22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı: Cumhuri>et Vlatbaacılık \e Gazetecılık Turk Anonım Şırketı adına Berin Nadi • Murahhas L'ye F'.mine 1/şakJıgil 0 Genel Yayın Muduru: Hasan Cemal. Yazı İşlerı Muduru: Okay Gonensin 0 Haber Merkezı Muduru Valçın Baver. Sayfa Ouzenı Yönetmem. Ali Acar # Temsılcıler ANKARA Ahmet Tan, IZMIR Hikmel Çetinkaya, ADANA Çetin Vigenoğlu lç Pohlıka Celal Başlangıç, Istanbul Haberlen Şena? Kılk», EKonomı Meral Tamcr. Dış Haberler F-rjun Balcı, l>-SendıKa Şukran krttnci. Kullur Celal LsUr, Eğıtım Gcnc<> Şa;lan. Van Haberlen Necdet Dogan, Spor Damşmanı Abduikadir Yncelınan, Dızı ^azılar Kerem Çalışkan, \ra>lırma Şahın *lpa>, Duzeltme Abdnllah Yazıcı # Koomınaıor Ahmel Koruisaa f Malı Işler Erol Erkul 0 Muhasebe Bulenl Yener 0 Buıçe-Plantama Serçı Osnunbeşeogta 0 Reklam Aj>eTorun0 Idare Huse)in Gurcr 0 tsleîrr.e Onder Çelik 0 Bılgı-İşlem Saıl Inal 0 Personei Setgı Bostaocıoglu yayın Kurulu Ba>kan tlhan Selçuk, Okla> \kbal, Yalçın Bster. Hasan Cemal, Hikmel Çetinkaya. Okay Gonensın, Ugur Mumcu. Ali Sirmen, Ahmel Tan Basan le iayan Cumhumet Vlalbaacılık ve Gazetecılık TA Ş. Turkocağı Cad. 39 41 Cağaloğlu 34334 lst PK 246 - Istanbul. Tel. 512 05 05 (20 hat), Telex: 22246, Fai (1) 526 60 ^2 0 Burolar Ankara: Zıya Gökalp Blv Inkılap S No. 19'4 Tel: 133 11 41-47, Telec 42344, Fax: (4) 133 05 65 0 kmir: H Zıya Blv 1352S 2<3. Tel: 13 1230, Tekx 52359, Fa>u (51) 19 53 60 0 Adana: inönO Cad 119 S. No 1 Kat 1, Tel 19 37 52 (4 hat), Telex 62155, Fax. (71) 19 25 78 TAJCVİM: 24 EKİM 1991 lmsak: 4.53 Guneş: 6.18 Oğle: 11.53 Ikindi: 14.49 Akşanı: 17.19 Yatsı: 18.38 ÇİZME'DE KOAUSYON SIRLARI Italya'da parselli ıktidarNtLGÜN CERRAHOĞLU ROMA — halya'da yalnız merkezi hükümetler değil, özerk bölgeler de koalisyonlar- la yönetiliyor. Italyanlann hoşgörusü, es- nekliği ve diyalog yeteneği, merkezi hükümetlerin tutucu Hıristiyan Demokratlar'ın damgasım taşımasına rağmen ülkenin en büyük bölge ve baş- kentlerinin sosyalist ve komu- nistlerin işbirliğindeki sol koa- lisyonlarla yönetilmesine ola- nak veriyor. Bu yaygın koalisyon gelene- ği ve iktidann boluşümü kav- ramı yalnız özerk yönetimlerle sınırh değil. halya'da koalis- yonla yönetim tarzı, satış ve ta- nm kooperatinerinden banka- lara, araştırma kurumlarına, devlet radyo ve televizyonuna dek pek çok alana uzanıyor. Yönetirnin her düzeyinde ik- tidann. bu şekilde bolüşümü, yalnız hükümet koalisyonunda yer alan partileri değil ana mu- halefetteki güçlu -eski komü- nist, şimdiki adıyla- "Demok- ratik Sol PartT'yi (DSP) de kapsıyor. Örneğin devlet tele - vizyonunun üç kanalı, ülkenin üç büyük partisi tarafından "parsellenmiş" dunımda. En ıçok izlenen birinci kanala, hü- kümet koalisyonundaki hâkim ttalya'da yalnızca merkezi yönetim değil, özerk bölgeler hatta ülkedeki pek çok kurum da 'parsellenmiş' durumda. Örneğin devlet televizyonunun üç kanalı, ülkenin üç büyük partisi arasmda paylaşılmış. Opera ve spor kulüpleri bile "parselleme" dışmda kalamıyor. met koalisyonundaki hâkim parti Hıristiyan Demokratlar sahip çıkıyor. İkinci kanal, ko- alisyonun "anahtar partisi" sosyalistlerin eline verilmiş bu- lunuyor. Üçüncü kanal ise ana- muhalefetteki eski komünist, yeni DSP'ülerin denetiminde görünüyor. İtalyan siyasi jargonunda "iktidann parsellenmesi" ola- rak anılan bu olgu, 15 yülık ko- alisyonlann doğal sonucu diye değerlendiriliyor. Milano kül- tür dünyasının gözbebeği "La Scala" Operası ya da Venedik Bienali gibi uluslararası önem taşıyan kültür olaylarına ya da spor derneklerine dek kendisi- ni gösteren bu "parselleniş" öylesine guçlü bir biçimde ku- rumlaşnuş bulunuyor ki bu sü- reç de Italya'da "sottogover- no" diye tabir edilen ikinci de- recede bir "alt düzey hüküme- ti"ne yol açıyor. Kısmen ya da tamamen devlet tarafından de- netlenen örgüt ya da kurumlar böylece tamamen hükümeti paylaşan koalisyon partilerinin etkisine açık olmuş oluyor. Bütün bu nedenlerle İtalyan siyasi sisteminin merkezini ku- rumlar değil, siyasi partiler oluşturuyor. Paıtitokrasi ya da parti yönetiminin egemenliği olarak nitelendirebileceğimiz bu olguya Italya'da "parti- tocrazia" deniyor. Parti yönetiminin egemenli- ği, söz konusu siyasi partilerin genel sekreterleri vasıtasıyla sağlanıyor. İcabında ana mu- halefet partisi genel sekreteri dahil parti genel sekreterleri bir araya gelerek hangi yasanın ge- cip geçmeyeceğine, hangi hü- kümetin ne kadar yaşayacağı- na karar veriyorlar ve böylece kabineyle parlamentoyu tama- men devre dışı bırakıyorlar. halya'da güçlu partilerin genel sekreterleri, yaşam ortalamala- rı 11 ayı geçmeyen hükümetle- rin bazı kukla başbakanlann- dan daha fazlaiktidara sahip bulunuyorlar. Bütün bunlar 45 yıldan beri süregiden bir koalisyon sistemi- nin ve bu sistem içinde iktida- nn hiç el değiştirmemesinin or- taya çıkardığı sakatlıklar ola- rak beliriyor. İstikrar korunuyor Koalisyon içinde yer alan partiler sık sık birbirlerinin ayaklarına çelme taktıklan için hükümet krizlerine ve hükümet değişimlerine yol açıyorlar, ama neticede iku'dar hiç el de- ğiştirmediği ve hep aynı parti- lerin elinde kaldığı için istikrar korunuyor. İktidann el değiş- tirmemesi ile sağlanan istikra- nn en buyuk bedeli de iktidar partilerinin bir süre sonra ken- dilerini seçmene hesap vermek- le sorumlu hissetmemeleri olu- yor. Bu nedenle İtalyan seçimle- ri öteden beri seçmenler için al- ternatifsiz bir oy kullanma pra- tiğine dönüşmüş bulunuyor. Yalnız kendi iç mücadeleleriy- le uğraşan koalisyon hükümet- leri, çoğu kez İtalyan toplumu- nun değişim isteklerine cevap veremiyor. Bu ülkede "değisim" hükü- metler tarafından da yönlendi- rilmiyor, aksine "degişiııı" ta- bandan geliyor ve hükümetle- re karşın gerçekleşiyor. Çunkü hükümetlerin el atmak istedik- leri önemli girişimler, muhak- kak koalisyon ortaklanndan biri ya da birkaçı tarafmdan engelleniyor. Büyük değişimler ya koalis- yon içinde yer alan bazı parti- lerin ardındaki çıkar gruplan- nj tedirgin ediyor ya da küçük ortaklar söz konusu değişimle- rin koalisyonu yönlendiren ha- mi partinin başan hanesine geçmesini istemiyorlar. Büyük partilerin sağladığı partizan avantajlann zamanla koalisyondaki küçük partileri eritmesinden korkuyorlar. Işte bu nedenle İtalyan koalisyon- lan hâlâ kitlesel boyutlara va- ran vergi kaçakçıhğı, mafya, dev boyutlardaki kamu açıkla- n, Avrupa standartlannın çok altında olan kamu hizmetleri ve yargı sistemindeki çarpıklıklar gibi yülardır önceüklerini koru- yan temel problemleri çözemi- yorlar. Kurumsal reform Tüm bu nedenlerle sistem- den duyulan hoşnutsuzluk gün- begün artıyor. Surekli "ku- rumsal reform" ve "seçim sis- teminin değiştirilmesi"nden söz ediliyor, fakat Italya önü- müzdeki bahar aylannda yapıl- ması beklenen gelecek secimle- re de gene aynı seçim sistemiy- le gitmeye hazırlanıyor. Bütün bunlara rağmen İkinci Dünya Savaşı'ndan perişan çı- kan Italya, bu sistemle Batının 6. büyük sanayi gücü haline gelmiş bulunuyor. Çünkü tüm aksaklıklanna rağmen bu sis- tem, Batı demokrasileri içinde her yönüyle"şahsına mahsus" örnek diye gösterilen çizmede çalışıyor. "Nasıl" sorusunu Italyanlar, ekonomik büyü- meyle izah ediyorlar. Latin cazın en büyük isimlerinden Airto Moreira ve Flora Purim bu akşam tstanbullularla Vurucu ve dişi çGünümüz Latin caz akımının doruktaki adları bu akşam 21.30'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda tek bir konser verecek. Vurmalı çalgılar ustası Airto Moreira ve sesini bir enstrüman gibi kullanan ünlü Flora Purim, elektrik ve ritm yüklü müzikleriyle 70'lerin başından beri gelişen Latin cazın bir özetini sunacaklar. HAKAN BEHLtL Vurmah çalgılar ustası Airto Moreira ile Brezilyah vokalist Flora Purim'^n Akbank 1. Uluslararası Caz Festivali'nde- ki tek konseri bugün 21.30'da Cemal Reşit Rey Salonu'nda. Airto Moreira'nın ilgi alanı- ma girişi, Miles Davis'in 'Live- Evil' albümündeki bazı 'özel efektler' aracılığıyla olmuştu. Airto albumde polis düdüğü, Henneto Pascoal da ıslık çalı- yordu! Bir buçuk yıl kadar son- ra (1973), Chick Corea'nın 'Light as a Feather' albümün- de, kapakta adı geçmeyen da- vulcunun çok kıvrak bir Mkkey Roker oLmayıp, Airto olduğunu çözdüğümde ise bu müzisyenin değeri bir anda yerine oturdu. Airto, Brezilya'nın güneyin- de 1941'de doğdu, kendi kendi- ne şarkı söylemeyi ve vurmalı çalgılar çalmayı öğrendi. 1%8'de Amerika'ya taşındı ve Los Angeles'ta tenorcu ve dü- zenlemeci Moacir Santos ile ça- lıştı. Latin kökenli muzisyenlerin çoğunun ortak meraklan ara- sında, kendi muzikleri dışında- MOREİRA VE PURIM— Brezil>-alı çift, konserlerini telassız birgerginlik, uysal bir vahşilikle sunma alışkanlığındalar. ki ritmlerde ne kadar rahat ça- labildiklerini kanıtlama gayret- leri de vardır. Airto'nun böyle bir sorunu olmadı. Miles'da etnik ve macerape- rest, Chick Corea'da Svvingli ve ritmik katkıları ile sonraki ku- saklann 'fusion' doğurma san- cılannı çekmeden adını bu tü- rün en ust sıralanna rahatça yazdırdı. Airto, kaprislerden her za- man uzak kaldı. Onu 1980-1982 arasında San Francisco'da caz kulüplerinde çalarken sıkça din- leme fırsatı buldum. Bir akşam bir salonun tam ortasında 'kontrzil' pedalı dağılıverdi. Airto, bir yandan solosunu sür- dürdü, bir yandan da garsonla- nn yardımı ile parçalan pistten toplattı, monte etti ve solosunu sektirmeden tamamladı. O sıralarda haklı ünlerinin başlangıanı yaşayan bu çiftten Flora'run "Ben bir Brezilya şar- kıcısı değilim, dünya şarkıcısı- yım" biçimındeki sahne anons- îannı duymuş olanlar, Airto'- nun alçakgönüllülüğüne ozellik- le hayranhk duyuyorlardı. Flora Purim, özelukle Airto ile beraber geldiği 1973 ve son- rası N ew York müzik ortamının en etküeyici isimlerinden birisi oldu. Chick Corea'nın 'Light as a Feather' albümündeki şaşırtıcı çıkışından sonra sesini; gerek alışılmış Latin tarzında, gerek bir solo enstrüman gibi, ama her zaman duygu dolu olarak kullanması, onu günümüzün en populer Brazil/fusion şarkıala- rından biri yaptı. lngilizce söy- lemeyi yeğlemesi başta yadır- gandı, ama daha gcniş bir kit- leye yayılmayı sağlayabildiği için, sonradan Ivan Lins, Joy- ce gibi birçok etkili sanatçılar tarafından benimsendi. Airto ve Flora, günümuz La- tin cazının doruktaki adlann- dan. Dinamik, lirik ve hâlâ >ön- lendiriciler. Onları son olarak birkaç yıl önce Londra'da Ode- on Hammersmith'de Gil Evans'ın 70. yaşgünunde dinle- dim. 25 kişilik, 'Cazda kim kün- dir?' dedirtebilecek isimlerin ol- duğu bir gruba, her zamanki gi- bi uysal vahşilikleri ile ritm ve ruh katıyorlardı. Bu anti-Bossanova temsilcile- rinin konseri hayli elektrik ve ritm yüklü olacağa benziyor. Sanatlannı telassız bir gergin- likle sunma alışkanlığında olan bu grubun konserleri '70'lerin başından beri gelişen modern Latin/caz akımının güncel bir özeti olabilir. Ünlü davulcu Max Roach bu akşam 1830'da CemalReşit Rey Konser Salonu'nda çalacak 'Müzik iıısaııı eşitleyecek'SAADETTİN DAVRAN Çik/çik/çik/bang.. Bum.. Çik/çik/bang.. Bum/bum/bum Salâh Birsel? değil, Can Yü- cel? değil, Sabahattin Kudret? Yaklaştınız, ama yine bile- mediniz. Max Roach... Kendi ağzın- dan... "Kelimesi kelimesine." Davulda çeyrek nota nasıl ça- lınır onu "anlaüyor." Ellerinde görünmeyen sopa- lar, ayaklan görünmeyen pedal- larda. Davullar Max Roach'un dilinde. Sadece davullar değil, caz ta- rihinin en fazla ilgilenilen bö- lümlerinden anılar, öyküler, kahkahalar, itiraflar... Yerde Max Roach'a layık bir eski cicim, üstünde bir 19. >tız- yıl başı çay masası. Masanın üs- tune otel yönetimi buyuk isabet edip cam koymuş. Kutsal kitap- tan yağlıboya bir tasvir camın altında. Üstünde biz. Haliç'ten yansıyan güz ışığı, Max Roarh- un bir muzisyenden çok, eski bir Afrika imparatorunu andıran yüzünü cama yansıtıyor. Burası, tahmin edildiği gibi Pera Palas. Bir "menzil." Oda no: 328... 328, bir daire. Kapı- daki plakette burada ABD eski başkanlanndan John S. Ken- neddy'nin eski eşi Jacklyn Onas- sis'in kaldığı yazılı. Mekân ba- zen ne kadar belirleyici, daha doğrusu dağıtıcı olabiliyor. Max Roach, yamnda getirdi- ği Chariie Parkeria ilgili kitap- taki fotoğraflarla konuşmaya başladı. Sesi gittikçe alçaldı. Onu masada bırakıp kalktım, kuçük buzdolabından bir şişe su Davulu anlatan adam. (Fotograf: tBRAHİM GÜNEL) Max Roach Caz müziği hiçbir zaman gerilemedi. Şu anda.da ayakta. Önde. Yerinde duruyor, her zamanki gibi. Müzik uyumuyor, gençler uyumuyor. Gençler çok ilgileniyorlar cazla. Ben de her geçen gündeğiştim. Değişmeye çalıştım. Değişim gelişimin gereği. 1. AKBANK ULUSLARARASI CAZ FESTIVAU 24 ekitn perşembe 18.30 Max Roach Dörtlüsü 24 ekitn perşembe 21.30 Airto Moreira ve Flora Purim 25 ekim cuma 21.30 Ahmed Abdullah ve Solomonic Altılısı 26 ekim cumartesi 18.30 Art Ensemble of Chicago 26 ekim cumartesi 21.30 Art Ensemble of Chicago Cemal Reşit Rey Konser Salonu aldım. "B«n de içecegim" dedi. tki kadeh su elimde, tasvirli ma- saya döndüm. Teybin düğmesi- ne bastım. — Uzun bir yoldan geliyorsu- nuz. Kronolojik olarak uzun, müzikal olarak da uzun. Bu mii- ziğin geldiği >eri nasıl degerlen- diriyorsunuz? ROACH — Son derece olum- lu. Özellikle son yıllarda. Bir aralar en azmdan tecimsel yön- den birçok sorun yaşandı. Ama caz müziği hiçbir zaman gerile- medi. Şu anda da ayakta. Önde. Yerinde duruyor, her zamanki gibi. Ben 1973'ten bu yana Intema- tional Association of Jazz Edu- cators (Uluslararası Caz Eğitim- cileri Birliği) uyesiyim. Geçen yıl Washington'da bir kongre dü- zenledik. Dunyanın her yanın- dan 2000'in üzerinde konserva- tuvar temsilcisi, müzikolog, eği- timci katüdı. Müzik uyumuyor. Gençler uyumuyor. O yüzden buradayız. — 1990'ların caz dinleyicisi- ni nasıl değerlendiriyorsunuz? ROACH — Harika. Her yer- de harika. ABD'de, Japonya'da, A\Tupa'da. Japonya'da otobus- lerle geliyorlar çaldığımız yerle- re. Gençler çok ilgileniyorlar caz müziği ile. — Caz dinleyicisi gençleşiyor mu? ROACH — Gençleşti bile. — Arkanıza baktıgınızda kaç Max Roach görüyorsunuz? G«- ride çok Max bıraktınız mı? ROACH — Çok çok.. Bir su- rü Max bıraktım geride. Elbette Chariie Parker'la ça- lan, Clifford Brown'la çaLan Max değilim. O çok gerilerde kaldı. Aslında her geçen gun de- ğiştim, değişmeye çalıştım. De- ğişim, gelişimin gereği. — Miiziğe başladığınız yüla- nn genel atmosferinin müziğini- ze özel bir katkısı olduğunu soy- leyebilir miyiz? ROACH — Bu soruya şöyle yarut vermeye çalışayım. Bu an- lamda fazla değişen bir şey yok. Bugün de koşullann fazla değiş- tiğini söyleyemeyiz. Siyahhğın eşitliğinden hâlâ tam anlamıyla söz edemiyoruz. Siyahlar hâlâ ekonomik, sosyolojik ve politik açıdan toplumun geri kalan bö- lümü ile eşit değil. — Bu da miiziğe yansıyor mu? ROACH — Böyle söylenebi- lir. Ama müzik, tıpkı diğer sa- nat dalları gibi, buna sporu da katabiüriz, insanlan eşitleyecek günün birinde. Buna inanıyo- rum. Yeni kuşaklar, müziği de sporu da değiştirecekler, insan- lan birleştirecekler. Kapı vuruldu. Gelen, yol me- najeriydi. Max Roach akşam için başlangıçta sahneyi karan- lık istiyordu. Işığı ise çalmaj'a başladıktan sonra. Aslında buna hiç gerek kal- mayabilir. Ama caz biraz da görsel bir müzik. Max Roach'u dünya gözüyle görmek için bi- raz da ışık gerekebilir. Bu da 328 nolu odada yeterince vardı. 29 Ekim'de büyük çekiliş • ANKARA (AA) — Milli Piyango 29 Ekim özel çekilişinde büyük ikramiye 5 milyar Ura olarak belirlendi. Çekilişte aynca 4'ü süper, toplam 68 otomobil sahibini bulacak. Toplam 36 milyar 620 milyon liralık ikramiyenin dağıtılacağı özel çekilişte diğer büyük ikramiyeler de 3 kişiye 500'er milyon lira, 5 kişiye 100'er milyon lira, 10 kişiye 50'şer milyon Ura, 25 kişiye 20'şer milyon lira, 50 kişiye 10'ar milyon lira olarak tespit edildi. Bu arada, 29 Ekim'de Ankara'da gerçekleştirilecek özel çekilişte, tam bilet 60 bin lira, yarım bilet 30 bin lira, çeyrek biletler de 15 bin lira- Benzin tasarrufu • ANKARA (ANKA) — Benzin tasarrufunun sağlanması ve bu alanda savurganlığıh önlenmesi için sürücülerin basit ve pratik önlemleri alması halinde önemli kazanç sağlanacağj bildirildi. Milli Prodüktivite , Merkezi'nin bu konudaki incelemesinde, sürücülerin motoru dururken ısıtmaktan kaçınmalan, motorun hareket halindeyken ısınmamn sağlanması, aynca gaz pedalımn aralıksız sonuna kadar basılmasından vazgeçilmesi halinde önemli benzin tasarrufu sağlanacağı ifade edildi. Senem Diyici? ye tepki • Kültür Servisi — Akbank 1. Uluslararası Caz Fesüvali'nin önceki akşam verilen açılış konserinde • Senem Diyici'nin dinleyicilere "Avnıpa'da böyle bir salonda konser verseydim yer yerinden oynardı" demesi ve seyircilerin yeterince alkışlamadığını vurgulaması tepki gördü. Uzun süredir çahşmalannı Paris'te sürdüren sanatçı, konserin yansında çok uzun yıllardır Avrupa'da bulunduğunu, Türkiye'ye gelmediğini ve burada salonda kendini yabancı hissettiğini söyledi. Konser sonuna doğru yeniden izleyicilere seslenen Dıyici, alkışlardan genelde pek memnun olmadığmı ima ederek "Bu alkışınız fena değildi, daha içtendi, ben Avrupa'da böyle bir salonda konser versem yer yerinden oynardı" diyerek seyirciyi eleştirdi. Çevre'de atama kargaşası • ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) — Çevre Bakanlığı'nda, seçim öncesi sınav sonuçlan açıklanmadan 37 kişinin "dışandan" ataması yapıldı. Buna karşılık, bakanlık personelinden Müsteşar Vekih' Fehmi Başaran dışında hiç kimsenin ataması yapılmadı. Halen "Çevre Musteşarhğı" kadrosunda görülen personel, dışandan yapılan atamalan kınayarak "Çevreyle ilgisi olmayan kişilerin oluşturduğu bir kadroyla çevre korunamaz" görüşünü savundular. Inşiliz Financial Tımes gazetesinin Türkiye'dekiseçim sonuçlanna ilişkin yorumu: 'OzaFın merkezi rolü soııa ermek üzere?Haber Merkezi — Türkiye'deki 20 Ekim seçimlerinin yankılan'dış dünyada süniyor. Batı basımnda genelde, DYP'nin RP ile ko- alisyona girmesi durumunda bunun Batı ile ilişkilerde "köklü bir değişim" anlamına ge- leceği vurgulanıyor. Bu arada, seçimler bağ- lamında ülkedeki Kurt sorununa da deği- nilerek "Kiirt sorunu timıanryor" deniliyor. Ingiliz 'Financial Times' gazetesi, seçin. lerin sonuçlanna ilişkin haber-yorumunda DYP'nin RP'yle b ; r koalisyona girmesinin sakınca doğuracağı ve Türkiye*nin Batı'yla ilişkilerınde "köklü bir değişim" anlamına geleceğini savunuyor. "Türkiye halen bir yol aynmındadır ve ileride siyasal istikrarsızlık yatmaktadır" denilen haber-yorumda şu go- rüşlere yer veriliyor: "Eğer Demirel SHP ile bir anlaşmaya va- ramaz ve lslamcı RP'ye donmek zorunda kalırsa, bu, Türkhe'nin Batı'yla ilişkilerin- de radikal bir defişikliğe yol açacaklır. Özellikle, AT Komisyonu'nun Türkiye'nin üyelik başvurusunu değerlendiriş biçimini etkileyecektir. Türkiye'nin Batılılığını teh- dit edecek herhangi bir koalisyon, orduyu da müdahaleye daha fazla teşvik edecek, böylece Türkiye yeniden siyıtsal bir yalnız- lığa surttklenecektir. Bu nedenle önümüz- deki birkaç hafta hayati önem taşıyor." Haber-yorumda, seçimin Cumhurbaşka- nı Turgut Özal'ın 8 yıÛık yönetimi hakkın- da "halkın karan" anlamına geldiği kayde- dildi. Yazıda, "Özal'ın Tiirk siyasi hayatın- da oynadığı merkezi rol sona ermek üzere- dir" göruşü de savunuldu. "Özal'ın gorev- den alınması, Türkiye'nin Batı ile ilişkisin- de de bir dönum noktası oluşturur. Özal, sadece piyasa ekonomisine dayalı reform- lanyla değil, Körfez savaşında kararlı ve gözüpek bir lider olarak da tanındı" deni- liyor. Ancak ulkede desteğiııi yitirdiği de sa- vunularak, bunda ekonomik nedenler ka- dar "gıiciinu ve makamını partizan amaç- lar ve ailesinin çıkarlaruu korumak için kul- landığı şeklinde eleştiriler"in de rol oyna- dığı belirtiliyor. Fransa'mn etkili gazetesi Le Monde"da yer alan Claire Trean imzalı yorumda da, Türkiye'de Kürt sorununun tırmandığına dikkat çekiliyor ve şu görüşlere yer verili- yor: "Kürt meselesi, daha önce yeteri kadar üzerinde durulmamasına karşın artık tüm siyasi partilerce ciddi bir sorun olarak ele alıoıyor. Erzurum'da oylann yüzde 36'sını kazanan RP'nin de, Türkiye'nin doğu ve gü- neydoğusundaki Kürt seçmenler nezdinde geniş bir etkisi ve yankısı bulunuyor. SHP'nin ise Güneydoğu'da birinci parti du- rumuna gelmesi önemli bir yenilik. Bolge olağanüstü hal yönetimi altında yaşıyor ve şimdiye kadar bolge halkı genel olarak sağ partileri destekliyordu. SHP'nin bu başa- nsı, parti programındaki insan haklarına saygı ve Kürtçe uzerindeki yasakların kal- dırılmasına bağlıdır. Ancak bu arada SHP'nin HEP'le girdiği anlaşmanın önemi- ni de unutmamak gerek."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle