri okuyunca gözume, kulağıma sert bir darbe yemiş gibi oluyorum. Haber alma hakkımın çiğnendiğini düşünüyorum. Keyfi olduğuna inandığım gazetecilerin gözaltına alınmasının uygulamasının dur- durulmasını; basın meslek kunıluşlannın, sendikalann, fotoğraf derneklerinin tepki göstermelerini öneriyorum. İBRAHİM AKYÜREK Fotografçı, İFSAK Üyesi ANKARA NÖTLAKI îm' Olmayaıılara!.. 17 eyliılde tsunbul Beşiktaş'tan Necati Astan imzalı yazıyı ben de okudum. Merak- la 2 eylüldeki yazısına cevap olarak yazıl- mış bu yazıyı Cengiz Genç'in vereceği kar- şılığı bekledim. 3 ekimde tzmir'den Erdal Yıldınm'ın karşılığı geldi. Cengiz Genç'in karşı cevabını beklememin sebebi öncelik- li cevap hakkmın onda olduğuna inanmam- dı. Cengiz Bey belki benim ydpmayı düşün- diiğüm eleştirileri yapacaktı. Aynı Necati Bey'in kafasına takılan 12 Eylül'le ilgili eleştiriler gibi... Şunu belirtmekle önem görüyorum: Er- dal Bey'in yaptığı 'şekilseT eleştirilere ka- tıhyorum. Düzeysiz üslup, "Lenin... Lennon" sloganının yanlış alınması, söz konusu ülkelerin komünist olarak nitelen- dirilmesi vb. Ama Necati Aslan'ın 'düzeysiz" olarak yaptığı eleştirilerin içe- riginde insana 'tabii yahu, neden öyk oldu' dedirten unsurlar var. Sanınm ben Necati Aslan'la aynı kuşak- tanım. 12 Eylül gecesi saat 04.05'te helikop- ter sesiyle uyanıp da "Bu karanukta siri gö- remem ki pilot abiler" dediğımde henüz 11 yaşmdaydım. Birkaç ay öncesinde orta ikin- ci sınıftaki ablam okullanndaki sağ-sol kav- gası sırasında 'kazayla' başına gelen taşın (iyi ki mermi değildi) kanlarıyla ağlayarak eve geldiğinde de aynı yaştaydım. Lise 2. sınıftaki yeğenim tstanbul'dân 'bölgemize' silah sevkiyatı yaparken amcam tarafmdan yakalandığında ve evden kovulduğunda 10, yeğenim hapisten çıktığında 16 yaşınday- dım. Yani ben de orada değildim, ama duy- dum, okudum. Şimdi; eğer Erdal Yıldırım "orada olmayan gençier 11 eylülii ve 12 Ey- liil'ii tartısamazJar" demek istemiyorsa ben de bir şeyler söylemek istiyorum. 11 eylül 12 Eylül'den daha iyiydi diye- mezsiniz. Her iki dönemde politik sebep- lerle öldürülenler, işkence görenler, ailesi dağılanlar, hakları, gasp edilenler karşılaş- tınldığında 12 Eylül'ün 'ehven-i şer' oldu- ğunu kabul etmek, bizim gibi sıkıştığında 'yukandan' yardım beklemekten başka çare düşünemeyen toplumlar için tek düşünce- dir. 11 eylülde kendi mücadelelerini canını ortaya koyarak sürdürenler 12 Eylül'de ne- den Tienanmen, Prag ya da Moskova'da- ki genç arkadaşlarımız gibi devam etmedi- ler. Yoksa bizim abilerimiz onlar kadar 'okumamış'lar rnlydı? Bir başka yazar yok muydu? "Onee oku, sonra mücadele et' di- yen. Sebebi neydi biliyor musunuz? 