23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhunyet Maıbaaalık ve Gazetecılık Turk Atıonım Şırketı adına Nuür Nadi 0 Genel Yayın Muduru Hasan Onui, Mutssese Müduru EHUM iştkligM, Yazı Işlerı Müduru Ofcay Goncnsin. # Haber Mcrkezı Muduru tılçın Itejvr, Sayfa Duzem Yöncımcnı Ali Acar 0 Temstkiîer ANKARA AkRM Tan, İZMİR Hikmel Çftınka;.. APANA Ç«i» Ylt<noglu tç Rrtıtıka Olal B^iııt^ Dn Habcılcr tjj*m U t Ekonoou Co«te Tntaa. Ij Scndıka Şakna bMri. Kultur Cdal LHn. Isunbul Habcılcn Ibaal kaç«k. tjjıım C a m <*>lu. Yun Haberlen N«*e< Dofı». Spor Damjmim AMılkutlr Vanlma. D.zı Vazılar Ktmm Çatgtn Vajlıra» Ş«Ua Alpıy. Dunllme Abd.ltok Vıucı 0 koordııu.or AkıM HoruUn 0 Malı lîler LraJ EfkM 0 Muhasebe Bvkflt teacr 0 Butçe PUnUma Sc*xı Owul>e$rotto 0 RckUm \j>e Tornm ^ Et Ya>ınlar HMİyı Ab?ol 0 Idarc HMTJM G « W 0 lsletme Öadcr Çetafc 0 Bılg Islem Nul İMİ 0 Pmootl S«*fi toym Kurvlu Bajkan OkU» AUai. tıj<B B^r. N u u Ccml Hıbatl Çctiakaj». Oiı> l|«r H ı a n . llhıa Alı Mran AtaM Tw Sosnn » Km» Ojmhunra MvbaacıU ve Gazettoljk T.AŞ. Ttık Oatı Cad 39 41 34334 Isl PK 246 tsunbul Td 512 05 05 120 h«O, Tde» 22246, Fu. (I) 526 60 72 0 Surolar AakafK Zı>» GOkalp Bh Inkılap S No 19 '4.1e! 133 !1 41-4*'. TetaL 42344. Fu. (4) 133 05 65 0 lı«4r H Zı>» Blv 1352 S 2/3. Td 13 12 30 Ttfcx 52359. Faı (51) I» 53 60 . İMnCl Cad 119 S No 1 Kll I. Tel 19 37 53 (4 haıl. Tdes. 62155. Fu (71) 19 25 71 TAKVlM: 8 OCAK 1991 tmsak: 5.50 Guneş: 7.21 Öğle: 12.15 Ikındi: 14.38 Akşara: 16.59 Yatsı: 18.24 Üniversitenin öğretim üyeleri, eğitim kalitesinin düşmesinden büyük kaygı duyuyorlar Boğaziçi'ne YOK cenderesiPnrf. Cem Behar: Boğaziçi Üniversitesi, statü Prof. Reşat Kayalı: Boğaziçi Prof. Necla Öner: 25-30 kişilik sınıfa olarak diğer üniversitelerden farksız. Bir Üniversitesi'nde müthiş bir laçkalık var. İdari ulaşmakla 90-100 kişiliğe ulaşmak farklı. anlamda Türkiye'nin en eski üniversitesi olduğu özerkliğe sahipken cesaret edilemeyen şeyler Sınıflar kalabalıklaşmca öğrenciyi tanımak bile için yerleşik gelenekselleşmiş eğitim anlayışı yapılabiliyor. Her yıl kaliteden bir şeyler mümkün olmuyor. Dekanlara ulaşmak kolay, YÖK cenderesine sokulunca çok zarar görmüştür. kaybediyoruz. ancak rektöre istediğiniz zaman ulaşamıyorsunuz. FİGEN ATALAY "Boğaziçi Üniversitesi çökii- yor", "YÖK rejiminden Türki- ye'de en çok zarar görmüş üni- versite Boğaziçi Üniyersitesi- dir"; "YÖK, Boğaziçi Üniversi- tesi'nde 'hoca-öğrenci ilişkisi' geleneğinin ortadan kaybolma- ya yüz tutmasına neden oldu"; "Yabancı dili iyi öğretemiyo- nız"; "Sınıflar kalabalıklaştık- ça eğitimin kalilesi düşuyor"; 'Öğrenci sayısı artıyor; oğretim iiyesi sayısı yelersiz kalıyor". Bu "sessiz" çığlıklar, Boğaziçi Üniversitesi'nin öğretim uyeleri- ne ait. öğretim üyeleri, yıllardır "parlak" oğrenci yetiştirmekle ünlu Türkiye'nin gozde üniver- sitelerinden Boğaziçi Üniversite- si'nde eğitim kalitesinin sınıfla- rın kalabalıklığı, öğretim üyesi kadrosunun yetersizliği, üniver- sitenin geleneksel eğitim anlayı- şının gıderek yok olması gibi ne- denlerle duşmeye başlamasın- dan büyük kaygı duyuyor. Sözlerine "YÖK rejiminden Türkiye'de en çok zarar görmıiş universite Boğaziçi Üniversite- si'dir" diye başlayan üniversite- nin ekonomi bölümü baskanı Prof. Dr. Cem Behar, kaygıla- nnı şöyle dile getirdi: "YÖK, kendine özgü bir e£i- tim geleneğinin ortadan kaybol- maya yüz luimasına neden ol- muştur. Türkiye'de ban insanlar hâlft nedense Boğaziçi Üniversi- tesi'ni ayncalıklı sanıriar. Boğaziçi Üniversitesi'nin sta- tü olarak diğer üniversitelerden hiçbir farkı yok. Bir anlamda Türkiye'nin en eski üniversitesi oldnğu için yerleşik geleneksel- leşmiş eğitim anlayışı YÖK cen- deresine sokulunca çok zarar görmüştür. Her seyden önce küçük ve kendi kendini yöneten, kendi içinde demokratik bir işleyişe sa- hip bir universite olan Boğaziçi Üniversitesi'nin mevcudu 1^00 kişiden 8 bin kişiye yükselmiş- tir. Hoca-öğrenci yakınlığı -ki bu çok önemli bir özelligiydi- büyük ölçüde törpülenmiştir. Kendini demokratik biçimde ve huzursuzluk çıkmakstzın yönet- me geleneği de büyük ölçüde or- tadan kaldınlmıştır. Boğaziçi Üniversitesi eğer hâlâ kamuoyu- nun gozunde yüksek bir statü- ye sahipse bu, sayılan giderek azalan bazı fedakâr öğretim üyeleri sayesindedir. Devlet bu üniversiteye kamuoyundaki prestiji ve statüsüne eşdeğer önem vennemektedir." Boğaziçi Üniversitesi'nin so- runlarının, Turkiye genelinde yüksekoğretim sorunlanndan bağımsız ele alınmaması gerek- tiğini vurgulayan Prof. Dr. Re- şat Kayalı, YOK'ü "üniversiteye yönelik tasfıye harekeüerinin so- nuncusu, en başansız ve en amacına ulaşamayam" olarak nitelendirdi Prof. Kayalı'nın görüşleri şöy- le: "Son tahlilde, 1980li yıllarda üniversiteye karşı gerçekleştiri- len saldırının temelinde düşun- ce kontrolu amacı \ar. Merkezi- yetçilik uygulanıyor. Aynı şab- İon tum üniversitelere uydurul- mak isteniyor. Bu şekilde resmi ideolojinin yeniden üretimi amaçlanıyor. Bu girişimin iflas ettiğini gorüyonız. Çözüm ne- dir? Herhalükârda üniversitenin idari özerkliğini kazanması şart. Rektör ve dekanlann, öğretim üyeleri tarafından seçilmesi; merkeziyetçilikten uzaklaşmak, kademeli bir yapı oluşturmak gerekli." "YÖK geldi, kışla diizeni kuruldu" sözünun Boğaziçi Üniversitesi'nde tam tersinin gerçekleştiğini anlatan Prof. Ka- yalı, şunları söyledi: "Boğaziçi Üniversitesi'nde müthiş bir laçkalık var. 1750 sa- yılı kanun kapsamındayken, idari özerkliğe sahipken cesaret edilemeyen şejler yapılabiliyor. Her yjl kaliteden bir şeyler kay- bediyoruz. Hem iç hem dış de- netim mekanizmalannın çok iyi işlemesi gerekir. Bu işlemediği için yozlaşma oluyor. Boğaziçi Üniversitesi olarak çoküyoruz. Diğer universiteler daha hızlı çöktüğu için biz yine bir.numa- rayız. Boğaziçi Üniversitesi'nin daha yavaş çokmesinin nedenle- KALtTE DÜŞÜYOR — Boğaziçi Üniversitesi, yıllardır 'parlak' oğrenci yetiştirmekle ünlüydü. Üniversitenin öğretim üyeleri, sınıflann kalabalıklığı, kadrolannın yetersizliği, geleneksel eğitim anlayışının giderek yok olması gibi nedenleıie oğrenci yetiştirme kalitesinin düşmesinden yakınıyoriar. Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Ergün Toğrol, eleştirileriyanıtladv Rektöre ulaşmanın zorluğu abartılıyorBoğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ergün Toğrol, üniversiteye ve kendisıne vönelik eleşti- riler konusunda şunlan söyledi: "Universiteler, öğrencisi, öğretim elemaıılan ile bir ailedir. Öğretim üyeleri olarak amacımız da- ha iyi öğrenciler yetiştirmektir. İyi öğrencilerin Boğaziçi Üniversitesi'ni seçmiş olmaları hepimize büyuk bir sorumluluk vermektedir. Boğaziçi Üni- versitesi'nin butun öğretim uyelerinin bu sonım- luluğun bilincinde olduklarına inanıyorum. Rek- töre ulaşmanın zor olduğu konusunun biraz abartıldığı kanısındayım. Boğaziçi Uni\ersitesi, 1989-1990 eğitim- öğretim yılında, yurdumuzun en seçkin yukse- köğretim kurumlarından biri olmaya devam et- miştir. Üniversitemizde öğretim ve bılımsel araş- tırma çalışmaları ile ilgili istatistikler, mezunla- rımızın yurtiçinde \e yurtdışında gorduğu iti- bar, universite giriş sınavlarında bütün eğitim- öğretim programlanmızın gördüğü bıiyük ilgi, kı- vanç verici göstergelerdir. Bu sonuç, oğrenci sayısındaki, kontrolümüz dı- şındaki olağanüstü artış, kadro ve kaynaklarda göreceli olarak meydana gelen hızlı azalmaya rağ- men alınmıştır. Oğrenci sayısı, 1982-1983 eğitim- öğretim yılındaki 3618'den 1989-1990 eğitim- öğretim >ılında 2.4 kat artarak 8813'e çıkmıştır. Bir başka deyişle, son yedi yıl içinde, oğrenci sa- yımız her yıl 742 kişi artmıştır. Bu artış üniver- REKTÖR PROF. TOĞROLDAN: Oğrenci sayısı 1982-83 öğretim yılında 3618 iken 1989-90'cla 2.4 kat artarak 8813'e çıkmıştır. Yani son yedi yıl içinde oğrenci sayımız her yıl 742 kişi artmıştır. Bu artış üniversitede yeni bir bölüm ya da fakülte açılmadan gerçekleşmiştir. 1989-90 döneminde öğretim üyesi başına düşen oğrenci sayısı 37'ye ulaşmıştır. Kütüphane sistemi tamamen bilgisayarlıdır. 1991 yılı bütçesinde Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi'ne kitap ve dergi alımı için 6 milyar lira, Araştırma Fonu için 2.5 milyar lira konulmuştur. sitede yeni bir bölüm veya fakülte açılmadan ger- çekleşmiştir. Oğrenci sayısı hızla artarken öğretim elemanı sayısı 1982-1983 eğitim-öğretim yılında 401'den, 1989-1990 eğitim-öğretim yılında 1.8 kat artarak 723'e çıkrruş, fakat aynı süre zarfında öğretim ele- manı başına düşen oğrenci sayısı 9"dan 12'ye çık- mıştır. 1989-1990 eğitim-öğretim yılında öğretim üyesi başına düşen oğrenci sayısı ise37'ye ulaş- mıştır. Akademik kadrolar için olduğu kadar, idari kadroların da kısıtlanması, 24 saat hizmet ver- mek durumunda olan kampuslanmızda guçlük- lere yol açmaktadır. Bu konuda bugune kadar universitemizce yapılan butün başvurular, Ma- liye ve Gümruk Bakanuğı'nın konunun özüne in- meyen katı tutumu nedeniyle bir çözume bağla- namamıştır. 1989-1990 döneminde üniversitemizdeki öğren- cilerin % 78'i lisans, °?o 9'u onlisans, ^o 13'ü li- sansüstü oğrenim görmüştür. 1989-1990 eğitim-oğretim yılında Boğaziçi Üni- versitesi'nin araştırma çalışmalarındaki gelişme devam etmiştir. Araştırma Fonu'na katma büt- çeden ayrılan odeneğin toplam bütçe ödeneğine oranı ^o 3.07 olmuş ve bütun universiteler ara- sında en yüksek oranı oluşturmuştur. Üniversitemiz, araştırmaların desteklenmesi, kütüphane hizmetlerinin modernizasyonu, kitap, dergi satın alınması konusunda mevcut kaynak- ları zorlayarak en iyisini yapmaya çalışmaktadır. 1991 yılı bütçesinde Boğaziçi Üniversitesi Kü- tüphanesi'ne kitap ve dergi alımı için 6 milyar TL., Araştırma Fonu için 2,5 milyar TL. konul- muştur. Kütüphane sistemi tamamen bilgisayarlıdır. Açık raf sistemi ile belki İstanbul'un en çabuk ve tatmin edici hizmet veren kütüphanesi olma niteliğindedir. Öte yandan öğrencilerimizin spor ve kultür et- kinliklerinin teşvik edilmesi ve desteklenmesine devam olunmaktadır. Boğaziçi Üniversitesi öğ- rencilerinin atletizm, voleybol, basketbol, futbol, sualtı sporlan, folklor, güzel sanatlar (resim, hey- kel, seramik), müzik, tiyatro, fotoğraf, sinema gi- bi çeşitli konulardaki ders dışı düzenli çalışma- ları kıvanç verici düzeyde olmuşturî' ri, zamanında çok iyi kurulmuş olması; çok iyi oğrenci alması; iyi, sadık ve fedakâr öğretim üyelerine sahip olmasıdır. Aldı- ğımız öğrencinin kalitesi yükse- liyor. Oysa biz, oğrenciye layık olduğu eğitimi veremiyonız." "Boğaziçi Üniversitesi bütü- nüyle bakıldığında hemen her üniversiteden hâlâ daha iyi durumda" diyen Prof. Dr. Ömür Akyüz, mevcut sıkıntıla- nn iki temel kaynağını şöyle anlattı: "Birincisi devlet. Özellikle akademik ve cari ihtiyaçlar için az para, az destek elemanı verip, çok burokrasi ve çok fazla ög- rencivle çok iş istiyor. tkincisi universite yönetimi. Devletle olan ilişkilerimizde doğan so- runlar için herhangi bir çaba gösteriüp gosterilmediği bilinmi- yor. Çünkü yonetimle olan en büyük sıkıntımız kapalı yönetim uygulanması. Bu tarz, yapılan icraatın belki de olduğundan çok daha olumsuz görülmesine sebep oluyor." Çözüm önerisi Doç. Dr. Selçuk Esenbel de Boğaziçi Üniversitesi'nin sorun- larını, "Küçük bir Üniversiteden büyük bir universite isteniyor" diye özetledi. Siyasi merciilerin, sorumlu kuruluşların, toplu- mun, Boğaziçi Üniversitesi'nden beklentilerini ciddiye almalan gerektiğini, bütçenin yeterli ol- maması nedeniyle herşeyin ek- sik kaldığını; istenilen sayıda ki- tap alınamadığını, kimi sınıflar- da sandalyelerin dahi yetmedi- ğini anlatan Esenbel, iki çözum önerisinde bulundu: "Birinci çözüm, Boğaziçi Üniversitesi yeniden küçük öl- çekli ve çok kaliteli bir univer- site haline getirilebilir. Örneğin, oğrenci mevcudu 8 bin değil, 4 bin olur. tkinci çözüm, mevcu- dun yakın bir gelecekte 10 bine ulaşacağı göz önüne alınarak bütçe arttınlır ve boyutlar geniş- ler." Hoca kaça bölünsün Universite doktoralı öğretim uyesi kadrosunun ihtiyacın çok altında olduğuna değinen Doc. Esenbel, "Bizim üniversitemiz- de derse her zaman hoca girer, asistanını göndermez. Oğrenci sayısı arttıkça, sınıf sayısı artük- ça hoca kaç parçaya bölünecek? lyiniyetli öğretim üyeleri stres içinde. Bir şeyler yapmak istiyo- ruz, ama imkânlar kısıtlı. Dev- letin fedakâriık edip bu sonın- lara çözüm bulması gerekir" dedi. Sınıflar kalabalıklaştıkça eği- timin kalitesinin düştuğüniı be- lirten Prof. Dr. Necla Öner, "25-30 kişilik sınıfa ulaşmak farklı; 90-100 kişilik sınıfa ulaş- mak farklı. Sınıf kalabalıklaşın- ca öğrenciyi tanımak bile mum- kün olmuyor. Dili istedigimiz gi- bi ö|ğretemiyoruz" diye konuş- tu. Üniversitede '1yi şeyler" ya- pıldığma da dikkat çeken Prof. Öner, bunlan şöyle anlattı: Rektöre ulaşmak Rektörle iletişim kurmanın zorluğuna da dikkat çeken Prof. Öner, "Dekanlara ulaşmak ko- lay ancak rektöre istediğiniz za- man ulaşamıyorsunuz" dedi. Boğaziçi Üniversitesi'nin bil- gisayar merkezi 15 kasımdan bu yana çalışmıyor. Bunun yarattığı olumsuzlukları Prof. öner, "Araştırmalar yürütülemiyor" diye özetlerken Prof. Fatoş Erk- men de "Öğrenciler analizlerini gerekcekleştirmek için bilgisayar kullanamıyorlar. Bu nedenle öğ- renciler uzun sure universite kü- tüphanesinden kitap alamadılar. Kütüphane kullanılamazsa öğ- retim nasıl olur" diye sordu. BAR|$ Foklara yaşayacak yer kalmadı 11 yıidır Akdeniz'in en büyük canlısı foklar üzerine araştırma yapan Ankara Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Mursaloğlu, tehlikenin ciddi olduğunu vurguluyor. İDİL GÜRSEL lar üzerine araştınna yapıyorsu- nuz7 F o k l « n n A k d t n i z ANKARA — Denizde canlı- lığın göstergesi foklar, balıklar, denizkaplumbağaları ve yunus- lann giderek yok olmalan "Ak- deniz'in ölmek üzere olduğu sinyali"ni veriyor. 11 yıidır, Ak- deniz'in en büyük canlısı "foklar" üzerinde araştırma ya- pan Ankara Üniversitesi emek- li öğretim üyesi Prof. Dr. Bah- tiye Mursaloğlu tehlikenin cid- di olduğunu vurguluyor. Doğal ortamlarda yok olma- nın "en büyük canlıyla" başla- dığını bildiren Mursaloğlu, "Akdeniz'de foklar ölüyorsa, yok olma başladıysa foklann, balıldann, yabani hayvanlann yok olması çevre koşullannın yaşanabilir oimaktan çıkması- nın en büyük göstergeleridir. Onlann yaşadıkları bir yerde MURSALOĞLU — 12 yıidır sadece Akdeniz'e has ve Akde- niz foku denilen canlı türü üze- rinde çalışmalar yapıyorum. Foklar 10 sene evvel bütün Ak- deniz kıyılarında yaşıyordu. Yalnız, kıyı balıkçılarının ağla- rıyla ilgilendikleri için onlarla bırtakım problemleri olurdu. Akdeniz fokuna zarar veımek çok geçmeden bizim de yaşama- veya öldürmek Anadolu'da mız mümkün olmayacaknr" di- uğursuzluk olarak kabul edildi- ye konuşuyor. Mursaloğlu, ğinden onları pek tehdit eden Cumhuriyet'in konuyla ilgili so- durum yoktu. Ikinci Dünya Sa- rulannı şöyle yanıtladı. vaşı'ndan sonra Avrupa'daki — 11 yıidır Akdeniz'de fok- sanayi patlaması Batı Akdeniz ve bizim kıyılanmızı da kuzey, orta Avrupa ülkeleri kıyılannı da mahvetti. Boylece oralarda yaşayanlar için bir yersizlik meydaaa geldi. — Amştırmalannız sonrası foklar hakkında ne gibi bilgiler edindiniz? MURSALOĞLU — llk top- lantı sırasında sadece cnun de- nizde yaşadığını biliyorduk baş- ka bir bilgimiz yoktu. Oybirli- ğiyle hemen koruyacağız dedik ama hiçbir şey bilmiyorduk. Görduk ki bu çok insansever, çok zeki hayvanİar, karada uyu- yorlar, karada doğuruyorlar, karada hastalıklanm tedavi edi- yorlar, tuy değişim devrelerini geçiriyorlar. Beslenmek ve me- safe katetmek için denizi kulla- nıyorlar. — Bu çalışmalan nasıl yapö- mz? MURSALOĞLU — Adım adun tekrar tekrar Türkiye kı- yılannı gezerek balıkçüardan al- dığımız bilgileri zamanında ve yerinde incelemek suretiyle çok eskilerde ve hâlâ kullamlmış mağaralan tespit ettik. Bugün hâlâ çok azalsalar bile, bunlar- dan en iyilerinin bulunduğu ma- ğaralan işaretledik. Bu arada foklann kıyı turizmi bakımın- dan insanlar tarafından gaspe- dilmiş eski yerleri dışında yuz- lerce kilometre giderek yeni ba- rınaklar aradıklarını da sapta- dık. Erhan Dilligil öldti • Kültir Servisl— Jstanbul Şehir Tiyatrolan sanatçılarından Erhan Dilligil önceki gece geçirdiği bir kalp krizi sonucu öldü. 1935'te Afyonkarahisar'da doğan Erhan Dilligil ünlü tiyatro sanatçısı Avni Dilligil ile Nezahat Tanyer'in (Dilligil) oğluydu. Dilligil için bujttn saat 10.30'da Istanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan - Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde bir tören gerçekleştirilecek. Sanatçının cenazesi bugün öğle namazından sonra Levent Camii'nden kaldınlarak babası Avni Dilligirin yattığı Karacaahmet'teki aile kabristanına defnedilecek. Meyve çalan çocuklar • tSTANBUL (AA)— tstanbul'da yaşlan 11 ile 15 arasındaki 3 çocuk, meyve çaldıklan iddiasıyla gözaltına alındı. Yetkililerden alınan bilgiye göre, Zeytinburnu Halk Pazan'nda sabaha karşı meydana gelen olayda, M.N. (11), M.Ç. (15) ve H.G. (13), bir tezgâhtan meyve alıp kaçarlarken polisler tarafından yakalandı. Gözaltına alınan çocuklann, çocuk mahkemesine sevk edileceği bildirildi. Sahte belgeyle ithal ilaç • İSTANBUL (AA) — tstanbul'da sahte belgelerle ithal ettikleri ilaçlan piyasaya sürdükleri iddiasıyla 3 kişi gözaltına alındı. Bir ihban değerlendiren mali sube ekipleri "Kuvvet" firması sahibi Mustafa Kuvvet'in sahte belgeler düzenleyerek "kan ürünü" olduklan belirtilen ilaçlan Türkiye*ye. soktuğunu belirlediler. Soruşturmayı genişleten mali polis, isadamının Fmdıkzade'deki deposu ile Kadıköy'deki şubesine baskın düzenledi. Baskında Numan Albumin, Anti RH (d) Factor-VHI, Plasma Protein, PTC, Fibrinogen, Gammaglibin, Immunglobulin adlı 2 milyar lira değerinde olduğu bildirilen ilaçlar ele geçirildi. Yürütmeyi durdıınna • tZMtR (Cumhuriyet Bürosu) — Termik santral kurulması planlanan Aliağa serbest bölgesi için Danıştay yeniden yürütmeyi durdurdu. Danıştay karanna göre Başbakanlığa serbest bölgede gerçekleştirilmesi planlanan yatrnmlann bölgedeki ekolojik dengeyi nasıl etkileyeceği konusunda bir rapor hazırlanıp hazırlanmadığı sorulacak. Nokta'dan istifalar • tstanbul Haber Servisi — Haftalık Nokta Dergisi'nin yazı işleri kadrosu istifa etti. tstifa eden yöneticiler, bir süre önce atanan Genel MüdUr Aycan Giritlioğlu ile yazı işleri konusunda uyuşamayacaklannı düşünerek istifaya karar verdiklerini söylediler. İstifa edenlerin, Genel Yayın Yönetmeni Arda Uskan'la birlikte toplam 8 kişi olduğu bildirildi. Gazetecilere plaket • ANKARA (ANKA) — TMMOB Orman Mühendisleri Odası 1990 yılında ormanlar ve ormancılık ile ilgili gelişmelere duyarhlıkla yaklaşan gazetecileri ödüllendirdi. Oda tarafından, 1990 çalışmalarından dolayı Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'na, TRT yönetmeni Hüseyin Kaya'ya Cumhuriyet gazetesinden Idil Gürsel'e ve Güneş gazetesi Çevre Servisi'ne teşekkür plaketi verildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle