Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 EYLÜL 1990+ CUMHURİYET/17
Tamü gerfflasının
lük Kaplanlan' ile hükümet birlikleri arasındaki çatışmalar, son
gunlerde giderek şiddetleniyor. Ülkenin kuzey ve dogu kesimle-
rinin kontrolünü ele geçirmek için yapılan catışmalarda, çok sa-
yıda asker ve gerilla öldu. Tamil gerillaları, calışmalarda ölen
arkadaşlannın cenazelerinde özgürlük andı içiyorlar.
(Fotograf: Reuter)
Belediye
eskî eşya
topluyor
ANKARA (AA) — Çankaya
Belediyesi tarafından, ihtiyacı bu-
lunanlara verilmek üzere başlatı-
lan, eski ev eşyası toplama kam-
panyası sürüyor.
Belediyeden yapılan açıklama-
ya göre, Sağlık İşleri Müdürlüğu'-
nün geçtiğimiz yıl başlattığı kam-
panya, önümüzdeki yıl da devam
edecek.
Kampanyada toplanan ev eşya-
sının, ihtiyacı olanlarla yeni yu-
va kuracak gençlere verileceği bil-
dirildi.
Ev eşyası vermek isteyenler,
Sağlık İşleri Müdürlüğü'ne bağlı
sosyal büronun 135 51 30-244 nu-
marah telefonuna başvurabilecek-
ler.
Gorbi Kongre yorgunu JŞSES:
ki'de ABD Başkanı George Bush'la Körfez krizini görüşmeye
hazırlanan SSCB Başkanı Mihail Gorbaçov ülke içinde de baş-
ka sorunlarla karşı karşıya. Gorbaçov Rusya Federasyonu Ko-
munist Partisi Kongresi'nin dünkü oturumunda delegelerin eleş-
tirilerine cevap vermekten bir ara yorgun düştü. (Fotograf: AP)
Çevre
temizliğine
dış kredi
MERSİN (AA) — Mersin'de
çevreyi kirleten çöp fabrikasının
ıslahı için, Fransa'dan 42 milyon
frank kredi sağlandığı bildirildi.
Mersin Belediye Başkanı Kaya
Mutlu, yaptığı açıklamada, sağla-
nan kredi ile çevreye pis su bıra-
kan ve koku yayan çöp
fabrikasının iyi bir antma sistemi-
ne kavuşacağuu söyledi. MersinL
in en büyük sorunlanndan birinin
çevre kirliliği olduğunu belirten
Kaya Mutlu, öncelikle deniz kir-
liliğini önlemeye çalışuklannı bil-
dirdi.
Çevre kirliliğine neden olan
sanayi kuruluşlarını antma siste-
mine kavuşturmak için belediye
olarak ellerinden geleni yaptıkla-
rını anlatan Mutlu, "Çevreyi kir-
leten kim olursa olsun gözünün
yaşına bakmayacağız" dedi.
Filipinler'in başkenti Manila'nın kuzey
böigesindeki Bulacan kenti sakinleri kasır-
gayla gelen sağAnak yagmurun yol açtığı selden ötünı evlerini
terk edip kentin daha yüksek kesimlerine çıkmak zonında kal-
dılar. Ancak sel felaketinin ortasında buldukları strafor levhala-
n ulaşım için kullanırken neşeliydiler. (Fotograf: Reuter)
HABERLERİN DEVAMI
Tüccar Kafasıyla Dış Politika...
(Baştarafı 1. Sayfada)
rekmez mi?
Kimine göre Irak'ın Kuveyt'ten çekilmesi
yeteriidir; gerisi kendiliğinden gelebilır.
Kimine göre Saddam'dan kurtulmak da
yetmez; aynı zamanda Irak'ın askeri gücü de
budanmalı ve Körfez petrolüne dönük bir
tehdit tümüyle yok edilmelidir.
Örneğin, New York Times'm ünlü yazar-
larından VVilliam Safire savaştan yana:
"Bizim için en büyük tehlike gecikmedir.
Savaş stratejimiz şu noktalardan oluşmalı: 1.
Irak'ın hava savunmasını yok etmek, 2. 26 ki-
lit noktadaki savaş üretimini felce uğratmak,
3. Türkiye, Suriye ve Kuveyt sınırlarından
Irak'a karşı üç cepheli bir kara savaşı baş-
latmak."
The VVall Street Journal, geçenlerdeki bir
başyazısında daha da ileri gidiyor; Bağdat'-
ın alınmasını ve Irak'ta, jkinci Dünya Savaşı
sonrasında ABD'nin Japonya'da kurduğu
MacArthur rejimine benzer bir "demokrasi-
ye geçiş düzeni"n\ azami hedef olarak sa-
vunuyordu.
Time dergisinin yazarı Otto Friedrich ise
bu kişilerin akıllannı ekmek peynirle mi ye-
diklerini soruyor, askeri çözüme karşı çıka-
rak "Irak'la savaş, Grenada ya da Panama'-
ya çıkmaya benzemez" diyordu.
Amerikan yönetimi içinde de askeri çözüm
konusunda farklı görüşler uç vermiş durum-
da. 'Şahinler' ve 'Güvercinler'in degişik yak-
laşımları su yüzüne yansıyor.
