Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 HABERLER 5 OCAK 1991
Seyfi Oktay:
Dikkatle
çalışıyoruz
• lç Politika Servisi—
SHP Hukuk lşleri
Sorumlusu Seyfi Oktay,
demokrasinin özüne aykın
tüm uygulamalara karşı
çıkacaklanru belirtti.
SHP'nin Anayasa
Mahkemesi'ne yaptığı
hemen tüm itiraz ve iptal
türü davalann dosyalarını
hazırlayan Oktay,
anayasadaki mevcut
antidemokratik yasaların ve
ANAP hükümetince
çıkartılan KHK'ların
üzerinde aynntılanyla
çahştıklarına dikkat çekerek
SHP'nin iktidara gelmesi
durumunda yeni
düzenletnelere gideceklerini
söyledi. 424 sayılı KHK'nın
kaldınlarak 430 sayılı
KHK'nın getirilmesi
konusunda daha önce
belirttiği görüşler
doğrultusunda, ANAP'ın
Anayasa Mahkemesi'nden
424'ttn iptali yolunda karar
çıkacağjru hissettiğini
kaydeden Oktay, gerekirse
insan hakları ve
demokrasiye aykın tüm
KHK'lar için iptal davası
açabileceklerini belirtti.
2000'e Doğru
toplatıldı
• tstanbul Haber Servisi
— 2000'e Doğru'nun son
sayısı "bölücü propaganda"
yapıldığı savıyla tstanbul
DGM tarafından toplatıldı.
Yayını geçen yıl haziran
ayında durdurulan 2000'e
Doğru, 424 sayılı KHK'nın
iptaliyle yeniden çıkmaya
başlamıştı. Toplatılma
kararı verilen 26. sayı
hakkında daha
matbaadayken 2. Asliye
Ota». Mahkcmesi'nce "yayın
durdurma" kararı
verilmişti. Yapılan itiraz
üzerine 2. Ağır Ceza
Mahkemesi derginin
yayınınını serbest bırakmış
ve dağıtıcılara göndermişti.
lstanbul DGM Savcıhğı'nca
dttn verilen toplatma
kararında ise dergide yer
alan yazılarda TCK'mn
142/3. maddesine
muhalefet edilerek "milli
duyguları zayıflatıcı, bölücü
propaganda" yapıldığı
bildirildi. Bu arada
'Devrimci Mücadele
dergisinin ocak 91 tarihli
özel sayısı da "bölücü
propaganda" yapıldığı
gerekçesiyle DGM'ce
toplatıldı.
'Basın
İhlallerT yıh
• ANKARA (ANKA) —
Türkiye İnsan Hakları
Vakfı, 1990'ın "Basın
Ihlalleri yıh" olarak ilan
etti. İnsan Hakları Vakfı,
dokümantasyon ve iletişim
servisinin yaptığı
araştırmaya göre 1990
yılında insan hakları ile
ilgili bin 584 haber
yayımlandı. Bu haberlerin
büyük çoğunluğunu ise
insan hak ve
özgürlüklerinin kısıtlanması
ve yok edilmesi ile ilgili
bilgileri içerdi. Araştırmaya
göre geçen yıl 24 kitap
toplatıldı, 98 gazete ve
dergiye el konuldu.
Bazılarının da yayını
durduruldu. Geçen yıl
içinde, gazetecilere toplam
126 yıl S ay hapis cezası
verildi. 12 olayda
gazetecilere resmi
görevlilerce saldında
bulunuldu. 11 gazeteci ve
yazar tutuklandı. 2 gazeteci
de öldürüldü.
Başsavcıya
saldın
• ORHANGAZİ/BURSA
(Cumhuriyet) — Orhangazi
Cumhuriyet Başsavcısı
Erhan Koloğlu, dün evinin
çıkışında 2 kişinin yumruk
ve tekmeyle saldınsı sonucu
yaralandı. Başsavcıya
saldıranlann "aşırı dinciler"
olduğu iddia edilirken,
saldırıyı hafif sıynklarla
atlatan Koloğlu, 1 yıl önce
Refah Partisi (RP) eski
Orhangazi tlçe Başkanı
Suieyman Cansızoğlu'nu
laikliğe aykın sözleri
nedeniyle TCK'nın 163.
maddesi uyannca
tutuklatmış, Cansızoğlu
yargılanması sonucu 1 yıl
hapis cezasma
çarptınlmıştı.
