Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8AĞUSTOS 1990+ + + HABERLERİN.DEVAMI CUMHURİYET/17
OLAyiARlN
ARDlTSDAkl
GERÇEK(Baftarafi 1. Sayfada)
tadoğu'daki tutumunu belirli bir
denge içinde yürütemezse, tslam
dünyasını altüst edebilecek yeni
gelişmetere kapılar açılabilir.
Olayı uluslararası hukuka
oturtmanın dünyamızda barışı
korumak bakmından kaçınılmaz
Oneminin altı çizilmelidir. Çünkü
sorun güç gösterisine dönüşür de
kiiçük ülkelere yeni baskılann
gündeme girmesi yolunda büyük
devletlerefırsatlar sağlarsa, Orta-
doğu'da bunalımın arkası alına-
mayacaktır. Bin bir çelişkinin dü-
ğümkndiği ve çeşitti çıkarlann ke-
siştiği bu böigede sürekli ve geçerli
bir banş düzenı kurmak kolay de-
ğildir, Irak'ı yola getirmek ve Ku-
veyt'ten çekilmesini sağlamakla iş
bitmiyor.
Aynca Kuveyt'i salt bir Ortado-
ğu ülkesi saymak da yanlışltğa yol
açabilir.
Kuveyt 2 milyonluk nüfusunun
yarısı göçmenlerden öluşan bir
toplumdur. Dtşandan gelenler ül-
kenin ikinci stntfinsanı olarak Ku-
veytlilere hizmet ederler. Ülkenin
petrol dışsattmından kazandığı,
geçen yıl 7.7 milyar dolar; Batı-
daki yatırımlarmdan elde ettiği
kâr da 8.8 milyar dolardır. Kuveyt
ekonomik bakımdan Batı ile bü-
tünleşmiş bir durumdadır; Ame-
rika, Batı Avrupa ve Japonya iie
ilişkileri Kuveyt'in işgalinin diin-
yada neden bu kadar büyük tep-
ki yarattığını da açıklar; Ortaçağ
dûzeninin şeyhliği, 21'inci yüzyıl
ekonomisine monte edilmiştir.
Daha başka deyişle Kuveyt'in
işgali Ortadoğu'dan çok Batı'nın
sorunudur.
Bir yanda Batı'nın deyişiyle,
'-Hitler özentisi, diktatör, çügm
Saddam" varsa, öteki yanda da
bu gerçekler bulunmaktçdır.
Unutulmamalıdır ki Saddam-
ın saldırmasında lran'a karşı sa-
vaşta 80 milyar dolarla Bağdat'ı
destekleyen Batı'nın dapayı var-
dır.
Kuveyt'in işgaliylepetrolfîyat-
lannın da patlayacağım düşünen
Batûıların Saddam'a karşı elbirli-
ğiyle yaptırıma geçmeleri ve Gü-
venlik Konseyi'nden devletler hu-
kukuna uygun bir ambargo kara-
rımn çıkması doğal sayılmalıdır.
Ancak yazımızın başında söy-
lediğimiz gibi olayın boyutlarını
hukukun yaptınmlannm çerçevesi
içinde değerlendirmek ve çıkarlan
çiğnenmiş ABD'ye Türkiye'yi bir
rampa gibi kullanarak Bağdat'ı
cezalandıran kovboy görüntüsün-
den sıyırmak gerekiyor.
Devletler hukukuna dayanan
ambargo işlemini, Türkiye'de Or-
tadoğujandarmalığına dönüştür-
menin en azından beceriksizlik
olacağı açıktır. Komşumuz Irak'ı
"hasmt", Saddam'ı "düşman"say-
mak eğilimi birdenbire ortahğı
sarmışgibidir. Oysa Türkiye'nin
çevresinde o kadar çok hasmı ve
düşmanı var ki bir yenisini bun-
lara eklemek için özel çabalar sar-
fedenek "hamasi" çığlıklar atmak
akılsızlıkla anlamdaş olacakttr.
• • •
GÜVENLİK KONSEYİ KARARENIN TAM METNİ
Irak'a ağır yaptınmBtRLEŞMİŞ MİLLETLER (AA) — Birleşmiş Mil-
letler Güvenlik Konseyi, önceki gece oy cokluğuyla
Kuveyt'i işgaj eden Irak'a karşı çok sert yaptınmlar
içeren karar tasansım kabul ederken, Irak'ın Birleş-
miş Milletler Büyükelçisi AMnlemir EJ Anbari, ta-
sannın kabulünden az önce bu oylamanın "geçtrsiz"
olduğunu öne sürdü.
Konsey üyeleri önünde yaptı&ı konuşmada Büyü-
kelçi "Güvenfik Koaseyi'nin ABiynin bir dışisleri ba-
kanhgı haline geldigini" iddiâ etti.
Güvenlik Konseyi, Irak'a ekonomik ve askeri yap-
tınm öngören karar tasansım 13 oyla kabul etmiş,
oylamada Küba ve Yemen çekimser kalmıştı.
Karar metni
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Irak'a
ve denetimindeki Kuveyt'e ekonomik yaptınmlar
ve silah ambargosu uygulanmasını öngören kara-
nn tam metni şöyle:
Güvenlik Konseyi:
660 (1990) sayılı kararı tasdik ederek:
Bu karann yerine getirilmeyişinden ve Irak'ın Ku-
veyt'e saldmsımn daha çok can ve mal kaybına
yol açarak devam etmesinden derin üzüntü duy-
maktadır.
Kuveyt'in Irak tarafından işgaline son vermeye
ve Kuveyt'in egemenliğini, bagımsızlığını ve top-
rak bütünlüğünü yeniden tesis etmeye azmetmiştir.
Kuveyt'in yasal hükümetin 660 (1990) sayüı ka-
rara uymaya hazır olduğunu açıklamasını dikka-
te alarak, uluslararası banş ve güvenin sağlanması
görevinin sorumluluğuyla dolu olarak,
Birleşmiş Milletler Kuruluş Bildirgesi madde
5Pe göre Irak'ın Kuveyt'e silahh saldırısına karşı-
lık olarak bireysel ya da toplu kendini savunma
hakkını onaylar.
Birleşmiş Milletler bildirgesinin 7. bölümü
uyannca:
1. Irak'ı yürürlükteki 660 (1990) sayılı karann
2. paragrafına uymadığıru ve Kuveyt'in yasal hü-
kümetinin yetkisini gasp ettiğini müşahade et-
miştir.
2. Buna bağlı olarak Irak'ın yürürlükteki pa-
ragraf 2'ye uymasını sağlamak ve Kuveyt'in yasal
hükümetinin yetkisini iade etmek için asağıdaki
önlemleri almaya karar venniştir:
3. Bütün devletler:
A. Bu karann onay tarihinden itibaren Irak ve
Kuveyt kaynaklı bütün ürünleri ve emtiayı ithal
etmeyecektir.
B. Irak ya da Kuveyt'ten gelen malların naklini
ya da ihracatım topraklarında desteklemeyecek-
ler ve kendi milliyetleri ya da bandıralı gemileri
tarafından ya da bu karar tarihinden sonra Irak
ya da Kuveyt'ten topraklanna yapılan ihracau,
Irak'a ya da Kuveyt'e bu tür anlaşmalar için fon
aktarımı da dahil olmak üzere desteklemeyecek-
lerdir.
C. Irak ya da Kuveyt'teki kişiler için ilk yardım
malzemeleri ve özel insani durumlarda yiyecek dı-
şmda kendi topraklanndan çıksın çıkmasm silah,
askeri malzemenin ve herhangi bir ürünün top-
raklanndan ya da yabancı bandıralı araçlarla ken-
di vatandaşlan tarafından satılması ya da bunlarla
destek sağlanmasından ve Irak ya da Kuveyt'ten
yürütülen bir işi desteklemekten, vatandaşlarının
bu tür satış ve destek faaliyetlerinde bulunması-
na izin vermekten kaçınacaklardır.
4. Bütün devletlerin, Irak ya da Kuveyt'te tica-
ri, endüstriyel ya da kamuya ait bir tesisle ilgili
görev almamasına ve Irak hükümeti ile ticari bağ-
lantı, ekonomik ve parasal yardım yapmamasına
ve insani amaçlar için ya da acil tıbbi yardım ve
yiyecek yardımı dışında Irak ve Kuveyt'te kişi ve-
ya kişilere fon ve kaynak aktanlmasına izin ver-
mekten, vatandaşlarının bu tür fonlar sağlaması-
na müsamaha göstermekten kaçınması gerektiği-
ne karar vermiştir.
5. Bütün devletleri, Birleşmiş Milletler'e üye ol-
mayanlar da dahil olmak üzere bu karann tari-
hinden önceki anlaşmalan dikkate almayarak, bu
karann yaptırımlanna sıkı sıkıya uymaya çağırır.
6. Güvenlik Konseyi'nin 28 sayılı karanna uy-
gun olarak aşağıdaki görevleri Ustlenecek ve kon-
seye gözlemleri ile önerilerini iletecek konseyin bü-
tün üyelerinden oluşan bir Güvenlik Konseyi Ko-
misyonu oluşturulmasına karar vermiştir.
A. Genel sekretere sunulacak bu karann uygu-
lanıp uygulanmadığını incelemek.
B. Bu kararla alınan yaptınmlann nasıl uygu-
landığı konusunda bütün devletlerden daha fazla
bilgi toplamak.
7. Bu karann takibinde, kornite tarafından is-
tenecek bilgileri sağlamak da dahil olmak üzere,
görevini tam yapabilmesi için bütün devletleri ko-
mite ile tam işbirliği yapmaya çagınr.
8. Genel sekreterden komiteye gerekli bütün yar-
dımı ve sekretaryadan bu amaç için gerekli düzen-
lemeleri yapmasını rica eder.
9. 4'ten 8'e kadarki maddeler hariç, bu karar-
daki hiçbir şeyin, Kuveyt'in yasal hükümetine yar-
dım yapılmasını engellemediğine karar vermiştir
ve bütün devletleri:
A. Kuveyt yasal hükümetinin ve kuruluşlarırun
varlığını korumak için gerekli önlemleri almaya,
B. lşgal kuvvetleri tarafından kurulan hiçbir re-
jimi tanımamaya çağırır.
10. Genel sekreterden bu karann etkilerini, ilk
raporun 30 gün içinde sunulması istegiyle konse-
ye aktarmasım rica eder.
11. Irak'ın işgali açıkça sona erene kadar bu ka-
rarı gündemde tutmaya ve çabalarını sürdürmeye
karar vermiştir.
TINA
Ambargonun Türkiye'ye faturası
700 milyon dolar alacak askıdaANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) — Irak'a yönelik Birleşmiş
MUletler (BM) Güvenlik Konseyi
kararının tam uygulanması, Tür-
kiye'nin bu ülkeden yaklaşık 700
milyon dolarlık alacağmı belirsiz-
liğe soktu. Irak'a ihracatın tama-
men durması halinde uygulama-
dan en fazla demir-çelik mamul-
leri, dokuma ile makine ve elek-
trik malzemesi sektörleri etkilene-
cek. Ortadoğu'da gerginliğin art-
ması sonucu Türk müteahhitleri-
nin Irak ve Kuveyt'te sürdürdük-
leri projelerin durabileceği bildi-
riliyor.
Türkiye'nin Kuveyt ve Irak'ın
mal varlığına el koyma kararının
yaklaşık 200 milyon dolarlık men-
kul ve gayri menkulü etkileyeceğı
2 şehit, 6 yarah
(Baftarafi 1. Sayfada)
yazı Köyü yakınlannda bir grup
terörist tarafından yaylım ateşine
tutuldu. Olayda jandarma eri
Dursun Sertun ile Kaymakam Er-
gün'ün koruma görevlisi polis
memuru Kenan Adat şehit oldu-
lar. Teröristlerin açtığı ateş sıra-
sında Kaymakam Fuat Ergün, tl-
çe Tanm Müdürü Mahmut Go-
reo, Milli Eğitim Şube Şefi Kâtip
Artalt, ziraat teknisyeni Mastafa
Mettn, ilçe müftü yardımcısı Fah-
rettin Haydaroğlu ve Kaymakam
Ergün'ün makam otosu sürücö-
sü Ahmet lltaş yaralandılar. Ya-
ralılar, Bingöl Devlet ve Dicle
Üniversitesi Tıp Fakültesi hasta-
nelerinde tedavi altına alındılar.
Bingöl Valisi Mostafa Demirel
ve diğer yetkililer, dün akşam sa-
atlerinde olay yerine giderek in-
celemelerde bulundular.
Saldırıyı düzenleyen teröristle-
rin yakalanabilmesi için helikop-
terlerin de katıldığı geniş bir ope-
rasyona başlandığı bildirildi.
Öte yandan Hakkâri'nin Yük-
sekova ilçesinin sınır kesiminde
güvenlik güçleriyle silahiı çatışma-
ya giren PKK'hlardan dördünün
daha öldürüldüğü açıklandı.
Olağanüstü Hal Bölge Valili-
ği'nden yapılan açıklamaya göre
Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinin
sımr kesimindeki Yukantülveren
Köyü yakınlannda PKK militan-
larıyla güvenlik güçleri arasında
önceki gün başlayan çatışma so-
nuçlandı. tlk belirlemelerde 3 mi-
litanın ölü olarak ele geçirildiği
geç saatlere kadar süren çatışma-
da, toplam 7 terörist ölü olarak
silahlanyla birlikte ele geçirildi.
VELİEFENDrDEN FtKRETD4ĞUOĞLU
3. ayak sürprize müsait
KEMALAKYER
1. AYAK: Bir süre önce geri alına-
rak dinlendirilen vedün sabah ken-
terini beğendiğim Buse, idman ve
form dururnuna göre yanşın en
şanslı atıdır. Dün sabah kolay 28.S
sprintiyapanArzu4 veson yanşın-
da göz dolduran Ilgın daha sonra
düşünülebilir. Gökpınar yanşın
sürpriz atıdır.
2. AYAK: Kum pisti çok iyi olan ve
TAHMİNLER
1. KOŞU: F: Daisy's Boy (1), P: Yas-
mina (2), S: Mil. Burhan (3)
1. KOŞU: F: Buse(4), P: Arzu4(l),
P: Ilgın (7), S: Gökpınar (6)
3. KOŞU: F: Eserbatur (3), P: Ak-
murat (2), P: Maradona(5), S: En-
ter(8)
4. KOŞU: F: Kılıçbey (11), P: Han-
dan (9), P: Kemalbey (7), S: Melike
(4)
5. KOŞU: F: Calandra(1), P: Gönül
(2), P: Dalida (4), S: Yemeni (8)
6. KOŞU: F: Dan. Ardross (2), P:
Pamilly (1), P: Kahika (4), P: Bon-
sai(6),S:Yüdıray(ll)
7. KOŞU: F: Burcu (11), P: Kalamış
(3), P: Asuman (5), S: Sakallı (9)
dün sabah400/26,200/13 kolay ya-
pan Eserbatur'u başta tutuyoruz.
Misliciler kuponlarına tek yazabi-
lir. Form durumunu beğendiğim
Akmurat ve sırasıyla Maradona ve
Enter'i öneririm.
3. AYAK: Günün en kanşık yanşı.
İyi durumunu konıyan Kılıçbey'e
ilk şansı veriyoruz. Dün sabah
sprintinde çok iyi görünen Han-
dan, çiminoksanolmasınaragmen
Kemalbey, dün sabah 600/41.5,
200/13.5 R yapan Melike 13 ve
400/26kolayyapanSüslüihsan ile
son kazandığı yanştan sonra ayağı
açılan ve tedavisi başanyla sonuç-
lanan Altmer, ihmalegelmez. Ku-
ponlara çok at yazmakta faydavar-
dır.
4. KOŞU: Dün sabah 400/23,
200/11.5 R yapan Calandra'yıbaşta
tutuyoruz. Yeni sahiplerinde ilk ya-
nşını koşacak olan ve dün sabah
600/37,400/23.5,200/12 R yapan
Gönül daha sonra düşünülebilir.
Yemeni'yi sürprizde öneririm.
5. AYAK: Çim pistte başanlı yanş-
larçıkarmayabaşlayan ve form du-
nımu iyi olan Dan. Ardross ve pa-
zartesi sabahı galobunda çok iyi
görünen Pamilly, SAkdı ile başanlı
koşan Kahika arasındaki mücadde
yarışın birincisini belirleyecektir.
Bonsai ve Yıldıray'ı sürprizde Öne-
ririm.
6. AYAK: Arızası nedeniyle tedavi
gören, gezinti ve kenterlerle hazır-
lanan Burcu 1 ile Kalamış arasında-
ki mücadele yanşın birincisini or-
taya çıkaracaktır. Asuman daha
sonra düşünülebilir. Sakallı yanşın
sürpriz atıdır.
hesaplandı. Yüzde 59*u Kuveyt
sermayeli olan Knveyt Türk Evkaf
Finans Kunımn, mal varlıklannı
dondurma karanndan en çok et-
kilenen şirket durumunda. Faiz-
siz bankacıhk hizmeti veren bu
kurumun yönetimi fiilen, şirketin
ortaklanndan biri olan Vakıflar
Bankası Emekli Sandığı Vakfı'na
geçmiş oluyor. Kuveyt sermayesi-
nin yüksek paya sahip olduğu di-
ğer şirketlerden Akdeniz dübre
1
deki hisseler daha önce Türk or-
taklara geçmişti.
Devlet tstatistik Enstitüsü'nün
(DİE) verilerine göre Irak'a son
beş ay içinde yapılan ihracat 145
milyon 906 bin dolar olarak ger-
çekleşti. Buna karşıuk Türkiye bu
yılın ilk beş ayında Irak'tan 690
milyon dolarhk ham petrol ithal
etti. Bu rakam Türkiye'nin toplam
petrol faturası içinde yüzde 59luk
bir yer tutuyor.
BM Güvenlik Konseyi'nin
Irak'a ekonomik ambargo uygu-
lanması karanna Türk hüküme-
tinin de uyacağını açıklamasından
sonra bu ülkeye yapılan ihracatın
durması halinde başta maden ma-
mulleri ve dokumaya elverişli
ürünler ihraç eden sektörler ol-
mak üzere makine ve elektrik mal-
zemeleri sektörleri olumsuz yön-
de etkilenecek. Bu sektörlerin
içinde ise özellikle demir-çelik bo-
ru ve çubuk, sentetik iplikler, elek-
trik malzemeleri ve suni plastik-
kauçuk ihracatımn etkilenmesi
bekleniyor. Hazine ve Dış Ticaret
Müsteşarlığı'nın verilerine göre
geçen yıl 445 milyon dolar olarak
gerçekleşen ihracat içinde bu sek-
törlerin payı dörtte üçü geçiyor.
tran-Irak savaşının sürdüğü yıl-
larda Türkiye'nin ihracat yaptığı
ülkeler arasında ilk üç sırada yer
alan Irak'ın yüzde 15'lere varan
payı savaş sonrasında yüzde 3'e
kadar düştü.
Alacaklartn gelecegi
Irak'ın önemli bölümünü pet-
rolle ödediği ve 700 milyon dola-
nn üzerınde olan borcunun gele-
ceği ise ambargo karanyla birlik-
te behrsizliğe büründü. Türkiye^
nin petrol alımını durdurması du-
rumunda, alacagını tahsil imkânı-
nın tamamen kalkacağma işaret
eden yetkililer, sonınun geleceği-
ni, önümüzdeki aylardaki geliş-
melerin belirleyebileceğini ifade
ettiler. Irak'ın 2.3 milyar dolara
kadar ulaşan borcunun geri dönü-
şü için yapılan anlaşmanın uygu-
lanmasıyla alacak bu yıl 1 milyar
doların altına indirilmişti.
Öte yandan Türkiye'nin Irak'a
ihracatım durdurması durumun-
da, bu ülkeden daha önce yapılan
sevkıyat karşıhğı alacağı olan ih-
racatçılardan Eximbank kanalıy-
la sigortası bulunanların alacak-
lannın sigorta sözleşmesi kurallan
dahilinde banka tarafından kar-
şılanacağı bildirildi.
Ege Büromuzun verdiği habe-
re göre, Eximbank Genel Müdü-
rü Turgay Özkan, ambargo kara-
nndan önce Irak'la bir ihracat
programı üzerinde görüşmelerin
sürdürüldüğünü belirterek şöyle
dedi: "Södeşme imzalanma aşa-
masına gelmişti. Biz Eximbank
olarak Irak'a 400 milyon dolar ih-
racat kredisi, 400 milyon dolar da
orta vaddi müteahhitlik program-
lan hazırlamıştık. Ancak bunlar
verUmiş değildi." özkan, Türkiye£
nin Irak'tan alacağı 700 milyon
dolar konusunda da şu görüşleri
ifade etti: "Irak'a 1988 yılı sonu-
na kadar 2.3 milyar dolarhk kre-
di verilmişti. Bunun büyük kısmı
geriye ödendi. Şu anda 700 mil-
yon dolarlık bakiyeleri var. Mer-
kez Bankası'nın alacağı bu 700
milyon dolar da o kadar büyük
bir rakam de&l."
Türk müteahhitlerinin Irak'ta
üstlendikleri işlerin gerginlik ne-
deniyle durabileceği belirtiliyor.
Bunların başında ENKA'nın bir
Yugoslav firmasıyla ortaklaşa yü-
rüttüğü 1.5 milyar dolarhk Bek-
me Barajı inşaatı geu'yor. Enka ln-
şaat Icra Komitesi üyesi Eşref Dc-
nizhan, dün gazetemize yaptığı
açıklamada, henüz ambargoyla il-
gili olarak kendilerine bir bilgi gel-
mediğini söyleyerek, "Baraj 6-7 yd
sonra bitecek. Bir barajı dnrdur-
mak, ekonomik ambargoya gir-
mez. Orada çalışan 3 bin işçimizi
esir durumuna diişüıürüz" dedi.
Irak'ta faaliyetlerini tamamlayan
11 Türk firmasının ihale tutanmn
2.5 milyar dolar olduğu, halen
ENKA, GÜRİŞ, Özgu-Baytar,
ELTA, Fuat Soylu, KASTAŞ ve
Tekfen firmalarmın faaliyetlerini
sürdürdüğü bildiriliyor. Bu 8 fir-
manın üstlendikleri yeni işlerin
ihale bedeli ise 450 milyon dola-
ra ulaşıyor. Irak'ta çalışan Türk iş-
çilerinin kesin sayısı ise bi-
linmiyor.
Türk Müteahhitler Birliği Baş-
kanı Kadir Sever, Irak'ın Kuveyt'i
işgaliyle tırmanan gerginliğin Ku-
veyt'teki 350 milyon dolarhk ter-
mik santral yapımını da olumsuz
yönde etkilediğini, Birleşmiş Mü-
hendisler Bürosu (BMB) AŞ ile
Soyut AŞ ortaklığınca yürütülen
Subiyah Termik Santralı'nın yapı-
mında 150 dolayında Türk işçi,
teknisyen ve mühendisinin çalış-
tığını kaydeden Sever, "Sıcak bir
savaş çıkhğında özellikle taraflar
meskûn bölgelere saldınrlarsa
müteahhitlik hizmetleri tamamen
durabüir" dedi.
Bu arada Türkiye'nin, Irak'a
uygulanacak ambargoya katılma
kararı konusunda açıklama yapan
TOBB Başkaru Yalım Erez, Tür-
kiye'nin ambargo karanna çıkar-
ları açısından zararlan en alt dü-
zeye indirecek şekilde uyması ge-
rektiğini belirterek şöyle dedi:
"Bugüne kadar uygulanan am-
bargo kararlannın bu tedbiri ha-
raretle savunan ve alınmasına
önayak olan devletler tarafından
el altından ihlal edildiği ve etki-
siz hale getirildigi unutDİmamalı-
dır."
Arap ülkelerinin, aralanndaki
siyasal ilişkiler ne olursa olsun
petrol fiyatlanndaki artıştan ya-
rarlanacaklanna işaret eden Erez,
krizin bitiminde petrol fiyatlanmn
30 dolann üzerine çıkması halin-
de dünya ekonomilerinde resesyon
tehlikesinin başgöstereceğini,
Türkiye'nin ekonomik politikası-
nı, uzun vadeli düşünüp oluştura-
cak yeni dengelere göre yeniden
kurması gerektiğini söyledi.
İTO Başkanı AUlay Şahinoglu
da Irak'a uygulanan ambargonun
Türkiye'ye olumsuz etkileri olaca-
ğını vurgularken, "Türkiye am-
bargoyu nygu^ayan en son ülke
olmalıydı" dedi. Şahinoglu, am-
bargo kararı konusunda Türkiye^
nin tedbirli davranması yönündeki
önerisinin tamamen ekonomik
nedenlerden kaynaklandığını an-
latarak, siyasi otorite tarafından
alınan ambargoya uyma kararının
Türkiye'yi zora sokmakla birlik-
te altüst etmeyeceğini belirtti.
Samaras: AT'nin
karanna uyarız
STELYO BERBERAKİS
ATİNA — vYunanistan hükü-
meti, Avrupa Topluluğu'nun (AT)
Irak'a karşı tutumunu destekledi-
ğini açıkladı. Atina'da Kuveyt Bü-
yükelçisi ile görüşen Yunanistan
Dışişleri Bakanı Andonls Sama-
ras, Yunanistan hükümetinin Or-
tadoğu'daki gelişmeleri yakından
izlediğini ve bu konuda ATnin al-
dığı ve bundan sonra alacağı ka-
rarlara uyacağını dile getirdi.
Aynı anda Yunanistan Hükü-
met Sözcüsü Viron Polidoras,
"ABD'nin Girit adasmda bulun-
dnrdnğu iki büyük askeri iissöniin
kallamlması amacıyla ABD'den
hiçbir talep gdmediğini" açıkla-
dı. Sözcü, ABD'nin Doğu EgVden
de gecen Atina FIR hattının sa-
vaş uçaklanna açıhnasuu talep et-
tiği yolunda çıkan haberleri ise
"asılsız" olarak niteledi.
Bu açıklamalara karşın, Yuna-
nistan'ın Girit adasındaki ABD
üslerinde "olağanüstü durum" ol-
duğu bildiriliyor. Aynca NATO-
nun Girit'in doğusunda süren as-
keri tatbikatlannın Irak'a yönel-
tilebileceğinden söz ediliyor.
Yunanistan'daki diplomatik
gözlemciler, ABD'nin, Yunanis-
tan'daki üslerini kullanma gerek-
sinirhi duyduğu anda bunlan "ra-
hatça kullanabileceğine" işaret
ediyorlar.
Arap ulkeleriyle olan olumlu
ilişküerini koparmaya özen göste-
ren Yunanistan, son gelişmelerden
sonra "mesafeli" hareket etmeye
çalışıyor. Bu nedenle AT'nin ala-
cağı kararlan öne çıkaran Yuna-
nistan, kriz karşisında AT karar-
lan dışında herhangi bir hareket
yapmaktan kacınryor.
Rizospastisse gazetesi ise Kör-
fez'deki durumu şöyle verdi:
Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesin-
den hemen sonra, ABD'nin Girit-
te bulundurduğu her iki askeri üs-
sünde olağanüstü hal ilan edildi.
Bu çerçevede bütün izinler kaldı-
rıldı. Suda Havaüssü'ne PAPA-3
tipi dört adet elektronik savaş uça-
ğı geldi. Bu uçaklar, son iki gün
içinde 16 uçuş gerçekleştirdi. Bu
arada 6. Filo'ya ait savaş uçakla-
n Yunan hava sahası içinde sür-
dürdükleri tatbikatlarında sahici
menni kullanmaya başladı. Yunan
hükümetinin ise ABD'nin F-14,
F-16 ve F-4 tipi uçaklanna Türki-
ye ve Mısır'a uçuşlan için Atina
FIR hattım kullanma izinleri çı-
kardığı öğrenildi.
LöNDRA
Türkiyefyeyardımistemi
EDtP EMtL ÖYMEN
LONDRA — Türkiye'nin Bir-
leşmiş Milletler kararı uyannca,
Irak petrol boru hattım kapatma-
sı, Ingiliz radyo ve televizyonun-
da birinci haber olarak verildi.
Gerek BBC, gerekse "Channd-4"
televizyon haberlerinde özal, gö-
rilşlerini Çankaya Köşkü'ndeki
makamında, Atatürk'ün portre-
si altında tngüizce açıklarken gös-
terildi. Haberlerde Türkiye'nin
kararı, "Irak'a dognıdan yönelik
ilk ekonomik yapünm" olarak ni-
telendi ve "Türkiye. kimle müt-
lefik olduğuna gösterdi" dendi.
Daha sonraki saatlerde de BBC
televizyonunun saygın haber-
yorum programı "Newsnignt"da
özal ile bir söyleşi yayınlandı.
Kuveyt bunalımının başından
bu yana Türkiye ve dolayısıyla
Cumhurbaşkanı Özal, tngiliz ya-
nlı ve sözlü basınında gündemde
hep ilk sıraları aldı. Ancak gerek
başında, gerekse Dışişleri Bakan-
hğı'na yakın kaynaklarda, son za-
manlarda Türkiye ile Batı arasın-
da esen serin rüzgârlann değerlen-
dirmesi de yapılıyordu. "Türldye,
Batı Kulübü'ne girmek istedi ama
kabul edUmedi. Şimdi Türkiye,
yüznnü Doğu'ya çevirmek isteye-
cektir. BD nedenle Irak'la arasını
WASHINGTON
bozmayı göze alamaz. öte yan-
dan da Batı, Türkiye'nin işbirU-
Jine bu aşamada rauhtaç", tar-
zında görüşler ortaya atıldı.
"Türkiye kimin müttefiği olacak?
Baü'nın mı Ortadoga'nun mn?"
sorusu sıkça soruldu.
Birleşmiş Milletler'in, Kore Sa-
vaşı'ndan bu yana en sert diye ta-
mmlanan yaptınm karan ardın-
dan buna ilk uyan ülkenin Türki-
ye olması, haberlerde cumhurbaş-
kanı özal'ı ön plana cıkarttı. Ka-
rar ardından yapılan ilk yorum-
larda ise ABD'nin Türkiye'deki
üsleri Irak'a karşı kullanmak is-
temesi durumunda "Türkiye'nin
çok güç durumda kalacağı", ay-
rıca, Türkiye'nin, Irak'a yaptın-
rrun bedelini tek başına çekmeme-
si gerektiği de vurgulandı.
Geçtigimiz günlerde, Türkiye'-
nin ne yönde karar alacağı tartı-
şılırken, Türkiye hükümeti yeri-
ne, sürekli Cumhurbaşkanı
özal'a aüfta bulunulması, televiz-
yon haberlerinde özal'ın gösteril-
mesi dikkati çekiyordu. özel bir
değerlendirme yapan, büyük bir
Ingiliz gazetesinin Türkiye uzma-
m bu durumu "doğal karşıladıfı-
m" söyledi ve "Türkiye'de dış si-
yaseü başbakanlıgından beri Sa-
yın Özal saptıyordu. Degişen bir
şey yok" dedi.
Gergin bekleyiş
(Baftarafi 1. Sayfada)
değerlendiriyor.
ABD'nin önde gelen gazetele-
rinden The New York Times ise
durumu şöyle yorumluyor:
Irak'ın Arap komşuları pazar
günü Suudi Arabistan'da toplan-
ması öngörülen mini Arap zirve-
sini iptal ettiler. Saddam'ı kızdır-
maya cesaret edemediler. Sad-
dam'ı durdunnak artık dünyanın
sorunudur. Bunun için de kararlı
liderlik ve biriik şarttır. Kuveyt-
in işgalinin bir olumlu sonucu ol-
duğu söylenebilir. Dünya Sad-
dam'ın ne denli tehlikeli bir lider
olduğunu görmüştür. Washing-
ton'la Moskova, işbirliği konusun-
da iyi bir örnek vermiş ve Irak'a
karşı ortak tavır almışlardır. Sov-
yetler, eski mütteFıkleri Irak'tan
aynlarak ABD ile aym safa geç-
miştir. Petrol bakımından tümüy-
BONN
le Körfez'e bağımh olan Japonya
bile Irak'a karşı cephe almıştır.
Kuveyt'i işgal eden Saddam her-
kesi öfkelendirmiştir. İlk kez bir
Arap ülkesi, başka bir Arap ülkesi
tarafından işgal edilmektedir.
Böylece Arap birliği ya da Pan
Arabizm hayalleri de temeüerin-
den yıkılmıştır. Saddam'ın Ku-
veyt'ten çekilme iddialannın da
asılsız olduğu ortaya çıkmıştır.
Irak lideri, Kuveyt'te bir uydu hü-
kümet ve sözüm ona "gönüllü
ordn" kurmuştur. Başkan Bush,
Irak'a karşı kararlı bir tutum için-
dedir. Ama Irak'ın korku içinde-
ki Arap komşulanna yalmzca söz-
lü güvence vermek yetmez. Bush,
Sovyetler Birliği ve diğer ülkeler-
Ie işbirliği yapıp Irak'ın komşula-
nna somut güvenceler vermelidir.
Dünya kararlı biçimde Saddam'ı
tecrit etme hedefı doğrultusunda
birleşmelidir.
Özal'a büyük övgü
(Baftarafi 1. Sayfada)
yumuşamasından ötürü NATO
içindeki rolü azalan Türkiye'nin
Körfez sorunuyla yeniden güçlü
bir konuma eriştiğini ve Ankara'-
nın bundan memnunluk duydu-
ğunu belirtiyor.
Dün öğleden sonra ABD'nin
F-lll bombardıman uçaklannı İn-
giltere'den Türkiye'ye sevk etmesi
ve hükümetin bir "kriz oturumun-
dan sonra UNO yaptınmlannı
prensipte onaylaması" haberlerde
geniş yer aldı. "Özal'ın Baülı müt-
tefiklerine ve özellikle ABD'ye so-
nunda boyun egmek zonında ka-
lacağı" şeklindeki yorum radyo ve
televizyonda egemendi.
Alman Dışişleri, Türkiye'run
çatışmada alacağı tavrı öncelikle
izliyor. "Saddam Hüseyin'in dur-
dunılması gerektiğini" savunan
Almanya, Türkiye'nin Batı'dan
yana tam tavır almasından hoşnut
kalacak. "Dünyanm polisi" Ame-
rika Birleşik Devletleri'nin Sad-
dam Hüseyin'in Kuveyt'ten çekil-
diğine inanmadığı yolundaki gö-
rüşü, Alman Dışişleri tarafından
paylaşılıyor. Kuveyt'te yaşayan 500
civannda Almanın akıbetinin be-
lirsizliği, Dışişleri'ni Irak'a karşı
en sert demeçlere sevk ediyor.
Bonn'dan dün öğleden sonra ve-
rilen bilgiye göre "yabancıların
Irak'ı ve Kuveyt'i Ürdün üzerinden
terkedebileceği" yolundaki haber-
ler "bir yanltş anlamadan ibaret."
öte yandan petrol tekelleri Al-
manya'da benzine dün zam yap-
tılar. 6 feniğe kadar ulaşan ben-
zin. zammı, kamuoyunda öfke ya-
rattı. Irak ve Kuveyt petrolüne ge-
tirilen ambargo, Doğu Almanya1
da da benzine zamla sonuçlandı.
Birlesmeden ötürü zaten güvensiz-
lik ortamı yaşayan Frankfurt Bor-
sası da Körfez krizi yüzünden dal-
galanıyor.
Almanya'ya her saat ulaşan ha-
berler, ABD'nin Irak'a askeri mü-
dahale olasılığının biraz daha art-
tığına işaret etmekte Federal Al-
manya'da yaşayan 2 milyona ya-
kın Türk vatandaşı gelişmeleri
kaygıyla izliyor ve Türkiye'nin ça-
tışmada taraf olmamasım diliyor.
Süddeutsche Zeitung'un yoru-
mu ise şu:
Irak Arap âleminde yalnız bir
liderlik rolü üstlenmek dep, son
kertede Saddam Hüseyin iktida-
rında konfederatif bir yapı hedef-
liyor. Bir Iraklı diplomatın dedigi
gibi, bu büyük Arabistan'da ger-
çi Yahudi halkının yeri olacak,
ama bir Yahudi devletine izin ve-
rilmeyecektir. Nitekim Israil işgali
altmdaki böigede yaşayan Filistın-
liler Saddam'ın operasyonunu
memnuniyetle karşıladı. Jerusa-
lem Post gazetesinin yazdığı gibi
Filistinliler Kuveyt'teki El-Sabah
hanedanına da sempati beslemi-
yordu. Saddam Hüseyin'in yolun-
da Arap dünyasında egemenlik
ara bir hedef, Israil'in yıkılması
ise nihai hedeftir. Eğer Filistin ge-
rilla hareketi Saddam'ın emrine
girecek olursa Ortadoğu'nun ba-
rut fıçısı gibi patlaması an mese-
lesidir.
GOZLEM
UĞURMUMCU
(Baftarafi I. Sayfada)
Anayasamız "pariamenter sistemi" benimsemiştir. Sistem,
siyasal partilere, bu partilerden en güçlüsünün hükümeti
oluşturmasına, dolayısıyla "güçlü başbakanlara" dayanır.
Devlet başkanları, bu sistemlerde siyasal gelişme ve ça-
tışmaların odak noktasını oluşturmazlar.
Beğenelim ya da beğenmeyelim; sistem budur.
Pariamenter sistemde devlet başkanlarının yetkileri şu ya
da bu gerekçe ile genişletilirse, anayasa "tağyir" edilir; yani
bozarak değiştirilmiş olur.
Kuveyt sorunu bir savaş olasılığını gündeme getirmistir.
Türkiye böyle bir ortamda savaşa da sürüklenebilir. Bu ko-
şullarda ülkemizin yazgısı "tek adam"\n elindedir. Telefon
diplomasisi ile neler karara bağlanılıyor? Bilinmiyof.. ABD'ye
ne gibi güvenceler veriliyor? Bu da bilinmiyor.
TBMM, dinlencededir.
Oysa TBMM'nin bir an önce toplanıp bu konuları görüş-
mesi gerekiyor. TBMM, dinlence nedeniyle devre dışındadır.
Diyelim ki ülke bir savaşa girecektir. TBMM, bir oidu bitti
ile mi karsflaşacaktır?
Böyle bir ortamda yapılması gerekli iş, TBMM'yi topla-
mak ve muhalefet partilerine gelişmeler konusunda —ge-
rekirse her gün— bilgi vermektir.
Pariamenter sistem, "kamuoyu rejimi" olarak da bilinir.
Bu rejimlerde siyasal oluşumlar kamuoyunun gözü önün-
dedir. Başbakan, siyasal gelişmeierin odak noktasını oluş-
TBMM devre dışı...
Muhalefet partileri derseniz, onlar hepten devre dışı...
Başbakan?
O da devre dışı...
Devrede yalnızca Ûzal vari..
Sınırlarımızda savaş rüzgârları eserken muhalefet parti-
leri nasıl dışlanır? TBMM, nasıl devre dışında tutulur? Ka-
muoyu nasıl gözardı edilir? Gelişmelerin her aşamasında
parlamentoya bilgi verilmezse parlamentonun karar ve de-
netim yetkisi nasıl kullanılır?
Kuveyt saldırısı, Türkiye'deki anayasal sistemin işleme-
diğini ve işletilmedtğini de ortaya koyuyor. Bunun hukuk dt-
lindeki adı "anayasanın tağyiri" olarak bilinir.
Cumhurbaşkanı yetkilerini "fiilen" genişletmiş; ANAP ço-
ğunluğuna dayanarak TBMM ve muhalefet partilerini dev-
re dışına çıkarmıştır.
Kuveyt saldırısının Türkiye'de şimdilik elle tutulur iki so-
nucu yaşanıyor:
Petrol fiyatlanmn artışı ve Cumhurbaşkam'nın yetkileri-
nin "fiilen" genişletilmesi..
Kuveyt bunalımının Türkiye'ye yansıyacak sonuçlannı il-
gilendiren öteki sonuçlan, "fiilen" genişletilen yetkilerin bun-
dan sonra nasıl kullanılacağına bağlıdır.
• • •
NOT: Dünkü yazıda İran Cumhurbaşkanı Rafsancani'nin
temsilcisinin adı, gece son dakikada yapılan bir değişiklik-
ten doğan karışıklık sonucu "Muayyeri" yerine "Hamaney"
olarak çıkmıştır. Düzertir özür dileriz.
YORUM
Güvenlik Konseyi
Kararı ve Ötesi
E^GUN BALCI
BM Güvenlik Konseyi pazarte-
si gecesi Irak'a karşı tarihinin en
sert yaptınm kararlarından birini
aldı. Konsey bu denli kapsanüı bir
yapünm karannı sadece 1967 yı-
lında Rodezya'daki beyaz azınlık
yönetimine karşı almıştı. Güven-
lik Konseyi'nin kararlannın nite-
liği ve geçmişte ne kadar uygula-
nabOdiği konusuna geçmeden ön-
ce karann Türkiye'den başka Su-
udi Arabistan'ı da çok yakından
ilgilendiren yanına değinmekte ya-
rar var. Güvenlik Konseyi karann-
daki maddelerden birine göre üye
ülkeler, "Irak ya da Kuveyt çıkış-
b mal ya da nretim maddelerinin
ihracat ya da olaşımına toprakla-
n üzerinden oianak sağlamaya-
caklardır." Yani Irak'tan ithalat
yasağına ek olarak, Irak çıkışlı
mal ya da üretim maddelerinin
topraklan üzerinden ulaşımına ve
ihracatına izin vermeyeceklerdir.
Bu madde, Türkiye ve Suudi Ara-
bistan'dan geçen petrol boru hat-
larırun fiilen kapatılması anlamı-
na gelmektedir. Çünkü Irak çıkışlı
petrol, Türkiye üzerinden Akde-
niz'e ulaşarak ihraç edilmektedir.
Karar ise bu petrolün hem ulaşı-
mına hem de ihraç edilmesine izin
verilmesini yasaklamaktadır.
Ankara karann bu maddesine
uyarak boru hattım kapatmıştır.
Riyad hükümetinin ne yapacağı
ise merak konusudur.
Gelelim karann niteliğine.
Güvenlik Konseyi karan BM
Anayasası'nın 7. bölümünün 41.
maddesi uyannca alınmıştır. 41.
madde, Güvenhk Konseyi'ne "Ba-
nş ve güvenliği tehdit eden
üyelere" karşı ekonomik yaptınm
karan alma yetkisini verir. Üye ül-
ke bu yaptınmlar karşisında da
tutumunu değiştirmediği takdirde
Güvenlik Konseyi 42. madde uya-
nnca askeri yaptınm karan alabi-
lir.
Genel kurulun tavsiye niteligin-
deki kararlannın aksine Güvenlik
Konseyi kararlanna uymak zorun-
ludur. 15 üyeden oluşan Güvenlik
Konseyi, veto hakkına sahip 5 da-
imi üyesi (ABD, SSCB, Çin, Ingil-
tere ve Fransa) arasında uyum sağ-
lanabildiği takdirde sadece BM
Örgütü'nün değil, dünyanın en
güçlü organı olarak tanımlanabi-
lir. Konseye bu büyük gücü veren
de yine BM Anayasası'nın 7. bö-
lümünde yer alan 39. maddedir.
Bu maddeye göre Güvenhk Kon-
seyi banşı tehdit, banşın bozulma-
sı ile saldın hallerini saptayıp bun-
dan sonra ekonomik (Mad. 41) ya
da askeri yapünmları (Mad. 42)
uygulama karan alabilir.
Ancak BM Anayasası'nda ne
gibi hallerde uluslararası banşın
tehdit edilmiş ya da bozulmuş sa-
yüacağı belırtilmediğinden bunun
saptanması Güvenlik Konseyi'ne
kalmıştır ki bu organ böylece ül-
kelerin hatta uluslararası hukukun
bile üzerinde tehlikeli bir kanun
yapıcı durumuna yükselmiştir.
Güvenlik Konseyi yukanda da
belirttiğimiz gibi tarihinde ilk kez
1967 yılında Rodezya'da tek yan-
lı bağımsızlık ilan eden Ian Smith
rejimine karşı ekonomik yaptınm
kararı almıştır. Konsey önce 39.
Mad. uyannca beyaz azınlık yö-
netiminin uluslararası banşı teh-
dit ettiğini saptamış, sonra 41.
Mad. uyannca bu ülkeye ekono-
mik yaptınm uygulanmasına ka-
rar vermiştir.
Dünya Teşkilatı'mn 1950 yüm-
da Kore'ye müdahalesi ise ilginç
nitelikte olup hâlâ tanışılır. Gü-
venlik Konseyi bu bunalımda gerçi
39. Mad. uyannca banşın bozul-
duğunu saptamıştı; ama 42. Mad.
gereği askeri yaptınm uygulanma-
sına karar vermemişti. Sadece üye
ülkelerin Güney Kore'ye yardım
etmeleri için tavsiyede bulunmuş-
tu. Sovyet temsilcisinin bulunma-
dığı bir sırada alınan bu karan fır-
sat bilen ABD, tavsiyeden hemen
birkaç saat sonra hava, kara ve de-
niz birliklerini Kore'ye gönderin-
ce BM de ister istemez Washing-
ton'un ardından savaşa sürüklen-
miştir. Başka bir deyişle ABD, Ko-
re'de BM bayrağı altında kendi sa-
vaşım yürütmüştur.
Güvenlik Konseyi'nin k .rarla-
rı, bağlayıcı nitelikte olmasına
karşın uygulanabilmiş midir?
Geçmişe baktığımızda Güvenlik
Konseyi'nin kendisine tanınan çok
geniş yetkiye ve kararlannın bağ-
layıa olmasına karşın, bu organın
yeterince etkili olamadıgı görülü-
yor. Bu olgunun birinci nedeni
ABD ile Sovyetler Birliği arasın-
da son yıllara kadar süren reka-
betti. tki süper güç "ytto" hakkı-
nı kullanarak Konsey'den karar
çıkmasıru kolayca engellemisler-
dir. Sözgelişi ABD, tsrail aleyhin-
deki karar tasanlanm sürekli ve-
to etmiştir. Güvenlik Konseyi'nin
yeterince etkili olamayışının ikinci
nedeni ise üye Ülkelerin bağlayıcı
karara karşın el altından bildigi-
ni okumalandır.
EVET/HAHR
OKTA\ AKBAL
(Baftarafi 2. Sayfada)
liğin onlara karşı savaşım verme-
leri gerektiğini.. Bursa konuşma-
sında da bu kaçınılmaz görevi
gençlerin her türlü zor koşukJa
yapmalannı belirtiyordu.
Tarık Zafer Tunaya bir yazısın-
da Lozan Antlaşması'ndan son-
ra emperyalist çevrelerin şöyle
düşündüklerini yazar: 'Türkiye
teorik açıdan bağımsız bir hükü-
met oldu. Lakin bu ticaret ve sa-
natta yeterteksiz ve sermayeden
yoksun olan ahaliyi bilenlerce
malumdur ki bu bağımsıziığın
ömrü pek kısa olacak ve eski va-
ziyeti bir başkası alacaktır."
Atatûrk devriminin bütün ilke-
lerinden, ulusal bağımsızlık dû-
şüncesinden kopmuş, yabancı
' sermayenin, yabancı güçlerin
güdümüne hazır bir Türkiye'de
yaşıyoruz. Sözû Tunaya'ya bıra-
kıyorum:
"Atatürk tüm yaşamında bu tûr
görüşler ve eytemlerle savaşmtş-
tır. Çünkü bu iddialar yüzyıllann
beslediği en ağır hükümlerin ve
lelaketlerin taşıyıcılan olmuşlar-
dır. Türklere ve Türkiye'ye bağım-
sızlık, belli bir emperyalizm fatu-
rasıyla, ekonomik, sosyal, kültû-
rel ve siyasal bağımsızlıklar ala-
nında yabancıların etkilerini saklı
tutmaları koşuluyla 'verilmiş' de-
ğildir. Atatürk'le alınanı Atatürk-
çe koruyabilmek, Türk devrimi-
nin temel ve gerçek ilkesidir."
ANAP iktidarının kulağına kü-
pe olmalı bu sozler...