Sovyetler, çözüme Bırleşmiş Milletler şem-
siyesi altında varılmasını istiyor; askeri çö-
zümden yana değil.
Ayrıca Sovyetler'le Çin'de Irak'a gerekti-
ğinde gıda yardımı yapılabileceği görüşü
açıklandı.
Fransa Cumhurbaşkanı Mitterrand, askeri
çözüme iki durumda başvurulabileceğini
söylüyor: 1. Birleşmış Mitletler çerçevesin-
de; 2. Ya da Irak'ın yeni bir saldırıya geçmesi
halinde.
VVashington'un İngiltere dışında Avrupalı
mütiefikleriyle Japonya'nın tutumundan
memnun olduğu söylenemez. Körfez'deki
operasyonun şu ya da bu biçimde NATO-
damgasını taşımasına Fransa karşı; Federal
Almanya ise soguk bakıyor. Bonn daha ge-
çen gün Körfez'deki Amerikan askeri varlı-
ğını mali açıdan desteklemeyi reddetti.
New York Times, Türkiye'yi "kahraman-
lık"\a övdüğü 6 eylül tarihli başyazısında
müttefiklerinin bu tutumunu şöyle eleşti-
riyordu:
'Batı Avrupalılann ve Japonya'nın petro-
le bağımlılığı herkesten çoktur. Bu yüzden
üzerlerine düşeni herkesten çok yerine getir-
mekle yükümlüdürier."
Bu arada ABD Oışişleri Bakanı Baker, salı
ve çarşamba günleri ABD Kongresi'nde yap-
tığı iki konuşmayla Körfez'e yönelik yeni dü-
zenin ipuçlarını verdi: 1. Irak Kuveyt'ten çe-
kilse bile Körfez'de yeni bir güvenlik siste-
mi kurulacaktı; 2. Amerikan askeri varlığı
Körfez'de devam edebilecekti; 3. Irak'ın bi-
yolojik ve nükleer gücü budanabilecekti.
VVashington'un bu yaklaşımı bir tek Lond-
ra'da sıcak karşılandı; Paris soğuk baktı,
Bonn mesafeli yaklaştı.
Federal Almanya'da Allensbach Enstitü-
sü'nün geçenlerde yaptığı bir kamuoyu araş-
tırmasına göre Alman halkının yüzde 55'i,
NATO'nun ve Almanya'nın Körfez'de aske-
ri bir çözüme karışmasına karşı...
Bugün için Batı Avrupa'da bir tek Bayan
Thatcher'ın İngiltere'si, VVashington'un tam
anlamıyla yanındadır. Gerekirse, BM şem-
siyesi de olmaksızın askeri çözümü savun-
maktadır. Bonn'u, Paris'i çıkarlarının bilin-
cinde olmamakla suçlarken, Türkiye'yi gök-
lere çıkarmaktadır.
Bayan Thatcher'dan sonra sırada Cum-
hurbaşkanı Özal geliyor kuşkusuz. Sayın
Özal, Türkiye'yi Ortadoğu'da tümüyle VVas-
hington'un şahin kanadının dümen suyuna
itmektedir. Kendisinin ve ülkesinin yazgısı-
nı, bugünden yarına ne olacağı bilinmeyen,
maceraya son derece açık bir politikayla bir-
leştirmeye kalkışmaktadır. Fransa'nın, Al-
manya'nın, Japonya'nın mesafeli yaklaştık-
ları- bir politikaya bel bağlayarak, çok tehli-
keli bir kumar oynamaktadır. Bir çelişkiler yu-
mağı halindeki Ortadoğu'nun kaygan zemi-
nini gözden kaçırmaktadır.
Tüccar kafası ile dış politikaya yaklaşma-
nın da bir sınırı vardır. O sınır geçildi mi her
an iflas bayrağı çekilebilir
Dimyat'a pirince gitmeye kalkışan, unut-
mayalım, evdeki bulgurdan da olabilir.
için 2. randevu
(Baştarafı 1. Sayfada)
bileceği gibi Dumas'nın önerisi
hemen Yunanistan'ın itirazıyla
karşüaştı. Türkiye ile malum so-
runlannı dile getiren ve kendisi-
nin de ambargodan zarar gördü-
ğünü belirten Yunanistan, Türki-
ye'ye yapılacak yardım karşılığın-
da kendisi için de "tazminat" is-
tedi. Ancak toplantıda ne Türki-
ye'ye tahsis edilecek yardımın
miktarı ne de Yunanistan'a veri-
lebilecek tazminatın. boyutuna
ilişkin herhangd bir rakam belir-
lenmedi.
Türkiye ile birlikte ambargo-
dan en çok zarar gören Mısır ve
Ürdün'e yapılacak yardımın bo-
yutlan bugün "Ecofin" toplantı-
sında Roma'da bir araya gelecek
olan AT ekonomi ve maliye ba-
kanlarınca tartışüacak. Ancak
ttalyan diplomatik kaynaklarına
göre dünkü toplantıda üç ülke
arasında dağıtümak üzere belirle-
nen toplam kaynak transferinin
boyutunun 9.3 milyar doları bu-
lacağı ortaya çıktı. Bu miktann
tümü AT ülkelerince karşılanma-
yacak. 12'lerin dışişleri bakanla-
nnın önerisine göre bu yardımın
°?o65'inin petrol fıyatlanyla gelir-
leri artan Körfez ülkelerince kar-
şılanması isteniyor, ki bu gelir ar-
tışı son petrol zamlanyla Suudi
Arabistan için ayda 3 milyar do-
lan buluyor. AT bakanlan geri
kalan kısmın da Brüksel ve
OECD ülkeleri tarafından kapa-
ülabileceğini belirtiyorlar. öneri-
len bu yardım programının bugün
toplanacak maliye bakanlan tara-
fından kabul edilmesi halinde 2.8
milyar dolann bu yıl sonuna dek
tahsis edilmesi, geri kalan 6.5 mil-
yar dolann da 1991'de verilmesi
bekleniyor. Yardımın ülkeler ara-
sındaki dağılımından henüz söz
etmeyen AT bakanlan, en çok za-
rar gören ülkenin Ürdün olduğu-
nu tespit ettiler. Ürdün'den son-
ra en büyük darbeyi yiyen Türk
ekonomisi için ambargonun ma-
liyeti, AT Komisyonu tarafından
bu zirve için hazırlanan bir rapo-
ra göre 1990 için gayri safi milli
hasılamızın V»4.5'u olarak belir-
lenmiş bulunuyor.
"Brüksel, Dogu Avnıpa devri-
miyle birlikte Türkiye'yi defter-
den silmişti. Ağustos ayına dek
AT çevrelerinde Türkiye'nin ar-
tık marjinal bir ülke olduğu söy-
leniyordu. Irak'ın Kuveyl'i işga-
liyle durum değiştj. Bugün Türki-
ye'nin AT nezdindeki degeri ne-
dir" şeklindeki sorumuzu yanıt-
layan AT Komisyon Başkanı Jac-
ques Delors, "AT, Türkiye'nin is-
tediği tam üyelik için bn üyeligin
çabuk gerçekleşemeyeceğini be-
lirtmiştir. Fakat Turkiye'ye kar-
şı topluluğun hiçbir ön yargısı
yokrur. Bizim için bu ülke aynı
zamanda NATO ittifakında yer
alan bir müttefiktir ve Körfez kri-
zi sırasında uluslararası yasalara
saygı üöstenniştir. Sanıyoram
VELIEFE1NDI HIPODROMU'NDAN rtKKETDACuoGui
Son koşu sürprize müsait
KEMAL AKYER
1. AYAK: Uzun süredir pist ça-
lışmalan yapan Erdal, güzel ga-
loplarla bu )
r
anşa hazırlandı. Salı
sabahı çim provasmda 400/26.7
ÇR yapan bu tayın başarılı yarış
çıkaracağına inanıyoruz. Serhad,
Ebru ve Polat ikincilik mücade-
lesi verecekler.
2. AYAK: Çok koşturulması-
na rağmen formundan bir şey
kaybetmeyen Dinçsoy kalite ve
performans olarak bu rakiplerin-
den ustündür. Biz kazanacağım
tahmin ediyoruz. Kayıtlı diğer at-
lar tabelaya girmeye çalışacak-
lardır.
3. AYAK: Bu yanşı için çok iyi
bir hazırlık dönemi geçiren Pro-
gay ve Calandra arasındaki mü-
cadele yarışın birincisini belirle-
yecektir. Yine bulduğu formunu
muhafaza eden Felek 1, bu iki
atın mücadelesinden yararlanabi-
lir. Yarışın surprizini bu kez da-
ha başarüı koşmasuu beKlediği-
miz Butterfly 1 gerçekleştirebilir.
4. AYAK: Hayatının ilk yarı-
şında startta takılan Buskashi'nin
bu kez başarılı olacağına inanı-
yoruz. tdmanlarında çok iyi go-
rünen Luna, güzel işlerle bu ya-
nşa hazırlanan Jeannie ve Pafa
süpriz yapabilirler.
5. AYAK: Çok koşturulmak-
tan etkilenmezse düzgün formu
ile Snoopy ilk şansa sahiptir. SaU
sabahı 400/25, 200/12,5 R sprin-
tini de beğendik. Hazırlık olarak
yeterli görünen Avare ve Forli de
başarılı koşacaktır. Akın ile Tai-
rona'yı sürprizde tutuyoruz.
6. AYAK: Sürprize müsait görü-
nen zor bir A Grubu yanşı. Biz
son idman ve form durumunu
beğendiğimiz Mücahit'e ilk şan-
sı veriyoruz. Melike 13 ve Kemal-
bey sert rakipleri olacaktır. Yan-
şın sürpriz ismi üstün süratiyle ön
tarafta rahat kalırsa Tunçpınar
olacaktır.
TAHMİNLER
1. KOŞU: F. Büyukbaba (5), P.
Dorutay (6), Begüm 2 (9), S. II-
kay(7)
2. KOŞU: F. Erdal 1 (1), P. Ser-
had (4), P. Ebru 4 (7), S. Polat (3)
3. KOŞU: F. Dinçsoy (2), P.
Hat Soff (4), P. Shetland (6), S.
Uğursay (7)
4. KOŞU: F. Progay (2), P. Ca-
landra (9), P. Felek 1 (5), S. Bu-
terfly (8)
5. KOŞU: F. Buskashi (1), P.
Luna (10), P. Jeannie (9), S. Pa-
fa (3)
6. KOŞU: F. Snoopy (2), P.
Avare (5), P. Förli (12), P. Akın
(11), P. Tairona (9), S. Martin
Amore (7)
7. KOŞU: F. Mücahit (9), P.
Melike 13 (6), P. Kemalbey (8),
S. Tunçpınar (4)
OTORtTELERİIV GÖRÜŞLERİ
F. Dağlıoğlu
Kemal Akyer
Naip Yılmaz
Orhan özsu
1-3-4
2-4
9-8-5-2
2-9-5
9-2-8-5
5-9-2-8
1 2-3-11-12
1-10-9-3
1
1-6-9-11 2-11-5
4-9-6-3
9-6-8-4
9-6-13-11
9-6
Özal: Barış için savaşırız
Cumhurbaşkanı Özal Antalya'da Sheraton Oıeli'nin
açılışmda yaptığı konuşmada Körfez krizine değindi.
Özal bölgedeki olayların Türkiye'yi etkilediğini
belirterek 'Barış için fedekârhk yapmaya razı
olmadıktan sonra veyahut icabında çarpışmaya razı
olmadıktan sonra barışı temin edemezsiniz.
Cesaretimiz var, hiçbir şeyden korkmuyoruz' dedi.
FARUK BİLDİRİCİ
ANTALYA — Cumhurbaşkanı
Turgut Özal, "Banş için fedakâr-
lık yapmaya razı olmadıktan son-
ra veyahut icabında çarpışmaya
razı olmadıktan sonra banşı temin
edemezsiniz. Korkarak hiçbir ye-
re vanlmaz. Cesaretimiz var, hiç-
bir şeyden korkmuyonız" dedi.
BM uyelerinin sımsıkı durmaları
halinde çözümün mutlaka bulu-
nacağını ve uzak olmadığını da
ekledi.
Cumhurbaşkanı özal dün saat
18.00'de Sheraton Oteli'nin resmi
açıhş törenine katılarak, Körfez
1
deki gelişmeler üzerine konuştu.
özal, "yanıbaşımızda, GAP böl-
gesinde" Irak'ın Kuveyt'i işgaliy-
le baslayan olayın Türkiye'yi etki-
lediğini söyledi ve "Ben hiçbir ola-
yın bu kadar uzun mıiddel sahne-
de kaldığını görmedim" dedi.
Özal, krizden bütün dünyamn
olumsuz etkilendiğini, Türkiye'nin
de bu gelişmelerden zarar gördü-
ğünü anlattı ve "Bizim bölgemiz-
de ve başka bölgelerde insanlar tu-
rizm faaliyetlerini kısmaya başla-
dılar. Birçok ulke, biz de dahil ol-
mak üzere ufak tefek zarariar gör-
mekteyiz" diye konuştu.
Türkiye'de yazılan bazı haber-
ler ve yorumlara değinen özal,
"Sanki bu işi yapanlar haklı da
bunun karşısına çıkanlar haksız
gibi bir durumla karşı karşıyayız.
Bunu söyleyenler gitsinler, Habur
sınır kapısında oradan gelenlerle
konuşsunlar" dedikten sonra şöy-
le devam etti:
"Habur kapısında insanlık dra-
mı hadiseler yaşanmaya başladı.
Türkiye bunlara yardım ediyor. Sı-
nırda 100 çadırlık kamp kuruldu.
şimdi AT'nin Türkiye'ye yaptığı
jest aradaki yanlış anlamalan or-
tadan kaldıracak ve aramızdaki
işbiriiğine yeniden hız kazandıra-
cakür." Bu bağlamda mali pro-
tokolun de serbest bırakılabilece-
ğini söyleyen Delors, "AT - Tür-
kiye ilişkilerinde daima bir engel
teşkil etmiş olan Yunanistan pü-
riizünün bu kez nasıl bertaraf
edildiği" yolundakı sorumuzu da
"Söz konusu AT üyesiyle aranız-
daki anlaşmazlık unutulmuş de-
gildir. Fakat Turkiye bu ciddi kriz
anında uluslararası hukuktan ya-
na çıkmışör ve bu nedenle de eko-
nomisi ciddi bir biçimde zarar
görmüştür. Dolayısıyla AT'nin
bu kez elle tutulur bir biçimde
Tfirkiye'yle dayanışmaya girme-
si dogaldır. Önemli olan Türki-
ye'ye verilecek acil yardım kara-
nna 12 ülkenin birden kaolmış ol-
masıdır" diye yanıtladı.
Aynı soruyu "Cumhuriyet"
için yanıtlayan Italyan Dışişleri
Bakanı ve AT Dönem Başkanı
Gianni De Micheüs de "Kıbns so-
rununun yarattığı engellere rag-
men benim başkanlığımın hedefi
1981'de bloke edilen mali proto-
kolün çözümlenmesini sağlamak-
tır. Bunu umut ediyorum" dedi.
TtirkiyeVien
(Baştarafı 1. Sayfada)
m, ancak Yeni Delhi'nin Irak ve
Kuveyt'teki vatandaşlarına yiye-
cek maddesi gönderiîmesi yolun-
daki çabalannı engellediklerini
ileri sürdü.
Bu arada uzun süredir "Yiye-
cek maddesi ve ilaç gönderelim
mi, göndermeyelim mi" soruları-
na yanıt aranan Ankara'da, dun
bu konuda önemli bir gelişme va-
şandı. Hazine vt Dış Ticaret Müs-
teşan Namık Kemal Kılıç, Irak is-
terse bu ülkeye ilaç satılacağını
söyledi. Kılıç, BM ve AT'nin, am-
bargo kapsamı dışında kalan ilaç-
lara ilişkin bir liste hazırladıkla-
rını ve bu liste kapsamındaki ilaç-
ların Irak'a gönderilebileceğini
söyledi. Listenin antibiyotikleri
içerdiğini kaydeden Kılıç, bu ko-
nuda aynntıh bilgi vermedi.
Dışişleri Bakanı Ali Bozer de
dün yaptığı bir açıklamada, yiye-
cek maddeleri ile ilacın, ambargo
kapsamında olmadığını söyledi.
Antalya Büromuzdan Bülent Ece-
vit'in haberine göre Bozer, Türk-
iye'nin, Irak'a yiyecek maddesi ve
ilaç gönderip göndermeyeceği ko-
nusuna değinmedi.
Bangladeşliler aç-susuz. tnanıl-
maz bir lablo. Kendilerine sıcak
yemek veriyoruz. Iraklılar her şey-
lerini çalmıslar. Peyderpey ulkele-
rine gönderecegiz. 1.5 milyon in-
san yollara düşmuştür. Yani bu-
nu yapanlara bir şey demeyecek-
siniz de karşısına çıkana mı bir şey
diyeceksiniz? Turkiye'de bugün
tartışılan budur. Biz, solhun gel-
mesi için çalışmalıyız, ama banş
kolay temin edilmez. Banş alma-
ya, banşa ulaşmaya kararlı olma-
dığınız takdirde, banş için feda-
kârlık yapmaya razı olmadıktan
sonra veyahut da onun için icabın-
da carpışmaya razı olmadıktan
sonra banşı temin edemezsiniz.
Korkarak hiçbir yere vanlmaz."
Özal, konuşmasının daha son-
raki bölümünde yine "sulhun te-
mininin kolay olmadığını, lafla
peynir gemisinin yürümediğini"
ifade ederek, "Barışı temin etmek
için gereginde fedakârlık yapmak
lazım geldiğini çok iyi bilmek
mecburiyetindeyiz. Bunu bilmedi-
ğimiz takdirde, bunu yapamadığı-
mız takdirde hiçbir yere varama-
yız. Cesaretimiz var. Korkmuyo-
ruz. Hiçbir şeyden korkmuyoruz."
Türkiye'nin yanlışın yanında
olama>
r
acağmı anlatan özal, "Bir
deli , bir kuyuya taş atmış, bin
•kıllı çıkaramamış" sözünü "Bi-
risi ortaya taş atacak, herkes akın-
tıya düşecek" diye söyledi ve söz-
lerini şöyle tamamladr.
SHP
(Baştarafı 1. Sayfada)
maları ve aday belirlemelerinden
sorumlu tuttuğu Genel Sekreter
Yardımcısı Erol Çevikce'nin istifa-
sı üzerine, Baykal kendine yakın
MYK üyeleri ile bir değerlendir-
me toplantısı yaptı. Çevikce'nin
bürosunda dün öğleden sonra ya-
pılan toplantıda toplu istifa eğili-
mi ağır basarken, bunun bugün
yapılacak ve tnönu'nün katılma-
yacağı MYK toplantısında görü-
şülmesi ve pazartesi günü topla-
nacak parti meclisine sunulması
kararlaştırıldı. Baykal'ın yakın
çevresine, "tnsanlann suçu bir ya
da birkaç kişinin üstüne atarak si-
yaset yapılamayacagı ve genel sek-
reteıiiği ilâ-ı nihâye surecek bir gö-
rev olarak gormediğini" söyledi-
ği öğrenildi. Genel Başkan Erdal
Inönü ise "Her şeyin pazartesi gü-
nü toplanacak parti meclisinde
belli olacağını" söylemekle yetin-
di.
Baykal'ın 19 ağustostan bu ya-
na bu seçeneği düşündüğünü ve
konuyu pazartesi günü toplana-
cak parti meclisinde günderne ge-
tirmeyi planladığı, ancak önceki
günku beklenmedik gebşmeler ne-
deniyle, bugün MYK'nın toplan-
masını istediği öğrenildi. Baykal'a
yakın kesim, bir olağanüstü ku-
ruitaya "örgütun kurultay yorgu-
nu ve kendi iç hesaplanyla uğra-
şır bir parti imajını vereceği" ge-
rekçesiyle karşı çıkıyor.
Dünkü gelişmeler yaşanırken,
öğleden sonra tstanbul'a geçen
tnönü, bugünkü MYK toplantısı
sırasında da îzmir'de olacak. Bu-
gun saat 13.30'da toplanması bek-
lenen MYK içinde sadece Hikmet
Çetin ve tstemihan Talay "İnönü-
ye yakın adlar" olarak biliniyor.
45 üyeli ve MYK'yı seçme yetki-
sine sahip parti meclisinde ise bu
kesimin "Yenilikçiler" olarak ad-
landınlan parti içi muhalefetle
birlikte sayılannın 6-7 dolayında
olduğu bildiriliyor. Inönü'ye çok
yakın kaynaklar bu nedenlerle, ge-
nel başkanın "PM desteksiz bir
MYK oluşturmak istemeyeeegini
ve dolayısıyla olağanüstü kurulta-
VEFATLAR
İÇİN
Yurtiçi, yurtdışı cenaze nakle-
dilir, cenaze ılaçlama, malze-
me, tabut, bütün işlemler has-
sasiyetle, süratle yapılır. işlet-
mede aynca 18 ambülans
mevcuttur. Cenaze ılanlarında
hızmet bedeli ahnma2.
İSLAM CENAZE İŞLERİ
147 20 06 - 140 68 86
Mesul Müdür
Hafız VELİ ERDEMİR
Turizmden 4 milyar dolar bek-
liyorduk. Basit bir hesapla 500
milyon dolar zaranmız var. Yazık
değil mi? Bunu kim ödeyecek? Bi-
rinden almamız lazım. Tabii alı-
nz, almayız o ayn hikfiye de ama
birisinin buniann hesabını venne-
si lazım. Niçin dünya bu duruma
düşsün? Ümit ediyorum ki, dün-
ya bunun çözümünü muhakkak
bulacaktır, ama ileri ülkeler, BM
üyeleri bir arada, sımsıkı durur-
larsa çözüm mutlaka bulunacak-
tır ve çözüm de uzak degildir."
Başbakan, Turizm Bakanı ve
Antalya Valisi'nin konuşmaların-
dan sonra Polly Peck Internatio-
nal Yönetim Kurulu Başkanı Asil
Nadir, Cumhurbaşkanı özal'a bir
plaket verdi.
BM toplantısımn öğleden son-
rasında Cumhurbaşkanı özal,
Başbakan Akbulut ile birlikte
otelden aynlarak Paşa Camisi'nde
öğle namazını kıldı. özal ve Ak-
bulut burada vatandaşlarla bir sü-
re sohbet ettiler.
Toplantının gerçekleştirUdi|i
Sheraton Oteli'nin sahibi işadamı
Asil Nadir, konuklara, Dışişleri
Bakanı Ali Bozer ve Mesut Yıl-
maz'ın da katıldığı basına kapalı
bir öğle yemeği verdi.
Akbulut'un temaslan
Başbakan Akbulut da Özal,
Lukanov ile dolaşırken ANAP
Antalya il merkezine giderek bu-
rada partililere hitaben kısa bir
konuşma yaptı. Akbulut, SHP ve
DYP oylannın son seçimlerde
düştüğünü anımsattı, "Şimdi
Mecliste muhalefet yok. 1983
Meclisinde de Halkçı Parti ve
MDP vardı, ama şimdi yoklar.
1992 secimlerinde de DYP ve SHP
olmayacak" dedi.
ya gitmekten başka yolu kalmadı-
ğını ve bunun hemen hemen ke-
sin olduğunu" söylüyorlar. Bu
arada, dün öğle saatlerinde orta-
ya çıkan "Inönü istifa etti" söy-
lentileri ise bizzat Inönü tarafın-
dan yapılan açıklama ile doğru-
lanmadı. Inönü istifa etmeyi dü-
şünmediğini de sözlerine ekledi.
Ne olacak?
SHP kaynakları, MYK'dan
Baykal'a yakın üyelerin, kendisi ile
birlikte istifa etraesinin, diğer iki
üyenin de istifası ile sonuçlanaca-
ğım ve olağanüstü kurultay yolu-
nun açılmasıyla Inönü ile Baykal
1
ın bu kez "genel başkan adaylan
olarak karşı karşıya geleceklerini"
öne sürüyorlar. Gerek Baykal'a,
gerek Inönü'ye yakın kaynaklar,
genel başkanın tüzüğün 55. mad-
desi gereğince on gün öncesinden
olağanüstü kurultayı toplantıya
çağırma yetkisi olduğuna dikkat
çekerlerken, böyle bir durumun
"genel başkanlık mücadelesini
kesinleştireceğini" belirtiyorlar.
Ocak ayı sonlannda yapılan ola-
ğanüsrü kurultayın ardından yeni
bir kurultay havasına giren
SHP'de Baykal'a yakın kaynaklar
"Bu kısa süre içinde partinin iki
başlı bir göriinüme kavuştuğunu"
yapılacak bir olağanüstü kurulta-
yın bu hesaplaşmayı zorunlu ha-
le getirdiğini "Çünkü tnönü'den
kaynaklanan bazı girişimlerin
MYK'ya ve parti genel politikası-
na raal edikliğini" öne sürüyorlar.
Inönü'ye yakın çevreler ve parti içi
muhalefet ise genel başkanın
MYK ve PM'de etkisizleştirildiği-
ni, ocak ayında "birlik beraberlik
ve güçlü yönetim havası ile çıkan
SHP'nin başansız bir grafik çiz-
diğini ve etkisizlestirilmeye çalışı-
lan genel başkana da fatnramn çı-
kanlmaya caJısüdığım" iddia edi-
yorlar.
İnönü ne diyor?
Değişik SHP kaynaklan, İnö-
nü'nün olağan kurultayı bekle-
mektense, "Baykal yönetimini"
seçmesine rağmen eski delege ya-
pısı ile olağanüstü seçimli kurul-
taya gitmesinin daha olağan oldu-
ğunu savunuyorlar. Bu kaynakla-
ra göre, birkaç kurultay üst üste
geçiren bu delegeler parti politi-
kalarmı ve yapısını "daha iyi
değerlendirebilecek" niteliğe sa-
hip.
Öte yandan Inönü, dün konu-
ya ilişkin Cumhuriyet'in çeşitli so-
rularına "pazartesi günkü parti
meclisinde her şey belli olur" ya-
nıtını verirken, istifayı düşünme-
diğini de kesin bir dille belirtti.
İnönü, İzmir'de daha önce prog-
ramlanan gezisi nedeniyle de bu-
günkü MYK'da olamayacağını
sözlerine ekledi.
GOZLEM
UGUR MUMCU
(Baftarafi l. Sayfada)
söylemişti?
Atatürk, dış siyaset anlayışını 1920'lerde şu sözleri ile ta-
nımlar:
— Biz Batı emperyalistlerine karşı yalnız kurtuluş ve ba-
ğımsızlığımızı korumakla yetinmiyoruz. Aynı zamanda Batı
emperyalistlerinin kuvvetieri ve bilinen bütün araçlarryla Türk
ulusunu emperyalizme araç yapmak istemelerine engel olu-
yoruz. Böylece bütün insanliğa hizmet ettiğimize inanıyoruz.
Atatürk, pantürkist ve panislamist siyasetleri 1 Araiık 1921
günü şöyle eleştirir:
— Büyük hayaller peşinde kosan, yapamayacağımız şey-
leri yapar gibi görünen sahtekâr insanlardan değiliz. Büyük
ve hayali şeyleri yapmadan yapmış gibi görünmek yüzün-
den bütün dünyamn kinini memleketin ve milletin üstüne çek-
tik. Biz, panislamizmi yapamadık. Belki "Yapacağız,
yapıyoruz" dedik. Düşmanlar da "Yaptırmamak için bir an
önce öldürelim" dediler. Panturanizm yapmadık. "Yapıyoruz,
yapacağız" dedik. Ve yine "Öldürelim" dediler. Bütün dava
bundan ibarettir.
Mustafa Kemal, bu konuşmasında da dış siyaset anlayı-
şını şöyle özetler:
— HaddimizJ bilelim. Biz hayat ve bağımsızlık isteyen mil-
letiz. Ve yalnız ve ancak bunun için hayatımızı veririz.
Kurtuluş Savaşı'ndan hemen sonra Lozan Anlaşması im-
zalanır. Anlaşma Musul sorununu çözmüş degildir. Musul
görüşmeleri sürerken "Şeyh Sa/f İsyanı" çıkar. Milletler Mec-
lisi, Türkiye bu kargaşa içindeyken Musul'un ingiliz man-
daterliğindeki Irak'a verilmesini kararlaştırır.
Türkiye, hemen o gunlerde Sovyetler'le "Saldırmazlık
Anlaşması" imzalar. Arnavutluk, Bulgaristan ve Yugoslav-
ya ile "Dostluk anlaşmalan" imzalanır. 5 Haziran 1926 gü-
nü Irak ve İngiltere <le anlaşmazlık sona erdirilir. 1926'da
İran ile "Dostluk Anlaşması" imzalanır. Yine 1926 yılında
Fransa ile Suriye nedeniyle bir "Dostluk ve İyi Komşuluk
Açlaşması" imzalanmıştır. 30 Mayıs 1928'de de Italya ile "7â-
rafsızlık Anlaşması" imzalanarak Musul sorunu nedeniyle
gerginleşen ilişkıler yumuşatılır. Yunanistan ile de barış ve
dostluk köprülerı kurulur.
Aynı yıllarda Türkiye savaşı yasaklayan pakta girer ve si-
lahsızlanma toplantılarına katılır. "Balkan Paktı" ve "Sada-
bat Paktı" ile barış ve dostluk çemberini genişletir.
Atatürk, ölümünden önce 2. Dünya Savaşı'nın çıkacağı-
nı ve bu savaşta neler olabileceğini yakın arkadaşı Gene-
ral Ali Fuat Cebesoy'a şöyle anlatır:
— Avrupa'da birkaç maceracı Almanya ve İtalya'nın ba-
şında zorla bulunuyorlar. Karşı karşıya geldikleri zayıf adam-
lann aczinden cüret alıyoriar. Bunlar bugün dünyayı kana bu-
lamaktan çekJnmeyeceklerdir. Eski dostumuz Rus Sovyet hü-
kümeti, acizlerle maceracılann yanlış hareketlerinden yarar-
lanmasını bilecektir. Bunun sonucunda dünyamn durum ve
dengesi tamamen değişecektir. İşte bu dönem sırasında doğ-
ru hareket etmesini bilmeyip en küçük hata yapmamız ha-
linde başımıza mütareke yıllarından daha büyük felaketler
gelmesi mûmkündür...