Sungurlu, Buca Cezaevi'nin tavanının delik olduğunu söyledi
4
Grev £îrarıperdeliyordu'Tutuklu ve hükümlü aileleri idarenin tutuklu
ve hükümlüleri Eskişehir'e nakletmek için
senaryolar düzenlediğini söylediler. Ankara
Kapalı Cezaevi'nin önünde gözaltına alınan
tutuklu ve hükümlü ailelerinden 44 kişi
serbest bırakıldı. Aileler karakolda işkence
gördüklerini belirttiler.
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü-
rosu) — Adalet Bakanı Oltan
Sungurlu, Buca Bölge Kapalı
Ceza ve Tlıtukevi'nde 20 tutuk-
lu ve hükümlünün katıldığı ve
41 gün süren açlık grevinin firar
girişimini perdelemek için yapıl-
dığını söyledi. Sungurlu, "Yapı-
lan aramada tavanın ddinmiş
olduğu göriildü. Grev bittiğin-
de katılanlar son derece
sağlıklıydı" dedi. Bu arada yıl-
başı nedeniyle açık görüş yap-
mak için değişik illerden Aydın'a
gelen, ancak yakınlanyla görü-
şemeyen tutuklu ve hükümlü ai-
leleri, cezaevlerinde "senaryo"
düzenlendiğini, Eskişehir Ceza-
evi'ne nakil için hazırhk yapıl-
dığını belirttiler. Ankara Merkez
Cezaevi önünde açık görüş en-
gellemelerini protesto ederken
gözaltına alınan 44 tutuklu ve
hükümlü yakını da bırakıldı.
Adalet Bakanı Oltan Sungur-
lu, Efes Oteli'nde yaptığı basın
toplantısuıda gazetecilerin soru-
lannı yanıtlarken, açlık grevle-
rinin altında "cezaevi idaresi ol-
madığım, başka ideolojik amaç-
lar olduğunu" söyledi. Sungur-
lu, "Açlık grevleri, firar eylem-
lerinin ve başka eylemlerin de
perdesi olmaktadır. Nitekim Bu-
ca Cezaevi'nde 20 kişi açlık gre-
vine gittiler. 14 tanesini hastane-
ye tedaviye aldık. Bakanlığımız
bunlann sa^hgı için hayati bir
tehlike olmasın diye alarm du-
rumuna geçti, ama bizim bun-
ca iizüntümüz, geçirdiğimiz mi-
de kramplarının sonucunda ya-
rın (bugün) size gezdirecekler,
goreceksiniz ki açlık grevi ya-
panlar. bu arada hasta falan ol-
manın ötesinde koğuşun beton
tavanım delip firar etme hazır-
lığı yapmışlar" dedi.
Adalet Bakanı Oltan Sungur-
lu cezaevleri yönetmeliğinde de-
ğişiklik yapılmasının duşünülüp
duşünulmediğine iiişkin soruya
da "Cezaevleri için söylenen söz
çoktur. Biz, Avrupa cezaevi ku-
rallannı tatbik ediyoruz. Uyma-
dığunız noktaiar var. Açık görüş
mesela, onlarda böyle bir şey
yok. Türkiye'de yasak olan ki-
taplar var, cezaevine de girmi-
yor. Avnıpa'da yasak kitap yok.
Biz açlık grevine disiplin cezası
veriyoruz. Şimdi vermesek mi
diye düşünüyoruz. Bu yılki ça-
lışmamız o. Endişemiz, serbest
bırakırsak açlık grevleri çok da-
ha yaygınrasır mi diye" yanıtını
verdi.
Sungurlu, Aydın Cezaevi'n-
deki bazı tutuklu ve hükümlü-
lerin Eskişehir'e nakil kaygıları
konusunda "Eskişehir Cezaevi-
ne nakledilmek için çok gayret
sarf ediyor bu tutuklu ve hii-
kümlüler. Kaideleri çok ihlal
ediyorlar ki biz onlan illa nak-
ledelim diye. Biz nakletmek is-
temiyoruz. Nakletmemek için
azami gayret sarf ediyoroz.
Mecbur kalırsak onu da yapanz.
Eskişehir Cezaevi biteli kaç ay
oldu, hiç kimseyi götürmedik,
ama çok heveslileri zaman za-
man gotürmek zorunda kalabi-
liriz" dedi. Sungurlu, İzmir Ba-
rosu'nun başlattığı "İdama
hayır" imza kampanyası konu-
sundaki bir soruya da "Demok-
ratik ülkelerde imzalar önemli-
1990'da Güneydoğu 'sıcakgünler'yaşadı
Bitmeyen 'sıkıyönetiırfKararnameler yılı olarak
geçen 90' ıfa en önemli
görünümü işsizlik, terör
ve can güvenliği
nedenleriyle yaşanan
göçtü. Üstelik Körfez
krizi ekonomiyi altüst
etti.
ÇETİN YtĞENOGLU
ADANA — Güvenlik güçle-
ri 199O'ı "eşkıyuun kökiui ka-
zona", PKKda "aülımyık" ilan
etmişti. Bu yüzden Güneydoğu-
daki büyük çatışmalar ve şiddet
olaylan bekleniyordu. Olaylar
beklendigi gibi de gelişti. Mar-
din'in Savur ilçesinin Sürgücü
köyüne bağh Grisera mezrasın-
da on üç PKK'hnın öldürülme-
si âdeta bir dizi olayın "start"ı
olmuştu. Bu çatışmada öldürü-
len PKK'h Kâmuran Dündar'-
ın Nusaybin'de toprağa verilişi
sırasında çıkan olaylar bir anda
tüm Güneydoğu'ya sıçrayacak
izlenimi vermişti. Cizre'de doru-
ğa çıkan olaylar daha sonra ke-
penk kapama eylemlerine dönü-
şerek hız yitirdi, ancak PKK'lı
militanlarla güvenlik güçleri ve
aşiretlere mensup korucular ara-
sındaki çatışmalar kırsal kesim-
lerde tüm şiddetiyle sünneye
başladı.
Hakkâri'nin Beytüssebap ilçe-
sine bağh Oymaktepe köyü ya-
kınlannda yirmi bir PKK'h öl-
dürülünceye değin 1987 yazmda
Nusaybin'in Kilisedüzü mevki-
inde yirmi PKK'hmn öldürfll-
mesi örgütün verdiği en büyük
kayıp sayüıyordu.
1990'ın "sıcak günkri" bek-
lendiğinden önce gelmisti. Bü-
yük çatışmalan izleyen Güney-
doğu'daki ban eylemler üzerine
MGK toplanıyor, liderler zirve-
de bir araya geliyorlardı. Başta
işsizlik ounak üzere bir dizi so-
run altında ezilen halkı tırma-
nan gerginük daha da bunalü-
yordu. Güneydoğulular gelisme-
leri tedirgin bir bekleyişle izh-
yorlardı. Halkın beklentÛeri da-
ha çok sert önlem alınacağı yo-
lundaydı. Bölge tam on bir
yıldır "sıkıyönetim" ve "ola-
ğaniistü" uygulamalarla yö-
netiliyordu. 1 9 7 ^ Türkiye'de
ilk sıkıyönetimin uygulandığı
Güneydoğu'da 1987'de olağa-
nüstü hal uygulamasıyla yeni bir
döneme güilmişti.
"Sansnr" ve "sürgin" söz-
cüklerinden hareketle "SS
Kararnameleri" adı takılan ka-
rarnameler zindrinin ilki olan,
Gnneydogu birçok olayı 90"da yaşadı. Cizre ve Nusaybin'de yaşananlar, yıhn en kayda deger iz-
lenimiydi. (Fotoğraf: Cumhuriyet)
başta bölgeye yönelik yayınlar
olmak üzere yeni kısıtlamalar
getirmişti. Daha sonra yürürlu-
ğe giren karamamelerde de hü-
kümete, basının Güneydoğu-
nun dışındaki yayınlan için de
matbaa kapama ve yayın dur-
durma yetkisi veriyordu. Karar-
namelerin iptali için ana muha-
lefet partisi SHP, Anayasa Mah-
kemesi'ne başvurmuştu. Mah-
kemeden iptal karannın çıkaca-
ğı yolundaki yorumlann yoğun-
laştığı sırada hükümet bu kez de
423 ve 424'ün üzerine 430 sayılı
kararnameyi çıkarmıştı. Karar-
namcnin basın üzerindeki ilk
uygulaması haftalık 2000'e Doğ-
ru dergisine yapümış ve derginin
yayımı yasaklanmıştı.
Karamame tartışması sürer-
ken Siirt'in iki ilçesi Batman ve
Şırnak'ın il yapdmalan günde-
me getirildi. Batman'a yapısı ve
gelişmişliği dolayısıyla *il"lik sı-
fatı doğal bulunuyordu. Şır-
nak'ın il yapılmasında "güven-
lik sonmu"nun rol oynadığm-
dan kimsenin kuşkusu yoktu.
Beytüsşebap, Uludere ve Çukur-
ca'nın kış aylannda Hakkâri il
merkeziyle bağlantüan kesili-
yordu. Hakkâri'ye ulaşmak için
Van üzerinden 600 kilometre yol
katetmek gerekiyordu. Adı ge-
çen ilçeler güvenlik açısından
zaten Şırnak'a bağlıydılar. Böy-
lece birçok yönetsel sorun daha
kolay çözümlenecekti.
Çatışmalar ve göçlerle geçen
"karmrnameier yüı 1990" Gü-
neydoğu'ya damgasını bir baş-
ka yönden de vumyordu. lş-
sizliğin oranı yüzde 33.4 artmış-
tı. Yeni gelenler iş ararken pat-
layan Körfez krizi "Ipekyolu'nu
iflas ettirince" bu kez göç yolu
Anadolu'nun batısma yönebniş-
ti. Güvenlik güçleri 1990*1 "eşkı-
yuun kökünü kazuna", PKK da
"attlım yüı" ilan etmişti. Şimdi
1990'ın değerlendirmeleri yapı-
lıyor. tçişleri Bakanı Abdülka-
dir Aksa'nun 313'ü ölü, 493 te-
röristin ele geçirildiğini içeren
"terör bi!ançosu"nu açtığı ve
şimdi "savaş tamtamlan"nın
çaldığı Güneydoğu'da "Kaybe-
den kim?" sorusunun yanıtının
"halk" olduğu saıuhyor.
GÜNEYDOCU'DA TOPRAK KAVGASI SÜRÜYOR
6
Afganlılaraverdiler,bize yok'
BETÜLUNCULAR ._
ŞANLIURFA/CEYLANPINAR — tb-
rahim Peygamber'i Şanhurfa'nın görkemli
kalesinin üzerinde bulunan iki yuksek man-
cılığm (sütunun) arasına kurulan salıncak-
la çok aşağılarda yakılan büyük ateşin içi-
ne fu-latmışlar, düştüğü yerde ateş suya, ya-
nan odunlar balığa dönüşmüş. Şanlmrfa-
mn ünlü Bahkh Göl'ü oluşmuş efsaneye gö-
re... Şanlıurfa'nın aydınlanna göre bu efsane
doğru değil. Bugüne değm bu yanlışhğa da
kimse karşı çıkmamış. Yıllarca Şaiüıurfa'-
da çalışmalar yapmış bulunan yabana pro-
fesörler bu söylentinin yanhşlığım yazdık-
lan kitaplarda vurgulanuşlar, ama bir kez
efsane halk arasında yerleşmeye görsün...
Balıkh Göl'ün nasıl oluştuğu şu sıralar-
da Urfalılan hiç mi hiç Ugiİendirmiyor. Tek
ilgilendikleri konu dağıtılan "topnüt"lar.
"Bize toprak vennlyorlar. *Okuryazarh-
ğınız yok' diyorlar, 'Askerliğinizi
yapmamışsınız' diyorlar, 'Hakkınızda gü-
venlik soruşturması var' diyoriar. Okurya-
zar olmamışsak suç bizde mi? Okul mi var-
dı önceteri baralarda? Biz karnınuzı nasıl
doynracağız? Afganlılara'bUe toprak ver-
diler, bize yok."
Ceylanpınar'ın Işıklar köyünde çevremizi
saran köylüler dertü. Hem de çok dertliler.
Sonınlarını büyük bir heyecanla ve hep bir
ağızdan dile getiriyorlar. Teybin yanına ula-
şabilmek için birbirlerini kıyasıya iteküyor-
lar. Kimi özel sorununu, kirni genel sorun-
lan aktarmaya çabahyor, kimisinden ise po-
litik sözler dökülüyor.
Evet, 1984 yıhnda çıkanlan Toprak ve Ta-
nm Reformu Yasası sonucu, Ceylanpınar-
ın tkicırcıp yöresinde "toprak" kavgası ve-
riliyor. Geçen yü kasım ayuıda başlanan da-
ğıtunda, bir kısım aileler hak sahipliğinden
düşürülurken çıkan aksaklıklara zaman za-
man jandarma denetiminde çözüm bulun-
maya çahşılıyor.
Harran Ovası'nın uçsuz bucaksız verim-
U topraklan üzerinde sorunlannı dinlediği-
miz köylülere bırakıyoruz sözü...
"— 1955 yılında Toprak Tanm reformu
Komisyonu'nca yapılan dagıtunda halk ula-
şım sonınu üzerine arazilerini birbirleriyle
degiştirmek zorunda kaldı. Herkes kendi
köyünde isledi. Fakat Refonn Yasası iptal
edildi. Bngünkii şartlarda yapılan dagıbm-
da ise 1955 yılında arazi alan şahıslara ikin-
ce fcez verilemiyor. Okuryazar olmayanla-
ra venniyoriar. Okuryazar yok bizde. Ka-
bahat bizde degil. O zaman okullanmız
yoktu ki...
— Askerlik yapmayana vermiyorlar. p
tığı halde evli bulunmayana vermiyorlar.
Gözaltına ahnmış olanlara vermiyorlar...
— Ytklaşık 2 bin 500 kişi hak sahipUtin-
den düşürülmüş, toprağı kiralamış, jiMÜ
araziler dağıülmış. Geicnter kiraolan çıkar-
mışlar. 1980'den beri kiralama yaptyoraa.
Bu sene elimden aldılar, acıkta kalmışım-
dır. Etimdeki araziyi alıp başka bir köye ver-
mişür.
— Ankara'ya gittik. Milletvekiline, Baka-
na gittik, dediler, 'Bunu araşüracağız'. Oku-
ma yazma yoktur, okul yoktur. Biz bu ya-
şa gehnişiz, nasıl okuma yazma biliriz? Bu-
rada perişan olduk. Genel müdür bu Cey-
lanpınar'dan gıcık alıyor. Mahsus böyle
yaptı...
— Biz çekip gideh'm. Bizim devlet yaban-
cılara nasıl bakryorsa gidecefimiz devlet de
bize bakacaktır...
— Benim anam dul bir kadındır. On ta-
ne çocuklan vardır. Tarlasım elinden almış-
lar. 1955'ten beri bu köyde oturmaktayız.
Evimizden başka hiçbir şey bırakmamışlar-
dır, evimizde oturup toprağı da yiyemeyiz...
— Okuryazar olmadıgı için babama arazi
vennemişkr. 1926'da bncada okul mn var-
dı? Babam hasta, 7-8 nüfusu var, parası
yok...
— Her birimiz aynı devlet ve vatanın ço-
cuklan olarak vatanın uzerimizde farz olan
görevlerimizi yerine getirdik. Çoğu arkada-
şımız karakol yüzü görmediği halde 24.
maddeyi ekleyerek hak sahipliğınden düşen
arkadaşlannuz mevcuttur. 113,123,146 gibi
devlet aleyhinde suç işlemiş kişileri kapsa-
maktadır. Karakola tamk olarak gitmemiş
olduğu halde bizlere bu suçu işleyerek sa-
hiplikten düşürmüşlerdir. Yetkililer, 'Sonış-
turmanız devam ediyor' dediler. 4 senelik
süre zarfında nasıl soruşturmamız tamam-
lanmadı? Bir yandan Körfez savaşına ha-
zırlanırken, devlet bizi bu haksızbğa uğra-
tarak böyle bir vatanda ne yüzle savaşaca-
ğız? Onu merakla, üzüntüyle karşılıyoruz.."
dir. Ölüm cezalannın kaldınl-
ması bir kalemde olacak şey de-
gil. Her ülkenin kendi şartları
söz konusu. Ne zaman ülkemiz
de Avrupa tilkeleri gibi tuzu ku-
ru bir hale gelir, o zaman biitün
maddelerde ölüm cezası kaldın-
labiik" karşılığını verdi.
Adalet Bakanı Oltan Sungur-
lu, hâkim ve savcılarla da bir
toplantı yaparak sorunlannı
dinledi. Sungurlu, burada ken-
disine iletilen en büyük şikâye-
tin Yüksek Mahkeme üyeleri ve
bakanhktaki 13 kişinin ücretle-
rinin "korgeneral" seviyesine
yükseltilmesi, diğer hâkim ve
savcılarla aradaki farkın yük-
sekliği olduğunu söyledi.
Aileler tedirgin
Yılbaşı nedeniyle açık görüş
yapmak için değişik illerden Ay-
dın'a gelen, ancak yakınlanyla
görüşemeyen tutuklu ve hüküm-
lü aileleri, İHD Onur Kurulu
üyesi Dr. Alparslan Berktay'ı zi-
yaret ettiler. Aileler, "Bize tel-
graf çekildi. görüş için cağnMık,
borç harç ederek temin ettigimiz
para ile kilometreterce yol katet-
tikten sonra Aydın'a gittik, ama
yakınlanmuı göremedik" dedi-
ler.
Cezaevi yönetiminin haklı bir
gerekçe göstermeksizin 49 hü-
kümlü ve tutukluya disiplin ce-
zası verdiğini, disiplin cezası
alanlann açık göriişten yarar-
landırılmadığını, bunlara destek
amacıyla diğer tutuklu ve hü-
kümlülerin açık görüşe çıkma-
dıklarını vurgulayan tutuklu ve
hükümlü aileleri, yakınlannın
Eskişehir Cezaevi'ne nakledil-
meleri için senaryolar hazırlan-
dığını ileri sürdüler. Aileler da-
ha sonra şu görüşleri dile getir-
diler.
"Çocuklarımıza evimizde
yaptığımız yiyecekleri getirdik,
ancak getirdiltlerimiz onlara ve-
rilmedi. Cezae>lerindeki çaresiz
insanları ölüm oruçlannda erit-
me planları kesintısiz sürdıirül-
mektedir. Buca'dakilerolumden
yeni dondüler. Şimdi Aydın'da-
kiler kışkırtılıyor."
Çağdaş Hukukçular Derneği
Genel Başkanı Avukat Akif
Kurtuluş, Ankara Merkez Kapa-
lı Cezaevi'nde gerçekleştirilen
açık görüş sırasında protesto
gösterisi yaptıklan için gözaltı-
na alınan tutuklu ve hükümlü
yakını 44 kişinin dün serbest bı-
rakılmaları ile ilgili bir basın
toplantısı düzeniedi.
Polis tarafından işkence gör-
düklerini iddia eden tutuklu ya-
kınlanna, haklarmın aranması
için her türlu girişimde buluna-
caklarını söyleyen Kurtuluş, açık
görüşün gundeme gelmesiyle bu
tür olaylara rastlandığını, özel-
lıkle siyasi lutuklulann görüş
hakları engellendiği için böyle
olaylann meydana geldiğini ifa-
de etti. Aileler, Aktaş Karako-
lu'nda polislerin kendilerine iş-
kence yaptıklannı öne sürerek
savcılığa suç duyurusunda bu-
lundular.
Kurul başkanhğına
Ahmet Selçuk'un
atanmasına tepki
Denetleme
Kurulu üyesi
Lstifaetti
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Cumhurbaşkanı Turgüt
Özal'ın Devlet Denetleme Kuru-
hı Başkanhğı'na (DDK) yakın
arkadaşı Ahmet Selçuk'u getir-
meden Mustafa Yulnğ, DDK
üyeliğinden istifa etti.
1985 yılından bu yana Devlet
Denetleme Kurulu üyeliği yapan
Mustafa Yuluğ'un, Turgut
Özal'ın CumhurbaşkanlığYna
atandığı günden beri araştırma
görevi vermeyerek kurulu dışla-
yan bir tutum takınması ve boş
üyeliklere uzun süre atama yap-
mamasından rahatsızlık duydu-
ğu öğrenildi. Yuluğ, son olarak
iki gün önce kurul başkanhğına
Cumhurbaşkanlığı Danışmanı
ve eski Başbakanlık MUsteşan
Ahmet Selçuk ile kurul üyelik-
lerine Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı Teftiş Kurulu Başka-
nı Sım VidinJi&an ve Hazine ve
Dış Ticaret Müsteşarhğı uzma-
nı Yahya Dof an'ın atanmaları-
na tepki gösterdi. Bu atamala-
rın ardmdan önceki gün Cum-
hurbaşkanhğı'na istifasmı veren
Yuluğ, istifa metninde bir gerek-
çe göstermedi. Cumhurbaşkanı
özal'ın da Yuluğ'un istifasmı
dün kabul ettiği öğrenildi.
Bütçe görüşmelerinde muha-
lefet partileri, DDK üyeliklerine
atama yapılrnamasını ve kurula
araştırma görevi verilmemesini
eleştirmişler ve bu eleştirilerin
ardmdan kurulun üç üyesini
Özal, işçi-işveren ilişkileri ile
sağlık konulannda araştırma
yapmakla görevlendirmişti.
Mustafa Yulug, istifasmdan ön-
ce bu konularda araştırma yapı-
yordu. Yuluğ'un istıfasından
sonra bu konulardaki araştırma-
ları eski üyeler Yıldırım Özda-
mar ve Alaaddin Karaman sür-
dürecek.
Özal'ın yaptığı üç atamaya
karşın, kuruida Yuluğ'un istifa-
sıyla birlikte halen durt üyelik
boş bulunuyor.
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
HİKMET ÇETİNKAYA
Emeğin Irmağa
Dönüştüğü Gün...
Telefonun öbür ucundaki genç kız "Gölköy tünelini az ön-
ce geçtiler" diyordu heyecantı bir ses tonuyla. Sabah saat
09.30'da onbinlerce üzerinde maden işçisi ZongukJak'tan
Ankara'ya doğru yürümeye başlamışlardı.
Genç görevîiye sorduk:
— Hava nasıl oralarda?
Sesi tir tir titriyordu:
— Yaz gibi güneşli, hava sıcak...
Gölköy tüneli altı kilometreydi Zonguldak'a. Onbinlerc©
işç[aynı yürek, aynı göz, aynı düşünceyie bütünleşmişlerdi.
Üzülmez'i arıyorduk. Köylerden katılanlar olmuştu. Dört
yüze yakın otobüs ve minibüs işçilerin ardmdan geliyordu.
— Kimse binmiyor mu, otobüse, minibüse?
Onbinlerce işçiyi 350-400 otobüs, minibüs almazdı. İşçi-
ler, yürümeyi yeglemişlerdi. Onlar yürümekten yılmaya-
caklardı...
— Hayır, hayır... Kimse binmeyecek, Ankara'ya dek ya-
yan gidecekler...
Başbakan Yıldırım Akbulut gece yansı bir işkembecide
çorbasını içerken gazetecilere neler söylemişti?
— Türk-İş bal gibi siyasete girdi. Bal gibi bunlann tesir-
leriyle bu işe ön ayak oldu...
Sendikaların politikaya girmesine hem özal hem de Ak-
bulut içeriiyordu...
— Sendikacılar otursun oturduğu yerde. Kanunlara kar-
şı gelmesinler...
ANAP'ın mantığı buydu.
12 Eylül yasalanyla işçinin soluğunu kesen ANAP, bin-
bir gece masallarıyla sekiz yıldır Türkiye'yi yönetiyordu. Ül-
keyi yönetenler, o yasaları kalkan edip çeşitli kandırmaca-
larla ayakta duruyorlardı. Halkımız 26 Mart 1989 yerel se-
çimlerinde "Çekin gidin" demişti. Onlar "Hayır
gitmeyecegiz" diye diretiyorlardı.
Akbulut, televizyonda "tane tane" anlatıyordu. Yasalar-
dan söz ediyordu. Gazeteciler başbakanı sıkıştınyordu...
— Türk-İş askeri yönetim sırasında çıkanlan yasalardan
şikâyetçi...
Yanıt şöyle oluyordu:
— O yasaları zamanında kendileri hazırladılar...
Elbet bunda doğru- „ _ _ . . . . . .
payı vardır. 12 Eylul yasalanyla
^S™^ i i i lğ k
y yy
U ^ işcinin soluğunu kesen
sad.k şide ANAP, bin bırgece
ve sosyai masallanyla sekiz yıldır
f^-Türkiye'yi yönetiyordu.
U l k İ Ö l
^ ^ y y yy
bakanYardımcısıydı. UlkeVİVÖnetenler, O
Akbulut ise Erzincan l klk Hi
Barosu'na kayıtlı bir y p
avukat. şevket Y.ı- çeşitli kandırmacalarla
B5k
d
am
Türk
'
i?Genel
ayakta duruyorlardı.
o dönem işçiierin, Halkımız 26 Mart 1989
tür. Onlar çağdışı ya- 'Çekİn Çİdİn'' demİŞtİ.
saiaria bu noktaya çe- Onfar ' 'Hayir
"îrîSan kaçy
,ıgeç- gitmeyecegiz" diye
«?. diretiyorlardı.
Ozal Cumhurbaş- *
kanı, Akbulut Başbakan, Şevket Yılmaz yine Türk-İş
Başkanı...
Ama ya ışciter, caltşan kesim bu süre içinde nefeden ne-
reye geldi? Demokratik hak ve özgürlükleri kırpıla kırpıla ku-
şa dönmedi mi? -. •• »;
c
-r,
5
Onbinlerce maden işçisi Zonguldak'tan Ankara'ya doğ-
ru yürüyorlardı...
Bir gece önce Zonguldak'a araçlann girmesi güvenlik
güçlerince engellenmişti. Otobüs firmalarına yoğun bir baskı
uygulanmıştı.
— Zonguldak'a hiçbir otobüs gitmeyecek!..
Hükümet işçiden korkuyordu. DGM savcıları harekete
geçmişti. Şevket Yılmaz'ın gözaltına alınacağı haberieri ge-
liyordu. Ankara, istanbul, İzmir, Adana, Bursa, Eskişehir,
Antalya belediye başkanları için 'suç duyurusu
1
yapılacağı
söylentileri dolaşıyprdu.
Başbakan Akbulut, önceki gece yaptığı açıklamada, te-
levizyon haberlerinde SHP'Iİ ve DYP'li belediyeleri suçla-
mamış mıydı?
Hani neredeydi demokrasi, insan hakları, seyahat özgür-
lüğü?
Korkunun ecele faydası yoktu...
Bir gün önce genel eylem gerçekleşmişti. Şimdi onbin-
lerce işçi ve yakını Zonguldak'tan Ankara'ya yürüyordu.
— Biz bu muameleyi hak etmedik...
Böyle konuşuyordu Mehmet Keçeciler. Hak arayan işçi-
lere bu yontemi uyguluyorlardı. Kendilerini acındırmak isti-
yorlardı.
Bunlann hiçbirisi engellemez işçilerin silkinip, ilkelliğe,
çağdıştlığa karşı direnmelerini...
Üzülmez'i arıyoruz bir kez daha telefonla...
— Hava nasıl oralarda?
— Onbinlerce işçi yürüyor, yollarda barikatlar var...
Bugün 5 Ocak 1991. Emeğin tarihinde yeni bir sayia da-
ha açıldı...
Ve şöyle bir not düşüldü:
— Emeğin direnci ırmağa dönüştü. Tarih 4 Ocak 1991
Zonguldak...
İlkelliğe ve çağdışılığa karşı.
Korkanlar korksun. Belki onlar da uyanırl
P A R T I L E R D E N
Vali'nin aşk öyküsü Meclîste
ANKARA (ANKA) — SHP Aydın
Milletvekili Hilmi Ziya Postacı, Aydın Valisi
ile ilgili bazı 'aşk' söylentilerini bir sonı
önergesiyle Meclis gündemine getirdi.
Postacı, Başbakan Akbulut'a yönelttiği soru
önergesinde, bir süredir Aydın Valisi ve
diğer devlet kurumlannda çalışan görevliler
ile ilgili iddiaların kamuoyuna yansıdığını, karşılıkh
suçlamalann devlet otoritesini sıkıntıya soktuğunu belirtti.
Olayla ilgili olarak sorgusu yapılmak üzere gözaltına
alınan olup olmadığını soran Postacı, Aydın Devlet
Hastanesi Başhekimi Dr. Rıdvan Şahin'in görevinden
alınması nedeninin açıklanmasını istedi ve "Daha önceki
görevi nedeniyle cezalandınldığı doğru mudur? Siciünde
böyle bir ceza bulunan kişinin başhekim olarak atanması
nasıl olmuştur?" diye sordu. Daha sonra başhekimliğe
atanan Dr. Sema Pişkinsüt'ün teftiş heyeti tarafından
görevden alındığını hatırlatan Postacı bunun nedenini
sordu.
Eğitim Semineri
BURSA (Cumhuriyet) — SHP Bursa il örgütü 5-6 ocak
günlerinde parti içi eğitim semineri düzenleyecek. 'Sosyal
demokrasi' konusunda partililerle tartışılarak yapılacak
seminer, Kültür Park'taki bir düğün salonunda
gerçekleştirilecek. tlk gün Doç.Dr.Korel Göymen ile
Yurdakul Fincancı 'Sosyal Demokrasinin Evrensel
amaçlan, ilkeleri ve Türkiye çerçevesi', Doç. Dr. Fazıl
Sağlam ile Prof. Dr. Aydın Aybay, 'Sosyal demokrasinin
siyasal rejime ve anayasaya yaklaşımı" konulannda bilgi
verecekler. Seminerin ikinci gününde ise PTOÎ. DT. Emre
Kongar ile Prof. Dr. Asaf Savaş Akat ve Dr. öztin Akgflç
'Sosyal demokrasi ve ekonomik gelişme* konusunda görüş
açıklayacaklar.