20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 EYLÜL 1990 CUMHURÎYET/17 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGUN Meteorotoji Genel Mûdûriügu'nden ahnan bügiye göre yurdun kıızeybatı kesimleri parçalı bulırHu Trakya, Mar- mafa, Batı ve Orta Karadenız, Iç Ana- dotu'nun kuzeybats ile Kuzey Ege sa- ğanak ve yer yef gfiftgfrüNıllü saja- nak yagışlı, «Oer yerler az bulutfu ve açık geçecek.' HAVA SICAKLIĞI. Ûnecni bir değisMk oknayacak. RÛZ- GÂfi: Kuzey ve batı, yurdun gûney ke- sımterinde gûney ve bat yöntenJen' hafif ara sıra orta kuvvetlB yaûış anm- da kuvvetfce esecek. Denizlerde rûz- gir Karadeniz ve MarmaraUa gûnba- t » ve lodos diğer denızlenmiaie gûn- ba&sı ve karayelden 2-4 açridarda 5 kuvvetmde saatte 4-16. açrfdarta 21 deniz mili hızla esecek. Var GöH'nde Adana p Adıyaman Afyon AOn Ankara Antakya Antalya Artvîn Hetik hava: Az bulutlu ve açık geçecek Rûzgâr gûney ve batı yönier- den hafif ara sıra orta kuvvette esecek Göl kûçûk dalgalı olacak göniş uzakJgı 10 km.'nın üzennde bulunacak. o BM» Bdu Burca Çvtfale Çonjm Mzf A 34° 20° DıyartBkır Y 29°20°Edime A 30° 16° Etancaı Y 25° 9°Erzuram A 28° 9°Esb^lw Y 28°U°Gaziar»p A 33°23°Gu<sn A 3r Vf Gûmgfane A A 21" 13° HakUri A A 31°«°tep»tl A 29° W IstanDul Y 26° 10° Iznnr A 30°M°Kare A 31° 18° Kasömonu Y 25° 9°Kay5en Y 28° 13° KırMarel Y Y 24° / A 29°W°MaWya 32°20°Manısa 30° 15° ICMaraş 24°12°Mefan 25° 6°MuSla 27°12°Muş 32°20°N«le 23°16°0rdu 21°10°Riz» 28°17°Samun 29» 9°SIrt S p 32°17»Sıvas 26° 7°'Mn)ag 24° 8°*abnxı 26° 10° 1mc«i 28°16°Uşak 24°1û°V*i O 29°M°Zong*tafc Y 31° 16° A 32°21° A 30° 21° A 29° 16° A 29° 13° A 25° 11° A 25° 17° A 24° 16° A 25° V A 33*20» Y 25°18° A 24° 9° Y 29° 17° A 24° 17° A 29° 15° Y 26» 12° A 26» 9° A 25° 10° Y 24° 16° )«0murtu A-açık B-bututkj G-güneşi K-Urt S-sslı YyaOmurtu BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Fiziksel acı ya da davraruşlarla cinsel doyuma ulaşma biçi- minde görülen sapık- lık. 2/ Labada da de- nilen ve yapraklan sebze olarak kullanı- lan bitki... Ateş. 3/ tpek ya da sırma işle- meli bir tür kısa ye- lek. 4/ Mısır'ın plaka işareti... Nikelin sim- gesi... Futbolda topun oyun alanının dışına çıkması. 5/ Halk ede- biyatında aruz ölçü- süyle yazılan şiir türlerinden biri. 6/ Atın eşkin yürüyüşü... Hayat arkada- şı. 7/ Yankı... Parola. 8/ tştahı açmak için yeraekten önce içilen içki. 9/ Ar- goda esrar... Çektiri tttründen eski bir savaş gemisi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Tanzimat'tan sonra haarlanan ve fı- bh hükümleriyle bu konudaki türlü iç- tihadı bir araya getiren medeni kanun. 2/ Büyük dertler, belalar... lpliklerin boyanmak istenmeyen bölümlerinin ağaç kabuklan, yaprakJar ya da balmumuyla sanlarak boyaya batırılması yoluyla uygulanan bir tür boyama tekniği. 3/ Yerme... Züppe. 4/ Imkân... Bir gazete ya da derginin günlük yayımından ayrı ve ücretsiz verdiği parça. 5/ Şiddetli... "trlanda Cumhuriyet Ordusu". 6/ Yapma, etme... Kutn fah. 7/ Ceset... Boru sesi. 8/ Molibden elementinin simgesi... öğû- tülmilş tahıl... Pamuktan dokunmuş basma. 9/ Muğla'nın bir ilçe- si... Demirin simgesi. 60 YIL ONCE Cumhuriyet İsmetPaşa Hz. 7 EYLÜL 1930 Jsmet Pş Hz. karşı fırka Iiderinın ve mensuplannın fıkirlerini lam bir serbesti ve emniyet içinde izhar edebilmeleri için bütün tedabirin alınmasını vilayete emretmiştir. Bunun üzerine Vali Kâzım Pş. Fethi Beyi . ziyaret ederek, nutkunu tam bir kelam hürriyeti dahilinde ve arzu ettiği mahalde, arzu ettiği zaman irat edebileceğini bildirmiştir. Fethi Bey, nutkunu pazar günü söyleyeceği cevabını vejrauşiijr. ,. Fethi Bey, nutkunun yarın saat 12'de Alsancak Stadyomu'nda ve eğer taşkınlık ihtimali olursa, Karşıyaka Gençler Birliği'nin çayında irat edecektir. Fethi Bey, halkın lehindeki tezahüratından çok memnun olmakla beraber, kendisininlzmir seyahatine vatandaş kanı kanşmasından müteessir olduğunu söylemiştir. Şehirde sükunet tamamen iade edilmiştir. Dün gece hiçbir vaka olmadı. Valı ve Mevkıı Müstahkem Kumandanı, gece geç vakte kadar Ankara ve İstanbulla şifre ile görüştüîer. Muhtelit polis ve jandarma kollan şehri devirde devam ediyor. 30 YIL ONCE Cumhuriyet Lumumba-Kasavubu 7 EYLÜL 1960 Kongo Cumhurbaşkanı Kasavubu'nun, Başbakan Lumumbayı azlettiğini bildırmesi ûzerine, Lumumba da radyoda bir konuşma yaparak kendisinin cumhurbaşkanını azlettiğini bildirmiştir. Lumumba, bunun üzerine derhal Kongo Bakanlar Kurulunu toplantıya çağırmıştır. Sabaha kadar devam eden müzakerelerden sonra kabine tarafından yayımlanan bir tebliğde belirtildiğine göre, kabine Lumumba'nın tutumunu Lumumba desteklemektedir. Tevsik edilmiyen bir habere göre B. Milletler Kuvvetleri, LeopoldviUe radyoevini idaresi altına almıştır. Lumumba'nın belirttiğine göre. Kongo Bakanlar Kumlu, Devlet Başkanı Kasavubu'nun dünkü konuşmasında şu noktalan dikkate değer bulmuştur: 1) Hükümet, memleketi Belçika biriiklerine karşı savunmaktan başka bir şey yapmadığı halde, Kasavubu, hükümeti, memleketi korkunç bir iç savaşa sürüklemekle suçlandırmıştır. 2) Kasavubu'nun ileri sürdüğünün aksine, milli birlikler hiçbir vakit kardeş kavgasına girişmemiştir. Kasavubu'nun radyodaki konuşmasında Başbakan Lumumba'yı Kongoda kardeş kavgasına sebep olmakla itham etmesinden iki saat sonra Başbakan radyo istasyonları üzerindeki idareyi ele almıştır. Lumumba konuşmasında "Kongo işçileri ve gençleri ileri, Cumhuriyeti korumalısınız" diye bağırmıştır. Lumumba konuşurken stüdyodaki destekleyicileri alluşlamışlar ve "yaşasm Lumumba" diye tezahürat yapmışlardır. Kasavubu'nun artık Devlet Başkanı olmadığını söyleyen Lumumba. "Ben halen Milli Ordunun başıyım" diye bağırrnıştır. İyi yetişmemiş fena disiplinli bir ordu olan Kongo ordusunun önümüzdeki günlerde nihai rolü oynayacağı anlaşılmaktadır. Kasavubu GEÇEN YDL BUGUN Cumhuriyet Içborçödemeleri7 EYLÜL 1989 Hazine'nin fınansman darboğazı sürerken, büyük boyutlu iç borç geri ödemelerinin de başlaması para politikasını zorlamaya başladı. Dün yapılan 934 milyar liralık rekor düzeydeki iç borç geri ödemesinin yaklaşık 650 milyar liralık bölümünün Merkez Bankası'nca para basılarak gerçekleştirildiği öğrenildi. Ancak bankalara dün nakit ödeme yapılmadığı için emisyonda fıili bir artış olmadı. Bunun etkisinin önümüzdeki günlerde görüleceği ve emisyonun yıl sonuna kadar 10 trilyon lira duvannı da aşmasindan korkuluyor. Edinilen bilgilere göre, bütçe gelirlerinin yetersizliği sonucu Hazine, maaş ödemelerinde bile zorlanmaya başladıgı bir dönemde bu aydan itibaren yıl sonuna kadar her ay yaklaşık 1.5 trilyon lira tutannda iç borç geri ödemesiyle karşı karşıya geldi. DÜNYA'DA BUGÛN Lenngrad Londra Madnd Mıtano Montre* MOSfaM MMı NMYoriı Osk) Pans VteihingionA 28° Zûrifı B 24° T4KITSMA Asker Gönderme O Kadar Kolaymı? Iş ivedidir, ama savaş da önemlidir. Asker gönderme, kabul etme savaşa açılma kapısıdır. "Dinamik hükümet"e peki, ama lüusıuı kanına da saygı ve sahip çıkmak gerekir. tktidar asker gönderebüecek veya kabul ede- büecek imis. Meclis'ten izinli imiş. Fakat asker gönderme ve kabul o kadar ko lay bir iş değil ki. 1. Asker gönderme ve kabul etme her sey- den önce Meclis'in temel yetkisi içindedir. 2. Ama Meclis buna izin de verebilir. Meclis1 in bu iznine dayanarak hükümet de asker gön- derebilir, kabul edebUir. 3. Fakat Meclis de hükümet de asker gön- derir veya kabul ederken uluorta serbest değil- dir. Serazat degildir. "tstiyonıın, takdir ediyo- nun, gönderiyorum" diyemez. Meclis de hükümet de anayasanın 92. mad- desinin ilk hükmü ile bağlıdır. Her ikisi de an- cak, "ftmeOcrarası hukukun rneşnı saydıfı (bir) haHn" ortaya çıkısında bu hukuka uyarak bu hukukun gereğini yerine getirmek üzere asker gönderir, kabul eder. 4. Meclis'in ya da hükümetin boyle bir as- ker gönderme ya da kabul etme karannı bağ- layan bu "miDetlerarası hukuk" nedir, nerede- dir ki ona bakıp "Zorunluluk var, görrv dog- du, gönderiyorum, kabul ediyomm" denebil- sin. A) Asker göndermede Tbrkrye'yi bağlayacak olan bu hukuk önce asker göndereceğimiz ve de askerini kabul edeceğimiz ülke ile önceden yapılmıs bir "antlaşma" içinde bulunabilir. O zaman Türkiye'yi baglar. Dflckat! Ortada böyle bir antlasma yoktur. B) Türkiye'yi asker göndermeye, asker kabul etmeye zorunlu kılacak olan bu hukuk Biries- miş MiUetler'in verdiği bir "bagla>icı karar" içinde olabilir. Dfldcat! Ortada böyle bir karar da yoktur. 5. Bundan sonra Suudi Arabistan ile böyle bir anlaşma yapılabilir mi? Birleşmiş Mületleri den böyle bir karar çıkabilir mi? Ki ona göre asker gönderebilelim, kabul edebilelim. A) Suudi Arabistania böyle bir antlasma ya- pılabilir ama bunun hesabını kimse veremez Türkiye'de... Çünkü bu, önceden çıkmış ateşe kendini bile bile atma olup bittisidir. Biriııd Diiny* Stvaşı'nda, üçlü oligarşinin bası Harbiye Nann Enver Paşa, Meclis-i Me- busan'ın kabinenin hatta sadrazamın bile ha- beri olmadan, antlajmasız bir oldub.ttiyle Os- manlryı savaşa sokmustur. Bunu oligarşı, kan- lanyla ödedi. DSPİçin deDerslerVar DSP Genel Merkezi'ndeki hizipçilerin kongre kaybetme korkusu ile terk edilen "tabandan örgütlenme" düşüncesinin Bayrampaşa'da yaşama geçirilmesi, DSP'nin başansındaki etkenlerden bir diğeri olmuştur. Bayrampaşa belediye secimlerinde DSP'nin kazandığı %42 oy oranına dayalı basanlı so- nuç, ölçusüz yorumlara neden oldu. Sayın Ece- vit'e sevgi ile bağlananlar, sonucu, umndun ye- niden ycşennesi olarak ve sevinçle yorumlar- ken, SHP çevreleri, yerel ve geçki bir basan gibi görüp kuçümsemeye, unutturmaya çabaladüar. Oysa ki Bayrampaşa seçimi hem SHP hem de DSP yönetimleri için paha biçilmez degerde dersler içermektedir. SHP yonetiminin alması gereken ders »çık- ön Parti tabanırun isteği dışuıda aday belirle- menin ve bunda direnmenin bedeli çok ağır bi- çünde ödetilraektedir. Bu, yenilginin aynı za- manda genel nedenidir. Tabana değer verme- mek yalnızca Bayrampaşa ile sınırü kalan bir tavır degildir. Ama SHP'nin alması gereken asıl ders başkadır: SHP, halk kitlelerinin gözünde ne olduğunu acıkça belirlememiş olmarun be- delini ödemektedir. DSP"ye gelince, DSP genel merkezindeki bir- kaç kişinin eski CHP'lilere yönelik karşıthğı- run Bayrampaşa secimleri öncesi terk edilmis olması sevindirici ve sağhklı bir gdişme ohnuş- tur. 12 Eylfll sonrası Sayın Ecevit'e destek ol- mayan CHP milletvekili çx>ğunlunun kusuru- nu, vefalı CHP tabanından sormak gibi bir ga- ripliğe son vermekte gecikilmiştir. DSP kurnl- duğu günlerden başiayarak, DSP örgötıi içtn- de eski CHPTflere yönelik haksız eleştirilerden sonra Bayrampaşa'da Sayın Ecevit'in eski CHPli Bekdiye Başkanı Sayın Necdet Örium'ı aday göstermesi ile bu yanlış tavır sona ermiş bulunmaktadır. Zaten ahnan basanlı sonuca en çok etki eden nedenlerden birinin "Eski CHP imajı" olması da dikkat cekici bir olgudur. Bayrampaşa seçimlerinin DSP için başanh bir geleceğin ilk adımı olabilmesi için yukan- daki yanhş tavnn körüklendiği günlerde DSP örgütüne sızıp CHP duşmanlıgı ile beslenen bir kısım fırsatcının etkinliğine son vermek gerek- mektedir. Olağan şartlarda bir sosyal demok- rat partinin üyesi bile olması mümkün olma- yan, ama saray entrikacüığını iyi becerdiği için yönetime getirilen bu kişiler, >îllardır DSP'yi, CHPnin onurhı çttpnbfrnAm ve demokratik sol hafckeün Uribsd lemeliııden kopannak için inanılmaz hizip oyunlan sergilemişlerdir. Do- Doçent YÖK'ün önkoşulu, kabaca okur-yazar olmaktan ibarettir; ötesi, profesörlerimizden oluşan bir kurul tarafından takdir olvınur. Say» Doc. Dr. Nadir Paksoy'un mektubu (Camhariyet, 24.8.1990) YÖK'le gelen akade- mik unvan yağmasından boğulmak üzere ol- duğumuzun bir resmidir. Üniversite dısından, yani "hariç"ten gelenlerle, "Yardımcı DoçentHk" denilen özel durumdakiler için be- ğensek de beğenmesek de doçentli^in kuralla- n belli ve aynıdır. YÖK'ün önkoşulu, kabaca okur-yazar olmaktan ibarettir, ötesi, profesör- lerimizden oluşan bir kurul tarafından takdir olunur. Pek tabii, doçentlik statusünün yüksek- öğretim kuruluşuyla özdeş tutulması anlaşüır bir düşüncedir ve hali hazırda sosyalist ülke- lerde üniversite dısından doçentlik sınavına gi- rip basanlı olanlara sadece "Kandidat" (Aday) akademik unvanı verilmekte, adaylar öğretim pozisyonlanna atandıklannda doçent sayümak- tadırlar. Batıda ise üniversite dışında bilimsel yayınlar ve takdimlerden başka yerde akademik B) Güvenük Konseyi önümüzdeki haftalar aylar içinde böyle bir bağlayıcı karar alabüir. Lütfen Uçüncü kez dikkat! Bu da otomatik olarak, hükümeti, asker göndermeye, kabul etmeye zorunlu kılamaz. Ve hatta Meclis'i bile asker göndermeye, ka- bul etmeye zorlayamaz. Güvenlik Konseyi'nin kararı dahi "milli hukukan" sürecinden geç- mek zorundadır; Güvenlik Konseyi karanmn hükümetçe pratikte ne zaman, nasıl, ne çap- ta, ne boyutta, ne içerikte uygulanacağı "Mec- lis sürecinden" geçmek zorundadır. 6. Yani özetin özeti, Meclis'in asker gönder- me, kabul etme olgusunu gecerli olarak kabul edilebilmesi için, A) önce "MiDetleraraa hukukun gecerli say- dığı bir halin" vuku bulması gerekir. Bu da an- cak Güvenlik Konseyi karandır (ki şu anda böy- le bir karar yoktur. Böyle bir karar olmadan kimse asker gönderip kabul edemez). B) Sonra da Güvenlik Konseyi karanmn da uygulanabilmesi için "Meclis sürecinden geçmesT gerekir (ki Meclis, hükümete, önce- den bir izin vermiş olsa bile hükümet Güven- lik Konseyi karannı uygulamaya nasıl koyaca- ğını açıklayarak karan Meclis'ten geçirmek zo- rundadır). 7. "Efendim iş ivedidir' 'Meclis sürecini' bir dinamik hükümet bekleyebiür mi?" denebiür. Yaa! tş ivedidir, ama savaş da önemlidir. As- ker gönderme, kabul etme, savaşa açılma ka- pısıdır. "Dinamik hükümef'e peki, ama ulu- sun kanına da saygı ve sahip çıkmak gerekir. Saygı ve sahip çıkma ancak "meşruiyet ha- U"nin vuku bulmasında; onun da asli yetki sa- hibi Meclis süreci içinde değerlendirilmesinde- dir. Prof. BAHRİ SAVCI ğal ki CHP'yi de her siyasal kurum gibi eleş- tirmek mümkundür. Ama geçmişte CHP'de görev alan insanlan, yalnızca bu nedenle yeni bir yapıianmanın dışında tutmak için çaba gös- termek aşın bir şüphecilik olmaktadır. Bayram- paşa'daki eski CHPli Belediye Başkanının aday gösterilmesi ve kampanyanın Sayın Ecevit ön- cülüğünde sürdürtllmesi, DSP için anlamlı bir gelişme olmuştur. Böylece DSP içindeki kimi yöneticilerin yaşatmaya çalıştığı CHP karşıa anlamsız tavnn terk edüdigi anlasılmakladır. Sa>in Ecevit seçim sonuçlannı yorumlarken, parti örgütünun basanlı çalışmasına da değın- miştir. DSP'nin kuruluş ilkelerinin başında yer alan, ancak DSP Genel Merkezi'ndeki bizip- çüerin kongre kaybetme korkusu ile terk edi- len "tabandan örgiıtlünme" düşüncesinin Bay- rampaşa'da yaşama geçirilmesi, DSP'nin başa- nsındaki etkenlerden bir diğeri olmuştur. DSP için umut yeniden yeşeriyor mu? Yok- sa SHP'nin öne sürdüğü gibi geçici bir basan mı? Bu sorulann yanıüru almak için yukanda açıklamaya çabştığimız konularda DSP'nin ba- kışırun netleşmesini beklemek gerekecektir. Bayrampaşa seçimi, yalruz SHP için değil DSP için de önemli ve yararlı dersieri içer- mektedir. Av. FERtDUN BALOĞLU Antalya unvan kullanılmaz. Bir kişinin mektubunu do- çent diye imzalaması çok garipsenir. Eğitim hastanelerimizdeki şef ve şef muavinliklerine gelince, bunlar birer unvan değil, makamdır ve henüz hiçbir özel muayenehane ve laboratuvar tabelasmda görülmemiştir. Sayın yazar dilekçesine aradığı adresi buldu- ğunda, herhalde, posta puluna ihtiyaa olma- yacakür. Saygılarimla. Dr. A.Ş. GtRİTLtOGLU Ankara VEEAT Merhum Kasım Küçüktepepınar'm eşi, Adana eski miDetvekillerinden Melih Kemal Küçüktepepınar'm ve Cemil KüçUktepepınar ile merhume Kâmuran Tan'ın anneleri, Tarık, Can, Cem, Kemal, Sema ve Esin'in babaanneleri, Ahmet Tan'ın Kayınvalidesi ZAHİDE KÜÇUKTEPEPINAR 5 Eylül 1990 tarihinde vefat etmiştir. 6 Eylül 1990 perşembe günü saat 14.00*16 Adana Asri Mezarlıktaki Aile Kabristanı'na defnedilmiştir. Cenazesine iştirak eden telefon ve telgrafla taziyet dileyen dost ve akrabalara teşekkür ederiz. AÎLESİ ELEMAN ARANIYOR Dergi deneyimi olan, pikaj yapabilen ve montaj bilgisine sahip genç Macintosh operatörü aranıyor. llgilenenlerin 175 36 90 (10 hat)dan Mehmet Sunciyi aramaları rica olunur. KAMUOYUNA Muammer AKSOY ve Çetin EMEÇ'ten sonra Turan DURSUN'u da katlettiler. Turan DURSUN'a sıkılan kurşun, bağımsız ve demokratik bir Türkiye özlem ve mücadelesine sıkılmıştır. Katliam, halkımızın dini duy- guları ile aydınları, yazarlan ve aydınlık düşünceyi kar- şı karşıya getirmeye yöneliktir. Cinayeti lanetliyor, yayın dünyasına ve halkımıza başsağlığı diliyoruz. Hasan AKALIN: TMMOB Ist. İl Koordinasyon Kurulu Sek- reteri Mustafa ALT1NELLER: İnşaat Mühendisterl Odası İstan- bul Şubesi Başkanı Mustafa ERHAN: Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Melih ESEN: Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şube- si II. Başkanı Yücel GURSEL: Mhnariar Odası İstanbul Şubesi Başkanı Erol KÖKTÜRK: Harita Mühendisleri Odası İstanbul Şu- besi Başkanı Tayfun MATER: Maden Mühendisleri Odası İstanbul Temsilcisi Mehmet TURGUT: Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı ANMA MUSTAFA ÇAKIR Beş yıl oldu. Her geçen gün biraz daha hissediyoruz eksikliğini. Ailen adına oğlun YALÇEV ÇAKIR ANKARA...ANKA MUŞERREFHEKİMOĞLU İmbatEge'nin 'imbat' diye bir rüzgârı var. Denizden geliyor. Gizini hâlâ öğrenemedim ben. Galiba yalnız balıkçılar biliyor. Poyraz, yıldız derken imbata dönüyor esintiler. Önce uzaklarda bir çal- kantı, dalgalar köpürüyor, kıyıya beyaz kuzucuklar vuruyor dur- madan, deniz giderek ısınıyor, dibinde bir kazan kaynar gibi. Ören'e gelmeden önce Çiftehavuzlar'da denize girerdim. Bu ne- denle sıcak denizi sevmem, ama artık imbatı özlüyorum. Benim kuşağımdan çok kişi de özlüyor sanırım. Kimi enfarktüs geçir- miş, kimi by-pass, kiminin romatizma ağnları sızlıyor. Poyraz olun- ca denizin çağrısına katılmak kolay değil, imbat bekleniyor. im- batın başka bir güzelliğı de var. Denizde bir patlağı sergiliyor. Yanardağın fışkırması gibi. Bir küskünlüğün. soğukluğun ısını- vermesini sergiliyor. Aşağıdan, derinlerden gelen bir tepkiyi. Bir anda değişiyor deniz. Kıyıda şenlik, şarkılar başlıyor, mavinin sıcağına soyunuyor herkes. İmbatı yaşamak, bütünleşmek isti- yor. Dallarda iğdeler de imbat esintisiyle kızarıyor galiba. Kozak Yaylası'nın üzümlerı, zeytinleri de. imbatın sıcağında tüm ürün- ler oluşuyor birden. Denizi ağaca benzetryorum kimi zaman, mavi dalları sonsuz serüvenler yaşıyor, kıyılara nasıl vuruyor o serü- venler. Bir küskünlük dönemine giriyor kimi zaman, sessiz bir beklenti başlıyor, mavi dallarda titreşimler, çiçeğe duran tomur- cuk gibi derken imbat ve beyaz çiçekler açıyor mavi bahçede. İmbat sonrası bir sabahın güzelliğı de görkemli bir olay. İpek bir çarşaf gibi uzanıyor deniz; yat yatabildiğin kadar! Sonra da uy- kuya dal, düşlere dal. İmbat, toplumların yaşamında da var değil mi? Siyasal mete- orologların da bilmesi gerekir bu gerçeği. Ozellikle demokratik bir ülkede. Toplumdaki beklentileri, rüzgân bir tepeden estirmek tutkusuyla yanıtlamak olanağı yok. • * • * Şu günlerde 196O'lı yılları çok anımsıyorum. Parlamento kür- süsünde konuşan TİP'lileri, Senato kürsüsünde konuşan kimi CHP'lileri ve 27 Mayısçıları. ABD ile savunma antlaşması, ikili anlaşmalar ile ilgili uyarıları, eleştirileri. Dışişleri Bakanı Sayın Çağlayangil ile bir sözleşmemiz var. Bir konuyu açıkiaması çok iiginç. Adalet Partisi hükümetinin Dışişleri Bakanı, ABD Dışişle- ri Bakam'yla konuşurken, parlamentodaki TİP'lilerin, basındaki yazarların, sol aydınların arkasına sığınıyor kimi zaman. Belli kc- şullann bu çevrelerde büyük tepkilere yol açacağını öne sürü- yor, bir esneklik kazanıyor. O koşulları reddetmek ya da yumu- şatmak yollarını zorluyor. Ne kadar basanlı olduğu tartışılabilir, ama demokratik bir ülkenin dışişleri bakanından böyle bir dav- ranış beklenir elbet. Kamuoyunda benimsenmeyen bir antlas- ma imzaiansa da gecerli olamaz, güvencesi olamaz. Parlamen- todaki muhalif partilerin, başta basın, demokratik kuruluşların onayı ozellikle uluslararası görüşmelerde kaçınılmaz. Ulusal çı- karlarımızı, ulusal güvenliğimizi, geleceğımizi jlgilendiren poli- tikalar, ulusal bir uzlaşma ile oluşabilir ancak. Önceden söz ve- rerek o sözü onaylatmak için baskı yaparak, parlamentoda sa- yışal çoğunluğa dayanarak değil! İkili anlaşmaların, savunma antlaşmalarının 1950'lerden 1990'lara uzanan öyküsü iyice elense, yazılsa bugünkü duru- ma gelişimiz daha iyi anlaşılır bence. Ama bugün anlaması çok güç bir durum var ortada. Körfez krizinden beri ülkemizde de savaş rüzgârları esiyor. Basında uyarı yazılan yayımlanıyor, mu- halefet liderleri yanhş politikayı sert biçimde eleştiriyor, iktidar partisinde kuşkular, hükümette çelişkiler yaşanryor. Ama savaş kapımızda! Barışçı bir politikanın yöntemi bu mu? Barışçı politi- kayı yeğleyen devlet adamlan ülkemizdeki koşulları daha iyi de- ğerlendiremez mı acaba? Ulusal çıkarlanmız konusunda çok yay- gın bir duyarlığı bizi savaşa itenlere karşı kullanamazlar mıydı? Kullansaydılar daha inandırıcı olurlardı kuşkusuz. Ulusal uzlaş- ma olmadan alınan lararlar o kararları verenlere de yarar geti- remez Yaşayarak göreceğiz, ama hayli ağır ve acı faturalar öde- yerek. ^Son günlerde fatura sözü çok geçiyor soyleşilerde. Körfez krizi nedeniyie ekonomisi etkilenen ülkelerden biri de Türkiye. Rad- yoda, TV'de, ABD kaynaklı haberlerde Mısır'ın yedi milyarlık bor- cunun silinmesi, Ürdün'e ya da ülkemize yapılacak yardımın ha- zırlanmasını bildiren haberler, denizdeki "irnbat"a benzer bir öfke _ köpOrtüyor. Bu haberleri ornıru zedelenerek dinliyor çok kişi. öz 1 * gürlüğün, bağımsızlığın onurunu yaşayanlar için gerçekten dü- şündürücü, acı haberler bunlar Ulusal çıkarları zedeleyen çıkar- lar kime ne sağlar, hesabını iyi bilmek gerekir. ABD'Iİ devlet adamlan ikide bir boy gösteriyor TV ekranında. NATO ülkelerk- nin Türkiye'ye yardım için bir paket hazırladığından söz ediyor- lar. Paket hazırtanadursun İtalya vize uyguluyor ülkemize. Bir NA- TO ülkesinden, NATO'da etkin bir rolü dillere dolanan ülkemize vize! Bu savaş sonunda AT'nin bize daha sıcak bakacağını soy- leyenleri uyarır gibi. Batılı dostlar kapılarını iyice kapıyorlar ül- kemize. Bir arada, yan yana yaşamak başka, jandarmalık baş- ka der gibi. Batıyla bütünleşmenin yolu ve yöntemi jandarmalık değil el- bet. Önce kimliğimizi bulmak gerekir. Dünyadaki, bölgedeki ye- rimizi, ulusal ant sınırları içinde ayağımız yerde. başımız gökte yaşayabilmenin koşullarını iyi bilmemiz, ulusal bir uzlaşmayla saptamamız gerekir, ters yöntemlere karşı aklın, sagduyunun ağır basacağına inanmak istiyor insan. Akşamları güneş batarken başka bir güne uyanmak istiyor. Savaş değil barış rüzgaıiannı solumak istiyor. Dün akşam balkonda otururken görkemli bir şölen seyrettim yine. Kaz dağlarının ucunda kırmızı bir güneş, nerdeyse kan kır- mızı, ama savaş çağnşımı yapmıyor: tersine. barışı kutlamak için kaldırılan bir kadeh şarap gibi dökülüyor denize, kırmızı bir gü- lûn yapraklan gibi. Başımı çevirdim, Madra dağlarının ötesinde kocaman ayı gördüm. Batan güneş ile doğan ayı yakaladım bir arada. Ön duvarda oturan genç kızlar seslendi: — Güneş batarken ne diliyorsunuz Müşerref Teyze? Bir soruyla yanıtladım onları. — Siz ne dilryorsunuz? — Savaşa girmeyelim, dediler bir ağızdan. Vaktiyle Ida dağının doruğundan yönetilen savaşlar uzayınca bizim koya gelir, barış yollarını konuşurmuş bilgeler. Torunları da barışı diliyor güneş batarken. Ben bu kıyıların özlemini aktan- yorum, ama milyonların özlemi bu. Varsa, bilgelere selam. İSTANBUL BUYUKŞEHIR BELEDİYE BAŞKANLIGI'NDAN 1- Eminönü Mollahüsrev Mah. Himmet Sokak 171 paf- ta, 962 Ada, 13 Parsel sayılı yerde kat karşılığı inşaat 190.000.000 .— TL. bedelle ihale olacaktır. Geçici Teminatı: 5.700.000 .— TL. dir, Şartnamesi 40.000 .— TL. bedelle Yatırım Planlama Mü- dürlüğü'nden satın alınabilir. 2- Bakırköy Ümraniye Mah. 28 pafta, 364 Ada, 22-23 Par- sel sayılı yerde kat karşılığı konut inşaatı 340.000.000 .— TL. muhammen bedelle ihale olacaktır. Geçici Teminatı: 10.200.000 .— TL.dir. Şartnamesi: 80.000.— TL. Bedelle Yatırım Planlama Mü- dürtüğü'nden şatın alınabilir. 3- Bakırköy Ümraniye Mah. Güvercin Sokak 27 Pafta, 390 Ada, 3 Parsel sayılı yerde kat karşılığı konut inşaatı 125.000.000 TL. bedelle ihale olacaktır. Geçici Teminatı: 3.750.000 .— TL.dir. Şartnamesi 40.000 TL. Bedelle Yatırım Planlama Müdür- lüğü'nden satın alınabilir. Yukanda yazılı işler 2 Ekim 1990 günü saat 11 .OO'de İs- tanbul Büyük Şehir Belediye Encümeni'nde 2886/51 g mad- desine gore Pazarlık Usulü ile şartnamesi veçhile ayrı ayrı ihale olacaktır. İhalelere katılmak isteyenler ihale tarihinden en az 5 (Beş) iş günü önce belediyeye müracaat etmeleri ve şartname- şinde yazılı belgelerle birlikte yukarıda yazılı gün ve saatte İstanbul Büyük Şehir Belediye Encümeni'nde hazır bulun- maları gerekmektedir. İlan olunur. Basın: 33342 SATILIK MERCEDES 190 E 1.8 90 model, siyah renk, sıfır km. otomatik. elektrikti ön camlar, ABS fren, karavan çekici. geniş benzin deposu, 36.000 mark + gümrûk ve masraflar Tel.: 149 34 48 -144 50 50
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle