23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 HABERLER 8 OCAK 1991 Avukatların açlıkgrevi • ANKARA (Cumhuriyet Biirosa) — Ankara Barosu Başkanı Özdemir Özok, Türk-lş'in 3 ocaktaki "bir gün işe gilmeme" eyleminin suç olmadı|ı yönünde hukuki görüş açıkladıklan gerekçesiyle Çağdaş Hukukçular Derneği'nden iki avukatın gözaltına alınmasını "haksız ve hukuk dışı bir eylem" olarak niteledi. ıki avukatın başlattığı açlık grevi ise sûrüyor. Avukat Halit Çetaık'in gözaltında bulunan avukatlar Hüsnü öndül ve Esin Kulaç ile ' •görfişme istemi reddedildi. Çelenk'in dün yaptığı başvuruya yamt veren DGM Cumhuriyet Savcısı Ülkfi Coşkun, Öndül ve Kulaç ile ilgili sonışturmanın "gizli, örgütsel amaçlı olması ve sonışturmanın selameti açısından" uygun görülmediğini belirtti. Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Akif Kurtuluş da dün yaptığı yazılı açıklamada, gözaltı ve bürolara "karakol kurulması" uygulamalan için "Hiçbir makam hukuk ihlallerine alet edilmemelidir" dedi. Tek rip arıtma • ANKARA (AA) — Sudaki kirliliği belirlemek amacıyla standart metot kullanılacak. Sanayi kuruluşlarının kuracağı antma tesısleri de tek tip olacak. Böylelikle, her iki alanda da yaşanan çelişkilerin ve gereksiz yatınmların önüne geçilmiş olacak. 1988 yılında yürürlüğe giren Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği'nin ongördüğü 'nunıune alma ve analiz metotları tebliği' ile, 'teknik usuller tebliği', dün Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Çevre müsteşarlığı yetkilileri, bugüne kadar numune almada çok çeşitli metotların kullamldığını, bu nedenle alınan sonuçlarda çelişkiler ortaya çıktığını belirterek "Bundan sonra her yerde aynı metot uygulanacak, sonuçlar da sağlıklı olacak" dediler. 2000'e Dogru'ya ihtar • Haber Merkezi — 2000'e Doğru Dergisi'ne yayın durdurma ihtannda bulunuldu. İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu imzasıyla gönderilen "yazılı ihtar", dergi sahibi Mehmet Sabuncu ve Sorunılu Müdür Adnan Akfırat'a tebiiğ edildi. Bakan Aksu imzalı yazıda 2000'e Doğru'nun, "Olağanustü Hal Bölgesi'ndeki faaliyetleri sistemli ve kasıtlı bir şekilde aksettiren, gerçek dışı haber ve yorumlan ile b^Igedeki katnu düzenınin cıddi şekilde bozulmasına ve bölge halkının heyecanlanmasına neden olacak, güvenlik kuvvetlerinin görevlerini gereği gibi yerine getirmelerini engelieyecek nitelikte yayın yaptığı" iddia ediliyor. Çelebi Arnavutlıık'ta • İSTANBUL (AA) — Devlet Bakanı Işın Çelebi başkanlığında kamu sektörü temsilcileri, işadamlan ve gazetecilerden oluşan 73 kişilik bir heyet, özei bir uçakla Arnavutluk'a gitti. Çelebi, Atatürk Havalimanı'nda yaptığı açıklamada, gezinin Tûrkiye-Arnavutluk ilişkileri açısından yeni bir dönemin başlangıcı olacağını ve ikili ilişkilerde önemli bir aşama kaydedileceğini söyledi. Gaziantep kongresi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — ANAP Genel Başkan adaylarından Hasan Celal Guzel, 13 Ocak'ta yapılacak olan Gaziantep tl Kongresi'ne katılmayacak. Başbakan Yıldınm Akbulut ve kalabahk bir grup ANAP milletvekili 13 Ocak'ta Gaziantep'e giderek gövde gösterisi yapacaklar. Gaziantep kongresine Gaziantep'ten milletvekili adayı olmak isteyen Devlet Bakanı Mustafa Taşar da katılacak. NtLAY ELDEŞ CAMİDE ÜST LSTL — Kimi camide, kimi okulda, kimi kahvede sabahladı. Evlileri Mengenliler konuk ederken bekâriar sokaklarda, araçlann iclerinde geceyi geçirdiler. Camiimamıgeceboyuncasobayaodunatarakicerininısınmasınaçalıştı. (Fotoğraf: Birol Üzmez) İZLENİMLER ve CENGİZ ELDEŞ Evliliklerinin I. yıldonumunde mutluluklar dileriz. BAŞAK AtLESt Mengerfi karargâhyaptılar ŞÜKRAN KETENCİ MENGEN — Maden isçileri- nin bulunduğu taraftan sadece dozerlerin göründüğü Beşler Köprüsü'nden (Yeni adı Sınır Kapısı) ancak milletvekilleriyie bazı özel kişiler geçebiliyor. Ma- denciler kimlik ve geçiş hakkı- nı "pasaportlu" olarak değer- lendiriyor. Bir, "biz dUşman mı- yız?" diyorlar ve ekhyorlar: "Biz sadece grevdeyiz. Savaşmıyoruz. Topiusozleşme, ücret isu>oruz." Akşam alacakaranlığında so- ğuğun bastırmasıyla biriikte yol kenarlannda ateşler yakılıyor. Kol kola birbirlerinin sıcaklığıy- la ayakta birbirlerine yaklaşa- rak, slogan atarak ısınmaya ça- lışanlar, sıralar halinde bekleyen onbinler rüzgânn üzerlerine sa- vurduğu dumandan boğulma noktasına geliyorlar. Sendika >önetimi, kadmlar ve gece kapa- lı bir mekana sığınmak isteyen- Ierin araçlarla Mengen'e götü- rülmesi kararını veriyor. Dağlar arasında geceleyecekler ise 2-3 kilometre gerideki daha elverişli alana yerleşecekler. Ancak ma- denciler karann geri adım nite- liği taşımasından kaygılanıyor- lar. "Oltnek var dönmek yok" sloganlyla tepki dile getiriliyor. Madencileri yatıştırmak üzere genel başkanlan Şemsi Denizer megafonu alıyor. Yürüyüşten vazgeçme, Zonguldak'a donme- nin soz konusu olmadığını açık- lıyor. Onbinler derhal yerleşme hazırlığına geçiyor. Müthiş bir kargaşa başlıyor. Büyük kuçük her türden aracın bulunduğu yerden geri dönme çabası ara- sında yurüyen onbinler de katı- hnca sekiz kilometrelik yolu özel araba ile 2.5 saatte aşabiliyoruz. Çoğunluk kitle, yer seçerek se- kiz kilometrelik yolun kenarla- nnda yerleşmeyi yeğliyor. Ateş- ler yakılıyor. Yardım olarak ge- len erzak dağıtıhyoı. Tanımlan- ması yazıya dökulemeyecek, fo- toğrafın da yeterlı olamayacağı, bir olçüde usta kameranın an- cak yansıtabileceği bir görüntü doğuyor. Yaşlan ellınin uzerin- de Karadeniz şıvesiyle konuşan riirüm, dedim. Bu kalabalıkta kargaşada onu da kaybettim. Şu çilemize bakın. Bizi evlere alı- yorlar. Erkekler ayazda, soguk- ta, ormanda. Sabaha kadar on- ları düşünup ağlıyor, uyuyamı- yonız. Bunlann bize yaptığı ezi- yetî Yahudi Araba yapmıyor." Sekiz kilometrelik yoldan Mengen'e taşınma bittikten ve yol boyunca orman kenannda konaklayacaklar yerleştikten sonra yolun trafîği bitmiyor. En- gellemeiere rağmen Zonguldak- tan'tan, köylerden, kasabalar- dan akış durmuyor. özel araba- lar gruplara yanaşıyor, yiyecek, oluşturuyor. Sendika Başkanı ve Yönetim Kurulu üyeleri orman- da öbek öbek konaklayanlan zi- yaret ediyorlar. Barikatın önün- de polislerle muhabbeti koyult- muş olanlar bıle var. "Ne konuşuyorsunuz" sorusuna "Aynı tarafta, eziten tarafta ol- duğumuzu, biriikte soğukta, or- manda kaldıgımızı, asağı yukan aynı açlıgı paylaşugımızı anlatı- yoruz, 'sizi de biz kurtaracağız' diyoruz", yanıtı geliyor. Polisler, Başkan Şemsi Denizer'in kar- deş oldukları mesajı ve selamı- na yanıt vermeye çekiniyorlar. Ziyaret kervanına İlyas Sal- Sabaha karşı 02.00. Ateşler daha parlak, sohbetler koyulaşmış, battaniyelerini başlarından aşağı pelerin gibi geçirmiş binlerce insan ateşlerin başına üşüşmüş. Uçüncü geceyi sokakta, uykusuz geçirenlerin, her gün saatlerce yürüyenlerin gücüne akıl ermiyor. iki köylü kadm işçilerle çevik kuvvet ve askeri ayıran sınırda- ki dozerlere elleriyle yapışmışlar. Götıirmek isteyenlere itiraz edi- yorlar. Yurümenin durmasına tepki duyan kalabahk bir grubu etkileyen öfkeleriyle bağırarak konuşuyorlar. "Buradan aynl- mayız. Geri dönmek yok. Nere- ye geri dönecegiz? Niçin yurii- müyoruz? Biz düşman değiliz ki ateş acsınlar. Bö>le yaşamaktan, geri dönmektense ateş acsınlar ölelim..." Derken bu aşın öfkeye yol açan özel koşullar dile geliyor: "Kocam yanm adam. Sakat. Ben senin jerine vekaleten >ü- NOTLAR eşya, battanıye dağıtılıyor. Sık sık "Meyve isleyenler" "Ekmek geldi" anonslan ya da klakson- la yardım geldiği duyunılan ya- pılıyor. Çoluk çocuk arabadan inen bir ailenin kendi deyimle- riyle "can parcalannın" duru- munu gözleriyle görup komşu- larından topla'dıklan yardımı getırdıklerini izliyoruz. Gece saat 11, 12, 01, 02... 02'den sonra görüntü çok daha çarpıcı. Ateşler daha parlak. Sohbetler koyulaşmış. Battani- yelerı başlarından aşağı pelerin gibi bağlanmış binlerce insanın ateş ışığında hareketleri insanda şok etkisi vapan bir görüntü man ve Bilgesu Erenus gibi sa- natçılar da katılınca hareket ve görüntü daha da çarpıcı boyut 'kazanıyor. Ateş başlarındaki halkalar, kalabalıklar büyüyor. En çok başkanlan lehine ve ka- rarhhklarına ilişkin coşkulu slo- ganlar atıyor, sanatçılan kendi üsluplan ve sloganlanyla selam- lıyorlar. Başkanın ve sanatçıla- rın bulunduğu ateş halkaların- dan birine koşan bir işçi hen- dekten suya düştü. Dakika geç- meden araç farlan yardımında kurtarılıyor. Kafasını çarpmış, ilkyardım aracına taşınırken hayretle duşüşunü Köşk'e bağ- layan küfürler sa\Tirduğunu du- yuyoruz. Arkadaşları kazadan hem üzgün hem de kufürlere gülerek açıklama getiriyorlar: "Bu balimizin, çektiklerimizin biitiin sorumlusu o degil mi? Arkadaşımız haklı. Biz bize düşman olanı, södeşmemizi im- zalattınnayanı iyi tanıyoruz." Sakalları, battaniyeleri ile "Meksikalılara" benzetmelere gulüp geçiyor, "Bizi mağara adamına benzetip korkanlar da var" yanıtını veriyorlar. Meksi- kalı, mağara adamı, her ne ise bu görüntülerinden çok mutlu- lar. Battaniyelerle bir gece önce- sine göre daha az üşüyorlar. Aç da değiller. Sendika görevlileri sürekli uyumamalan, donabile- cekleri uyansım yapıyorlar. Slo- ganlar, şarkılar, biraz da ayak- ta kalabilmek için. Üçüncü ge- ceyi sokakta ve uykusuz geçiren- lerin her gün saatlerce yürüyen- lerin dayanma gücüne, direnci- ne ak'ıl ermiyor. Hâlâ güluyor, hâlâ şarkı söyleyebiliyor, şaka yapabiliyorlar. Derken yağmur çiseliyor. Bulabilenler yanlarına park etmiş araçtan aldıklan malzemeyle örtüler yapmaya ça- hşıyorlar. Bir işçi naylonu gere- ceği sopayı toprağa saplamaya çahşırken zorlanıyor. Yine Çan- kaya'yı hedef alan küfurler sa- vuruyor. Madencilere göre her şeyin sorumlusu o. Dün bütün yollarm kesilmesiyle kuşatma altına aiınan madenciler Men- gen'ı "karargâh" olarak seçip buna yönelik geriye yürürken ilk barikatın önündeki kadar öfkeli değildiler. Madenci geceyi yağmurda geçirdi CELAL BAŞLANGIÇ MENGEN — Gazete satan dükkân- ların önünde uzun kuyruklar oluşturmuş madenciler. Gazeteler elden ele geziyor sokaklarda. 07.30'da radyo, haberleri vermeye başladı. lşçiler de gazete satan- lar da bir anda durdu kaldı. Kendileri ile ilgili haberleri dinlediler. Sonra da "adam sen de" gibisinden ellerini sal- layıp Mengen'ın içinden çıkarak barika- ta doğru yola koyuldular. Mengen'den E-5'»çıkan yolun kena- rındaki boşluklarda sabahlamış maden- ciler. Bir kısmının sırtında battaniye, elinde ateş var. Geceyi yağmur altında geçirmişler. Mengen'deki çiselti, yuka- nlara doğru çıktıkça, sulu kar serpinti- sine dönüşuyor. Barikatın kurulduğu köprünün birkaç kilometre ilerisinde Bolu dağlanyla Köroglu dağlan birbiri- ne değiyor. Arada, Gerede geçidi var. Barikata doğru ince bir asfalt yol uza- nıyor. Geceyi barikatın dibinde geçiren- ler kızgın. Sabaha karşı barikatı geçen polis, arkadaşlannı gözaltına almış. As- falt yolun iki yanından çepeçevre dağ- lar yükseliyor. Yamaçlar, çam ağaçlany- la örtülü. Dar bir vadide sıkışıp kalmış madenciler. Polisler, Türk bayrağı taşıyan bir ma- denciye bağırıyor: — Bu bayrak sizin değil bizim... Madenci Veli Yılmaz kızıyor. Kapıp bayrağı yaşb işçinin elinden, sallaya sal- laya barikata doğru yürüyor: — Ben nerelerde taşıdım bu bayrağı biliyor musunuz? Veli Yılmaz madenci, ama aym za- manda da milli judocu. Balkan şampi- yonluğu da var. Polislerin, bayrağı "ma- denciye çok görmesine" içerliyor. Sendika yöneticileri gelene kadar, yeni bir yurüyüş duzeni alıyor madenciler. Yürüyüş kolunda bulunan yüzlerce ka- dm en öne ajınıyor, "taştma" yapıyor madenciler. Öndeki kadmlar, bir sloganı üç kez atıyor, arkadan grup grup üçer Madenci dondurucu soğuğa aldırmıyor. (Fotoğraf: İbrahim Gunel) kez, yinelenerek yuruyuş kolunun sonu- na kadar "taşımyor" aynı slogan: -- Şaşkın mı, pişman mı, Zongul- dak'a düşman mı? Barikatın önünde SHP'li, HEP'li, Sosyalist Birlikçi milletvekilleri var. Öğle saatlerine doğru DYP'li milletvekilleri de katılıyor grevci madencilerın arasına. Milletvekillerinin uğraşı, Turkiye'nin dört bir yanından gelen yardım malze- melerinin işçilerin eline ulaşmasını sağ- lamak. Ancak işçilerin bulunduğu yere giden tum yollar tutulmuş. Yardım mal- zemelerinin geçişi bir serbest bırakıhyor, bir engelleniyor. Ama bir türlü işçilerin eline ulaşmıyor. SHP milletvekili Cev- det Selvi kızgın: — Tonlaria erzak, yüzlerce insan kamyonlann kasalannda bekletiliyor. Daçlara el konmuş, battaniyelere el kon- muş. Hatta ambulanslara bile el kon- muş. Savaşta bile insanın ekmeğine, ila- cına el konmaz... Kadm işçiler, erzaklarına el konma- nın umurlannda olmadığını anlatmak is- tiyorlar yeni urettikleri bir sloganla: — On yıldır açız. On gün daha kalı- nz. Bir dilim ekmekle Ankara'ya vannz. Madenci dört gündur yolda. İşçilerin bir bölümü neredeyse son üç geceyi so- kakta geçirmiş. Üzerlerinde ince, yok- sul giysileri daha bir eskimiş. Kimi üs- tunü, yardım olarak ulaşabilen bir bat- taniye ile örtmeye çahşıyor. Hepsinin ayaklan çamurlu. Pantolonlannın paça- ları yırtılmış yurümekten. Polisin, aralanna dalıp işçileri gözal- tına almasından ve Eskiçağa'daki don- durucu soğuktan korunmak için sendi- ka yönetimi, "yürüyüş kolunu üç kilo- metre geri çekme" kararı alıyor. İşçile- rin çoğu guçlükle ikna edilebiliyor. So- nunda, "Şu ağacın altına gecelim", "Şu kayanın dibi sıcak oiur, bir de ateş yakarız" gibi konuşmalarla yeni duru- ma hemen uyum sağhyorlar. Kimsenin dönmeye niyeti yok. Sabahki sulu kar, öğleye doğru yağ- mura donüyor. Bir ara, bulutlann ara- sından yüzünu gosteriyor gune>. Maden- ciler seviniyor. Başka bir sevinçli haber daha alıyor madenciler. Kuşatma ara- lanmış.yardım olarak gönderilen ekmek- lerin, giysilerin, battaniyelerin, ilaçların, halı ve kilimlerin bir kısmı barikatı aş- mış. Kuşatmadaki madenci, soğuğa, ka- ra, yağmura, yokluğa karşın direnıyor. Madencinin inancı "sagır kulaklı yürek- kr"in azınhkta olduğu... POLİTİKA GÜNLUGÜ HİKMET ÇETİNKAYA Türk-lş'in tavanındaki yönetim bugüne dek işçi hareketlerinin hep gerisinde kalmıştı. Yöneticilerin, siyasal iktidara karşı aldığı tavrın doğru çizgisi yoktu. Neden Korkuyoriar, Niçin Kaçıyorlar? Beşinci gün bugün... Usanmadan yürüyorlar. Vurmadan, kımnadan haklannı al- mak için bu onurlu eylemi sürdürüyorlar. Kızanlar oluyor onlara, öfkelenenler. Aldırmıyor, onlan hiç umursamıyoriar. Soğuğa, engellemelere karşın, açhğa, göz- altına karşın yürüyorlar. Birileri çok öfkeli, çok hırçın... — Vızgelir böyle şeyler bize, vız! Alışılmış sözcükler bunlar. Üç beş gün önce yeri göğü tit- rettiğini söylemişti. Şımdi de onbinlerin yürüyüşüne karşı benzeri şeyler söylüyor. Onlar yürüyor, aldırış etmiyor böyle sözlere. Yürüdükçe coşkun bir ırmağa dönüşuyor onbinler. Yürüdükçe yeri gö- ğü sarsıyorlar, titretenlere inat... — Geliyoruz zincirieri kıra kıra, iktidann kafasına vura vu- ra... Birileri çok ürküyor. Sanlacak bir dal anyor... — Türk-İş Başkanı Şevket Yılmaz bile karşı bu yürûyö- şe, Türkiye'de VValesa olmak istiyor Şemsi Başkan... Türk-İş'in tavanındaki yönetim bugüne dek işçi hareket- lerinin hep gerisinde kalmıştı. Yöneticilerin, siyasal iktida- ra karşı aldığı tavrın doğru çizgisi yoktu. Hep zikzaklar çiz- di. Tavanla taban arasında hep kopukluklar oldu. 1988 yılında 30 kentte yapılacağı açıklanan yığınsal ey- lemler gerçekleşmemişti. Şimdi aradan üç yıl gectiği için bunlar unutulup gitti. Bir de akla gelen, o tarihte yapılması öngörülen Istanbul mitıngi vardı. Türk-lş'in tavan yönetimi bu mitıngi de yapmamıştı. 1989 ve 1990 yılı da aynı biçim- de işçiyı uyutma yöntemıyle geçti. Salt 1988 yılı başında birkaç etkili eylem yapıldı. O ey- lemler de kimi yöneticilerin yeniden seçilmesini sağladı. Türk-İş'in tutumu sendikal hak ve özgürtükleri değil, sendi- kacı hak ve özgür- lükleri çizgisinde ge- lişmişti. 4 Ocak 1991 gü- nü başlayan en uzun ve kitlesel yu- rüyüşe başta Türk-İş Başkanı Şevket Yıl- maz olmak üzere ANAP iktidan karşı çıkıyor. Demokratik hak ve özgürtükleri savunmast gereken Türk-lş Başkanı Yıl- maz, Devrek Kaymakamı'na şöyle diyor: — Ben de bu yürüyüşe karşıyım... Niçin karşı Türk-İş Başkanı Zonguldak-Ankara yürüyüşü- ne? 3 ocak genel eylemi gereken dersi vermiş Şevket Baş- kan' ın açıklamalarına göre. Zonguidak grevine ise fazla po- litika karıştırılmış. Açıklamalarından bunlar çıkıyor. Şevket Yılmaz, Zonguldak'a hiç gitmedi... Siyasal iktidar Türk-İş'in bu çıkışına sımsıkı sanlıyor. Ma- den işçılerinin yürüyüşünü yasadışı olarak görüyor. İşçile- ri, sendika yöneticilerini suçluyor: — Polıtika yapıyorlar. İşçinin, sendikacının siyasette işi ne?. Türk-lş'in köklerinden aldığı bırgüç vardır. Bu güçle işçi- lerin demokratik hak ve özgürluklerine sahip çıkması, top- lumsal yükümlülüklerini yerine getırmesi gerekmektedir... — 3 ocakta genel eylem yaptık, bu yetmiyor mu? Evet, yetmiyor. Çünkü ANAP iktidan bildiğini okumaya, her antidemok- ratik uygulamaya yasal kılıf aramayı sürdürüyor. TRT ile kimi gazetelerle işçılere gözdağı veriyor. Bunun yanı sıra işçi sı- nıfı 12 Eylül döneminın etkilerini üzerinde taşıyor. Tabandaki gelişmelere Türk-İş'in tavanı izleyici kalıyor. Türk-lş'e bağlı 32 sendika içinde, 19 sendika sendikacılık anlayışının değışmesinden yana iki yıl önce tavır koymuş- lardı. 19 sendika bugün de ortak tavırlannı sürdürüyorlar. Yine 19 sendika başkanlar kurulunda çoğunluğu oluşturu- yor. Eğergeçmişte 'bahareylemleri' olmasaydı, 1989 yılında kamu toplu iş sözleşmelerinin bağıtlandığı düzeye ulaşma- sı çok güç olurdu. İşçiler, burada Türk-İş'in bıraktığı boşlu- ğu doldurmuşlar, eylemleriyle onun önüne geçmişlerdir... Şımdi Zonguldak'tan onbinler Ankara'ya doğru yürüyor. İlk haberlere göre dün sabah 150-200 işçi gözaltına alındı. işçilerin yanında SHP'li, DYP'li, HEP'li milletvekilleri de var. Ama Başkan Şevket Yılmaz yok. Türk-İş tepe yönetiminden sadece bir iki kışi var. Kimi Türk-İş yöneticileri tabanla yüz yüze gelmekten bir iki yıldır korkuyor, Kongre oyunlarıyla yonetıme gelmeyi sen- dikal mücadele sananlar, gelecekten çekinıyor. Bunlann ik- tidar ve sermaye desteğiyle ayakta kaldıklarını, 12 Eylül dö- nemınde ışçı sınıfı aleyhıne çıkarılan yasalara göz yumduk- larını artık fıerkes bılıyor. Korkuları, kaçışları bu yüzden... P A R T İ L E R D E N Spora Meclis araştırması ANKARA (AA)— SHP Aydın Milletvekili Hilmi Ziya Postacı ve 20 arkadaşımn, "Sporla ilgili sorunları tespit etmek ve ulusal bir spor politikası oluşturmak amacıyla" verdikleri Meclis araştırması önergesi, bugun TBMM Genel Kurulu'nda görüşülecek. Genel KuruPun çarşamba günkü birleşiminde, ANAP Konya Milletvekili Mehmet Şimşek ve 39 arkadaşımn, Marmara Üniversitesi'ne bağh "Turkiyat Araştırma Enstitüsü" kurulmasma ilişkin yasa önerisinin tümü oylanacak. Söz konusu önerinin maddeleri daha önce görüşülerek benimsenmiş, tumünün oylanması sırasında karar yeter sayısı sağlanamamıştı. Gündemin ikinci sırasında SHP Diyarbakır Milletvekili Fuat Atalay'ın, •'bölücülük" yaptığı gerekçesiyle yasama dokunulmazhğının kaldırılmastna ilişkin karma komisyon raporu yer alıyor. Gündemde ayrıca, ANAP Istanbul milletvekili Bülent Akarcalı'nın sigara reklamlanmn yasaklanmasını öngoren yasa önerisi de bulunuyor. Demirel, İstanbul'da ANKARA (AA) DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel, 9-10 ocak günleri bazı toplantılarda konuşmak ve partisinin yeni ilçe binalannın açıhşmı yapmak üzere İstanbul'da olacak. Yarın PEN Yazarlar Derneği'nin The Marmara Oteli'nde düzenleyeceği toplantıya katılacak olan Süleyman Demirel, Deniz Ticaret Odası'nı da ziyaret edecek. DYP lideri Demirel, aynı gun Ankara'ya dönecek ve partisinin genel idare kurulu toplantısına başkanlık edecek. 10 ocak perşembe gunü yeniden Istanbul'a gidecek olan Demirel, Bayrampaşa, Ümraniye ve Kadıköy ilçe merkezlerinin açılış törenlerine katılacak. Mısır çarşısını da ziyaret edecek olan DYP Genel Başkanı, akşam Sheraton Otel'de düzenlenecek "Yıla Bakış" toplantısmda konuşacak. Ecevit'in konferansı. tSTANBUL (AA)— DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, yann, Erol Simavi Özel İletişim ve Eğitim Merkezi'nde bir konferans verecek. Bülent Ecevit konferansında, Gazeteciler Cemiyeti tarafından "Yılın Gazetecisi" seçilmesı dolayısıyla mesleki açıklamalarda bulunacak. DSP Genel Başkanı Ecevit, saat 15.30'da başlayacak konferanstan sonra dinleyicilerin sorularını da yanıtlavacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle