24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 EKİM 1991 EKONOMİ CUMHURİYET/13 Imalat sanayii canlandı • ANKARA (ANKA) — Erken seçim öncesi izlenen seçim ekonomisi imalat sanayiini canlandırdı. İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranı eylül ayında son 4 ayın en yuksek oranı plan yüzde 71'e çıkarken, işyerlerinin çoğunluğunun satış ve üretiminin de aynı ay içerisinde artış gösterdiği belirlendi. F-161ara Körfez destegi • ANKARA (AA) — 'Savaşan Şahin' F-16 ûretim projesinin ikinci paketi olan 80 adet uçağın üretimi için Körfez ülkelerinin 2.5 milyar dolarlık lcaynak taahhüdünde bulunduğu, ABD'nin de 500 milyon dolar kaynak sağiayacağı bildirildi. F-16 uçaklanmn ikinci bölümünü oluşturan 80 adetlik üretim için öngörülen kaynağa ilişkin taahhütler sağlandı. MAL1YE ve FON POLİTİKALARİ MJtRNAVF •fONİUillP, Mali sisteme alternatifler • Ekonomi Servisi — Iktisatçı Oğuz Oyan ile Ali Rıza Aydın, Türk mali sistemi ile ilgili alternatif önerilerini "Türkiye'de Maliye ve Fbn Politikaları - Alternatif Yönelişler" adh kitapta topladılar. Oğuz Oyan ve Ali Rıza Aydın'ın 1985'ten sonraki ortak çalışmalannın üçüncü flrünü olan kitapta, 1980Merin maliye ve fon politikalanndan yola çıkılarak l ^ I a r ı n ilk yansı için alternatif maliye politikaları tartışüıyor. 3.3 trilyonluk vergi iadesi • ANKARA (AA) — Bu yılın 9 ayında ücretülere toplam 3.3 trilyon lira vergi iadesi ödenirken, şirketlere de ihracatlan nedeniyle 780 milyar lira KDV iadesi verildi. labancı sermaye izni • ANKARA (ANKA) — Yılın dokuz ayında verilen yabancı sermaye izinleri, eylül ayında verilen 78.4 milyon dolarlık izinle birlikte 1 milyar 471.3 milyon dolara yükseldi. IMF Para Fonu • ANKARA (ANKA) — IMF sözleşmesinde, yükümlülüklerini yerine getirmeyen fon üyelerinin genel kaynaklardan yararlanmasını engelleyen bir değişiklik yapıldı. Uluslararası Para Fonu ana sözlesmesinde değişiklik yapan anlaşmayı Türkiye de onayladı. Hı-Tec ^ 1 fııan açıldı • ANKARA (Cumhuriyet Birosa) — Cumhurbaşkanı Türgut özal, son 7 yılda Türkiye'de bilgisayar alanında devrim yapıldığını söyledi. Bu yıl dördüncüsü dûzenlenen "Hi-Tec 91 Fuarı"nın açılışını yapan özal, bilgisayar teknolojisinin Türkiye'ye getirilmesi için 11 yıl önce girişimleri başlattıklarıru belimi. KlSAKISA • CNR FuaraLk tarafından Şanlıurfa'da dûzenlenen AGRO-GAP "91 Fuan'na katılan Fransız Tarım Bakanlığı yetkilileri fuarın genel müdürü Ceyda Erem'e bir şilt vererek teşekkür ettiler. • ELSA Elektronik Sanayii, kablolu TV için bir priz üretti. Yeni üretilen bu prizler hem Belçika'ya ihraç edilecek hem de Türkiye'deki kabloiu TV için PTT tarafından kullanılacak. • BRITISH Ainvays'in ekim ayında başlattığı "Dünyayı Bizimle Kazanın" adlı kampanyasında ilk çekiliste kazananlarından birinin Türkiye'den olduğu açıldandı. HAVAŞ ve DHMİ Sultan Air ileNobleAir'denpeşin ödeme istiyor ANAP gitti, veresiye bittiANAP döneminin sandık başında sona erdiği 20 ekim günü, kamu kuruluşları olan HAVAŞ ve DHMİ bazı havayolu şirketlerine veresiye hizmet satmayı durdurdular. Sultan Air'in DHMİ'ye olan borcu 1 milyar dolaylannda, HAVAŞ'a olan borcunun dahayüksek olduğu belirtiliyor. Noble Air'in HAVAŞ'a borcu ise 2-2.5 milyar lira dolaylannda. NAZİRE KALKAN Bir süredir zaten sıkışık du- rumda olan özel havayolu şir- ketleri, ANAP'ın iktidar döne- minin sona ermesiyle birlikte bazı "fireter" verebilir mi? Greenair, NoMe Air, Sultan Air, Tur Avrupa, Pegasus, Sun Espress gibi şirketlerin yer aldığı özel havayolu şirketlerinden özellikle bir bölümü için, ANAP dönemiyle birlikte bazı "ayncalıklar" da sona mı eri- yor? Sektöre yakın çevrelerden sı- zan haberlere göre özel havayo- lu şirketlerine yer hizmeti veren kamu kuruluşlarından hem HAVAŞ hem de Devlet Hava Meydanlan Işletmeleri (DHMİ), 20 ekim gününden başlayarak Yavuz Çizmed'nin sahibi bulun- duğu Sultan Air ve Asil Nadir'e ait Noble Air'e veresiye yer hiz- metini keserek peşin ödemeye döndüler. DHMİ, Nadir'in göz- den duşmesinden bir süre son- ra Noble Air'e verdiği hizmeti peşin paraya çevirmişti zaten. Ancak HAVAŞ tarafuıdan Nob- le Air'e verilen hizmet de 20 ekimden itibaren peşin ödeme- ye döndü. Gerek Noble Air gerekse Sul- tan Air'in HAVAŞ'la daha önce borç ertelemesi anlaşması yap- tıkları, ancak erteleme suresinin dolmasına rağmen borçların ödenmediği öğrenildi. VİP Air'de Ahmet Özal'la or- tak olan Yavuz Çizmeci'nin şir- keti Sultan Air'in yalnız E>evlet Hava Meydanlan Işletmeleri'ne olan borcu 1 milyan aşmış d«- rumda. Yetkililer, HAVAŞ'm bu şirketten biriken alacağının ise çok daha yüksek bir miktar ol- duğunu bildiriyorlar. Asil Na- dir'e ait olan Noble Air ise 3-4 aydır DHM l^ye olan borçlannı sıfırlayıp peşin ödeme sistemiy- le çalışmaya başladığı için bu kuruluşa olan borcunu büytik ölçude tasfıye etmiş durumda. Noble Air'in DHMİ'ye olan borcunun ancak 30-40 milyon li- ra mertebesinde olduğu, buna karşılık HAVAŞ'a olan borcun 2.5 milyar lirayı bulduğu belir- tiliyor. Konuyla ilgili olarak görüşle- rine başvurduğumuz Sultan Air'i sahibi Yavuz Çizmeci, bu sektörde her gün hem borcun hem de alacağın olduğunu, sis- temin böyle işlediğini söyleye- rek, "Biz de piyasadan alacak- lıyız. tş hacmkniz, verdigimiz te- minatı aştığı için şimdilik HA- VAŞ ve DHMI've peşin ödeme yapıyoruz. Bir süre sonra yeni- den kredili ödemelere geçece- giz" dedi. Yavuz Çizmeci, hükü- met değişikliğinin kendilerini iyice zor durumda bırakacağı görüşünü de reddederek, "Eğer bngiine dek berfaaogi bir destek görmüş olsaydık zaten bu du- rumda olmazdık. Belki de bun- dan sonra daha fazla rahatfanz" şeklinde konuştu. Çizmeci ayn- ca Körfez krizinden doğan za- rarlannı kapatmak amacıyla özal'ın kendilerine benzin süb- vansiyonu sözü verdiğini, asıl kendilerinin devletten 20 milyar lira alacaklı olduklarım da sa- vundu. Asil Nadir'e ait olan Noble Air'in Genel Müdürü Osman Ural ise HAVAŞ'a yaklaşık 2-2.5 milyar dolayında borçlu olduk- lannı bildirerek, yine vaat edi- len benzin sübvansiyonu nede- niyle kendilerinin de devletten 6 milyar lira alacaklı olduklarım iddia etti. "Bizün alacağımız borcumuzu karşılamaktadır" şeklinde sözlerine devam eden Osman Ural, "Bu borcun ala- eaktan dıişölmesini istedigimiz hakfe HAVAŞ bunu kabul etme- di. Körfez krizi olmasaydı bu dunımlann hjçbirisi olmaya- cakü" dedi. Ancak yetkililer, borçlann milyarları aşmasıyla birlikte HAVAŞ'm ve DHMl'nin veresi- yeyi kesmesinin her iki şirketi de iyice zora soktuğunu belirterek, ANAP dönemi de sona erdiği için bundan sonra bu şirketlerin tekrar kredili sisteme dönüşleri- nin zor olacağı görüşunde bir- leşiyorlar. Yetkililerden aldığı- mız bilgiye göre HAVAŞ genel- likle charter uçuşları yapan şir- ketlerin peşin ödeme yapmala- rını istediği halde, tarifeli uçuş- lar da yapmalanna rağmen ağır- üklı olarak charter seferleri ya- pan Sultan Air ve Noble Air'e 20 ekime kadar kredili olarak çalışıyordu. IŞÇEMN EVRENINDEN Zam karan bürokratlannYeni hükümet kuruluncaya kadar yaşanacak ara dönemde, Yılmaz hükümetinin ekonomiye müdahale etmeme ve zam yapmama kararında olmasının, seçim ekonomisinin yol açtığı zaran büyüteceği belirtiliyor. BİLAL ÇETtN ANKARA — Yeni hükümet kunıluncaya kadar yaşanacak ara dönemin son uç aydan bu yana uygulanan seçim ekonomi- sinin maliyetini buyuteceğinden kaygı duyuluyor. 1992 yılı için geçici bütçe yapılacağı, memur maaş katsayısını da yeni hükfl- metin belirleyeceği kesinlik ka- zanırken uzun süredir bekletilen KİT zamlannın yapılıp yapıla- mayacağı belîrsizliğini koruyor. Ekonomik uygulamaiarla birlik- te KİT zamlanrnn sorumluluğu büyük ölçude bürokratlara ka- hyor. Mesut Yılmaz hükümetinin yeni hükümet kuruluncaya ka- dar devletin rutin işlerini doğal olarak yürüteceği beürtilirken ekonomiyle ilgili acil önlemler- de ne gibi bir tutum izleneceği- nin büyük ölcüde önümüzdeki günlerdeki siyasi gelişmelere bağlı olacağı kaydediliyor. Yılmaz hükümetinin 17 ekim günü TBMM'ye sunduğu 1992 yılı konsolide bütçe tasansı ka- dük oldu. 1992'nin ilk üç veya dört ayımn geçici bütçe Ûe yü- rütüleceği, memur maaş katsa- yısının da yeni hükümetçe belir- leneceği kesinleşti. Ekonomideki en önemli soru- nu ise kamu finansmanı ve KİT Sheraton OtelVnceayınkunduşuseçilmelerini kutladüar Eczacıbaşdar biramdaEkonomi Senisi — Eczacıbaşı Grubu'nun, Sheraton Oteli tarafından ayın kuruluşu seçilme- si, holding bünyesindeki tüm şirketlerin üst dü- zey yöneticilerinin katıldığı bir törenle kutlandı. Törende konuşan Eczaabaşı Holding lcra Ku- rulu Başkaru ve Yönetim Kurulu Üyesi Şakir Ec- zacıbaşı, yeni başlatüan uygulamada ayın şirke- ti seçilen ilk kuruluş olmalan nedeniyle Shera- ton yetkililerıne teşekkür etti ve "30'uncu kurn- lus ydddnumümüziı Sheraton'da kudamısbk. 40. yüımızı da burada kutlavacağız" dedi. Eczaabaşı ailesinden TÜSİÂD Başkanı Bttlent Eczacıbaşı ve holding yönetim kurulunun diğer üyeleri Haluk Eczacıbaşı ile Faruk Eczacıbaşı- run da katıldığı törende, Eczaabaşı Holding'in bünyesinde bulunan 35'in üzerinde şirket ve iş- tirakın genel müdürleri de hazır bulundu. ön- ceki akşam Istanbul Sheraton Oteli'nde dûzen- lenen törende bir konuşma yapan Şakir Eczaa- başı, Eczaabaşı Holding'in 28 şirketten oluştu- ğunu, bunun yanı sıra 36 yerli ve yabana kuru- luşla ortaklık, üsans ya da teknoloji işbirliği yü- rüttüğünü büdirdi. Şakir Eczacıbaşı, bu yogun iş temposu nedeniyle uluslararası standartu hiz- met veren Sheraton Oteli'yle calışmayı tercih et- tiklerini vurguladı. sisteminin açıklan oluşturuyor. Bu yüki bütçe açığı 30 trilyon H- raya ulaşırken KlT'lerin toplam finansman açığı da 18.5 trilyon lira civannda gerçekleşecek. Yılmaz hükümeti seçim önce- sinde KİT zamlannı durdurmuş ve özellikle petrol şirketlerinin zararını hafıfletebilmek için de akaryakıt üzerindeki fon kesin- tisi oranlarıru dUşürmüştü. Eko- nomi kurmayları, bugun için petrol ürünkri, elektrik, Tekel, çay, şeker, gübre gibi temel ürunlerle ulaştırma ve haberieş- nıe hizmetlerine zam yapılması- nın kaçınılmaz olduğunu belir- terek, bu zamların daha da ge- cikmesi halinde ohımsuz etkile- rinin ağırlaşacağmı ifade ettiler. Bu arada Başbakan Mesut Yımıaz'ın bakanlara "Hiçbir ttriine zam yapmayın" biçimin- deki talimatı da şöyle değerlen- diriliyor: "Arök bn işin sonımluluğu bir ölçude bürokratlann iizerin- dedir. KİTIerle ilgili 233 saydı kanun hükmiinde kararnaıne fi- yat ayariamaiannı maliyeüerde- ki gelişmelere paralel olarak dogrudan dogruya KİT yönetim kurullannın yetkisine bırakmış- tır. Ügili KİT'lerin genel müdür- leri fiyat ayariamaiannı bakan- lara onceden haber dahi verme- den yapar ve yaptıktan sonra bilgi verebilir. Mevzuatlan bu- na uygun. Bu arada KİT zamları ile il- gili benzer bir durum 1983 yıhn- da da yaşanrmştı. O dönemde seçimi kazanan ANAP lideri Turgut Özal, Ulusu hükümeti- nin uyguladığı seçim ekonomi- sinden ve KİT zamlanmn gecik- tirilmesinden yakınmış ve "Bir şey leslim edilecekse dognı dü- rtist teslim edilmelidir" demiş- ti. özal'ın kamuoyuna yansıyan bu sözleri uzerine Ulusu bükü- meti giderayak akaryakıt başta olmak üzere birçok ürüne yük- sek oranlı zamlar yapmıştı. BRÜKSEL AT-EFIA anlaşması imzalandı SABETAY VA«OL ~ BRÜKSEL — Yaklaşık üç yıl süren çok sıkı pazarhktan son- ra, 12 AT ülkesiyle 7 EFTA (Avrupa Serbest Mübadele Bir- liği) ulkesi arasında anlaşma ni- hayet imzalandı. Bu anlaşmanın imzalanmasıyla birlikte, 375 milyon kişinin yaşadığı "Avnı- pa ekonomifc alanı" resmen doğmuş oldu. Avrupa'nın kuzeyi ile güneyı arasındaki kalkınma uçurumu- nu azaltmak için zengin EFTA ülkeleri, aralannda Yunanis- tan'ın da bulunduğu "Giiney Avrupa" ülkelerine 2 milyar ECU (2.5 mUyar dolar) kredi ve yardım yapacak. Yunanlılar, "Ve(o" tehdidini kulianarak Alp dağlannı aşarak ülkelerine gelecek TIR kamyonu sayısını 47 binden 63 bine çıkarmayı da basardı. Anlaşma 1993'te yürürlüğe girecelo. Bununla birlikte "Av- rupa ekonomik alanı" dünya dış ticaretinin yüzde 40'mı kap- sayacak. Üretilen değerler itiba- nyla söz konusu "alan" dünya- nın tartışmasız bir numarah ekonomik gücü olacak. AT ile EFTA arasında imza- lanan anlaşma Avusturya, lsviç- re, lsveç, Norveç, Finlandiya, tzlanda ve Lichtenstein'a, Av- rupa Topluluğu'na tam Uye ol- madan, topluluğun pazar meka- nizmalanna girme olanağı tanı- yor. NE NEREDEKAÇA? HaıııbıırgerleiTiı tadı farkh NAZtRE KALKAN Fast-food tipi ayaküstü bir şeyler atıştınlan yerlere rağbet gittikçe artarken buralarda satılan hamburger ya da tost tipi yiyeceklerin özellikleri de firmanın yabana ya da yerli olmastna göre değişiyor. Bu tür yiyeceklerin fiyatian ise hemen her yerde birbirine yakın. Yine de rastgele bir büfede bir hamburger, patates ve bir kolayı 8 bin liraya yerken McDonald's'ta aynı mönüye en az 11 bin lira ödemeniz gerekiyor. Bir de bütün bu saydıklanmızın büyük boylannı tercih ederseniz o zaman ödemeniz gereken rakam 19 bin, 20 bin liraya kadar çıkıyor. Damak tadı ise bu tür yerleri birbirinden ayıran en önemli özelliklerden biri. Son yıllarda birbiri ardına açılan McDonald's ve Wimpy gibi yabancı fırmalar Batı damak tadında ürunler sunarken Borsa ve Kristal gibi fast food dükkânlarda Türk damak tadına daha yakın yiyecekler satılıyor. Ancak burada ilginç olan nokta her iki tip fast-food dükkânlanna da aynı kişilerin gitmesi. Yani birine giden diğerine gitmemezlik yapmıyor. Hamburger ve cheese - Hamburger-tost fiyatian (TL) H |-L.||..| naMurBcı Çtft katb bantaıryer rauns Ttst YeagM Krta Ayraa McOmaM's 5500 6500 11500 3000-4500 - — 2500-3500 2500 5000 5500 9000 3500 - — 2500-3200 2500 Kristal 4000 5500 - 2500 2500 4000 2500-3000 2000 torea 6500 7500 — 3500-4500 — - 2500-3500 2500-3500 BnSMT 3500 4000 6500 2000 2000 4000 2500 1000-2000 burgerlerde farklı damak tadı kullanılan malzemeden kaynaklanıyor. Değişik fast- food lokantalannda yiyebileceğiniz hamburger türii yiyeceklerin özellikleri ise şöyle: • McDonald's Wimpy gibi fast -food dükkânlarında farklı damak tadı ilk önce hamburger ekmeğinde başhyor. Bu firmalar susamlı ya da susamsız içine şeker katılmış pastamsı denilen özel bir sandviç ekmeği kullanıyorlar. Kristal ve Borsa'da ise sandviç ekmekleri şekersiz ve susamsız. • Yine bir diğer önemli fark da etten kaynaklanıyor. Yabancı fast-food dükkânları kendilerine hazır olarak gelen dondurulmuş köfteleri sadece pişiriyorlar. Dana etinden yapılan bu köftelerde yüzde 1 oranında baharat bulunuyor. • Kristal, Borsa ve büfe tipi yerlerde ise köfteler günlük olarak hazırlanıyor ve dondurulmuş et kullanıhnıyor. Baharat oranlan ise oldukça değişik. Kristal'in köftelerinde nişastadan kimyona kadar pek çok tat verici madde bulunurken Borsa baharat olarak sadece tuz kullanıyor. Köftelerin eti Borsa'da yüzde 60 dana, yüzde 40 da koyun etinden oluşuyor. Kristal'de ise köftenin yumuşak olması için dana etine yağ yerine bir miktar kuzu döşü ekleniyor. • Hamburgerin peynirlisi olan cheese burgerde yabana firmalar ergitme peynir kullanırken Türk tipi cheese burgerlerde bildiğimiz kaşar peyniri kullanılıyor. ABD Dünyanıngözü DYP-ANAP koalisyonunda VVASHINGTON (Cumhuri- yet) — Finans dunyası için "ül- ke risk analizleri" hazırlayan Oxford Analytica adh kuruluş, bir "DYP-ANAP koalisyonu- nun Türkiye'nin Batılı ortakla- ruı rabatlatabileceğini" ileri sürdü. Analytica, ne tür bir hü- kümet kurulursa kurulsun "ekonomide kemer sıkma po- h'tjkalanmn" ise kaçınılmaz ol- duğunu vurguladı. Aboneleri arasında Dünya Bankası, IMF, New York ban- kalan ve dev Amerikan şirket- leri olan Oxford Analytica'nın bir DYP-ANAP koalisyonu analizi, Amerikan yönetimine egemen olan hava ile de kesişi- yor. Amerikan yönetiminin üst düzeyi de seçim sonuçlannın Türk halkının "üımlı sağ, ser- best ticaret, Müslüman birey- laik devlet" eğiliminde olduğu- nu ortaya çıkardığun vurgulaya- rak, bu sonucun bir ANAP- DYP koalisyonu doğurmasının doğal olacafını kaydediyor. Oxford Analytica, iki buçuk sayfalık seçim analizinde, De- mirel'in Refah Partisi ile koalis- yon kurmasmın DYP, içindeki önde gelen bazı politikacilan te- dirgin edeceğini vurguluyor. Buna karsıhk "DYP-ANAP koalisyonunun yararlan" şöyle sıralanıyor: 1) Yandan fazla seçmenin destegini alır. 2) Parlamentoda güçlü bir ta- ban ortaya çıkar ve var olan hu- kümet politikalarının devamı garanti altına alınmış olur. 3) Türkiye'nin Batılı ortaklan rabatlar. §UKRANKETENQ 'Güneş Balçıkla Sıvanmıyor...' Seçim sonuçlanna ilişkin ilk değerlendirmelerde ister is- temez tepkiler, duygusallık ağır basıyor. Sosyal demokrasi- nin büyük oy kaybında herkes kızdığı, gördüğü yanlışlar üze- rine gidiyor. Ecevit'e kına yakanlardan, belediye başkanları- nın hatta genel başkanın istifasını isteyenlere kadar uzanan değişik tepkiler dile gelıyor. Olayı dünyadaki solun gene! çö- küşüne, sendikalann yönlendirıci işlevlerinı yapamamaları- na, adayların yanlış seçilmesine kadar değişik nedenler yel- pazesine bağlayanlar var. Elbette bütün bu tepkilerin bellı ölçüler içinde haklılık pay- ları olabilir. Ancak kendi beklentılerimıze, duygusal tepkile- rimize uygun gelen bir tek faktör üzerinde durup, buna da- yalı yorumlar geliştirirsek ne olur? Gerçeklerden kaçmak, yanlışlann üzerine yanlışlar katmak, güneşi balçtkla srvamaya kalkışmak olmaz mı? Seçimlerin asla gözardı edemeyeceğimiz çok yönlü, çok önemli sonuçlan var; Türkiye'de seçmenler genel bilinen kla- sik sosyal doğrular çerçevesinde oy kullanmıyorlar. Ülkemizde pek çok tuzu kuru insan, değer yargıları nedeniyle kendi çı- karlarının partisi yerine yıllardır sol, sosyal demokrat partile- re oy verdi. İstanbul'un, Ankara'nın en zengin mahallelerin- den önemli oy çoğunlugu, sol sosyal demokrat partılere çık- tı. Tam aksi de yoksul bölgelerın sandıklarında yaşandı. Son seçımlerde zengin mahallelerin sandıklarından eski- si kadar çok sayıda oyun sola kaymadığı, liberal partilere kay- dığı gözleniyor. Bunun yanında yoksul bölgelerde de oylar yine önemli ağırlıkla sola değıl, sağa kayıyor. En önemlisi ça- lışanların, ücretleri ile geçinenlerirt oyları da çok büyük ağır- lıkla sağda toplanıyor. Köylerden vazgeçtik, kentlerdeki ör- gütsüz çalışanlardan da. Sendikalı, örgütlü, sanayi işçisınin toplandığı sandıklarda, İzmit'in, Zonguldak'ın, Beykoz'un se- çim sandıklannda oylar çok büyük ağırlıklı olarak ANAP, DYP ve Refah'ta. Zonguldak direnişini yapan yüzbinler, bahar ve yaz eylem- lerine katılan 600 binler, Beykoz direnişinin sahibi yöre hal- kı.. Oylarını çok önemli bir çoğunlukla sağ partilere verdiler. Onları iktidar yapmayı seçtiler. Neden? Ne anlama gelıyor? Biraz geriye gidelim, daha önemli bir çarpıklığı gözleye- lim; Türkiye'de sivil iktidarlardan yana olmayan, demokrasi istemeven kimse var mı? "Ben askerı darbeler ıstiyorum. De- mokratik olmayan, yasakçı bir düzenden, anayasadan ve ya- salardan yanayım" diyecek bir kışi bulabilir mısiniz? Ama bı- rakınız askeri darbelere karşı sivil örgutlenme ya da tepkile- ri, antidemokratik anayasaya karşı çıkan kaç kişi oldu? "O dönemde elestirmek yürek isterdi" diye bir savunma da ya- pabiliriz. Ancak oylamada çok büyük çoğunluğun, kapalı zarf- la oy kullanırken dahi, bugün tek tek sorduğumuzda yakın- dığı anayasaya 'evet' oyu kullanmasının sağlıklı, doğru dü- rüst bir anaJizini yapabildik mi? Dahası seçim kampanyaları sırasında, mitinglerdeki göz- lemler dahi çok yanıltıcı oldu. Mitinglerdeki destekler, kala- balıklar sandığa yansımadı. Neden? Bu sorulara doğru yanıt verebilecek bırikıme sahip olabil- seydik, sosyal oiayiann analizinde reçete yazabilecek konum- da olabilseydik, toplum olarak bu kadar çok sorunumuz, bu kadar çok celişkimiz olmazdı. Bu kadar çok çıkartarımızla, sosyal doğrularla ters durumlara düşmezdik. Daha az caıiımızın yanması, daha az yanlış yapabilmek adına nereden başlamalı, nereden yola çıkmalıyız? Ben kendi adıma, kendime yönelik özeleştiri yapabilme, kendime soru sorabilmeden başlamak istiyorum. Yeterince çok soru sor- mayı, yeterince çok boyutlu düşünmeyı öğrenemediğimizi, ağzımızdan düşürmediğimız 'insan hakları, demokrasi, sen- dikal haklar, kadın haklan, hak, hukuk..' kavram ve kültürü- nü edinemediğimizi düşünüyorum. Kafamızın, aldığımız yan- lış kültürler, eksik bilgiler nedeni ile karmakarışık, çelişkiler, tepkiler yumağı olduğu kanısını taşıyorum. Kurtuluşu hep başkalarından, hazırdan bekleyen, suçu da hep başkaları- na yükleyen bir kültürden sıyrılmadan, kendi kendinin sorum- luluğunu üstlenemeden, kendi çıkaıiarının bilincine varama- dan, kendine güvenemeden, kendini tanıyamadan, verdiği- miz kararlann çelişkili, sağlıksız yanlışlarla dolu olmasının kaçınılmaz olduğunu kabul edıyorum. Elbette bireyler olarak çelişkilerimizi, karmaşamızı oldu- ğu gibi siyasal ve bütün diğer sendikal, demokratik örgüt- lenmelerimize de taşıyoruz. Sonunda işçi çıkarlarının örgü- tü sendikalardan, işçi çıkarları ile çelişen tavır ve kararlar or- taya çıkıyor. Siyasal partilerin söyledikleri ile yaptıkları bırbı- rini tutmuyor. Programları birbirine karışıyor. Partilerin ger- çek konumlan, ışlevleri değıl, kamu oyunda yarattıklan imajlar önem kazanıyor. Ve sonuçta bizi aklımız değil tepkiierimiz yönlendiriyor. Demokrasiyi işletmeyi, meclisleri siyasal partileri çalıştır- mayı mı başaramadık? Gelsin askerter bizi kurtarsın. Askeri yönetimde işler büsbütün ters gitti, insan hakları gaspedil- di. Öyle ekonomi falan da düze çıkmadı mı? Bu kez aman sivil iktidar. Ama 12 Eylül düzenini perçinleyen, özal'da sem- bolleşen sivil iktidarda işler daha da sarpa sardı. Yerel se- çimlerde oylar muhalefete, ağırlıklı sosyal demokrasiye. İkti- dar yerel yönetimleri çalıştırmadı. Çok da beceriksiz çıktılar. İyisi mi becerikli sağ iktidan denemeli. Baksanıza dünyada da moda serbest piyasa ekonomisi. Marksizm de iflas etti. Şimdi de bunu denemeli.. Kimse "Çarpık siyasal örgütlenmede, ışlemeyen sendika- lizmde, kaybettiğim, kullanamadığım haklarımda benim so- rumluluğum ne" sorusunu sevmiyor. Bu tablodan çok mu urnutsuz olmalıyız? Hiç de değil. Top- lum olarak çok uzun yıllar, yüzyıllar tepkilerimizi koymayı da bilemiyorduk. Hiç değilse tepki göstermede altı çizilecek çok önemli aşamalar kaydettik. Elbette yanlış yapa yapa, kafa- mızı vura vura kendimizi, çıkarlarımızı korumayı, kendimizi tanımayı, kendimize güvenmeyi ve sevmeyi ve bu çerçeve- lerde örgütlenmeyi de öğreneceğiz. Soru sormaya, tepkı gös- termeye başladık ya, bundan sonrası elbette daha hızlı ve daha kolay gelişecek. MîLLlGELİR JARnŞMASI DİEüeDPT birbirine girdi ANKARA (ANKA) — DlE'nin 1992 yıh program ha- zırhklarında Gayri Safi Milli Hasıla hedefi olarak DlE'nin artık hesaplama yapmadığı es- ki seriye ilişkin rakamlan baz alması DtE iJe DPT arasında miUi gelir açıandan tartışmaya yol açtı. DPT Müsteşar Vekili Cengiz Aysun, DlE'nin yeni se- risini 1992 programında kuilan- mamalanna gerekçe olarak "Yeni serinin harcamalar yön- temiyle de hesaplanarak tutar- lıbgıııın sağlanmaması ve test edilmemiş olmasını" gösterdi. Cengiz Aysun, konuyla ilgili olarak yaptığı açıklamada, 1992 yıh programmın hazırlan- masında DlE'nin 1968 yılı fi- yatlanyla oluşturduğu eski milli gelir serisinin kullamlmasınm en önemli nedenini, "1987 yılı fiyatlanyla ohışturulan yeni se- rinin milli munasebe hesapla- nnda kullanılacak bir netliğe henüz kavuşmamış olmasıyla" açıkladı. Aysun şunlan söyledi: "Öncdikle üretim ve gelir yöntemi esas alınarak hesapla- nan yeni serinin harcamalar yöntemiyle besaplanarak tutar- uhğınm saglanması ve test edil- mesi gerekmektedir. Mevcut durumda eski seri ile yeni seri arasındaki farkın (vuzde 33 do- layında) tamamının özel tüke- time gittiği varsayımının yapıl- ması soz konusu olacakür. Oy- sa harcamalar yönünden yapı- lacak bir çalışmada özel tüke- mimin de yeni seri ile tutarnlı- gı ayn bir yiıyna Ue saglanma- lıdır. Kaldı ki yeni seri ile DİE tarafından hazırlanan 1987 yı- lı bane,haikı gelir ve tükeü'm harcamalan anketi ve 1985 input-output taMosu arasında da bazı tutarsızlıklar mevcul- tur." Aysun, söz konusu bu çalış- malar tamamlanmadan yeni se- rinin plan ve program çalışma- larında kullanılmasının müm- kün olmadığını bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle