22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhumet Matbaacılık ve Gazetecıhk Turk Anonım Şirketı adına Berin Nadi • Murahhas Uye: Eminc Uşaklıgil 0 Genel Yayın Muduru: Hasan Cemal, Yazı Işlerı Mudüru: Okay Gonensin • Haber Merkezı Muduru: Yalçın Ba>er. Sayfa Duzenı Yonetmenj: Ali Acar # Temsılaler ANKARA. Ahmet Tan, tZMtR- Hikmel Çetinkayıı, ADANA: Çetin Yigenoglu Iç Polıtıka Celal Başlugif, Istanbul Habcrlerı Ştnay KıUun, Ekonomı M<nl Tıroer, Dı; Haberler Ergun B»lcı, İş-Saıdıto. Şaluuı Ketenci, KülıOr Cetal Uster, Egıum Gcacay Şajlan, Yurt Haberlerı >«det Dogan, Spor Danısmanı. Abdulksdir Yucelman, Dızı Yazılar Kmm Çalışku, Araştırma Şahin \lpa>, Duzdtme. AMulbh \tncı % Koordınatör Akmct Konılsan % Malı tşler Erol trkul 0 Muhasebe Balcnt Yemr 4 Butçe-Planlama Scvgi Osmaabe^ogiu # Reklam Ay$e Tonın 0 Idarc- Hustvın Gurer 0 lşletme Önder ÇeHk % Bılgı-Işlem N»ıl Inal 9 Personel: Scvgl Boslancıojlo yayın Kunılu Başkan: ilhnı Selçuk, Okt»> Akbal, Y.İVIO B«yer, Hasın CMMI, Hikmel Çetiokaya, Oka> Gonensin, Lğar Mımcıı, Alı Sirmen, Akact T » Basan ve Yayan: Cumhunyfl Malbaacılık ve Gazeteaük TA.Ş. Türkocagı Cad. 39/ 41 Cajaloğlu 34334 İst. PK 246 - Istanbul. Tel: 512 05 05 (20 hal), Telex 22246, Fax: (1) 526 60 72 * Burotar Ankan: Zıya Gökalp Blv tnküap S. No. 19/4, Tel 133 11 41-47, Tel«: 42344, Fax. (4) 133 05 65 • lzmir: H Zıya Blv 1352 S. 2/3, Tel 13 12 30, Tel«. 52359, Fax. (51) 19 53 60 • Adana: Inûnü Cad. 119 S No- 1 Kat I, Tel 19 37 52 (4 hat). Tela 62155, Fa* (71) 19 25 78 TAKVtM: 1 EKÎM 1991 tmsak: 4.28 Güneş: 5.53 ögle: 11.59 Ikındi: 16.15 Akşam: 17.54 Vatsı: 19.14 Cihat Burak resim sergisi bugün Gamnti Sanat Galerisi'nde açûıyor Seyrediyor dünü bugünü FERtHA BÜYÜKÜNAL Türk resminin yaşayan en bü- yük ustalanndan bıri olan Cihat Burak ile bu konuşmalan birçok kez buluşarak gerçekleştirdün. Cihat Burak'la geçmiş yaşamın- dan konuşmak, konuştukça da etkilenmemek mümkün değildi. Çekingen sayılabilirdi. Ancak çocukluk günleri ve çok sevdiği hayvanlar hakkında konuştuğu- muzda değişiyordu. Büyük bir sevgi ve özlem doluydu. Yaşamı boyunca yüzlerce resim yapmış ustanm evinin duvarları da bomboştu. Bilinen yalnızlık de- ğildi yaşadığı. Anılan, zengin düşleri, içkisi ve boyalan onun yanından ay- nlmayan dostlanydı. Toplum- dan soyutlamıştı kendisini, bü- yiik bir hümorla seyrediyordu dünu ve bugunü. Çok soru sordum, cevapla- mak istemediklerinden kısa, hoşlandıklarından da uzun ya- nıtlar aldım. Bazen de gözlerini muzip bir çocuk gibi açarak giil- dü. Besbelli kendisine sakladığı nice sırları vardı. — Sayın Cihat Burak, bu söy- leşiye doğumunuzdan başlaya- tam isterseniz? — Doğru olur. Ben Istanbul Aksaray'da 8 Ağustos 1915'te doğdum. Babam subay, annem de ev kadınıydı. Eski bir tstan- bul konağıydı doğduğum ev. Benden başka ıkı kardeşim da- ha vardı. Ben daha çocukken babam Fahrettin Altay'ın kolor- dusunda görevli olduğu için tz- mir'e gitmiştik. Orada çok gü- zel bir Rum evinde ikı yıl yaşa- dık. Kardeşünle ben ilk mekte- be orada başlamıştık. — Çocukluk aşkı yaşadınız nu? — Ufak tefek bir seyler olu- yor çocuklukta. Semiha diye bir kız vardı mahallede. Şimdi gö- remiyorum artık, kayboldu or- talıktan. Bir kere gördum Be- yoğlu'nda, şişmanlamış. O beni tamdı mı bilmiyorum, ama ben onu tanıdım. — Galatasaray Lisesi'nde okumanız, evinizin Cihangir'de oluşu, sizin Beyoğlu yaşamını, taribsel surecini yakından bihne- nize neden olmuştur. Örnegin o dönemde Beyaz Ruslan tanınuş nuydınız? — Onlar yakın vakitlere ka- dar vardı; 1950'ye kadar. Petrog- rad, Leningrad, Moskova gibi pastaneleri onlar işletirlerdi. Garson madamlar vardı. Kahve içmeye gittiğimizde konuşurduk. Gayet terbiyeli insanlardı. Be- yoğlu'nda kozmopolit bir toplu- luk vardı. Ama fevkalade bir yerdi. Sinemalar, tiyatrolar bol- du. Şimdi ikisi de azaldı. Seçkin insanlar gezerdi. Beyoğlu'na çık- mak için hanımlar özel olarak giyinirlerdi. — Üniversitede fişık oldunuz Cihat Burak resim sergisi 25 ekime kadar açık kalacak. Ada Yayınları sergi için bir albüm hazırladı. Albümde, Sezer Tansuğ ve Ahmet Köksal'ın Cihat Burak resmini inceleyen yazılarının yanı sıra Feriha Büyükünal'ın Burak'la yaptığı bir söyleşi de yer alıyor. Büyükünal söyleşisinin bir bölümünü sunuyoruz. CtHAT BURAK — Mimarlıgı yasamak için, resrai her zaman s«vdigim için yaptım. mu? — Üniversite yıllarında pek vaktimiz yoktu. Orada bir kızla aramızda aşk maşk oldu. Çok- tandır görmüyonım, sanşm ma- vi gözleri vardı. Akademide gu- zel kızlar çoktu. Bebeko, Sofo falan... — Sizin bir de mej hane ke>- finiz var, o yıllar bu keyif baş- lajnış mıydı? — Evet, Bahkpazan'nda Cumhuriyet'e giderdik. Lisede de akademide de giderdik. O za- man şarabın bardağı S kuruş, bir uskumru kızartması da S ku- ruş. 20-25 kuruşunuz oldu mu pekala içki içebiliyordunuz. De- gustasyon'a falan gidemiyorduk. Oralar ekabir yeriydi... — Kimdi efendim eşiniz? Ev- liük uzun surdiı mii? — A ile başlayan bir kadın adı. Bir sene bile sürmedi. — Resim konulannızı nasıl seçiyordunuz? Tuval iizerine mi çahşıyordunuz? — Tuval pahalı idi. Lisede re- sim hocamız tuval alıp verirdı. Ben o zaman daha çok kâğıt üs- tüne yapardım. Yağüboya, sulu- boyadan daha kolaydı. Hocanın öğrettikleri ve benim tecnlbem- le renkleri kolay buldum. Zor- luk çekmedim. Beğenmediğim zaman üstune başka resim yap- tım. Tüval pahah, niye ziyan edeyim. Her şeyin resmini ya- pardım. Abdülhak Hamit öldü- ğünde buyuk yağlıboya bir res- mini yapmıştım. Büyük şair ol- duğu için yapmışüm. Boya takı- mını aür, Yüdız Bahçesi'ne ya da Galata'ya gider resim yapardım. Ankara'da da işten çıktıktan sonra peysaja çıkardım. O za- manlar soyadı yoktu, ben de O- mez. hat Şükrü imzası atıyordum. — Burs bittiği zaman mudü- re gidip "Ben mimarun ama as- hndaressamım,buraya birtakun çalışmalar yapmaya geldim" de- dim. Madam Colombie bursu- mu 4 ay daha uzattı. Paris'te St. Michel Meydanı'na yakın bir odada yaşıyordum. Otobüse benzer upuzun bir oda. Orada yatar kalkar çalışırdım. Bir gün bir galeri sahibi Oaude Levin geldi, resimlerimi gördü 1962'de onun galerisinde sergim açıldı. Bu sergimi televizyon ge- lip çekmişti. Orada gören baş- ka bir galerici Lille şehrinde ikinci sergimi açtı. O galerici ba- na aylık para odUyordu. Üç de- ğişik ülkeden ressamlan vardı, biri bendim. 20 figürlü ve deve- li bir resmimin 1500 franga sa- tıldığını biliyorum. Oysa bana ayda 500 frank veriyordu. — Ne yapıp edip neredeyse ber tuvalinize bir kedi oturtu- yorsunuz. — Efendim, niye köpek değil de kedi değil mi? Bunu konuşa- lım. Kedi, kişiliği olan hayvan- dır. Hiçbir zaman insanın elini, yakasını bırakmamıştır. Köpek öyle değildir. Insana Allahı'na bakar gibi bakar. Kedi de "Ne yapalım, öyle geimiş böyle gidiyor" diye bakar. Kedi, bir sirk hayvanı değildir. Siz gördü- nüz mü sirkte marifet yaptığını? — Ben de öyle bilirdim. Ge- çen yü bir Rus sirkinde kedile- rin gösteri yapüklannı gördıim. — O rejim tabii, her şeyi yap- tınrlar. Kediye de yaptırmışlar. Ama katiyyen isteyerek yapmaz. — Gönlünüzün ber istedigini yapabildiniz mi? — Kim yapabilmiş ki? Onas- sis yapabilmiş mi? Iki türlü hür- riyet vardır. Mesela, herif kafa- sına koyar, uçak kiralar (Onas- sis gibi) ya da kendi uçağı var- dır, dostlarını alır Endonezya- ya götünir. Bir de hiçbir şeyi ol- mayan adam vardır. Neyzen Tev- fîk gibi. Çeşme yalaklannda ya- tar. tkisi de hudutsuz hür. Bu ikisinin arasına da hürriyet den- — Sergi açıp, resim satabili- yor mujdunuz? — Kendim için resim yapıyor- dum. O zaman satmak matmak yok. Galeriler yok. Resimler bi- rikiyor, birikiyor da ne oluyor? Ona veriyorum, şuna veriyo- rum. 1957 yılında Istanbul Be- lediye Galerisi'nde Uk sergimi açtığımda izleyici de pek yoktu, satın alan da hiç olmadı. 50 ka- dar resim vardı. Çok eskiden be- ri resim yaptığun için Beyoğ- lu'ndaki antikaalara bırakı- yordum, tek tük satılıyordu. 1970'ten sonra saüş olmaya baş- ladı. — Paris'te sergi açma olana- gı buldunaz mu? — Cihat Bey, şnrada bir boş kafes var. Kusu nerede? — Onun kuşu yok, hiç olma- dı. Balkonda duran ahşap kafe- se 1967'de Bursa'ya kuş almaya gitmiştik. Kuş satıcısı, kuş gibi olmuş, Kuşbaz tsmail, yani he- rifın suratı kuşa benziyor, gaga var gibi. Ondan iki kuş aldım, evde baktım. Öldüler zamanla. Ondan sonra da kuş almadım. — Son bir sorum olacak; sizi mimarlık mı resim mi daha mutlu etti? — Mimarhğı yaşamak için yaptun. Resmi her zaman sevdi- ğim için yapüm. (Garanti Bankası Sanat Galcrisi / Beyoğlu Şubesi / 151 34 34 — 152 16 98) Üniversiteler yeni öğretim yılma başladı Çumhurbaşkanı Turgut Özal, tstanbul Üniversitesi'nin yeni öğretim yılına başlaması nedeniyle dün üniversitenin Fen Fakültesi'nde düzenlenen törene katıldı. Haber Merkezi — tstanbul, Boğaziçi, Bilkent, Atatürk, Ak- deniz, Erciyes, Yüzüncüyıl, Yıl- dız, ODTÜ ile Harp Akademi- leri ve Harp Okulları'nda 1991-1992 öğretim yıhna tören- lerle başlandL Çumhurbaşkanı lurgut Özal tstanbul Üniversitesi'nin yeni öğretim yılına başlaması nede- niyle dün üniversitenin Fen Fa- kültesi'nde düzenlenen törene katıldı. özal dun öğretime baş- layan üniversitelerin rektörleri ile Harp Akademeleri ve Hava Harp Okulu komutanlanna da birer mesaj gönderdi. Özal me- sajında, üniversitelerin yasanan bilgi çağında milletlerarasında sürdurülen yarışın motonınu teşkil eden kaliteli insan gücu- nü yetiştirme misyonunu ust- lendiğini ve bu ulvi görevi tam bir sorumluluk duygusuyla ve yıldan yıla aıtan bir basanyla sürdürduklerini belirtti. Istanbul Üniversitesi Rektö- rü Prof. Dr. Cem'i Demiroghı da törende yapüğı konuşmada, üniversitede lisans öğrenimine devam eden öğrenci sayısının yaklaşık 52 bin okluğunu belir- terek, "Açümakta olan ve yeni açılacak bölumlerie bu sayı da- ha da artacaktır. Ögrenci sayı- sının yüksek olması eleştirilere yol açabilir. Ancak dünyanın eski egitim-ögretim kurumları olan büyük metropol üniversi- telerinde öğrenci sayısı ber za- man yuksek olmuştur. Bu sayı- lar hiçbir zaman azaltümamış, bizde aynı Avcılar Kampusu ör- neginde olduğu gibi binalann bazılan sehir dışına çıkanlmış, eski yerleşim yerleri ise şehir içinde muhafaza edilmişlerdir. Bu nedenie hedefimiz, üniver- siteınizdeki egitim-ogretimi da- ha mükemmeUeştirmek olma- lı, öğretim uyesi sayısını arttır- malı, daha ileri duzeyde teknik, teknolojik donanıma ulaşma- nın yollan aranmahdır" dedi. Orta Doğu Teknik Üniversi- tesi'nin yeni öğretim yılına baş- laması nedeniyle üniversitenin Mimarlık Fakültesi'nde düzen- lenen törene, öğrenciler kapıda arama yapılması nedeniyle ka- tılmadılar. AA'nın haberine göre Müli Eğitim Bakanı Avni Akyol, ga- zetecüerin, "törene ögreocüerin alınmıımfl«anı naal karşıladığı- nı" sormalan üzerine, bu tür uygulamalara karşı olduğunu söyledi. Bakan Akyol, "Genç- likten uzaklaşarak gençlik po- Utikası yaptlamaz. Gençfige, ço- cuklara karşı olan eğitim poli- tikası cağdışı bir poliükadır. Gençükten korkmak gelecekten korkmakür" dedi. Avni Akyol, bir başka soru üzerine de üni- versite yönetiminde öğrencilerin de bulunması gerektiğini be- lirtti. ^Sulakalan kurumasın9 HAKAN KARA İZMTR — Sulak alanlan da- ha çok batakhk diye adlandı- nyoruz. Birçoğumuz için bu alanlar hastalık taşıyan sivrisi- neklere yatakhk eden, ulaşü- maz, kurutulması gereken ve- rimsiz yerler. Oysa uzmanlar, sulak alanlara ilişkin bu bakış açısından artık kurtulmak ge- rektiğini vurguluyorlar. Dünya Çevre Koruma Birli- ği tarafmdan yayımlanan "Su- lak Alanlann Korunması" ad- h raporda, yüzyıllar boyunca sulak alanlann kumtulmasınm toplumlann sağlık ve refahım arttıran bir çaba olarak göriil- düğü belirtilerek, günümüzde birçok ulkede sulak alan kayıp- lannın ulusal kriz boyutlanna ulaştığı öne sürüldü. Raporda, "Tüm bunlann altında yatan, sulak alanlann değerinin iyi an- laşılamamış olması ve buna bağlı olarak bu değerlerin su- lak alanlan etkileyecek karar- lann alınnta sürecindeki eko- nomik analizierde hesaba katıl- mamasıdır" denıldi. Turkçesi, Doğal Hayaü Koruma Derneği tarafından yayımlanan raporda, sulak alanlann, banndırdığı binlerce canlı türüyle biyolojik çeşitliUk açısından büyük önem taşıdığı ve birer genetik rezerv alanı ol- duklan belirtildi. Raporda, sulak alan kaybı- nı körükleyen ulusal ve ulusla- rarası politikalan değiştirmek için her ulkede önce bir sulak alan politikaa belirlenmesi ge- rektiği vurgulandı. Fnmsızyönetmen Luc Besson, sonfümi'Atlantis'teyinederin sularda Köpekbalıkları başrolde Kültür Servisi — Geçen gunlerde televiz- yonda gösterilen "Subwa>", geçen sezon oynadığı sinemalarda büyük hasılat yapan (özellikle Site Sineması'nda) "Derinlik Sarhoşluğu" (Big Blue) ve yine geçen se- zon Lale Sineması'nda gösterilen "Nikita"- dan sonra genç Fransız yönetmen Luc Bes- son yeni filmi "Atlantis"in çekimlerini ta- mamladı. Filmin en önemli özelliği tama- mının sualtında çekümiş olması ve başrol- lerini köpekbalıklan, balinalar ile diğer de- niz hayvanlannın paylaşmış olması. Film için özel sualtı kameralan imal edildi ve çe- kim ekipleri gecelerini, sualtında gerçek stüdyolar kurarak geçirdiler. Adını Atlas Okyanusu'nun batık kenti Atlantis'ten alan fılm, suaitındaki yasam düzenini yansıtmaya çalışu-ken insan- top- lum hayatuıa da göndermelerde bulunuyor. Film, yönetmenin ülkemizde "DerinUk Sarhoşluğu" adıyla gösterilen "Big Blue" adL fılmiyle benzer temalar taşıyor. "Big Bhıe"yu görmuş olanlar hatırlayacakür, filmin kahramanı Jacques Mayol'un sual- tına kaçınılmaz dönüşünü. Iste Luc Besson da, yunuslann çağnsma karşı koyamaya- rak derinliklere dalan kahramanınm bir yu- nus tarafından sualü cenneti Atlantis'e gö- türuldüğünü varsayıyor. "Atlantis", insanın varoluşundan önce ve sonra deniz yaşammı anlatıyor. Fakat in- sansız bir deniz... Yönetmen ise filmini bir 'sualtı operası' olarak tanımlıyor. Şöyle söylüyor Besson: "Beni Ugilendiren en önemli nokta, denizaltı kurallannın kara yaşamıyla paralelUklerini gözier önüne ser- mek. Dünya üzerinde yaşayan insanlar ta- nımadıklan şeylerden korkuyoriar, aynı di- ni veya aynı rengi paylaşmayanlan yadsı- yorlar. 'Atlantis' ise insanlarca yeterince ta- nınmadığı için korku veren denizden soz ediyor. Ben ise filmdeki tum memeli hay- vanlann ve diğer balıklann ne denli insan- cıl duygular taşıdığuu göstermek isthorum. bginç olan insansu bir deniz. Orada da kaü kurallan olan, ama asla bizimki kadar za- lim olmayan bir dünya ile karşüaşıyorsu- nuz." Hayatta kalabilmek için birinin diğerini yediği bir dunya hiç kuşkusuz sualtı dün- yası. Ancak Luc Besson çok önemli bir noktaya parmak basıyor: "Zaten biitttn problem bizim de aynı on- lar gibibirbirimizi çiğ çiğ yemekten aukon- mamız. Biz kimyasal süahlar imal ediyoruz. Onlan satanlar Isviçre'de brer ev saûn alır- ken, kuDananlar savaş meydanlannda bir- birlerinin yüzüniı parçalıyor. Denizde ise olaylar böyle gelismiyor. Yaralı, yaşlı ve- ya hasta bir balık 20 saniyeden daha kısa sıirede diğerlerince yeniyor. Yaşam kuralı bu." İki buçuk yıldan beri çekimleri sürdürü- len filmin çekim ekibi Besson ile birlikte 5 dalgıç-sinemacıdan oluşuyor. Yaklaşık 80 m'ye kadar uzanan derinliklerde çekimler gerçekleştirilmiş. Bu "sualtı operasT'nın müziğı ise "Big Blue" ve "Nikita"nın da müziklerini hazırlamış olan Eric Serra'nın imzasını taşıyor. "Atlantis"in kasım ayı so- nunda Avrupa sinemalannda gösterime gir- mesi bekleniyor. tki buçuk yıldan beri çekimleri süren fllmin ekibini, Bessonia birlikte 5 dalgıç-sinemacı oluşturu- yor. Çekim ekibi zaman zaman buzlann altına da dalış yaptı. Anma pıülan • Haber Merkezi — PTT, Turhan Selçuk'un "Abdülcanbaz" ve Cemal Nadir'in "Amcabey" adlı karikatür tiplerini pul olarak yayımlıyor. Türk Karikatür Sanatı Anma Serisi kapsamında pullardan 600 biner adet basıldı ve değerleri 500 TL. ile bin lira olarak beürlendi. 26X41 mm. boyutundaki ofset baskılı pullar 1992 yılınm mart ayına kadar satışa sunuluyor. Cemal Nadir'in "Amcabey"i, karikatürün yayılmasına öncülük yaparken, Turhan Selçuk'un "Abdülcanbaz"ı, grafık mizah karikatür tipinin ilklerinden olarak kabul ediliyor. Çernobil çocukları göntillti çevreci • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Çernobil kazasından sonra radyasyondan yüksek dertcede etküenen 33 'Çernobilzede' çocuk, dün de çevre bakanı Ali Talip ' özdemir'in onurlanna verdiği yemeğe katıldılar. özdemir, 'Çernobilzedeler'i 'gönüllü çevreci' ilan ederek Onümüzdeki gunlerde ortadereceli okullarda 'Çernobil'in etkileri' konulu bir kompozisyon yanşması düzenlenecegini söyledi. özdemir, yanşmada derece alan 33 çocuğun 'çevre gönüllüleri' olarak Kiev'e gönderileceğini de açıkladı. Çocuklar, Ankara Valisi Erdoğan Şahinoğlu'nu ziyaret ettikten sonra Ankara'dan ayrıldılar. 3 dolar için yamyamhk • MOSKOVA (AA) — Litvanya'nın Kutayçay köyünde 51 yaşındakı bir köylünün, 100 rublesini (3 dolar) çalan komsusu kadım öldürerek parçaladıktan sonra etini pişirirken yakalandığı bildirildi. Pravda'nın Litvanya'dakı "Respublik" (Cumhuriyet) gazetesine dayanarak verdiği habere : göre dört çocuk babası olan ve 1982 yılında da kendi kansını öldürdüğü öğrenilen katilin "akli dengesinin tumüyle yerinde olduğu" anlaşıldı. Ancak gazetenin haberinden, kimliği yalnızca Montvidas olarak verilen katilin, 1982 yılında işlediği cinayetten sonra ne kadar süre hapiste yattığı ve ne zaman serbest kaldığı anlaşılamadı. Ağrı Kongresi • Haber Merkezi — "3. Ulusal Ağrı Kongresi" 3-5 ekim tarihleri arasında Istanbul'da toplamyor. Algoloji Derneği ve Uluslararası Ağn Teşkilatı (IASP) işbirliğiyle gerçekleştirilecek toplanüda ağn çeşitleri tartışılacak. Toplantıya yerU ve yabancı bilim adamlan katılacak. Kanserde lıızlı arüş tehdidiProf. Dr. Hikmet Yavuz, Türkiye'de kanserin ikiye üçe katlanarak arttığını belirtirken "Ülkemiz hızlı gelişme ile birlikte kanser çağına giriyor" dedi. JAN PAÇAL ANTALYA — Türkiye'nin kanser çağına girdiğini söyleyen Prof. Dr. Hikmet Yavuz, ulke- de kanserin ikiye üçe katlanarak hızla arttığını belirtti. Yavuz, "Kanser, ülkemizde disipunu bir şekilde tedavi edil- miyor. Lakayt bir şekilde son derece zehirli ilaçlar doktorlar tarafından vatandaşlann eline tutuşturuluyor. 30-40 yıl önce- ki teknik ve eskimiş bügileri kul- lanan doktorlanmız bile var" dedi. Antalya'da yapılan "Ulusla- rarası Kanser Sempozyumu"na başkanhk eden Ankara Üniver- sitesi Tıp Fakultesi Kaduı Has- talıkları ve Doğum Departma- nı Başkanı Prof. Dr. Hikmet Yavuz şöyle konuştu: "Bugün kanser lüks bir has- talık olduğu gibi, gelişmiş ulke- lerin hastalığıdır. Bir ülke geli- şimini tamamlamış, sanayi öte- sine çıkmışsa bunun getirdiği gelir yükselirken kansere yaka- lanma oranı da artar. Gelişme- miş toplumlara bakarsak, Afri- ka hâlâ parazit çağındadır. Ko- lera, veba, frengi artık Türki- ye'de olmaz. Türkiye'de başla- yan hastalıklar 'fritik' hastalık- lar ve kanserdir." Yavuz, gelişmiş ülkelerin dört büyük problemini trafik, akıl ve ruh hastalıklan, kalp ve hiper- tansiyon şeklinde sıralarken dördüncü problemin kanser ol- duğunu açıkladı. Türkiye'nin gelişmişlik süre- ci içine girmesiyle kanser cağı- m açtığını ifade eden Prof. Dr. Hikmet Yavuz, kanserin hızla katlanarak arttığını anlattı. Yavuz "Kanser çağına yeni girmemize rağmen hastalık iki uç misli katlanarak artıyor. Ül- kemizin bilgi olarak teşhis edil- mesi lazım. Bir doktorun Ame- rika veya Kanada'ya giderek eğitim görmesi 50-100 milyona mal olur. Devletten ve Sağlık Bakanuğı'ndan tek kuruş alma- dan duzenlediğiıniz bu seminer- lere katılan doktoriannuz 1 mil- yon katılım payı De gerekli eği- timi göruyor" dedi. Türkiye'de ciddi kanser istatistiklerinin ol- madığını, verilen rakamlann ya- lan yanlış olduğunu anlatan Prof. Dr. Yavuz, otopsi mecbu- riyetinin olmaması yüzünden ölen insanlann ölüm nedenleri- nin anlaşılamadığını söyledi. Hikmet Yavuz sözlerine şöyle devam etti: "Ülkemizde bugüne kadar disiplinli bir kanser tedavisi ya- pılmadı. Herkes kanser tedavi eder oldu. Bunlan biz gordük ve yaşadık. Adam akciğer kanseri için M 90 tablet veriyor ve gün- de üç ögün almasını söylüyor. Oy sa M 90 son derece zehirli bir Uaçtır ki yeşil reçete ile satılma- sı gerekir. Kanı birden düşüren bu ilaç hastanın kaybına neden olabilir. Türkiye'nin diğer önemli sorunu ise hekim yetiş- ürememektir. Adam okulunu bitiriyor, ihtisasını yapıyor ve kitabım kapatıyor. Gelîşen çağ- dan habersiz, 30-40 >ü önceki yöntemleri kullamyor. Bunlar önlenmeli. Doktorlara seminer, araşbrma ve kurs zorunluluklan getirilmeli." Yaşam durmadan gelişen, venılenen, ılerıye doğru akıp gıden bir sureçtır. Bu yıl, üniversite yaşamlarına ılk adımlarını atacak binlerce gencimız geleceğe hazırlanacak Hepsinin yaşamı kutlu olşun. DEMIRBANK "İyi günler diler..."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle