Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
75 EYLÜL 1990 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/3
SSCB'de uçak
kazası
• MOSKOVA (AA) —
Sovyetler Birliği'nm Batı
Sibirya bölgesindeki
Sverdlovsk kentinin Koltsovo
Havaalanı'na iniş yapmakta
olan Yakovlev-42 tipi yolcu
uçağıııın bu sabah iniş
sırasında düşmesi sonucu,
uçaktaki 124yolcudan4'ü
hayatını kaybetti. Resmi
Haber Ajansı TASS'a göre
Volgograd'dan Sverdlovsk'a
giden uçağın yolculanndan,
sayısı açıklanmayan yaralılar
hastanelerde tedavi altına
ahndı.
Çingenelerin
egitimi
• MADRİD (AA) — Büyük
bölümü lspanya'da yaşayan
yaklaşık 1 milyon 600 bin
Ayrupalı Çingene'nin egitimi
için Avrupa Konseyi'nden
yardım istendi. lspanya'nın
Logrono kentinde
düzenlenen bir toplantıda
konuşan Rene Descartes
Üniversite Çingene Kültürü
Araştırma Enstitüsü Müdürü
ünJü Fransız Sosloyog Picrre
Liegeois, Avnıpa'daki
Çingeneler'in çok genç bir
toplum olduğunu ve yandan
fazlasının okul çağında
bulunduğunu söyledi.
Reagan
Bonn'da
• BONN (AA) — Federal
Almanya Başbakanı
Helmut Kohl, ülkesinin
Körfez krizi konusunda
ABD'ye yardım edeceği
konusunda güvence verdi.
Kohl, F. Almanya'yı ziyarct
etmekte olan ABD eski
Başkanı Ronald Reagan ile
yaptığı görüşmede,
uluslararası dayanışma söz
konusu olduğunda,
Almanlann huysuzluk
ettikleri için lunandıklannı
sanmalarını istemediğini
belirterek "benim politikam
bu değildir" diye konuştu.
Türklerden
Thatcher'a
• LONDRA (AA) —
Ingiltere'de yaşayan Kıbnslı
Türkler, Kıbns Rum
yönetiminin tek taraflı AT
başvurusuna itirazlannı
anlatan bir mektubu
Başbakan Margaret
jawilçh.<r'a verecekier.
tngiltere'de yaşayan 100 bini
aşkın Kıbnslı Turkü
temsilen altı lcişiden oluşan
bir heyetin, AT Bakanlar
Konseyi'nin 17 eylülde Rum
başvurusunu
değerlendıreceği toplantı
öncesinde, yann öğleden
sonra başbakanhğa giderek
Türk goruşttnü anlatan
mektubu sunacakları
öğrenildi.
Sri Lanka'da
katlianı
• COLOMBO (AA) —
Hükümet birliklerinin,
Tamil gerillalannın
mevzilerine düzenledikleri
saldında 100 gerillanın ve
12 askerin öldüğü bildirildi.
Savunma Bakanı General
Cyril Ranatunga, dün
yaptığı açıklamada, 360
hükümet askerinin,
helikopterler ve devriye
botlan ile şafaktan önce
başkent Colombo'nun 300
km. kuzeydoğusundaki
Jaffna kasabasında yer alan
Jaffna kalesi çevresindeki
gerilla mevzüerine saldın
dUzenlediklerini ve çıkan
çatışmalarda 100 gerillanın
ve 12 askerin öldüğünü
belirtti.
Mısır4ran
yakınlaşmagı
• KAHİRE (AA) —
lran'da 1979 yılındaki Islam
devriminden bu yana
yüksek düzeyli Mısırh bir
diplomat ilk kez Tahran'a
gjtti. Dışişleri
BakanlıgYndan edinilen
bilgiye göre Dışişleri
Bakanbğı'nın Uluslararası
örgütler Dairesi Başkanı
Münir Zahran, geçen
günlerde Paris'te ölen
ancak hakkında yeterli bilgi
verilmeyen tmal El Kummi
adlı yetkili bir din adamı
için bassağiığı dilemek
amaayla Tahran'da
bulunuyor. ' ı
Kazakistan'da
patlama
• MOSKOVA (AA) —
SSCB'nin Kazakistan
Cumhuriyeti'ndeki Ulbinsky
Metalurji tesisinde meydana
gelen ve büyük bir yangına
sebep olan patlama can
kaybına yol açmadan
atlatıldı. TASS ajansının
haberine göre nükleer
enerji santralleri için yakıt
üreten metalurji tesisindeki
yangın sonucunda, yalnızca
radyoaktif olmayan
berilyum maddesi sızıntısı
meydana geldi.
Washington, 23 eylülde başlayacakgezi için hazır DUNYADA BUGIJN
Özal'ın ABD gündemi yüklü ALtSİRMEN
#Özal, Washington'da ekonomik temaslarda da
/bulunacak. ABD yönetimi, Türk-Amerikan ticari
^/ilişkilerinin geleceği için pembe bir tablo çiziyor.
•Özal, ABD ile ticaret hacminin arttırılması isteğini
sürekli gündemde tutacak.
r
'Cumhurbaşkanı Turgut özal, ABD'de Başkan George
^Bush, Savunma Bakanı Richard Cheney, Genelkurmayr
Başkanı Colin Powell ile görüşecek. ABD yönetimi,
Özal'ın 'içerideki' durumunu rahatlatmak için jest
yapmaya hazırlanıyor.
UFUK GÜLDEMtR
WASHINGTON — "Türk-
Amerikan Uişkileri oc Özal'dan
önce böyleydi ne de sonra böyle
ofaıcak." ABD yönetimi, Cumhur-
başkanı Turgut Özal'ın eylül so-
nunda başlayacak Washington n-
yaretine bu cümleyi âdeta kendi-
sine düstur seçmiş olarak hazırla-
nıyor.
özal Washington'a, berabe-
rinde Dışişleri Bakanı Ali Bo-
zer'le 23 eylül tarihinde ge-
liyor. Burada kalacağı üç gün bo-
yunca, sadece ABD Başkanı Ge-
orge Bush ile Beyaz Saray'da öğ-
len yemeğinde bir araya gelmeye-
cek, âynı zamanda ABD Savun-
ma Bakanı Richard Cheney ve
Genelkurmay Başkanı Colin Po-
wdl ile otelinde birer görüşme de
yapacak. ABD Pışişlerî Bakanlı-
ğı Yakın Doğu Dairesi de özal'a
Körfez'deki gelişmeler hakkında
bir brifıng verecek. özal ayrıca,
başkentin etkili gazetesi The Was-
hington Post'u ziyaret edecek ve
Ulusal Basın Kulübü'nde bir ba-
sın toplantısı yapacak. Gezinin
sosyal ayağaru ise Washington'da
sahnelenmekte olan Les Miserab-
les (Sefıller) oyununun izlenmesi
oluşturacak. özal'ın ABD baş-
kentinde bulunduğu tarih, aynı
zamanda Uluslararası Para Fonu
ve Dtlnya Bankası'nın yühk genel
kuruluna rastlıyor. Bu bakımdan
Türkiye'nin ekonomi kurmayları
da Washington'da bulunacak.
özal, bu kapsamda da baa temas
ve toplantılar yapacak.
Cumhurbaşkanı Türgut özal1
ın programı hazırlanırken Kong-
re'de bir konuşma yapması yönün-
de bir altematif de söz konusu ol-
du. ABD Kongresi'nin gelenekle-
ri arasında,' Amerika'yı ziyaret
eden yabancı liderlerden "özgiır-
lüldere katkıda bulunmuş olanla-
n" konuşma yapmak üzere Kong-
re'ye davet etmek de bulunuyor.
Bu çerçevede en son davet edilen
lider, Çekoslovakya'nın yeni Cum-
hurbaşkanı Vadav Havel oldu.
Cumhurbaşkanı özal'a şu ana ka-
dar Kongre'den bir davet gelmiş
değil. Bunun nedenlerinden biri-
si, özal'ın ziyaretinin özel nitelikli
olması. tkincisi de özal'ın ABD
ziyareti Güney Afrika Cumhuri-
yeti Başkanı De Kkric'in Washing-
ton ziyareti ile aynı tarihe rastlı-
yor. Güney Afrika'yı önemli bir
transformasyondan geçirmiş,
Mandela'yı serbest bırakmış De
Klerk'in konuşma yapması yö-
nünde Kongre'de büyük bir istek
var. Ayrıca Nikaragua'nın yeni li-
deri de aynı tarihte burada ve
Kongre onu da bir "özgüriük
kahramanı" olarak karşılamaya
G. Afrika'da kan gövdeyi götürüyor
Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde,
bir banliyö treninde meydana gelen saldın-
da 24 kişinin öldüğii, yaklaşık 100 kişinin ya-
ralandığı bUdirildi. Ticari bir radyonnn görgü
tanıklanna dayanarak verdiği haberde, ban-
liyö treni Denver tren istasyonundan hare-
ket ettikten kısa bir süre sonra ellerinde ta-
baoca ve bıçak bulunan 6 siyah gencin ay-
run gözetmeksizin yolcolara ateş acügı ve bı-
çakfaunaya başladıklan duyuruldu. Görgü ta-
nıklan, silahlı gençlerin trenin birkaç vago-
nunda benzer hareketlere giriştiklerini, pa-
niğe kapüan halkın kendilerini hızla giden
trenin camlanndan ve kapüanndan aşagı al-
bklannı söylediler. Saldınyı gerçekleştiren-
lerin hangi siytsi görüşii paylaştıklan ve bu
sakhnmn nedeninin henüz belirienmediği bil-
dbib'yor. Polisin Denver'da yogun aramalara
başladıgı, ambttlans ve hellkopterierin de
kentteki hastanelere yaralılan taşıdığı belir-
tiliyor. Güney Afrika'da son 24 saat içinde
ikinci büyük saldın gerçekleştirilmiş otdu.
Daha önce de Johannesburg'un iş merkez-
lerinden birinde bir kamyonun arkasında bu-
lunan silahlı üç zencinin yoldan geçenlere ateş
açması sonucu 3 kişi ölmıiş, 10 kişi de yara-
lanmışü. JOHANNESBURG (AA)
Bulgaristan ile üst düzeyde resmi ziyaretler yeniden başlayacak
Sofya ile yeni ufuklar
SEMİH İDİZ
ANICARA — Cumhurbaşkanı Turgut özal
ile Bulgaristan Başbakanı Andrei Lukanov
arasında Antalya'da gerçekleştırilen görüsme-
nin ardmdan Ankara-Sofya Uişkilerini düzdt-
me çabalarının hız kazanması bekleniyor. Bu
çerçevede Todor Jivkov'un devrildiğı geçen ka-
sım ayından sonra ilk kez yapılan ve Bulga-
ristan'daki seçimler ve iç karışıklıklar nede-
niyle ara verilen Dışişleri Bakanlan Müsteşar-
lan düzeyindeki görüşmelere de devam edile-
bileceği belirtiliyor. Aynı şekilde ilişkilerdeki
gerginlik nedeniyle gerçekleştirilemeyen üst
düzeyli resmi ziyaretlere de önümüzdeki dö-
nemde başlanabilecek. Türkiye'nin Bulgaris-
tan'a açmayı planladığı ve 100 milyon dolar
civarında olacağı belirtilen Eximbank kredi-
sinin de normalleşme sürecinin somut ifade-
sini oluşturacağı kaydediliyor.
Yetkili çevreler, Özal-Lukanov görüşmesi-
nin "çok başanlı" geçtiğini, buluşmada Uiş-
kileri başta ekonomik olmak üzere her alan-
da düzeltmeye yönelik 'karsılıklı iradenin
açıkça sczildiğini" söylediler. Cumhurbaşka-
nı özal'ın Başbakan Lukanov ile "eskiye da-
yanan bir dostlugunun bulunmasının" da bu
başarıda önemli bir rol oynadığını bildirdiler.
Görüşmeden çıkan temel mesajın ise "Hızla
degişen bir uiuslararası ortamda geçmişe de-
ğil, gelecege bakarak iiişkikri yeni bir zemi-
ne oturtmak gereği" olduğunu kaydettiler.
Zaman geçirmeden üst düze)li temaslara
devam edilmesinin Antalya görüşmesinden çı-
kan önemli kararlardan biri olduğuna işaret
eden yetkili çevreler, bu çerçevede "ekonomik
işlerden soramlu bir devlet bakanının" önü-
müzdeki dönemde Sofya'yı ziyaret etmesinin
beklenebileceğini bildirdiler. Esas olarak eko-
nomik işbirliği konulan üzerinde durulduğu
Antalya görüşmesinde, bu yöndeki önerinin
Cumhurbaşkanı özal'dan geldiği ifade edili-
yor.
Aynı şekilde gündemde Dışişleri Bakanı Bo-
zer'in de Sofya'yı ziyaret etmesinin bulundu-
ğu belirtiliyor. Edinilen bilgiye göre Dışişleri
Bakanı düzeyindeki karsılıklı ziyaretlerde sı-
ra Türkiye'de bulunuyor. Konunun uzun sü-
redir gündemde bulunmasma karşın Türk
azınhğına uygulanan basküarın başgösterdi-
ği 1984'ten sonra ilişkilerde görülen ve geçen
yaz doruğa ulaşan gerginlik nedeniyle bu zi-
yaret bir türlü gerçekleşememişti. Jivkov'un
kasım 1989'da devrilmesinden sonra tekrar
üzerinde durulmaya başlandıysa da bu kez iliş-
kilerde istenen noktaya henüz gelinememiş ol-
ması nedeniyle yapılamamıştı.
öte yandan Özal-Lukanov ziyaretinin oluş-
turduğu zeminle Dışişleri Bakanlan müsteşar-
larımn da sonbaharda tekrar bir araya gele-
bilecekleri belirtiliyor. Bu konuda bilgi veren
yetkiüler şunlan söylediler:
"Jivkov'un devrilmesinden sonra Dışişleri
Bakanhğı Müsteşan Tugay Özceri ile Bulga-
ristan Dışişleri Bakani Yardıması Staikov bir
kez buluştular. Ancak bu görüşme, Bulgaris-
tan'da yaşanan seçim sürecinin ve si>asi be-
lirsizliğin gölgesinde gecti. O kadar ki Anka-
ra'da yapılan göruşmelerde, Bulgaristan heyeti
üyeleri arasmda bile görüş farklıhldan orta-
ya çıktı. Bu durumda verimli sonuçlann alın-
ması tabiatıyla mümkün olamazdı. Bulgaris-
tan'daki siyasi görünüm henüz latn istikrara
kavüşmamış olmasnıa karşın yönetim içİDdeld
biriiğin yvenş yavaş peldşmekte oldugu sezüi-
yor. Bn arada Türkiye ik BolgarisUn arasın-
daki sorunlann uzun süre sürüncemede ka-
Yetkiüler, Türkiye'nin 1984 öncesinde Bal-
kanlar'da en kapsamh ekonomik ve ticari iş-
birliğini Bulgaristan'la yürtittüğüne işaret ede-
rek şunlan belirttiler:
"tki ülke arasında bu alanda son yıDarda
atıl kalan fakat yine de kurulu bulunan temel
mekanizmalar mevcnt. Karma Ekonomik Ko-
misyon, Karma Taşımacılık Komisyonu vs var.
Bu nedenle kayıp zamanı telafi etmek fazla
zaman almayacakür. Doğu Avnıpa'daki eko-
nomik ve ticari arayışlar çerçevesinde Türk-
Bulgar işbirliği potansiyelinin büyük oldugu
da söylenebilir."
Türk azınlıgın dunımu •
Yetkili çevreler, iki ülke arasındaki tek so-
runu oluşturan Bulgaristan'daki Türk azınlı-
ğm dunımunda bazı düzelmeler olmasma kar-
şın henüz beklenen duruma gelinmediğini be-
lirtiyorlar. Buna karşın söz konusu azınlığın
durumunun ikili ilişİcilerin normalleştirilme-
si arayışlarında eskiye oranla gündemin ön sı-
ralarında yer alması da dikkat çekiyor. Buna
işaret edilmesi üzerine yetkiüler şu görüşleri
dile getiriyorlar:
"Her şeyin Türidye'nhı istediği biçimde dtt-
zeldiğini söylemek güç. Ancak bu kez temd
bir fark var. O da Bulgariştan'da Türk azınh-
ğına karşı sistematik olarak baskı uygulayan
bir merkezi otoritenin bulunmaması. Süren
baskılann yöresel oldugu ve sosyolojik fark-
lılıklardan kaynaklandığı yolundaki açıklama-
lar bir dereceye kadar doğru. Öte yandan Bnl-
garistan'da yapılan son secimlerde Türk azın-
lamayacağı bilinci de var. Örneğin Bulgaris- [,ğ,n tümuyle sessiz ve sahipsiz olmadığı gö-
tan'dan Türkiye'ye geçen yaz gerçekkşen loplu '
göcün beraberinde getirdiği birçok teknik so-
run çözüm bekliyor. Bu nedenlerle gönişme-
lere bir an önce yeniden başlanmasında yarar
göriiliiyor."
Bu arada Türkiye'nin Bulgaristan'a acma-
yı düşündüğü, ancak görüşmeleri halen süren
Eximbank kredisinin, ilişkilerdeki normalleş-
menin somut bir ifadesini oluşturacağı bildi-
riliyor. Yetkililerden edinilen bilgiye göre 50
milyon dolar tutarında bir kredi için şimdi-
den mutabakat sağlanmış bulunuyor. Ancak
Bulgaristan'ın bu rakamuı üstüne çıküması yö-
nündeki talebi nedeniyle görüşmeler sürdürü-
lüyor. Türkiye'nin Bulgaristan'a 100 milyon
dolar tutarında bir Eximbank kredisi açması
bekleniyor. Bu*kredinin Bulgaristan tarafın-
dan ülkede kıtbğı çekilen yiyecek ve giyecek-
gibi tiiketim mallan alımlannda kullanılaca-
ğı tahmin ediliyor.
Dışişleri Bakanı Ali Bozer'in
Sofya'yı ziyaret etmesi
gündemde. Bulgaristan'daki
seçimler ve iç karışıklıklar
nedeniyle ara«verilen Dışişleri
Bakanları Müsteşarlan
düzeyindeki görüşmelere
devam edileceği belirtiliyor.
hazırlamyor. özal'a henüz bir da-
vet yok, ama Ermeni tasansı gö-
rüşmeleri sırasında Türkiye'yi des-
teklemiş olan Senatör Robert
Byrd'ün özal onuruna Kongre'de
vereceği yemek de genel kunıla hi-
tap etmekten daha az değeri olan
bir gelişme değil.
özal, genel olarak Amerika'ya
geçen ziyaretlerinden çok farklı
bir ortamda gdiyor. Aylardan beri
Amerikan TVleri, Türkiye'nin
Amerika'nm yanında tavır aldığmı
vurgulayıp durdu. Bu, kendi ba-
şına belki çok önemli değil, ama
karşı lobileri nötralize etmek de
çok etkili oldu. örneğin Ermeni
tasansının savunucusu Robert
Dole, birkaç ay önce tasarıyı ge-
çirmeye çahşırken Doğu Bloku'n-
daki gelişmelerden sonra Türkiye1
nin stratejik öneminin kalmadığı-
nı ileri sürmüştü. Artık böyle ko-
nuşan kalmadı. Amerikan yöne-
timi de Kongre'ye karşı "Biz de-
mcmiş miydik?" havası içinde.
Yönetimin tepelerinde "Tark-
Amerikan Oişkileri ne özaldan
öoce böyleydi ne de sonra böyle
olacak" diye bir değerlendirme
vardır. Bu cümle özal'ın ziyareti-
nin âdeta düsturu olmuş durum-
da. Hatta, özal'ın "içerideki" du-
rumunu rahatlatmak için Was-
hington'a geldiğinde mutlaka ba-
zı jestlerde bulunulacağı söylene-
bilir. Izlenimimiz o ki Amerikan
yönetimi, Türkiye'de muhalefete,
"Özal ülkeoin kaderi ile kumar
oynadı, ama karşüıgında bir şey
alamadı" dedirtmek istemiyor. Bu
sadece Türkiye açısından değil,
başta Mısır olmak üzere Körfez-
de ABD'ye destek çıkmış ülkeler
için de geçerli. Aynca, bu dönem-
de özal'a destek çıkmanın, onun
benimsediği felsefenin iç poliüka
açısından tekrar yükselmesinin
başlangıç adımı olarak göruldü-
ğu de anlaşılıyor.
Böyle bir ortamda Amerika'ya
gelecek özal'ın, Dünya Bankası ve
IMF ile ilişkilerde bir promosyon
sağlamasının önemli bir siyasi me-
sajı var. Amerikan yönetimi bu-
nun bilincinde olarak Dünya Ban-
kası ile bu konuda bir diyalog baş-
latmış durumda. öte yandan
özal'ın tekstil sektörünü Türk
ekonomisinin motorlanndan biri-
si olarak gördüğünü biliyorlar.
lekstilde kotalar "Multi fiber
agreemenl" diye bir anlaşmaya
göre düzenleniyor. Bu anlaşma
Türkiye tekstil işinin dışındayken
yapıldığı için Türkiye, 20 milyar-
lık Amerikan pazanmn ancak
yaklaşık 400 milyon dolarhk dili-
minden faydalanıyor. Ayrıca
Türk-Amerika ticaret ilişkileri
müzmin bir şekilde Türkiye aley-
hine acık veriyor. Son 9 yıldaki ti-
caret açığımn toplamı 6 milyan
bulmuş durumda. Türkiye'nin
tekstil konusundaki argumanı şu:
"Bu büyük ticaret acığını kapat-
mak peşinde değiliz, ama hiç ol-
mazsa açığı daha fazla büyütme-
yelira. Onun için de önceu'kle ti-
caret hacmini arttırmanın yottan-
nı arayalım."
Amerikan yönetimi, özal'ın dış
yatınm konusunda çok istekli ol-
duğunu da biliyor. Türk ekonomi-
si ile doğrudan uğraşan bir yetki-
li, bu konuda, "Dış yatınm önü-
mözdeki birkaç yılda büyük aşa-
raa gösterebilir. Çünkü Türkiye,
Bab sistemi içinde kalmaya kanirh
olduğunu bu krizle kamttadı" di-
yor. Bu yetkili, DPT'nin son 10
yılda onayladığı dış yatınm mik-
tan olan 5 milyar dolann Önü-
müzdeki dönemde "aritmetik de-
ğil de geometrik katlanacağı"
inancmda. Ancak bunun için kri-
zin yatışması ve Türkiye'nin "bnn-
dan sonra daha Batı normlannda
bir çizgi" ızlemesi gerektiğinden
söz ediyor. örnek olarak da "sos-
yal konularda" ve telif, patent
haklannda Türkiye'nin sicilini dü-
zeltmesi gerektiğine dikkat çeki-
yor.
özetle Washington, Türk-Ame-
rikan ticari ilişkilerinin geleceği
için pembe bir tablo çiziyor. Ama
Washington'daki Türk makamlan
bu konuda temkinli olmak ihtiya-
cı duyuyor. Krizden sonra Türki-
ye'ye karşı havanın değiştiğini tes-
pit etmekle birlikte Amerika'nm
çabuk unuttuğunu hatırlatmadan
da geçmiyorlar.
Ceberrut Sistemden
Cartcurt Sisteme
Evet, dünkü yazısında, SHP'nin içinde bulunduğu bunalımın
yapısal olduğunu, aynı şekilde Türkiye'nin yapısal bozukluğu yü-
zünden sağ partilerin de tam bir curcuna içinde olduğunu ya-
zan Uğur Mumcu haklıdır.
Türkiye, 12 Eylül'den bu yana 10 yıl geçtikten sonra da büyük
bir rahatsızlığın, bunalımın pençesınde kıvranmaktadır ve tüm
kurumlar birer birer çökmekte, devletin dağılmasına yolaçacak
bir dağınıklığın içine doğru sürüklenilmekiedir.
12 Eylül yönetimi, büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemde
siyasi güçleri temelinden koparıp parçalamış, katılımın gittikçe
daha büyük önem kazandığı bir sırada, kitleleri siyasetten ko-
parmayı başarmış, ülkenin siyasal ekolojik dengesini bozarak
laiklik karşıtı güçleri palazlandırmıştır.
İşin en garip yonü de ceberrut sistemin ceberrutluğu yüzün-
den hızla aciz bir yapıya, cartcurt sisteme donüşrneye başlama-
sıdır.
Toplumsal yasamın garip diyalektiği bize ceberrut devletin nasıl
cartcurt devlete dönüştüğünü, Latin Amerika diktatörlûkleri ör-
neğinde göstermiş bulunuyor. Gerçekten, yaşamın her yönünû
denetlemek iddiasında olan, ama bu amacına siyaseti parçala-
yarak, yasaklayarak, daha doğrusu, iktidarın tekeline toplaya-
rak varmaya çalışan devlet sıstemlennin hızla ceberrırtlugun tersi
olan cartcurtluğa dönüşmeleri kaçınılmazdır.
Çağdaş toplumlarda, çok yönlü olan sorunlann kaçınılmaz ola-
rak çoğulcu ve katılımcı bir yöntemle, yani çağdaş siyasetle ço-
zülmesi zorunludur.
Siyaseti yasaklayan, engelleyen ya da iktidar doruğunun te-
keline sokan rejimler ise zamanla erteledikleri sorunlar karşısında
umarsızlaşmakta, kişi hak ve özgürlüklerini, siyasal kuruluşlan
bastırmakta amansız ve acırnasız olan güçlerinin toplumsal so-
runlar ve onların doğurduğu yeni yapılar karşısında gittikçe na-
fileleştiğini görmektedirler.
12 Eylül'ün 10. yılında Türkiye'nin içine düştüğü bunalım, top-
lumsal yaşamın ceberrut-cartcurt diyalektiğinin sonucudur.
12 Eylül'de silahlı eyleme karışmamış 17 yaşındaki çocukları
asacak, yüz binlerce insanı içeri tıkacak, işlerinden atacak, mil-
yonlarca kişiyi fişleyecek kadar ceberrut olan sistem, artık ken-
di ceberrutluğunun sonucu olarak cartcurt sistemine dönüşmüş
bulunmaktadır.
Türkiye'de öylesine bir cartcurt sistemi egemen olmuştur ki
artık çek senet anlaşmazlıkları devletin yargı organlan önünde
değil, hastalıklı yapının ortaya çıkardığı kuruluşlann, maryanın
önünde görülmekte, hukuksal olması gereken çözûmler, kanlı
zorbaca çözümlere dönüşmüş bulunmaktadır.
Kişiyi ezmekte, siyaseti yasaklamakta ya da sınırlamakta bü-
yük hüner gosteren otorite, kendi dışında gittikçe bûyüyen zor-
ba güçier karşısında umarsız kalmaktadır. Mafya, öbür işlevleri
yanında bir ölçüde erkini yüklendiği yargının karşısında perva-
sızdır. Toplumun dördüncü gücü olarak tanımlanan basın, dev-
letin baskısından kurtulup işlevini özgürce yerine getirmenin sa-
vaşımını verirken, birden çok daha baskıcı, kural tanımaz, kanlı
bir örgütün, mafyanın sansürüyle karşılaşmıştır. Mafya, beğen-
mediğini yazanları tehdit etmekte, yaralamakta, öldürmekte, ga-
zeteleri basabilmekte ve bütün badireleri fazla zarar görmeden
atlatabılmektedir.
12 Eylül'ün 10. yılında devlet kendi arazisi ya da vatandaşın
tapulu malının yağma edilmesini önleyememekte, jandarma bi-
le zaman zaman konut sorununu kendi yöntemleriyle çözerek
zenginleşen mafya karşısında umarsız kalmaktadır
Türkiye, adi ve siyasi cinayetlerin rahatça işlendıği, yerti ya da
yabancı terör örgütlerinin kendi yargılamatarım yapıp kararları-
nı vererek, infazlarını gerçekleştırdiği ve elini kolunu sallayarak
gezdiği bir ülke haline gelmiştir.
Bulunduğu makamdan ayrılması, görev bölgesi dışına çıkması
bile katı kurallara bağlı olan valilerin. kaymakamlann, emniyet
müdürlerinin Suudi parasıyla hacca gitmeleri ve de sonra cep-
lerine diş kirası örneği cep harçlığı konması, devteti rahatsız et-
memektedir. . > * ..„ „, ,P>>
Sürekli zam üstüne zam yapan otorite, kazartcın büyük bolü-
münü vergileyememekte, yurttaşın temel hak ve özgürlükleri üze-
rine kendi koyduğu ipoteğe, başka odakların yenilerini ekleme-
sine seyirci kalmaktadır.
10 yıl önce ceberrutluğun doruğuna doğru tırmanan sistem,
kendi diyalektiği içinde 10 yıl sonra cartcurt sistemin uçurumunda
debelenmektedir.
Evet Uğur Mumcu haklıdır. Türkiye'de sistemin cartcurtluğu
ve dağılmışlığı çözülmeden, birer birer kurumların içinde bulu-
nacak çözûmler geçici olmaya mahkûmdur.
Ama diyalektiğın kuralı burada da çalışmaktadır. Çünkü cart-
curtluğu ortadan kaldırmak için bütün o kurumların daha iyi ça-
lışıp sistemi düzeltecek sağhklı yapıya kavuşmaları zorunludur.
Ceberrutluktan cartcurtluk çukuruna yuvaıianmış olan düze-
ni katılımcı çoğulculuğa çeviremediğimiz takdirde büyük bir ka-
osun içine düşmemız kaçınılmaz görünmektedir.
SSCB
Gorbi
9
nin 'gösteri
kararnamesi' askıda
Yeni oluşturulan Anayasa Denetim.Komisyonu,
Başkan Mihail Gorbaçov'un, gösteri ve toplantılan
izne bağlayan kararnamesini askıya aldı.
MOSKOVA (AA) — Sovyet-
ler Birliği Halk Temsilcileri
Kongresi'nin geçen mart ayında-
ki olağanüstü kongresinde oluş-
turulan Anayasal Denetim Ko-
misyonu, Başkan Mihail Gorba-
çov'un Moskova'daki toplantı ve
gösterileri izne bağlayan karar-
namesini askıya aldı.
Anayasal Denetim Komisyonu
tarafından dun yayımlanan açık-
lamada, Gorbaçov'un bu yüın ilk
yarısmda yayımladığı, Mosko-
va'run merkezindeki toplantı ve
gösteriler için SSCB hükümetinin
iznini zorunlu kılan kararname-
sinin Sovyet Anayasası'na aykı-
rı oldugu bildirildi.
Gorbaçov'un kararnamesine
konu olan gösteri ve toplantılar
için izin verme yetkisinin, SSCB
Anayasası'na göre birtik cumhu-
riyetlerinin parlamentolanyla ye-
rel sovyetlere ait oldugu belirti-
len açıklamada, SSCB Başkanı'-
nın bu izni hükümetin yetki ala-
nına devretmekle Rusya Parla-
mentosu'nun ve Moskova Şehir
Sov^eti'nin yetki alanlanna teca-
vüz ettiği kaydedildi.
Komisyon açıklamasında, bu
durumda ortaya çıkan anayasal
karmaşıklık giderilinceye kadar
kararnamenin askıya alındığı bil-
dirildi.
Anayasal Denetim Komisyo-
nu'nun kurulması, SSCB'de bir
"huknk devleti'' yaratma çaba-
lannın en önemii adımlanndan
biri olarak nitelenmişti.
Türkiye bu azutlığa yönelik manevi des-
teğini surdürecektir. Ancak Bulgaristan'daki
demokrasi arayışlan çerçevesinde kendi kaderi
konusunda Türk azınhğına da sorumluluklar
düşuyor. Bu bilince sahip olduğunu da son se-
çimlerde sergiledi. Kısacası. artık denizde do-
mensiz olarak ve tümuyle kendi kaderine terk
edilmiş bir azınlık söz konusu değil."
Aynı çevreler Sofya'mn, Türk azınlığı ko-
nusunu iki ülke arasında imzalanan anlaşma-
lar çerçevesinden çıkarıp AGÎK ve Avrupa-
daki azınlık haklan çerçevesine oturtmaya yö-
nelik çabalannın sürdüğünü bildirdiler. Bu ça-
balann Türkiye'nin azınlık üzerindeki söz hak-
kını elinden almaya yönelik olduğunu ifade
ettiler. AGİK çerçevesinin öneminin yadsına-
mayacağını belirten bu çe\'reler, yine de Bul-
garistan'ın "ikili çerceveden zannettiği kadar
kolay bir şekilde kurtulamayacağım" da ek-
lediler.
ÇAĞRI
15-16 Eylülde Ankara'da yapıtacak;
TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜ-
ŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ
1. Olağan Genel Kurulunda, Birliğimizin YÖNETİM-DİSİPLİN ve DENETİM organ-
larının seçiminde;
1) MESLEĞİMİZİN ve MESLEK MENSUPLARININ SORUNLARINI ÇÖZECEK;
2) AÇIKLIK POLİTİKASINI BENİMSEYEN;
3) TUM MESLEKTAŞLARDAN ve MESLEK ODALARINDAN GÜÇ ALACAK;
4) MESLEK ODALARI ARASINDA DAYANIŞMAYI SAĞLAYACAK;
5) ORTAK MÜCADELEYİ KOORDİNE EDECEK;
6) MESLEK ÖRGÜTÜNÜN BAĞIMSIZLIĞINI TEMEL ALAN;
— Ç A Ğ D A Ş
— D E M O K R A T İ K
— M Ü C A D E L E C İ
— T U T A R L l
— K A T I L I M C I
— Ü R E T K E N
— ÖRGÜTLÜ MÜCADELEYİ VE MESLEĞİN BÜTÜNLÜĞÜNÜ ESAS ALAN;
— Prof. ÖMER ZALİK ÖNCÜLÜĞÜNDE OLUŞAN "DEMOKRATİK BİRLİK GRU-
BU"NUN ADAYLARINI "ODALAR BİRLİĞİ"MİZE TAŞIMAK İÇİN;
— B İ R L İ K T E E L E L E...
DEMOKRATtK BİRIÎK GRUBU