25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/16 HABERLERİN DEVAMI CÜNEYT ARCAYÜREK yazıyor (Baftarafı ı. Sayfada) güçte çıkacaktı. sorun olma niteliğini sürdürü- Inönu nun Ya o, Tartışmalar Bir yerde k u r u | t a y p^^ d e çoğu n |u ğu rahatlatmak gi- bi bir görev üstlenmesine karşı çıkıyordu. Eğitimden sanayiye, kurum- ların demokratikleşmesine, sosyal güvenlik konulanna ka- lın başlıklarla değinerek "Ta- rihi misyonunu başarıyla gerçekleştiren" İnönü döne- minin kapanmasını, yeni atı- lımlar, dışa dönük çalışmalar açısından zorunlu görüyordu. İsmail Cem bu ana nedenle yanındaoturuyondu. Delegete- ri "bir program" çevresinde toplamaya yöneliyordu. Seçilememe riskini kabul ediyor, "tüm sonuçları göz önünde tutarak" karar aldığı- nı öne sürüyordu. Oysa soru, İnönü'nün kazanması halinde Baykal'ın parti içi mücadeleyi sürdürüp sürdürmeyeceği idi. Baykal'ın adaylığı seçim he- saplarının daha sağlıklı yapıl- masına yaradı. SHP'deki olay, bu noktada kanalize oldu. Fa- kat yine de çeşitli varsayımlar geleceğe dönük kimi kaygıla- rı içeriyor, sonuç üzerinde ki- mi önemli verilere bakmayı gerektiriyor. Kurultayda 959 oy kullanıla- cak. 480 oy alan genel baş- kan lığı kazanacak. Birinci tur- da adaylardan biri yandan bir fazla oy aiamazsa ikinciye ge- çilecek. Aynı sonuç çıkarsa üçüncü turda daha fazla oy alan liderliğe gelecek. Şimdiki hesaplar PM seçi- minin yapılacağı ikinci günde çatallaşıyor. Baştan beri İnö- nü, uyumlu çalışacağı - kısacası PM'de çoğunluğun yanında olacağı- bir sonuç an- yor. Baykal'ı adaylığa zorlama- sındaki ana nedenlerden biri bu. Günübirlik değişen oy den- gelerine bakılırsa PM seçimi asıl merak uyandıran önemli dengesi yan yarıya ortada ka- labilir Son iki olasılık İnönü'ye ara- dığını bağışlamıyor. Tersine parti içindeki çekişmelerin sü- receğine işaret ediyor. Kuşkusuz aynı olasılıklar Baykal için de geçerli. Kısaca- sı kimi varsayımların gerçek- leşmesi durumunda parti, yi- ne iç çalkantılara gebe bir gö- rüntü verecek. İnönü ile Baykal, kurultay- dan sonra sonuç ne olursa ol- sun böytesi bir görüntünün as- la gerçekleşmeyeçeğini söytü- yorlar. Acaba? Ne İnönü ne de Baykal, seçimi yitirirlerse "bir kenara çekilmeyi" düşünmü- yor. Öyleyse? Bütün bunlar lider seçimi kadar, hatta bundan da öteye PM seçimine büyük önem ka- zandırıyor. Delegelerin PM'de rahat çalışabilmesi için lider- liğe yeniden gelen İnönü'nün listesine ağıriık vermeleri do- ğal bir olasılık. Bir başka yar- sayım daha söylenebilir İnö- nü, çok açık farkla liderliği ka- zanırsa, PM listesi rahatlıkla kurultaydan geçebilir. Ne ça- re günübirlik değişen oy den- gelerine bakarak liderliği yiti- ren Baykal lehine PM seçimi- nin sonuçlaıtması da olağan. Parti kulisinin şu anda oy den- gesini "başa baş" gördükleri- ni de unutmamak gerekiyor. Üstelik PM'ye girecek isim- lerin çoğu iki ayrı listede yer alabilir. Belirli isimlerden son- raki oylar aşağıya doğru iner- ken iki listeden kimlerin PM'ye gireceği bir başka önemsene- cek olay. Sonuçta başladığımız nok- taya geliniyor. Olağanüstü ku- rultay ya İnönü'ye ya da Bay- kal'a baştan sona ağıriık ver- mek zorunda. İkisinin ortası yok! Baykal-Cem ittifakı Baykal'ınprogramı ANKARA (Cumaurtyet Barosu) — SHP genel başkan- bğına aday olacağını bildiren Deniz Baykal, "Sosyal de- mokrat anlayışın iktidar hedefl" için bir dizi ilke açık- ladı. Baykal'ın "sosyal de- mokrat mücadelenin somırt hedefleri" oiarak nitelediği il- keler şöyle: • Sosyal demokrat hareket kavga ve çatışma değii. banş ve uzlaşma arayışmdadır. Ba- nş ve uzlaşma, tam demokra- si ile şeffaf bir anlayışla dog- malan, tabulan sorgulayan bir yakJaşımla gerçekleşir. • Bugüne kadar yeterinee ImHantlmamtş en büyük po- tansiyei eğitim alaıunda yatı- yor. Türkiye eğitimde çok id- dialı bir gçramayı gerçekkştir- mek zonındadır. • Teknolojik devrimi yaşa- mak zorundadır. îlim, kültür ye sanata toplumda hak ettiği yeri yeniden kazandırmak zo- rundadır. . • Sosyal demokrat anlayış yabnnu engdlemeyea, üretimi ve yatınmı destekleyen, teşvik eden, tüketimden korkmayan evrensel refth standartlannı amaçlayau bir harekettir. Ül- kemizin, yatınmı ve üretimi eageüemeyen, ama tüm kacış yoiiannı kapatnuş adatetli bir vergi reformuıa şiddetle ihti- yacı vardır. • Türkiye, mülkiyeti yay- gmlaşurroalı, çağdaşlaştınnalı ve kurumlaştırtnaüdır. • Türkiye, tam demokratik- leşme, ülkenin bütün köşeleri- ne bütün iasaolara aynı anJa- yışia demokrasiyi yaşatraa ka- rairldıfmı mutiaka gerçekleş- tirmeUdir. • Sanayileşme, Türkiye*nin temel hedefı olmaya devam ediyor. Fırsatçılığa değii, fır- sat eşitliğine dayanan bir eko- nomiyi, bir sosyal dttzeni Törkiye ancak sosyal demok- rat bir iktidaria gerçekleştire- bilecektir. • Keyfi-kişisel degfl, kurum- sal bir iktidar uygulamasııu Türkiye öriemektedir. • Toplunıun tüm kesimleri- ne, çabsan çalışmayan, tanm- da, hiımet sektöründe toplu- mun tüm tnarjioal kesimlerin- de yaşayan insanlann hepsine sosyal güvenlik mutiaka ger- çekleştirilmelidir. • Türkiye'de balkıa biirok- n&â, tophunon devleti bedef- leri ber zaman oJduğundan da- ha büyuk bir değer taşıyor. Bürokrasiye yönelik bir süre önce acılnuş olan savaş tam bir başansıztık ile bitıniştir. Öyle aaiaşılıyor ki, bedef bü- rokrasiyi ortadan kaldırmak degU, bürokraâyi halkın bü- rokrasisi yapmak, devleti dc toplaınan devleti yapmakür. Devtet \e toplunı yabancılaş- raasma son verihnesi bir temel ibtiyaf oiarak ortada dunıyor. • Dinin siyasallaşması üze- rinde önemle durulması gere- kiyor. Yasadığunız sorunlann, sıkıntıların bir ölçüde kayna- ğında ve seleoeğe dönük olum- suz gelişmelerin altında dinin siyasallaşması olayı yatmakta- dır. Dinin siyasallaşrnası; dine saygı, devlete saygı anlayışla- n arasında gözetilmesi gereken ayrıroı ortadan kaldıran, kal- dîrma eğilımi ortaya koyan sa- kıccaJı bir gelisme oiarak or- tada duruyor. • Türkiye'nin AT'ye yöneJ- mesî temel bedef olmaya de- vam ediyor. AT sadece bir ekooomik butünkşme hareke- tigibi görülmemeli, «lgdan- m'amalı: aynı zamanda Türk- iye'nin kurucusu olduğu Av- rupa Konseyi tte birlikte bir yeni dnnyaaıo, çağdaş yaşa- nun parçası oiarak görülmeli, Türkiye'nin çagda^aşma raa- cadeleanin bir aşama&ı oiarak de^eriendirilmeHdir. (Baftarafı 1. Sayfada) çalkantılardan, çekişmelerden hızla çıkarak geleceğe dönük bir atılım yapma şansını elde edeceğini" belirtti. Sosyal demokrat seçeneğin toplumda özlenen etkinliğini yi- tirmiş olmasının sadece bir parti sorunu değii, bir ulusal sorun olduğunu da kaydeden Baykal, "Tamamlanmış işlevlerin bir noktadan sonra yeni işlevlere yol vennek durumunda kalacaklan- nı" söyledi. Köklü ve güçlü ku- ruluşların bu tür dönemleri ba- şan ile atlattıklanna da dikkat çeken Baykal sözlerini şöyle sür- dürdü: "SHP gelişmek için değişmeli ve değişime tepeden başlamalı- dır. SHP kendisini iç çatişmalar- da değii, dışa dönük atılımlarla kanıtlamalıdır. Bu anlayış için- de, bu amaçla tüm sosyal de- mokrat kadrolan yeni bir anla- yışla yeni bir arayışa dönük oia- rak bir araya gelmeye çagırıyo- rum. Bu hareketin içinde geçmi- şe dönük bir çizgi çekme anla- yışı vardır. Partimiz ve Türkiye etkin bir sosyal demokrat hare- ket bekliyor. İç çatışmalardan çıkmış, iç kavgalardan kendisi- ni kurtarmış bir partide böyle bir hareket gercekleşebilir. Böyle bir anlayışı yaşama geçirmenin temel noktası da geçmişe dönük hesaplaşmalardan, arayışlardan, geçmiş kavgalann. tartışmalann birbirinden insanlan ayıran et- kisinden kendimizi kurtarmak gibi bir temel görevle ilgisini de vurgulamak istiyonım." Adayım Baykal 29 eylül olağanüstü kurultayında SHP'yi "içe dönük çekişme ve tartışma ortamından çıkarmayı" amaçladıklannı da kaydederken tartışmalann "önemli ve agırlıklı" olmad\ğı- m söyledi. Baykal, bir partinin kendisini iç tartışmalara göre şe- killendirmesinin kabul edileme- yeceğini, bunun için bir arayışa gittiklerini de belirterek "Bu amaçla sosyal demokrat doğrul- tuda yer alan tüm insanlan geç- mişe dönük hesaplaşmalan bir kenara bırakarak elele vermeye çağınyorum. 29 eylülde gerçek- leşecek olan kurultayda bu dü- şünceleri, bu anlayışı parti yö- netimine aktarabilmek. taşıya- bilmek üzerc genel başkanlığa adaylığımı koyuyorum" diye ko- nuştu. Baykal'ın adaylığım açık- laması üzerine salonda bulunan milletvekilleri ve PM üyeleri al- kışladılar. 29 eylül olağanüstü kurulta- yını bir "kader kurultayı" oia- rak niteleyen Baykal, SHP genel merkezine ve basın toplantısı sa- lonuna birlikte geldiği İstanbul Milletvekili İsmail Cem ile bir- likteliklerini ise şöyle anlattı: "İsmail Cem'i tanıyorsunuz. SHP üyesi olmadan sosyal de- mokrat düşünceleri, fikirleri ile değerli katkılar yapmış bir de- ğerli siyaset ve düşünce adamı- dır. Bir süreden beri SHP için- de Türkiye'yi değiştirme müca- delesine etkinlikle katılmış du- rumdadır. Şimdi böyle bir nok- tada, demin ifade etmeye calış- tığım anlayışın ifadesi olarak, geçmişe çizilen çizginin ötesin- de sosyal demokrat geleceği bir- likte üretmek, birlikte araştır- mak, gerçekkştirmek üzere, tüm sosyal demokratlara yaptığım çağn çerçevesinde Sayın Cem ile birlikte yola çıkmak şansını el- de ettiğim için çok mutluyum ve kendisine teşekkur ediyonım." lstifasından sonra İnönü ta- rafından göreve çağırılacağını tahmin etmediğini ancak geçilen süreçte bu karan almak duru- munda kaldığım vurgulayan Baykal, "Şu karann tüm sonuç- lannı göz önünde bulundura- rak, içime sindirerek, öngörerek alıyorum" dedi. Baykal, "Kay- bederseniz mücadeleye devam edecek misiniz" şeklindeki bir soruya, "Ben bir kavga içinde değilim. Partinin böyle bir ka- rara ihtiyaç duyduguna inandım ve onun gereğini yapıyorum" ya- nıtını verdi. Baykal SHP'ye sa- hip çıkma hareketine parti için- BAYKAL'DAN PARTİIİLERE: 'Başbakankğa giden yoldayım' ÜMİT ASLANBAY DİYARBAKIR — SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal, Diyar- bakır'da yapılan basına kapalı salon toplantısında kendisinin genel başkanlıktan öte "başba- kanlığa giden yolda olduğunu" söyledi. Baykal, İnönü'nün "ge- nel sekreterin takunı" değerlen- dirmesi için de "Genel sekrete- rin takımı olur, ama genel baş- kanın olmaz. Genel başkanın ta- kımı tüm üyeterdir'" dedi. İsmail Cem de Baykal'dan kendisine davet geldiğini belirterek "An- cak bana bir şey vaat etmedi" diye konuştu. Baykal, konuşmasında, ken- disinin genel başkanlıktan öte "başbakanlıga giden yolda olduğunu" söyledi. "Baykakılık" iddialarıru eleşti- ren Deniz Baykal, PM'ye İnö- nü'nün listesinden giren İstemi- han Talay'ı göstererek "Genel Başkanı en çok anlayan ve tas- vip eden insanlardan birisi. ama geleceği görüyor ve doğru bir karar alıyor. Şimdi Baykalcı mı oldu? Biz bir talan paylaşan çe- te değiliz" dedi. CHP'de Ecevit ile birlikte çalıştığı dönemi de anımsatan Baykal şöyle devam etti: "Ecevifin anlayışında daya- nışma, dostluk yoktur. Bir süre çalışırsın, sonra limon gibi sıkı- lıp atılırsın. Bu sürede 20 sekre- ter değiştirmiştir. Etrafında, da- yanan insan kalmamıştır. Bir tek eşi ile kendisi kalnuştır. Ben ko- lektif dayanışma önceliğine ina- nıyorum." Genel Başkan İnönü'nün ken- disini ve kendisine yakın MYK üyelerini "takım" olarak nitelen- dirmesine de değinen Baykal, "Herkesin bir takımı olur. Ge- nel sekreterin takımı olur. Ama genel başkanın olmaz. Genel başkanın takımı bütün üyeler- dir" diye konuştu. Baykal'dan sonra söz alan İs- mail Cem, partiye daha önce soldan bakan insanlar arasında yer aldığını ve hâlâ da aynı dü- şüncede olduğunu ifade etti. Partideki hatalardan dolayı sadece genel sekreterin eleştiril- diğini belirten Cem şöyle devam etti: "O partinin genel başkanı yok mu? Bir defa mert olalım. Eieş- lirince genel başkanı, genel sek- reteri, yürütme kurulunu eleştir- mek gerekir. Çünkü hepimiz so- rumluyuz. Genel başkan sonım- suz, genel sekreter sorumlu di- ye bir şey olmaz." Cem, "Vaat almadım" Cem, Baykal'ın partiye yeni bir anlayış getirmek istediğini, kendisine "Sen de gel, bu olaya katkını getir" önerisi dışında, bir şe> "vaat etmediğini" belirt- ti. Cem, özetle şöyle konuştu: "Ben bu teklifi şunun için ka- bul ettim. Birincisi, parti içinde umutlu bir fotoğraf ortaya çık- tı. Kavga ediyor denilen insan- lar, bir araya gelip partiye bep birlikte sahip çıkılabildiğini gös- terdiler. tkincisi, ben partinin büyümesinin ve yenilenmesinin lehindeyim ve insanlara şans, fırsat verilmesindfn yanayım. Sayın Baykal'ın adaylığı bana böyle bir denemeyi yapma şan- sı verdi. Saym Baykal'ın genel başkan olarak partiye hizmet edeceğine inanıyonım inönü: Seçileceğhne înanıyorum (Baftarafı 1. Sayfada) ğal nezaket, genel başkana tak- vimi damşmayı gerektirir, bunu yapmadılar. PM toplansın" di- ye konuştu. İnönü, kurultay öncesi sohbet toplantılannın dördüncüsünü gerçekleştirmek üzere önceki gün geldiği Gaziantep'te büyük ilgi gördü. Parti il binasına kal- dıgı otelden kalabahk bir halk topluluğuyla yürüyerek gelen İnönü, burada düzenlediği ba- sın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlarken şunları söyledi: "Parti meclisi, Uyelerin nçte bir imzasjyla toplanabilir. Genel sekreter, bana bir yazıyta bunu duyurdu. Benim İstanbul'da önemH bir görevim var. Bana so- rulsaydı, 'başka gün yapalım' derdim. En doğal nezaket, tak- vimin genel başkana danışılma- sını gerektirir. Bana sormadılar. İstanbul'da olmam gerekiyor, bunun için katılmayacagım. PM toplansın. Hiçbir şey abartılma- malı. Bu görüntü geçicidir ve kurultay buna son verecektir." İnönü, DSP ile birleşme ko- nusundaki bir soru üzerine şun- ları söyledi: "DSP ile birleşme tek başına benim istememle olmaz. Biz bu- nu istiyoruz. Ama DSP liderle- ri biz ayrı partiyiz diyorlar. Do- layısıyla birleşme DSP liderleri- nin tavırlanna bağlıdır. Kurul- taydan sonra yeni bir gelişme doğarsa elbet buna 'evet' derim, ama bu benim isteğimle olacak şey değii, iki taraf isterse birleş- me olur. Henüz bu doğrultuda berhangi bir gelişme yoktur. Bu- nu da herkes bilsin." Toplantıya İnönü birlik- te gelen 20 milletvekilinin yanı sıra çağnlı bulunan 10 il başka- rundan Gazianlep, Mersin, Ada- na, Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman il başkanları katıldı. Toplantıya Baykal'ın Diyar- bakır'daki toplantısını tercih eden Şanlıurfa, Diyarbakır, Ma- latya ye Mardin il başkaları ka- tılmadılar. İnönü, olağanüstü kurultaya gitme karannın ne- denlerini açıklarken "Ben, par- ti istediği için genel başkanım; o arkadaş grubu, öne hep Sayın Baykal'ı çıkardı. Parti isterse be- ni değiştirir" diye konuşunca bazı delegeler, "SHP sensiz olamaz" diye bağırdılar. İnönü, konuşmasında, Bay- kal'ın kendisini eleştirmek için kullandığı Güneydoğu sorunu ve Çankaya zirveleri konulanna değindi. SHP lideri, "Benttçyıl önce Mecliste konuşurken ana- dilin yasaklanamayacagını, Türkçenin resmi dil olduğunu, herkesin istediği dili konuşabi- leceğini söyledim. Bu görüşüm hiç değişmedi. Bunları söyle- memden de kimse rahatsız ol- madı. Çankaya'daki zirve top- lantılarına Guneydoğu'da yaşa- yanlann güvenliği benim için önemli olduğundan, Özal'ın bi- ze ne söyleyeceğini bilmek iste- diğimden dolayı gittim. Basına sansür gibi sözlerine karşı çık- tım. Basında benim Özal'ı des- teklediğim yorumları yer aldı. Bunlar kesin olarak yalandır' di- ye konuştu. Toplantının sonunda delege- lerce ayakta alkışlanan İnönü, gazetecilerin "Sayın Baykal adaylığım açıkladı ne düşünü- yorsunuz" sorusuna, "Çok iyi, çok memnun oldum. Kurultayın vereceği karara saygılıyım. Beni seçeceklerine inanıyonım. Neşe içinde kurultaya gidiyonım" ya- nıtını verdi. Bir gazetecinin, "Baykal sizin için tarihi misyo- nunu gerçekleştirmiştir' yoru- munda bulundu" demesi üzeri- ne İnönü, "Benim görevim de- vam ediyor. Görevimin ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Ben böyle yapmasam Sayın Baykal ortaya çıkar mıydı" dedi. İnönü, daha sonra uçakla Ankara'ya döndü. İnönü, Esenboğa Havaalam'nda, aralannda Onur Kumbaracıbaşı, Hikmet Çetin ve Ertuğrul Günay'ın da bulun- duğu bir grup milletvekili ile Ankara İl Başkanı Vecihi Mut- lu ve İstanbul İl Başkanı Ercan Karakaş tarafından karşılandı. İnönü, burada partililerle konu- şurken, İsmail Cem'in, Baykal'- ın listesinden genel sekreter ada- yı gösterilmesi olasılığına da de- ğinerek "Biz iki başlüıktan kur- tulmak istiyoruz, demek onlar kendi içlerinde iki başlılık yaratıyorlar" değerlendirmesini yaptı. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü dün akşam "Sosyal Demokrat" dergisinin Ankara'- da düzenlediği dayanışma yeme- ğine katıldı. Daha sonra Ankara'ya dönen İnönü, bugün özel uçakla önce Trabzon'a, sonra da Erzincan'a geçerek bölge toplantılarında konuşacak. Geceyi Van'da geçi- recek olan İnönü, yann Bitlis ve muhtemelen Kayseri'de konuş- tuktan sonra Istanbul'a geçecek. deki başka arkadaşların da ka- tılması gerektiğini vurgulayarak diğer sorulan şöyle yanıtladı: —Eğer kazanırsanız, Baykal genel başkan, Sayın Cem genel sekreter diye yonımlayabilir mi- yiz? BAYKAL — Sizin tabii ilgi- nizi anlıyorum. Ne Sayın Cem ile aramızda böyle bir görüşme olmuştur ve'ne benim de Sayın Cem'in siyasete bakış açısı bu çerçeveye indirgejıebilir. Görevi- mizin öneminin farkındayız. O görevin bize yüklediği sorumlu- luğu yerine getirmeye çahşıyo- ruz. Bu aşamada hepimiz SHP'ye sahip çıkma, ona yeni bir gelecek hazırlama konusun- da üzerimize düşen görevi yeri- ne getirmeye çalışıyoruz. Bu aşa- mada bunun ötesinde herhangi bir düşünce, ifade ettiğiniz gibi bir paylaşım söz konusu değil- dir. —Eger kazanırsanız Erdal tnönü'ye berhangi bir görev ver- meyi düşünüyor musunuz? (Gü- lüşmeler) BAYKAL — Sayın İnönü'- nün bu partide geleceğin genel başkanlannın vermesi gerekecek ya da alabileceği bir statüsü yok- tur. Sayın İnönü'nün bu parti- de kimsenin elinden alamayaca- ğı ve kimsenin daha yükseğini verme imkânına sahip olamadı- ğı çok onurlu, çok değerli bir konumu vardır. Sayın İnönü bu partinin en güç dönemlerinde tarihi bir misyonu başarı ile ve onurla gerçekleştirmiştir. Böyle bir hizmeti vermiş olan bir ge- nel başkana geleceğin yönetici- lerinin hiçbirisinin verebileceği hiçbir şey olamaz. Sayın İnönü partinin en saygın üyesi, mensu- bu olmaya ve o niteliği ile genel başkan başta olmak üzere ha- kettiği saygıyı görmeye, hak et- tiği değeri bulmaya devam ede- cektir. —Bu sözlerinizle Sayın tnö- nü'nün misyonunun bittiğini ifade etmek mi istiyorsunuz? BAYKAL — Bu partinin ka- rarlaştıracağı bir konudur, ama kurumlar sosyal yaşamda belli değişmeleri yaşamak zorunda kalırlar. Şu anda partimizde bir sıkıntı var. Partimiz hepimizin özlediği etkinliği gösteremiyor. Bunu sağlamaya çalışıyoruz. Bu aşamada hiç kuşkusuz pek çok insan böyle bir değerlendirme- yi yapabilir. Ben de o değerlen- dirmeyi yapıyorum. Ben de par- tinin yeni bir anlayışla, yeni bir liderlik ile yönetilmesi gerektiği- ne inanıyorum. Bu inancımın gereği olarak bu girişimi gerçek- leştiriyorum, ama bu konuda hiç kuşkusuz kesin karan alacak olan partimizdir, delegelerimiz- dir - Baykal Diyarbakır'da Saat 15.00 sulannda özel uçakla Diyarbakır'a beraberin- de İsmail Cem de olduğu halde gelen Deniz Baykal'ı havaala- nında folklor ekibi eşliğinde bir kalabahk karşıladı. Baykal'a Diyarbakır gezisine milletvekil- leri Fnat Atalay, Mustafa San- gül, tstemihan Talay, Adnan Keskin, Cumhur Keskin dışında Ali Haydar Erdoğan'ın da bu- lunması "Baykal cephesinde ye- ni bir kazanç" diye değerlendi- rildi. Baykal'uı gezisinde MYK üyesi Nail Gürman da eşlik et- ti. Kalabahk konvoy ve korna sesleri ile şehir turu attıktan son- ra il binasına gelen Baykal, bu- rada İsmail Cem ile birlikte bal- kondan, sokakta biriken parti- lileri selamladı. Cem'in kolun- dan tutarak kaldnan Baykal için PM üyesi Halil Akyüz'ün, 'inö- nü bir kez bile genel sekreteri- nin kolunu böyle kaldırmadı" sczleri de dikkat çekti. Daha sonra Cem ile birlikte kısa bir basın toplantısı yapan Baykal, Diyarbakır'da "örgütün dimdik ayakta olduğunu" gördüğünü, SHP'yi iktidara taşıyacak gücün burada bulunduğunu vıırguladı. Baykal, "Ben genel başkan adaylığımı resmen ilan ettikten sonra ilk gezimi Güneydoğu'ya yapmaktan büyük mutluluk duydum. Lmarım SHP genel başkanı olarak da geleceğim" dedi. Cem'in sözleri Cem ise gazetecilerin sorula- rını yanıtlarken "Partinin geldi- ği noktanın patlamaya hazır bir kavga ortamı olduğunu" vurgu- layarak özetle şöyle konuştu: "Böyle bir ortamda partilile- rin bir arada kalabileceklerini, birbirkrinden farklı insanlar, birbirierine düşman insanlar ol- madıklarını, aynı çerçeve içinde bulunduklarını düşünüyonım. Bunu daha önce de ifade etmiş- tim. Bir de partide, aslında Türkiye'nin de ihtiyacı olan ye- nileşmeyi daha ciddi bir biçim- de devam etmek, bunu bir sos- yal demokrat ideolojiye dönüş- türmek. parti bütünlüğünü sağ- lamak amacudayız. Parti bü- tünlüğünü ve bizde gördüğüm sevgi eksikliğinin giderilmesine kendi adıma bir katkı getirme çabasındayım. Partimizde eksik olan sevgidir." Bir başka soru üzerine ise "İnönü benimle hiç görüş- medi" diye konuştu. Cem, İs- tanbul İl Başkanı Ercan Kâra- kaş'ın "şaşırdık" biçimindeki ifadesine karşılık olarak ise "Şa- ştrmaması lazım* biliyordu, dün (önceki gün) kendisi ile konuş- tum. Ertuğrul Günay ile de ko- nuştum" diye karşılık verdi. 22 EYLÜL 1990 VEASİLNADİR Polly Peck olayı büyüyor (Baftarafı 1. Sayfada) tim kurulu başkanına yönelik son saldınlan" kınadığını bil- direrek hafta başında geniş açıklama yapılacağmı duyur- du. öte yandan Polly Peck ve Asil Nadır'le ilgili gelişmeler dün İngiliz basım ve BBC'de ilk sıralardaki haberler arasın- da yer aldı. Bu durum, dün İstanbul Borsası'nda işlem gören, Polly Peck bünyesindeki Vestel'in hisselerini de etkiledi. Hisseler önceki güne göre 500 lira değer yitirerek 12750 liraya duştü. İngiliz basınında dün birin- ci sayfadan verilen haberleri, iç sayfalarda yorumlar izledi. Fi- nancial Times gazetesi, "Tür- kiye, Asil Nadir'e yönelik kam- panya hakkında Başbakanlık- la temasa geçti" biçiminde bir başlıkla verdiği haberde, Türk Dışişleri Bakanlığı'mn Kıbrıs Rum kesiminin Asil Nadir'e karşı yürüttüğü kampanya ko- nusunda İngiltere hükümetini uyardığım hatırlattı. Gazetenin eski Türkiye muhabiri David Barchard'ın imzasıyla yayımla- nan haberde, bundan üç hafta önce Türkiye Dışişleri Bakan- lığı Sözcüsü Murat Sungar'ın Asil Nadir'i Kıbrıs Rum kesi- mine karşı destekledikleri yo- lundaki açıklaması yer alıyor. Haberde aynca, bir Türk Dışiş- leri Bakanhğı yetkilisinin "Biz Asil Nadir'le ilgili olarak tngi- liz hükümetiyle yalnızca Kıbns Rumlannın kampanyası dola- yısıyla temas kurduk. fngiliz yetkililerinin Asil Nadir hak- kındaki sorusturması konusun- da hiçbir girişimde bulunmadık" dediği de belirti- liyor. Financial Times gazetesi, Polly Peck olayıyla ilgili yoru- munda "Piyasanın artık Polly Peck'e tahammülü kalmadı" ifadesini kullandı. Gazete yo- rumunda, borsada yaşanan dü- şüşün kaynağının şirketin ger- çek durumu olmadığuu belirt- ti. Polly Peck'in iflasın eşiğin- de olmadığım, 864 milyon ster- linlik borcunun "idare edilebileceğini" belirtti. Yo- rumda, "piyasanın asıl canını sıkanın Polly Peck'in ticari du- rumu değii, Asil Nadir'in yö- netim biçimi" olduğu öne sü- rüldü. The Independent gazetesi ise Ağır Dolandırıcılık Bürosu'- nun yaptığı soruşturma üzerin- de durarak, bunun borsayı yıl- dırım gibi çarptığmı belirtti. Yorumda, Ağır Soruşturma Bürosu'nun çok önemli bulgu- lara ulaşmış olabileceği, bunun da borsaya sızmış olabileceği ileri sUrüldü. Daily Telegraph gazetesi Asil Nadir ve Polly Peck'in yıllarca City'den dış- landığına dikkat çeİcerek Na- dir'e karşı.güvensizliğin eskile- re dayandığını bildirdi. Yorum- da şöyle denildi: "Kuşkulanan City, Polly Peck'in nasıl çalış- tığını anlayamayınca Asil Na- dir de sırnnı onlara açmamayı tercih etti. Asil Nadir ve ailesi- nin Polly Peck dışında çeşitli iş- leri ve vakıflan var. Yıllarca bunları araştırmaya çalışanla- rın fazla yol kat ettikleri söy- lenemez. Polly Peck tek bir adamın komutasındadır ve ka- deri yönetim kurulu başkanmın kaderine bağlıdır." Amerika'nın etkin gazetele- rinden The VValI Street Journal gazetesinde, Polly Peck'teki son gelişmeler ile ilgili yeralan haberde de tngiliz polisinin, Nadir'in yatırımlan ve mülki- yetini araştırdığı kaydedildi. Haberde, Londra Yolsuzluk Ofisi'nin, polisi çarşamba gü- nü Asil Nadir'in yatınmlan ve mülkiyetlerini Nadir ailesi adı- na yürüttüğü ileri siiriilen So- uth Audley Management şirke- tini aradığını doğnıladığı da belirtildi. Aynı haberde Lond- ra borsasının ağustos ayındaki gelişmeler üzerine bir rapor ha- arladığım ve raporun Asil Na- dir'i "rekabet planlannı uy- gunsuzca hazniamakla" suçla- dığı bildirildi. Polly Peck'in şu anda Lond- ra Borsası'ndaki değeri, 1 mil- yar sterlinden 468 milyon ster- line düşmüş durumda. Asil Na- dir'in kişisel kaybımn ise 165 milyon sterlin (853 milyar lira) olduğu hesaplanıyor. Şirket hakkındaki soruşturmalar ise sürüyor. Bu arada İstanbul Borsası'- nın dünkü seansında, Vestel'- in fiyatı 12750 liradan işlem gördü. 13250 liradan halka açı- lan Vestel hisseleri, her halka açılan şirkette olduğu gibi üç ay süreyle aracı üyeler tarafından korunmuştu. Dünkü işlemler- de ise iki tahta dolusu satış em- ri verilmesine karşılık, sadece bir alış emrinin gerçekleştiği, bunun da fiyatı tescil için ya- pıldığı görüldü. Böylece Vestel hisseleri 12750 liradan kapan- dı. Öte yandan Cumhuriyet mu- habirinin Vestel yöneticileriyle görüşme talebi Genel Müdur Tahsin Karan'ın halya'da ol- duğu belirtildiğinden, gerçek- leşmedi. Polly Peck'te tophafc Şirket ile ilgili olarak tam günlerde yaşanan hızlı gelişme- ler üzerine Polly Peck şirketi yönetim kurulu dün gece Londra'da uzun süren bir top- lantı yaptı. Toplantı sonunda yapılan kısa açıklamada, "ge- lişmelere ilişkin aynnülı açık- lamanın hafta başında yapıla- cağı" belirtihrken, "yönetim kurulu başkanına yönelik son saldınlann kınandığı" ifade edildi. POLLY PECK INTERNATIONAL PLC 7 yılda 14 misli büyüdü THE INDEPENDENT suspentkd afler morc- than £50öm «iped o^ ' üi ü JİINANCIALTIMB , PoUy Peck chie seen by fraud office as shares suspended market vai:ıe of Asiî Nadtr's traüing empü-e aud detectives id Polly Peck 's company Kriz noktasına nasıl gelindi?LONDRA (Cumhuriyet) — Polly Peck'in Londra Borsasf- nda yaşadığı son kriz, şiıketin yönetimi ve Asil Nadir hakkın- daki iddialann resmi makamlar- ca soruşturulmasıyla başladı. 2 ağustosta başlayan Körfez kri- zi ise, Polly Peck'in borsadaki durumunu daha da zorlaştıra- rak hisse senetlerindeki düşüşü hızlandırdı. Polly Peck hakkındaki ilk so- ruşturma, Gümrük ve Vergi İdareleri'nce başlatıldı. Daha sonra ciddi basının, israrla üze- rine gittiği çeşitli somut iddialar ortaya atıldı. Polly Peck hisse- lerinin, İsviçre'de paravan şir- ketler tarafından ve Polly Peck'le "yakm işbirliği içinde" bulunduğu iddia edilen "South Audley Management" firması araalığı ile alınıp satıldığı, ya- pay bir piyasa yaratılarak, Polly Peck hisse fiyatımn yapay bi- çimde şişirildiği öne sürüldü. Ciddi İngiliz gazeteleri yer, za- man, miktar, isim belirtilerek Polly Peck ve Asil Nadir'e iliş- kin çeşitli suçlamalar yöneltti- ler. Polly Peck hakkındaki olum- suz yayınlar sürerken, Asil Na- dir'in, Polly Peck'in tüm hisse- lerine talip olup, 5 gün sonra vazgeçmesi ise olaya başka bir boyut kazandırdı. "City"nin Asil Nadir'i benimsemediği, sü- rekli kuşku ile baktığı, öte yan- dan Asil Nadir'in de 10 yıl için- de sıfırdan başlayarak uluslara- rası bir holding haline getirdiği Polly Peck'e "City"nin gereken değeri vermediğini düşündüğü, "City"den hoşlanmadığı, çeşitli vesilelerle ifade edilmişti. Asil Nadir'in, kendi başlattığı ve bü- yüttüğü Polly Peck'e tekrar kendi başına sahip olma isteği de yeni bir gelişme değildi. Asil Nadir, şirketteki payım, hisse senedi alarak surekli arttırmış, son olarak yapıyı yüzde 28.24'e kadar yükseltmişti. Asil Nadir'in Polly Peck'i al- maktan vazgeçmesi üzerine bu kez borsa kendi soruşturmasını başlattı. Yayımlanan raporda, Asil Nadir, borsa kuralları ve geleneklerine uygun olmayan davranışlarla suçlanarak ağır bir dille kınandı. Bütün bu gelişme- ler nedeniyle Polly Peck hisse- leri, olumlu veriler içeren bir ara bilanço raporuna rağmen sürek- li düştü. Bu aşamada PoUy Peck hak- kında yürütülen soruşturmalar şöyle: 1- İsviçre'deki paravan firma- .lar ile South Audley Manage- ment ve Polly Peck arasındaki ilişkileri İngiliz Vergi İdaresi araştırıyor. Amaç, alım- satımlar sonucu İngiltere'de yerleşik kişilerin kazanç sağla- yıp sağlamadıklannı anlamak. Vergi idaresi, bu işlemler sonu- cu sermaye kazanç vergisi öde- nip ödenmediğini soruşturuyor. Bu soruşturmaya Gümrük Ida- resi'nin de katıldığı bir aşama- da açıklandıysa da işlemler bü- yük bir gizlilik içinde yürütülü- yor. 2- Aym konu ile Londra Bor- sası "Ağır Dolandırıcılık Bürosu" ile "Insider Dealing Grubu" da ilgili, "Insider De- aling Grubu", PoUy Peck his- sderine ait özel bilginin sızdın- larak piyasada spekülatif bir gi- rişim yapılıp yapılmadıgını sap- tamaya çalışıyor. "Ağır Dolan- dırıcılık Bürosu" ise, işlem gö- ren hisselerin izini sürerek, ki- min, ne zaman, ne kadar hisse aldığını ve bunların sonradan, kimlere nasıl satıldığjnı araştun- yor. 3- Londra Borsası, Asil Na- dir'in şirketin tümüne talip olup sonradan vazgeçmesine ilişkin soruşturmasmı tamamladı. Asil Nadir'in yer yer itiraz ettiği bu rapor geçen haftalarda yayım- landı. 4- Ticaret Bakanhğı, Londra Borsası'ndaki ilk 100 firmadan biri olarak ülke ticari hayatın- da önemli ve sorumlu bir konu- mu olan böyle bir firmanın his- se ve yönetim uyguiamaları hakkında kendi soruşturmasını yürütüyor. Ekonomi Servisi — İş yaşa- mına Ingiltere'de küçUk bir tekstil atölyesi ve narenciye ti- caretiyle atılan Asil Nadir'in kötü bir durumdayken çoğun- luk hissesini satın aldığı PoUy Peck International PLC, özel- likle 1980'li yıllarda büyüyen çokuluslu bir şirkete dönüştü. 1983'te 84 milyon sterlin olan konsolide cirosu, 1989'da 1 milyar 162 milyon sterline, 1983'te 30 milyon sterlin olan kân da 1989'da 161 milyon 400 bin sterline çıktı. 1990'ın ilk alu ayında da ciro 880.7 milyon sterlin, kâr ise 128.8 milyon sterlin olarak gerçek- leşti. 1989'da önce dünyanın en büyük meyve şirketlerinden Del Monte'yi, sonra da Ja- ponya'nın önde gelen, ancak zarardaki elektronik şirketle- rinden Sansui'yi satın alarak daha da büyüyen Polly Peck, başlıca dört alanda faaliyet gösteriyor. Bunlann başında tarun ve gıda grubu geUyor.y İkinci durumdaki elektronik 1 gnıbunda ise Hong Kong'da- ki Capetronic, Japonya'daki Sansui, Türkiye'deki Vestel gi- bi firmalar yer alıyor. Toplam şirket sayısı 6'yı buluyor. PoUy Peck'in eğlence sektö- ründeki faaliyetleri ise 3 fır- mayla Türkiye ve KKTC'de sürdürülüyor. Tekstil alanın- da faaliyetlerini yülar boyun- ca yavaş yavaş azaltan PoUy Peck'in bu alandaki faaliyet- leri Hong Kong, Portekiz, HoUanda ve İngiltere'ye yayıl- mış durumda. Grubun 10 tek- stil şirketi var. Ancak Asil Nadir'in tüm fa- aliyetleri, Polly Peck'deki şir- keti kontrol etmesine olanak veren azınlık hissesiyle sınırlı değii. PoUy Peck, Türkiye'de dört ayn dalda faaliyetini sür- dürilyor. Elektronikte Vestel Grubu (Vestel Elektronik, As- telsan, Vestel Goldstar, Vestel Elektronik Gereçler, şirketin ihracatını sağlayan Asil Nadir Dış Ticaret) PoUy Peck'e bağ- lı. Tanm gıda gnıbunda yer alan Niksar Su, Meyna, Uni- pak, Meysin, Meysan ve Safir Tuz'u üreten Kaynak Gıda da Londra'daki şirkete ait. Tu- rizm sektöründeki açılışı yeni yapılan Antalya Sheraton Vo- yager oteli ve Pizza Hut lokan- talarun işleten Pizza Gıda İş- letmeleri A.Ş. de PoUy Peck çatısının altında yer alıyor. Asil Nadir'in Türkiye'de doğrudan kendi adına kurdu- ğu ya da satın aldığı firmala- nn ise PoUy Peck ile ilintisi yok. Bu şirketler şöyle sırala- nıyor. Basın alanmHa Veb Of- set Gnıbu, Güneş ve Gelişim Gnıplan, bankacüık alamnda İmpexbank (eski adıyla Titi- bank), havaalık alamnda fa- aliyet gösteren Noble Air, Ku- şadası'ndaki Sunset Turizm Köyü, Antalya'daki Sheraton otelinin yapımım üstlenen As- hon İnşaat. Asil Nadir en son olarak Çukurova Grubu ile ortak ola- rak, Peugeot-Chroen otomo- biUerini Türkiye'de üretmek üzere hazırhklarını sürdürü- yor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle