25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DIŞ HABERLER 8 EYLÜL 19% KÖRFEZ KRİZt...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... RÖI SUUDİ ARABİSTAN Riyadmasrafları üstleniyorS. Arabistan, ülkesinde üstlenen Amerikan askerlerinin tüm masraflarını karşılayacağmı açıkladı. ABD Hazine Bakanı, Güney Kore'nin de masraflara katkıda bulunması şeklindeki isteğini Seul yönetimine bildirdi Dış Haberler Servisi — ABD Dışişleri Ba- kanı James Baker'ın önceki gün başiattığı Irak'a karşı muhalefetin sertleştirümesi ile ilgili diplomasi turunun ilk durağı Suudi Arabistan'da, Riyad'ın bölgedeki ABD bir- liklerinin masrafLannı karşılayacağı açıklan- dı. ABD'nin krizin "sorumluluğun paylaşılması" yolundaki isteğine ilk olum- lu yanıtın boylece S. Arabistan'dan gelmiş olduğu belirtiliyor. Iki gunlük toplantıları önceki gün başlayan Körfez Işbirliği Kon- feransı'nda Arap çıkarlarının korunması dipL DIŞ BASIN laRepubMka Diktatör omasi frenine basıyor Saddam, Bush-Gorbaçov zirvesi haberiyle zamanın artık aleyhine işlediğini anladı. Saddam Hüseyio tnr yandan Araplara ci- hat çağrısı yaparken, bir yandan da Dışiş- leri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı'nı Irak'ın geleneksel müttefikleri Moskova ve Pekin'e gönderiyor. Böylece Iraklı lider ay- m ayakla, iki pedaia basmış oluyor. Yani hem dünya televiz>'onlannın büyüttüğü de- magojisini yapıyor, hem de diplomatjk raü- zakere frenine basıyor. Bağdatlı diktatör anlaşılan şımdiye dek zamanın kendi hesabına çalıştığını umuyor- du. Körfez'deki askerı ve diplomatik çık- mazın, kendisine Arap kitlelerini ayaklan- dırmak fırsatını verebileceğini düşünüyor- du. Böylece 1918'deOsmanlı împaratorlu- ğu'nun düşuşünden sonra suni olarak çizi- len smırlar yeniden çizjlecek, Arapların uzun süredir düşlediğı Arap birliği gerçek- leşecek, yeni bir Selahattin'le yönetilen Araplar Batıya kafa tutacaklardı. Ne ki cumartesi günü bir yıldınm gibi dü- şen Bush-Gorbaçov zirvesi haberi karşısın- da Saddam artık zamanın kendi lehine de- gil, bilakis aleyhine çalıştığını anladı. İki sü- pergücün buluşması, en ıyi olasılıkla siya- si yalnızlığıru büsbütün buruklaştıracaktı. En kötü ihtimalle ise orta vadede Ameri- kan askeri opsiyonunun Sovyetler Birliği ta- rafından zımnen kabul edilmesi demekti. Bu durumda Irak lideri müzakere yolunu denemeye kaikıştı. Moskova'ya Tank Aziz'i gönderme inisiyatifi Irak'tan geldi. Bu inisiyatif de, paradoksal olarak, Sov- yetler Birliği'nin ağırlığım arttırdı ve Hel- sinkj masasında Gorbaçov'a baska türlü sa- hip olamayacağı yeni bir koz verdi. Şevar- nadze'nın Ortadoğu üzerinde uluslararası bir konferans önerisi Gorbaçov'un zirve- ye elinde oynayacak bir kartla gitmesi için yapılmıştı. Fakat bu zayıf bir karttı. Çfln- kü Israil Körfez sorunu ile Filistin sorunu arasında bir bağlantı kurulmasını istemi- yordu. ABD'nin de lsrail'i karşısına alması duşünülemezdi. Oysa Irak'ın bu son ham- lesınden sonra Sovyetler Birliği Bush ve Saddam arasında olası bir uzlaşma kanalı haline gelmiştir. Bu rol Sovyetler için çok daha geçerli bir karttır. Gorbaçov'un artan müzakere gücünden dünya ancak memnun olmalıdır. Sovyet- ler'in aracıhğı, askeri çatışma gölgesinden kurtulamayan Körfez düğumüne bir yol açacak tek umut ışığıdır. 6 Eylül 1990 için tüm Arap ülkelerine çağrıda bulunul- du. Irak'ın Kuveyt'i işgal ettiği 2 ağustos ta- rihinden beri ilk kez gündeme gelen Washington-Te) Aviv ust düzey göriişmele- rinde Mısır için alınan karara paralel ola- rak İsrail'in de dış borçlarırun silinebilece- ği açıklandı. Ürdün Kralı Hüseyin, Bağdat- taki temaslarını tamamlayıp ülkesine döner- ken BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar, "Olumlu geiişmeler olacagı yolunda garanti verilmesi dunınnında" Irak yetkilileri ile tekrar görüşmeye hazır olduğunu bildirdi. Bağdat'tan gelen talep üzerine Irak Başba- kan Birinci Yardımcısı Taha Vasin Raraa- zan'ı kabul eden Pekin'in Kuveyt krizinin Arap ülkeleri arasında siyasi yoldan çözül- mesini umduğu kaydedildi. Yarın SSCB Devlet Başkam Mihail Gorbaçov ile ABD Başkanı George Bush'a ev sahipliği yapa- cak olan Finlandiya'nın tarafsızlık politıka- sında aktif tutum alma yönünde ortaya çı- kan değisikliğe de dikkat çekiliyor. Suudi Arabistan yetkilılerinin ülkelerine resmi ziyarette bulunan ABD Dışişleri Ba- kanı James Baker'a bölgede bulunan Ame- rikan askeri birliklerinin masraflarını kar- şılama sözü verdiği bildirildi. Dün yapılan açıklamada, Reuter'ın haberine göre S. Ara- bistan, ülkesinde bulunan ABD askerleri- nin yakıt, su ve ulaşım masraflarının turaü- nü karşılayacaL. Baker, dün Kuveyt Emiri Şeyh Cabir H Ahmet EJ Sabah ile de göriistü. Kuveyt Emi- ri El Sabah, hükümetinin "ülkesinin eski haline dönmesi için" S.Arabistan'da yapı- lan askeri yığınağın maüyetinin karşılanma- sına katılacağım söyledi. Emir, "Gerekli olan ne ise vereceğiz" dedi. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Şeyh Za- yid Bin Sultan El Nahayan'ın, Körfez'deki son gelişmeleri görüşmek üzere ABD Dışiş- leri Bakanı ile bir araya geldıği bildirildi. Riyad'dan aynldıktan sonra Kahire'ye giden ABD Dışişleri Bakanı James Baker, Suudi Arabistan'm Amerikan birliklerinin Körfez'deki yığınağımn raasraflannın kar- şılanmasına yardım edeceğine söz verme- sinden sonra yaptığı bir açıklamada, Irak'ın Kuve.t'i işgali üzerine hiçbir ödün verme- yeceklerini belirtti. Baker, "ABD Irak'ı Ku- veyt'ten çekilmeye zorlayacak ve El Sabah yöneıiminin tekrar iktidara getirilmesini sağiayacak hiçbir fırsatı tepmeyecektir" de- di. Bu arada ABD Hazine Bakanı Nicbolas Brady'nin de Güney Kore Devlet Başkanı Roh Tae Woo ile görüştüğü bildirildi. Brady, görilşmeden sonra yaptığı açıklamada, ABD'nin, Körfez'e gönderdiği askerlerinin masraflannın karşılanmasında Güney Ko- re'nin de katkıda bulunmasını istediğini be- lirtti. tsrail Dışişleri Bakanı David Levy'nin ül- kesinin dış borçlarırun Mısır için alınan ka- rara paralel olarak silinebileceğini açıkla- dığı belirtti. Levy'nin "Camp David Bans BİR IN'SANLIK DRAMI — Knveyt'ten ve Irak'tan gelen yiizbinlerce mülteci, kamplarda bir yudum sn için müthiş bir savaş veriyorlar. (Fotograf: Independent)' KUVEYT Elçiliklerebaskı artıyorIrak askerleri, Yugoslavya'nın Kuveyt Büyükelçisi'ni sınırdışı ederek elçiliği kuşatma altına aldılar. Amerikalı kadın ve çocuk rehinelerin ilk grubu Bağdat'tan ayrıldı. KÖRFEZ KRÎZÎ / LÎDERLER Dış Haberier Servisi — Irak yönetimi, bir süre önce kapatılmasını emrettiği Kuveyt- teki yabancı elçüiklerin üstlerindeki baskı- yı arttınyor. Geçen hafta Demokratik Al- manya büyükelçisini gözaltına alarak zor- la Bağdat'a götüren Irak askerleri, Yugos- lav büyükelçiliğini de kuşatarak, büyükel- çiyi, Kuveyt'i terk etmeye zorladıiar. Bu ara- da, 166 kişilik bir Amerikalı rehine grubu, dun Irak'tan ayrıldı. Belgrad radyosundan alınan bilgiye gö- re Yugoslavya Büyiikelçisi, silahlı muhafjz- lar eşliğinde önce Bağdat'a, daha sonra da Amman'a götürüldu. Yugoslavya Dışişle- ri Bakanlığı Sözcüsü, büyukelçinin Kuveyt'i çarşamba günü terk ettiğini, ancak buna rağmen büyükelçiüklerinin açık kalacağı- nı, Irak'ın Kuveyt'in işgalini tanımadıkla- nnı kaydetti. Isveç'in de Kuveyt'te bulunan büyükel- çi ve birinci sekretere Kuveyt'i mümkün ol- dufu kadar çabuk terk etmeleri emri ver- diği bildirildi. Dışişleri Bakanlığı'ndan dün yapılan açıklamada, Bakan Sten Anders- son'un, Büyükelçi Ingolf Kiesow ile Birin- ci Sekreter Lars Goeran Paulsson'a Ku- veyt'teki güvenlik şartlarının kötu olması ve diplomatların hayati tehlike içinde bu- lunmaJanndan dolayı bu emri verdiği be- lirtildi. Açıklamada, aynca Irak askerleri tarafından önceki gün tutukJanan iki gö- revlinin serbest bırakılması ve bu kişilerin ülkeyi terk etmelerine izin verilmesi de is- tendi. Amerikalı rehineler Kuveyt'te oturan ve tahliyeleri için Irak'a getirilen Amerikalı kadın ve çocuk rehine- lerin 166 kişilik ilk grubunun Bağdat'tan ay- nldığı bildirildi. Bağdat'taki Amerikan büyükelçiliği tara- fından kiralanan bir Irak uçağı ile ayrılan rehinelerin, Amman'a gittiği bildiriliyor. Kuveyt'tenaynlarak Ürdün'e giden 250 İngiliz kadın ve çocuk, İngilLz British Air- ways Hava Yollan'na ait Boeing 747 tipi bir yolcu uçağı ile dün ülkelerine döndüler. Rehineleri tasıyan uçak dün sabah Lond- ra'nın Gatnick Havaalanı'na indi. 250 re- hine, geçen salı Kuveyt'ten otobüslerle alı- narak Bağdat'a getirilmişlerdi. Rehineler dün de Irak Hava Yollan'na ait iki uçak ile Amman'a gelmişlerdi. Bu arada Kuveyt'ten kaçan 724 Hintli rnülteci, üç gunlük bir gemi yolculuğundan sonra Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dubai kentine vardı. 724 Hintli, Hindistan Hava- yollan'na ait uçaklarla Hindistan'a gitti. Irak ve Kuveyt'ten kaçan 100.000'den fazla Asyalı mülteciyi topraklannda barm- dıran Ürdün'e ekonomik yardımda bulu- nulması için Birleşmiş Milletİer Güvenlik Konseyi'nde karar alınmasırun yakm oldu- ğu bildiriliyor. Güvenlik Konseyi'nin bün- yesinde oluştumlan Ambargo Komitesi, ön- ceki gdn yaptığı toplantıda Ürdün'ün du- rumunu ele alarak Ürdün'e yardırn için me- kanizmalar geliştirilmesinia üzerinde dur- du. Ambargo Komitesi'nin başkanı, Fin- landiya Büyükelçisi Marjatta Rasi, önceki gün yaptığj açıklamada, Ürdün'ün yardım talebinin üzerine toplanan komıtenin, yar- dım konusunda karar almak üzere olduğu- nu söyledi. Komite, Ürdün'e yapılacak olan ekonomik yardımın şeklini ve miktannı ge- lecek hafta içinde belirleyecek. Japonya, Irak'ın Kuveyt'i işgalinden son- ra Körfez'de bekleyen Asyalıların tahliye- si için 12 milyon dolarlık yeni bir yardîın yapacağını açıkladı. Tokyo, geçen hafta Irak'tan gelerek Ür- dün'de bekleyen yabancıların tahliyesi için 10 milyar dolar vermeyi kararlaştırmıştı. Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Eduard Şevardnadze, Sovyetler Birliği ile Irak yö- nefimi arasında, rehinelerin bırakılması için gizli görüşmeler yapıldığım açıkladı. Şe- vardnadze Tokyo'da dün düzenlediği ba- sın toplanUsında, Irak'ta bulunan yaklaşık 8.000 Sovyet vatandaşımn serbest bırakıl- ması için Irak Dışişleri Bakanı Tank Aziz ile temaslarda bulunduğunu söyledi. Anlaşması imzalanmasıyla Mısır'a yapıla- cak yardım İsrail'e yapılacak yardıma bag- b dunıma gelmişlir" dediği kaydedildi. Her yıl ABD'nin tüm diğer muttefiklerinden da- ha fazla olarak 3 milyar dolar ekonomik ve askeri yardım alan tsrail'in 4.5 milyar do- larlık askeri borcunun silıneceği açıklandı. Iki gunlük görüşmeler için Cidde*de bir araya gelen Kuveyt, S. Arabistan, Bahreyn, Ununan, Kalar ve BAE'nin üye olduğu Kör- fez Işbirliği Konferansı'nda bölgedeki kri- zin çözümü için tum Arap ülkeleri Arap çı- karlannı korumaya çağnldı. AA'mn haberine göre Arap Birhği'nin 10 eylülde Kahire'de olağanustu olarak bir kez daha bir araya gelmesi için çoğunluk sağ- landı. Amman'da Irak Dışîşleri Bakanı Tank Aziz ile yaptığı görüşmeden sonuç alama- yan BM Genel Sekreteri Perez de Cnel- lar,"Olumlu gelişmeler olacagı konusunda garanti verildiği takdirde" Iraklı yetkililer- le bir araya gelebileceğini kaydetti. öte yandan SSCB Dışişleri Bakanı Edu- ard Şevardnadze, Korfez krizine banşçı çö- züm arama çabaları çerçevesinde gerekir- se Irak'a gitmeye hazır olduğunu açıkladı. Sovyet resmi ajansı TASS'ın verdiği habe- re göre Şevardnadze, Ortadoğu konusun- da düzenlenecek bir uluslararası konferan-- sın, Irak'ın 2 ağustosta Kuveyi'i isgali ile yükselen gerilimi azaltabileceğini ve askeri çatışmayı engelleyebileceğini belirterek "Gerekirse Irak'a gilmeye hazınm. Ayn- ca tsrail ile bakanlar düzeyinde bir çalış- manın gerekliliginin ortaya çıkması da mümkün" dedi. BM Cuellar, Irak'ın 'ihtiyacını' belirleyecek ŞEBNEM ATİYAS NEW YORK — Birleşmiş Milietler Gü- venlik Konseyi'nin oluşturduğu Ambargo Komitesi, Irak'ın "insani ihnyaçlannın" Ge- nel Sekreter Perez de Cuellar tarafından saptanmasını kararlaştırdı. Önceki gün geç saatlere değin süren Ambargo Komitesi top- lantısında alınan karara göre Cueliar'ın gö- revlendireceği BM birimleri Kuveyt ve Irak 1 ın "acil insani ihtiyaçlannın" neler olduğu- nu belirleyecek. ABD'li BM diplomatlan- na göre bu saptama yapılıncaya dek hiçbir ülkenin Irak'a "yiyecek ve ilaç" ticaretine izin vermesi beklenmiyor. -c ABD'li bir BM diplomatı, "Irak'n ger- çekten insani ihtiyacı olup olmadığı BM la- rafından saptanmadan hiçbir ulkenin am- bargoyu gevşetmesini beklemiyonız. Orta- da çelisen raporlar var. Irak, çocuklann süt bulamadıgını, ölümler olduğunu öne sürii- yor. Ancak başka haberlere göre Irak'ta uzun süre ihtiyacı karşılayabilecek yiyecek ve Uaç sloku bulunuyor. Öncelikle bnnuo belirlenmesi gerek. Ancak bu bUgi saptan- dıklan sonra Güvenlik Konseyi 661 sayılı ekonomik ambargo karanndaki ilaç ve yi- yecek şeklinde ifade edilen insani ihtiyaç- lann belirlenmesi gerekecek" sdzleriyle ABD'nin ekonomik ambargoya yaklasımı- Di dile getirdi. BM'de yapılan görüşmelerde, Batılı grup, yiyecek ve ilaç ticaretine izin verilerek eko- nomik ambargonun "gevşetilraesi" izleni- minin doğmasından endişelendiğini dile ge- tirdi. Bu nedenie Ambargo Komitesi 661 sa- yılı Güvenlik Konseyi karanrun uygulana- bilmesi için "yiyecek ve Uaç" çerçevesinde ticaret maddelerinin tam olarak belirlenmesi üzerinde anlaşo. Genel Sekreter'in görevlen- direceği BM temsilcileri, Irak ve Kuveyt'te "gerçekten" böyle bir ihtiyaç olup olmadı- ğııu saptayacaklar. Genel Sekreter, gelen bil- gileri Ambargo Komitesi'ne iletecek. Am- bargo Komitesi bu bilgiler ışığında 661 sa- yılı Güvenlik Konseyi karanrun açıklığa ka- vuşturulması doğrultusunda yeni bir karar tasarısı hazırlayacak. Dalan: Hükümete verilen yetki son derece yanlıştırDemokrat Merkez Parti Genel Başkanı Bedrettin Dalan, Körfez krizinin, Türkiye'de siyaset boşluğunun yanı sıra yönetim boşluğunu da ortaya çıkardığını belirtti. Dalan, uygulanan ambargonun Saddam Hüseyin'i değil, Irak halkını aç bırakacağını, bu nedenie Irak'ın Türkiye'nin komşusu olduğunun unutulmaması gerektiğini söyledi. BEDRETTİN DALAN DMP Genel Başkanı 2 Ağustos 1990 tarihinde Irak'ın Kuveyt'i işgali, arkasından ilhak etmesi ile başlayan uluslararası kriz, ABD'nin Suudi Arabistan ve Körfez'e yaptığı çok büyük boyuılardaki as- keri yığmakla savaş tehlikesine de dönüşerek giderek büyümektedir. Türkiye'nin Irak'a komşu olan yegane NATO uyesi olması, Tür- kiye'nin stratejik önemini Batı'nın yeniden gündemine sokmuştur. Basta ABD olmak üze- re tngiltere ve birçok Batılı ülke hükumetle- ri, son krizde Türkiye'nin aldıği aktif rolü öv- mekte ve ülkemizin Körfez'deki ABD güçle- rine daha aktif katkıda bulunmasını talep et- rnektedirler. Üzülerek gördüğümüz kadan ile Türkiye'- nin tarihi, külturel, ekonomik ve coğrafi du- rumu yeterince dikkate alınmadan nereden kaynaklandığı artık herkesin maiumu olan "atak, cesur ve gözde Türldye" sloganları ile Türk kamuoyu Türkiye'nin Batı adına Kör- fez'de jandarmalıgına hazırlanmaktadır. öncelikle vurgulamak gerekir ki Türkiye bu ana kadar sürekli kaynayan Ortadoğu kaza- nırun girdabından ilkelerini ve çerçevesini Ata- türk'ün çizdiği "Vurtta sulh, diıanda sulb" ilkesi sayesinde uzak durabilrruştir. Lozan Ant- laşması ile tamamlanan 1. Dünya Savası sü- recinde, Türkiye'nin güney sınırları haritası petrol bölgeleri Türkiye hudutları dışında bı- rakılarak çizilmiştir. MilJetler Cemiyeti'nde hakkını alamamasına rağmen Türkiye, Musul petrolleri uzerindeki haklarını bir daha gün- deme getirmemiş, Irak ve diğer Ortadoğu böl- gesı ülkeleri ile dostane ancak mesafeü ve tenı- kinli diplomatik iiişkiler geliştirmiştir. Orta- doğu bölgesine politik yaklaşımda ne Dışişle- ri Teşkılatı ne de Türk halkı kemikleri hâlâ Ye- rnen çöllerinde duran Türk askerlerinin hatı- rasım aklından çıkarmamıştır. Ancak Irak'm Kuveyt'i işgalinin ilk hafta- sında aktif fakat gerçekçi ve rasyonel tepki gösteren Türk hukümeti ve özellikle Cumhur- başkanı'nm; Türkiye'yi ölçiilü bir üçüncu ül- ke olmaktan, giderek krize taraf bir ülke ko- numuna sokmalan bızi endişelendirmektedir. Sayın Cumhurbaskanı'nın yonetunınde oluş- turulan bir kriz ekibi, sırasında Başbakanı ve Yumurtalık boru hattının aniden kapaulması örneğinde olduğu gibi Dışiskri Bakanlığı'nı da dışlayan bir yönetim tara benimsemektedir. Bu izlenen politikalar ve basına verilen demeç- ler, Dışişleri'nin 60 yıldır izlediği ölçülü, ta- rafsız ve mesafeli politikayı bir yana bıraka- rak Ortadoğu bölgesinde bugun kamuoyunun yeterince aydınlatılmadığı birtakım ulusal çı- kar söylcntileri için açıkça ihtüafı taraflardan birinin desteklendiği, aktif ve Türkiye'yi ihti- lafta taraf yapıcı bir hedef seçildiği görülmek- tedir. Olabilecek bir savasta Turkiye'deki üs- lerden ABD bombardıman ucaklannın yarar- landınlmasından Körfez bölgesine Türk askeri gönderilmesine kadar çesitli isteklerin açıkça seslendirildiği bu politikalar, Dışişleri Bakan- lığı, muhalefet partilerı ve hukümet üyeleri- nin de kısmen karşı çıkmasına rağmen Sayın Cumhurbaskanı'nca açıkça dile getiriünistir. Bu kadar hayati konuda bırakınız Turk ka- moyunun aydınlatılmasını, Meclıs'e ve halka karşı yasal sorumluluğu olmayan Cumhurbas- kanı icradan bizzat sorumtu olan Başbakan'- ın istemediği açık oJan savas hali yetkisini Mec- lis'ten alınması için Sayın Başbakan "Madem Cumhurbaşkanımız öyle istiyor, herhalde bir biidıği vardır" diyebilmektedir. Bu durum, Cumhurbaskanı'nın hükümeıe ait yetkileri so- rumluluğuna katlanmadan açıkça ve fulen gasp etmek istediğinjn kanıtıdır. Meclis'teki muhalefet partileri de hiçbir cid- di karşı politika ve alternatif çözüm önereme- dikleri ve sadece Sayın Özal'ın politik hamle- lerine reaksiyon göstermekle yetindikleri için fıilen uygulamaya geçilen başkanlık sistemi- ne zemin hazırlamışlardır. Tutarsız ve inan- dıncı olmayan tutumları nedeni ile ne kadar itiraz ederlerse etsinler, hukümetin ve Sayın özal'ın uygulamalarına yarduncı ve zemin ha- zırlayıcı konumdadırlar. Bizim, Körfez krizine ilişkin görüşlerimiz ve uyanlarımız kısaca şöyledir: Irak'ın Kuveyt'i işgal ve ılhakı, devletler hu- kuku ve dünya banşının açık bir ihlaüdir. Kar- şı çıkılması ve Birleşmiş Milietler kararları doğ- rultusunda ambargo ve abluka gibi tedbirlere başvurulması da doğru kararlardır. Irak, tarihi hakhlık gerekçesine rağmen bu eylemi ile ABD'nin Suudi Arabistan ve Kör- fez'e yaptığı yığınağa zemin hazırlamıştır ve çıkabilecek savaşın sonuçlanndan da sorum- ludur. Ancak, devletimizin uyguladığı ve hepsi de tutarh olanfiilieylem ve önlemlerin niteliğini çok aşan; her gün savaşın kaç saat sonra baş- layabileceği ve Saddam'ın neden gıimesı ge- rektiğini sansasyonel biçimde açıklayan resmi beyanatlar, gereksiz yere Irak yönetimi ve hat- ta halkının tepkisini ve düşmanlığını toplayı- a niteliktedir. Türkiye'nin uyguladığı ambargo neticesinde aç kalacak olan Saddam Hüseyin değil Irak halkı olacaktır. Saddam Huseyin'- in Kuveyt'i işgali ve sertliği Irak'ta halk tara- fından desteklenmese bile, kendilerini aç bı- rakan ambargoyu uygulamasının yanında Mu- sul konusu dahil Irak'ın toprak bütünluğünü ve güvenliğine yönelik çeşitli senaryolan geli- şi güzel demeçlerle açıklayan bir komşu ülke- ye sempati ile bakmaları beklenemez. Uygu- lanan tedbirler ne olursa olsun, resmi demeç- ler ciddi olmalı ve Irak'ın Turkiye'nin kom- şusu olduğu unutulmamalıdır. Coğrafi yakın- lığm yanında Dicle ve Fırat nehirleri, petrol hatları ve etnik gruplar nedeni ile her iki ülke arasında sürekli ilişki ve alışveriş vardır. ABD'nin bir olası savaşta Irak'ı kısa süre etkisiz hale getireceği ve yeneceği açıktır. An- cak yenilse bile Irak'ın bölünmesini ve orta- dan kaldınlması sonucunu doğurucu tarihi ve sosyal dinamikler yoktur. Böyle bir plan uy- gulanmaya kalkışılsa bile Ortadoğu da çok bü- yük politik ve sosyal çalkantılara yol açacak- tır. Irak yenilse dahi tüm petrol bölgelerini Türkiye dışında tutmak için azami özen gös- teren Batı'nın bugun tepsi içinde Musul ve Ker- kük'ü Turkiye'ye hediye edeceğini ummak ha- yalperestlik olur. Ayrıca Musul ve Kerkuk'un Turkiye'ye il- hakı gerçekleşirse, bu bölgelerde yaşayan mil- yonlarca Irak vatandaşımn da Türkiye nufu- suna eklenmesi etnik huzursuzlukların büyu- mesine neden olacaktır. Irak'ı tutsun tuıma- sın, böyle bir ilhak karşısmda tüm Ortadoğu'- da Türkiye aleyhine galeyana gelecek Arap milliyetçiliği, lsrail'i Arapların birinci hedefî olmaktan çıkanp onun yerine Türkiye'yi otur- tacak bir sonuç yaratacaktır. Dünya petrolsüz de kalkınan ülkelerle do- ludur. Türkiye bilgi birikimi ve sosyal dına- mikleriyle kendisinden çok daha varlıklı pet- rol şeyhliklerinden daha hızJı kalkınmaya adaydır. Bedeli kan ve huzursuzlukla ödene- cek petrol Turkiye'ye hayırlı olmayacaktır. Bu nedenie Irak'ın Kuveyt'i işgalini ve düştuğu kötu durumu fırsat bilerek Turkiye'ye saldı- rabileceği iddiaları ile savaş yetkisi taJeplen ve Musul konusunun gündeme getirilmesi an ni- yetli ve gerçekçi olmayan bir politikadır. İçinde bulunduğu kritik coğrafyada Türki- ye ile barış ve dostane ilişki Saddam'lı ya da Saddam'sız Irak'ın menfaatlerine uygundur. Hal böyle iken sürekli Irak'm Türkiye'ye saldırabileceğinden bahsederek kamuoyunu tahrik etmek hangi amaca hizmet etmektedir, bu belli degildir. Körfez'de ABD'nin konumu farklıdır. ABD'nin Suudi Arabistan ve Körfez'deki su- ni olarak harita üzerinde yaratılmış petrol şeyhliklerine koruma garantisi vardır. Bu ga- rantinin gereklerini yerine getirmek ve petrol fiyatlarmı kontrol altında tutabilmek, ABD'- nin temel amacıdır. Bu nedenie ABD, Birleşmiş Milietler kara- rı öncesinde ve daha sonrasında kararlann içe- riğini zorlayan bir biçimde Körfez'e askeri yı- ğınağa başlamıştır. Birleşmiş Milietler karan, NATO ve ikılı resmi anlaşmalar çerçevesinde Türkiye'nin ABD ile ortak politika izlenmesi ve Turkiye'deki üslerinden uçakla sevkıyat ya- pılmasina izin verilmesi doğaldır. Ancak doğal ve geleneksel Türk dış politi- kasına uygun olmayan, NATO dışı bölgede Birleşmiş Milietler gücu olamayan bir güce as- ker verilmesi, Turkiye'deki uslerin, Irak'a kar- şı bir ABD barekâtından askeri vurucu amaç- larla kullandınlmasıdır. Böyle bir tutum Irak'ı ve onunla beraber sayılabiiecek Ortadoğu güç- lerini en sert biçimde Türkiye'nin karşısına alı- cı sonuç yaratacak. Türkiye'yi son derece ciddi bir risk altına sokucu böyle bir politikadan özenle kaçınıl- ması gerekir. Suudi Arabistan'ın da Kuveyt'- in de tum dövızleri ABD, Ingıltere ve Isviçre bankalarında durmaktadır. Turkiye'ye ise şe- bıt hacılanmız için biie bir iira tazminat öden- memiştir. Bu nedenie, prensıp olarak Körfez'de ABD ile uyumlu daha aktıt bir politikaya karşı ol- madığımızı belinıyoruz. Ancak yukarıda, olu- şabilecck rısklerin bir kısmını belirttiğimiz bu politikalann olası neticelerinin hükümet dü- zeyinde, Meclis'te ve kamuoyunda ciddi biçim- de tartışılmasıru talep ediyoruz. Bu vesile ile Saddam Hüseyin'in henüz ik- tidarda olduğunu, Şeyh El Sabah'ça kabul edi- lebilecek bir kısım taviz karşılığında Kuveyt'- ten cekildiği takdirde ABD'nin askeri harekâ- tının mesru zeminini ortadan kaldıracağını ha- tırlatmakta yarar görüyoruz. Iktidarda kalma- yı ba$arabilen bir Saddam Hüse\in'in, kriz ya- tıştıktan sonra her gün kendisinin gjdici olduğu yolunda demeç veren Sn. Özal'ın yönetimin- deki bir Türkiye'ye karşı ne gibi olumsuz pro- jeler geliştirebileceğini kamuoyunun takdiri- ne bırakıyonız. Körfez bunalımı bütun dünyaya bazı ger- çekleri hatırlatması bakımından yararlı olmus- tur. Öncelikle Türkiye'nin yumuşama sürecin- den sonra öneminin azalmadığı onaya çıknuş- ür. Ikinci olarak Batılı ülkeler istedikleri kadar dostlan olsun, demokratik güçler yerine şahısa dayalı çağdışı idareleri destekierlerse, bunun ileride ne gibi sonuçlar doğuracağı onceden kestirilemez. Ortadoğu'da istikran koruma- nın en temel çözümü ise çağdaş, demokratik ve laik devletler ile kurumlann serpümesine yarduncı olmaktır. ABD veya Türkiye'nin as- ker gücü ile çağdışı petrol şeyhliklerine sağla- yacağı destek onlan uzun vadede kurıarama- yacaktır. Uçüncü olarak, kimyasal silahlann da nük- leer silahlar kadar önemli olduğu olgusu açı- ğa çıkmıştır. Bu nedenie bu silahlann yapıl- ması ve kullanımının azami titizükle yasaklan- ması ve denetlenmesi gerekir. Türkiye açısından ise bu kriz siyaset boşlu- ğunun yanında. yönetim boşluğu olduğunu açıkça ortaya çıkarmıştır. özetle Demokratik Merkez Parti olarak anayasaya aykın böyle bir yetkinin bu hükü- mete verilmesinin son derece yanlış olduğunu kamuoyunun bilgilerine sunarız.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle