Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 EYLÜL 1990 CUMHURÎYET/17
HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGUN
Meteorotoji Genel Mûdûriügu'nden
ahnan bügiye göre yurdun kıızeybatı
kesimleri parçalı bulırHu Trakya, Mar-
mafa, Batı ve Orta Karadenız, Iç Ana-
dotu'nun kuzeybats ile Kuzey Ege sa-
ğanak ve yer yef gfiftgfrüNıllü saja-
nak yagışlı, «Oer yerler az bulutfu ve
açık geçecek.' HAVA SICAKLIĞI.
Ûnecni bir değisMk oknayacak. RÛZ-
GÂfi: Kuzey ve batı, yurdun gûney ke-
sımterinde gûney ve bat yöntenJen'
hafif ara sıra orta kuvvetlB yaûış anm-
da kuvvetfce esecek. Denizlerde rûz-
gir Karadeniz ve MarmaraUa gûnba-
t » ve lodos diğer denızlenmiaie gûn-
ba&sı ve karayelden 2-4 açridarda 5
kuvvetmde saatte 4-16. açrfdarta 21
deniz mili hızla esecek. Var GöH'nde
Adana
p
Adıyaman
Afyon
AOn
Ankara
Antakya
Antalya
Artvîn
Hetik
hava: Az bulutlu ve açık geçecek Rûzgâr gûney ve batı yönier-
den hafif ara sıra orta kuvvette esecek Göl kûçûk dalgalı olacak
göniş uzakJgı 10 km.'nın üzennde bulunacak.
o
BM»
Bdu
Burca
Çvtfale
Çonjm
Mzf
A 34° 20° DıyartBkır
Y 29°20°Edime
A 30° 16° Etancaı
Y 25° 9°Erzuram
A 28° 9°Esb^lw
Y 28°U°Gaziar»p
A 33°23°Gu<sn
A 3r Vf Gûmgfane A
A 21" 13° HakUri A
A 31°«°tep»tl
A 29° W IstanDul
Y 26° 10° Iznnr
A 30°M°Kare
A 31° 18° Kasömonu
Y 25° 9°Kay5en
Y 28° 13° KırMarel
Y
Y 24° /
A 29°W°MaWya
32°20°Manısa
30° 15° ICMaraş
24°12°Mefan
25° 6°MuSla
27°12°Muş
32°20°N«le
23°16°0rdu
21°10°Riz»
28°17°Samun
29» 9°SIrt
S p
32°17»Sıvas
26° 7°'Mn)ag
24° 8°*abnxı
26° 10° 1mc«i
28°16°Uşak
24°1û°V*i
O
29°M°Zong*tafc
Y 31° 16°
A 32°21°
A 30° 21°
A 29° 16°
A 29° 13°
A 25° 11°
A 25° 17°
A 24° 16°
A 25° V
A 33*20»
Y 25°18°
A 24° 9°
Y 29° 17°
A 24° 17°
A 29° 15°
Y 26» 12°
A 26» 9°
A 25° 10°
Y 24° 16°
)«0murtu A-açık B-bututkj G-güneşi K-Urt S-sslı YyaOmurtu
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Fiziksel acı ya da
davraruşlarla cinsel
doyuma ulaşma biçi-
minde görülen sapık-
lık. 2/ Labada da de-
nilen ve yapraklan
sebze olarak kullanı-
lan bitki... Ateş. 3/
tpek ya da sırma işle-
meli bir tür kısa ye-
lek. 4/ Mısır'ın plaka
işareti... Nikelin sim-
gesi... Futbolda topun
oyun alanının dışına
çıkması. 5/ Halk ede-
biyatında aruz ölçü-
süyle yazılan şiir türlerinden biri. 6/
Atın eşkin yürüyüşü... Hayat arkada-
şı. 7/ Yankı... Parola. 8/ tştahı açmak
için yeraekten önce içilen içki. 9/ Ar-
goda esrar... Çektiri tttründen eski bir
savaş gemisi.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Tanzimat'tan sonra haarlanan ve fı-
bh hükümleriyle bu konudaki türlü iç-
tihadı bir araya getiren medeni kanun.
2/ Büyük dertler, belalar... lpliklerin
boyanmak istenmeyen bölümlerinin ağaç kabuklan, yaprakJar ya
da balmumuyla sanlarak boyaya batırılması yoluyla uygulanan bir
tür boyama tekniği. 3/ Yerme... Züppe. 4/ Imkân... Bir gazete ya
da derginin günlük yayımından ayrı ve ücretsiz verdiği parça. 5/
Şiddetli... "trlanda Cumhuriyet Ordusu". 6/ Yapma, etme... Kutn
fah. 7/ Ceset... Boru sesi. 8/ Molibden elementinin simgesi... öğû-
tülmilş tahıl... Pamuktan dokunmuş basma. 9/ Muğla'nın bir ilçe-
si... Demirin simgesi.
60 YIL ONCE Cumhuriyet
İsmetPaşa Hz.
7 EYLÜL 1930
Jsmet Pş Hz. karşı fırka
Iiderinın ve mensuplannın
fıkirlerini lam bir serbesti ve
emniyet içinde izhar
edebilmeleri için bütün
tedabirin alınmasını vilayete
emretmiştir. Bunun üzerine
Vali Kâzım Pş. Fethi Beyi .
ziyaret ederek, nutkunu tam
bir kelam hürriyeti dahilinde
ve arzu ettiği mahalde, arzu
ettiği zaman irat
edebileceğini bildirmiştir.
Fethi Bey, nutkunu pazar günü söyleyeceği cevabını
vejrauşiijr. ,.
Fethi Bey, nutkunun yarın saat 12'de Alsancak
Stadyomu'nda ve eğer taşkınlık ihtimali olursa, Karşıyaka
Gençler Birliği'nin çayında irat edecektir. Fethi Bey,
halkın lehindeki tezahüratından çok memnun olmakla
beraber, kendisininlzmir seyahatine vatandaş kanı
kanşmasından müteessir olduğunu söylemiştir.
Şehirde sükunet tamamen iade edilmiştir. Dün gece hiçbir
vaka olmadı. Valı ve Mevkıı Müstahkem Kumandanı, gece
geç vakte kadar Ankara ve İstanbulla şifre ile görüştüîer.
Muhtelit polis ve jandarma kollan şehri devirde devam
ediyor.
30 YIL ONCE Cumhuriyet
Lumumba-Kasavubu
7 EYLÜL 1960
Kongo Cumhurbaşkanı Kasavubu'nun, Başbakan
Lumumbayı azlettiğini bildırmesi ûzerine, Lumumba da
radyoda bir konuşma yaparak kendisinin
cumhurbaşkanını azlettiğini bildirmiştir.
Lumumba, bunun üzerine derhal
Kongo Bakanlar Kurulunu
toplantıya çağırmıştır. Sabaha
kadar devam eden
müzakerelerden sonra kabine
tarafından yayımlanan bir
tebliğde belirtildiğine göre,
kabine Lumumba'nın tutumunu
Lumumba desteklemektedir.
Tevsik edilmiyen bir habere göre B. Milletler Kuvvetleri,
LeopoldviUe radyoevini idaresi altına almıştır.
Lumumba'nın belirttiğine göre. Kongo Bakanlar Kumlu,
Devlet Başkanı Kasavubu'nun dünkü konuşmasında şu
noktalan dikkate değer bulmuştur:
1) Hükümet, memleketi Belçika biriiklerine karşı
savunmaktan başka bir şey yapmadığı halde, Kasavubu,
hükümeti, memleketi korkunç bir iç savaşa sürüklemekle
suçlandırmıştır.
2) Kasavubu'nun ileri sürdüğünün aksine, milli birlikler
hiçbir vakit kardeş kavgasına girişmemiştir.
Kasavubu'nun radyodaki konuşmasında Başbakan
Lumumba'yı Kongoda kardeş kavgasına sebep olmakla
itham etmesinden iki saat sonra Başbakan radyo
istasyonları üzerindeki idareyi ele almıştır.
Lumumba konuşmasında "Kongo işçileri ve gençleri ileri,
Cumhuriyeti korumalısınız" diye bağırmıştır.
Lumumba konuşurken stüdyodaki destekleyicileri
alluşlamışlar ve "yaşasm Lumumba" diye tezahürat
yapmışlardır.
Kasavubu'nun artık Devlet
Başkanı olmadığını söyleyen
Lumumba. "Ben halen Milli
Ordunun başıyım" diye
bağırrnıştır.
İyi yetişmemiş fena disiplinli bir
ordu olan Kongo ordusunun
önümüzdeki günlerde nihai rolü
oynayacağı anlaşılmaktadır. Kasavubu
GEÇEN YDL BUGUN Cumhuriyet
Içborçödemeleri7 EYLÜL 1989
Hazine'nin fınansman darboğazı sürerken, büyük boyutlu
iç borç geri ödemelerinin de başlaması para politikasını
zorlamaya başladı. Dün yapılan 934 milyar liralık rekor
düzeydeki iç borç geri ödemesinin yaklaşık 650 milyar
liralık bölümünün Merkez Bankası'nca para basılarak
gerçekleştirildiği öğrenildi.
Ancak bankalara dün nakit ödeme yapılmadığı için
emisyonda fıili bir artış olmadı. Bunun etkisinin
önümüzdeki günlerde görüleceği ve emisyonun yıl sonuna
kadar 10 trilyon lira duvannı da aşmasindan korkuluyor.
Edinilen bilgilere göre, bütçe gelirlerinin yetersizliği sonucu
Hazine, maaş ödemelerinde bile zorlanmaya başladıgı bir
dönemde bu aydan itibaren yıl sonuna kadar her ay
yaklaşık 1.5 trilyon lira tutannda iç borç geri ödemesiyle
karşı karşıya geldi.
DÜNYA'DA BUGÛN
Lenngrad
Londra
Madnd
Mıtano
Montre*
MOSfaM
MMı
NMYoriı
Osk)
Pans
VteihingionA 28°
Zûrifı B 24°
T4KITSMA
Asker Gönderme O Kadar Kolaymı?
Iş ivedidir, ama savaş da önemlidir. Asker gönderme, kabul
etme savaşa açılma kapısıdır. "Dinamik hükümet"e peki, ama
lüusıuı kanına da saygı ve sahip çıkmak gerekir.
tktidar asker gönderebüecek veya kabul ede-
büecek imis. Meclis'ten izinli imiş.
Fakat asker gönderme ve kabul o kadar ko
lay bir iş değil ki.
1. Asker gönderme ve kabul etme her sey-
den önce Meclis'in temel yetkisi içindedir.
2. Ama Meclis buna izin de verebilir. Meclis1
in bu iznine dayanarak hükümet de asker gön-
derebilir, kabul edebUir.
3. Fakat Meclis de hükümet de asker gön-
derir veya kabul ederken uluorta serbest değil-
dir. Serazat degildir. "tstiyonıın, takdir ediyo-
nun, gönderiyorum" diyemez.
Meclis de hükümet de anayasanın 92. mad-
desinin ilk hükmü ile bağlıdır. Her ikisi de an-
cak, "ftmeOcrarası hukukun rneşnı saydıfı (bir)
haHn" ortaya çıkısında bu hukuka uyarak bu
hukukun gereğini yerine getirmek üzere asker
gönderir, kabul eder.
4. Meclis'in ya da hükümetin boyle bir as-
ker gönderme ya da kabul etme karannı bağ-
layan bu "miDetlerarası hukuk" nedir, nerede-
dir ki ona bakıp "Zorunluluk var, görrv dog-
du, gönderiyorum, kabul ediyomm" denebil-
sin.
A) Asker göndermede Tbrkrye'yi bağlayacak
olan bu hukuk önce asker göndereceğimiz ve
de askerini kabul edeceğimiz ülke ile önceden
yapılmıs bir "antlaşma" içinde bulunabilir. O
zaman Türkiye'yi baglar.
Dflckat! Ortada böyle bir antlasma yoktur.
B) Türkiye'yi asker göndermeye, asker kabul
etmeye zorunlu kılacak olan bu hukuk Biries-
miş MiUetler'in verdiği bir "bagla>icı karar"
içinde olabilir.
Dfldcat! Ortada böyle bir karar da yoktur.
5. Bundan sonra Suudi Arabistan ile böyle
bir anlaşma yapılabilir mi? Birleşmiş Mületleri
den böyle bir karar çıkabilir mi? Ki ona göre
asker gönderebilelim, kabul edebilelim.
A) Suudi Arabistania böyle bir antlasma ya-
pılabilir ama bunun hesabını kimse veremez
Türkiye'de...
Çünkü bu, önceden çıkmış ateşe kendini bile
bile atma olup bittisidir.
Biriııd Diiny* Stvaşı'nda, üçlü oligarşinin
bası Harbiye Nann Enver Paşa, Meclis-i Me-
busan'ın kabinenin hatta sadrazamın bile ha-
beri olmadan, antlajmasız bir oldub.ttiyle Os-
manlryı savaşa sokmustur. Bunu oligarşı, kan-
lanyla ödedi.
DSPİçin deDerslerVar
DSP Genel Merkezi'ndeki hizipçilerin kongre kaybetme korkusu
ile terk edilen "tabandan örgütlenme" düşüncesinin
Bayrampaşa'da yaşama geçirilmesi, DSP'nin başansındaki
etkenlerden bir diğeri olmuştur.
Bayrampaşa belediye secimlerinde DSP'nin
kazandığı %42 oy oranına dayalı basanlı so-
nuç, ölçusüz yorumlara neden oldu. Sayın Ece-
vit'e sevgi ile bağlananlar, sonucu, umndun ye-
niden ycşennesi olarak ve sevinçle yorumlar-
ken, SHP çevreleri, yerel ve geçki bir basan gibi
görüp kuçümsemeye, unutturmaya çabaladüar.
Oysa ki Bayrampaşa seçimi hem SHP hem de
DSP yönetimleri için paha biçilmez degerde
dersler içermektedir.
SHP yonetiminin alması gereken ders »çık-
ön Parti tabanırun isteği dışuıda aday belirle-
menin ve bunda direnmenin bedeli çok ağır bi-
çünde ödetilraektedir. Bu, yenilginin aynı za-
manda genel nedenidir. Tabana değer verme-
mek yalnızca Bayrampaşa ile sınırü kalan bir
tavır degildir. Ama SHP'nin alması gereken asıl
ders başkadır: SHP, halk kitlelerinin gözünde
ne olduğunu acıkça belirlememiş olmarun be-
delini ödemektedir.
DSP"ye gelince, DSP genel merkezindeki bir-
kaç kişinin eski CHP'lilere yönelik karşıthğı-
run Bayrampaşa secimleri öncesi terk edilmis
olması sevindirici ve sağhklı bir gdişme ohnuş-
tur. 12 Eylfll sonrası Sayın Ecevit'e destek ol-
mayan CHP milletvekili çx>ğunlunun kusuru-
nu, vefalı CHP tabanından sormak gibi bir ga-
ripliğe son vermekte gecikilmiştir. DSP kurnl-
duğu günlerden başiayarak, DSP örgötıi içtn-
de eski CHPTflere yönelik haksız eleştirilerden
sonra Bayrampaşa'da Sayın Ecevit'in eski
CHPli Bekdiye Başkanı Sayın Necdet Örium'ı
aday göstermesi ile bu yanlış tavır sona ermiş
bulunmaktadır. Zaten ahnan basanlı sonuca en
çok etki eden nedenlerden birinin "Eski CHP
imajı" olması da dikkat cekici bir olgudur.
Bayrampaşa seçimlerinin DSP için başanh
bir geleceğin ilk adımı olabilmesi için yukan-
daki yanhş tavnn körüklendiği günlerde DSP
örgütüne sızıp CHP duşmanlıgı ile beslenen bir
kısım fırsatcının etkinliğine son vermek gerek-
mektedir. Olağan şartlarda bir sosyal demok-
rat partinin üyesi bile olması mümkün olma-
yan, ama saray entrikacüığını iyi becerdiği için
yönetime getirilen bu kişiler, >îllardır DSP'yi,
CHPnin onurhı çttpnbfrnAm ve demokratik sol
hafckeün Uribsd lemeliııden kopannak için
inanılmaz hizip oyunlan sergilemişlerdir. Do-
Doçent
YÖK'ün önkoşulu, kabaca okur-yazar olmaktan ibarettir; ötesi,
profesörlerimizden oluşan bir kurul tarafından takdir olvınur.
Say» Doc. Dr. Nadir Paksoy'un mektubu
(Camhariyet, 24.8.1990) YÖK'le gelen akade-
mik unvan yağmasından boğulmak üzere ol-
duğumuzun bir resmidir. Üniversite dısından,
yani "hariç"ten gelenlerle, "Yardımcı
DoçentHk" denilen özel durumdakiler için be-
ğensek de beğenmesek de doçentli^in kuralla-
n belli ve aynıdır. YÖK'ün önkoşulu, kabaca
okur-yazar olmaktan ibarettir, ötesi, profesör-
lerimizden oluşan bir kurul tarafından takdir
olunur. Pek tabii, doçentlik statusünün yüksek-
öğretim kuruluşuyla özdeş tutulması anlaşüır
bir düşüncedir ve hali hazırda sosyalist ülke-
lerde üniversite dısından doçentlik sınavına gi-
rip basanlı olanlara sadece "Kandidat" (Aday)
akademik unvanı verilmekte, adaylar öğretim
pozisyonlanna atandıklannda doçent sayümak-
tadırlar. Batıda ise üniversite dışında bilimsel
yayınlar ve takdimlerden başka yerde akademik
B) Güvenük Konseyi önümüzdeki haftalar
aylar içinde böyle bir bağlayıcı karar alabüir.
Lütfen Uçüncü kez dikkat!
Bu da otomatik olarak, hükümeti, asker
göndermeye, kabul etmeye zorunlu kılamaz.
Ve hatta Meclis'i bile asker göndermeye, ka-
bul etmeye zorlayamaz. Güvenlik Konseyi'nin
kararı dahi "milli hukukan" sürecinden geç-
mek zorundadır; Güvenlik Konseyi karanmn
hükümetçe pratikte ne zaman, nasıl, ne çap-
ta, ne boyutta, ne içerikte uygulanacağı "Mec-
lis sürecinden" geçmek zorundadır.
6. Yani özetin özeti, Meclis'in asker gönder-
me, kabul etme olgusunu gecerli olarak kabul
edilebilmesi için,
A) önce "MiDetleraraa hukukun gecerli say-
dığı bir halin" vuku bulması gerekir. Bu da an-
cak Güvenlik Konseyi karandır (ki şu anda böy-
le bir karar yoktur. Böyle bir karar olmadan
kimse asker gönderip kabul edemez).
B) Sonra da Güvenlik Konseyi karanmn da
uygulanabilmesi için "Meclis sürecinden
geçmesT gerekir (ki Meclis, hükümete, önce-
den bir izin vermiş olsa bile hükümet Güven-
lik Konseyi karannı uygulamaya nasıl koyaca-
ğını açıklayarak karan Meclis'ten geçirmek zo-
rundadır).
7. "Efendim iş ivedidir' 'Meclis sürecini' bir
dinamik hükümet bekleyebiür mi?" denebiür.
Yaa! tş ivedidir, ama savaş da önemlidir. As-
ker gönderme, kabul etme, savaşa açılma ka-
pısıdır. "Dinamik hükümef'e peki, ama ulu-
sun kanına da saygı ve sahip çıkmak gerekir.
Saygı ve sahip çıkma ancak "meşruiyet ha-
U"nin vuku bulmasında; onun da asli yetki sa-
hibi Meclis süreci içinde değerlendirilmesinde-
dir.
Prof. BAHRİ SAVCI
ğal ki CHP'yi de her siyasal kurum gibi eleş-
tirmek mümkundür. Ama geçmişte CHP'de
görev alan insanlan, yalnızca bu nedenle yeni
bir yapıianmanın dışında tutmak için çaba gös-
termek aşın bir şüphecilik olmaktadır. Bayram-
paşa'daki eski CHPli Belediye Başkanının aday
gösterilmesi ve kampanyanın Sayın Ecevit ön-
cülüğünde sürdürtllmesi, DSP için anlamlı bir
gelişme olmuştur. Böylece DSP içindeki kimi
yöneticilerin yaşatmaya çalıştığı CHP karşıa
anlamsız tavnn terk edüdigi anlasılmakladır.
Sa>in Ecevit seçim sonuçlannı yorumlarken,
parti örgütünun basanlı çalışmasına da değın-
miştir. DSP'nin kuruluş ilkelerinin başında yer
alan, ancak DSP Genel Merkezi'ndeki bizip-
çüerin kongre kaybetme korkusu ile terk edi-
len "tabandan örgiıtlünme" düşüncesinin Bay-
rampaşa'da yaşama geçirilmesi, DSP'nin başa-
nsındaki etkenlerden bir diğeri olmuştur.
DSP için umut yeniden yeşeriyor mu? Yok-
sa SHP'nin öne sürdüğü gibi geçici bir basan
mı?
Bu sorulann yanıüru almak için yukanda
açıklamaya çabştığimız konularda DSP'nin ba-
kışırun netleşmesini beklemek gerekecektir.
Bayrampaşa seçimi, yalruz SHP için değil
DSP için de önemli ve yararlı dersieri içer-
mektedir.
Av. FERtDUN BALOĞLU
Antalya
unvan kullanılmaz. Bir kişinin mektubunu do-
çent diye imzalaması çok garipsenir. Eğitim
hastanelerimizdeki şef ve şef muavinliklerine
gelince, bunlar birer unvan değil, makamdır ve
henüz hiçbir özel muayenehane ve laboratuvar
tabelasmda görülmemiştir.
Sayın yazar dilekçesine aradığı adresi buldu-
ğunda, herhalde, posta puluna ihtiyaa olma-
yacakür. Saygılarimla.
Dr. A.Ş. GtRİTLtOGLU
Ankara
VEEAT
Merhum Kasım Küçüktepepınar'm eşi, Adana eski
miDetvekillerinden Melih Kemal Küçüktepepınar'm ve
Cemil KüçUktepepınar ile merhume Kâmuran Tan'ın
anneleri, Tarık, Can, Cem, Kemal, Sema ve Esin'in
babaanneleri, Ahmet Tan'ın Kayınvalidesi
ZAHİDE
KÜÇUKTEPEPINAR
5 Eylül 1990 tarihinde vefat etmiştir. 6 Eylül 1990
perşembe günü saat 14.00*16 Adana Asri Mezarlıktaki
Aile Kabristanı'na defnedilmiştir. Cenazesine iştirak eden
telefon ve telgrafla taziyet dileyen dost ve akrabalara
teşekkür ederiz.
AÎLESİ
ELEMAN ARANIYOR
Dergi deneyimi olan, pikaj
yapabilen ve montaj
bilgisine sahip genç
Macintosh operatörü
aranıyor.
llgilenenlerin 175 36 90
(10 hat)dan Mehmet Sunciyi
aramaları rica olunur.
KAMUOYUNA
Muammer AKSOY ve Çetin EMEÇ'ten sonra Turan
DURSUN'u da katlettiler. Turan DURSUN'a sıkılan
kurşun, bağımsız ve demokratik bir Türkiye özlem ve
mücadelesine sıkılmıştır. Katliam, halkımızın dini duy-
guları ile aydınları, yazarlan ve aydınlık düşünceyi kar-
şı karşıya getirmeye yöneliktir. Cinayeti lanetliyor,
yayın dünyasına ve halkımıza başsağlığı diliyoruz.
Hasan AKALIN: TMMOB Ist. İl Koordinasyon Kurulu Sek-
reteri
Mustafa ALT1NELLER: İnşaat Mühendisterl Odası İstan-
bul Şubesi Başkanı
Mustafa ERHAN: Makina Mühendisleri Odası İstanbul
Şubesi Başkanı
Melih ESEN: Kimya Mühendisleri Odası İstanbul Şube-
si II. Başkanı
Yücel GURSEL: Mhnariar Odası İstanbul Şubesi Başkanı
Erol KÖKTÜRK: Harita Mühendisleri Odası İstanbul Şu-
besi Başkanı
Tayfun MATER: Maden Mühendisleri Odası İstanbul
Temsilcisi
Mehmet TURGUT: Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul
Şubesi Başkanı
ANMA
MUSTAFA ÇAKIR
Beş yıl oldu.
Her geçen gün biraz daha hissediyoruz
eksikliğini.
Ailen adına oğlun
YALÇEV ÇAKIR
ANKARA...ANKA
MUŞERREFHEKİMOĞLU
İmbatEge'nin 'imbat' diye bir rüzgârı var. Denizden geliyor. Gizini
hâlâ öğrenemedim ben. Galiba yalnız balıkçılar biliyor. Poyraz,
yıldız derken imbata dönüyor esintiler. Önce uzaklarda bir çal-
kantı, dalgalar köpürüyor, kıyıya beyaz kuzucuklar vuruyor dur-
madan, deniz giderek ısınıyor, dibinde bir kazan kaynar gibi.
Ören'e gelmeden önce Çiftehavuzlar'da denize girerdim. Bu ne-
denle sıcak denizi sevmem, ama artık imbatı özlüyorum. Benim
kuşağımdan çok kişi de özlüyor sanırım. Kimi enfarktüs geçir-
miş, kimi by-pass, kiminin romatizma ağnları sızlıyor. Poyraz olun-
ca denizin çağrısına katılmak kolay değil, imbat bekleniyor. im-
batın başka bir güzelliğı de var. Denizde bir patlağı sergiliyor.
Yanardağın fışkırması gibi. Bir küskünlüğün. soğukluğun ısını-
vermesini sergiliyor. Aşağıdan, derinlerden gelen bir tepkiyi. Bir
anda değişiyor deniz. Kıyıda şenlik, şarkılar başlıyor, mavinin
sıcağına soyunuyor herkes. İmbatı yaşamak, bütünleşmek isti-
yor.
Dallarda iğdeler de imbat esintisiyle kızarıyor galiba. Kozak
Yaylası'nın üzümlerı, zeytinleri de. imbatın sıcağında tüm ürün-
ler oluşuyor birden. Denizi ağaca benzetryorum kimi zaman, mavi
dalları sonsuz serüvenler yaşıyor, kıyılara nasıl vuruyor o serü-
venler. Bir küskünlük dönemine giriyor kimi zaman, sessiz bir
beklenti başlıyor, mavi dallarda titreşimler, çiçeğe duran tomur-
cuk gibi derken imbat ve beyaz çiçekler açıyor mavi bahçede.
İmbat sonrası bir sabahın güzelliğı de görkemli bir olay. İpek bir
çarşaf gibi uzanıyor deniz; yat yatabildiğin kadar! Sonra da uy-
kuya dal, düşlere dal.
İmbat, toplumların yaşamında da var değil mi? Siyasal mete-
orologların da bilmesi gerekir bu gerçeği. Ozellikle demokratik
bir ülkede. Toplumdaki beklentileri, rüzgân bir tepeden estirmek
tutkusuyla yanıtlamak olanağı yok.
• * • *
Şu günlerde 196O'lı yılları çok anımsıyorum. Parlamento kür-
süsünde konuşan TİP'lileri, Senato kürsüsünde konuşan kimi
CHP'lileri ve 27 Mayısçıları. ABD ile savunma antlaşması, ikili
anlaşmalar ile ilgili uyarıları, eleştirileri. Dışişleri Bakanı Sayın
Çağlayangil ile bir sözleşmemiz var. Bir konuyu açıkiaması çok
iiginç. Adalet Partisi hükümetinin Dışişleri Bakanı, ABD Dışişle-
ri Bakam'yla konuşurken, parlamentodaki TİP'lilerin, basındaki
yazarların, sol aydınların arkasına sığınıyor kimi zaman. Belli kc-
şullann bu çevrelerde büyük tepkilere yol açacağını öne sürü-
yor, bir esneklik kazanıyor. O koşulları reddetmek ya da yumu-
şatmak yollarını zorluyor. Ne kadar basanlı olduğu tartışılabilir,
ama demokratik bir ülkenin dışişleri bakanından böyle bir dav-
ranış beklenir elbet. Kamuoyunda benimsenmeyen bir antlas-
ma imzaiansa da gecerli olamaz, güvencesi olamaz. Parlamen-
todaki muhalif partilerin, başta basın, demokratik kuruluşların
onayı ozellikle uluslararası görüşmelerde kaçınılmaz. Ulusal çı-
karlarımızı, ulusal güvenliğimizi, geleceğımizi jlgilendiren poli-
tikalar, ulusal bir uzlaşma ile oluşabilir ancak. Önceden söz ve-
rerek o sözü onaylatmak için baskı yaparak, parlamentoda sa-
yışal çoğunluğa dayanarak değil!
İkili anlaşmaların, savunma antlaşmalarının 1950'lerden
1990'lara uzanan öyküsü iyice elense, yazılsa bugünkü duru-
ma gelişimiz daha iyi anlaşılır bence. Ama bugün anlaması çok
güç bir durum var ortada. Körfez krizinden beri ülkemizde de
savaş rüzgârları esiyor. Basında uyarı yazılan yayımlanıyor, mu-
halefet liderleri yanhş politikayı sert biçimde eleştiriyor, iktidar
partisinde kuşkular, hükümette çelişkiler yaşanryor. Ama savaş
kapımızda! Barışçı bir politikanın yöntemi bu mu? Barışçı politi-
kayı yeğleyen devlet adamlan ülkemizdeki koşulları daha iyi de-
ğerlendiremez mı acaba? Ulusal çıkarlanmız konusunda çok yay-
gın bir duyarlığı bizi savaşa itenlere karşı kullanamazlar mıydı?
Kullansaydılar daha inandırıcı olurlardı kuşkusuz. Ulusal uzlaş-
ma olmadan alınan lararlar o kararları verenlere de yarar geti-
remez Yaşayarak göreceğiz, ama hayli ağır ve acı faturalar öde-
yerek.
^Son günlerde fatura sözü çok geçiyor soyleşilerde. Körfez krizi
nedeniyie ekonomisi etkilenen ülkelerden biri de Türkiye. Rad-
yoda, TV'de, ABD kaynaklı haberlerde Mısır'ın yedi milyarlık bor-
cunun silinmesi, Ürdün'e ya da ülkemize yapılacak yardımın ha-
zırlanmasını bildiren haberler, denizdeki "irnbat"a benzer bir öfke _
köpOrtüyor. Bu haberleri ornıru zedelenerek dinliyor çok kişi. öz
1
*
gürlüğün, bağımsızlığın onurunu yaşayanlar için gerçekten dü-
şündürücü, acı haberler bunlar Ulusal çıkarları zedeleyen çıkar-
lar kime ne sağlar, hesabını iyi bilmek gerekir. ABD'Iİ devlet
adamlan ikide bir boy gösteriyor TV ekranında. NATO ülkelerk-
nin Türkiye'ye yardım için bir paket hazırladığından söz ediyor-
lar. Paket hazırtanadursun İtalya vize uyguluyor ülkemize. Bir NA-
TO ülkesinden, NATO'da etkin bir rolü dillere dolanan ülkemize
vize! Bu savaş sonunda AT'nin bize daha sıcak bakacağını soy-
leyenleri uyarır gibi. Batılı dostlar kapılarını iyice kapıyorlar ül-
kemize. Bir arada, yan yana yaşamak başka, jandarmalık baş-
ka der gibi.
Batıyla bütünleşmenin yolu ve yöntemi jandarmalık değil el-
bet. Önce kimliğimizi bulmak gerekir. Dünyadaki, bölgedeki ye-
rimizi, ulusal ant sınırları içinde ayağımız yerde. başımız gökte
yaşayabilmenin koşullarını iyi bilmemiz, ulusal bir uzlaşmayla
saptamamız gerekir, ters yöntemlere karşı aklın, sagduyunun ağır
basacağına inanmak istiyor insan. Akşamları güneş batarken
başka bir güne uyanmak istiyor. Savaş değil barış rüzgaıiannı
solumak istiyor.
Dün akşam balkonda otururken görkemli bir şölen seyrettim
yine. Kaz dağlarının ucunda kırmızı bir güneş, nerdeyse kan kır-
mızı, ama savaş çağnşımı yapmıyor: tersine. barışı kutlamak için
kaldırılan bir kadeh şarap gibi dökülüyor denize, kırmızı bir gü-
lûn yapraklan gibi. Başımı çevirdim, Madra dağlarının ötesinde
kocaman ayı gördüm. Batan güneş ile doğan ayı yakaladım bir
arada. Ön duvarda oturan genç kızlar seslendi:
— Güneş batarken ne diliyorsunuz Müşerref Teyze?
Bir soruyla yanıtladım onları.
— Siz ne dilryorsunuz?
— Savaşa girmeyelim, dediler bir ağızdan.
Vaktiyle Ida dağının doruğundan yönetilen savaşlar uzayınca
bizim koya gelir, barış yollarını konuşurmuş bilgeler. Torunları da
barışı diliyor güneş batarken. Ben bu kıyıların özlemini aktan-
yorum, ama milyonların özlemi bu. Varsa, bilgelere selam.
İSTANBUL BUYUKŞEHIR
BELEDİYE BAŞKANLIGI'NDAN
1- Eminönü Mollahüsrev Mah. Himmet Sokak 171 paf-
ta, 962 Ada, 13 Parsel sayılı yerde kat karşılığı inşaat
190.000.000 .— TL. bedelle ihale olacaktır.
Geçici Teminatı: 5.700.000 .— TL. dir,
Şartnamesi 40.000 .— TL. bedelle Yatırım Planlama Mü-
dürlüğü'nden satın alınabilir.
2- Bakırköy Ümraniye Mah. 28 pafta, 364 Ada, 22-23 Par-
sel sayılı yerde kat karşılığı konut inşaatı 340.000.000 .—
TL. muhammen bedelle ihale olacaktır.
Geçici Teminatı: 10.200.000 .— TL.dir.
Şartnamesi: 80.000.— TL. Bedelle Yatırım Planlama Mü-
dürtüğü'nden şatın alınabilir.
3- Bakırköy Ümraniye Mah. Güvercin Sokak 27 Pafta, 390
Ada, 3 Parsel sayılı yerde kat karşılığı konut inşaatı
125.000.000 TL. bedelle ihale olacaktır.
Geçici Teminatı: 3.750.000 .— TL.dir.
Şartnamesi 40.000 TL. Bedelle Yatırım Planlama Müdür-
lüğü'nden satın alınabilir.
Yukanda yazılı işler 2 Ekim 1990 günü saat 11 .OO'de İs-
tanbul Büyük Şehir Belediye Encümeni'nde 2886/51 g mad-
desine gore Pazarlık Usulü ile şartnamesi veçhile ayrı ayrı
ihale olacaktır.
İhalelere katılmak isteyenler ihale tarihinden en az 5 (Beş)
iş günü önce belediyeye müracaat etmeleri ve şartname-
şinde yazılı belgelerle birlikte yukarıda yazılı gün ve saatte
İstanbul Büyük Şehir Belediye Encümeni'nde hazır bulun-
maları gerekmektedir.
İlan olunur.
Basın: 33342
SATILIK
MERCEDES 190 E 1.8
90 model, siyah renk, sıfır km. otomatik. elektrikti ön camlar,
ABS fren, karavan çekici. geniş benzin deposu,
36.000 mark + gümrûk ve masraflar
Tel.: 149 34 48 -144 50 50