Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
27EKİM 1991 HABERLER CUMHURİYET/3
NAMOGLU
21 yıldır hakemlik yapan Yusuf
Namoğlu, milletvekilliği ile
hakemliğin aynı anda
yürümeyeceğini ve bu nedenle
son bir kez sahaya çıktıktan
sonra düdüğünü bırakacağını
açıkhyor.
Tüm spor camiasının sorunları
Meclis gündemine getirmeye
çahşacağını söyleyen Namoğlu,
"öncelikle amatör sporlara
eğileceğim. Çünkü profesyonel
futbolun zaten seyircisi de
destekçisi de var, ama sporun
tabanı olan amatörlerle ilgilenen
yok" diyor.
ARİF KIZELYALIN
Erken genel seçimkrde Meclis'e
giren 450 milletvekili arasında bir
de ûnlfl hakem var: Yusuf
Namogla. Yülarca Türk
tcindeki" yönctimi ik
Sahalardan Meclis'e
futboluna
hizmet veren FIFA kokartlı hakemimiz arük
sporun sorunlannı Meclis kOrsüsünde dilc
getirecek.
Istanbul 2. bolgeden ANAP adayı olan ve
yaptığı sade kampanya ile Meclis'e giren
Namoğlu, hakemlikle milletveküliğinin aynı
anda yürümeyeceğini ve bu nedenle son bir
kez daha sahaya çıktıktan sonra dudüğünu
bırakacağını açıkladı. 1970 yüında
soyunduğu hakemlikten aynlmanın kendisi
için çok zor olduğunu, ancak bu sayede
sporun sorunlanyla daha iyi bir biçimde
ilgüenebileceğini vurgulayan Yusuf
Namoğlu, "Kotay deffl, 21 yıl hskemlik
yap, uluslararaa alaada mac yönet, jlmdi de
knk. Anıı her isin bir som Tardır. Şimdi
hafcemMgi bırmkıyor ve milletvekiBigine
bafhyonm. Artık sporna her s o n u m ı
MecUs'te t i ı f a i f ietirip çckti#m zorhütlan
SON DÜDÜK 17 ARALIKTA — 17 anüıkta ArnavnUuk-lspanya Avrupa Ümitler Kupaa ma-
çında görevlendirilen FIFA kokartlı hakemimiz Yusuf Namoğlu, bu maça çıktıktan sonra ttalyan
Labello'nun ardındaa dünyadaki ikinci milletvekili-bakem olacak.
yeai nesiUert yasatnuunaya
diye konustu.
UEFA tarafından 17 aralıkta Amavutluk -
tspanya Avnıpa Ümitler Kupası maçında
görevlendirildiğini ve bunun da son maçı
olacağını kaydeden Namoğlu, bu maça
çıktıktan sonra dünyadald 2. milletvekili
hakem olacağını vurguladı. Italyan
Labello'nun bir sflre önce Meclis'e girip maç
yönettığini ve dünya literaturüne gectiğini
söyleyen ünlü hakemimiz, "O zaman
Labello ve ttalya'nm reklanu yapılnus ve
•zu süre zihinlerden çıkmamıştı. Ben de
tutyan meslektaşım gibi Türk hakeminin
sesini duyunrak istiyornm" dedi.
10 yıldır Türkiye 1. liginde düdük çaldığuu
ve bugüne kadar 43 uluslararası maç
yönettiğini söyleyen Namoğlu, düdük çaldığı
2 maçı unutamıyor. Namoğlu hayatında
büyük yer tutan bu iki maçı şöyle özetledi:
"tik maç Almanya ile Sovyetkr Birligi
arasında oynanıyordu. Tttrkier de maça
büyük ilgi göstennişti. Maç bitimiade bem
Alman bem de Türk seyircüer baaa büyük
ilgi gösterdi. Beni neredeyse zorla Kölıı'e
götünip misafir ettüer. O «••»—!« yaşanaa
Törk-Alman düsaıaahgı da saald bo macta
sona ermigti. Dİfer macım ise yiae
Sovyeder'in ttaiya ile oyudıgı mactır.
