Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET/14 DIŞ HABFRLER 29 EYLÜL 1990
KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖKFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖI
BAĞDAT
Irak:Sıeak savaşyaklaşıyorBAAS iktidannın desteklediği Al-Cumhuriye Gazetesi,
ABD'nin 'yaklaşan savaşm' sorumlusu olduğunu ileri sürdü.
SSCB Dışişleri Bakanı Eduard Şevardnadze, savaşı Irak'm
başlatacağını söyledi. SSCB Genelkurmay Başkanı,
Körfez'deki gerginliğin 3. dünya savaşına yol açabileceğini t
iddia ederken, ABD eski başkanlarından Jimmy Carter,
dedi."Savaş neredeyse çıkacak"
Dış Haberier Servisi — Irak, Basra
Körfezi'ndeki gerginliğin bir savaşa dö-
nüşmesi durumunda, fsrail'i ve bolgede-
ki petrol bolgelerinı vuracağı yolundaki
tehdidini yineleyerek, ABD'yi "yaklaşan
savaşıd" sorumlusu olmakla suçladı.
SSCB Dışişleri Bakanı Eduard Şevard-
nadze, savaşı Irak'ın başlacabileceğinı be-
ürtirken Sovyet Genelkurmay Başkanı,
Ortadoğu'daki gerilimin, III. dünya sa-
vaşına dönuşebileceğini öne sürdu. Eski
ABD başkanlarından Jimmy Carter da
Körfez'de savaşın "neredeyse'' çıkacağı-
nı iddia etti.
Reuter'in haberine göre Irak'ta hükü-
met kontrolünde çıkan AJ-Cumhuriye ga-
zetesinde Basra Körfezi'nde çıkacak en
kuçük bir kıvılcımın tüm bölgeyi etkisi
altına alacağı belirtilerek, "Bundan pet-
rol bölgeleri ve Israil de etkilenecektir"
denildi. Gazete, ABD'nin "yaklaşan
savaşın" sorumlusu olacağını öne sürerek,
"Savaş bir değil, birkaç cephede
olacaktır" görüşünu savundu.
ÎRAN-İNGİLTEREİLİŞKÎLERİ
Barışmada Salman
Rüşdü faktörü
îngiltere ile Iran'ın, 1.5 yıldır kesik olan diplomatik üişkilerini
yeniden kurraa karannda, yazar Salman Rüşdü'nün Iran
halkından açıkça özür dilemesi büyük rol oynadı.
EDİP EMtL ÖYMEN
LONDRA — Ingiltere ile Iran arasın-
da geçen yıldan bu yana kesik olan dip-
lomatik ilişkilerin yeniden kurulmasında
rol oynayan en önemli etken tran'ın,
Irak'a karşı BM ambargosunu destekle-
mekten yana tutumu oldu. Ancak iki ül-
kenin banşmasında Salman Rüşdü konu-
sundaki olumlu gelişmelerin buyük rol
oynadığı da bir gerçek.
Salman Rüşdü'nün "Şeytan Ayetteri"
adb romanında hlama kufür ettığı ge-
rekçesiyle Iran'ın dini lideri Ayetullaa Hu-
meyni'nin yazar aleyhinde ölüm fermanı
çıkartması üzerine Ingiltere, tran'la dip-
lomatik ilişkisini geçen yıl kesmişti. An-
cak bu yılbaşından itibaren iki üİke ara-
sında ilişkinin yeniden kurulacagma iliş-
kin belirtiler gözleniyordu. Iran yöneti-
minde bu konuda zıt görüşler olduğu da
anlaşılmakla birlikte, 'üımlı' görülen
Cumhurbaşkanı Haşimi Rafsancani'nin
ilişkiyi yeniden kurmak için gayret sar-
fettiği, Ingiltere Dışişleri Bakanlığı tara-
fından da kabul ediliyordu. tran'ın dini
lideri Ayetullah AJi Hameney'in henüz
'geçen subat ayında yazar Rüşdü aleyhin-
deki ölüm fermanını destekleyen bir ko-
nuşma yapması dahi tngiltere'deki olumlu
beklentiyi etkilemedi. Rüşdü olayı nede-
niyle ilişkisini kesen Avrupa Topluluğu-
nun da geçen ay Iran'la yeniden diyalo-
ğa başlaması, bir süre sonra Ingiltere ile
Iran arasında ilişkinin yeniden kurulaca-
ğının göstergesi olarak alındı.
Bu gelişmede iki önemli adım rol oy-
nadı. Ingiltere Dışişleri Bakanı Douglas
Hurd'un bir milletvekiline yazdığı mek-
tubun basına sızdırılmasına göze yumul-
du. Hurd mektubunda Ingiltere hüküme-
tinin Islama ne denli saygıh olduğunu be-
lirtiyordu. Bu açıklama, Iran yönetimi ta-
rafından 'olumlu' karşılandı. Gelişmede
rol oynayan ikinci nokta ise hakkındaki
ölum fermanından bu yana sürekli sak-
lanarak yaşayan yazar Rüşdü'nün yann
Ingiliz televizyonunda yayımlanacak olan
mülakatmda ilk kez "özür dilemesi" ol-
du. Rüşdü, saklandığı şubat 1989'dan bu
yana birçok kez gazetelerde ve radyolar-
da yayımlanan açıklamalan ve mülakat-
larında sürekli olarak romanını savunu-
yor, kimseye hakaret etmediğini söylüyor
ve 'dik baslı' bir tutum takınıyordu. An-
cak tngiltere-Iran ilişkisinin hızla yumu-
şamaya doğru gittiği bir sırada, uygun bir
zamanlama ile yapılan televizyon müla-
katında Rüşdü, "Romanım iddia edildi-
ği gibi hakaret ve kıiçuk düşurme niyeti
taşunadı. Ancak eger boyle bir anlam çık-
tıysa özür dOiyonım. Eger halk benim ce-
zalandırılmamı istediyse, bu bir ölçiıde
gercekleşti" dedi. Saklandığından bu ya-
na Ruşdü ile yapılan ilk televizyon mü-
lakatının 30 eylül pazar günu yayımlana-
cağı açıklanmış, ancak geleneğin aksine,
basına daha önceden gösterilmeyeceği
kaydedilmişti. Ingiltere-fran ilişkısindeki
hızlı yumuşama nedeniyle, programı ha-
zırlayan ITV, ani bir kararla mülakatı ba-
sına göstermeye karar verdi. Bu şekilde
Rüşdü'nün 'özürü' ile Iran'la diplomatik
ilişkinin yeniden kurulacağına ilişkin
açıklama aym güne rastlatıldı.
öte yandan tartışmalı yük taşıyan ge-
mide bulunan ve hardal gazı yapımında
kullanıldığı bildirilen sodyum siyanid ile
neopren isimli kimyasal maddelerin Al-
man mab olduğu belirtildi.
Gümrükler Genel Müdürluğu görevli-
leri tarafından iki gündür sürdürulen yo-
ğun cabalar sonucu, Iran'a transit mal ta-
şıyan, Polonya gemisi Wloclawck'daki
hardal gazı yapımında kullanılan kimya-
sal maddelerin, F. Almanya'da bir firma
tarafından üretildiği ve ilk sevkıyatın da
F. Almanya'dan yapıldıftı belirlendi.
Sovyetler Birliği Dışişleri Bakanı Edu-
ard Şevardnadze, Irak'm kışkırtıcı bir ha-
reketının Basra Körfezi'nde askeri çatış-
mayı başlatabileceğini söyledi.
Şevardnadze, El Hayal gazetesine ver-
diği demeçte, Amerikalılann öldürulme-
sinin bu tür bir kışkırtıcı hareket olarak
görûlebileceğini belirtti.
Irak'a karşı askeri mudahalede bulu-
nulmasına karşı çıkmalan için zamanın
çok geç olduğunu kaydeden Şevardnad-
ze, ancak banşçı bir çözüme ulaşılması
ümidini de koruduklarını bildirdi. Sov-
yet Dışişleri Bakanı, Körfez'de başlaya-
cak bir askeri çatışmanın bölge ile sınırlı
kalmayacağı ve bir felakete yol açabile-
ceği uyarısında bulundu.
Şevardnadze, Irak Devlet Başkanı Sad-
dam Hüseyin'in savaşı başlatması duru-
munda kendi halkı ve komşulanna karşı
bir suç işlemiş olacağını belirterek, "Irak
eger Kuveyt'ten çekilirse askeri potansi-
yelini koruyabilir" dedi.
Sovyetler Birliği Genelkurmay Başka-
nı Mibail Moiseyev de VVashington Post
gazetesinde çıkan demecinde, Ortadoğu-
da bir savaş çıkması durumunda bunun
III. dünya savaşına dönuşebileceğini ve
bu savaşta, tran'm, Irak'ın yanında yer
alacağım ileri sürdü. Sovyet general, sa-
vaşın küçOk bir nedenle başlayabileceği-
ni belirterek 1914 yılındaki I. Dünya Sa-
vaşı'na yol açan nedenleri buna örnek
olarak gösterdi.
Carter: Savaş yakın
Eski ABD başkanlanndan Jimmy Car-
ter da Körfez'de savaşın neredeyse çıka-
cağını, bunun nedeninin de ABD ve müt-
tefıklerinin Irak Devlet Başkanı Saddam
Hüseyin'le görüşmede isteksiz davranma-
lan olduğunu öne sürdü. Carter, Atlan-
ta'da işadamlanna yaptığı konuşmada,
"Saddam Hüseyin'in Kuveyt'ten itiban-
nı yitirmeden çekilmesini sağlamak için
biraz mantıklı ve makul davranmadıkça
Körfez'de savas çıkacagını" söyledi.
Carter, Batı'dan Irak Devlet Başkanı ile
göriışme için herhangi bir ışık göremedi-
ğini kaydetti ve "uluslararası yaptınra ve
baskılann" Saddam'ı Kuveyt'ten çekilme-
ye ikna edememesi halinde sonucun, "bü-
tiin hatlarda saldırı" olacağını iddia et-
ti. "Irak'ın yok edilmesi gerektiğini söy-
kyen ban sesler var" diyen Carter, Irak'Ia
savaşın her iki taraf için de "yıkıa bir
felaket" olacağını kaydetti.
Castro: Savaşın eşiğindeyiz
öte yandan Küba lideri Fidel Castro,
Körfez'de "Savaşın eşiginde" olunduğu-
nu söyledi. Havana'dakı Bağlantısız Ül-
keler Enformasyon Konferansı'na katılan
ÇOCUKLAR VE SAVAŞ — Irak'a karşı uygulanan ekonomik ambargo, giderek yogunlaşırken, çeşiüi tepkilere de yol
açıyor. Urdün'de dfizenlenen bir gösteride, çocuklar, 'Ambargo>a hayır' yazılı pankartlar taşıyarak Irak'a destek verdiler.
(Fotoğraf: Renter)
delegeleri kabulü sırasında konuşan Cast-
ro, "Körfez'de savaşın bekleme
odasındayız" dedi ve Körfez sorununa si-
yasal bir çozum bulunması gerektiğini be-
lirtti.
Irak'a karşı havadan da ambargo uy-
gulanmasma BM Guvenlik Konseyi'nde
tek başlanna karşı çıktıklanm anımsatan
Castro, "Bu, bizinı için onurdur" diye ko-
nuştu.
Küba lideri, Körfez'de çıkacak bir sa-
vaşın binlerce insamn canına mal olmakla
kalmayacağıru, bütün ülkeler için ekono-
mik açıdan dramatik sonuçlar doğurarak
petrolün varil başma fiyatının 60-70 do-
lara fırlayabüeceğini ifade etti. Castro,
konuşmasında ayrıca BM'ye gitmeyece-
ğini belirtti.
•Çöl Fareleri'
tngiltere, "Çöl Fareleri" takma adıyla
bilinen 7'nci zırhlı tugayın, Körfez'e gön-
derilmek üzere F.Almanya'daki üslerden
Kuzey Denizi'ndeki Bremerhaven Lima-
nı'na getirileceğini açıkladı. tngiltere Sa-
vunma Bakanlığı tarafındn yapılan açık-
lamaya göre zırhlı tugayın personelinin
uçaklarla, 120 tank, zırhlı araç ve havan
toplannın ise gernilerle Körfez'e gönde-
rileceği belirtildi. Ingiltere, İkinci Dünya
Savaşı'ndan bu yana ilk kez bu denli bü-
yük bir zırhlı kuvvetin yerini değiştiriyor.
7'nci zırhlı tugay, *Çöl Fareleri' lakabını,
ikinci Dünya Savaşı sırasında Alman
panzer birliklerine karşı verdiği başanlı
savaş ile kazanmıştı.
Ote yandan Bulgaristan da Körfez böl-
gesine asker gönderebileceğini açıkladı.
Abbas'ın tehdidi
Filistin Kurtuluş Cepnesi lideri Ebu
Abbas, ABD veya müttefiklerinin her-
hangi bir Irak uçağına yerde veya hava-
da zarar vermeleri durumunda, bu Ülke-
lerin uçaklanna bütun dünyada, benzer
hareketlerle ve çok daha geniş ölçüde kar-
şılık verileceğini söyledi. AA'mn haberi-
ne göre Irak haber ajansı INA, Ebu Ab-
bas'm, Irak Devrim Komuta Konseyi üye-
si ve Başbakan Birinci Yardımcısı Tahs
Yasin Ramazan'a, "ABD'nin Irak'a kar-
şı hava, kara ve deniz ablukası karan al-
ması açık bir saldırganlıktır" dedigini
büdirdi.
Bu arada dün Tahran'da düzenlenen
çok büyük bir gösteride, ABD'nin Kör-
fez'deki varlığı protesto edildi.
Saddam'ın vasiyeti
Saddam Hüseyin'in siyasi bir vasiyet-
name hazırladığı ve ölmesi durumunda
Israil, Suudi Arabistan ve ABD'ye karşı
konulmasmı istediği öne sürilldü. Hollan-
da'daki Avro radyosuna göre Saddam'ın
talimatları, Körfez krizinin patlamasın-
dan kısa süre sonra Devrim Komuta Kon-
seyi'ne iletildi. Radyonun Güney Kıbns
muhabirinin kaynak göstermediği habe-
rine göre Saddam'ın ölmesi durumunda
yapılmasını istediği şeyler arasında Tel
Aviv, Riyad ve Ortadoğu'daki bütün pet-
rol kuyulanrun bombalanması yer aüyor.
Saddam, Amerikan hedeflerine karşı te-
rör eylemleri düzenlenmesini de istedi ve
bölgede savaş çıkması durumunda,
"mümkıin olduğu kadar çok petrolün
Körfez sulanna akıtılması" talimatını
verdi.
BMeski GenelSekreter SiyasiDanışmanı Urquhart'tan Cumhuriyet'e demeç
Barış için katedilecek daha çok mesafe var
Brian Urquhart, Irak'ın Kuveyt'i işgali ile BM'de ortaya çıkan
yeni durumu, tedbirle karşılıyor. Urquhart'a göre Körfez krizi,
BM için bir deneme niteliği taşıyor. Urquhart, Ortadoğu'nun
ana sorununun Filistin olduğunu söylüyor.
ŞEBNEM ATtYAS
NEW YORK — Birleşmiş MUletler'de
ilk genel sekreter Trygw Iie'den beri, so-
ğuk savaş dönemi boyunca "ikinci adant"
durumunda siyasi damşmanlık görevini
yurüten Brian Urquhart 45. genel kurul-
da ilk kez geçfnişle kıyaslandığında "bir-
teşmiş" görünen milletlerin durumunu
Cumhuriyet'e değerlendirdi. Yanm asra
yakın bir sure "banş bürokratbğı" yap-
tıktan sonra Urquhart yeni durumu
"tedbirle" karşılıyor. Urquhart, "dünya-
nın banş için katedecek daha çok
mesafesi" olduğu kamsında. Urquhart'a
sorduğumuz sorular ve yanıtlan şöyle:
—Körfez krizi nedeniyle BM Güven-
Uk Konseyi, tarikinde ilk kez göriilen bir
birliktelik icinde karar üstune karar çı-
kartiyor. Şimdiye değin hiç duyulmamış
ve işlememiş bir BM birimi "Askeri
Komite" son bir a> içinde iki kez toplan-
dı. Bütün soğuk savaş dönemini BM Ge-
nel SekreteriiğTnde geçirmiş biri olarak
siz ne diyorsunuz bu dnruma?
URQUHART — 1945'ten beri olması
gerekenler şimdi oluyor. Daha önce böyle
şeyler olamadı, çunkü BM öyle bir yapı-
ya sahipti ki buna müsait değildi. Güven-
lik Konseyi'nin beş daimi üyesi birbirine
düşmandı. Şimdi sihirli bir şekilde 45 yıl-
dan sonra bunu aşmış görünüyorlar.
özellikle ABD'de, Birleşmiş Milletler'i et-
kisiz bir kurum olarak değerlendirmek
âdet haline gelmiştir. Halbuki bizzat
ABD bu dunımun bir nedeni olmuştur
şimdiye dek. Tabii Sovyetler Birliği de.
Şimdi ortak bir guvenlik sistemini işler
hale getirme olasıhğı doğmuştur. Başm-
dan beri Birleşmiş Milletler'in varomıa-
sının nedeni de buydu.
—Birçoklan Körfez krizinde ortaya çı-
kan bu yeni durumu, BM'de soguk savaş
sonrası ortak guvenlik doneminin başlan-
gıcı olarak değerlendiriyor. Bıı degerlen-
dirmeye katılıyor musunuz?
URQUHART — Bilemiyorum, henüz
erken, bekleyip göreceğiz. Ortak güven-
likten 1919|dan beri söz edilir. 193O"da or-
tak guvenlik açısından tam bir başansız-
lık yaşandı ve İkinci Dunya Savaşı geldi.
İkinci Dünya Savaşı'nın en önemli dersi,
dünyamn bir ortak güvenlik sistemine
olan ihtiyacıydı. Yani devletler birbirle-
rine saldırmayacaklar, güç ancak ortak
bir eylem olarak kullaıulacaktı. Bu yüz-
den BM Yasası yazjJdı, herkes bunu ka-
bul etmiş ve anlaşmış görünüp imzaladı.
Sonra kolayca ve rahathkla unutuldu,
başta yasayi oluşturan ana devletler unut-
tular. 40 yıllık bir soğuk savaş dönemi ya-
şadık. Genel sekreter son derece zayıf ve
etkisiz biri durumuna geldi. Bazı konu-
larda anlaşmaya varmak mümkün oldu
ve başarüar sağlandı, ama ortak güven-
lik politikası konusunda hiçbir zaman ba-
şan sağlanamadı. Şimdi aniden konseyin
bunu gerçekleştirmek üzere hazır ohnası
durumuyla karşı karşıyayız. Herhalde na-
sıl işleyeceğini görmeİc açısından, ne ka-
dar etkin olup olmayacağını görmek açı-
sından ilginç bir durum. Bakalım ilk kez
bütün bu ambargo, yasanın 7. bölümu
saldırganhkla mücadele için etkin tedbir-
ler mi? Bunu test etmiş olacağız. Asıl
önemli soru budur, ama bunu görebilmek
için biraz zaman geçmesi lazım.
—Yani Gü>«ııHk Konseyi'nin, ABD'nin
bundan önce pek karJmadıgı Ortadogu,
Israil vb. kararian için, Irak konusunda
gosterdiği kanuidığı göstermesi beklene-
bUirmi?
UROUHART — Kuveyt ve Irak konu-
su sonuçlandıktan sonra kimsenin eski
haline geri dönüp kaldığı yerden işine de-
vam edebileceğini sanmıyorum. Olaym
önemli boyutu bu. Artık Ortadogu İco-
nusunun altında yatan gerçek sorunlara
bakılmalıdır. Birkaç ana mesele var. Bun-
PORTRE / URQUHART
BM'deyanm asır
Ingiltere'de Dorset'te 1919'da doğdu.
Oxford'da okuduktan sonra 1939-1945
yılları arasında Ingiliz Hava Kuvvetleri
bünyesinde Kuzey Afrika, Sicilya ve
Avrupa'da görev yaptı. 1946-1949
arasında ilk BM Genel Sekreteri
Trygve Lie'nin özel damşmam oldu.
1972'de özel siyasi ilişkiler genel
sekreter yardımcılığuıa atandı. BM
Banş Gücü dahil olmak Uzere BM'nin
çok çeşitli siyasi yükümlülüklerinden
sorumlu olarak çaüşmalannı yürüttu.
1986'da emeldiye aynldı. Fbrd Vakfı
uluslararası ilişkiler programında
çabşmalanm sürdürüyor. Uluslararası
ilişkiler ve Birleşmiş Milletler üzerine
yayımladığı çok sayıda makalesinin
yani sıra ikinci genel sekreter
Hammarsk Jold'un biyografisi (1972),
Banş ve Savaşta Bir Hayat, Hatıralar
(1987), Dekolonizasyon ve Dünya
Banşı (1987) adlı kitaplan var.
lardan biri kesinlikle Filistin konusudur.
Filistin konusunu çözmeden Ortadoğu-
da istikran sağlamak mümkün değildir.
BM'nin bu yönde üzerine düşen yükum-
lülükler var. Bunlarm başında da Filis-
tinlilere karşı sorumluluklan geu'yor. BM
henüz bu sorumluluğun gereğini yerine
getirebilmiş değildir. Bu konuda ilerleme
sağlanamazsa Ortadogu, potansiyel çatış-
malan banndırmaya devam edecektir.
Ortadoğu'da ciddi ekonomik sorunlar
vardır, hele hele petrol bitince ne olaca-
ğım herkesin şimdiden düşünmesi gere-
kiyor. Ortadoğu'da silahlanma başhca
konulardan biri. Nükleer, kimyasal, çok
tehlikeli bir silah deposu durumunda. Si-
lah sanayiinin en büyük müşterileri on-
lar. Son derece tehlikeli bir ortam. Bütün
bunlar Körfez krizinden sonra Ortadogu
için sorunlann gerçek çözümleri yönün-
de içten çaba harcayarak daha iyi bir gü-
venlik sistemi oluşturulması gereğini or-
taya çıkanyor. Genel Sekreter, genel ku-
rulun açıhşı için yaptığı konuşmada bu-
na dikkat çekti, ama kimse fazla ilgilen-
medi. Ne yaak, eğer bunlar yapılmazsa
durmadan aynı şeyler başunıza gelecek.
—İki süper gücün, yani Güvenlik Kon-
seyi'nin iki önemli daimi üyesinin birbir-
lerine karşı tutum degiştirmiş olması,
BM'nin devrede olduğu bölgesel sorun-
lann çözümunde yeni kanallar açtı.
URQUHART — Evet, tabu soğuk sa-
vaşın bittiği açıktır, Körfez'den önce
BM'de bunun işaretleri vardı. Namıbya
örneğin Sovyetler'in Afganistan'dan çe-
kilişi, tran-Irak savaşı, şimdi Kamboçya-
daki felaketin durması ihtimali doğmuş-
tur. Bütün bunların soğuk savaş koşul-
lannda gerçckleşmesine imkân yoktu.
Çünkü bütün bunlar süper güçlerin an-
laşmasına bağhydı. Anlaştıklan zaman
Güvenlik Konseyi işler, ancak Irak konu-
su tipik bir konu değil. Burada çok açık,
tartışma götürmez bir saldırganbk söz
konusu. Hatta saldırganhğm en eski mo-
da türlerinden birini görüyoruz. Bu du-
nımda ortaya çıkan olağanüstü denebi-
lecek nitelikteki birliğin en önemli neden-
lerinden biri, dünyada çok sayıda kuçuk
ve saldınya açık zayıf devletlerin bulun-
ması ve Irak, Kuveyt'i tutmayı başarırsa,
potansiyel saldırganlara hiç kimsenin is-
temeyeceği bir sinyal gönderilmiş olacak.
Sanınm işin bu yanı, Irak-Kuveyt ve pet-
rol olayının yam sıra özel bir yapıya sa-
hip. Bazı ülkeler çok önemli adımlar at-
tılar, Türkiye örneğin, bu adımlar ortak
güvenlik açısından son derece önemli
adımlardır. Bu yüzden sanınm çok önem-
li bir smavdır. Eğer bu sınav başanyla ve-
rilirse, ortak eylemin bir savaş yaşanma-
dan sonuç vermesi ihtimali vardır, uma-
nm öyle olur. Böylece bir araya gelince
ülkelerin bir şeyler yapabilecekleri de an-
laşüır. Bir arada bir felaket yaşanmasının
engellenebileceği görülmüş olur. Bence
Körfez'in öneminin yam sıra bu başh ba-
şma bir konu.
—Yam Güvenlik Konseyfnin, fleride de
birlikte hareket etmesi için Körfez krizi-
nin izleyecegi seyrin belirJeyici olacağını
söylüyorsunuz.
URQUHART — Evet, bu ortak gü-
venlik kavramının ilk kez gerçek bir sı-
navla karşı karşıya kahşıdır. Bunu tkinci
Dünya Savaşı'ndan sonra öğrenmemiz ge-
rekiyordu, ama olmadı. Kore savaşı dışın-
da -ki o karar çok özel bir karardır- çün-
kü ABD, karan Konscy'de Sovyetler Bir-
liği'nin bulunmadığı bir ortamdan fayda-
lanarak çıkartmıştır, olsalardı zaten veto
ederlerdi.
Biliyorsunuz BM'nin Kore'ye gidişi
böyle olmuştur. Bence herkesin kendi iç
politik problemlerine rağmen artık Kon-
sey'in birh'ği benzer şekilde devam ede-
cektir.
— Son zamanlarda BM kurulduğun-
dan beri hiçbir şekilde işlemeyen bir me-
kanizma Askeri Komite'den söz edilir ol-
du. Komite, Körfez krizinin başmdan biri
iki kez toplandı. Askeri Komite'nin işle-
vi ne olabilir? Aynca Körfez krizinden
sonra bölgede bir BM askeri gücün bu-
lunmasını öneriyorlar.
URGUHART — Bu henüz çok belir-
ginlik kazanmış değil. Esas olarak Askeri
Komite'nin görevi Güvenlik Konseyi'ne
askeri konularda yardımcı olmaktır. Si-
lahsızlanma konusunda örneğin. Sovyet-
ler Birliği hep bunu söylemiştir. 1967'de
Körfez'de BM bayrağı altında bir askeri
sistem önerdıler. Ben bu görüşü paylaşı-
yorum. Şimdi ABD de bir ölçüde bu gö-
rüşe yanaşıyor. En azından ambargonun
uluslararası bir ambargo olabilmesi için
büyük çaba harcadılar. Uzun dönemde
bu güçlendirici bir durumdur, bölgede
Güvenlik Konseyi denetiminde daha fazla
güç bulundurmak olumlu bir gelişmedir.
Bu radikal girişimlerde bulunmak isteyen
bütün taraflan sımrlayıcı olur. Dolayısıy-
la uzun dönemde herkes için, ABD da-
hil, emniyet sağlayıcı olacaktır. Şimdih'k
bu işi onlar yönlendiriyorlar, bence olum-
lu, ancak er geç uzun dönemli ve şundi-
ki kadar görünür olmayan bir düzenle-
meye ihtiyaç olacak. Askeri Komite böy-
le bir gücü kumanda etmeyecek, ancak
sadece öneride bulunacak ya da damş-
manlık görevini üstlenecektir.
—Uzun süre KıbnsTa yakımtpn ilgilen-
diniz, BM'nin devrede olduğu hemen he-
men bütün sorunlann yeni gelişmelerden
etkileneceğini konuştuk. Yalnız Kıbns
için aynı şeyin gecerti olduğunu söylemek
zor galiba. Ne dersiniz?
UHQUHART — Kıbns hakkmda hiç-
bir zaman bir şey söylememeye yeminli-
yim. Kıbns son derece karmaşık bir so-
rundur. Hem tarihsel olarak hem strate-
jik olarak. Taraflar bir adım atmayı di-
ğerine taviz vermek olarak gördükleri için
buna hiçbir zaman yanaşmamışlardır. So-
ğuk savaş yıllarında Kıbns'm stratejik
önemi büyüktü. Doğu Akdeniz'de anah-
tar bir stratejik noktaydı, soğuk savaş
kapsamı içindeki iki önemli ülkeyle iliş-
kili idi. özellikle Türkiye. Şimdi belki dış
dünya açısından bu anlamdaki öneminin
azalmakta olduğu söylenebilir. Kıbrıs'ın
durumu bana kalırsa büyük bir trajedi-
dir. Her zaman en zorlu pazarLklardan
sonra tam bir noktaya ulaşmakta oldu-
ğunuzu samrsınız, ama birisi hahyı aya-
ğınızın altından çekiverir. Silbaştan baş-
ladığınız yere dönersiniz.