Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 HABERLER 7 EYLÜL 1990
SHP lideri, adliyılın açılışında Ocakçıoğlu'nun konuşmasına kızarak toplantıyı terk etti
lnönü'den \argıtay Başkanı'na protesto
Yargıtay Başkanı'nın, tutumu ile ana
muhalefetin tören salonunda, hatta
Türkiye'de olmadığı görüşünü ortaya
koyduğunu belirten İnönü, "Böyle bir görüş
Yargıtay Başkanı'na yakışmaz" dedi.
Ocakçıoğlu, İnönü'den söz etmemesini
protokol hatası olarak niteledi.
ANKARA (Cumburiyet Büro-
sn) — Yeni adli yıl sancılı başla-
dı. SHP Genei Baskanı Erdal İnö-
nü, Türkiye Barolar Birliği'nin
(TBB) temsil edilmediği Yargıtay-
daki yeni adli yıl açılış lörenini
Yargıtay Başkanı lsmet Ocakcıoğ-
lu'nun tutumuna tepki göstererek
terk etti. Ocakçıoğlu'nun konuş-
masuun başında açılışa katılanla-
ra hitap ederken ana muhalefet
partisi liderinden söz etmemesi,
Barolar Birliği'nin protestosuna
muhalefetin destek göstermesini
eleştiren sözleri Inönii'nün tepki-
sine yol açtı.
Diin saat 10.00'da başlayan tö-
rene gelen İnönü, salonda kendi-
ne aynlan yere oturdu. Yargıtay
Başkanı'nın konuşmasının başın-
da, "Sayın Cnmhurbaşkanım,
Türkiye Bıiyiik Millet Meclisi'nin
Sayın Başkanı, Sayın Başbakan,
yüksek yargı organlannın sayın
başkanlan, Bakanlar Kurulu'nan
sayın üyeleri, sayın konuklar, de-
gerli meslektaslanm" derken ana
muhalefet partisi başkanından sö-
zetmemesıni dikkatle dinleyen
tnönü, Ocakçıoğlu'nun sözlerini
dağıtılan metinden izleyerek din-
ledi. Ocakçıoğlu'nun TBB Başka-
nı'nın konuşmasına izin verilme-
mesi olayına değinirken konunun
politik zemine oturtulmak isten-
diği ve bazı politikacılann buna
destek verdiği eleştirileri uzerine
tnönü salonu terk etti.
İnönü, gazetecilerin sorusu üze-
rine, Yargıtay Başkanı'nın kendi-
sinden söz etmemesini önce bir
unutkanlık sandığını, ancak ko-
nuşmayı diniediğinde bunun bir
unutkanlık değil bilinçli olarak
yapümış bir hareket olduğunu an-
ladığını söyledi. Yargıtay Başka-
nı'nın bu tutumu ile ana muhale-
fetin tören salonunda, hatta Tür-
kiye'de olmadığı görüşünü ortaya
koyduğunu belirten İnönü, "Böyle
bir göriış Yargıtay Başkanı'na ya-
luşmaz. Ana muhalefel olarak
Türkiye'de yargının bagımsızlığı-
m konımak bizim görevimizdir.
Bunan için de onlar bngün banon
farkında degillerse, bunu biz*
savunnrnz" dedi. tnönü, "Her
şeyden önce Yargıtay Başkanı'nın
Türkiye'de ana muhalefetin yeri-
ni bUmesini istiyorum, bekliyo-
rnn. Harekcdm Yargıtay'a, yargı-
ya karsı degildir. Her şeye ragmen,
bükümete de ragmen, bu konuda
duyarlıhk göstermeyen bazı yargı
mensuplarına ragmen Türkiye'de
yargı bagımsıriıgını kuracagu" di-
ye konuştu.
Ocakçıoğlu ise İnönü hitabın-
daki "konuklar" sözcüğü içinde
yer aldığını savundu. Ocakçıoğlu,
"Bu tatumunun, potitikaya kanş-
mak ve muhalefeti dışlamak şek-
linde degerlendirildiği"nın anım-
satılması üzerine, "Ben berhangi
bir şey söyleyecek degilim. Nut-
knmda ben gerekeni söyledim.
Nutkura neyi gereküriyorsa onu
söyledim" dedi.
Ocakçıoğlu'nun konuşmasın-
dan sonra söz alan Cumhurbaş-
kanı Turgut Özal'ın, Yargıtay'ın
sorunlanna değinirken bina soru-
nuna ağırlık vererek hükümetin
kendilerine bir bina tahsis edece-
ğini açıklaması dikkat çekti.
Sancılı tören
Yargıtay Konferans Salonu'nda
düzenlenen törene, hükümetin
ağırlıklı olarak ilgisi dikkat çek-
ti.
Cumhurbaşkanı özal, TBMM
Başkanı Kaya Erdem'in yanı sıra
Başbakan Akbulut ile birlikte 9
bakan törende hazır bulundu. Tö-
rene aynca SHP Genel Başkanı
Erdal inönü, bazı ANAP'ü ba-
kanlar, yüksek yargı organlannın
başkan ve bazı üyeleri de katıldı-
lar. Cumhurbaşkanı Özal salona
girişinde yalnız Başbakan Akbu-
lut ile el sıkıştı.
Saygı duruşu ve Istiklal Marşı-
mn dinlenmesinden sonra konu-
şan Yargıtay Başkanı Ocakçıoğlu,
16 sayfalık konuşma metninin 7
sayfasıru TBB Başkanı'nın konuş-
masına izin verilmemesınin neden
ve gerekçeleri ile buna ilişkin tep-
kilere ayırdı. Geçen yıllarda TBB
başkanlarırun konuşma metinle-
rini Yargıtay Başkanlığı'na gön-
dermelerine karşın, bu yıl gönde-
rilmediğini savunan Ocakçıoğlu,
şöyle dedi:
"Yiicc Yargıtay'ın ber zaman
konıdugu agırlığı sebebiyle eevap
vennemesinden yararlanılarak ka-
muoyu yanıltılmak suretiyle sü-
rekli kışkırtma ve sataşma yolu
tercib edilrais ve sorun bu yıl der-
hal politik bir zemine oturtulmak
istenmiştir. Olayın bu safhaya so-
kulması çabalanna bazı politika-
alar da destek vermekten geri kal-
manuşlar, işi yıice Yargıtay'ı uyar-
maya kadar goturmüşlerdir. Bu-
nu hayret ve üzüntü ile karşıladı-
ğımızı belirtmeden gecemeyecegiz.
Biz sarf edilen sozieri buraya aiıp
sizlere yeniden hatırlatmayı uygun
görmiiyornz. Bu sözlere cevap ve-
recek de degiJiz. Ancak şu busus
iyice bilinmeiidir ki yiice Yargıtay
kendini böyle bir uyanya asla mu-
batap saymaz. Bu vesile ile tepki
adı alDnda varatılmak istenen ha-
va, kullanılan dil, üslup meselenin
bangi duzeyde ele alındıgının bir
göstergesi olmus ve talihsiz bir.
tablo oluşturmuştur. 1lerde yargı
tarjhini inceleyecek olanlar bu ta-
lihsiz tabloyu ibretle de alacaklar,
kamuoyu ve Yargıtay yetkili or-
ganlan bunu elbette geregi gibı
degerlendireceklerdir."
Adli yıl açılışında yapılacak ko-
nuşmaların içeriğine de değinerek
"Yapılacak konuşma serbest kür-
siide yapılan bir konuşma
degildir" diyen Ocakçıoğlu, söz-
lerine şöyle devam etti:
"Törenin amacı doğrultusunda
adli üslup içerisinde yapılması ge-
rekli olan bir konuşmadır. Töre-
nin amacı, yasanın esprisi içerisin-
de Yargıtay Birinci Başkanı'nın
konuşma metni üzerinde Başkan-
lar Kunılu'nun düşüncesi alınır-
ken Birlik Başkanı'nın konuşma-
sının ber türlu kayıttan azade ol-
dugu savunulamaz. Töreni genel
politikanın tartışıldıgı bir ortam
haline dönuşturme istidadı taşıyan
bir konuşraaya burada asla yer
yoktur. Politikanın yargıya, Yar-
gılay'a sokulmaması, yargı bağıro-
sızlığının (erainatı ve aynı zaman-
da Yargıtay'ın titizlikle koruduğu
temel bir iikedir. Bu titizlik sebe-
biyledir ki Hâkimler ve Savcüar
Yüksek Kurulu'nnn da başkanı
olmalanna ragmen kendilerine
guvensizlikten değil ve fakat taşı-
dıkları politik sıfat itibanyla ada-
iet bakanlanmn bu törenJerde ko-
nuşma yapmalan söz konusu ol-
mamışür. Yargı kutsal ve çok
onuıiu bir görevdir; kuşkusuz po-
litika da devlete, millete hizmet
yolunda çok onurlu bir ugraşür.
Ne var ki ikisi birbirine kanştın-
lırsa ikisi de niteliklerinden çok
şey kaybederler ve geriye bir şey
kâlmaz. tşte Yargıtay hiçbir suret-
le fedakârlık edemeyeceği bu
prensipleri, hangi şart albnda
olursa olsun teminat altında tat-
mak için önceden metin ister. Ko-
nuşmanın sınırları törenin ama-
cında rnündemiçtir. Buna saygı
gösterilmesini beklemek hakkı-
mızdır. Bu saygı sınırlannı zorla-
yan bir konuşmaya bu kürsüde yer
yoktur. Adli yıl açılış töreni hiç
kimsenin politik beveslerine basa-
mak teskil edemez. Bu böylece bi-
linmeiidir."
SHP Genel Başkanı İnönü,
Ocakçıoğlu'nun bu sözlerinin he-
men ardından salonu terk etti.
Inönü'nün yarunda oturan bakan-
lann, birer sıra kayarak lnönü'nun
boşaian koltuğunu doldurdukla-
n gözlendi. Konuşmasını sürdüren
Ocakçıoğlu, yargının başta iş yü-
kü olmak üzere çeşitli sorunlan-
na da değindi.
Kürsüye daha sonra Cumhur-
başkanı özal geldi. Yargıçlann,
devletin yargı yetkisini kullandık-
larını, bu yetkinin amacımn da
haklı ile haksızın ayrılıp, sorunla-
rın çözulüp, sosyal banşın saglan-
ması olduğunu belirten özal, Yar-
gıtay'ın iş yükünün artmasına da-
va sayısuun artmasını ve davala-
nn uzamasını gösterdi. Yargıtay
binasının yetersizliğine de işaret
eden Cumhurbaşkanı özal, Yar-
gıtay'ın yeni ve modern bir bina-
ya kavuşmasını istediğini belirte-
rek hükümetin bu konuyu yakın-
dan ele alarak simdiki hizmet bi-
nasına >"akın bir yerde bir bina
tahsis edeceğini söyledi. özal, Yar-
gıtay'ın kısa sürede bilgisayar kul-
lanımına geçrnesi gerektiğini de
söyledi.
Törenden sonra Cumhurbaşka-
nı özal, TBMM Başkanı Erdem,
Başbakan Akbulut, bazı bakan-
lar ve bazı yüksek yargı organla-
rının yöneticileri, Ocakçıoğlu'nun
Yargıtay Konferans Salonu'nda d i m l e n e n «örene kökönıedn agıriıkiı olarak ilgisi dikkat çekti. (Fotograf: Banş BU)
odasına geçtiler ve burada yarım
saat kadar kaJarak sohbet ettüer.
Kaya Erdem'in bir süre burada
kaldıktan sonra diğerlerini bekle-
meden aynlması dikkat çekti.
Cumhurbaşkanı özal ise Başba-
kan Akbulut'u makam aracına
alarak Yargıtay'dan aynldı ve haf-
talık olağan görüşme için Çanka-
ya Köşkü'ne çıkü.
Ocakçıoğlu'nun tutumunu tep-
ki olarak İnönü'nün töreni terk et-
mesine ilişkin görüşü sorulan
Anayasa Mahkemesi Başkanvekili
Yekta Gnngör Özden, şu anda
Anayasa Mahkemesi'nin başkan-
lığına vekillik ettiğini belirterek
herhangi bir yorum ya da değer-
lendirmede bulunamayacağını,
ortaya koyduklan tutumlann ki-
şileri bağlayacağını, bunun değer-
lendirmesini millete bıraktığını
söyledi.
Yargıtay Başkanı lsmet Ocakçı-
oğlu, öğleden sonra Anıtkabir'i zi-
yaret ederek çelenk koydu ve say-
gı duruşunda bulundu. Törene,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
Haluk Yardıma, Yargıtay başkan-
vekilleri, daire başkanlan ve Yar-
gıtay üyeleri katıldı.
Ocakçıoğlu, törenden sonra bir
gazetecinin, "SHP Genel Başka-
nı Erdal İnönü protokolde adı
gecmediği ve poiitik davranıldıgı
gerekçesiyle töreni terk etti. Bu
konuda ne diyorsunuz" şeklinde-
ki sorusuna karşıuk, "Bu politi-
ka degil. Olsa olsa bir protokol
hatası olabilir. Gerekirse kendisiy-
le konuşur dunımu izah ederiz.
Bu hatayı politik bir davranış ola-
rak degerlendirmek tamamen
yanlış" dedi.
BarolarBirliğiBaşkanı Önder Sav, alternatif törende Ocakçıoğlu'nu sert bir dille eleştirdi
'Üargıtay Başkanı, ama hukukçu değîl
9
Türkiye Barolar Birliği
Başkanı Önder Sav,
Yargıtay Başkanı
Ocakçıoğlu'nu sert bir
dille eleştirdi. Sav,
"Gölgelerinden
korkanlar yönetime
yanaşarak daha iyi
gelecek düşleyenlerle
aynı yargı ve adalet
kırivannda koşmayız.
İktidara şirin görünme
yarışında biz yokuz.dedi.
ANKARA (Cumhuriyet Biro-
su) — Türkiye Barolar Birliği'nin
(TBB), yeni yargı yıhnın başlama-
sı nedeniyle Yargıtay'dan ayn ola-
rak düzenlediği "alternatif tören"
dün yapıldı. Türkiye Barolar Bir-
liği Başkanı Önder Sav, günü-
müzdeki uygulamalarla laiklik il-
kesinin zedelendiğini belirterek
"Biz ulusuz, çağdaş, uygar top-
lurn olma iddiasındayız. Bizi se-
riat düzenine sokma, tekrar üm-
met yapma gayretleri boşunadır.
Türkiye'de laikliğin topluma aç-
üğı uygar, çagdaş, insana ve di-
ne saygılı, aklı ön planda tutan
kapılannı kapatınaya. kimsenin
giicü yetmeyecektir" dedi. Anka-
ra Universitesi Hukuk Fakültesi
öğretim üyelerinden Prof. Dr.
Eralp Özgen de gericiliğin günü-
müzde belli mihraklardan güç ve
maddi destek gördüğünü belirte-
rek "Yöneticiler ise ya büyük bir
vurdumduymazlık ya da büyük
bir bıyanel içinde buna göz
yummaktadırlar" diye konuştu.
TBB'nin DTCF Farabi Salo-
nu'nda dün saat 13.OO'te düzen-
lediği törene, TBMM Başkanı Ka-
ya Erdem, SHP Genel Başkanı
Erdal İnönü, Anayasa Mahkeme-
si, Danıştay, Uyuşmazlık Mahke-
mesi, Askeri Yargıtay ve Askeri
Yüksek Idare Mahkemesi yönetici
ve üyeleriyle Adalet Bakanı Oltan
Sungurlu. Halkın Emek Partisi
Genel Başkanı Fehmi Işıklar,
SHP Genel Sekreteri Deniz Bay-
kal, SHP'ü milletvekilleri, yargıç-
lar, savcılar, il barolannın yöne-
ticileri, öğretim üyeleri ve çok sa-
yıda avukat katıldı. Avukatların
tümünün cüppeleriyle katıldıkla-
Barolar Birliği'nin düzenlediği 'alternatif adli yıl açılışına cüppeleriyle kadlan nyeler Amtkabir'e çıkü. (Fotograf: AA)
n törene, Yargıtay 11. Hukuk Da-
iresi Başkanı Yavuz Okçuoglu'-
nun da aralarında bulunduğu 8
Yargıtay üyesi katıldı. Yargıtay
Başkanlığı'nın TBB töreninin de-
vam ettiği saat 14.00'te, tüm yö-
netici ve üyeleriyle Anıtkabir'i zi-
yaret karan almaları nedeniyle
Yargıtay 6. Ceza Dairesi üyesi
Naci Ünver dışındakilerin tören-
den erken ayrıldıkları görüldü.
Erdem ve İnönü, 2 saati aşkın sü-
ren töreni sonuna kadar izlerken
Sungurlu, Sav'm konuşmasını
dinledikten sonra Meclis'te bir so-
ru önergesine cevap vereceği ge-
rekçesiyle salondan aynldı. Kaya
Erdem'in dinleyicilerle birlikte
konuşmacılann sözlerini sık sık ve
uzun süre alkışlaması dikkat çek-
ti. Baro yöneticileri, tören önce-
sinde cüppeleriyle Amtkabir'e gi-
derek çelenk koydular, ziyaret
ettiler.
Önder Sav, Yargıtay'dan ayn
olarak tören düzenlemelerinin ne-
denini açıklayarak başladığı ko-
nuşmasında, Yargıtay Başkanı
Ocakçıoğlu'nu sert bir dille eleş-
tirip gerçekleri çarpıtmakla da
suçlayarak şöyle dedi:
"Gölgelerinden korkanlar, yö-
netime yaranarak daha iyi geleek
düşleyenlerle aynı yareı ve adalet
kulvannda koşmayız. iktidara şi-
rin goninme yanşmda biz yokuz.
Yargıyı daha bagunsız yapraa. ba-
rolan vesayet ve sansürden kur-
tarmada, Yargıtay'ı daha bagım-
sız, daha etkin, daha tutarh yap-
ma yarışında varız. Yargıtay dai-
re başkanlan ve üyelerinin çoğun-
lugunun Yargıtay yönetiminin tu-
tnm ve davramşlannı uygun bul-
BiaiBğını biliyoruz. Bu bizi ferah-
latıyor. Sorunnmuz, ugraşımız
yiice Yargıtay'la degildir. Bağım-
sız Yargıtay'ın başında bugnn
maalesef bağımsızBğı tarnşdan İs-
met Ocakçıoğlu var. V urutmenin
Yargıtay üzerinde de etkin oldu-
gu söylentileri yayılmaya başlan-
dı."
Körfez krizine de değinen Sav,
hükümete verilen izni "yetki
devri" olarak yonımlayarak "Ül-
kemize saldın olmadan savaş lus-
kırtıcilığı yapmak, tutarlı, saguklı
ve uzun vadeli dış politikaya da,
bölgemizdeki çıkarianmıza da
ters düşer" dedi. TBB Başkanı,
"Millet adına karar veren
TBMM, savaş konusunda yetki-
lerini çok kıskanç kullanmalı. hal-
kııoızın ve insanlanmızın kaderi-
ni çok yakından ilgilendiren ka-
rarlann alınmasında yetkilerini,
hiçbir kişi ve organa
devrelmemelidir" diye konuştu.
Önder Sav, hukukun üstünlü-
ğü konusunda son zamanlarda ge-
ri adımlar atıldığını, düşünce öz-
gürlüğü ile ilgili hiçbir ileri adım
atılmadığıru, TCK'run 141, 142 ve
163. maddelerine ilişkin değişik-
liklerin hâlâ gündeme getirilmedi-
ğini, son KHK'larla yasama orga-
nının yetkilerine el atıldığı, huku-
ka aykırı sürgün ve sansür uygu-
lamalarının genişletildiğini belir-
terek "Son zamanlardaki uygula-
ma ve davranışlarta anayasanın
fiilen tadili görünümü yarablmış,
Cumburbaskanlıgı makamı, yasa-
manın, vüriilmenin ve yargının
üstünde bir konuma sokulmuş,
nerede ise tüm yetkilerin tek mer-
kezde toplanması tartışılır
olmuştur" dedi.
Günümüzde yürütmenin yargı-
ya müdahale eder duruma geldi-
ğini, Cumhurbaşkanı'nın yargı ile
ilgili görev ve yetkilerinin huku-
kun ustünlüğü ve demokratik hu-
kuk devleti ile bağdaşmadığını da
belirten Sav, özellikle idare ve ver-
gi mahkemelerinde çoklukla
imam hatip lisesi kökenlilerin gö-
revlendirilmelerinin yargı çevrele-
rini üzdüğünü ve düşündürdüğü-
nü söyledi.
TBB'nin ilk Başkanı Prof. Dr.
Faruk Erem de yargı bağımsızlı-
ğı üzerinde durarak şöyle dedi:
"Kamuoyu deyince akla, de-
mokrasi ve meslek kuruluşlannın
bağımsızlığı gelir. Açık veya ör-
tülu diktatorlüklerde kamuoyu,
degersiz sayılan veya yapay ola-
rak yarablması faydab görülen bir
kavramdır. Sınırsız kamuoyu sis-
temi ile yasak bolgeli kamuoyu
sistemi ayırt edilmelidir. Bu ikin-
cisine kararsız demokrasilerde
rastlanır. Biriik ve barolar mem-
lekeümizde bu kararsızlık içinde
degildir. Bagımsızlıklan tam ol-
masa dahi, birlik ve barolar za-
man zaman iktidaıia çaüsabilir-
ler. Bu, birligin ve barolann gü-
cdnü gösterir. Avukatlar hiçbir
zaman esir knllanmadılar, fakat
efendileri de olmadı."
AÜ Hukuk Fakültesi Ceza Hu-
kuku Kürsüsü öğretim üyelerin-
den Prof. Dr. Eralp özgen de
Yargıtay Başkanı'nın tutumunu
"sansür" girişimi olarak niteledi.
Türkiye'de bugün yargıç bağım-
sızlığınm tam olarak gerçekleşti-
ğini söylemenin mümkün olmadı-
ğıru da belirten özgen, laiklik ko-
nusunda da "Günümüzde gerici
adımlann, belli mihraklardan güç
alıp, maddi destek sağladıkJan
Atatürkçüler tarafından büyük
bir endişe ve korku ile izlenmek-
tedir. Yöneticiler ise ya büyük bir
vurdumduymazlık ya da büyük
bir hıyanet içinde buna göz
yummaktadırlar" dedi.
DYP Genel Başkanı Süleyman
Demirel, TBB'nin düzenlediği
toplantıya da katılmadı. Ancak
bir mesaj göndererek yeni adalet
yıhnın "yargının aynlmaz bir par-
çası olan barolara ve mensupla-
nna da hayıriı, ugurlu olması" di-
leğinde bulundu.
Yeni yargı yüının başlaması ne-
deniyle Hukuki Araştırmalar Der-
neği Başkanı Sevket Kazan da
yaptığı açıklamada, Yargıtay ile
TBB arasındaki sürtüşmeden
üzüntü duyduklanm belirtti. Ka-
zan, yeni yargı yılında TCK'run
141-142 ve 163. maddelerinin tek-
rar gündeme getirilmesi gerektiği-
ni de vurgulayarak şöyle dedi:
"Türk demokrasisi büyük ta-
libsizlikler içerisindedir. Türk de-
mokrasisi kanonlara başka turlü
yazılmakta, uygulaması başka
türlu yapılmaktadır. Demokrasi
adına ahkâm kesenler, perde
önünde halka karşı demokrasiden
ve fikir özgürhıgünden yana gö-
riinürken, perde arkasında olan-
ca tahakkttmcn yöntemlerini tez-
gâhlamaktadırlar.''
CUHEYT ARCAYUREK »azıyor
Son Günlerde İnsanın Başı Dönüyor!
ANKARA — Hukuk devleti kavramı, doğerini yi-
tiriyor. Yetki tartışmalarında Meclisin ANAP gru-
buyta aldığı manzara bir yana, dün Yargıtay Baş-
kanı yeni adli yılı açış konuşmasında belli başlı ku-
rumları temsil edenlerin adlarını vererek seiamlı-
yor, protokolde başbakandan sonra gelen ana mu-
halefetten söz etmiyor.
Barolar Birliği adına yapılacak konuşmalan daha
önce görmeyı ısteyenlerin başlattığı tartışmada
SHP'nin çıkışlarını dünkü törende suçlayıcı öge-
lerle eleştırıyor. Yargıtay gibi adaletı simgeleyen
yüksek birkurum, yargı üağımsız/ığının ancak ık-
tidar aracılığıyla sağlanabileceğını savunuyor Mu-
halefetın yargı bağımsızlığını savunan çabalarını
görmezlikten gelıyor. Adaletin temelını gerçekleş-
tirecek tek koşulu bugünkü yapay iktidar olduğu-
na bağlıyor.
inönü, protokDİ eksikliğıni bir yerde 'unutkanlığa'
varfyor, ama konuşma metnini ızleöikçe ana mu-
halefeti suçlayan ögelerin çoğaldığım görüyor ve
Yargıtay Başkanı'nın konuşması sürerken töreni
terk ediyor. Son günlerde yaşananlar insanın ba-
şını dondûrüyor. Tek şeflerın önce ordu ile işadam-
larını avucuna aldığını, daha sonra yargı organını
kendine benzettiğini anımsayanlar son on gün
içindeki gelişmeleri büyük kaygıyla ızlıyorlar.
inönü, dün artık izin çerçevesinden çıkan,
TBMM'nin yetkilerini dogrudan hükümete aktaran
son tezkerenın anayasaya aykırı olduğunu bir kez
daha -kesın kes- yineledikten sonra Anayasa Mah-
kemesı'ne başvuracaklannı açıklıyor.
SHP başvurusu en geç salı günû yüksek mah-
kemenin önüne çıkacak. inönü, başvurunun ya-
2ilmakta olduğunu söylerken bir yandan da mu-
halefetin 'hızlı' davran na Anayasa Mahkemesi:
nin de uymasını 'temenni' ediyor. Daha doğrusu
böyle görünûyor. İktidann aldığı yetkiyi hemen kul-
lanarak telafisi mümkün olmayan' uygulamalara
girişmesi olasıhğının . jele ve kesin karara gerek-
sinimi zorladığmı vurguluyor.
Kısacası İnönü, yetkilerin anayasaya aykınlığı-
na bir an önce karar verılrnesını isterken yaşam-
sal değerdekı yetkilerin TÖ'nün elinde alelacele
uygulamaya gırmesini önlemek istiyor. ÇCınkiı 7Û,
çeşıtlı zamanlarda kimı sorunların Anayasa Mah-
kemesi ne gıdeceğini görûnce derhal uygulama-
lara geçmış, daha sonrakı iptal kararları bu uygu-
lamaların sağladığı zararları engelleyememışti.
Bu kez dünküler gibi ekonomik bir sakıncanın
önlenmesı de söz konusu değil. Bireyler, devlet ve
ülke, tam bir ötüm kalım savaşrnın anfesinde
Teslim olanlar
Tek adama bağlı, nereye varacağı bilinemeyen
yetkilere 'dur' dıyecek tek kurum kaldı: Anayasa
Mahkemesi! Son on gûnde ANAP çoğunluğunun
TÛ'nün eiinde nasıl hamur edikjiğıni kamuoyu gün
be gün yaşadı. ANAP grubundaki 'sütun ars-
lanlarının' demokratik kuraltan savunamadıklan,
ülkenin çıkarına uygun karann çıkması için par-
maklarını oynatamadıkları oylamayla ortaya çıktı.
TO, tecavüz halinde' savaş karan nı reddetti, as-
ker gondermeye, yabancı asker çağırmaya, Kör-
fez dekı bunalımın savasa dönüşmesı durumun-
da içıne gırmeye elverişli yenı yetkilerı yukarıdan
bastırarak saldırgan vazıyet aldı. Hükümet direnir
gibi oldu, pes etti. İlk karara Meclis'te karşı koyan
Mesut Yılmaz ile HCG ise liderlık yarışında payçı-
karma dûrtüleriyle son olayda teslim oldular TO
:
Insan yazarken sıkılıyor. Oysa dün TO'nûn buy-
ruğuna koşar adım 'evet' dıyen HCG, bize telefon
ediyor, ne grupta ne de Meclis'te sınırsız yetkiye
oy vermeyeceğinı neredeyse ant içerek söylüyor-
du. Gittı, geldı ve verdi. Yılmaz ise HCG gibi yu-
karıdan gelen baskıyla ezildi. Olumlu oy verdi.
Antıdemokratık' Recep Ergun Paşa, 'hayır' diye-
rek 'demokratlaşıyordu' iyi mi?
Bizim kimı arkadaşlar hâlâ bu türden 'devlet
adamlığı' oynayanları Akbulut'a yeğliyor, lider ol-
malan için sütunlar dolduruyorlar.
Böylece tek buyruk, Meclis'e egemen çoğunlu-
ğu dizginledi. Ookusu bu otan demokratik isleyış,
yaşamsal bir konuda milletvekilinin elini kolunu
bağlayarak asker gönderme, yabancıları çağırma
gibi sınırsız yetkileri hükümete -hem de bu
hükümete- "lüzum, hudut ve şümulünü" saptama
özgüriügü ile tanıdı.
Ulusal iradeden yoksun çoğunluğun pervastz-
lığı karşısında maddi direnme gücûnden yoksun
muhalefetin Meclis'te yapacağı hiçbir şey yoktu.
Parlamento TÛ buyruğuyla dizayn edilince' Ana-
yasa Mahkemesi'ne şimdi tarihsel bir görev dü-
şüyordu Üstelık anayasanın başka hûkümleri sı-
nırsız yetkinin Meclisten alınarak hükümete dev-
redilmesine karşıydı.
Siyasal havaya ve etkilemelere, hele basındaki
savaş çığlıklarına kapılmazsa, yüksek mahkeme-
nın sınırsız yetkilerı anayasaya aykırı bulması bek-
lenıyor. Ülkemn büyük yararlarına dayanarak bu
yolda karar bekleyenlerden hiçbırinın siyasal bir
yatırımın peşinde olmadığını yüksek mahkemenin
peşınen kabul etrnesı gerekiyor.
İnönü'nün deyişiyle böylesı yetkiler, yasaların
ne anasında ne de babasında' yer alıyor. TÖ, Tür-
kiye'yi çıkışı görünmeyen karanlık tünele sokma-
ya çaltşıyor.
On bir yüksak hâkimin parlamentonun üstün-
de olmadığı söylenmeye, yazılmaya başlanacak.
Peki ama bir kışi parlamentoyu vesayet altına ala-
bıliyor da anayasa gereğı on bir yüksek hâkım ül-
keyi Dadireden çıkaracak hem de anayasal düze-
ninı iade edecek bir karara neden varamıyor? Ulu-
sal belalar zincırini hıç değılse bir kurum kıracak.
Gerçegi aydınlatan karar yenne tersine bir yargı,
bütün demokratik kurumiarı aynı kabın ıçıne ala-
cak.
Sevsinler!
Gizli ve açık bütün görüşmelerde İnönü île De-
mirel, tek bir soruya yanıt arıyorlar:
"Sinırsız yetkilerte ne yapacaksınız?" Hükümet-
ten kem küm! Demirel, TO'nün dirayetli politika-
sına uygun adım atanları 'pastacılar' diye tanımlı-
yor. ANAP milletvekillennı pastadan pay alma dü-
şûne yattıkları için 'pastacı' diye isimlendiriyor.
'Ne yapacaksınız' sorusuna Yıldırım Bey, "Efen-
dim, Körfez'de 18 mıtletın şu kadar gemisı varmış"
diye yaklaşıyor. Hanı ayıp olacak dünyaya. bızden
de bir ikı bulunsun demeye getıren yanıtlar veri-
yor. Ya asker gönderme? Açık seçik göndermeye-
ceğız yok. Pekı ne var? "Oinamik pojitika neyi ge-
rektiriyorsa."
'Dinamık' dediği de günde on dosya okuyup ka-
ratiar veren Çankaya. Genç arkadaşlar öncekı ge-
ce hükümet sözcülüğünü üstlenen devletlû bakan-
lanmızdan Güneş Taner'e bir savaş gemisı ya da
asker gönderıleceğıne dair bir karar çıkıp çıkma-
dığını soruyorlar Devletlû "Daha evvelden hazır-
lanmış, planlanmış uygulamaya gırecek bir takvim
yok" demez mi?
Sanki 70, Akbulut'a böyle bir karan bırakırmış
gibı. O, btrkaç gün önceden baslar hafif hafff haydi
hayırlısı' kararları duyurmaya. Sonra Çankaya'da
hükümeti toplar, tebliğ eder' kaç asker veya ge-
mi gideceğını. Oysa hükümetin açık gizli açıkla-
malarına göre: 1- Önce bir savaş gemisı. Adı da
savaştırana yaraşır olacak, örneğın Turgut Reis'
firkateynı. 2- Sonra kara birlığj. Suudi komutası-
nın buyruğuna giren Müslüman birliklerin arası-
na. 3- 'Çöl kalkanı'ndan sonra 'kuzeyden kıskaç"
planıyla Irak'a saldın.
TO ile hükümeti, giderek berraklaşan bu irde-
lernelere yanm ağızla dahi 'hayır1
diyemiyorlar. '>»t-
kiyle ne yapacaksınız' sorusuna gercek karşılık-
ları, savaş karan vermeye yetkili Meclis bilmiyor.
Kim diyoruz? Kimler biliyor diye sormuyoruz. Tek
kışi: TO biliyor.
Heie 9 eylüldeki zırvenin gündemı tam belirsin,
Körfez'de daha etkin Sovyet baskısının yanı sıra
Gorbı'nin gereksındiği ekonomik yardım ve kredî-
lere ABD bir kez 'evet' desin. Tek savaş gemisiy-
le bile savaş bizim için bir oldubitti. Kuzeyden kıs-
kaç başlatılacak, lütuf buyurup savaş hali ilanı is-
temı TBMM'ye gelecek. Muhalefetin aklı başında
bütün çevrelerın yargısı bu yönde. Serbest eko-
nomı zorlukları dedin mi ha Gorbi, ha 70. Kılpayı,
fark etmez. Bu da yorumlann ana maddesi.
Gelişmelere nereden bakarsak bakalım, kulise
göre TO'nün tek adamlığına 'demokratik bir
kurumun' artık hayır demesi gerekiyor.
Umudu yitırmemelil