25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 OCAK 1991 CUMHURÎYET/15 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGUN Uevlet Meteoroloıi Ijleri Gaad Müdfirlûgu nden akran Wfrt gfce. Itanr» nfmn bttm « tayı Eg» * Oogu AaafcV betdaniyGr. ftg^lar QBMI O S M I fakya. Karadtttfn ic taunHn İç ve Oogu Anadokı'non kuzey tesimltrmje M i kan- S* ¥»0mur w yer lor «ddnde otaok. HA- * 9CANJGI: Tüm yurtt» b r a azaiacak. RÛZBtaYurtun dogutesmierâd»gOmy ve bat diger yertode k u a y * hrt yMer- den c Mtannetbyer yjr taMetfca •secak. Oeratede. Bas Karadmz. Marmara ve Eg* de yıfcto ve kanyeklen Dogu Karadcniz * AkdmrtSe gğAbâba w bfes amanU Oo- ğu Kanfenrteyrtte ve knyeUen 1 » 5 bat Kndeniz. Ege ve Bat Mderittfe 6 rta 8 kuvvrtnde saar» 27 ia 40 dena m* hız- U esaok. Dalga yûkseMgı 1 M 15 Manra- n. Ooju AMena ve Oogu Karaderazde 2 dıger denzleraTra de 25 ila 4 metre dota- Adana Adapazan Adıyaman Mytm AJn Y 12° 6°Drya1)ak« Y 8° 6 Edırne Y 11° -1» Eranean Y 6° 2°Eranım K •*= Af&u&eu Y <? 2°Ganjn»p Y 15» 9»ÛWUB Y 6? -3° Mantsa B 5° 3°KMa/aş K 2°-3° Mersm K -1° •WMuOla Y r 2°Muş Y 11° CPNtObe Y 9° e°Onju yinds buıunacak «an Gotu Me na« a * b ı M u ggçKafc- RUgk incelen kuzey ve bac. amanu guney ve totı yönıerten t«8f n sua orta tajvvttB tsecek GM hûçük Oatg^ı gArû$ uzaklıflı 10 lan sabah saMemde 1-2 ton dotajnflda bukınacak. y A r *vın A,d.n Sa - K J I Bı'ecık Bıngöl BıOts Bokı Bursa Çanakfcaie Çonjii Oenun Y 13° PGûmüşluneY 4°-1° Rae - - - Y 0°-8° Samsun Y 7° *>Slrt Y KP 8°Sınop B 12° 7°&vas 5» fHaldör 10° S°lswna 7° 4°ls»*ul 6° 2°taTW 3° -5° Kars 4°-7° Kasamoou 5° fKaysen 7° ^KırBafdi 9° 7°Konya 3°-0° Kûöhya Y 10° 5°Malatya -6° 4° fTralEDn 3°-2°lüncelı 5° !°Van 6° 2°Yozgat 2° -4° Zonguldak Y 10° 5" Y 9° 2° Y 12° 9° Y 10° 4° Y -1» -8° Y 5° 1° Y 9° 6° Y «P 6» Y W 8* Y e°-3° Y 9» 7° Y 0°-2° B 9° 7° Y 9° 6» B W-*> Y 6° 2° Y 10» V (kark Vapk B-bukiflu G-güneşi K-tan, S-ss» Y-yjJmuflu BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Tanzimat'tan sonra 1869-1876 yıl- lan aıasında hazırla- nan ve fıkıh hUküm- leriyle bu konudaki türlü içtihadı bir araya getiren mede- ni kanun. 2/ Ayağın üstündeki tümsek yer... Bir cetvel türü. 3/ Sazın ince ses ve- ren teli... Hıristiyan ennişlerine verilen san. 4/ lzmir'in bir ilçesi... Zayıf, kuru, sıska. 5/ Güney 9 Amerika'da yaşayan bir tukan türü. 6/ Türk halk edebiyatında çoban türküsü. 7/ Bir dinsel tören sırasın- da Kuran'dan okunan on ayetlik bö- lüm... Bir baskı tekniği. 8/ Kiraya ve- rilerek gelir getiren mülk. 9/ Çit, per- de... Devir... Tantal elementinin simgesi. YUKAR1DAN AŞAĞIYA: 1/ Bir çeşit Leh dansı. 2/ Anların çı- kardığı bir tür salgı... Eskiden har- man ürünlerinden onda bir oranında alınan vergi. 3/ Orman- hk ve çalıbk yerlerde yasayan güzel ötüşlü bir kuş. 4/ tlaç... Ağn Dağı'na verilen bir başka ad. 5/ Evrensel ahcı olan kan gru- bu... Yüz. 6/ Layık olma, uygunluk. 7/ Yerfıstığı. 8/ Bir tür balık ağı. 9/ Büyük balta... Anadolu'da özellikle Doğu Karadeniz'in yüksek kesimlerinde yaygın geçici kırsal yerleşme. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Menemen'de ihtifal 3 OCAK 1931 Hususi trenle on binlerce halk, cemiyetler, ocaklar, talebeler, muallim, izci Menemen'e Kublay ihtifali için geldiler. Bir çok kişi tren almadığı için lzmir'de ve Karşıyaka'da kaldılar. Manzara çok ulvi idi. Manisa, Alaşehir, Akhisar, Salihli ve diğer kazalar ve n'ahiyeler de yüz binlerce halk namına heyetler göndermişlerdir. Menemen mahşerden bir nümune arzetmektedir. Istasyondan hükûmet meydanına gelindi. Kublay'ın şehit edildiği mahalde meydanükta on binlerce halk vardı. Bir manga asker havaya kurşun attı. Şehitler namına bir dakika sükût edildi. Ayni dakikada lzmir de bu ihtiram vakfasına iştirak ediyordu. Badehu İzmir meb'usu Vasıf Bey bir hitabe irat etti. Halk hitabe esnasında "mel'unlar kahrolsunlar" diye bağınyordu. lzmir Türk Ocağı namına ilk tedrisat müfettişlerinden Asım tsmet Bey çok heyecanlı bir nutuk söyledi. Alkışlandı. Asım Bey kara kuvveti boğmak için tek başına Ueri atılmakta tereddüt etmiyen şehit Kublay'ın hatırasını taziz ve Kublay'ın Cumhuriyetçi Türk gençliğince bir remz ve bir mücahede tipi olarak ilhakki edildiğini izah etti. Buradan zafer mektebine gidildi ve mektebin ismi Kublay olarak değiştirildi. Levhaşı takıldı. Bundan sonra inkılâp şehitlerinin mezarlarına gidildi. Hitabeler irat edildi. Yağmur mütemadiyen yağıyordu. Halk smksıklam olmuştu. Fakat şiddetli yağmura rağmen merasimden ayrılmak hiç kimsenin aklına gelmiyordu. İnkılâp şehitleri namına yapılan bu merasim pek muazzam olmuştu. On binlerce halk, hainlere lânet okuyordu. Bu merasimde şehit Kublay'ın validesi Zeynep H. ve akrabasından diğer bir hanım da bulunuyordu. Bu mua2zez Türk annesi perişan bir halde bulunuyor, evlâdının alçakçasma şehit edildiği meydanda göz yaşlannı zaptedemiyordu. Umumi teessür fevkalâdedir. Şehitlerin mezarlarının civan diz boyu çamur olduğu halde halk camur içinde merasime devam etmiştir. 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Ulay istifa etti 3 OCAK 1961 • 27 Mayıs İnkılâbından sonra Ulaştırma Bakanlığma getirilen Mflli Birlik Komitesi üyesi Tümgeneral Sıtkı Ulay bugün Bakanlık görevinden istifa etmiştir. Milli Birlik Komitesindeki görevine dönen Tümgeneral Sıtkı Ulay, bugün Devlet Başkanı ve Başbakan | Cemal Gürsel'e aşağıdaki istifa mektubunu göndermiştir: Sıtkı Ulay "Kurucu Meclisin çok mümtaz âzalardan teşekkülü dolayısiyle sayın Devlet Başkanımıza Meclis içinden büyük milletimize daha lâyık bir Ulaştınna Bakanı seçebilmelerini temin maksadı ile Bakanlık vazifemden istifa ediyorum. Başta kadirşinas yüksek milletime olmak üzere zâtıâlilerine ve milli birlik ve beraberlik ruhuna bağlılıklarımı arz ile kabulünS yüksek müsaadelerinizi istirham ederim." Diğer taraftan istifa haberi üzerine kendisi ile konuştuğumuz Tümgeneral Sıtkı Ulay, bize şunlan söylemiştir: " — Bu Meclis, görüyorum ki çok kaliteli. Türkiye tarihinde böyle bir Meclise ulaşmış olmak büyük bir bahtiyarlıktır. İçersinde işgâl ettiğim Bakanlığa daha lâyik insanlann bulunacağından şüphe yoktur. Sayın Devlet Reisimize bu imkânı bahşetmeyi bir zevk telâkki ederim. Esasen bundan sonraki Bakanlar daima azimet ve avdet biletlerini beraberindeki bulundurmalıdırlar." GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet GAP savaşı 3 OCAK 1990 Atatürk Barajı'nda 13 ocakta yapılacak "su tutma" - töreni GAP tartışmalanm yeniden gündeme getirdi. Siyasal arenada "GAP'ı gaptırmayız" sloganıyla başlayan GAP'a sahip arama tartışmalan Özal'ın Cumhurbaşkanı sıfatıyla da devreye girmesiyle büyüdü. Özal'ın Başbakanlığı döneminde GAP'ın gerçekleştirici olduklarını tezini ortaya atması ve Cumhurbaşkanhğı döneminde de bu tezini devam ettirmesi diğer siyasi partüerin tepkisine neden oluyor. Turgut Özal Cumhurbaşkanı olarak 13 ocakta yapılacak su tutma törenine katılacak. Diğer siyasi parti temsilcileri ise Özal'ın bu tutumunu "şov" olarak değerlendirdi. / DUNYA'DA BUGUN Amstertam r 8» Amman B 14° Mka B 13° Bjjdat B 15° Bvcalonı B 10° B*sel 8 3° B 4° Y 8° Y 8° Y 8° B 5° 8 3° B M° A 24° A 23° B 6° Y ie° K -3° B 21° Y 6° Y 8° Y W Bonn Brûksd Budapeşte Cmn Caa«ic ûdrtt DuDJİ Frvkturt K -5° Y 9° B «• 8 <• B 3° K -8° 8 6° B 10" K -*> Y 10» B 5» B 12° B 0» B M» A 24° B 13° Y 8° B 4° B 5° Mashmgton B 11° Zûnh B 5° Lenngrad Londn Uadnd Mılano MontreaJ Moskna Hterah NMYort Os*o Pans 5S?5. floma Tunus Vıyana TABÜSMA Çok beğenilen bir yapıtta, keşke olmasaydı denilebilecek bir iki şey çıkabilir. Çok yerilen bir yapıtta da hoşa giden bir bölüm, bir tümce, hatta birkaç sözcük bulunabihr. Beğenmek, görecedir. Herkes hanl hanl yazdı, bir acele, bir me- rak... Konu, Kara Kitap idi, ama birden bi- re Tahsin Yiicdoldu. Meğer Tahsin Yücel ne bilgisiz, ne saldırganmış... Üsteh'k bun- ca yıl dilbilimciyim, yazarım diye hepimizi uyutmuş. Tann bilir Fransızca filan da bil- miyordur. Tahsin Yucel'e haddini bildiren- ler, onu bir sınavdan geçirseler de anlasak. Gerçekten Fransızca biliyor mu, gerçekten dilbilimci mi? Eleştiri, son yıUarda iyiden iyiye anlam değıştirdi. 'Bir >uzın ya da sanat yapıtını her yöniiyle inceleyip açıklamak, anlaşüma- sını saglamak amaayla yazılan yazı türii- dür eleştiri. Elbette salt sanat yapıtlanna özgü bir kavram değildir. Sınırlannı çizmek de zordur. Ama bir sanat yapıtını eleştiri- yorsamz, o sanat dalında söyleyecek sözü- nüz olması gerekir. Kara Kitap'ı (ya da bir yanlardan çıkan "köt" sesini de Ankara'- başkasını) her okuyan eleştirebilir. Ancak dan duyuyoruz. Bu anlayışla moda kitap- bu eleştirinin yazınsal değer taşıması için lar, moda yazarlar ortaya çıktı. Çağunız- okumak yetmez. da modanın hızına ayak uydurmamn güç- Eleştiriye günümüzde "övgüler dizmek" l ü p de ortada. Moda yakışandır, denir. ya da "yennek" için başvurulduğundan, Yazın dünyasmda "Güiün Adı" adlı kitap- sözcük anlam daralmasına uğradı. Bu da- ta tamk olduğumuz gibi ne hoş kılıklara gir- ralma içinde de yazık ki önce eleştiri yaz- <ü insanlar, sinemaya bile götürdüler kita- ma meraklıları tutsak oldu. öven yerenle- rin, övgü yergi üzerine kurulu yazılanndan da en çok yazınsal ürünler yara aldı. Bu sa- vımızı doğrulayacak pek çok yazı örneği var dergi ve gazetelerde. Bakıyorsunuz bir ya- zar göklere çıkanhyor, bakıyorsunuz çıka- Her yapıt bir emek ürünüdür. Okura ula- şıncaya dek kaç kişinin göz nunı eklenir ona. Bin bir sancıyla yaratan yazardan, ba- sana satana, dağıtana satana, okuyana ta- nıtana haksızlık etmemek için kıldan ince nldığı yerde unutuluyor. Paraşütü açılma- kıüçtan keskin bir köprünün başındadır Madenci Fenerînîn Işığt On yılhk baskı sonucu küçülmüş ücretler baz ahnarak bu ücretlerin, enflasyonun artışı oranında arttırılması, bir "oran" ardına çekilerek, işçinin aldatılmasından başka bir şey değildir. Kömür işçileri grevinin 30. gününde, Birincisi: Daha önce de kömür işçileri grevle bütünleşmiş bir kenti, Zonguldak'ı greve gittiği zaman, kömür madeninin ar- tık yeterince verimü (rantabl) olmadığı, bu nedenle de işletmeyi kapatacaklan, siyasal iktidar tarafmdan bir tehdit olarak Ueri sü- rtilmtiştü. KömüT madenini kapatma karan, siya- sal iktidarlann tek başlanna verebilecekle- ri bir karar değildir. Böyle bir karar, an- cak kömür madeni rezervine uygun bir tak- vim içinde, işçilerin emek güçlerini sanayi- ye aktarmalannın olanaklan sağlandıktan gelen bir yanıyla köyünden kendini tam ya- sonra, yani alttaki doğal kaynak tükenir- htmamış emekçüerden oluşur. Hemen he- ken üstte oluştunılacak sınai tesislere emek- soluduk. Kentin hemen her yöresinde ayn grup- lar oluşturarak yürüyen kadın-erkek yığın- lar, tşçi Aaıtı'nıo bulunduğu alarra akıyor, tüm caddeleri, sokaklan, balkonlan, pen- cecereleri dolduran insanlar, tek bir gövde oluşturuyor, sloganlar atılırken kent tek bir sese dönüşüyordu. Zonguldak kömür işçisi, genel olarak Zonguldak çevresinden, yani kırsal alandan men başka bir gelir kaynağj olmayan kent ticaretinin belkemiğini de gene bu kömür işçileri oluşturur. tşçiler, kendilerini çevreleyen kırsal ke- simle ve kendilerinin çevrelediği kentliyle tam bir bütünleşme içindedir. Bu nedenle de işçüerin yazgjsı, kent ve yöre yaşamım doğrudan etkiliyor. İşçilerin yazgısı, yöre halkını yakından etkilediği kadar maden işçileri, grev göm- leğinin içinde, ülkenin demokratikleşme sa- vaşımım soluyor. Bunun içindir ki maden işçisinin grevi, yalnız Zonguldak'la sınırh kalmıyor, tüm ülkenin yazgısını beürleye- cek bir özellik de taşıyor. Geçen cuma günü. TV haber bültenin- de, Cumhurbaşkanı Özal'ın başbakanlığı sı- rasında, aynı işçilere, enflasyon oranında ücretleri arttırarak anlaşma sağladığına iliş- kin sözlerini dinlerken işçilerin, enflasyon oranının üstündeki isternlerinin "makul" istemler olmadığmı duyumsatmak istediğini düşündüm. Bu konuşmk, bana, şunlan arumsattı; gücü çekilerek uygulamaya konabilir. Greve giden işçiyi, siyasal hasım olarak algılayarak cezalandırmak amacıyla, oca- ğı kapatmakla tehdit etmenin nitel bakım- dan, parlamentoyu kapatınm tehdidine benzer bir baskı içerdiği göz ardı edilme- mek gerekir. özal'ın konuşmasının bana anımsattığı ikinci husus, enflasyon oramndaki artışla- ra baz (esas, temel) alınan ücretlerin yeter- sizliğiydi. 12 Eylül yönetiminin grev ve toplusöz- leşmeyi yasakladığı, işçilerin, "Yüksek Ha- kem Kuralu"nun, enflasyonun çok altın- da belirlediği düşük ücret artışlanyla çalış- maya mahkûm edildiği biliniyor. On yıllık baskı sonucu küçülmüş ücret- ler baz alınarak bu ücretlerin, enflasyonun artışı oranında arttınlması, bir "oran" ar- dına çekilerek işçinin aldatılmasından baş- ka bir şey değildir. Ücretlerin, geçim koşul- larına ve yaşam standartlarına göre hesap- lanması zorunluluğu vardır. İşçinin net olarak aldıgı diyelim 400 bin eleştiren kişi. Çünkü "to kaka" denilen bir kitap bile üç beş kitaplığa girmiştir, kahcı- dır. Ancak eleştiri salt övgü ya da yergiyse uçup gider... Çok beğenilen bir yapıtta, keşke olma- saydı denilebilecek bir iki şey çıkabilir. Çok yerilen bir yapıtta da hoşa giden bir bölüm, bir tümce, hatta birkaç sözcük bulunabi- lir. Beğenmek görecedir. Yapıtın yaratıcısı ise yapıtını savunmak zorundadır. O da sa- vunmasım yaparken daha doğnısu ürünü- ne sahip çıkarken övgtl yergi yolunu seçer- se, bu da üç beş gün konuşulur biter. Bu soz kalabahğı içinde kitabın satışı biraz can- lanır belki, ama bu kısır tartışmalar, yazın- sal bir anlam taşımaz. Günler gecer. bu kez gündeme bir başka moda kitap girer. Bu iş- leT yapılırken yazıtanlann çoğu eleştiri ni- teliği taşımadığı için okur yanıltılır. Anla- mayan, değer bilmeyen, okumayan, ilgisiz bilgisiz sanı, ona yakıştınlır; suçlu bulun- muştur. Bir yazan, bir yapıtı görmezden gelmek de övgü ya da yergi düzülmesi kadar dü- şündürücüdür, sıkça taruk olduğumuz bir durumdur. "Yazüsın, konuşulsun da tek yerilsin" gibi sağhksız isteklerin doğması- na neden olmaktadır. Bu kanı, eleştiri ya- zanlara bakışın acıklı bir göstergesidir. Ço- ğu yazar okumadan övenkr yerine, okuyup da yerenleri yeğler, o başka. Bütün bunlar eleştirinin tekelleşmesi gibi bir düşünceye itiyor bizi. Bir yanda vur deyince öldüren- ler, öte yanda öldürmeseler de kafa göz ya- ranlar... Karşıda da tatb tatlı gerinip gulen- ler... Bütün övenlere yerenlere günaydın! SEVGİ ÖZEL Ankara liranın, enflasyon oramnda, diyelim 1* 40 arttınlarak 160 bin lira farkjj, 560 bine cıka- nldığını varsayalım. Geçen yıl, ücret ola- rak 400 bin ne kadar yetersizse, geçen yılın enflasyon oranında arttınlan 160 bin lira da o kadar yetersizdir. Artışa baz alınan ücret, 400 bin değil de diyelim 800 bin olsaydı, aynı enflasyon orar nı uygulandığında, ücrete eklenecek fark 160 bin değil, 320 bin olacaktı. 160 bin de 320 bin de % 40 enflasyon oranını ifade eder. Fark, baz alınan ücretin büyüklüğü- ne bağlı olarak değişir. Bundan da önemli olan, oranlamaya esas ahnan ücretin kendisidir. 24 Ocak Kararla- n'nı uygulamaya koyan 12 Eylül yönetimi- nin baskısıyla aşağı çekilen bir ücret baz alı- narak bugünkü enflasyon oranında artış sağlamakla, işçinin geçimini, yaşamım sur- dürebilmesinin maddi olanaklan sağlanmış olmaz. Kömür işçisinin isteminin (grevde bulu- nan tüm işçilerin istemlerinin), enflasyon- la birlikte ancak geçim koşullan ve yaşam standartlan baz ahnarak çöztlm arandığı zaman, gerçekçi olduğu da anlaşüır. " Maden işçisinin grevi, 24 Ocak Kararla- n'm ve bu kararları uygulayan 12 Eylül yö- netiminin baskısı altında aşağı çekilen üc- ret politikasını yargılayan bir grevdir. Bu yönüyle de bu grev, 24 Ocak Kararlan'nın ve bu kararları baskı altında yaşama geçi- ren 12 Eylül anlayışının savunucularıyla yoksullaşmış ve baskıdan bunalmış emek- çi halk arasında, ekonomik yönden emek- çinin iyileşmesini amaçladığı kadar siyasal olarak ülke ölçeğinde, baskıdan kürtulmayı da amaçlayan bir grevdir. Bu nedenle de madencinin feneri, yalnız- ca emekçilerin ekonomik sorunlarına ışık tutmuyor, demokratik olmayan baskıcı po- litikalan sona erdirmenin yolunu da ışıtı- yor. MUZAFFER İLHAN ERDOST ELKONULAN SAYI BAYİLERDE "ORDU, SAVAŞ EMRiNi DİNIEMEYECEK"Doğan Güreş Bağdat'a mı yürüyecek, Çankaya'ya mı? MİT yetklUsi: "Tonımtay darbe lideri olarak dönebilir..." Emekli generaller blldirisi... MİT'çilerin 24 aralık üst düzey toplantısı... Şadece kabine değil, vali ve emniyet müdürteri de değişecek... Bürokratlardan Demirel ve inönü'ye günlük raporlar... Kozakçıoğlu, Evren ve Özal için neden çok sert konuşuyor?.. MİT'te hesaplaşma... Çevik Kuvvet'in açığa çıkardığı gerçekler... Kozakçıoğlu: "Bildiri ge- nel eyleme karşı değil..." • "MİT'TE İNTIKAM TİMİ." Ferdi Tamer cinayetine projektör. • GORBAÇOV MANEVRA YAPABİLECEK Mİ? • ŞHP'DE YEREL YÖNETİM KAVGALARI. Namus davası değil, rant savaşı. • İŞÇİ ÖZAL'ı DEVİRİYOR Genel eylem ve Ankara yürüyüşü. • GÜNEYDOĞU'DA ÖZEL HARP BİLANÇOSU 8 aylık kararname döneminin eylem dökümü. Asker, polis ve korucu kayıpları. Gerilla kayıpları. PKK kaynakları, devletin açıklamaları ve 2000e Doğru'nun araştırma sonuçları. Şırnak köylerinden İstanbul'a: Sürgündeki yaşam • Doğu Perinçek değerlendirdi: 97. do- ğum yılında Mao'nun yeniden keşfi • Islam popülizmi sosyaldemokrasiye karşı. Sayın Baş- kan filrni • SağMk çalışanları sendikalaşma kurultayı • Van'ın ören yerlerinde eski eser katli- amı «İstanbul Üniversiiesi Felsefe Bölümü-. Kurutulmuş fetsete bahçesi. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇt İşçiler, Okusun Diye...Tutucuiar da bildiriler vayımlayıp kapı altlarından alıyoriar artık; yıllar, yüzyıllar boyu "gâvur icadı" dedikleri basımev- lerini kullanıyorlar. Bu, az buz gelişme mi? Gerçi, "gâvur icadı" televizyona kızıyorlar, ama orada dinsel yayımlar ya- pılmasına bir şey dedikleri yok, bizim yobazların. Ankara'nın Keçtöreni'nde yeni yıl öncesinde kapılann al- tından atılan basılı kâğıtların bir yerinde şoyle deniyordu: "...Şu günlerde memleketimiz için milli bir afet olan yılba- şının yaklaşmasıyla her tarafta bir hareketlilik göze çarpıyor. Sanki bir Hıristiyan ülkesi gibi her yer Noel Baba resimleriy- le donatılmakta, vitrinler çeşit çeşit içkilerie dolduaılmakta ve şehirlere satılmak üzere getirilen hindilerin istilasına uğ- ramaktadır. Mübarek kurban bayramlarımızda "Binlerce hayvan telef oluyor" diye haykıranların kendi Noel kutlamalannda milyon- larca hindiyi boğazlamalanna ve çamlan devirmelerine ne demeli? Müslümanlar olarak rezjl yılbaşı gecelerinde içkiden, ku- mardan ve her türlü kepazelikten uzak kalalım ve şu sorula- rın cevabını iyice düşünerek ne yapmamız gerektiğine karar verelim. —Hıristiyanların dini bir gün olarak kabul ettiği Noel'i ni- çin kendi dinimizin gereğiymiş gibi kutluyoruz. (Burada so- ru imi gerekir) —Mübarek kandil gecelerimize neden Noel kadar ikji gös- termiyoruz, neden mübarek günlerimiz tatil olmuyor? —Her türlü yayınıyla tertemiz yavrularımızı zehirleyen, ai- te ocaklarını söndüren televizyon yayınları kendimizın mi yok- sa Hıristiyanların mıdır? Bu sorulann kafamızdaki bazı şeyleri şekillendireceğini ümit ediyor ve diyoruz ki: "Müslüman ülkesinde salyangoz satılmaz." Bir kez, "Müslüman ülkesinde" değil, "Müslüman mahal- lesinde"dir bildirinin son sözü. O da taa ne zamandan kat- ma. Türkiye'deki Giritliler, onlann da Müslüman olanlan yok mu? Olmaz olur mu? Onlar, bayılıyorlar salyangoza. Türki- ye'de domuz eti yiyertler de çoğaldı giderek. isteyen yer, is- temeyen yemez; o insanlann kendilerinin bilecekleri şey. Kapı altlarından, bu bildirileri dağıtanlar, bir yerlerden mi alıyoriar gücu? Onlara göz kırpanlar mı var ne? Laik bir ülkede yobazlık, geçeıii olamaz, olmamalı değil mi? Öyleyse Turan Dursun neden öldürüldü? Prof. Muam- mer Aksoy, Çetin Emeç, Ooçent Bahriye Üçok nıye öldürül- düler? Onlan öldürenler, öldürtenler neden butunamıyor? Türkiye bir "yobazlar ülkesi" mi yapılmak isteniyor? Bir okur yollamış, bir kamu kuruluşunda çalışanlar için ha- zırtanacak raporun örneğini. Sorulara bakılırsa, sivil değil, daha çok askersel ya da MİT'le ilgili bir çalışma. Kişinin "adı soyadı" sorulup yazıldıktan sonra şu bilgilerin derlenmesi is- teniyor: "Sola meyilli kuruluşlana temasta bulunuyor mu?", "Aşın devletçilik, solculuk ve sosyalizmi savunuyor mu?", "Devleti devamlı tenkit ediyor mu?", "Daima içtimai, iktisadi. iç ve dış siyasi zaaf ve hatalan eşeliyor mu?", "Kapitalizm ve zengin- lik düşmanlığı yapıyor mu?", "İttifaklan devamlı olarak yeri- yor mu?", "Milli duyguları tahrik edip huzursuzluk yaratıyor mu?", "Ferdi tahakküme dayanan idare sistemini övüyor mu?", "Bilhasşa dısarıdan gelen maksatlı neşriyatı reklam ediyor mu?", "İşçi ve köylü haklannın ancak aşın sol saye- sinde sağlanacağı fikrini yayıyor mu?", "Sol neşriyatı takip ediyor, okuyor, okutuyor ve dağıtıyor mu?" Raporlann bundan böyle yukarıdaki sorulann yanıtını içe- recek biçimde düzenlenip yollanması istendikten sonra; ra- poru düzenleyenin adı soyadı ile sicili, bir de "rütbesi" soruluyor? Bu sorular, nerede, kimler için hazırianıyor bilmiyorum. Bel- ki yeni bir okur mektubundan onu da öğrenirim. Okuriara gü- venim sonsuzdur. Onlardan belge de istemem. "Yayınla" deseler de adlarını saklı tutmak ısterim. Deneyimlerimle bi- liyorum, en önemli belge insandır; kâğıt parçası değil! Yıllar, bana okura güvenmeyi öğretti... Birde üçüncüsünü yayımlayacağım bugün, işçilerin eylem günûnde. Üçünü de okusunlar da ülkenin ne durumda ol- duğunu görsünler diye. Ceyhan özel Tip Cezaevi'nde, C/4 koğuşunda yatan Ni- hat Şeker şöyle diyor yılbaşı kartında: "Sayın Mustafa Ekmekçi, Toplumsal gelişimin insanın onuriu ve gelişkin değerieriyle bütünleşerek ileriye olan akışını önleme çabaları, bilinçleri çarpıtmak, insan üzerinde her tür baskı uygulamak, onu bir gelişmemişliğin içinde tutmak, bütün hak ve özgürlükJeri dar- belemek biçiminde kendini açığa vurmaktadır. Bu en fazla da kendini yıllardır cezaevleri üzerinde gös- termektedir. Sürekli bir biçimde cezaevlerıni olumsuz ve in- sancıl olmayan koşullarda tutmak, yeni baskı uygulamalarını devreye sokmak, bu göstergenin temel çizgileri durumunda- dır. Bunlardan yeni olarak bir tanesi de açık görüşlerte ilgili getirilen kısıtlamalardır. Yeni yıl için verilen açık görüş, bu kısıtlamayla kabul edilemez durumdadır. Bununla cezaevle- rinde yeni gerginlikler yaratılmak istenmektedir. İnsanı, cezaevierinde ve bütün alanlarda, bir kırım maki- nesinden geçirmenin karanlığına karşı durabilmek, ancak toplumun aydınlanması ve onun bu aydınltğa sahiplenme- siyle olanaklı olabilecektir. 12 Eylül'ün uydurma gerekçelerinden payıma düşen bir idam hükümlüsü olarak, bu yönde gösterdiğiniz duyariılık ve çabanın insanı onuriu değerieriyle yüceltmenin bir ifadesi ol- duğunu düşünüyor, bundan sevinç duyuyorum. Yeni yılınızı kutiuyor, başarılar diliyorum." * * * İşçilerin bir günlük eylemleri bugün: siyasal görüş ayrımı 9özetmeden, tüm halkın, işçi- lerin bu eylemini destekleme- si, onlara hoş bakması gerekir. Göreceğiz.destekleyecektir de. Bu eylemde Hacı T.Ö., dersini bir daha alacak. Zon- guldak maden işçileri yarın, Çankaya'ya yürüyecekler. Sa- tır arasında bu, bir "Savaşa hayır" yürüyüşüdür de anlaya- na... Ülkü Özen'in çektiği Zongul- dak greviyle ilgili belgesel film 5 Ocak 1991 cumartesi günû saat 11.00'de, Ankara'da Kızı- lırmak Sineması'nda ücretsiz gösterilecek. Aynntılı bilgi, Çağdaş Gazeteciler Demeği Genel Merkezi'nden alınabilir. Telefon: 188 01 53 VEFATLAR İÇİN Yurtiçi, yurtdışı cenaze nakle- dilır, cenaze ilaçlama, malzeme, tabut. bütün ışlemler hassası- yette, süratle yapılır. işletmede ayrıca 18 ambülans mevcuttur. Cenaze ilanlarında hizmet be- deli alınmaz. İSLAM CENAZE İŞLERİ 14720 06-1406886 Mesul Müdür HafKVEÜERDEMİR KARACABEY SULH HUKUK HÂKtMLİĞl'NDEN Esas No: 1986/755 Karar No: 1987/529 lrfan Ay. Sevgi Ay, Sevil Ay vekilleri Av. t. Erkan Arbak tarafıtt- dan davalüar Kamil Ay, Mehmet Ali Ay, Huriye Ay, Nuriye Kazanç, Şevket Alsaç (llhan), Recep Alsaç ve Rafet Alsaç aleyhine Yolağzı köyü 786, 775, 830, 546 ve 584 parsellerde kayıtlı taşınmazlann or- taklığının satış yolu ile giderilmesine ilişkin açılan davanın yapılan dumşması sonunda satışlanna karar verilmiştir. Davalılardan Recep Alsaç ve Rafet Alsaç Yurtdışı adreslerinde aran- mış, bulunamamışür, Karacabey Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 1.7.1987 gün ve 1986/755 esas, 1987/529 Karar sayıh ılamı ile satışına karar verilen gayri menkullerle ilgili ilamı ilan tarihinden itıbaren 7 gün içe- risinde temyiz etmeniz, aksi takdirde ilaraın kesinleşerek satışa veri- lecegi hususu tebligat yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. MAZGİRT 2. NO'LU KADASTRO MAHKEMESt Parsel No: 185 Dosya No: 1979/199 Es. 1989/256 Ka. Mahkememizin 11.8.1989 tarihve 1979/199 Es., 1989/256 Ka. sayüı karar ve Mazgirt ilçesi Kabun kövü hudutlannda kain 185 no'lu par- selin davalılar adına tesciline karar verümiş olduğu, davacılardan ölü Tuncer Çaflı mirasçıları Elemşabano, Necati, Şirin, Aynur, Gülnur, Hüseyin Onur, Semra, Nilüfer, Berrin, Kemal, Hasan, Emel Çağlı, Emoş Yıldız'ın adresleri meçhul olduğundan kendilerine karar teb- liğ edilemediği ilanın gazete ilanmdan 15 gün sonra davacı mırasçı- larına tebliğ yerine kaim olmak üzere ilanen teblift olunur. K A D I K O Y LİSKUR SÜRÜCÜ KURSU DevreJer: HaftaSonu: 5 0 c * Haftalçi: 7 Ocak KADIKÖY (SöğOÜüçeşmeCamiiyanı) 349 18 24-349 18 25 336 02 06-336 02 79 PARLAMENTONUN BOYUTLARI Rahmi Kumaş 5.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınları Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul Ödemeli göndtriUnez.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle