Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DIŞ HABERLER 8 EYLÜL 19%
KÖRFEZ KRİZt...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... RÖI
SUUDİ ARABİSTAN
Riyadmasrafları üstleniyorS. Arabistan, ülkesinde üstlenen Amerikan askerlerinin tüm
masraflarını karşılayacağmı açıkladı. ABD Hazine Bakanı,
Güney Kore'nin de masraflara katkıda bulunması şeklindeki
isteğini Seul yönetimine bildirdi
Dış Haberler Servisi — ABD Dışişleri Ba-
kanı James Baker'ın önceki gün başiattığı
Irak'a karşı muhalefetin sertleştirümesi ile
ilgili diplomasi turunun ilk durağı Suudi
Arabistan'da, Riyad'ın bölgedeki ABD bir-
liklerinin masrafLannı karşılayacağı açıklan-
dı. ABD'nin krizin "sorumluluğun
paylaşılması" yolundaki isteğine ilk olum-
lu yanıtın boylece S. Arabistan'dan gelmiş
olduğu belirtiliyor. Iki gunlük toplantıları
önceki gün başlayan Körfez Işbirliği Kon-
feransı'nda Arap çıkarlarının korunması
dipL
DIŞ BASIN
laRepubMka
Diktatör
omasi
frenine
basıyor
Saddam, Bush-Gorbaçov
zirvesi haberiyle zamanın
artık aleyhine işlediğini
anladı.
Saddam Hüseyio tnr yandan Araplara ci-
hat çağrısı yaparken, bir yandan da Dışiş-
leri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı'nı
Irak'ın geleneksel müttefikleri Moskova ve
Pekin'e gönderiyor. Böylece Iraklı lider ay-
m ayakla, iki pedaia basmış oluyor. Yani
hem dünya televiz>'onlannın büyüttüğü de-
magojisini yapıyor, hem de diplomatjk raü-
zakere frenine basıyor.
Bağdatlı diktatör anlaşılan şımdiye dek
zamanın kendi hesabına çalıştığını umuyor-
du. Körfez'deki askerı ve diplomatik çık-
mazın, kendisine Arap kitlelerini ayaklan-
dırmak fırsatını verebileceğini düşünüyor-
du. Böylece 1918'deOsmanlı împaratorlu-
ğu'nun düşuşünden sonra suni olarak çizi-
len smırlar yeniden çizjlecek, Arapların
uzun süredir düşlediğı Arap birliği gerçek-
leşecek, yeni bir Selahattin'le yönetilen
Araplar Batıya kafa tutacaklardı.
Ne ki cumartesi günü bir yıldınm gibi dü-
şen Bush-Gorbaçov zirvesi haberi karşısın-
da Saddam artık zamanın kendi lehine de-
gil, bilakis aleyhine çalıştığını anladı. İki sü-
pergücün buluşması, en ıyi olasılıkla siya-
si yalnızlığıru büsbütün buruklaştıracaktı.
En kötü ihtimalle ise orta vadede Ameri-
kan askeri opsiyonunun Sovyetler Birliği ta-
rafından zımnen kabul edilmesi demekti.
Bu durumda Irak lideri müzakere yolunu
denemeye kaikıştı. Moskova'ya Tank
Aziz'i gönderme inisiyatifi Irak'tan geldi.
Bu inisiyatif de, paradoksal olarak, Sov-
yetler Birliği'nin ağırlığım arttırdı ve Hel-
sinkj masasında Gorbaçov'a baska türlü sa-
hip olamayacağı yeni bir koz verdi. Şevar-
nadze'nın Ortadoğu üzerinde uluslararası
bir konferans önerisi Gorbaçov'un zirve-
ye elinde oynayacak bir kartla gitmesi için
yapılmıştı. Fakat bu zayıf bir karttı. Çfln-
kü Israil Körfez sorunu ile Filistin sorunu
arasında bir bağlantı kurulmasını istemi-
yordu. ABD'nin de lsrail'i karşısına alması
duşünülemezdi. Oysa Irak'ın bu son ham-
lesınden sonra Sovyetler Birliği Bush ve
Saddam arasında olası bir uzlaşma kanalı
haline gelmiştir. Bu rol Sovyetler için çok
daha geçerli bir karttır.
Gorbaçov'un artan müzakere gücünden
dünya ancak memnun olmalıdır. Sovyet-
ler'in aracıhğı, askeri çatışma gölgesinden
kurtulamayan Körfez düğumüne bir yol
açacak tek umut ışığıdır.
6 Eylül 1990
için tüm Arap ülkelerine çağrıda bulunul-
du. Irak'ın Kuveyt'i işgal ettiği 2 ağustos ta-
rihinden beri ilk kez gündeme gelen
Washington-Te) Aviv ust düzey göriişmele-
rinde Mısır için alınan karara paralel ola-
rak İsrail'in de dış borçlarırun silinebilece-
ği açıklandı. Ürdün Kralı Hüseyin, Bağdat-
taki temaslarını tamamlayıp ülkesine döner-
ken BM Genel Sekreteri Perez de Cuellar,
"Olumlu geiişmeler olacagı yolunda garanti
verilmesi dunınnında" Irak yetkilileri ile
tekrar görüşmeye hazır olduğunu bildirdi.
Bağdat'tan gelen talep üzerine Irak Başba-
kan Birinci Yardımcısı Taha Vasin Raraa-
zan'ı kabul eden Pekin'in Kuveyt krizinin
Arap ülkeleri arasında siyasi yoldan çözül-
mesini umduğu kaydedildi. Yarın SSCB
Devlet Başkam Mihail Gorbaçov ile ABD
Başkanı George Bush'a ev sahipliği yapa-
cak olan Finlandiya'nın tarafsızlık politıka-
sında aktif tutum alma yönünde ortaya çı-
kan değisikliğe de dikkat çekiliyor.
Suudi Arabistan yetkilılerinin ülkelerine
resmi ziyarette bulunan ABD Dışişleri Ba-
kanı James Baker'a bölgede bulunan Ame-
rikan askeri birliklerinin masraflarını kar-
şılama sözü verdiği bildirildi. Dün yapılan
açıklamada, Reuter'ın haberine göre S. Ara-
bistan, ülkesinde bulunan ABD askerleri-
nin yakıt, su ve ulaşım masraflarının turaü-
nü karşılayacaL.
Baker, dün Kuveyt Emiri Şeyh Cabir H
Ahmet EJ Sabah ile de göriistü. Kuveyt Emi-
ri El Sabah, hükümetinin "ülkesinin eski
haline dönmesi için" S.Arabistan'da yapı-
lan askeri yığınağın maüyetinin karşılanma-
sına katılacağım söyledi. Emir, "Gerekli
olan ne ise vereceğiz" dedi. Birleşik Arap
Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Şeyh Za-
yid Bin Sultan El Nahayan'ın, Körfez'deki
son gelişmeleri görüşmek üzere ABD Dışiş-
leri Bakanı ile bir araya geldıği bildirildi.
Riyad'dan aynldıktan sonra Kahire'ye
giden ABD Dışişleri Bakanı James Baker,
Suudi Arabistan'm Amerikan birliklerinin
Körfez'deki yığınağımn raasraflannın kar-
şılanmasına yardım edeceğine söz verme-
sinden sonra yaptığı bir açıklamada, Irak'ın
Kuve.t'i işgali üzerine hiçbir ödün verme-
yeceklerini belirtti. Baker, "ABD Irak'ı Ku-
veyt'ten çekilmeye zorlayacak ve El Sabah
yöneıiminin tekrar iktidara getirilmesini
sağiayacak hiçbir fırsatı tepmeyecektir" de-
di.
Bu arada ABD Hazine Bakanı Nicbolas
Brady'nin de Güney Kore Devlet Başkanı
Roh Tae Woo ile görüştüğü bildirildi. Brady,
görilşmeden sonra yaptığı açıklamada,
ABD'nin, Körfez'e gönderdiği askerlerinin
masraflannın karşılanmasında Güney Ko-
re'nin de katkıda bulunmasını istediğini be-
lirtti.
tsrail Dışişleri Bakanı David Levy'nin ül-
kesinin dış borçlarırun Mısır için alınan ka-
rara paralel olarak silinebileceğini açıkla-
dığı belirtti. Levy'nin "Camp David Bans
BİR IN'SANLIK DRAMI — Knveyt'ten ve Irak'tan gelen yiizbinlerce mülteci, kamplarda bir yudum sn için müthiş bir savaş veriyorlar. (Fotograf: Independent)'
KUVEYT
Elçiliklerebaskı artıyorIrak askerleri, Yugoslavya'nın Kuveyt Büyükelçisi'ni
sınırdışı ederek elçiliği kuşatma altına aldılar. Amerikalı
kadın ve çocuk rehinelerin ilk grubu Bağdat'tan ayrıldı.
KÖRFEZ KRÎZÎ / LÎDERLER
Dış Haberier Servisi — Irak yönetimi, bir
süre önce kapatılmasını emrettiği Kuveyt-
teki yabancı elçüiklerin üstlerindeki baskı-
yı arttınyor. Geçen hafta Demokratik Al-
manya büyükelçisini gözaltına alarak zor-
la Bağdat'a götüren Irak askerleri, Yugos-
lav büyükelçiliğini de kuşatarak, büyükel-
çiyi, Kuveyt'i terk etmeye zorladıiar. Bu ara-
da, 166 kişilik bir Amerikalı rehine grubu,
dun Irak'tan ayrıldı.
Belgrad radyosundan alınan bilgiye gö-
re Yugoslavya Büyiikelçisi, silahlı muhafjz-
lar eşliğinde önce Bağdat'a, daha sonra da
Amman'a götürüldu. Yugoslavya Dışişle-
ri Bakanlığı Sözcüsü, büyukelçinin Kuveyt'i
çarşamba günü terk ettiğini, ancak buna
rağmen büyükelçiüklerinin açık kalacağı-
nı, Irak'ın Kuveyt'in işgalini tanımadıkla-
nnı kaydetti.
Isveç'in de Kuveyt'te bulunan büyükel-
çi ve birinci sekretere Kuveyt'i mümkün ol-
dufu kadar çabuk terk etmeleri emri ver-
diği bildirildi. Dışişleri Bakanlığı'ndan dün
yapılan açıklamada, Bakan Sten Anders-
son'un, Büyükelçi Ingolf Kiesow ile Birin-
ci Sekreter Lars Goeran Paulsson'a Ku-
veyt'teki güvenlik şartlarının kötu olması
ve diplomatların hayati tehlike içinde bu-
lunmaJanndan dolayı bu emri verdiği be-
lirtildi. Açıklamada, aynca Irak askerleri
tarafından önceki gün tutukJanan iki gö-
revlinin serbest bırakılması ve bu kişilerin
ülkeyi terk etmelerine izin verilmesi de is-
tendi.
Amerikalı rehineler
Kuveyt'te oturan ve tahliyeleri için Irak'a
getirilen Amerikalı kadın ve çocuk rehine-
lerin 166 kişilik ilk grubunun Bağdat'tan ay-
nldığı bildirildi.
Bağdat'taki Amerikan büyükelçiliği tara-
fından kiralanan bir Irak uçağı ile ayrılan
rehinelerin, Amman'a gittiği bildiriliyor.
Kuveyt'tenaynlarak Ürdün'e giden 250
İngiliz kadın ve çocuk, İngilLz British Air-
ways Hava Yollan'na ait Boeing 747 tipi
bir yolcu uçağı ile dün ülkelerine döndüler.
Rehineleri tasıyan uçak dün sabah Lond-
ra'nın Gatnick Havaalanı'na indi. 250 re-
hine, geçen salı Kuveyt'ten otobüslerle alı-
narak Bağdat'a getirilmişlerdi. Rehineler
dün de Irak Hava Yollan'na ait iki uçak
ile Amman'a gelmişlerdi.
Bu arada Kuveyt'ten kaçan 724 Hintli
rnülteci, üç gunlük bir gemi yolculuğundan
sonra Birleşik Arap Emirlikleri'nin Dubai
kentine vardı. 724 Hintli, Hindistan Hava-
yollan'na ait uçaklarla Hindistan'a gitti.
Irak ve Kuveyt'ten kaçan 100.000'den
fazla Asyalı mülteciyi topraklannda barm-
dıran Ürdün'e ekonomik yardımda bulu-
nulması için Birleşmiş Milletİer Güvenlik
Konseyi'nde karar alınmasırun yakm oldu-
ğu bildiriliyor. Güvenlik Konseyi'nin bün-
yesinde oluştumlan Ambargo Komitesi, ön-
ceki gdn yaptığı toplantıda Ürdün'ün du-
rumunu ele alarak Ürdün'e yardırn için me-
kanizmalar geliştirilmesinia üzerinde dur-
du. Ambargo Komitesi'nin başkanı, Fin-
landiya Büyükelçisi Marjatta Rasi, önceki
gün yaptığj açıklamada, Ürdün'ün yardım
talebinin üzerine toplanan komıtenin, yar-
dım konusunda karar almak üzere olduğu-
nu söyledi. Komite, Ürdün'e yapılacak olan
ekonomik yardımın şeklini ve miktannı ge-
lecek hafta içinde belirleyecek.
Japonya, Irak'ın Kuveyt'i işgalinden son-
ra Körfez'de bekleyen Asyalıların tahliye-
si için 12 milyon dolarlık yeni bir yardîın
yapacağını açıkladı.
Tokyo, geçen hafta Irak'tan gelerek Ür-
dün'de bekleyen yabancıların tahliyesi için
10 milyar dolar vermeyi kararlaştırmıştı.
Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Eduard
Şevardnadze, Sovyetler Birliği ile Irak yö-
nefimi arasında, rehinelerin bırakılması için
gizli görüşmeler yapıldığım açıkladı. Şe-
vardnadze Tokyo'da dün düzenlediği ba-
sın toplanUsında, Irak'ta bulunan yaklaşık
8.000 Sovyet vatandaşımn serbest bırakıl-
ması için Irak Dışişleri Bakanı Tank Aziz
ile temaslarda bulunduğunu söyledi.
Anlaşması imzalanmasıyla Mısır'a yapıla-
cak yardım İsrail'e yapılacak yardıma bag-
b dunıma gelmişlir" dediği kaydedildi. Her
yıl ABD'nin tüm diğer muttefiklerinden da-
ha fazla olarak 3 milyar dolar ekonomik ve
askeri yardım alan tsrail'in 4.5 milyar do-
larlık askeri borcunun silıneceği açıklandı.
Iki gunlük görüşmeler için Cidde*de bir
araya gelen Kuveyt, S. Arabistan, Bahreyn,
Ununan, Kalar ve BAE'nin üye olduğu Kör-
fez Işbirliği Konferansı'nda bölgedeki kri-
zin çözümü için tum Arap ülkeleri Arap çı-
karlannı korumaya çağnldı.
AA'mn haberine göre Arap Birhği'nin 10
eylülde Kahire'de olağanustu olarak bir kez
daha bir araya gelmesi için çoğunluk sağ-
landı.
Amman'da Irak Dışîşleri Bakanı Tank
Aziz ile yaptığı görüşmeden sonuç alama-
yan BM Genel Sekreteri Perez de Cnel-
lar,"Olumlu gelişmeler olacagı konusunda
garanti verildiği takdirde" Iraklı yetkililer-
le bir araya gelebileceğini kaydetti.
öte yandan SSCB Dışişleri Bakanı Edu-
ard Şevardnadze, Korfez krizine banşçı çö-
züm arama çabaları çerçevesinde gerekir-
se Irak'a gitmeye hazır olduğunu açıkladı.
Sovyet resmi ajansı TASS'ın verdiği habe-
re göre Şevardnadze, Ortadoğu konusun-
da düzenlenecek bir uluslararası konferan--
sın, Irak'ın 2 ağustosta Kuveyi'i isgali ile
yükselen gerilimi azaltabileceğini ve askeri
çatışmayı engelleyebileceğini belirterek
"Gerekirse Irak'a gilmeye hazınm. Ayn-
ca tsrail ile bakanlar düzeyinde bir çalış-
manın gerekliliginin ortaya çıkması da
mümkün" dedi.
BM
Cuellar,
Irak'ın
'ihtiyacını'
belirleyecek
ŞEBNEM ATİYAS
NEW YORK — Birleşmiş Milietler Gü-
venlik Konseyi'nin oluşturduğu Ambargo
Komitesi, Irak'ın "insani ihnyaçlannın" Ge-
nel Sekreter Perez de Cuellar tarafından
saptanmasını kararlaştırdı. Önceki gün geç
saatlere değin süren Ambargo Komitesi top-
lantısında alınan karara göre Cueliar'ın gö-
revlendireceği BM birimleri Kuveyt ve Irak
1
ın "acil insani ihtiyaçlannın" neler olduğu-
nu belirleyecek. ABD'li BM diplomatlan-
na göre bu saptama yapılıncaya dek hiçbir
ülkenin Irak'a "yiyecek ve ilaç" ticaretine
izin vermesi beklenmiyor. -c
ABD'li bir BM diplomatı, "Irak'n ger-
çekten insani ihtiyacı olup olmadığı BM la-
rafından saptanmadan hiçbir ulkenin am-
bargoyu gevşetmesini beklemiyonız. Orta-
da çelisen raporlar var. Irak, çocuklann süt
bulamadıgını, ölümler olduğunu öne sürii-
yor. Ancak başka haberlere göre Irak'ta
uzun süre ihtiyacı karşılayabilecek yiyecek
ve Uaç sloku bulunuyor. Öncelikle bnnuo
belirlenmesi gerek. Ancak bu bUgi saptan-
dıklan sonra Güvenlik Konseyi 661 sayılı
ekonomik ambargo karanndaki ilaç ve yi-
yecek şeklinde ifade edilen insani ihtiyaç-
lann belirlenmesi gerekecek" sdzleriyle
ABD'nin ekonomik ambargoya yaklasımı-
Di dile getirdi.
BM'de yapılan görüşmelerde, Batılı grup,
yiyecek ve ilaç ticaretine izin verilerek eko-
nomik ambargonun "gevşetilraesi" izleni-
minin doğmasından endişelendiğini dile ge-
tirdi. Bu nedenie Ambargo Komitesi 661 sa-
yılı Güvenlik Konseyi karanrun uygulana-
bilmesi için "yiyecek ve Uaç" çerçevesinde
ticaret maddelerinin tam olarak belirlenmesi
üzerinde anlaşo. Genel Sekreter'in görevlen-
direceği BM temsilcileri, Irak ve Kuveyt'te
"gerçekten" böyle bir ihtiyaç olup olmadı-
ğııu saptayacaklar. Genel Sekreter, gelen bil-
gileri Ambargo Komitesi'ne iletecek. Am-
bargo Komitesi bu bilgiler ışığında 661 sa-
yılı Güvenlik Konseyi karanrun açıklığa ka-
vuşturulması doğrultusunda yeni bir karar
tasarısı hazırlayacak.
Dalan: Hükümete verilen yetki son derece yanlıştırDemokrat Merkez Parti Genel Başkanı Bedrettin Dalan,
Körfez krizinin, Türkiye'de siyaset boşluğunun yanı sıra
yönetim boşluğunu da ortaya çıkardığını belirtti. Dalan,
uygulanan ambargonun Saddam Hüseyin'i değil, Irak halkını
aç bırakacağını, bu nedenie Irak'ın Türkiye'nin komşusu
olduğunun unutulmaması gerektiğini söyledi.
BEDRETTİN DALAN
DMP Genel Başkanı
2 Ağustos 1990 tarihinde Irak'ın Kuveyt'i
işgali, arkasından ilhak etmesi ile başlayan
uluslararası kriz, ABD'nin Suudi Arabistan ve
Körfez'e yaptığı çok büyük boyuılardaki as-
keri yığmakla savaş tehlikesine de dönüşerek
giderek büyümektedir. Türkiye'nin Irak'a
komşu olan yegane NATO uyesi olması, Tür-
kiye'nin stratejik önemini Batı'nın yeniden
gündemine sokmuştur. Basta ABD olmak üze-
re tngiltere ve birçok Batılı ülke hükumetle-
ri, son krizde Türkiye'nin aldıği aktif rolü öv-
mekte ve ülkemizin Körfez'deki ABD güçle-
rine daha aktif katkıda bulunmasını talep et-
rnektedirler.
Üzülerek gördüğümüz kadan ile Türkiye'-
nin tarihi, külturel, ekonomik ve coğrafi du-
rumu yeterince dikkate alınmadan nereden
kaynaklandığı artık herkesin maiumu olan
"atak, cesur ve gözde Türldye" sloganları ile
Türk kamuoyu Türkiye'nin Batı adına Kör-
fez'de jandarmalıgına hazırlanmaktadır.
öncelikle vurgulamak gerekir ki Türkiye bu
ana kadar sürekli kaynayan Ortadoğu kaza-
nırun girdabından ilkelerini ve çerçevesini Ata-
türk'ün çizdiği "Vurtta sulh, diıanda sulb"
ilkesi sayesinde uzak durabilrruştir. Lozan Ant-
laşması ile tamamlanan 1. Dünya Savası sü-
recinde, Türkiye'nin güney sınırları haritası
petrol bölgeleri Türkiye hudutları dışında bı-
rakılarak çizilmiştir. MilJetler Cemiyeti'nde
hakkını alamamasına rağmen Türkiye, Musul
petrolleri uzerindeki haklarını bir daha gün-
deme getirmemiş, Irak ve diğer Ortadoğu böl-
gesı ülkeleri ile dostane ancak mesafeü ve tenı-
kinli diplomatik iiişkiler geliştirmiştir. Orta-
doğu bölgesine politik yaklaşımda ne Dışişle-
ri Teşkılatı ne de Türk halkı kemikleri hâlâ Ye-
rnen çöllerinde duran Türk askerlerinin hatı-
rasım aklından çıkarmamıştır.
Ancak Irak'm Kuveyt'i işgalinin ilk hafta-
sında aktif fakat gerçekçi ve rasyonel tepki
gösteren Türk hukümeti ve özellikle Cumhur-
başkanı'nm; Türkiye'yi ölçiilü bir üçüncu ül-
ke olmaktan, giderek krize taraf bir ülke ko-
numuna sokmalan bızi endişelendirmektedir.
Sayın Cumhurbaskanı'nın yonetunınde oluş-
turulan bir kriz ekibi, sırasında Başbakanı ve
Yumurtalık boru hattının aniden kapaulması
örneğinde olduğu gibi Dışiskri Bakanlığı'nı da
dışlayan bir yönetim tara benimsemektedir.
Bu izlenen politikalar ve basına verilen demeç-
ler, Dışişleri'nin 60 yıldır izlediği ölçülü, ta-
rafsız ve mesafeli politikayı bir yana bıraka-
rak Ortadoğu bölgesinde bugun kamuoyunun
yeterince aydınlatılmadığı birtakım ulusal çı-
kar söylcntileri için açıkça ihtüafı taraflardan
birinin desteklendiği, aktif ve Türkiye'yi ihti-
lafta taraf yapıcı bir hedef seçildiği görülmek-
tedir. Olabilecek bir savasta Turkiye'deki üs-
lerden ABD bombardıman ucaklannın yarar-
landınlmasından Körfez bölgesine Türk askeri
gönderilmesine kadar çesitli isteklerin açıkça
seslendirildiği bu politikalar, Dışişleri Bakan-
lığı, muhalefet partilerı ve hukümet üyeleri-
nin de kısmen karşı çıkmasına rağmen Sayın
Cumhurbaskanı'nca açıkça dile getiriünistir.
Bu kadar hayati konuda bırakınız Turk ka-
moyunun aydınlatılmasını, Meclıs'e ve halka
karşı yasal sorumluluğu olmayan Cumhurbas-
kanı icradan bizzat sorumtu olan Başbakan'-
ın istemediği açık oJan savas hali yetkisini Mec-
lis'ten alınması için Sayın Başbakan "Madem
Cumhurbaşkanımız öyle istiyor, herhalde bir
biidıği vardır" diyebilmektedir. Bu durum,
Cumhurbaskanı'nın hükümeıe ait yetkileri so-
rumluluğuna katlanmadan açıkça ve fulen
gasp etmek istediğinjn kanıtıdır.
Meclis'teki muhalefet partileri de hiçbir cid-
di karşı politika ve alternatif çözüm önereme-
dikleri ve sadece Sayın Özal'ın politik hamle-
lerine reaksiyon göstermekle yetindikleri için
fıilen uygulamaya geçilen başkanlık sistemi-
ne zemin hazırlamışlardır. Tutarsız ve inan-
dıncı olmayan tutumları nedeni ile ne kadar
itiraz ederlerse etsinler, hukümetin ve Sayın
özal'ın uygulamalarına yarduncı ve zemin ha-
zırlayıcı konumdadırlar.
Bizim, Körfez krizine ilişkin görüşlerimiz ve
uyanlarımız kısaca şöyledir:
Irak'ın Kuveyt'i işgal ve ılhakı, devletler hu-
kuku ve dünya banşının açık bir ihlaüdir. Kar-
şı çıkılması ve Birleşmiş Milietler kararları doğ-
rultusunda ambargo ve abluka gibi tedbirlere
başvurulması da doğru kararlardır.
Irak, tarihi hakhlık gerekçesine rağmen bu
eylemi ile ABD'nin Suudi Arabistan ve Kör-
fez'e yaptığı yığınağa zemin hazırlamıştır ve
çıkabilecek savaşın sonuçlanndan da sorum-
ludur.
Ancak, devletimizin uyguladığı ve hepsi de
tutarh olanfiilieylem ve önlemlerin niteliğini
çok aşan; her gün savaşın kaç saat sonra baş-
layabileceği ve Saddam'ın neden gıimesı ge-
rektiğini sansasyonel biçimde açıklayan resmi
beyanatlar, gereksiz yere Irak yönetimi ve hat-
ta halkının tepkisini ve düşmanlığını toplayı-
a niteliktedir. Türkiye'nin uyguladığı ambargo
neticesinde aç kalacak olan Saddam Hüseyin
değil Irak halkı olacaktır. Saddam Huseyin'-
in Kuveyt'i işgali ve sertliği Irak'ta halk tara-
fından desteklenmese bile, kendilerini aç bı-
rakan ambargoyu uygulamasının yanında Mu-
sul konusu dahil Irak'ın toprak bütünluğünü
ve güvenliğine yönelik çeşitli senaryolan geli-
şi güzel demeçlerle açıklayan bir komşu ülke-
ye sempati ile bakmaları beklenemez. Uygu-
lanan tedbirler ne olursa olsun, resmi demeç-
ler ciddi olmalı ve Irak'ın Turkiye'nin kom-
şusu olduğu unutulmamalıdır. Coğrafi yakın-
lığm yanında Dicle ve Fırat nehirleri, petrol
hatları ve etnik gruplar nedeni ile her iki ülke
arasında sürekli ilişki ve alışveriş vardır.
ABD'nin bir olası savaşta Irak'ı kısa süre
etkisiz hale getireceği ve yeneceği açıktır. An-
cak yenilse bile Irak'ın bölünmesini ve orta-
dan kaldınlması sonucunu doğurucu tarihi ve
sosyal dinamikler yoktur. Böyle bir plan uy-
gulanmaya kalkışılsa bile Ortadoğu da çok bü-
yük politik ve sosyal çalkantılara yol açacak-
tır.
Irak yenilse dahi tüm petrol bölgelerini
Türkiye dışında tutmak için azami özen gös-
teren Batı'nın bugun tepsi içinde Musul ve Ker-
kük'ü Turkiye'ye hediye edeceğini ummak ha-
yalperestlik olur.
Ayrıca Musul ve Kerkuk'un Turkiye'ye il-
hakı gerçekleşirse, bu bölgelerde yaşayan mil-
yonlarca Irak vatandaşımn da Türkiye nufu-
suna eklenmesi etnik huzursuzlukların büyu-
mesine neden olacaktır. Irak'ı tutsun tuıma-
sın, böyle bir ilhak karşısmda tüm Ortadoğu'-
da Türkiye aleyhine galeyana gelecek Arap
milliyetçiliği, lsrail'i Arapların birinci hedefî
olmaktan çıkanp onun yerine Türkiye'yi otur-
tacak bir sonuç yaratacaktır.
Dünya petrolsüz de kalkınan ülkelerle do-
ludur. Türkiye bilgi birikimi ve sosyal dına-
mikleriyle kendisinden çok daha varlıklı pet-
rol şeyhliklerinden daha hızJı kalkınmaya
adaydır. Bedeli kan ve huzursuzlukla ödene-
cek petrol Turkiye'ye hayırlı olmayacaktır. Bu
nedenie Irak'ın Kuveyt'i işgalini ve düştuğu
kötu durumu fırsat bilerek Turkiye'ye saldı-
rabileceği iddiaları ile savaş yetkisi taJeplen ve
Musul konusunun gündeme getirilmesi an ni-
yetli ve gerçekçi olmayan bir politikadır.
İçinde bulunduğu kritik coğrafyada Türki-
ye ile barış ve dostane ilişki Saddam'lı ya da
Saddam'sız Irak'ın menfaatlerine uygundur.
Hal böyle iken sürekli Irak'm Türkiye'ye
saldırabileceğinden bahsederek kamuoyunu
tahrik etmek hangi amaca hizmet etmektedir,
bu belli degildir.
Körfez'de ABD'nin konumu farklıdır.
ABD'nin Suudi Arabistan ve Körfez'deki su-
ni olarak harita üzerinde yaratılmış petrol
şeyhliklerine koruma garantisi vardır. Bu ga-
rantinin gereklerini yerine getirmek ve petrol
fiyatlarmı kontrol altında tutabilmek, ABD'-
nin temel amacıdır.
Bu nedenie ABD, Birleşmiş Milietler kara-
rı öncesinde ve daha sonrasında kararlann içe-
riğini zorlayan bir biçimde Körfez'e askeri yı-
ğınağa başlamıştır. Birleşmiş Milietler karan,
NATO ve ikılı resmi anlaşmalar çerçevesinde
Türkiye'nin ABD ile ortak politika izlenmesi
ve Turkiye'deki üslerinden uçakla sevkıyat ya-
pılmasina izin verilmesi doğaldır.
Ancak doğal ve geleneksel Türk dış politi-
kasına uygun olmayan, NATO dışı bölgede
Birleşmiş Milietler gücu olamayan bir güce as-
ker verilmesi, Turkiye'deki uslerin, Irak'a kar-
şı bir ABD barekâtından askeri vurucu amaç-
larla kullandınlmasıdır. Böyle bir tutum Irak'ı
ve onunla beraber sayılabiiecek Ortadoğu güç-
lerini en sert biçimde Türkiye'nin karşısına alı-
cı sonuç yaratacak.
Türkiye'yi son derece ciddi bir risk altına
sokucu böyle bir politikadan özenle kaçınıl-
ması gerekir. Suudi Arabistan'ın da Kuveyt'-
in de tum dövızleri ABD, Ingıltere ve Isviçre
bankalarında durmaktadır. Turkiye'ye ise şe-
bıt hacılanmız için biie bir iira tazminat öden-
memiştir.
Bu nedenie, prensıp olarak Körfez'de ABD
ile uyumlu daha aktıt bir politikaya karşı ol-
madığımızı belinıyoruz. Ancak yukarıda, olu-
şabilecck rısklerin bir kısmını belirttiğimiz bu
politikalann olası neticelerinin hükümet dü-
zeyinde, Meclis'te ve kamuoyunda ciddi biçim-
de tartışılmasıru talep ediyoruz.
Bu vesile ile Saddam Hüseyin'in henüz ik-
tidarda olduğunu, Şeyh El Sabah'ça kabul edi-
lebilecek bir kısım taviz karşılığında Kuveyt'-
ten cekildiği takdirde ABD'nin askeri harekâ-
tının mesru zeminini ortadan kaldıracağını ha-
tırlatmakta yarar görüyoruz. Iktidarda kalma-
yı ba$arabilen bir Saddam Hüse\in'in, kriz ya-
tıştıktan sonra her gün kendisinin gjdici olduğu
yolunda demeç veren Sn. Özal'ın yönetimin-
deki bir Türkiye'ye karşı ne gibi olumsuz pro-
jeler geliştirebileceğini kamuoyunun takdiri-
ne bırakıyonız.
Körfez bunalımı bütun dünyaya bazı ger-
çekleri hatırlatması bakımından yararlı olmus-
tur.
Öncelikle Türkiye'nin yumuşama sürecin-
den sonra öneminin azalmadığı onaya çıknuş-
ür.
Ikinci olarak Batılı ülkeler istedikleri kadar
dostlan olsun, demokratik güçler yerine şahısa
dayalı çağdışı idareleri destekierlerse, bunun
ileride ne gibi sonuçlar doğuracağı onceden
kestirilemez. Ortadoğu'da istikran koruma-
nın en temel çözümü ise çağdaş, demokratik
ve laik devletler ile kurumlann serpümesine
yarduncı olmaktır. ABD veya Türkiye'nin as-
ker gücü ile çağdışı petrol şeyhliklerine sağla-
yacağı destek onlan uzun vadede kurıarama-
yacaktır.
Uçüncü olarak, kimyasal silahlann da nük-
leer silahlar kadar önemli olduğu olgusu açı-
ğa çıkmıştır. Bu nedenie bu silahlann yapıl-
ması ve kullanımının azami titizükle yasaklan-
ması ve denetlenmesi gerekir.
Türkiye açısından ise bu kriz siyaset boşlu-
ğunun yanında. yönetim boşluğu olduğunu
açıkça ortaya çıkarmıştır.
özetle Demokratik Merkez Parti olarak
anayasaya aykın böyle bir yetkinin bu hükü-
mete verilmesinin son derece yanlış olduğunu
kamuoyunun bilgilerine sunarız.