23 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DtZÎ-RÖPORTAJ 13 EYLÜL 1990 ARAP ÇOLLERINDE TURKLER ALPAY KABAÜALl Ifemen'deyatanlar sonsuza dek vatanıgö'remeyecek, gözüyaşlı analar bilmedikleri uzak ufuklarda onlann anısını arayacak* Giden gelmiyor,acepnedendir?Yemen, toprağı üzerinde yaşayanlar hakkında pek çok şey söylene ve yazıla geien bir ülkedir ki biz onun üstünden hiçbir şey görmek ve göstermek istemeksizin gelip geçer ya da göçüp gideriz. Dr. Hasan Kadri (Yemen ve Hayau, Ist. 1328/1912) —5— "Uzun bekleyişten sonra sambuklar (bir çe- şit kayık vapura yanaştılar. Lütfi ve Hasan Beyterie iıçümüz bir sambuğa atladık. Hudey- de'ye çıkan yolcu azdı. Durgun havada yel- kenden fa>dalanama>an sambukçu, kayıga göre hayli küçuk duran kürekleri yerleştirdi. Yardımcı olarak yanında küçük çocugu var- dı, ona bir şeyler soyledi; kıirek çekmeye baş- ladı. Meger orada kürek çekmenin öe bir raa- kamı varmış: — Sil seyfek ya Abdu (Abdu, kılıanı çek)... Sambukçu ilk kürek çekişinde başladıgı ay- nı sözü ve aynı makamı hîç degiştinneden bir nakarat gibi tekdiıze teraneyle kıyıya yana- şıncaya kadar durmadan tekrarladı. Vemen'in Tehame halkı arasında tarikalçılık çok geçer- liymiş, Şafi mezhebinden olan bu insanlann hcr biri bir tarikattanmışlar. Sanınra Abdu, sambukçunun tarikal şeyhiydi. Durmadan onun kılıç çekmesini istedi." Belalı topraklar Altı yüzyıllık Osmanh tarihinin dört yüz- yılını dolduran çatışmaJara sahneolmuş "be- lalı topraklar" a böyle ayak bastı Yemen'de Türkler yazan Zeki Bey (Ehiloğlu). Hukuk Fakültesi'ni bitirmiş, üç yıl kalraak için "gö- niülii" gelmişti. Yedi yıl kaldı, bir yıl da Aden'detutsakyaşadı... Ilk görevi "Adliye- i askeriye hukok müşavirliği"ydi orada... lstanbul'dan Iskenderiye'ye vapurla gitmiş, trenle Kahire'ye geçmiş, yine trenle Süveyş'e ulaşmış; on bir gun vapur bekledikten sonra her iskeleye uğrayan bir hacı vapuruyla Kı- zıldeniz'e açılnuş ve 1912 kasımı sonunda Hu- deyde'ye -yukarı aktanlan parçada görüldu- ğü üzere- sambukla varmıştı: "Hudeyde'de otel diye gösterdikleri bina- yg gittik" diye sürdürüyor. "Fena degil. Kâ- gir bina, denize bakan bir oda. Fakat mobil- ya namına hiçbir şey yok. Eşya olarak yalnız somya yerine iplerie öriilmüş ve tahladan ya- pılmış dört ayaldı kiirsi var ki burada karyo- lanın adı 'kürsi' imiş. Anladık, ama odama kapısı, penceresi de yok." J.../» Demiri eriten rutubet Sorar soruşturur... Derler ki: " — Burada pek az binada kapı, pencere bulunur, çogunda yoktur. — Sebep? — Çiinkiı menteşe, kulp, mandal gibi de- mir bölümleri dayanmaz, erir. Sık sık yenile- mek gerekir. YenileyemezJer... — Demir bölümleri erir rai, neden? — Rutubetten... Burada o kadar rutubet vardır ki demirler dayanamaz. ... Gerçekten otelin alt katında duvarlan birbirine bağlamak için konulan demir put- reller; içini kurt yemiş, çıiniyıip kav baJine gelmiş agaçlar gibiydi. Ortalan tümüyle kop- rauş, duvara yakın kalan kısımlan dokunun- ca kopuverecek birer kunı sünger halini al- mış. Hudeyde'de higrometre 90 derece oiur, kıyıdan içeri doğru uzaklaştıkça ruttıber de- recesi düşermiş. Üstii açık yerde yaülırsa yor- gan veya örtü arsıklam olurmuş. Kışla buhın- ma>an bu yerlerde toplu asker sevkiyati za- manlannda açıkta yatmak zonında kalan as- ker nasıl hastalanmaz? Asker için Yemen'de kurşun tehlikesi, 'Yemen tehlikesi' yanında pek söniik kalır. Hudeyde'yi gezmek isledim. Meger deniz- den göriilen kâgir binalar sahilde bir iki sıra oluşturuyormuş. O binalann arka tarafı tii- miiyle 'Ariş' denilen yuvarlak saman evler, daha doğnısu kulubeler. Dört direk üstündeki agaçlara saman kaplı bir salaş altında subay- lar gördüm. Hudejde'nin en işlek kahveha- nesi olan bir yere oturdum. Bir çay soyledim. Çaya şeker atar atmaz sürülerie sinek üşiiş- tü..." Yemen iki kez fethedildi Hudeyde'den San'a'ya katırla, kilometre- lerce uzanan çölü aşıp dağlara tırmanarak ula- şılıyordu. San'a, Yemen'in öteki yörelerine benzemeyen, ılıman iklimli bir kentti... Osmanlılann Yemen'leilk ilişkisi, I. Selim'- in (Yavuz) Mısır'ı ele geçirmesiyle başlar. Çerakise-i Mısriye denilen Mısırlı askerler o tarihte Yemen'in kimi bölgelerini ellerinde tut- maktadırlar. Halka çeşitli işkenceler yapraak- ta, öteki bölgeleri de ele geçirmeye çabaJa- maktadırlar. Mısır'ın Osmanh devletine bağ- landığı öğrenilince Emir tskender, Yemen hal- kını San'a'nın büyük camisinde toplar ve ül- kenin Osmanh yönetimine geçtiğini bildirir. I. Selim, 1917'de İskender'i Yemen Valiliği- ne atar. Yemenliler'in direnişi sonucu vali ülkeden aynlmak zorunda kalır (kimi kaynaklara gö- re öldürülür). Yemen kabileleri arasında ik- tidarı ele geçirme savaşlan yeniden başlar. Ülke II. Süleyman (Kanuni) doneminde ye- niden fethedilir: Suveyş'te hazırlattığı 150 parçalık donan- mayla Hindistan'a gitmek üzere denize açı- lan Hadım Süleyrnan Paşa, Kamaran adası- na uğrar, oradan Aden'e geçer. Aden Emiri Ferhan, askerlerin karaya çıkarılmasını sağ- lar. Buna karşıhk Yemen emirlerinden Amir'- le adamlannı "haklanndan gelinmesi" rica- sıyla Paşa'nın gemisine gönderir. Süleyman Paşa, bunları seren direklerine astırır. "Hindistan fethi"ne çıkıp eli boş dönen pa- şa, yolu üzerindeki Muha Limanı'na demir atar. Kentin egemeni Nâhüda Ahmed Bey'i gemisine davet eder. Orada kafasını kestirip bütün parasına ve mahna el koyar. Daha son- ra Zebit yöresini ele geçirerek bir kaymakam atar. Yemen artık Osmanh ülkesi saytlmak- tadır... ' Böylece daha ilk adımda Osmanh devleti- ni dört yüzyıl uğraştıracak "Yemen sorunu" YEMEN AĞIDI Kara çadır is mi tutar Martin tüfek pas mı tutar Ağlayabm anam bacım Elın kızı yas mı tutar Günden yanı soldu ra'ola Yerden yanı uldu m'ola Memedimin ela gözün Karıncalar oydu m'ola Basma fistan kirlenirse Başta püskiil fırlanırsa Ya kimlere baba desin Senin bebek dillenirse Gitme Yemen'e Yemen'e Karışın toza dumana Mektubunu sal kardeşim Bacım koyma gümana Gitme Yemen'e Yemene Yemen sıcak dayanaman Dang borusu er vurulur Sen cahilsin uyanaman Gitme Yemen'e Yemen'e Yemen sıcak, kahve pişer Asker talime çıkışın Aceminin aklı şaşar Tarlalarda biter kamış Uzar gider, vermez yemiş Çöl Yemen'de can verenler Biri Memed, biri Memiş. (Yaşar Kemal'in Çukuroya'dan derlediği bu ağıt ilk kez yayımlanmaktadır.) [U|mak: Çürümek, kokmak. Gfiman: Kuşku, ikircik, Er: Erken. Karışın: Karışırsın. Çıkışın: Çıkınca.] Vemen'dt YEMEN'E GİDENt GELİR Mİ SANDIN? — lstanbul'dan, Anadolu'dan kalkan trenler, askerkri biç bilmedikleri bir ölkeye göturdüler. Yemen'de sürüp giden çarpışmalar, Osmanh ordusunun on binlerce kayıp vermesine yol açar, ikh'm yüzünden ölenlerin sayısı da kabarıktır. Ülke, geçit vermeyen sıradağlar ve kilometrelerce uzayan çöllerden oluştuğu için Osmanh ordusu direnişçiler üzerinde hiçbir zaman egemenlik kuramaz. Yemen'e giden kolay kolay geri dönmez. 'Yemen'e gideni gelir mi sandın?' der halk türküsü...-.'tkt.Tİeri... Bu cok eski fotofrafta bile a-kırlcrin 'genç' olmadıklan. yıllarını Yemen'de geçirdiklerigörüliyor. Kamaran Adası !/ Beted el engris Vi-ahiç ,$eyh Osman Aden Hind Denizi Aden Körfezi Yemen'de ne oldu?I569'da Osmanh egemenliğine giren Yemen'de 300 yıl süren kanşıklıklardan sonra Zeydîler ülkenin hâkimi durumuna geldiler. SüveyşKanalı'nınaçümasından önce Tiınus'un Fransalar tarafından işgali, Mısır üzerinde özeüikle Fransız ve îngüiz entrikalan üzerine Osmanlı Devleti Yemen Ueyeniden ilgilenmeye başladı Mithat Paşa'nın Bağdat Valiliğisırasmda Nedd'deAhsa sancağım kurmaa, Yemen'deki Osmanh yönetimini oldukça kuYvetlendirdL 1870'te Aşir'de ortaya çıkan Mehmed bin Ayz adlı emir, Yemen'deki Osmanlı yönetimine karşı çıktı Yemen'in elden çıkacağını anlayan tstanbul hükümeti, Yemen'e RedijPaşa komutasmda asker gönderdi. Sonra kumandayı Gazi Muhtar Paşa aldu Aşir ayaklanmasını bastırdı, Sana'ya girdL Yemen'de 7. Ordu kuruldu. Fakatyeni bir yönetim getirme çabalan ohımlu sonuç vermedL Zeydîler özeüikle Îngüiz çıkarianna alet olarak Osmanlı kuvvetlerini hrpahyordu. Yemen'e asker yoüamak giiçleşmiştl Kuvvet kazanan Zeydîler 1905 te 7. Orduyu yenerek Sana"yı ekgeçirdiler. Zeydîlerin başmda Imam YahyavardL tstanbul hükümeti durumu düzeltmek için önce AliRıza ' Paşayı sonra da Müşir Fevzi Paşa'yı (Çakmak) Yemen'eyolladı Sanageri alındıysa da Imam Yahyaortadan kaldınlamadı. 1908'den sonra devlet yönetimine hâkim olan Ittihat ve Terakki hükümeti, Yemen'e kuvvetli bir ordu gönderdi lmam Yahya üe anlaşma yapıldı. tmam'a beJirli bir bölgede hâkimiyet hakkı verildi Yemen'in Osmanlı Devleti'nin elinden tamamen çıkması, 1. Dünya Savaşj'nın sonunda oldu. Yemen'dekison Türk kuvvetleri Ingilizler tarafından esir edMl Savasın sonunda lmam Yahya bağımsızlığım ilan ettl ortaya çıkmıştır. Yemenüler ülkelerıni hiley- le ele geçiren Osmanlılara yüzyıllar boyu di- renecek; Müsluman olmalarına karşın "Ha- Hfe"nin buyruğunahiçbir zaman uymayacak- lardır... Yemen, ölüm demekti... Surup giden çarpışmalar, Osmanh ordusu- nun on binlerce kayıp vermesine yol açar. İk- lim yüzünden ölenlerin sayısı da pek çoktur. Bolgeler arasında sabahla akşam arasında bu- yük ısı farkhlıkları olduğundan Anadolu'dan ve çeşitli Osmanlı eyaletlerinden giden askar- ler, bu iklime kolay kolay alışamazlar. Ülke geçit vermeyen sıradağlar ve kilomet- relerce uzayan çöllerden oluştuğundan, Os- manlı ordusu direnişçiler üzerinde hiçbir za- man tam egemenlik kuramaz. Yemen kabileleri bir yandan Osmanlı as- keriyle, bir yandan da birbirleriyle çarpışır- lar... Anadolu'da Yemen denilince ilk akla ge- len "ölıinT'dür. Yemen'e giden, kolay kolay geri dönmez. "Yemen'e gideni gelir mi san- dın?" der halk türkusu... Anadolu halkı, yüz- yıllar boyu Yemen türkülerinde, Yemen ağıt- larında adeta "ölüm" acısının özünü dile ge- tirmiştir... Yemen, aynı zamanda bir sürgün yeridir. Yemen, Osmanh Imparatorluğu'nun bir vi- layetiydi; merkezden gönderilen vali tarafın- dan yönetiliyordu. Yeraen'le Hicaz arasında uzanan çöl ise Asir adını taşıyordu; burası sancaktı (ilçe ile vilayet arasındaki yönetim birimi). Savaş yıliarında Yemen Birinci Dun>a Savas> oncesinde Mabmut Nedim Bey (Akdilek) Yemen Valisi, Ahmet Tevfik Paşa Kolordu Komutanı, İzzet Paşa Yemen Kuvvetleri Genel Komutanı, İsmet Bey (Inönu) onun kurmay başkanıydı. Savaş baş- lamadan önce Enver Paşa kolordu komuta- nına bir yazı göndererek Yemen'de kalmanın mı, yoksa burayı bırakmanın mı uygun ola- cağını sormuş; cevap hazırlanırken Yemen'- in bütün dünya ile ilişkisi kesilmişti. Birkaç yıl önce Yemen İmamı Yahya ayak- lanıp da Vali'yi tutsak alınca olay Libya'da- ki birlikleri çekmek için bir bahane sayılmış ve oradaki birliklerle Kolordu Komutanı Tev- fik Paşa Yemen'e gönderilmişti. Daha sonra tmam Yahya ile Tevfik Paşa Dean'da bir kale burcunda anlaşma ımzalamışlardı. "Banş zamanında bile bir tek gemimiz iş- lemeyen Kızıldeniz yolu bizlere kapanınca anayurtla ulaşım degil, haberieşme olanagı- mız bile kalraadı. İ stiinde milyonlarca insan yaşayan o kocaman bölge, etrafı kuşatılmış bir ada haline düştii. Hem kuşatmak için taiç araç ve kuvvet kullanmadan, belki Yemen'- in baglantısını kesmek kimsenin aklına bile gelmeden kendi kendine kuşatma altına gir- di. Çünkü karadan demiryolu ya da şose şöyle dursun, bir telgraf hattımız, bir posta yolu- muz bile yoktu. Hicaz ve Yemen arasında posta işlemez, Osmanlı tmparatorlugu'nun bu iki vilayeti arasında kimse gidip gelmezdi. O zamanlar uçak yoktu. Diinyada demiyorum, Yemen'- de yoktu. Uçaktan vazgeçtik, bir saldın sıra- smda askerlerimiz tarafından ele geçirilen ve kimbilir bangi yollardan ne zahmetlerle cep- heden San'a'ya kadar getirilen eski sistem, köhne bir otomobilden başka bütün Yeraen'- de bir tek olsun molorlu taşıt yoktu." Yemen kabileleriyle savaş Osmanlı kuvvetleri herhangi bir yerden des- tek alabilecek durumda değillerdi. Buna kar- şın daha once Osmanlılara birçok kez başkal- dırmış olan tmam Yahya, yaptığı anlaşmaya bağlı kaldı ve hiçbir saldında bulunmadı. Hat- ta Hıristiyanlann girmesinin hoşgoruyle kar- şılanmadığı ülkesine batık Alman gemisi Em- den'in süvarisiyle mürettebatını da kabul et- ti; onlara yardımlarda buiundu... Savaş yıllannda Ali Sait Paşa (Akbaytugar) komutasındaki Osmanlı birlikleri, Taiz'de toplanarak "Nevahi-i tis'u" denilen ve her bi- ri "sultan" unvanını taşıyan tngilizlere bağlı kabile reisJerinin bölgelerine saldırdı. Ani bas- kınlarla buraları üç beş günde işgal eden bir- likler.Aden Yarımadası'nakadar ılerledıler. Osmanlı birlikleri Hint Denizi kıyısındaki, dar bir toprak parçasıyla Yemen'e bağlı Aden kasabası yakımnda bulunan Şeyh Osman kö- yüne yaklaşınca tngilizler kayalıklara yerleş- tirdikleri uzun menzilli topları ateşlediler. O çevrenin biricik su kaynağı Şeyh Osman'day- dı. Topçu atışları günlerce sürduyse de bol- genin coğrafi yapısı nedeniyie ne bunlardan sonuç alındı ne de muharebeye girişildi. Yemen'de Türkler'in yazan şöyle diyor ki: "O sıralarda kumanda 'ordu meclisi' diye bir toplantı yapmıştı. Haftada bir >a da ge- rek duyuldukça kumandamn odasında kur- may başkanıyla şube müdürleri (oplanırdık. Onemli işleri o gün buiikte komışur, sonra kn- mandanın verdiği emre göre geregini yapar- dık. Bir loplantımızda Birinci Şube Modürii, Ali Sait Paşa'dan gelen tdgraftajı söz etti. Bu şifrede 'Askere verecek erzakımız kalmadı, acele yiyecek gönderiniz' deniyordu. Komandan, olur olmaz şeylere kızan, ba- gıran bir insan degildi. Fakat Ali Sait Paşa'- nın 'cephane gönderiniz, hayvan gönderiniz, erzak gönderiniz' gibi istekierini yerine getir- meye canla başla ugraşırken San'a'da mese- la bir binbaşıya ayda 6 riyal, yani 6 mecidiye (1.2 altın) aylık verilmek gibi ayhklan kesile kesile tam sefalete duşen subaylann da ayda birer mecidiye olsun daha verilmesi istemiyle başvunıda bulunmalan çok canını sıkmış ola- cak, toplantıda bagırarak şunu söyledi: — En akıllılarınız bile cephe açmaya, harp etmeye taraftardı. Harbi oyuncak zannetti- niz..." Son Tehame Komutanı anlatıyor: Asir sancağımn Tehame denilen bölgesin- de imamhğım ilan eden ve "Asir İmamı Sey- yil tdris" adını alan bir isyancı. Osmanlı bir- lüderine baskınlar düzenliyor ve zaman zaman kanlı çarpışmalar oluyordu. Son Tehame ko- mutanı Galip Bey (Deniz), yönettiği bir hare- kâtı şöyle anlatıyor: "Vaizat-Luheyye Harekâü adını verdiginıiz Tehame'deki son 334 (1918) sa>aslanndan bi- rinde çeşitli cephelerden toparlayabilditüniz, ancak 400 kişilik bir kuvvetle bütün Yemen'in yazgısına mal olacak onemli bir durumu ba- şan ile degiştirmek istiyordum. Elden gelen önlemleri aiarak çeşitli Şam (Asir'de bir böl- genin adı) kabilelerinden toplanıp reislerinin birlikte yönettikleri uç binden fazla bir asi kuvvetin bizleri yok etmek için türaen karar- gâhının 7 kilometre gerisine kadar sokularak toplandıklan, Mor denilen altı yüzyıllık tari- hi bir köyün iç ve dışında barekete hazırlan- dıklan bir anda, üç koldan can havliyle sal- dırd.k. Kabile reislerinin bu köyde kale gibi kalın lugla ve taş duvarlı, viiksek, 'Burç' denilen binalarda banndıklannı ve asi kuvvetleri ora- dan >önettikJerini biliyorduk. Bu binalan top ateşiyle yıkraak istedikse de iki Mantelli ve dört adi dag topu mermilerimiz binalann bir (arafından giriyor, duvarlannı delik de?«k et- tikleri halde yıkamıyor, asilerin direnişi sü- niyordu.' Birliğin elinde 7.5'luk bir bavan topu var- dı. Kurşun yagmuruna aldırış edilmeden bu top fundaiıkiardan yarariamlarak burcun 150 metre yakımna kadar götürnldü ve ateşlendi: Tepeden inen trotfllo mermileri binanın ça- tısını asilerin başlanna yıkarak toz duman içinde bırakülar. Bir taraftan da köye ateş ve- riJdiginden, sabahtan akşanun karaniıgına ka- dar süren bu kanlı boğuşmada çok kayıplar vermiş olan asikrden, sonunda karargâhla- nnın tepelerine yıkıldıgım gorünce sag kala- bilenleri kaçmaya başladıiar ve ateşlerie ta- kip edilerek imha edildiler. Bu saldınş bize biri subay olmak üzere 42 şebite ve yine biri subay olmak üzere 75 ya- ralıya mal olmuştu. Ertesi gunu köye gittigimde asileri yöneten kabile reislerinin cesetlerini birbirlerine bag- lanmış ve her biri sıcaktan panl panl, davnl- lar gibi şişmiş olarak yerlerde yanyor buldum. O zaman öğrendik ki bunlar öliinceye kadar savaşacakJanna, yerierindeu lupırdamayacak- lanna, birbirlerinden aynlmayacaklanna ant içmişler ve herhangi birinin kaçmasına ola- nak bırakmamak için de birbirlerine iplerie sımsıkı baglanmışlardı." İngilizler'in getirdigi telgraf Yemen'deki dünya ile ilişkisi kesilmiş Os- manlı birliklerine savaşın sona erdiğini ve ateşkes koşullan gereği teshm olmalan gerek- tiğini bildiren Sadrazam fzzet Paşa'mn imza- sım taşıyan telgraf, tngilizler eliyle ulaştınla- bilmişti. Bunun bir "düşman hilesi" olduğunu sa- nan komutanlar, olup bitenlere geç ve güç inandılar... Geldikleri yollardan geçerek Hudeyde'ye dönüp teslim oldular. lngilizler tutsaklan Aden'e, Mısır'a, Kama- ran adasına göturdüler. Kimisi bir yıl, kimisi iki, üç yıl tutsak kaldı... tmam Yahya, son vali Mahmnt Nedim ile onun uygun göreceği memur ve subaylann Yemen'de kalmalarını önerdi. Mahmut Ne- dim Bey (Akdilek), Yemen'i bir süre de tmam Yahya adına yönetti. Son Hudeyde mutasar- rıfı Ahmet Ragıp ise artık lmam'ın Dışişleri Bakanıydı. tmam Yahya, tngilizlere, Fransızlara ve ttalyanlara karşı savaşa girişti; en sonunda Yemen'in bağımsızlığa kavuşmasıru sağladı. 1948'de San'a'daki sarayına yapılan baskın- da öldürülduğunde 84 yaşındaydı. Yerine oğlu Kral Ahmed geçti... Hangi amaç için? Hudeyde'de tngilizler tarafından tutsak ah- nıp bir vapurla Aden'e gönderilen Yemen'de Türkler yazan bir yıl sonra özgürlüğüne ka- vuştu. Şöyle düşünüyordu: "Bütün Arabistan kıtalan Türkiye'den ay- nlırken, Kızıldeniz'deki jeolojik çöküntü gi- bi Osmanlı tmparatorluğu goçerken Yemen'i de sonsuza dek bırakıyorduk. O topraklar ki kumlan, daglan Türk ka- nına bulanmış, sayısım öğrenmekten tarihi ür- kütecek kadar Türk gencinin canına kıymış, Türk milletinin bilincinde bir 'mezar' olarak yer almıştır. tmparatorlugun bir vilayeti oldugu halde ora>a giden bir gencimiz sag dönecegınden en- dişeyle gitti. Dönebilenler kurtulduguna se- vindi. Orada ölenler niçin ve ne amaç ugru- na kurban olduğunu bilmeden öldü. Türkler'in Yemen'e ayak basoklan günden başiayarak geçen dört yüzyıl içinde bilgili, öl- çülü nareket eden Batı dünyası, yurtlanna her gün bir ışık, bir yeşillik daha eklerken biz bu- nu yapacak elleri Yemen'e göndererek yurt- taki ışıklann onemli bölümünü birer birer söndürmüş, yeşillikleri kurutmuşuz. Böyielikle Yemen 'Osmanlı İmparatorlu- ğu'nun iç felaketi' olmuş. .. Orada yatanlar sonsuza dek vatanı gö- remeyecek, gözü yaşlı analar, gormedikleri, bilmedikleri uzak ufuklarda onlann anısını arayacak, içi yandıkça biricik teselli türküsü- nu bir daha söyleyecekti: Ah o Yemen'dir, gülü çimendir Giden gelmiyor, acep nedendir?" Yarın: Medine Savunması
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle