23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/4 HABERLER 5 OCAK 1991 Seyfi Oktay: Dikkatle çalışıyoruz • lç Politika Servisi— SHP Hukuk lşleri Sorumlusu Seyfi Oktay, demokrasinin özüne aykın tüm uygulamalara karşı çıkacaklanru belirtti. SHP'nin Anayasa Mahkemesi'ne yaptığı hemen tüm itiraz ve iptal türü davalann dosyalarını hazırlayan Oktay, anayasadaki mevcut antidemokratik yasaların ve ANAP hükümetince çıkartılan KHK'ların üzerinde aynntılanyla çahştıklarına dikkat çekerek SHP'nin iktidara gelmesi durumunda yeni düzenletnelere gideceklerini söyledi. 424 sayılı KHK'nın kaldınlarak 430 sayılı KHK'nın getirilmesi konusunda daha önce belirttiği görüşler doğrultusunda, ANAP'ın Anayasa Mahkemesi'nden 424'ttn iptali yolunda karar çıkacağjru hissettiğini kaydeden Oktay, gerekirse insan hakları ve demokrasiye aykın tüm KHK'lar için iptal davası açabileceklerini belirtti. 2000'e Doğru toplatıldı • tstanbul Haber Servisi — 2000'e Doğru'nun son sayısı "bölücü propaganda" yapıldığı savıyla tstanbul DGM tarafından toplatıldı. Yayını geçen yıl haziran ayında durdurulan 2000'e Doğru, 424 sayılı KHK'nın iptaliyle yeniden çıkmaya başlamıştı. Toplatılma kararı verilen 26. sayı hakkında daha matbaadayken 2. Asliye Ota». Mahkcmesi'nce "yayın durdurma" kararı verilmişti. Yapılan itiraz üzerine 2. Ağır Ceza Mahkemesi derginin yayınınını serbest bırakmış ve dağıtıcılara göndermişti. lstanbul DGM Savcıhğı'nca dttn verilen toplatma kararında ise dergide yer alan yazılarda TCK'mn 142/3. maddesine muhalefet edilerek "milli duyguları zayıflatıcı, bölücü propaganda" yapıldığı bildirildi. Bu arada 'Devrimci Mücadele dergisinin ocak 91 tarihli özel sayısı da "bölücü propaganda" yapıldığı gerekçesiyle DGM'ce toplatıldı. 'Basın İhlallerT yıh • ANKARA (ANKA) — Türkiye İnsan Hakları Vakfı, 1990'ın "Basın Ihlalleri yıh" olarak ilan etti. İnsan Hakları Vakfı, dokümantasyon ve iletişim servisinin yaptığı araştırmaya göre 1990 yılında insan hakları ile ilgili bin 584 haber yayımlandı. Bu haberlerin büyük çoğunluğunu ise insan hak ve özgürlüklerinin kısıtlanması ve yok edilmesi ile ilgili bilgileri içerdi. Araştırmaya göre geçen yıl 24 kitap toplatıldı, 98 gazete ve dergiye el konuldu. Bazılarının da yayını durduruldu. Geçen yıl içinde, gazetecilere toplam 126 yıl S ay hapis cezası verildi. 12 olayda gazetecilere resmi görevlilerce saldında bulunuldu. 11 gazeteci ve yazar tutuklandı. 2 gazeteci de öldürüldü. Başsavcıya saldın • ORHANGAZİ/BURSA (Cumhuriyet) — Orhangazi Cumhuriyet Başsavcısı Erhan Koloğlu, dün evinin çıkışında 2 kişinin yumruk ve tekmeyle saldınsı sonucu yaralandı. Başsavcıya saldıranlann "aşırı dinciler" olduğu iddia edilirken, saldırıyı hafif sıynklarla atlatan Koloğlu, 1 yıl önce Refah Partisi (RP) eski Orhangazi tlçe Başkanı Suieyman Cansızoğlu'nu laikliğe aykın sözleri nedeniyle TCK'nın 163. maddesi uyannca tutuklatmış, Cansızoğlu yargılanması sonucu 1 yıl hapis cezasma çarptınlmıştı. Sungurlu, Buca Cezaevi'nin tavanının delik olduğunu söyledi 4 Grev £îrarıperdeliyordu'Tutuklu ve hükümlü aileleri idarenin tutuklu ve hükümlüleri Eskişehir'e nakletmek için senaryolar düzenlediğini söylediler. Ankara Kapalı Cezaevi'nin önünde gözaltına alınan tutuklu ve hükümlü ailelerinden 44 kişi serbest bırakıldı. Aileler karakolda işkence gördüklerini belirttiler. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü- rosu) — Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, Buca Bölge Kapalı Ceza ve Tlıtukevi'nde 20 tutuk- lu ve hükümlünün katıldığı ve 41 gün süren açlık grevinin firar girişimini perdelemek için yapıl- dığını söyledi. Sungurlu, "Yapı- lan aramada tavanın ddinmiş olduğu göriildü. Grev bittiğin- de katılanlar son derece sağlıklıydı" dedi. Bu arada yıl- başı nedeniyle açık görüş yap- mak için değişik illerden Aydın'a gelen, ancak yakınlanyla görü- şemeyen tutuklu ve hükümlü ai- leleri, cezaevlerinde "senaryo" düzenlendiğini, Eskişehir Ceza- evi'ne nakil için hazırhk yapıl- dığını belirttiler. Ankara Merkez Cezaevi önünde açık görüş en- gellemelerini protesto ederken gözaltına alınan 44 tutuklu ve hükümlü yakını da bırakıldı. Adalet Bakanı Oltan Sungur- lu, Efes Oteli'nde yaptığı basın toplantısuıda gazetecilerin soru- lannı yanıtlarken, açlık grevle- rinin altında "cezaevi idaresi ol- madığım, başka ideolojik amaç- lar olduğunu" söyledi. Sungur- lu, "Açlık grevleri, firar eylem- lerinin ve başka eylemlerin de perdesi olmaktadır. Nitekim Bu- ca Cezaevi'nde 20 kişi açlık gre- vine gittiler. 14 tanesini hastane- ye tedaviye aldık. Bakanlığımız bunlann sa^hgı için hayati bir tehlike olmasın diye alarm du- rumuna geçti, ama bizim bun- ca iizüntümüz, geçirdiğimiz mi- de kramplarının sonucunda ya- rın (bugün) size gezdirecekler, goreceksiniz ki açlık grevi ya- panlar. bu arada hasta falan ol- manın ötesinde koğuşun beton tavanım delip firar etme hazır- lığı yapmışlar" dedi. Adalet Bakanı Oltan Sungur- lu cezaevleri yönetmeliğinde de- ğişiklik yapılmasının duşünülüp duşünulmediğine iiişkin soruya da "Cezaevleri için söylenen söz çoktur. Biz, Avrupa cezaevi ku- rallannı tatbik ediyoruz. Uyma- dığunız noktaiar var. Açık görüş mesela, onlarda böyle bir şey yok. Türkiye'de yasak olan ki- taplar var, cezaevine de girmi- yor. Avnıpa'da yasak kitap yok. Biz açlık grevine disiplin cezası veriyoruz. Şimdi vermesek mi diye düşünüyoruz. Bu yılki ça- lışmamız o. Endişemiz, serbest bırakırsak açlık grevleri çok da- ha yaygınrasır mi diye" yanıtını verdi. Sungurlu, Aydın Cezaevi'n- deki bazı tutuklu ve hükümlü- lerin Eskişehir'e nakil kaygıları konusunda "Eskişehir Cezaevi- ne nakledilmek için çok gayret sarf ediyor bu tutuklu ve hii- kümlüler. Kaideleri çok ihlal ediyorlar ki biz onlan illa nak- ledelim diye. Biz nakletmek is- temiyoruz. Nakletmemek için azami gayret sarf ediyoroz. Mecbur kalırsak onu da yapanz. Eskişehir Cezaevi biteli kaç ay oldu, hiç kimseyi götürmedik, ama çok heveslileri zaman za- man gotürmek zorunda kalabi- liriz" dedi. Sungurlu, İzmir Ba- rosu'nun başlattığı "İdama hayır" imza kampanyası konu- sundaki bir soruya da "Demok- ratik ülkelerde imzalar önemli- 1990'da Güneydoğu 'sıcakgünler'yaşadı Bitmeyen 'sıkıyönetiırfKararnameler yılı olarak geçen 90' ıfa en önemli görünümü işsizlik, terör ve can güvenliği nedenleriyle yaşanan göçtü. Üstelik Körfez krizi ekonomiyi altüst etti. ÇETİN YtĞENOGLU ADANA — Güvenlik güçle- ri 199O'ı "eşkıyuun kökiui ka- zona", PKKda "aülımyık" ilan etmişti. Bu yüzden Güneydoğu- daki büyük çatışmalar ve şiddet olaylan bekleniyordu. Olaylar beklendigi gibi de gelişti. Mar- din'in Savur ilçesinin Sürgücü köyüne bağh Grisera mezrasın- da on üç PKK'hnın öldürülme- si âdeta bir dizi olayın "start"ı olmuştu. Bu çatışmada öldürü- len PKK'h Kâmuran Dündar'- ın Nusaybin'de toprağa verilişi sırasında çıkan olaylar bir anda tüm Güneydoğu'ya sıçrayacak izlenimi vermişti. Cizre'de doru- ğa çıkan olaylar daha sonra ke- penk kapama eylemlerine dönü- şerek hız yitirdi, ancak PKK'lı militanlarla güvenlik güçleri ve aşiretlere mensup korucular ara- sındaki çatışmalar kırsal kesim- lerde tüm şiddetiyle sünneye başladı. Hakkâri'nin Beytüssebap ilçe- sine bağh Oymaktepe köyü ya- kınlannda yirmi bir PKK'h öl- dürülünceye değin 1987 yazmda Nusaybin'in Kilisedüzü mevki- inde yirmi PKK'hmn öldürfll- mesi örgütün verdiği en büyük kayıp sayüıyordu. 1990'ın "sıcak günkri" bek- lendiğinden önce gelmisti. Bü- yük çatışmalan izleyen Güney- doğu'daki ban eylemler üzerine MGK toplanıyor, liderler zirve- de bir araya geliyorlardı. Başta işsizlik ounak üzere bir dizi so- run altında ezilen halkı tırma- nan gerginük daha da bunalü- yordu. Güneydoğulular gelisme- leri tedirgin bir bekleyişle izh- yorlardı. Halkın beklentÛeri da- ha çok sert önlem alınacağı yo- lundaydı. Bölge tam on bir yıldır "sıkıyönetim" ve "ola- ğaniistü" uygulamalarla yö- netiliyordu. 1 9 7 ^ Türkiye'de ilk sıkıyönetimin uygulandığı Güneydoğu'da 1987'de olağa- nüstü hal uygulamasıyla yeni bir döneme güilmişti. "Sansnr" ve "sürgin" söz- cüklerinden hareketle "SS Kararnameleri" adı takılan ka- rarnameler zindrinin ilki olan, Gnneydogu birçok olayı 90"da yaşadı. Cizre ve Nusaybin'de yaşananlar, yıhn en kayda deger iz- lenimiydi. (Fotoğraf: Cumhuriyet) başta bölgeye yönelik yayınlar olmak üzere yeni kısıtlamalar getirmişti. Daha sonra yürürlu- ğe giren karamamelerde de hü- kümete, basının Güneydoğu- nun dışındaki yayınlan için de matbaa kapama ve yayın dur- durma yetkisi veriyordu. Karar- namelerin iptali için ana muha- lefet partisi SHP, Anayasa Mah- kemesi'ne başvurmuştu. Mah- kemeden iptal karannın çıkaca- ğı yolundaki yorumlann yoğun- laştığı sırada hükümet bu kez de 423 ve 424'ün üzerine 430 sayılı kararnameyi çıkarmıştı. Karar- namcnin basın üzerindeki ilk uygulaması haftalık 2000'e Doğ- ru dergisine yapümış ve derginin yayımı yasaklanmıştı. Karamame tartışması sürer- ken Siirt'in iki ilçesi Batman ve Şırnak'ın il yapdmalan günde- me getirildi. Batman'a yapısı ve gelişmişliği dolayısıyla *il"lik sı- fatı doğal bulunuyordu. Şır- nak'ın il yapılmasında "güven- lik sonmu"nun rol oynadığm- dan kimsenin kuşkusu yoktu. Beytüsşebap, Uludere ve Çukur- ca'nın kış aylannda Hakkâri il merkeziyle bağlantüan kesili- yordu. Hakkâri'ye ulaşmak için Van üzerinden 600 kilometre yol katetmek gerekiyordu. Adı ge- çen ilçeler güvenlik açısından zaten Şırnak'a bağlıydılar. Böy- lece birçok yönetsel sorun daha kolay çözümlenecekti. Çatışmalar ve göçlerle geçen "karmrnameier yüı 1990" Gü- neydoğu'ya damgasını bir baş- ka yönden de vumyordu. lş- sizliğin oranı yüzde 33.4 artmış- tı. Yeni gelenler iş ararken pat- layan Körfez krizi "Ipekyolu'nu iflas ettirince" bu kez göç yolu Anadolu'nun batısma yönebniş- ti. Güvenlik güçleri 1990*1 "eşkı- yuun kökünü kazuna", PKK da "attlım yüı" ilan etmişti. Şimdi 1990'ın değerlendirmeleri yapı- lıyor. tçişleri Bakanı Abdülka- dir Aksa'nun 313'ü ölü, 493 te- röristin ele geçirildiğini içeren "terör bi!ançosu"nu açtığı ve şimdi "savaş tamtamlan"nın çaldığı Güneydoğu'da "Kaybe- den kim?" sorusunun yanıtının "halk" olduğu saıuhyor. GÜNEYDOCU'DA TOPRAK KAVGASI SÜRÜYOR 6 Afganlılaraverdiler,bize yok' BETÜLUNCULAR ._ ŞANLIURFA/CEYLANPINAR — tb- rahim Peygamber'i Şanhurfa'nın görkemli kalesinin üzerinde bulunan iki yuksek man- cılığm (sütunun) arasına kurulan salıncak- la çok aşağılarda yakılan büyük ateşin içi- ne fu-latmışlar, düştüğü yerde ateş suya, ya- nan odunlar balığa dönüşmüş. Şanlmrfa- mn ünlü Bahkh Göl'ü oluşmuş efsaneye gö- re... Şanlıurfa'nın aydınlanna göre bu efsane doğru değil. Bugüne değm bu yanlışhğa da kimse karşı çıkmamış. Yıllarca Şaiüıurfa'- da çalışmalar yapmış bulunan yabana pro- fesörler bu söylentinin yanhşlığım yazdık- lan kitaplarda vurgulanuşlar, ama bir kez efsane halk arasında yerleşmeye görsün... Balıkh Göl'ün nasıl oluştuğu şu sıralar- da Urfalılan hiç mi hiç Ugiİendirmiyor. Tek ilgilendikleri konu dağıtılan "topnüt"lar. "Bize toprak vennlyorlar. *Okuryazarh- ğınız yok' diyorlar, 'Askerliğinizi yapmamışsınız' diyorlar, 'Hakkınızda gü- venlik soruşturması var' diyoriar. Okurya- zar olmamışsak suç bizde mi? Okul mi var- dı önceteri baralarda? Biz karnınuzı nasıl doynracağız? Afganlılara'bUe toprak ver- diler, bize yok." Ceylanpınar'ın Işıklar köyünde çevremizi saran köylüler dertü. Hem de çok dertliler. Sonınlarını büyük bir heyecanla ve hep bir ağızdan dile getiriyorlar. Teybin yanına ula- şabilmek için birbirlerini kıyasıya iteküyor- lar. Kimi özel sorununu, kirni genel sorun- lan aktarmaya çabahyor, kimisinden ise po- litik sözler dökülüyor. Evet, 1984 yıhnda çıkanlan Toprak ve Ta- nm Reformu Yasası sonucu, Ceylanpınar- ın tkicırcıp yöresinde "toprak" kavgası ve- riliyor. Geçen yü kasım ayuıda başlanan da- ğıtunda, bir kısım aileler hak sahipliğinden düşürülurken çıkan aksaklıklara zaman za- man jandarma denetiminde çözüm bulun- maya çahşılıyor. Harran Ovası'nın uçsuz bucaksız verim- U topraklan üzerinde sorunlannı dinlediği- miz köylülere bırakıyoruz sözü... "— 1955 yılında Toprak Tanm reformu Komisyonu'nca yapılan dagıtunda halk ula- şım sonınu üzerine arazilerini birbirleriyle degiştirmek zorunda kaldı. Herkes kendi köyünde isledi. Fakat Refonn Yasası iptal edildi. Bngünkii şartlarda yapılan dagıbm- da ise 1955 yılında arazi alan şahıslara ikin- ce fcez verilemiyor. Okuryazar olmayanla- ra venniyoriar. Okuryazar yok bizde. Ka- bahat bizde degil. O zaman okullanmız yoktu ki... — Askerlik yapmayana vermiyorlar. p tığı halde evli bulunmayana vermiyorlar. Gözaltına ahnmış olanlara vermiyorlar... — Ytklaşık 2 bin 500 kişi hak sahipUtin- den düşürülmüş, toprağı kiralamış, jiMÜ araziler dağıülmış. Geicnter kiraolan çıkar- mışlar. 1980'den beri kiralama yaptyoraa. Bu sene elimden aldılar, acıkta kalmışım- dır. Etimdeki araziyi alıp başka bir köye ver- mişür. — Ankara'ya gittik. Milletvekiline, Baka- na gittik, dediler, 'Bunu araşüracağız'. Oku- ma yazma yoktur, okul yoktur. Biz bu ya- şa gehnişiz, nasıl okuma yazma biliriz? Bu- rada perişan olduk. Genel müdür bu Cey- lanpınar'dan gıcık alıyor. Mahsus böyle yaptı... — Biz çekip gideh'm. Bizim devlet yaban- cılara nasıl bakryorsa gidecefimiz devlet de bize bakacaktır... — Benim anam dul bir kadındır. On ta- ne çocuklan vardır. Tarlasım elinden almış- lar. 1955'ten beri bu köyde oturmaktayız. Evimizden başka hiçbir şey bırakmamışlar- dır, evimizde oturup toprağı da yiyemeyiz... — Okuryazar olmadıgı için babama arazi vennemişkr. 1926'da bncada okul mn var- dı? Babam hasta, 7-8 nüfusu var, parası yok... — Her birimiz aynı devlet ve vatanın ço- cuklan olarak vatanın uzerimizde farz olan görevlerimizi yerine getirdik. Çoğu arkada- şımız karakol yüzü görmediği halde 24. maddeyi ekleyerek hak sahipliğınden düşen arkadaşlannuz mevcuttur. 113,123,146 gibi devlet aleyhinde suç işlemiş kişileri kapsa- maktadır. Karakola tamk olarak gitmemiş olduğu halde bizlere bu suçu işleyerek sa- hiplikten düşürmüşlerdir. Yetkililer, 'Sonış- turmanız devam ediyor' dediler. 4 senelik süre zarfında nasıl soruşturmamız tamam- lanmadı? Bir yandan Körfez savaşına ha- zırlanırken, devlet bizi bu haksızbğa uğra- tarak böyle bir vatanda ne yüzle savaşaca- ğız? Onu merakla, üzüntüyle karşılıyoruz.." dir. Ölüm cezalannın kaldınl- ması bir kalemde olacak şey de- gil. Her ülkenin kendi şartları söz konusu. Ne zaman ülkemiz de Avrupa tilkeleri gibi tuzu ku- ru bir hale gelir, o zaman biitün maddelerde ölüm cezası kaldın- labiik" karşılığını verdi. Adalet Bakanı Oltan Sungur- lu, hâkim ve savcılarla da bir toplantı yaparak sorunlannı dinledi. Sungurlu, burada ken- disine iletilen en büyük şikâye- tin Yüksek Mahkeme üyeleri ve bakanhktaki 13 kişinin ücretle- rinin "korgeneral" seviyesine yükseltilmesi, diğer hâkim ve savcılarla aradaki farkın yük- sekliği olduğunu söyledi. Aileler tedirgin Yılbaşı nedeniyle açık görüş yapmak için değişik illerden Ay- dın'a gelen, ancak yakınlanyla görüşemeyen tutuklu ve hüküm- lü aileleri, İHD Onur Kurulu üyesi Dr. Alparslan Berktay'ı zi- yaret ettiler. Aileler, "Bize tel- graf çekildi. görüş için cağnMık, borç harç ederek temin ettigimiz para ile kilometreterce yol katet- tikten sonra Aydın'a gittik, ama yakınlanmuı göremedik" dedi- ler. Cezaevi yönetiminin haklı bir gerekçe göstermeksizin 49 hü- kümlü ve tutukluya disiplin ce- zası verdiğini, disiplin cezası alanlann açık göriişten yarar- landırılmadığını, bunlara destek amacıyla diğer tutuklu ve hü- kümlülerin açık görüşe çıkma- dıklarını vurgulayan tutuklu ve hükümlü aileleri, yakınlannın Eskişehir Cezaevi'ne nakledil- meleri için senaryolar hazırlan- dığını ileri sürdüler. Aileler da- ha sonra şu görüşleri dile getir- diler. "Çocuklarımıza evimizde yaptığımız yiyecekleri getirdik, ancak getirdiltlerimiz onlara ve- rilmedi. Cezae>lerindeki çaresiz insanları ölüm oruçlannda erit- me planları kesintısiz sürdıirül- mektedir. Buca'dakilerolumden yeni dondüler. Şimdi Aydın'da- kiler kışkırtılıyor." Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Avukat Akif Kurtuluş, Ankara Merkez Kapa- lı Cezaevi'nde gerçekleştirilen açık görüş sırasında protesto gösterisi yaptıklan için gözaltı- na alınan tutuklu ve hükümlü yakını 44 kişinin dün serbest bı- rakılmaları ile ilgili bir basın toplantısı düzeniedi. Polis tarafından işkence gör- düklerini iddia eden tutuklu ya- kınlanna, haklarmın aranması için her türlu girişimde buluna- caklarını söyleyen Kurtuluş, açık görüşün gundeme gelmesiyle bu tür olaylara rastlandığını, özel- lıkle siyasi lutuklulann görüş hakları engellendiği için böyle olaylann meydana geldiğini ifa- de etti. Aileler, Aktaş Karako- lu'nda polislerin kendilerine iş- kence yaptıklannı öne sürerek savcılığa suç duyurusunda bu- lundular. Kurul başkanhğına Ahmet Selçuk'un atanmasına tepki Denetleme Kurulu üyesi Lstifaetti ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — Cumhurbaşkanı Turgüt Özal'ın Devlet Denetleme Kuru- hı Başkanhğı'na (DDK) yakın arkadaşı Ahmet Selçuk'u getir- meden Mustafa Yulnğ, DDK üyeliğinden istifa etti. 1985 yılından bu yana Devlet Denetleme Kurulu üyeliği yapan Mustafa Yuluğ'un, Turgut Özal'ın CumhurbaşkanlığYna atandığı günden beri araştırma görevi vermeyerek kurulu dışla- yan bir tutum takınması ve boş üyeliklere uzun süre atama yap- mamasından rahatsızlık duydu- ğu öğrenildi. Yuluğ, son olarak iki gün önce kurul başkanhğına Cumhurbaşkanlığı Danışmanı ve eski Başbakanlık MUsteşan Ahmet Selçuk ile kurul üyelik- lerine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Teftiş Kurulu Başka- nı Sım VidinJi&an ve Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarhğı uzma- nı Yahya Dof an'ın atanmaları- na tepki gösterdi. Bu atamala- rın ardmdan önceki gün Cum- hurbaşkanhğı'na istifasmı veren Yuluğ, istifa metninde bir gerek- çe göstermedi. Cumhurbaşkanı özal'ın da Yuluğ'un istifasmı dün kabul ettiği öğrenildi. Bütçe görüşmelerinde muha- lefet partileri, DDK üyeliklerine atama yapılrnamasını ve kurula araştırma görevi verilmemesini eleştirmişler ve bu eleştirilerin ardmdan kurulun üç üyesini Özal, işçi-işveren ilişkileri ile sağlık konulannda araştırma yapmakla görevlendirmişti. Mustafa Yulug, istifasmdan ön- ce bu konularda araştırma yapı- yordu. Yuluğ'un istıfasından sonra bu konulardaki araştırma- ları eski üyeler Yıldırım Özda- mar ve Alaaddin Karaman sür- dürecek. Özal'ın yaptığı üç atamaya karşın, kuruida Yuluğ'un istifa- sıyla birlikte halen durt üyelik boş bulunuyor. POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Emeğin Irmağa Dönüştüğü Gün... Telefonun öbür ucundaki genç kız "Gölköy tünelini az ön- ce geçtiler" diyordu heyecantı bir ses tonuyla. Sabah saat 09.30'da onbinlerce üzerinde maden işçisi ZongukJak'tan Ankara'ya doğru yürümeye başlamışlardı. Genç görevîiye sorduk: — Hava nasıl oralarda? Sesi tir tir titriyordu: — Yaz gibi güneşli, hava sıcak... Gölköy tüneli altı kilometreydi Zonguldak'a. Onbinlerc© işç[aynı yürek, aynı göz, aynı düşünceyie bütünleşmişlerdi. Üzülmez'i arıyorduk. Köylerden katılanlar olmuştu. Dört yüze yakın otobüs ve minibüs işçilerin ardmdan geliyordu. — Kimse binmiyor mu, otobüse, minibüse? Onbinlerce işçiyi 350-400 otobüs, minibüs almazdı. İşçi- ler, yürümeyi yeglemişlerdi. Onlar yürümekten yılmaya- caklardı... — Hayır, hayır... Kimse binmeyecek, Ankara'ya dek ya- yan gidecekler... Başbakan Yıldırım Akbulut gece yansı bir işkembecide çorbasını içerken gazetecilere neler söylemişti? — Türk-İş bal gibi siyasete girdi. Bal gibi bunlann tesir- leriyle bu işe ön ayak oldu... Sendikaların politikaya girmesine hem özal hem de Ak- bulut içeriiyordu... — Sendikacılar otursun oturduğu yerde. Kanunlara kar- şı gelmesinler... ANAP'ın mantığı buydu. 12 Eylül yasalanyla işçinin soluğunu kesen ANAP, bin- bir gece masallarıyla sekiz yıldır Türkiye'yi yönetiyordu. Ül- keyi yönetenler, o yasaları kalkan edip çeşitli kandırmaca- larla ayakta duruyorlardı. Halkımız 26 Mart 1989 yerel se- çimlerinde "Çekin gidin" demişti. Onlar "Hayır gitmeyecegiz" diye diretiyorlardı. Akbulut, televizyonda "tane tane" anlatıyordu. Yasalar- dan söz ediyordu. Gazeteciler başbakanı sıkıştınyordu... — Türk-İş askeri yönetim sırasında çıkanlan yasalardan şikâyetçi... Yanıt şöyle oluyordu: — O yasaları zamanında kendileri hazırladılar... Elbet bunda doğru- „ _ _ . . . . . . payı vardır. 12 Eylul yasalanyla ^S™^ i i i lğ k y yy U ^ işcinin soluğunu kesen sad.k şide ANAP, bin bırgece ve sosyai masallanyla sekiz yıldır f^-Türkiye'yi yönetiyordu. U l k İ Ö l ^ ^ y y yy bakanYardımcısıydı. UlkeVİVÖnetenler, O Akbulut ise Erzincan l klk Hi Barosu'na kayıtlı bir y p avukat. şevket Y.ı- çeşitli kandırmacalarla B5k d am Türk ' i?Genel ayakta duruyorlardı. o dönem işçiierin, Halkımız 26 Mart 1989 tür. Onlar çağdışı ya- 'Çekİn Çİdİn'' demİŞtİ. saiaria bu noktaya çe- Onfar ' 'Hayir "îrîSan kaçy ,ıgeç- gitmeyecegiz" diye «?. diretiyorlardı. Ozal Cumhurbaş- * kanı, Akbulut Başbakan, Şevket Yılmaz yine Türk-İş Başkanı... Ama ya ışciter, caltşan kesim bu süre içinde nefeden ne- reye geldi? Demokratik hak ve özgürlükleri kırpıla kırpıla ku- şa dönmedi mi? -. •• »; c -r, 5 Onbinlerce maden işçisi Zonguldak'tan Ankara'ya doğ- ru yürüyorlardı... Bir gece önce Zonguldak'a araçlann girmesi güvenlik güçlerince engellenmişti. Otobüs firmalarına yoğun bir baskı uygulanmıştı. — Zonguldak'a hiçbir otobüs gitmeyecek!.. Hükümet işçiden korkuyordu. DGM savcıları harekete geçmişti. Şevket Yılmaz'ın gözaltına alınacağı haberieri ge- liyordu. Ankara, istanbul, İzmir, Adana, Bursa, Eskişehir, Antalya belediye başkanları için 'suç duyurusu 1 yapılacağı söylentileri dolaşıyprdu. Başbakan Akbulut, önceki gece yaptığı açıklamada, te- levizyon haberlerinde SHP'Iİ ve DYP'li belediyeleri suçla- mamış mıydı? Hani neredeydi demokrasi, insan hakları, seyahat özgür- lüğü? Korkunun ecele faydası yoktu... Bir gün önce genel eylem gerçekleşmişti. Şimdi onbin- lerce işçi ve yakını Zonguldak'tan Ankara'ya yürüyordu. — Biz bu muameleyi hak etmedik... Böyle konuşuyordu Mehmet Keçeciler. Hak arayan işçi- lere bu yontemi uyguluyorlardı. Kendilerini acındırmak isti- yorlardı. Bunlann hiçbirisi engellemez işçilerin silkinip, ilkelliğe, çağdıştlığa karşı direnmelerini... Üzülmez'i arıyoruz bir kez daha telefonla... — Hava nasıl oralarda? — Onbinlerce işçi yürüyor, yollarda barikatlar var... Bugün 5 Ocak 1991. Emeğin tarihinde yeni bir sayia da- ha açıldı... Ve şöyle bir not düşüldü: — Emeğin direnci ırmağa dönüştü. Tarih 4 Ocak 1991 Zonguldak... İlkelliğe ve çağdışılığa karşı. Korkanlar korksun. Belki onlar da uyanırl P A R T I L E R D E N Vali'nin aşk öyküsü Meclîste ANKARA (ANKA) — SHP Aydın Milletvekili Hilmi Ziya Postacı, Aydın Valisi ile ilgili bazı 'aşk' söylentilerini bir sonı önergesiyle Meclis gündemine getirdi. Postacı, Başbakan Akbulut'a yönelttiği soru önergesinde, bir süredir Aydın Valisi ve diğer devlet kurumlannda çalışan görevliler ile ilgili iddiaların kamuoyuna yansıdığını, karşılıkh suçlamalann devlet otoritesini sıkıntıya soktuğunu belirtti. Olayla ilgili olarak sorgusu yapılmak üzere gözaltına alınan olup olmadığını soran Postacı, Aydın Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Rıdvan Şahin'in görevinden alınması nedeninin açıklanmasını istedi ve "Daha önceki görevi nedeniyle cezalandınldığı doğru mudur? Siciünde böyle bir ceza bulunan kişinin başhekim olarak atanması nasıl olmuştur?" diye sordu. Daha sonra başhekimliğe atanan Dr. Sema Pişkinsüt'ün teftiş heyeti tarafından görevden alındığını hatırlatan Postacı bunun nedenini sordu. Eğitim Semineri BURSA (Cumhuriyet) — SHP Bursa il örgütü 5-6 ocak günlerinde parti içi eğitim semineri düzenleyecek. 'Sosyal demokrasi' konusunda partililerle tartışılarak yapılacak seminer, Kültür Park'taki bir düğün salonunda gerçekleştirilecek. tlk gün Doç.Dr.Korel Göymen ile Yurdakul Fincancı 'Sosyal Demokrasinin Evrensel amaçlan, ilkeleri ve Türkiye çerçevesi', Doç. Dr. Fazıl Sağlam ile Prof. Dr. Aydın Aybay, 'Sosyal demokrasinin siyasal rejime ve anayasaya yaklaşımı" konulannda bilgi verecekler. Seminerin ikinci gününde ise PTOÎ. DT. Emre Kongar ile Prof. Dr. Asaf Savaş Akat ve Dr. öztin Akgflç 'Sosyal demokrasi ve ekonomik gelişme* konusunda görüş açıklayacaklar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle