15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27EKİM 1991 HABERLER CUMHURİYET/3 NAMOGLU 21 yıldır hakemlik yapan Yusuf Namoğlu, milletvekilliği ile hakemliğin aynı anda yürümeyeceğini ve bu nedenle son bir kez sahaya çıktıktan sonra düdüğünü bırakacağını açıkhyor. Tüm spor camiasının sorunları Meclis gündemine getirmeye çahşacağını söyleyen Namoğlu, "öncelikle amatör sporlara eğileceğim. Çünkü profesyonel futbolun zaten seyircisi de destekçisi de var, ama sporun tabanı olan amatörlerle ilgilenen yok" diyor. ARİF KIZELYALIN Erken genel seçimkrde Meclis'e giren 450 milletvekili arasında bir de ûnlfl hakem var: Yusuf Namogla. Yülarca Türk tcindeki" yönctimi ik Sahalardan Meclis'e futboluna hizmet veren FIFA kokartlı hakemimiz arük sporun sorunlannı Meclis kOrsüsünde dilc getirecek. Istanbul 2. bolgeden ANAP adayı olan ve yaptığı sade kampanya ile Meclis'e giren Namoğlu, hakemlikle milletveküliğinin aynı anda yürümeyeceğini ve bu nedenle son bir kez daha sahaya çıktıktan sonra dudüğünu bırakacağını açıkladı. 1970 yüında soyunduğu hakemlikten aynlmanın kendisi için çok zor olduğunu, ancak bu sayede sporun sorunlanyla daha iyi bir biçimde ilgüenebileceğini vurgulayan Yusuf Namoğlu, "Kotay deffl, 21 yıl hskemlik yap, uluslararaa alaada mac yönet, jlmdi de knk. Anıı her isin bir som Tardır. Şimdi hafcemMgi bırmkıyor ve milletvekiBigine bafhyonm. Artık sporna her s o n u m ı MecUs'te t i ı f a i f ietirip çckti#m zorhütlan SON DÜDÜK 17 ARALIKTA — 17 anüıkta ArnavnUuk-lspanya Avrupa Ümitler Kupaa ma- çında görevlendirilen FIFA kokartlı hakemimiz Yusuf Namoğlu, bu maça çıktıktan sonra ttalyan Labello'nun ardındaa dünyadaki ikinci milletvekili-bakem olacak. yeai nesiUert yasatnuunaya diye konustu. UEFA tarafından 17 aralıkta Amavutluk - tspanya Avnıpa Ümitler Kupası maçında görevlendirildiğini ve bunun da son maçı olacağını kaydeden Namoğlu, bu maça çıktıktan sonra dünyadald 2. milletvekili hakem olacağını vurguladı. Italyan Labello'nun bir sflre önce Meclis'e girip maç yönettığini ve dünya literaturüne gectiğini söyleyen ünlü hakemimiz, "O zaman Labello ve ttalya'nm reklanu yapılnus ve •zu süre zihinlerden çıkmamıştı. Ben de tutyan meslektaşım gibi Türk hakeminin sesini duyunrak istiyornm" dedi. 10 yıldır Türkiye 1. liginde düdük çaldığuu ve bugüne kadar 43 uluslararası maç yönettiğini söyleyen Namoğlu, düdük çaldığı 2 maçı unutamıyor. Namoğlu hayatında büyük yer tutan bu iki maçı şöyle özetledi: "tik maç Almanya ile Sovyetkr Birligi arasında oynanıyordu. Tttrkier de maça büyük ilgi göstennişti. Maç bitimiade bem Alman bem de Türk seyircüer baaa büyük ilgi gösterdi. Beni neredeyse zorla Kölıı'e götünip misafir ettüer. O «••»—!« yaşanaa Törk-Alman düsaıaahgı da saald bo macta sona ermigti. Dİfer macım ise yiae Sovyeder'in ttaiya ile oyudıgı mactır. İtalya'daki bn nuçtan somra Türkiye'ye döamek içm kavaalamna g«Mİ|inMİe oradaki THY böro sefi boynuma sanbp bem agiıyor bem tesekkür eAyorda. 'Agabey, Italyanlar simdi beni omozlara atryorlar. Seoia ieia. Baaa geüp bafarüı yöaetimindea dolayı tesekkür ediyorlar dedi. Bu söder hâlfl kalagunda." Yusut Namoğlu, hakemliği sayesinde İstanbul 2. bölgede tahmininden fazla oy aJdığını da söyledi. Namoğlu, "taanryornm ki sadece partim için degfl beni taaryan bifcaier de secilmemde büyük roJ oynadı. Şlmdl Meclis'e girdim. Tim spor M I I " « » sonralannı MecUs gündemiae getirmeye calıaacagım. öacttikle amatör sporlara egUecegim. Çüakü profesyood ftrtbohın zaten seyircisi de var destekçisi de, ama sporan tabanı ofau amatörierle ilgfleaea yok. Oysa bir futboku semt sahasından çıkar. Ülkemizdeki ve tstanbol'daki semt sabalannm •rttınhnasını istiyonnn. Aynca profesyonel fntbol yasasındaki eksiklilüeri de gtdenaek için önerilerde bajanacagım" diye konustu. Namoğlu, politika ile olan ilgisini de açıklarken şöyle konustu: "Ben genclik nUanmda talebe cemiyetlerinde görev aidım. Isadamlan deraekleri, hakem deraekleri ve şimdi de aktif politika. tnsaflah medefim olan mtthendislik, menkul krymetler tsletmeciligi ve hakemlikteki gibi nületvekilliginde de başanlı olurum." FARALYALI Vitrinde kalmadımVitrin Ben vitrinde kalmadım, oturmadım. Dağ taş gezdim. İkinci Politika Profesyonelce yapılmah. Işin politika olmalı. Politika bölgede înönü gibi iktidara taüp bir genel başkana karşı, Işın Çelebi gibi korkulacak bir şey değil. Ama menfaat çatışmalarmdan dolayı korkuyor maddi imkânları olan bir bakana karşı mücadele ettim. işadamları. Ben aşağı yukarı işimi tasfiye ettim. Artık politika yapacağım. TÜREY KÖSE İZMÎR — DYP'nin 'vit- rin'deki isimle- rinden Genel Başkan Yar- dımcısı Ersin Faralyalı "Ben vitrinde kalmadım. Dağ taş gezdim. SHP Genel Baskanı Erdal tnönü ve eski Deviet Ba- kanı, korkunç maddi Imkiata- ra sahip Isın Çelebi'nin karşı- sında mücadele ettim. Bu böl- gede partimbirincioldu" diyor. Faralyalı halkın "RP ile is- biriiginden uzak durulmasını istedigini" vurguladı. DYP Genel Başkan Yardım- cısı Ersin Faralyalı 52 yaşında, lktisadi Ticari Bilimler Fakul- tesi mezunu. İki çocuğu var, simdi evli değil. Kartvizitinde "25 yıl EBSO medis üyeligi", "8, yıl EBSO Yönetim Kanüu Baskaahgı", "1.5 yıl Odalar Birligi Başkanlığı", "lktisadi Kalkınma Vakfı Yönetim Kn- rala üyebgi", "İki dönem TÜ- StAD Yönetim Kuruhı üyeUgi" gibi çeşitli sıfatlan var. Iş ya- şamı da oldukça renkli. Çiftçi- lik de yapmış, sanayicilik de. "Tabak keçi kılıyla işe başla- dım. Sonra deride 38 degisik kalem mal ihraç ettim. Ham deriden basla) arak akunıza ne gelirse" diyen Faralyalı artık isini küçültmüş. Politikacüığın "full-time" profesyonelce ya- pılması gerektiği kanısında. "tsin politika olmalı. Politika korkolacak bir sey degil. Ama meafaat catışmabnndan dola- yı işadamları korku>or. Ben asağı yukan işimi tasfiye ettim. Artık sadece politika ya- pacağım" diyor. Faralyalı artık "full-time" politikacı. öyJe ki kitap okuya- cak zamanı bile yok. "TV çık- tı çıkalı hiç oknyamıyornm. RENKLİ İŞ YAŞAMI -Ersin Faralyah'nın kartvizitinde 25 yıl EBSO meclis üyeligi, 8 yü EBSO Yönetim Knraln Başkanlığı, 1.5 >ıl Odalar Birligi Başkanlığı, lktisadi Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu uyeliği, iki donem TUSIAD Yönetim Kunılu uyeli ği gibi sıfatlar bulunuyor. Iş vaşamına tabak keçi kılıjla baş'.aj an Faralyalı deride 38 değişik mal ihraç etmiş.(ZAFER AKNAR) Zaten hiçbir zaman okuma- dım. Bir zamanlar, çok esldden macera romanlan falan okur- dum. Artık sadece ekonomiy- le ilgfli yayınlan oknyornm" diyor. Faralyalı sanayicilikten "full-time poHtikaahga" geçi- şini de "öteden beri fikriyat olarak Sayın Demirel'e yakın- dım. EBSO'nun bir gelenegi vardır. Orada hep dofrulan söyledik. Sonra da Dogrn Yol'a girdim. 25 yılbk iş haya- tımda bir birikim oldu, artık tecrnbelerimi politikada kul- lanmak istedim" sözleriyle açıkhyor. Partisinin îzmir'deki basarı- sını "sttrpriz" olarak görmü- yor. Faralyalı, "Ben vitrinde kalmadım, vitrinde oturma- dım. Da|, taş gezdim. İkinci bölgede Inönii gibi iktidara ta- Hp bir genel başkana karşı, Işın Çelebi gibi korkunç maddi ün- kânlan olan bir eski bakana karşı mucadeie ettim" diyor. FaraJyaiı seçim sonrası değer- lendirmeleri yaparken de özel- likle, "halkın RP ile işbirliğin- den uzak durulmasını istedi- ğini" vurguluyor. DYP Genel Başkan Yardım- cısı Ersin Faralyah, "Birçok va- atlerde bulundunuz. Bunlar ne kadar gerçekçiydi, kaynaklan var mıydı? Şimdi ne yapacak- sınız" sorumuza da şu yanıtı veriyor: — Vaatler aynen geçerlidir. Mesele koalisyon ortaklanmı- zın da bunlan kabul etmesidir. Memleketin haynna olan vaat- lerde koaUsyon ortagı ile anlas- mak mümkündiir. Vaatlerin bepsi besaba Idtaba dayamyor. Mesut Yıimaz, bu konnda TV'de demagoji yapü. Biz, 'yann yapacagız', demiyonız ki. Bu bir paket programdır. Biz bunu 4-5 senede yapanz. Sonra duruma göre bir dönem daha isteriz. MiUetten kopma- dan vaatler peyderpey yerine geürilir. Önce enflasyonu aşa- p çekmek, kamu finansman açıklannı aşağı çekmek lazım- dir. Bunlan yapınca kaynak kendiliginden gelir. 500 gün de makul bir süredir. Enflasyon birdenbire inecek degil. Ama 500 gün sonra vatandaş kendi- ni daba rahat bissedecek. Va- atler yann yapılacak şeyler de- ğil, hedeflerdir." Ersin Faralyalı, "kendisi de bir sanayid" olduğundan sana- yicüerin sorunlannı büiyor ve "Artık sanayicüigin enayilik olmadığını gostermemiz la- nm" diyor. Bu nasıl olacak? Sanayiciye yeni teşvikler veri- lecek mi? Faralyalı bu sorula- ra, "Teşviklerin seiektif bazda otanası gerekiyor, firma bazın- da degfl, sektör bazında olma- lı. En büyük teşvik, sanayicinin önünü görebflmesidir, istikrar- dır. Aynca sanayid işadamı ekonomide demokrasi ister. KendisiyleflgOikararlann ken- disbje danışıiarak «iınma^ını is- ter. Bunlar saglanacak" yanı- tını veriyor. Faralyalı Meclis'te sanayici- lerin sonınlanna sahip cıkacak. Izmir'in sorunlanna, gerileyen tzmir'e canlılık kazandırmak ve METAŞ'a yeniden hayatiyet kazandırmak konusundaki va- atlerini de unutmadığını sözle- rine ekliyor. Kayınpeder sağolsunHAKAJV AYGÜN ANKARA — TBMM'ye yeniden gir- meyi başaran ANAP Ankara Milletvekili Mehmet Sagdıç, "TBMM'nin en varsd damadı" unvanı- na sahip. Kayınpederi Aga Ceyian, Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın yakın dostu. öylesıne yakın ki özal, yaz ta- tülerini Ceylan'ın tatil köyü Simena'da geçiriyor. Özal, secim zamanı da Sağ- dıç'ın bölgesine uğramadan edemiyor. Ceylan Inşaat'ın Gaziosmanpasa'daki genel merkezinde görüştüğümüz Sağdıç, 10 milyarlık seçim kampanyası yuruttü- ğünü yalanlıyor. Starl'e reklam veren sa- yıh adaylardan olan Sağdıç'a göre kam- panyanın mahyeti taş catlasa 700-800 milyon. Kayınpeder desteğini inkâr et- meyen Sağdıç, "tnsan evladına yardım eünez mi? Etmese zorla ettirirdim" di- ye konu^uyor. Sağdıç'a ilk sorumuz şöyle: — Bes yıida mületvekill^inden ala- cagınız maaş, seçim giderini karşılamı- yor. MüBetvekilliginin neresi tatlı? SAGDIÇ — Maddi tarafı yok. Çeki- ciliği nereden geliyor, hâlâ kestirmiş de- ğilim. 1983'te milletvekili olmadan ön- ce de yine Mercedes'e biniyordum. Yi- ne özel şoförüm vardı. Silah ruhsatım da vardı. Havaalanmda şeref salonun- dan yine geciyordum. Eşimiz, dosrumuz çok. Bunlann hiçbiri benim için cazip değil. Deviet dairelerinde kapılar, biraz daha kolay acılıyor. Belki biraz ondan. — İş takipçiliği yapan milletvekilkri var. Siz de bunlardan nusınız? SAĞDIÇ — Bakın Ceylan Insaat AP, CHP dönemlerinde olduğu gibi askeri dönernde de ANAP dönerhinde de iha- leler almışür. Benim bunlarla ilgim yok. Ama Ceylan tnşaat'm işleri nasıl takip edilir? Sadece normal bir vatandaş ola- rak duşünün. Istihkakını hak etmiş, bir ay içinde ödenmesi gerekiyor, ama ödemnemiş. İki ay gecmiş. Gider, öden- mesini sağlamaya çalışırım. Yasal çer- çevenin dışına çıkılmadıkça Ağa Cey- lan'ın da başka fırmanın da iş takibini yapanm. — Seçim kampanyasuıda maddiyatm rolü ne kadar? SACDIÇ — Bakın, halk tarafından sevilmek kadar para da önemli. Yalnız- ca biriyle otoıuyor. Hele geniş bir seçim çevresınde kampanya tamamen paraya bağlı. Starl'e yaklaşık 150 milyon lira reklam parası verdik. Yapürdığımız pan- kartlar, afışler, posterler ve tişörtler için de bir hayli para gitti. Harcadığım pa- ra 500-600 milyon da olabilir. 700-800 de. Allah, kayınpedere uzun ömür ver- sin. Sayesinde oldu. — Banka besabınu ne durumda? SAĞDIÇ — Vallahi bir 150-200 mil- yon daha kalmıştır. — Zenginliğiniz damathktan mı ge- liyor? SAĞDIÇ — Biz, aslen Diyarbakırh- yız. Zazayız. Bu dil, Kürtçeye benzer. Ben, hem Kûrtçe hem Zazaca biliyo- rum. Büyük kızlanm da biür. Ağa Cey- kn ile benim peder öz amcaoğlu. Kay- nanam da teyzem olur. Diyarbakır'da zaten ortak iş yaparlardı, bizim peder- le kayınpeder. Şimdi de beraberiz. Be- nim şu anda Ankara ve Didim'de dört evim, altunda Mercedesim var. Diyar- bakır'da da gelir getinneyen, ancak de- ğeri yüksek araziler, tarlalar var. Tkbii Ceylan Inşaat da her ne kadar ortak ol- masak da bizim sayılır. — Siz Kürt kökenlisiniz. Aynca ila- hiyatçısınız. Dini ve etnik görüşleriniz nelerdir? SAĞDIÇ — Namazında niyazında- yun. Ama bana, 20. asnn ilahiyatcısı di- yebilirsiniz. öyle Refahçüar gibi fana- tik değilim. Zazalığa gelince, o konuda biz, hiç kötü niyetli değilizdir. öyle ay- n bir ulusmuş filan gibi bakmıyoruz. Bu konuları yurtdışında istismar edenler var. — Özal'dan destek gördüğünüz söy- leniyor? SAĞDIÇ — Sayın Özal'ın isteğiyle 1983'te milletvekili olmuştum. Zaman içinde saygımız, sevgimiz arttı. Sayın Özal da bizi destekliyor olabilir tabii. Ama bizim bölgeye gelip çalışması ol- madı. Sadece Siteler'e bir ziyareti oldu. Yoksa gelip benim için konuşmadı. Ama tahmin ediyonım, gönülden o da benim secilmemi istedi. — Seçilmeden önce bol vaadde bu- lunmuştunuz.» SAGDIÇ — Şimdi muhalefetteyiz. Bizim Altındağ ile Mamak'ın sorunla- n çok fazla. lktidar olacak arkadaşlar bizi engellemezlerse eUmizden gelen hiz- meti göturmeye çalışınz. Ama kendi ba- şuna okul ya da sağlık ocağı yaptıracak gücüm yok. DUNİADA BUGUN ALİSİRMEN SHP'deki Bozukluk Yapısaldır... 20 Ekim seçimlerine birkaç gün kala kılı kırk yaran bir ar- kadaşım, SHP'ye oy vereceğini, fakat bölgesindeki listenin ön sıraJarındakilerini gözünün tutmadığını, hiç değilse biri- ne tercih oyj kullanmak istedtğini, bunun için tüm adayları teker teker soruşturduğunu söyiedi ve ekledi: —Ama inan, tercih edecek bir kişı bile bulamadım. —Serti anlryorum diye yanıtladım arkadaşımı, bu seçim bi- raz da soyut. SHP'nin gerçekleştirmeyi vaat ettiği demokra- tik programa veriyoruz oyumuzu. Durum acıydı. Bilinçli bir sosyal demokrat, SHP'de gönül rahatiığıyia oy verecek aday bulamıyordu. Oysa görünüşe göre bu adaylar en demokratik yöntem- lerle belirtenmişlerdi. Eğer SHP'nin yapısal bozukluğu olmamış olsaydı, belki de böyle bir sonuçla karşılaşmayacaktık. Ne var ki SHP, tabandan bozuktu. Aday adaylarının saptanması, görünüşte demokratik se- çimlerie gerekleşiyordu. Gerçekte ise karmakarışık delege yazımı yüzünden her şey bırbirine girmişti. SHP'nin 1987 seçimlerinde İçel'in bir bölgesinde aldtğı oy, partinin kayıtlı üye sayısından azdı. Yine 1987 seçimlerinde Siirt'in Kozluk ılçesinde SHP, kayıtlı üye sayısından az oy al- mıştı. Arkadasımız Celal Başlangıç eskıden Hakkân'nın şimdi Şırnak'ın ilçesi olan Uludere'nın Andaç köyü eski muhtan Agrt ölmez'in öyküsünü şöyle anlatıyordu: —Bu adam son zamanlarda, Mersın'e gidip gelir oldu. An- daç'ta ANAP'lı olan Agrt, Mersin'de SHP delegesiymiş me- ğer. Parti içi iktidar kaygasında destek olsun diye her geleni üye kaydeden, bir gün bile partinin kapısını açmayanı dele- ge yapanlar yüzünden (bu delege olayını yeri geldikçe daha başka örneklerle de yazacağız) ytllar sonra partiyi tabandan hasta hale sokmuşlardı. Son seçimlerden önce, bazı yerler- dekı üye yazımının sağlıksızlığı nedeniyle, aday kadrosunu sağlamlaştırmak için, inönü yandaşJarının ortaya sürdüğü is- t9kler, Baykalcılar'ın direnışi yüzünden etkisiz kalmamış mıy- dı? SHP'den önce CHP'nin de en büyük sorunlanndan biri, sağlıksız aday yazımı değil mıydi? Şimdi SHP içindeki hangı kanat çıkıp da bu konuda köklü önlemler için kollarını sıvadığını soyleyebilir? Dünyanın hangı ciddi sosyal demokrat partisinde böylesi- ne okus pokuslu bir üye yazımı yöntemi vardır? Dünyanın hangı sosyal demokrat partisine insanlar ellerini kollannı sai- layarak girip bir anda üye oluriar? SHP'nin bu bozukluğudur ki, delege tabanının etnik, mez- hepsel bir yapıya bürünmesine neden olmuştur. SHP'nin bu bozukluğudur ki delege tabanını, asıl sosyal demokrat politikalann oluşturulacağı büyük kentterde, gece- kondu matyalarını da içeren kondu-kentii kuşatması tçine sok- muştur. SHP'nin delege tabanındaki bu bozukluğun büyük kent belediyelerinin başarısıztığındaki etkisi nasıl görmezden ge- linir? SHP'nin delege tabanının bu bozukluğu, delege kamuo- yu ile potansıyel seçmen kamuoyu arasındaki uyumsuzlu- ğu doğurmuş, seçilen adaylar seçmenin desteğini kazana- mamıştır. SHP'nin tabanındaki bu bozukluktur ki, büyük kentlerde küçük küçük köşeyi dönmeyi düşünen kondu kentçi açıkgöz- lerin dışında, gerçekten sosyal demokrat poiitikalan ürete- cek kişilerin partide var olmalarını ya da yükselmelerini en- gellemiştir. Ve SHP tabanındaki bu bozukluk, SHP'nin ömeğin İstan- bul.'un gecekondu semtlerinden biri dışında tümünde ANAP ile Refah'a seçimleri kaptırmasına neden olmuştur. Etnik koalisyonlar SHP'nin Istanbul'da o etnik gruptardan oy almasını bile sağlayamamıştır. Tabandaki hastalık budur. Şlmdı bu hastalığı görmeyip, ona umar aramayıp, "Bizi Ecevit bcldü" dıyerek tesellı aramanın anlamı yokiur. Evet, Ecevit SHP oylarını bölmüştür. Özellıkle Batı bölge- lerinde ve İzmir ile Istanbul'da DSP faktörü olmasaydı SHP, milletvekilliklerinin büyük çoğunluğunu kazanırdı. Ama bu durum gerceği görmeyi engellememeli. SHP, bu seçimde geçen seçimde aldığı kendi oylarını da yıtirmistir ve toplam olarak sol, Türkiye çapında da, büyük kentlerde de oy yitirmis bulunmaktadır. Bir gerçeği daha görmek gerek: 20 Ekim seçimlerinde Bü- lent Bey Partisine oy verenler salt 'bölücü' Ecevıt'in oyunu- nadüştüklerı için mı böyle davranmışlardır? Yoksa SHP'nin bu yapısal bozukluğuna duyulan ısyan da mı bu sonucu sağ- lamıştır? Bu soruyu sağlıklı olarak sorup, sağduyu iie düşünmekte yarar vardır. Aynı şekilde, barajı güç bela aşabilen Bûlent Bey'in kişi- sel hırslannı, bencilliğini görmekie birlikte, SHP'ye yöneltti- ği eleştırilerde haklı yanlar olup olmadığını da sosyal demok- ratlar kendi kendilerıne düşünmelidirler. Bizim Ecevit'e yönelttiğımiz elestinler, bir yanlışı, başka bir yanlışla düzeltmeye kalkmasından ve hastalıkları gidermeyi iki kişilik Ecevit partisi yöntemiyle denemesindendir. SHP'nin tabanındaki bu hastalığın yanı sıra İnönücüler de Baykalcılar da birbirlerıne yönerttikleri eleştirilerde haklıdır- lar. Gerçekten de Baykal'ın SHP'de 'İç Ecevit' rolünü üstle- nerek partinin uzlaşmaz bir kumluş olduğu düşüncesini, ka- muoyu nda yaygınlaştırdığı doğrudur. Gerçekten de Erdal Bey'in kamuoyuna, partisiyle ilgili me- sajları yeterince yansıtamadığı, en haklı davranışlannı bile gerektiği gibi anlatamadığı doğrudur. Gerçekten de İnönü'nün yaratıcı, üretici bir kadroyu oluş- turamadığı doğrudur. Gerçekten de bugün işbaşındaki yönetimi kıyasıya eleşti- ren Sayın Günay'ın, İnönü'nün kendi kadrosunu kurmasına, seçime çeyrek kala, uyum içinde çahşacağını söylediği bir genel sekreteri seçmesine bile karşı çıktığı doğrudur. Gerçekten de, SHP'nin propaganda etkinliklerınde Sayın Günay'ın bir numara olduğu ve başarısızlıkta en büyük pay- lardan bırine sahip bulunduğu doğrudur. Gerçekten de büyük kent belediyelerinin basarısızlıklan- nın seçimde, birinci derecede olmasa da rol oynadığı doğ- rudur. Ama bütün bu gerçekler, temel sorunun yanında ikinci de- recede etkenlerdir. SHP, temel bozukluğuna umar bulmadıkça, yeniden da- ha sağlıklı bir yapılanmaya ulaşmadıkça ne İnönü ne Baykal ne Günay ne de bir başkasıyla iktidara yürüyebilir. Bu arada ktsır sen ben çekişmeleri sürdürülürse bir de Tûrkiye'de ye- ni bir MC'nin iktidar olmasının vebali SHP'nin sırtına yükle- necek, örgüt bu tarihi vebalin altından da kalkamayacaktır. KlSA KISA SAĞDIÇ — Namazında niya- zındayım, ama Refahçılar gibi fanaük degilim. • Sağlık personelinin yılbaşındaki geçici görevlendirmelerine karşı çıkan tzmir Tabip Odası'mn başkan ve iki yöneticisine Sağhk Bakanlığınca, üç yıl kademe ilerlemesinin durdurulması, maaş kesiimesi cezası verildi. Izmir Deviet Hastanesi'nde görevh' olan Tabip Odası'mn Başkanı Doç. Dr. Ahmet Karaman, Genel Sekreteri Dr. Semih Semih ile yönetim kurulu üyesi Dr. Dilek Gürdal'ın haklarındaki disiplin cezası uygulamaya konulurken, yine İzmir Deviet Hastanesi'nde döner sermaye primlerinin eşitsiz dagılımını geçen hafta içinde protesto eden 100'ü aşkm sağlık personeli hakkında da idari soruşturma başlatıldı. • Gaziantep-Şanlıurfa karayolunda meydana gelen trafik kazasında 5 kişi öldu, 2 kişi de ağır yaralandı. Mevlüt Katırcı'nın (32) kullandığı 27 KV 481 plakalı özel otomobille Akm Aslan'm (34) kullandığı 27 FZ 906 plakalı kamyon hatalı sollama nedeniyle çarpıştı. Kazada otomobilde bulunan Berna Katırcı (8), Burak Katırcı (9), Muzeyyen Katırcı (32), Nadide Barutçu (40), Sıbel Barutçu (18) yaşamlarmı yitirdi, otomobil surucüsu Mevlüt Katırcı (32) ile Zülfiye Barutçu (30) ağır yaralandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle