Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 OCAK 1991 HABERLER CUMHURİYET/5
Ecevit: Savaşa
girmeyelim
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — DSP Genel
Başkanı Bülent Ecevit,
Tiirkiye'nin savaş dışında
kalması gerektiğini
vurguladı. Ecevit, Güney ve
Gttneydoğu halkına gaz
maskesi dağıtılması
gerektiğine işaret ederek,
"Tehlikeye en açık
bölgelerimizdeki halkın gaz
maskesi gereksinmesi
tümüyle karşılanmadan,
milletvekiUerinin gaz
maskesi almaya hakları
yoktur" dedi. Ecevit, dün
verdiği yaalı demeçte,
savaşın Türkiye'yi
ilgilendiren bir yanı
olmadığını belirterek,
Türkiye'nin savaşa girmesi
veya hedef durumuna
gelmesi halinde, bölgenin
en çok zarara ve en çok
can kaybma uğrayan
ülkelerinden biri
olabileceğini belirtti.
Savaşan kuvvetlere
lojistik destek saglamamn
fiilen savaşa girme
anlamına geleceğini
kaydeden DSP lideri,
Tiirkiye'nin kendini savaşın
içinde bulması durumunda
en çok zarar görecek
olanların Adana'dan
başlayarak Güney ve
Güneydoğu illeritıde
yaşayan halk olacağını
bildirdi.
Türkiye savaşa
katıljııaıııalı
• ANKARA (UBA) —
HEP Genel Başkanı Fehmi
Işıklar, Irak'a karşı bir
askeri harekâtın başlamış
olmasına karşın şu
aşamada bile masaya
oturup anlaşma
yapılabileceğini söyledi.
lşıklar, olayın daha fazla
kan dökülmeden
halledilmesi gerektiğini
söyledi. Batılı
televizyonlann încirlik
Üssü'nden kalkan uçaklann
lrak'ı bombaladıktan sonra
başka bir ülkeye ineceği,
başka ulkelerden kalkan
uçaklann da yine lrak'ı
bombaladıktan sonra
Türkiye'ye ineceği yolunda
haberîer verdiğini, Batılı
generallerin de bu planı
açıkça ifade ettiklerini öne
sürerek bu planı açıkça
kendi kamuoylarına
anlatıyorlar." diye kouuştu.
Milletvekillerine
zarf
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) — TBMM'de dün
tüm milletvekillerine birer
zarf dağıtıldı. Zarfın
içindeki metinde
milletvekiUerinin olası bir
savaşta nasü
korunacaklanna ilişkin
bilgiler yer ahyor.
Öğrenildiğine göre "çok
gizli" damgasını taşıyan
zarflarda olası bir tehlike
anında milletvekillerine
nerede sığınacaklanna
ilişkin bilgiler veriliyor,
sığınacakları yerler
gösteriliyor.
SP: Irak
kazanacak
• İSTANBUL (ANKA) —
Sosyalist Parti (SP) Genel
Başkanı Ferit İlsever,
ABD'nin Irak'a saldırısını
kınadıklarını belirterek
"ABD'nin saldırısını
nefretle karşılıyoruz" dedi.
İlsever, SP'nin Körfez
savaşında lrak'ın, Filistin'in
ve anti emperyalist Kürt
hareketinin yanında
olduğunu vurgulayarak
şunları söyledi: "Bu savaşı
Ortadoğu halkları ve Irak
kazanacaktır. Irak,
ABD'nin saldırısını
başarıyla püskürtecektir:'
'Savaşa karşı
çıkın'
• tç Politika Servisi —
Istanbul'daki meslek
odalan, sendikalar, Pen
Yazarlar Derneği ve
demokratik kitle örgütleri
dün yazılı bir açıklamayla
Türkiye'nin Körfez savaşına
gjroıemesini istedilçr.
Sa^aştan Türkiye'ye hiçbir
yarar sağlanamayacağı
göıüşünün savunulduğu
orlak açıklamada "Savaş
herhangi bir sorunu
çöiemeyecek, tersine, bütün
Or.adoğu'vu içinden
çılulmaz bir sorunlar
yunağına dönüştürecektir.
Halka yanlış bilgi verildiğinisöyleyen tnönü, hükümetin izin isteğini değerlendirdt
Karanhk senarvolarANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — SHP Genel Başkanı Er-
dal İnönü, hükümetin istediği
iznin, ikinci cephe açmak anla-
mına geldiğini söyledi. înönü,
Türkiye'nin BM Güvenlik Kon-
seyi'nin 678 sayılı karannı des-
teklemek için yeni bir şey yap-
masma gerek olmadığını belir-
terek "Biz TC olarak Güvenlik
Konseyi ile tam dayanışma için-
deyiz. Hükümet bundan fazla
bir şey yapılmasını istiyorsa bu-
nun nedenini açıklamalıdır" de-
di. Güvenlik Konseyi'nin 678
sayılı karannın üye ülkelere
"gerekli destek" değil "uygun
destek" sağianması çağrısında
bulanduğunu da vurgulayan
tnönü, "Savaşa gireceksek ge-
lip onu soyleyin. Niçin bizi kan-
dınyorsunuz? Bizim savaşa gir-
memizi başkalanıun iradesine
nasıl bırakıyorsunuz" diye sor-
du. tnönü, partisinin MYK ve
Meclis grubunda yaptığı konuş-
malarda da "Türkiye'nin bu sa-
vaşa girmesini hiçbir şekilde ka-
bul etmiyoruz. Tiirkiye'nin ulu-
sal çıkarları bu doğrultuda
değildir" dedi.
SHP Genel Başkanı Erdal
İnönü, TBMM Genel Kurulu'n-
da hükümetin Silahlı Kuvvet-
ler'in kullanılması için yetki is-
temi konusunda partisinin gö-
rüşlerini açıklarken tüm insan-
lığm dileğinin bu savasın bir an
önce sona ermesi ve barış düze-
ninin kurulması olduğunu söy-
ledi.
Birleşmiş Mületler Güvenlik
Konseyi karannın -Cumhurbaş-
kanı Ozal ve hükümet tarafın-
dan yanhş yorumlandığını ve
kamuoyuna yanhş anlatıldığını
belirten tnönü, kararda "gerekli
destek" değil, "uygun destek"
sağlanmasırun istendiğinî, Cum-
hurbaşkanı'nın bunu yanhş
okuduğunu ve anlattığını vurgu-
layarak, "Bana inanmryorsanız,
metni açar okursunuz. Arada-
ki fark çok önemlidir. Türkiye
bu anlamda elinden gelen her-
şeyi yaptnış, u>gun desteği sağ-
lamıştır. Bu desteğin ülkemize
neye mal olduğunu da herkes
bilmektedir. Güneydoğu'da
olanlan, vatandaşın durumunu
bOiyorsunuz" şeklinde konuştu.
tNÖNÜ—Savaşa gireceksek söyleyin. Niçin kandırıyorsunuz? (Fotoğraf: AA)
İnönü'nün bu sözleri üzerine
ayağa kalkan baa ANAP mil-
letvekiUerinin tnönü'ye ve
SHP'li milletvekillerine bağır-
dıkları, bu arada ANAP'h Fecri
Alpaslan'm SHP'lilere hitaben
"Allah belanızı versin" şeklin-
de bağırdığı duyuldu.
tnönü, konuşmasını "Eğer
hükümetimiz daha fazla bir şey
yapmak istijorsa, bunun sebe-
bini Sayın Başbakan açıklamalı-
dır" diye sürdürdu. SHP Uderi
şunları söyledi:
İkinci cephe
"Bugün görüşülen tezkerey-
le Irak'a karşı bir ikinci cephe
acılmak isteniyor. Bunun sebep-
leri ne daha önce ne de şimdi
açıklanmadı. Biraz önce konu-
şan Dışişleri Bakanı Sayın Kurt-
cebe Alptemoçin de açudamadı.
Dışişleri Bakanı 'İkinci cephe
söz konusu değildir' diyor, ge-
tirdiğiniz tezkere ikinci cepbenin
ta kendisidir."
İnönü, Türkiye'nin bu savaş-
ta taraf olmasının büyük sakın-
calar doğuracağını ve bu davra-
nışın açacağı yaraların yıllarca
onanlamayacağını söyledi.
SHP Genel Başkanı, konuş-
masına şoyle devam etti:
"Milli birlik ve beraberlik,
vatanımıza bir saldın olması
karşısında kurulur. Milli birlik
ve beraberlik böyle bir ulusal
amaç için olur. Bir kumar poli-
tikası karşısında milli birlik ve
beraberlik olur mu? Şimdi bu-
raya getirilen tezkereye bir ba-
kalım. Bu tezkere karşısında na-
sü milli birlik ve beraberlik sağ-
lanır? Yanlış bilgi ve değerlen-
dirmeler karşısında milli bera-
berlik olur mu?"
öetirilen son tezkere ile daha
önce kabul edilen kararlann
ötesinde hükümete yeni yetkiler
verilmesinin ve Türkiye'de ko-
nuşlandırılan yabancı kuvvetle-
rin kullanılması için yetki isten-
diğini belirten tnönü, "Şu an-
da Türkiye'ye çağnlan 48 ABD
uçağı nerede dunıyor? tncirlik'-
te duru>or. Bunlann kullanıl-
ması için izin isteniyor. İkinci
cephe açılması için izin isteni-
yor. Bunun anlamı, Tiirki>e sa-
vaşa girecek demektir. Bunu
açık soyieyin. Bazı karanhk se-
naryolaria bizi halkımızın kar-
şısında güç durumda bırakma-
yın. Ama halkımız her şeyi an-
lıyor ve btliyor" dedi.
Alınacak kararla Türkiye'de-
ki ABD uçaklannın Irak'a sal-
dırmasma izin verileceğini belir-
terek konuşmasına devam eden
İnönü, hükümetin bunu açıkça
söylemesi gerektiğini belirterek
"Ülkemize yabancı uçaklar ça-
gıracaksınız. Kaldı ki bu uçak-
lar bir saldınya kaulacaktır. Siz
buna izin vereceksiniz. Ulusal
egemenlik bunun neresinde?
Bö>le bir hareket bizi savaşa so-
kar. ABD'nin bizden neden
böyle bir şey istediğini bilmiyo-
ruz, anlamıyonız" dedi.
"Cephede binlerce uçak ve
yüzbinlerce insan varken Türki-
ye' den neden 48 uçak havalan-
dınlıyor?" diye soran înönü,
konuşmasını şöyle tamamladı:
"Özal'ın söylediklerinin bi-
zim ulusal çıkarlanmızla, ulusal
oDurumuzla hiçbir Ugisi yoktur.
Tarihimizde bunun başka bir
örneğî yoktur. Halkımız başka-
lannın çıkan için savaşa ginnek
istemiyor. Getirilen teklif ise
ikinci cephenin açılmasını isti-
yor. Hem de başkalannın iste-
ğine uyularak isteniyor. Biz
böyle bir politikayı Türkiye'nin
geleneksel politikasına ve ulusal
onurumuza aykırı buluyonız.
Bunun için karşıyız ve karşı oy
kullanacağız."
Grup kontışmast
SHP Genel Başkanı Erdal
İnönü, dün sabah partisinin
Merkez Yönetim Kurulu'nda
(MYK) ve daha sonra da
TBMM parti grubunda yaptığı
konuşmalarda, şimdiye kadar
gelen haberlere göre lrak'ın güç
durumda olduğunun anlaşıldığı-
nı, bu aşamada Türkiye'nin sa-
vaşa girerek emperyalist emeller
peşinde koşan bir ülke görünü-
mü vermesinden kaçınmasını,
bunun ilerde sakıncaları olaca-
ğını söyledi.
Şu anda ABD'nin yanında
Irak'a karşı savaşan bin beş
yüz-2 bin uçak bulunduğunu,
Türkiye'den kalkacak 40-50
uçağa gerek olmadığını belirten
İnönü, daha sonra şöyle
konuştu:
"Türkiye'nin bu savaşa gir-
mesini hiçbir şekilde kabul etmi-
yoruz, razı değiliz, buna gerek
yoktur. Türkiye'nin ulusal çı-
karları bu doğrultuda değildir.
Sayın Özal'ın bugüne kadar
yaptığı vaatler kendi vaatleridir.
Hiçbir şekilde biz ABD ile dost-
luğumuzun devamı için savaşa
ginnek zorunda değiliz. Bu sa-
vaşa girmek, sadece bizi başka-
lannın politikasına uymak gibi
yanlış bir yola götürür. Bize sal-
dın olursa, tabii kendimizi ko-
ruruz. Ama bunun ötesinde bir
savaşa girme hazırhklan içeri-
sinde olduğumuzu görüyor,"
Hükümetin bugun TBMM'de
isteyeceği yetkilerin daha once
verilmiş yetkilerle bir ilişkisi ol-
madığının anlaşüdığını, hükü-
metin istediklerini açıkça söyle-
mesi gerektiğini, üslerin kulla-
nılmasına kesinlikle karşı çıka-
caklarını belirten İnönü, "Bu
konuda daha önce yapümış hiç-
bir anlaşma yoktur. Sayın
Özal'ın ABD'ye verdiği sozler-
den başka bir şey yoktur"' dedi.
Ülkemize bir saldın olursa,
bunun milli birlik ve beraberlik
içerisinde karşılanacağmı, an-
cak bunun dışında ülkenin bir
savaşa katılmasına kesinlikle
karşı olduklanru yineleyen SHP
Genel Başkanı, "Ancak biz bu
aşamada Türkiye'nin savaşa
girmesinden yana değiliz. Sayın
Özal'ın bugüne kadar uyguladı-
ğı politikanın ne kadar yanlış ol-
duğu her gün biraz daha i>i an-
laşılmaktadır. Önctlikle anaya-
sa>a u\maması ve yaptığı emri-
vakilere elbette ki muhalefet
partileri olarak tepki gösterece-
giz. Özal'ın dış politikada
Türkiye'ye verdiği zararlar diğer
zararlardan çok daha fazla ol-
muştur" dedi.
CÜNEYT ARCAYÜREK
YAZIYOR
••••••••••••••••
v
< "^^••••••••••••••••^••••••••••••••••••••••••••••••••H
MECLİS TOPLANDI — TBMM dün toplanarak hükümete yetkiyi göriiştü. Zaman zaman tartışmaların yaşandığı TBMM hükümete 'savaş yetkisi' verdi.
DYP lideriDemirel, hükümetin tutumunu eleştirdi
Saldınya davet çıktıANKARA (Cumhuriyet BUrosu) —
DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel,
hükümetin TBMM Genel Kurulu'nda al-
dığı son yetkinin Türkiye'yi savaşa soka-
cağını söyledi. Demirel, "Türkiye, sipa-
riş, ısmarlama savaşı üstlenmesin" dedi.
lrak'ın Türkiye'ye saldırısının "yok de-
necek kadar" az olduğunu ifade eden
DYP lideri, olası bir saldın durumunda
ise buna yanıt verilmesine DYP'nin tam
kadro destek olacağını belirtti. Demirel,
yabancı uçaklann, bir saldın olmaması
durumunda kullanılmayacağının hükü-
met tarafından açıklanmasını da istedi.
TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşme-
ler sırasında Demirel'in "Türkiye'nin her
zaman haklı olması koşuluyla, güçsüz
olanın yanında olduğunu" söylemesi
üzerine Devlet Bakanı Mustafa Taşar,
"Hayvan" diye bağırdı.
Hükümetin TBMM'den yeni yetki is-
temi konusunda partisinin görüşlerini
açıklayan Demirel, hükümetin ne için
önlem istediğini halka açıklaması gerek-
tiğini söyledi. Körfez'deki savaşın birkaç
gün içinde sona ermesi durumunda,
Türkiye'nin bugüne kadar aldığı önlem-
lere yenilerini eklemesine gerek olmaya-
bileceğini vurgulayan Demirel, şu ana
kadar edinilen bilgilerin bu yönde oldu-
ğunu belirtti. Demirel, "Kimse bu mem-
lekette, vatanperverliği kendi tekelinde
saymasın. bu bahane edilerek Türkiye
1
nin savaşa sokulması kaygısı vardır"
dedi.
Hükümetin, TBMM'nin daha önce
107 ve 108 sayılı kararlarla, "Nerede, ne
işe yarayacağı meçhul açık bir bono
istediğini" kaydeden Demirel, "O zaman
da 'Açık bono isteyeceğinize, ne yapmak
için istediğinizi soyieyin' dedik" diye ko-
nuşunca, ANAP'h milletvekilleri tarafın-
dan protesto edildi. Bu kararların Ana-
yasa'ya aykın olduğunu bildiren Demi-
rel, sözlerini şöyle sürdürdu:
"Hükümel, 'Askerimizi, uçağımızı sa-
vaşa sokmayacağız' diyor. Gerçekten bu-
nu istemiyorsanız mesele yok. Eğer isti-
yorsanız, dolambaçlı yollara gerek yok.
48 uçağın neden geldiğini izah etmedi-
niz? Şimdi bu yubancı kuvvetlerin Türk-
iye'de kullandmalanna izin verilmesini
istiyorsunuz. Bu kuvvetler, Türkiye'nin
savunmasını takviyc etsin diye mi, yok-
sa yurtdışına gönderilip bir görev yap-
sın diye mi gönderildi? Türkiye, bu kuv-
vetleri bir göreve gönderebilir mi? Bu,
karşı tarafın hıncını, düşmanlığını, şa-
yet takati varsa karşı tarafın saldınsını
üstümüze çekmektir. Saldırmasını siz da-
vet ederseniz, adamın saldınsı normal
hale gelir. Sizin de savaşa girmeniz ka-
çınılmaz olur. Siz bu hava güçlerini ne-
mez. Bunun faturasını, bu millet ödeye-
cek. 'Bu komşumuzun başı sıkışmışken,
başını kendisi belaya sokmuşken, gelin
şundan yararlanalım' derseniz. bir gün
bu hesaplar bizim üzerimizde de yapılır.
Bunlar durüst işler değildir. Türkiye
Cumhuriyeti'nin onuruna, şerefine ya-
kışmaz. TC hep, güçsüz olanın yanında
olmuştur."
Demirel, bu cümlesini tamamlamadan
Taşar "Hayvan" diye bağırdı. Demirel,
ANAP milletvkillerinin protesto ettiği
bu cümlesini, "Haklı olmalan şartıyla"
diye tamamladı. Sorunun Irak ile dün-
ya arasında olduğunu yineleyen Demi-
rel, "Bu niye tek başına Türkiye Cum-
huriyeti'nin işi?" diye sordu. Demirel,
Demirel, TBMM Genel Kurulu'nda konuşurken
saldın olmaması durumunda Türkiye'deki yabancı
uçaklann Irak'a karşı kullanılıp
kullanılmayacağının açıklanmasını istedi.
Demirel'in "Türkiye'nin hakb olması koşuluyla
güçsüzlerin yanında olduğunu" söylemesi üzerine,
Devlet Bakanı Taşar, "hayvan" diye bağırdı.
Türkiye ile Irak arasında savaşı gerekti-
ren bir ihtilaf olmadığını kaydetti.
"Türkiye'yi emrivakiyle savaşa sokarsa-
nız, bunun büyük vebali vardır. Bu ka-
rarın, Türkiye'nin savaşa sokulması için
kullanılmamasım istiyoruz" diyen Demi-
rel, Türkiye'nin savaş sonrası oluşturu-
lacak Ortadoğu'da rol oynayabilmesi için
savaşa bulaşmaması gerektiğini söyledi.
Bu arada TBMM Genel Kurul toplan-
tısından önce DYP grubunda konuşan
Demirel, DYP'nin, Türkiye'ye bir saldı-
rı olması durumunda, buna millet ola-
rak "sıkılmış bir yumruk gibi" yanıt ve-
rilmesine tam kadro ile destek verecek-
lerini bildirdi.
Demirel, Körfez'deki savaşın büyük
Kuliauacaksıııu.' Turki>e'ye bir sal-
dın olmazsa, bunlan kullanacak mısı-
nız? Kuuamrsanız, Türkiye'yi savaşa sok-
muş olursunuz. O zaman da, 'Savaşa ta-
raf olmayacağız' lafiannız askıda kalır.
Ya, 'Saldın olmazsa, bunları
kullanmayacağız' deyin, ya da 'Türkiye-
yi savaşa sokmayacağız' demeyin. Türk-
iye'ye savaş lazımsa. kendisi karar ver-
sin. Türkiye, bir sipariş, ısmarlama sa-
vaşı üstlenmesin."
BM karannın, asker kullanılmasını
zorunlu kılmadığını bildiren Demirel,
"Savaş bitmeye yaklaşmışken, 'Biz de şu-
na, ucundan kıyısından bulaşalım' diyor-
sanız, bunu açıkça soyieyin. Birtakım
yerlere soz verildi diye, savaşa heves edil-
bir hava savaşı biçiminde gelişebileceği-
ni ve 8-10 gün sürebileceğini anlattı.
Cumhurbaşkam, Başbakan ve Dışişleri
Bakanı'nm, "bir saldın olmaması duru-
munda Türkiye'nin savaşa katılmaya-
cağı" biçiminde açıklamalar yaptıkları-
nı anımsatan Demirel, Türkiye'ye gelen
yabancı uçaklann bu savaşa girmesi du-
rumunda, "Türkiye'nin yapüacak bir sal-
dırıyı, kendi kendisine icat etmiş
olacağını" kaydetti.
Demirel daha sonra şöyle dedi:
"Peki, toprağı ne olacak? Kendi top-
raklannı saldın için kullandırması,
Türkiye'nin o ülkeye saldınsı anlamına
gelir. Bunlar izah edilmelidir. Savaş baş-
lamıştır. Bugün için bir kara harekâtı
yoktur ki ikinci cephe meydana gelsin.
Irak'ta bir boşluk olursa, böyle bir şe-
yin olacağım ima ettiler. Olay bir yere
geldi, dayandı. Türkiye, Irak ile dünya
arasındaki yerini almıştır. Ambargo uy-
gulamıştır. Sınıra asker yığarak, lrak'ın
sekiz tümenini Türkiye sınırına çekmiş-
tir. Bir saldın olursa, millet saldıranla-
rın karşısına çıkar. Herkesten evvel de
biz çıkanz. Herkes saldıranlann karşı-
sına çıkacağına göre müsterih olun, ra-
hat olun. Nedir bu telaş, bilmiyoruz."
Meclis'in, hatır için savaşa girilmesi-
ne izin vermeyeceğini kaydeden Demirel,
şunları ekledi:
"Bizim savaşa karşı, Türkiye'nin sava-
şa sokulmasına karşı olmamız kadar ta-
bii bir şey olamaz. Türkiye'yi yöneten-
ler, 'Biz de karşıyız' diyor. Ama 'Biz de
karşıyız' diyenleri, Türkiye'yi, ne yapıp
edip bir punduna getirip savaşa sokma-
$ı gibi bir hileli planlan var. Bunun, açık-
ça konuşulmasını istiyoruz. Memleketi
olupbittiye getirip bîr şeyin içine soka-
caksımz. Sonra da sonımluluğunu, 'Milli
birlik-beraberlik' gibi fevkalade uyduruk
şeyi, şantaj vasıtası yaparak onun arka-
stna sığınacaksınız. Olur şey değildir."
Bir Sipariş,
Ismarlamayla Savaşa
Ginnek...
ANKARA — Çankaya Köşkü'nde galiba mavi salon diye
ûn yapan dikdörtgen büyük odanın tam ortasına yerleştiril-
miş, dikdörtgen uzun masanın başında oturan, çepeçevr©
bakanlann saygıdan öteye çekinerek izledikleri TO'ye hay-
retle bakıyor ve söylediklerini hayretle dinliyorum.
Tam yanıbaşımda TV kameramanı, tam karşısındaki TO1
nün bozuk Türkçe sözlerini saniyesini kaçırmadan "zapte-
diyor."
TÖ, aylardır unutageldiği kimi kavramları, halkın böytesi
günlerde kabaran duygusallığına alet ediyor. ABD'den, irv
giltere ile Fransa'dan örnekler göstererek, MGK'nın tavsiye
ettiği, hükümetin katıksız kabul eylediği ve derhal Meclis'e
sunulacak "yeni önlemlere" muhalefetin onay vermesini ulu-
sal birlik beraberlik adına istiyor. İstemek ne sözcük, günü-
müzün gerektırdiği tek koşul diye öne sürüyordu.
Adı geçen ülkelerde parlamentolarla muhalefetler, gerçek-
ten ulusal iradeye dayanan yönetimlere veya yöneticilere
destek verdiler.
Ulusal bir sorunda iktidar, örnegin savaş olasılığıyia itgili
gelişmelerden muhalefetı bilgilendirdiği gibi, gereklığinde
görüşüne başvurdu. O ülkelerde iktidarlar^ muhalefete ka-
pıkulu muamelesi yapmayı düşlemediler. 10 gibi, "Ben yap-
tım.oldu" demediler.
TÖ; beş buçuk aydır savaş açma, savaşa katılma kararını
kesinleştireceği günü dayanılmaz arzuyla ve savaşı vazge-
çemediğı bir tutkuyla bekliyordu.
Savaş hayranlığını kanıtlayan sözleri, barış yanlıst sözle-
rini bir anda alıp götürüyor, sıfıra indirgiyordu.
Kimi yetkiler almaya ginştiği ilk aylarda hükümetin savaş
açma izniyle donanmasmı, Meclis'e ait bu yetkinin, sözün-
den çıkmaz Bakanlar Kurulu'na devredilmesini istiyordu. O
sıralar başaramadı. w • " •'
Oysa başarması TO; BeŞ ÖUCük
gerekiyordu. Giderekgerekiyordu. Giderek c a u f l c arma
banş umudu azalıyor, SavaŞ aÇma,
savaş giderek güçieşi- katılma kararını
yordu. Beyaz Saray- . • , .. «
da iki oias.hğa göre kesinleştireceği gunu
senaryoiar ve bu se- dayanılmaz arzuyla ve
naryolara uygun
J
' .„,
1
müttefikier" bir bir savaşı vazgeçemeuigı
saptanırken, Ortado- ı-,;r û
ğu'da her olasıhga *?"
yatkın güçlü aday
TÖ'ydü.
TO, -muhalefetin durmadan söylediği gibi- Beyaz Saray'a
"ülkeye hangi yararlar sağlayacağı asla bilinmeden" verdi-
ği sözleri bir bir yerine getirdi. Sonuncusu İncirlik'i açmak,
oraya gelen veya zaten İncirlik'te bulunan ABD uçaklarını
kuzeyden Irak'a saldırtmaktı. Dün, Meclis'ten ANAP oyla-
rıyla geçırdiği yeni tezkereyle bunu da başardı.
Köşk'teki MGK toplantısı, ardından Bakanlar Kurulu...
Sonra Meclis'e geldik.
ANAP grubuna gelen bakanlarla konuşuyoruz. Şöyle di-
yorlardı: "lrak'ın işi bir günde bitti. Altmış havaalanı yerle
bir, bilmem kaç merkez, tank, top, silah dümdüz. Böylece
Saddam bir günde tamam"dı.
Ne var ki hükümet, askerlerin darbe gerekçelerinde kul-
lanılan ağızla "Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili şekil-
de 'korumak ve kollamak' için veya "ülkemizi muhtemel teh-
likelere karşı güvenliğini idame ettirmek" amacıyla ABD
uçaklarını Irak'a salacak, gerekirse Türk askerini de çöllere
gönderecekti.
Saddam bitmişse "ülkemizi muhtemel tehlikelere karşı
korumak" söz konusu olamazdı. Ortada "düşman" kalma-
dığına göre bu hükümet, ikinci cephenin hukuksal kaidesı
olan tezkereyi Meclis'ten geçirmeye niçin uğraşıyordu? Üs-
telik hükümet veya savunucuları çatlasalar da patlasalar da
gerçek değişmezdi. Dün kabul edilen tezkere adı buz gibi
ikinci cephe tezkeresiydi, bal gibi ülkeyi savaşa atıyordu.
Dışişleri Bakanı çıkmış kürsüye, 28 devletin uluslararası
güce katıldığından dem vurarak, orada bulunmayışımızdan
adeta hayıflanıyor. Kamuoyunu, muhalefeti, TV'den izleyen-
leri herhalde çok saf, hatta oldukça budala sayarak, Türk
askeri dahil eldeki yabancıları başka ülkeye, Irak'a gönder-
meyı hem savaş hali saymıyor hem de ikinci bir cephe açıl-
dığını öne sürenleri neredeyse yalancılıkla suçlayabiliyor.
Insanlar, TÖ'nün öğrencisi olduklannı ancak bu denli ka-
nıtlayabilirler.
Bir siyasal heyet, -İnönü'nün söylediği gibi- "TÖ'nün ana-
yasa dışı anlayışıyla ulusal birlik oluşamayacağını" tşte böyte
anlayamaz. Türkiye'yi savaşın içine atan davranışları kap-
sayan böylesi tezkerelerin çevresınde ulusal birlik oluşamaz.
Bunları bir TÖ, bir de iktidar çoğunluğu anlamıyor. Dernirel'in
yanıt ararken ısrarla sorduğu gibi, Türkiye'yi bu tezkereler
savaşa sokuyor mu, sokmuyor mu? Türk askerini kullanmı-
yoruz derken, başkalarına Türk topraklarını kullanma yetki-
si veriliyor mu verilmiyor mu?
Bu kararı nasıl uygulayacaksınız? Hiçbirine yanıt yok, yok,
yok!
Yok, çünkü Bush'la anlaştık, Türkiye'yi ikinci cepheyte şöy-
le ya da böyle yoldan savaşa sokuyoruz.
Demirel'in şu yargısı haksız mı?
"Türkiye, bir sipariş, bir ısmarlamayla savaşa giriyor,"
Yetki istemine karşı çıkan
tek ANAP'h Güzet
Anayasaya aykırıkurtulnndugunu" söyledi. Ret
karannın parti içinde kendisi-
nin aleyhine bir dunım yarata-
cağını sanmadığını, arkadaşla-
nnı bu konuda rahat bıraktığı-
nı anlatan Guzel, "Ama bilsem
ki önümüzdeki hafta başba-
kan, genel başkan olacağım,
gene de vicdanımın sesini din-
lerdim. Siyasi hayatımın bugün
noktalandığını bilsem yine bu
kararı veririm" görüşünü dile
getirdi. Güzel, daha önceki yet-
ki istemlerine "evet" oyu kul-
lanmak zorunda kaldığım, bu
nedenle vicdanımn rahatsız ol-
duğunu da belirtti.
Türkiye'nin, Ortadoğu'da
zengirüik ve hak dağıtan bir mi-
rası bulunduğunu söyleyen Gü-
zel, bağımsız ve güdümjü olma-
yan dış politika izlenmesi gere-
ğine işaret etti. Büyük devlet ol-
mak için büyük devlete yakışır
politikalar üretmek gerektiğini
ve bunları sağhklı bir şekilde
uygulamanın yararlı olacağını
vurgulayan Güzel, "Millet
Tden 70'e bu savaşa katılma-
manuzı istiyor. Hükümet yetki-
lileri de savaşa karşı görüşleri-
ni sık sık beyan etmişlerdir. An-
cak bugün burada alınan yetki
bu beyanlara tamamen tezat
teşkil etmektedir, herkes bil-
mektedir ki sınır ötesi bir ope-
rasyon ya da üslerin kullanımı
bir savaş demektir" diye
konuştu.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — ANAP genel başkan
adaylanndan Hasan Celal Gü-
zel, hükümetin TBMM'den
"yetki" istemine ret oyu verdi.
Yetki isteminin "anayasaya
aykın" olduğunu belirten Gü-
zel, "Sadece petrol hesaplan,
birtakım turizm menfaatleri ve
bir hanedandan gelecek birkaç
yüz milyon liralık bağış, bir
milletin haysiyetiyle mukayese
edilemez. Dış politikayı daha
haysiyetli yapmak zorundayu"
diye konuştu.
Hasan Celal Güzel,
TBMM'deki oylamada ret oyu
kullandıktan sonra basın top-
lantısı düzenledi. Güzel, üslerin
alınan yetkiyle çok kısa bir za-
man içinde kullandırılacağı dü-
şüncesinde bulunduğunu, bu
nedenle yeni zorunlulukların
ortaya çıkabileceğini anlatarak
"Kendimizi savaşın içinde bul-
ma dunınıu söz konusu olacak-
tır" dedi.
Doğru olanı vicdanımn sesi-
ni dinleyerek yaptığını anlatan
Güzel, "Müsterihim, rahatım,
dilerim kimsenin burnu kana-
maz. Küçük hesaplaria bu şe-
kilde neticelere sebep olursak
ben kendimi şahsen töhmet al-
tında hissetmek istemem" biçi-
minde konuştu. Hasan Celal
Güzel, ANAP'ta kendisinin
başlattığı parti içi demokrasi
mücadelesiyi* "tek şeflilikten