Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/16 HABERLERİN DEVAMI
CÜNEYT ARCAYÜREK yazıyor
(Baftarafı ı. Sayfada)
güçte çıkacaktı.
sorun olma niteliğini sürdürü-
Inönu nun Ya o,
Tartışmalar
Bir yerde k u r u | t a y p^^ d e çoğu n |u ğu
rahatlatmak gi-
bi bir görev üstlenmesine karşı
çıkıyordu.
Eğitimden sanayiye, kurum-
ların demokratikleşmesine,
sosyal güvenlik konulanna ka-
lın başlıklarla değinerek "Ta-
rihi misyonunu başarıyla
gerçekleştiren" İnönü döne-
minin kapanmasını, yeni atı-
lımlar, dışa dönük çalışmalar
açısından zorunlu görüyordu.
İsmail Cem bu ana nedenle
yanındaoturuyondu. Delegete-
ri "bir program" çevresinde
toplamaya yöneliyordu.
Seçilememe riskini kabul
ediyor, "tüm sonuçları göz
önünde tutarak" karar aldığı-
nı öne sürüyordu. Oysa soru,
İnönü'nün kazanması halinde
Baykal'ın parti içi mücadeleyi
sürdürüp sürdürmeyeceği idi.
Baykal'ın adaylığı seçim he-
saplarının daha sağlıklı yapıl-
masına yaradı. SHP'deki olay,
bu noktada kanalize oldu. Fa-
kat yine de çeşitli varsayımlar
geleceğe dönük kimi kaygıla-
rı içeriyor, sonuç üzerinde ki-
mi önemli verilere bakmayı
gerektiriyor.
Kurultayda 959 oy kullanıla-
cak. 480 oy alan genel baş-
kan lığı kazanacak. Birinci tur-
da adaylardan biri yandan bir
fazla oy aiamazsa ikinciye ge-
çilecek. Aynı sonuç çıkarsa
üçüncü turda daha fazla oy
alan liderliğe gelecek.
Şimdiki hesaplar PM seçi-
minin yapılacağı ikinci günde
çatallaşıyor. Baştan beri İnö-
nü, uyumlu çalışacağı -
kısacası PM'de çoğunluğun
yanında olacağı- bir sonuç an-
yor. Baykal'ı adaylığa zorlama-
sındaki ana nedenlerden biri
bu.
Günübirlik değişen oy den-
gelerine bakılırsa PM seçimi
asıl merak uyandıran önemli
dengesi yan yarıya ortada ka-
labilir
Son iki olasılık İnönü'ye ara-
dığını bağışlamıyor. Tersine
parti içindeki çekişmelerin sü-
receğine işaret ediyor.
Kuşkusuz aynı olasılıklar
Baykal için de geçerli. Kısaca-
sı kimi varsayımların gerçek-
leşmesi durumunda parti, yi-
ne iç çalkantılara gebe bir gö-
rüntü verecek.
İnönü ile Baykal, kurultay-
dan sonra sonuç ne olursa ol-
sun böytesi bir görüntünün as-
la gerçekleşmeyeçeğini söytü-
yorlar. Acaba? Ne İnönü ne de
Baykal, seçimi yitirirlerse "bir
kenara çekilmeyi" düşünmü-
yor. Öyleyse?
Bütün bunlar lider seçimi
kadar, hatta bundan da öteye
PM seçimine büyük önem ka-
zandırıyor. Delegelerin PM'de
rahat çalışabilmesi için lider-
liğe yeniden gelen İnönü'nün
listesine ağıriık vermeleri do-
ğal bir olasılık. Bir başka yar-
sayım daha söylenebilir İnö-
nü, çok açık farkla liderliği ka-
zanırsa, PM listesi rahatlıkla
kurultaydan geçebilir. Ne ça-
re günübirlik değişen oy den-
gelerine bakarak liderliği yiti-
ren Baykal lehine PM seçimi-
nin sonuçlaıtması da olağan.
Parti kulisinin şu anda oy den-
gesini "başa baş" gördükleri-
ni de unutmamak gerekiyor.
Üstelik PM'ye girecek isim-
lerin çoğu iki ayrı listede yer
alabilir. Belirli isimlerden son-
raki oylar aşağıya doğru iner-
ken iki listeden kimlerin PM'ye
gireceği bir başka önemsene-
cek olay.
Sonuçta başladığımız nok-
taya geliniyor. Olağanüstü ku-
rultay ya İnönü'ye ya da Bay-
kal'a baştan sona ağıriık ver-
mek zorunda.
İkisinin ortası yok!
Baykal-Cem ittifakı
Baykal'ınprogramı
ANKARA (Cumaurtyet
Barosu) — SHP genel başkan-
bğına aday olacağını bildiren
Deniz Baykal, "Sosyal de-
mokrat anlayışın iktidar
hedefl" için bir dizi ilke açık-
ladı. Baykal'ın "sosyal de-
mokrat mücadelenin somırt
hedefleri" oiarak nitelediği il-
keler şöyle:
• Sosyal demokrat hareket
kavga ve çatışma değii. banş
ve uzlaşma arayışmdadır. Ba-
nş ve uzlaşma, tam demokra-
si ile şeffaf bir anlayışla dog-
malan, tabulan sorgulayan bir
yakJaşımla gerçekleşir.
• Bugüne kadar yeterinee
ImHantlmamtş en büyük po-
tansiyei eğitim alaıunda yatı-
yor. Türkiye eğitimde çok id-
dialı bir gçramayı gerçekkştir-
mek zonındadır.
• Teknolojik devrimi yaşa-
mak zorundadır. îlim, kültür
ye sanata toplumda hak ettiği
yeri yeniden kazandırmak zo-
rundadır. .
• Sosyal demokrat anlayış
yabnnu engdlemeyea, üretimi
ve yatınmı destekleyen, teşvik
eden, tüketimden korkmayan
evrensel refth standartlannı
amaçlayau bir harekettir. Ül-
kemizin, yatınmı ve üretimi
eageüemeyen, ama tüm kacış
yoiiannı kapatnuş adatetli bir
vergi reformuıa şiddetle ihti-
yacı vardır.
• Türkiye, mülkiyeti yay-
gmlaşurroalı, çağdaşlaştınnalı
ve kurumlaştırtnaüdır.
• Türkiye, tam demokratik-
leşme, ülkenin bütün köşeleri-
ne bütün iasaolara aynı anJa-
yışia demokrasiyi yaşatraa ka-
rairldıfmı mutiaka gerçekleş-
tirmeUdir.
• Sanayileşme, Türkiye*nin
temel hedefı olmaya devam
ediyor. Fırsatçılığa değii, fır-
sat eşitliğine dayanan bir eko-
nomiyi, bir sosyal dttzeni
Törkiye ancak sosyal demok-
rat bir iktidaria gerçekleştire-
bilecektir.
• Keyfi-kişisel degfl, kurum-
sal bir iktidar uygulamasııu
Türkiye öriemektedir.
• Toplunıun tüm kesimleri-
ne, çabsan çalışmayan, tanm-
da, hiımet sektöründe toplu-
mun tüm tnarjioal kesimlerin-
de yaşayan insanlann hepsine
sosyal güvenlik mutiaka ger-
çekleştirilmelidir.
• Türkiye'de balkıa biirok-
n&â, tophunon devleti bedef-
leri ber zaman oJduğundan da-
ha büyuk bir değer taşıyor.
Bürokrasiye yönelik bir süre
önce acılnuş olan savaş tam
bir başansıztık ile bitıniştir.
Öyle aaiaşılıyor ki, bedef bü-
rokrasiyi ortadan kaldırmak
degU, bürokraâyi halkın bü-
rokrasisi yapmak, devleti dc
toplaınan devleti yapmakür.
Devtet \e toplunı yabancılaş-
raasma son verihnesi bir temel
ibtiyaf oiarak ortada dunıyor.
• Dinin siyasallaşması üze-
rinde önemle durulması gere-
kiyor. Yasadığunız sorunlann,
sıkıntıların bir ölçüde kayna-
ğında ve seleoeğe dönük olum-
suz gelişmelerin altında dinin
siyasallaşması olayı yatmakta-
dır. Dinin siyasallaşrnası; dine
saygı, devlete saygı anlayışla-
n arasında gözetilmesi gereken
ayrıroı ortadan kaldıran, kal-
dîrma eğilımi ortaya koyan sa-
kıccaJı bir gelisme oiarak or-
tada duruyor.
• Türkiye'nin AT'ye yöneJ-
mesî temel bedef olmaya de-
vam ediyor. AT sadece bir
ekooomik butünkşme hareke-
tigibi görülmemeli, «lgdan-
m'amalı: aynı zamanda Türk-
iye'nin kurucusu olduğu Av-
rupa Konseyi tte birlikte bir
yeni dnnyaaıo, çağdaş yaşa-
nun parçası oiarak görülmeli,
Türkiye'nin çagda^aşma raa-
cadeleanin bir aşama&ı oiarak
de^eriendirilmeHdir.
(Baftarafı 1. Sayfada)
çalkantılardan, çekişmelerden
hızla çıkarak geleceğe dönük bir
atılım yapma şansını elde
edeceğini" belirtti.
Sosyal demokrat seçeneğin
toplumda özlenen etkinliğini yi-
tirmiş olmasının sadece bir parti
sorunu değii, bir ulusal sorun
olduğunu da kaydeden Baykal,
"Tamamlanmış işlevlerin bir
noktadan sonra yeni işlevlere yol
vennek durumunda kalacaklan-
nı" söyledi. Köklü ve güçlü ku-
ruluşların bu tür dönemleri ba-
şan ile atlattıklanna da dikkat
çeken Baykal sözlerini şöyle sür-
dürdü:
"SHP gelişmek için değişmeli
ve değişime tepeden başlamalı-
dır. SHP kendisini iç çatişmalar-
da değii, dışa dönük atılımlarla
kanıtlamalıdır. Bu anlayış için-
de, bu amaçla tüm sosyal de-
mokrat kadrolan yeni bir anla-
yışla yeni bir arayışa dönük oia-
rak bir araya gelmeye çagırıyo-
rum. Bu hareketin içinde geçmi-
şe dönük bir çizgi çekme anla-
yışı vardır. Partimiz ve Türkiye
etkin bir sosyal demokrat hare-
ket bekliyor. İç çatışmalardan
çıkmış, iç kavgalardan kendisi-
ni kurtarmış bir partide böyle
bir hareket gercekleşebilir. Böyle
bir anlayışı yaşama geçirmenin
temel noktası da geçmişe dönük
hesaplaşmalardan, arayışlardan,
geçmiş kavgalann. tartışmalann
birbirinden insanlan ayıran et-
kisinden kendimizi kurtarmak
gibi bir temel görevle ilgisini de
vurgulamak istiyonım."
Adayım
Baykal 29 eylül olağanüstü
kurultayında SHP'yi "içe dönük
çekişme ve tartışma ortamından
çıkarmayı" amaçladıklannı da
kaydederken tartışmalann
"önemli ve agırlıklı" olmad\ğı-
m söyledi. Baykal, bir partinin
kendisini iç tartışmalara göre şe-
killendirmesinin kabul edileme-
yeceğini, bunun için bir arayışa
gittiklerini de belirterek "Bu
amaçla sosyal demokrat doğrul-
tuda yer alan tüm insanlan geç-
mişe dönük hesaplaşmalan bir
kenara bırakarak elele vermeye
çağınyorum. 29 eylülde gerçek-
leşecek olan kurultayda bu dü-
şünceleri, bu anlayışı parti yö-
netimine aktarabilmek. taşıya-
bilmek üzerc genel başkanlığa
adaylığımı koyuyorum" diye ko-
nuştu. Baykal'ın adaylığım açık-
laması üzerine salonda bulunan
milletvekilleri ve PM üyeleri al-
kışladılar.
29 eylül olağanüstü kurulta-
yını bir "kader kurultayı" oia-
rak niteleyen Baykal, SHP genel
merkezine ve basın toplantısı sa-
lonuna birlikte geldiği İstanbul
Milletvekili İsmail Cem ile bir-
likteliklerini ise şöyle anlattı:
"İsmail Cem'i tanıyorsunuz.
SHP üyesi olmadan sosyal de-
mokrat düşünceleri, fikirleri ile
değerli katkılar yapmış bir de-
ğerli siyaset ve düşünce adamı-
dır. Bir süreden beri SHP için-
de Türkiye'yi değiştirme müca-
delesine etkinlikle katılmış du-
rumdadır. Şimdi böyle bir nok-
tada, demin ifade etmeye calış-
tığım anlayışın ifadesi olarak,
geçmişe çizilen çizginin ötesin-
de sosyal demokrat geleceği bir-
likte üretmek, birlikte araştır-
mak, gerçekkştirmek üzere, tüm
sosyal demokratlara yaptığım
çağn çerçevesinde Sayın Cem ile
birlikte yola çıkmak şansını el-
de ettiğim için çok mutluyum ve
kendisine teşekkur ediyonım."
lstifasından sonra İnönü ta-
rafından göreve çağırılacağını
tahmin etmediğini ancak geçilen
süreçte bu karan almak duru-
munda kaldığım vurgulayan
Baykal, "Şu karann tüm sonuç-
lannı göz önünde bulundura-
rak, içime sindirerek, öngörerek
alıyorum" dedi. Baykal, "Kay-
bederseniz mücadeleye devam
edecek misiniz" şeklindeki bir
soruya, "Ben bir kavga içinde
değilim. Partinin böyle bir ka-
rara ihtiyaç duyduguna inandım
ve onun gereğini yapıyorum" ya-
nıtını verdi. Baykal SHP'ye sa-
hip çıkma hareketine parti için-
BAYKAL'DAN PARTİIİLERE:
'Başbakankğa
giden yoldayım'
ÜMİT ASLANBAY
DİYARBAKIR — SHP Genel
Sekreteri Deniz Baykal, Diyar-
bakır'da yapılan basına kapalı
salon toplantısında kendisinin
genel başkanlıktan öte "başba-
kanlığa giden yolda olduğunu"
söyledi. Baykal, İnönü'nün "ge-
nel sekreterin takunı" değerlen-
dirmesi için de "Genel sekrete-
rin takımı olur, ama genel baş-
kanın olmaz. Genel başkanın ta-
kımı tüm üyeterdir'" dedi. İsmail
Cem de Baykal'dan kendisine
davet geldiğini belirterek "An-
cak bana bir şey vaat etmedi"
diye konuştu.
Baykal, konuşmasında, ken-
disinin genel başkanlıktan öte
"başbakanlıga giden yolda
olduğunu" söyledi.
"Baykakılık" iddialarıru eleşti-
ren Deniz Baykal, PM'ye İnö-
nü'nün listesinden giren İstemi-
han Talay'ı göstererek "Genel
Başkanı en çok anlayan ve tas-
vip eden insanlardan birisi. ama
geleceği görüyor ve doğru bir
karar alıyor. Şimdi Baykalcı mı
oldu? Biz bir talan paylaşan çe-
te değiliz" dedi. CHP'de Ecevit
ile birlikte çalıştığı dönemi de
anımsatan Baykal şöyle devam
etti:
"Ecevifin anlayışında daya-
nışma, dostluk yoktur. Bir süre
çalışırsın, sonra limon gibi sıkı-
lıp atılırsın. Bu sürede 20 sekre-
ter değiştirmiştir. Etrafında, da-
yanan insan kalmamıştır. Bir tek
eşi ile kendisi kalnuştır. Ben ko-
lektif dayanışma önceliğine ina-
nıyorum."
Genel Başkan İnönü'nün ken-
disini ve kendisine yakın MYK
üyelerini "takım" olarak nitelen-
dirmesine de değinen Baykal,
"Herkesin bir takımı olur. Ge-
nel sekreterin takımı olur. Ama
genel başkanın olmaz. Genel
başkanın takımı bütün üyeler-
dir" diye konuştu.
Baykal'dan sonra söz alan İs-
mail Cem, partiye daha önce
soldan bakan insanlar arasında
yer aldığını ve hâlâ da aynı dü-
şüncede olduğunu ifade etti.
Partideki hatalardan dolayı
sadece genel sekreterin eleştiril-
diğini belirten Cem şöyle devam
etti:
"O partinin genel başkanı yok
mu? Bir defa mert olalım. Eieş-
lirince genel başkanı, genel sek-
reteri, yürütme kurulunu eleştir-
mek gerekir. Çünkü hepimiz so-
rumluyuz. Genel başkan sonım-
suz, genel sekreter sorumlu di-
ye bir şey olmaz."
Cem, "Vaat almadım"
Cem, Baykal'ın partiye yeni
bir anlayış getirmek istediğini,
kendisine "Sen de gel, bu olaya
katkını getir" önerisi dışında,
bir şe> "vaat etmediğini" belirt-
ti. Cem, özetle şöyle konuştu:
"Ben bu teklifi şunun için ka-
bul ettim. Birincisi, parti içinde
umutlu bir fotoğraf ortaya çık-
tı. Kavga ediyor denilen insan-
lar, bir araya gelip partiye bep
birlikte sahip çıkılabildiğini gös-
terdiler. tkincisi, ben partinin
büyümesinin ve yenilenmesinin
lehindeyim ve insanlara şans,
fırsat verilmesindfn yanayım.
Sayın Baykal'ın adaylığı bana
böyle bir denemeyi yapma şan-
sı verdi. Saym Baykal'ın genel
başkan olarak partiye hizmet
edeceğine inanıyonım
inönü: Seçileceğhne înanıyorum
(Baftarafı 1. Sayfada)
ğal nezaket, genel başkana tak-
vimi damşmayı gerektirir, bunu
yapmadılar. PM toplansın" di-
ye konuştu.
İnönü, kurultay öncesi sohbet
toplantılannın dördüncüsünü
gerçekleştirmek üzere önceki
gün geldiği Gaziantep'te büyük
ilgi gördü. Parti il binasına kal-
dıgı otelden kalabahk bir halk
topluluğuyla yürüyerek gelen
İnönü, burada düzenlediği ba-
sın toplantısında gazetecilerin
sorularını yanıtlarken şunları
söyledi:
"Parti meclisi, Uyelerin nçte
bir imzasjyla toplanabilir. Genel
sekreter, bana bir yazıyta bunu
duyurdu. Benim İstanbul'da
önemH bir görevim var. Bana so-
rulsaydı, 'başka gün yapalım'
derdim. En doğal nezaket, tak-
vimin genel başkana danışılma-
sını gerektirir. Bana sormadılar.
İstanbul'da olmam gerekiyor,
bunun için katılmayacagım. PM
toplansın. Hiçbir şey abartılma-
malı. Bu görüntü geçicidir ve
kurultay buna son verecektir."
İnönü, DSP ile birleşme ko-
nusundaki bir soru üzerine şun-
ları söyledi:
"DSP ile birleşme tek başına
benim istememle olmaz. Biz bu-
nu istiyoruz. Ama DSP liderle-
ri biz ayrı partiyiz diyorlar. Do-
layısıyla birleşme DSP liderleri-
nin tavırlanna bağlıdır. Kurul-
taydan sonra yeni bir gelişme
doğarsa elbet buna 'evet' derim,
ama bu benim isteğimle olacak
şey değii, iki taraf isterse birleş-
me olur. Henüz bu doğrultuda
berhangi bir gelişme yoktur. Bu-
nu da herkes bilsin."
Toplantıya İnönü birlik-
te gelen 20 milletvekilinin yanı
sıra çağnlı bulunan 10 il başka-
rundan Gazianlep, Mersin, Ada-
na, Kahramanmaraş, Hatay,
Adıyaman il başkanları katıldı.
Toplantıya Baykal'ın Diyar-
bakır'daki toplantısını tercih
eden Şanlıurfa, Diyarbakır, Ma-
latya ye Mardin il başkaları ka-
tılmadılar. İnönü, olağanüstü
kurultaya gitme karannın ne-
denlerini açıklarken "Ben, par-
ti istediği için genel başkanım;
o arkadaş grubu, öne hep Sayın
Baykal'ı çıkardı. Parti isterse be-
ni değiştirir" diye konuşunca
bazı delegeler, "SHP sensiz
olamaz" diye bağırdılar.
İnönü, konuşmasında, Bay-
kal'ın kendisini eleştirmek için
kullandığı Güneydoğu sorunu
ve Çankaya zirveleri konulanna
değindi. SHP lideri, "Benttçyıl
önce Mecliste konuşurken ana-
dilin yasaklanamayacagını,
Türkçenin resmi dil olduğunu,
herkesin istediği dili konuşabi-
leceğini söyledim. Bu görüşüm
hiç değişmedi. Bunları söyle-
memden de kimse rahatsız ol-
madı. Çankaya'daki zirve top-
lantılarına Guneydoğu'da yaşa-
yanlann güvenliği benim için
önemli olduğundan, Özal'ın bi-
ze ne söyleyeceğini bilmek iste-
diğimden dolayı gittim. Basına
sansür gibi sözlerine karşı çık-
tım. Basında benim Özal'ı des-
teklediğim yorumları yer aldı.
Bunlar kesin olarak yalandır' di-
ye konuştu.
Toplantının sonunda delege-
lerce ayakta alkışlanan İnönü,
gazetecilerin "Sayın Baykal
adaylığım açıkladı ne düşünü-
yorsunuz" sorusuna, "Çok iyi,
çok memnun oldum. Kurultayın
vereceği karara saygılıyım. Beni
seçeceklerine inanıyonım. Neşe
içinde kurultaya gidiyonım" ya-
nıtını verdi. Bir gazetecinin,
"Baykal sizin için tarihi misyo-
nunu gerçekleştirmiştir' yoru-
munda bulundu" demesi üzeri-
ne İnönü, "Benim görevim de-
vam ediyor. Görevimin ne kadar
önemli olduğu ortaya çıktı. Ben
böyle yapmasam Sayın Baykal
ortaya çıkar mıydı" dedi.
İnönü, daha sonra uçakla
Ankara'ya döndü.
İnönü, Esenboğa
Havaalam'nda, aralannda Onur
Kumbaracıbaşı, Hikmet Çetin
ve Ertuğrul Günay'ın da bulun-
duğu bir grup milletvekili ile
Ankara İl Başkanı Vecihi Mut-
lu ve İstanbul İl Başkanı Ercan
Karakaş tarafından karşılandı.
İnönü, burada partililerle konu-
şurken, İsmail Cem'in, Baykal'-
ın listesinden genel sekreter ada-
yı gösterilmesi olasılığına da de-
ğinerek "Biz iki başlüıktan kur-
tulmak istiyoruz, demek onlar
kendi içlerinde iki başlılık
yaratıyorlar" değerlendirmesini
yaptı.
SHP Genel Başkanı Erdal
İnönü dün akşam "Sosyal
Demokrat" dergisinin Ankara'-
da düzenlediği dayanışma yeme-
ğine katıldı.
Daha sonra Ankara'ya dönen
İnönü, bugün özel uçakla önce
Trabzon'a, sonra da Erzincan'a
geçerek bölge toplantılarında
konuşacak. Geceyi Van'da geçi-
recek olan İnönü, yann Bitlis ve
muhtemelen Kayseri'de konuş-
tuktan sonra Istanbul'a geçecek.
deki başka arkadaşların da ka-
tılması gerektiğini vurgulayarak
diğer sorulan şöyle yanıtladı:
—Eğer kazanırsanız, Baykal
genel başkan, Sayın Cem genel
sekreter diye yonımlayabilir mi-
yiz?
BAYKAL — Sizin tabii ilgi-
nizi anlıyorum. Ne Sayın Cem
ile aramızda böyle bir görüşme
olmuştur ve'ne benim de Sayın
Cem'in siyasete bakış açısı bu
çerçeveye indirgejıebilir. Görevi-
mizin öneminin farkındayız. O
görevin bize yüklediği sorumlu-
luğu yerine getirmeye çahşıyo-
ruz. Bu aşamada hepimiz
SHP'ye sahip çıkma, ona yeni
bir gelecek hazırlama konusun-
da üzerimize düşen görevi yeri-
ne getirmeye çalışıyoruz. Bu aşa-
mada bunun ötesinde herhangi
bir düşünce, ifade ettiğiniz gibi
bir paylaşım söz konusu değil-
dir.
—Eger kazanırsanız Erdal
tnönü'ye berhangi bir görev ver-
meyi düşünüyor musunuz? (Gü-
lüşmeler)
BAYKAL — Sayın İnönü'-
nün bu partide geleceğin genel
başkanlannın vermesi gerekecek
ya da alabileceği bir statüsü yok-
tur. Sayın İnönü'nün bu parti-
de kimsenin elinden alamayaca-
ğı ve kimsenin daha yükseğini
verme imkânına sahip olamadı-
ğı çok onurlu, çok değerli bir
konumu vardır. Sayın İnönü bu
partinin en güç dönemlerinde
tarihi bir misyonu başarı ile ve
onurla gerçekleştirmiştir. Böyle
bir hizmeti vermiş olan bir ge-
nel başkana geleceğin yönetici-
lerinin hiçbirisinin verebileceği
hiçbir şey olamaz. Sayın İnönü
partinin en saygın üyesi, mensu-
bu olmaya ve o niteliği ile genel
başkan başta olmak üzere ha-
kettiği saygıyı görmeye, hak et-
tiği değeri bulmaya devam ede-
cektir.
—Bu sözlerinizle Sayın tnö-
nü'nün misyonunun bittiğini
ifade etmek mi istiyorsunuz?
BAYKAL — Bu partinin ka-
rarlaştıracağı bir konudur, ama
kurumlar sosyal yaşamda belli
değişmeleri yaşamak zorunda
kalırlar. Şu anda partimizde bir
sıkıntı var. Partimiz hepimizin
özlediği etkinliği gösteremiyor.
Bunu sağlamaya çalışıyoruz. Bu
aşamada hiç kuşkusuz pek çok
insan böyle bir değerlendirme-
yi yapabilir. Ben de o değerlen-
dirmeyi yapıyorum. Ben de par-
tinin yeni bir anlayışla, yeni bir
liderlik ile yönetilmesi gerektiği-
ne inanıyorum. Bu inancımın
gereği olarak bu girişimi gerçek-
leştiriyorum, ama bu konuda
hiç kuşkusuz kesin karan alacak
olan partimizdir, delegelerimiz-
dir -
Baykal Diyarbakır'da
Saat 15.00 sulannda özel
uçakla Diyarbakır'a beraberin-
de İsmail Cem de olduğu halde
gelen Deniz Baykal'ı havaala-
nında folklor ekibi eşliğinde bir
kalabahk karşıladı. Baykal'a
Diyarbakır gezisine milletvekil-
leri Fnat Atalay, Mustafa San-
gül, tstemihan Talay, Adnan
Keskin, Cumhur Keskin dışında
Ali Haydar Erdoğan'ın da bu-
lunması "Baykal cephesinde ye-
ni bir kazanç" diye değerlendi-
rildi. Baykal'uı gezisinde MYK
üyesi Nail Gürman da eşlik et-
ti.
Kalabahk konvoy ve korna
sesleri ile şehir turu attıktan son-
ra il binasına gelen Baykal, bu-
rada İsmail Cem ile birlikte bal-
kondan, sokakta biriken parti-
lileri selamladı. Cem'in kolun-
dan tutarak kaldnan Baykal için
PM üyesi Halil Akyüz'ün, 'inö-
nü bir kez bile genel sekreteri-
nin kolunu böyle kaldırmadı"
sczleri de dikkat çekti. Daha
sonra Cem ile birlikte kısa bir
basın toplantısı yapan Baykal,
Diyarbakır'da "örgütün dimdik
ayakta olduğunu" gördüğünü,
SHP'yi iktidara taşıyacak gücün
burada bulunduğunu vıırguladı.
Baykal, "Ben genel başkan
adaylığımı resmen ilan ettikten
sonra ilk gezimi Güneydoğu'ya
yapmaktan büyük mutluluk
duydum. Lmarım SHP genel
başkanı olarak da geleceğim"
dedi.
Cem'in sözleri
Cem ise gazetecilerin sorula-
rını yanıtlarken "Partinin geldi-
ği noktanın patlamaya hazır bir
kavga ortamı olduğunu" vurgu-
layarak özetle şöyle konuştu:
"Böyle bir ortamda partilile-
rin bir arada kalabileceklerini,
birbirkrinden farklı insanlar,
birbirierine düşman insanlar ol-
madıklarını, aynı çerçeve içinde
bulunduklarını düşünüyonım.
Bunu daha önce de ifade etmiş-
tim. Bir de partide, aslında
Türkiye'nin de ihtiyacı olan ye-
nileşmeyi daha ciddi bir biçim-
de devam etmek, bunu bir sos-
yal demokrat ideolojiye dönüş-
türmek. parti bütünlüğünü sağ-
lamak amacudayız. Parti bü-
tünlüğünü ve bizde gördüğüm
sevgi eksikliğinin giderilmesine
kendi adıma bir katkı getirme
çabasındayım. Partimizde eksik
olan sevgidir."
Bir başka soru üzerine
ise "İnönü benimle hiç görüş-
medi" diye konuştu. Cem, İs-
tanbul İl Başkanı Ercan Kâra-
kaş'ın "şaşırdık" biçimindeki
ifadesine karşılık olarak ise "Şa-
ştrmaması lazım* biliyordu, dün
(önceki gün) kendisi ile konuş-
tum. Ertuğrul Günay ile de ko-
nuştum" diye karşılık verdi.
22 EYLÜL 1990
VEASİLNADİR
Polly Peck olayı büyüyor
(Baftarafı 1. Sayfada)
tim kurulu başkanına yönelik
son saldınlan" kınadığını bil-
direrek hafta başında geniş
açıklama yapılacağmı duyur-
du.
öte yandan Polly Peck ve
Asil Nadır'le ilgili gelişmeler
dün İngiliz basım ve BBC'de
ilk sıralardaki haberler arasın-
da yer aldı.
Bu durum, dün İstanbul
Borsası'nda işlem gören, Polly
Peck bünyesindeki Vestel'in
hisselerini de etkiledi. Hisseler
önceki güne göre 500 lira değer
yitirerek 12750 liraya duştü.
İngiliz basınında dün birin-
ci sayfadan verilen haberleri, iç
sayfalarda yorumlar izledi. Fi-
nancial Times gazetesi, "Tür-
kiye, Asil Nadir'e yönelik kam-
panya hakkında Başbakanlık-
la temasa geçti" biçiminde bir
başlıkla verdiği haberde, Türk
Dışişleri Bakanlığı'mn Kıbrıs
Rum kesiminin Asil Nadir'e
karşı yürüttüğü kampanya ko-
nusunda İngiltere hükümetini
uyardığım hatırlattı. Gazetenin
eski Türkiye muhabiri David
Barchard'ın imzasıyla yayımla-
nan haberde, bundan üç hafta
önce Türkiye Dışişleri Bakan-
lığı Sözcüsü Murat Sungar'ın
Asil Nadir'i Kıbrıs Rum kesi-
mine karşı destekledikleri yo-
lundaki açıklaması yer alıyor.
Haberde aynca, bir Türk Dışiş-
leri Bakanhğı yetkilisinin "Biz
Asil Nadir'le ilgili olarak tngi-
liz hükümetiyle yalnızca Kıbns
Rumlannın kampanyası dola-
yısıyla temas kurduk. fngiliz
yetkililerinin Asil Nadir hak-
kındaki sorusturması konusun-
da hiçbir girişimde
bulunmadık" dediği de belirti-
liyor.
Financial Times gazetesi,
Polly Peck olayıyla ilgili yoru-
munda "Piyasanın artık Polly
Peck'e tahammülü kalmadı"
ifadesini kullandı. Gazete yo-
rumunda, borsada yaşanan dü-
şüşün kaynağının şirketin ger-
çek durumu olmadığuu belirt-
ti. Polly Peck'in iflasın eşiğin-
de olmadığım, 864 milyon ster-
linlik borcunun "idare
edilebileceğini" belirtti. Yo-
rumda, "piyasanın asıl canını
sıkanın Polly Peck'in ticari du-
rumu değii, Asil Nadir'in yö-
netim biçimi" olduğu öne sü-
rüldü.
The Independent gazetesi ise
Ağır Dolandırıcılık Bürosu'-
nun yaptığı soruşturma üzerin-
de durarak, bunun borsayı yıl-
dırım gibi çarptığmı belirtti.
Yorumda, Ağır Soruşturma
Bürosu'nun çok önemli bulgu-
lara ulaşmış olabileceği, bunun
da borsaya sızmış olabileceği
ileri sUrüldü. Daily Telegraph
gazetesi Asil Nadir ve Polly
Peck'in yıllarca City'den dış-
landığına dikkat çeİcerek Na-
dir'e karşı.güvensizliğin eskile-
re dayandığını bildirdi. Yorum-
da şöyle denildi: "Kuşkulanan
City, Polly Peck'in nasıl çalış-
tığını anlayamayınca Asil Na-
dir de sırnnı onlara açmamayı
tercih etti. Asil Nadir ve ailesi-
nin Polly Peck dışında çeşitli iş-
leri ve vakıflan var. Yıllarca
bunları araştırmaya çalışanla-
rın fazla yol kat ettikleri söy-
lenemez. Polly Peck tek bir
adamın komutasındadır ve ka-
deri yönetim kurulu başkanmın
kaderine bağlıdır."
Amerika'nın etkin gazetele-
rinden The VValI Street Journal
gazetesinde, Polly Peck'teki
son gelişmeler ile ilgili yeralan
haberde de tngiliz polisinin,
Nadir'in yatırımlan ve mülki-
yetini araştırdığı kaydedildi.
Haberde, Londra Yolsuzluk
Ofisi'nin, polisi çarşamba gü-
nü Asil Nadir'in yatınmlan ve
mülkiyetlerini Nadir ailesi adı-
na yürüttüğü ileri siiriilen So-
uth Audley Management şirke-
tini aradığını doğnıladığı da
belirtildi. Aynı haberde Lond-
ra borsasının ağustos ayındaki
gelişmeler üzerine bir rapor ha-
arladığım ve raporun Asil Na-
dir'i "rekabet planlannı uy-
gunsuzca hazniamakla" suçla-
dığı bildirildi.
Polly Peck'in şu anda Lond-
ra Borsası'ndaki değeri, 1 mil-
yar sterlinden 468 milyon ster-
line düşmüş durumda. Asil Na-
dir'in kişisel kaybımn ise 165
milyon sterlin (853 milyar lira)
olduğu hesaplanıyor. Şirket
hakkındaki soruşturmalar ise
sürüyor.
Bu arada İstanbul Borsası'-
nın dünkü seansında, Vestel'-
in fiyatı 12750 liradan işlem
gördü. 13250 liradan halka açı-
lan Vestel hisseleri, her halka
açılan şirkette olduğu gibi üç ay
süreyle aracı üyeler tarafından
korunmuştu. Dünkü işlemler-
de ise iki tahta dolusu satış em-
ri verilmesine karşılık, sadece
bir alış emrinin gerçekleştiği,
bunun da fiyatı tescil için ya-
pıldığı görüldü. Böylece Vestel
hisseleri 12750 liradan kapan-
dı.
Öte yandan Cumhuriyet mu-
habirinin Vestel yöneticileriyle
görüşme talebi Genel Müdur
Tahsin Karan'ın halya'da ol-
duğu belirtildiğinden, gerçek-
leşmedi.
Polly Peck'te tophafc
Şirket ile ilgili olarak tam
günlerde yaşanan hızlı gelişme-
ler üzerine Polly Peck şirketi
yönetim kurulu dün gece
Londra'da uzun süren bir top-
lantı yaptı. Toplantı sonunda
yapılan kısa açıklamada, "ge-
lişmelere ilişkin aynnülı açık-
lamanın hafta başında yapıla-
cağı" belirtihrken, "yönetim
kurulu başkanına yönelik son
saldınlann kınandığı" ifade
edildi.
POLLY PECK INTERNATIONAL PLC
7 yılda 14 misli büyüdü
THE INDEPENDENT
suspentkd afler morc- than £50öm «iped o^
' üi ü
JİINANCIALTIMB
, PoUy Peck chie
seen by fraud office
as shares suspended
market vai:ıe of Asiî Nadtr's traüing empü-e
aud detectives
id Polly Peck
's company
Kriz noktasına
nasıl gelindi?LONDRA (Cumhuriyet) —
Polly Peck'in Londra Borsasf-
nda yaşadığı son kriz, şiıketin
yönetimi ve Asil Nadir hakkın-
daki iddialann resmi makamlar-
ca soruşturulmasıyla başladı. 2
ağustosta başlayan Körfez kri-
zi ise, Polly Peck'in borsadaki
durumunu daha da zorlaştıra-
rak hisse senetlerindeki düşüşü
hızlandırdı.
Polly Peck hakkındaki ilk so-
ruşturma, Gümrük ve Vergi
İdareleri'nce başlatıldı. Daha
sonra ciddi basının, israrla üze-
rine gittiği çeşitli somut iddialar
ortaya atıldı. Polly Peck hisse-
lerinin, İsviçre'de paravan şir-
ketler tarafından ve Polly
Peck'le "yakm işbirliği içinde"
bulunduğu iddia edilen "South
Audley Management" firması
araalığı ile alınıp satıldığı, ya-
pay bir piyasa yaratılarak, Polly
Peck hisse fiyatımn yapay bi-
çimde şişirildiği öne sürüldü.
Ciddi İngiliz gazeteleri yer, za-
man, miktar, isim belirtilerek
Polly Peck ve Asil Nadir'e iliş-
kin çeşitli suçlamalar yöneltti-
ler.
Polly Peck hakkındaki olum-
suz yayınlar sürerken, Asil Na-
dir'in, Polly Peck'in tüm hisse-
lerine talip olup, 5 gün sonra
vazgeçmesi ise olaya başka bir
boyut kazandırdı. "City"nin
Asil Nadir'i benimsemediği, sü-
rekli kuşku ile baktığı, öte yan-
dan Asil Nadir'in de 10 yıl için-
de sıfırdan başlayarak uluslara-
rası bir holding haline getirdiği
Polly Peck'e "City"nin gereken
değeri vermediğini düşündüğü,
"City"den hoşlanmadığı, çeşitli
vesilelerle ifade edilmişti. Asil
Nadir'in, kendi başlattığı ve bü-
yüttüğü Polly Peck'e tekrar
kendi başına sahip olma isteği
de yeni bir gelişme değildi. Asil
Nadir, şirketteki payım, hisse
senedi alarak surekli arttırmış,
son olarak yapıyı yüzde 28.24'e
kadar yükseltmişti.
Asil Nadir'in Polly Peck'i al-
maktan vazgeçmesi üzerine bu
kez borsa kendi soruşturmasını
başlattı. Yayımlanan raporda,
Asil Nadir, borsa kuralları ve
geleneklerine uygun olmayan
davranışlarla suçlanarak ağır bir
dille kınandı. Bütün bu gelişme-
ler nedeniyle Polly Peck hisse-
leri, olumlu veriler içeren bir ara
bilanço raporuna rağmen sürek-
li düştü.
Bu aşamada PoUy Peck hak-
kında yürütülen soruşturmalar
şöyle:
1- İsviçre'deki paravan firma-
.lar ile South Audley Manage-
ment ve Polly Peck arasındaki
ilişkileri İngiliz Vergi İdaresi
araştırıyor. Amaç, alım-
satımlar sonucu İngiltere'de
yerleşik kişilerin kazanç sağla-
yıp sağlamadıklannı anlamak.
Vergi idaresi, bu işlemler sonu-
cu sermaye kazanç vergisi öde-
nip ödenmediğini soruşturuyor.
Bu soruşturmaya Gümrük Ida-
resi'nin de katıldığı bir aşama-
da açıklandıysa da işlemler bü-
yük bir gizlilik içinde yürütülü-
yor.
2- Aym konu ile Londra Bor-
sası "Ağır Dolandırıcılık
Bürosu" ile "Insider Dealing
Grubu" da ilgili, "Insider De-
aling Grubu", PoUy Peck his-
sderine ait özel bilginin sızdın-
larak piyasada spekülatif bir gi-
rişim yapılıp yapılmadıgını sap-
tamaya çalışıyor. "Ağır Dolan-
dırıcılık Bürosu" ise, işlem gö-
ren hisselerin izini sürerek, ki-
min, ne zaman, ne kadar hisse
aldığını ve bunların sonradan,
kimlere nasıl satıldığjnı araştun-
yor.
3- Londra Borsası, Asil Na-
dir'in şirketin tümüne talip olup
sonradan vazgeçmesine ilişkin
soruşturmasmı tamamladı. Asil
Nadir'in yer yer itiraz ettiği bu
rapor geçen haftalarda yayım-
landı.
4- Ticaret Bakanhğı, Londra
Borsası'ndaki ilk 100 firmadan
biri olarak ülke ticari hayatın-
da önemli ve sorumlu bir konu-
mu olan böyle bir firmanın his-
se ve yönetim uyguiamaları
hakkında kendi soruşturmasını
yürütüyor.
Ekonomi Servisi — İş yaşa-
mına Ingiltere'de küçUk bir
tekstil atölyesi ve narenciye ti-
caretiyle atılan Asil Nadir'in
kötü bir durumdayken çoğun-
luk hissesini satın aldığı PoUy
Peck International PLC, özel-
likle 1980'li yıllarda büyüyen
çokuluslu bir şirkete dönüştü.
1983'te 84 milyon sterlin olan
konsolide cirosu, 1989'da 1
milyar 162 milyon sterline,
1983'te 30 milyon sterlin olan
kân da 1989'da 161 milyon
400 bin sterline çıktı. 1990'ın
ilk alu ayında da ciro 880.7
milyon sterlin, kâr ise 128.8
milyon sterlin olarak gerçek-
leşti.
1989'da önce dünyanın en
büyük meyve şirketlerinden
Del Monte'yi, sonra da Ja-
ponya'nın önde gelen, ancak
zarardaki elektronik şirketle-
rinden Sansui'yi satın alarak
daha da büyüyen Polly Peck,
başlıca dört alanda faaliyet
gösteriyor. Bunlann başında
tarun ve gıda grubu geUyor.y
İkinci durumdaki elektronik
1
gnıbunda ise Hong Kong'da-
ki Capetronic, Japonya'daki
Sansui, Türkiye'deki Vestel gi-
bi firmalar yer alıyor. Toplam
şirket sayısı 6'yı buluyor.
PoUy Peck'in eğlence sektö-
ründeki faaliyetleri ise 3 fır-
mayla Türkiye ve KKTC'de
sürdürülüyor. Tekstil alanın-
da faaliyetlerini yülar boyun-
ca yavaş yavaş azaltan PoUy
Peck'in bu alandaki faaliyet-
leri Hong Kong, Portekiz,
HoUanda ve İngiltere'ye yayıl-
mış durumda. Grubun 10 tek-
stil şirketi var.
Ancak Asil Nadir'in tüm fa-
aliyetleri, Polly Peck'deki şir-
keti kontrol etmesine olanak
veren azınlık hissesiyle sınırlı
değii. PoUy Peck, Türkiye'de
dört ayn dalda faaliyetini sür-
dürilyor. Elektronikte Vestel
Grubu (Vestel Elektronik, As-
telsan, Vestel Goldstar, Vestel
Elektronik Gereçler, şirketin
ihracatını sağlayan Asil Nadir
Dış Ticaret) PoUy Peck'e bağ-
lı. Tanm gıda gnıbunda yer
alan Niksar Su, Meyna, Uni-
pak, Meysin, Meysan ve Safir
Tuz'u üreten Kaynak Gıda da
Londra'daki şirkete ait. Tu-
rizm sektöründeki açılışı yeni
yapılan Antalya Sheraton Vo-
yager oteli ve Pizza Hut lokan-
talarun işleten Pizza Gıda İş-
letmeleri A.Ş. de PoUy Peck
çatısının altında yer alıyor.
Asil Nadir'in Türkiye'de
doğrudan kendi adına kurdu-
ğu ya da satın aldığı firmala-
nn ise PoUy Peck ile ilintisi
yok. Bu şirketler şöyle sırala-
nıyor. Basın alanmHa Veb Of-
set Gnıbu, Güneş ve Gelişim
Gnıplan, bankacüık alamnda
İmpexbank (eski adıyla Titi-
bank), havaalık alamnda fa-
aliyet gösteren Noble Air, Ku-
şadası'ndaki Sunset Turizm
Köyü, Antalya'daki Sheraton
otelinin yapımım üstlenen As-
hon İnşaat.
Asil Nadir en son olarak
Çukurova Grubu ile ortak ola-
rak, Peugeot-Chroen otomo-
biUerini Türkiye'de üretmek
üzere hazırhklarını sürdürü-
yor.