23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 OCAK1991 MUZÎK KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7 Akçıl ve Gürmen'in başarısı • Kiltttr Servisi— Kemancı Saim Akçıl ve piyanist Cana Günnen SSCB'de Moldavya Cumhuriyeti'nin başkenti Kişinev'de Türk bestecilerinin de yer aldığı programlarla bir resital ve Moldavya televizyonu ve Gagavuz Türkleri için de iki ayn televizyon bantı yaptılar. Aynca kemancı Saim Akçıl, 29 aralıkta Moldavya Devlet Filannoni Orkestrası'nın Dumitru Goya yönetimindeki senfonik konserinde Mozart'ın 5 No'lu La Majör Keman Konçertosu'nu solist olarak seslendirdi. Her iki sanatçı da önümüzdeki konser sezonu için tekrar resmen davet edildiler. \ahudilerden Madonna'ya tepki • LOS ANGELES (AA) — Ytiradiler, ünlO pop şarkıcı Madonna'nın "Justify My Love" adlı compact disc'indeki bir şarkının Yahudilere karşı nefret uyandırdığı gerekçesiyle CD'nin piyasadan çekilmesini istediler. Los Angeles'ta bulunan Simon Wiesenthal Merkezi Başkanı Haham Abraham Cooper, Madonna'nın menajeri Freddie Demann'a yazdığı mektupta "Justify My Love" adlı CD'deki bir ifadenin Yahudileri küçtik düşürdüğünü ve Yahudi karşıtı hareketleri arttırmak isteyenlere yardımcı olacağını öne sürdü. Haham Cooper, CD'nin piyasadan çekilmesini ve Yahudi aleyhtan sözlerin kullanılma nedeninin açıklanmasını istediği mektubunda, Yahudilerin şeytan gibi gösterilmesinin Yahudilere saldınlara ve 2 bin yıldır var olan Yahudiliğe karşı iftiralara yol açacagmı kaydetti. Madonna ise yaptığı açıklamada "Justify My Love" adlı CD kaydında Incil'den ahntılar kullanılmasının kesinlikle Yahudi aleyhtan bir niyeti olmadığmı bildirerek "Eğer şarkıda bir mesaj varsa bu hoşgörüdür. Her şeyin ötesinde, şarkı bir aşk şarkısıdır" dedi. SERSİ Akbank'ın Anadolu sergileri • Kültür Servisi— tstanbul ve Anadolu'daki Akbank sanat galerilerinde ocak ayı boyunca 21 sergi yer alacak. MÜ Güzel Sanatlar Fakültesi ve KTÜ Fatih Eğitim Fakültesi Resim Bölümü öğrencilerinin temel plastik sanat-desen sergisi 9 ocak tarihine dek Akbank Trabzon Sanat Galerisi'nde görülebilecek. FUsun önal'ın fotoğraf sergisi 15 ocak- 1 şubat tarihleri arasında Akbank Ofıs Diyarbakır Sanat Galerisi'nde yer alacak. AFAD Koleksiyonu'ndan "Eski Adana" başlıklı fotoğraf sergisi ise 15-25 ocak tarihleri arasında Adana Sanat Galerisi'nde izlenebilecek. Köprubaşı-Eskişehir Sanat Galerisi'nde ise Mehmet Aslan'ın resim sergisi 16 ocak- 1 şubat tarihleri arasında sunulacak. Konak-Fzmir Sanat Galerisi'nde Memiş Aslan'ın, Ankara Farabi Sanat Galerisi'nde ise Mahmut öztürk'ün resim sergisi 16 ocakta açılacak. GÖSTERJ Keribar'ın 'Pııshkar Panayırı' • Kültür Servisi— lzzet Keribar'ın Pushkar Panayırı'nı konu edinen saydam gösterisi 8 ocak günü saat 18.00 ve 19.00'da Fransız Kültür Merkezi'nde izlenebilecek. Pushkar Panayın her yıl kasım ayında dolunay döneminde yapıhyor. Hindistan'ın tüm bölgelerinden binlerce hacı kutsat göle girmek, tapınaklarda ibadet etmek ve burada yapılan büyük deve pazarında hayvan alışverişi yapmak üzere akın ediycir. Bugtıne dek Afrika'dan Asya'ya çok sayıda ülkeyi gezen ve fotoğraflannda bu Ulkelerin kültürlerini yansıtan sanatçı, son olarak "Fas" konulu sergisini İFSAK Fotoğraf Günleri kapsamında açmıştı. PERGİ 'Bakış'ın ocak sayısı • Kültür Servisi — Ayhk kültür ve sanat dergisi "Bakış"m ocak sayısı yayımlandı. Derginin bu sayısında Ülkü Karaosmanoğlu'nun 'Yeni Yılda Yeni Bakış', önder Şenyapılı'nın 'Tarih Bilinci' ile 'Çevre llişkisi', Aytekin Hatipoğlu'nun 'Business'de Bir ölüm Haberi', Hüseyin Yurttaş'ın 'Bornova, Bornova' başlıklı yazıları sonuluyor. Derginin 'Ayın Şairi* köşesinde Ceyhun Atuf Kansu'yayer veriürken, 'Türp Suyu' köşesinde ise Tank Buğra 'Mülteciler' üzerine bir yazı sunuyor. Aykut Tknkuter'in Murat Belge'yle yaptığı söyleşi ile Emine Işmsu'nun 'İki Kadın' adlı öyküsfi de derginin sayfaları arasında. 'Ayın Şiirleri' bölümünde Metin Celal ve Esra Zeynep'in şiirleri sunulurken, Attila llhan'ın 'Üçuncü Yeni Savaşı', Nevval Çizgen'in 'Gelibolu'da Ruslar', Cengiz llhan'ın 'Kırmızı Kravat', Metin Celal'in 'Henüz Okunmamış Ohnak Mazhariyettir' Hasan Bülent Kahraman'ın 'Tarihi Aşmak' ve 'Izleyenin Çoğalttığı Resim', Necla Işık'uı 'Asyalı, Yazarlar Istanbul'daydı', Cankut Şamlı'nin 'İki Başh Dev İçin Yazsam Ne Olur Yazmasam Ne Olur?', Alev Alath'nın 'Orada Kimse Yok mu?' başlıkh yazılarına da yer veriliyor. Derginin 'Ayın Dosyası' bölümünde ise Piraye Şengel'in "Şehir Tiyatrolan'na Yavuz Müdahaleler" başlıkh incelemesi yer alıyor. Şiir Okulıı çıktı • Kültür Servisi— "Şiir Okulu" adlı ayhk derginin ocak sayısı çıktı. Derginin bu sayısında Ali Narçın'm "Paravan Yayınevleri", Öner Yağcı'nın "Edebiyat Cumhuriyeti TYS, AAWA ve Aziz Nasın", Yücel Aydın'm "Şiir Yağmurunda Aşk ve Minaytürler", Hasan Huseyin Yalvaç'ın "Taşrada Sanatçı Olmak- Balon Sanatçı Olmak Istemiyorsa Yaşamı Gözlemeli" başlıklı yazıları sunuluyor. Derginin "Unutulmadılar" köşesinde Sabahattin Eyuboğlu'na, "Söyleşi" köşesinde ise Rıfat Ilgaz ve Cahit Külebi'ye yer veriliyor. Muammer öztop, tsmail Delihasan, Rıfat Ilgaz, Cahit Kulebi, Kamil Aydemir, Gülseren Engin, Gülsüm Akyüz ve Mehmet Aydın'ın şiirlerinin sunulduğu derginin "Ozanlarımız" köşesinde ise Kamil Aydemir yer alıyor. TtYATRO 'AktörKean'KKTC'de • LEFKOŞA (AA) — Tiyatro sanatçısı Cihan Ünal, "Aktör Kean" adlı eseri sahnelemek üzere 7 ocak pazartesi günü KKTC'ye gidecek. Cihan Ünal'ın, Türkiye-KKTC Kültür Işbirli Protokolü çerçevesinde gerçekletireceği "Aktör Kean" oyunu, 9-10 ocak günlerinde Lefkoşa Atatürk Kültür Merkezi'nde sahnelenecek. Ünal, 12 ocakta adadan aynlacak. DÜZELTME • Gazetemizin önceki günkü sayısında yedinci sayfada yer alan "Gel Kraliçem Tacını Giy" başhklı haberin yazan şair-yazar Gülseli İnal'dır. lnal'ın ismi Ankara muhabirimiz Günseli önal iie karıştırılmıştır. Düzeltir özür dileriz. îtalyan heykeltıraş Franco Adami'nin sergisi Vakko Beyoğlu Sanat GalerisVnde Mermerin soylu duygulanndaAdami'nin dün açılan sergisi ay sonuna kadar görülebilecek. 1959'dan bu yana Paris'te yaşayan sanatçı, akılcı bir yaklaşımdan çok; öznel, duygusal yaklaşımın üstünlüğünü savunuyor. Költür Servisi — Îtalyan heykeltıraş Fraaco Adami'nin sergisi dün Vakko Beyoğlu Sanat Galerisi'nde açıldı. Sa- natçının 4 bronz, 4 masif gümüş ve 9 menner olmak üzere 17 işinin yer aldığı sergi ay sonuna kadar açık kalacak. Yapıtlan son olarak Galeri K tarafın- dan Paris'e FIAC 90'da sergilenen Fran- co Adami, tstanbul'daki sergisinin he- men ardından 7 Ocak 1991 tarihinde Mi- ami'de acılacak kişisel sergisinde bulun- mak uzere ABD'ye gidecek. 1933'te Italya'mn Pisa kentinde dün- yaya gelen Franco Adami, Leonardo da Vinci Enstitüsü'nde, Cascina Sanat Okulu'nda ve Floransa Güzel Sanatlar Okulu'nda öğrenim gördü. öğrenimi sı- rasında antik dönem heykellerınden et- kilenen sanatçı, 1959 yıhnda Paris'e yerleşti. O dönemin sanat akımlanyla yakın bir ilişki kuran Adami, aynı yıllarda Brancusi ve Moore gibi sanatçıların ya- pıtlanna buyük bir hayranhk duydu, onlann işlerini yakından inceledi. 196O'lı yıllarda ahşap figurler çalışan Îtalyan sanatçı, 1970'ten başlayarak malzeme olarak taşı secti. Adami sık sık Carrare'ye gidiyor, beyaz mermer çahş- malarını doğrudan bu taşın kaynağında gerçekleştiriyor. 1970'li yıllarda kendine özgün biçimi- ni oluşturan Adami, 1970-75 arasında büyük fıgürlerin çoğunlukta olduğu bir "soyııtlama döoemi" yaşadı. Sanatçının SOYLU MALZEMELER— İtalyan sanatçı Franco \dami, >apıtlannda, "soylu malzemeler" olarak nitelediği mermeri ve dökme bronzu kullanıyor. Hayranlık duy- duğu heykeltıraşlann başında Brancusi ve Henry Moore geliyor. 1974-75 yülannda çahşmalannda çoğun- lukla güç ve iktidann simgesi hayvan fi- gürleri göze çarptı ve Adami'nin figüre döndüğü gözlemlendi. 1977-79 yıllann- da "dogum" temasını, 1977-82 döne- minde "insan" ve "karşılıklı ilişkiler" tematennı işteyen Unlü heykeltıraşın 1982-89 yılları arasındaki çalışmaların- da Afrika'nın, Fildişi Sahili ve Togo'- nun etkileri ön plana çıktı. Franco Adami, yapıtlannın yalnızca zihinsel bir etki yaratmakla kalmama- sından, aynı zamanda görme ve dokun- ma duyularına seslenmesinden yana. Son zamanlarda sanayileşmiş Batı toplumranndaki birçok görsel sanatçı- da yapıtlarında daha akılcı bir yaklaşım benimseme eğilimine karşı oJduğunu vurgulayan Adami "Benim heykeBerim- de ortıya koymak istediğim, öznel duy- gusal yaklaşımın üstünlüfö" diyor. Yaklaşımını "gercegin yeniden dogu- şu" olarak tanımlayan Franco Adami, "soyln malzemeler" diye nitetediği mer- meri ve dökme bronzu kullanıyor. Ada- mi'nin heykellerinin malzemesi genelde Akdeniz'in en guzel taşı olan mermer: Carrare'nin beyaz, Ispanya'nın san, Alp Dağlan'nın yeşil, Belçika'nın siyah mer- meri ve Pakistan'ın oniksi. Bütün bu mermerler sanatçıya çok degişik doku- lar ve renkler elde etme olanağı sağlıyor. Franco Adami "gerçek"ten ne anla- dığını da şöyle açıklıyor: "Gerçek der- ken, insanlarla dolaysızca ilgili ögeleri, onlann göriinüşlerini, özeHiklerini, dav- ranışlarmı kastedryonım... Heykefierim- le diyalog içindeyim, ama izleyicilerin heykellerimin mesajını alabilmek için yonımlamalara başvurmalan gerektigi- ne inanmıyornm... Gercegin yeniden do- ğuşu düşüncem yalnızca bejkeflerim için degil, taşıdıgım bir umut için de geçer- li: Gerçek, insanlan birbirlerine kötü ve yanlış davranışlanndan kurtaracak- ör..." Adami, kimi yapıtlarıyla, insanlann dikkatini, bireyselliği ve insanlann çe- şitliliğini kurban eden akhn kibirli ve zorbaca yanlış uygulamalanna çekme- yi de amaçhyor. Sanatçının çalışmalanmn evrimi bir "sürekliNk" gösteriyor. Yapıtlan çoğun- lukla "yaratüış"la ilgili formlardan olu- şuyor. Doğumun gizi, dünyaya geliş gi- bi ya da değişime uğrama, beürsizlik, ya- n insan yarı hayvan formlan gibi. Afrika etkisi ise Adami'nin yalnızca plastik diliyle sınırh değil. Afrika, Ada- mi'nin canlılan bırleştiren bağlar, görü- nenle görünmeyen arasındaki ilişkiler gi- bi konulara da derin bir ilgi duymasına yol açmış. Franco Adami, 1992 ya da 1993'te Paris'teki Rodin Müzesi'nde, yine 1992'de Fransa'da Vasarely Vakfı'nda birer sergi gerçekleştirecek. Tiınç Başaran yenifilmi 'Piano Piano Bacaksız'ı Kemal DemireVden uyarladı Kamera, çocuğun göz hizasında"Uçurtmayı Vurmasınlar"da küçtik Ozan Bilen'i oynatan Başaran, yeni filminde de küçük bir oyuncuya, Emin Sivas'a rol verdi. Başrolü Rutkay Aziz'in üstlendiği "Piano Piano Bacaksız"m oyuncuları arasında Serap Aksoy ve Meral Çetinkaya da var. AHU ANTMEN Tunç Başaran, Oscar'a ilk kez "aday adayı" olan Türk fılmi "Uçurtmayı Vurmasınlar"dan sonra Kemal Demirel'in çocuk- luk arulanm anlattığı "Evimizin lnsaaJan"nı beyazperdeye uyar- ladı. Başaran bir "üctenie"yi ta- mamlamak istiyordu başından beri... Aytaç Arman'ın başrol oynadığı "BiriveDigerierTnde sevgi aranıyordu, bulundu da. "Uçurtmayı Vurmasınlar", Nur Sürer ile kuçuk (ama büyük) Ozan Bilen'in sevgisi üzerine ku- ruluydu, sevginin yaşatıldığı fıl- miydi Başaran'ın. "Evimizin tn- sanlan"ndan uyarladığı "Piano Piano Bacaksız" (Yavaş Yavaş Bacaksız) ise sevginin yitirilişi... Başaran'ın bu son filminde "ne anlatmak istediği", Kemal Demirel'in kıtabından küçük bir bölümle açıklanabilir: "Insanın yoksulu, üstelik de çocuksa, benim gibi banştan ya- "BACAKSIZ" SEKİZ YAŞINDA— Tunç Başaran'ın "Piano Piano Bacaksız" adlı yeni filminde oynayan Emin Sivas sekiz yaşında. Başaran, küçük oyuncunun yetenegini övüyor. nadır. Yani umnttan yana. Ya- hnayak yaşardım, ama ber cuma günü kurulan pazara gider, o za- man moda olan kösele atkılı, ke- narları suluboyayla kırmızıya boyanmış topuklu nalınlara im- renerek bakardun. En büyuk umudnm, bir gün yedi buçuk kuruşa sahip olunca bu nalınlan alabilmekti. Benim olmasalar bile nalınlar vardı, pazara geti- riliyordu ya... Bir gun benim olabilirier demekti bu." "Piano Piano Bacaksız" iki katlı, suyu elektriği olmayan, ahşap bir konakta geçiyor. On odalı, her odasında bir aile otu- ran. "Bacaksız" işte bu konak- ta oturuyor. 8 yaşında kuçuk bir çocuk, Tünç Başaran "Evimin Insanlan"nda kendi çocukln- ğunda da benzer şeyler olduğu- nu söyleyerek anlatıyor: "Kitapta benim çocnkluk anı- lanma yakın şeyler gordugum için bazı 'şekü'leri değiştirdim. Ornegin o kuçiik kırmıa nalın- ların yerine siyah çizmeler kul- landım." Bir anısını anlatıyor sonra: "Bir gun, sanınm altı ya- şındavdım, evimizin bahçesinde oynarken annem bana seslendi. Biz de aynı sozU edilen ev gibi bir yerde otunıyorduk. Annem, babam, babaannem, dedem, kardeşlerim hep aynı odada ya- tardık. Eve girdiğimde annem ve babam anlamlı anlamlı bana ba- kıyorlardı. Sonra gözüm o za- manlar bana kocamanmış gibi göriinen, ama aslında çok nor- mal boyutlu bir konsola Uişti. Ve üstunde duran bir çift siyah çiz- meye. O bildigimiz adi plastik çizmelerdendi. Ama nasıl sevin- miştim. Hatırlıyonım da yaz ol- masma ragmen onlan giyip bab- çede top oynamıştım..." Başaran'ın bu filminde "bayut" çok önemli yer tutuyor. Kamera "küçUklerin dünyasın- da", yani boyunda dolaşıyor. Hani o "küçüklüğiimuzde kal- dınmlan, eşvaları, kapılan, in- sanlan hep oldugundan büyük görurüz ya" onu yansıtmaya ça- Iışmış Başaran göruntüye. "Ka- merayı hep çocuğun göz ucun- da tuttum, insanlar, objeler da- ha bir büyüdüler" diyor. "Neden 'Evimizin İnsanlan" sorumuzu, "sevgi" diye yarutlı- yor Başaran: "Ben insanlan çok seviyorum. Her zaman söyledi- ğim gibi sevgisiz dünyada hiçbir şeyin var olabilectğine inanmı-' yonım. Ve bunu anlatmaya ça- İışıyonım. Benim eski fılmlerin- de de vardır bu. Ben sevgiyi ilk defa bulmuyorum. Zaten sevgi sonradan bulunan bir şey degil- dir. Sevgi bir dogmadır. Sevgi- siz hiçbir şey olmaz. Bu kitapta o vardı işte." Tunç Başaran "Uçurtmayı Vurmasınlar"da olduğu gibi bu filmde de bir çocukla çalıştı: Emin Sivas. Bu filmde daha çok zorlandığım anlatan yönetmen yorulduğunu, ama sonuçtan memnun olduğıinu söyluyor. "Ticari başansı" konusunda bir tahminde bulunmak istemiyor. Zaten "Uçurtmayı Vurmasın- lar"ın maddi anlamda başansı da şaşırtmış Başaran'ı. "Ama bana çok şeyler ögretti Uçurtma" diyor. "En azudan şnnu öfretti ki, ben dogru yol- dayım." Yönetmen bütun oyuncula- nndan memnun. Küçük oyun- cunun yeteneğini övuyor. Başrol oyuncularından Rutkay Aziz'in filmin başından beri çok iyi per- formans gösterdiğini söyluyor. Diğer rollerde Tunç Başaran'ın tek tek övduğü Serap Aksoy, Ay- şegül Ünsal, Taner Barlas, Me- ral Çetinkaya, Yaman Okay, Meriç Başaran, Menderes Sa- mancılar yer alıyor. Trompette gizli kalmış isimlerden Jon HasselVın yeni albümü Doğu müziğine yenilikçi yaklaşım YAVUZ BAYDAR STOCKHOLM — Her mu- zikseverin yasamında, beğenisi- ne şu ya da bu ölçüde yerleşmiş nesnelliği gecersiz kılan, onu fa- natik yapan yaratıcı kişilikler vardır. Kimileri için Mozart'tır bu, kimileri için.ltri; kimileri için Hendrix, Brel, Jobim, Monk, Sinatra ya da başkalan. Jon Hassdl da bu müziksever için onu fanatizme iten birkaç isım arasında yer alması bakı- mından özel bir anlam taşıyor. Hassell, özgun bir teoriler bü- tünü üzerinde yükselen müzi- ğinde yaratageldiği kahp-dışı göndermelerle, uzak mitolojik coğrafyalardan esinlerle dolu, alabildiğine gizemli ve "kapah" dünyasıyla, yıllardır kendisini "avantgarde" çevrede yer alan muzisyenlere ilgiyle izleten, ge- niş bir kitle tarafından tanınma- yan, küçük ve fanatik bır kitle tarafından ise saygıyla gözlenen bir "ses yaratıcısı". Stockhausen'in öğrencisi, mi- nimalizm bayraktarı Terry Ri- ley, La-Monte Young, Brian Eno ve Harold Budd'ın "silah arkadaşı" olan 52 yaşındaki bu ilginç trompet ustasının birbi- rinden buyuleyici yapıtlarını dinlemek^her bireyde var olan oznel müziksel algılamanın edil- genden etkene geçiş deneyimine de tanıklık etmektir. Anlamını kendi içinde başh başına taşıma- yan, tersine ancak dinleyıcin'in etkin katkısıyla kazanan bir Stockhausen'in öğrencisi, 52 yaşındaki bu ilginç trompet ustasının yeni albümü "City: WorksofFiction" sanatçının gittikçe yetkinleşen müziğinin yeni bir köşe taşı. Hassell'm içgüdüye dayalı, cinsellik dolu çalma tarzı, kaynağını Hindistan'dan alıyor. "beUrsizlik muzigi" söz konu- su Hassell'da. Bireye kendisini zorla benim- setmeye çalışan değıl, "istersen katıl" diyen bir muzik, bir çağ- rı. Genç müzikseverler, Jon Hassell'ın adeta Niyazi Sayın'- ın neyini çağnştıran, -Chet Ba- ker'ınkini bile bayağı "sert" kılan- "fume" trompetini 1980 sonrasında tanıdılar. Talking Heads'in çığır açan Remain in Light albumundeki bir iki par- çada, Japan'ın eski solisti Da- vid Sylvian'ın olağanustu guzel- likteki Brilliant Trees ve VVords with the Shaman adlı yapıtlann- da, Tears For Fears'in: The Se- eds of Love çalışmasında orta- ya çıkan tılsımlı atmosferde Hassell'ın "nefes darbelerinin " önemli bir payı vardı. Sanatçı, gittikçe yetkinleşen ve mükemmele yaklaşan muzi- ğini, geçenlerde çıkan 9. albü- mü City: VVorks of Fiction'da da sürdurüyor. Hassell, ardında uzun ve kıv- rımlı bir muzik yolu bırakarak geliyor bu noktaya. 1938 Memphis doğumlu. Eastman School of Music'ten trompet ve kompozisyon eğitimli. "Avant- garde'a tutkusu 1950'lerin so- nunda başlamış. 1965'ıeKöln'e giderek -unlu Can grubumın beyni Holger Czukay'la bir- lıkte- ıkı yıl süreyle Karlheinz Stockhausen'in "müridi" ol- muş. İş bu noktaya gelince, yolu Hindistan'a çıkmış. Hindistan'- ın yaşayan en buyuk vokahstle- rinden Pandim Pran Nath'ı din- leyınce, gidip ustadm köyune yerleşmiş. "Gövdenin bnr parca- sı gibi" müzik üflemeyi öğren- miş orada. İçgüdüye dayalı, kaygan, imalı, cinsellik dolu, kıvnm kıvrım bir çalma tarzı kendiliğinden ortaya çıkıvermiş. Hassell, ozellıkle ikinci albu- mu Earthquake Island'dan baş- layarak içinde alışılmış izleksel melodik yapının hemen hiç ol- madığı; tümuyle düşsel, "orga- nik" bir dünyanın yaratılması- na yönelik bir çizgi izlemeye ko- yuldu. Kimsenin o ana dek de- nemediği bir yoldu bu: Bir ucunda Satie, Debussy ve Stockhausen vardı, öteki ucun- da ise Amazon - Afrika ritmle- ri, Bali'nin gamelan müziğinden etkiler, ragalar, hatta İma Su- mak tipi aranjmanlar... Gizemi bütün heybetiyle or- taya çıkaran bu arayış, yapıttan yapıta devam etti 1980'ler bo- yunca: "Nemli" Dream Theory of Malaya, "durağan" Aka/ Darbari/Java, 'tok nabızlı" Power Spot, "gelgitli" Surgeon of the ISightsk), tazeliklennden bir şey yitirmeden yenilikçi mu- ziğin koşe taşları arasına katıl- dılar. City: VVorks of Fktion da ay- nı sıfata aday. Doğu'nun müzi- ğine ciddiyeti ve içtenlikle çağ- daş bir anlam kazandıran bu büyük müzisyenin Türkiye'de de tanınmasını beklemek, salt bu nedenden ötüru doğal bir hak sayılmalı. \aşar Kemal söyleşisi • Kültür Servisi— Pendik Belediyesi Aıatürk Kultürevi'nde bugün saat 14.00'te Yaşar Kemal'in söyleşisi yer alacak. Halit Refığ'in yönettiği "Kanlar Koğuşu" adh fılm ise yarın saat 14.00 ve 16.00'da izlenebilecek. Film, 7 ve 8 ocak günleri ise 16.00, 18.30 ve 21.00 matinelerinde gösterilecek. Nokta Tiyatrosu'nun sahnelediği "En Büyük Megaloman" adlı oyun ise 9 ocakta saat 18.00 ve 21.00'de izlenebilecek. Kartal Sanat Işbırliği Tiyatrosu'nun "Vur Bir Mastika" adlı oyunu ise 12 ocak günü saat 15.00 ve 18.00'de izlenebilir. ^Şarkımız Gtiney'e Dair ? • Kültür Servisi— Yılraaz Güney'in yaşam öykusunden yararlanarak Mehmet Esatoğlu'nun yazıp yönettiği "Şarkımız Güney'e Dair" adlı oyun bugün ve yarm saat 19.00'da Pendik Atatürk Kultürevi'nde yer alacak. Geçen yıl Hollanda, Almanya ve Isviçre'de sahnelenen "Şarkımız Guney Dair"in dekor tasanmı Cem Yalın'a, dekor yapımı Ümit Eşitmez'e ait. Müziklerini Yaşar Kurt'un yaptığı oyunda Arif Pişkin, Meral Gündoğdu, Alişan Akpınar, Serkan Durak, Dağıstan Bekiroğlu, Osman Özcan, Uğur Işbilir, Lale Ulutepe, Enver Akın, Şebnem Önal, Murat Tunçelli, Nazife Kalkan, Sevtap Akbel ve Güzide Balcı rol alıvorlar. Kadir Inanır'la söyleşi • Kültür Servisi— Time Clup'te düzenlenen kültür etkinlikleri kapsamında 10 ocakta saat 21.00'de Nevzat Çakır'ın "Asılacak Fotoğraflar" başhklı dia gösterisi yer alacak. 12 ocakta saat 17.00'de Zerrin Akgün'ün "Yoga" üzerine söyleşisi izlenebilecek. Time Clup'te 24 ocakta saat 21.00'de ise Kadir Inanır'la "Türk Sineması" üzerine bir söyleşi sunulacak. Ahmet Kaya'ya dava açıldı • ANKARA (AA)— Ozan Ahmet Erhan, şarkıcı Ahmet Kaya hakkında, bir şürinin adını değiştirip, kendi eseri gibi izinsiz olarak seslendirdiği gerekçesiyle dava actı. Geçen yıllarda Bora Ayanoğlu'na "Fabrika Kızı" için 30 mılyon lira tazminat ödeyen Kaya'dan bu kez Ahmet Erhan 100 milyon lira istiyor. Ahmet Kaya'nın son yayımlanan ve 500 binin üzerınde sattığı belirtilen, "Sevgi Duvan" adlı kasetinin birinci yüzunde yer alan "Eylul'e lsyan Gibi" adlı parçanın tüm sozlerinin Ahmel Erhan'a ait olduğu öne sürüldü. Kasetin kapağında, söz ve müziği Ahmet Kaya tarafından hazırlandığı belirtilen eser, Ahmet Erhan'ın 1981 yıh Behçet Necatigil Şiir ödüllu "Alacakaranlıktaki Ülke" adlı kitabının 36. sayfasında yer alan "Bugün de Ölmedim Anne" adlı şiirle aynı sözleri taşıyor. Ahmet Erhan'ın avukatı Ünsal Piroğlu, eserin sozlerinin tamamen çahntı olduğunu, eserde sanatçının adının kullanılmadığı gibi herhangi bir telif hakkı da odenmediğini belirtti. DilekTürker Küçük Sahne'de • Kültür Servisi — Geçen ay, "Bir Zamanlar Memleketin Birinde" adlı oyunu sergilerken kaza geçiren ve çalışmalarına bir süre ara veren Dilek Türker, 9 ocakta aynı oyunu sahnelemeye başlayacak. bugün bilsak 5 OCAK CUMARTESİ : 14.30 Günlcrin Gölürdüğü: "Korfcz Krizınintç Polılikaya Etkileri" Cüncyt CANVER (Adana Millavckili) Care-Foyer-Bar(Giriş) 12.00-00.30 Rock Care-Bar(5.Kat) 12.00-18.00 HcavyMctal 18.00-24.00 Rock bilsak, sırasclvilcr cad., soğancı sok. 7 cihangir 143 28 79-99
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle