Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 OCAK 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/7
SERGI
Ayşe Nıır'ım 8iıluboya resinüeri
• Kttltür Servisi — Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar
Yüksek Okulu'nun Hans Müller resim atölyesinden
mezun olan ressam Ayşe Nur Kocatopçu'nun sekizinci
kişisel resim sergisi 4-13 ocak tarihleri arasında Bize
Sanat Galerisi'nde yer alacak. 1991 yıhnda ocak, mart ve
mayıs aylarında üç suluboya sergisi açacak olan sanatçı
bu seri resimleri için şöyle diyor: "Yaratı zamanı sınırlı
olduğundan suluboyayı çok çağdaş buluyorum. Teknik
uygulamada ticari ve profesyonel bir düzeyi
tutturabilmek bile uzun zamanlarını ahr ressamın. Tılsım
çözülmeye başladı mı resmi tek seansta bitirmek gibi bir
ayncahğı yakalamıştır sanatçı. Artık teknik ustalığı
sonuna kadar zorlamak gerekecektir. Bu sergide nü'ler
yer alıyor. Konuyu seçiyorum ama gene de konu seçimi
o kadar önemli değil diyorum. Anlatımda varılan
sadelik, bütün bir hayatın içinden süzülüp gelmiş olanın
kâğıda aktarılmasındaki seçicilik ve yoğunluk ve o
kâğıda geçırılmış oianın izleyene ne dediği önemli"
İyem'in resimleri
• Kiıltür Servisi — Nuri Iyem sergisi 4 ocak gunü Doku
Sanat Galerisi'nde açılıyor. 1915 doğumlu sanatçı 1932'de
girdiği lstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde Nazmi
Ziya Guran, Hikmet Onat, lbrahim Çallı ve Leopold
Levy ile çahştı. 1951'de "Yeniler Grubu"nun açtığı
"Liman Sergileri"ne katıldı. llk kişisel sergisini 1946
yıhnda açan sanatçı, 1951 yıhnda Yeniler Gnıbu'nun
dağıhnası ile "Türk Ressamları Derneği"ne katıldı.
1948'den sonra soyut resme yonelen İyem'in yurtiçi ve
yurtdışında birçok özel ve resmi koleksiyonda yapıtları
bulunuyor. iyem'in çalışmalanndan oluşan sergi Doku
Sanat Galerisi'nde 21 ocak günune dek devam edecek.
Folklorik özellikli resimler
• Kültıır Servisi — Murat Külcuoğlu'nun resim sergisi
yarın Izmir Türkiye Iş Bankası Sanat Galerisi'nde
açılıyor. 1957 doğumlu sanatçı ilk ve orta öğrenimini
tamamladıktan sonra 1978-1990 yıllan arasında çeşitli
kentlerde sergiler açtı. Özel ve resmi kuruluşlarda, yerli
ve yabancı koleksiyonlarda çok sayıda yapıtı bulunan
Külcüoğlu, çalışmalarını halen Uşak'ta sürdürüyor. Son
iki yıldır Anadolu'nun tarihi ve doğal güzelliklerinin
yanında Anadolu insanının folklorik özelliklerini konu
alan çalışmalar da gerçekleştiriyor. Külcuoğlu'nun sergisi
18 ocağa dek görulebilir.
Türk-İngiliz Ktilttir Demeği
• ANKARA (AA) — Türk-İngiliz Kultur Derneği'nin
yeni yılda kultur ve sanat etkinlikleri, 7 ocakta Birsen
Salahi'nin resim sergisiyle başlayacak. Dernekte ay
boyunca, "Tarzan", "Gregory's Girl" ve "East of
Ipsvvich" adlı fîlmler gösterilecek. Hugh Hudson'un
"Greystoke" (Tarzan) adlı fılmi 9 ve 14 ocakta, Bill
Forsyth'ın yönettiği "Gregory's Girl" 12 ve 16 ocakta,
Tristram PoweU'ın yönettiği "East of Ipswich" adlı film
de 19 ve 28 ocakta sunulacak.
21 ocakta Mürşide Içmeli, Güler Akalan, Gören
Bulut, Zahit Buyukişleyen, Hayati
Misman ve Hasan Pekmezci'nin baskı resimlerinden
oluşan sergi açılacak. "Klasik müziğin 10 buyük Ingiliz
bestecisi" konulu programı, 15 ocak salı gunü, A.U.
öğretim elemanlanndan Ümit Gultekin sunacak.
SÖYLEŞİ
Basın Müzesi'nde ocak ayı
• Kultür Servisi — Çemberlitaş'taki Basın Müzesi'nde 7
ocakta "Bırak Olduğu Gibi Kalsın. Imza: Doğa" başlıklı
sergi 7 ocakta açılıyor. Sergi 17 ocakta sona erecek.
Yayıncılar Birliği ve Basın Müzesi'nin düzenlediğı Yeni
Kitaplar Sergisi 7-14 ocak tarihleri arasında
görulebilecek. Müzede 21 ocakta ise Mes'ud Önce
Koleksiyonundan "Ölmuş Sanatçılardan Bir Kesit" sergisi
açılacak. Aynı giın MSÜ öğrencilerinin resim, heykel,
seramık ve özgünbaskı resimleri de müzede sergilenmeye
başlayacak. "Yerel Yönetimler ve Eminonü" başhklı
konferans 7 ocakta saat 15.30'da gerçekleştirilecek. 21
ocakta ise "Yazarhğından ötüru Haklarında Kovuşturma
Acılanlar" başlıklı bir söyleşi yer alacak. Tayfun
Akçay'ın yöneteceği söyleşiye Çetin Altan, Ahmet Altan,
Duygu Asena, Füsun Erbulak ve Pınar Kür katılacaklar.
İMZA GÛNÛ
ILESAMlda imza günleri
• Kısa adı İLESAM olan Turkiye llim ve Edebiyat
Eseri Sahipleri Meslek Birliği tarafından duzenlenen
imza günleri ilgi göruyor. İLESAM tarafından üyelerinin
eserlerini tanıtmak üzere Ankara'da İLESAM
Kültürevi'nde duzenlenen imza günlerinde, bu hafta
Niyazi Yıldınm Gençosmanoğlu ve Dr. Tahir Kutsi
Makal yeni yayımladıklan eserlerini imzaladılar. İmza
günunü bir konuşma ile açan İLESAM Yönetim Kurulu
Başkanı Yahya Akengin, tertipledikleri imza gunlerinin
amacını, yazarlar ile okuyucuların tanışmalarının ve
karşıhkh soyleşılerinin faydalannı anlattı. N. Yıldınm
Gençosmanoğlu ve Dr. Tahir Kutsi Makal son eserlerini
tanıtan birer konuşma yaptılar, okuyucuları için
eserlerini imzaladılar ve okuyucuların çalışmaları ve
eserleri hakkında kendilerine yönelttikleri soruları
cevaplandırdılar.
TİYATRO
İngütere'de devlet yardımı
• Kültür Servisi — Ingiltere'nin önde gelen opera ve
tiyatro toplulukları 1991 yıhnda daha fazla devlet
yardımı alacak. Devletin sanat alanında yapacağı
yardımları belirleyen Sanat Konseyi, Royal Shakespeare
Company'ye verilecek yardımı yüzde 30 oranında arttırdı.
Bu yil Londra'daki iki salonunu kapatmak zorunda
kalan ünlü topluluk, 1991'de 1.3 milyon sterlin nakit
vardım alacak. özel bir hükümet fonundan verilecek bu
paranın yanı sıra Royal Shakespeare Company'ye
yapılacak yardım yüzde 8'lik bir amşla 6.5 milyon
sterlini bulacak. 199Pde Kraliyet Operası, Covent Garden
ve Ingiliz Ulusal Operası gibi topluluklar da artan
yardımdan yararlanacak. Sanat Konseyi sozcusunün
açıklamasına göre daha küçük çaptaki yöresel
topluluklarm alacağı yardım da iki katına çıkarıldı.
Utku Varlık'ın 'Gece Kaçışları' resimleri Ortaköy Artisan'da sergileniyor
'Gel kraliçem, tacını giy'
90'da Utku Varlık'ın
resimlerinin altmda
şöyle bir not göze"
çarpar: "Gece
Kaçışları". Ressam,
zihnin ve beynin tutsağı
olarak onun
oluşumunu kavramaya
calışır.
GÜNSELİ ÖNAL ~
89'da Utku Varük resimleri-
nin altuıa şöyle bir başhk düşer:
"Dogu'ja yokuluk". Ressamın
ilk hareketi antik uygarlıklan
düşlerken daha ileriye gitme, es-
ki çağlann tutkulu mekânlannı
çağdaş kentlere üstün tutma iv -
mesiyle başlar, bir işaret ya da
anımsayabildiğimizin dışına çı-
kıp daha da fazla anımsamak
için belki: Resmin ucunda bek-
leyen bir Fenike gemisi, mermer
başın savrulup bırakıhşı, sema-
dan inen ışığın nesneleri daha da
ağırlaştırması, günlük ağaçlan-
nın kokular içindeki yanışlan,
arumsayış ve bağlanma adına-
dır. Turuncu kürenin vahşi var-
hklanna ters bir bakışın biçim-
leri de olabilirler.
Resmin belirsizlikler yasası
içinden insam izleyen erotik sü-
reklüiğe doğru kıvnlma, ölü uy-
garhklarda hâlâ var olan cinsel-
lik ve sanatçınm "sessizligin
fethi" için eski toprağa bilinçli
adımı. Bu çağa karşı öteki çağ-
lann cesurca savunuluşu, çurü-
meye karşı duruş, yenideki ya-
varilık ve tatsızhk Sidon ve Eru-
du'nun tapınakları. Eski çağlar
başlangıcın en aydınhk noktala-
rı olarak en besleyici ve özveri-
ci, aynca bereket tanrıçanın
YİRMt YILDIR PARjS'TE — Utkn Varlık, resim çalışmalarını 1970 yüından bu yana PanVte
sürdüriiyor. Varlık, yeni yapıtlannı 10 ocağa kadar Ortaköy Artisan'da sergiliyor.
kentleri. Belki Kibele'nin, As-
tarte'nin bastığı yerler, ışıkların
içinden bir kadın yüzü, zaman
zaman soluklaşan ama eylemi
hep aynı kalan yüz. Sanki bu
dünyarun eski sakinlerinin ya-
şamlanndan arta kalan enerji,
taşlarda ve tapınaklarda gezin-
mekte.
Bu cağda ise Utku Varhk res-
mine nereden başlıyor? Belle-
ğinde saklı duran eski efsanevi
yaşantılardan yola çıkarak, dü-
şun ve tutkunun terk edildiği bu
Narsisistik cağda eski kentlere
sığınmanın mujdesini verir re-
simlerinde. Arkaik simgelenn
bugün Varlık resminde yaşayan
formlara dönüşmesi onun çağı-
mızla ilgili düşkınkhğını anlatır
bize. Aşağı Mezopotamya, Do-
ğu Akdeniz'in uzanan bir kolu
gibi uygarhklar beşiği Utku
Varlık'ın bir dönem içgüdüsel
olarak çekildiği yerlerdir. tlk
doğuşla, yok oluşun gizemli pa-
radoksuna dokunup geçen belir-
gin bir çizgi resmin bir ucundan
diğer ucuna varmaktadır.
Hüzün mü eşlik eder bu re-
simlere? Bu kıyıda köşede kal-
mış duyu verimli değildir onun
için, acı da sıradanlaşmıştır ar-
tık. Daha çok bilme ve arzula-
ma duyulan çıknk gibi işler, dö-
ner hep duşlerinde ve renklerin-
de... Peki, nedir bu resimlerin
diğer hareket noktalan, o fırça-
nın uzanımı... Renklere kanşı-
mı, bilinmeyene duyulan vahsi-
ce bir merak, her şeye karşı ya-
bansı tavır, yabancı algılayış,
dokunmaya bile korkmak. Ürk-
mek ya da tüm varlığın karsısın-
da titremek. Onun resimleri
yadsıma ve körluğün yaygınca
kullanıldığı bu çağa altın bir
halka takabilir, körluğün gide-
rilmesi için Ur-nanse tapınağı-
m çizer, Gudea'yı ve benzerle-
rini aynı ırktan olanlan... Son-
ra arkasından sulann hukmü çı-
kagelir, tabloların arka bölilm-
lerinde yer alan su parçalan dü-
şündürücüdür, uygarhklann es-
ki tamkları olarak bellekleri mi
vardır?.. Resimlerdeki iç gölle-
rin ve denizlerin yanı sıra onla-
rın ötesindeki eflatun oluşum
bazı değerlerin kaybolmadığının
simgesidir resim dilinde.
Resimdeki imge ise şiirdeki
gibi değildir, çünkü imge bura-
da "şimdi faemen olup bitenin
hemen değişmesini" talep et-
mez, resimde imge serüveni yi-
ne bu dunyadan turemiş artık
şiddet ve gücü içinde banndır-
mayan bir yaratımdır, yeni bir
evren yaratımının yumuşak çiz-
gisini taşır. Doğu'nun kentleri-
ne çevirmiştir gözlerini... Eski-
tilmiş yazarlar yaşar, çiçek boş-
luklan, yoğunluklar... Ük insan
ırklanyla son insan ırklarının gi-
zemli kanşımı.
"Sessizligin Fethi" ve "Sureç
lUşkisi"nde de ilk alamet ve
kutsal matematık, beUrsizce du-
yumsamr. 90'da ise resimlerinin
altında şöyle bir not göze çarpar
"Gece Kaçışlan". Ressam bu
olağanustu atmosferde zihnin
ve beynin tutsağı olarak onun
oluşumunu kavramaya çalışır.
Zihnin rüya yoluyla ilişki kur-
duğu bir âlem vardır burada,
gızleri hâlâ çözulmemiş ve dip-
dıri. Ya da zihin, sanatçıya gö-
re kosmosun küçük bir modeli-
dir. Belki de yansıması, kimbi-
lir? Belleğin kaynağı nerededir?
Gecelerin yumuşak oluşlannda
bekleyen güç, zihnimızin arke-
tipleri, öteki âlemlerden duyum-
sadığımız biçimler ve oluşumlar
Utku resminde hafîf karanlık
renklerle, ama artık ışığın deği-
şiminde başka bir oluşuma gi-
rer. Işık, işte ışık, der sanatçı,
bütün gizemi yaratan güç, işte
biçimler onun altında, bu bol ya
da zayıf ışığın altında nesneleş-
miyoriar mı? Işığı kutsayış adı-
na şöyle konuşur kendisi: "He-
pimiz ışığın içinde var olmakta-
yız, onun içine doğru doğuyo-
ruz."
Resimlerinde ise izleyiciye
şöyle seslenır: "Gel kraliçem
gel, pınl pınl bir elmas ve safir
yagmunınun saçtıgı be>az ve
kökürt mavisi alevden tacını
Füsun Onur'unyeni kişiselsergisi Maçka Sanat Galerisi'nde
Galeri Işıkları'nda sorgulamaFüsun Onur'un "Galeri Işıkları" adını taşıyan
sergisi, kavramsal sanat çerçevesinde ele
alınabilecek bir çizgiyi ön plana çıkanyor.
lanmıyor Onur. Ele aldığı nes-
neleri bir kompozizyon içinde
yorumlarken onlan alabildiğine
kendindenleştirmek istiyor.
Büyülterek ya da küçülterek
ele aldığı malzeme Onur'da ka-
rakteristik özellikleri ön plana
çıkanyor. Son sergisindeki me-
lekler ve ışıkh köşe, sanatçınm
daha önce irdelediği nesne-
mekân ilişkileri açısından ayn-
calıklı bir yere sahıp. Düzenle-
melerindeki tüm nesneler sanat-
çı tarafından yapılıyor.
Bir heykel yapar gibi, ışığı ve
gölgesine dikkat edilerek oluştu-
rulmuş nesneler, çocuk dünya-
sına göndermede bulunur. Fakat
Onur, kendisiyle aynı teknik
kaygıları taşıyan sanatçılardan
farkh olarak nesnelerine teatral
bir anlatım vermez. Nesneleri-
nin hikâyeleri vardır. Bu hikâye-
leri kompozisyonun arkasına çe-
kerken, yapıtının önündeki tum
engelleri kaldırır.
Bu noktada izleyicinin Onur-
un nesneleri ile diyaloğu söz ko-
nusudur. Sergisindeki Buyuk
Dünyaya bakış açısı, çalışmala-
nndaki "küçük evren (micro
cosmos) olgusuyla ilgili.
NECMt SÖNMEZ
Fusun Onur'un Maçka Sanat
Galerisi'ndeki son kişisel sergi-
si, değişık malzeme yaklaşımı ve
içeriği ile dikkati çekiyor. "Ga-
ieri Işıklan" ismini taşıyan ser-
gide sanatçı kavramsal sanat
çerçevesinde ele alınabilecek bir
çizgiyi ön plana çıkanyor.
1970'lerden itibaren klasik
heykel anlayışından sıyrılarak
çağdaş kaygıların hissedildiği bir
görselliğe yönelen Onur'un ça-
hşmalan hermetik bir yapıya sa-
hip. Sanatçı çalışmalanmn ser-
gilendiği mekânla iletişim için-
de olmasına özel bir dikkat gös-
teriyor. Galeri mekânında birbi-
rinin devamı olan iki düzenle-
mesıni (installarion) sergileyen
Onur, kendine özgü olan malze-
me kullanımı ile farkh çizgisi
-olan nesneleri bir arada kullanı-
yor. Maçka Sanat'ın kare yüzeyli
duvarlan ile sıcak bir iletişime
giren nesneler bunlar: Kitsch bir
vazo, karton melekler, eski bir
çerçeveden bir bebek sezlongu-
na dönüştüruhnüş obje. Nostal-
jik ya da geçmişin görkemine
gönderme yapan elemanlan kul-
Melek kompozisyonu ve Işıkh
Düzenleme belki karanhkta ba-
kıldığında izleyene daha derın
anlamlar taşıyabilir. Sanatçınm
galeri mekânının ışıklandırma-
sı dışında, kullandığı ışık (sade
bir ampul bu) patron kâğıdına
sarılmış renkli tebeşirlerin uze-
rine düşer. Işığın vurduğu köşe-
deki vazo ve onun tullere sarıl-
mış başhğı, duvardaki melekli
kompozizyonun devamıdır. Tül-
ler, yaldız boyası, küçük mavi,
kırmızı noktaaklar sembolik bir
anlatımın işaretleri olarak algı-
lanabilir mi? Sembollerin
Onur'da çağnşun yapan özellik-
lerinden çok, betimleyiciliği dik-
kat çekicidir.
Sanatın guncel koşullar için-
de aradığı "yeni dil" Onur'un
"Galeri Işıklan" sergisinde algı-
lanıyor. Bu "yeni dil", Batı'da
örneklerini gördüğümuz yapıt-
lardan farkh. Sanatın kendine
özgü değerlerini sorgulayan
kompozizyonlarda izleyicinin
yapıtın içine 'girmesı ve onunla
"kişisel iletişimi" başlatması bir
gereklihk. Sıradan sergi izleyici-
sinin kapasitesi aşılırken profes-
yonel izleyicinin nitelikleri sor-
gulanmaya başlıyor. Onur'un
sergisinin en büyük erdemi, bu
sorgulamayı ödün vermeden
sürdürmesinde yatıyor. Tartışıl-
ması gereken bir erdem bu.
KIYIDA KÖŞEDE KALMIŞ NESNELER — Füsun Onur'un
kompozisyonlannda sıradanın sıradanı, basitin basiti, kıyıda kö-
şede kalmış nesneler etkili bir atmosfer oluşturuvor.
GülDerman'ın resim sergisiModa'daki Benadam Sanat Galerisi'nde
Lstaııbıd kentinin masalsı gerçeğîGül Derman, 10 yıl önce resmini yaptığı
denizin rengi ile bugünku denizin renginin
aynı olmadığını belirtiyor. Derman, daha
once yaşadığı İstanbul'un bir masal
olmadığını soylüyor.
SEYAHATNAME DİZİSİNDEN — Gül Derman'ın veni sergi-
sinde seyahatname dizilerinden yapıtlar da >er alı>or. "Kekova"
adlı ipekbaskı da 1990 \ıiının urunlerinden.
LUDMtLA BEHRAMOCLU
— Bu serginin konusu "ls-
tanbul". Ancak resimlerinde fı-
güratif öğelerin varlığına karşın
soyutluk duygusu çok >oguo.
Masalsı, düşsel bir mekân be-
timlenmiş sanki.
— Çünku ben daha öncesini,
masal gibi olan, gerçeğini yaşa-
dım İstanbul'un. Boğaz'da kar-
şı yakaya baktığın zaman tepe-
yi, yeşilliğini ve fıstık çammı gö-
rebıliyordum. Bu masal değildi
ki. Şimdi yaşadığımız ise kâbus
boyutlarında. Bu kâbus bir
ucundan resimlerimle çırpınan,
şaşkın martılar olarak giriyor,
müthiş bir dam kitlesi, arkada
bir tehdit gibi duran beton yı-
ğınları olarak giriyor. Denizde
bile 10 yıl önce yaptığım deni-
zin rengi ile bugunkü denizin
aynı değil. Kent sanki aşağıya
doğru eriyor, suya karışıyor
"Eriyen Kent" adlı özgün bas-
kımda. Yani duşle gerçeği bir
araya getiriyorum, ister istemez.
tstanbul gibi bir konu alınınca
soyutluğa ancak kavramlan dü-
zenleyerek ulaşılabilir diye du-
şünüyorum: Deniz, tepeler, ba-
lıkçılar, kuşlar, damlar gibi.
İstanbul'un simgesi olan bir
camii, bir martı, bir tanker ne
kadar soyutlanabilir? Bu figu-
ratif oğeleri somut olarak soyut-
luğun içme sokabiliyorum. Yurt
içi ve yurt dışı izlenimlerini ak-
tardığım "Seyahatname" adlı
özgun baskı dizilerimde de far-
kedıleceği gibi anında duygumu
yuklediğim minık bir eskizden
yola çıkmakla birlikte, görüntü-
lerin doğadan direkt yansıma-
sından çok resimlerimde izle-
nim, izlenımin duygusunun ge-
tirdiğı kompozisyon var.
— Senin resmini naif resime
>aklaştıranlar olmoştur. Oysa
sen Akademi çıkışlısın. Bedri
Rahmi'nin öğrendsi oldun.
— Bu yakıştırmayı yapanlar
çok da haksız değiller. iki tür
naif var. Birincisi tam sözcüğün
anlamma uygun olarak hiçbir
resim bilgisi olmadan, tumü ile
görduğunü saf yürekle materya-
le dökme. Ikincisi ise bilinçli
olarak perspektifi, türlu klasik
resim öğelerini yok ederek uy-
gulanan resim. Ben daha çok
ikinci gruptan sayılırım. Bir
ayağımı daha çok çocuk resmi-
ne, mınyature, halk sanatlarına
basıyorum. Hem >alnızca bizim
geleneksel halk sanatımıza de-
ğil, bir Okyanusya, bir Afrika
sanatını da öylesine çok zaman
vererek inceledim ki.
Tüm bu sanat Iann öğelerini
kullanıyorum resimlerimde.
Perspektifi bile bile yok ediyo-
rum, geridekı bir şeyi bilerek ön
plana getiriyorum. Bir kuş ba-
kıştnı uyguluyorum. Örneğin
çocuk resminde kısıtlama yok-
tur. Etkilendikleri olayı, en ba-
sit biçimde, renkleri kullanarak
aktarma vardır. Benim de yak-
laşımım bu. Renkleri kuUanmak
bana çok sevinç veriyor. Naif
ressamım, diyemem ama naif
sanat öğelerini kullanan bir sa-
natçıyım.
— Neier var bu serginde?
— Yansı yağlıboya, kalanı
özgun baskı 40'ın ustunde re-
sim. Her sergimı "söyleyecek
sözüm var" olgunluğuna ulaşın-
ca açıyorum ancak. Yeni çalış-
malarımda oteki sergilemele-
rimden farkh olarak teknik açı-
dan bazı değişiklikler var. Ak-
riliğe daha çok ağırlık verdim.
Konulanmda "kadın" temasın-
dan koparak tümüyle "tstan-
bul"a yöneidim. İstanbul'un bu
kez deniz, balıkçı, tekne gibi
(arkada bir camii, birkaç dam
gibi bu kentı anımsatan öğeler
olsa da), belirsiz yonlerini gö-
rüntüledim. Daha önceki lstan-
bullarımda minyatürle yakınhk
kurmüş olduğum kuşbakışı go-
runümler bitti artık.
Bu sergimde, geleneksel ve
yerel öğelerin kişisel bir olgu
olan özel süzgecimden gecerek
evrensel değerlere ulaştığım söy-
leyebilirim. Daha once de söy-
lemiş olduğum gibi belli bir eği-
timden de geçilince, primitif re-
sim, Anadolu halk resmi, min-
yatur gibi kavramlar daha ko-
layhkla özümsenıyor. Benim gi-
bi senteze ulaşmış pek çok sa'
natçı vardır yeryüzünde. Bu ne-
denle yerel resim tanımlaması-
na karşıyım. Bu dışarıda anla-
şılıyor ve özgun olarak kabul
ediliyor. Yoksa benı sergileme-
ye çağıranlar beni değil resim-
lerimi tanıyarak cağırıyorlar.
'BestekârHL
Seliırf
• Kultür Servisi — Islâm
Tarih, Sanat ve Kultür
Araştırma Merkezi'nin ayda
iki kez düzenlediğı
konferanslardan, Orhan
Nasuhioğlu'nun "Şair ve
Bestekâr Padişah Uçüncü
Selim" konulu konferansı 5
ocak cumartesi günü
10.30'da Yıldız Sarayı-Çit
Kasrı'nda yapılacak, Orhan
Nasuhioğlu, III. Selim'in
şairliği ve musiki ile yakın
ilgisi üzerinde duracak.
Orhan Nasuhioğlu
tstanbul'da doğdu, ilk, orta
ve lise öğrenimini Saint
Joseph Fransız Lisesi'nde,
Yüksek öğrenimini lstanbul
Hukuk Fakultesi'nde yaptı.
Hukuk fakultesinde
asistanlık, lstanbul
Barosu'nda avukatlık yapan
ve aynı zamanda Deniz
Harp Okulu'nda uzun süre
hukuk dersi veren
Nasuhioğlu, Rauf Yekta
Bey'in Fransızca olarak
yazdığı ve Fransa'da
1922'de yayımlanmış olan
"Turk Musikisi" isjmli
eserini 1985'te Türkçe'ye
çevirdi.
Doğan
Kardeş
• Kültür Servisi —
"Doğan Kardeş" adlı ayhk
dergınin ocak sayısı
yayımlandı. Derginin bu
sayısında Gülten
Dayıoğlu'nun "Leylek
Doktoru" adlı öyküsü,
M.Ali Kıhçbay'ın, Yunus
Emre'nin doğumunun 750.
yıh dolayısıyla kaleme
aldığı "Yunus Emre Sevgi
Yıh" başlıklı yazısı, geçen
ay ölen Roald Dahl'ın
"Sihirli Parmak" adlı
öyküsü sunuluyor. George
Orwell'in "Hayvan Çiftliği"
adlı romanının Ercan
Dinçer'in kaleminden
resimli bir özetinin
sunulduğu çocuklara
yönelik dergide, Christina
Bjork'un yazdığı, Ayşegül
lldeniz'in çevirdiği "Itır
Monet'nin Bahçesinde" adlı
öyküye de yer vehliyor.
Nesrin Baraz'ın "Birlikte
Yazalım, Birlikte Yaratalım"
köşesi, alfabelerin
tanıtıldığı "Seslerden
Harflere" başlıklı köşe ile
Seçil Buker'in "7. Sanat-
Görüntüleri Birleştirelim"
başlıklı köşeleri de derginin
sayfaları arasında. Doğan
Kardeş in Posta adlı
gazetesi de dergiyle birlikte
edinilebilir.
'Pîr Sultan'
Kartal'da
• Kültür Servisi — Ankara
Birlik Tiyatrosu'nun Bölge
tdare Mahkemesı'nin karan
ile oynadığı Erol Toy'un
"Pir Sultan Abdal" adh
oyunu cumartesi günü
Kartal'da sergileniyor. Üç
aydır Beyoğlu Karaca ve
Bakırköy Belediye
Tiyatrosu salonunda
oynanan oyun, Kartal
Belediyesi'nin Hasan Âli
Yücel Kultür Merkezi'nde
sergilenecek. Daha önce bir
duğun salonunda oynanan
oyun, Kartal Belediyesi'nin
salonu vermesi ile tiyatro
salonunda oynanma olanağı
buldu. Zekı Göker'in
yönettiği "Pir Sultan
AbdaT'da Ender Yiğit,
Erten Üçgözen, Ahmet
özuğurlu, Funda Ersin,
Doğan Ibran, Biroy Yılmaz,
Nejmi Aykar, bilge Can
Göker, Leyla Batu, Fatma
Yıldızoğlu, Muharrem Tire,
Mehmet Karabudak,
Huseyin Ulu, Ersin Ünal,
Tuncer Tut, Nursel Çelebi
oynuyor.
İtalyan
piyanist Zadra
• İZMİR (AA) — tzmİT
Devlet Senfoni Orkestrası
(İDSO), yeni yılın ilk
konserinde ltalyanlann
ünlu piyanisti Fausto
Zadra'ya eşlik edecek.
İDSO Müdürü Numan
Pekdemir, 4 ocakta saat
20.30 ve 5 ocak cumartesi
günu saat 11.00'de Atatürk
Kültür Merkezi'nde
düzenlenecek konserlerde,
orkestrayı Ercan Yenal'ın
yöneteceğini söyledi.
BuGÜıT
N
Çapan'dan 'James Joyce*
Ataturk Kitaplığı'nda saat
16.00'da Prof. Dr. Cevat
Çapan "Olumunun 50.
yıhnda James Joyce" başlıklı
bir konuşma yapacak.