Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HABERLER CUMHURÎYET/11
'LAGANUSTUKURULTAYA DOGRUSHP
DSP GenelBaşkanı Ecevit SHP'dekigelişmeleri Cumhuriyet'e değerlendirdû
SHP soıııuı başlangıcındaBETÜL UNCULAR
ANKARA — DSP Genel Baş-
kanı Büient Ecevit, SHP'deki son
gelişmeleri Cumhuriyet'e değer-
lendirirken, 12 Eylüi kalıbından
cıktığı için SHP'nin yok olup gi-
deceği görüşünü savundu. Ecevit,
"BaykaJ kazamrsa SHP küçülür,
taönü kazanırsa SHP süninür"
dedi. 19 agustos Bayrampaşa se-
çiminin, SHP için sonun başlan-
gıcı olduğuna işaret eden Ecevit,
fnönü'nün sorununun güçlü genel
sekreterlikten değil Baykal'ın par-
ticilik anlayışından kaynaklandı-
ğını söyledi.
CHP'nin iki basfılıktan zarar
görmediğıni amrnsatan Ecevit, 29
eyiül kurultayı öncesinde iki tara-
fın da kılıçlanru çektiklerini be-
lirtti, "Ya biri i r ^ i f f c ya öbü-
rü. Btr tniujmm otanagı ŞB aşama-
da görnlmuyor" diye konuştu.
SosyaJ demokrastnin önündeki
engelleri aşarak iktidara gdecek-
lerini bildiren DSP lideri,
"SHP'nia kurdılmasi diye bir şe>
sdz koaasu degil. Törk toplumu-
Bun da SHP'yi kurtarmak gibi bir
mecboriyeti yok. Önemli olan
tosyaJ demokratlann başansMİır"
dedi.
Ecevit'e yönelttiğimiz sonılar
ve yanıtlan şöyle:
ninde güçlenmeye basladı ve de-
vam etti. Ondan da parti zarar
görmedi. 1966-1971 arasında ise
ben de partide oldukça ağırlığı
olan genel sekreterdim. Rahmet-
li tnöntt'nün tabii büyük ağırlığı
vardı arna aramızda herhangi bir
sorun olmamıştı. 12 Man'takı so-
run parti içi çekişmelerden veya
iki başhlıktan kaynaklanan sorun
değildi. Orada büyük bir rejim ve
devlet sorunuyla karşı karşıya kal-
dık. Askerler kendi kurdurduklan
hükümete CHP'nin de katılması-
nı, hatta Başbakan'ın bir CHP'Ii
olmasını istediler, ben bunu hem
rejim, hem CHP, hem demokra-
tik sol hareket açısından çok sa-
kıncalı buldum. Ama rahmetli ts-
met tnönü sakıncalı bulmadı, bu
isteğe uydu. Onun üzerine ben ay-
nldım. Somut bir devlet ve rejim
sorunuyla ilgili bir konuda görüş-
lerimiz ayrılmca uygarca bir çö-
züme ulaştırdık bunu.
Bütün o dönemler boyunca
lentiler egemea...
ECEVTT — Sayın tnönü'nün
sorunu güçlü genel sekreter olgu-
sundan değil de şimdiki genel sek-
reterin, yani Sayın Baykal'ın par-
ticilik anlayışından kaynaklanı-
yor. Biliyorsunuz benim de o ko-
nuda geçmişteki nedenlere daya-
nan ciddi kaygılarım vardı. Yani
SHP'de bu sonuçlann ortaya çık-
masında, Baykal'ın kişiliğinin de
etkisi olacağını düşünüyordum
ama bu bizim sorunumuz değildi,
SHP'nin sorunuydu. Yani, bir ke-
re Sayın Baykal'ın dar kadrocu
tutumundan rahatsız olduğu an-
laşılıyor. Hele son günlerdeki
açıklamalar belirgin bir biçimde
gösteriyor ki Sayın tnönü kamu-
oyunda biraz Baykal'ın gölgesin-
de, gerisinde kalmış olmaktan te-
dirgin görünüyor. Bunu kendisi
de açıkça belirtti son günlerde.
— SHP'de var oMuğuou öte-
den beri belirttigiııiz somnlann.
hastakMann knruhayda sona ere-
manda SHP'nin içinde siyaset an-
layışlan, siyasal çizgileri birbirle-
riyle kolay bağdaşamayacak un-
surlar da var. Dunyadaki gelişme-
lerin etkisi altında bu gruplar ken-
dilerini frenleme ihtiyacını duyu-
yorlar. Bazı sloganlar eskisi gibi
haykınlamıyor yüksek sesle. Gü-
nümüz dünyasında çok çağdışı
kalacağı için ama bilinç altında,
saman altında bunlar devam edi-
yor. Ayrıca partinin konumu çok
ilginç.
12 Eylül döneminin kalıbından
çıkmış siyasal kurumlann ömrü
tükeniyor, bazılan yok oldu git-
ti. Bazılannın adlan bile hatırian-
mıyor. ötekiler de erime sürecin-
de. önde gelen partilerden 12 Ey-
1Ü1 kalıbından çıkmış olan başlı-
ca iki parti var, ANAP ve SHP.
Bunlar kaldı, Ötekiler gitti.
ANAP çok hızlı bir erime süreci
içine girdi, ancak şimdi iktidarda
olmamn avantajlannı kullanarak
ve Meclis'teki muhalefetin olağa-
ve dünya çok değişmiştir.
Bunun dışrada 'DSP bizimle
birtessin' diyor. Yani çözümü
kendi dışında anyor. Kendi için-
den bir çözüm üretemiyor. Yapı-
sındaki tutarsızJıklar dolayısıyla
politika da üretemiyor. Oysa halk
arük boş lafla ve hızlı muhalefet-
le, eleştiriyle yetinmiyor. Halkın
siyasal bilinci bir hayli yükselmiş
durumda ve halk muhalefet par-
tilerinden somut çözümier, tutarlı
politikalar istiyor. Biz buna bü-
yük özen gösteriyoruz. Bayram-
paşa'da bir eleştiriyle filan ye-
tinmedik. tç ve dış her temel ko-
nuda somut politikalar açıkladık.
SHP bunu da yapamıyor, içinde
pek çok değerli uzman olduğu
halde.
Kıhçlar çeküdi
Ben 29 eylüldeki olağanüstü
SHP kurultayının bir şey çözece-
ğini sanmıyorum. SHP ortalama
6 ayda bir kurultay yapan bir par-
Iki başlıhk
" — SHP'de 19 agastos seçimi
sooDçtenyla biriikte su yiuiıat cı-
kan sorunun nedeoleri arasında
'güçlü genel sekreterlik' de sayı-
lıyor. BUDD nasü def erlendiriyor-
Boz? BUdi|imiz kadanyia siz
gtiçNi gend sekreterlik kunımunu
Mvunyonhuıaz...
ECEVtT — İki basü parti ol-
maz deniliyor. Aslında CHP'nin
tarihine bakarsak, hep iki başlı ve
bundan bir sıkıntı görmemiş. Tek
parti dönemini düşünün, Atatürk
ve tnönü, ikısinin de çok güçhl ki-
şiliği var. lcabında birbirlerine
karşı kendi görüşlerinde direnebi-
liyorlar ve parti bu yüzden de bir
zarar görmedi. 1950'den sonra
çok partili rejime geciş aşamasın-
da yani 1940'ların ortalanndan
1950'ye kadar bir süre Recep Pe-
ker gibi çok iddialı, kişiliği olan
bir kimse parti yönetiminde etki-
li durumdaydı ve rahmetli tnönü
de hem Cumhurbaşkanı hem parti
başkanıydı. Aynca çeşitli gruplar
vardı. Çatışmalar, sünüşraeler,
tartışmaiar olurdu. Ama bu da
partinin demokrasiye geçiş süre-
cini engellemedi.
1950'den sonra uzunca bir sü-
re Inönü ve Gülek baştaydı ve Gü-
lek'in de güçlü bir kişiliği vardı,
bdli bir dinamizmi vardı. O an-
lamda o dönemde de parti iki baş-
bydı, arada tartışırlardı. Kişilik-
leri birbirleriyle çok çelişirdi. Ona
ragrnen parti ilk asamadaki zayıf-
lamadan sonra giderek halk zemi-
lkibaşhlıkrİkibaşlı
parti olmaz deniliyor.
CHP'nin tarihine bakarsak
hep iki başlı. Bundan da
zarar görmemiş. Atatürk-
İnönü, sonra çok güçlü
kişiliöi olan Recep Peker ile
înönü, 1950'den sonra
înönü ve Kasım Gülek,
1966-1971 döneminde ben
de partide oldukça ağırlığı
olan genel sekreterdim.
CHP iki başlıhktan zarar
görmedi. îkinci, üçüncü
adama gerek yok
deniliyorsa ortaya
NAP'taki durum çıkar.
ÇÖTÛmih dışında
anyor: 'DSP bizimle
birleşsin' diyor. Yani
çözümü kendi dışında
arıyor. Kendi içinde bir
çözüm üretemiyor.
Yapısındaki tutarsızlıktan
dolayı politika da
üretemiyor. HaJk,
muhalefet partilerinden
somut çözümler bekliyor.
Biz buna büyük özen
gösteriyoruz.
Bayrampaşa'da eleştiriyle
falan yetinmedik. ıç ve dış
her temel konuda somut
politikalar açıkladık.
CHP iki başlıbktan bir zarar gör-
memişti. Bazen görebilir, ama ku-
raJ olarak sadece güçlü genel baş-
kan yeter, ikinci üçüncü adama
lüzum yoktur denirse, ortaya
ANAP'taki durum da çıkabilir. O
kadar tek adam egemenliğine alış-
mış ki ANAP, Sayın özal başba-
kanlıktan ve gend başkanlıktan
aynldı, Cumhurbaşkanı oldu, fa-
kat gerisinde öyle bir boşluk bı-
raktı ki o boşluğu doldurabilecek
kimse cıkamıyor ve özal hâlâ fii-
len bir parti başkanı gibi hareket
ediyor.
Bu konularda genellemeler ya-
parken biraz daha dikkatli olmak
gerekir sanıyorum.
BaykaFın gölgesinde
— Son gÖBJerde kolisierde Sa-
yın laöııi'aiin giiçhi gend aekre-
teriiktea vazgececeti. gea«l sebc-
Utilk Mn çok fazia gtfçli otaa-
yaa bir M n istedlgi yolaada söy-
ceglai dnşiBuyor mnsnnoz?
ECEVTT — Hizipçilik ciddi bir
sorun. Her panide belli ölçüde
olur ama onun partiye canlıbk, di-
namizm kazandırması ve demok-
ratik hukuk çerçevesi içinde kirn-
senin hakkını yemeyecek ölçuler
içinde hizipçiliğın ötesine gecme-
mesi gerekir. Oysa, CHP'nin son
yıllannda partiye ve rejime çok
ciddi zararlar verecek hükümete
ciddi zararlar verecek ölçüye var-
mıştı hizipçilik. SHP'ye bunlar ol-
duğu gibi aktanlmıştır ve son
günlere gelinceye kadar Erdal
Înönü bunu hep küçümsemiştir.
Hatta hizip lafını kullanmaktan
kaçınmış, 'arkadaş grabu' deyişi-
ni kullanmıştır, hâlâ o deyimi kul-
lanıyor. Belki daha nazik bir de-
yiş oluyor... Sonunda kendisinin
de sabrı taşma noktasına gelmiş-
tir. Fakat SHP'deki sorun sade-
ce gecmifteki asın hizipçilik has-
talığımn kaJmra yoluyla SHP'ye
geçmesinden ibaret değil aynı za-
nttstü etkisizliğinden yararlanarak
bir ölçüde gücunü toparlıyor, fa-
kat asıl avantaj ANAP'ın geçmi-
şe dönük değil geleceğe yönelik
bir parti olması. Geleceğe ilişkin
birtakım ilginç teşhisler koyabili-
yor ANAP liderliği. Fakat o ge-
lecekle ilgili teşhislere uygun po-
litikalan kolay kolay oluşturamı-
yor. Çeiiskiler, kararsızlıklar için-
de bocalıyor.
SHP, 1980 onceanin partisi go-
rünumUndedir. Oysa bugünkü
asamada Türk toplumu 12 Eylül
1980 rejimini de istemiyor, 12 Ey-
lül öncesini de istemiyor. SHP hâ-
lâ geçmise dayanmamn bu kadar
hızlı değisen dünya ve TOrkiye'-
de bir avantaj olabileceğini sanı-
yor. Nitekim kendi yapısından,
doğuşundan kaynaklanan sorun-
lara kendi dışında çözüm anyor.
Ah CHP yeniden kurulsa.. CHP
yeniden kurulsa bile SHP'den çok
farklı bir parti olur. Aksi halde
ayakta kalamaz. ÇOnkü Türkiye
tı. Çok sık genel sekreter değıştı-
ren bir parti. Defalarca genel baş-
kan değiştirdi, bu değişiklikler
derde çare olmuyor, şimdi 29 ey-
lül kurultayı öncesinde iki taraf
birbirlerine karşı kesin tavır aldı-
lar ve kılıçlarını çektiler. Ya biri
kazanacak ya da öbürü. Bir uz-
laşma olanağı şu asamada görun-
müyor. 29 eylüie kadar da bu kar-
şılıkb katı tavırlann büsbütün ka-
nlaşacağı anlaşılıyor. Şimdi sonuç
ne olacaktır? Ya tnönü kazana-
caktır ya Baykal kazanacaktır.
Benim gorüsume göre; SHP, Bay-
kal kazamrsa kuçülür, tnönü ka-
zamrsa surünur. Benim göıilşüme
göre SHP'nin sonu görünmüştür
ve 19 agustos Bayrampaşa seçimi
de SHP için sonun başlangıci ol-
muştur.
— SHP InHderiııde, Sayuı Inö-
al'aüa karalUyda DSP'ye yeııi-
dea ç*tnd* bataaacatı, dar kad-
roca olaralı iahaieMÜrflca grabva
yöoetiıMea tmttytti d a r u ı u d a
CHP özieminiıı gerçekleştirilme-
si iciıi caba baıcaamasuu isteye-
cegi söylentlleri yaygınlaşıyor.
ECEVtT — Bu söylentiler ve
çağnlardan bıktım usandım. Yal-
ruz ben değil bütün Demokratik
Sol Partıliler bıktılar, usandılar.
Bir kere SHP'nin sorunu hizipci-
likten ibaret değil. Baykal'ın dar
kadroculuğundan ibaret değil.
Onun kadar dar kadroculuğa
aday başkaları da var SHP'de.
Bir parti kendi sorunlanna kendi
içinde çözüm arar. SHP içinde bir
birlik var mı ki DSP ile birleşme
çare olsun?
Bu, sosyal demokrat tabanın
birleşmesine kesinlikle engel değil.
Türk halkı sağlıklı bir seçim ya-
pabileceğini 19 ağustosta Bayram-
paşa gibi önemli bir yerleşim
merkezinde göstermiştir.
Kunıltaydan sonra zatert başla-
mış olan SHP'den umut kesme
süreci daha da hızlanarak devam
edecektir. Biz 1991 veya 1992'de
yapılacak bir seçimde nasıl sonuç
alırız? Biz Türkiye'nin hemen he-
men her yerinde Bayrampaşa'da-
kine benzer sonuçlar alabüir ve bi-
rinci parti durumuna gelebiliriz
ama bunun bir şartı vardır. Tü-
züğümüzde öngörülen örgütlenme
modeli Bayrampaşa ve tstanbul'-
da tam değilse bile büyuk ölçüde
gerçekleşmişti. Bu örgütlenme
modelinin her yerde olabildiğin-
ce gerçekleşmesi gerekir ve örgü-
tün Bayrampaşa'daki kadar dina-
mik bir çalışma yapması gerekir.
Bu iki koşulun gerçekleştiği he-
men her yerde çok iyi sonuç ala-
biliriz ve birinci parti durumuna
gelebiliriz kanısındayım. Bu ko-
nuda eskisinden çok daha
umutluyum.
Bazı yorumcular "DSP'nin ör-
gütü yok, DSP Ecevit'in aile par-
tisi, DSP bir parti değil bir firma"
diyorlar. Ben eskiden de Ecevit'-
tim. Bundan önceki seçimlerde de
Ecevit'tim. Partinin ad- DSP idi.
Bazı sonuçlan alamıyorduk. Eti-
mesgut bizim çok zayıf olduğu-
muz bir yer. Orada da SHP oy-
ları düşerken bizim oylarımız bir
hayli yükseldi. Bayrampaşa ola-
yını daha gerçekçi bir biçimde
tahlil etmek gerekiyor. Gönlü hâ-
lâ SHP'de olan bazı yorumcula-
ra göre SHP yönericileri Bayram-
paşa'ya daha gerçekçi teşhis ko-
yuyorlar. Son patlamarun Bay-
rampaşa olayından kaynaklandığı
nı açıkça dile getiriyorlar. Uma-
nm ki bazı yorumcular da aynı
noktaya gelirler.
Sosyal demokrasi önündeki en-
gelleri asacak ve iktidara şu veya
bu şekilde gelecektir. SHP'nin
kurtulması diye bir şey söz konu-
su değil. Türk toplumunun da
SHP'yi kurtarmak gibi bir işlevi,
mecburiyeti yok. önemli olan
sosyal demokrasinin başansı."
K U R U L T A Y
Ö Y K Ö L E R İ
Kahverengi
ceket
SHP Tekirdağ Mitletvekiti Enis
Tütüncü anlatıyor.
SODEP'in kuruluşundan bu yana
sOrekti kurultay var.
Kurultaylardan birinde yazlık
astanız kahverengi bir ceket
giymişti Rastlantı bu ya ardından
yapılan kurultayda da aynı ceket
üzerinde. Üçüncü bir kurultay
yapılıyor. Ben yine o ceketleyim.
Bir ilin -delegelerîn adını
vermeyeyim- toplanmışlar, "Khne
oy vereüm" diye tartışıyorlar. Biri
diyor ki "Tütûncûyt vereüm.
Baksatuza mütevazt adam. Üç
laırultaydv aynı eeketi giyiyor.
Belti ki namushu" Bunun üzerine
bana oy veriyorlar ve kurultayı
kazanıyorum. Delegelerin
sağduyusuna hayran kaldım. Ama
elbette, "O kadar çok kurultay
yapüdt ki ceket çıkarmaya bile
fırsat bulamadık"ya da "Bir
ceket eskimeden üç kurultay
yaptldt" diye espri de yapılabilir.
G E Ç M İ Ş K U R U L T A Y O L U R K İ
l r ı i T i ı l t f i v CHP'nin 24. kurnlUyı 24 Mayıs 1979 günü bas-
ğ ikuı uııuy lttmış
^kavgaJl d ö v ü ş l ü b i r a ö n o s f e r d e s ü r m ö ş
.
tü. Genel Başkan Bülent Ecrvit'e karşı parti içi muhalefeti olusturan Baykal grubu
ve sol kanat ovlamalarda Ali Topuz grubuyla işbirliği yapıp yapmama konusunda
kararsızhk çekmiş, PM'nin yeniden belirlenmesi için muhalefetin verdigi töziik de-
ğişikligi önerisi de delegekrce oy biriigiyle reddedilmişti. Divan baskanlıgını şimdi-
Id SHP miDetveidH Erol Köse'nin yapugı kurultay Ankara Atatürk Spor Salonu'ada
polisin müdahalesinc varacak olaylara sahne olmuştu. Kurultay nedeniyle CHP'li
ve ll'ler grnbnndan bağımsız bakanlar bir mya gelmisti. Fotografta soldan sağa
Ali Topnz (Köyişleri ve Kooperatifler Bakanı), Orkan Eyüboglo (Basbakan Yardım-
ası), Hilmi lşgıjzar (Sosyal Güvenlik Bakanı), Yüksel Çakmar (Gençiik ve Spor
Bakanı), Tnncay Mataracı (Gttmrük ve Tekel Bakaaı), Baykal (Enerji Bakanı).
COHEYT >BCAYOREK yaayor
Mersiıfe Tersine...ANKARA — Son iki günü hemen her olasılığı
İnönü ve Baykal'la tartışarak geçirdik. Belirgin
sonuç şöyle özetlenebilir: İki tarafın krize bakış
açıları giderek kemikleşiyor. İnönü çıkış yolunu
olağanüstü kurultayın erdeminde ararken Bay-
kal, tam tersine olağanüstü kurultayı gereksiz,
anlamsız, hem parti hem de lider için sakıncalı
buluyor.
İnönü, Baykal ekibinin daha önce kendi ara-
larında aldıkları kararlarla yönetim toplantılanna
geldiklerini, bir yerde genel başkanın elini kolu-
nu bağladıklarını öne sürerken Baykal, genel
başkanın isteği dışında, onaylamadığı hiçbir yap-
tırıma gidilmediğini attını çizerek söylüyor.
inönü, partiye dışa dönük dinamizm verebil-
mek için kurultayın ya kendisini ya da Baykal'ı
yeğlemesini önkoşul görüyor. BaykaJ ise inönû'-
nûn durup durduk yerde hem de somut hiçbir ge-
rekçesi yokken yapay bir "parti içi hesaplaşma"
sorunu yarattığında direniyor.
inönü'nün düşüncelerinı içeren kurgusu açık.
Güvenilir bir lider, dinamik bir genel sekreter for-
mülünün ise yaramadığını, sonunda iki başlı bir
yönetime dönüştüğünü, kurultaydan bu kez işe
yarayan yönetim kadrosuyla çıkılmasını istiyor.
İnönü'yü hesaplaşma dönemini açarak "ken-
di açısından da siyasat bir hata yapmakla" suç-
layan Baykal ise ne aday olmayacağını ne de ye-
ni PM'nin oiuşmasında etken görev üstlenmeye-
cegini söylüyor. Dünkü söyleside yeri geldiğin-
de bugünkü sözlerinin 14 eylül tarihine özgü de-
ğerlendirmeler olacağını özenle belirtryof. Hesap-
lar "yanna" açık!
Bu, İnönü'nün hedefi açık seçik söylemesine
karşın, Baykal'ın günübirlik gelişmelere, hatta ça-
lışmalara göre amacı açıklayacağını gösteriyor.
Baykal'ın adaylık konusunda vurgulayıcı açıkla-
ması yok. Ama İnÖnü'ye oranla bir haftadır öi/i-
nen başka strateji uyguladığı dünkü söyleside bir
kez daha ortaya çıkıyor.
Adaylığı için baskı yapıldığını yadsımıyor, fa-
kat -yine dünkü tarihe göre konuştuğunu öne
sürerek- şu anda direndiğini özetliyor. Partinin
genel başkanı varken anlamsız bulduğu olağa-
nüstü kurultay serûveni çıkanlmasaydı dışa dö-
nük, partiyi ayağa kaldıracak yönetici kadronun
bulunabileceğini belirtryor. Bu "somut ger-
çeklerden" kaçınmanın nedenlerini birtüıiü an-
layamadığını öne sürüyor.
Olayın dünkü durağında liderlikten önce yeni
PM seçimini Baykal'ın ön planda tuttuğu izleni-
mi alınıyor. Olağanüstü kurultayda l/derlik yarı-
şını şimdilik yadsımasının nedeni ise açık. Parti
Meclisine ağırhğını koyarak ağır aksak sonuncu
aşamaya gelmeyi istiyor. PM'ye ağırhğını koy-
maktan vazgeçmediği ve ne olursa olsun geç-
meyeceği anlaşılıyor.
inönü'nün adaytığını koy' çağrısına tepki gös-
teriyor. Kararı ancak kendisinin verebileceğini
söylerken, kuşkusuz kurultaya on beş gün kala
henüz delegelerin çoğunlukla arkasında olup ol-
madığı hesabını yapamadığını anlatmak istiyor.
Elbette İnönü, bugünkü PM üyelerini işe ya-
ramaz, bir hizbin adamı olarak görmüyor. Bay-
kal, İnönü'nün PM konusundaki sözlerini kendi-
ne göre değerlendiriyor. "istediği biçimde bir
PM" dayatmasıyla en azından PM üyeleri, dele-
geler ve örgûtle İnönü'nün terse düştüğünü içe-
ren, suçlayıcı bir manevra yapıyor. Böyle bir da-
yatmanın delegelerin özgür iradesi karşısında si-
yasal değer taşımadığını vurgulayarak bir bakı-
ma İnönü'nün kurultayı "Ya dediğim olur, ya
da?" ikilemiyle baskı altında tutmaya yöneldiği-
ni dokunduruyor.
Aday olmaması durumunda Baykal'ın PM se-
çimini etkileyecek davranışlardan kaçınmasını is-
teyen inönü'ye verdiği yanıt "olumsuz". Gerek-
çesi ise kurultaylarda tek listeyle seçime girilme-
deki siyasal olanaksızlığa, hatta kurultay üslûbu-
na yakışmayan bir davranış gibi görerek bir yer-
de SHP doğasına aykırılığa dayanıyor.
Aday olacağını ya da olmayacağını kesinkes
acıklamayan Baykal, PM seciminde mutlaka baş-
ka lıste çıkacağını, örgütün eğilimleri yönünde bu
listenin yanında yer alacağını ilan ediyor.
PM seçimini yine Baykal'a kaptırırsa İnönü'-
nün siyasal geleceği üzerinde önemli varsayım-
lar yapılıyor. Ne var ki rüzgâr tersme esebılir,
Baykal ekibinin tüm çabalarına karşın İnönü'nün
listesi çoğunluğu sağlayabilir. Ya o zaman ne oia-
cak? inönü yitırirse ıstifa edebileceği hesaplanır-
ken Baykal, savaşı btrakmayacağını, bir "sosyal
demokrat olarak üzerine düşeni yapacağını' be-
lirtiyor.
Kısacası, olağan kurultaya kadar ipin ucunu
bırakmayacağı anlaşılıyor. Dünkü söyleside öy-
le bir manzara çiziyor ki, genel başkanlığa bu
aşamada soyunmanın hesabını henüz berrak bi-
çimde yapamamış. Fakat PM'de çoğunluğu yi-
ne kazanacağından kuşku duymuyor.
Bir uzlaşma zemini aranabilir mi? İnönü ile
Baykal biriikte çalışmayı öngörmeseler bile krizi
daha yumuşak bir ortama götürebilirler mi?
İnönü zincirin halkaları gibi birbirine bağlı,
uyumlu bir yönetim arayışındayken Baykal ağır-
lıklı yeni PM ile bir yere varılamayacağını, yeni-
den düne dönüleceğini bilerek "uzlaşma formül-
lerini" önceki gün yadsıyordu. Baykal tersine bir
bakış açısı sergiliyor. "Hiçbir sorunu olmayan"
İnönü ile oturup görüşebileceğini, çözümler ara-
yışına yardımcı olabileceğini söylüyor. Uzlaşma
ancak İnönü'nün olağanüstü kurultayı toplama-
daki haklı gerekçelerinden bir ölçüde vazgeçme-
si, Baykal'ın aday olmayacaksa yeni yönetımı en-
gelleyecek kadro oluşturmalarından ödün verme-
siyle gerçekleşebilir.
Son iki gündür böylesi bir anlayış birlikteliğini
destekleyecek bir veri, süregiden tartışmalarda
tek bir öğe bulamadık. Daha on beş gün var, yi-
ne de küçük olasılıklan gözden ırak tutmamak
gerekir.
14 eylül günü durum: İpler gergin, kopacağı
saati bekliyor!
O R G U T L E R D E N
tSTANBVL
10 belediyeden
BaykaFa destek
YAXÇIN ÇAKIR
29 eylüldeki kurultay öncesin-
de bugün Beyoğlu Dünya Sine-
ması'nda İnönü ve BaykaTın ka-
tılacağı ilk "bölge toplannsı"
SHP'liler arasında heyecanla
bekleniyor. tnönü ve Baykal ta-
raftarlan, tavırlanm açıkça or-
taya koyarak tnönü ve Baykal'ı
karsılamak için yoğun hazırlık-
lar yaptılar. Bu arada, beşi ata-
mayla saptanan 10 ilçe belediye
başkanı, Baykal'ı destekledikle-
rini ve aday olmasını istedikle-
rini duyurdular.
tnönü-Baykal yönetimindeki
partide ilk kez bir seçimli kurul-
taya gidecek olan Istanbul dele-
gasyonunda yoğun bir kulis ça-
hşması görülüyor. SHP'li ilçe
başkanlan arasında İnönü'ye
destek verenJerin ağırhklj olduk-
lan belirtiliyor. Baykal'a yakın-
lığı ile bilinen partililenn, Anka-
ra'da genel merkeze gidip geldik-
leri bildirilirken, bazılarının
Beyoğlu'ndaki il merkezinde
"nöbele" yatarak gelişmelerden
haberdar olmak istedikleri kay-
dediliyor. Liste hesaplaşmaları-
nın yani sıra tnönü'ye destek ve-
receklerini söyleyenler, "listeye
göre" koşulunu getirirken, "ye-
nilikçi gnıp" ile daha sol eğüimli
partililenn inönü'ye destek ver-
mek konusunda yakmlaştıklan
gözleniyor.
tnönü'nün eşi Sevinç tnönii-
nün, partili kadınlarla sık sık gö-
rüserek "göruş altşverişiode" bu-
lunduğu belirtiliyor. tstanbul tl
Kadın Komısyonu Başkanı ve
kurultay delegesi Ptrihan Ergun,
"Bu kurultayda delegelerimiz
sagduyu ile hareket eder ve tnö-
nü'nün etrafında tüm orgüte hi-
Up edecek bir PM seçebilirler-
se SHP guçlenip büyüyecektir"
dedi.
tl Başkam Ercan Karakaş,
dün kendisinin de aralannda bu-
lunduğu yenilikçilerin haarladı-
ğı "sosyal demokrasi anlayısla-
n, parti anlayışlan ve örgntsel
sorualann çönimüne iliskin
göriisleri" içeren bir raponı ör-
gflte sundu. Karakaş'ın, "Ama-
amız sosyal demokrat siyasete
çagdaşlık ve kalite kazaadırmak.
Parti içi tartışmalann fikri te-
melde yapılmasına katkıda
bulunmaktır" diyerek taruttığı
üç sayfalık raporda sorunlann
çözünrünün çaresinin *sosyal
demokrasi' olduğu fîkir irdele-
nerek bütünleşme çağrısı yapıl-
dı.
Kurultay öncesi dagıtdan ra-
por hazırlayanlann "daha öoce-
den kararlasönlııuşrj" demeieri-
ne karşın, Baykal'a yakınlığıyla
bilinen partililer, yenilikçilerin
'destek' çağnsı yaptıklanm be-
lirttiler.
Bu arada tstanbul'da dün en
cok tartışılan konu ise 10 ilçe be-
lediye başkanınm Baykal'ı des-
tekleyen bir açıklama yapmala-
rı oldu. Başkanlardan atamayla
gelen Ertugrul Dglay (Küçük-
çekmece), Hüseyin Aslan (Be-
yoğlu) Burhan Köscogln (Pen-
dik) Mahmut Özdemir (Kâğıt-
hane), YıMınm Aktuna (Bakır-
köy) ile biriikte thsan Yalçu (Sa-
nyer), Naci Akgün (Eminönü),
M.Ali Buldü (Kartal), Hasan
Yılmaz (Zeytinburnu) ve Şioasi
Ökten'in (Umraniye) imzaladığı
açıklamada parti içi gelişmele-
rin olumlu bulunmadığı belirti-
lerek, "sorunJanmızı diyalogla
çözmek yerine 'itham' edid
'suçlayıcı' şekünde de alanlann
arasına maaJesef genel başkam-
ııuz da katdmış bulumnaktadır"
dendi.
ESKİ SHP'LİLER NE DtYOR?
Ekinci: İnönü
kazamrsa döneriz
SEVtNÇ BAYSAL
BURSA — SHP Genel Mer-
kezi tarafından 2 yü önce görev-
den aündıktan sonra büyük bir
kitleyle biriikte partiden istifa
eden SHP eski il başkanı Kemal
Eklnci, olağanüstü kurultayda
tnönü'nün üstünlük kazanma-
sı durumunda partinin dirilece-
ğini savunarak, "Bu dirilişin
gerçekleşmesiyle SHP'ye yeni-
den dönebiHriz" dedi.
SHP'deki '"antMemokratik
uygnbunalar ve parti progranu-
na aykın davranışlann yojun-
Ink kazandıgı" gerekçesiyle
partiden koptuktan sonra geniş
tabanlı bir demokratik örgüt-
lenme içinde yer alacağını açık-
layan ve kuruluşundan bu ya-
na Halkın Emek Partisi'ne
(HEP) yakınlığıyla bilinen Ke-
mal Ekinci, tnönü'nün kazan-
masıyla geri dönebileceklerini
söyledi. Genel Başkan I
nün, Baykal ile hesaplaşmaya
gjrmesinin parti programına sa-
hip çıkılması anlammda önemli
bir gelişme olduğunu vurgula-
yan Ekinci, "SHP icisdeld anti-
demokratik uygulamalar sıra-
dan üyeleri okhgu kadar Gewi
Başkanı da rtküedi. tnön», par^
tiain bnyümesi ve programa sa-
bip çıkılması için yeni bir tae-
saptaşmaıun gtrektigiiK inandı.
Baykal'ın kendi genel baskaa-
lığına gidecek yollan bkayan
bütün öfgntleri tasfiyeetmeaiy-
le başlaynn hizip aalayışı parti-
yi tıkamıştır. Baykal, arük ka-
zansa da kaybedecektir" dedi.
Baykal'ın kaybetmesiyle parti
dışında kalan tüm arkadaşlan-
nın hiçbir kararsızlık gösterme-
den yeni bir durum değerlendir-
mesi yaparak SHP'deki kimlik-
lerini yeniden kazanacaklarım
bildiren Ekinci, SHP'nin toplu-
mun genel yapısını yansıtan bir
politika sergileyecek duruma
gelebileceğini belirtti.
Cezmi Kartay
Sistem 2 başlı
yönetimi zorluyor
Ozaai Kartay (Eski SO-
DEP Cenel Başkanı) "12 Ey-
lül 'ün siyasi partilere karşı uy-
guladığı yanlışJar şimdi sonuç-
lannı veriyor. Bu sonuçlar da
en çok sosyal demokrat kesim-
de görülüyor.
Benim kişisel değerlendir-
mem, CHP tüzüğünden devra-
lınmış bulunan genel başkanlık
ve genel sekreterlik sisteminin
aranan çözümleri zorlaştırdığı
seklindedir. Şöyle açıklamak is-
terim: CHP tüzüğune göre ge-
nel başkanın yanında örgütten
sorumlu, partinin örgütsel, yö-
netsel ve parasal konularında
yetkili genel sekreterlik mode-
li, SHP tüzüğünde de yer almış-
tır. Şimdi bu görevi üstlenenler
dahil, partide iki başhhğın ra-
hatsızlığım dile getirmektedir-
ler. Gerçekten de CHP döne-
minden bu yana geçen süre
içinde parti için olaylann getir-
diği rahatsızlıklara baktığımz-
da, o partiyi Atarürk'le beraber
kurmuş bulunan tnönü'nün de
yaşadığun ve sonunda kendi
kurduğu, geliştirdiği, uzun yıl-
lar genel başkanJığını yaptığı
partisinden istifa etmek karan-
m, genel başkan, genel sekre-
ter anlaşmazhğından dolayı al-
mak zorunda kaldığı hatırlar-
dan çıkmış değildir.
SHP döneminde alınan ka-
rarla 1986'dan bu yana 8. ku-
rultaya gidilmektedir. Ve her
kurultay öncesi bu rahatsızlık-
lar kamuoyunda izlenmektedir.
O halde parti tüzüğündeki bu
. hatanın değerlendirUmesi ben-
ce güncel bir nitelik kazanmış-
tır. ÇünkU mevcut sistem taraf-
lann şikâyetlerine rağmen 2
baslı parti yönetimini zorlayıcı
niteliktedir.
Bu konuda ihtiras sahipleri,
sosyal demokrat ve sosyaüst
partilerde genel sekreterlik dü-
zeninin varlığmı gostermekte-
dirler. Bu doğru olabiür. An-
cak orada, aynı partide genel
başkanlık yoktur. Parti yöne-
timinin sahibi o sistemde genel
sekreterdir. Bu da bizim düşün-
cemize aykırdık taşımaktadır.
öyle inanıyorum ki, SHP bu
örnekleri de göz önünde bulun-
durarak, önümüzdeki dönem-
lerde genel başkan ve genel sek-
reterin otorite beraberliğini sağ-
layacak bir tuzük uygulaması
ile sorunlanna yeni bir yakla-
şım fırsatı bulabilir.
19 agustos seçim sonuçlan;
parti genel merkezinin bu so-
nuçlan değerlendirip yeni bir
karar alması kamuoyunun bek-
lentisi idi. Ahnmış olan olağa-
nüstü kurultay karan bu bek-
lentiye verilmiş bir yanıttır. Bu
kurultayla SHP, içindeki so-
runları bir sonuca ulaştu-mayı
amaçlamaktadır. Kurultay son-
rası oluşacak yeni yönetim,
Türk toplumunun beklentileri-
ne yanıt verecek aktif, tutarlı
bir politikaya elbette yer vere-
cek tir.