İtalya'daki bn nuçtan somra Türkiye'ye
döamek içm kavaalamna g«Mİ|inMİe oradaki
THY böro sefi boynuma sanbp bem agiıyor
bem tesekkür eAyorda. 'Agabey, Italyanlar
simdi beni omozlara atryorlar. Seoia ieia.
Baaa geüp bafarüı yöaetimindea dolayı
tesekkür ediyorlar dedi. Bu söder hâlfl
kalagunda."
Yusut Namoğlu, hakemliği sayesinde
İstanbul 2. bölgede tahmininden fazla oy
aJdığını da söyledi. Namoğlu, "taanryornm
ki sadece partim için degfl beni taaryan
bifcaier de secilmemde büyük roJ oynadı.
Şlmdl Meclis'e girdim. Tim spor M I I " « »
sonralannı MecUs gündemiae getirmeye
calıaacagım. öacttikle amatör sporlara
egUecegim. Çüakü profesyood ftrtbohın
zaten seyircisi de var destekçisi de, ama
sporan tabanı ofau amatörierle ilgfleaea
yok. Oysa bir futboku semt sahasından
çıkar. Ülkemizdeki ve tstanbol'daki semt
sabalannm •rttınhnasını istiyonnn. Aynca
profesyonel fntbol yasasındaki eksiklilüeri de
gtdenaek için önerilerde bajanacagım" diye
konustu.
Namoğlu, politika ile olan ilgisini de
açıklarken şöyle konustu: "Ben genclik
nUanmda talebe cemiyetlerinde görev aidım.
Isadamlan deraekleri, hakem deraekleri ve
şimdi de aktif politika. tnsaflah medefim
olan mtthendislik, menkul krymetler
tsletmeciligi ve hakemlikteki gibi
nületvekilliginde de başanlı olurum."
FARALYALI Vitrinde kalmadımVitrin Ben vitrinde kalmadım, oturmadım. Dağ taş gezdim. İkinci Politika Profesyonelce yapılmah. Işin politika olmalı. Politika
bölgede înönü gibi iktidara taüp bir genel başkana karşı, Işın Çelebi gibi korkulacak bir şey değil. Ama menfaat çatışmalarmdan dolayı korkuyor
maddi imkânları olan bir bakana karşı mücadele ettim. işadamları. Ben aşağı yukarı işimi tasfiye ettim. Artık politika yapacağım.
TÜREY KÖSE
İZMÎR —
DYP'nin 'vit-
rin'deki isimle-
rinden Genel
Başkan Yar-
dımcısı Ersin Faralyalı "Ben
vitrinde kalmadım. Dağ taş
gezdim. SHP Genel Baskanı
Erdal tnönü ve eski Deviet Ba-
kanı, korkunç maddi Imkiata-
ra sahip Isın Çelebi'nin karşı-
sında mücadele ettim. Bu böl-
gede partimbirincioldu" diyor.
Faralyalı halkın "RP ile is-
biriiginden uzak durulmasını
istedigini" vurguladı.
DYP Genel Başkan Yardım-
cısı Ersin Faralyalı 52 yaşında,
lktisadi Ticari Bilimler Fakul-
tesi mezunu. İki çocuğu var,
simdi evli değil. Kartvizitinde
"25 yıl EBSO medis üyeligi",
"8, yıl EBSO Yönetim Kanüu
Baskaahgı", "1.5 yıl Odalar
Birligi Başkanlığı", "lktisadi
Kalkınma Vakfı Yönetim Kn-
rala üyebgi", "İki dönem TÜ-
StAD Yönetim Kuruhı üyeUgi"
gibi çeşitli sıfatlan var. Iş ya-
şamı da oldukça renkli. Çiftçi-
lik de yapmış, sanayicilik de.
"Tabak keçi kılıyla işe başla-
dım. Sonra deride 38 degisik
kalem mal ihraç ettim. Ham
deriden basla) arak akunıza ne
gelirse" diyen Faralyalı artık
isini küçültmüş. Politikacüığın
"full-time" profesyonelce ya-
pılması gerektiği kanısında.
"tsin politika olmalı. Politika
korkolacak bir sey degil. Ama
meafaat catışmabnndan dola-
yı işadamları korku>or. Ben
asağı yukan işimi tasfiye ettim.
Artık sadece politika ya-
pacağım" diyor.
Faralyalı artık "full-time"
politikacı. öyJe ki kitap okuya-
cak zamanı bile yok. "TV çık-
tı çıkalı hiç oknyamıyornm.
RENKLİ İŞ YAŞAMI -Ersin Faralyah'nın kartvizitinde 25 yıl EBSO meclis üyeligi, 8 yü EBSO Yönetim Knraln Başkanlığı,
1.5 >ıl Odalar Birligi Başkanlığı, lktisadi Kalkınma Vakfı Yönetim Kurulu uyeliği, iki donem TUSIAD Yönetim Kunılu uyeli
ği gibi sıfatlar bulunuyor. Iş vaşamına tabak keçi kılıjla baş'.aj an Faralyalı deride 38 değişik mal ihraç etmiş.(ZAFER AKNAR)
Zaten hiçbir zaman okuma-
dım. Bir zamanlar, çok esldden
macera romanlan falan okur-
dum. Artık sadece ekonomiy-
le ilgfli yayınlan oknyornm"
diyor. Faralyalı sanayicilikten
"full-time poHtikaahga" geçi-
şini de "öteden beri fikriyat
olarak Sayın Demirel'e yakın-
dım. EBSO'nun bir gelenegi
vardır. Orada hep dofrulan
söyledik. Sonra da Dogrn
Yol'a girdim. 25 yılbk iş haya-
tımda bir birikim oldu, artık
tecrnbelerimi politikada kul-
lanmak istedim" sözleriyle
açıkhyor.
Partisinin îzmir'deki basarı-
sını "sttrpriz" olarak görmü-
yor. Faralyalı, "Ben vitrinde
kalmadım, vitrinde oturma-
dım. Da|, taş gezdim. İkinci
bölgede Inönii gibi iktidara ta-
Hp bir genel başkana karşı, Işın
Çelebi gibi korkunç maddi ün-
kânlan olan bir eski bakana
karşı mucadeie ettim" diyor.
FaraJyaiı seçim sonrası değer-
lendirmeleri yaparken de özel-
likle, "halkın RP ile işbirliğin-
den uzak durulmasını istedi-
ğini" vurguluyor.
DYP Genel Başkan Yardım-
cısı Ersin Faralyah, "Birçok va-
atlerde bulundunuz. Bunlar ne
kadar gerçekçiydi, kaynaklan
var mıydı? Şimdi ne yapacak-
sınız" sorumuza da şu yanıtı
veriyor:
— Vaatler aynen geçerlidir.
Mesele koalisyon ortaklanmı-
zın da bunlan kabul etmesidir.
Memleketin haynna olan vaat-
lerde koaUsyon ortagı ile anlas-
mak mümkündiir. Vaatlerin
bepsi besaba Idtaba dayamyor.
Mesut Yıimaz, bu konnda
TV'de demagoji yapü. Biz,
'yann yapacagız', demiyonız
ki. Bu bir paket programdır.
Biz bunu 4-5 senede yapanz.
Sonra duruma göre bir dönem
daha isteriz. MiUetten kopma-
dan vaatler peyderpey yerine
geürilir. Önce enflasyonu aşa-
p çekmek, kamu finansman
açıklannı aşağı çekmek lazım-
dir. Bunlan yapınca kaynak
kendiliginden gelir. 500 gün de
makul bir süredir. Enflasyon
birdenbire inecek degil. Ama
500 gün sonra vatandaş kendi-
ni daba rahat bissedecek. Va-
atler yann yapılacak şeyler de-
ğil, hedeflerdir."
Ersin Faralyalı, "kendisi de
bir sanayid" olduğundan sana-
yicüerin sorunlannı büiyor ve
"Artık sanayicüigin enayilik
olmadığını gostermemiz la-
nm" diyor. Bu nasıl olacak?
Sanayiciye yeni teşvikler veri-
lecek mi? Faralyalı bu sorula-
ra, "Teşviklerin seiektif bazda
otanası gerekiyor, firma bazın-
da degfl, sektör bazında olma-
lı. En büyük teşvik, sanayicinin
önünü görebflmesidir, istikrar-
dır. Aynca sanayid işadamı
ekonomide demokrasi ister.
KendisiyleflgOikararlann ken-
disbje danışıiarak «iınma^ını is-
ter. Bunlar saglanacak" yanı-
tını veriyor.
Faralyalı Meclis'te sanayici-
lerin sonınlanna sahip cıkacak.
Izmir'in sorunlanna, gerileyen
tzmir'e canlılık kazandırmak
ve METAŞ'a yeniden hayatiyet
kazandırmak konusundaki va-
atlerini de unutmadığını sözle-
rine ekliyor.
Kayınpeder sağolsunHAKAJV AYGÜN
ANKARA —
TBMM'ye yeniden gir-
meyi başaran ANAP
Ankara Milletvekili
Mehmet Sagdıç,
"TBMM'nin en varsd damadı" unvanı-
na sahip. Kayınpederi Aga Ceyian,
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın yakın
dostu. öylesıne yakın ki özal, yaz ta-
tülerini Ceylan'ın tatil köyü Simena'da
geçiriyor. Özal, secim zamanı da Sağ-
dıç'ın bölgesine uğramadan edemiyor.
Ceylan Inşaat'ın Gaziosmanpasa'daki
genel merkezinde görüştüğümüz Sağdıç,
10 milyarlık seçim kampanyası yuruttü-
ğünü yalanlıyor. Starl'e reklam veren sa-
yıh adaylardan olan Sağdıç'a göre kam-
panyanın mahyeti taş catlasa 700-800
milyon. Kayınpeder desteğini inkâr et-
meyen Sağdıç, "tnsan evladına yardım
eünez mi? Etmese zorla ettirirdim" di-
ye konu^uyor.
Sağdıç'a ilk sorumuz şöyle:
— Bes yıida mületvekill^inden ala-
cagınız maaş, seçim giderini karşılamı-
yor. MüBetvekilliginin neresi tatlı?
SAGDIÇ — Maddi tarafı yok. Çeki-
ciliği nereden geliyor, hâlâ kestirmiş de-
ğilim. 1983'te milletvekili olmadan ön-
ce de yine Mercedes'e biniyordum. Yi-
ne özel şoförüm vardı. Silah ruhsatım
da vardı. Havaalanmda şeref salonun-
dan yine geciyordum. Eşimiz, dosrumuz
çok. Bunlann hiçbiri benim için cazip
değil. Deviet dairelerinde kapılar, biraz
daha kolay acılıyor. Belki biraz ondan.
— İş takipçiliği yapan milletvekilkri
var. Siz de bunlardan nusınız?
SAĞDIÇ — Bakın Ceylan Insaat AP,
CHP dönemlerinde olduğu gibi askeri
dönernde de ANAP dönerhinde de iha-
leler almışür. Benim bunlarla ilgim yok.
Ama Ceylan tnşaat'm işleri nasıl takip
edilir? Sadece normal bir vatandaş ola-
rak duşünün. Istihkakını hak etmiş, bir
ay içinde ödenmesi gerekiyor, ama
ödemnemiş. İki ay gecmiş. Gider, öden-
mesini sağlamaya çalışırım. Yasal çer-
çevenin dışına çıkılmadıkça Ağa Cey-
lan'ın da başka fırmanın da iş takibini
yapanm.
— Seçim kampanyasuıda maddiyatm
rolü ne kadar?
SACDIÇ — Bakın, halk tarafından
sevilmek kadar para da önemli. Yalnız-
ca biriyle otoıuyor. Hele geniş bir seçim
çevresınde kampanya tamamen paraya
bağlı. Starl'e yaklaşık 150 milyon lira
reklam parası verdik. Yapürdığımız pan-
kartlar, afışler, posterler ve tişörtler için
de bir hayli para gitti. Harcadığım pa-
ra 500-600 milyon da olabilir. 700-800
de. Allah, kayınpedere uzun ömür ver-
sin. Sayesinde oldu.
— Banka besabınu ne durumda?
SAĞDIÇ — Vallahi bir 150-200 mil-
yon daha kalmıştır.
— Zenginliğiniz damathktan mı ge-
liyor?
SAĞDIÇ — Biz, aslen Diyarbakırh-
yız. Zazayız. Bu dil, Kürtçeye benzer.
Ben, hem Kûrtçe hem Zazaca biliyo-
rum. Büyük kızlanm da biür. Ağa Cey-
kn ile benim peder öz amcaoğlu. Kay-
nanam da teyzem olur. Diyarbakır'da
zaten ortak iş yaparlardı, bizim peder-
le kayınpeder. Şimdi de beraberiz. Be-
nim şu anda Ankara ve Didim'de dört
evim, altunda Mercedesim var. Diyar-
bakır'da da gelir getinneyen, ancak de-
ğeri yüksek araziler, tarlalar var. Tkbii
Ceylan Inşaat da her ne kadar ortak ol-
masak da bizim sayılır.
— Siz Kürt kökenlisiniz. Aynca ila-
hiyatçısınız. Dini ve etnik görüşleriniz
nelerdir?
SAĞDIÇ — Namazında niyazında-
yun. Ama bana, 20. asnn ilahiyatcısı di-
yebilirsiniz. öyle Refahçüar gibi fana-
tik değilim. Zazalığa gelince, o konuda
biz, hiç kötü niyetli değilizdir. öyle ay-
n bir ulusmuş filan gibi bakmıyoruz. Bu
konuları yurtdışında istismar edenler
var.
— Özal'dan destek gördüğünüz söy-
leniyor?
SAĞDIÇ — Sayın Özal'ın isteğiyle
1983'te milletvekili olmuştum. Zaman
içinde saygımız, sevgimiz arttı. Sayın
Özal da bizi destekliyor olabilir tabii.
Ama bizim bölgeye gelip çalışması ol-
madı. Sadece Siteler'e bir ziyareti oldu.
Yoksa gelip benim için konuşmadı.
Ama tahmin ediyonım, gönülden o da
benim secilmemi istedi.
— Seçilmeden önce bol vaadde bu-
lunmuştunuz.»
SAGDIÇ — Şimdi muhalefetteyiz.
Bizim Altındağ ile Mamak'ın sorunla-
n çok fazla. lktidar olacak arkadaşlar
bizi engellemezlerse eUmizden gelen hiz-
meti göturmeye çalışınz. Ama kendi ba-
şuna okul ya da sağlık ocağı yaptıracak
gücüm yok.
DUNİADA BUGUN
ALİSİRMEN
SHP'deki Bozukluk
Yapısaldır...
20 Ekim seçimlerine birkaç gün kala kılı kırk yaran bir ar-
kadaşım, SHP'ye oy vereceğini, fakat bölgesindeki listenin
ön sıraJarındakilerini gözünün tutmadığını, hiç değilse biri-
ne tercih oyj kullanmak istedtğini, bunun için tüm adayları
teker teker soruşturduğunu söyiedi ve ekledi:
—Ama inan, tercih edecek bir kişı bile bulamadım.
—Serti anlryorum diye yanıtladım arkadaşımı, bu seçim bi-
raz da soyut. SHP'nin gerçekleştirmeyi vaat ettiği demokra-
tik programa veriyoruz oyumuzu.
Durum acıydı. Bilinçli bir sosyal demokrat, SHP'de gönül
rahatiığıyia oy verecek aday bulamıyordu.
Oysa görünüşe göre bu adaylar en demokratik yöntem-
lerle belirtenmişlerdi.
Eğer SHP'nin yapısal bozukluğu olmamış olsaydı, belki de
böyle bir sonuçla karşılaşmayacaktık.
Ne var ki SHP, tabandan bozuktu.
Aday adaylarının saptanması, görünüşte demokratik se-
çimlerie gerekleşiyordu. Gerçekte ise karmakarışık delege
yazımı yüzünden her şey bırbirine girmişti.
SHP'nin 1987 seçimlerinde İçel'in bir bölgesinde aldtğı oy,
partinin kayıtlı üye sayısından azdı. Yine 1987 seçimlerinde
Siirt'in Kozluk ılçesinde SHP, kayıtlı üye sayısından az oy al-
mıştı. Arkadasımız Celal Başlangıç eskıden Hakkân'nın şimdi
Şırnak'ın ilçesi olan Uludere'nın Andaç köyü eski muhtan Agrt
ölmez'in öyküsünü şöyle anlatıyordu:
—Bu adam son zamanlarda, Mersın'e gidip gelir oldu. An-
daç'ta ANAP'lı olan Agrt, Mersin'de SHP delegesiymiş me-
ğer.
Parti içi iktidar kaygasında destek olsun diye her geleni
üye kaydeden, bir gün bile partinin kapısını açmayanı dele-
ge yapanlar yüzünden (bu delege olayını yeri geldikçe daha
başka örneklerle de yazacağız) ytllar sonra partiyi tabandan
hasta hale sokmuşlardı. Son seçimlerden önce, bazı yerler-
dekı üye yazımının sağlıksızlığı nedeniyle, aday kadrosunu
sağlamlaştırmak için, inönü yandaşJarının ortaya sürdüğü is-
t9kler, Baykalcılar'ın direnışi yüzünden etkisiz kalmamış mıy-
dı?
SHP'den önce CHP'nin de en büyük sorunlanndan biri,
sağlıksız aday yazımı değil mıydi?
Şimdi SHP içindeki hangı kanat çıkıp da bu konuda köklü
önlemler için kollarını sıvadığını soyleyebilir?
Dünyanın hangı ciddi sosyal demokrat partisinde böylesi-
ne okus pokuslu bir üye yazımı yöntemi vardır? Dünyanın
hangı sosyal demokrat partisine insanlar ellerini kollannı sai-
layarak girip bir anda üye oluriar?
SHP'nin bu bozukluğudur ki, delege tabanının etnik, mez-
hepsel bir yapıya bürünmesine neden olmuştur.
SHP'nin bu bozukluğudur ki delege tabanını, asıl sosyal
demokrat politikalann oluşturulacağı büyük kentterde, gece-
kondu matyalarını da içeren kondu-kentii kuşatması tçine sok-
muştur.
SHP'nin delege tabanındaki bu bozukluğun büyük kent
belediyelerinin başarısıztığındaki etkisi nasıl görmezden ge-
linir?
SHP'nin delege tabanının bu bozukluğu, delege kamuo-
yu ile potansıyel seçmen kamuoyu arasındaki uyumsuzlu-
ğu doğurmuş, seçilen adaylar seçmenin desteğini kazana-
mamıştır.
SHP'nin tabanındaki bu bozukluktur ki, büyük kentlerde
küçük küçük köşeyi dönmeyi düşünen kondu kentçi açıkgöz-
lerin dışında, gerçekten sosyal demokrat poiitikalan ürete-
cek kişilerin partide var olmalarını ya da yükselmelerini en-
gellemiştir.
Ve SHP tabanındaki bu bozukluk, SHP'nin ömeğin İstan-
bul.'un gecekondu semtlerinden biri dışında tümünde ANAP
ile Refah'a seçimleri kaptırmasına neden olmuştur.
Etnik koalisyonlar SHP'nin Istanbul'da o etnik gruptardan
oy almasını bile sağlayamamıştır.
Tabandaki hastalık budur.
Şlmdı bu hastalığı görmeyip, ona umar aramayıp, "Bizi
Ecevit bcldü" dıyerek tesellı aramanın anlamı yokiur.
Evet, Ecevit SHP oylarını bölmüştür. Özellıkle Batı bölge-
lerinde ve İzmir ile Istanbul'da DSP faktörü olmasaydı SHP,
milletvekilliklerinin büyük çoğunluğunu kazanırdı.
Ama bu durum gerceği görmeyi engellememeli. SHP, bu
seçimde geçen seçimde aldığı kendi oylarını da yıtirmistir
ve toplam olarak sol, Türkiye çapında da, büyük kentlerde
de oy yitirmis bulunmaktadır.
Bir gerçeği daha görmek gerek: 20 Ekim seçimlerinde Bü-
lent Bey Partisine oy verenler salt 'bölücü' Ecevıt'in oyunu-
nadüştüklerı için mı böyle davranmışlardır? Yoksa SHP'nin
bu yapısal bozukluğuna duyulan ısyan da mı bu sonucu sağ-
lamıştır?
Bu soruyu sağlıklı olarak sorup, sağduyu iie düşünmekte
yarar vardır.
Aynı şekilde, barajı güç bela aşabilen Bûlent Bey'in kişi-
sel hırslannı, bencilliğini görmekie birlikte, SHP'ye yöneltti-
ği eleştırilerde haklı yanlar olup olmadığını da sosyal demok-
ratlar kendi kendilerıne düşünmelidirler.
Bizim Ecevit'e yönelttiğımiz elestinler, bir yanlışı, başka bir
yanlışla düzeltmeye kalkmasından ve hastalıkları gidermeyi
iki kişilik Ecevit partisi yöntemiyle denemesindendir.
SHP'nin tabanındaki bu hastalığın yanı sıra İnönücüler de
Baykalcılar da birbirlerıne yönerttikleri eleştirilerde haklıdır-
lar. Gerçekten de Baykal'ın SHP'de 'İç Ecevit' rolünü üstle-
nerek partinin uzlaşmaz bir kumluş olduğu düşüncesini, ka-
muoyu nda yaygınlaştırdığı doğrudur.
Gerçekten de Erdal Bey'in kamuoyuna, partisiyle ilgili me-
sajları yeterince yansıtamadığı, en haklı davranışlannı bile
gerektiği gibi anlatamadığı doğrudur.
Gerçekten de İnönü'nün yaratıcı, üretici bir kadroyu oluş-
turamadığı doğrudur.
Gerçekten de bugün işbaşındaki yönetimi kıyasıya eleşti-
ren Sayın Günay'ın, İnönü'nün kendi kadrosunu kurmasına,
seçime çeyrek kala, uyum içinde çahşacağını söylediği bir
genel sekreteri seçmesine bile karşı çıktığı doğrudur.
Gerçekten de, SHP'nin propaganda etkinliklerınde Sayın
Günay'ın bir numara olduğu ve başarısızlıkta en büyük pay-
lardan bırine sahip bulunduğu doğrudur.
Gerçekten de büyük kent belediyelerinin basarısızlıklan-
nın seçimde, birinci derecede olmasa da rol oynadığı doğ-
rudur.
Ama bütün bu gerçekler, temel sorunun yanında ikinci de-
recede etkenlerdir.
SHP, temel bozukluğuna umar bulmadıkça, yeniden da-
ha sağlıklı bir yapılanmaya ulaşmadıkça ne İnönü ne Baykal
ne Günay ne de bir başkasıyla iktidara yürüyebilir. Bu arada
ktsır sen ben çekişmeleri sürdürülürse bir de Tûrkiye'de ye-
ni bir MC'nin iktidar olmasının vebali SHP'nin sırtına yükle-
necek, örgüt bu tarihi vebalin altından da kalkamayacaktır.
KlSA KISA
SAĞDIÇ — Namazında niya-
zındayım, ama Refahçılar gibi
fanaük degilim.
• Sağlık personelinin yılbaşındaki geçici
görevlendirmelerine karşı çıkan tzmir Tabip Odası'mn
başkan ve iki yöneticisine Sağhk Bakanlığınca, üç yıl
kademe ilerlemesinin durdurulması, maaş kesiimesi cezası
verildi. Izmir Deviet Hastanesi'nde görevh' olan Tabip
Odası'mn Başkanı Doç. Dr. Ahmet Karaman, Genel
Sekreteri Dr. Semih Semih ile yönetim kurulu üyesi Dr.
Dilek Gürdal'ın haklarındaki disiplin cezası uygulamaya
konulurken, yine İzmir Deviet Hastanesi'nde döner
sermaye primlerinin eşitsiz dagılımını geçen hafta içinde
protesto eden 100'ü aşkm sağlık personeli hakkında da
idari soruşturma başlatıldı.
• Gaziantep-Şanlıurfa karayolunda meydana gelen trafik
kazasında 5 kişi öldu, 2 kişi de ağır yaralandı. Mevlüt
Katırcı'nın (32) kullandığı 27 KV 481 plakalı özel otomobille
Akm Aslan'm (34) kullandığı 27 FZ 906 plakalı kamyon hatalı
sollama nedeniyle çarpıştı. Kazada otomobilde bulunan Berna
Katırcı (8), Burak Katırcı (9), Muzeyyen Katırcı (32), Nadide
Barutçu (40), Sıbel Barutçu (18) yaşamlarmı yitirdi, otomobil
surucüsu Mevlüt Katırcı (32) ile Zülfiye Barutçu (30) ağır
yaralandı.