25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 EYLÜL 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURİYET/5 Mine Mutlu topraga veriliyor • Kiiltür Servisi — önceki gun ölen oyuncu, ses sanatçısı Mine Mutlu, bugün Levent Camii'nde kıhnacak öğle namazından sonra toprağa verilecek. Uzun bir süre kanserle mücadele eden Mine Mutlu, 42 yaşmdaydı. 1966 yılında "Perde" dergisinin düzenlediği "artist" yarışmasında birinci olan Mine Mutlu, aynı yıl "Ben Bir Kanun Kaçağıyım" filmiyle sinemaya geçti. Bir süre mankenlik yapan sanatçı "Tek Kurşun" adh filmde başrol oynadı. Çok sayıda sanatsal ağırbğı olmayan filmde rol alan Mine Mutlu'nun oynadığı fılmlerden bazılan şunlar: "Kadın Severse", "Kaldınm Çiçeği", "Gül ve Şeker", "Olmaz Böyle Şey", "Berduş Kız", "Televizyon Niyazi", "Köye Dönen Yosma", "Seks Fınınası", "Çılgın Yenge; 1 , "Alageyik", "Çilli Yavrum Çilli." (Fotoğraf: 'Binbir Gece Masalları' adlı filmden.) Bakanlık destekli yeni filmler • Kiiltür Servisi — Kültür Bakanüğı Sinema Teşvik Fonu'ndan yararlanacak 15 konulu fılm belirlendi. Film Yaptırma ve Destekleme Komisyonu, daha önce belirledigi 20 projeyle birlikte şimdiye kadar 35 filmin yardım almasını kararlaştırdı. Her yapımcı firmanın tek filmle başvuruda bulunabildiği teşvik fonundan 20O'er milyon liralık yardım alacak yeni filmler ve yönetmenleri şöyle: "Seni Seviyorum" (Işü özgentürk), "Sokaktaki Adam" (Buket llhan), "Boynu Bükük Küheylan" (Erdoğan Tokatb), "Korkunun Bittiği Yer" (Erdoğan Tokatlı), "Eskici Dükkânı" (Şahin Gök), "Zamanı Değildi Sevginin" (Şahin Gök), "Bir Kadın" (Nisan Akman), "Asıl Olan Aşktır" (Ünal Küpeli), "Sade Ramazan" (Kartal Tibet ya da Ünal Küpeli çekecek), "Soğuktu ve Yağmur Çiseliyordu" (Engin Ayça), "Tatar Ramazan" (Melih Gülgen), "Bir Kadın Düşmanı" (Kartal Tibet), "Yah" (Safa önal), "Oyuncu Kadın" (Temel Gürsu) ve "Erkin Olayı" (Zeki ökten). Osmanlı arşivi bilgisayarda • ANKARA (AA) — Osmanlı arşivlerinde bulunan yaklaşık 100 milyon belgeden bugüne kadar ancak yüzde 6'bk bir bölümünün tasnif edilebildiği öğrenildi. Işlemlerin çabuklaştırılması ve belgelerin zamanla yok olmasırun önlenmesi amacıyla Osmanlı arşivlerindeki belgeler mikrofilmleri alınarak bilgisayara yükleniyor. Ün'ün filmi San Sebestian'da • Kültür Servisi — Yönetmenliğini Memduh Ün'ün yaptığı "Bütun Kapılar Kapahydı" adh fılm, San Sebestian Film Festivali'nin yarışmalı bolümüne alındı. Yönetmen Ün, filmin bugün ve 29 eylül günleri festivalde Ispanyolca altyazıh olarak oynatılacağını bildirdi. .Başrollerinde Aslı Altan ve Uğur Polat'ın oynadığı film, Kahire, Manheim, Hong Kong ve Cenevre Film Festivallerinden de davet aldı. Senaryosunu Süheyla Acar Kalyoncu'nun yazdığı, görüntü yönetmenliğini Orhan Oğuz'un yaptığı film, 9. Uluslararası Istanbul Film Festivali'nin Ulusal Yanşma bölümünde Jüri Özel ödülü'ne değer görülmüştü. Nezihe Meriç Almanya'da • Kültür Servisi — Yazar Nezihe Meriç, düzenlenecek toplantılarda öykülerini okumak ve öykü üzerine konuşmak üzere Avrupa'da. Almanya'nın Frankfûrt, Münih ve Köln kentlerinde okuma toplantısına katılan Meriç, Almanya'nın başka kentlerinden sonra Hollanda ve Isviçre'de de okuma ve konuşmalarını sürdürecek. "Bozbulamk", "Topal Koşma" "Menekşeli Bilinç", "Dumanaltı" gibi öykü kitapları, "Korsan Çıkmazı" ve "Alagün Çocukları" gibi romanlan bulunan Nezihe Meriç son olarak "Bir Kara Derin Kuyu" adlı öykü kitabıyla Sait Faik Hikâye Armağam'nı aldı. b o g a z ' a t u t k u 1 u b i r b a r rüya ersavcı Qır$. P<?>\ Cıınıa emin igüs-tanju duru-serdar gönenç Cııma-C tesı Pa:ar cengiz erinç-erkan erk PtesıSalıC hvı CABARET CİNE (1H 00 0-100) Yeşilpınar Sok No: 2 Amanıtköy Td- 157 74 38 ölümünün beşinciyıldönümünde Zincirlikuyu'daki mezarı başında anılıyor Bir söylencedir artıkBugünsaatl2.30'da düzenlenecek anma törenine Dostlar Korosu da katılacak. Ruhi Su'nun yeni çıkan "Sultan Suyu" adh kasetinde de sanatçının Pir Şultan Abdal deyişlerine yer veriliyor. Ruhi Su'yu, Vedat Günyol'un 1985 kasımında "Kitaplar" dergisinde yayımlanan bir yazısıyla anıyoruz. VEPAT GÜNYOL ~ Doğu Anadolu topraklannda dünyaya gelip türlü serüvcnlerden geçe geçe soluğu Ankara Devlet Konservatuvan'nda alan, halk kö- kenli, halk canlı, halk kanlı bir in- sandı Ruhi Su. Basbariton olarak yetiştirilmişti Batı kökenli opera- İarda şarkı söylemek üzere. Ama ses dünyasının çocukluğundan kalma dolgunluğu, halk türküle- riyle besli yürek dolgunluğu bırak- mayacaktı yakasım. Nitekim, ope- ra sahnelerini dolduran gür sesi, siyasal nedenlerle susturulunca, kulağmda ve yüreğinde yer etmiş olan halk türküleri ön plana çı- kacaktı. Ruhi Su'yu ilk kez Bchice Bo- ran'ın evinde tarudığımı söyledim. Ufak tefek yapısını gölgede bıra- kan, sazına kattığı gür sesiyle... Anadolu insanının, sevincinden, acısından, derdinden kopup gelen bir sesti bu. Sonra, Sabahattin Eyuboğju'nun kiralık evinde, ki- mi kez Aşık Veysel'in de bulundu- ğu gecelerde sık sık görür oldum onu. Önceleri, kendini ikinci planda tutarak halk ozanlannın dizelerin- de, Anadolu insanırun gerçeğini sunuyordu bize, "hallumızın du- ynrmak istediği her seyin sözcüsü" olarak. Sonra Kurtuluş DÜNYA tNSANLA BAŞLADI — Ruhi Su, "Tevhit" adh sflrinde "Benim kâbem insandır" derken dün- yamızı saran haksızlıklara cephe alıyordu. Ona göre dünya insanla başladı. Ama insan olmayacak şey- İerle karşılaştı. (Fotoğraf: Cengiz Civa) Savaşı'nın büyuk şairi N&zun Hik- mefin şiirleriyle dolu ezgilerle çık- tı karşımıza. Nasıl Anadolu, na- sıl yurt kokuyordu sesi, sazı, ka- fası, yüreğiyle! Ruhi Su, 1950'lerde, aydınlar ve aydıntanmış insanlar çevresinde hayranhk yaratmaya başlamıştı. Bir ara geçim nedeniyle, adı sanı duyulmamış gece kulüplerinde sa- zı eşlığınde.dört bir yanına toplu- yordu büyUğünden kuçuğune hay- ranlarını. Sonra "vatan kurtaran arslanlar"m açık kapah sinsi bas- kıları karşısında evine çekildi, bir yandan sesini plaklara dökerek, bir yandan da dost evlerinde, Hü- seyin Erdcm'in derleyip dağarcığı- na kattığı yeni türküleri yorumla- yarak. Bir ara, içlerinde benim de bulunduğum bir avuç türku tut- kununa, Dr. Türkfin Saylan'ın (çoktan kapattığı) muayenehane- sinde, seslerimizi birbirine katarak bir çeşit koro eğitimi uyguladı. Ruhi Su, artık plaklanyla dışa açı- lırken, kimi dost evlerinde, örne- ğin Bertan Onaran'ın evinde, ara- da bir toplanıp, türküleriyle yeşe- rip çiçekleniyordu, bizleri de ye- şertip çiçeklendirerek. Türkü ca- ğırmak, Ruhi Su için bir yaşam gereği, zorunluluğuydu. "Ancak türkü söylediğim zamanlarda ya- şadıgımın farkındayım. Yani türkü sövlememek, bitmek gibi bir şey geliyor bana" diyordu. Ay- nı gereği Sabahattin Eyuboğlu da duyuyor, biz yakınlarına da duyu- ruyordu. öyle olması gerek pazar- tesi aksamlan evinde, gerek top- lu gezilerde, bir ağızdan söylenen türkulere önderlik ederek aramız- da kaynaşma sağlamaya çahşır mıydı? Yakın dost çevresini Ruhi Su'da, Aşık Veysel'de, âdeta tek beden haline sokuyordu. Evet, türkü söylemek, bir ya- şam koşuluydu Ruhi Su için. Ona göre insân sesiydi çalgılann en soylusu. Onun için değil mi ki her zaman sesini sazının üstüne çıka- nyordu. Çünkü amacı, saz çaİmak değil, söylediği türkulere uygun bir eşlik elde etmekti. Ruhi Su, kimi türküleri sazına katarken seslendirdiği şiirin dize- lerine uygun müziği bulamayınca, şiiri müziksiz okurdu. Böylece in- san sesinin soyluluğunu çıkarırdı ortaya. Avrupa'da örnekleri çok olan bu türün, recitatif türünün Türkiye"de en yetkin ustası da yi- ne Ruhi Su olmuştur bence. Ruhi Su, halk türkülerini, Batı tekniği içinde halk gibi, ama, halktan ayn bir biçünde söylemeyi yeğlerken kafasının ardındaki dü- şünce şuydu: Türküleri gelişmiş sanatçılann eline bırakmalı. Çün- kü ona göre halk türkülerinin ge- lişmeye değil, gelişmiş, yani en azından bir klasik eğitimden geç- miş, insan'sevgisiyle dolup taşan, sanatçılara gereksinimi vardı. Ken- disi bu gereksinimi yeterince kar- şıladı bence. Ruhi Su'yu, alışıla- gelen türkü sanatçüanndan ayıran asıl nokta ne idi? Klasik müzik eğitiminden geçmiş, yurt sorunla- nna kafa yormuş, yuiduna, insan- larına engin bir sevgi ile bağlan- mış bir sanatçı olması mı yalnız? Hayır. Ruhi Su'nun, özellikle bir dünyagörüşünden yola çıkarak bir repertuarla, tutarlı bir repertuar- la insanlarımıza seslenmesini bi- len, bu uğurda her türlu çıkar kay- gısından uzak, özverili bir sanat- çı olmasından... Ruhi Su, her şey- den önce, insan olmanın onuru- nu duyan ve bu onuru yaşamına klavuz etmiş bir sanatçıdır: "Ne mutlu ki bize insan olmn- şuz / tnsan sevgisini gercek bilmi- şiz / tnsanın dalında acıp gulmü- şiiz / Mubabbet insana, insan ola- n«." Tevhit adlı şiirinde "bcnim kâ- bem insandır" derken, büiyordu ki dünyamızı saran hayvansal kav- galara, haksızlıklara, beylere, ağa- lara, zorbalara, ekmeğin beyazına savaşı getirenlere cephe alıyordu. Ona göre dünya insanla başladı. Ama insan olmayacak şeylerle karşüaştı. Başlasın adlı şiirinin birkaç di- zesini birh'kte okuyalım: "Dünyaya gel / İnsan başlasın / Tannyı bul / Korku başlasın / Ağalık beylik / Bir bir başlasan." Işte Ruhi Su, boylesine bir dün- yada haksızlıklara karşı, sazının ötesinde, sesini destan eyledi. Bu destanı yaşatanlar, insanlık onu- runu da yaşatmış olacaklardır. Ruhi Su bir'söylencedir artık! M.C. Anday'ın romanından Yusuf KurçenlVnin uyarladığı 'Raziye' tamamlandı Coşkulubir sevda öyküstiKâmuran Usluer, Yasemin öymen ve Oğuz TAınç'un oynadıkları 'Raziye'nin çekimleri Babakale'de 28 günde tamamlandı. FATMA ORAN Metih Cevdet Anday'ın roma- nından Yusnf Kurçenli'nın se- naryosunu yazıp yönettiği "Ra- ziye" filminin çekimleri ta- mamlandı. Yapımcılığını Kadri Yurdatap'ın, görüntü yönetmen- liğini Erdal Kahraman'ın üstlen- diği, başrollerinde Kâmuran Us- luer, Yasemin Öymen ve Oğuz lunç'un oynadıkları; üç özgun insarun arasındaki ilişkilerin, de- vinimlerin, coşkulu bir sevdanın anlatunı olan film, Babakale'de, yirmi sekiz günde ve elli dokuz kutu negatifle çekildi. Tabii hemen hemen her film- de olduğu gibi Raziye'de de ba- 2x sorunlar -üstelik daha çekime başlamadan- başgösterdi. örne- ğin, 14 ağustos tarihli röporta- jımızda 'dayı' rolünü oynayaca- ğını belirttiğimiz Engin Cezzar son anda filmden ayrıldı. Yusuf Knrçenli'ye, Cezzar'ın oynamak- tan neden caydığım sorduğu- muzda, bu konuda herhangi bir polemiğe girmeye niyeti olmadı- ğını söyledi. Kurcenli, sözlerine şöyle devam etti: "Engin Cezzar bir senaryo hazırlamıştı. Yazdı- ğı senarjoda kendi o>na>-acag( rol ön plandaydı. Benim yap- mak istediğim filmde ise, 'dayı' oradaki üç insandan bir tanesiy- di. Yani, olaylan romandaki gibi 'genç adam'ın gözüyle ve tanık olduğu olaylardan kalkarak an- tatmak istemiştim. Bu yaklaşım, bir aktör olarak Engin Cezzar- ın beklentilerini karşılamadı, o yüzden de aynjdı. 'Dayı' rolünü Cezzar'ın yerine Kâmuran Uslu- er üstlendi ve çok da iyi oldu." — Peki, bu filmde istedikle- rinizi gerceldestirebildiniz mi? KURÇENLI — İş kopyasmı henüz görmediğim ve montaja başlamadığım için film hakkın- da konuşmak şimdüik erken. Büyük ölçüde bir üslup birliği gerektiren bir çalışmaydı, tüm çalışanların bir üslup birliğinde aniaşır olmasını gerektiren bir çalışmaydı. Bu konudan çok emin değilim aslında; bunu an- cak montaj aşamasında görece- ğim. Yani, şu anda yapamadık- lanm yaptıklarımdan daha faz- la gibi geliyor bana. — Kültür Bakanlığı söz ver- diği gibi, 200 milyonluk vardı- mın ilk aşaması olan yüzde otuzluk vatınmı yaptı mı siz fil- me başlarken? KURCENLİ — Sanmıyo- rum. O, prodüktörle Kültür Ba- kanlığı ve AJlah arasında kalmış bir mesele olduğu için bizim böyle bir dunımdan haberimiz olmadı. Raziye'nin çekimleri yapımcı- nın istediği sürede, üstelik de bir FİLM SETtNDE — Yönetmen Yusuf Kurcenli. 'Raziye'nin çekim çalışmalan sırasında Vasemın u> men- le. 'Raziye', üç özgün insan arasındaki ilişkiieri konu ediniyor. kutu negatif arttırılarak bitiril- di bitirilmesine ya set ekibi (tek- nik ekip) dışında yönetmen yar- dımcılannm, sanat yönetmeni, larım"da çalışmışlardı; bu yüz- den 'şerbetli'ydiler. Babakale'de bir günlük paydos ederek, para- lan ödenmezse işi tümüyle bıra- kacaklannı söylediler ve direne- makyöz, oyuncular ve yönetme- nin alacaklarınm büyük bir bö- lümü ödenmedi. Set ekibi ise, aynı prodüktörle, Füruzan ile Gülsün Karamustafa'run salt ekonomik nedenler yüzünden rek paralanmn ödenmesini sağ- otuz üç işgünü yerine iki yılda ladılar. (o da eksik sahnelerle) gerçek- Evet, yapımcı cephesinde ye- leştirebildikleri "Benim Sinema- ni bir şey yoktu. Her şey her za- manki gibiydi. Yapuncmın eko- nomik surunlan çözümleyeme- mesi, tüm ekibin güvenli ve ra- hat çalışmasını -ne yazık ki- sağ- layamamıştı... Tiyatro Yapımcıları Derneği'nde bugün 'devletyardımı' tartışılacak 6 Epikbir tavır' ım, 'kara ıııizalv mı? ANNA TURAY Tiyatro Yapımcılan Derneği (TÎYAP) üyeleri bugün Dormen Tiyatrosu'nda bir araya gelerek "öıd tivatrolara devlet yardımı" konusunu tartışacaklar. Olduk- ça "etektrikli" geçmesi beklenen bu toplantıda özel tiyatroların sorunlarma ve çözüm yollanna ilişkin çeşitli görüşler ve öneri- ler dile getirilecek. Kültür Bakanlığı'mn bu yıl için özel tiyatrolara ayırdığı 538 milyon liralık ödenek konusun- da henüz tartışmalar bitmemiş- ken "2 milyariık ek ödenek" çı- kartümasıyla ortalık yeniden ka- nştı. Bakanlığın yaptığı yardım aslında her yıl tiyatrocular ara- sında çeşitli tartışmalara yol açı- yor. Tartışılan, öncelikle yardı- mın miktarı. Bu yardımı "epik bir tavır" ya da "kara mizah" olarak tanımlayanlann yani sı- ra "sadaka" biçiminde deferlen- direnler de var. Hemen her yıl değişikliğe uğrayan yardım yö- netmeliği, oluşturulan yardım komisyonlarında yer alan isim- ler, yardımın topluluklar arasın- daki dağıhmı da tartışmaların odak noktasmda. özel tiyatrolar öncelikle "yasa" diyorlar. Bilet sübvansi- yonu, salon sıkıntısına çözüm aranması, devlet yardımınm ti- yatronun adma değil, projesine baküarak verilmesi gibi konular gündemde yerini alıyor. Bakanlıkça oluşturulan Yar- dım Komisyonu'nda TİYAP temsilcisi olarak yer alan Rutkay Aziz, yardımı yetersiz bulan ve Bugün yapılacak toplantıda en fazla söz alacaklardan biri Necef Uğurlu olacak hiç şüphe- siz. Karşı Tiyatro'nun sahiple- rinden olan Necef Uğurlu, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da "Ben düzmece, maskaralıklarla dolu dosyalar hazırlayıp yardım dilenmera" diyerek başvuruda bulunmamıştı. Necef Uğurlu, devletin özel tiyatrolarla kurdu- Dağıtılan paranın halkın pa- rası olduğunu, bu yüzden kim- senin "nitelik" tartışmaya hak- kı olmadığını söyleyen Uğurlu, "Elbette ki halkın tercihini sa- tılan bilet sayısıyla belirleyecek- siniz. Üstelik Devlet Tiyatrola- rı'nın Genel Müdürü özel tiyat- rolartn niteligini tartışma hakkn nı nereden buluyor? Sutyen- jartiyerie vodvil oynamak mı ni- TİYAP üyeleri bugün Dormen Tiyatrosu'nda bir araya gelerek "özel tiyatrolara devlet yardımı"nı ele ajacaklar. Bakanlığın Yardım Komisyonu'nda TİYAP temsilcisi olarak bulunan Rutkay Azizyardımda ilkelerin belirlenmesinden ve bunun bir yasaya dönüşmesinden yana. Karşı Tiyatro yöneticisi Necef Uğurlu, devlet-özel tiyatrolar ilişkisini bir "yanhşlıklar komedyası" olarak niteliyor. dağıtımın adil olmadığı konu- sunda birleşen bir grup tiyatro- cunun başhca hedefi konumun- da. Rutkay Aziz'in görevini ge- reğince yerine getirmediği ileri sürülüyor. Sanatçı ise bu konu- da kendisine yöneltilen eleştiri- leri normal karşıladığını belirte- rek "Bu tartışmaların daha ge- niş kesimlerde yapdarak yardım- da ilkelerin beüıİenmesi ve bu- nun bir tiyatrolar yasasına dö- nüşmesinde yapıcı katküann saglanmasını istiyonız" diyor. ğu ilişkinin "bir çelişkiler yuma- ğı, bir yanhşlıklar komedyası" olduğunu vurguiuyor sık sık. Karşı Tiyatro'nun devlet yar- dımına neden karşı olduğunu şöyle açıklıyor Necef Uğurlu: "Ödenekü tiyatrolarla özel tiyat- rolar arasındaki haksız rekabet ancak bilet fiyatlannın eşitlen- mesi. özel tiyatrolann sanatçıla- nna ve emekçilerine eşit sosyal güvence sağlaması ile çözülebi- lir, yardımla değil." telikli oluyor" diyor. Hüküme- tin, serbest piyasa ekonomisi il- kesinin neden sanatta geçerlili- ği olmadığını da sonıyor Uğur- lu ve sorulannı art arda sıralı- yof: "Cumhurbakanı TV'de Hodri Meydan programuıda sa- nat ve edebiyatta da serbest re- kabet oluıalı buyurdular. Niçin ANAP iktidan, liderierinin eko- nomik politikasının dışına çıkı- yor? Maliye Bakammız tütün söz konusu olduğunda ben Türkiye'nin Maliye Bakamyım elbette Türk tütününü kayıraca- ğım diyor. Öyleyse Athol Fu- gard'a, Ray Coonej 'e destek ve- ren Kültür Bakanı kimin baka- nıdır? Türk j'azaıian Güney Af- rika'dan, Ingjltere'den mi yar- dım alacak?" Necef Uğurlu, 'Devlet Tiyatrolan' sisteminin kendi içinde iflas ettiğini, sattıklan bi- let sayısının ortada olduğunu da vurguiuyor.: "Hem kamunun parası ziyan ediliyor hem de haksız rekabetle özel tiyatrola- ra köstek olunuyor. Devletin, belediyelerin görevi sanatçıya destek olmaktır, sanat yapmak değil. Tiyatro yazaıianmızm gö- revi de Gencav Hanım'la didiş- mek değil, yazar haklarını ara- mak, yazarlann bu yardımdan ne pay aldıklannı vurgulamka- ür. Yardımın yalmzca tiyatro sa- hiplerine değil, ışıkçısından kos- tümcüsüne, yazanndan oyuncu- suna tum birimlerine eşit şekil- de yansıtılması gerektiğini belir- ten Uğurlu, devletin ozel tiyat- rolara ilişkin bugune kadarki uygulamalannı baştan aşağı gözden geçirmek zorunda oldu- ğunu da sözlerine ekliyor. Uvaneli, Felix jürlsinde • BERLİN (ANKA) — Avrupa Oscarları olarak da bilinen Felix Avrupa Film Ödülleri ön jürisi Berlin'de toplandı. Bu yü Avrupa Film ödülleri'ne Türkiye'den 3 filmin katüması önerilirken ZülfU Livaneli de Avrupa Film ödülleri'nde ön jüri başkanlığmı yapacak. Jüri, 27 Avrupa ülkesinden gönderilecek filmleri değerlendirecek. Bu fılmlerden yedisi 2 aralıkta da Glasgovv'da yapılacak olan toplantıda Lugmav Bergman başkanhğmdaki jüri tarafından değerlendirilerek ödüllerin hangi filmlere verileceği saptanacak. Bu arada Avrupa Film Ödülleri'ne Türkiye'den 3 fılm önerildi. Onat Kutlar, ömer Kavur, Turkan Şoray, Atıf Yılmaz ve Orhan Aksoy'dan oluşan jürinin önerdiği filmler şunlar: "Karartma Geceleri" (Yusuf Kurcenli), "A Ay" (Reha Erdem) ve "Kecenin Teri" (belgesel). 'Fantastik' Ordu'da • İSTANBUL (AA) — İstanbul Devlet Opera ve Balesi, H.Schmidt'in "Fantastik" müzikalini, "15. Ordu Fındık Şenliği'' kapsamında sergileyecek. Ordu Kapah Spor Salonu'nda, 20 eylül perşembe gunü sergilenecek müzikali, Aytaç Manizade sahneye koydu. Eserde, orkestrayı Serdar Yalçın yönetirken dekorlan Erkut Uzelli, kostümleri Şanda Zıpçı, koregrafiyi Nasuh Baran hazırladılar. Müzikalde, başhca rolleri Serdar Abacı, Gülgün Özyiğit, Timur Doğanay, Ali thsan Onat ve Şamil Gökberk paylaşü. Acar^ın sergisi • Kültür Servisi — Salih Acar'ın resim sergisi 21 eylül cuma günü Ümit Yaşar Sanat Galerisi'nde açılıyor. Ressam Acar, 1951'de Sofya Akademisi Fresko bölümünü bitirdikten sonra Turkiye*de DGS Akademisi'ne girdi. 1955'te Akademi'den mezun olan Acar tablolannda genellikle doğa ve kuşlan işliyor. Dünya Tabiatım Koruma Derneği üyesi ve Türkiye"de Doğal Hayaü Koruma Derneği'nin kurucusu olan sanatçı, "Doğayı bana kuşlar sevdirdiği için bıkıp usanmadan onlan çizdim ve çizeceğim" diyor. Arda'da karnıa sergi • ANKARA (AA) — Arda Sanat Galerisi'nde, aralannda Zeki Faik Izer, Bedri Rahmi Eyuboğlu gibi sanatçılann eserlerinin de yer aldığı karma resim sergisi açıldı. 12 ekime kadar açık kalacak sergide, Zeki Faik Izer, Ziya Keseroğlu, Adnan Vannca, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Orhan Peker, Avni Arbaş, Duran Karaca, Müşerref Köktürk, Hüseyin Yüce, Utku Varhk ve tsmail Altıok'un resimleri bulunuyor. Arda Sanat Galerisi'nde 12 ekimden sonra Eşref Üren sergisi açılacak. Caz konseri • Kültür Servisi — "Jazz Tzigane de France" Üçlüsü 21 eylül cuma günü saat 21.00'de Fransız Kültür Merkezi'nde bir konser verecek. Topluluğun şefi Francis-Alfred Moennan, gitarist ve aynı zamanda besteci. 193CİU yıllann başında tüm Avnıpa'yı saran ve Amerikan caz müziği Paris çigancılanıu "swing"e kaydırdı. "Şef Moennan swingi, Sarane ve Matelo Ferret ile Lousson Reinhardt'dan, çigan müziğini ise Sava Neagu ve Lagos Kazanova'dan öğrendi. konsa
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle