22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/10 HABERLER 13 EYLÜL 1990 Japon Prenses'in Istanbul turu • İSTANBUL (AA) — Japon Prens Tomohito Mikasa ve eşi dün de lstanbul'uo tarihi ve turistik yerlerini gezdiler. Konuk Prens dün sırasıyla Kapahçarşı, Sultanahmet Camii, Ayasofya Müzesi, Yerebatan Sarayı, Beylerbeyi Sarayı'm gezdi, Ataköy Galleria'da alışveriş yaptı. Prenses Mikasa'ya Sultanahmet Camii'ni ziyareti sırasında caminin başmüezzini Halit Yılmaz tarafından bir tespih hediye edildi. Konuk Prens Tomohito da Galleria'da yaptığı alışveriş için 865 dolar ödedi. (Fotoğraf: AA) NAIO havaalanında yangın • BATMAN (Cumhuriyet) — Batman'daki NATO Askeri Havaalanı'nda kuru otların tutuşması sonucu çıkan yangında 15 er dumandan zehirlendi. Saat 12.30 sıralannda havaalanındaki depo, hangar ve benzeri kapalı bölümlerin yer aldığı açik kesünde başlayan yangın rüzgânn etkisiyle kısa sürede çevreye yayıldı. Uç saat süren çalışma sonucu söndürülen yangın sırasında dumandan zehirlenerek Batman Devlet Hastanesi'ne kaldınlan erlerin sağbk durumlannın iyi olduğu bildirildi. Batman Valisi Tuncer Perçinler, yangının atılan bir izmaritten kaynaklanmış olabileceğini söyledi. Perçinler, yangında havaalanının ışıklandırma sisteminin devre dışı kaldığını ve buradaki F-104 uçaklanmn sistem yenilenene kadar geceleri eğitim uçuşu yapamayacaklannı kaydetti. Milletvekilleri yakmdı • ANKARA (Cumhuriyel Bürosu) — TBMM Dışişleri Komisyonu'nda Körfez krizi tartışılırken, milletvekilleri, Dışişleri Bakanlığı bürokratlarından yakındılar. ANAP'lı komisyon üyesi Bülent Akarcalı, bürokratlann siyasetçiden korktuklarını ve milletvekillerini ilkokul çocukları gibi gördüklerini savundu. Dışişleri Komisyonu Başkanı Adnan Tutkun da ABD ve SSCB büyukelçileri ile gorüştuğünü, önümüzdeki günlerde ABD Büyukelçisi Abramowitz'in komisyona davet edilerek Körfez krizi ile ilgili bilgi vereceğini açıkladı. Kripto tutanağı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile ABD Başkanı George Bush arasındaki özel görüşmeye ilişkin kripto tutanağı ile Ankara DGM'deki dava dosyasında bulunan örneğini karşüaştıran Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı incelemesini tamamladı. Daire Başkanı Muhittin Kaya, Dışişleri Bakanlığı Müsteşan Büyükelçi Tlıgay özçeri'nin 7 mart tarihinde evinin posta kutusunda bulduğunu söylediği kripto örneğinin Dışişleri Bakanlığf ndaki aslından elde edildiğini saptadı. Daire Başkanı Kaya'nın hazırladığı rapor yargılama aşamasında gündeme gelen Dışişleri Bakanlığı memuresi Hande " Mumcu'nun görev yaptığı Pasifik Dairesi'nin, kriptomm saklandığı bölümünün kapısının kırılması olayının önem kazanmasına yol açtı. Ankara DGM'deki davada Hande Mumcu ile birlikte yargılanan Güneş Gazetesi Ankara temsilcisi Uluç Gürİcan, bilirkişi raporunun Dışişleri Bakanlığı'ndaki komployu ortaya çıkardığını söyledi. 3 PKKTı öldürüldü • DtYARBAKIR (Cumhuriyet) — Mardin'in Dargeçit ilçesi yakınlannda guvenlik güçleriyle çatışmaya giren üç PKK'lı olü olarak ele geçirildi. Olağanustü Hal Bölge Valiliği'nden yapılan açıklamaya göre Mardin'in Dargeçit ilçesine bağiı Batur köyü kırsal kesiminde arazi taraması ve devriye görevi yapan guvenlik güçleri, bölgede bulunan bir sığınak yakınında teröristlerle karşılaştı. Guvenlik güçlerinin "Dur" uyarısına ateş açarak karşılık veren teröristlerden üçü çıkan silahb çatışma sonucunda ölü olarak silahlarıyla birlikte ele geçirildi. Bölge Valiliği öldürülen teröristlerin kimliklerinin belirlenmesi konusundaki çalışmalara başladığını, olayla ilgili araştırma ve operasyonlarm sürdüğünü bildirdi. Tanrıbilir için suç duyurusu • DtYARBAKIR (Cumhuriyet) — PKK örgütüne yardım ve yataklık ettiği gerekçesiyle guvenlik guçlerince gözaltına alınan ve dört saat sonra da Cizre llçe Jandarma Komutanhğı nezarethanesinde kendini asarak intihar ettiği iddia edilen Abdurrahim Tanrıbilir'in yakınları Cizre Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunarak yeniden otopsi yapılmasını istediler. Tannbilir'in annesi Hediye Tanrıbiür tarafından yapılan duyuruda evlerine guvenlik güçleriyle birlikte gelen Bedran ve Bineş kod adlı itirafçı sanıklann oğlunu dövdüklerini öne sürdü. Cizre Cumhuriyet Savcılığı yetkilileri, yasalar çerçevesinde otopsinin gerçekleştirildiğini, sonışturmanın sürdüğünü, kanıt bulunması halinde anne Tannbilir'in dilekçesinin dikkate alınabileceğini söylediler. Iranh, tathdan zehirlendi • ISTANBUL (AA) — Amerikalının ikram ettiği tatlıdan yiyen Iranlı öldü. Polis yetkililerinden alınan bilgjyegöre, Laleli'deki Diplomat Oteli'nin 103 nolu odasında, Amerikan uyruklu Anderson Morton (30) adlı bir kişi, içine uyuşturucu madde konulmuş tatlıyı, Iran uyruklu Kazem Hoor (77) ile eşi Molok Zomoro Diah Rad Hoor ve kızı Fatameh Hoor'a ikram etti. Yetkililer, Fatameh Hoor'un bir süre sonra yediği tathdan rahatsızlanması uzerine, annesi Molok Zomoro Dian Rad tarafından Haseki Hastanesi'ne götürüldüğünü ancak, annenin de hastanede fenalaşarak tedavi aJtına alındığını kaydettiler. Kazem Hoor'un oteldeki odasında ölü olarak bulunduğunu belirten yetkililer, Anderson Morton'un işe olaydan sonra kaçtığını bildirdiler. Izmitli taksiciler • KOCAELİ (AA) — Izmitli taksi sürucüleri, araçlarını Kocaeli Fuan önüne çektiler ve bir saat süreyle kontak kapama eylemi yaptılar. lzmit Taksiciler Kooperatifi'ne bağb olarak çeşitli duraklarda çalışan 642 taksi sürücüsü, son yapılan akaryakıt zamları sonucu zararına çalıştıklarını ifade ederek lzmit Belediyesi'ne başvurdular ve taksimetre açış ücretinin 2 bin liraya çıkarılmasını istediler. Görüşme öncesi Kocaeli Fuarı önündeki alanda toplanan ve bir saat kontak kapatarak eylem yapan taksi sürüculeri, akaryakıt zamları, lastik ve yedek parça fiyatlarının artışı nedeniyle çok zor durumda kaldıklarını söylediler. Irticadan MC hükümetleri sorumlu UĞUR MUMCU sordu KENAN EVREN yanıtladı 1980'den sonra îslamcıhğın Türkiye'de adım adım yayılmasını teröre bağbyorum. 12 Eylül'den evvelki dönemde sol örgütlerin yurt çapında yaptıkları katliam, terör olayları milleti canından bezdirdi. Sağ da yaptı, ama sol daha çok yaptı. Ama karşılaştırırsak, yakalananları ve mahkemeye veril&nleri, mahkûm olanları yüzdeye vurursak biri yüzde 90'dır, birisi yüzde 10... Atatürk'ün bir sözü var: "Dinsiz millet olmaz" der. Dinsiz millet olmaz, dini de çocuk ailesinden öğrenemez. Dinin öğretileceği yer okullardır, mekteplerdir. Bu bizi etkiledi. Kaçak Kuran kursları konusunda ben her valiyle konuşurken hep, "Aman bölgenizde kaçak varsa buna dikkat edin" demişimdir. E, özel bir ekip kurup da bütün yurt çapında bunları araştıracak değiliz ya. — s — MARMARİS — Eski Cumhurbaşkanı Kenan Ev- ren, anayasada "din dersleri" değil, "din kiltüıü dersleri" okutulması yolunda kural getirdiklerini, okullarda okutulan din derslerinin irticanın nede- ni oltnadığını söyledi. Evren, Rabıta örgütünün konuğu olarak hacca giden valiler konusunda da "Banlan ttsvip etmiyorum" dedi. Evren ile yaptıgımız söyleşinin ikinci bölümü 12 Eylül ve irtica ile ilgiliydi. Eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren'e 12 Eylül dö- neminde dinsel akımlann neden güçlendiğini sor- duk. Söyleşinin bu bölümünü yayımuyoruz: — Peki Sayın Evren, simdi gekUm irtica olayı- BJL Hepimizra özellikle dnyarb oldngn irtica olayı- na. Şimdi din derslerinin anayasaya zomnlo olarak konnlması bu irtica olayını guçlendirmedi nü? Geç- mişte tartışma konusu olan Rabıta obryının da bnn- da bir etkisi yok mu? Şn ünlö 'yeşıl kuşak' teorisi uygalanmadı mı 12 Eylül'de? EVREN — Ben din derslerinin okul programla- nnafconmasınınirticayı körüklediğine inanmıyo- den birkaç tane ve onlan attınük. Bunu Türkiye ça- pında, bu kadar okulda ders verecek kişüerin hep- sinin de iyi olmasını düşünemeyiz. Yani arada çıkı- yor. — 1980'den sonra tslamcılık Ttrldye'de adım adım yayıldı. Buda neyin payı var öyleyse? EVREN — Valla ben neye bağlıyorum biliyor musunuz? 12 Eylül'den evvelki dönemde sol örgüt- lerin yurt çapında yapüklan kaüiamlar, olaylar, te- rör olayları, milleti canından bezdirdi. — Sağ da yaptı; sağ, terör yapmadı mı? EVREN — Tamam, sol çok daha fazla yaptı. Sağ da yaptı, o da yaptı. Ama karşılaştınrsak yakala- nanlann ve mahkemeye verilenlerin, mahkûm olan- lan yüzdeye vurursak biri yüzde «KAİır, birisi yüz- de 10. Şimdi... — O oranda değil biliyorsunuz... EVREN — Şimdi neyse, yani şimdi hatınmda de- ğil rakam. Ama yüzde 80, yüzde 20 mesela. Ben o 80'den önceki dönemde birçok aileleri bilirim, 'Ben çocugumn imam hatip oknhına verecefim.' Niye? 'özel oknla veriyorum, olaylar bir türiö bitmiyor. Sftg-sol kavgaa var. tmam hatip oknlnnda hiç böyle bir sey yok. Anasna babasına saygıh, devteüne mil- — Hacca giden vaü var mıydı Atatürk dönemin- de Sayın Evren? EVREN — Zaten gidecek parası da yoktu ki! — Ama gidebflir miydi Atatürk döneminde? EVREN — Ama bak, bunu diyorum, şimdi bir- birine kanştırmayahm. Doğru bir şey degil, o baş- ka! Bir vaUnin böyle başkasının parasıyla davet edi- lerek gitmesini ben de tasvip etmiyorum. Gidecek- sen kendi paranla gidersin. Bedava gitmişsin, o şey degil. Fakat hacca gitmek bir irtica değil. — Hiç şüpbesiz degil. Biz yabancı deviet para- sıyla gitmesini aygun görmâyornz. EVREN — Tamam, onu tasvip etmem. Bu doğ- ru değildir. tnönü döneminde de olmuştur. Ama o koalisyonlar dönemi var ya, MC hükümetleri dö- nemi. MC hükümetlerinde o zarnan bu işler bir hay- 11 almış yürümüştü. Onlann zamanında yetiştirilen elemanlar devlet mekanizmalanna gelmişti. Şimdi 12 Eylul döneminde diyelim ki 83'te 84'te, eğer ir- tica çoğalmışsa, "Ne zaman bunlar mezun oldn da devlet kademeleruK gekH?" diye sorulmaz mı... Da- ha altı sene gecmiş demek. Altı sene içinde daha liseyi bitiremez. Üniversiteyi de okuyacak da ondan sonra devletin mudüran tabakasına gelecek. Müm- Eski konsey üyeleri dfln Evren'i ziyaret ederek birlikte yeroek yediler. Evren yemek için "özel bir amaayok. Hasret gTderiyoraz" dedi. (Ümit Ota»),-,.;., Marmaris'te 12 Eylül yemeği MARMARİS (Cumhuriyet) — 12 Eylül askeri darbesinin 10. yılında, eski Cumhurbaşkanlığı Konseyi üyeleri Nurettin Ersin, Nejat Tümer ve Tahsin Şahinkaya Marmaris'te eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile bir araya geldiler. Dün sabah eşieriyle birlikte Evren'in Armutalan'daki evine gelen Ersin, Tümer ve Şahinkaya, eski cumhurbaşkanı ile bir süre söyleştiler. Evren ve eski konsey üyeleri akşam da Lidya Oteli'nde akşam yemeği yediler. Yemeğe Muğla Valisi Erol Çakır ve Marmaris Kaymakamı Samli Seçkin de katüdı. Kenan Evren, otelin girişinde art arda patlayan flaşlar uzerine "Rahat kalmak istiyoruı, sade vatandaş gibi" dedi. Evren, yemekte gazetecilerin sorularını yanıtlamaktan kaçındı, ancak bir gazetede yayımlanan habere deginerek " Arkadaşlar iki gün önce buraya gelmediler" diye konuştu. 12 Eylül'ün yıldönümunde bir araya gelmelerine dikkat çeken gazetecilere Evren, "Özel bir amacı yok. Hasret gideriyonız" karşılığını verdi. Evren ve eski konsey üyeleri, yemekten sonra Marmaris Iskelesi'nde dondunna yediler ve sohbet ettiler. Gece Şahinkaya ve Ersin eşieriyle birlikte kaldıkları Lıdya Oteli'nin diskosunda bir süre eğlenirken, Evren, Armutalan'daki evine döndü. Diğer konsey üyesi Sedat Celasun'un rahatsızlığı nedeniyle Marmaris'e gelemediği belirtildi. rum. Nedeq inanmıyorum? Bu yeni konmuş degil... — Ama zornnln dcgildi eskiden... EVREN — Gayet tabii, ama çoğu kimse, çoğu çocuklar alıyordu. Yani olmayan bir şey değildi, var- dı. BLnm normal Milli Eğitim Bakanhğı'na bağlı orta dereceli okullar, imam hatip okullanm bir ke- nara bırakalım, diğer lise ve ortaokullardan çıkan çocuklar murteci değil. Esas mürteci, Kuran kurs- lannda. Hatta ben imam hatip okullannda da irti- canın kol gezdiğine inanmıyorum. Çünkü oradan çıkmış, görev alan çok imamlarla ben görüşmüşüm- dür. Ama ayru fıkirdeydik. Aydın, Atatürkçü imam- lar var içlerinde, ama öteki türlü olanlar da var. Hiç imam hatip okulu okumamış, irticaya kapümış. — Mtthendis var! EVREN — Hah onlar, onlar da var. Demek ki din dersi koymak, din dersi koymak irticayı körük- lememiş. Onlann zamanında din dersi yoktu. Ama sonradan bu işe bulaşmışlar demek ki. Mesele, o imam hatip okullanna ve diğer okullara gönderi- lecek öğretmenleri iyi seçmekte. — İyi seçiliyor mu şimdi? EVREN — Onu bikmem. İçlerinde iyüeri de var, belki kötüleri de var. Benim dönemimde kötüler- letine saygüı' diyenler görmuşümdür. Şimdi 12 Ey- lül olunca sol da sağ da mahkemeye verildi, bunla- ra gerekli cezaları verildi. Zaten millette böyle sağa karşı bir meyil başladı. Bir de vaktiyle koalisyon- lar döneminde dikilen tohumlar yeşermeye başladı. — 12 Eylül köriiklemedi mi? EVREN — Siz imam hatip okullanyla belki bi- raz bu işi bağlayacaksımz ama... — Yok. İmam baüp oknllanna baglamıyonını \ı- ticayı... EVREN — Bir sene 70 imam hatip lisesi açılmış. Bir sene içerisinde. Bir sene içerisinde 77, ertesi se- ne 84 mü 86 mı imam hatip lisesi açılmış? Hiç o zamanlar ses çıkmamış. Ee, peki imam hatip lise- lerinin hepsi mürteci mi yetiştiriyor? Yok, bunu da söyleyemern, böyle şey olmaz. Bunu söylemek de insafsızlık oluyor. — Ban mürteciler de teknik üniversiteden çıkıp nerdere yükseliyorlar Sayın Evren? EVREN — (Gülüyor.) — Evet, dofnı degil mi? EVREN — Şimdi irtica Türkiye'de yeni değil. Atatürk döneminde yok muydu irtica? Vardı. Ona rağmen vardı, yeraltında seyrediyordu. kün değil. Bunlar daha yeni mezun olmuş kişiler. Bunlar eskiden, hep eskiden mezun olmuşlar. — MC kiikiimederi zamaundan... EVREN — Tkbii, tabii. Bdki hatırlarsmız âz. Bir- çok karamameler, Bakanlar Kurulu kararnameleri o MC hükümetindeki koalisyon ortağımn masasın- da kalmıştır. 'Eğer banlar yapümazsa bnno imzalamam' demişler ve öyie imzalanmıştır. Siz bi- liyonunuz, o dönem unutuluyor, 12 Eylül'le irtibat- landırüiyor. Biz niye koyduk? Atatürk'ün bir sözü var, 20lerde söylediği bir söz vardır: "Dinsiz mil- let olmaz" der. Dinsiz millet olmaz. Dini de çocuk, ailesinden öğrenemez. Dinin öğrenileceği yer okul- lardır, mekteplerdir. Bu bizi etkiledi. Hiçbir bilgi almadan çıkan çocuğu düşünün. Annesi, hiçbir şey öğretmemiş, din hakkında hiçbir bilgisi yok. Hat- ta o kadar yok ki annesi babası ölüyor, cenaze na- mazını küacak, bilmiyor. Nasıl namaz küınacak bil- miyor. Elini böyle mi bağlayacak, böyle mı bağla- yacak? Ne okuyacak? Bilmiyor. "Şunlan hiç ohnaz- sa öfrensin" dedik. Ve din nedir, nasıl dinler orta- ya çıkmış... — Dbüer tarihi okntnlmalı örnegin... EVREN — Hah, "düı kiUtürü" dedik zaten, "dfa dersi" demedjt — Ama yanhş knllanıhyor o zaman... EVREN — Yanhş, esas program din kültürü uze- rine. Oyle bıraktık biz programı. Ama oraya gelen öğretmen bunun dışına çıkıp da başka şeyler de an- latıyorsa onu bilmem. Bir yerdeki konuşmamda de- dim ki: 'Artık biz oknllara da din dersini koyvyo- rnz. Karan kanUıua çocoldannızı göadermeyu. Çünkü Knran knnfauınm köti öraek oMngnwı ma- myoram. Esas mürteciler oralardan çüuyor. ÇÜB- kü çocuk cakil, daha ilkokul çagmda. O yaslarda olacak şey degil. Oradaki boea ona ne sdylediyse ona inanıyor. Ondan sonra çıkıyor, yanm yamalak bir bügiyie fetva venneye kmOayor etrafua.' Onu is- temedik, ama önleyemedik. — Pdd Sayın Evren Pasam, Bans Denıegi'oe da- va açünu, yasadışı Knran knrslannı neden kapat- madınız? EVREN — Banş Deroeği'yle Kuran kursunu ne bakımdan karşılaştınyorsunuz? — Şn bakımdan; yani btediginiz örfüti kapao- yorsnnuz gerektiginde... EVREN — Suç var, ondan! — Yasadışı Knran kursunda yok mn? EVREN — Kuran kursunda suç, müfettişler te» pit ederse biidiriyorlar, ilgilıleri hakkında gereği yapüıyor. Yani Kuran kurslannın hepsi de suçlu de- ğil ki... — O zaman, yani o manügı da diger loMaU der- nekier için de gecerii kılmak gerekmiyor ••? EVREN — Bir çocuğun var, "Ben bnna ögrete- miyorum, Knran-ı Kerim oknsnn, ögrensin" diyor- sun. Ataturk'e de annesi, babası yapmış. Bana da yaptılar. Ben de üç defa, üç seans gitmişimdir ma- halledeki kadına. Vardı, eskiden de vardı mahalle- lerde mahalle kadım, orada öğretilirdi. Bu, bir ka- nunla kurulmuş vaktiyle. Bizim zamaıumızda ku- rulmuş değil ki. Daha evvel kurulmuş, biz onlan yıkmadık. — Devletin denetimindeki Knran knniannı kas- tetmiyorum. Yasadışı Knran knnlanndan sdz edi- yornm. EVREN — Ha, kaçak olanlar mı? Kaçak olan- lann zaten kapatılması lazım. MC hükümetleri zamanında irtica işleri bir hayli almış yürümüştü. Onlann zamanında yetiştirilen elemanlar devlet mekanizmalanna gelmişti. — Ee, niye kapatamadınız 12 Eylül'de? EVREN — Yoo, bize gelmişse, ihbar gelmişse ka- patmışızdır. Hayır, kaçak kurslar kapansın deme- ye gerek yok. Zaten kapatılır. — Ama devlet erki, devlet gücö, bu kadar etkin knllamlmadı yasadışı Kuran knrslan uzerinde di- yomm. EVREN — Kaçak Kuran kurslan konusunda ben her valiyle konuşurken bunu hep söylemisimdir, "Aman bölgenizde kaçak varsa bana dikkat edin" demişimdir. E, biz özel bir ekip kurup da bütün yurt çapında bunlan araştıracak değiliz ya. Bunu yapa- cak olanlar valiler. — Mantar gibi bitti Knran knrsfauı. özdükle An- talya, Denizli, Manisa. Oralarda çok örgatfeadaer. EVREN — 12 Eylül döneminde mi bitti? — 12 Eyiil döneminde kapaülamadılar en azın- dan. Yani devlet gücn DİSK'İ, Banş Demegi'ni ka- parn, onn kapatamadı. Neden? EVREN — Şimdi bak, benim onu sormam la- zım, acaba o dönemde kaç tane böyle kaçak kurs kapatıldı diye sormam larim Şimdi bilemem. Bun- larla ben uğraşamadun, açık söyleyeyim. — Peki Sayın Evren, ban hukokcnlar '12 EyHU yargıfauHu' diyorlar. EVREN — Derler. — Peki, siz ne diyorsnnnz? EVREN — Herkes istediğini söyler. Dilin kemi- ği yok ki demişler büzesin. Onun için 12 Eylül'den büyük zarar görmüş, mahkûm olmuş veya mahke- meye verümiş kişilerin 12 Eylül'ü iyüikle yad «me- lerini beklemek herhalde büyük bir iyimserlik olur. Elbette bunlar kötü karşılayacak. Adamın derneği kapatılmış. partisi kapatümış, milletveküiymiş mil- letvekilliği gitmiş, senatörmüş senatörlüğü gitmiş. Bunlar şimdi "12 Eylül iyi ki yapıkta" der mi? Bun- lar içinde diyenler var. Akhselim sahibi olanlar di- yor, ama bir kısım var ki "şimdi elimize fırsat geç- ti, bonlardan intJkam alahm diyebflirler" yani. Beni mahkemeye verdiler biliyorsun. — Ama o şahsi dava... Aziz Nesin'in davasu_ EVREN — Neyse, tamam verdi. Ne yapalım ver- di. — O başka, ceza davası başka. Kuv vele girmemizi istedi Akbıılut'tan dinî eğitiıne destekANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — Başbakan Vıldınm Akbu- lut, hükümetleri döneminde din bizmetlerine verilen önem ve ay- nlan kaynaklann arttığını belirte- rek bunun devam edeceğini söyle- dL Akbulut, Diyanet İşleri Baş- kanlığı'mn Acıköğretim Fakülte- si'ne bağlı ilahiyat bölümü kurul- masına ilişkin çalışmalanm da "memnuniyet verid" bulduğunu bildirdi. Başbakan Akbulut, dün Koca- tepe Camisi'ndeki Diyanet tşleri Başkanlığı Konferans Salonu'nda başlayan il müftuleri seminerinin açılış törenine katıldı. Akbulut, her yıl düzenlenen ve bu yıl da başta hac faciası olmak üzere de- ğişik dini konulann ele ahnacağı müftüler toplantısına katılan ilk başbakan oldu. Bunun Diyanet İş- leri Başkanlığı'mn Devlet Bakan- lığı'ndan alınarak direkt olarak Başbakanlık'a bağlanmasından kaynaklandığı ifade edildi. Açılış törenine Adalet Bakanı Oltan Snngurlu ile Devlet Bakanı Cemil Çiçek de katıldılar. Diyanet Jşleri Başkanı Prof. Dr. Mustafa Said Yazıaogln, törende yaptığı konuşmada başkanlığın trilyonu aşan bütçesi ve 80 bini aşan personeli ile yurtiçinde en üc- ra köşeye kadar, yurtdışında da ABD'den Avustralya'ya kadar uzandığım kaydetti. Başkanlığın en önemli sorununun yükseköğ- renimli ve nitelikh' yetişmiş perso- nel olduğunu söyledi. Başkanlık personelinin sadece yüzde 4.Tsinin yükseköğrenimli olduğu- na dikkat çeken YazıcıoSlu, bu so- runu çözmek amaayla 4 ilahiyat fakültesi bunyesinde iki yılhk mes- lek yüksekokulu açılmasırun ka- rarlaştınldığmı, acıköğretim prog- ramı açılması için de çahşmalan- nın sttrdürüldüğünü ifade etti. Yurtiçindeki kadroların 1984'ten bu yana hükümetlerin desteğiyle 31 bin arttınldığını, yurtdışında da aynı dönemde gö- revli sayısının 100'den 800'e çıka- nldığını belirten Yazıaoğlu, ancak bu konudaki sıkıntılarının tam olarak giderilemediğini bildirdi. Müftüler toplantısına tarihinde ilk kez katılan bir başbakan olması dolayısıyla Akbulut'a teşekkur eden Yazıcıoğlu, bu yılki iki gün sürecek toplantıda başta hac dü- zenlemesi gelmek üzere değişik di- ni konulann ele alınacağını ve özellikle hac düzenlemesi konu- sunda hükumete değişik alterna- tifler sunulacağını kaydetti. Akbulut'tan destek sözü Toplantıda konuşan Başbakan Akbulut da ANAP hükümetleri döneminde başta eğitim gelmek üzere dini hizmetlere verilen öne- me değindi. Din kurumunun top- lumun ortak değer hükmü oldu- ğunu, laikliğin de dini, her türlü siyasi ve ideolojik istismarlardan koruyan bir ilke olduğunu anla- tan Akbulut, ANAP hükümetle- ri döneminde dine verilen desteği rakamlanyla şöyle ifade etti: "1983 yılında 18 mflyar lira olan edilen ve tamamı serbest bırakılan toplam 31 bin 130 kadroyla birük- te bugün 84 bin 712'ye ulaşmıştır. Böylece Diyanet tşleri Başkanhğı- nın kadro sayısında hükümetleri- miz döneminde yüzde 58 artış sağ- lanmıştırf Dini acıköğretim Konuşmasında hükümetin bir süredir işlemeyen Din İşleri Yük- Ankara'da başlayan il müftülükleri seminerinin açılışına katılan Başbakan Yıldınm Akbulut, ANAP hükümetleri döneminde dini hizmetlere önem arttığını yurgulayarak Açıköğretim Fakültesi'ne bağlı ilahiyat bölümü kurulmasının da memnunluk verici olduğunu söyledi. Akbulut, müftüler toplantısına katılan ilk başbakan oldu. Diyanet tşleri Başkanlığı butçesi, din hizmetierini yaygınlaştınnak, daha etkin ve verimli hale getir- mek amaayla hükümetlerimiz dö- neminde surekJi artünlmış ve 1990 ydında 788 miljar liraya ulaşmış- tır. Bu rakamın 1991 yılında 1 Iru- yonun üzerinde gerçekleşeceği mubakkakür." Diyanet İşleri Başkanlığı'mn 1983 yılında 53 bin 182 olan kad- ro sayısı hükümetlerimizce ihdas sek Kurulu'nu faaliyete geçirmek için kanun hükmünde kararname çıkardığına değinen Akbulut, 50 bin dolayındaki imam hatiplinin eğitilmesinin planlandığı ilahiyat meslek \Tlksekokullannin açüma- sını memnuniyetle karşıladıkları- nı söyledi. Akbulut, "Bunu sağ- larnak uzere açıkoğretim progra- mı uzerinde duruluyor olması da memnuniyet verici bir gelişmedir" dedi. Diyanet personeline sağlanan bazı ekonomik destekleri de dile getiren Akbulut, hac organizasyo- nunun A grubu seyahat acentele- rine de açılması sonucunda orta- ya çıkan gelişmelerin hükümetçe yeniden değerlendirileceğini bil- dirdi. Dini yayınlarda gelişme Akbulut, konuşmasında dini yaymlara da değinerek şöyle dedi: "Hnkümetimiz döneminde Di- yanet tşleri Başkanhğı'na biitçe- den sağlanan mali destek sayesin- de yazdı, sesli ve gönintülü dini yayınlarda bir gelişme olmuştur. Nitekim Uk defa 1987 yüında baş- kanfakca dini konulu film ve çizgi film yapılması yılhk icra planla- nna alınnuş; toplumnn video-TV aracıhğıyla aydınlaülması amaç- lanmıştır. Hükümetimizin bu ko- nudaki desteği devam edecektir. Aynca ilk defa 1990 bütçesine ilave ödenek konmuş ve Diyanet gazetesinin ucretsiz olarak dağıtıl- ması, personelin ve cemaatin di- ni konnlarda aydınlaülması sağ- lanmıştır." Kuran kurslanna destek ANAP hükümetleri dönemin- de Kuran kurslanna da destek ve- rildiğine işaret eden Akbulut, söz- lerini şöyle sürdürdü: "Hükümetlerimiz döneminde yatriı bölge Kuran knrslan yapımı yatınm programlanna alınmak sureüyle din eğitimine bu açıdan da destek sağlanmıştır. Nitekim, Türkiye'de mevcut Kuran kmrsu hizmetlerine yardımcı olmak, bn faaliyetlerin devlet kontrolünde yüriirülmesini saglamak ve istis- mannı önlemek için bilhassa kal- kuunada öncetildi yörelerde 11 ya- ülı bölge Kuran kursu hizmete açılmış olup, halen 10 yatılı böl- ge Kuran kursunun inşaatlan de- vam etmektedir. Aynı şekilde kalkınmada önce- likli ybrelerdeki koylerde görev ya- pan imam hatiplerin lojman ihd- yacını karşılamak maksadıyla ilk defa 1988 yıhnda 106 köyde imam evi yapılmıştır. Bundan sonra da bn yörelerde devlet desteği ile loj- man yapımına devam edilecekdr." Atatürk'ün dinin geregine olan direktifleri doğrultusunda hükü- metlerin din hizmetlerine olan desteklerinin süreceğini savunan Akbulut, sözlerini din hizmetieri- ni her tttrlu siyasal ve ideolojik de- ğerlendirmelerin üstünde kalarak yürüteceklerini belirterek tamam- ladı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle