06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 8 AĞUSTOS 1990 Fiziksel Planlamada Kaygı ve Yaklaşmdar Bedelini sonradan hep birlikte ödeyeceğimiz ya da ödediğimiz kayıplar uğruna çıkarcı istem ve eylemlere hep birlikte dur diyebilmeliyiz. Kendimize ve yaşadığımız topluma olan saygımız adına bu kaygıyı sürekli yüreğimizde duyumsamalıyız. Batı'yı, ona temeli olmayan övgüler düzmek yerine, ürettiklerimizin ve beynimizin ötesinde bu tür yaklaşımları ile değerlendirmek daha doğru olacaktır. Yrd. Doç. Dr. ZEKAİ GÖRGÜLÜ Augsburg Üniversitesi Ko- nuk Öğretim Üyesi Ülkemizde yerleşmelerin planlanması çabası ve deneyimi, özellikie büyük kentlerimiz açısından es- kilere dayanmakta. 1960'lar ile birlikte, bu uğraş- lar ilgili kurum ve yasaların oluşmasıyla ağırlık ka- zanmış ve ülke geneline yayılmıştır. Giderek de be- lediyeler ölçeğinde ve nâzım plan -uygulama imar planı çatkısı içinde geleneğini- yasal tabanını bul- muştur. Çok doğai olarak fiziksel planiamanın, ge- rek elde edilme süreci, gerek planlama hiyerarşisi, gerekse doğru uygulama ve uygulamanın denetlen- mesi açısından eskiden olduğu gibı bugün de önemli sorunları vaıdır. Bu sorunlar, kendi içinde bir bü- tün olduğu gibi planiamanın doğası gereği gelişmek- te olmanın getirdiği başka sorunlardan da hiçbir za- man kopuk değildir. Planı etkileyen çevreler Fiziksel planlama, en önemli sorununu, süreçte etkin olan kişi ve kurumlar arasındaki ortak dil bir- liği, dengeler ve önemlisi ortaya çıkacak sonuç ürü- nün yani planın, o yerleşmede yaşayanların -halkın ortak çıkarlarını konıması ilkesinde yaşamaktadır. Genel bir yaklaşımla, plan elde edilmesinde beş de- ğişik grubun karar çevresini oluşturduğunu söyie- yebiliriz: Merkezi yonetim (ilgili yerel örgütleriyle beraber), belediye, plancı (özel ya da kurumsal), halk ve çıkar grupları. Yonetim modeli demokrasi olan biıtün ulkelerde, küçük farklılıklarla ya da ay- nen bu grupların var olduğu da bilinmektedir. : Sıraladığımız bu gruplar, bilgi birikimleri, beklen- tileri ve hedefleri koşutıında (paraieiinde), gerek yeni bir plan üretilmesinde, gerekse mevcut planda de- ğişiklikler yapılmasında kendine özgü kaygılar ve yaklaşımlar sergilemektedirler. Elde edilecek üründe toplum yarannın önde olması koşulu ile bu çok do- ğal. Ancak biz, giderek daha da bireyci olmamız ve bağlamındaki eğilimlerin artması nedeni ile bu amaca tam olarak ulaşmanın yerine hızla uzakla- şıyoruz. Yeni İmar Yasası'nın uyguianmaya konması ile birlikte merkezi yönetimin gunumüzde ağırlıklı ola- rak planlama sürecinin dışında kaldığı söylenebi- lir. Ancak belediye suurları dışındaki etkinlikleri sürmekte. En önemlisi ise konuya ilişkin temel ya- saları hazırlama ya da değiştirme önerilerini elin- de tutuyor olması. Merkezi yönetimler, bu çok önemli güçlerini, mevcut mekânı ve onun yaşamı- nı daha anlamlı geleceğe doğru yönJendirecek, hal- kın sürece gerçekten katılırnını ve katkısını sağla- yacak, yönetimde olabilecek siyasaJ değişikliklere ya da politik görttş farklılaşmalanna karşın yasa- ların, uygulamanın ve denetlemenin devamlılığı il- kelerini sağlayacak şekilde kullanmak zorundadır- lar. Ancak izlediğimiz kadarı ile yapılanlar ve ya- pılmak istenenler, planlama sürecini ve kademele- rini göz ardı eden kimi bölgelerde belediyeleri yok sayan, planlama dilinde kavram kargaşası yaratan, giderek eksik ve yanlışlarının deneyimier koşutun- da giderilip daha da gerçekçi duruma getirilmesi ge- reken mevcut İmar Yasası'nı geriye götüren eylem- ler olarak ortaya çıkmakta. Belediyeler ise artık bir planın Oretilmesinden onayına, uygulanmasına ve denetlenmesine kadar tüm işlevleri üstlenmiş durumdadırlar. Biliyoruz ki belediyelerimizin önemli bir bölümu bu işlevleri ye- rine getirecek olanaklardan yoksun durumdadırlar. Bu doğru ve doğal. Yanlış olan, verilen yetkiyi so- runları çözme uğruna kapalı kapılar ardında kul- lanmak ya da çaresizlik adına belirli beklentileri olan grupların toplumun malından haksız rantlar sağlamasına evet demektir. Güçlükleri yaşayanları ile bilen kişi ve kurumlarla payla$arak, yardım ala- rak aşmak büyük bir bölümü ile olasıdır. Bunun için de soran, inanan, değişik fıkirlerin çözümleri kolaylaştıracağım bilen ve uygulayan belediyeler, ge- lecek için toplumda sağlıklı bir planlama geleneği- nin ve anlayışının yerleşmesinde çok önemli katkı- lar yapacaklardır. Bunun da yolu sürekli açık ol- maktan geçmekte. Plancı ve çıkar grupları Plancı, ilgili plan kararlarım üretici ve yönlendi- rici olması gereken kimliği ile sttreç içinde, etkin ve belirleyici bir konuma sahiptir. Toplumun yapısal çözümlemesinden planın uygulanmasına dek top- lum ve kamu yararı kavramlanm hep önde tutmak zorundadır. Bu zorunluluk, gerek mesleğin uıla- mından gerekse bireysel sorumluluktan doğmakta- dır. Plancıların ya da plancı kurumların büyük bir kesimi bu kaygıyı taşımaktadırlar. Eylemleri ve üret- me cabaları da genellikle bu ilke koşutunda olmak- tadır. Ancak özellikie, merkezi yonetim, belediye- ler ve çıkar gruplarından gelen yaklaşım farklılık- ları ve beklentilerden ötürü zaman zaman çaresiz- liği yaşamaktadır. Bu çaresizlik, bazen plancımn ulaşmasım olanaklı görmediği doğrular uğruna işi bırakmasıru, bazen de çok haklı olarak söylendigi gi- bi "esir plancı" ya da "eylemsiz plancı" tanımla- malarım da birlikte taşımasıru getirmektedir. Halk ise geçmişten günümüze konuya, eğer varsa taşın- mazının getirdiği güvenceyi koruma içgüdüsü için- de bakmış, taşınmazı yoksa fazlaca ilgi gösterme- miştir. Gerek büyüklerinin daha iyi bileceğini dii- şünerek, gerekse yaşadığı konutu ile kentinin ger- çekte ölçek farklılığj dışında bütunüyle aynı ve kendi mekânı olduğunu unutarak kabuller yapmıştır. Do- ğal olarak planlamaya ilişkin halkın bilgilendiril- me eksikliği ve belediye meclis toplantıian dışında daha büyük katılımları sağlayacak modellerin ge- liştirilmemis olması, bu kabullerde temel etken ol- maktadır. Süreci, bugün yaşadığı yalnızlıktan kur- tarmak için kesinlikle halkın daha etkin olarak ka- tılacağı ve onların gözlemlerinden ve deneyimlerin- den yararlanacak bir çerçeveye gereksinmemiz var- dır. Çıkar gruplarının ise karar çevresini oluşturan başka kişi ya da kurumlar üzerinde ve kamu-toplum yararını gözeten planlann üretilmesinde genellikle olumsuz baskıları ya da yönlendirroeleri izlenmek- tedir. Genelde yerleşmelerin mekânsal büyüme- gelişme eğilimlerini iyi bilen bu gruplar, ağırlıkla spekülasyon yolu ile hiç üretmeksizin önemli bü- yüklüklerde artı degerler sagJamaktadırlar. Ya da gelişmesi gündemde olan bir sektör (turizm, tica- ret, ulaşım vb.) adına (bunu hep olumlu kullana- rak) mevcut planları kendileri adlanna değiştirip, zaman zaman inanılmaz boyutlarda istemleri or- taya koymaktadırlar. Planlann değişmesi, yeniienmesi doğal olarak kapsadıgı yerleşmedeki farkhlaşmalar ve gelişme- ler doğrultusunda olasıdır ve normaldir. Çünkü planlar, yaşayan belgeler olmak durumundadırlar. Bu gelişmeler ve yeni kararlar sonucunda belirli ki- şilerin fazla artı değer elde etmeleri de doğaldır. Bunlar, söylediğimiz çıkar grupları dışındaki kişi- ler de olabilir. Ancak bunun planlama adına, top- lum adma ve yerleşme adına bir suun olması gere- kir. Münih'ten bir örnek Gerçekte bu yazının kaynağı, Münih kent mer- kezinde yakın geçmişte yapılan bir plan değişikligi sonucu, büyük bir ticaret yap:sına, toprağı fazlaca kullanma hakkırun verilmesi oldu. Binanın yapılıp kullanılıyor olmasına karşın top- lumda ve ilgili kesimlerinde hâlâ tartışılmakta olu- şu ilginçti. Ayrıca sonucu izlediğinizde yapılan bi- nanın kente altyapı, ulaşım, mekânsal bütünlük (imaj) vb. konularda ağır yükler ve aykınlıklar ge- tirmediğıni görüyorsunuz. Ancak mevcut bir plana karşın yapılan bu deği- şikliğin yanlış olduğu kesindi. tşte bu noktada in- san, ülkemizdeki planlama sürecinin nasıl saptınl- dığını ve çıkara ilişkin sınırlann nasıl da farklılaş- tığını anımsıyor. Özellikie Istanbul'u... Amacım, soyut bir Türkiye-Batı karşılaştırması yapmak olmadığı için buradan esinlenerek çok ge- nel anlamı ile bizde hangi karar çevrelerinin plan elde etmede ve değiştirmede belirleyici olduğunu ve ne tür davranışlar sergilediklerini vurgulamadır. Yukarıda özetlemeye çalıştıgjm bu karar çevre- leri içinde ağırlıklı olarak halkın, belediyenin ve çı- kar gruplarının doğrular adına farklı kaygı ve yak- laşımlan var. Halk, kentine sahip çıkarak, belki de daha sınırsız bir istemi ya da bundan sonra olabi- lecek benzeri bir istemi önlüyor. Belediye, kendi po- litikası içinde dengeleri gözetmeye calışıyor. Ama yine de güçlü bir biçimde uyarılıyor. Toprağın sa- hipleri ise ya alacakları tepkiyi kestirebildiklerin- den ya da gerçekten topluma karşı belirli bir kaygı ve saygıyı taşıdıklarından, anlamsız davranışları ve büyük rantlar getirecek istemleri gündeme getirmi- yorlar. (Burada her iki kabulün de aynı sonucu ver- mesinden ötürü çıkar grupları tanımı kullanmak- tan özellikie kaçındım.) Sonuç Sonuç olarak, bu farklılıklar kente ve planlama- ya sahip cıkma adına önemli. Bedelini sonradan hep birlikte ödeyeceğimiz ya da ödediğimiz kayıplar uğ- runa çıkarcı istem ve eylemlere hep birlikte dur di- yebilmeliyiz. Kendimize ve yaşadıgımız topluma olan saygımız adına bu kaygıyı sürekli yüreğimiz- de duyumsamalıyız. Batı'yı, ona temeli olmayan öv- güler düzmek yerine, ürettiklerimizin ve beynimi- zin ötesinde bu tür yaklaşımları iie değerlendirmek daha doğru olacaktır. ANNEM ÖLDÜ AYŞE DEMİRTAŞ 15.8.1990) Karanlık dtinemlerde kıtaplarımı saklayanım, koruyanımdı. Köylö ve ünunıydı... Ojullan, kızları genç ölmuj. IÇCTI düsraüs. sılnılınus anneltr için OzOlür dururdu . Annem titdu.. B«nı kuşatan bir kedcr ve yalnızlık duygusu . Kufkusuz, sadc bu ölüme ba|iı bir dunım Ğeğı\ bu Duyumsantyor dünvamn ve insanlıgın gıdi$iu ızlerken de.. Nazım dan Auol'a, Paul Celan'dan Altıla JozePe kadar anneler ustUne yaalmı; jıirlen mınldanıyor ve beıuer llltn güal «nnelere, hapıshane anundekiien OzellıUe, saglık, esenlık dılıyor. acüarın ve hasretlerın dinnKsıni istiyonun.. METtV DEMtRTAŞ - ANTALYA SHP'nin TÜRK Raporu ^ 25-26 Agostos DSB Toplantia Xf- İşçi-Memor Elele, Genel Greve! ti 12 Eylül'ûn Onnncn Tılında Gbtev: Birleşik Kitlesel Kampanya 3. Sayı Bayılerde Nakilbent Sok. 49/3 Sultanahmet/İST. EVET/HAYIR OKTM AKBAL Ulusallık Yasak mı? Gerçek bir cumhurbaşkanı hiç şöyle tonuşur mu? "Bugün benim aleyhimde konuşanlar varsa onlann hesabını yinc teşkilat görür. Yoksa benim şunu ya da bunu yapacak şe- yim yoktur. Bizim karşımıza çıkanların hepsi teşkilattan epeyce esaslı bir sopa yerler. Eğer bir yerlere gelmek istiyorlarsa bizimle zıtlaşarak gelmek kadar aptallık yoktur." Hangi teşkilat'tır bu? Ozal'ların karşısına çıkanlan 'esaslı biçimde' sopadan geçirecek olanlar kimlerdir? Herhalde ANAP partisi örgütleri... Peki Bay Özal'ın Çankaya'ya çıktıktan sonra ANAP'la bir ilgisi kalmış mı? ANAP üyeliği, ANAP Genel Baş- kanlığı hâlâ sürüyor mu? Bildiğimize göre cumhurbaşkanları.par- tHerıyle ıtışkileri kesılmış kişilerdir. oyle olmalıdır Ama Bay Ozal kendinı hâlâ ANAP lıderi sayıyor. Muhaliflerini sopa yemekle kor- kutmaya calışıyor. Bugüne dek - — — . « ^ ^ « « . ^ • • ^ ^ M M Celal Bayar'ı da katarak- hiçbir ^ ^ cumhurbaşkanı Özal gibi konuş- mamıştır; konuşamamıştır, bu gücü, bu umursamazlığı kendin- de görmemiştir. Bay Turgut Özal bu kadarla da " ^* yetinmiyor. Çankaya'dan yaban- cı gazete patronlarıyla sürdürdü- ğü Türk basınını teslim etmek 'of>erasyonu'nu haklı çıkarmak istercesine şunları da söylüyor: "0 kadar iyi nesiller geliyor ki bunların pabuçları hem gazete- lerde kısa zamartda atılacaktır hem de dışarıda atılacaktır. De- ğişmeye tabi olmayan basının ömrü uzun değildir." Baf) 5zal ulusal basına gözda- ğı ver.yor. İyi yetişmiş nesiller' dediği herhalde imam okulların- dan çıkmış kişiler olmalıdır! Su- udi sermayesi basına el artı. ge- ricilikten yana gazetelere en mo- dern tesisler kurduruyor, türiü olanaklar sağlıyor. Yakında İngi- fiz sermayesi de ulusal basını yıkmaya, ezmeye, yok etmeye çalışacak. ANAP iktidarının umu- du kendılerini destekleyecek ga- zetelerin çoğalmasıdır. Bunlar yabancı sermayenin emrinde gö- rev yapacaklarmış. ulusal çıkar- larımızı ayaklar altına alacaklar- mış, kımın umurunda! ANAP Genel Başkan Yardım- cısı Gürdere adlı bey ise şöyle buyurmuş: "Ulusal basın Türkiye'deki de- ğişikliklere uyum sağlayamamış, bu yüzden de yabancı sermaye, Koç ve Sabancı ile rekabeti de- ğil, basın patronlarıyla rekabeti tercih etmiştir." Bay Gürdere, patronu Özal gi- bi Türk basıntnm yabancılann eli- ne geçmesıni çok yararlı gör- mekte, bunu içtenlikle istemek- tedir: "Basın, yıllardır politikacıları kritik etmekten kendini kritik et- meye vakit bulamadı. Yabancı basın kuruluşları ulusal basını- mızdaki hataların, felaket tellal- lığının, değişikliklere karşı gös- terdiği uyumsuzluğun farkında- dır. Bu nedenle Türk basınıyla il- gilenmektedir. Yabancı basın ku- ruluşlannın müdahalesi Türk ba- sınının kendisini kısa zamanda toparlamasına yardımcı olacak tır." Bay Özal'la Bay Gürdere'nin ulusal varlığımızı her alanda ya- bancılara teslim etmek istekleri- ni, bunu çok yararlı bulduklann gösteren sözlerini duyunca isteı istemez Atatürk'ün Büyük Söy- lev'inin sonundaki Türk gençli- ğine sesleniş'i anımsıyorum Orada ne diyordu büyük kurtarı- cı, yabancılann ülkenin tüm ka- lelerine, tersanelerine girdiklen zaman bıle savaşmamız gerek- ttgıni, harta çıkarlarını yabancıla- nn çıkarlarına bağlı gören kişiler. Ata'nın deyimiyle, 'bedhah'lar du- ruma egemen olsalar bıle genç- (Arkaa 17. Sayfada) TEŞEKKUR Eşim Rubat Türda'mn hastalığında yakın ilgisini gördüğüm Dahiliye Miitehassısı Dr. Masume Çöl ve teşhisi koyan Sayın Nörolog Dr. Doçent Arif Çelebi'ye, ameliyatı büyük bir başarıyla yapan Prof. Dr. KIRAÇ TÜRKER, Doçent NAİL İZGİ, Dr. A.SAVAŞ, Dr. MEHN ORAK DÖVEN, Anestezist Dr. GÜLÇİ1V ULAŞ'a Başbemşire FATMA ORAL ile bütün Ist. Üniv. Çapa Nöroşirürji çalışanlanna minnetimiz ,,..,.,,„ ... w - sonsuzdur. ADNAN TÜRDA ^ I'.' Grevde 65. gün... YILDIZ PORSELEN İŞÇİLERİ "GREVLERLE DAYANIŞMA ve DOSTLUK GECESİ" Bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine Bu davet bizim... YBT: Harbiye Açıkhava Tıyatrosu 9 Ağustos 1990 Perşembe saat: 20.00-24.00 TERTİP KOMİTESİ ADINA AHMET AKBULUT Okul çıkışımı kaybettim. Geçersizdir. GÜLNUR VURAL Subay kimlik kartımı kaybettim. Geçersizdir. ŞENEL GÜVEN ÛNİVERSİTEYE GİREMEYENLER, ÛZÛLMEYİN, İNGİLTERE'de İNGİLİZCE OĞRENİN VESSEX ACADEMY (School of English, Bournemouth, England) Türkiye Temsilciliği size en olumlu olanaklardan birisini sunuyor: Haftada 101 pound"tan itibaren bütün yıl boyunca T « M I Kuralar (sekizer hafta), Kısa Temel Kurslar (dörder hafta); aynca (16-24 hafta) Cambridge First Certificate ve Proficiency Certificate kurslan. * 101 pound'a haftada 17 ders saali ingılizce, aıle yanında tonaklama, kahvaltı ve akşam yemeğı dahıl otup cumartesi ve pazar hafif öğte yemeğı de venlmektedır TEL: (01) 332 33 32 (24 saat), FAX: (01) 332 08 27, broşür isteyıniz HHEC ELEMAN ARIYOR OFİS ELEMANI Şirketimizin Türkiye çapındaki bayileri ile olan ofis ırtibatını sağlayacak bayilerin cari hesap durumu ile şirket stoklannt sürekli kontrol altında tutacak bir elemana ihtiyaç vardır. Adayların * Kuvvetli müşteri ilişkileri kabiliyetine, * Muhasebe bilgisine ve * Pazarlama kabiliyetine haiz olması ' Askerlıkle ilişkisı olmaması gerekir. Adayların 147 56 88 veya 147 95 64 No'lu telefonlardan randevu almaları rica olunur. ADRES: AbidfH Hürriyet Cad. Kaplancalı Apt. 284/4 Kat: 5. D, 12 Şişti F A K S İ Mİ LE Servis Güvencemizle Bilar Bilgi Araçlan Ticartt A.Ş. İMnbul T«t:9(1l 175 38 00 (4 HM) A l * M T»« : «(4) 117 85 60 (4 H«| B i R İ N C İ SINIF B İ R A M A Ç : VOLVO AMACTIR.Dünyanın her yerinde, birinci sınıf bir yaşam için birinci sınıf bir amaç vardın Volvo. Birinci sınıf bir yaşamın gereği olarak Volvo ile yola çıkılır. Volvo ile yaşanır. Volvo'nun iç düzeninde her aynnrj, sürüş rahatlığını gözeterek tasarlanmıştır. İnce bir ustalıkla donanmış, kapısını açarken bile hissedilen iç konforuyla Volvo, Tam dinirin »hıadm, çok ifierti ön paneL Sürvcüsüne re yolcusuna büy modem iç tasanm. ık gvven vereo, kendisini seçenlerin gelişkin beğenilerini, prestijlerini ve seçkin yaşamlannı yansıtır. A.B.D'nde en çok satılan Avrupalı lüks otomobil Volvo şimdi, güçlü yedek parça ve servis garantisiyle, yaygın satış örgûtüyle, dddi kuruluş OYTAS tarafindan Türkiye'ye sunuluyor. Türkiye, dünyanın Volvo ile tanıdığı l can gûvenliği'ne kavuşuyor. Hepsi de 'sağlamlığın konforu' olarak adlandınlan tüm modelleri, Volvo Show Roomlarda sergileniyor. Birinci sınıf yaşamlannda birinci sınıf bir amaca yer vermek, 'Volvo kültürü'ne katılmak isteyenler için: Şimdi Türkiye'de Volvo amactır. 22 ayn testten geçerek, mükemmelgûven sağlayan çelik görde. VOLVO OTOMOBİLLERİ ve YEDEK PARCALARI TURKIYE GENEL DİSTRİBÜTÖRÜ: OYTAS İC ve DIS TİCARET A.S. Meclısi Mebusan Cad. No: 81 Oyak İşhanı Kat: 5 Salıpazan 80040, tstanbul Tel: (11 143 26 40 (4 hat) - 143 65 29 Ankara: Mıthatpasa Cad. No: 48/2 Bırlik Ishanı, Yenisehir 06420 Tel:|4) 131 56 46-47 tzmir Yalı Cad. No: 170/A Kareıyaka 3 5600 Tel:(51) 11 87 49 OYTAS bir OYAK kurulusudur V O L V O Ş İ M D İ T Ü R K İ Y E ' D E ! VOLVO
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle