06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhurı>« Malbaacılık %e Gazetecılık Turk •Vnonım Şırketı adına Nadır ISadl # Genel Yaym Mudunı Hasan Ccnal, Muessese Muduru Ematt Lşakbgll. Yazı lşlerı Muduru Ok»> Goaensın, 0 Haber Merkezı Mudurü Yıfçın Bayer. Sa>fa Duzcnı Yöneırnenı All Acar 0 Temsılclle' ANK\RA Ahntt Tan. 1ZM1R Hlkmel Çetınka>a. -\DANA Çrtıa k Polıtıka Crfal •**!••(*. O; Habcrler EıtM Mo."Ekonomı Ct^kt Tırtu. 1* Sendıka Şakıu bMcı. kjltur C*W Latf Isıanbul Habtrtaı Knnl ka<ık Ffıı™ Gc«sy Şaylan. Habn Arajurma haan BcrUıı. Yur Haberlrrı \ı«M Dotu Spor Daoiinunı AMalkadir l u t t e u . Duı Va2ilar Kcna Çafc^ku Arajıırma ŞakiB Alpa». Duzelıme AMnBaa \ttxt 0 Koofduuıor Aknn Konha» 0 Ma liin Lrol E>kM 0 Muhascbc b i » k » 0 Buıce P anlama. S«t> OuaulKi«ıtl> 0 Rcklam Anc Tona 0 Ek >aym!ar Haiyı Ak>«l 0 Idare Hsscyıa Gsnr 0 İ!le!me Ö^cr Çdik 0 Bılg) !*lem NMI İHİ 0 Penonel Srvfl K»uı idını/ı/ Bukan s«)ır Na* Saun v« l ı u ı Cumhunyn vtıtbaaalık vc GuOKüık T A.Ş. Tılrk Ocaiı Cad « OUa; Akk.1 ıHça Baytr. Haaa «-'» lu PK 2W luanblll Td 512 05 05 120 hal). Tda 22246 Fu. (1) 526 «0 72 0 CCMJ, HikaM ÇMmk«)«. Okay Burolar AafcM*. Zıya GûUlp BJv Inkıiap & No 19'4, Tri 133 II 41-47 Tdc* 42344. Fu (4) 133 Goaeaoa L».t H a n llku 05 65 0 İJmtr H Zıya Blv l)<2 S 2/3. Td 13 12 30 Tctat 52359 Fu (51) N 53 60 S<*iık Atı «ranı Aaarl Tu # U w Inoıu Cad 119 S No I Kaı 1 lel I» 37 52 (4 baı). Trin 62155 Fu Hll 1937 52 JAPONHEYETJ Soma santralı tehlîkelî TEK'in çağnhsı olarak gelen Japon heyet, Soma Santralı'na kirliliği önleyen desülfırizasyon tesisi kurulması gerektiğini söyledi. İZMtR (Cumhpriyet Ege Bıi- rosu) — Soraa Termik Santralı 1 na kirliliği önleyen desulfirizas- yon tesisi kurmak için Japonya 1 dan gelen heyetin, incelemeleri sonunda santralı tehlikeli buldu- ğu ve "Böyle bir santral, bu na- liyle Japonya'da olsa calışbnl- maz" değerlendirmesi yaptığı öğrenildi. Soma Belediyesi Çevre Sağlığı Daıre Başkaru Mustafa Topçu, heyetin kendıleriyle de göruştuğunü belirterek, "Japon- lar santrala mııtlaka desülfiri- zasyon tesisi kurmak gerektiği- ni söylediler. Ancak kendUerini çağıran TEK, santral maliyeti kadar olan bu tesisi yapar tnı bil- mem. Yatağan için de desıilfiri- zasyon gereki>or demisierdi yıl- lar once, ama goruldugü gibi hiçbir şe> yapılmadı" dedi. Turkiye Elektnk Kurumu'nun çağnhsı olarak Soma Termik Santrah'nda incelemelerde bulu- nan Masao Hashimioto baskan- lığındaki Japon heyeti, çevrede yoğun bir kirlilik olduğunu be- lırledi. Soma Belediyesi Çevre Sağlığı Dairesi Başkanı Musta- fa Topçu, heyetin kendileriyle de goruştuğunu belirterek, "Santra- lın çevreye ölum saçtığım onlar da görduler. Mutlaka desûlfiri- zasvon tesisi kurulması gerekti- ğini belirttiler. Ancak tabii bu heyel kendi teknoiojilerini getir- raek ve para kazanmak istiyor" dıye konuştu. Topçu, Japonların kendisine ve Soma Beledıye Başkanı Otaan Vazar'a "Bo>le bir santral Ja- ponya'da olsa bu haliyle çalıştı- nlmaz. Soma'daki dunım bizim 40 yıl once yasadıgınuz gibi" de- diklerini anımsatarak şunları soyledı: "Japon hevetini TEK getir- miş. Desülfirizasyon tesisi kur- mak ve sanlralın kirliliğini kal- dırmak için incelemeler yaptılar. Bilindiği gibi desulfirizasyon te- sisinin maliycti neredeyse sant- ralın kendisi kadar. Yani çok pa- halı. Japonlar raporlarında çok tehlikeli boyutlarda kirlilik oldu- ğunu soylediler. Ancak TEK bu tesisi kurar mı, şuphelerim var. Çünku Yatağan'da da yıllar on- ce incelemeler yapılmış ve Ja- ponlar santrala desülfirizasyon tesisi kurulması gerektiğini söy- lemişlerdi. Ama her şey ortada. Yatağan'a bu tesis kunılmadı. Yatağan'ın durumunu herkes bi- liyor." OYLUMHÖYÜK M.Ö. 2000'e ait belge aranıyor GÜLÇİN İLCİ ~ Hacettepe Unıversıtesi Arke- oloji ve Sanat Tarihi Bölumu öğ- retim uyeleri'den Doç. Dr. Engin Özgen'ın başkanlığında dordu Amerıkalı, üçu Kanadalı, seki- zi Turk 15 arkeoloğun katıldığı "Oylumhöyük" kazısı surüyor. Gazıantep'in Kıhs ilçesi yakın- larında bulunan Oylum'un, 45 metre yuksekliği ve 200 bin met- rekare tepe alanıyla Türkiye'nin en buyuk hoyüklerinden biri ol- duğunu belırten Doç. Dr. Engin Özgen, geçen >ılki kaa çalışma- larında 20 adet mezar ortaya çı- kardıklarını, bu >il da işe mezar- larla başladıklannı bildirdi. "Küp", "çomlek" ve "doğnıdan gömme" mezarlarda tunç iğne- ler, kolye, bilezik, kupe gibi bu- luntuların ele geçirildiğini anla- tan Özgen, Oylumhöyuk'ün llk ve Orta Tunç ile Helenistik çağ- lara ilişkin buluntular verdiğini belirtti. M.O 4 bın yılından M.S. 2. yuzyıla kadar yerleşim gördüğü belirlenen höyıikte, uzun yıllar süren yüzey araştırmalanndan sonra başlatılan kapsamlı kazı- ların ikinci yılında olduklarını vurgulayan Ozgen, "Gaziantep bolgesi bilimsd araşünnalar açı- sından bakir bir yer. 1950'lerden bu yana herhangi bir çalışma ya- pıimamış. Son 30 yıhn ardından başlatılan geniş çapta, çeşitli uluslardan bilim adamlannın, Hacettepe ve Bilkent universite- lerinden öğrencilerin katıldığı sistematik bir kazı" dedi. Amaçlarının, guneydeki ulke- lerle ekonomik, siyasi ve kültü- rel ilişkilerı orta>a çıkarmak ol- duğunu belırten Özgen, "Yazılı belgeler de eliraize geçerse, ya- zınm Anadolu'daki ilk dönem- leri aydınlanacak. M.Ö. 2 bine ait yazılı belge bulursak, bu bi- zim için çok yararh olacak. Çun- kü Halep yakınlannda Ebla'da İtalyanlann yaptığı kazıda ele geçen yazılı belgeler Ebla Kral- lığı'nın M.Ö. 1600 >ıllarında Anadolu ile yakın ilişkide oldu- ğunu ortaya koydu. Oylum da bu ilişkilerde önemli rol oynaya- bilecek çok stratejik bir yere sa- hip. Olasılıkla Oylum'da, Ebla ile çağdaş, bnemli bir krallığın merkezini giınışığına çıkanıca- ğız" dıye konu$tu. TAKVİM: 8 AĞUSTOS 1990 Imsak: 4.18 Guneş: 5.59 ögle: 13.14 Ikındı: 17.07 Akşam: 20.20 Yatsı: 21.54 Neyse halin,çıksın faliıı...Kimileri için boş inanç, kimileri için ruhsal bir rahatlama, kimileri için bilinmeyeni ve geleceği öğrenme tutkusu... Kadınlar kadar erkeklerin de ilgisini çekiyor fal. Ancak onlar falcıya gittiklerini pek söylemiyorlar. SERPtL GÜNDÜZ "Her gece 'suya bak, suya bak' dîye ru>a göriıyordum. 8 yaşın- daydım. Önceleri hiçbir bedensel hastalığım yoktu. Anoemlere an- lattım. 'Bu sadece ruya' dediler. Sonra tasa bakmaya basladım. Bulutlanma hissetüm. Bulutlar in- san şekline donuştu. Babamın bı- çaklandığım gördum. Gerçek çık- tı. 3 gun komada kaldım. Uyan- dıgunda doktoriar havale atlaüyor dediler. Elimle ayağım tutuluyor- du. Sonra dUim tutuldu." Gaziantepli 28 yaşındaki sosye- te falcısı Keto nasıl fal baktığım anlatıyor. Cinleri var Keto'nun! Her akşam onları topluyor. Cin- lerinin sayısı 4. Birisi ile evli ve bir oğlu var. 2 de ayn cine sahip. İçi su dolu bakır tası ile falına bak- tığı in&anlar için cinleri her akşam ne yapması gerektiğini anlatıyor- lar ona! "Gerçek hayatta iki kez evlen- mtş Keto, ancak cinleri" eşlerini istemediği için evlilikler yürume- raiş. Bir de oğlu var. ölünce cin- lerinin ona geçeceğine inanıyor. Küçükyab'da bir apartman dai- resinde konuşuyonız Keto'yla... "Sıradan bir insanım, dindar değilim" diyor. "Bu bir cin ola- yı ve korkulacak bir şey yok. tn- sanlar buraya birtakım bunalım- lannı anlatmak için geliyorlar, fe- rahlıyorlar. En guzel duyguyu da ben o an tadıyonım." Keto içki içtiği geceler cinleri ile daha kolay buluştuğunu ve her an onlarla birlikte olduğunu anlatı- yor. Her isteyene su falı bakıyor. Uzun siyah saçlan, kara gözleri var. Altın seviyor. Elleri ve kol- MEHMET MEMİŞ — 3 yıl önce cinlere kanşmış Mehmet Memiş. Haftada 50 kişinin fal baktırma.na geldiğini söyluyor. KETO — 28 yaşındaki Keto'nun 4 cini var. Her akşam onlan top- luyor. Birisi ile evli, bir oglu var. (Fotoğraf lar: Erdogan Koseoğlu) larını altın bilezik ve yüzuklerle donatmış. Ailesiyle birlikte oturu- yor. Ortaöğrenimini Gaziantep'- te yapmış. Üniversite sınavları için Ankara'ya gelmış. Sonra da tstanbul... Müşterilerinin çoğunluğu sos- yete hanımları Keto'nun. Hafta- da 50-100 kişinin falına baktığım söyluyor. "Çok para kazanmıyonım, ba- kın hâlâ kirada oturuyorum" dı- yor. Ancak aldığı ucreti söy- lemıyor. Yuzde yuz bir tepkiyle karşılaş- marruş. "Bu işi en iyi ben yapıyo- rum demek acayip olur" diyor. Keto işini şöyle anlatıyor: "Içinde su olan bakır bir tasım var. Ökunmuş falan değil. Bir du- ası var. Fal baktıracak kişiye an- ne adını ve kendi adını sornyo- rum. Parmaklannı sokup çıkan- yorlar suya. Sonra ben parmağı- mı sokuyorum. Suda gördükleri- mi anlatıyonım. tnsanlan anla- nm. Gelecekte olabilecek kötü- lukleri soylemiyonım onlara." "Bana en çok sorulan sonı, 'Kocam beni aldatıyor mu?' Bu- nu soran kadınlar aslında koca- lannı aldaüyoriar. Büyii çözdür- meye gelenler var. Birisine yapıl- dıysa ona kimin büyu yapüğını, ismiyle buluyoruz." Ruh sağlığı bozuk olanlar, sa- ra hastalan, özellikJe çocuklan ol- mayanlar ve 'koca arayan kıdar' geliyor Keto'ya.. Yüzde 80 sonuç alındığını anlatıyor. Perşembe ve pazar gunleri suya bakmıyor. "Perşembe olmasaydı sizin de fa- lınıza bakardım" diyor. Politikacılarla hiç ilgisı olmadı- ğını anlatıyor. Muşterilerın çoğu da erkek. Bazı sosyete hammları bir erkeği kendılerine âşık etmek için Keto'ya başvuruyorlarmış. "Ben bu işleri yapmıyonım, ama yapanlar var" diyor. Cinleri ile buluştuğunda ters bir olay olursa, işkence edip «"övüyor- larmış Keto'yu. Bu yüzden onla- n kızdırmamaya bakjyor. Eşi olan cin ise Keto'ya ılgi duyan öteki dişileri kıskanıyormuş. "Bir tanesi de benim gozlerime âşık" diyor. Fatihli Mehmet Memiş ise 3 yıl Geleceği okumak için değişik yöntemlerASTROLOJt - Gökyuzu fenomenlerinin yeryuzunu nasıl etkilediğini inceleyen bir yöntem. TABOT - Bilinen en eski üç faldan bın. tskambil kâğıtlannın atası. Kökeni eski Mısır'a dayandırılıyorsa da kesin olarak bilinmiyor. 78 karttan oluşan destenin 22 kartı, arkanamajör, insanlığm evrimini anlatıyor. 56'lık deste, arkanaminör sonradan ilave edılmış. YtKİNG (tKlKG) • Değişimler kitabı. Çin'in en eski kıtaplanndan biri. Dünyanın da eski fallarından biri. Çubuklarla bakılıyor. 64 değişik şekil mevcut. RE.MİL • Kum falı. Yazıdan önce Araplann uyguladığı fal yöntemi. Kum üzerine atıian noktaların yorumlanması. KAHVE FALI - Fincan ve tabağın üzerinde meydana gelen kahve telvelerinin şekillerine bakılarak yorumlanır. Geleneksel Turk fallarından birisi. Telvelerde insan, hayvan ve bir olayın tasvıri ve sembollere göre kehanette bulunulur. Çay falı da kahve fıncanına bakıldığı gibi bakıhr. ZAR FALI • Zarlar bir kabın içine konularak atılır ve gelen rakamlara göre yorum yapılır. KRİSTAL KÜRE • Kristal kureye konsantre oiunarak ıçınde belıren göruntulere göre geçmış, hal ve gelecek yorumlanır. EL FALI • Kökeninin Hindistan olduğu sanılıyor. Elin içindeki çizgiler tepeler, çukurlar, parmak ve tırnaklann biçimine göre kişinin kaderini okuma yöntemi. Sl T FALI • Suyun içinde beliren şekillere göre bakıhr. BAKLA FALI • Çıngene kadınlar bakar. Kokeni Şamanızme dayanıyor. Zenginlik önemli, seksilik şart Dış Haberier Servisi — Paris moda dünyasının ünlu ismi Jean- Paul Gaultier geçen hafta Londra Wembley Stadyumu'nda, moda danışmanj olduğu Madonna'nın konserini izlerken aynı saatlerde Paris'te 1991 sonbahar- kışı için hazırladığı kreasyonları sergileniyordu. Gaultier, Madonna için çızdiği gıysıleri "hot couture" (sıcak giyim) olarak nitelerken bir kelime oyunu yapıp "haute couture" (moda giyim) konusunda şunları söylüyor: "Madonna halk için, moda ise seçkinler için." Yakın zamana kadar ancak ünlu ve zenginlerin giyebildiği moda kreasyonlan, giyebilmek için artık sadece zengin ve ünlu olmak yetmiyor. Örneğin Gianni Versace'in siyah- beyaz suiti gece eğlenceleri için ideal bir giysı. Ancak bu süitin içine mayomsu bir bluz giymek gerekıyor. "Observer" gazetesinde moda tasarım uzmanı lain Webb, "Moda, insanlar neyi isterse onu çizer. Kadınlar da artık genç ve seksi gönınmek istiyor" diyor. Miffiparklar yok oluyor Türkiye'deki 21 milli parkın çoğunun, hayvan sürüleri, piknik yapanlar ve beton yapılaşmanın tehdidi altında olduğu belirtildi. ADNAN BAŞTOPÇU BLRSA — Türkiye'de 21 milli park bulunduğu, bu parklann bir- çoğunun, hayvan suruleri, piknik yapan vatandaşlar, beton yapılaş- ma ve bilgisizük tehditi altında ol- duğu öne sûriıldu. Türkiye'nin doğal yaşamını koruyacağına iliş- kin Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi çerçevesinde uluslarara- sı sözleşmelere imza atmasına karşın "milli parkçılık" anlayışı- nın broşürler çıkarmaktan öteye gitmediği, milli parklardaki flora (bitki örtüsü) ve faura (doğal hay- van topluluğu) konularında tam bir "bilgisizligin" egeraen oldu- ğu savunuldu. Ankara Üruversitesi ile Orman Genel Mudürluğü arasında imza- lanan bir protokol gereği Uludağ Milli Parkı'na karayosunlarının araştırılması amacıyla gelen A.Ü. Fen Fakültesi oğrerim üyelerinden Dr. Barbaros Çetin, Uludağ Mil- li Parkı'na ilişkin izlenimleriru şoyle anlattı: "Uludağ Milli Parkı, Antalya'- daki Köpriilü Kanyon, Aydın'da- ki Dilek Yanmadası ve Bandır- ma'daki kuş Cenneti ile birlikte en önemli milli parklanmızdan bi- ri. Uludağ'da pikniğe gelenlerin çevreye ne denli zarar verdikleri- ni gördum. Milli park sınırlan içinde çevre köylerin hayvan sü- rüleri otluvordu. Aynca olmama- sı gereken villalar gördum. Bu vil- lalann su gereksinirai için açılan su kuyulan, bitkilerin kökleri için gerekli suyu emerek onlan olume mahkûm ediyor. Uludağ'daki otellerde bu kuyulardan oldukça fazla var. Uludağ Milli Parkı'n- da 'paralı parkçılık' dışında tum olumsuzluklar gozle göriılebili- yor." Bir sanayi kenti olan Bursa'run zehirli gazlarının havaya yuksele- rek "asit yagmurlan" şeklinde Uludağ'daki bitki örtusünu öldür- düğünü de gödemleyen Dr. Çetin, "Uludağ, eskiden bir oksijen cen- neti olarak bilinirdi. Hatta 21 gün kalanlann kanının temizlendiği söylenirdi. Uludağ'da kiriilik ve asit vağmurlan bitki örtusünu ol- durmuş. Uludağ bu özeltiğini çok- tanjitinniş" dedi. Protokol gereği bölgede inceleme yapmak isteyen Dr. Barbaros Çe- tin'e, Orman Bolge Muduru Mus- tafa Yılmaz tarafından izin veril- medi. Elindekı protokolu ve ba- kanlığın izin yazısım göstermesi- ne karşın bilimsel araştırma için izin alamadığmı one süren Dr. Çetin Ankara'ya döndü. Çetin Ankara'ya dönmeden önce Or- man Bölge Müdur Yardımcısı Os- man Çelik'in de Bursa Bölge Mü- dürluğu'ne faks çektiğini, Bolge Müdürü Yılmaz'ın bunu da dik- kate almadığmı soyledi. Çetin, Yılmaz'ın kendisine, "İsterseniz resmi talimat getirin. Ama o ya- zıyı da burada 15 gün bekletme yetkim var" dediğini öne surdu. Bursa Osman Bölge Muduru Mustafa Yılmaz ise, Dr. Çetın'in iddiaları konusunda, "Başvunı yapıldığı andan itibaren gereken yapılmışür" dedi. Yılmaz, Orman Genel Mudürluğü ile universite arasında imzalanan protokol ge- reği, Dr. Çetin'e vasıta, yatacak yer ve harcırah verilmesi gerekti- ğinin belirtilmesı üzerin de "Ol- mayınca neyi vereceksin" diyerek yanıt verdi. önce cinlere kanşmış. Keto'nun aksine dindar.. "Bakanı, millet- vekih bepsi fal bakonnaya geüyor bana" diye antatıyor. Fal için ge- lenlerin çoğunun erkek olduğunu söyluyor o da... Başka falcılara da gitmiş Memiş. "Hepsi abp tutuyorlar bo işin ticaretini yapıyoriar. Cenab-ı Al- lah'ın ilmi parayla satılmaz. Pa- ra ortamına karşıyız. Halktan pa- ra almıyorum, ama zenginlerden alıyorum" diyor. Mehmet Memiş'in falcılık serü- veni şöyle başlamış: "3 yıl önce bazı ziyaretlere gi- diyordum. Cenab-ı AHah'ın yakın dostlan nıyama girdi. Ibadet dersi yapıyordum o sıralarda. Ders yapmaya basladığım zaman cin- lerim oluştu. Her gece onlan top- Inyonım. 8 tane cinim var. Yusuf, Höddam gibi de isimleri var." Dualarla bir hastayı ayağa kal- dırdığını öne sürüyor Memiş... Ve ekliyor, "Tıbba karşıyım, iddia ediyorum ki benden yeteneklisi Kayıp eşya bulunuyor Su falı ile gerçekleştirdiğini id- dia ettiği işleri şöyle sıralıyor: "Rub hastalannı iyileşririyo- rum. Adam başka kadına gitmiş, bir gecede döndürnyorum. Kan koca yakınlaşması için muska ya- pıyorum. Kayıp eşyayı bulmak için üç gün geçmesi gerekiyor. Hayıriı her şeyi yapıyonım. tş dünyasından geliyorlar. Birçok kişiyi iflastan kurtardım. Geçen- lerde bir adama gittim. Seansı bir saat sürdu. Sen her şeyi biliyor- sun deyip S milyonlnk çek yazdı bana. Bir adamın da çocuğu ol- muyordu. tki seans evine gittim. Şimdi çocuğu olacak. Gendlikie evlere çağınyorlar beni. Kadın ba- na kocam bana yakın olsun isti- yorum diyor. Ben de sen kocana yakın ol diyorum. Her duruman ayn duası var. Ankara, Izmir, Antalya ve Kayseri'den çagınyor- lar. Uçak paramı da veriyorlar. Fahna baktığım insanlann arasın- da politikanlar ve ünlüler var. tsim vermek istemem. İnsanlara zarar gelraesio. Ben hayıriı şeyler yapıyonım." Türkiye ile Ugili kehanetleri var Memiş'in. Gelecek seçimi DYP kaaanacak. Erdal tnönü genel başkanlıktan aynlacak. Arap âle- mi Irak'a saldıracak. Türkiye 'iki müddet' sonra refaha kavuşacak gibi.. Keto gibi uzun saçb, insanlar onu futbolcuya benzetiyormuş. Haftalık muşteri sayısı 50. Gelecekte bir ev almayı planlı- yor. 1997'de de MÇP ya da DYP'den milletveküi adayı olmak istiyor. Aynhrken, eğer kötü şey- ler yazarsak, bizi 'bağlayacağıaı' söylüyor. Fal: Akla gelebilecek her türlü gelir ve kültür düzeyinden insanlar il- gileniyor. Hemen herkes hayatın- da bir kez olsun kahve ya da is- kambil falı baktırmış. Binlerce in- san, geleneksel kahve falından şimdilerde moda olan tarot falı- na uzanan fal yelpazesinde yeri- ni alıyor. Büyü, ruhlar dünyası, kehanet, telepati ile insanlar etkileniyor. Kimileri için boş inanç, kimileri için ruhsal bir rahatlama, kimileri için bilinmeyeni ve geleceği öğren- me tutkusu. Hemen her semtte unlenmiş falcıiar var. Para getiren bu iş için isim yapmak yeterli. Fala meraklı değişik kesimlerden insanlarla ko nuştuğumuzda ortaya şu tablo çı- kıyor: Falcıiar, daha çok 5-10 kişinin toplandığ] evlere gidiyorlar. Faladan randevu alabilmek için bir tanıdık aracılığyıla ulaş- manız gerekiyor. Kadınlar kadar erkeklerin de il- gisini çekiyor, ancak onlar falcı- ya gittiklerini söylemiyorlar. Faicı, 30-100 bin lira arasında değişen ücret ahyor. Ücret sosye- tenin merakı ile orantılı artıyor. Fala merakü sosyeteden G.S. fal baktıracak kişilerin bir evde toplandığını anlatıyor. özel şoför ya da taksi üaeti ödenerek falcı eve çağrılıyor. Falcı Istanbul dı- şındaysa uçak parası da ödeniyor. Geleneksel kahve falımn yanı sıra, fallar şimdi çok çeşitli. Su fa- h, bakla falı, yıldız falı, el falı, is- kambil ve tarot falı. Değişik fal- lara merak ise 1980'li yıllarda he- men her kesimden insanlar arasın- da yaygınlaşmış. Doğu'ya 64 bin tıırLst • ERZURUM (AA) — Tarihsel zenginliklere ve doğal guzelliklere sahip Erzurum, Ağn ve Kars'a son üç ay içinde 64 bin yabancı turist geldiği bildiriliyor. Turizm il müdürlüklerinden alınan bilgiye göre, 1 mayıs - 31 temmuz tarihleri arasında Erzunım'a 28 bin, Kars'a 19 bin, Ağn'ya 17 bin yabancı turist geldi. Bölgeye gelen turist sayısmda geçen yüa göre yuzde 100 artış olduğunu belirten yetkililer, geçen yıl aynı dönemde bu üç ile 32 bin dolayında yabancı turistin geldiğini söylediler. Hamitabat santrab • KIRKLARELİ (Cumhuriyet) — 1987 yılında hizmete giren Hamitabat Doğalgaz Çevirim Santralı'nın çevre kirliliği yarattığı ve yörede bitki örtüsûnün kurumasına neden olduğu ileri sürüldü. Yöre çiftçileri, santral yapımından sonra ÖzellikJe salatalık, kabak gibi toprak yüzeyine yaydan bitkilerin kurumasının ilgililer tarafından dikkate alınmasını istiyorlar. Bir santral yetkilisi, santralın yılda 750 milyon metreküp doğalgaz tükettiğini, bunun yüzde 80'ini elektrik enerjisine dönüştürdüğünü söyledi. Aynı yetkili, gazın yüzde 20'sinin de fabrika bacasından egzoz gaa olarak havaya kanşarak, geniş bir bölgeye yayüdığını açıkladı. İçel'de orman yangınları • MERSİN (AA) — Içel Orman Bölge Mudürluğü çahşma alanı içinde yer alan Mersin, Konya ve Karaman'da orman yangını sayısında artış, yanan alan miktannda ise büyük ölçüde azalma kaydedildiği bildirildi. Bölge ormanlarında bu yıhn ocak-haziran döneminde 43 orman yangını çıktı ve bu yangınlarda 223 hektarlık alan yandı. Bölge ormanlarında 1989 yüının ilk 6 ayında ise 36 orman yangını çıkrruş ve 434 hektarhk orman alanı tamamen tahrip olmuştu. Çocuk egitimiııde TV • İZMtR (AA) — Ailelerde, çocuğun şiddete dayalı şekilde cezalandınlması uygulamasının giderek yaygınhğını yitirdiği belirtildi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Ahmet Çelikkol, ailelerin, çocuğu uygun olmayan davranışlarından dolayı şiddete dayalı veya onun ruhsal yapısında yer edecek şekilde cezalandırma yerine, sözlü olarak bu davranışının yanhş olduğunu anlatma yoluna gittiklerini söyledi. Çelikkol, bu olumlu değişimde TV'nin büyük önemi olduğunu kaydetti. Avcısız av sezonu • ANTALYA (AA) — 1990 av turizm sezonu, avcısız başladı. 1 ağustos tarihinde açılan av sezonuna, bugüne kadar hiçbir avcınm katılmadığı bildirildi. 1990 av turizm sezonunun ilk yabancı avcısının, 10 ağustosta Antalya'ya gelmesi bekleniyor. ABD'den gelecek olan sezonun beklenen ilk avcısının, Düzlerçamı av koruma sahasında, yaban keçisi avlayacağı bildirildi. KÜVETE GİREN TERLER...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle