Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 OCAK 1991 CUMHURİYET/17
HAVA DURUMU
Deviet Meteoroloji işleri Ge-
nel Müdürlüğü'nden alınan
bilgiye göre tûm yurtta ha-
va açık geçecek. Marmara
ile yurdun iç ve doğu kesinv
lerinde yer yer sis görûle-
cek. Hava sıcaklığında
önemli bir değişiklik olma-
yacak. Akdeniz'rJe rûzgâr yıl-
dız ve poyraz, diğer deniz-
lerde kıble ve lodostan 3-5,
Marmara ve Batı Karadeniz-
TURKIYE'DE BUGUN
A W
S 12° 2 Edime
S 11° 3»Erancan
S 7°-4° tnunm
S 8°-4° Gasantep
A 13» TOnsun
8°-4° Marasa
12° 0°K.Mara$
*> -8° Metan
A 17* 8°6ümüşhaneA
de 6 kuvvetinde, saaiie 10-21, Marmara ve Batı
Karadeniz'de 27 deniz miü hızla esecek. Van Gölü
açık, küçük dalgalı, göriiş uzaklığı 10 km dola-
yında bulunacak.
Ms
Baki
Burea
C
Çonjm
Otmt
A S° (PHakKin
A 15° 3°tapart>
S 12* -1* İst*nbul
S 10»-2»izınr
S S" •& Kısuraonu
S 8°-4* Kaysen
S 12° PKırttnk
S 13° Ttonft
A 7»^>KûMwı
A 12° 2°KHya
4 W M u S
T-B'Vkü
12° 2°NıJde
11° 5°0f*J
6°-6°Rıze
4°-7° Samsun
8° 4°Snrt
12° 5°Sm<Hi
14° 3°Sıvas
-4° MTetanlaJ
7">-S°»alHDn
5°-8°lıncei
11° 2»Uş*
7°-9° V»
9°-4° Ytesat
8°-4° Zonguktak
A 13° 2°
A 12° 0°
A 15° 6°
A 13° 2°
S 0°-«°
S 8°-«°
A 11° 5°
A 12° 6°
A 12° 4°
S 9° 3°
A 11°-6°
S 2°-11°
S 11° 4°
A 12° 6°
S 6°-4°
A 10°-2°
S 4°-«°
S 4°-7°
A 11° 8°
A-aç* B-OukıDu &gûne«i Uart S-ss» Y^muriu
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3
1/ Yümurta gözesi
embriyon olurken
morulanın gelişerek
içi boş yuvarlak biçi-
me girmesi durumu.
2/ Bir tür pembe el-
tnas... Bir resmi, su-
landırümış renklerle
boyama ya da gölge-
leme biçimi. 3/ tlkel
benlik... Bazı Arap
ülkelerinde faaliyet
gösteren sol eğilimli
parti. 4/ Boşlukta
300.000 km/sn'lik
bir hızla yayılan ışık
taneciği... Şenliklerde caddelere ku-
rulan süslü kemer. 5/ Bir peygam-
ber... Iri taneü bezelye. 6/ Radyoak-
tif cisimlerin yaydıklan üç ışından bi-
ri... Bağışlama. 7/ El yazısından ya-
zanın karakter ve duygulannı anla-
mayı amaç edinen inceleme yöntemi.
8/ Bir ay adı... Elektrik ampülünun
takıldığı yivli yer. 9/ Avuç içi... Üs-
tü kapalı olarak anlatma.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Bir konuda özet olarak verilen bilgi ya da açıklama. 2/ Gü-
neyden esen yel... tran'da tarihi bir kent. 3/ Ender, seyrek... Cepte
taşınan tütün ya da sigara kutusu. 4/ Bir tahta parçası üzerine
tuttunılmuş kösele bir üstlükten oluşan ayakkabı... Eski dilde
engerek yılanı. 5/ Gövde yapısı. 6/ Ösmanlı devletindeki sivil
rütbelerden biri... Akciğerleri dinlerken hekimin duyduğu pa-
tolojik ses. 7/ Bir geminin alabildiği yük miktan... Serbest mes-
lek adamlannı içinde toplayan resmi birlik. 8/ Tuzağa düşürü-
len şey... Maun da denilen büyük bir orman ağaa. 9/ lslam'da
Mutezile akımının kollarından biri.
60 YtLÖNCE Cumhuriyet
Muhakemeler başlıyor
5 OCAK 1991
Menemen'de daha bazı
kimselerin ifadesine
müracaat edildi.
Mevkuflardan bir kısmı
askeri kışlasına nakledildiler.
tstanbul'dan dokuz mevkuf
tzmir'e getirilmiş vc
Menemen'e
sevkedilmişlerdir. Şeyh
Esad'ın oğlu Mehmet Ali mürtecılerin hareketile istihza
etmektedir. Şeyh Esat doktor tarafından muayene
edilmiştir. Doktorlar şeyhin daha çok yaşayamıyacağuu
s_öyluyjorlar. Izmir'den Menemen'e on pranga, on
kelepçegönderilmiştir. Şehit Kubilay namına izafe edilen
mektup Divanı harbe tahsis edilmiştir. Hainler orada
muhakeme edileceklerdir. Pazartesi günü muhakemeye
başlanacaktır. Divanı harp Başmüddeiumumiliğine tayin
edüen Hidayet Bey Şeyh Esad'ı isticvap etmek üzere
Menemen'e gitmiştir. Izmir'de şimdiye kadar on iki kişi
tevkif edilmiştir. Bugün vaki olan bir ihbar üzerine
zabıta yeniden bazı kimseler hakkında tahkikata
başlamıştır. Yann Izmir'e yaRın köylerde birkaç şeyhin
gizli bir yerde ve zikir halinde yakalanmalan
muhtemeldir. Tahkikatı işkâl etmemek üzere köyün ismi
mektum tutulmaktadır. Izmir'de Yahya Efendi isminde
biri de tevkif edilmiştir.
Şehir haritaları
Belediyenin şirkete yaptırdığı şehir haritalanmn son
kısımlan bitmek üzeredir. Şimdiye kadar yalnız Boğaziçi
kısmı kalmıştı. Bunun Rumeli ciheti de bitmiş ve
Anadolu cıhetine başlanmıştır. Bu kısım da yakında
bitecektir. Bu haritalann tabı için 931 bütçesine tahsisat
konulmuştur.
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Bakanlar Kurulu
5 OCAK 1961
Bakanlar Kurulu bugün
toptan istifa euniştir. Sabah
saat 10.30 da toplanan
Kurul, Kurucu Meclisin
teşekkül etmesi dolayısiyle
ve yeni bir kabinenin
işbaşına gelmesini temin için
istifaya karar vermiştir.
Toplantı sırasında dört Selim Sarper
Bak&ı, Selim Sarper, Nâsır Zeytinoğlu, Fethi Aşkm ve
Muharrem Kızıloğlu, Hariciye Köşküne gelmisler ve
Deviet Başkanı Cemal Gürsel'le bir müddet
görüşmüşlerdir. Bu görüşmede Bakanlar Kurulunun
istifası bahis mevzuu olmuş ve Deviet Başkanı, istifayı
kabul etmiştir. Bakanlar Kurulunun Deviet ve Hükümet
Başkanına verdikleri istifa metni şudur: "Demokratik
gelişmemizin yeni bir safhaya girdiği bu sırada kabinenin
yeniden kurulmasında zatı devletlerine tam bir hareket
serbestisini sağlamak üzere, ifasında büyük bir şeref
duyduğumuz inkılâp hükümetindeki vazifemizden
istifamızın kabulünü tensip ve tasvibinize arz ve bizlere
karşı izhar buyurduğunuz teveccüh ve itimattan dolayı
şükranlarımızın kabulünü en derin saygılarımızla
istirham ederiz." tstifa eden Bakanlar Kurulu üyeleri
şunlardır: Deviet Bakaru ve Başbakan Yardımcısı Fahri
Ozdilek, Deviet Bakaru Hayri Mumcuoğlu, Deviet
Bakanı Nasır Zeytinoğlu, Adalet Bakanı Amil Artus,
Milli Savunma Bakanı H. Ataman, Içişleri Bakanı
Muharrem Ihsan Kızıloğlu, Dışişleri Bakanı Selim
Sarper, Maliye Bakanı Kemal Kurdaş, Milli Eğitim
Bakaru Prof. Bedrettin Tuncel, Baymdırhk Bakanı Prof.
Mukbil Gökdoğan, Ticaret Bakanı Mehmet Baydur,
Sağhk ve Sosyal Yardım Bakanı Prof. Dr. R. Üner,
Gümrük ve Tekel Bakanı Fethi Aşkın, Tanm Bakanı
Prof. Osman Tosun, Çalışma Bakanı R. Beserler,
Sanayi Bakanı Şahap Kocatopçu, tmar ve tskân Bakanı
Prof. Fehmi Yavuz. Bu metnin altına bütün Bakanlar
imzalannı atmışlardır.
GEÇEN YIL BUGÜN CumhuriY
et
Noriegapes etti
5 OCAK 1990
Panama'da on beş gündür süren kovalamaca son buldu.
General Manuel Noriega, önceki gece sığındığı Vatikan
Büyükelçiliği'nden çıkarak ABD yetkililerine teslim oldu.
ABD'ye getirilen Noriega yargıç önüne çıkanlarak
resmen "uyuştunıcu kaçakçılığı ve kara parayı
aklamakla" suçlandı. Devrik lider, ABD mahkemesinin
kendisini yargılama yetkisini tanımayı reddetti.
V
^Helsmkı --V
Lenıngrad *•?
• ö
Moskova
DUNYA'DA BUGUN
Amsterdafrt
Anvnan
Atma
BaOdat
Bvcatona
Bam
Bnücscj
Budapeş*
Cetievre
Ceayır
Câlde
Duba
Fortrturt
Glnw
Hetsınta
KMı
LelVosa
K 3°
A 21"
A 13°
A 21°
A 16°
A 8°
A 10»
Y 7°
Y 8»
K 4°
A 11°
A 8»
A 20°
A 24°
A 23°
Y 7°
A 17°
K 2°
A 21°
H 4°
Y 8°
A 17°
Lemngrad
Looan»
Madnd
MHano
Mostova
MOnh
Nnrttrk
Osto
Pare
Prag
Rryad
Roma
Solya
Sam
lel Am
Tunus
Varşoo
Viyana
Wasft
Zûrih
A 8°
•V 8°
A 8°
A 5°
Y 8°
K -4°
Y 9°
Y 7°
K 0°
Y 7°
A W
A 22°
A 18°
A 9°
A 22°
A 24»
A 23°
A 11°
A 15°
A 9°
8»
A 11°
TABTISMA
Davulla Znrnalı Bale
Düjıyaca kabul edilmiş, evrensel özelliğe sahip bir dans olan
balenin kaynağında, bütün sanatlarda olduğu gibi folklor
vardır.
Son gttnlerde basından izlediğimiz şekli
ile "davuUn-znnıalı balc" adıyla kamuo-
yuna aktanlan konu, bir mizah havasına
sokulmakta ve bu sebeple de kişilerin ko-
nuya bir akrji içinde yaklaşmalan, halk
oyunlan çevresini rahatsız edecek boyutlara
gelmiş bulunmaktadır.
Dünyaca kabul edilmiş, evrensel özelli-
ğe sahip bir dans olan balenin kaynağında,
bütün sanatlarda olduğu gibi folklor var-
dır. O halde kaynağı halk oyunlan olan ve
geçmiş yıllarda da halk oyunlanmızdan ya-
rarlanarak bazı eserler sahneye koyan bale
topluluklanmızın bugün bu konuya göster-
dikleri tepkinin sebebini anlamak mümkün
değildir.
Yapılmak istenen çahşmanm amacı ka-
muoyuna yeterince yansıtılamamış ve ba-
sından çıkan şekliyle konu Türk halk oyun-
lan ve çalgılarım küçük görme esprisi için-
de aksettirilmiştir. Aynca sanatçılann tep-
ki gösterme biçimlerinin boyutlan fazlasıyla
genişleyerek folklor ve özellikle de halk
oyunlan ile ilgilenen çevrenin tepkisine ne-
den olmuştur. Çünkü bu çevre, dünyanın
her köşesinde gerçekleştirdiği gösterilerle,
başanlarla saygı ve sevgi ile karşılanmaya
hak kazanmıştır.
Bu olayın, Avrupa'daki bazı dans aka-
demilerinin (Rotterdam Dans Akademisi,
Brabant Konservatuvan, Amsterdam Dans
Tiyatrosu) halk oyunlanmızı karakter dansı
olarak eğitim programlarına aldıkları ve
Belleginıizi Y okla>alım...
Sayın Demirel, anayasa değişikliği istedi, oldu; Deviet
Güvenlik Mahkemeleri istedi, oldu; yetkileri ellerinden
alınmış sendikalar istedi, oldu; 24 Ocak kararları
uygulanmaya devam ediliyor.
12 Eylül'ün birinci adamı Kenan Evren'-
in anılanna Sayın Siileyman Demirel'in ver-
diği yanıtlar bize çok "Ugjnç" geldiğinden,
halkımızın polemik ustalannı ve de deviet
yönetimini 12 Martlara, 12 Eylüllere teslim
edenleri unutmaması için, bazı sorulann -
belleğimizi yoklamak üzere- ortaya atılma-
smda fayda vardır.
22 Kasım 1990 tarihli Milliyet gazetesin-
deki "Demirel'den Evren'in Anılanna
Yanıtlar" başhkh yaanın ilk satırlannı bir-
likte okuyalım: "Sokak, ülkemizde bep ik-
tidar degişikliğine çalışmıştır. Başka yerier-
de de öyle olmnştnr. Sokak çalışmaya baş-
layınca akıyönetim gelir, asker işin içfne gi-
rer..."
Evet, bu iki tümcelik sözler bile, Sayın
Demirel'e şu sorulan yöneltmeyi yeterli kı-
lar:
•"Sokaklar yflrtimekk aşmmaz" diyerek
sokağı "çalışmaya" terk eden hangi baş-
bakandı?
•Türkiye'de cepheler kurarak halkın bö-
Iünmesini ve birbirine düşman olmasını kö-
rükleyenler kimlerdi?
•Siyasi rakiplerinin meydanlarda konuş-
turulmamasına, taşlanmasına, tartaklan-
masına seyirci kalan başbakan kimdi?
•Sadece 3 milletveküi çıkarmış olan
MHP'ye 2 bakanbk vererek ve din maske-
si altında Atatnrk devrimlerine karşı vazi-
yet alan MSP'ye de 7 bakanlık vererek "ga-
ye vasıtayı meşnı kılar" politikasını 31
Mart 1975'te hangi başbakan gerçekleştir-
mişti? 31 Mart'ı kım hortlatmıştı?
• Aylarca bir cumhurbaşkanı seçtirmeyen
hangi liderdi?
•Ne zaman bir Medis Başkanı seçimi söz
konusu olsa, yolu yokuşa vuran ve seçim
işini sürüncemede bırakan hangi liderdi?
•"Tespih çekenle tetik çekeni bir
tatmam" diyerek silahlı sağı "tespih
çeken" olarak niteleyen başbakan kimdi?
•"Bana sag suç işliyor dedirtemezsiniz"
sözüyle yanlı bir davranış içerisinde oldu-
ğunu ilan eden başbakan kimdi?
•Hükümet ettiği dönemlerde kardeş yol-
suzluğu ve yeğen yolsuzluğu gibi yolsuzluk-
larla ilgili olarak Meclis Araştıtma Komis-
yonu kurdurtmayan kimdi?
•"Benden sonra tufan" der gibi, başka
bir başbakana "hükıimetin başı" ya da baş-
ka bir hükümete "Çankaya hükümeti" adı-
nı takarak onları tanımayan kimdi?
• 24 Ocak kararlan hangi başbakanın
eseridir? '
• Daıuştay kararlannı uygulamayan han-
gi başbakandı?
• "Biz arkamızda kan ve gözyaşı
bırakmadık" diyen, ama binlerce insanın,
aydının, işçinin, öğrencinin katledildiği dö-
nemlerde en uzun süre başbakanhk yapan
kimdi?
• "Kerhen" destek alarak koltukta kal-
mayı yeğleyen kimdi?
• CHP yöneticilerinin uzlaşma önerile-
rini sürekli olarak reddeden hangi liderdi?
• "Tfirkiye'de üs yok, tesis var" diyerek
Başarı Üzerino
Günümüzde toplumdan soyutlanmış bir başan düşünülemez.
Hiçbir iddiası olmayan sokaktaki adamın başarısı bile
evindeki eşinin, çocuğunun süzgecinden geçer.
Bir süre önce TV-2'de bir seri program
yayımlandı. llgi ile izlediğim "Bir Zama-
nın Birindleri" adındaki bu programda, su-
nucunun tüm konuşanlara yöntlttiği bir so-
ru vardı; "Sizce başan nedirî"
Kendi çapımda, 70'li yıllann bir üniver-
site öğrencisi, bugünün bir öğretim üyesi
olarak bu soruyu nasıl yamtlardım diye dü-
şündüm. Aklımda bir sentez oluşunca bu-
nu açıklamak istedim. Araçlann amaç ol-
duğu günümüzde ilk tepkisel yanıtım da şu
oldu; başarı "köşeyi donmek" değildir.
önce yanıtlamamız gereken bir soru var;
başan söbjektif midir, yoksa objektif mi?
Ya da sadece o kişiyi ilgilendiren bir olay
mıdır, yoksa toplumsal mı?
Kanımca, tek başına yaşayan, insanlar-
la (çevresindeki bazı ihtiyaç duyduklan ha-
riç) hiçbir ilişkisi olmayan, kendini toplum-
dan soyutlamış, ama sarayında kendini tat-
min etmiş, başarılı olmuş sanarak yaşayan
insan başanlı değildir.
Başarı insan sevgisini kazanabilmektir.
Ama bu amaç için Makyavelist olmak de-
ğildir. Kişi tüm yaşanu boyunca 'ben insan-
lara hoş görüneceğim, onlann sempatisini
toplayacağım' amacıyla yaşamamalıdır. Ki-
şi kendi egosu ile bir şeyler yapmak ister-
ken başlangıçta bazı insanlann antipatisi-
ni kazanabilir. Eğer kendine inanıyorsa,
olumlu bir şeyler yaptığına inanıyorsa bun-
dan odün vermemelidir. tlaç acıdır, ama
hastayı iyileştirir. Kişiliğini koruyarak ya-
şamak bazen insan sevgisini kazanmakla at
düşebilir ya da öyle göninebilir. Galile ör-
neğinde olduğu gibi. Yaşamı anlamlı kılan
da zaten bu geçici çelişkilerdir. Burada
önemli olan kişinin benimsediği yaşam fel-
sefesidir. Kişinin özümlediği felsefe, ona ki-
şiliğini korurken insan sevgisini de toplum
sevgisini de kazandırabilmelidir. Bu prob-
lem çözülmüştüT; amaç sevmek olmahdır.
Yalansız, kasıtsız sevmek. Sevgi bir duygu-
dur, ama duygusal düzeyden eylem aşama-
sına geçtikten sonra kişinin kaygılanması
Amsterdam Dans Tiyatrosu gibi profesyo-
nel bir topluluğun Türk dansları ile oyun
repertuarı hazırladıkları bir döneme rast-
laması ise daha da üzücü olmuştur.
Aynca Ankara Oevlet Opera ve Balesi'-
nin repertuarlarını nasıl oluşturacaklan,
Türk halk oyunlanndan ne şekilde yarar-
lanıp yararlanmayacaklan veya iç problem-
leri, bizi, yani folklor çevresini ilgilendir-
memektedir. Bizim için önemli olan kamu-
oyuna yansıdığı şekli ile, halk oyunlanrru-
za ve calgılanmıza karşı gösterilen haksız
tavrın durdurulmasırun gerekliliğidir.
Çeşitli bale topluluklannda flamenko,
caz, step, Macar, Romen ve Latin danslan
gibi farklı ülkelerin halk danslannın karak-
ter dansı adı ile verildigi ve daha önceki yıl-
larda Türk halk oyunlan motiflerinden ya-
rarlanılarak "Çeşme Başı", "Yunns Em-
re", "Binbir Gece" gibi oyunlar sahnelen-
diği de bilinmektedir. O halde bugün gös-
terilen bu büyük tepkinin nedenini başka
yerlerde aramak gerekir. Gerçeklerin orta-
ya çıkanlması ve Türk folkloruna haksız-
hk edilmesine neden olan konunun kamu-
oyuna, saptırılmadan açıklanması ilgililer
açısından bir zorunluluk haline gelmiştir.
Aksi halde. büyük bir kitlenin rahatsızlığı
devam edecek ve konu bizler için daha da
üzücü boyutlara ulaşacaktır.
AHMET TURAN D E M İ R B A C
Amerika'ya şirin görünmek için halkı ya-
nıltan ve sonra Amerika, Kıbns nedeniyle
silah ambargosu uygulayınca, Türkiye'de
Amerikan üslerinin bulunduğunu ilan eden
hangi başbakandı?
* Laik Atatiirk Türkiyesi, kimlerin yö-
netimine ve kimler tarafından terk edilmiş-
tir. Daha pek çok'şey sorulabilir... Ve
Türkiyemizi 12 Martlara, 12 Eylüllere ge-
tirenler kimlerdi? deyip sonuca gelelim:
İşte bu tohumlan ekenler, bugün suçsuz-
luklarını ilan ediyorlar. Aslında yapılanla-
rın hesabı verilmelidir. Bakınız Muammer
Aksoy, Çetin Emeç, Turan Dursun ve Bah-
riye Uçok katledildiler. Laik Türkiye Cum-
huriyeti'nin temelleri, gittikçe artan bir öl-
çüde dinamitleniyor.
Hem "Laik Türkiye" den söz ediliyor
hem de "Tiirban Yasası" isteyen ANAP*-
hlara destek veriliyor!..
Bunlan yapan kim? ' •'•••
Sayın Demirel, anayasa değişikliği iste-
di, oldu; deviet güvenlik mahkemeleri is-
tedi, oldu; yetkileri ellerinden alınmış sen-
dikalar istedi, oldu; 24 Ocak kararlan uy-
gulanmaya devam ediliyor...
Demek oluyor ki Sayın Demirerin istek-
leri, bir ara rejimle yerine getirildi. Hem
kendisi 12 Eylül koşullanru yarattı hem yö-
netimi eliyle devretti hem de yakınmaya
başladı!.. 12 Mart'ta da öyle olmadı mı?
Hatta Faik Turün'ü Cumhurbaşkanhğı'na
aday göstermedi mi? Şimdi de kalkmış
"meydan okumak"tan söz ediyor!
Sayın Demirel'in dünü dün bugünü bu-
gündür...
DURSUN ATILGAN
Düsseldorf-Monbeim kenti
Kültiir Komisyonu üyesi
Birieşik Almanya
için artık bir neden kalmaz. Artık sanırım
pek çoğumuz biliyoruz ki "sevgi, sevgi üre-
ten bir güçtür."
Başarı hem kişisel tatminin hem de top-
lum onayının ortak bir sentezidir. Çoğun-
luğun sevgisini kazanabilmiş olan insan,
eğer kendisi de tatmin olmuşsa başarılıdır.
Günümüzde toplumdan soyutlanmış bir
başarı düşünülemez. Hiçbir iddiası olma-
yan sokaktaki adamın başarısı bile evinde-
ki eşinin, çocuğunun süzgecinden geçer.
Başan, çoğu kez bir itici güçten doğar,
bir sonrakini kamçılar. Ancak kişi, başan
uğruna kendini bu güce hep ittirmemeli,
onu kendi kontrolü altına alabilmelidir. Ba-
şan, insanı Tanrılaştırmamalı, insanlaştır-
malıdır. Yoksa Andersen masailanndaki ih-
tiyar balıkçı gibi tekrar yoksul kulübesin-
de bulur kendini.
Kişinin başansının öldükten sonra top-
lumca belirlendiği doğrudur; ancak kişi öl-
meden önce de bunun farkına varabilmeli,
iç huzuruna erişebilmelidir; tıpkı Atatürk
gibi "Mesudum, çonkö muvaffak oktam"
diyebilmelidir.
Doç. Dr. N. FARUK AYKAN
İstanbul
OKURLARDAN
Kaybolan telli dosyalar nerede?
30.10.1990 günü Fatih
Adliyesi'ne bir şikâyet
dilekçesi vermek üzere
gittiğimde hazırlık kaleminde
benden aynca bir adet telli
dosya getirmem istenildi.
O tarihe kadar hiçbir
adliyede karşılaşmadığım bu
istek üzerine önce karşı
çıktım. Benden başka her
vatandaştan aynı dosya
istenildiğinden mecburen telli
dösyayı alıp geldim, şikâyet
evrakım işleme alındı.
Telli dosya ne için kullamlır?
Evraklann bir arada olması,
kanşmaması için değil mi?
Ben de öyle sanıyordum,
yanıldığımı 3.12.1990 günü
tekrar savcıhğa gidişimde
anladım.
Savcılık şikâyetime takipsizlik
karan vermiş ve buna karşı
itiraz hakkım doğmuş
olduğundan, itiraz dilekçemi
Ağır Ceza Mahkemesi'ne
göndermeleri için bir kere
daha Fatih Adliyesi'ne gittim.
Dilekçeme savcılıktan
havaleyi aldıktan sonra
gönderildiğim "arşiv"
bölümünde bir de baktım
benimki dahil onlarca
vatandaşın evraklan;
üzerlerinde "o istenilen telli
dosyalardan bir teki bile
olmadan" üst üste tomarlar
haüne getirih'p iplerle
bağlanmış.
Nitekim bu ipler çözülüp
evrak toman arasından benim
ANKARA ASLİYE DÖRDÜNCÜ
TtCARET MAH. BAŞKANLIĞI'NDAN
Dosya No: 1990/392
Davacı Töbank, Türkiye ögretmenler Bankası T.A.Ş. vekili Av.
Şahika Kürdemir tarafından davalı Saf Metal San. Tic. May-Baal
Baki Şakir aleyhine açılan iflas davası, mahkememızde görülmekte
olup duruşması 15.2.1991 günü saat 11.35'e bırakılmıştır. îlandan
itibaren 15 gün içinde iflası istenen Saf Metal San. Tic. May-Baal
Baki Şakir'den aiacaklı olanlann mahkememize müracaat ederek if-
lasını gerektiren bir hal bulunmadığını delilleriyle birlikte ileri süre-
rek mahkememizden iflas talebinin reddini isteyebilecekleri hususu
teblig olunur. 26.12.1990
evrakım aranıp bulundu, Ağır
Ceza Mahkemesi'ne
gönderilmek üzere aynldı,
diğerleri yine bağlanıp
kaldınldı.
Madem şikâyet evraklan ayrı
ayn telli dosyalar içinde
saklanılmayacak, neden
vatandaşlardan mutlaka bir
adet telli dosya da
istenilmektedir? Ve sonra bu
telli dosyalar nereye
kaybolmaktadır?
llgililerin bu konuyu
araştırmalannı, kaybolan telli
dosyalar hakkında bir
açıklamada bulunmalarını ve
bu uygulamanın ortadan
kaldınlmasımn sağlanmasını
dilerim.
REFİK CEYLAN
İstanbul
POLJTIKA VE OTESİ
MEHMED KEMAL
Bir Bakan Atanıyor...
Sahipliğini Murat Belge'nin, yazı işieri müdüriüğünû Fahri
Aral'ın, yayın yönetmenliğini Mete Tunçay'ın yaptığı 'Tarih
ve Toplum' dergisi bu sayıyla (84.)14. cildini tamamladı. Çık-
tığından beri yararlanarak okuduğumuz dergiye yeni yayın
döneminde uzun ömürler ve başanlar dileriz.
Bu sayıda (84.) Bedi Yazıcı'nın Türkiye'de Çalışma Ba-
kanlığı'nın Kuruluşu ya da Aman Hocam, Yavaş' başlıklı ya-
zısı dikkatimi çekti. İş ve çalışma yaşamı ile ilgili yazılar öte-
den beri ilgimi çekmiştir. Bu yazı da ilgimi çekti, bir özet ver-
mek istiyorum.
1945 yılında ikinci Saracoğlu hükümeti baştadır. Sağlık Ba-
kanı Hulusi Alataş hükümetten çekiliyor. Saracoğlu Çanka-
ya'ya çıkıyor, İnönü'den yerine kimin getirileceğini danışı-
yor. O dönemde Bakanlar Kurulu'ndan biri çekildi mi Köşk'e
danışılarak yerine biri atanıyordu. Anayasada böyle bir ku-
ral yoksa da gercekte vardı.
"Paşam kimi ğetireyim" diye soruyor.
"Dr. Sadi'yi getir."
"Başüstüne paşam."
Şükrü Saracoğlu, milletvekiİleri içinde Dr. Sadi diye birini
tanımıyor. Ne yapsın? İnönü'den Dr. Sadi'yi soramıyor..
Köşk'ten ayrılıyor. Meclis albümünü aciyor. Albümde alfa-
betik sıraya göre bütün milletvekillerinin adları var. Başlar
Dr. Sadi'yi aramaya. Bursa'ya gelince bakar ki orada bir Sadi
var. Hem doktordur, soyadı da Konuk'tur. Emir verir, Sadi
Konuk'u aratır. Telefonla görüşür
"Kutlarım" der. "Hulusi Alataş'ın istifası ile boşalan Sağ-
lık Bakanlığı'na atandınız, sizi kutlarım."
Atamanın akşamına İsmet Paşa radyoyu dinlerken Sağ-
lık Bakanlığı'na Dr. Sadi Konuk'un atandığını duyar. Acaba
yanlış mı duydum diye çevresindekilere sorar. Onlar haberi
doğrularlar.
Hemen bir buyruk, Şükrü Saracoğlu ivedi Çankaya'ya çağ-
rılır. Apar topar Milli Şef'in karşısına çıkar. Aldı bakalım Inö-
nû:
"Dr. Sadi Konuk'un Sağlık Bakanı olduğunu radyodan
duydum. Bu da nereden çıktı?"
"Aman Paşam, öğleden sonra siz emretmistiniz ya."
"Ben Sadi Konuk değil, Dr. Sadi Irmak Sağlık Bakanı ol-
sun dedim."
"Bana soyadı falan söylemediniz, sadece Dr. Sadi dedi-
niz. Bu adda bir milletveküi tanımadığım için actım albümü,
Bursa milietvekilleri arasında bir Dr. Sadi bulunca onun ba-
kan olmasını istediğiniz kanısına vardım."
"Olmaz böyle şey. Değiştirin. Ben Dr. Sadi Irmak'a söz
verdim, seni bakan yapacağım dedim."
"Aman Paşam, nasıl olur. Ben ne Irmak'ı tanınm ne de
Konuk'u. Ama adamcağıza kendim haber verdim. Radyo-
da yayımlandı. Fiyasko olur."
"Ben bilmem, söz verdim. Irmak bakan olacak."
"Paşam rica ederim, Konuk Sağlık Bakanı olarak kalsın,
bir yolunu bulur Irmak'ı da bakan yaparız."
"Peki peki, dediğin gibi olsun ama elini çabuk tut!"
Başbakanlığa dönen Saracoğlu albümü tarar. Bir de ne
gorsün Konya'da bir Dr. Sadi var. Eğer albümün tümünû ta-
ramış olsa bu Dr. Sadi'ye de rastlamış olurdu. Oturup dü-
şünmeye başlar. Bir yandan İnönü'ye verdiği sözü tutmak,
bir yandan da Dr. Irmak'a bir sandalye bulmak çarelerini arar.
Yetkin bir deviet adamı, zeki bir politikacı olan Saracoğlu,
sonunda bir bakanlık sandalyesi bulur da... Eskiden beri ça-
lışma yasamımızm dûzenlenmesi için olanaklar aranmakta-
dır. Celal Bayar'ın İktisat Bakanlığı sırasında bu konu ele alın-
mıştır. Bir yasa tasansı da vardır. On yıl olmuş, bu tasarı ele
alınmamıştır. Derhal bir Çalışma Bakanlığı kurulması öneri-
Irr Böyle bir bakanlık kurulursa hem inönü buyruğu yerine
getirilecek hem Dr. Sadi Irmak'a bir bakanlık bulunmuş ola-
caktır. Bir taşla iki kuş vurulacaktır.
Çalışma Bakanlığı Kuruldu, ne şiş yandı ne kebap. Yalnız
niye Batı'da oiduğu gibi İş Bakanlığı değil de Çalışma Ba-
kanlığı? Bu tartışmalar uzun sürmedi, unutulup gitti.
Şimdiki bakanlık öykülerine benzemiyor mu? Habersiz ba-
kan değil, başbakan atanmıyor mu? Şıpınşak, hem de beş
dakika içinde, olan da şaşınyor, duyan da...
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YIUVtAZŞİPAL
'En yüksek gösterge"
SORU: Maliyede çalışan memurlar olarak, ek ücrtt almak-
tayız. Bu ek ücret de en > üksek deviet raemurunun
göstergesi olan 5500'e göre odenmektedir.
Bu en yüksek gösterge olan 5.5001ük gösterge.
1991-1992-1993-1994 ve 1995 yıllan kaç olarak belir-
lendi?
ZJ.
YANrr. 11 Nisan 1990 günlü Resmi Gazete*de yayımlanan 418
sayılı, "Memurlar ve Diğer Kamu Görevlileri ile ilgili Bazı Ka-
nun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapıhna-
sına Dair Kanun Hükmünde Kararname" ile;
1) 656 sayılı Deviet Memurlan Yasası,
2) 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Yasası,
3) 2802 sayılı Hâkim ve Savcılar Yasası,
4) 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Yasası'na göre belir-
lenen ek göstergeler, 1 Ocak 1991'den geçerli olarak yeniden
ve 1991-1992-1993-1994 ve 1995 yülannı kapsayacak şekilde yük-
seltilmiştir.
Aynı kararname ile 657 sayılı Deviet Memurlan Yasasfnın
z,am ve tazminatlara ilişkin 213. maddesi de değiştirilerek özel
Hizmet Tazminatı için yeni uygulamalar getirilmiştir. Bu uy-
gulamada "Görevin önemi, görevlinin sorumluluk ve niteliği,
görev yerinin özelliği, hizmet süresi ve eğitim seviyesi gibi hu-
suslar gözönüne alınarak", en yüksek deviet memuru Başba-
kanhk Müsteşarı'nın 1 Ocak 1991'den sonra 4.400 ek gösterge
de dahil brüt aylığı olan 2 milyon 76 bin 800 liranm belirlenen
oranlarda özel hizmet tazminatı olarak ödenmesi öngörülmüş-
tür.
Genel tdare Hizmetleri Sınıfma dahil kadrolarda bulunan-
lar ile üst yönetim görevi yapan personele en yüksek deviet me-
muru genel aylığı olan brüt 2 milyon 76 bin 800 liranm;
1. Birinci derece kadrolarda bulunanlara %63'ü
2. tkinci derece kadrolarda bulunanlara
(
V«35'i
3. Üçüncü derece kadrolarda bulunanlara °7«24'ü
4. Dördüncü derece kadrolarda bulunanlara %10'u
özel hizmet tazminatı olarak ödenebilecektir.
418 sayılı kararname ile en yüksek deviet memuru genel ay-
lık göstergesi yıllara göre şöyle belirlenmiştir:
1990 1991 1192 1993 199* 1895
Genei gösterge 1/4 1500 1.500 1.500 1.500 1500 1500
Ek gösterge 4.000 4.400 5.200 6.100 7.000 aOOO
En yüksek gösterge 5.500 5.900 6.700 7.600 0500 9500
İLAN
İZMİR AHKAMİ ŞAHSİYE 4. SULH
HUKUK MAHKEMESt HÂKİMLİĞİ'NDEN
Dosya No: 1990/202 Tereke
Davacı Hasan Burgucuk vekili Av. Nejat Gençalp larafmdan da-
valı Şerife Burgucuk aleyhine müteveffa Ali Burgucuk'un terekesinin
tespiti davasında,
Izmir Konak Sakarya mahallesi, cilt 088/01, sayfa 6/9, hane 9(126)
da nüfusa kayıtlı Hüseyin ve Ukube'den olnıa 1332 D.lu Ali Burgu-
cuk'un 21.8.1990 tarihinde vefat etmesi sebebiyle tereke defterinin tu-
tulması talep edilmiş olmakla, daha önce aynı mahiyette 15.11.1990
tarihli ilan 2.12.1990 tarihli Türkiye gazetesinde yayımlanmıştır.
M.K'nın 561. maddesi gereğince bu kez yeniden ilan yapılmasına ka-
rar verilraış olmakla bu kez iş bu ilan tarihinden itibaren,
1- Kefaletten dolayı aiacaklı olanlar da dahil olduğu halde ölenin
bütün alacaklan ile borçlarının ilan tarihinden itibaren 1 ay içinde
alacak ve borçlarmı, varsa belgelen ile birlikte deftere kayit ettirme-
leri lüzumuna,
2- Alacaklarını zamanında yazdırmayan alacaklılann mirasçıyı ne
sahsen ne de terekcye izafeten takip edemeyeceklen ve verecekleri ev-
rak ile belgeler karşılığında makbuz isteyebilecekleri hususları ilan olu-
nur. 20.12.1990