Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 29 EYLÜL 1990
\
MARVİN
GAVE'I ANMA
GÜNÜ — '6O'lı
yılların ünlü best
sanatçılarından
Manin Gave bir
grup dostu ve
ailesi tarafından
ölümünün 6.
yıldoniimıinde
anıldı. Şarkıcı
Stevie Wonder
(solda) anma
günunde Gave'in
çocukları ve
Hollywood'un
fahri belediye
başkanı Johnny
Grant'le birlikte
kentin unluler
volunda Marvin
Gave'in isminin
jazılı olduğu
>ıldız biçimindeki
taşa el bastılar.
(Fotoğraf:
Reuter)
a n s e r nedeniyle kesildi. Bunun
üzerine Florida Üniversitesi protez uzmanlan Smith'e
kauçuktan, gerçeğinden ayırt edilmesi çok zor protez bir
kulak yaptılar. Kulak Srnith'in kafatasına çakılan metal bir
telin üzerine kilpsle sıkıştınlıyor. (Fotoğraf: AP)
Kopyacı
öğrenciler
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bii-
rosu) — ÖSYS 2. basamak sına-
vında bilgisayar sonuçlanna gö-
re kopya çektikleri öne sürülen
ve puanlan silinen öğrenciler
idare mahkemelerinden çıkacak
sonuçlan bekliyor. Aralarında
liseyi başanlı derecelerle bitiren-
lerin de olduğu öğrenciler, "Bil-
gisayann az da olsa yanılma payı
yok mu" diye sorarken ÖSYM
sınav hizmetleri yetkilileri, "Bil-
gisayann yanılma payı sıfır.
Kopya çektiklerine yüzde yüz
emin olduğumuz öğrencilerin
puanlan silindT diyorlar. Anka-
ra İdare Mahkemesi'ne dava
açan öğrencilerden Bakl Pakiş
ve Hakan Tıratacı, sınav salo-
nunda gözlemcüerden kopya
konusunda herhangi bir uyarı
almadıklannı söylediler.
HABERLERIN DEVAMI
NEW YORKTVN
Özal Gezisinden Kesitler
AHMET TAN
NEW YORK — Özal, not
defterine, konuştuğu devlet baş-
kanlarıyla ilgili neler yaayor?
Açıkiadığına göre Cumhur-
başkanı, hayatında ilk defa "not
defteri" tutmaya başladı. Özal-
ın not defteriyle görüşmelerde
tutulan ve daha sonra şifreli
telgrafla Ankara'ya Dışişleri
dosyalanna gönderilen tutanak-
lar arasında fark var mı? "Han-
de otayfndan sonra özal, bun-
dan önceki buluşmasında, Baş-
kan Bush ile konuştuklan her
şeyin tutanaklara konulmadığı-
nı, Saddam'la ilgili ban sözlerin
tutanak dışı bırakıldığınl söyle-
mişti. özal, bunu kriptoların
daha sonra gazetelere düşme
olasüığına karşı bir önlem ya da
kendi basireti diye sunmuştu.
Cumhurbaşkam'nın Was-
hington'da Madison Oteli'nde
Savunma Bakanı Cbency, ABD
Genelkurmay Başkanı, IMF ve
Dünya Bankası direktörleriyle
yaptığı göruşmelerin tutanaklan
Ankara'ya iletildi.
Beyaz Saray'daki buluşmanın
ise kripto yapılıp gönderilip
gönderilmediği bilinmiyor. Her-
halde onlar da ham tutanaklar,
özal tarafından gözden geçiril-
dikten sonra gönderilecek. Bu
tutanakların özal'ın tuttuğu
özel hatıra defterindenfarkh ol-
ması doğal. Tutanaklara konu-
şulanlar, verilen, alınan sözler
yazıhyor. özal ise herhalde not
defterine duygulannı kaydedi-
yor.
Beyaz Saray sofrasında kari-
des, karışık ızgara, sebze haşla-
ma ve üstüne vanilya soslu kek
yerken özal, defterine hangi
notları düştü?
Ya da dün New York'taki Pe-
ninsula Oteli'ndeki odasında,
Bulgaristan Devlet Başkanı Zhe-
kev ile geçen yıl bir demeci üze-
rine Türkiye'ye gir-çık yapan on-
binlerce soydaşın durumu konu-
sunda defterine neler yazdı?
Bunlan okumak için herhal-
de Özal'ın "Sekizinci Cumhur-
başkanı" sıfanyla Gocek'e falan
yerleşmesini beklemek gereke-
cek.
• • •
özal'ın daha önceki gezilerin-
de çevresini işadamları sarar,
uçağına ihracatçılar dolar, ote-
line sanayiciler yerleşirdi. Artık
durum tümüyle değişti. Bu de-
ğişimi Özal, özel uçak satın ala-
rak başlatmıştı. Cumhurbaşka-
nı olduktan sonra ve Çankaya-
daki konumu güçlendikçe ve dış
gezilerde, şimdi olduğu gibi
dünya sorunlarıyla içli dışhlığı
arttıkça işadamlarına ayırdığı
zaman ve ilgi azaldı.
Bu gezi bu anlamda dış gezi-
lerin işadamı bilançosu bakı-
mından en düşuk olanı. Üstelik
gezinin mutlu rastlantılanndan
birisi ANAP kuruculanndan
bankacı Erol Aksoy'un Park
Avenue'de banka açması öldu-
ğu halde. Bankanın açılışı için
New York'a gelen işadamlan,
Cumhurbaşkam'nın yüzünü an-
cak açdış kokteylinde gorebildi-
ler. özal eskiden olduğu gibi
'işadamı olsun da ne olursa
olsun" noktasından çok uzakta.
Bunda seçmeciliğe yönelmesi
kadar, işadamlarının da daha
mütevazı, ancak daha sağlam
kaynaklar bulmasının payı ol-
malı.
Ancak yine de sorunlannı en
üst düzeyde "arz etmek" zorun-
da olanlar var. Bunlar istisna el-
bette. Washington'da ve New
York'ta Cumhurbaşkam'nın
otelinde kendisiyle görüşme ola-
nağı arayanlar arasında işadamı
Asil Nadir'in temsilcisi Çavlan
Süerdem örneğin...
özal, Bulgar Devlet Başkanı-
m kabul etmeden önce gazete-
cilere hızlı bir brifıng verdi. An-
lattıklarından krizdeır sonraki
dönemin hazırhğına şimdiden
Türkiye'nin başladığı anlaşılı-
yor. Bu haarhk, özellikle Irak'la
ticaretin boşluğunun uzun yıllar
doldurulmayacağı ihtimaline
karşı. Irak'la ve ona bağlı ola-
rak Ortadoğu'daki öteki ülkeler-
le ortaya çıkacak dış ticaret boş-
luğıınu, özal, Batılılann ve bu
arada ABD'nin doldurmasını is-
tiyor. Temaslaıtnı bu uzun vade-
li hedef üzerine yöneltiyor.
"Yardım değil, ticaret
istiyoruz" sloganını her fırsatta
yinelemesinin nedeni bu.
Bush'un Beyaz Saray bahçe-
sinde açıkladıgı 4 vaat, Türkiye
1
yi kriz döneminden geçirmek
için. Ama Özal'ın isteği kriz
sonrasına da uzanıyor.
Sadece tekstil kolaylığı Türki-
ye'nin krizle başlayan dış ticaret
yapısındaki değişikliği düzelte-
cek bir nitelik taşımıyor. ABD
ile daha sıkı ticari ilişkiler, hem
Irak ve Ortadoğu'daki ticaret
kayıplannı giderecek hem de
Avrupa Topluluğu'na karşı bir
"manivela" olacak. Bunun için
ABD yönetiminin Türkiye'ye,
"en fazla kayınlan ulus" statü-
sü vermesi gerekiyor.
• * *
özal bu gezkle kendisini izle-
yen gazetecilere fazla ilgi göster-
miyor. Bunda belli nedenlerin
payı olmalı.
örneğin Beyaz Saray görüş-
mesinde neler olup bittiğini eşe-
lemeye gazetecilerin çok merak
sarması. Başkan Bush'un "ver-
diklerini" açıklaması gazeteci-
lerde kronik bir tutum yarattı:
Acaba özal he verdi?
öyle ki Cumhurbaşkanı bir
otel dönüşünde kendisine daha
henüz soru sormadan meslekta-
şımız Derya Sazak'a "Yine bir
şeyler verdi diye yazacaksın. Bir
şey verilmedi" dedi.
