22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 EYLÜL 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 RKPKongresi • MOSKOVA(AA) — Sovyetler Birliği'nin en büyük Cumhuriyeti Rusya Federasyonu'nun Komünist Parti örgütünün kuruluş kongresi, parti birinci sekreteri İvan Poloiov'a yönelik sert eleştirilerin yarattığı sert tartışmalarla devam ediyor. Kuruluş kongresinin önceki gün başlayan ikinci asamasının dünkü bölümünde, özellikle asker komünistlerden kaynaklandığı gözlenen eleştirilerle parti birinci sekreteri: Ivan Poloikov, Rusya Komünist Partisi'ni hızla sağa kaydıran bir çizgi izlemekle suçlandı. Kenya'da demokrat avı • LONDRA (ANKA) — Kenya'da hükümet karşıtı gösteri ve faaliyetlere katılan ve planlayanlann tutuklanmasına devam edildiği bildirildi. Uluslararası af örgütünce yayımlanan aylık böltene göre son olarak başkent Nairobi'de, çoğulcu sistemin savunuculuğunu yapan eski kabine üyelerinden Kennetb Matiba ve Charles Rubia tutuklandı. Matiba ve Rubia, tutuklanmadan önce Nayrobi'nin Kamkunji meydanında yapılan hükümet aleyhtarı gösteride polis tarafından dövülerek tutuklanan göstericiler için bir toplantı yapmayı planlıyorlardı. Birleşik Almanya kabinesi • BONN (AA) — Federal Almanya Başbakanı Helmut Kohl'ün, iki Almanya'nın 3 ekirade birleşmesinden sonra kabinesine 3 ya da 4 Demokratik Alman Bakan alacağı bildirildi. Kohl'ün sözcüsü Hans Klein dün yaptığı açıklamada, bakanlann 2 aralıktaki ortak seçimlere kadar Demakrotik Almanya ile ilgili işlerden sorumlu olacaklannı belirtti. Siyasi yetkililer, Demokratik Almanya Başbakam Lothar de Maiziere, Devlet Bakanı Guenther Krause, Liberal Parti lideri Beiner Ortleb ve Parlamente Başkanı Sabine Bergman-Polh'ün en güçlü adaylar olduğunu j belirtiyorlar. - • ^^ ABD-Vietnam ilişkileri • WASHINGTON (AA) — ABD'nin, Vietnam yanlısı Phnon Penh hükümeti ile görüşmeye karar verdiğı bildirildi. ABD Dışişleri Bakanı James Baker, ABD'nin bu karan Phnon Penh hükümetinin, BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinin haarladıklan plan karşısındaki yapıa tavn nedeniyle alındığını söyledi. Baker, Dışişleri Senato Komisyonu'nda yaptığı konuşmada, Kampuçya'nın, 5 daimi üyenin hazırladığı taslak anlaşmayı 28 ağustosta kabul ettiğini hatırlattı. Amavutluk'ta genel şrev • KOSOVA(AA) — Amavutlar Kosova'daki Sırp hâkimiyetini protesto etmek amacıyla genel greve gittiler. Kosova'daki Sırplı hükümet yetkilileri, devlet dairelerinde çalışan Arnavutların greve katılmalan durumunda işten çıkarılabileceklerini ve yerlerine Sırplılann alınabileceğini söylediler. Yasadışı Demokratik Birlik Partisinin Lideri Ibrahim Rogova, halkın tahrik edilmesi durumunda grevin şiddet olaylanna dönüşebileceği uyansında bulundu. Grev karan, Kosova'daki nüfusun yüzde 90'ınıoluşturanl,9 müyonluk Amavut halkı tarafından geçtiğimiz gunlerde kurulan bağunsız sendika tarafından alındı. Ktibablar döntiyor • MADRİD(AA) —Bir grup Kübalının Ispanya'mn Havana Büyükelçüiği'ne giderek sığınma hakkı istemesiyle başlayan kriz, son iki Kübalının da kendi istekleri ile büyükelçilikten çıkıp evlerine dönmelerine rağmen sürüyor. Son iki Kübalının, Ispanya'nın Havana Büyükelçiliği'nden ayrUmasmdan sonra dün Ispanya televizyonunda bir açıklama yapan îspanya Dışişleri Bakanhğı yetkililcri, "Ispanya'mn kriz öncesi Küba ile çok iyi olarak nitelendirilebUecek ilişkilerinin normale dönmesi şu anda olanaksızdır. Ayrıca ikili ilişkilerin çok hassas bir döneme girdiği de kesindir" şeklinde konuştular. KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KR Baker tölgesel güvenlik rejimini' açıkladı, tarttşmalar başladı ABD içindeABD bir yandan Ankara'nın Körfez'e askeri kuvvet yollamâli doğrultusunda attığı adımları dikkatle izlerken diğer yandan da, "yeni körfez güvenlik rejiminde Türkiye rol oynayabilir mi" sorusuna yanıt arıyor. Ancak ABD Dışişleri'nde kimse, "Türkiye'ye bu işte rol var mı" sorusuna net yanıt veremiyor. UFUK GÜLDEMİR WASHINGTON — ABD bir yandan, Türkiye'nin Körfez'e askeri kuvvet yolla- mak doğrultusunda attığı adımlan dikkatle izlerken diğer yandan da "Yeni Körfez gü- venlik rejiminde Türkiye rol oynayabilir mi" sorusuna yanıt anyor. Şu ana kadar bu soruya olumlu yanıt verihniş değil. Bu iki konunun aynnülanna ilişkin gö- rüşler şöyle özetlenebilir: 1. Tiirkiye'ııin rolii: ABD Dışişleri Ba- kanı James Baker, geçen salı temsilciler meclisinde yaptığı konuşmada, Körfez kri- zinin bölgeye yeni bir güvenlik rejimi ge- rektiğini ortaya çıkardığıru söyledikten son- ra "NATO" örneğini vererek Avrupa'ya tehdidin nasü bertaraf edildiğini vurgula- dı. Baker'ın bu çıkışı türn dünyada yankı- lara yol açu ve "Körfez'e NATO, CENTO tirii bir güvenlik rejimi mi kurulmak iste- nryor, Jsrail bunun içinde mi olacak, dışın- da mı" sorulan her yerde tartışümaya baş- landı. Ancak bu açıklamadan bir gün son- ra Baker, bu kez de senatoda bir konuşma daha yaparak şunlan söyledi: "NATO'yu örnek olarak verdim. Bu, 'Ortadogn'da bir NATO kuralım' anlamı- na gelmez. Ama o bölgenin banş ve refa- hını garantileyecek bir güvenlik rejimi de lazım. Bu birbiri ile iliskili ikili anlaşma- lar şeklinde de olabilir. Amerika'nın bun- da naal bir rol oynayaca|ını şimdiden söy- lemek zor. Belki bir süre donanmayı tuta- biUriz." Baker'ın bu yeni açıklaması, temsilciler meclisinde yaptığı ilk açıklamanın gerisin- de bir adım olarak niteleniyor. ABD Dı- şişleri Bakanlığı'ndan sızan bilgilere göre Baker ve ekibi, ilk konuşmanırr dünyada bıraktığı izlenimden çok rahatsız olmuşlar ve ikinci açıklama yapılmış. İkinci açıkla- mada NATO türü bir örgütlenme geri pla- na itiürken hem askeri hem ekonomik hem de sosyal boyutu olan, birbirleriyle zincir- leme iliskili bir dizi ikili anlaşma türü bir güvenlik rejimi ön plana çıkıyor. Bir gün içinde böylesine önemli bir fark ortaya çık- mış olması, Baker'ın güveruik rejimi öne- risinin henüz entelektüel bir çıkıştan daha ileride bir adım olmadığım gösteriyor. Bu yüzden de ABD Dışişleri'nde kimsc Türk- iye'ye bu işte rol var mı" sorusuna net bir yanıt veremiyor. Çünkü kimse, nasıl bir ya- pı kurulmalı, hangi ülkeler dahil edilmeli bilmiyor. Bu durum bir başka olasılığı gündeme getiriyor: Amerika bir yandan, Körfez'de ilk tetiği çekenin kendisi olmayacağını söy- lüyor, diğer yandan da Irak'm kimyasal ve nükleer yeteneğinin "tahdiüenmesini" ar- zuluyor. Bu da Amerikan kamuoyunda "Tetiği siz çekmeyecekseniz, Irak'ın kim- yasal ve nükleer yetenegini nasıl Uthditleyeceksiniz" sorulanna yol açıyor. Amerikan yönetimi bu sorulara tatminkâr yanıt veremiyor, çünkü Beyaz-Saray'ın Irak'ın kaderi ile ilgili temel kararları he- nüz almadığı söyleniyor. Oysa "Körfez gü- venlik rejimi" kavramı bu sorulara bir öl- çüde tutarlı yanıt getirebiliyor: Çünkü gü- venlik rejimi, Irak'ın kimyasal ve nükleer silahlan kullanmasını riskli hale getirecek şekilde bölgede caydıncüıklar yaratılmasıru öngörüyor. Dolayısıyla, Körfez güvenlik re- jimi kavramının ortaya atılması, Amerika 1 nm, Irak'ın kaderi ile ilgili temel kararlan alması için ona biraz daha zaman kazan- dmyor, bu arada sorulabilecek sorulara da gerçekleşmesi zor, ama en azmdan kendi içinde tutarb bir yanıt verilebilmiş oluyor. 2. Tiirkiye'ııin asker göndermesi: Bu ko- nuda ilk göze çarpan, ABD Dışişleri'nin, Türkiye'nin Körfez'e asker göndermek ko- nusunda attığı adımları ne kadar dikkatli ve ayrıntıh bir şekildt takip ettiği, biraz da şaşırarak izledikleri ikinci nokta, daha 1 ay önceye kadar, temel bir krizde Batı'dan ya- na tavır alması hayli kuşkulu görülen Tür- kiye'nin, bugünkü yönetidlerinin, Was- hington'da hâlâ tam olarak anlaşılamamış bir nedenle bu ölçüde asker göndermek ko- nusunda istekli davranmalan, "Takdir edi- yornz, hayranlıkla izliyoruz, ama anlaya- bilmiş de degiliz" diyorlar. Tabiatıyla da anlamaya çahşıyorlar. "Bugüne kadar ulus- lararası Uişkiierde hep ekonomiyi ön pla- na çıkarmış, çatışmalardan kaçınmış, Yu- nanistan ile iyi geçinmeye bakmış, Özal'm şimdi neden Irak konusunda bu kadar is- tekli davrandığı" sorusu zihinlerini kurca- Lıyor. Üzerinde durduklan ana rnotivasyon, Özal'm, bu işi Türkiye'nin menfaatlerine görmttş olması. Yan motivasyonlardan il- ki, özal'm Saddam Hüseyin'e fazla sıcak duygular beslememesi, ikinci yan motivas- von, özal'ın her zaman faklı gözle baktı- ğı, özel duygular beslediği Suudi Arabis- tan'ın tehdit altında olması. Üçüncü yan unsur, Özal'ın, "tnönü'nün İkinci Dünva Savaşı'nda yapnğı, Ege adalanna mal olan hatayı tekrarlamak istemiyor" olabileceği. Ancak eğer bir savaş olacaksa, bu savaşın Kuveyt'in "toprak bütünlüğünü" korumak ilkesinden başlayacağını, dolayısıyla da Irak'ın bölünmesinin düşünülemeyeceğini hatırlanyorlar. Dördüncü yan unsur, özal- m Körfez'e asker göndererek ilerde Ame- rika'dan gelebilecek daha fazla katkı talep- lerini kolay göğüslemek istiyor olabilece- ği. Çünkü, şu anda Washington'un, Tür- kiye'nin asker göndermesi yönünde bir ıs- ran yok. Bunu şimdilik "yaşamsal bir katkı" olarak görmüyorlar. Dolayısıyla da "Türkiye bu işe girmek için niye bu kadar istekli davrmmyor" diye merak ediyorlar. Eğer tncirlik'in kullanılmasına izin verme- mek için asker göndermiş olmak "bahane" edilecekse, bu da Washington açısından ge- çerli bir arguman değil, çünkü "zamanı geldiginde tneirliki knllandırmak için Amerika'ya zaten hayır denmeyecegi" iz- lenimindeler. "Körfez'e bir iki bin kişi yol- layıp, çok ihtiyaç duyulduğnnda İDCiriik'i koliandırmamak iyi bir izlenim bırakmaz. Kurnazlık olarak algılanır' diyorlar. Ancak Türkiye'nin gerek încirlik'in kul- landınlması, gerekse Körfez'e sembolik ol- maktan daha ileride bir askeri güç yolla- masımn büyük ölçüde, Amerika'nm, Irak'- ın kaderi konusunda vereceği karariara bağlı olduğunu düşünüyorlar. Eğer Anka- ra, Amerika'nın Saddam Hüseyin'i yıkıp Irak'ta yeni bir dtzen kuracağı yönünde işaret alırsa ileri atıhr kanısındalar. ONN Almanya,Baker'ı bekliyor DİLEK ZAPTÇIOĞLU BONN — ABD Dışişleri Ba- kanı James Bakenn Bonn'a yap- ması beklenen ziyareti 15 eylüle ertelendi. Baker, Federal Alman hükümetine, Amerika'nın Kör- fez'deki girişiminin faturasını ge- tirecek. Başbakan Helmut Kohl, ABD Başkam George Bush'a ge- çen hafta "Almanya'nın üzerine düşen bülün görevleri yerine getirecegini" açıklamıştı. Kohl, Washington'un müttefiklerine çı- kartüğı mali masraflardan payı- na düşeni kayıtsız şartsız ödeye- cek. „ Boorı, Amerikan Dışişleri Ba- kanı'run "Ortadoğu'da yeni gü- venlik yapılan oluşturma" öneri- si hakkında henüz bir yorum yap- madı. Baker'ın Bonn'da bu konu- yu da gündeme getirmesi bekleni- yor. Almanya, Körfez krizinde BM kararlarına katılma ve gerek- tiğinde NATO bünyesi içinde ha- reket etmenin dışında lngiltere ve Fransa kadar atak davranmıyor. Siyasi gözlemciler, Bonn'un çe- kimser tavnnı sürdüreceğini tah- min ediyorlar. Kohl hükümetinin çekimser tu- tumunu kamuoyu paylaşıyor. Al- manya'da 2 aralıkta genel seçim- lerın yapılacağı göz önüne alinır- sa, kamuoyunun Tıkri Kohl hükü- meti için her zamankinden daha önemli. Ve kamuoyu, Bonn'un Körfez'e asker yollamasına karşı. "Allensbach" kamuoyu araştırma enstitüsünün düzenlediği son an- kette halka, "Federal Alman bir- Uklerinin Korfe/e yoUanması hak- kında ne duşıindüğü" sonıldu. Halkın yüzde 54'ü Körfez'e asker yollanmasına şu gerekçeyle karşı: "Alman ordusu, ülkenıizin savuu- ması için vardır. NATO alanı dı- şında kullamlmak için degil. Çı- karlanmız tehlikede olsa bile bu ilkeyi savunmaiıyız. Biz dünyanın jandarması degiliz, olmak da is- temiyoruz." Halkın sadece yüzde 33'ü,"Wüı- ya banşının korunmasında Al- manya'nın üzerine düşeni yapıp Körfez'e asker yollaması gerek- tigini" savunuyor. Alman halkının üçte biri, ne ge- rekçeyle olursa olsun ordunun NATO alanı dışında kullanılma- sına tamamen karşı çıkıyor. öte yandan TBMM'nin hükü- mete verdiği, "yurtdışuja asker yollama" yetkisi, dün Federal Al- man tdevizyon ve radyolannda bi- rinci haberdi. PARÎS 'Zirve saldırıya yeşil ışık yakmaz' SABETAY VAROL PARİS — Fransa Cumhurbaş- kanı François Milterrand dün ak- şam Elysee Sarayı'nda düzenledi- ği basın toplantısında "savaş man- tıgından çıkılmış değil" şeklinde konuştu. Mitterrand, Basra Kör- fezi'ndeki Fransız askeri birlikle- rini ziyaret edebileceğini sözleri- ne ekledi. Bölgede 17 adet Fran- sız savaş gemisi ve 7 bini aşkın as- keri personel bulunduğu vurgu- landı. Mitterrand, aynı gün hem ABD Başkam George Bush hem de SSCB Başkam Mihail Gorba- çov'la telefon görüşmesi yaptığı- na işaret ederek, iki büyüğün Hel- sinki'de Irak'a ani bir saldınya ye- şil ışık yakacak kararları alacak- UNIVERSITE ADAYLARI YAUMDUĞUNUZGİBİDEĞİLSE/Katıldığınız dersanenin öğretim kadrosu ya sizin beklentilerinizi gerçekleştirmekten uzak görünüyorsa ; Ya umduğunuz gibi etkin ve başanlı değilse ne yaparsınız ? Ö Ü ÜÇÖZÜMÜ BİZ ÖNERİYORUZ. . Önce dene, beğenirsen öğrenimini sürdür NASIL MI? ' Sadece 300.000.- TL. yatır, kaydını açtır, Bir hafta dersleri dinle,. kadroyu tanı, testleri gör.Olay seni tatmin ediyorsa devam et. Başarı senindir. Yok beğenmedin, bir hafta sonra idareye başvur Beğenmedim de Nedeni, niçini sorulmayacak sana. Yatıracağın paranı aynen geri alacaksın. UNK APANI DERSANELERİ Bu özel kayıt sistemini 2 0 E y l ü l c kadar size sunuyor UNK APANI DERSANELERÎNE kaydınızı yaptırınız. YENİ AÇILACAK DEVRELERİIVIİ2 LİSE SON SINIFLARA hafta sonu OSS ) OYS Kıırsu 22 Eylül'de BEKLEMELÎLERE - Halta içinde - doğrudan ÖYS Kuısu 17 EYtül 16 Ekim BEKLEMELİLERE - Halta sonu - doğrudan ÖYS Kursu 22 Eylöl'de İUNKAPANI larını tahmin etmediğini söyledi. François Mitterrand bir soru üzerine gerekirse tıpkı George Bush gibi Irak halkına TV ekra- nından hitap edebileceğini belirt- ti. Buna karşılık Batılı rehinelerin ülkelerin kararhlığında hiçbir et- kisi olmayacağını da vurgulayan Mitterrand, "Tarih çogu kez dra- matiktir. Büyük halklar var olma iradelerini ayakta tuttuklan süre- ce hayatUnnı sürdüriirler" dedi. Fransa Devlet Başkam, B.M. Gü- venlik Konseyi'nin 665 numaralı kararını ihlal eden bir Irak eyle- mi olursa Fransa'nın kuvvet kul- lanabüeceğjni belirtti. Ama Ame- rika'nın müttefiklerinı haberdar etmeden girişebileceği ani ve kap- samlı bir saldırı karşısında Fran- sa'run nasıl bir politika izleyeceği konusuna açıklık getirmedi. Pa- ris'teki diplomatik gözlemciler, Amerika yöneticilerinin son açık- lamalanna rağmen Vv'ashington- un havadan Irak'a sürpriz bir sal- dırı düzenleme olasıhğını saf dışı etmiş değil. Saddam Hüseyin'in yeni "cihat" çağrısı, Fransa'da, Irak li- derinin Körfez krizinde savaş dışı çözüm yollarını kapama girişimi şeklinde değerlendiriliyor. ABD Dışişleri Bakanı James Baker'ın, "Körfez'de kolektif güvenlik sis- temi kurma" planı hakkında Fransızlar en azından "şüpheci" bir yaklaşım taşıyor. Mitterrand bu konudaki bir soruyu, "öneri- nin şimdilik niyetten öleye gitme- diği gerekçesiyle" yanıtsız bırak- mayı yeğledi. SSCB'yi de kapsa- yacak bir "sistem"e Fransa'nın iti- razının bulunmayacagı düşünüle- büir. DÜNYADA BUGUN ALİSİRMEN Tehlikeli Gelişmeler ANAP grubu büyük bir çoğunlukta Meciis'in devredemeyeceği yetkisini hükümete, daha doğru deyişiyle sorumsuz yetkili du- rumundaki TÖ'ye devredilmesi olayına onay verip kanımızca ana- yasayı tağyir fiiline katılır, yargı üstündeki baskılar bağımşızlığı ve güvenceyi daha da ortadan kaldırıcı biçimde artarken istan- bul'un sokaklarında siyasal terör de tırmanmaya başladı. Önce 2000'e Doğru ve Yüzyıl dergilerinin yazan Turan Dur- sun öldürüldü, hemen ardından da emekli başkomiser ibrahim Çağlar vuruldu. ikinci cinayeti Dev-Sol örgütünün üsUendiği be- lirtiliyor. Bir noktayı hemen vurgulamak gerek. Terörün hepsi aynıdır. Eğer demokrasi içinde yaşamak istiyorsak terör eylemleri ara- sında kaynaklarına ya da hedeflerine bakarak ayırım yapma yan- lısına düşmemeye büyük özen göstermek zorundayız. Ancak Turan Dursun'un ölümü, Türkiye'de şimdiy© dek işle- nen ctnayetlerin yanı sıra üzerinde durulması gereken başka özel- likleri de beraberinde getirmiş, bazı olaylar konusunda da delil değilse bile bir kanı uyandıracak belirtileri ortaya çıkarmıştır. Turan Dursun cinayeti artık Türkiye'deki laiklik karşıtı çevrele- rin kanlı eylemlere giriştiklerini göstermektedir. Bu eylemlerin yurtdışında, büyük bir olasılıkla İran'da planlanmış olması da şe- riat yandaşlarının artık laik güçler karşısında saldırıya geçmiş oldukları gerçeğini değiştirmiyor. İran televizyonunun Turan Dursun'un ölümünü müjde verir gibi ilk haber olarak yayımlaması, olaydaki İran parmağı kuşkularını arttırıyor. Ancak akla hemen şu soru geliyor: "Bir yabancı örgüt içeride destek bulmasa, kendi başına bu denli boyutlu olayları başarabilir mi?" Öte yandan İran kökenli çeşitli örgütlerin Türkiye'de kimi Şah yandaşlarına yönelik olan bunca eylemi birbiri ardından gerçek- leştirip, bir tüıiü yakalanmamaları da bunları engellemekle gö- revli olanların işlerini savsaklayıp, savsaklamadıkları sorusunu getiriyor gündeme. Bu arada istanbul'un Hacı Emniyet Müdürü bilmelidir ki va- tandaşta, örgütünün laik olanlar ile olmayanlara ayrı muamele yaptığı izlenimi iyice kökleşmış bulunmaktadır ve Istanbul Em- niyet Örgütü'nün islamcı kadroların elinde olduğu herkesce bi- linmektedir. Turan Dursun'un ölümüyie ilgili bir noktayı daha vurgulamak- ta yarar var. Yaşamının ilk bölümünde bir din adamı olan Turan Dursun daha sonra koyu bir Tanrıtanımaz olmuştu ve yazıları da geçirdiği değişim doğrultusundaydı. Nitekim bu yüzdendir ki Tah- ran, Turan Dursun'un kişiliğinde bir Salman Rüsdü görmektey- di. Kimi çevreler Turan Dursun'un Tanrıtanımazhğını vurulması- nın mazereti otarak göstermeye çalışacaklardır, her şeyden ön- ce şu noktayı belirtmekte yarar var: Dursun'un müminleri tedir- gin ettiğini sandığımız yazıları, hiçbir zaman hakaret sınırına var- mamıştı. Böyle bir davramş olsaydı onun yasal yaptırımları var- dı. Kaldı ki belirttiğimiz gibi bu sınır aşılmış olsaydı bile onu ko- vuşturmak yasa sınırları içinde yetkili mercilerindi. Öte yandan, laik bir toplumda yaşamanın kuralı, inanmışla- rın, inanmamışların birbirlerine saygı göstermeleri, hiçbirinin gö- rüşünü öbürüne zorla kabul ettirmeye çalışmamasıdır. Aynı ge- rekçe, inanmış ama inanmışlığı şeriat düzeninin egemenliğini içermeyen laikler ile şeriat özleyicileri için de geçerlidir. Laik toplumda devletin görevı ise yalnızca dini devlet işlerine karıştırmamak değil, ama aynı zamanda tüm inanışlar karşısın- da yansız ve eşit uzaklıkta kalmaktır. Ama bu tanım laikliğin edil- gin pasif tanımıdır. Etkin (aktif) laiklik ise devletin inanç sahiple- rinden herhangi birinin ya da bir grubun, inançları öbûrlerine zorla baskıyla kabul ettirmeye kalkması halinde bunu engelle- mektir. Türkiye zorunlu din dersleri, üç bakanhğın bütçesini bir ande katlayan Diyanet işleri ve tüm devlet kadrolarını doldurmuş olan şeriat yanhsı, köktenci görijş sahipieriyte dolu bir ülke olarak edü- gtn laiklikten bile uzaklaşmış durumda olduğuna göre artık yö- netimden etkin laikliğin gereğini yerine getirmesini beklemenin bir anlamı kalmıyor. Nitekim de öyle oluyor, devlet içindeki kimi güçler bırakın zor- la görüş kabul ettirmek isteyenlere karşı çıkmayı, onlara yandaş oluyorlar ve bu ortamda köktenciler görüşleri hoşlanna gitme- yenleri herkesin gözleri önünde teker teker vuruyorlar ve elleri- ni kollannı sallayarak çekip gidiyorlar. Şu anda açıkça söyleyebiliriz ki Turan Dursun, Çetin Emeç ve Muammer Aksoy'un katilleri bulunmayacaklardırVe Türkiye, tarihinin en büyük tehlikesinin eşiğini aşmak üzeredir. 4. BAR 3 YAZ UYKUSUNDAN UYANDI 7Eylul Cuma Güz'e SOKAK BAR'da merhaba EskiyıldızyokJ No:6 Beşıktaş Tel: 161 53 51 MERKE2 ŞUBE IMÇ 5 Blok No 5663 ' Unkapan.-ISTANBUL T«l 526 7980 • 512 18 33- 522 87 48. 512 43 83 KAD1KÖY ŞUBESİ AJtıyol Halitağa Cad No 23 Kadıkoy ISTANBUL T»l 347 73 32 • 347 00 96 BAKIRKÖY ŞUBESİ Istanbul Cad No 30 Kat 1 Bakırkoy İSTANBUL Tel 583 40 85-583 06 06 İZMİT ŞUBESİ Fethiye Cad No:42 Oztalay Çarşısı İZMİT Tel 15 75 20- 15 75 21 SAMSUN ŞUBESİ j istihlal Cad No 14 SAMSUN Tel 15 37 44- 153988 Zzzzzt.(Telecard'ınız özel cihazdan geçti!) Tık, tık,tık,tık (Şifrenizi girdiniz!) • Cırt!(Rşiniz!) Telecard'la alışveriş işte bu kadar kolay. Telecard \a Turkiye-nin ner yer.nde 2 4 s a a t kiHr _ P a r a * • parayatınlır. mğm havale yapıUr. M YAPI^CKREDi "hizmette sınır yoktur"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle