Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 15 EYLÜL 1990
ALPAY KAMCÂHARAP ÇOLLERINDE TURKLER
Yıl 1918. IraKFilistin, Suriye cepheleri direnme güçlerinin sonuna gelmiş, görkemli Osmanlı ordusu 7-8 bin kişiye inmiştir
Mehmetçik kumarda kaybedildi— 7 —
tttihatçılann güçlU bir kanadı, Almanya-
nın Osmanlı Devleti'ni sürttkiemek istedikle-
ri savaşı özlemle beklemekteydiler. Daha Bi-
rinci Dünya Savaşı başlamadan Kafkasya'ya,
Orta Asya'ya gizli görevlerle bırtakım kımse-
ler gönderümış; Teşkılat-ı Mahsusa adı veri-
len örgut kurulmuştu. Bu örgut, Panturanizm
ve Panislamizm amaçlanna hızmet edecekti.
Celal Bayar'ın deyışıyle, "Bir fikir, aymı z*-
manda hareket ynvasrydı; "Ordunun en ener-
Jik, ideattst sobaylan ik Tiırk ve tslam diya-
nnın aydın bilginleri"nden oluşuyordu. "Os-
manlı devletı ıçmde ulkıi ve fikir birliği yap-
mak, dünya yüzündekı bütun TurkJeri bir bay-
rak ve bir devlet görüşu altında birleşürmek,
temsıl ettiğımız manevi ıman düzeni olan
Müslümanlığı izlenilecek dış polıtıkanın en et-
km kuvveti durumuna getirmek, sömürgeci-
lik ıle savaşarak mıllı kurtuluşlar döaeminı aç-
mak ve bunun kadrosunu yetiştirmek
amacıyla" kurulmuştu.
Kısacası, "tslam ihtilâli" ve "Turan birligi"
hayallennın gercekleşmesuıı sağlayacak bir ör-
gut amaçlanmıştı. Gerilla savaşları veri-
lecckti-
Almanlann 'Siyah Kuşak'ı
Almanlânn savaş stratejisı, tttihatçılann bu
hayallenyle uyuşmaktaydı: Boğazlar kapan-
dıktan, denız yolu Süveyş'ten kesıldıkten baş-
ka, Kafkasya'daki çarpışmalarla çok sayıda
Rus askeri, Arabistan'da ise tngilizler oyald-
nacaktı. Savaşın sonunda da Almanya'ya ba-
gunlı bir Osmanlı devletı oluşacaktı. Larcher'e
göre (La G M T R Thronie dans Ia Goerre MOB-
diale, Pans 1926) Almanlann hedefı de buy-
du:
"Osmanb tmparatorluğu'nu TurUeştirmek,
oan yabaao vesayetinden kurtarmak, Kafkas-
ya ve Mısır'ı almak, 'Turan'ı knrtannak ve bir
federasyonda toplamak, butun İslam dunya-
sında Tttrk halifenin otoritedni yeniden knr-
ABD Başkanı VVilson da 12 Kasım 1917'de
yaptıjb konuşmada şunları söylüyordu:
"Haritaym bir göz atın. Av«Ury«-
Macaristan, Alnuurva'mn tam kontroln alnn-
da. Baikan detletleri ozerinde begemonyası-
aı kormoş. Turkiye ve Anadolu'yu kontrol
ediyor. Geçen gun bir harita gordum. Butnn
bu yerler siyahla işaretlenmişti. Siyab kuşak
Hambnrg'dan Basra KörfezTne kadar ozam-
yordu."
Bu gerçekler, Osmanlı Devleti'nin Alman-
ya safında savaşa gırişının yalnız Enver'in "Al-
mancıhgı"yla, Goeben ve Breslau zırhklannın
bir oldubıttı sonucu boğazlardan gırmesıyle
açıklanamayacağını ortaya koyar.
Hayallere sınır yoktu...
XIII Osmanlı Kolordusu'nun tran içlerine
yollandıgmı daha önce görmuştuk.
tngilizler de buna benzer bir plan hazırla-
dılar. Larcher'e göre plan şuydu:
"Iraa'dan ilerieyerek Hazer Denizi kıyısın-
daki Enzeb'yi. daha sonra Baku'yu aimak, bu-
rada bir kara ve deniz ussu kunnak ve Baku'yu
politik meriez yapmak, Bakû petrolunu ele
geçbınek, Urmiye Hıristiyanlan, Kafkashlar
Te Türkmeaistan'ın andboişevjk tuuorianyta
işbirligi yapmak, Kafkasya ve TürkisUn'da
Tiirkiye'ye karşı bir Müslıunan federasyon
kvmak, vb..."
Sovyet ihtilâlinden bir ay sonra, 7 Aralık
1917'de Osmanlı Devletı ıle Sovyetler arasm-
da ımzalan ateşkes anlaşması, hem Almanla-
ra hem Ingilızlerle Fransızlara lran ve Azer-
baycan üzerindeki planlannı uygulamaya koy-
ma cesaretı verdi. 23 aralıkta Ingütere ıle Fran-
sa, bir anlaşma ımzalayarak bolveşıklere ve
Tıîrklere karşı her bınnın nerede çarpışacağı-
nı, Ingıltere ve Fransa'nın 'nufuz bölgelerf ni
behrledıler. (9 Mayıs 1916'da Sykes-Pıcot An-
laşması'ru ımzalayarak Osmanlı tmparatorlu-
ğu'nun bölüşülecek bölgelennden kendilen-
ne düşecek payın suurlannı çizmişlerdı).
O tanhlerde Enver Paşa da Bakû ve Kaf-
kasya'ya göz dikti. Bu ulkelerden geçerek "Tk-
ru"a ulaşacaktı. Kardeşi Nnri Paşa komuta-
sında kurduğu tslam Ordusu 15 Eylül 1918'de
Baku'yu Ingilizlerden alıp Dağıstan Müslü-
manlannı örgütlemek uzere kuzeye yürüdü...
Dokuzuncu Ordu'nun Kafkas tümenleri de
tran Azerbaycanı'nı işgal ettı. tngilizlerin si-
lahlandırdığı Nasturileri yenerek Tebrız'i alan
birlikler, Hazer Denızi'nin kuzeyinde üerledı.
tslam Ordusu da güneyden ilerliyordu. Turan'a
ulaşılacaktı!..
Mondoros Ateşkes Antlaşması çoktan im-
zalanmışü...
Mustafa Kemal: Gücümüz
Kalmadı
Şimdi Sunye ve Irak cephelerine dönelim.
Cepheferdeki birliklerin durumunu, Mus-
tafa Kemal Paşa'nın Başkumandan Vekili ve
sadrazama yolladığı 2 Ekım 1917 tanhli rapor-
dan ızleyebiliriz:
"Ordu, harbiıı flk devresine bakarak çok za-
yrfür. Bircok ordaaon mevcadn, normal ndk-
tann beşte biri ludardır. MemJeketia iasan
kaynaklan, artık b« eksklBeri tamamlayacak
gftçte dcfildir. Hatta Yedind Ordu (keodi or-
dnsa) gibi ülke içinde tamamlaıup göçieııme-
•bM çahşüan biridk ordnyn büe, daha dnsma-
aa tek korşan atmadan guçlu tutmaya olanak
baiamıyomz. Genel daymama gucune ornek
oimak izere şono arz edeyim U danyanın en
gilç işleriol görmck iızere biner mevcutin ta-
borlarta banagönderiJen59. Fırkanın yiude
eOiai, ayakta durmaya bile dayanamayaıı za-
yıf ve hasta kfansekrden ibaret oldugundan,
ayntanış ve sagUm göriuen erier 17-20 yaş ara-
aadalri grfismeıniş çoculdaria, 45-55 ya«uda-
Id ife yaramu Idmselerdea ibaret kalnuşûr.
öteİd en iyi birlikkrin mevcotlan da, tsUn-
bal'dan biner mevcarJa hareket etmişier, ama
Hatep'e aacak btftt yüz Idşflik mevoıtiarta ge-
lebOaıişlerdir."
Şeria'daki muharebcler
Şubat 1918'de, Alman genel karargâhı ile
Enver Paşa arasındaki anlaşma sonucu Yıldı-
nm Grubu Komutanı von Falkenhein görevin-
den aJjndı yenne Bejinci Ordu Komutanı Li-
man von Sanders getinldi.
lngilizler sürekli "taarmz"daydılar artık...
26 martta Şeria'nın doğusunda başlayan Bi-
rinci Şeria Muharebesı, 31 martta Osmanlı bir-
liklennin zaferiyle sonuçlandı. tngilizler geri
çekildiler.
Araplar da tngilizlerin yanmda savaşıyor-
lardı. Ancak Ingilizler yenilince öbür tarafa
geçip yagmaya katıldıktan sonra yine karşj ta-
Bağdat'ta Osmanlı askerleri, telgraf makineleri ve diğer haberiesrae araçlanyla (ustte). Yine Bağdaftaki askerler dinienme sırasında.
550 bin ölü, 103 bin kayıp"Bağdat'ı aldıktan sonra ışgal sahasını şımale doğru genışleten
tngılız ordusu, buranın 100 kılometre şimalı garbısindeki Hıt
kasabasım da işgal etmiştı. Filistm-Surıye cephesınde, 1918'ıtı
şubatmda Ingılizler Beyrut'un sancak merkezlerınden Nablus'a
karşı taarruza geçmışler, daha sonra Şerıa muharebelerı demlen
çarpışmalarla birlikte Hayfa ve Akka dtismuştür. Sunye harbı
Nablus bozgunuyla sona ermıs sayıhr. Osmanlı karargâhı
alelacele Şam'a nakledılmış, Nâstra sukût etmış, tngilizler 18 bin
esır ve 120 top ele geçırmıştır. Ası Araplar her taraftan
ayaklanmışlar ve Şam duşmuş, askerlenmiz dindaşları
taraftndan vahsıce şehıt edılmiştir. tngilizler daha sonra hiçbır
mukavemetle karşılaşmadan Halep'e gırmişlerdır. Bu suretle
tngılız ordusu artık Anadolu'yu tehdıt eder hale gelmıştir. (...)
Harb-ı Umumı'mn Turk cephelenndeki maceraları ışte
bunlardır. Musul şehrı de 1918'ın sonlannda intızamm te'mını
bahanesıyle işgal edılmıştir. (...) Harb-ı Vmumi'den evvel buyuk
bir süratle kaybediten yerlerden Girit, Bosna-Hersek,
Bulgaristan ve Rumeli-ı Şarkî gıbı ecnebı işgaline duşmuş
veyahut istıklâle yakın bir muhtariyyet kazanmış eyaletler
sayılmak şartıyla devlet bunyesinden aynlan memleketler
Trablusgarp, Bıngazı, tekmıl Rumeli kıtası ve Akdeniz
adalandır. Harb-ı Umumı'de elden çıkan kttalar da Hıcaz.
Yemen, Asır, Irak, Suriye, Fılistin, Lübnan ve Mısır ulkelendir.
Harb-î Umumı'deki asker zayıatımızın umumi yekûnu 3.842.580
kişidır. Dört mılyona yaklaşan bu mıithiş yekûnun, 550 binı
şehit, 891364'u mâlul, 103.731'i kayıp, 2.167.84O'ı yaralı ve
129.644'ü esirdır. Memlekelın muhtelif laraflannda açlık, sâri
hastahk ve muhaceret yılzunden telef olan sivil ahalı kurbanlan
bu yekûna dahıl değildır.
(tzahlı Osmanlı Tarihı Kronolojısi/tsmail Hamı Danişmend
Cilt: 4
tst
% 1600890
S S 48 54
Irak cepbesinde Osmanlı ordusnnnn hareketi, 1919'da tam bir geri cekilme şeklindeydi.
rafta yer ahyorlardı.
Nisanda Yıldınm Grubu tngilizlere saldır-
dı. 30 nisanda Akdeniz kıyısına kadar uzanan
Şeria cephesınde tkinci Şeria Muharebesı baş-
ladı. Bu sırada Ürdün'de önemli bir stratejık
yer olan Salt, tngilizlerin eline geçti. tngiliz
suvarisi Amman yönünde ilerledi. Araplar, tn-
gilizlenn verdiği tahrip araçlanyla Hicaz de-
miryolunu, köpruleri kullanılamaz dunıma
getıriyorlar, bu da Osmanh birliklerinin iler-
lemesinı son derece guçleştınyordu.
Yırtık çanklan bile yoktu...
Birlikler artık direnme güçlerinin son nok-
tasına gelmişlerdi. Sayılan azsdmıştı; yiyecek
ve giyecek bulamıyorlardı. Liman von San-
ders, Tnrkiye'de Beş Yü
1
adh kiubmda şun-
lan anlaüyor:
"Tiırk askerleri, tngiliz ölu erlerinin çizme
ya da postallannın tabanlanna, (aslık arazi-
de yiınırken ses çıkarmasın diye keçe çivilen-
miş olduğunu gıpta ile seyrettiler. Kendi taban-
iannda ise yırtık çanklar vardı ve hatta çok
defa bu bile yoktu; ayaklannı paçavralarbı sa-
np savaşıyorlardı. Snbaylann çoğu bik düz-
gon bir aymkkabtdan yoksudn. AğustosU pek
çok malarya vakası ile karşılaşınca mevzileri-
ni 7. Tomen'in dağlık mevzileriyle degiştiren
19. Tiımen'in erleri, sabildeid kumluk arazi-
de iyi kotu iş gören ayakkabılann dağ yolla-
nna dayanamadıgını gördüler. Piyade keşif
kollan, gönvden ber defasnda kan içinde kal-
mıs ayaklaria dönuyorlardı."
Paçavralar içindeki erter
Savaş, daha agustos ayında kaybedUmiştı.
Tegmen Riecks, Liman Paşa'ya verdiği rapor-
da, "Türklerin beklenen buyuk lngüiz taar-
roznna kaıv direnemeyeceklerini, Turk birlik-
leriyle tenasta bnhınan nerkes gibi ben de bil-
roekteyim. Bu sebepk kuyu kazma işi sona er-
dikten soara, Ueride kuiaaıiamayacak oian
mumkun oidnga kadar fazla malzemeyi Ce-
nin'deki depoya geri gonderdim" dıyordu.
Liman Paşa, sefaletın boyutiannı anlatıyon
"Malarya ve dizanteri bu sıcak yaz mevsi-
minde pek çok kurban verümesine sebep ol-
dn. Bnrun seyyar hastaneler ve nekahathane-
ler, memJeket içlerine kadar ve alabOdiğıne do-
luydu. Hararetin 55 ile 65 derece arasmda de-
gjştigi Şeria vadisinde ve agustos ayında bir-
liklerin sabah saat 8.00'den guneş baUna ka-
dar hareket etme imkânı yoktu.
Yazlık elbisesi olmayan ve ancak kalın yun
kumaş giyen (bunlara paçavra demek daha ye-
rindedir) ve dortte uçunden fazlasının artık iç
çamasın da kalmayan Turk erlerinin, dogru-
dan doğnıya tenierine giydikleri bu kalın ku-
maş altında ne zahmet çekecekleri apaçıkür.
tngüiz ve Hintlilerin bircok sonuçsuz taarruz-
lanndan sonra Turk siperieri onunde kalan
ölulerin dbisderinin derhal soyulması, asla,
özel olarak duzenlenmiş bir zulum eseri sayı-
lamaz. Bu durum, Turk erleri için elbise, ayak-
kabı ve çamaşır elde etmek için açık olan bi-
ridk yoldu. Ölulerin soyıılması ile UgOi yasak-
lar, hiçbir ise yaramadı."
Filistın ve Irak'takı tngiüz cepheleri, birbir-
lerine yaklaşarak eylıil boyunci ılerledıler.'l9
eylttlde buyük ve kesin tngihz saldınsı başla-
dı. 23-24 eylülde Amman bosalüldı.
Şam'a Faysal'ın bayrağı asıldı
Yıldınm Grubu Kumandanı Liman von
Sanders, artık geri çekilişi yönetmektedir:
Osmanh ve Alman birlikleri, süreldi yenil-
giye uğrayarak 30 eylülde Şam'a çekihrler...
"Şam'da güvensizlik ve duzensizlik gittik-
çe artayordn. Şerif Faysal'ın casuslan şenre
dolmuşru. Bualar her tarafta dolaşıyor ve hal-
kı loşlarbyordu. Bazı evtere Şerifln dört reakli
bayrâgı asdnuştı. ŞeriTin adamlan agıruk kol-
lannı durdurnp talan ediyorlardı. Afcyamp
dogrn şehirde yangmiar baslarmş ve Hicsz hat-
tının baş istasyonu Kadem tnraşturulmuşru.
Karanlık basar basmaz tngilizler Berede va-
disine birkaç makineütüfek üe snvariler gön-
dermişti. Bunlar geri cekllenler uzerine ateş
açmışo. Bu kesimde firariler ve arabalar yı-
gıhp kalmıştı. Duşman atesinin etkisizligine
ragmen burada korku ve kanşıkhk aldı yttrv-
dü. (...)
(Ertesi gnn) ogle vakti 12 duşman taburu-
nun Knneytre'den Şam'a dogru ymrndhgii bil-
dirildi."
Böylece Şam da elden gıttı...
Bir süre sonra Şerif Faysal kente gelecek,
ama Fransız birüklerince kovulacaktı...
Ve Ateşkes Anlaşması
Ekimde Beyrut, Humus, Hama ve Halep
düştu. Mustafa Kemal, kurtarabildığı kuvvet-
leri yanına alarak 24 ekimde Halep'in kuze-
yinde bir dizi muharebeye giristi. Ugradıg^ sal-
dırılan püskürttü ve lskendenın yönünde,
Bâbü'l-Halili uzerinden Tatmaraş'ı ve demir-
yolunu geçen, Cirbin doğusuna uzanan mev-
ziye çekıldi.
Tam bu sıralarda, 31 ekimde, ateşkes imza-
landığı haberı geldi...
tttihat ve Terakki hükümeti düşmüş, bir ay
işbaşında kalabilecek Ahmet lzzet Paşa ka-
binesı kurulmuştu. Yeni Harbiye Nâzın 30
ekimde Liman Paşa'ya Yıldınm Grubu komu-
tanlığını Yedinci Ordu Kumandanı Mustafa
Kemal Paşa'ya devretmesini bıldırmişti.
Almanlar ülkelerine dönuyorlardı...
1914'te "Mısır'uı fethi" amaayla yola çıkan
görkemli CemaJ Paşa ordusu ile sonradan
gönderilen nice birlik erimişti; onlann yerine
yalnızca 7-8 bin kişUik, bitip tükenmiş bir ka-
İıntı vardı şimdi...
Kumarda kaybettik
Evet, savaş kaybedilmıştL.. Olup bitenlerin
baş sorumlusu Enver Paşa, tslam Ordusu Ku-
mandanlığı'na atadığı Kafkasya'daki kardeşi
Nuri Paşa'ya 15 Ekim 1918'de şunlan yazıyor-
du:
"Dvşmanlarla bütün baglaşıklanmu, hep
biriikte banş yapmak zorunluğuna girdik. Do-
layısıyla, yakında banş gonışmeleri başlaya-
cakbr. Banşı bizim aradıgımıza göre oyunu
kaybettik demektir."
Anadolu'da buruk bir istasyon... Trende, ts-
tanbul'a dönen Falih Rıfkı... Bir kadın dur-
muş, gelene geçene:
— Benim Anmet'i gordünüz mü? diyor.
Yırük basmasının altından kolunu çıkara-
rak trenin gideceğı yolun, tstabul yolunun ak-
sini gsöteriyor-
— Bu tarafa gitmişti diyor.
O tarafa? Aden'e mi, Medine'ye mi, Kanal'a
mı, Sankamış'a rru, Bağdat'a nu?
Ahmet'ini buz mu, kum mu, skorpit yarası
mı, tifüs biti mi yedi? Eğer hepsinden kurtul-
muşsa, Ahmet'ini görsen, ona da soracaksın:
— Ahmet'imi gördan mu?
Hayır... Hiçbirimiz Ahmet'ini görmedik.
Fakat Ahmet'in her şeyı gördü: Allah'ın Mu-
hammet'e bile anlatamadığı cehennemi gör-
dü. (...)
Anadolu Ahmet'ini soruyor. Ahmet, o da-
ha dün bir kurşun istifınden daha ucuzlaşan
Ahmet, şimdi onun pahasını kanadını kısrnış,
tırnaklannı büzmüş, bize dimdik bakan ana
kartalın gözlerinde okuyoruz.
Ahmet'i ne için harcadığunızı bir söyleye-
bilsek, onunla ne kazandığımızı bu anaya an-
latabilsek, onu övundürecek bir haber vere-
bilsek... Fakat biz Ahmet'i kumarda kaybet-
tik!"
tttihatcılann ileri gelenleri 2 Kasım 1918'de
Tttrkiye'den aynldılar.
Enver Paşa, sadrazam tzzet Paşa'ya bırak-
tığı mektupta, vatanın hizmet etmeye uygun
oldugu birjün geri döneceğini, dinine ve pa-
dişahına hizmetlerini sürdüreceğini büdinyor-
du...
Hasan Amca, o dönemin basınmı eleştirir-
ken şunları yazıyor (Doğmayan Hürriyet ve
Yandt Kalan thtilal, tst. 1989):
"Onnn, fırkalan, ordnlan Kafkas'ın bnzln
daglanna gomdagu gıinlerde, 'Kafkas tepeteri
bir beyaz örtnye burunmiışrd. Elieriaden gd-
se bahadırlanmız kaıian nefesleriyfe eritip
ilerleyecekler' gibisinden destanlar yazan ga-
zeteler, sinsi bir dinleyişten sonra bn kaçışla-
nn gerçeUestiginden şüpbderi kalnuMhgı göy:
— Kaçülar bo aJçaklar! Çoilerin kızgıa ce-
hennemlerinde, Kafkas'ın buzlu dagtanada
memleket gençûgini manveden bn tarediler bir
kırsız gibi gecderin karanbklarua kanşarak
kaçtılar en sonunda. Hesap vermeden; yak-
uklan canlann, yıktıklan banumanlann be-
sabuu vermeden...
Bu kikreyişi aynı adh gazetelerde aynı
adamlar yaptı.
InsanakılveaniayışuııııkabuJetmedigLin-
sanhk giıcuniiB yetmedifti istekkrine:
— Emredersiniz paşa hazretleri, cevabıyla
yuz binlerce memleket evladmın buzlu da|-
larda, kızgın çollerde raahv ve perisan edildi-
ğini gorerek en kuçuk bir itirazda bnlanma-
nuş olanlann, 'Eaver'in seytani, meTun ve sefB
bir hevesi, luzumsnz, yersiz bir tecnıbesi ng-
rnna mabvoldular' deroeye oaklan olacagı
şnphelidir."
Ateşkesten sonra işgal edilen ulusal sınır-
lar ıçensinde, ulusal bir devlet kurma yolun-
da, yeni bir savaş başlıyordu... Bu haklı bir
bagimsızhk savaşı oldugu ıçın Anadolu insa-
nı olanaklanmn en son sınırına kadar gitti ve
kazandı!
Yeni devletin, Turkiye Cumhuriyeti'nm te-
mel ilkelerinı bu savaş belirledı:
"Tam bagimsızhk" ve "Yurtta banş, dün-
yada banş"!
—BİTTt—