Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 EYLÜL 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3
Gorbi'ye ödül
• ROMA(AA) —Italya
Başbakanı Giulio Andreotti,
bu yılki "Uluslararası Fiuggi
Ödülü"nün SSCB lideri
Mihail Oorbaçov'a
verileceğini açıkladı. Ödülü
veren Fiuggi Kültur Vakfı'nın
başkanlığını dayapan
Andreotti. Gorbaçov'un
ödülü almak için ttalya'ya
gelmeye söz verdiğini belirtti.
Gorbaçov, "Toplumsal ve
poiitik alandaki
çalışmalarıyla insan
haklarının gelişmesinde
önemli bir rol oynadığı ve
dünyadaki değişime büyük
katkıda bulunan poiitik
yaklaşımı" için ödüle layık
bulundu.
Çinlibakan
• İSTANBUL (AA) — Çin
Halk Cumhuriyeti Dışişleri
Bakanı Qian Qichen, Körfez
sorununun diplomatik
görüşmelerle ve banşçı
yollarla çözümünden yana
olduklannı söyledi.
Türkiye'ye yaptığı resmi
ziyareti tamamlayan Qichen,
dün uçakla Türkiye'den
aynldı. Qichen, Atatürk
Havalimanı'nda
hareketinden önce yaptığı
açıklamada, Türkiye
ziyaretinin iki ülke arasında
var olan karşılıkh anlayış ve
güvenin daha da gelişmesine
yardımcı olduğunu kaydetti.
Ankara'da yaptığı
görüşmelerin ağırlık
noktasını Körfez konusunun
oluşturduğunu bildiren
Qichen, bu sorunun sadece
bölgeyi değil, aynı zamanda
tiim dünyayı da çok
yakından ilgilendirdiğini
belirtti.
Moldavya'ya
jandarma
• MOSKOVA (AA) —
Sovyetler Biriiği'nin
Moldavya Cumhariyeti'nde,
Yüksek Sovyet'in kararı
uyannca, Sovyet İç Güvenlik
Kuvvetleri'run yerini alacak
jandarma birlikleri
kurulmaya başlandı.
Moldavya lçişleri Bakanı
Kostash, Resmi Haber
Ajansı TASS'a yaptığı
açıklamada, ilk aşamada
askerliğini yapmış
gençlerden oluşacak bu
gücünyüzde30ile40
arasındaki bir bölümünün
profesyonel olacağını
bildirdi.
Kampuçya için
görüşmeler
• TOKYO(AA) —SSCB
Dışişleri Bakanı Eduard
Şevardnadze, Sovyetler
Biriiği'nin Kampuçya'daki
Vietnam destekli hukümetin
önde gelen muhaliflerinden
Prens Norodom Sihanuk'la
görüşmeye hazır olduğunu
açıkladı. Tokyo'da
düzenlediği basın
toplantısında,
"Washington'un Kampuçya
ile görüşmeye hazır
olduğunu bildirmesinin
ABD'nin bölgedeki
konumunda değişiklikler
olduğunu gösterdiğini"
kaydeden Şevardnadze,
"Sovyetler Biriiği'nin de
Prens Sihanuk ile görüşmeye
hazır olduğunu söylemek
istiyorum" dedi.
Şevardnadze, temmuz ayında
ABD Dışişleri Bakanı James
Baker'Ia yaptığı göriişmede,
Baker'ın Kampuçya
Başbakanı Hun Sen'le
görüşmesi dunımunda
kendisinin de Sihanuk'la
görüşeceğini söylediğini
hatırlattı.
Tarihçi Taylor
öldti
• LONDRA(AA) —
Çağdaş Avrupa siyasal
yapısının kökenleri ve dünya
siyasal tarihi alanında yaptığı
çalışmaları ile akademik
çevrelerde önemli etkiler
bırakan Ingiliz tarihçi A.J.P.
Taylor dün 84 yaşında öldü.
Taylor'ın, Parkinson
hastalığına yakalanması
sonucu iki yıldır Londra'da
bulunan bir sağlık
merkezinde tedavi görmekte
olduğu bildirildi. Taylor'ın,
modern Avrupa'nın
kiiruluşuna öncülük eden
gelişmeleri incelediği eserleri,
birçok dile çevrildi. Aynı
zamanda Almanya tarihi
konusunda uzman olarak
tanınan Taylor, "Ikinci
Dünya Savaşı'nın Kökenleri"
adlı eseri ile ülkesi dışında
Ödüller almıştı.
Ingıiiy.
rehineler
• BEYRUT(AA) —
Lübnan'daki Müslüman
kaynaklar, Anglikan Kilisesi
Temsilcisi Terry Waite'm da
aralarında bulunduğu flç
Ingiliz rehinenin bu ay
serbest bırakılacağını
bildirdiler. Reuters
muhabirine demeç veren bir
üst düzey yetkili, "Eğer her
şey yolunda gjderse, John
McCarthy, Jack Mann ve
Ifcrry Waite eylül ayında
serbest bırakikr" dedi.
KÖRFEZ KRİZİ...KÖKFEZ KRİZt... KÖRFEZ KKİZİ...KÖRFEZ
BasraKörfezi, yeni dünya düzeninin laboratuvarı oldu
ABD, 'kriz'le sivrildiIrak'ın Kuveyt'i işgali ile ortaya çıkan gergin durum henüz
giderilemedi. Ancak Körfez krizi, süperler arası ilişkilerden,
ABD'nin Avrupa'daki rolüne, BM'nin yapısından
NATO'nun yeni rolüne kadar dünya siyaset sahnesine yeni
boyutlar getirdi. Kriz, ABD'nin sivrilmesine ve ortaya c
tek
kutuplu' bir dengenin çıkmasına neden oldu.
UFUK GÜLDEMİR
yVASHINGTÖN — Yaklaşık iki aydan
beri süren Körfez krizi, sadece Ortadoğu'da
değil tüm dünyada yerleşik dengeleri sar-
sınca, dünya siyaset sahnesinde yeni denk-
lemler ön plana çıktı.
Soğuk savaşm kırk yılda oluşturduğu es-
ki dengeler, geçen yıl Doğu blokunda mey-
dana gelen gelişmeler dolayısıyla zaten bü-
yük ölçüde sarsılmıştı. Buna, Körfez kri-
zinin getirdiği siyasi deprem de eklenince,
iki yıl önceki dünya ile bugünkü dünya ara-
sında muazzam bir fark belirdi. Böylece
Körfez krizi, bir bakıma, soğuk sava$ er-
tesi, "yeni dünya düzeninin" laboratuvarı
oldu.
Körfez krizi henüz bitmedi, bundan son-
raki gelişmelerin neler getireceği şımdiden
kestirilemiyor. Ancak son iki ay içinde Kör-
fez krizinin dünya siyaset sahnesinde ge-
tirdikleri şöyle özetlenebilir:
1- Tek kutuplu dünya: Körfez krizi pat-
lak verinceye kadar, soğuk savaş ertesi dün-
yasırun, geçmişteki gibi "çift kutuplu" de-
ğil, Amerika Avrupa ve Pasifik havzasm-
dan oluşacak "çok kntuplu" bir dengeye
oturacağına inanılıyordu. Sovyetler, için-
de bulunduğu ekonomik durum nedeniy-
le bu üçlüye dahil edilmiyordu. Ancak Kör-
fez krizi, sağlam bir ekonomiye sahip ol-
marun da süper güç olmaya yetmeyeceğini
gösterdi. Avrupa ve Japonya ön plana çı-
kamadı. Böylece soğuk savaş ertesi "yeni
dünya düzeninde" yalruzca Amerika sivril-
di ve ortaya "tek kutuplu" bir denge çıktı.
Amerikalı stratejistler bu tek kutuplu dün-
ya düzeninin belirmesini sağlayan kararlar
dizisine "Bush doktrini" diyor. Soğuk sa-
vaş ertesinin bu ilk doktnni, "Okyanus aşı-
n Amerikan menfaatlerinin, geniş çapta
uluslaranısı katıhmla korunması" şeklin-
de özetleniyor.
2- Amerikasız Avrupa: ABD, bloklara-
rası gerginliğin yumuşaması ile birlikte tam
Avrupa'daki profilini küçültmeye hazırla-
nırken Irak'ın Kuveyt'i işgali, Batı Avnı-
pa'ya, yaşamsal güvenlik çıkarlannı koru-
raakta hâlâ Amerika'ya muhtaç olduğunu
hatırlattı. Avrupa, Körfez krizinden, Ame-
rika'dan çok daha fazla zarar görecek ol-
masına karşın Batı'nın Irak'a tepkisinin öl-
çüsünü belirlemeyi Beyaz Saray'a bıraktı,
sonra da risk Amerika'ya ait olmak üzere
VVashington'un arkasında safları sıklaştır-
dı. Bunun sonucunda da halen Varşova
Paktı'nın çöküşüne kendisini adapte et-
mekte olan Amerika+Avrupa ittifakı, da-
ha ilk kabuk değiştirme sürecinden çıka-
madan ikincisine girdi. New York Times-
ın adı verilmeyen Avrupalı bir lidere atfen
aktardığına göre, "Irak krizi, Avrupa'nın
gücünün sınıriannı gözler önüne sürmek-
le kalmadı, aynı zamanda, Avnıpa'nın,
dünyanın jandarmahgını Amerika'nın yap-
masma muhtaç olduğunu gösterdi."
3- NATO'nun yeni roltt: Avrupa, daha
birkaç ay öncesine kadar, soğuk savaş er-
tesi dünyada NATO'nun rolünün ne ola-
cağını tartışıyordu. Körfez krizi ile birlik-
te, NATO, güvenlik şemsiyesini, gelenek-
sel sorumluluk sahasından gelmeyecek teh-
ditlere karşı da açınca, NATD yeni bir dün-
ya düzenine, yeni bir rol ile girdi. En azın-
dan ABD'nin değerlendirmesi böyle, NA-
TO'nun Avrupalı üyeleri daha iki ay ön-
ceye kadar Avrupa'daki silah sistemlerinin
modemize edilmesine karşı çıkıyordu. Bu-
na karşılık ABD, henuz her şeyin bitmedi-
ğini savunarak daha muhafazakâr bir çiz-
gi izliyordu. Körfez krizi ABD'nin bu gö-
rüşünü, Washington'a göre haklı çıkardı ve
NATO silahiannın modernizasyon ihtiya-
cı bir kez daha günderae girdi. Öte yandan
Avrupalılar, özellikle Fransızlar, yine bir-
kaç ay önceye kadar, Avrupa'nın güvenlikle
o
Bush'un muhteşem uçan sarayı
ABD Devlet Başkanı George Bush'un 85 telefon ve bir düzine-
den fazla televizyon ve video De donatılnuş muhteşem uçağı, plan-
lanandan iki yıl gecikmeyle dun açılış yapılarak sergilendi. Boe-
ing 747 modelinin özel bir dizaynı olan uçak, ABD Başkam'nı
VV'ashington'dan Topeka, Kansas, Tallahassee ve Florida'daki
poiitik duraklara taşıyacak. Özel uçak bir gun sonra da Bush'u
Sovyetler Birliği lideri Mihail Gorbaçov ile bir ara>a gelecegi
Helsinki'ye gotürerek ilk tarihi gorevini yerine getirecek. Uçak,
haziran 1986da sipariş edilmiş ve 1988 yılının ilk yansında biti-
rilerek eski ABD Başkanı Ronald Reagan'ın hizmetine sunul-
ması planlanmıştı. Hiç yakıt ikmali yapmadan 7 bin mil kate-
debilen uçakta Başkan Bush'un rahat elmesi için her turiü kon-
for bulunuyor. Uçakta 8 ayn canlı ve banttan programı aynı anda
yayımlayabüen bilgissyarlı televizyon sisteminden başka, duş vej
altı kanallı müzik düzenli bir daire bulunuyor. Aynca iki mut-j
fakta aynı anda 100 yemek birden hazırlanabiliyor ve Bush ve
maivetini bir hafta dovurabilecek >iyeceğin depolanabileceği ye-j
terince yer bulunuyor. (AA)
PARÎS LONDRA
ilgili dikkatini NATO'dan AGlICe çevirme-
sini isteyerek ABD'nin Avrupa üzerindeki
etkisini daraltmayı hedefliyorlardı. Bir gece
içinde bu da değişti. Avrupalılaruı bir baş-
ka eğilimi de Avrupa'nın ekonomik ve si-
yasi entegrasyonunu bir Avrupa askeri ör-
gütü ile tamamlamak niyetiydi. Körfez kri-
zi, Amerika'yı dışlayan bir Avrupa güven-
lik rejiminin en azmdan şimdilik mümkün
olmadığını ortaya çıkardı. ABD geçen ha-
ziranda Londra'da yapılan NATO zirvesin-
de müttefıkleri, "bölge dışı" çaüşmalar ko-
nusuna eğilmeye çağırraıştı. Washington-
un bu eğiliminin giderek güçleneceği söy-
lenebilir.
4- Süperler arası Uişkiler Körfez krizi ile
birlikte ABD Sovyet ilişkilerinde yeni bir
dönem başladı. SSCB, BM'de, müttefıki
Irak'a karşı alınan yaptınm kararlanm
onayladı ve Bush'a bugünkü uluslararası
koalisyonu bir araya getirme olanağı ver-
di. Eğer Sovyetler'in bu desteği olmasay-
dı, ABD, bugün daha tek yanlı kararlar al-
mak zorunluluğu ile karşı karşıya kalabi-
lecekti. Bunun sonucunda da ABD Sovyet-
ler'i, artık, "mesru dünya düzeninin" bir
üyesi, sorunun değil de çözümün bir par-
çası olarak görmeye başladı. Moskova'nın
bu tavnnda Sovyetler'in arük süper güç ol-
maktan vazgeçmiş olmasımn da rolü var.
Washington'un izlenimi o ki Moskova, ge-
çirdigi güç dönemde pahalı maceralara gi-
rişmemek, ulke bütunlüğünü muhafaza et-
mek, Batı'nın ekonomik kapılannı zorla-
mak istiyor. Moskova'nın bu yaklaşımı,
ABD'nin, Sovyetler'i, "dünya mesdeterine"
ortak etmekte daha az komplekslı >-apıyor.
Böylece soğuk savaş ertesi dünya düzeni-
ne Moskova ile Washington, ağırlık Ame-
rika'da olmak üzere birer "partaer" ola-
rak giriyor.
5- BM'ye yeni rol: Soğuk saraş boyun-
ca ABD tarafından "Üçüncu Dünya demo-
goglaruun forurnu" olmakJa suçlanan Bir-
leşmiş Milletler, Körfez krizinden yeni bir
kımlikle çıktı. Bu yeni kimlik, kırk yıl ön-
ce BM'nin kuruluş amacının da kendisini
oluşturuyor. BM'nin kuruluş amacı, böl-
gesel saldırganhklann tüm dünyayı işin içi-
ne çekmesine fırsat vermeden, diplomatik
ve ekonomik boykoüarla caydırümasıru he-
defleyen bir dünya örgütü yaratmaktı. An-
cak son kırk yılda dünya BM'yi, asık su-
rath diplomatların, Güvenlik Konseyi'nde
birbiri ardına kararlan vetoladığı, oturum-
ları terk ettiği bir platform olarak tanıdı.
Doğu blokunda rneydana gelen degişiklik-
lerden sonra BM yavaş yavaş öne çıkmaya
başladı, Körfez krizinin başlangıç tarihi 2
ağustostan sonra art arda alınan beş Gü-
venlik Konseyi kararıyla da kuruluş ama-
cındaki kimliğini bir kez daha kazandı.
Böylece Körfez krizinin, soğuk savaş son-
rası "yeni dunya düzenine" armağan etti-
ği bir başka olgu da BM'nin "dirilisi" oldu.
6- Körfez güvenlik rejimi: ABD Dışişle-
ri Bakanı James Baker'ın, her ne kadar da-
ha sonra geri adım atmış olsa da Körfez-
de NATO benzeri bir güvenlik rejimine ih-
tiyacı dile getirmiş ounası, ABD'nin soğuk
savaş ertesi dünya düzeninde bu bölgeye
nasü bir yapı özlediği konusunda fikir ve-
riyor. Ancak bu özlemin henüz kristalleş-
mediği, fıkrin de olgunlaşmadığı anlaşıh-
yor. Fakat belli ki, konu tartışılsın isteni-
yor. Beyaz Saray'dan Amerikan basımna
sızan haberlere göre bu tartışmalardan çık-
ması arzulanan sonuç, Amerika'mn bir şe-
kilde Körfez'deki varlığım meşru bir kah-
cılığa dönüştürebilmesinde fikir birliği
oluşması. Soğuk savaş döneminde ya$ama
geçirilemeyen bu eski özlemin, soğuk sa-
vaş ertesi ortaya çıkan "tek kutuplu" dünya
düzeninde Körfez güvenlik rejiminin teme-
lini oluşturacağı anlaşılıyor.
Fransa'nın sloganı: Thatcher'a Körfez
Sadece abluka için koşullu destek
Birkaç gün öncesinin aksine, tüm Batı başkentlerinde olduğu
gibi Paris'te de Irak'ın ancak uzun vadeli abluka ile dize
getirilebileceği yönündeki seçenek ağırlık kazanıyor.
EDİP EMİL ÖYMEN
SABETAY VAROL
PARİS — Fransa, pazar günkü Helsin-
ki zirvesinden "sansasyonel" kararlar çı-
kacağını umuyor. önceki akşam yaptığı
basın toplantısında, Fransa Devlet Başka-
nı François Mitterrand, iki büyük arasın-
daki görüşmenin yeni kararlar almadan
çok "dayanışma gösterisi" anlarm taşıya-
bileceğini vurguladı. Görünen o ki birkaç
gün öncesinin aksine, tüm Batı başkentle-
rinde olduğu gibi Paris'te de Irak'ın ancak
uzun vadeli abluka sonucunda dize getiri-
lebileceği yönündeki seçenek ağır basma-
ya başladı. Bununla birlikte Fransa, Irak
Devlet Başkanı Saddaro Hıiseyin Kuveyt-
ten çeküme konusunda boyun eğmeye ka-
rar vermedikçe, Bağdat nezdindeki yeni
diplomatik girişimlerin hiçbir sonuç ver-
meyeceğine kesin kanaat getirmiş durum-
da. Mitterrand basın toplantısında, Fransa-
nın tercihinin Bağdat'a kapsamlı bir aske-
ri mudahale ohnayıp Irak'a karşı ambar-
goyu sürdürmekten geçtiğini açıkca dile ge-
tirdi. Devlet başkamnın bu tavn, dışişleri
bakanmın birkaç gün önceki "savaşkan"
üslubuna rağmen, "Paris'in dünyadaki ge-
nel egilime uyması" şeklinde değerlendi-
rildi. Yine de bir bölüm yorumcu, Mitter-
rand'ın, Fransa'nın, "Birleşmiş Milletler
kararianyla ohırnp Birleşmiş Milletler ka-
rarianyla kalkmak" şeklinde özetlenebile-
cek bu politikasıru, bir kez daha ABD'li
muttefikten kendini ayırt etme olarak de-
ğerlendirmekten geri durmadı.
Le Figaro gazetesinde Yaa Işleri Müdürü
Franz-Olivier Giesbert, "Başından beri
Amerikan stratejisi, Saddam Hüseyin'i
yanhşa itmek ve bunu fırsat bilip kendisi-
ni ezmek üzerine kurulu. François Mitter-
rand aynı fikirde olmadığını söyledi. Ni-
yeti eldiven giyme pahasına da olsa clleri-
ni kirletmemek. Peki, ama ellerini kiriet-
meye hazır olan 'temizleyici' her zaman ol-
duğu gibi yalnızlıga mahkum değil mi?"
tarzında Başkan Mitterrand'ı ağır şekilde
eleştirir bir ifade kullandı.
öte yandan, Meclis Dışişleri Komisyo-
nu Başkanı ve Cumhurbaşkanhğı Sarayı'-
mn eski sözcusü, sosyalist milletvekih' Mic-
hel Vauzeüe, Liberation gazetesinde yayım-
lanan bir yazısında, Paris'in geleceğe dö-
nük Arap politikası konusunda farklı ba-
zı fıkirler ortaya attı. James Baker'ın "Kör-
fez'de ortak güvenlik sistemi" önerisini iz-
leyen bu "Akdeniz Güvenlik ve tşbiriiği
Konferansı" önerisinin Elysee tarafından
uçurulan bir deney balonu olup olmadığı
önümüzdeki günlerde belli olacak. Devlet
başkanıyla iyi ilişkileri süren Vauzelle, bu
yazısında şöyle diyor:
"Dogiı Avrupa halklanna umut ışığı ver-
rae kaygısı Başkan Mitterrand'ı Avrupa
Konfederasyonu fikrini ortaya atmaya yö-
neltmişti. Akdeniz'in guney kıyısındaki ve
Ortadoğu'daki halklara umut ışığı verme
kaygısı Fransa'yı AT'li ortaklanna, Helsin-
ki sürecinden farklı, ama ona paralel bir
Akdeniz projesi sunmaya yöoeltmeli. Arap
ülkeierini milliyetçilik ve dinsel bağnazlıkia
baş başa bırakmak istemiyorsak, Körfez
krizinin yaratngı ortamdan vararlanarak ve
acilen güçlü bir siyasi jest yapmahyız."
LONDRA — Avam Kamarası'nda Ku-
veyt bunaJımı konusunda iki gün süren ola-
ğanüstü toplantıda iktidar ve muhalefet,
Başbakan Margaret Thatcher'i destekledi-
ğini gösterdi. Yaz tatili sırasında toplanan
Avam Kamarası'mn, 15 ekime kadar yeni-
den tatile girmesi ve Kuveyt bunalımına
ilişkin siyasetin uygulanmasını tamamen
hükümete bırakması kararlaştınldı. Ana
muhalefet İşçi Partisi'nin sol kanadı, "için-
de bulunulan nazik ortamda hükümetİD
sürekli denetlenmesi gerekriğini" savun-
duysa da yapılan oylamada 35'e karşı 437
oyla, "sonınu Thatcher'a havale edip tati-
le devam" kararı alındı.
Avam kamarası, bundan önce 1982'de
FaJkland Savaşı sırasında olağanüstü top-
lanmıştı. Bu nedenle şimdiki toplantı, ka-
muoyunda merakla izlendi. Radyo ve te-
levizyondan naklen yayımlanan toplantı-
da milletvekilleri, Başbakan Thatcher'in
"sert rutum"unu buyuk ölçüde destekledi.
Ana muhalefet tşçi Partisi dışişleri sözcü-
su Gerald Kaufmann, "Hükümeti, destek-
liyoruz, ancak açık çek vermedik, bu des-
tek kayıtsız şartsız degildir" dedi.
Dışişleri Bakanı Donglas Hurd ise ön-
ceki gün konuşan Başbakan Thatcher'dan
sonra, hukümetin görüşünü bir kez daha
dile getirerek, "Askeri bir harekât iznini
BM'ye bırakmaya gerek yok. BM böyle bir
barekâta engelleyebilir. O zaman ne olacak?
Irak, Kuveyt'i ganimet olarak inwnmı; mı
olacak" diye sordu.
Başbakan Thatcher, hafta sonundaki
Bush-Gorbaçov doruğunu bekliyor. Baş-
kan Mihail Gorbaçov'un Irak'a yönelik as-
keri bir harekâtı benimsemese dahi, çekim-
ser kalmasının sağJanabilmesini umuyor.
Bu çerçevede Başbakan Thatcher, Kör-
fez'e 2 bin kadar kara kuvveti gönderile-
bileceğini ima etti. Körfez'deki deniz kuv-
veti ile Umman'da üslenen hava kuvvetin-
de görevli personeün sayısı da yaklaşık 2
bini buluyor.
Avam Kamarası toplantısında da Türki-
ye'ye dolaylı olarak değinildi. Birinci Dün-
ya Savaşı sonrasında Ortadoğu'da "gelişi-
guzel çizilen" sınırlardan söz eden eski ba-
kanlardan birinin, "Knveyt bunalımı çozül-
dükten sonra Kürtlerin toprak talepİerine
karşı yapılmış olan haksızlıldar da dileriz
gündeme gelir" şeklinde bir cumle sarf et-
mesi dikkatlerden kaçmadı.
>NN
Bush ve Gorbi 3 ekimde Berlin'de
ABD Dışişleri Bakanı Baker, 15 eylülde gelecegi Bonn'da
Kohl hükümetinin yardımını isteyecek.
DtLEK ZAPTÇIOĞLU
BONN — ABD Dışişleri Bakanı James
Baker, 15 eylülde Bonn'da temaslarda bu-
lunacak. F. Alman Ehşişleri Bakanlığı'ndan
edinilen bilgiye göre Baker, Bonn'da "Ame-
rikan kuvvetlerinin Körfez harekâtının fi-
nansmanına katıhm" Uzerinde duracak ve
Kohl hükümetinin yardımını isteyecek. An-
cak bu "yardım"ın hangi alanları kapsa-
yacağı şimdilik bilinmiyor.
Almanya'nm birleşmesi, Kohl hüküme-
tini yirmi dört saat meşgul etmeye yeten bir
konu. Demokratik Alman ekonomisinin en
azmdan genel seçim tarihi olan 2 aralığa
kadar ayakta tutulması, işsizliğin bir ay
içinde birkaç misline katlanmaması, ma-
aşlann, emeklilik maaşlarının ve ücretle-
rin zamanında ödenmesi konuları, hükü-
metin önüne beklenmedik sorunlar yığıyor.
Öte yanda Doğu Berlin'de "2 artı 4" gö-
rüşmesi üç gündur sürmekte. tki Alman-
ya'nın temsilcileriyle müttefikler, masa ba-
şında "birieşme"nin şartlarım belirliyor ve
bir sonuç belgesi uzerinde çalışıyorlar. Do-
ğu Berlin'de son şeklini alan "sonuç bel-
gesi", 12 eylülde Moskova'da imzalanacak.
3 Ekim 1990, tarihe "Almanya'nın yeni-
den birleştiği gün" olarak geçecek. SSCB
Başkanı Mihail Gorbaçov ve ABD Başka-
nı Bush, büyük bir olasılıkla 3 ekim çar-
şamba günü Berlin'de buluşacak ve ünlü
"Brandenburg Kapısı" önünde el sıkışarak
"birleşme"yi tamamlayacaklar. Gorbaçov
ve Bush'un Berlin'de, soğuk savaşın sona
erdiğini belgeleyen sembolik buluşması ve
el sıkışma sahnesi, kuşkusuz 1990 yılının
medya olayı olacak.
Bundan sonra Almanya'da "milli
bayram" olarak kutlanacak olan 3 ekim-
de Berlin'de büyük bir şenlik düzenleniyor.
2 ekimi 3 ekime bağlayan gece, Berlin'de
değil yüz binler, milyonlarca kişinin buluş-
ması bekleniyor. 3 ekim günü ise bu yıl ilk
kez resmi tatil ilan edildi.
DUNYADA BUGIJN
ALtSİRMEN
Olacağı Buydu
Parlamerrtodaki tabansız ANAP çoğunluğunun oyianyla TÛ^
nûn "tavsiye" ettiği ve Yıldırım Akbulut'un "istediği" yetki, hü-
kümete verildi.
Meclis'in bu yetkiyi veremeyeceği, tüm yapılanlann anayasa-
ya aykın olduğu, özellikle İlhan Selçuk ve Uğur Mumcu tarafın-
dan yazıldı, hukukçular bu konuda aynı doğrultuda gorüş be-
lirttiler. Ana muhalefet partisi SHP daha önceden de Anayasa
Mahkemesi'ne başvurmuştu, bu kez de vuracak. DYP de Medts1
in işlevinı korumak ve tağyir fiiline karşı çıkmak konusunda elin-
den gelenı yaptı.
önce bir noktayı rejimin esenliği açısırtdan vurgulamakta bü-
yük varar var. Muhalefet, gidişe karşı kendisine düşen uyarı gö-
revini yerine getirmiş, gerek kamuoyu gerekse ANAP'ı aydınlat-
mak için elinden geleni yapmıştır. SHP'nin Anayasa Mahkeme-
si'ne başvurması ise tüm olanaklar tükendikten sonra eldeki son
yolu değerlendirme girişimkjir. Bu noktanın bilinmesinde, reji-
mi değiştirmek isteyenlere karşı, rejim içinde seçenek bulundu-
ğunun bilincinde olunması açısından büyük yarar vardtr.
Bu noktayı vurguladıktan sonra yetkinin sakatlığı konusun-
da daha önce yazılanlan yinelemeden astl değinmek istediği-
miz konuya gelelim.
12 Eyiül'den ^[25 eylüle geçerken, kimileri tarafından sivilli-
ğin simgeleri olarak gösterilen TÖ ile ANAP son davranıslanyla
askeıierden çok daha şahin olduklannı kanıtlamışlardır.
Bugün anayasaya aykın olarak verilen yetkiden sonra görû-
nen şudur: Parlamentodaki ANAP çoğunluğu büyük bir sorum-
suzlukla, kendi yetkisini, sorumsuz başka bir kişiye devretmiş
bulunuyor. Artık ortada tabansız bir iktidar, sorumsuz bir yasa-
ma, işlevsiz bir hükümet ile sorumsuz TÖ'nün kullandığı sınır-
sız yetkiler vardır.
Olayın temelinde yatan öğe sorumsuzluktur. Sorumsuzluğun
kaynağında ise tabansızlık yatmaktadır.
Evet hiç kimsenın kuşkusu olmasın ki bugünkü ıktidarın gözü
karalığı ile sorumsuzluğu, tabansızlığından kaynakianmaktadır.
iktidann tabansızlığı 26 Mart 1989 seçimlerinde tescil edilmişti.
O günlerde % 20'lere inen ANAP, artık halk tabanındaki deste-
ğini yrördiğini ve bunu bir daha öyle kolay kolay yeniden kaza-
namayacağını görmüştü.
Bu durumda tutulacak iki yol vardı.
Birinci yol, hemen erken seçime gitmek, iktidarı çoğunluğu
temsil eden parti veya partilere bırakarak, toparlanıp yeniden ta-
banını oluşturmaktı. Bu yol demokratik olduğu kadar akılcıydı
da.
ikinci yol ise 26 Mart oylamasının bir yerel seçim olduğunu
söylemek, elden geldiğınce sandığa gitmemeye çalışmak ve ka-
lan iktidar süresini doldururken tabanı yeniden topartamaya ça-
lışmaktı.
İkinci yol, akıtcı da değilcfi, demokratik da
Bu yol akılcı değildi, çünkü bu denlı yıpranmış bir partinin di-
rençle iktidarını sürdürerek adeta halkla inatlaşır duruma girip
yitirdiği tabanı kazanması olanaksızdı. öyle olunca da normal
yollardan tabanı kazanmaktan umudu kesmiş kişilerin oluştur-
duğu bir iktidarla karşı karşıya kalınması kaçınılmazdı.
Artık iyıce tabansızlaşmış olan bir iktidann, eski tabanını nor-
mal yollardan yeniden kazanmasının olanaksıziaşması, demok-
rasinin temeli olan siyasi sorumluluğu fiilen ortadan kaldınyor-
du. öyle ya, bir daha seçilmemek korkusu demek olan siyasi
sorumluluk duygusu, bu olanak tümden ortadan kalkınca ken-
diliğinden körlenecek ve demokrasilerdeki asıl sorumluluk yok
olacaktı.
Nitekim öyle de a'du.
Olağan yollardan yeniden taban kazanamayacağını anlayan
ve sorumsuzlaşan ANAP grubu, bir kişinin emellerine sonuna
kadar hizmet edecek bir sorumsuzluğun çeşitli örneklerini ser-
giledi. Yetki olayı bunların sonuncusu ve en tehlikelisidir. ANAP
grubunun sorumsuzluğu yüzünden hukuken sorumsuz bir kişi-
ye Türkiye'yi savaşa sürüklemek, toprakları üzerine yabancı güç-
ler çağıımak, yabancı ülkelere asker göndermek yetkisi veril-
miştir.
Bir kez daha belirtelim, bu geniş yetkileri eline geciren kişi
sorumsuz ve tabansızdır.
İşte tabansızlıktan başlayan sorumsuzluğa uzanan bu korkunç
olayın altında yatan neden, ANAP'ın artık tabanını yitirdiğinde,
erken seçime gitmemesidir.
O gün bizler, Türkiye'nin güç günleriyle böytesine sorumsuz
ve tabansız bir iktidann işbaşında olmasımn doğuracağı son-
suz sakıncaları düşünerek erken seçim istemiştik.
Son olaytar, erken seçim isteyenlerin ne denli haklı olduğunu
bir kez daha ortaya sermiş bulunuyor.
' H Emperyahst Korsanîaı Ortadoğu'-
dandışan!
H Emperyalizme karşı mücadele bay-
rağı Saddam'a terk edilemez!
H MEylül'ün sonuçlannı ortadan kal-
dırmak için ileri!
Jfi DSB için Güçbirliği Kuruîdu.
jZArjantin'de Troçkist Parti iktidara
yûrûyor.
H Su sorunu, kadın soronu mn?
4. sayı Çıktı. Tum Bayılerde
Nakilbent sok. No: 49/3 Sultanahmet/İST.
Tel: 516 84 54 Dağltim: YAY-DAC.
PUINLAMACILAR W MUHENDISLERŞirketımızin, çeşitli bolumlennde göreviendırilmek üzere aşağıda
betırtılen konularda uzmanlar aranmaktadır
•ENDÜSTRİ PLANCISI *TURİ2M PLANCISI
•ARAZİ KULLANIM PLANCISI
•ŞEHİR PLANCISI *ŞEHİR ALTYAPI PLANCISI
•ÇEVRE KORUMA UZMANI *ULAŞlM PLANCISI
•TELEKOMÜNİKASYON PLANCISI
•TARIM PLANCISI *ENERJİ PLANCISI
*TARIMSAL ENDÜSTRİ PLANCISI
'EKONOMİK MODELLEME UZMANI
•BÖLGE PLANCISI
Isteklilenn aşağıda belirtilen adrese şahsen başvurmalan rica dunur.
MNG BİLGİSAYAR A.Ş
Kızkulesı sok. 44 Gazıosmanpaşa-ANKARA
TEL: 137 11 55-56 . 14612 05-06
1. Hamur kağıda çok temiz
FOT O KOPİ
60 TL.Doğan Copy
16O 78 28
Ortabahçe Cad.
No: 6O Beşlktaş