26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
75 EYLÜL 1990 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGUN meleteoroloıı Genel Müdüriüğü'n den alınan Mgiye gûre, yundun taızey- doOu teamtori parçak, yer yer çok bu- kıhu, orû ve OoOu Karadenz, iç Ana- dokı'nun kuzey dofiusu ile Doğu Ana- doh'nun kuayi saganak yajışlı, öte- ki varier açık geçecek. HNA SICAK- U ö : Yaöış atan yerterte defişmeye- eek. öteki yertorde artac*. RUZGAR Knzey ve Babytaienton o rta kuvvette « t c * . OeNELBftfİZDE RÜZGÂR: Doflu Akdeniztfe gûnbatsı ve lariyei, fltekı üenızlerimizde yıldız ve karayefclen 3-5 kuvvetınde saatte 10-21 denızm* hızla ese- cefc. Dalga yOKsekliği 05-15 yer yer 2 m. dolayında bulunacak. VAN GÖLÛ: Açık geçecek, göl küçük dalgalı olacak Adana Adapazan Adıyaman AJyon Ajn Anlara Antakya Antatya Artvm * » n Balıte* Bılecık Bırvgöl Bıths Bolu Bursa Çanakfcale Çorum Denıdı A 31° 21° DıyartHlür A 25° 12° Edırne A 31° 19° Erzincan A 22° 5°Erajrum Y 17° 10° Esfcşehtr A 22° 8°GaaantBp A 28° 19° Gıresun A 29° 18° Gûmûşhane A 32° 17° Marosa 25° 12° K Maraş 18° 11° Mereın 15° 8°Mu0a 23° 8°Mu$ 28° 15° NİJde 20°15°0fdu 18° 12° Hakfcân A 28° 13° ispam A 25° 7° Isfcnbul A 2<° 9° talır A 24° 14° Kare A 22° 12° Kasomonu A A 22° 8°Ka»swî A 24° 10° Kırtdarelı A 25° 12° Koıva Y 20° 19° KüOtıya A 24° 10° MJatya 26° 18° Samsun 24° 7°Sirt 24°i6°Sinop 26° 15° Sıvas 16° 10" TehnlaO 21° 8°TrataHi 20° 9°Tunceİ! 25° 11° Uşak 24°10°Van 23° 6°>tozgit 24° 13° ZonguldJ* A 27° 14° A 31° 17 A 29° 22° A 25° O° A 23° 13° A 20° 9° Y 20° 14° A 20° 15° Y 20° 14° A 30° 19° Y 20° 15° Y 20° 8° A 24° 16° A 20° 15° A 23° 11° A 24° 7° A 22° 12° Y 20° 8° A 20° 14° « * ı Duk/ttu ' pgmurtu A-aç* B-buluUu G-gûnest K-Urtı S-sıs» V-yaJmurlu BULMACA 1 2 3 4 5 6 . 9 1 2 3 4 -•- d 5 6 7 | I M İ 8 9 n SOLDAN SAĞA: 1/ Kimi giyeceklere sertlik vermek için kullanilan bir tür ku- mas. 2/ Yabana... Ye- rel olarak kolesterol ve kalsiyum tuzlan birikmesine neden olan atardamar iç gömleği soysuzlaşma- sı. 3/ Çift öküzünün boyunduruktan çık- maması için boynu- nun iki yanından bo- yunduruğa geçirilen çubuk... Baba. 4/ Satrançta bir taş... Voleybol ve teniste küt iıune. 5/ tzma- ritgillerden bir balık.. Su. 6/ Habeş soyiusu... Gözleri görraeyen. 7/ Orta Anadolu'da bir göl... Düğün armağa- m. 8/ Bilgiçlik taslayan kimse... Ender, seyrek. 9/ Kürtür... Bir içki. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Islam edebiyatlannda ünlü kişilerin yaşam öykülerinin toplandığı yapıtla- rın genel adı. 2/ Bir tür lngiliz bira- sı... Doğu Karadeniz bölgesinin dağlık kesimlerinde yaşayanların giydiği, bacağı çorap gibi saran bir tür çizme. 3/ Çanakkale'nin bir ilçesi. 4/ Mırrapla çalınan bir çalgı... Unlü bir şairimizin soyadı. 5/ Dinsel inançlan olnıayan... Eski Mı- sır'da güneş tanrısı. 6/ Bir cetvel türii... Koraisyoncu. 7/ Kutsal ki- taplarda, Suriye ile Mezopotamya'yı içine alan bölgeye verilen ad... Bir haber ajansının sirngesi. 8/ Pilotlar ve havacılar için yayımla- nan bülten... Yırtık, yarık. 9/ Dört kişiyle oynanan bir iskambil oyunu. • 60 YIL ONCE Cumhuriyet Gazetecilerin tevkifi 15 EYLÜL 1930 S. C. F. Reisi Fethi Bey baa gazetecilerin tevkifinden bahisle dün şu beyanatta bulunmuştur: lzmir'de çıkan "Anadolu" gazetesinin neşriyatı meydandadır. Bu gazete temiz ve faziletli bir halk kütlesini "sarhoş ve para ile satılmış" tabirlerile tahkir etmiştir. İzmir'e muvasalâtımın mülhakatta pek fena tesirler uyandırdığına dair gazetesine binlerce telgraf geldiğini yazarak asılsız neşriyatta bulunmuştur. Kanununun halkı tehyiç edici hâvadis neşredenlere taallûk eden rnaddesinin tahtı hükmünde kalan bu neşriyat ve tasniatın muharriri serbest gezerken ve tzmir'deki acıklı hâdiseye bu neşriyatın sebep olduğu bugün hükümet gazetelerinin de tahtı itirafında iken, Teşkilâtı Esasiye kanununun millete bahş ve temin etmiş olduğu tabii ve mukaddes bir hakka istinaden salâhiyetini istimal ederüeri tevkife kalkışmak Türk Cumhuriyeti ve bu Cumhuriyetin temin ettiği matbuat hürriyeti namına protesto edilecek bir vak'adır. Anadolu gazetesini itham ediyorum. Cumhuriyet hâkimlerinden adaletin bitarafane tecelli ettirilmesini beklemek hakkımızdırf' 30 YIL ONCE Cumhuriyet Kongo meselesi 15 EYLÜL 1960 Güvenlik Konseyi, Kongo meselesini görüşmeye devam etmek üzere, GMT ayan ile 19.49 da toplanmıştır. Amerikan temsilcisi James Wadswarth, Güvenlik Konseyi çalışmalanna katılmak üzere Kongo'dan iki heyet gönderildiğini, yani idari bakımdan Kongo'nun bir kanşıklık içinde bulunduğunu, Nknım»h durum aydınlanmadan evvel Konseyin toplanmasının doğru olmayacağını söylemiş ve başka bir zaman toplanılmasını teklif etmiştir. Gelecek toplantı için bir tarih tespit edilmemiştir. Birleşik Arap Cumhuriyeti Hükümeti sözcüsü bu akşam tertip ettiği basın toplantısında "Birleşik Arap Cumhuriyeti Kongo'nun meşnı hükümeti olarak Lumumba Hükümetini tanımaktadır. Lumurnba, bir hükümeti devirmeye yegâne yetkili olan, her iki Meclisten de güven oyu almıştır" demiştir. Sözcü, bundan sonra Birleşmiş Milletler inzibat kuvvetlerinin Kongo'da giriştikleri faaliyeti acı bir dille tenkid etmiştir. Gana Cumhurbaşkanı Kwame Nkrumah, bugün Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Hammarskjoeld'e bir mektup göndererek, "Kongo Başbakanı Lumumba'nın Leopoldville'deki kendi radyo istasyonunu kullanmasına müsaade edilmediği takdirde Gana'nın, Kongo'da Birleşmiş Milletler Komutanlıği emrine verdiği birliklerini geri alacağını" bildirmiştir. Nkrumah, Gana'nın kendi birliklerini Lumumba'nm emrine vennek hakkını mahfuz tuttuğunu da açıklamıştır. Kongo Başbakanı Lumumba, Birleşmiş Milletlerdeki Asya- Afrika topluluğana bir telgraf göndererek, "kendisine çok sayıda silâh ve cephane, mürettebatiyle birlikte 20 uçak ve kuvvetli bir verici radyo istasyonu göndermelerini" istemiştir. 1 Amslenlan Afnman ABna Bafldal Bamlona Basel Mgrad Berfn Bom Brtksel Budapeşfc Cennre Ceayır Ckkte Duba FrmKtun Snw Hetsınlo Kafiıre Kopenhag K6ln Uftosa DUNYA'DA BUGUN l A A A A A A A A A A A A A A A A A A A A A A 20° 35° 27° 38° 26° 20° 19° 18° 18° 18° 21° 22° 35° 37° 41° 21° 29° 12° 35° 18° 18° 32° LHnnjrad Londra Madnd MÜ3HO MootreaJ Mosfana MOnih NoıYırt Osx> Para Prag Roma Sot»ı %l hm Hnus Varşrna Viyana Vltehtngto Zünh ¥ 10° A 22° A 31° A 26° A 25° Y 12° A 19° Y 22° A 18» A 24° A 17° A 42° A 29° A 20° A 25° A 29° A 37» A 18° A 24* A 20» nY 22° A 21° GEÇENYIL BUGUN Cumhuriyet Meclisteki idamlar 15 EYLÜL 1989 Idam cezalan için bir iyi, bir de kötü değişiklik. lyi değişiklik, halen idam dosyası TBMM'de bulunan 244 kişi için Meclis 2 yıl içinde "idam" karan almazsa cezalan otomatik olarak müebbete çevrilmesi yolunda. Kötü değişiklik ise, önümüzdeki dönemde verilecek idam cezalannın infazını otomatiğe bağlama sonucunu doğurabilecek. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, Bakanlar Kurulu'nda kabul edilen Türk Ceza Kanunu ile anayasa değişikliklerini basına açıkladı. Değişikliklerin açıklanma tarihinin, Türkiye*deki insan hakları ihlallerinin Avrupa Parlamentosu gündemine girdiği güne ve Başbakan Turgut özal'ın Avrupa Konseyi Parlamenter Asamblesi'nde konuşmaya gideceği tarihten önceye denk gelmesi "anlamlı" bulundu. Oltan Sungurlu'nun dün açıkladığı değişiklik tasarısı başlıca beş konuyu içeriyor. TARITSMA İnsanımızm Size İhtîyacı Var Söylediklerinizi harfi harfine uygulamaya ve öğretmeye hazır öğretmenler, genç anne adayları, bilge, yaşlılar, aydın muhtarlar bulacaksınız oralarda. birhkte geçirilecek günlerden ve gecelerden ça- lınarak kitap sayfaları arasma dalınıyor. Mes- leki olarak bir birikim yaratmayan çahşma bi- çimlerine yöneliniyor. "En çok, en az, en fay- daiı, bangisi uygulanabilir, hangisi doğnıdur" soruları arasında doktor adaylan ülkemiz in- sanmın özellikle kırsal kesimde karşı karşıya olduğu prüner sorunlardan uzaklaşıyor. Us- telik mecburi hizmet başladıktan sonra da du- Mecburi hizmete gitmek daha üniversitenin ilk yıllannda genç doktor adaylarının içinde bir korku yaratıyor. Hiç bilinmeyen bir yere gitmek, orada tıbbi yetersizliklerle tek başına karşı karşıya kalmak, üniversitede öğretilen hastaya yaklaşım, tanı ve tedavi ilkelerini uy- gulamak bir yana, en basit tanı araçlanndan, temel tedavi prensiplerinden bile yoksun ol- mak ve belki hastayla aynı dili bile konuşa- mamak. Sosyal yaşamdan bir daha dönemeyecekmiş paniğini yaşayacak kadar uzaklaşmak, Türki- ye koşullarında çok zor elde edilen bir mesle- ğe sahip olup da ışıksız, yolsuz, banyosuz me- kânlarda barınmak! Ve "Neden buradayım?" sorusunu günler boyu, geceler boyu sormak. Aslında yapabi- lecekleriyle, koşullara bağlı olarak yapamadık- larını düşünüp tıbbi birikiminin, enerjisinin ve zamanının harcandığını düşünmek. En aası "boşunalığına" inanmak. Işte bütün bunlar doktorlan farklı çözüm- ler bulmaya yöneltiyor. Ya ne yapıp edip, ken- dinize saygınızı bir parça yitirmek pahasına da olsa, bir rapor ayarlayarak büyük şehirler- den birinde kalacaksınız, ya eş durumunu kul- lanabileceğiniz bir mantık (!) evliliği yapacak- sınız, ya dost durumunu kullanarak tayin şansı yaratacaksımz, ya da Tıpts Uzmanlık Sınavı- nı (TUS) kazanacaksınız. TUS yaklaşık on doktordan birine uzman olma şansı tanıyan oldukça güç bir sınav. 4-5. sınıftaki stajyer doktorlann, 6. sınıftaki intern doktorların zamanının, söyleşilennin ve plan- lanrun tümünü dolduruyor. Ve ne yank ki has- ta başında, 'nöbetlerde öğretim görevlileriyle Tıp adına koşullar iyileştirildiğinde, yararlı olacağına inanarak Türkiye"nin her bölgesin- de "mecburi" isrnine gerek kalmadan hizmet verebilecek pek çok doktor bir an önce geri dönmeye çabalıyor. Peşpeşe yeni mezunlann verildiği şu günler- de genç meslektaşlarıraa seslenmek istiyorum. Sizleri mecburi hizmete bu koşullar altında gönderen nedenler tartışılabilir. Kendiniz sağ- lıklı yaşama olanağına sahip değilken, sağlık adına neler yapabileceğiniz de tartışılabilir. Ama gene de her şeye rağmen dünyanın en ve- rici mesleğini seçmiş kişiler olarak en olum- suz koşullar altında bile insanlık için yapabi- leceğiniz şeyler var mutlaka. Vereceğiniz her şeyi büyük bir susamışlık- la, sevgiyle, hiç kaybetmeyecekleri bir minnetle alacak insanlar yaşıyor oralarda. Söyledikle- rinizi harfi harfine uygulamaya ve öğretmeye hazır öğretmenler genç anne adaylan, bilge rum değişmiyor. öğrendikleriyle uyguladıklan arasındaki korkunç uçurumu yaşayan, çoğu kez olanak- sızlıklar nedeniyle "ismen ve cismen" bir yer- de olduğu halde fonksiyonel olarak yarar sağ- layama> f an ve alt yapısına pek de sahip olma- dığı idari işlerle boğuşmak durumunda kalan doktor, tek çareyi gece-gündüz ders çalışmakta buluyor. Ve böylece yaşadığı bölge>i ve sorun- lanru tam anlamıyla tanıyamanuş, kavrayama- mış olarak kapılar arkasına kapanıp kitaplar arasına göraülüyor. yaşlılar, aydın muhtarlar bulacaksınız oralar- da. Sizden gördüğünu kendinden sonrakine duraksamadan geçirecek eller var oralarda... En önemlisi sizi seven, mesleğinizi ideal edinmeye açık, sizi örnek alacak, nice pınl pınl çocuklar var oralarda... Unutmayınız ki insanımızm size ihtiyacı var oralarda... Dr. MEHTAP PASİN AÜ Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Araşbrma Görevlisi Döner Sermayeden Prinı Dağıtınu Bu tür bir değerlendirme sisteminin istense bile nesnel olamayacağı, şeflerin tamamen duygusal bir puanlama yaptığı ortaya çıkmıştı. Bakırköy Ruh ve Sinir HasUlıklan Hasta- nesi'nde ilk kez 1.6.1990 günü sağlık persone- line üç aylık (ocak, şubat, mart 90) prim ve- rildi. O güne dek hastanede bolca miktarda lafı edilmiş, başhekimlikçe "şimdilik üç ayda bir bir maaş civannda verilebUeceği" resmi ya- zılarla uzman hekimlere bildirilmiş, başhekim, hekim, hemşire ve personelle ayn ayn toplan- tılar yapıp bu uygulamarun özünü ve yararla- nnı anlatmış, puanlamalar şeflere birkaç kez tekrar ettirilmişti. Bu yoğun ve titiz çalışma- lann neler doğuracağı hastanede merakla bek- leniyordu. Primlerin dağılacağının açıklanma- sıyla tüm çahşanlar muhasebede "milli piyan- go sonuçlannın açıklanmasını beklemekle öz- deş bir nıhsal durum içinde" kuyruklar oluş- turdular. Gerçekten de primler milli piyango ikramiye oranlarma büyük benzerlikler gös- teriyordu ve aradaki farklar, değişik oranlar aynı ölçüde mantıklıydılar. Kimine yüklüce bir şeyler çıkmış, kimi ise amortiyle yetinmişti ve bu seferlik kimseye boş yoktu. Farklann özel- likle asistan hekimler kesiminde büyük fark ol- ması bazı arkadaşları şaşırtmış, hayal kırıklı- ğına uğratmıştı. Oysa sonuçlar bu uygulama- run ruhuna tamamen uygundu ve özünü ay- nen yansıtmaktaydı. Bazı hastanelerde yapıl- dığı gibi şimdilik herkese eşit prim verme ci- hetine gidilmemiş, herkes şefi tarafından "bil- gi, beccri, zekâ, itaatkâriık, ilerieme kapasitesi, muhbfrfik, zihinsel yetenek, dözcnlilik, has- taneye para kazandırma" gibi nıtelikleriyle orantıh olduğu iddia edilen bir şekilde puan- landınlarak bu sonuca ulaşılmıştı. Yetersiz olan maaşlara az da olsa bir katkı olur düşüncesiyle bu uygulamaya hoşgörüyle bakanlar bile ortaya çıkan tablodan rahatsız olmuşlardı. özellikle asistan ve bir kısım uz- man hekimin primleri arasındaki fark olduk- ça büyüktü. Asistanların primi 350.000 - 950.000 TL arasında değişiyordu. Aynı eğiti- mi almış, aynı işi yapan, aşağı yukan eşit mik- tarda hasta bakıp nöbet tutan asistanlar ara- sında 3 misline yakın fark vardı. Büyükleri- miz bu durumu "beş parmağın bir olmadığı" esprisiyle açıkhyorlardı. Şefler boyutunda ise tablo oldukça farkhydı. Hastanedeki 9 şeften 7'sinin primleri 1.100.000 TL civannda aşagı yukan birbirine eşitti. 2 şefin primi ise 900.000 TL civarındaydı.. Demek ki asistanken var olan bu üç misli fark yılların geçmesiyle or- tadan kalkıyor ve 5 parmak bir olabiliyordu. Keza başhekim ve muavinlerinin primleri de 1.100.000 TL civannda birbirine yakındı. Alt kademelerdeki heterojenlik, yukanlarda yerini homojen bir görünüme bırakıyordu. Sonuç olarak ortaya çıkan tablo, asistan ve uzman hekimler arasında büyük tepkiye ne- den oldu. Bu tür bir değerlendirme sistemi- nin istense bile nesnel olamayacağı, şeflerin tamamen duygusal bir nuanlama yaptığı or- taya çıkmıştı. Ve son derece öznel bir değer- lendirmeye göre farklı primler verilecek kişi- ler arasında yapay farklılıklar yaratılmak is- tenmişti. Bir şefin en düşük priminin, bir di- ğerinin en yüksek priminden fazla olması bu durumun en somut göstergelerinden biriydi. "Subjeküflik ve haksızitktan" başka bir şekil- de tanımlamanın oldukça güç olduğu bu ola- yı, asistan ve uzmanlar başhekim ve şeflerine verdikleri dilekçelerle sorgulamaya başlamış- lardı: "Aldığım puan ve prim yelersizligirain bir göstergesidir, yetersiz bir başasistanı yanımz- da çalıştırmaya devam edecek misiniz? Bu ye- tersiz kadroyia egitim nasd sürecek? O zaman bu hastanenin verdiği uzmanlık egitimi de ye- tersiz olacak. Başanlı kabul edilmem ve pua- nımı yüksellme.-n için neler yapmalıyım, ne- lere dikkat etmeliyim? Benimle yüksek ve dü- şük prim alanlar arasındaki farkı bana açık- layabilir misiniz?" Kuşkusuz bu sorular havada kalıyor ve kim- se bir şey söyleyemiyordu, verilmeye çalışılan her yanıt olayuı haksız ve subjektif boyutunu ve mantıksızlığmı bir kez daha vurguluyordu. Döner sermaye uygulamasının ardındaki gerçeğin somut bir şekilde ortaya çıkmasına fırsat tanıdıklan ve bu konuda bulanık olan zihinleri aydınlattıkları için Bakırköy Ruh ve Sinir Hastahklan Hastanesi başhekimine, mu- avinlerine ve şeflerine aslında teşekkür etmek gerek. Paranın adıyla çekici kılınmak istenen bu olayın gerçek boyutunu bize göstermiş ol- dular. lstanbul Tabip Odası Asistan Hekimler Komisyonu İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞINDAN 1- Florya Sosyal Turistik Tesisler Müdürlüğü'ne ilave te- lefon hatları çekilmesi ve santral odasına bağlantılarının ya- pılması işi 382.000.000.— TL + KDV. muh, bedelle ihale olacaktır. Geçici Teminatı: 11.460.000.— TL. dtr. Şartnamesi: 100.000.— TL. dır. 2- Aksaray Yeraltı Çarşısı havalandırma ve klima tesisa- tı onarımı ve yenilenmesi işi 650.000.000.— TL.+ KDV. muh. bedelle ihale olacaktır. Geçici Teminatı: 19.500.000.— TL. dır. Şartnamesi: 160.000.— TL. dır. 3- Aksaray Yeraltı Çarşısı yangın alarm tesisatı yıllık ba- kım tadilat ve yenilenmesi işi 212.500.000.— TL.+ KDV. muh. bedelle ihale olacaktır. Geçici Teminatı: 6.375.000.— TL. dır. Şartnamesi: 60.000.— TL. dır. Şartnameleri Yatırım Planlama Müdüriüğünden alınabi- lir. Yukarıda yazılı işler 4 Ekim 1990 saat 11.00'de İst. Bü- yükşehir Belediye Encümeni'nde; 1 ve 2. İşler 2886/36. mad. göre kapalı zarf eksiltmesi usulü ile; 3. iş 2886/45. mad. göre açık eksiltme usulü ile şartnameleri veçhile ayn ayrı ihale olacaktır. İhaleye katılmak isteyenler ihale tarihinde en az 5 (beş) iş günü önce Belediyeye müracaat etmeleri gerekmekte olup şartnamesinde yazılı diğer belgelerle birlikte 1 ve 2. iş için tekliflerini içeren kapalı zarflannı saat 10.00'a kadar yukarıda belirtilen gün ve saatte İstanbul Büyükşehir Be- lediye Encümeni'nde hazır bulunmaları gerekmektedir. İlan olunur. SATILIK TEKNELER • Bodrum 1987 yapımı, 11 m. ttrrtandil. 3 kabin, duş, tuvalet ve salon. 78 HP orijinal Marin. Perkins diesel 75.000.000 TL. • İnşa halinde Bodrum yapısı 14 m. Gulet. Arması ve diğer ah- şap işleri isteğe göre tamamlanmak ûzere 65.000.000 TL. • 8 m. "Pilot Cutter" ahşap, tek direkli, yelkenli tekne. 1989 yapımı, motoru ve arması tamam, faal vaziyette. 15.000.000 TL. Tel: Mesai saatlerinde: 175 17 85 Hafta sonu: 168 06 37 SATILIK MCS 5 COMPUGRAPHIC TERMİNAL 356 66 44 NUfus cuzdammı ve okul kimlik kartımı kaybettım. Hükumsüzdür. SADIK DELtCÖZOĞLU TÜM MAKİNA MÜHENDİSLERİ VE TESCİLLİ BÜROLARA DUYURU Son günlerde İGDAŞ tarafından basına verilen ilan- larda, doğalgaz projesi yapacak makina mühendis- lerinin İGDAŞ'ın açacağı seminerden geçmelerinin zorunlu olduğu izlenimi yaratılmaktadır. Makina mühendisliğinin ilgj alanına giren konular- da yetki verilmesi; yasalarla tanımlandığı üzere üni- versite veya eşdeğer kuruluşlara tanınmıştır. Bir ano- nim şirketin ne adına olursa olsun mühendisleri yet- kilendirmesı söz konusu olamaz. Üyemiz olan makina mühendislerinin böyle bir se- minere katılma zorunluluğu kesinlikle yoktur. İGDAŞ yönetimini hiçbir geçerli nedene dayanma- yan bu uygulamadan bir an önce vazgeçmesi konu- sunda kamuoyu önünde uyarıyoruz. Aksi halde şube- miz bu uygulamayı durdürmak için gerekli hukuksal girişimlerde bulunacaktır. |j y! W% tmmob İLcxJi m a * c ' n a mühendisleri odası r^^^H istanbul şubesi TENİS KORTLARI YAPIM VE İŞLETME İLANI . İstanbul Yelken Kulübü Spor Derneği'nin, İstanbul Kadıköy Fenerbahçe'deki tesisleri içerisinde yap-işlet-devret prensibine göre 4 adet tenis kortu ile buraya ait soyunma ve dinlenme ve seyir yerlerinin inşa edilmesi işi kapalı zarfla teklif mektubu verilmek suretiyle yapiırılacaktır. Teklif alma şartnamesi, teklif mektubu ve sozleşme örneği Kulüp Idaresi'nden 100.000.— TL. mukabilinde temin edilebilir. Tekliflerden Kulüp bünyesine ve menfaatlerine en uygun olanı seçme, yeniden teklif alma veya pazarlık usulüne dönme hakkı Kulübe aittir. İlgilerten kişi, kurum ve kuruluşlarm, teklif mektuplarını en geç 30 Eylül 1990 saat 18.00 e kadar Kulüp idaresi'ne tevdi etmeleri ilan olunur. İSTANBUL YELKEN KULÜBÜ POUTIKA VE OTESI MEHMED KE3»IAL Savaş Düşleri Görenler Öğrencilik yıllarımızda meydanlarda toplanır hep bir ağızdan cumhuriyetin erdemlerini belirten marşlar söylerdik. Bunlardan iki dize belleğimden hiç çıkmaz. Biri, "On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan" öteki, "Demir ağlarta ördük anayurdu dört baştan" dır. O yıllarda çoğalmayla övünürken bugün altmış milyona tırmanıyoruz. Demiryolları ile göğsümüz kabarıyordu. Bugün demıryolunun modası geçti. Demiryolundan söz eden- ler neredeyse "komünistlik' le suçlanıyor. Baş yöneticimize gö- re kim demiryolu derse, biraz değil iyice komünist sayılıyor. 1930'larda Serbest Fırka kurulduğunda, CHP ile Fethi Bey'in (Okyar) Serbest Fırkası arasındaki tartışmada başı demiryolu- nu çekiyordu, Partisinin programını açıklamak üzere İzmir'e gi- den Fethi Bey (Okyar) serbest ekonomtden söz ederken demir- yolunu Ankara'dan Sıvas'a değin uzatan İsmet Paşa, istasyon- da verdiği söylevde, "Eğer Ankara-Erzurum yolu olsaydı Avrupa, Sakarya savaşı- na girmezdi" dedi. Fethi Bey demiryolunu dilediğince yadsrya dursun genç cum- huriyetçiler için yurt savunmasında demiryolunun yeri çok bü- yüktü. Eğer demiryolu olsaydı izmir, Sıvas'tan 24 saatte savu- nulabilirdi. Bugün de yurt savunmasında demiryolunun yeri bü- yüktür. İstanbul-Ankara arasını iki saatte alan demiryolu var, ama bizde yok. Demiryolunun değerini bilenler olduğu gibi düşman- ları da çıkıyor. Bugünkü yöneticiler gibi bir donemin genel kur- may başkanı Fevzi Çakmak da Antalya'ya demiryolu döşenme- sine karşı çıkmıştı. Antalya-Konya arasına demiryolu döşeneceği zaman, "Sakın ha, olmaz" demişti. Gerekçesi şöyledir: İtalyanların, özellikle Mussolini'nin Antalya'da gözü var. Eğer Antalya ile Korrya arası- na demiryolu döşenirse, bir savaş durumunda kıyıya çıkan İtal- yanların Torosları aşarak Anadolu ortalanna inmeleri işten bile değildir. Mareşal bu yüzden demiryoluna düşmandır. Söz Mareşal'dan, Mussolini'den açılmışken bir de Atatürk için öykü anlatırlar. Mussolini'nin Antalya'da gözü olduğu söylenti- leri Atatürk'ün de kulağına gider; bir konuşmasında şöyle der, "Söyleyin o deliye, bana çizmelerimi giydirmesin." Ünlü bir komutanın çizmelerini ayağına geçirmesi bir savaşa hazır olduğunu belırtmesıdir Çizmeyı giymenin birinci anlamı budur. İkinci anlamı ise İtalya haritalarda bir çızmeye benzemez mi? "Gider, o çizme biçimindeki ülkeyi yerte bir ederim" demektir. Tuhaftır, Roma imparatorluğu düşleri gören Mussolıni, halkı- na bir savaş göstermek ıstedı, Habesiştan'a saldırdı. Okla, mız- rakla savaşan Habeş cengâverleri ile baş edemedi. Sair Nâzım Hikmet, bu savaşı Taranta Babu'ya Mektuplar' adlı şiir kitabın- da alaylı bir dille anlatır. ikinci Dünya Savaşı'nda Musolini kü- çük Arnavutluk'a saldıracak oldu, Almanlar yardıma koşmasa- lar'yüz geri dönecekti. Faşizmin yaldızlı görkemi altındaki güç- süzlüğü nasıl belli oluyor. Nâzım Hikmet, Duçe'nin A edrom'da parlak nutuklar atışını şöy- le anlatıyordu: "Musolini çok konuşuyor Taranta-Babu Tek başına/ yapayalnız/ karanlıklara Bırakılmış bir çocuk gibi bağıra bağıra kendi sesiyle uyanarak korkuyla tutuşup/ korkuyla yanarak Durup dinlenmeden konuşuyor Mussolini çok konuşuyor Çok korktuğu için Çok konuşuyor." Körfez bunalımından ötürü çevremizde savaş yelleri esiyor. So- nunun nereye varacağı, neye bağlanacağı belli değil. Savaştan hoşlananlar, ayranı kabaranlar var. Ama bilmezler ki bundan yıl- larca önce binlerce kişiyi yiyip bitiren bu çöller yenilerini de ye- meye açıktır. Kursaklarında Mussolini hevesleri taşıyanlann, Mus- solini gibi dazlak kafalarını kaşıyanların çok dikkat etmesi gerekir. ÇALKANLARIN SORULAR1/SORUNLARI £« Y1LMAZ ŞİPAL M Kadrosuzluk Nedeniyle" SORU: Sanat Ensütüsü mezanuyam. 1987 yılında 4. derece,. 6. kademeden emekli odum. 331 sa>ılı yasa gücündeki kararname Ue intibalum ye- niden yapılarak 3. derece, 3. kademeye getirildim. Bu dunımda Damştay Içtihadı Birieştirme Karan kap- samındaki, ek gösterge farkından yararianabilecek miyim? Kadrosuzluk nedeniyle 3. dereceye çıkaınamıştım. Çı- kamadığım için bu derecenin ek gostergesinden de ya- rarlanmamış oldum. İntibak kararnamesi çıkmamış olsaydı 4/6'dan aylık almaya devam edetektim. Bilindiği gibi Danıştay tçtihadı Birteştirme Karan, 1984-1989 yılları arasındaki beş yıllık birikmiş ek gös- terge farkını kapsamakladır. Ben de bu beş yıllık ek gösterge farkından yararia- nabüecek mi>im? EJL YANITi 30 Temrnuz 1989 günlü Resmi GazeteMe yayımlanan Da- mştay Içtihatlan Birleştirme Kurulu'nun 14/6/1989 tarih, 1989-1/2 esas ve 1989-2 karan ile 30 Haziran 1988 günlü Resmi GazeteMe yayımlanan, 331 sayılı yasa hükmünde kararname ayn olaylan çöz- mektedir. ' 331 sayılı yasa hükmünde kararname, 1 Mart 1975 tarininden sonra derece yukselmesine ilişkin koşullan tasıyan, ancak kadro- suzluk nedeniyle derece yükseltilmesinden yararlanamayan memur- lan kapsamaktadır. 331 sayıh kararnameye göre derece yükselülmesi koşullarına sahip olup da "1/3/1975 tarininden sonra kadrosuz- luk sebebiyle derece yukselmesi yapamayanlann bu şekilde geçen ijaşanh hizmet süreleri, öğrenim durumlanna göre yükselebilecek- leri dereceleri aşmamak kaydıyla her yılı bir kademe ve her üç yüı bir derece verilmek suretiyle kadro şartı aranmaksızın değerlendi- rüir:' Ancak 331 sayıh kararname ile geriye dönük bir uygulama ön- görülmemişdr. Karaınamenin yürürlüğe girdiği 30 Haziran 1988 Ue 1 Mart 1975 arasında geçen süre için gerek görev aylığı alan memurlara, gerekse emekli olanlara aylık ve ikramiye farkı öden- meyeceği vurgulanmıştır. Danıştay Içtihadı Birleştirme Kurulu ise memur ve emeklilerin görev ya da emekli aylığı aldıkları derecenin, ek göstergesini de almaları gerektiğine karar vermiştir. Bu nedenle ve görüşümüze göre 331 sayılı yasa hükmünde ka- rarname ile derece yukselmesi yapanlar için 30 Haziran 1988 ön- cesine ilişkin aylık farklannın ödenmesi söz konusu değildir. BİLKENT ÜNİVERSİTESİ MÜZİK VE SAHNE SANATLARI FAKÜLTESİ TİYATRO VE KORO ŞANAT DALLARI LİSANS DÜZEYİNE ÖZEL YETENEK-BURS SINAVI İLE ÖĞRENCİ ALINACAKTIR Sınav Tarihleri: Tıyatro Sanat Dalı: 21-22 Eylül 1990 Koro Sanat Dalı: 25-26 Eylül 1990 Aday Kayıtlan: Tiyatro Sanat Dalı: 17-20 Eylül 1990 Koro Sanat Dalı: 17-24 Eylül 1990 Aday kaydı ve ayrıntılı bilgi için: Bilkent Universitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Tel: 266 41 38
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle