Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 EKİM 1991 EKONOMİ CUMHURİYET/13
Imalat sanayii
canlandı
• ANKARA (ANKA) —
Erken seçim öncesi izlenen
seçim ekonomisi imalat
sanayiini canlandırdı.
İmalat sanayiinde kapasite
kullanım oranı eylül ayında
son 4 ayın en yuksek oranı
plan yüzde 71'e çıkarken,
işyerlerinin çoğunluğunun
satış ve üretiminin de aynı
ay içerisinde artış gösterdiği
belirlendi.
F-161ara
Körfez destegi
• ANKARA (AA) —
'Savaşan Şahin' F-16 ûretim
projesinin ikinci paketi olan
80 adet uçağın üretimi için
Körfez ülkelerinin 2.5
milyar dolarlık lcaynak
taahhüdünde bulunduğu,
ABD'nin de 500 milyon
dolar kaynak sağiayacağı
bildirildi. F-16 uçaklanmn
ikinci bölümünü oluşturan
80 adetlik üretim için
öngörülen kaynağa ilişkin
taahhütler sağlandı.
MAL1YE ve FON
POLİTİKALARİ
MJtRNAVF •fONİUillP,
Mali sisteme
alternatifler
• Ekonomi Servisi —
Iktisatçı Oğuz Oyan ile Ali
Rıza Aydın, Türk mali
sistemi ile ilgili alternatif
önerilerini "Türkiye'de
Maliye ve Fbn Politikaları -
Alternatif Yönelişler" adh
kitapta topladılar. Oğuz
Oyan ve Ali Rıza Aydın'ın
1985'ten sonraki ortak
çalışmalannın üçüncü
flrünü olan kitapta,
1980Merin maliye ve fon
politikalanndan yola
çıkılarak l ^ I a r ı n ilk
yansı için alternatif maliye
politikaları tartışüıyor.
3.3 trilyonluk
vergi iadesi
• ANKARA (AA) — Bu
yılın 9 ayında ücretülere
toplam 3.3 trilyon lira vergi
iadesi ödenirken, şirketlere
de ihracatlan nedeniyle 780
milyar lira KDV iadesi
verildi.
labancı
sermaye izni
• ANKARA (ANKA) —
Yılın dokuz ayında
verilen yabancı sermaye
izinleri, eylül ayında verilen
78.4 milyon dolarlık izinle
birlikte 1 milyar 471.3
milyon dolara yükseldi.
IMF Para
Fonu
• ANKARA (ANKA) —
IMF sözleşmesinde,
yükümlülüklerini yerine
getirmeyen fon üyelerinin
genel kaynaklardan
yararlanmasını engelleyen
bir değişiklik yapıldı.
Uluslararası Para Fonu ana
sözlesmesinde değişiklik
yapan anlaşmayı Türkiye de
onayladı.
Hı-Tec ^ 1
fııan açıldı
• ANKARA (Cumhuriyet
Birosa) — Cumhurbaşkanı
Türgut özal, son 7 yılda
Türkiye'de bilgisayar
alanında devrim yapıldığını
söyledi. Bu yıl dördüncüsü
dûzenlenen "Hi-Tec 91
Fuarı"nın açılışını yapan
özal, bilgisayar
teknolojisinin Türkiye'ye
getirilmesi için 11 yıl önce
girişimleri başlattıklarıru
belimi.
KlSAKISA
• CNR
FuaraLk
tarafından
Şanlıurfa'da
dûzenlenen AGRO-GAP "91
Fuan'na katılan Fransız
Tarım Bakanlığı yetkilileri
fuarın genel müdürü Ceyda
Erem'e bir şilt vererek
teşekkür ettiler.
• ELSA Elektronik
Sanayii, kablolu TV için bir
priz üretti. Yeni üretilen bu
prizler hem Belçika'ya ihraç
edilecek hem de
Türkiye'deki kabloiu TV
için PTT tarafından
kullanılacak.
• BRITISH Ainvays'in
ekim ayında başlattığı
"Dünyayı Bizimle Kazanın"
adlı kampanyasında ilk
çekiliste kazananlarından
birinin Türkiye'den olduğu
açıldandı.
HAVAŞ ve DHMİ Sultan Air ileNobleAir'denpeşin ödeme istiyor
ANAP gitti, veresiye bittiANAP döneminin sandık başında sona erdiği
20 ekim günü, kamu kuruluşları olan HAVAŞ ve
DHMİ bazı havayolu şirketlerine veresiye hizmet
satmayı durdurdular.
Sultan Air'in DHMİ'ye olan borcu 1 milyar dolaylannda,
HAVAŞ'a olan borcunun dahayüksek olduğu belirtiliyor.
Noble Air'in HAVAŞ'a borcu ise 2-2.5 milyar lira
dolaylannda.
NAZİRE KALKAN
Bir süredir zaten sıkışık du-
rumda olan özel havayolu şir-
ketleri, ANAP'ın iktidar döne-
minin sona ermesiyle birlikte
bazı "fireter" verebilir mi?
Greenair, NoMe Air, Sultan
Air, Tur Avrupa, Pegasus, Sun
Espress gibi şirketlerin yer aldığı
özel havayolu şirketlerinden
özellikle bir bölümü için,
ANAP dönemiyle birlikte bazı
"ayncalıklar" da sona mı eri-
yor?
Sektöre yakın çevrelerden sı-
zan haberlere göre özel havayo-
lu şirketlerine yer hizmeti veren
kamu kuruluşlarından hem
HAVAŞ hem de Devlet Hava
Meydanlan Işletmeleri (DHMİ),
20 ekim gününden başlayarak
Yavuz Çizmed'nin sahibi bulun-
duğu Sultan Air ve Asil Nadir'e
ait Noble Air'e veresiye yer hiz-
metini keserek peşin ödemeye
döndüler. DHMİ, Nadir'in göz-
den duşmesinden bir süre son-
ra Noble Air'e verdiği hizmeti
peşin paraya çevirmişti zaten.
Ancak HAVAŞ tarafuıdan Nob-
le Air'e verilen hizmet de 20
ekimden itibaren peşin ödeme-
ye döndü.
Gerek Noble Air gerekse Sul-
tan Air'in HAVAŞ'la daha önce
borç ertelemesi anlaşması yap-
tıkları, ancak erteleme suresinin
dolmasına rağmen borçların
ödenmediği öğrenildi.
VİP Air'de Ahmet Özal'la or-
tak olan Yavuz Çizmeci'nin şir-
keti Sultan Air'in yalnız E>evlet
Hava Meydanlan Işletmeleri'ne
olan borcu 1 milyan aşmış d«-
rumda. Yetkililer, HAVAŞ'm bu
şirketten biriken alacağının ise
çok daha yüksek bir miktar ol-
duğunu bildiriyorlar. Asil Na-
dir'e ait olan Noble Air ise 3-4
aydır DHM l^ye olan borçlannı
sıfırlayıp peşin ödeme sistemiy-
le çalışmaya başladığı için bu
kuruluşa olan borcunu büytik
ölçude tasfıye etmiş durumda.
Noble Air'in DHMİ'ye olan
borcunun ancak 30-40 milyon li-
ra mertebesinde olduğu, buna
karşılık HAVAŞ'a olan borcun
2.5 milyar lirayı bulduğu belir-
tiliyor.
Konuyla ilgili olarak görüşle-
rine başvurduğumuz Sultan
Air'i sahibi Yavuz Çizmeci, bu
sektörde her gün hem borcun
hem de alacağın olduğunu, sis-
temin böyle işlediğini söyleye-
rek, "Biz de piyasadan alacak-
lıyız. tş hacmkniz, verdigimiz te-
minatı aştığı için şimdilik HA-
VAŞ ve DHMI've peşin ödeme
yapıyoruz. Bir süre sonra yeni-
den kredili ödemelere geçece-
giz" dedi. Yavuz Çizmeci, hükü-
met değişikliğinin kendilerini
iyice zor durumda bırakacağı
görüşünü de reddederek, "Eğer
bngiine dek berfaaogi bir destek
görmüş olsaydık zaten bu du-
rumda olmazdık. Belki de bun-
dan sonra daha fazla rahatfanz"
şeklinde konuştu. Çizmeci ayn-
ca Körfez krizinden doğan za-
rarlannı kapatmak amacıyla
özal'ın kendilerine benzin süb-
vansiyonu sözü verdiğini, asıl
kendilerinin devletten 20 milyar
lira alacaklı olduklarım da sa-
vundu.
Asil Nadir'e ait olan Noble
Air'in Genel Müdürü Osman
Ural ise HAVAŞ'a yaklaşık 2-2.5
milyar dolayında borçlu olduk-
lannı bildirerek, yine vaat edi-
len benzin sübvansiyonu nede-
niyle kendilerinin de devletten 6
milyar lira alacaklı olduklarım
iddia etti. "Bizün alacağımız
borcumuzu karşılamaktadır"
şeklinde sözlerine devam eden
Osman Ural, "Bu borcun ala-
eaktan dıişölmesini istedigimiz
hakfe HAVAŞ bunu kabul etme-
di. Körfez krizi olmasaydı bu
dunımlann hjçbirisi olmaya-
cakü" dedi.
Ancak yetkililer, borçlann
milyarları aşmasıyla birlikte
HAVAŞ'm ve DHMl'nin veresi-
yeyi kesmesinin her iki şirketi de
iyice zora soktuğunu belirterek,
ANAP dönemi de sona erdiği
için bundan sonra bu şirketlerin
tekrar kredili sisteme dönüşleri-
nin zor olacağı görüşunde bir-
leşiyorlar. Yetkililerden aldığı-
mız bilgiye göre HAVAŞ genel-
likle charter uçuşları yapan şir-
ketlerin peşin ödeme yapmala-
rını istediği halde, tarifeli uçuş-
lar da yapmalanna rağmen ağır-
üklı olarak charter seferleri ya-
pan Sultan Air ve Noble Air'e
20 ekime kadar kredili olarak
çalışıyordu.
IŞÇEMN EVRENINDEN
Zam karan bürokratlannYeni hükümet kuruluncaya kadar yaşanacak
ara dönemde, Yılmaz hükümetinin ekonomiye
müdahale etmeme ve zam yapmama kararında
olmasının, seçim ekonomisinin yol
açtığı zaran büyüteceği belirtiliyor.
BİLAL ÇETtN
ANKARA — Yeni hükümet
kunıluncaya kadar yaşanacak
ara dönemin son uç aydan bu
yana uygulanan seçim ekonomi-
sinin maliyetini buyuteceğinden
kaygı duyuluyor. 1992 yılı için
geçici bütçe yapılacağı, memur
maaş katsayısını da yeni hükfl-
metin belirleyeceği kesinlik ka-
zanırken uzun süredir bekletilen
KİT zamlannın yapılıp yapıla-
mayacağı belîrsizliğini koruyor.
Ekonomik uygulamaiarla birlik-
te KİT zamlanrnn sorumluluğu
büyük ölçude bürokratlara ka-
hyor.
Mesut Yılmaz hükümetinin
yeni hükümet kuruluncaya ka-
dar devletin rutin işlerini doğal
olarak yürüteceği beürtilirken
ekonomiyle ilgili acil önlemler-
de ne gibi bir tutum izleneceği-
nin büyük ölcüde önümüzdeki
günlerdeki siyasi gelişmelere
bağlı olacağı kaydediliyor.
Yılmaz hükümetinin 17 ekim
günü TBMM'ye sunduğu 1992
yılı konsolide bütçe tasansı ka-
dük oldu. 1992'nin ilk üç veya
dört ayımn geçici bütçe Ûe yü-
rütüleceği, memur maaş katsa-
yısının da yeni hükümetçe belir-
leneceği kesinleşti.
Ekonomideki en önemli soru-
nu ise kamu finansmanı ve KİT
Sheraton OtelVnceayınkunduşuseçilmelerini kutladüar
Eczacıbaşdar biramdaEkonomi Senisi — Eczacıbaşı Grubu'nun,
Sheraton Oteli tarafından ayın kuruluşu seçilme-
si, holding bünyesindeki tüm şirketlerin üst dü-
zey yöneticilerinin katıldığı bir törenle kutlandı.
Törende konuşan Eczaabaşı Holding lcra Ku-
rulu Başkaru ve Yönetim Kurulu Üyesi Şakir Ec-
zacıbaşı, yeni başlatüan uygulamada ayın şirke-
ti seçilen ilk kuruluş olmalan nedeniyle Shera-
ton yetkililerıne teşekkür etti ve "30'uncu kurn-
lus ydddnumümüziı Sheraton'da kudamısbk. 40.
yüımızı da burada kutlavacağız" dedi.
Eczaabaşı ailesinden TÜSİÂD Başkanı Bttlent
Eczacıbaşı ve holding yönetim kurulunun diğer
üyeleri Haluk Eczacıbaşı ile Faruk Eczacıbaşı-
run da katıldığı törende, Eczaabaşı Holding'in
bünyesinde bulunan 35'in üzerinde şirket ve iş-
tirakın genel müdürleri de hazır bulundu. ön-
ceki akşam Istanbul Sheraton Oteli'nde dûzen-
lenen törende bir konuşma yapan Şakir Eczaa-
başı, Eczaabaşı Holding'in 28 şirketten oluştu-
ğunu, bunun yanı sıra 36 yerli ve yabana kuru-
luşla ortaklık, üsans ya da teknoloji işbirliği yü-
rüttüğünü büdirdi. Şakir Eczacıbaşı, bu yogun
iş temposu nedeniyle uluslararası standartu hiz-
met veren Sheraton Oteli'yle calışmayı tercih et-
tiklerini vurguladı.
sisteminin açıklan oluşturuyor.
Bu yüki bütçe açığı 30 trilyon H-
raya ulaşırken KlT'lerin toplam
finansman açığı da 18.5 trilyon
lira civannda gerçekleşecek.
Yılmaz hükümeti seçim önce-
sinde KİT zamlannı durdurmuş
ve özellikle petrol şirketlerinin
zararını hafıfletebilmek için de
akaryakıt üzerindeki fon kesin-
tisi oranlarıru dUşürmüştü. Eko-
nomi kurmayları, bugun için
petrol ürünkri, elektrik, Tekel,
çay, şeker, gübre gibi temel
ürunlerle ulaştırma ve haberieş-
nıe hizmetlerine zam yapılması-
nın kaçınılmaz olduğunu belir-
terek, bu zamların daha da ge-
cikmesi halinde ohımsuz etkile-
rinin ağırlaşacağmı ifade ettiler.
Bu arada Başbakan Mesut
Yımıaz'ın bakanlara "Hiçbir
ttriine zam yapmayın" biçimin-
deki talimatı da şöyle değerlen-
diriliyor:
"Arök bn işin sonımluluğu
bir ölçude bürokratlann iizerin-
dedir. KİTIerle ilgili 233 saydı
kanun hükmiinde kararnaıne fi-
yat ayariamaiannı maliyeüerde-
ki gelişmelere paralel olarak
dogrudan dogruya KİT yönetim
kurullannın yetkisine bırakmış-
tır. Ügili KİT'lerin genel müdür-
leri fiyat ayariamaiannı bakan-
lara onceden haber dahi verme-
den yapar ve yaptıktan sonra
bilgi verebilir. Mevzuatlan bu-
na uygun.
Bu arada KİT zamları ile il-
gili benzer bir durum 1983 yıhn-
da da yaşanrmştı. O dönemde
seçimi kazanan ANAP lideri
Turgut Özal, Ulusu hükümeti-
nin uyguladığı seçim ekonomi-
sinden ve KİT zamlanmn gecik-
tirilmesinden yakınmış ve "Bir
şey leslim edilecekse dognı dü-
rtist teslim edilmelidir" demiş-
ti. özal'ın kamuoyuna yansıyan
bu sözleri uzerine Ulusu bükü-
meti giderayak akaryakıt başta
olmak üzere birçok ürüne yük-
sek oranlı zamlar yapmıştı.
BRÜKSEL
AT-EFIA
anlaşması
imzalandı
SABETAY VA«OL ~
BRÜKSEL — Yaklaşık üç yıl
süren çok sıkı pazarhktan son-
ra, 12 AT ülkesiyle 7 EFTA
(Avrupa Serbest Mübadele Bir-
liği) ulkesi arasında anlaşma ni-
hayet imzalandı. Bu anlaşmanın
imzalanmasıyla birlikte, 375
milyon kişinin yaşadığı "Avnı-
pa ekonomifc alanı" resmen
doğmuş oldu.
Avrupa'nın kuzeyi ile güneyı
arasındaki kalkınma uçurumu-
nu azaltmak için zengin EFTA
ülkeleri, aralannda Yunanis-
tan'ın da bulunduğu "Giiney
Avrupa" ülkelerine 2 milyar
ECU (2.5 mUyar dolar) kredi ve
yardım yapacak. Yunanlılar,
"Ve(o" tehdidini kulianarak
Alp dağlannı aşarak ülkelerine
gelecek TIR kamyonu sayısını
47 binden 63 bine çıkarmayı da
basardı.
Anlaşma 1993'te yürürlüğe
girecelo. Bununla birlikte "Av-
rupa ekonomik alanı" dünya
dış ticaretinin yüzde 40'mı kap-
sayacak. Üretilen değerler itiba-
nyla söz konusu "alan" dünya-
nın tartışmasız bir numarah
ekonomik gücü olacak.
AT ile EFTA arasında imza-
lanan anlaşma Avusturya, lsviç-
re, lsveç, Norveç, Finlandiya,
tzlanda ve Lichtenstein'a, Av-
rupa Topluluğu'na tam Uye ol-
madan, topluluğun pazar meka-
nizmalanna girme olanağı tanı-
yor.
NE NEREDEKAÇA?
HaıııbıırgerleiTiı tadı farkh
NAZtRE KALKAN
Fast-food tipi ayaküstü bir
şeyler atıştınlan yerlere rağbet
gittikçe artarken buralarda
satılan hamburger ya da tost
tipi yiyeceklerin özellikleri de
firmanın yabana ya da yerli
olmastna göre değişiyor. Bu
tür yiyeceklerin fiyatian ise
hemen her yerde birbirine
yakın. Yine de rastgele bir
büfede bir hamburger,
patates ve bir kolayı 8 bin
liraya yerken McDonald's'ta
aynı mönüye en az 11 bin lira
ödemeniz gerekiyor. Bir de
bütün bu saydıklanmızın
büyük boylannı tercih
ederseniz o zaman ödemeniz
gereken rakam 19 bin, 20 bin
liraya kadar çıkıyor.
Damak tadı ise bu tür yerleri
birbirinden ayıran en önemli
özelliklerden biri. Son
yıllarda birbiri ardına açılan
McDonald's ve Wimpy gibi
yabancı fırmalar Batı damak
tadında ürunler sunarken
Borsa ve Kristal gibi fast
food dükkânlarda Türk
damak tadına daha yakın
yiyecekler satılıyor. Ancak
burada ilginç olan nokta her
iki tip fast-food dükkânlanna
da aynı kişilerin gitmesi. Yani
birine giden diğerine
gitmemezlik yapmıyor.
Hamburger ve cheese -
Hamburger-tost fiyatian (TL)
H |-L.||..|
naMurBcı
Çtft katb bantaıryer
rauns
Ttst
YeagM
Krta
Ayraa
McOmaM's
5500
6500
11500
3000-4500
-
—
2500-3500
2500
5000
5500
9000
3500
-
—
2500-3200
2500
Kristal
4000
5500
-
2500
2500
4000
2500-3000
2000
torea
6500
7500
—
3500-4500
—
-
2500-3500
2500-3500
BnSMT
3500
4000
6500
2000
2000
4000
2500
1000-2000
burgerlerde farklı damak tadı
kullanılan malzemeden
kaynaklanıyor. Değişik fast-
food lokantalannda
yiyebileceğiniz hamburger
türii yiyeceklerin özellikleri
ise şöyle:
• McDonald's Wimpy gibi
fast -food dükkânlarında
farklı damak tadı ilk önce
hamburger ekmeğinde
başhyor. Bu firmalar susamlı
ya da susamsız içine şeker
katılmış pastamsı denilen özel
bir sandviç ekmeği
kullanıyorlar. Kristal ve
Borsa'da ise sandviç
ekmekleri şekersiz ve
susamsız.
• Yine bir diğer önemli fark
da etten kaynaklanıyor.
Yabancı fast-food dükkânları
kendilerine hazır olarak gelen
dondurulmuş köfteleri sadece
pişiriyorlar. Dana etinden
yapılan bu köftelerde yüzde 1
oranında baharat bulunuyor.
• Kristal, Borsa ve büfe tipi
yerlerde ise köfteler günlük
olarak hazırlanıyor ve
dondurulmuş et
kullanıhnıyor. Baharat
oranlan ise oldukça değişik.
Kristal'in köftelerinde
nişastadan kimyona kadar
pek çok tat verici madde
bulunurken Borsa baharat
olarak sadece tuz kullanıyor.
Köftelerin eti Borsa'da yüzde
60 dana, yüzde 40 da koyun
etinden oluşuyor. Kristal'de
ise köftenin yumuşak olması
için dana etine yağ yerine bir
miktar kuzu döşü ekleniyor.
• Hamburgerin peynirlisi olan
cheese burgerde yabana
firmalar ergitme peynir
kullanırken Türk tipi cheese
burgerlerde bildiğimiz kaşar
peyniri kullanılıyor.
ABD
Dünyanıngözü
DYP-ANAP
koalisyonunda
VVASHINGTON (Cumhuri-
yet) — Finans dunyası için "ül-
ke risk analizleri" hazırlayan
Oxford Analytica adh kuruluş,
bir "DYP-ANAP koalisyonu-
nun Türkiye'nin Batılı ortakla-
ruı rabatlatabileceğini" ileri
sürdü. Analytica, ne tür bir hü-
kümet kurulursa kurulsun
"ekonomide kemer sıkma po-
h'tjkalanmn" ise kaçınılmaz ol-
duğunu vurguladı.
Aboneleri arasında Dünya
Bankası, IMF, New York ban-
kalan ve dev Amerikan şirket-
leri olan Oxford Analytica'nın
bir DYP-ANAP koalisyonu
analizi, Amerikan yönetimine
egemen olan hava ile de kesişi-
yor. Amerikan yönetiminin üst
düzeyi de seçim sonuçlannın
Türk halkının "üımlı sağ, ser-
best ticaret, Müslüman birey-
laik devlet" eğiliminde olduğu-
nu ortaya çıkardığun vurgulaya-
rak, bu sonucun bir ANAP-
DYP koalisyonu doğurmasının
doğal olacafını kaydediyor.
Oxford Analytica, iki buçuk
sayfalık seçim analizinde, De-
mirel'in Refah Partisi ile koalis-
yon kurmasmın DYP, içindeki
önde gelen bazı politikacilan te-
dirgin edeceğini vurguluyor.
Buna karsıhk "DYP-ANAP
koalisyonunun yararlan" şöyle
sıralanıyor:
1) Yandan fazla seçmenin
destegini alır.
2) Parlamentoda güçlü bir ta-
ban ortaya çıkar ve var olan hu-
kümet politikalarının devamı
garanti altına alınmış olur.
3) Türkiye'nin Batılı ortaklan
rabatlar.
§UKRANKETENQ
'Güneş Balçıkla
Sıvanmıyor...'
Seçim sonuçlanna ilişkin ilk değerlendirmelerde ister is-
temez tepkiler, duygusallık ağır basıyor. Sosyal demokrasi-
nin büyük oy kaybında herkes kızdığı, gördüğü yanlışlar üze-
rine gidiyor. Ecevit'e kına yakanlardan, belediye başkanları-
nın hatta genel başkanın istifasını isteyenlere kadar uzanan
değişik tepkiler dile gelıyor. Olayı dünyadaki solun gene! çö-
küşüne, sendikalann yönlendirıci işlevlerinı yapamamaları-
na, adayların yanlış seçilmesine kadar değişik nedenler yel-
pazesine bağlayanlar var.
Elbette bütün bu tepkilerin bellı ölçüler içinde haklılık pay-
ları olabilir. Ancak kendi beklentılerimıze, duygusal tepkile-
rimize uygun gelen bir tek faktör üzerinde durup, buna da-
yalı yorumlar geliştirirsek ne olur? Gerçeklerden kaçmak,
yanlışlann üzerine yanlışlar katmak, güneşi balçtkla srvamaya
kalkışmak olmaz mı?
Seçimlerin asla gözardı edemeyeceğimiz çok yönlü, çok
önemli sonuçlan var; Türkiye'de seçmenler genel bilinen kla-
sik sosyal doğrular çerçevesinde oy kullanmıyorlar. Ülkemizde
pek çok tuzu kuru insan, değer yargıları nedeniyle kendi çı-
karlarının partisi yerine yıllardır sol, sosyal demokrat partile-
re oy verdi. İstanbul'un, Ankara'nın en zengin mahallelerin-
den önemli oy çoğunlugu, sol sosyal demokrat partılere çık-
tı. Tam aksi de yoksul bölgelerın sandıklarında yaşandı.
Son seçımlerde zengin mahallelerin sandıklarından eski-
si kadar çok sayıda oyun sola kaymadığı, liberal partilere kay-
dığı gözleniyor. Bunun yanında yoksul bölgelerde de oylar
yine önemli ağırlıkla sola değıl, sağa kayıyor. En önemlisi ça-
lışanların, ücretleri ile geçinenlerirt oyları da çok büyük ağır-
lıkla sağda toplanıyor. Köylerden vazgeçtik, kentlerdeki ör-
gütsüz çalışanlardan da. Sendikalı, örgütlü, sanayi işçisınin
toplandığı sandıklarda, İzmit'in, Zonguldak'ın, Beykoz'un se-
çim sandıklannda oylar çok büyük ağırlıklı olarak ANAP, DYP
ve Refah'ta.
Zonguldak direnişini yapan yüzbinler, bahar ve yaz eylem-
lerine katılan 600 binler, Beykoz direnişinin sahibi yöre hal-
kı.. Oylarını çok önemli bir çoğunlukla sağ partilere verdiler.
Onları iktidar yapmayı seçtiler. Neden? Ne anlama gelıyor?
Biraz geriye gidelim, daha önemli bir çarpıklığı gözleye-
lim; Türkiye'de sivil iktidarlardan yana olmayan, demokrasi
istemeven kimse var mı? "Ben askerı darbeler ıstiyorum. De-
mokratik olmayan, yasakçı bir düzenden, anayasadan ve ya-
salardan yanayım" diyecek bir kışi bulabilir mısiniz? Ama bı-
rakınız askeri darbelere karşı sivil örgutlenme ya da tepkile-
ri, antidemokratik anayasaya karşı çıkan kaç kişi oldu? "O
dönemde elestirmek yürek isterdi" diye bir savunma da ya-
pabiliriz. Ancak oylamada çok büyük çoğunluğun, kapalı zarf-
la oy kullanırken dahi, bugün tek tek sorduğumuzda yakın-
dığı anayasaya 'evet' oyu kullanmasının sağlıklı, doğru dü-
rüst bir anaJizini yapabildik mi?
Dahası seçim kampanyaları sırasında, mitinglerdeki göz-
lemler dahi çok yanıltıcı oldu. Mitinglerdeki destekler, kala-
balıklar sandığa yansımadı. Neden?
Bu sorulara doğru yanıt verebilecek bırikıme sahip olabil-
seydik, sosyal oiayiann analizinde reçete yazabilecek konum-
da olabilseydik, toplum olarak bu kadar çok sorunumuz, bu
kadar çok celişkimiz olmazdı. Bu kadar çok çıkartarımızla,
sosyal doğrularla ters durumlara düşmezdik.
Daha az caıiımızın yanması, daha az yanlış yapabilmek
adına nereden başlamalı, nereden yola çıkmalıyız? Ben kendi
adıma, kendime yönelik özeleştiri yapabilme, kendime soru
sorabilmeden başlamak istiyorum. Yeterince çok soru sor-
mayı, yeterince çok boyutlu düşünmeyı öğrenemediğimizi,
ağzımızdan düşürmediğimız 'insan hakları, demokrasi, sen-
dikal haklar, kadın haklan, hak, hukuk..' kavram ve kültürü-
nü edinemediğimizi düşünüyorum. Kafamızın, aldığımız yan-
lış kültürler, eksik bilgiler nedeni ile karmakarışık, çelişkiler,
tepkiler yumağı olduğu kanısını taşıyorum. Kurtuluşu hep
başkalarından, hazırdan bekleyen, suçu da hep başkaları-
na yükleyen bir kültürden sıyrılmadan, kendi kendinin sorum-
luluğunu üstlenemeden, kendi çıkaıiarının bilincine varama-
dan, kendine güvenemeden, kendini tanıyamadan, verdiği-
miz kararlann çelişkili, sağlıksız yanlışlarla dolu olmasının
kaçınılmaz olduğunu kabul edıyorum.
Elbette bireyler olarak çelişkilerimizi, karmaşamızı oldu-
ğu gibi siyasal ve bütün diğer sendikal, demokratik örgüt-
lenmelerimize de taşıyoruz. Sonunda işçi çıkarlarının örgü-
tü sendikalardan, işçi çıkarları ile çelişen tavır ve kararlar or-
taya çıkıyor. Siyasal partilerin söyledikleri ile yaptıkları bırbı-
rini tutmuyor. Programları birbirine karışıyor. Partilerin ger-
çek konumlan, ışlevleri değıl, kamu oyunda yarattıklan imajlar
önem kazanıyor. Ve sonuçta bizi aklımız değil tepkiierimiz
yönlendiriyor.
Demokrasiyi işletmeyi, meclisleri siyasal partileri çalıştır-
mayı mı başaramadık? Gelsin askerter bizi kurtarsın. Askeri
yönetimde işler büsbütün ters gitti, insan hakları gaspedil-
di. Öyle ekonomi falan da düze çıkmadı mı? Bu kez aman
sivil iktidar. Ama 12 Eylül düzenini perçinleyen, özal'da sem-
bolleşen sivil iktidarda işler daha da sarpa sardı. Yerel se-
çimlerde oylar muhalefete, ağırlıklı sosyal demokrasiye. İkti-
dar yerel yönetimleri çalıştırmadı. Çok da beceriksiz çıktılar.
İyisi mi becerikli sağ iktidan denemeli. Baksanıza dünyada
da moda serbest piyasa ekonomisi. Marksizm de iflas etti.
Şimdi de bunu denemeli..
Kimse "Çarpık siyasal örgütlenmede, ışlemeyen sendika-
lizmde, kaybettiğim, kullanamadığım haklarımda benim so-
rumluluğum ne" sorusunu sevmiyor.
Bu tablodan çok mu urnutsuz olmalıyız? Hiç de değil. Top-
lum olarak çok uzun yıllar, yüzyıllar tepkilerimizi koymayı da
bilemiyorduk. Hiç değilse tepki göstermede altı çizilecek çok
önemli aşamalar kaydettik. Elbette yanlış yapa yapa, kafa-
mızı vura vura kendimizi, çıkarlarımızı korumayı, kendimizi
tanımayı, kendimize güvenmeyi ve sevmeyi ve bu çerçeve-
lerde örgütlenmeyi de öğreneceğiz. Soru sormaya, tepkı gös-
termeye başladık ya, bundan sonrası elbette daha hızlı ve
daha kolay gelişecek.
MîLLlGELİR JARnŞMASI
DİEüeDPT
birbirine girdi
ANKARA (ANKA) —
DlE'nin 1992 yıh program ha-
zırhklarında Gayri Safi Milli
Hasıla hedefi olarak DlE'nin
artık hesaplama yapmadığı es-
ki seriye ilişkin rakamlan baz
alması DtE iJe DPT arasında
miUi gelir açıandan tartışmaya
yol açtı. DPT Müsteşar Vekili
Cengiz Aysun, DlE'nin yeni se-
risini 1992 programında kuilan-
mamalanna gerekçe olarak
"Yeni serinin harcamalar yön-
temiyle de hesaplanarak tutar-
lıbgıııın sağlanmaması ve test
edilmemiş olmasını" gösterdi.
Cengiz Aysun, konuyla ilgili
olarak yaptığı açıklamada,
1992 yıh programmın hazırlan-
masında DlE'nin 1968 yılı fi-
yatlanyla oluşturduğu eski milli
gelir serisinin kullamlmasınm
en önemli nedenini, "1987 yılı
fiyatlanyla ohışturulan yeni se-
rinin milli munasebe hesapla-
nnda kullanılacak bir netliğe
henüz kavuşmamış olmasıyla"
açıkladı. Aysun şunlan söyledi:
"Öncdikle üretim ve gelir
yöntemi esas alınarak hesapla-
nan yeni serinin harcamalar
yöntemiyle besaplanarak tutar-
uhğınm saglanması ve test edil-
mesi gerekmektedir. Mevcut
durumda eski seri ile yeni seri
arasındaki farkın (vuzde 33 do-
layında) tamamının özel tüke-
time gittiği varsayımının yapıl-
ması soz konusu olacakür. Oy-
sa harcamalar yönünden yapı-
lacak bir çalışmada özel tüke-
mimin de yeni seri ile tutarnlı-
gı ayn bir yiıyna Ue saglanma-
lıdır. Kaldı ki yeni seri ile DİE
tarafından hazırlanan 1987 yı-
lı bane,haikı gelir ve tükeü'm
harcamalan anketi ve 1985
input-output taMosu arasında
da bazı tutarsızlıklar mevcul-
tur."
Aysun, söz konusu bu çalış-
malar tamamlanmadan yeni se-
rinin plan ve program çalışma-
larında kullanılmasının müm-
kün olmadığını bildirdi.