Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 EYLÜL 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3
RKPKongresi
• MOSKOVA(AA) —
Sovyetler Birliği'nin en
büyük Cumhuriyeti Rusya
Federasyonu'nun Komünist
Parti örgütünün kuruluş
kongresi, parti birinci
sekreteri İvan Poloiov'a
yönelik sert eleştirilerin
yarattığı sert tartışmalarla
devam ediyor. Kuruluş
kongresinin önceki gün
başlayan ikinci asamasının
dünkü bölümünde, özellikle
asker komünistlerden
kaynaklandığı gözlenen
eleştirilerle parti birinci
sekreteri: Ivan Poloikov,
Rusya Komünist Partisi'ni
hızla sağa kaydıran bir çizgi
izlemekle suçlandı.
Kenya'da
demokrat avı
• LONDRA (ANKA) —
Kenya'da hükümet karşıtı
gösteri ve faaliyetlere katılan
ve planlayanlann
tutuklanmasına devam
edildiği bildirildi.
Uluslararası af örgütünce
yayımlanan aylık böltene
göre son olarak başkent
Nairobi'de, çoğulcu sistemin
savunuculuğunu yapan eski
kabine üyelerinden Kennetb
Matiba ve Charles Rubia
tutuklandı. Matiba ve Rubia,
tutuklanmadan önce
Nayrobi'nin Kamkunji
meydanında yapılan
hükümet aleyhtarı gösteride
polis tarafından dövülerek
tutuklanan göstericiler için
bir toplantı yapmayı
planlıyorlardı.
Birleşik
Almanya
kabinesi
• BONN (AA) — Federal
Almanya Başbakanı Helmut
Kohl'ün, iki Almanya'nın 3
ekirade birleşmesinden sonra
kabinesine 3 ya da 4
Demokratik Alman Bakan
alacağı bildirildi. Kohl'ün
sözcüsü Hans Klein dün
yaptığı açıklamada,
bakanlann 2 aralıktaki ortak
seçimlere kadar Demakrotik
Almanya ile ilgili işlerden
sorumlu olacaklannı belirtti.
Siyasi yetkililer, Demokratik
Almanya Başbakam Lothar
de Maiziere, Devlet Bakanı
Guenther Krause, Liberal
Parti lideri Beiner Ortleb ve
Parlamente Başkanı Sabine
Bergman-Polh'ün en güçlü
adaylar olduğunu
j belirtiyorlar. - • ^^
ABD-Vietnam
ilişkileri
• WASHINGTON (AA) —
ABD'nin, Vietnam yanlısı
Phnon Penh hükümeti ile
görüşmeye karar verdiğı
bildirildi. ABD Dışişleri
Bakanı James Baker,
ABD'nin bu karan Phnon
Penh hükümetinin, BM
Güvenlik Konseyi'nin 5
daimi üyesinin haarladıklan
plan karşısındaki yapıa tavn
nedeniyle alındığını söyledi.
Baker, Dışişleri Senato
Komisyonu'nda yaptığı
konuşmada, Kampuçya'nın,
5 daimi üyenin hazırladığı
taslak anlaşmayı 28
ağustosta kabul ettiğini
hatırlattı.
Amavutluk'ta
genel şrev
• KOSOVA(AA) —
Amavutlar Kosova'daki Sırp
hâkimiyetini protesto etmek
amacıyla genel greve gittiler.
Kosova'daki Sırplı hükümet
yetkilileri, devlet dairelerinde
çalışan Arnavutların greve
katılmalan durumunda işten
çıkarılabileceklerini ve
yerlerine Sırplılann
alınabileceğini söylediler.
Yasadışı Demokratik Birlik
Partisinin Lideri Ibrahim
Rogova, halkın tahrik
edilmesi durumunda grevin
şiddet olaylanna
dönüşebileceği uyansında
bulundu. Grev karan,
Kosova'daki nüfusun yüzde
90'ınıoluşturanl,9
müyonluk Amavut halkı
tarafından geçtiğimiz
gunlerde kurulan bağunsız
sendika tarafından alındı.
Ktibablar
döntiyor
• MADRİD(AA) —Bir
grup Kübalının Ispanya'mn
Havana Büyükelçüiği'ne
giderek sığınma hakkı
istemesiyle başlayan kriz, son
iki Kübalının da kendi
istekleri ile büyükelçilikten
çıkıp evlerine dönmelerine
rağmen sürüyor. Son iki
Kübalının, Ispanya'nın
Havana Büyükelçiliği'nden
ayrUmasmdan sonra dün
Ispanya televizyonunda bir
açıklama yapan îspanya
Dışişleri Bakanhğı yetkililcri,
"Ispanya'mn kriz öncesi
Küba ile çok iyi olarak
nitelendirilebUecek
ilişkilerinin normale
dönmesi şu anda
olanaksızdır. Ayrıca ikili
ilişkilerin çok hassas bir
döneme girdiği de kesindir"
şeklinde konuştular.
KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KR
Baker tölgesel güvenlik rejimini' açıkladı, tarttşmalar başladı
ABD içindeABD bir yandan Ankara'nın Körfez'e askeri kuvvet yollamâli
doğrultusunda attığı adımları dikkatle izlerken diğer yandan
da, "yeni körfez güvenlik rejiminde Türkiye rol oynayabilir
mi" sorusuna yanıt arıyor. Ancak ABD Dışişleri'nde kimse,
"Türkiye'ye bu işte rol var mı" sorusuna net yanıt veremiyor.
UFUK GÜLDEMİR
WASHINGTON — ABD bir yandan,
Türkiye'nin Körfez'e askeri kuvvet yolla-
mak doğrultusunda attığı adımlan dikkatle
izlerken diğer yandan da "Yeni Körfez gü-
venlik rejiminde Türkiye rol oynayabilir
mi" sorusuna yanıt anyor. Şu ana kadar
bu soruya olumlu yanıt verihniş değil.
Bu iki konunun aynnülanna ilişkin gö-
rüşler şöyle özetlenebilir:
1. Tiirkiye'ııin rolii: ABD Dışişleri Ba-
kanı James Baker, geçen salı temsilciler
meclisinde yaptığı konuşmada, Körfez kri-
zinin bölgeye yeni bir güvenlik rejimi ge-
rektiğini ortaya çıkardığıru söyledikten son-
ra "NATO" örneğini vererek Avrupa'ya
tehdidin nasü bertaraf edildiğini vurgula-
dı. Baker'ın bu çıkışı türn dünyada yankı-
lara yol açu ve "Körfez'e NATO, CENTO
tirii bir güvenlik rejimi mi kurulmak iste-
nryor, Jsrail bunun içinde mi olacak, dışın-
da mı" sorulan her yerde tartışümaya baş-
landı. Ancak bu açıklamadan bir gün son-
ra Baker, bu kez de senatoda bir konuşma
daha yaparak şunlan söyledi:
"NATO'yu örnek olarak verdim. Bu,
'Ortadogn'da bir NATO kuralım' anlamı-
na gelmez. Ama o bölgenin banş ve refa-
hını garantileyecek bir güvenlik rejimi de
lazım. Bu birbiri ile iliskili ikili anlaşma-
lar şeklinde de olabilir. Amerika'nın bun-
da naal bir rol oynayaca|ını şimdiden söy-
lemek zor. Belki bir süre donanmayı tuta-
biUriz."
Baker'ın bu yeni açıklaması, temsilciler
meclisinde yaptığı ilk açıklamanın gerisin-
de bir adım olarak niteleniyor. ABD Dı-
şişleri Bakanlığı'ndan sızan bilgilere göre
Baker ve ekibi, ilk konuşmanırr dünyada
bıraktığı izlenimden çok rahatsız olmuşlar
ve ikinci açıklama yapılmış. İkinci açıkla-
mada NATO türü bir örgütlenme geri pla-
na itiürken hem askeri hem ekonomik hem
de sosyal boyutu olan, birbirleriyle zincir-
leme iliskili bir dizi ikili anlaşma türü bir
güvenlik rejimi ön plana çıkıyor. Bir gün
içinde böylesine önemli bir fark ortaya çık-
mış olması, Baker'ın güveruik rejimi öne-
risinin henüz entelektüel bir çıkıştan daha
ileride bir adım olmadığım gösteriyor. Bu
yüzden de ABD Dışişleri'nde kimsc Türk-
iye'ye bu işte rol var mı" sorusuna net bir
yanıt veremiyor. Çünkü kimse, nasıl bir ya-
pı kurulmalı, hangi ülkeler dahil edilmeli
bilmiyor.
Bu durum bir başka olasılığı gündeme
getiriyor: Amerika bir yandan, Körfez'de
ilk tetiği çekenin kendisi olmayacağını söy-
lüyor, diğer yandan da Irak'm kimyasal ve
nükleer yeteneğinin "tahdiüenmesini" ar-
zuluyor. Bu da Amerikan kamuoyunda
"Tetiği siz çekmeyecekseniz, Irak'ın kim-
yasal ve nükleer yetenegini nasıl
Uthditleyeceksiniz" sorulanna yol açıyor.
Amerikan yönetimi bu sorulara tatminkâr
yanıt veremiyor, çünkü Beyaz-Saray'ın
Irak'ın kaderi ile ilgili temel kararları he-
nüz almadığı söyleniyor. Oysa "Körfez gü-
venlik rejimi" kavramı bu sorulara bir öl-
çüde tutarlı yanıt getirebiliyor: Çünkü gü-
venlik rejimi, Irak'ın kimyasal ve nükleer
silahlan kullanmasını riskli hale getirecek
şekilde bölgede caydıncüıklar yaratılmasıru
öngörüyor. Dolayısıyla, Körfez güvenlik re-
jimi kavramının ortaya atılması, Amerika
1
nm, Irak'ın kaderi ile ilgili temel kararlan
alması için ona biraz daha zaman kazan-
dmyor, bu arada sorulabilecek sorulara da
gerçekleşmesi zor, ama en azmdan kendi
içinde tutarb bir yanıt verilebilmiş oluyor.
2. Tiirkiye'ııin asker göndermesi: Bu ko-
nuda ilk göze çarpan, ABD Dışişleri'nin,
Türkiye'nin Körfez'e asker göndermek ko-
nusunda attığı adımları ne kadar dikkatli
ve ayrıntıh bir şekildt takip ettiği, biraz da
şaşırarak izledikleri ikinci nokta, daha 1 ay
önceye kadar, temel bir krizde Batı'dan ya-
na tavır alması hayli kuşkulu görülen Tür-
kiye'nin, bugünkü yönetidlerinin, Was-
hington'da hâlâ tam olarak anlaşılamamış
bir nedenle bu ölçüde asker göndermek ko-
nusunda istekli davranmalan, "Takdir edi-
yornz, hayranlıkla izliyoruz, ama anlaya-
bilmiş de degiliz" diyorlar. Tabiatıyla da
anlamaya çahşıyorlar. "Bugüne kadar ulus-
lararası Uişkiierde hep ekonomiyi ön pla-
na çıkarmış, çatışmalardan kaçınmış, Yu-
nanistan ile iyi geçinmeye bakmış, Özal'm
şimdi neden Irak konusunda bu kadar is-
tekli davrandığı" sorusu zihinlerini kurca-
Lıyor. Üzerinde durduklan ana rnotivasyon,
Özal'm, bu işi Türkiye'nin menfaatlerine
görmttş olması. Yan motivasyonlardan il-
ki, özal'm Saddam Hüseyin'e fazla sıcak
duygular beslememesi, ikinci yan motivas-
von, özal'ın her zaman faklı gözle baktı-
ğı, özel duygular beslediği Suudi Arabis-
tan'ın tehdit altında olması. Üçüncü yan
unsur, Özal'ın, "tnönü'nün İkinci Dünva
Savaşı'nda yapnğı, Ege adalanna mal olan
hatayı tekrarlamak istemiyor" olabileceği.
Ancak eğer bir savaş olacaksa, bu savaşın
Kuveyt'in "toprak bütünlüğünü" korumak
ilkesinden başlayacağını, dolayısıyla da
Irak'ın bölünmesinin düşünülemeyeceğini
hatırlanyorlar. Dördüncü yan unsur, özal-
m Körfez'e asker göndererek ilerde Ame-
rika'dan gelebilecek daha fazla katkı talep-
lerini kolay göğüslemek istiyor olabilece-
ği. Çünkü, şu anda Washington'un, Tür-
kiye'nin asker göndermesi yönünde bir ıs-
ran yok. Bunu şimdilik "yaşamsal bir
katkı" olarak görmüyorlar. Dolayısıyla da
"Türkiye bu işe girmek için niye bu kadar
istekli davrmmyor" diye merak ediyorlar.
Eğer tncirlik'in kullanılmasına izin verme-
mek için asker göndermiş olmak "bahane"
edilecekse, bu da Washington açısından ge-
çerli bir arguman değil, çünkü "zamanı
geldiginde tneirliki knllandırmak için
Amerika'ya zaten hayır denmeyecegi" iz-
lenimindeler. "Körfez'e bir iki bin kişi yol-
layıp, çok ihtiyaç duyulduğnnda İDCiriik'i
koliandırmamak iyi bir izlenim bırakmaz.
Kurnazlık olarak algılanır' diyorlar.
Ancak Türkiye'nin gerek încirlik'in kul-
landınlması, gerekse Körfez'e sembolik ol-
maktan daha ileride bir askeri güç yolla-
masımn büyük ölçüde, Amerika'nm, Irak'-
ın kaderi konusunda vereceği karariara
bağlı olduğunu düşünüyorlar. Eğer Anka-
ra, Amerika'nın Saddam Hüseyin'i yıkıp
Irak'ta yeni bir dtzen kuracağı yönünde
işaret alırsa ileri atıhr kanısındalar.
ONN
Almanya,Baker'ı bekliyor
DİLEK ZAPTÇIOĞLU
BONN — ABD Dışişleri Ba-
kanı James Bakenn Bonn'a yap-
ması beklenen ziyareti 15 eylüle
ertelendi. Baker, Federal Alman
hükümetine, Amerika'nın Kör-
fez'deki girişiminin faturasını ge-
tirecek. Başbakan Helmut Kohl,
ABD Başkam George Bush'a ge-
çen hafta "Almanya'nın üzerine
düşen bülün görevleri yerine
getirecegini" açıklamıştı. Kohl,
Washington'un müttefiklerine çı-
kartüğı mali masraflardan payı-
na düşeni kayıtsız şartsız ödeye-
cek.
„ Boorı, Amerikan Dışişleri Ba-
kanı'run "Ortadoğu'da yeni gü-
venlik yapılan oluşturma" öneri-
si hakkında henüz bir yorum yap-
madı. Baker'ın Bonn'da bu konu-
yu da gündeme getirmesi bekleni-
yor. Almanya, Körfez krizinde
BM kararlarına katılma ve gerek-
tiğinde NATO bünyesi içinde ha-
reket etmenin dışında lngiltere ve
Fransa kadar atak davranmıyor.
Siyasi gözlemciler, Bonn'un çe-
kimser tavnnı sürdüreceğini tah-
min ediyorlar.
Kohl hükümetinin çekimser tu-
tumunu kamuoyu paylaşıyor. Al-
manya'da 2 aralıkta genel seçim-
lerın yapılacağı göz önüne alinır-
sa, kamuoyunun Tıkri Kohl hükü-
meti için her zamankinden daha
önemli.
Ve kamuoyu, Bonn'un Körfez'e
asker yollamasına karşı.
"Allensbach" kamuoyu araştırma
enstitüsünün düzenlediği son an-
kette halka, "Federal Alman bir-
Uklerinin Korfe/e yoUanması hak-
kında ne duşıindüğü" sonıldu.
Halkın yüzde 54'ü Körfez'e asker
yollanmasına şu gerekçeyle karşı:
"Alman ordusu, ülkenıizin savuu-
ması için vardır. NATO alanı dı-
şında kullamlmak için degil. Çı-
karlanmız tehlikede olsa bile bu
ilkeyi savunmaiıyız. Biz dünyanın
jandarması degiliz, olmak da is-
temiyoruz."
Halkın sadece yüzde 33'ü,"Wüı-
ya banşının korunmasında Al-
manya'nın üzerine düşeni yapıp
Körfez'e asker yollaması gerek-
tigini" savunuyor.
Alman halkının üçte biri, ne ge-
rekçeyle olursa olsun ordunun
NATO alanı dışında kullanılma-
sına tamamen karşı çıkıyor.
öte yandan TBMM'nin hükü-
mete verdiği, "yurtdışuja asker
yollama" yetkisi, dün Federal Al-
man tdevizyon ve radyolannda bi-
rinci haberdi.
PARÎS
'Zirve saldırıya
yeşil ışık yakmaz'
SABETAY VAROL
PARİS — Fransa Cumhurbaş-
kanı François Milterrand dün ak-
şam Elysee Sarayı'nda düzenledi-
ği basın toplantısında "savaş man-
tıgından çıkılmış değil" şeklinde
konuştu. Mitterrand, Basra Kör-
fezi'ndeki Fransız askeri birlikle-
rini ziyaret edebileceğini sözleri-
ne ekledi. Bölgede 17 adet Fran-
sız savaş gemisi ve 7 bini aşkın as-
keri personel bulunduğu vurgu-
landı. Mitterrand, aynı gün hem
ABD Başkam George Bush hem
de SSCB Başkam Mihail Gorba-
çov'la telefon görüşmesi yaptığı-
na işaret ederek, iki büyüğün Hel-
sinki'de Irak'a ani bir saldınya ye-
şil ışık yakacak kararları alacak-
UNIVERSITE
ADAYLARI
YAUMDUĞUNUZGİBİDEĞİLSE/Katıldığınız dersanenin öğretim kadrosu ya sizin beklentilerinizi
gerçekleştirmekten uzak görünüyorsa ;
Ya umduğunuz gibi etkin ve başanlı değilse ne yaparsınız ?
Ö Ü ÜÇÖZÜMÜ BİZ ÖNERİYORUZ. .
Önce dene, beğenirsen öğrenimini sürdür
NASIL MI?
' Sadece 300.000.- TL. yatır, kaydını açtır, Bir hafta dersleri dinle,.
kadroyu tanı, testleri gör.Olay seni tatmin ediyorsa devam et.
Başarı senindir.
Yok beğenmedin, bir hafta sonra idareye başvur
Beğenmedim de
Nedeni, niçini sorulmayacak sana.
Yatıracağın paranı aynen geri alacaksın.
UNK APANI DERSANELERİ
Bu özel kayıt sistemini
2 0 E y l ü l c kadar size sunuyor
UNK APANI DERSANELERÎNE
kaydınızı yaptırınız.
YENİ AÇILACAK DEVRELERİIVIİ2
LİSE SON SINIFLARA hafta sonu OSS ) OYS Kıırsu 22 Eylül'de
BEKLEMELÎLERE - Halta içinde - doğrudan ÖYS Kuısu 17 EYtül 16 Ekim
BEKLEMELİLERE - Halta sonu - doğrudan ÖYS Kursu 22 Eylöl'de
İUNKAPANI
larını tahmin etmediğini söyledi.
François Mitterrand bir soru
üzerine gerekirse tıpkı George
Bush gibi Irak halkına TV ekra-
nından hitap edebileceğini belirt-
ti. Buna karşılık Batılı rehinelerin
ülkelerin kararhlığında hiçbir et-
kisi olmayacağını da vurgulayan
Mitterrand, "Tarih çogu kez dra-
matiktir. Büyük halklar var olma
iradelerini ayakta tuttuklan süre-
ce hayatUnnı sürdüriirler" dedi.
Fransa Devlet Başkam, B.M. Gü-
venlik Konseyi'nin 665 numaralı
kararını ihlal eden bir Irak eyle-
mi olursa Fransa'nın kuvvet kul-
lanabüeceğjni belirtti. Ama Ame-
rika'nın müttefiklerinı haberdar
etmeden girişebileceği ani ve kap-
samlı bir saldırı karşısında Fran-
sa'run nasıl bir politika izleyeceği
konusuna açıklık getirmedi. Pa-
ris'teki diplomatik gözlemciler,
Amerika yöneticilerinin son açık-
lamalanna rağmen Vv'ashington-
un havadan Irak'a sürpriz bir sal-
dırı düzenleme olasıhğını saf dışı
etmiş değil.
Saddam Hüseyin'in yeni
"cihat" çağrısı, Fransa'da, Irak li-
derinin Körfez krizinde savaş dışı
çözüm yollarını kapama girişimi
şeklinde değerlendiriliyor. ABD
Dışişleri Bakanı James Baker'ın,
"Körfez'de kolektif güvenlik sis-
temi kurma" planı hakkında
Fransızlar en azından "şüpheci"
bir yaklaşım taşıyor. Mitterrand
bu konudaki bir soruyu, "öneri-
nin şimdilik niyetten öleye gitme-
diği gerekçesiyle" yanıtsız bırak-
mayı yeğledi. SSCB'yi de kapsa-
yacak bir "sistem"e Fransa'nın iti-
razının bulunmayacagı düşünüle-
büir.
DÜNYADA BUGUN
ALİSİRMEN
Tehlikeli Gelişmeler
ANAP grubu büyük bir çoğunlukta Meciis'in devredemeyeceği
yetkisini hükümete, daha doğru deyişiyle sorumsuz yetkili du-
rumundaki TÖ'ye devredilmesi olayına onay verip kanımızca ana-
yasayı tağyir fiiline katılır, yargı üstündeki baskılar bağımşızlığı
ve güvenceyi daha da ortadan kaldırıcı biçimde artarken istan-
bul'un sokaklarında siyasal terör de tırmanmaya başladı.
Önce 2000'e Doğru ve Yüzyıl dergilerinin yazan Turan Dur-
sun öldürüldü, hemen ardından da emekli başkomiser ibrahim
Çağlar vuruldu. ikinci cinayeti Dev-Sol örgütünün üsUendiği be-
lirtiliyor.
Bir noktayı hemen vurgulamak gerek. Terörün hepsi aynıdır.
Eğer demokrasi içinde yaşamak istiyorsak terör eylemleri ara-
sında kaynaklarına ya da hedeflerine bakarak ayırım yapma yan-
lısına düşmemeye büyük özen göstermek zorundayız.
Ancak Turan Dursun'un ölümü, Türkiye'de şimdiy© dek işle-
nen ctnayetlerin yanı sıra üzerinde durulması gereken başka özel-
likleri de beraberinde getirmiş, bazı olaylar konusunda da delil
değilse bile bir kanı uyandıracak belirtileri ortaya çıkarmıştır.
Turan Dursun cinayeti artık Türkiye'deki laiklik karşıtı çevrele-
rin kanlı eylemlere giriştiklerini göstermektedir. Bu eylemlerin
yurtdışında, büyük bir olasılıkla İran'da planlanmış olması da şe-
riat yandaşlarının artık laik güçler karşısında saldırıya geçmiş
oldukları gerçeğini değiştirmiyor.
İran televizyonunun Turan Dursun'un ölümünü müjde verir gibi
ilk haber olarak yayımlaması, olaydaki İran parmağı kuşkularını
arttırıyor. Ancak akla hemen şu soru geliyor: "Bir yabancı örgüt
içeride destek bulmasa, kendi başına bu denli boyutlu olayları
başarabilir mi?"
Öte yandan İran kökenli çeşitli örgütlerin Türkiye'de kimi Şah
yandaşlarına yönelik olan bunca eylemi birbiri ardından gerçek-
leştirip, bir tüıiü yakalanmamaları da bunları engellemekle gö-
revli olanların işlerini savsaklayıp, savsaklamadıkları sorusunu
getiriyor gündeme.
Bu arada istanbul'un Hacı Emniyet Müdürü bilmelidir ki va-
tandaşta, örgütünün laik olanlar ile olmayanlara ayrı muamele
yaptığı izlenimi iyice kökleşmış bulunmaktadır ve Istanbul Em-
niyet Örgütü'nün islamcı kadroların elinde olduğu herkesce bi-
linmektedir.
Turan Dursun'un ölümüyie ilgili bir noktayı daha vurgulamak-
ta yarar var. Yaşamının ilk bölümünde bir din adamı olan Turan
Dursun daha sonra koyu bir Tanrıtanımaz olmuştu ve yazıları da
geçirdiği değişim doğrultusundaydı. Nitekim bu yüzdendir ki Tah-
ran, Turan Dursun'un kişiliğinde bir Salman Rüsdü görmektey-
di.
Kimi çevreler Turan Dursun'un Tanrıtanımazhğını vurulması-
nın mazereti otarak göstermeye çalışacaklardır, her şeyden ön-
ce şu noktayı belirtmekte yarar var: Dursun'un müminleri tedir-
gin ettiğini sandığımız yazıları, hiçbir zaman hakaret sınırına var-
mamıştı. Böyle bir davramş olsaydı onun yasal yaptırımları var-
dı. Kaldı ki belirttiğimiz gibi bu sınır aşılmış olsaydı bile onu ko-
vuşturmak yasa sınırları içinde yetkili mercilerindi.
Öte yandan, laik bir toplumda yaşamanın kuralı, inanmışla-
rın, inanmamışların birbirlerine saygı göstermeleri, hiçbirinin gö-
rüşünü öbürüne zorla kabul ettirmeye çalışmamasıdır. Aynı ge-
rekçe, inanmış ama inanmışlığı şeriat düzeninin egemenliğini
içermeyen laikler ile şeriat özleyicileri için de geçerlidir.
Laik toplumda devletin görevı ise yalnızca dini devlet işlerine
karıştırmamak değil, ama aynı zamanda tüm inanışlar karşısın-
da yansız ve eşit uzaklıkta kalmaktır. Ama bu tanım laikliğin edil-
gin pasif tanımıdır. Etkin (aktif) laiklik ise devletin inanç sahiple-
rinden herhangi birinin ya da bir grubun, inançları öbûrlerine
zorla baskıyla kabul ettirmeye kalkması halinde bunu engelle-
mektir.
Türkiye zorunlu din dersleri, üç bakanhğın bütçesini bir ande
katlayan Diyanet işleri ve tüm devlet kadrolarını doldurmuş olan
şeriat yanhsı, köktenci görijş sahipieriyte dolu bir ülke olarak edü-
gtn laiklikten bile uzaklaşmış durumda olduğuna göre artık yö-
netimden etkin laikliğin gereğini yerine getirmesini beklemenin
bir anlamı kalmıyor.
Nitekim de öyle oluyor, devlet içindeki kimi güçler bırakın zor-
la görüş kabul ettirmek isteyenlere karşı çıkmayı, onlara yandaş
oluyorlar ve bu ortamda köktenciler görüşleri hoşlanna gitme-
yenleri herkesin gözleri önünde teker teker vuruyorlar ve elleri-
ni kollannı sallayarak çekip gidiyorlar.
Şu anda açıkça söyleyebiliriz ki Turan Dursun, Çetin Emeç
ve Muammer Aksoy'un katilleri bulunmayacaklardırVe Türkiye,
tarihinin en büyük tehlikesinin eşiğini aşmak üzeredir.
4. BAR
3 YAZ
UYKUSUNDAN
UYANDI
7Eylul Cuma Güz'e
SOKAK BAR'da merhaba
EskiyıldızyokJ No:6 Beşıktaş Tel: 161 53 51
MERKE2 ŞUBE
IMÇ 5 Blok No 5663 '
Unkapan.-ISTANBUL
T«l 526 7980 •
512 18 33-
522 87 48.
512 43 83
KAD1KÖY ŞUBESİ
AJtıyol Halitağa Cad No 23
Kadıkoy ISTANBUL
T»l 347 73 32 • 347 00 96
BAKIRKÖY ŞUBESİ
Istanbul Cad No 30 Kat 1
Bakırkoy İSTANBUL
Tel 583 40 85-583 06 06
İZMİT ŞUBESİ
Fethiye Cad No:42
Oztalay Çarşısı İZMİT
Tel 15 75 20- 15 75 21
SAMSUN ŞUBESİ j
istihlal Cad No 14
SAMSUN
Tel 15 37 44-
153988
Zzzzzt.(Telecard'ınız özel cihazdan geçti!)
Tık, tık,tık,tık
(Şifrenizi girdiniz!)
• Cırt!(Rşiniz!)
Telecard'la alışveriş işte bu kadar kolay.
Telecard \a
Turkiye-nin ner yer.nde
2 4 s a a t
kiHr
_ P
a r a
*
• parayatınlır.
mğm havale yapıUr.
M
YAPI^CKREDi
"hizmette sınır yoktur"