11 ey- lüldeki abilerimizde artık öyle bir ortam- da, hiçbir sonuca gidilemeyeceğini, her gün 20 kişinin ölmesini istemiyorlardı. Hiçbiri- nin içi rahat değildi. (Provokatörler kaideyi bozmaz). Onlar da kökten bir çözüm ara- yışı içerisindeydiler. Onlar da 'yukandan', ama kuzeyden, ama güneyden ama Batı'- dan, ama ordunun 'yukansından' yardım bekliyorlardı. Dışandan geleceğine içeriden geldi: Fena mı? Kuzey, güney, batı (dışan- dan müdahale ya da işgal) ya da ordudan (içeriden darbe): Hepsi aynı kapıya çıkar; ölüm, idam, işkence, aile dağılması, hak gasbı... Iş olacağına vardı. Madem ülkeyi bu kadar seviyorlar, bir şeyler yapmaya ça- lışıyorlardı, silahlan bırakıp mutabakata varsalardı. Bunlar olmadı, olamadı. Neden, abile- rimiz de bizim gibi 'önce okumamışlar' mıydı? Yoksa onlar da bizim gibi gençliğin heyecanı ile atlayı mı vermişlerdi? Erdal Yıldırım gibi 'gençier okumadan etmeden hemen eleştiriveriyoriar' diyen abilerimize teessüf ederim. Necati Aslan'ın düzeysizli- ğini eleştirirken yine kabak biz gençlerin ba- şına pathyor. Ya da bu benim dolmuşluğu- mun ahnganhğı... Abilerim, ablalarım: Bizsanıldığı kadar ot bir kuşak değiüz. Çoğumuz az okusa da, çoğumuz sağ duyulu yetiştik. Sizlerin yap- tıklarından ders aldık. Çoğumuz artık sos- yalizmle liberalizmi, daha doğru deyişle toplumculukla bireycüigi tanışıyoruz. Ama tartışma kilitlendiğınde bıçak, sopa, taş, ta- banca aıamıyoruz. Bazılanrrûz kız arkada- şına ya da kendine yan bakıldığmda bunu yapıyor, ama bunu yapan serseriler, her toplumda ve her dönemde belli bir yüzde- yi tutturmamışlar mıdır? Biz sizden daha iyi bir kuşak değiliz, ama az okumak çok çok öldürmekten iyidir. Sanınm biraz da- ha okusak, sizin düştüğünüz hatalara düş- meden bu ülke için çok daha iyi şeyler ya- pabileceğiz. 11 eylülde sizi o hale getirenlerin kimler olduğunu biliyoruz. O dönemdeki politika-* cı idarecilerin yetersizliğini biliyoruz. Ge- nerallerin hesaplarını biliyoruz. 12 Eylül'ü tartışrnaya bizim de hakkımız var. Ben, kendi adıma sosyal ahlak seviyemiz örne- ğin bir Çekoslovak kadar oluncaya dek 12 Eylül'ü haklı ya da gerekli buluyonım. Hat- ta 27 Mayıs'tan bile gerekli buluyorum. Bu kadar darbeden sonra belli bir demokrasi seviyesine geldiğimize inanıyor, artık dar- be olmayacağına güveniyorum. 12 Eylül gi- bi darbelerin yaralan çok olur. Bunlar ta- mamen sarıhnca değil babalarımızla abile- • imizle bile olan bu kuşak çatışmasının bi- teceğine inanıyorum. Sevgiler Necati, saygılar Erdal... MEHMET KORKMAZ / Balıkesir KREŞ - YÜVfl - flNflOKULUIRI yvrinîzi aldınız mı? ERTE Çocuk Kulübü bûyü+elim. ÜSTSUADİYE Tel: 372 81 26 GULDEN ANNE ÇOCUKEVİ "Oyun, egitimin en büyük yardımcısıdır" ilkesini desteküyoruz. • EQrtim uzmanları ve öğretmenler laraftndan uygulanan programımız • Resim • Tiyatro • Satranç • Yûzme ve Spor • Aile danışmanlığı ÇOCUKLARINIZ İÇİN EMİN BİR ORTAM. Koşuyolu 3398122 Çocuğuna Özen gösteren anneler-babalar! 0-6 yaş çocuklarınız iç'm önce. sevgi sonfa egîfîm diyorsanız sizi bekliyoruz. Cumartesi 14.00 -19.00 arast açığız. Koşuyolu 3393088 AMAÇ Cocuk Evleri 0-3 Yaş Kreş 4-6 Yaş Yuva 7-12 Yaş Etüd • Yaz süresince kendi tesisimızde yüzme-mini futbol-masa tenisi- ingilizce-satranç-oyun bahçesinde dilediğinizce özgür ortam. • 12 ay süresince tüm okul hizmetinizde. • Uzman kadro-doktor kontrolü-rehberlik hizmeti. • Çağdaş eğitim-sıcak ve sevgi dolu bir ortam. Küçükyalı 367 2936*36628 42 Evinize yakın olanı değil, Çocuğunuza yakın olanı seçin. ÇOCUK YUVASI 3-6 yaş Uzman Psikolog Sevda Bulduk Psikolog Esin Taner BahçeKitMAatHiMûaSosı) NışantaşıTEL: 134464= ÇEKİRDEK ÇOCUK YUVASI ve KULÜBÜ 2-6-12 Yaş Çocuklanna • Özgür bir ortam • Bale, müzik, folklor • Jimnastik • Okul öncesi hazırlık çalışmalan • Etûdsınıtı llkokul oğrencHerine uzman oğrelmenler gözetiminde özgütce metak duygusunu ve kişıliğini geliştirmek üzere faaliyetlerine devam etmektedir. : 372 86 53 Göztepe: 386 09 73 Dere Sk. 93 TARABYA 162 31 24 162 10 69 OZEL YUKSEL ANAOKULU Okulumuz, 3-6 yaş çocuklarınızı sosyal, psikolojik davranışlarının biçimlendirilmesinde yararlı olan anlatım yolları, estetik ifade, yaratıcı ve bilişsel etkinliklerle, yüzme, bale, folklar, bilgisayar, ingilizce gibi eğitim programlanyla ilkokula hazırlamayı amaç edinmiştir. ERINÇ Çocuk Kulübü 3000M bahçeiçinde ikiaynbina, 3-6 yaş yuva 6-12 yaş çocuk kulübü • ilkokul ve branş öğretmenlerı denetimınde eğitım • Satranç • Basket • Resim Çalışma saatteri: 7.30 -19.30» Şenesenevler-Bostanc 3805354 3616421 MUSTAFA EKMEKÇt Seçim Sisteminin Oyunları (5) Hacı TÖ, Kendi Oyununa mı Geliyor? Hact TÖ, şu sıralar çok sıkıntılı gözüküyor; Hacı SÛ de- sen öyle. Bir şeylerin kayıp gitmekte olduğunu seziyortar da ondan mt ne? Hacı TÖ, bir koyup yirmi almaya meraklıdır. Ama, nedense işler hep tersine tersine gitmeye başlıyor. Se- çim sistemi konusunda da öyle mi oluyor ne? Tezgâh kurul- muşken tersine dönüveriyor; her şey ortalıklara dökülüveriyor. Hacı TÖ'ye ne olduysa, 1987 seçîmleri öncesinde oldu. Es- ki politikacıların yasaklannın kaldınlması otayından ilk yara- yı aldı. Eski poMikacılann yasaklannın kalkması için kamuoyu bastırıyordu, dış dünya ağırlığını koyuyordu. Hacı TÖ, birgûn -o sıralar- birlikte çalıştığı bir arkadaşına: — Sen DYP'lilere yakmsın, DYP'liler de seni sever. Hûsa- mettin (Cindoruk) ile Mehmet'le (Dülger) sen temas et... de- di; bu bir çeşit görevlendirmeydi. Cindoruk, DYP'nin başındavdı o zaman, Mehmet Dülger de CfYP Genel Başkan Yardımcısı olarak toplantılara katlmak- taydı. ANAP ya da Hacı TO. adına da, adım şimdi açıklama- yacağım bir yetkili bulunmaktaydı. Üç kişi oturup bir bir yasa tasansı hazıhadılar. Bu, yasaklann kalkmasına iiişkin kısa bir yasa taslağıydı. öyle, sonradan ortaya çıkacak olan "halkoy- laması", yani "referandum" filan ortada yoktu; uslarının kö- şesinden geçmiyordu. Yasaklann nasıl kalkacağına iiişkin taslağı Hacı TÖ'ye götürdûler, Hacı TÖ, görevlendirdiği ar- kadaşına: — Çocuklar, çok iyiydi ama, Evren Paşa istemiyor! di- yecekti. — Efendim, siz hiç merak etmeyin, Evren Paşa'yı ben hal- lederim! — Canım, nasıl halledeceksin? Bana söyledi, istemiyor! Arkadaşı, ona bir şey söylemedi. Kenan Bey'den randevu aldı, gitti; konuyu açtr. — Siz istemiyor musunuz bunu? Kenan Bey, çok kızdı: — Kim diyor yav bunu? — Turgut Bey diyor! — Yalan! Benim katiyen buna karşı bir itirazım yok. Olan olmuş, geçen geçmiştir. Şu anda, hâlâ bu şekilde bir yasa- ğın manası yoktur. Gönderin kanunu, ben razıyım! Kenan Bey'den bu yanrtı alınca, Hacı TÖ'ye gitti; büyük bir saflıkla: — Efendim, Evren Paşa kabul etti! Ben sıze demedim mi? Onun zaten itirazt yokmuşl dedi. Hacı TÖ, suratını astı, yanıt vermedi. Arkadaşı o zaman an- ladı ki, Hacı TÖ, içinden yasaklann kalkmasını geçirmiyor; Kenan Bey bahane! Mehmet Dülger'le, Hüsamettin Cindo- ruk da boşuna seviniyortar. Hacı TÖ, burada ilk yanlışı yaptı, "halkoyu"na gitti! Onun da beynine, Cahit Aral mı girmişti? Cahit Bey'i Clark Qab- le'a benzetirlerdl. Saçlannı tarayış biçimi, bıytk tıraşı aynı Clark'tı! Aynaya bakar bakar, çok keyiflenir miydi ne? Clark Gable (1901-1960), çocukluğumuzun ünlü aktörüydü. Hele kızlara bir "Clark çekmesi" vardı, kaşını kaldırarak, üfff! Hacı TÖ, arkadaşına şöyle diyecekti'. — Biz, Cahit Bey'le bunu düşündük. Yasaklann kalkması bizim lehimize olmayacak. Biz bunu referanduma kovacağız! — Efendim referanduma falan koymak yanlış otur, antide- mokratik olur, siyaseten de yanlış olur. — Elimizdeki bir hakkı niye karşımızdakine verelim? Ra- kiplerimizin affını sağlayarak, kendiliğimizden niye başımı- za dert çıkaralım? — Efendim... — Sen çok idealist düşünüyorsun, teorik düşünüyorsun! — Efendim, bu böyle değil; biz daha geniş düşünelim. Siz, basıt kasaba entrikacısı politikacıların laf ına aldırmayin. Ge- lin biz, Süleyman Bey'i, Ecevit'i, digeriehni affedelim. Yani 1980 Cuntası'nın yaptığı antidemokratik işi biz kaldıraiım. Pu-; an toplarsınız. Üstelik bu, referandumda reddedilmez. Mut- laka "beyaz" çıkacaktır. — Nereden belli? Aksine "ret" çıkacak! : — Efendim, ret çıksa da bu ayıp olur. Türkiye'nin bir dış' gorüntüsü var. Her şeyi öne sürüyor adamlar, nasıl izah ederiz? ; DYP'liler: ! — Biz referanduma razıyiz, hazırlayin kanunu! dediter. Ta- san hazırlanmaya başlandı. Bu kez, Hacı TÖ'ye gelip şöyle diyenler vardı? — Efendim, öyle bir kanun hazırlarız ki biz, ancak 2/3 ora- i nında, veya yüzde 70-80 oranında "Evet" çıkarsa, biz yasak-! ları kaldınrız, aksi halde reddedilmiş sayılır! ' Arkadaşı karşı çıkıyordu Hacı TÖ'nün: — Efendim, bu hukukun neresine uygun? Bu referandum kanunu Anayasa Mahkemesi'nden döner. Dünyanın hiçbir ye- rinde plebisitler, referandumlar böyle yapılmaz. Bakın, ben bu işte yokum, sonuna kadar da "evetçi"yim! Halkoylamasının sonucunu herkes biliyor. Ekim 1991 ba- şında, İstanbul'da, ANAP Kadın Komisyonu toplantısında ko- nuşan il başkanı Hacı SÖ'ye, bir bayan partili sormuş: — O parti liderierinin yasaklannı en az beş sene daha kal- dırmayacaktınız! — Maalesef, o hatayı biz yapmadık! yanıtını vermiş Hacı SÖ. Seçim sistemindeki karmaşık oyunlaria, yerinde kalmaya çalışan ANAP'ın da Hacı TÖ'nün de belli başlı tek yardımcı- sı var, Büient Ecevit. Gitmekte olan iktidar yetkilileri hiç Ece- vit'e çatıyorlar mı? Start, açmış aynalannı Ecevrt'e "Dayan aslanım!" diyor. 1974 yılında, CHP iktidara gelip, Ecevit Başbakan olunca Uğur Mumcu'yia Başbakanlığa gkjip, bir görüşme yapmış- tık. Ayrılırken sormuştum: — Büient Bey, size son bir soru yönertmek istiyorum; bir tahminde bulunabilir misiniz, acaba kaç yıl iktidarda kala- caksınız? Lokum gibi soru! Ecevit, düşündü, şu karşılığ' verdi: — Sayın Ekmekçi, bu sorunuzu yanıtlamam kciay değil, şu kadannı söyleyebilirim; sanıyorum en az yirmi yıl! — Teşekkür ederim Bütent Bey, başanlar dileriz! Uğur'la birtikte ayrıldık. Yıllardır düşünürüm. Yirmi yıll Yıl şimdi 1991, demek Büient Bey, daha üç yıl başbakan! O yön- den Büient Bey'in, 'An, iktidarda olsam" demesi yanlış! Yur- dagül Erkoca'nın Lüleburgaz'dan yazdığına göre Büient Bey "Ben muhalefete, muhalefetin çilesine alışığım, ama Türki- ye'nin önünde açılan oianaklan gördükçe 'ah, iktidarda olsam' diye avucumun içi kaşıniyor" demiş. Büient Bey'in avucu, SHP'nin oylartnı böleceği için kaşı- nıyordur... Biz. kocamaı bir mıvauız. karar Çiçekç Ho.15 T.C. ŞİŞLİİKİNCİ SULH CEZA MAHKEMESİ Esas No: 991/48 Karar No: 991/1033 HÜKÜM ÖZETI Davaa: K.H. Sanık: Ali Tekin, Şaban ve Fatma'dan olma, 24.4.1991 dofumlu, Sıvas, tmranlı, Karatekin Mah. Hane 9, cilt 003/01, sayfa 25'te nü- fusa kayıtb, evli, 4 çocuklu, okuryazar, sabıkasız, sucuk imalau ya- par, halen Ayazaga Atatürk Cad. No: 49'da mukim. Suç: Gıda Maddeleri Tüzüğü'ne muhalefet. Suç tarihi: 19.4.1990 Yukanda açık kimliği yazüı sanık Ali Tekin hakkında Gıda Mad- deleri Tüzüğü'ne muhalefet suçundan dolayı açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda: Sanığın suçu sabit görülerek 1593 sayılı yasanın 282. maddesi ge- reğince, 647 Sk. 4. maddesi gereğince 300.000 lira hafif para cezası ile tnahkûmiyetine ve samgın suça vasıta kıldığı meslek ve sanatının takdiren 7 gün tatiline, takdiren 7 gün işyerinin kapaulmasına, hü- kOm özetinin kapatma sUresi kadar işyerinin göze çarpan bir yerine asılmasına, karar kesinleştiginde hüküm özetinin Şişli C.Savcüığı'- na bildirilerek masrafı bilahare alınmak üzere gazetede yayımlanma- sına karar verilmiş ve mahkememiz karan kesinleşmiş olmakla hukOm özeti Uan olunur. 13.9.1991 Yazı tşl. Müd. Basın: 37409
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle