Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahibi. Cumhunyet Matbaacılık ve Gazetecılik Turk Anonira
Şırketı adına Berin Nadi • Murahhas Üye: Emine Uşnklıgil
• Genel Yayın Müdurıi: Hasan Cemal, Yazı îşlerı Mudüru: Okay
Gönensin • Haber Merkezı Mudüru- Yalçın Bayer, Sayfa
Düzenı Yönetmenı: Ali Aau- « Temsılaler ANKARA: Ahraet
Tan, IZMİR: Hilunct Çetiakay», ADANA: Çctin Yigenoglu
lç Poütıka Celal Başlaagıç. lsıanbul Haberlen. Şenay Kalkın, Ekonomı Menl Ikmer, D15 Haterler
Ergun Bala, lş-Sendıka. Şoknn Ketcna, Kültıir- Crfml Uster, Eğıiım Genay Şaylaa, Yun Habcrlerı
Necdel Dogan, Spor Danışmam Abdolkadir Yacelman, Dızı Yazılar Kerem ÇalışJtae, Araştırma
Şahın Alpa), Duzeltme Abduliah Vazıcı 0 Koordınatör Akmet kornlsan 0 Mal: tşler Erol Erknl
0 Muhasebe Bulcal Yncr • Butçe-Planlama Stvgl Osmubc^oglu # Reklam AJV Tonın 0 Idare
Huscyin Gurrr 0 tşletme- Ösder Çeiik # Bılgı-İşlem NaU Inal 0 Personel Sevgı Bostancıoglu
yaftn Kurulu Başkan tlhaa
Selçıık, Okt»j Akbal,
Yalçın Bayer, Hasan Cemal,
Hikmet Çetınkayt, Okay
Conensın, Lğur Mumctı.
\lı Sirmen, \hmet Tan
Basan ve Yayan. Cumhunyeı Malbaaahk ve Gazaecıük TA.Ş. T0rkoca|j Cad
39 41 Cağaloglu 34334 Ut PK 246 - Istanbul Tel 512 05 05 (20 hat), Telex
22246, Fax (1) 526 60 72 • Buroiar. Anlttra: Zjya Gökalp Blv Inkılap S. No.
19/4, Tel- 133 11 41-47, Telex 42344, Fa*: (4) 133 05 65 # lanir H Zıya Blv
1352 S 2'3, Td. 13 12 30, Tela: 52359, Fax (51) 19 53 60 • Adana: tnönO Cad.
119 S. No 1 Kat 1, Tel: 19 37 52 (4 hat), Telex 62155, Fax pi) 19 25 78
TAKVİM: 27 EKİM 1991 Imsak: 4.56 Güneş: 6.21 öğle: 11.53 Ikindi: 14.46 Akşam: 17.14 Yatsı: 18.34
Scherrer, '92yaz kreasyonlarını Paris'te sundu
Bir defîlenin
podyum arkası
Laetitia Scherrer, Scherrer modaevinin Afrika havau bir gece
kıyafeti ile. Korsaj altın işlemelerle sıislii.
NECLÂ SEYHUN
PARİS — Öyle bir
yerdeydim ki defilede,
podyumun hem önünü hem
arkasıru görüyordum aynı
anda. Mösyö Scherrer
podyuma çıkmak uzere olan
mankenlerine son bir göz
atıyor orada; bir yakayı
düzeltiyor, bir eteği
çekiştiriyor, bir fiyonga
dokunuyordu şöyle bir... Eli
daha çok da sevgili kızı,
gözde mankeni Laetitia
Scherrer'in omzuna
konuyordu, sevgiyle.
Babasırun sevgili kızı, sevgili
iş ortağı. Işte dibine düşen
armutlardan biri... "Annut
dibine düşer." Pek bilindik
bir deyim, ama her zaman
yerinde değil. örneğin -
gene- Scherrer'in, o da pek
güzel olan öteki kın -deyim
yerindeyse- öteki armudu,
bambaşka bir yere düşmüş
bulunuyor. Babasının işi ile
hiç ilgisi yok öteki kızın.
Tanınmış erkek dergilerine
çınlçıplak pozlar vererek,
gönlünün giyinmekten çok
soyunmaktan yana
olduğunu açık seçik ortaya
koyuyor. Biz, giyime
dönelim. Podyumun arkası
bir âlem. Yardımcılar,
ellerinde resimler iliştirilmiş
kocaman kartonlarla
sahneye giriş sırasını
düzenliyor, mankenler
müziğe uygun adımlarla,
küçük yürüyüş provaları
yapıyor. Kuaförler saçlara
son bir rötuş geçiyor;
makyajcı, parlayan bir
bunına "mat" bir dokunuş
yapıyor elindeki pomponla.
Kuaförlerin kuaförü
Atatandre da göründü bir
an sahne arkasında. Şu,
elini değdirmekle kadınlann
Podyumun arkası bir âlem. Yardımcılar,
ellerinde resimler iliştirilmiş kocaman
kartonlarla sahneye giriş sırasını
düzenliyor, mankenler müziğe uygun
adımlarla, küçük yürüyüş provalan
yapıyor. Kuaförler saçlara son bir
rötuş geçiyor, makyajı parlayan
bir buruna 'mat' bir dokunuş
yapıyor elindeki ponponla.
başını göklere erdiren ünlti
sanatçı. Işler yolunda mı
diye bakmaya gelmiş olmalı.
Yolunda, yolunda... Her şey
düzenlendiği gibi akıp
gidiyor besbelli. Mankenler
kayar gibi yürüyorlar sahne
ışıklannda... Gemicilerle
başlıyor işe Scherrer.
Lacivert-beyaz uyumunun
tam şıkhğı içinde.
Başlannda birer kasket...
Şort ve pantolon takımlar
geçiyor birbiri ardından...
Kordon ve çıpa garnitürlerle
bezeli. Deniz havasına arada
bir de ateş kırmızısı katıyor
modacı. Çizgilerden birini
kırmızı yapıyor örneğin; bir
lacivert tişörte kırmıa bir
biye geçiyor, beyaz bir
pantolona kırmızı bir kemer
takıyor. Sade olmalanna
karşın öyle bir lüks hava
yansıtıyor ki modeller,
ancak pek pahalı yatların
güvertelerine, pek zengin
sahülere yakıştınyorsunuz
bu güzel giysileri. Uzun
eteğe gitgide bir kayış
olmasına karşın, kısada
direnenlerin başını çekiyor
Scherrer. "Mini" diyor, "ille
de mini!..." Rengârenk,
desen desen keten
ceketlerinin altında etekleri
birer kanş. Çoğu plise. Her
adımda açılıyor. Çoğu düz
renk, çoğu beyaz. Ya da
tersi bunun. Ren
kıyafetlerin üstünde
uzun keten ceketler. Sofra
örtülerini anımsatan kareli
kumaşlar, birçok modacı
gibi Scherrer'in de sevgilisi.
Bermudasından tayyörüne,
gece elbisesine dek
kullanmış onu. Ama... gün
öğleden aksama dönerken
yeğlediği hava, Kuzey
Afrika. Fas, Tunus, Cezayir.
Uzun yıllar Uzakdoğu'ya
sadık kaldıktan sonra son
defılelerde gönlunü
Afrika'ya kaptırdı ünlü
modaa. Hep oranın
renklerini, hep oranın
desenlerini kullamyor
koleksiyonlarında. Pek de
güzel kullamyor. Scherrer'in
Afrikası bir başka Afrika
elbette. Şık, pahah, öyle
kolay kolay ulaşılamayacak
bir Afrika. Ne açhk var
orada, ne sefalet, ne de
zorluk!.. Defilenin sonunda,
alkışları toplamaya
podyuma, gene kızıyla
sarmaş dolaş çıktı Scherrer.
Bir gün babasının yerine
geçecek, belli. "Annut
dibine düşer!.." Ama ya
öteki armut?.. Aslında
armut dibine de düşer, -
Scherrerler'de olduğu gibi-
kilometrelerce öteye de. Bu,
düşen armuda bağlı!..
Scherrer'in "Deauville" adını taşıyan bir kıyafeti. Beyaz krep
bluz, lacivert şort modeli Laetitia Scherrer sunuyor.
Falkland
Kaçın,
buzdağı
gelîyor
Güney Kutbu'ndan
kopan Kıbrıs
büyüklüğündeki buz-
dağı Falkland
Adalan'na ulaşırsa
'kıyametkopacak.'
EDtP EMtL ÖYMEN ~
LONDRA — Guney Kut-
bu'ndan kopup da Falkland
Adalan'na doğnı uzanan Kıb-
ns büyüklüğündeki buzdağı
uluslararası deniz ulaşıtn yol-
lannı tehdit ediyor.
Bir trilyon ton ağırlığında
olan kütlenin parçaJanmadan
Falkland Adalan'na kadar
nlaymag durumunda dunyada
şimdiye kadar eşi görülmedik
bir çevre sorunu yaratacağı ke-
sin.
Buz adası 300 kilometre
uzunluğunda, 275 kilometre
eninde, deniz üzerindeki yük-
sekliği 30 metre, deniz altında-
ki kısmı 180 metre. Buz ada-
sınm bir milyar metreküp buz
içerdiği de hesaplandı. Birkaç
hafta içinde deniz ısısının 1 de-
receye "yükseldiği" sulara gi-
recek, eriyip kırılıp ufalanma-
ya başlayacak, adalaıın deniz
ulaşım bağlantısı tamamıyla
kesilecek.
Buz adasının üzerinde bir
bilimsel gözlem istasyonu da
gidiyor. Güney Kutbu'nun de-
nize açılanucunda Ingiliz bi-
lim adamı Sir Vivian Fuchs ta-
rafından kurulan istasyon da
buz adasımn kopup gitmesiy-
le üzerinde kaldı.
"Titanik"i batıran buzda-
ğından bin misli buyuk olan ve
kısaca A-24 diye tanınan yeni
buz adası, Güney Kutbu'ndan
aslında geçen yü koptu. Ancak
yörede dolandığı için bir teh-
like oluşturmadı. Şimdi ise
günde 3 deniz mili (yaklaşık S
kilometre) yol aJdığı anlaşılı-
yor. Kutuptan son on yılda
böyle 23 buzdağı koptuğu için
buna da "Guney Kutbu'ndan
Atlantik'e kopan 24. buzda-
ğı" anlamına "Atlantik-24"
denmiş. tngiltere'nin Güney
Kutbu'ndaki daimi gözlem is-
tasyonu, buz adasının hareke-
tini hem uydu ile hem de ra-
darla izliyor. Buz adasının et-
rafında 50 deniz millik bir
çember, yasak bölge ilan edil-
di. Ingütere'den gönderilen bir
bilimsel araştırma gemisi, buz
adasuu yakınlanndan geçerek
izleyecek.
Prinkipo'da artık o nefis çam kokulan yok, sessizlikyerine gürültü ve kalabalık var
Büyükada lahmacım kokuyorPARS TUĞLACI
Merhaba Prinkipo! Güzeüm,
sana nasılsın demeye dilim var-
mıyor. Biliyorurn nasıl olduğu-
nu, halin perişan, eski günleri-
ni anyorsun. Artıİc "Biıyükada"
olmanın tadını çıkaramıyorsun.
Su katılmamış doğan içinde o
denli sessizdin ki bu sessizlik
uzaktan gözle bile görulürdü?
Sende yalnız deniz, rüzgâr,
ağustos böceği, yaprak hışırtısı,
martı sesleri gibi doğa sesleri
duyulurdu. Bütün yıl kent gü-
rültüsunden kafası şişen yurttaş
gelir, kendini sende dinlendirir-
di. Şimdi ise birçoklan kaçma-
ya hazırlanmakta, çünku bıra-
kın kafa dinlendirmeyi, artık
oturulabilir olmaktan çıkmıştır.
Karapara buralarda cirit atma-
ya başlamış, sen bir spekülasyon
arenası haline gelmişsin.
Aylardır semtine uğrayama-
mıştım. Kader beni bugun yine
iskelene çıkardı. Mahşeri bir ka-
labalık vapura atlamak için sa-
bırsızlanıyor. Ekim ayının şu
günlerinde yazhkçüar, elleri ba-
vul, çanta ve torbalarla dolu bir
halde senle vedalaşıyor. 1331
(1915) tarihli kitabesiyle iskelen,
gerçek bir tarih. Çıkışta meşhur
Hrisafi'nin dükkânı hâlâ duru-
yor. Bir zamanlar oldukça hare-
ketli etkinliklere sahne olan is-
kelenin üst katı bugün boş.
CHP Adalar Üçe Merkezi ve
Adalar Spor Kulubfi'nün işgal
ettiği bu yerde 1950 yüına kadar
heyecanlı boks ve güreş karşüaş-
malanmn yapıldığını anımsıyo-
nım. Yine aynı dönemde bura-
nm pastane ve sineraa salonu
olarak kullanıldığını da biliyo-
rum. Aynca her yıl burada mo-
da defileleri duzenlenirdi.
Çıkıyorum. Sağda köşede,
sı
Yazlıkçdar artık Büyükada'yla vedalaşı>or. İskele, 1915 tarihli kitabesivle onları uğurlu\or. (Fotoğraf: İBRAHİM GÜNEL)
Yanaki'nin İskele Gazinosu'nu
anyorum. Bugün yok. Hani şu,
uzun yıllar halkın başhca eğlen-
ce yerlerinden biri olan gazino.
tstanbul'un sahne ilahlanmn,
tanınmış orkestralaruun, ses sa-
natçılannın yeteneklerini kaıut-
ladıklan yerdi orası. Sadi Tek,
Naşit, tsmail Dümbollü, Toto ve
Mehmed Karaca çifti, Zati Sun-
gur hâlâ gözumün önündeler.
Yürüyorum. Azgın rüzgâr su-
ratımı kamçüıyor. Buram buram
kokan, insana zindelik veren o
nefis çam kokularmın yerini
dolduran lahmacun kokusu, in-
sanın iştahını açıyor sanki...
Neyse, saat kulesini geçtikten
sonra solda hediyelik eşya satan
Melike'yi selamlıyor ve yoluma
devam ediyorum. Niyetim Lef-
ter*e uğramak, hasret gidermek.
Biraz sonra kucaklaşıyoruz Fe-
nerbahçe'nin unutulmaz yıldı-
zıyla. Yaş haddinden sahneden
çekümek zorunda kalan yete-
nekü sanatçüan anımsatıyor ba-
na Lefter. Ama guçlü kişiliğiyle
moralini bozmamaya çalışıyor.
Sonra başka bir dostumu zi-
yaret ediyorum. Yaz kış Madetf
de oturur. Kendisini çok sevdi-
ğimden Şakir Abi derim ona.
Bir zamanlann en seçkin sine-
ma yönetmenlerimizden biriydi
Şakir Sınnalı. Yönettiği "Ka-
melyalı Kadın" yankılar uyan-
dırrmş; hele Türkiye'de ilk me-
sajh fılm olan "Efelerin Efesi"
din istismanna karşı bir nitelik
taşıdığından, belirli bir kesimin
tepkisine yol açmıştı.
hip olduğundan kısa zamanda
para babası olmuş. Bu iki zat
birbirlerini gıyaben pekâlâ ta-
nıdıkları halde hiç karşılaşma-
mışlar, ancak bir gün rastlantı
sonucu Yat Kulıibü'nde (şimdi
Anadolu Kulübü) bir kumar
masasına birlikte oturmuşlar.
Oyun başlamış, Kazoğlu, Şem-
Molla'yı sürekli yenmiş.
olla'nın soluğu kesilince
amansız rakibine sormuş "Beye-
fendi, kiminle möşerref
oluyorum'' diye. Rakibi "Bende-
nİ2 Kazoglu" deyince Necmed-
din Molla, "Aman efendim es-
tağfunıllah, Kazoğlu bendeniz,
zat-ıâliniz köpoğhı" demiş.
Şakir Abi, kendine özgü tav-
nyla kahkaha atıyor. Biraz son-
ra yüzunde mutsuz bir ifade be-
liriyor. Çevresinde derin bir hü-
zün seziliyor. Bakışlan derinle-
şip bir noktada toplamyor. Onu
çok iyi anlıyorum. Hayatta be-
ğendiklerinin, sevdiklerinin öz-
lemini duyuyor. tstemeyerek ay-
rılıyorum sevdiğim "iasan"uı ya-
nından ve onu duygu ve düşün-
celeriyle baş başa bırakıyorum.
Prinkipo! Yılmaz Tttrk Cad-
desi'nden İskele'ye doğru yüriir-
ken hep seni düşünüyorum. Se-
ni ada yapan, senin el dokunul-
mamış doğal hallerin, bakir
çamlıklann Osmanlı Mimarisi
diye anılan o pastoral görunüm-
lu, yeşil pancurlu beyaz ahşap
köşklerin, 1900 yıünda Ingiliz-
lerce yapılan balık sırtı Pittores-
que yollanndı. Şimdi yalnızsın.
Bu yalnızlığın bana ürperti ve-
Laf arasında, rahmetli ba-
bamdan duyduğum, Ada'nın es-
ki sosyal yasantısıyla ilgili neşeli
bir anıyı naklediyorum ona. Bil-
mem hatırlar mısın? Bir zaman-
lar sende yaşarruş olan son de-
rece reckli bir sima varmış. Adı riyor. Iskeledeyim. Az sonra va-
Semsi Molla'ymış, hekim- p U
r hareket edecek, seni teselli
miş. Onun çağdaşı olan Dimit- edecek bir söz bulamıyorum, ne
ri Kazoğln adındaki Rum yurt- olur beni bağışla. Ve nihayet ay-
taş ise senin, Halki'nin (Heybe- nlma zamanı geldi, hosçakal gü-
li), Antigon'un (Burgaz), Proti- zel Prinkipo, hep seni düşune-
nin (Knıaü) 10 yıllık içme suyu ceğim, çünku ben sensiz
ihtiyacını sağlama imtiyazına sa- olamam.
Ipek Iblu'nda Türk rüzgârları esecek
Kazakistan'da kurulan Milletlerarası İpek Yo-
lu Vakfı 2. Başkanı ve aralannda Kazak, Uygur,
Azeri ve Ahıskalıiann bulunduğu bir grup, İpek
Yolu Projesi kapsamında Türk Dünyası Araş-
tırmaları Vakfı ile çeşitli görüşmeler yapmak
amaayla bir süre önce Türkiye'ye geldi. İpek Yo-
lu Vakfı 2. Başkanı Satımcan Sanbay ile İpek
Yolu Projesi üzerine konuştuk.
Nedir bu proje ve ne tür çalışmalan kapsıyor?
Kazakistan'da kurulu İpek Yolu Vakfı, Ahmed Yesevi'nin 300. doğum
yıldönümü olan 1993 yılında Türkistan kentinde büyük bir Türk
kongresi toplamayı planlıyor.
Satımcan Sanbay, bunun UNESCO işbirliği
ile hazırlanan 10 yıllık bir kültur geüştirme prog-
ramı olduğunu söylüyor. Projenin amacı bu
program çerçevesinde, eski Ipek Yolu'nu model
alarak İpek Yolu üzerinde yaşayan halklann kül-
türel ve ekonomik alışverişini ve banş içinde bir-
birleri Ue kaynaşmasım sağlamak.
Vakıf, çalışmalanna Ipek Yolu'nda yasamış
çeşitli düşüncelerin öğretilerini inceleyerek baş-
lamış. El Farabi, Dede Korkut, Yesevi gibi kişi-
likler Altay-Çin sınınndaki Türkistan şehrinde
doğup büyümüşler. Vakıf öncelikle daha önce
Sovyetler Birligi'nin ideolojisine karşı olması se-
bebiyle kitlelere ulaşamayan Ahmet Yesevi'yi ele
ahyor. Sanbay, "1990 yılında, Yesevi'nin dini,
edebi, manevi mirasım halka ulaşurmak amam-
la Uluslararası Yesevi Yüı Sempozjumu düzen-
ledik. Yesevi çahşmalan İpek Yolu projesinin ilk
adımı, çiinkii Ahmet Yesevi İpek Yolu dünya-
sında büyük yer tutuyor" diyor.
Sanbay, aynca 1993 yılında Yesevi'nin doğu-
munun 300. yıldönümü nedeniyle bir kongre
yapmayı tasarladıklarını söylüyor. "Türkistan
şehrinde buyuk bir Turk kongresi yapmayı plan-
lıyornz. Bu kongreye bütün Türk boylanndan
yazar, bilim adamı, gazeteci ve folklor sanatçı-
lan davet edilecek.
Sanbay, vakfın, kultürel çabşmalan yanında,
Ipek Yolu'nu diriltmek ve yeniden işlerliğini ka-
zandırmak amacıyla yapılacak çalışmalan şöy-
le anlatıyor:
"Bu amaçla 40 kişilik bir grup, Alraa Ata'-
dan yola çıkarak tstanbul'a yuruyecek. 2 aylık
yolculuk suresince, Alma Ata, Türkistan, Buha-
ra, Semerkant, İran - Meşked, Tebriz, Van, Kon-
ya, Hacı Bektaş, Ankara - Istanbul şehirlerine
gidilecek. Aynca Türkmenistan'daki Aşkabad
şehri ile Iran'daki Meşked şehri arasına 140
km'lik demiryolu doşemeyi planlıyoruz. Böyle-
ce Çin'den tstanbul'a kadar tpek Yolu üzerin-
de bir demiryolu bağlantısı olacak.
Akıl hastasına
uçakçarptı
• tstanbul Haber Servisi —
Ataturk HavaJimanı pistinde
manevra yapan yolcu
uçağımn çarptığı bir kişi
yaşamım yitirdi. Ediniien
bilgilere göre dun saat 21.00
sıralarında havaalamna nasıl
girdiği belirlenemeyen,
üzerinde pijama bulunan ve
akıl hastası olduğu sanılan
bir kişi, iç hat seferi yapan
uçakların indiği piste çıktı.
Görevlilerce durdurulmaya
;alışılan kimliği belirsiz kişi,
alanda manevra yapan bir
y-olcu uçağımn altında
ıcalarakcanverdi.
Inek sütü ile
alerji
• tZMİR (ANKA) — Her
üç çocuktan birinde inek
sütünün alerji yaptığı
bildirildi. Sık sık nezle
olan, hapşıran, kulak
iltihabı geçiren çocukta
inek sütünden şüphelenmek
gerektiği savunuldu.
Tstanbul Tıp Fakültesi
Kulak Burun Boğaz
Hastahklan Anabilim Dalı
tarafından gerçekleştirilen
araştırmada anne sütünün
cocuğu hastalıklara karşı
konıduğu, anne sütü ile
beslenen çocuğun ileriki
yaşlardaki diğer çocuklara
kıyasla bulaşıcı hastauklara
daha az yakalandığı
bildirildi.
Dalvan'da
turizm haftası
• DALYAN (Cumhuriyet)
— Alman Strelo fırması
tarafından DaJyan'da 26
ekim - 3 kasım tarihleri
arasında düzenlenen ve
"yumuşak turizm"
anlayışını geüştirmeyi
amaçlayan 1. Turizm ve
Kültür Haftası başladı.
Hafta boyunca
"Turizm, doğa ve çevre
konınması" konulanm
işleyen çeşitli konferans,
panel ve oturumlar
düzenlenecek.
Teınizliğe
yarıın yiizyıl
• BURSA (AA) — Prof.
Dr. Velittin Gürgün, gıda
ılanındaki sanayi
kuruluşlannın yüzde 95'inin
doğayı kırlettiklerini
belirterek "Şu andaki
fiziksel ve biyolojik
kirliliğin temizlenmesi için
50 yıl gereklidir" dedi.
Ankara Üniversitesi Ziraat
Fakültesi Gıda Bilimi ve
Teknolojisi Bölümü
ögretim Üyesi Prof. Dr.
Velittin Gürgün ile Doç. Dr.
A. Kadir Halkman
tarafından yapılan "gıda
sanayii sıvı atıklann
antma sistemleri" konulu
araştırmada Türkiye'deki
fabrikalann ancak yüzde
1 ile 5'inde antma tesisi
bulunduğu saptandı.
Bilgisayar
kulübü
• İZMİR (AA) —
Teknolojideki gelişmenin
Türkiye'ye hızla akması
sonucu bilgisayarlann evlere
kadar girdiği, ancak
ülkemizde henüz bilgisayar
kültürünun oluşmadığı, bu
nedenle kulüpleşme için
zamanın erken olduğu
bildirildi. Ege Üniversitesi
Bilgisayar Mühendisliği
Bölüm Başkam Prof. Dr.
Oguz Manas, bilgisayar
kültürünun geiişmesi için
bu alanda kulüpleşmenin
gerektiğini, ancak
Türkiye'nin henüz buna
hazır olmadığını söyledi.
Güncel bilgisayar kurslan
müdürii tnci Ozay da
yaygm kullamma ragmen
halk arasında bilgisayar
kültürünun yerleşmediğini
ifade ederek şunlan söyledi:
"İlk görevimiz bilgisayar
kültürünun
yaygınlaştınlmasını
sağlamak olmalı.
Sulak alan
azahyor
• ANTALYA (AA) —
Doğal Hayatı Koruma
Derneği (DHKD)
tarafından hazırlanan ve
"yeni hükümeti bekleyen
acil çevre sorunlan"nı
içeren raporda birçok canlı
türü için vazgeçümez
öneme sahip sulak alanlann
tanm arazisi yapılmak
Uzere kurutulduğu
kaydedilerek turizm
arazüerinin de konut ve
turistik tesis yapılmak uzere
elden çıkanldığı ve
"zincirleme bir katliam"
yapıldığı beürtildi.
Kanunlanmızda yer alan
sulak alanlann
kurutulmasını öngören
maddelerin derhal iptal
edihnesi gerektiği
vurgulanan raporda bu
alanlann korunmasına
yönelik hükümetler arası
anlaşmalann Türkiye
tarafından en kısa zamanda
imzalanması istendi.