özal'ın gazetecilere vakit ayır-
mamasının bir nedeni de önce-
ki gezilerde rastlanmadık ölçü-
de Amerikalı gazeteciye ulaşma
fırsatı elde etmiş olması. Özal
bir gazeteden ötekine, bir dergi-
den başka bir TV istasyonuna
gidiyor. Amerikalı gazete yöne-
ticileriyle, yazarlarla kahvaltı
ediyor, öğle yemeği yiyor. Gaze-
tecilerin ilgisi Özal'dan çok Kör-
fez'e ve Saddam'a. Başkan
Bush'un açık biçimde "lanse
ettigi" özal'ın Ortadoğu bilgi
birikiminden Amerikalı gazete-
ciler haber çıkarmak istiyorlar.
Sorulan soru belki şu sıralarda
dünyanın en önemli sorusu:
"Savaş çıkacak mı?"
özal'm yanıtı, Beyaz Saray'-
da gazetecilere söylediği gibi
"Allah bilir" oluyor ya da dün
Newsweek yöneticilerine söyle-
diği gibi, "Ambargo sert uygu-
lanırsa olmaz." Aslında savaşın
çıkıp çıkmayacağmı hiç kimse
bilmiyor.
Bilmesi de olanaksız. Çunkü
savaş kendiliğinden çıkacak bir
şey değil. Vanlan bu aşamada
savaşı başlatmak gerekiyor. Baş-
latacak ise tek kişi var: O da
özal'ın "dostu."
"Dost"unun Özal'a söyleme-
diğini, Özal başkasma nasıl söy-
leyebilir?
Moskova'da
(Baftarafi 1. Sayfada)
ilk sıralarda verdi. AA'nın bildir-
diğine göre de komunist partisi
yayın organı Pravda, Rusya De-
mokratik Forumu adh grubu,
darbe planlamakla suçladı.
Pravda aynca Demokrat adh bir
grubun da darbe hazırlığı için-
de olduğunu ileri sürdü.
Moskova Belediye Başkanı
Gavril Popov, Sovyet devrimini
kutlama şenliklerinde Başkan
Mihail Gorbaçov'a karşı bir dar-
be yapılacağına ilişkin istihbarat
alındığını söyledi. BBC televiz-
yonu haber bulteninde, Popov-
un Moskova civannda son gün-
lerde "çok sayıda askeri birligin
dolaşmaya başladığını" söyledi-
ği de aktarıldı. Ancak Savunma
Bakanı Dimitri Yazov'un ise as-
kerlerin ürün kaldırmak ama-
cıyla Moskova civanndaki çift-
liklere gittiklerini söylediği bil-
dirildi. Batılı istihbarat kaynak-
ları, Moskova'ya 3 saat uzaklık-
taki "Ryazan"da bulunan para-
şüt birliğinin Moskova'ya geti-
rilmesinin gerçek nedenini bile-
mediklerini kaydettiler. tngiliz
kaynaklardan edinilen bilgiye
göre Ukrayna'nın 'lyov' kentin-
de de askeri harekât gözlendiği
anlaşıhyor.
tngiliz Daüy Tdegrapb' gaze-
tesinin konuya ilişkin haberin-
de de Moskova yöresinde 20 bi-
ni aşkın paraşütçünün görüldü-
ğu kaydedüdi. Gazetede Savun-
ma Bakanı Yazov'un "Askerie-
rin, Sovyet devrimini kutlamak
ve patates iiriiniınü kaldırmak
amacıybr bulunduklaruu söyle-
diğini aktardı. Gazete, Batılı sa-
vunma kaynaklanmn "Paraşüt
biriikleri kadar gözde bir aske-
ri gücün, iiriın toplamada kul-
lanılmasının çok uzak olasüık
olduğunu" söylediklerini de be-
lirtiyor. 'Financial Times'da da
aynı bilgi aktanlıyor.
'Economist' dergisinin geliş-
melere ilişkin yorumunda ise
"Eğer bir darbe gerçekleşirse,
çok kanlı olur. Ordu bölünmiiş
dunımda. Bir yanda yüksek riıt-
beliler, bir yanda Afganistan'da
da savaşmış olan orta riıtbeliler.
Bunlar iilkedeki en radikal grup.
Ordu aynca etnik bakımdan da
bölünmiiş durumda. Geçen yıl
orduya katılanlann yüzde 37'si
Orta Asya ve Azerbaycan'dan
gelme. Bir darbeye Rusya Fede-
rasyonu boyun eğse bile Balük-
lılar, Gürcistan. Ennenistan eg-
mez, Ukrayna Parlamentosu,
Ukraynalı askerlerin, derbal
dönmesini talep etti. Sovyet or-
dusunda subaylann yüzde 28'i
Ukraynalı. Bir darbe olabilir,
ama bir iç savaşı da hazıriar"
dedi.
Komunist Partisi'nin (SBKP)
yayın organı Pravda, Rusya De-
mokratik Forum'u adh grubu,
darbe planlamakla suçladı.
AA'nın bildirdiğine göre
Pravda'nın bugünkü sayısında
tarihçi Y. Makbrin imzasıyla bi-
rinci sayfadan yayımlanan "De-
mokratlar neier pUnhyor?" baş-
lıkh yazıda, Demokratik Fo-
rum'un "Komunist Parti'yi siya-
si arenadan sflmeyi, yönetim ya-
pısını dağıtmayı ve komunist
partinin mal varhğını
millileştirraeyi" hedefleyen
'Eylem-90 ProgramT adh bir
plan hanrladığı ileri sürüldü.
Moskova'da yayımlanan Le-
ninskoye Znamya gazetesi ise
programın Rusya Halk Cephe-
si'nin baa üyeleri tarafmdan ge-
çen temmuz ayında hazırlandı-
ğını ileri sürdü.
Pravda'da yayımlanan başka
bir yanda da Ukrayna'da ken-
dilerine 'demokrat' diyen bazı
gruplann bir darbeye hazırlan-
dıkları iddia edildi.
Pravda'nm Kiev kaynaklı ha-
berinde, Ukrayna'daki "Çeşitli
gruplann farklı progrnm ve be-
deflere sahip olmalanna rağ-
men, maceraa amaçlan önfln-
deki tek engel olarak gördukle-
ri SBKP'den kurtulmak için bir
anti - komunist cephede
birteştikleri" ifade edildi.
Macintosh ufuklarında randevu!
2.Apple-Bilkom
4-7 Ekim 1990
Her gün 11:00-19:30 arası.
The Marmara Oteli, Tüyap Ticaret Merkezi
Fuarı
Apple, Macintosh'la gerçek bir devrim yarattı. Ülkemizde
"Türkçe' konuşan Macıntosh'lar sayısız kullarum alanında.
onbinlerce insana yeni uftıklar açtı. Onların ha\"atını
kolayiaştırdı. Daha venrali, daha yaratıcı olmalarıru sagladı...
Macintosh ufuklan her gtin biraz daha genişlh'or.
Macintosh, bılgisara dunyasına sürekli yeni çözûmler, yeni
yaratım olanakları sunuyor..
Şimdi Macintosh'la ilgili yerü ve yabancı firmalara,
Macintosh kullananlara ve Macintosh'u yakından tanımak iste\tn
herkese bir randevu verivoruz...
Macintosh uyumlu 3 Parti ûrûnleri pazarlamak isteyen
yatırımcüar, fuara katılacak olanABD Ticaret Ataşeliği'nden de
bilg alabilecekler.
Aynca 2. Apple-Bilkom Fuan'nı ziyaret edecek olan
şanslı 2 kişiye, 7 Ekjm Pazar günü saat 19.00'da yapılacak
çekilişte birer adet Macintosh SE1MB/40 HD hediye
edilecektjr.
Gelin 2. Apple-Bılkom Fuan'nda buluşalım...
Macintosh yeniliklenyle tanışalım...
Macintosh ufuklarına açılalım...
Bİ1NOM
Bilgisayar ve Özel Eğitira Hizmetleri A.Ş.
Abdi İpeicçt Cad Altın Sok Ahmet Kara Işharu No. 2 Kat 1-6 Nişantaşı 80200ISTANBL1 Td
GÖSTERİPROGRAM1
Gücûnüzü zirveye ulaştınr™
13215 06 (6 hat) TeleK 39001 komi tr Fax: 140 40 64 Apple Lınk: BILKOM, 110112
du O n m i I H o-sınçıc Umsı'nın 20 91990 » ^ ve 3OCB-199C.169^9'36 sayı» n y » C
F« SKfc (Faı vam «
Uobe ROInp tauftng ıSönrtu * r » «B«ı>)
3P
1BTIB
Itac &*» 11 Çam
Uto Font S Lrta Shjdo 'Fonl j^jna «
tuo»
Rm TurtçefeqlRT« PMÜ
SWTEJ
UAIPS
Vöeo CoU Bom 3M m UEKO» k arww^»
Logo toM» S»m |E*9t r
ttaoar Bma [Borea T
HKKM
KT50
YU<SS( TBM01CJIMERKEI
[KnKer
SLKCU
ı» Dmson ritknı v»ı TıM> ytttn.
SIISM
3
Logo I M a t Sam tiımp Tior
lOGO
SLMTMRPROGRAMI
0K LjmrtstoItac' Gott* Of»
«FUEUflOPE
APPIÎEIKOPE
Toa Ba I Çator CS«
I EJtOf*.
OkOormcru RıgmSOl
»ueaTEKNOKyuEiKH
mıe.
Gt««gr SOMM m' t*np Ğırtttr *
smflEj
BOEDI Mk »«mrfA / Doç 0r « fta Klfta
3CĞAZÇ1UKBIB UBKL! «0
t > 1EV9CU'
»rj a BKLIC.<Ç saçı* SAĞESICOIUI
EBKn*»«ın«.
G O Z L E M UĞUR MUMOJ
(Baftarafi 1. Sayfada)
Dün Doğu Berlin'e giderek işgalcilerle görûştüm.
işgalciler, eski rejime karşı savaşan rejim karşıtları. Bun-
lar dosyaların Bonn hükümetinin eline geçmesinı istemiyor-
lar. Dosyaların açıklanmasını, ihbarcıların da belli cHmasını
sağlamak için direniyorlar.
Toplam 16 milyon nüfusu olan Demokratik Almanya'da
yaklaşık 6 milyon kişi hakkında dosya tutulmuş. Bunların
2 milyonu Batı Alman yurttaşları hakkında.
Dün son toplantısını yapan Demokratik Almanya parla-
mentosunda eski rejim sırasında STASI ile işbirliği yapan
56 milletvekilinin adlarının açıklanması istendi. Bu 56 mil-
letvekilinin üçü de şu anda bakan!
Parlamento bu adların açıklanmasına karar verdi.
Haklarında STASI tarafından dosya düzenlenen 6 milyon
kişiden 2 milyonunun da Batı Almanya yurrtaşı olması, ko-
nuyu daha ilginç hale sokuyor.
Dosyalar açıklanmayacak, yalnızca dosya özetleri ilgili-
lere verilecek, ancak ajan ve muhbir adları gizlı kalacak!
Almanya'da devlet güvenlik örgütlerinin başka ellere geç-
mesi yeni değil... 2. Dünya Savaşı yıllannda Hitler'in istih-
barat örgütünde görev yapan General Reinhard Gehlen,
savaş sonrasında yakın çalışma arkadaşları ve Alman Ge-
nelkurmay istihbarat arşivi ile birlikte Amerikalılara teslim
olmuş; o tarihten sonra Amerikalıların hesabına çalışmaya
başlamıştır.
General Gehlen, Hrtler'in istihbarat generali iken Sovyet-
ler'de kurduğu casusluk ağını, CIA'ya pazarlamış ve pazartık
karşılığında da Federal Alman istihbarat örgütü (Bundesn-
cchnchtendıenst) başkanlığına getirilmiştir.
Gehler, 1967 yılına kadar kısa adıyla BND olarak bilinen
Federal Alman istihbarat servişini yönetmiştir.
Bu iki olay birbirine benziyor. İkisinde de ajanlar ve muh-
birler gizli kalıyor. Bu gizlilik karşılığında, eski rejimin önemli
adamları yeni rejimde de önemli koltuklara oturtuluyor! STA
Sl önünde çadır kuran rejim karşıtları da bu yüzden çok te-
dirginler.
Bu raporlar açıklansa kimbilir ne ajanlar, ne muhbirler
ortaya çıkar?
General Gehlen'den "S7AS/"ye kadar ilginç olaylar yaşan-
dı. Bundan sonra da yaşanacak...
öyle bir dünyada yaşıyoruz kı CIA-BND ve "STASI" için-
deki belki aynı ajanlar ayrı ayrı görevler üstlendiler. Vs şim-
di de bu dosyaların açıklanmasını önledıler.
STAS/'den ayrılırken, "MİTdosyalan da günün birinde aç/fc-
lansa da örneğin şu Oral Çelik ile ilişki kuran görevliler belli
olsa" diyorum.
Oral Çelik'in nerede görevli olduğu, kendisi ile kimlerin
ne amaçla ilişki kurdukları açıklanmadan, ne İpekçi cina-
yeti açıklanır, ne papa suikastı!..
Ve ne de 12 Eylül öncesi...
Uç uçağa denetieme
(Baftarafi 1. Sayfada)
Konseyi kararlanna aykırı yük
bulunmadığının ve Bağdat'a gi-
diş amaçlarının ">urttaşlannın
tahliyesi" olduğunun anlaşılma-
sı üzerine gerekli uçuş izni
verildi.
Genelkurmay Başkanlığı Ba-
sın ve Halkla ilişkiler Şubesi'n-
den dün yapılan açıklamada,
her iki uçak için 26 eylül çar-
şamba günü Türkiye'den transit
geçiş hakkı istendiği Türkiye^
nin de BM kararlan çerçevesin-
4e uçaklann Adana Havalima-
nı'na inerek kontrol edilmeleri
kdsulu ile "irin" verdiği bildiril-
di. Genelkurmay Başkanhğı-
ndaki üst düzey yetkiliden edi-
nilen bilgilere göre SSCB'ye yol-
cu uçağı Moskova-Bağdat-
Moskova seferini Hindistan'a ait
tll-76 tipinde askeri ulaştırma
uçağı ise Bombay-Basra-
Bombay seferini gerçekleştir-
mek için Türk makamlanndan
izin istemişti.
Öte yandan Polonya'ya ait bir
yolcu uçağı da dün An kara-
Esenboğa Havalimanı'na indi-
rildi. Güvenlik Konseyi kararı
çerçevesinde Türkiye'den transit
uçuş izni talebinde bulunan
uçakta denetieme yapıldığını
bildiren Dışişleri Bakanüğı yet-
kilileri, Irak'ta bulunan Polon-
yalılarm tahliyesi amacı taşıyan
uçağın boş olduğunun anlaşıl-
ması üzerine gerekli iznin veril-
diğini açıkladılar.
Genelkurmay Başkanhğı ve
Dışişleri Bakanlığı yetkililerin-
den edinilen bilgiye göre her üç
uçak da kendilerine önerilen ha-
vaalanlarına inmeyi kabul ettik-
leri için herhangi bir taciz ve
zorlama önlemine gerek kalma-
dı. Uçaklar, daha önceden bil-
dirilen rotalan çerçevesüıdeki en
yakın havaalanlannda yapılan
denetieme sonrasında tekrar ha-
valanarak kendi vanf noktals-
nna hareket ettiler.
BM Güvenlik Konseyi'nin 670
sayılı kararı, Irak yönunde uçuş
yapan uçaklann transit uçuş ta-
lebinde bulunduğu ülkelere bu
uçaklan en yakın havalimaruna
indirerek denetieme izni veriyor.
Uçaklarda Güvenlik Konseyi'-
nin daha önceki 661 sayılı kara-
rında belirlenen özel komisyo-
nun itiraz ettiği yükler saptan-
madığı süreoe uçaklann yoiuna
devamı mumkün oluyor.
ARADA BİR
(Baştarafı 2. Sayfada)
rürtükten kaldınlmıştır. 1961 Anayasası, yapılışından 1980'lere
kadar (özellikle sag çevrelerce) sürekli kötülenmiş ve sosyal-
siyasal başarısızlıkların faturası bu anayasaya yüklenmiştir.
Nihayet 1980 mudahalesini yapanlar da aynı suçlamayı gün-
demde tutmuş ve anarşinin bir nedeninin de "fazla özgüriük"
olduğu şeklinde bilim dışı gerekçeler ileri sürmüşlerdir. İn-
sanlık tarihinde mücadeleler daha çok hak, daha çok özgür-
iük yolunda vertlirken, bizde müdahateciler ve onlan destek-
leyenler, 1961 Anayasası'nın getirmiş olduğu hak ve özgür-
lüklerin topluma "fazla lüks" geldiğini, dolayısıyla bunların
daraltılması gerektiğini ülkeye empoze etmişlerdir. Bu arrtaç
ve özlem 1982 Anayasası ile gerçekleşmiştir. Böyiece son
anayasa (öncekilere göre) yüzde yüz bir tepki sonucu orta-
ya çıkmış ve otoriteye ağırlık tanınarak birey hak ve özgür-
lüklerinde kısıtlamalara gidilmiştir. Ne var Ki siyasal yaşam
"sivilleşmeye" yüz tutunca toplumdaki "suskunluk" dağılmış
ve 1982 Anayasası'na tepkiler önceleri sol kesimlerden, son-
ralan sağ çevrelerinden ve giderek sermaye kesiminden de
gelmeye başlamıştır. Sonuçta bu anayasayı savunan kimse-
ye rastlamak güçleşmiştir.
Şimdilerde yeni (demokratik) bir anayasa arayişı söz ko-
nusudur. Ancak bu arayışın somut bir temele dayanması için
öncelikle siyasal partiler arasında bir konsensüsün sağlan-
ması şarttır. Bundan sonra yapılacak demokratik bir anaya-
sa için kanımca şu koşulların temel ilkeler olarak benimsen-
mesi gerekir: a) Demokratik katılımın sağlanması, b) Anaya-
sanın temel felsefesinin belirlenmesi.
Temel felsefenin belirlenmesi, anayasanın içeriğine ilişkin-
dir. Bu da günümüz insancılık öğretisine göre biçimlendiril-
melidir. Şu halde ilk basamak, "devletin, insanların mutlulu-
ğunu sağlamak için var olduğu" yolunda bir değerin benim-
senmesi ile aşılmış olacaktır. Devlet açısından insanların şu
ya da bu görüşte, inançta, değer yargısında olmaları fark ya-
ratmamalıdır. Anayasa, şiddet ve baskıyı içermeyen her gö-
rüşe açık olmalıdır. Bunun yolu ise insan hakları, demokra-
si, laiklik ve sosyal hukuk devleti gibi ilkeleıie bağdaşan her
türtü düşüncenin açıklanmasına ve örgütlenmesine olanak
tanımaktan geçer. Unutmamak gerekir ki düşünce ve onu
açıklama özgürlüğü, insanın "düşünsel mutluluğu" için vaz-
geçilmez bir gereksinmedir (Mill, John Stuart: Ûzgûrlük Üs-
tüne, Çev. Alime Ertan, İstanbul 1985, s. 73). Boyiece ana-
yasanın benimsediği temel felsefe "insanın kutsal değeri"
olunca, eğitim, adalet, sağlık gibi kurum ve düzerüemeler
de bu doğrultuda biçimlenecekiir. İnsanın, her türlü baskı ve
şiddete karşı korunmasını ve maddı-manevi boyutlarının ge-
lişmesıni sağlamak, devlet için "kategonk emperatifler" ola-
rak kabul edilmelidır. Örneğin, kamu kesimınde çalışanlann,
özellikle memurların ekonomik ve sosyal sorunlarını ortaya
koymak, çözûmler bulmak için dernek ve sendika kurmala-
rına anayasal olanak tanımak, kategorik emirlerden biri oia-
rak algılanmalıdır.
İkinci basamak, temel hak ve özgüriüklerin korunması ve
güvence altına alınmasıdır. Bunun için yargının bağımsız ve
etkin bir denetime sahip kıhnması gerekir. Özellikle Hâkim
ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun tamamen yargıç ve savcı sı-
nıfından atanacak kişilerden oluşturulması, bu kurulun ka-
rarlanna karşı yargı yolunun açık tutulması büyük önem ta-
şır. Bundan başka, tüm yönetim ve yasama tasarruflanna kar-
şı yargısal denetimi olanaklı kılmak da hukuk devletinin bir
gereğidir.