Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DtZÎ-RÖPORTAJ 13 EYLÜL 1990
ARAP ÇOLLERINDE TURKLER ALPAY KABAÜALl
Ifemen'deyatanlar sonsuza dek vatanıgö'remeyecek, gözüyaşlı analar bilmedikleri uzak ufuklarda onlann anısını arayacak*
Giden gelmiyor,acepnedendir?Yemen, toprağı üzerinde
yaşayanlar hakkında pek
çok şey söylene ve yazıla
geien bir ülkedir ki biz
onun üstünden hiçbir şey
görmek ve göstermek
istemeksizin gelip geçer
ya da göçüp gideriz.
Dr. Hasan Kadri
(Yemen ve Hayau, Ist. 1328/1912)
—5—
"Uzun bekleyişten sonra sambuklar (bir çe-
şit kayık vapura yanaştılar. Lütfi ve Hasan
Beyterie iıçümüz bir sambuğa atladık. Hudey-
de'ye çıkan yolcu azdı. Durgun havada yel-
kenden fa>dalanama>an sambukçu, kayıga
göre hayli küçuk duran kürekleri yerleştirdi.
Yardımcı olarak yanında küçük çocugu var-
dı, ona bir şeyler soyledi; kıirek çekmeye baş-
ladı. Meger orada kürek çekmenin öe bir raa-
kamı varmış:
— Sil seyfek ya Abdu (Abdu, kılıanı çek)...
Sambukçu ilk kürek çekişinde başladıgı ay-
nı sözü ve aynı makamı hîç degiştinneden bir
nakarat gibi tekdiıze teraneyle kıyıya yana-
şıncaya kadar durmadan tekrarladı. Vemen'in
Tehame halkı arasında tarikalçılık çok geçer-
liymiş, Şafi mezhebinden olan bu insanlann
hcr biri bir tarikattanmışlar. Sanınra Abdu,
sambukçunun tarikal şeyhiydi. Durmadan
onun kılıç çekmesini istedi."
Belalı topraklar
Altı yüzyıllık Osmanh tarihinin dört yüz-
yılını dolduran çatışmaJara sahneolmuş "be-
lalı topraklar" a böyle ayak bastı Yemen'de
Türkler yazan Zeki Bey (Ehiloğlu). Hukuk
Fakültesi'ni bitirmiş, üç yıl kalraak için "gö-
niülii" gelmişti. Yedi yıl kaldı, bir yıl da
Aden'detutsakyaşadı... Ilk görevi "Adliye-
i askeriye hukok müşavirliği"ydi orada...
lstanbul'dan Iskenderiye'ye vapurla gitmiş,
trenle Kahire'ye geçmiş, yine trenle Süveyş'e
ulaşmış; on bir gun vapur bekledikten sonra
her iskeleye uğrayan bir hacı vapuruyla Kı-
zıldeniz'e açılnuş ve 1912 kasımı sonunda Hu-
deyde'ye -yukarı aktanlan parçada görüldu-
ğü üzere- sambukla varmıştı:
"Hudeyde'de otel diye gösterdikleri bina-
yg gittik" diye sürdürüyor. "Fena degil. Kâ-
gir bina, denize bakan bir oda. Fakat mobil-
ya namına hiçbir şey yok. Eşya olarak yalnız
somya yerine iplerie öriilmüş ve tahladan ya-
pılmış dört ayaldı kiirsi var ki burada karyo-
lanın adı 'kürsi' imiş. Anladık, ama odama
kapısı, penceresi de yok." J.../»
Demiri eriten rutubet
Sorar soruşturur... Derler ki:
" — Burada pek az binada kapı, pencere
bulunur, çogunda yoktur.
— Sebep?
— Çiinkiı menteşe, kulp, mandal gibi de-
mir bölümleri dayanmaz, erir. Sık sık yenile-
mek gerekir. YenileyemezJer...
— Demir bölümleri erir rai, neden?
— Rutubetten... Burada o kadar rutubet
vardır ki demirler dayanamaz.
... Gerçekten otelin alt katında duvarlan
birbirine bağlamak için konulan demir put-
reller; içini kurt yemiş, çıiniyıip kav baJine
gelmiş agaçlar gibiydi. Ortalan tümüyle kop-
rauş, duvara yakın kalan kısımlan dokunun-
ca kopuverecek birer kunı sünger halini al-
mış. Hudeyde'de higrometre 90 derece oiur,
kıyıdan içeri doğru uzaklaştıkça ruttıber de-
recesi düşermiş. Üstii açık yerde yaülırsa yor-
gan veya örtü arsıklam olurmuş. Kışla buhın-
ma>an bu yerlerde toplu asker sevkiyati za-
manlannda açıkta yatmak zonında kalan as-
ker nasıl hastalanmaz? Asker için Yemen'de
kurşun tehlikesi, 'Yemen tehlikesi' yanında
pek söniik kalır.
Hudeyde'yi gezmek isledim. Meger deniz-
den göriilen kâgir binalar sahilde bir iki sıra
oluşturuyormuş. O binalann arka tarafı tii-
miiyle 'Ariş' denilen yuvarlak saman evler,
daha doğnısu kulubeler. Dört direk üstündeki
agaçlara saman kaplı bir salaş altında subay-
lar gördüm. Hudejde'nin en işlek kahveha-
nesi olan bir yere oturdum. Bir çay soyledim.
Çaya şeker atar atmaz sürülerie sinek üşiiş-
tü..."
Yemen iki kez fethedildi
Hudeyde'den San'a'ya katırla, kilometre-
lerce uzanan çölü aşıp dağlara tırmanarak ula-
şılıyordu. San'a, Yemen'in öteki yörelerine
benzemeyen, ılıman iklimli bir kentti...
Osmanlılann Yemen'leilk ilişkisi, I. Selim'-
in (Yavuz) Mısır'ı ele geçirmesiyle başlar.
Çerakise-i Mısriye denilen Mısırlı askerler o
tarihte Yemen'in kimi bölgelerini ellerinde tut-
maktadırlar. Halka çeşitli işkenceler yapraak-
ta, öteki bölgeleri de ele geçirmeye çabaJa-
maktadırlar. Mısır'ın Osmanh devletine bağ-
landığı öğrenilince Emir tskender, Yemen hal-
kını San'a'nın büyük camisinde toplar ve ül-
kenin Osmanh yönetimine geçtiğini bildirir.
I. Selim, 1917'de İskender'i Yemen Valiliği-
ne atar.
Yemenliler'in direnişi sonucu vali ülkeden
aynlmak zorunda kalır (kimi kaynaklara gö-
re öldürülür). Yemen kabileleri arasında ik-
tidarı ele geçirme savaşlan yeniden başlar.
Ülke II. Süleyman (Kanuni) doneminde ye-
niden fethedilir:
Suveyş'te hazırlattığı 150 parçalık donan-
mayla Hindistan'a gitmek üzere denize açı-
lan Hadım Süleyrnan Paşa, Kamaran adası-
na uğrar, oradan Aden'e geçer. Aden Emiri
Ferhan, askerlerin karaya çıkarılmasını sağ-
lar. Buna karşıhk Yemen emirlerinden Amir'-
le adamlannı "haklanndan gelinmesi" rica-
sıyla Paşa'nın gemisine gönderir. Süleyman
Paşa, bunları seren direklerine astırır.
"Hindistan fethi"ne çıkıp eli boş dönen pa-
şa, yolu üzerindeki Muha Limanı'na demir
atar. Kentin egemeni Nâhüda Ahmed Bey'i
gemisine davet eder. Orada kafasını kestirip
bütün parasına ve mahna el koyar. Daha son-
ra Zebit yöresini ele geçirerek bir kaymakam
atar. Yemen artık Osmanh ülkesi saytlmak-
tadır... '
Böylece daha ilk adımda Osmanh devleti-
ni dört yüzyıl uğraştıracak "Yemen sorunu"
YEMEN AĞIDI
Kara çadır is mi tutar
Martin tüfek pas mı tutar
Ağlayabm anam bacım
Elın kızı yas mı tutar
Günden yanı soldu ra'ola
Yerden yanı uldu m'ola
Memedimin ela gözün
Karıncalar oydu m'ola
Basma fistan kirlenirse
Başta püskiil fırlanırsa
Ya kimlere baba desin
Senin bebek dillenirse
Gitme Yemen'e Yemen'e
Karışın toza dumana
Mektubunu sal kardeşim
Bacım koyma gümana
Gitme Yemen'e Yemene
Yemen sıcak dayanaman
Dang borusu er vurulur
Sen cahilsin uyanaman
Gitme Yemen'e Yemen'e
Yemen sıcak, kahve pişer
Asker talime çıkışın
Aceminin aklı şaşar
Tarlalarda biter kamış
Uzar gider, vermez yemiş
Çöl Yemen'de can
verenler
Biri Memed, biri Memiş.
(Yaşar Kemal'in
Çukuroya'dan derlediği
bu ağıt ilk kez
yayımlanmaktadır.)
[U|mak: Çürümek, kokmak. Gfiman:
Kuşku, ikircik, Er: Erken. Karışın:
Karışırsın. Çıkışın: Çıkınca.]
Vemen'dt
YEMEN'E GİDENt GELİR Mİ SANDIN? — lstanbul'dan, Anadolu'dan kalkan trenler, askerkri biç bilmedikleri bir ölkeye göturdüler.
Yemen'de sürüp giden
çarpışmalar, Osmanh
ordusunun on binlerce
kayıp vermesine yol açar,
ikh'm yüzünden ölenlerin
sayısı da kabarıktır. Ülke,
geçit vermeyen sıradağlar
ve kilometrelerce uzayan
çöllerden oluştuğu için
Osmanh ordusu
direnişçiler üzerinde hiçbir
zaman egemenlik kuramaz.
Yemen'e giden kolay
kolay geri dönmez.
'Yemen'e gideni gelir mi
sandın?' der halk
türküsü...-.'tkt.Tİeri... Bu cok eski fotofrafta bile a-kırlcrin 'genç' olmadıklan. yıllarını Yemen'de geçirdiklerigörüliyor.
Kamaran
Adası
!/ Beted el engris
Vi-ahiç
,$eyh Osman
Aden
Hind Denizi
Aden Körfezi
Yemen'de ne oldu?I569'da Osmanh egemenliğine giren
Yemen'de 300 yıl süren kanşıklıklardan
sonra Zeydîler ülkenin hâkimi durumuna
geldiler. SüveyşKanalı'nınaçümasından
önce Tiınus'un Fransalar tarafından işgali,
Mısır üzerinde özeüikle Fransız ve îngüiz
entrikalan üzerine Osmanlı Devleti Yemen
Ueyeniden ilgilenmeye başladı
Mithat Paşa'nın Bağdat Valiliğisırasmda
Nedd'deAhsa sancağım kurmaa,
Yemen'deki Osmanh yönetimini oldukça
kuYvetlendirdL 1870'te Aşir'de ortaya
çıkan Mehmed bin Ayz adlı emir,
Yemen'deki Osmanlı yönetimine karşı
çıktı Yemen'in elden çıkacağını anlayan
tstanbul hükümeti, Yemen'e RedijPaşa
komutasmda asker gönderdi. Sonra
kumandayı Gazi Muhtar Paşa aldu Aşir
ayaklanmasını bastırdı, Sana'ya girdL
Yemen'de 7. Ordu kuruldu. Fakatyeni bir
yönetim getirme çabalan ohımlu sonuç
vermedL Zeydîler özeüikle Îngüiz
çıkarianna alet olarak Osmanlı
kuvvetlerini hrpahyordu. Yemen'e asker
yoüamak giiçleşmiştl Kuvvet kazanan
Zeydîler 1905 te 7. Orduyu yenerek
Sana"yı ekgeçirdiler. Zeydîlerin başmda
Imam YahyavardL tstanbul hükümeti
durumu düzeltmek için önce AliRıza '
Paşayı sonra da Müşir Fevzi Paşa'yı
(Çakmak) Yemen'eyolladı Sanageri
alındıysa da Imam Yahyaortadan
kaldınlamadı. 1908'den sonra devlet
yönetimine hâkim olan Ittihat ve Terakki
hükümeti, Yemen'e kuvvetli bir ordu
gönderdi lmam Yahya üe anlaşma yapıldı.
tmam'a beJirli bir bölgede hâkimiyet hakkı
verildi Yemen'in Osmanlı Devleti'nin
elinden tamamen çıkması, 1. Dünya
Savaşj'nın sonunda oldu. Yemen'dekison
Türk kuvvetleri Ingilizler tarafından esir
edMl Savasın sonunda lmam Yahya
bağımsızlığım ilan ettl
ortaya çıkmıştır. Yemenüler ülkelerıni hiley-
le ele geçiren Osmanlılara yüzyıllar boyu di-
renecek; Müsluman olmalarına karşın "Ha-
Hfe"nin buyruğunahiçbir zaman uymayacak-
lardır...
Yemen, ölüm demekti...
Surup giden çarpışmalar, Osmanh ordusu-
nun on binlerce kayıp vermesine yol açar. İk-
lim yüzünden ölenlerin sayısı da pek çoktur.
Bolgeler arasında sabahla akşam arasında bu-
yük ısı farkhlıkları olduğundan Anadolu'dan
ve çeşitli Osmanlı eyaletlerinden giden askar-
ler, bu iklime kolay kolay alışamazlar.
Ülke geçit vermeyen sıradağlar ve kilomet-
relerce uzayan çöllerden oluştuğundan, Os-
manlı ordusu direnişçiler üzerinde hiçbir za-
man tam egemenlik kuramaz.
Yemen kabileleri bir yandan Osmanlı as-
keriyle, bir yandan da birbirleriyle çarpışır-
lar...
Anadolu'da Yemen denilince ilk akla ge-
len "ölıinT'dür. Yemen'e giden, kolay kolay
geri dönmez. "Yemen'e gideni gelir mi san-
dın?" der halk türkusu... Anadolu halkı, yüz-
yıllar boyu Yemen türkülerinde, Yemen ağıt-
larında adeta "ölüm" acısının özünü dile ge-
tirmiştir... Yemen, aynı zamanda bir sürgün
yeridir.
Yemen, Osmanh Imparatorluğu'nun bir vi-
layetiydi; merkezden gönderilen vali tarafın-
dan yönetiliyordu. Yeraen'le Hicaz arasında
uzanan çöl ise Asir adını taşıyordu; burası
sancaktı (ilçe ile vilayet arasındaki yönetim
birimi).
Savaş yıliarında Yemen
Birinci Dun>a Savas> oncesinde Mabmut
Nedim Bey (Akdilek) Yemen Valisi, Ahmet
Tevfik Paşa Kolordu Komutanı, İzzet Paşa
Yemen Kuvvetleri Genel Komutanı, İsmet Bey
(Inönu) onun kurmay başkanıydı. Savaş baş-
lamadan önce Enver Paşa kolordu komuta-
nına bir yazı göndererek Yemen'de kalmanın
mı, yoksa burayı bırakmanın mı uygun ola-
cağını sormuş; cevap hazırlanırken Yemen'-
in bütün dünya ile ilişkisi kesilmişti.
Birkaç yıl önce Yemen İmamı Yahya ayak-
lanıp da Vali'yi tutsak alınca olay Libya'da-
ki birlikleri çekmek için bir bahane sayılmış
ve oradaki birliklerle Kolordu Komutanı Tev-
fik Paşa Yemen'e gönderilmişti. Daha sonra
tmam Yahya ile Tevfik Paşa Dean'da bir kale
burcunda anlaşma ımzalamışlardı.
"Banş zamanında bile bir tek gemimiz iş-
lemeyen Kızıldeniz yolu bizlere kapanınca
anayurtla ulaşım degil, haberieşme olanagı-
mız bile kalraadı. İ stiinde milyonlarca insan
yaşayan o kocaman bölge, etrafı kuşatılmış
bir ada haline düştii. Hem kuşatmak için taiç
araç ve kuvvet kullanmadan, belki Yemen'-
in baglantısını kesmek kimsenin aklına bile
gelmeden kendi kendine kuşatma altına gir-
di. Çünkü karadan demiryolu ya da şose şöyle
dursun, bir telgraf hattımız, bir posta yolu-
muz bile yoktu.
Hicaz ve Yemen arasında posta işlemez,
Osmanlı tmparatorlugu'nun bu iki vilayeti
arasında kimse gidip gelmezdi. O zamanlar
uçak yoktu. Diinyada demiyorum, Yemen'-
de yoktu. Uçaktan vazgeçtik, bir saldın sıra-
smda askerlerimiz tarafından ele geçirilen ve
kimbilir bangi yollardan ne zahmetlerle cep-
heden San'a'ya kadar getirilen eski sistem,
köhne bir otomobilden başka bütün Yeraen'-
de bir tek olsun molorlu taşıt yoktu."
Yemen kabileleriyle savaş
Osmanlı kuvvetleri herhangi bir yerden des-
tek alabilecek durumda değillerdi. Buna kar-
şın daha once Osmanlılara birçok kez başkal-
dırmış olan tmam Yahya, yaptığı anlaşmaya
bağlı kaldı ve hiçbir saldında bulunmadı. Hat-
ta Hıristiyanlann girmesinin hoşgoruyle kar-
şılanmadığı ülkesine batık Alman gemisi Em-
den'in süvarisiyle mürettebatını da kabul et-
ti; onlara yardımlarda buiundu...
Savaş yıllannda Ali Sait Paşa (Akbaytugar)
komutasındaki Osmanlı birlikleri, Taiz'de
toplanarak "Nevahi-i tis'u" denilen ve her bi-
ri "sultan" unvanını taşıyan tngilizlere bağlı
kabile reisJerinin bölgelerine saldırdı. Ani bas-
kınlarla buraları üç beş günde işgal eden bir-
likler.Aden Yarımadası'nakadar ılerledıler.
Osmanlı birlikleri Hint Denizi kıyısındaki,
dar bir toprak parçasıyla Yemen'e bağlı Aden
kasabası yakımnda bulunan Şeyh Osman kö-
yüne yaklaşınca tngilizler kayalıklara yerleş-
tirdikleri uzun menzilli topları ateşlediler. O
çevrenin biricik su kaynağı Şeyh Osman'day-
dı. Topçu atışları günlerce sürduyse de bol-
genin coğrafi yapısı nedeniyie ne bunlardan
sonuç alındı ne de muharebeye girişildi.
Yemen'de Türkler'in yazan şöyle diyor ki:
"O sıralarda kumanda 'ordu meclisi' diye
bir toplantı yapmıştı. Haftada bir >a da ge-
rek duyuldukça kumandamn odasında kur-
may başkanıyla şube müdürleri (oplanırdık.
Onemli işleri o gün buiikte komışur, sonra kn-
mandanın verdiği emre göre geregini yapar-
dık. Bir loplantımızda Birinci Şube Modürii,
Ali Sait Paşa'dan gelen tdgraftajı söz etti. Bu
şifrede 'Askere verecek erzakımız kalmadı,
acele yiyecek gönderiniz' deniyordu.
Komandan, olur olmaz şeylere kızan, ba-
gıran bir insan degildi. Fakat Ali Sait Paşa'-
nın 'cephane gönderiniz, hayvan gönderiniz,
erzak gönderiniz' gibi istekierini yerine getir-
meye canla başla ugraşırken San'a'da mese-
la bir binbaşıya ayda 6 riyal, yani 6 mecidiye
(1.2 altın) aylık verilmek gibi ayhklan kesile
kesile tam sefalete duşen subaylann da ayda
birer mecidiye olsun daha verilmesi istemiyle
başvunıda bulunmalan çok canını sıkmış ola-
cak, toplantıda bagırarak şunu söyledi:
— En akıllılarınız bile cephe açmaya, harp
etmeye taraftardı. Harbi oyuncak zannetti-
niz..."
Son Tehame Komutanı anlatıyor:
Asir sancağımn Tehame denilen bölgesin-
de imamhğım ilan eden ve "Asir İmamı Sey-
yil tdris" adını alan bir isyancı. Osmanlı bir-
lüderine baskınlar düzenliyor ve zaman zaman
kanlı çarpışmalar oluyordu. Son Tehame ko-
mutanı Galip Bey (Deniz), yönettiği bir hare-
kâtı şöyle anlatıyor:
"Vaizat-Luheyye Harekâü adını verdiginıiz
Tehame'deki son 334 (1918) sa>aslanndan bi-
rinde çeşitli cephelerden toparlayabilditüniz,
ancak 400 kişilik bir kuvvetle bütün Yemen'in
yazgısına mal olacak onemli bir durumu ba-
şan ile degiştirmek istiyordum. Elden gelen
önlemleri aiarak çeşitli Şam (Asir'de bir böl-
genin adı) kabilelerinden toplanıp reislerinin
birlikte yönettikleri uç binden fazla bir asi
kuvvetin bizleri yok etmek için türaen karar-
gâhının 7 kilometre gerisine kadar sokularak
toplandıklan, Mor denilen altı yüzyıllık tari-
hi bir köyün iç ve dışında barekete hazırlan-
dıklan bir anda, üç koldan can havliyle sal-
dırd.k.
Kabile reislerinin bu köyde kale gibi kalın
lugla ve taş duvarlı, viiksek, 'Burç' denilen
binalarda banndıklannı ve asi kuvvetleri ora-
dan >önettikJerini biliyorduk. Bu binalan top
ateşiyle yıkraak istedikse de iki Mantelli ve
dört adi dag topu mermilerimiz binalann bir
(arafından giriyor, duvarlannı delik de?«k et-
tikleri halde yıkamıyor, asilerin direnişi sü-
niyordu.'
Birliğin elinde 7.5'luk bir bavan topu var-
dı. Kurşun yagmuruna aldırış edilmeden bu
top fundaiıkiardan yarariamlarak burcun 150
metre yakımna kadar götürnldü ve ateşlendi:
Tepeden inen trotfllo mermileri binanın ça-
tısını asilerin başlanna yıkarak toz duman
içinde bırakülar. Bir taraftan da köye ateş ve-
riJdiginden, sabahtan akşanun karaniıgına ka-
dar süren bu kanlı boğuşmada çok kayıplar
vermiş olan asikrden, sonunda karargâhla-
nnın tepelerine yıkıldıgım gorünce sag kala-
bilenleri kaçmaya başladıiar ve ateşlerie ta-
kip edilerek imha edildiler.
Bu saldınş bize biri subay olmak üzere 42
şebite ve yine biri subay olmak üzere 75 ya-
ralıya mal olmuştu.
Ertesi gunu köye gittigimde asileri yöneten
kabile reislerinin cesetlerini birbirlerine bag-
lanmış ve her biri sıcaktan panl panl, davnl-
lar gibi şişmiş olarak yerlerde yanyor buldum.
O zaman öğrendik ki bunlar öliinceye kadar
savaşacakJanna, yerierindeu lupırdamayacak-
lanna, birbirlerinden aynlmayacaklanna ant
içmişler ve herhangi birinin kaçmasına ola-
nak bırakmamak için de birbirlerine iplerie
sımsıkı baglanmışlardı."
İngilizler'in getirdigi telgraf
Yemen'deki dünya ile ilişkisi kesilmiş Os-
manlı birliklerine savaşın sona erdiğini ve
ateşkes koşullan gereği teshm olmalan gerek-
tiğini bildiren Sadrazam fzzet Paşa'mn imza-
sım taşıyan telgraf, tngilizler eliyle ulaştınla-
bilmişti.
Bunun bir "düşman hilesi" olduğunu sa-
nan komutanlar, olup bitenlere geç ve güç
inandılar...
Geldikleri yollardan geçerek Hudeyde'ye
dönüp teslim oldular.
lngilizler tutsaklan Aden'e, Mısır'a, Kama-
ran adasına göturdüler. Kimisi bir yıl, kimisi
iki, üç yıl tutsak kaldı...
tmam Yahya, son vali Mahmnt Nedim ile
onun uygun göreceği memur ve subaylann
Yemen'de kalmalarını önerdi. Mahmut Ne-
dim Bey (Akdilek), Yemen'i bir süre de tmam
Yahya adına yönetti. Son Hudeyde mutasar-
rıfı Ahmet Ragıp ise artık lmam'ın Dışişleri
Bakanıydı.
tmam Yahya, tngilizlere, Fransızlara ve
ttalyanlara karşı savaşa girişti; en sonunda
Yemen'in bağımsızlığa kavuşmasıru sağladı.
1948'de San'a'daki sarayına yapılan baskın-
da öldürülduğunde 84 yaşındaydı. Yerine oğlu
Kral Ahmed geçti...
Hangi amaç için?
Hudeyde'de tngilizler tarafından tutsak ah-
nıp bir vapurla Aden'e gönderilen Yemen'de
Türkler yazan bir yıl sonra özgürlüğüne ka-
vuştu. Şöyle düşünüyordu:
"Bütün Arabistan kıtalan Türkiye'den ay-
nlırken, Kızıldeniz'deki jeolojik çöküntü gi-
bi Osmanlı tmparatorluğu goçerken Yemen'i
de sonsuza dek bırakıyorduk.
O topraklar ki kumlan, daglan Türk ka-
nına bulanmış, sayısım öğrenmekten tarihi ür-
kütecek kadar Türk gencinin canına kıymış,
Türk milletinin bilincinde bir 'mezar' olarak
yer almıştır.
tmparatorlugun bir vilayeti oldugu halde
ora>a giden bir gencimiz sag dönecegınden en-
dişeyle gitti. Dönebilenler kurtulduguna se-
vindi. Orada ölenler niçin ve ne amaç ugru-
na kurban olduğunu bilmeden öldü.
Türkler'in Yemen'e ayak basoklan günden
başiayarak geçen dört yüzyıl içinde bilgili, öl-
çülü nareket eden Batı dünyası, yurtlanna her
gün bir ışık, bir yeşillik daha eklerken biz bu-
nu yapacak elleri Yemen'e göndererek yurt-
taki ışıklann onemli bölümünü birer birer
söndürmüş, yeşillikleri kurutmuşuz.
Böyielikle Yemen 'Osmanlı İmparatorlu-
ğu'nun iç felaketi' olmuş.
.. Orada yatanlar sonsuza dek vatanı gö-
remeyecek, gözü yaşlı analar, gormedikleri,
bilmedikleri uzak ufuklarda onlann anısını
arayacak, içi yandıkça biricik teselli türküsü-
nu bir daha söyleyecekti:
Ah o Yemen'dir, gülü çimendir
Giden gelmiyor, acep nedendir?"
Yarın: Medine Savunması