Atatürk'ün dış siyaseti, anti emperyalist ve barışçıdır.
"Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesinin amacı da budur.
Bugün, dış siyasetimiz "Atatürkçü" değil "Amerikancı ve
Bushçu" bir yörüngededir.
Böyle gunlerde "Enver Paşa serüvenciliği" ile "Mustafa
Kemal gerçekçiliği"n\ yeniden değerlendirmemiz gerekiyor.
"Enver Paşa serüvenciliği" yabancı devletlere dayanıp bu
devletlerin emperyalist amaçlarına uygun 'ietihler"e giriş-
mek ve bu yüzden de eldeki yurt topraklarını kaçırmaktır.
"Mustafa Kemal gerçekçiliği" ise bölgedeki emperyalist
güçlere karşı yurt topraklarını koruyarak, bu topraklar üze-
rinde "bağımsız" ve "çağdaş" bir devlet kurup, Türkiye'yi
dünyada ve bölgede bir barış ülkesi yapmak ve Türkiye
1
nin bölge ülkelerine karşı emperyalizmin aracı olarak kul-
lanılmasına engel olmaktır.
ABO, Irak'ın Kuveyt'i işgalinden sonra bölgeye "tek sü-
pergüç" olarak yerleşiyor. Bu emperyalist siyasete destek
olmanın Atatürk'ün anti emperyalist ve barışçı dış siyaseti
ile ne ilgisi olabilir?
Lukanov: Dîşkileri
geliştirme zamanı geldi
ALİ DOĞAN
ANTALYA — Türkiye ile Bul-
garistan arasında altı yıl sonra ilk
en ust düzey görüşme dün yine
Antalya'da gerçekleşti. Cumhur-
başkanı Turgut Özal, Birleşmiş
Milletler Küresel Kalkınma Sorun-
lan Yuvarlak Masa Toplantısı do-
layısıyla Antalya'ya gelen Bulgar
Başbakanı Andrei Lukanov'u ka-
bul ederek bir süre görüştü. Dün
açılan Sheraton Antalya Oteli'nde
gerçekleşen kabulde, Başbakan
Yıldınm Akbulut ile Bulgaristan
1
ın eski Ankara Büyukelçisi ve Lu-
kanov'un danışmam Mimko Slad-
karov da bulundu. Konuk Başba-
kan Lukanov, "tki ülke arasında-
ki ilişkilerin etkinleştirilmesinin
zamanı geldi" dedi.
Özal, Lukanov'u
helikopterle gezdirdi
Özal'ın Lukanov'la saat
15.00'te baslayan göriışmesi yak-
laşık bir saatten fazla sürdü. Gö-
rüşmeye Başbakan Akbulut da
katıldı. Dışişleri Bakanı Bozer,
"Başbakan katıldığı için kendisi-
nin katılmasına gerek kalmadığı-
nı" söyledi. Özal, Lukanov'u gö-
rüşmeden sonra otomobille bir
derici mağazasına götürdü.
ANAP il binasmın karşısındaki
mağazada Özal, Lukanov'a deri
giysiler gösterdi. Mağazadan çı-
karken, parti binası önünde top-
lanan vatandaşlar Cumhurbaşka-
nı'nı alkışladılar.
Özal ve Lukanov daha sonra
helikopterle kıyı şeridi üzerinde
yaklaşık iki saat dolaştüar.
Cumhurbaşkanhğı Sözcüsü Ka-
ya Toperi, Özal-Lukanov göriiş-
mesinde "Körfez krizinin de ele
alındığını, ancak ağırlığın Bul-
garistan-Tiirkiye inşkilerine verfl-
diğini" açıkladı. Toperi, sixasal,
ekonomik, kültürd ve insani iliş-
kilerin yanı sıra, güvenlik konu-
sunda da üst düzey temaslann
sürdürülmesinin toplantıda karar-
laştınldığım bildirdi.
Cumhurbaşkam Turgut Özal,
Sheraton Oteli'nin açüışında ko-
nuşurken, Lukanov'un 1979'da
gördüğü Antalya ile şimdiki An-
talya'yı mukayese bile edemediği-
ni anlattı.
Özal-Lukanov görüşmesinde
bir ara Eximbank'ın Genel Müdü-
rü Dr. Turgay özban da katıldı.
Eximbank'ın, Bulgaristan'a 100
milyon dolar kredi vermesi konu-
sunda prensip anlaşmasınâ vanl-
dı. Önümüzdeki gunlerde imzala-
nacak anlaşmayla, bu paranın 50
milyon doları ihracat, 50 milyon
doları da müteahhitlik hizmetle-
rinde kullanUaçak^_
Bulgaristan Başbakanı Andrei
Lukanov, AA'ya verdiği demeçte
"Türkiye ile Bulgaristan arasında-
ki ilişkilerin ve bağlantılann her
düzeyde daha da etkinleştirilme-
sinin zamanı geldi" dedi.