Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahioı Cumhun\el Matbaacılık *e Gazeteu'ı» Tu'k \nomm Şsrkçtı adına
Nadir Nadı 0 Genel Yavn Muduru Hasan Cemal. Mues^^e Muduru
fmine Lşakhgil. tazı !,lcr Muduıu Ok«> Goncnsn. 0 Hai^er Merkezı
Muduru talçın Bsyrr. Sa\:a Dujenı ^onctmenı \lı Var 0 Temsıkııer
\SK\R-\ \tinwl Tan. IZMIR Hıkmcl (,etinks>a. \DANA- Çttin YıgeDOglu
k Poltrıka Crial Bsşlsafiç. Dıs HatKrter Lrfm Iskı. Ekocion» Ccagu Turfcu. l> seıKiıka Şakrcn krtrocı, Kuilur CcM Lrtec. Ulanbıd
Hanerlc Ikcml l . ( . k EJıtım G«n> Ş»ha Habct *raslırraa l « o »CTUII \ur" Habsr.cn N « * l Dotu. Spor Danısminı
AMulkıdı. Yuctlma. D121 Yazılır b f i n Çakjku *rajı ~* $•»«• Alpn. l>.ıc ıny \bd.llmk W « ı 0 Koord.r.âioı »tafl konfcu
9 Malı 1,1c Ln>l L/tol A Muhjırt» Balnı teatf # Bu\t pianiama -K^JI OMnnbtyotla 0 Rrt am V»s« Tom> 0 El
>a.ınla- Hıha \kj<A 0 id-trr H M ? M Gmr 0 Uletme O»4er Çehk 0 B'lgı i;]tm Vul lnal 0 PCTond <**«ı
ür- * Baska- > ^ H \ I *
\VM lıfcı. IU>tr H ı ı a
Hıkmrl (.rtmkra. Okı>
l.jı«r Muracıı. (Ihu
4lı ttrmt«. \h»rt T»n
&ZM* v* yanrn. Cumhun>et Malbaaıılık ^e GareleciJık T \ 5 Turk Ocaiı Cad 39-41 Cagak>ilu
Î4334 ht PK 246 - UtanSul Tct M2 05 OS (20 hjl). Telex 22246 Fan (lı 526 60 T2 0
Burohr Kmkur. /naGDkalp BU Inkılap S >io 19 4 Tel 133 1141-4- Tc!ex 42344 Fax (4)133
05 6< 0 Innır H Zna Bl. ıjs; S 2 >. Ttl 13 12 50 Tckx 5I359. Fa< (51) 19 !3 60
0 U I M : IiKmu Cad II1
* s V 1 kat 1 Td 19 3" <2 (4 haıl T«iex 621*5 F « Plt 19 25 78
TAKVİM: 22 EYLL'L 1990 Imsak: 5.18 Güneş: 6.44 öğle: 13.02 Ikindi: Akşara: 19.10 Yatsı: 20.30
Lahdin kaçınldığını, kum kamyonunda oynayan çocuklar ortaya çıkardı
HerküTü dilim diliııi kestilerÖZGEN ACAR
ANTALYA / İSTANBUL /
NEW YORK — Madison Cad-
desi, New York'un önemli aüş-
veriş merkezd olma özelliği dı-
şında sanat dünyasıru yönlen-
dirmede de etkin bir yapılaşraa-
ya sahiptir. Sağü sollu, resim ve
heykel galerileri arasında anti-
ka galerilerinin ağırbğı hissedi-
lir. Uzakdoğu'dan Afrika'ya,
Yunan - Roma'dan Latin Ame-
rika'ya uzanan antikalar değişik
sergileme yöntemleri ile sergile-
nir bu galerilerin vitrinlerinde.
Bunlardan biri de ünlü Sot-
heby's ınüzayede salonunun he-
men eteğinde, bir zamanların
ünlü bir antikacısı mekân tut-
muştu. Ünlü Karun Hazinesi'-
ni New York Metropolitan Sa-
nat Müzesi'ne satan ve Türki-
ye'nin batısında 1960'larda git-
mediği tek yer kalmayan John
J. Hejmandı
Klejman'ın özelliği günün
olaylanna ve ba>Tamların nite-
liklerine göre vitrinlerini deko-
re etmesiydi. Almzheizer hasta-
Lığına yakalatıınca galerisini ka-
patmak zorunda kalmıştı. Kira-
lann yüksekliği nedeniyle bura-
ya uzun bir süre kiracı buluna-
madı. Cadde üzerinde 40 met-
rekarelik bir dükkânın aylık ki-
rası 10 bin dolardan (Yaklaşık
30 milyon lira) başlıyordu.
Garip bir rastlantı burasını
kısa bir süre önce bir ba$ka an-
tikacı kiraladı. Bugün öyküsü-
ne yer ayıracağım, üstelik bir
Türk olan antikaanın adı Selim
Dere'dir. Mardin'den başlayıp,
Kapalıçarşı'dan geçip, New
York'un Madison Caddesi'ne
uzanan tek başanlı antikacı
Türk, Selim Dere değildir.
"Fortuna" adb galerisinden bir
blok beride "Ariadbe" galerisi-
nin sahibi Turgut (Torkom) De-
mirciyan ise Diyarbakır'ın Lice
ilçesinden yola çıkıp New
York'a güzel sanatlar okumaya
gelmiş. Kapalıçarşı ile ilgisi İs-
tanbul'da çalıştığı otele gelen tu-
ristleri götürdüğünde dükkân
sahiplerinin verdiği "hanut"
çerçevesinde kalrruş. Ancak bu-
gün anlatacağımız öyküyle ken-
disinin en ufak bir ilgisi yok.
Adını Madison'daki etkin anti-
kanlık dünyasındaki yerini an-
latmak için buraya aldım. Bu
arada başka Türk antikacıların
da New York'ta işyerleri var.
Ancak Madison'un lüks orta-
mında olmadıkları için onlara
değinemiyorum.
Biz, asıl öykümüze, adını kıs-
met tanrıçası Tykhe'den alan
"Fortuna" adlı galerinin sahi-
bi Selim Dere'ye ve Kanada'da-
ki kardeşi Aziz Dere'ye döne-
lim.
Çobanın traktörü
Anımsayacaksmız, Burdur'-
un Bucak ilçesi Camhk köyün-
de Cemal Özdemir 1960 yılında
tarlasını sürerken bir mermer
baş bulmuştu.
Manisa'ıun Sangöl ilçesi Bağ-
lıca köyünden Abdurrahiın Çe-
tin'in de pulluğuna Marsyas
heykeli 1987 mayısında takıl-
mıştı.
Bugünkü kahramanımız An-
talya'run Aksu ilçesi Macun kö-
yünden Süleyman Çoban'dır.
Ekim 1972'de ağabeyinin tarla-
sını sürerken üç-dört ton ağırlı-
ğında bir mermer lahit bulur.
Her üç öyküde ortak yan, bu
Herkülve
12işi
Günümüzün "Süperman"i
gibi güçlu ve kahramandır.
Sonsuz iyiliksever, doğarun
afetlerine karşı yıkılmaz
savaş ve savunma
yeteneğine sahiptir. John
Steinbeck'in "Fareler ve
İnsanlar'daki Leni gibi
gücünü denetleyemediği
için başı beladan eksik
olmaz. Kahramanlığa zorla
itilen bir köledir. 12 işini
bitirdikten sonra bir
yanlışlık sonucu yanarak
ölür.
Daha doğmadan
Tanrıça Hera'run gazabına
uğramıştır. Roma'da
Herkül, Atina'daki adıyla
Herakles'in daima akla
gelen özelliği topuzu
ile başardığı 12 işidir.
Canavarların ürünü Nemea
aslanını kolları arasında
sıkarak öldurdükten sonra
yüzdüğü derisi, omuzunda
pelerin gibi simgesi
olmuştur. İkinci oykusu
dokuz kafalı bir yılan olan
Lerna ejderinin kafalarmı
tek tek koparmasıdır.
Erymanthos yaban
domuzunu canlı olarak
yakalaması ise uçuncü
öyküsudür.
Altın boynuzlu, tunç ayaklı
Kyrenela geyiğini bir yıl
kovaladıktan sonra
yakalamıştı. Kralın biri
ahırını temizlemesini
isteyince, bir nehrin
yatağını değiştirip bu işi
gerçekleştirdikten sonra
sozünde durmayan kralı
oğulları ile birlikte
öldurmüştü. Altın elmalar
karşıhğında dünyayı
sırtında taşıyan Atlas
yerine yükü omuzlarına
alır her üç öykü bugün
kayıptır.
ANTİKA TALANI
İri, resimli taşlar 4 Nisan 1973'te
Kumkapı'da çocuklar kum yüklü bir kamyonun
üzerinde oyun oynamaktadır. Olayı daha sonra
ilgililere bildiren bir çocuğun anlatımıyla,
'Kumlan eşeledikçe iri iri resimli taşlar'
göreceklerdir. Çevreden geçmekte olan bir trafik
arabasına haber verilir. Yapılan aramada lahde ait
parçalar bulunur. Durum müze yetkililerine
bildirilir. Konulan teşhis: "Dört bir yanında
Herkül'ün 12 işini anlatan bir lahde ait olup, İ.S.
2-3. yüzyılda yapılmış bir Roma eserinden
kesilmiş dört parçadır. Ötekiler kayıptırî'
108 parça Antalya
Müzesi'ndeki heykelin
restorasyonu Dr. Nusin
Asgari'nin gözetiminde
başan ile tamamlanır.
Herkül lahdi irili ufakh
108 parça birleştirüerek
restore edilir. Dr. Asgari
HERKUL LAHDI - Antalya Muzesi'nde 108 parçanın birleştirilmesiyle oluşturulan Herkül lahdi. t a v l n narcalar İCİn bir
kampanya başlatır. Bir
yabancı meslektaşı
kendisine önemli bir
ipucu verir. Kayıp
parçalar 1979'da
Almanya'daki Kassel
Muzesi'nde adı
açıklanmayan bir kişi
adına sergilenmektedir.
D e r e k a r d e ş l e r Amerikan gümrük
yetkilileri, Aziz ve Selim Dere kardeşlerin,
Iranlı Yahudi antikacı Mahbubyan ile
gümrük bağlantılarını belirler. Daha sonra
Mahbubyan bir başka olayda, sözde
Ortadoğu kökenli milyonlarca dolarhk bir
parti malı New York'a sevk edecektir. New
York'ta gümrük depolarından bu eserler
çalınacaktır.
Üç ortak Bir keresinde Selim, "Biz üç
ortağız. Londra'daki Hacıbaba, Amerikalı
Marvin Kogan ve ben" diyecek, ancak daha
sonra galerinin kirasının artması üzerine ve
başka nedenlerle ortaklık dağılacaktı.
AZİZ DERE — Kanada'da me-
kân tuttu.
KAYIP PARÇA — Herkül lahdinin kayıp parçalarından biri.
mermer eserlerin yurtdışına ka-
çırılmış oluşudur. Aralarındaki
tek fark ise Celal Özdemir'in
sattığı heykelin başının nerede
olduğunu, herhalde bugünkü
sahibi ile aradaki "antik
töccariar" dışında kimsenin bil-
memesidir.
Süleyman Çoban'ın evi, ken-
disinin ve ağabeyinin tarlası an-
tik Perge kentinin doğu netropo-
lünün "ölüler kenti" anlamına
gelen "antik mezarlığı içindedir.
Süleyman Çoban, ağabeyine
haber vermeden, bulduğu lahti
aralarında bir hava assubayı da
olan, bir grup kaçakçıya 110 bin
liraya satar. O tarihte 110 bin li-
raya Antalya'da denize bakan
lüks daire satın alınıyordu. Sü-
leyman, ağabeyine koklatmadı-
ğı paranın bir bölümüyle bir
traktör alır. Köyde kendisini
ararken bir rastlantı sonucu bu
traktörün üzerinde ailecek paza-
ra giderken gördüm. Süleyman
Çoban, bu traktörle Perge arke-
olojik kazılannda daha sonra
yük bile taşımıştır.
4 Nisan 1973'te Kumkapı'da
çocuklar kum yüklü bir kamyo-
nun üzerinde oyun oynamakta-
dır. Olayı daha sonra ilgililere
bildiren bir çocuğun anlatımıy-
la "kumlan eşeledikçe iri iri re-
simli taşlar" göreceklerdir.
Çevreden geçmekte olan bir
trafik arabasına haber verilir.
Yapılan aramada lahte ait par-
çalar bulunur. Durum müze
yetkililerine bildirilir.
Konulan teşhis "Dört bir ya-
nında Herkül'ün 12 işini anla-
tan bir lahte ait olup. İS 2-3.
yüzyılda vapılmış bir Roma ese-
rinden kesilmiş dört parçadır.
Öteki parçalar kayıptır. "
Lahti satın alanlar, taşımada
ve kaçırmada kolaylık olsun di-
ye Süleyman Çoban'a "van-
dallık" dersi vererek bunu dilim
dilim kesmesini isterler.
Polis soruşturması sırasında
arabada Antalya'dan yeni alın-
mış biı benzin faturası ve ardın-
dan da firardaki şoförün izi bu-
lunur. Bu çerçevede yapılan bir
ihbarla Kapalıçarşf nın Suryani
esnafından Selim ve Aziz Dere'-
nin babasının evindeki yatağın
altında üç parça daha ele geçi-
rilir.
Bu arada polisin süratli çalış-
ması sonucu Kapıkule'den kaç-
makta olan Amerikalı tarih öğ-
rencisi Boris Alexander Mussn-
lenko bazı tarihi eserle yakala-
nır. Selim ve Aziz Dere kardeş-
lerin kuryesi olduğu ortaya çı-
kar. İfadesinde arabasının Al-
manya'dan kiralandığı, Aziz ile .
oradan tanıştığı anlaşılır. Bu P r o f . İnaiTin gÖZİemİ
arada sahte pasaportla yedi kez B u
arada Prof. Jale İnan,
Turk.ye ile Yunanıstan arasın- A m e r i k a
. d a
Malibu'daki Paul
şaşınr. Kaçakçılar, lahti dilim
dilim kestikten sonra dibini ve
kapağını orada bırakmışlardır.
İrili ufakh tüm parçalar da An-
talya Müzesi'ne taşınır.
Olaydan tam bir yıl sonra îs-
tanbul Mali Şube bir başka ih-
bar alır. Daha önce Yorgo Za-
kos'un yanında mekân kurmuş
"azınlıklar" çetesinin peşine
duşer polis, Rum Stavro Klono-
pulos ve Nikolas Patrikyadis
Yunanistan'a kaçar. Polis Rum
Yuvakim Duvarcılar'ı, Süryani
Farac ve Berc Üzülmez'i, Sür-
yani Selim ve Aziz Dere kardeş-
leri gözaltına ahr. Bu arada Ak-
deniz vapurunda gorevli başko-
miser Muammer Görtaan'ın da
sebekenin kuryesi olduğu ve
Herkül lahtinin parçalannın bu
kanaldan kaçınldığı açıklamr.
Perge lahtinin çıktığı yer aras-
tırılırken, Süleyman Çoban'ın
"kazık" yemiş ağabeyi Antalya
müze yetkililerine kaçak kazı
yerini gösterdiğinde arkeologlar
Müzesi'nin fotoğraf arşi-
vinde lahtin eksik sahnelerden
biri ile birlikte bir Herkül başı
görür. Müze yetkilileri kendisi-
ne Kaliforniya'daki bir antika
tüccarı olan J.L. Malter'in adı-
m verirler. Antikacı, parçalann
kendisinde olmadığmı, önerildi-
ğini söyler, satıcının kimliğini
açıklamaz.
Bu arada Amerikan ABC te-
levizyonunun bir programına
Herkül lahti konu olur. Ayrıca
BBC lelevizyonundan bayan
yönetmen Julia Cave 1974'te
Türkiye'ye "Yağmacılar" adlı
belgeseli yapmaya geldiğinde
programına katkıda bulunmuş-
tum.
Meslektaşım, kayıp parçala-
rını elinde bulunduran ve Kali-
forniya'daki amikacıya fotoğ-
rafla Herkül lahtinin parçalan-
nın satışını öneren İran köken-
li, biri New York'ta Madison
Çaddesi'nde, ötekisi Londra'da
olmak üzere iki ayn galerisi bu-
lunan İranlı Yahudi antikacı
Mahbubyan'dan araştırmaya
başlar. lngiliz meslektaşım teh-
dit edilir ve Scotland Yard ta-
rafmdan hayatımn tehlikede ol-
duğu konusunda uyanlır.
Amerikan gümrük yetkilileri,
Aziz ve Selim Dere kardeşlerin
Mahbubyan ile gümrük bağlan-
tılannı belirler. Daha sonra
Mahbubyan bir başka olayda,
sözde Ortadoğu kökenli mil-
yonlarca dolarhk bir parti ma-
lı, Nevv York'a sevk edecektir.
New York'ta gümrük depola-
rından bu eserler çalınacaktır.
Aynı gümrük yetkilileri Mah-
bubyan'ın eski sevkıyatındaki
sigorta bedeli ile bu son partiyi
karşılaştırdığında ilginç bir du-
rum ortaya çıkacaktır. Bundan
önce (çok düşük), son partide
ise (astronomik) sigorta söz ko-
nusudur. Gümrük soruşturma-
sı derinleştirilir. Hırsızlığın
Mahbubyan'ın adamlannca ya-
pıldığı ve eserlerin sahte olduğu,
sigorta miktarının yüksek tutu-
larak aşırı kazanç sağlamak is-
tenildiği anlaşıhr. Bu olay Mah-
29yaşındaki Ozan Ceyhun, bir Alman partisinin yönetimine giren ilk Türk
Göçmen, zorluklarla karşılaşmaya alışıyor
ULYA UÇER
BONN — "ABD'de yaşayan
Sicilyalı göçmenlerden fazla bir
farkım olmadığım sanıjorum.
Onlar Italyan, bense Tiirkiim.
Ama yaşayış biçimimiz aynı.
Onlar ABD'yi yurt edinmişler
kendileriae ve İtah-an asıllı ABD
vatandaşı olarak mullu bir ya-
şam sürdürebilmekteler. Benim
için ise çokuluslu Almanya ye-
ni bir vatan. Bu ülkenin Türk
asdlı bireyi olarak >uşıyorum."
Kendisiyle ve göçmenlikle U-
gili sorularla başladığımız söy-
leşiye böyle giriyor Ozan Cey-
hun.
Ceyhun, deyiş yerindeyse bir
"aktif göcmen". Adana'da doğ-
muş. 29 yaşında. 1981'den beri
yurtdışmda. 1982'den beri de
FAlmanya'da. Anlattığına göre
1970-80 arası o çalkantıh do-
nemde, henüz 20 yaşındayken si-
yasi polisle başı derde girmiş. Te-
rör zanlısı olarak arandığını öğ-
renince, önce Avusturya'ya git-
miş, oradan da F.Almanya'ya
geçmiş. Bu yıhn haziran ayı ba-
şında Yeşiller Partisi'nin Dort-
mund'da yapılan genel kurulta-
yında partinin federal yonetim
kurulu üyeliğine seçildi. Ozan
Ceyhun bir Alman partisinin
yönetimine giren ilk Türk.
— Ne zamandır partide çalı-
şıyorsunuz. Bu göreve gelene ka-
dar hangi kademelerde calıştı-
nız?
CEYHUN — Yeşillerle ilk
ilişkim 1986 yılında oldu. Üye
oldum. 1987'de bölge yönetim
kunıluna, 1988'de Hessen eyale-
OZAN CEYHUN — Türkiye Yeşiller Partisi. henüz başlan-
gıç aşamasında.
Ceyhun, "Başka partide çalışmayı ancak
Yeşiller'in olmadığı bir koşulda ve Yeşiller'in
devamı olan bir çizgide düşünebilirim" diyor.
Ozan Ceyhun'un, 20 yaşındayken siyasi polisle
başı derde girmiş. Terör zanlısı olarak
arandığını öğrenince önce Avusturya'ya
gitmiş, oradan da F.Almanya'ya geçmiş. Bu
yıhn haziran ayı başında, Yeşiller Partisi'nin
Dortmund'da yapılan genel kurultayında,
partinin federal yönetim kurulu üyeliğine
seçildi.
ti yönetim kuruluna, 1990'da da
bildiğiniz gibi partinin federal
yönetim kuruluna seçildim.
— Yeşiller gerçi yabancılara
çok önem veriyorlar. Ama çok-
tandır ülkenin etable partileri
arasına katılan Yeşiller için da-
hi bu yönetim kurulu üyeliği ye-
terli bir vasıf değil sanırım.
CEYHUN — Elbette yaban-
cı olmak yeterli bir neden değil,
Federal Almanya'da Yeşiller Par-
tisi'nin yönetimine seçilebilmek
için. Tam tersine, bir göçmenin
sadece yabancı olarak hiçbir se-
çilme şansı olduğunu sanmıyo-
rum.
Benim seçilmemde yabancı
olmam elbeıte bir rol oynadı.
Ancak açık söylemek gerekirse
ön planda gerçekçi bir politika-
cı olduğum ve parti içinde belli
bir çizgiyi temsil ettiğim için se-
çildim. Hatta bu nedenle yaban-
•cı olmama rağmen seçilemeyebi-
lirim. Fazla oy almama ise
kongrede yaptığım konuşma ne-
den oldu. İki Almanva'nın bir-
leşmesine karşı bir pozisyonu di-
le getiren bu konuşma parti için-
deki sol kanadın desteğini de
sağladı.
— Buna rağmen yabancı ol-
duğunuz için karşılaştığınız han-
dikaplar var mı?
CEYHUN — Yeşiller bir ta-
raftan göçmenler ve sığınmacı-
larla ilgili olarak her zaman des-
tekleyici açıklamalarda bulun-
maktalar. Öte yandan bir göç-
menin parti içinde birden sivri-
livermesi, ustelik de belli bir si-
yasi çizgiyi temsilen, aynca parti
teşkilatını avucunun içi gibi ta-
nıyarak ve Hessen eyalet teşki-
latının tamamının desteğiyle yö-
netime seçilmesi elbette kimile-
rinin bu göçmeni çekememesi-
ne de yol açabilmekte. Soruyu
kısaca şöyle cevaplayabilirim:
Bir goçmen kimi Alman'dan da-
ha vasıflı da olsa yaşamının her
alanında zorluklarla karşılaşma-
ya alışıyor.
— Az önce iki Almanya'nın
birleşmesine karşı pozisyonu-
nuzdan söz ediyordunuz. Birleş-
menin Türk göçmenlere etkisi-
ni nasıl görüvorsunuz?
CEYHUN — İki Almanya'-
nın birleşmesi elbette bu
"büyük" Almanya'da yaşayacak
Türkler için de pek olumlu bir
şey değil.
— Son birkaç yıl içinde Yeşil-
ler'den epey yıldızlar kaydı. Par-
ti çalkalanıp durdu, bölünme
noktasına kadar geldi. Partinin
geleceğini siz nasıl görüyorsu-
nuz? Aralık secimlerinden ümit-
li misiniz?
CEYHUN — Yeşiller'in gele-
ceği yeni yönetimin olumlu ça-
balarıyla oldukça umit verici ha-
le geldi. Demokratik Almanya'-
daki demokratik grupleu-ı da ça-
tımız altında toplayarak katıla-
cağımız genel secimlerden kor-
kumuz kalmadı. Seçimleri başa-
rıyla arkada bıraktıktan sonra
ise sanırım benim asıl görevim
başlayacak. O da partinin resto-
re edilmesi.
— Günün birinde başka bir
Alman partisinde, örneğin ara-
nızdan bazı politikacıların yap-
tığı gibi SPD'de çalışmayı düşü-
nebilir misiniz?
CEYHUN — Hakkımızda
arada bir söyleniyor, ama ben
kendim için SPD'de çahşabile-
ceğimi söyleyemem. SPD benim
siyasi düşüncelerime ters bir sos-
yal demokrat parti. Başka bir
partide çalışmayı ancak Yeşil-
ler'in olmadığı bir koşulda ve
Yeşiller'in devamı olan bir çizgi-
de düşünebilirim.
Almanya'da aktif poliıikava
atılmayı yabancılara tavsiye eder
misiniz?
CEYHUN — Elbette. Aktif
politikayı tüm giçmenlere tavsi-
ye ederim. Eğer bu toplumda
yaşamayı surdüreceksek bu top-
lumun siyasi yaşamma da aktif
olarak katılmalıyız, katılım ise
ancak Almanlarla birlikte çalış-
makla mümkün. Doğru olanı da
bu. Ancak dikkat edilmesi gere-
ken nokta, politikayı sırf göç-
men politikası olarak kavrama-
mak. Ancak bu şekilde başanlı
olunabilir. Örneğin benim Yeşil-
ler yönetiminde birçok göre\
r
alanım var. Göçmenler, ırkçılık,
yabana düşmanlığı, Ahnanyala-
rın birleşmesi, Yeşiller ve Doğu
Almanya'daki yakın gruplar, ya-
ni yeni parti kuruluşu, gençlik
politikası, silahsızlanma ve
— Türkiye'de de Yeşiller var.
İlişkiniz var mı? İşbiıiiği ola-
naklannı nasıl görüvorsunuz?
CEYHUN — Türkiye Yeşiller
Partisi henüz başlangıç aşama-
sında. Ancak geçen aylarda çok
başanlı çalışmaları oldu. Aynı
zamanda Türkiye politikasından
sorumlu yönetim kurulu üyesi
olarak Türkiye'deki arkadaşları-
mızla önümüzdeki dönemde
birçok alanda işbirliği kuracağı-
mızı açıklayabilirim.
bubyan'ın Madison'daki galeri-
sinin sonu olur.
Buna karşıhk Aziz Dere, Ka-
nada'da mekân tutacaktır. Se-
lim Dere ise Kapahçarşı Içbe-
desten 112'deki "Jewellery
112-Antique Shop" adlı dükkâ-
nı bırakıp Madison'da kendisi
de dahil üç ortakh bir antika ga-
lerisine müdür olacaktır.
Selim'i ilk kez bu galeriye git-
tiğim gün tarudım. Galerinin zi-
yaretçi defterine adımı ve adre-
simi yazdıktan sonra benim
Türk olduğumu anlayacak ve
benimle Türkçe konuşacaktı.
Bundan sonra galerisine ceşit-
li kereler uğradım. Tatlı tath
söyleştik. Ancak vaadi olan Rus
çayını bir turlu ikram etmeye
zamanı olmadı. Galerisine mal
taşımak için sık sık Avrupa'da-
ki müzayedeler ve Ortadoğu ül-
kelerine iş gezilerine çıktı.
Elmalı Definesi olayı ile bağ-
lantılı olarak Los Angeles'taki
bir müzayedeyi izlemeye gitti-
ğimde olup bitenler konusunda
beni samimiyetle aydınlattı. Los
Angeles'taki Türk konsolosluk
yetkilileri ve avukatlan bu de-
fineden o gün para vermeksizin
ve mahkemeye gitmeksizin 300
milyon lira değerindeki 10 sik-
keyi geri almıştı. Bu rakam de-
fınenin değerinin ancak yüzde
biri anlamım taşıyordu.
Zenginlere altın
kiirdan
Bir keresinde Selim, "Biz üç
ortagız; Londra'daki Hacıbaba,
Amerikalı Marvin Kagan ve
beo" diyecek, ancak daha son-
ra galerinin kirasının artması
üzerine ve başka nedenlerle or-
takhk dağılacaktı.
Selim o günlerde üzgün görü-
nüyordu. Nereden nereye gel-
mişti? Pek çok insanın rüyası-
na bile girmesi olasüığı olmayan
Madison Çaddesi'nde önemli
bir antika ve halı galerisinin
"direktörü" idi.
Her ne olursa olsun, maddi
güçle donatılmış dev Amerikan
antikacılanna "mal sevk edece-
ğine, kendi adına bir iş kurma
cesaretini" gösteren Mardinli
bir insana arka çıkmayı çok is-
temişimdir.
Marsyas heykelini satmaya
(Arkası 19. Sayfada)
Zeus için 25
bin imza
• ANKARA (ANKA) —
Bergama Belediyesi'nce
başlatılan "Zeus Sunağı'm
geri istiyoruz" kampanyası
çerçevesinde Bergama ve
Çankaya Belediyesi'nce
Yüksel Çaddesi'nde
cumartesi gunü kurulan
imza stadında S bin imza
toplandığı bildirildi.
Yetkililer İzmir Dikili,
Bergama Kermesi ve İzmir
Fuarı'nda halen sürdürülen
kampanyada, yaklaşık 250
binin üzerinde, Ankara'da
ise cumartesi gününden bu
yana 5 bin imza
toplandığını bildirdiler.
Cezaevinde
satranç
• Haber Merkezi —
Türkiye Satranç
Federasyonu (TSF) ve
Adalet Bakanlığı arasında
vanlan anlaşma sonucu,
Türkiye'de ilk defa
cezaevlerinde satranç
dersleri verilmeye başlandı.
İlk olarak Ankara Yarıaçık
Cezaevi'nde başlatılan
uygulamada, Satranç Milli
Takımı oyuncularından Ali
İpek görev aldı. Haftada üç
kez verilen satranç dersleri
için 20 kişi başvurdu.
Uyguiama başanlı olursa
diğer cezaevlerinde de
satranç dersleri verilmeye
başlanacak.
Sapanca Gölü
için çöztim
• Haber Merkezi — Son
günlerde gözle görülür bir
şekilde kirlenen Sapanca
Gölu'nün kurtanlması için
Belediye Başkanı Nuri
Erdoğan bir çözum
önerisinde bulundu. Sapanca
Gölu'nün işlevini
"kullamlma" ve
"kirletilme" olarak ikiye
ayıran Erdoğan, gölu
kullanan ve kirleten
kuruluşlann, Kocaeh ve
Sakarya valilikleri ile
Sapanca'ya sınır olan
belediyelerden
oluşturulacak bir
konsorsiyum tarafından
aynlacak fona para
yatırabileceklerini belirtti.
"Temizledik
temiz tutunuz"
• tZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu) — Turgutreis Çevre
Koruma Gönulüleri çöp
toplama kampanyası
başlattılar. Turgutreis-
Akyarlar yolu üzerinde
pilot bölge uygulamaları
şeklinde gerçekleştirilen çöp
toplama kampanyasının iki
aşamalı olduğunu belirten
Çevre Koruma
Gönüllüleri'nden Galip
Baran, temizlenen yerîerin
daha sonra belli arahklarla
denetimlerinin de
yapıldığını açıkladı.
Turgutreis Çevre
Koruma Gönüllüleri
temizledikleri alanlara
"Temizledik, temiz
tutunuz" pankartları
asıyorlar.
Yakıf malları
• DİDİM (Cumhuriyet) —
Vakıflar Genel Müdürlüğü
Dinlenme Tesisleri'nde
\apılan seminerinin kapanış
oturumuna katılan Devlet
Bakanı Cemil Çiçek,
"Vakıflar bu memleketin
tapularıdır, akıl eserleridir,
insanlığa hizmetin nasıl
olması gerektiğini gösterir.
Bizlerin de eserlerimize
sahip çıkarak, bizden
öncekilerin bize
bıraktıklarını, bizden
sonrakilere bırakmamız
gerekir" dedi.
Belçika'da
zehirli gaz
• BRÜKSEL(AA) —
Belçika'nın Anvers kenti
yakınlannda sabaha karşı
meydana gelen tren kazası
çe\re kirliliği tehlikesini
gündeme getirdi.
Bimetileter adh kimyasal
madde yüklü trenin,
bilinmeyen bir sebepten
dolayı raydan çıkarak
devrilmesi sonucu meydana
gelen tehlike dolayısıyla
bölgede olağanüstü
tedbirler almdı.