Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 7EYLÜL 1990
Notlar
MELİH CEVDET ANDAY
Atom Fızıkçısı Werner Heısenberg. atom ti-
zıkçısı Nıels Bohr'a soruyor
"Son günlerde verdığınız konferanslarda gos-
terdığınız ve nedenlennı açıkladığınız atorn ım-
gelen ne anlama gelıyor9
'
"Bu ımgeler" dıye vanıtlıvor Bohr "deneyler-
den elde edılmış ya da herhangı bır teonk tahmın-
den vola çıkılarak bulunmamıştır Bu ımgelenn
atomların yapısını. klasık fızığın dılının elverdığı
ölçüde ıyı betımledığını umut edıyorum Burada
dılın, şıırde olduğu gıbı kullanıldığı konusunda
aydınlanmış olmamız gerekır Çunkü şıırde ko-
nu somut olarak anlatılraaz Tersıne dınleyıcı-
nın bıhncınde ımgeler uyandınlır ve düşunsel
bağlar uretılır "
Bırsoru daha ve yanıtı
"Eğer atomların ıç vapısı net bır açıklamaya
elvenşlı değılse ve sızın dey ımınızle atomların ya-
pısı hakkında konuşabıleceğımız bır dıl de yok-
sa, o zaman atomları arllayabıleceğımızı nasıl
soylersınız0
"
"Bunu anlamak olanaksız değıl "Vma aynı za-
manda 'anlamak' sozcüğunun ne anlama gel-
dığını oğreneceğız " t
Kımı ınsanların ısılan var. fakat enerjılen yok-
tur *
Anlamın anlamı değıştıkçe bunu kullanan
canlı yaratık (ınsan) da değışır Tanhte bırbınn-
den farklı, tumden farklı ınsanlar olmuştur
Ayaklı balına ıle bugunku balına arasındakı fark
gıbı *
Ustuste gelmekle oluşan kultur butünûmuzun
basamakları bırer vanhştır Işte bız bu yanlışlar
aracılığı ıle bırbınmızı anlıyoruz Çunkü kültur.
geleceğe bırakılabılen demektır
Sos>alıst toplum. bıreyın kendısını özgürce ge-
liştırebıleceğı bır sosyal yapıda olmalı
Isa. "Ben yasayı ortadan kaldırmak ıçın değıl
vennegetırmekıçıngeldım" demış
Atomlarnesnedeğıldırler '"
"O>le\senedırlerr
"
"Bunun ıçın sozlu bır anlatım venlemez Çün-
ku dılımız gunluk deneylerle oluştu ve atomlar
da gunluk denev lenn nesnelen değıldırler "
Arıstoteles, Platon"un 'ıyı' üzenne dersını
dınlemeve gelenlenn sık sık antmetık ve gokbı-
lımden hmıtvebırden başka bırşev du>mamala-
n vuzünden nasıl şaşırdıklannı anlatırmış 7.
Mektup'ta Platon bu konuyu şoyle açıklıyor
"Benım en azından bu şeyler uzenne herhangı
bır ıncelemem yoktur ve hıçbır zaman olmayabı
lır çunkü konunun, otekı bılımlenn tersıne, soz-
cuklerıleıletımıolanaksızdır "
Nokta bırçızgının başlangıcı ıse, sonudur da
Oyle ıse çızgının başlangıcı ve sonu yoktur Her
şeyı çızgı gıbı duşunebılınz
Duvusal algının bılgı ıle aynı şey olamayacağı-
nıkabul edıyorum
Cevat Şakır, gezdırdığı yabancı tunstlere.
îyonya'da zekânın nasıl bırden bıre parladığını
anlatırken şu soru karşısında kalmış "Neden
burada da başka verde değıP'" ve şu yanıtı vermış
(kendısınden dınlemıştım) "Belkı de bır kuyruk-
lu>ıldızgeçtı "
Doğa filosoflanna ancak doğasal bır gerekçe
vakışırdı ^
Dıl. anlaşmama aracımızdır
Gene de sevenm Hemıngwa>'ı Buyükluğü-
nu saklar, ben bulurum
*
F de Saussure"ün dılbılıme getırdığı şaşırtıcı
goruş, anhvorum kı, butün kafa yapımı değıştır-
dı Sözcüklenn nerdeyse sonsuzcasına vanyana
gelmesınden orta>a çıkan anlam, doğada da ken-
dını gostenyor Nesnelenn tek başlanna anlamı
>ok
Sadece teklık uçuruma gotürur, açıklığın dı-
bındeçoklukvatar
Kuantum teonsının anlaşılmaz olduğunu öğ-
renınce, v enı fızıkçılenn büyük bır gerçeğı keşfet-
tıklerını anladım
Kutsal Kıtap "tüm varhklann ınleyerek ve
zorluklarıçındeılerledıklennryazıyor
Spengler. elındekı kanıtlan kafasındakı şema-
yaşövle uydurur "Tanhı kavramak yolunda bü-
yuk bır yetenekle donatılmış olan ve tanhe karşı
büyük bır eğıbm duyan Mısır ruhu, ılkel bır tut-
kuyla sonsuza ulaşmaya çabalayarak, geçmışı ve
geleceğı ıçınde yaşadığı evren olarak gordu
Içınde yaşanılan an ıse onun ıçın Geçmışın ve
geleceğın uçsuz bucaksız ulkelen arasında sıkışıp
kalmış dar bır sınır şendınden başka bır şey değıl-
dı Mısır uvgarlığı, ılgının (uzakhğın ruhtakı kar-
şılığı) geleceğe duvulan ve yonut malzemesı ola-
rak granıt ve bazaltın seçılmesınde, taşlara
kazmmış belgelerde, ustaca bır yonetım sıstemı-
nın v e bır sulama ağının gehştınlmesınde gorulen
ılgının somutlanışıdır, geleceğe duv ulan bu ılgıv e
-zorunlu olarak geçmışe duyulan bı ılgı de ekîen-
mektedır'
KazıbılımcıHennFrankfortşunueklıyor
"Mısırhlann tarıh duygulan çok zayıftı, çun-
kü onlar dunyalannı, ozunde durağan ve değış-
meyen bır dunya olarak gorüyorlardı "
tlkel toplumda torensel ışlerle pratık ışler bır-
bınne sıkıca bağlıydı. rrustık ve ussal dav ranış ıçı-
çeydı Trobnand takımadasında uzun zaman ın-
celemelerde bulunan Malınovvskı, "Şımdı>e dek
bır yerhnın tek bır fıdesı torensız dıkılmemış" dı-
>e yazıyor
*
Katharsis konusunda çağdaşlanmız Hıppok-
rates ıle Freud'u bırbınne kanştınyorlar Ans-
toteles, Freudcu değıldı Katharsıs'ın gerçek
anlamını uzun uzun kurcalamak gerekıyor Tra-
gedya'yı anlamak ıçın gereklı bu Ben Kıral Oı-
dıpus u gördukten sonra kendımde bır lyıleşme
duvmuvorum, çünku o ovuna gıderken hasta de-
ğıldım
ARADABIR
BERIN TAŞA1N Izmır Barosu Avukatlarından
Kiralık Handan
Dağıtılan AdaletSıgara dumanına boğulmuştoş,daracık bır kondor Insan-
lar bırbınne omuz vurarak geçıyor Yol açmaya çalışan |andar-
malar, ellerı bağlı tutuklular cuppelı avukatlar, ellerınde gün kâ-
ğıdı duruşma saionunu arayan ınsanlar Açık bır kapı önünde
bekleşen mubaşır, avukat, davacı, davalı, tanıklar Kapının per-
vazına toplu ığne ıle tutturulmuş duruşma lıstesı Tam 65 dava,
bır günde saat 9-12 arasında görulecek Duruşmaya bakan hâ-
kım ayağını bıraz daha uzatsa karşısında oturan davalı yahut
davacılardan bırısının ayaklarına değecek Yırmı metre kare ge-
nışlığınde bır oda Avukatlara ancak ayakta durabılecek kadar
bır yer var Hem hâkım odası hem duruşma salonu hem kıtap-
lık hem arşıv Turk mılletı adına karar verecek hâkım, masası-
nın ortasına kadar eğılmış tanığa soruyor
— Dogru soyleyeceğıne Allahın ve namusun üzenne yemın
eder mısın'?
— Ederım
Şu odada adaletın yücehğı ıle ılgılı tanığın belleğınde yer ede-
cek, ıçtığı andın onemını kendısıne duyuracak ne var?
Bu duruşmanın yapıldığı yer Türkıye'nın üçuncü büyük kentı
Izmır'ın Adalet Sarayı' Ikı metre gemşhğındekı korıdorlarından
yürünemeyen yırmı metre karelık hâkım odalarında duruşma
yapılan Sosyal Sıgortalar Kurumu'ndan kıralanmış Adalet Sa-
rayı
En çok tutulduğum, hıç ıçıme sındıremedığım adaletın yuce-
lığı ıle bağdaşmayan çarpık çurpuk adalet daıresı dıye kıralan-
mış bınalann duvaıiarına, duruşma salonlarına "Adalet Mülkün
Temelı" dıye yazılması Türkıye Barolar Bırlığı'nın 1983 yıhnda
düzenledığı 'Dünya adalet sarayları fotoğraf sergısı" dolayısıyla
Asya ve Afrıka ulkelerındekı adalet sarayları ıle bızımkılerını kı-
yaslayıp "Adaletı var, sarayı yok ' dıye yazmıştım Adalet mül-
kün ve devletın temelı ıse bınası kiralık olmaz Hâkımı bır ma-
sa, dört koltuk sığacak bır odada duruşma yapmaz Türk Mılle-
tı adına verılen kararlar ıncecık, okunmaz pelür kağıtlarına ya-
zılmaz
Bu bır tercıh sorunudur Devletın hukuk devletı olup olmadığı
ıle ılgıhdır Yönetımın hukuka olan bağlılığı ve saygınlığı ıle ılgı-
lıdır Izmır'de 1973-1976 yılları arasında (C Savcılığım dönemı)
adalet daıresı olarak kullanılan, kentın en ışlek yerındekı Mıt-
hatpaşa Caddesı'ne bakan bınanın pencerelerı o kadak yazış-
maya, basında çıkan eleştırılere karşın ödenek gönderılmedı-
ğınden uzun sure perdesız kaldı Sonra her mahkeme başının
çaresıne bakıp kımı avukatlardan, kımı ış sahıplerınden sağla-
dığı her bırı ayrı renkte, alacalı bulacalı, kımı uzun, kımı kısa per-
deler astılar Bu çırkın görünum yıllarca surdu Sonra aynı bına
Içişlerı Bakanlığı'nca "Polıs Evı" olarak satın alındı Adalet da-
ıresının ana caddeye bakan pencerelerıne perde asacak kadar
ödenek bulamayan yonetım, polıs evının merdıvenlennı halı ıle
döşedı
Dune kadar tek gerekçelerı, ödenek yokluğu ıdı Sonra sırf
adalet daırelerının yapımı ve donatımı ıçın "Adalet Vakfı" ku-
ruldu Adlı sıcılde ışı olan her ış sahıbınden bellı bır para alını-
yor Oışarıdan alınan dava dosyası kabul edılmıyor Adalet Vak-
fı'nın bastırdığı dosyayı almak zorunlu Dışarıdan 250 lıraya sa-
tılan dosya Adalet Vakfı'nca 2 500 lıraya satılıyor Adalet hız-
metını paraya donuştüren bu yanlış uygulamaya karşı barola-
rın karşı koymasını engellemek ve dırencı kırmak ıçın bakanlık
yetkılılerınce şöyle bır savunma bulundu "Adalet dajrelerının
durumunu bılıyorsunuz, bu hal devam mı etsın?" Kaldı kı yıne
mahkemelerde daktılo şerıdı yok Yıllarca saklanması gereken
kararlar yıne harflerı duşmüş eskı daktılolarla ınce pelür kağıt-
larına yazılıyor Sarayından gectık, duruşma salonlannda taraftar
içın oturacak sandalye yok
Adaletın sorunlannı kım çozecek, saygınhğını kım koruyacak,
gücünü ıktıdarlara kım kanıtlayıp kabul ettırecek? Ayrı bır yerı
bıle olmayan, Adalet Bakanlığı ıçerısınde çalışıp partılı bır ba-
kanın başkanlığında toplanan bır "Hâkımler ve Savcılar Yük-
sek Kurulu" mu' Başbakan'a özür dılercesıne "Elbette Ana-
yasa Mahkemesı'nın eleştırılen bırçok kararı olacaktır, vardır
da " dıyen bır Anayasa Mahkemesı Başkanı mr? Yıne Başba-
kan'a ' Sıze arz etmek ıstedığım bazı sorunlar var" dıyen, Ba-
rolar Bırlığı Başkanı nın adalet yılı açılış törenınde yapacağı kc-
nuşma metnını görulmek üzere uç ay öncesınden ısteyen Yar-
gıtay Başkanı mı'' Yaş sınırından emeklı olmamak ıçın yaşını
küçultmeye kalkan bır Danıştay Başkanı mı?
Yenı adalet yılına gırerken yıne de umudumuz, guvencemız
bütün yasal kısıtlamalara karşın, hak bıldığı yolda ödun verme-
den yürüyen "fıkn hur", "ırfanı hür", "vıcdanı hür" hâkımlerı-
mızın, cumhurıyetın ınançlı ve cesur savcılarının, bağımsız ba-
roların ve avukatlann mevcut olmasıdır
Önemli OlanPr atîsyen Hekîmler
Kongresiydi..
Şımdı resmı ağızlardan her zaman önemi vurgulanan 1. Basamak
Sağlık Hızmetleri'nin, bu yen küçümsenmeyecek kadar önemli
olan pratısyen hekım sorunlarına eğılmek ve buemekçılerimızin
çalışma koşullannı düzenlemek ve daha yararlı hale getirmek,
onların süreklı eğitımlen ıçin gereklı olan her şeyı yapmak, tıp
fakültelennden daha bılgılı ve becen ıleçıkmalannı sağlamak
Sağlık Bakanlığı'nın en başta gelen görevı olmalıdır.
PROF.DR.KAZIMTÜRKER A.Ü.TıpFakültesi
Farmakoloji Anabıhm Dalı Başkanı
1990 yılının ılgınç bır özellığı değışık ba-
kanlıklann adeta yanşırcasına bırbın ar-
dınca şûra toplantılan yapmalandır Ülke-
mızde çeşıtlı konulann gundeme getınlme-
sı, ılenye dönuk gelışmelerde daha olumlu,
daha tutarlı hedeflenn ortaya çıkanlarak
uygulamaya konulması ıçın bu gıbı toplan-
tılar ulke gerçeklen. bılımın dınanızmı \e
ozellıkle Atatürk ılkelen gozonune alına-
rak yapılırsa kuşkusuz son derece yararlı
olur Fakat bu > ıl bırkaç a> once tanık oldu-
ğumuz şûra toplantılannda bazı çarpıklık-
lar daha ışın başlangıcında dıkkatı çekıyor.
zıhınlerde onemlı kavram kargaşası oluş-
masına neden oluyordu Etkılı ıletışım
araçlan. ozellıkle TV, basın, ılgılı bakanlık-
lann yazılı ve daha başka etkınlıklerle du-
yuru yapması "acaba bu bır reklam mı" de-
dırtecek düzeylere varan çelışkılenn oluş-
masına neden oluy or ve nıçın bu kadar gös-
tenşe yönelıyoruz sorusunu kendımıze sor-
mak gereğını duyuyorduk
Nasıl "şûra"bu?
Genışletılrruş Sağlık Şûrası bunlardan bı-
ndır Neden genışletılmış denılmek gereğı
duyulmuştur, bunu anlamak mumkun de-
ğıldır Şayet maksat uygulamak ıstedıklen
polıtıkalan genışletılmış şûra deyımı kulla-
narak. pahalı reklam yontemlen ıle daha
üst yetkılılere duyurmak ve halkı ınandır-
mak ıçınse boşuna çaba Halk, sağlık hız-
metlennı en ıyı şekılde ve u>gar bır ınsana
yaraşırcasına almaktan başka hıçbır şeye
önem veımez Bu toplantıda hangı sonuçla-
ra vanlmış ve sağlık sorunlannda hangı ya-
ra>a parmak basılmıştır
9
Böyle bır genışle-
tılmış şûra toplantısıvapmaktansaT C hü-
kumetlennınülkemızınsağlıktamasterpla-
nınıyaptırmaküzereanlaştığılngılız"Pnce
Waterhouse'" fırmasının raporuna goz at-
ması ve dıkkatle ıncelemesı daha doğru ol-
maz mıydı
1
Bu rapor doğrultusunda hemen
uygulamaya geçmesı beklenmez mıydı
9
Fırmaya yapılmış mılyar uzenndekı öde-
meler acaba boşa mı gıdecek
9
Çunku bu ra-
porun kapsamı. yıllardan ben Türk Tabıp-
len Bırhğı (TTB) Merkez Konseyı'nın
sağlık polıtıkası hakkındakı göruş ve önen-
lerınden pek de farklı değıldı Şürada ba-
kanlığın danışman olarak seçtıklen kımse-
lere, daha hıçbır hızmet almadan plaket ve-
nlmesı ya da ödüllendınlme uygulanması.
anlaşılması son derece güç bır olgu olup
ödülü veren ne ıse kendısıne plaket sunu-
lanların böyle bır gırışımı nasıl karşıladık-
lan doğrusu merak edılecek bır konudur
TTB Merkez Konseyı 12-13 Mayıs 1990
tanhınde ülkemızde ılk kez 1 Pratısyen He-
kımler Kongresı düzenlemıştır Boyle bır
kongrenın yapılmasına neden gerek duyul-
muştur
0
Çunku sağhk hızmetlennın
%90'ı 1 Basamak Hızmetler'ı kapsamı-
na gırer Bu hızmetı yürüten pratısyen he-
kımdır Bu durum kentte de boyle köyde de
boyledır Her ne kadar bu gerçek, nıhayet
bakanlık tarafından da anlaşılmış ve sık sık
dıle getınlmışse de bunun çaresı Sağ-Kur
gıbı bızce bıraz hayal ürunu olan yasanın
kabulü ıçın bır reklam aracı olarak kullanıl-
masını gerektırmezdı Polıklınık kapılann-
da çıle dolduran ınsanımızın sorununu pra-
tısyen hekım gıdenr Sonınlann boyutlan-
nı da ancak bu ınsanlarla her gun her saat
temasta olan bu kahraman meslcktaşlan-
mız bılırler Bu konu, masa başında bır ta-
kım merkezı teşkılatlanma yontemlen ıle
halledılebılecek bır konu değıldır
Kanımca yetkılılenn ve herkesın en çok
ders alması ıcap eden pratısyenler kongresı,
bızler ıçın son derece öğretıcı oldu Ne varkı
tum duyuru, davet ve resmı başvurulara
karşın ne basın, ne TV ne de en çok kendıle-
nnı ılgılendıren Sağlık Bakanlığı yetkılılen
gereken ılgıyı gösterdıler Bakanlık örgü-
tunün bazı alt düzey yetkılılen değıl bu top-
lantıyı ızlemek, kongreye gelmek ısteyen
bazı meslektaşlanmız ıçın ınanılması güç
zorluklar göstennışlerdır TTB Merkez
Konseyı kendısıne ulaşan bu kabıl uygula-
malan anında yetkılılere duyurup protesto
etmıştır Kongrenm2 günu sayın musteşa-
nn kısa bır sure ıçın kongreyı ızlemış olması
ve herhangı bır konuşma ve> a tartışma y ap-
maması dıkkat çekıcıydı Halen bu zıyare-
tın maksadını kavramış değılız
Neler vurgulandı pratısyen hekîmler
kongresınde'' Pratısyenlık ülİcemızın en çok
gereksınım duyduğu bır hekımlık dalıdır
Sağlıkta %90 hızmet. bu meslektaşlanmız
tarafından venlır Vatandaşın sorununu
büyuk ölçüde gıderen bu meslektaşlanmız-
dır Kongrenın davetlı konuşmacısı İngılız
Kralıyet Pratısyen Hekîmler Kolejı Başka-
nı Prof Gray, ülkesındekı durumu aynntılı
bır şekılde anlattı Bakanlık yetkılılenmız
hıç olmazsa Prof Gray'ı dınleselerdı pek
çok ders alırlardı, gorüşundeyım Şayet bu
konuşma ızknseydı bakanlık yetkılılen
pratısyen hekımlığın saygın bır kurum ol-
duğu gerçeğını kavrayabılırler ve kendı hu-
kumetlen zamanında bır bakanın hangı dû-
şunce ıle yaptığını bır turlü anlayamadığı-
mız bır hekımı meslekten olmayan bır kım-
senın emnne vererek mesleksel onuruyla
uğraşmanın ne demek olduğunu kavraya-
bılırler ve pratısyen hekımın kımlığını daha
ıyı öğrenırlerdı Ne var kı araç gereçsız, yar-
dımcı personelsız ve daha bın bır yetersızlık
ıçınde sadece beş duyusunu kullanarak bü-
yük bır ozven ıle hızmet veren pratısyen he-
kımlenmız 12 Eylul'den sonra ınanılması
guç olan psıkolojık ve fızık baskılarla karşı
karşıya bırakılmış ve terk edılmışlerdır
Şımdı resmı ağızlardan her zaman onemı
vurgulanan 1 Basamak Sağlık Hızmetle-
n'nın, bu yen küçümsenmeyecek kadar
onemlı olan pratısyen hekım somnlanna
eğılmek ve bu emekçılenmızın çalışma ko-
şullannı düzenlemek ve daha yararlı hale
getırmek, onlann sureklı eğitımlen ıçın ge-
reklı olan her şeyı yapmak, tıp fakültelenn-
den daha bılgılı ve becen ıle çıkmalannı sağ-
lamak Sağlık Bakanlığı'nın en başta gelen
görevı olmalıdır Koyde ve kentte bu sorun
gıderılmedığı sürece, yetkılı yetkısız hemen
herkesm yakındığı polıklınık kapılanndakı
çıle çeken vatandaşın sorunu çözüme ulaş-
üralamaz tngıltere'de bır mezunıyet son-
rası eğıtım halıne gelmış "pratısyen hekım
lık" ulkemız koşullanna göre çok daha ko-
layca duzenlenebılır Yeter kı devletımız.
bazı sektorlere çok cömert olan davramşını
bıraz da sağlık hızmetlenne ve hekımlere
uygulasın Ve yeter kı hekım yan ıından
endışe duymay acak maddı ve manevı deste-
ğe sahıp olabılsın Yaptığı hesaplamalann-
da buyuk yanılgılar ıçınde olan devlet plan-
lama orgütü, artık basıt bır gerçeğı gorerek
ülkemızde 1500-2000 kışıye bır hekımın ye-
terlı olabıleceğını kavrasın ve tıp fakultele-
nne kapasıtelenn çok üzennde öğrencı
abnma ısrarından vazgeçsın Nıtelıklı ol-
mayan hekımlenn artmasının ılende ne gıbı
sorunlan da berabennde getırebıleceğını
görsün, eğer görmek ıstemıyorsa ozellıkle
bu konuda Pnce NVaterhous'un raporun-
dakı ılgıh bölümlen dıkkatle ıncelesın
Genç hekimleridinleselerdi
Pratısyen Hekîmler Kongresı kışısel ka-
nımca ülkemızde yapılmış en ılen düzeyde,
bılım, ülke gerçeklen ve hekımlık hızmetle-
nnın bır eşgüdum ıçınde yurütulmesının
zorunluluğunu bır kez daha sergılenmesı
bakımından son derece başanlıydı Ne ya-
zık kı masa başında daha 1 Basamak Sağ-
lık Hızmetlen'nın hangı düzeyde olduğu-
nu bılerek veya bılmeyerek 55 mılyon ınsa-
nımızın sağlık taramasından geçınlmesı gı-
bı pohtıka üretenler bu kongreye gereklı ıl-
gıyı göstermedıler Genç hekımlenn her
turlu övgüye değer bıldınlennı dınleselerdı
herhalde çok yararlanırlardı Çünkü soru-
nu en ıyı bılenler, yaşamını sorunlar ıçınde
geçırenlerdır Hocamız Prof Dr Ruşen
Keleş'ın tercume ettığı Japonya'dakı
Savvauchı koyunun oyküsunü defaatle
okumalannı tum yetkılı ve etkıhlere önen-
Kanımca Pratısyen Hekımler Kongresı,
bın bır çaba, masraf ve gereksız gayretlerle
duzenlenmış, peşm plaketlı ve ödullü, ge-
nışletılmış şûra toplantısından çok daha ba-
şanlıydı Tıbbın değışık uzmanlık dallann-
dan ıstedığınız sayıda danışman seçebılırsı-
nız, ama eğer bakanlık orgütünde hekım ol-
mayan kımselenn sayılan artar ve onemlı
kılıt noktalannı tutarlar ve hekım, hekım
olmayanlarla karşı karşıya gelırse, bırbınnı
anlamakta güçlük çekerler Bu durum esa-
sen bozuk olan sağhk sıstemı ve hızmetlen-
nın daha da çıkmaza gırmesınden başka bır
şeye yaramaz
TARABYA'DA
SANATÇILAR ve DOSTLAR
KOOPERATIFrNDEKI
HAKKIMI DEVREDIYORUM
178 42 11
1 Hamur kağıda çok temız
F O T O KO Pİ
60 TL.Doğan Copy
16O78 28
Ortabahçe Cad.
No: 6O Beşiktaş
PENCERE
Karanlıkçının Aydınlığa
Sıktığı Kurşun...
Turan Dursun oldurüldu
Her yaşamın bır anlamı vardır, olum ılk bakışta anlamsız gö-
rünür, ama her ölumun de anlamı vardır
Üsküdar Koşuyolu'ndakı evınden öncekı gun saat 15 sulann-
da çıktı Dursun, yurümeye başladı Guzel bır eylül ıkındısı ya-
şanıyordu Istanbul'un sonbaharına doyum olmaz Dursun'un nı-
yetı alışverış etmektı Evden bıraz uzaklaşmıştı kı pusu kuran
terorculerın çapraz ateşıne tutuldu Sıyah renklı bır arabayla
uzaklaşan katıller sılahlanna susturucu takmışlardı, çevreyı ayağa
kaldıracak kadar gurultü olmadı
Turan Dursun yere yığılmıştı, ceset önce gazetelerle örtüldü,
sonra otopsı ıçın morga yollandı
Bu ölümün anlamı neydı7
*
Turan Dursun, Şarkışla'nın Altın köyünden Doğumu 1934 Ba-
bası ımam Çocuğu "gâvur okulu"na göndermıyor Dursun'un
anadılı Kürtçe Türkçeyı askerde öğrenıyor 1955'te ıstanbul'a ge-
lıyor Dışarıdan sınava gırerek ılkokul dıploması alıyor Dın öğre-
tımınden geçıyor vaızlık sınavına gırtp kazanıyor 14 yıl vaızlık
yapıyor 1965'te TRT'ye gırıyor Önce evrak memurluğu Arka-
sından dınsel yayınlar produktörü Sonra yazarlık yaşamı başlı-
yor Nasıl bır yazarlık'' Özgür düşûnceyı savunmak, bağnazlığa
karşı çıkmak aklın ve bılımın yolunda yürümek .
Turan Dursun yazıyor
— Ben hıç zınayı tanımadım Içkıyı tanımadım Kuman tanı-
madım Zaten hıçbır oyunu bılmem Benım babam da ımamdı
Babam benı bır hedef ıçın çalıştırmış Ona göre ben bır kahra-
man olmalıydım Islam kahramanı, dın kahramanı olmalıydım "
Dursun kahraman oldu
Ama dın kahramanı değıl, özgür düşünce, demokrası ve laık-
lık kahramanı
Dergılerde çıkan yazıları yüzünden tehdıt mektupları alıyordu
Turan Dursun, hıçbınne metelık vermedı, omuz sılktı, yolunda
yürudü Yolun başındakı levhada ne yazıyordu
Aydınlanma yolu'
Vbltaıre, Dıderot, Rousseau ve daha nıcelerı daha 18'ıncı yüz-
yılda o yoldan geçmışlerdı Fransa'da başlayan o yolun taşlarını
döşemek ıçın nıce ınsan yaşamını hıçe saymıştı, bu uğurda öl-
muş, oldurûlmüştü Yolun yapımı kolay değıldı, yol zor döşenı-
yordu Turkıye'ye ulaşıncaya kadar ıkı yüzyıl geçmıştı Yolun Ana-
dolu'ya döşenmesı Ataturk devrımlerıyle hızlandı, ama pusular,
tuzaklar, kundaklar, saldırılar sürüyor, yolun yapımı güçleşıyor
Turan Dursun, aydınlanma yolunun Turkıye'ye döşenmesı ıçın
çalışan fikır emekçılerınden bırıydı Bu yüzden öldüruldü Eskı
dın adamımn aydınlanmasından ve çevresını aydınlatmasından
korkan karanlıkçı guçler çapraz ateşe tuttular eskı vaızı..
•k
Özgur düşünce, dınsel bağnazlıktan bağımsızlaşmış, gerçe-
ğe, akıl ve bılım yolundan ulaşılacağım algılamış kafanın ürünü-
dur
Batı'da yuzlerce yıl önce savaşımını verdı özgür düşünce, ın-
sanı aydınlattı demokrasıyı turettı, hoşgörüyü pekıştırdı Toplum
yaşamında ozgurluk ve demokrası gerçekleştı mı, en sofu kışı
bıle her çeşıt düşunceye hoşgörüyle bakar, zorbalıkla değıl, tar-
tışarak karşısındakını ınandırmaya çalışır, cınayetı aklının ucu-
na bıle getırmez Cınayet, "Şeytan Ayetlen" romanının yazarı SaA
man Rüşdu ıçın Humeynı'nın çıkardığı fetvada karanlıklaşan Or-
taçağ kafasının urunudur
Ingıltere, Almanya, Fransa, Avrupa, Batı, Salman Rüşdü'ye
sahıp çıktılar
Turkıye Turan Dursun'a sahıp çıkıyor mu?
Dursun'un katıllen belkı bulunamayacak, ama bu cınayetm "faıtı
meçhul" değıldır Aydı ılığa sıkılan sılahın tetığını çeken ellerı ta-
nımayan kaldı mı?
KAMUOYUNA
"Yıl 196a TPİR SULTÂN ABDAL
1
oyunu Tuncelı Valilığı tara-
fından yasaklandı Halk valılığe yürüdu Polıs ateş açtı Meh-
met Kılan adındakı vatandaş, polısın ateş açması sonucu öl-
dü " (O günkü gazeteler)
Yıl 1990 "PİR SULTAN ABDAL" oyunu Istanbul valılığı'nce
Istanbul ıl sınırları ıçınde yasaklandı
Aradan 22 yıl geçtı Ulkede demokrası adına ne değıştı De-
mokrası nutukları atanlar, bu tür yasaklarla mı savunuyoriar de-
mokrasıyı Yoksa "Demokrası"yı PİR SULTAN ABDAL'a karşı
mı koruyorlar
Kıtaplar, dergıler, gazeteler, fılmler ve PİR SULTAN ABDAL
:
lar yasaklanarak bır yere varılamaz
Hele "çağ atlayanlar" bu tür yasaklarla çağın gensıne düş-
tüklerının bılıncındeler mı acaba
Tuncelı valısı'nı bugün kımse hatırlamıyor Yarın Istanbul Va-
lısı'nı de hatırlamayacaklar Baskı, zorbalık ve sömürü var ol-
duğu surece PİR SULTAN ABDAL'lar yaşayacak ve hatırlana-
caklardır Bu böyle bılıne
Yasaklarla bır yere vanlamayacağı bılıncıyle PİR SULTAN AB-
DAL oyunu uzerınde yasaklama kararının Öncelıkle kaldırılma-
sını ısöyor ve valılığın yasaklama kararını protesto edıyoruz.
DİVRİĞİ KÜLTÜR DERNEĞİ
Yon Kurulu Bşk Hasan Gursoy,
Cengız Kılıç, Orhan Ozdemır, Yakup Cam, Nesım
Yıldırım, Mustafa Altunay, Halıl Polat, Mıyase llknur gaze-
tecı, Dr Huseyın Özkahraman Bakırköy Halkevı Baş , Hu-
seyın Derm Eyup Bel Baş Yard , Musa Doğru Eyup Bel
Mec Uyesı, Hasan Gerçek Eyup Bel Mec Uyesı, Mahmut
Karakaya Anakent Bel Mec Uyesı, Gazı Karakaşlıoğlu, Ana-
kent Bel Mec Üyesı, Htdır Uluer, Karacaahmet Yön Kur.
Üyesı, Huseyın Guzelyılmaz, Huseyın Gülseven, Nıgar Bir-
gul, Yalçın Şenlık, Battal Kılıç, Mustafa Yılmaz, Cafer Tıre,
Seyıtalı Aydoğmuş, Mahmut Şengul, Mehmet Vural, Av Sa-
yıtalı Kaya, Av Zeynel Asıl, Suleyman Çelebı, DISK Yönt
Kurulu Uyesı Sayıt Kaya, Nejdet Erık, Yusuf Özdemır, Fah-
rettın Kaynar, Bayram Erık, Zıya Coşkun, Sayıt Güngörmez,
Doğan Bayrak, Satılmış Karababa Kılıç, Mehmet Korkmaz,
Leyla Kılıç, Fadıme Karayalçın, Yılmaz Kılıç, Ahmet Eşref Çı-
çek, Nuray Çıçek, Velı Korkmaz, Selçuk Kılıç, Denız Kılıç,
Bertal Parfak, Fevzı Delıömeroğlu, Alı Gerçek, Safı Karayal-
çın Doğan Doğan, Ismaıl Onarlı, Sadık Çelık, Cengız Sarı-
kaya, Pembe Cıhangır, Hasan Şengul, Şükru Demır.
Vestel buzdolabı...
^ ^ | H e m e n t e s l î m !
ÜRÜNLER
Vestel 864
Tam Otomatık Çamaşır Makınesı
Vestel S4X
Tam Otomatık Çamaşır Makınesı
Vestel Combı CB 32
Buzdolabı
1 Seçenek
2 Seçenek
1 Seçenek
2 Seçenek
1 Seçenek
2 Seçenek
6 A\ Taksıtle
Peşınat
650 «X»
340 000
650000
355 000
650 000
320 000
Taksıt
275 000
M0 000
300000
355 000
255000
320 000
Toplam
2300 000
2380 000
24^0000
2 48^000
2180 000
2 240 000
12 Ay Taksıtle
Peşınat
650 000
210 000
6W000
220 000
6S0OO0
195 000
Taksıt
155 000
210 000
170 000
220.000
145 000
195 000
Toplam
2 510 000
2.730 000
2690 000
2.860.000
2 390 000
2 535 000
1 TVESTEL^ ^ ^ ^ ^ ^ 1 I ! S INTERNATIONAL Pt£