Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhunyet Maıbaaalık ve Gazetecılık Turk Atıonım Şırketı adına
Nuür Nadi 0 Genel Yayın Muduru Hasan Onui, Mutssese Müduru
EHUM iştkligM, Yazı Işlerı Müduru Ofcay Goncnsin. # Haber Mcrkezı
Muduru tılçın Itejvr, Sayfa Duzem Yöncımcnı Ali Acar 0 Temstkiîer
ANKARA AkRM Tan, İZMİR Hikmel Çftınka;.. APANA Ç«i» Ylt<noglu
tç Rrtıtıka Olal B^iııt^ Dn Habcılcr tjj*m U t Ekonoou Co«te Tntaa. Ij Scndıka Şakna bMri. Kultur Cdal LHn.
Isunbul Habcılcn Ibaal kaç«k. tjjıım C a m <*>lu. Yun Haberlen N«*e< Dofı». Spor Damjmim AMılkutlr Vanlma.
D.zı Vazılar Ktmm Çatgtn Vajlıra» Ş«Ua Alpıy. Dunllme Abd.ltok Vıucı 0 koordııu.or AkıM HoruUn 0 Malı
lîler LraJ EfkM 0 Muhasebe Bvkflt teacr 0 Butçe PUnUma Sc*xı Owul>e$rotto 0 RckUm \j>e Tornm ^ Et Ya>ınlar
HMİyı Ab?ol 0 Idarc HMTJM G « W 0 lsletme Öadcr Çetafc 0 Bılg Islem Nul İMİ 0 Pmootl S«*fi
toym Kurvlu Bajkan
OkU» AUai. tıj<B B^r. N u u
Ccml Hıbatl Çctiakaj». Oiı>
l|«r H ı a n . llhıa
Alı Mran AtaM Tw
Sosnn » Km» Ojmhunra MvbaacıU ve Gazettoljk T.AŞ. Ttık Oatı Cad 39 41
34334 Isl PK 246 tsunbul Td 512 05 05 120 h«O, Tde» 22246, Fu. (I) 526 60 72 0
Surolar AakafK Zı>» GOkalp Bh Inkılap S No 19 '4.1e! 133 !1 41-4*'. TetaL 42344. Fu. (4) 133
05 65 0 lı«4r H Zı>» Blv 1352 S 2/3. Td 13 12 30 Ttfcx 52359. Faı (51) I» 53 60
. İMnCl Cad 119 S No 1 Kll I. Tel 19 37 53 (4 haıl. Tdes. 62155. Fu (71) 19 25 71
TAKVlM: 8 OCAK 1991 tmsak: 5.50 Guneş: 7.21 Öğle: 12.15 Ikındi: 14.38 Akşara: 16.59 Yatsı: 18.24
Üniversitenin öğretim üyeleri, eğitim kalitesinin düşmesinden büyük kaygı duyuyorlar
Boğaziçi'ne YOK cenderesiPnrf. Cem Behar: Boğaziçi Üniversitesi, statü Prof. Reşat Kayalı: Boğaziçi Prof. Necla Öner: 25-30 kişilik sınıfa
olarak diğer üniversitelerden farksız. Bir Üniversitesi'nde müthiş bir laçkalık var. İdari ulaşmakla 90-100 kişiliğe ulaşmak farklı.
anlamda Türkiye'nin en eski üniversitesi olduğu özerkliğe sahipken cesaret edilemeyen şeyler Sınıflar kalabalıklaşmca öğrenciyi tanımak bile
için yerleşik gelenekselleşmiş eğitim anlayışı yapılabiliyor. Her yıl kaliteden bir şeyler mümkün olmuyor. Dekanlara ulaşmak kolay,
YÖK cenderesine sokulunca çok zarar görmüştür. kaybediyoruz. ancak rektöre istediğiniz zaman ulaşamıyorsunuz.
FİGEN ATALAY
"Boğaziçi Üniversitesi çökii-
yor", "YÖK rejiminden Türki-
ye'de en çok zarar görmüş üni-
versite Boğaziçi Üniyersitesi-
dir"; "YÖK, Boğaziçi Üniversi-
tesi'nde 'hoca-öğrenci ilişkisi'
geleneğinin ortadan kaybolma-
ya yüz tutmasına neden oldu";
"Yabancı dili iyi öğretemiyo-
nız"; "Sınıflar kalabalıklaştık-
ça eğitimin kalilesi düşuyor";
'Öğrenci sayısı artıyor; oğretim
iiyesi sayısı yelersiz kalıyor".
Bu "sessiz" çığlıklar, Boğaziçi
Üniversitesi'nin öğretim uyeleri-
ne ait. öğretim üyeleri, yıllardır
"parlak" oğrenci yetiştirmekle
ünlu Türkiye'nin gozde üniver-
sitelerinden Boğaziçi Üniversite-
si'nde eğitim kalitesinin sınıfla-
rın kalabalıklığı, öğretim üyesi
kadrosunun yetersizliği, üniver-
sitenin geleneksel eğitim anlayı-
şının gıderek yok olması gibi ne-
denlerle duşmeye başlamasın-
dan büyük kaygı duyuyor.
Sözlerine "YÖK rejiminden
Türkiye'de en çok zarar görmıiş
universite Boğaziçi Üniversite-
si'dir" diye başlayan üniversite-
nin ekonomi bölümü baskanı
Prof. Dr. Cem Behar, kaygıla-
nnı şöyle dile getirdi:
"YÖK, kendine özgü bir e£i-
tim geleneğinin ortadan kaybol-
maya yüz luimasına neden ol-
muştur. Türkiye'de ban insanlar
hâlft nedense Boğaziçi Üniversi-
tesi'ni ayncalıklı sanıriar.
Boğaziçi Üniversitesi'nin sta-
tü olarak diğer üniversitelerden
hiçbir farkı yok. Bir anlamda
Türkiye'nin en eski üniversitesi
oldnğu için yerleşik geleneksel-
leşmiş eğitim anlayışı YÖK cen-
deresine sokulunca çok zarar
görmüştür.
Her seyden önce küçük ve
kendi kendini yöneten, kendi
içinde demokratik bir işleyişe sa-
hip bir universite olan Boğaziçi
Üniversitesi'nin mevcudu 1^00
kişiden 8 bin kişiye yükselmiş-
tir. Hoca-öğrenci yakınlığı -ki
bu çok önemli bir özelligiydi-
büyük ölçüde törpülenmiştir.
Kendini demokratik biçimde ve
huzursuzluk çıkmakstzın yönet-
me geleneği de büyük ölçüde or-
tadan kaldınlmıştır. Boğaziçi
Üniversitesi eğer hâlâ kamuoyu-
nun gozunde yüksek bir statü-
ye sahipse bu, sayılan giderek
azalan bazı fedakâr öğretim
üyeleri sayesindedir. Devlet bu
üniversiteye kamuoyundaki
prestiji ve statüsüne eşdeğer
önem vennemektedir."
Boğaziçi Üniversitesi'nin so-
runlarının, Turkiye genelinde
yüksekoğretim sorunlanndan
bağımsız ele alınmaması gerek-
tiğini vurgulayan Prof. Dr. Re-
şat Kayalı, YOK'ü "üniversiteye
yönelik tasfıye harekeüerinin so-
nuncusu, en başansız ve en
amacına ulaşamayam" olarak
nitelendirdi
Prof. Kayalı'nın görüşleri şöy-
le:
"Son tahlilde, 1980li yıllarda
üniversiteye karşı gerçekleştiri-
len saldırının temelinde düşun-
ce kontrolu amacı \ar. Merkezi-
yetçilik uygulanıyor. Aynı şab-
İon tum üniversitelere uydurul-
mak isteniyor. Bu şekilde resmi
ideolojinin yeniden üretimi
amaçlanıyor. Bu girişimin iflas
ettiğini gorüyonız. Çözüm ne-
dir? Herhalükârda üniversitenin
idari özerkliğini kazanması şart.
Rektör ve dekanlann, öğretim
üyeleri tarafından seçilmesi;
merkeziyetçilikten uzaklaşmak,
kademeli bir yapı oluşturmak
gerekli."
"YÖK geldi, kışla diizeni
kuruldu" sözünun Boğaziçi
Üniversitesi'nde tam tersinin
gerçekleştiğini anlatan Prof. Ka-
yalı, şunları söyledi:
"Boğaziçi Üniversitesi'nde
müthiş bir laçkalık var. 1750 sa-
yılı kanun kapsamındayken,
idari özerkliğe sahipken cesaret
edilemeyen şejler yapılabiliyor.
Her yjl kaliteden bir şeyler kay-
bediyoruz. Hem iç hem dış de-
netim mekanizmalannın çok iyi
işlemesi gerekir. Bu işlemediği
için yozlaşma oluyor. Boğaziçi
Üniversitesi olarak çoküyoruz.
Diğer universiteler daha hızlı
çöktüğu için biz yine bir.numa-
rayız. Boğaziçi Üniversitesi'nin
daha yavaş çokmesinin nedenle-
KALtTE
DÜŞÜYOR —
Boğaziçi
Üniversitesi,
yıllardır
'parlak' oğrenci
yetiştirmekle
ünlüydü.
Üniversitenin
öğretim üyeleri,
sınıflann
kalabalıklığı,
kadrolannın
yetersizliği,
geleneksel
eğitim
anlayışının
giderek yok
olması gibi
nedenleıie
oğrenci
yetiştirme
kalitesinin
düşmesinden
yakınıyoriar.
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Ergün Toğrol, eleştirileriyanıtladv
Rektöre ulaşmanın zorluğu abartılıyorBoğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ergün
Toğrol, üniversiteye ve kendisıne vönelik eleşti-
riler konusunda şunlan söyledi:
"Universiteler, öğrencisi, öğretim elemaıılan ile
bir ailedir. Öğretim üyeleri olarak amacımız da-
ha iyi öğrenciler yetiştirmektir. İyi öğrencilerin
Boğaziçi Üniversitesi'ni seçmiş olmaları hepimize
büyuk bir sorumluluk vermektedir. Boğaziçi Üni-
versitesi'nin butun öğretim uyelerinin bu sonım-
luluğun bilincinde olduklarına inanıyorum. Rek-
töre ulaşmanın zor olduğu konusunun biraz
abartıldığı kanısındayım.
Boğaziçi Uni\ersitesi, 1989-1990 eğitim-
öğretim yılında, yurdumuzun en seçkin yukse-
köğretim kurumlarından biri olmaya devam et-
miştir. Üniversitemizde öğretim ve bılımsel araş-
tırma çalışmaları ile ilgili istatistikler, mezunla-
rımızın yurtiçinde \e yurtdışında gorduğu iti-
bar, universite giriş sınavlarında bütün eğitim-
öğretim programlanmızın gördüğü bıiyük ilgi, kı-
vanç verici göstergelerdir.
Bu sonuç, oğrenci sayısındaki, kontrolümüz dı-
şındaki olağanüstü artış, kadro ve kaynaklarda
göreceli olarak meydana gelen hızlı azalmaya rağ-
men alınmıştır. Oğrenci sayısı, 1982-1983 eğitim-
öğretim yılındaki 3618'den 1989-1990 eğitim-
öğretim >ılında 2.4 kat artarak 8813'e çıkmıştır.
Bir başka deyişle, son yedi yıl içinde, oğrenci sa-
yımız her yıl 742 kişi artmıştır. Bu artış üniver-
REKTÖR PROF. TOĞROLDAN:
Oğrenci sayısı 1982-83 öğretim yılında 3618 iken
1989-90'cla 2.4 kat artarak 8813'e çıkmıştır. Yani
son yedi yıl içinde oğrenci sayımız her yıl 742
kişi artmıştır. Bu artış üniversitede yeni bir
bölüm ya da fakülte açılmadan gerçekleşmiştir.
1989-90 döneminde öğretim üyesi başına düşen
oğrenci sayısı 37'ye ulaşmıştır.
Kütüphane sistemi tamamen bilgisayarlıdır. 1991 yılı
bütçesinde Boğaziçi Üniversitesi Kütüphanesi'ne
kitap ve dergi alımı için 6 milyar lira, Araştırma
Fonu için 2.5 milyar lira konulmuştur.
sitede yeni bir bölüm veya fakülte açılmadan ger-
çekleşmiştir.
Oğrenci sayısı hızla artarken öğretim elemanı
sayısı 1982-1983 eğitim-öğretim yılında 401'den,
1989-1990 eğitim-öğretim yılında 1.8 kat artarak
723'e çıkrruş, fakat aynı süre zarfında öğretim ele-
manı başına düşen oğrenci sayısı 9"dan 12'ye çık-
mıştır. 1989-1990 eğitim-öğretim yılında öğretim
üyesi başına düşen oğrenci sayısı ise37'ye ulaş-
mıştır.
Akademik kadrolar için olduğu kadar, idari
kadroların da kısıtlanması, 24 saat hizmet ver-
mek durumunda olan kampuslanmızda guçlük-
lere yol açmaktadır. Bu konuda bugune kadar
universitemizce yapılan butün başvurular, Ma-
liye ve Gümruk Bakanuğı'nın konunun özüne in-
meyen katı tutumu nedeniyle bir çözume bağla-
namamıştır.
1989-1990 döneminde üniversitemizdeki öğren-
cilerin % 78'i lisans, °?o 9'u onlisans, ^o 13'ü li-
sansüstü oğrenim görmüştür.
1989-1990 eğitim-oğretim yılında Boğaziçi Üni-
versitesi'nin araştırma çalışmalarındaki gelişme
devam etmiştir. Araştırma Fonu'na katma büt-
çeden ayrılan odeneğin toplam bütçe ödeneğine
oranı ^o 3.07 olmuş ve bütun universiteler ara-
sında en yüksek oranı oluşturmuştur.
Üniversitemiz, araştırmaların desteklenmesi,
kütüphane hizmetlerinin modernizasyonu, kitap,
dergi satın alınması konusunda mevcut kaynak-
ları zorlayarak en iyisini yapmaya çalışmaktadır.
1991 yılı bütçesinde Boğaziçi Üniversitesi Kü-
tüphanesi'ne kitap ve dergi alımı için 6 milyar
TL., Araştırma Fonu için 2,5 milyar TL. konul-
muştur.
Kütüphane sistemi tamamen bilgisayarlıdır.
Açık raf sistemi ile belki İstanbul'un en çabuk
ve tatmin edici hizmet veren kütüphanesi olma
niteliğindedir.
Öte yandan öğrencilerimizin spor ve kultür et-
kinliklerinin teşvik edilmesi ve desteklenmesine
devam olunmaktadır. Boğaziçi Üniversitesi öğ-
rencilerinin atletizm, voleybol, basketbol, futbol,
sualtı sporlan, folklor, güzel sanatlar (resim, hey-
kel, seramik), müzik, tiyatro, fotoğraf, sinema gi-
bi çeşitli konulardaki ders dışı düzenli çalışma-
ları kıvanç verici düzeyde olmuşturî'
ri, zamanında çok iyi kurulmuş
olması; çok iyi oğrenci alması;
iyi, sadık ve fedakâr öğretim
üyelerine sahip olmasıdır. Aldı-
ğımız öğrencinin kalitesi yükse-
liyor. Oysa biz, oğrenciye layık
olduğu eğitimi veremiyonız."
"Boğaziçi Üniversitesi bütü-
nüyle bakıldığında hemen her
üniversiteden hâlâ daha iyi
durumda" diyen Prof. Dr.
Ömür Akyüz, mevcut sıkıntıla-
nn iki temel kaynağını şöyle
anlattı:
"Birincisi devlet. Özellikle
akademik ve cari ihtiyaçlar için
az para, az destek elemanı verip,
çok burokrasi ve çok fazla ög-
rencivle çok iş istiyor. tkincisi
universite yönetimi. Devletle
olan ilişkilerimizde doğan so-
runlar için herhangi bir çaba
gösteriüp gosterilmediği bilinmi-
yor. Çünkü yonetimle olan en
büyük sıkıntımız kapalı yönetim
uygulanması. Bu tarz, yapılan
icraatın belki de olduğundan
çok daha olumsuz görülmesine
sebep oluyor."
Çözüm önerisi
Doç. Dr. Selçuk Esenbel de
Boğaziçi Üniversitesi'nin sorun-
larını, "Küçük bir Üniversiteden
büyük bir universite isteniyor"
diye özetledi. Siyasi merciilerin,
sorumlu kuruluşların, toplu-
mun, Boğaziçi Üniversitesi'nden
beklentilerini ciddiye almalan
gerektiğini, bütçenin yeterli ol-
maması nedeniyle herşeyin ek-
sik kaldığını; istenilen sayıda ki-
tap alınamadığını, kimi sınıflar-
da sandalyelerin dahi yetmedi-
ğini anlatan Esenbel, iki çözum
önerisinde bulundu:
"Birinci çözüm, Boğaziçi
Üniversitesi yeniden küçük öl-
çekli ve çok kaliteli bir univer-
site haline getirilebilir. Örneğin,
oğrenci mevcudu 8 bin değil, 4
bin olur. tkinci çözüm, mevcu-
dun yakın bir gelecekte 10 bine
ulaşacağı göz önüne alınarak
bütçe arttınlır ve boyutlar geniş-
ler."
Hoca kaça bölünsün
Universite doktoralı öğretim
uyesi kadrosunun ihtiyacın çok
altında olduğuna değinen Doc.
Esenbel, "Bizim üniversitemiz-
de derse her zaman hoca girer,
asistanını göndermez. Oğrenci
sayısı arttıkça, sınıf sayısı artük-
ça hoca kaç parçaya bölünecek?
lyiniyetli öğretim üyeleri stres
içinde. Bir şeyler yapmak istiyo-
ruz, ama imkânlar kısıtlı. Dev-
letin fedakâriık edip bu sonın-
lara çözüm bulması gerekir"
dedi.
Sınıflar kalabalıklaştıkça eği-
timin kalitesinin düştuğüniı be-
lirten Prof. Dr. Necla Öner,
"25-30 kişilik sınıfa ulaşmak
farklı; 90-100 kişilik sınıfa ulaş-
mak farklı. Sınıf kalabalıklaşın-
ca öğrenciyi tanımak bile mum-
kün olmuyor. Dili istedigimiz gi-
bi ö|ğretemiyoruz" diye konuş-
tu. Üniversitede '1yi şeyler" ya-
pıldığma da dikkat çeken Prof.
Öner, bunlan şöyle anlattı:
Rektöre ulaşmak
Rektörle iletişim kurmanın
zorluğuna da dikkat çeken Prof.
Öner, "Dekanlara ulaşmak ko-
lay ancak rektöre istediğiniz za-
man ulaşamıyorsunuz" dedi.
Boğaziçi Üniversitesi'nin bil-
gisayar merkezi 15 kasımdan bu
yana çalışmıyor. Bunun yarattığı
olumsuzlukları Prof. öner,
"Araştırmalar yürütülemiyor"
diye özetlerken Prof. Fatoş Erk-
men de "Öğrenciler analizlerini
gerekcekleştirmek için bilgisayar
kullanamıyorlar. Bu nedenle öğ-
renciler uzun sure universite kü-
tüphanesinden kitap alamadılar.
Kütüphane kullanılamazsa öğ-
retim nasıl olur" diye sordu.
BAR|$
Foklara yaşayacak yer kalmadı
11 yıidır Akdeniz'in en büyük canlısı foklar
üzerine araştırma yapan Ankara Üniversitesi
emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Mursaloğlu,
tehlikenin ciddi olduğunu vurguluyor.
İDİL GÜRSEL
lar üzerine araştınna yapıyorsu-
nuz7 F o k l
« n n A k d
t n i z
ANKARA — Denizde canlı-
lığın göstergesi foklar, balıklar,
denizkaplumbağaları ve yunus-
lann giderek yok olmalan "Ak-
deniz'in ölmek üzere olduğu
sinyali"ni veriyor. 11 yıidır, Ak-
deniz'in en büyük canlısı
"foklar" üzerinde araştırma ya-
pan Ankara Üniversitesi emek-
li öğretim üyesi Prof. Dr. Bah-
tiye Mursaloğlu tehlikenin cid-
di olduğunu vurguluyor.
Doğal ortamlarda yok olma-
nın "en büyük canlıyla" başla-
dığını bildiren Mursaloğlu,
"Akdeniz'de foklar ölüyorsa,
yok olma başladıysa foklann,
balıldann, yabani hayvanlann
yok olması çevre koşullannın
yaşanabilir oimaktan çıkması-
nın en büyük göstergeleridir.
Onlann yaşadıkları bir yerde
MURSALOĞLU — 12 yıidır
sadece Akdeniz'e has ve Akde-
niz foku denilen canlı türü üze-
rinde çalışmalar yapıyorum.
Foklar 10 sene evvel bütün Ak-
deniz kıyılarında yaşıyordu.
Yalnız, kıyı balıkçılarının ağla-
rıyla ilgilendikleri için onlarla
bırtakım problemleri olurdu.
Akdeniz fokuna zarar veımek
çok geçmeden bizim de yaşama- veya öldürmek Anadolu'da
mız mümkün olmayacaknr" di- uğursuzluk olarak kabul edildi-
ye konuşuyor. Mursaloğlu, ğinden onları pek tehdit eden
Cumhuriyet'in konuyla ilgili so- durum yoktu. Ikinci Dünya Sa-
rulannı şöyle yanıtladı. vaşı'ndan sonra Avrupa'daki
— 11 yıidır Akdeniz'de fok- sanayi patlaması Batı Akdeniz
ve bizim kıyılanmızı da kuzey,
orta Avrupa ülkeleri kıyılannı
da mahvetti. Boylece oralarda
yaşayanlar için bir yersizlik
meydaaa geldi.
— Amştırmalannız sonrası
foklar hakkında ne gibi bilgiler
edindiniz?
MURSALOĞLU — llk top-
lantı sırasında sadece cnun de-
nizde yaşadığını biliyorduk baş-
ka bir bilgimiz yoktu. Oybirli-
ğiyle hemen koruyacağız dedik
ama hiçbir şey bilmiyorduk.
Görduk ki bu çok insansever,
çok zeki hayvanİar, karada uyu-
yorlar, karada doğuruyorlar,
karada hastalıklanm tedavi edi-
yorlar, tuy değişim devrelerini
geçiriyorlar. Beslenmek ve me-
safe katetmek için denizi kulla-
nıyorlar.
— Bu çalışmalan nasıl yapö-
mz?
MURSALOĞLU — Adım
adun tekrar tekrar Türkiye kı-
yılannı gezerek balıkçüardan al-
dığımız bilgileri zamanında ve
yerinde incelemek suretiyle çok
eskilerde ve hâlâ kullamlmış
mağaralan tespit ettik. Bugün
hâlâ çok azalsalar bile, bunlar-
dan en iyilerinin bulunduğu ma-
ğaralan işaretledik. Bu arada
foklann kıyı turizmi bakımın-
dan insanlar tarafından gaspe-
dilmiş eski yerleri dışında yuz-
lerce kilometre giderek yeni ba-
rınaklar aradıklarını da sapta-
dık.
Erhan Dilligil
öldti
• Kültir Servisl—
Jstanbul Şehir Tiyatrolan
sanatçılarından Erhan
Dilligil önceki gece
geçirdiği bir kalp krizi
sonucu öldü. 1935'te
Afyonkarahisar'da doğan
Erhan Dilligil ünlü tiyatro
sanatçısı Avni Dilligil ile
Nezahat Tanyer'in (Dilligil)
oğluydu. Dilligil için bujttn
saat 10.30'da Istanbul
Belediyesi Şehir Tiyatrolan -
Harbiye Muhsin Ertuğrul
Sahnesi'nde bir tören
gerçekleştirilecek.
Sanatçının cenazesi bugün
öğle namazından sonra
Levent Camii'nden
kaldınlarak babası Avni
Dilligirin yattığı
Karacaahmet'teki aile
kabristanına defnedilecek.
Meyve çalan
çocuklar
• tSTANBUL (AA)—
tstanbul'da yaşlan 11 ile 15
arasındaki 3 çocuk, meyve
çaldıklan iddiasıyla
gözaltına alındı.
Yetkililerden alınan bilgiye
göre, Zeytinburnu Halk
Pazan'nda sabaha karşı
meydana gelen olayda,
M.N. (11), M.Ç. (15) ve
H.G. (13), bir tezgâhtan
meyve alıp kaçarlarken
polisler tarafından
yakalandı. Gözaltına
alınan çocuklann, çocuk
mahkemesine sevk
edileceği bildirildi.
Sahte belgeyle
ithal ilaç
• İSTANBUL (AA) —
tstanbul'da sahte belgelerle
ithal ettikleri ilaçlan
piyasaya sürdükleri
iddiasıyla 3 kişi gözaltına
alındı. Bir ihban
değerlendiren mali sube
ekipleri "Kuvvet" firması
sahibi Mustafa Kuvvet'in
sahte belgeler düzenleyerek
"kan ürünü" olduklan
belirtilen ilaçlan Türkiye*ye.
soktuğunu belirlediler.
Soruşturmayı genişleten
mali polis, isadamının
Fmdıkzade'deki deposu ile
Kadıköy'deki şubesine
baskın düzenledi. Baskında
Numan Albumin, Anti RH
(d) Factor-VHI, Plasma
Protein, PTC, Fibrinogen,
Gammaglibin,
Immunglobulin adlı 2
milyar lira değerinde
olduğu bildirilen ilaçlar ele
geçirildi.
Yürütmeyi
durdıınna
• tZMtR (Cumhuriyet
Bürosu) — Termik santral
kurulması planlanan Aliağa
serbest bölgesi için
Danıştay yeniden yürütmeyi
durdurdu. Danıştay
karanna göre Başbakanlığa
serbest bölgede
gerçekleştirilmesi planlanan
yatrnmlann bölgedeki
ekolojik dengeyi nasıl
etkileyeceği konusunda bir
rapor hazırlanıp
hazırlanmadığı sorulacak.
Nokta'dan
istifalar
• tstanbul Haber Servisi
— Haftalık Nokta
Dergisi'nin yazı işleri
kadrosu istifa etti. tstifa
eden yöneticiler, bir süre
önce atanan Genel MüdUr
Aycan Giritlioğlu ile yazı
işleri konusunda
uyuşamayacaklannı
düşünerek istifaya karar
verdiklerini söylediler. İstifa
edenlerin, Genel Yayın
Yönetmeni Arda Uskan'la
birlikte toplam 8 kişi
olduğu bildirildi.
Gazetecilere
plaket
• ANKARA (ANKA) —
TMMOB Orman
Mühendisleri Odası 1990
yılında ormanlar ve
ormancılık ile ilgili
gelişmelere duyarhlıkla
yaklaşan gazetecileri
ödüllendirdi. Oda
tarafından, 1990
çalışmalarından dolayı
Prof. Dr. Hıfzı Veldet
Velidedeoğlu'na, TRT
yönetmeni Hüseyin Kaya'ya
Cumhuriyet gazetesinden
Idil Gürsel'e ve Güneş
gazetesi Çevre Servisi'ne
teşekkür plaketi verildi.