06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8AĞUSTOS 1990+ + + HABERLERİN.DEVAMI CUMHURİYET/17 OLAyiARlN ARDlTSDAkl GERÇEK(Baftarafi 1. Sayfada) tadoğu'daki tutumunu belirli bir denge içinde yürütemezse, tslam dünyasını altüst edebilecek yeni gelişmetere kapılar açılabilir. Olayı uluslararası hukuka oturtmanın dünyamızda barışı korumak bakmından kaçınılmaz Oneminin altı çizilmelidir. Çünkü sorun güç gösterisine dönüşür de kiiçük ülkelere yeni baskılann gündeme girmesi yolunda büyük devletlerefırsatlar sağlarsa, Orta- doğu'da bunalımın arkası alına- mayacaktır. Bin bir çelişkinin dü- ğümkndiği ve çeşitti çıkarlann ke- siştiği bu böigede sürekli ve geçerli bir banş düzenı kurmak kolay de- ğildir, Irak'ı yola getirmek ve Ku- veyt'ten çekilmesini sağlamakla iş bitmiyor. Aynca Kuveyt'i salt bir Ortado- ğu ülkesi saymak da yanlışltğa yol açabilir. Kuveyt 2 milyonluk nüfusunun yarısı göçmenlerden öluşan bir toplumdur. Dtşandan gelenler ül- kenin ikinci stntfinsanı olarak Ku- veytlilere hizmet ederler. Ülkenin petrol dışsattmından kazandığı, geçen yıl 7.7 milyar dolar; Batı- daki yatırımlarmdan elde ettiği kâr da 8.8 milyar dolardır. Kuveyt ekonomik bakımdan Batı ile bü- tünleşmiş bir durumdadır; Ame- rika, Batı Avrupa ve Japonya iie ilişkileri Kuveyt'in işgalinin diin- yada neden bu kadar büyük tep- ki yarattığını da açıklar; Ortaçağ dûzeninin şeyhliği, 21'inci yüzyıl ekonomisine monte edilmiştir. Daha başka deyişle Kuveyt'in işgali Ortadoğu'dan çok Batı'nın sorunudur. Bir yanda Batı'nın deyişiyle, '-Hitler özentisi, diktatör, çügm Saddam" varsa, öteki yanda da bu gerçekler bulunmaktçdır. Unutulmamalıdır ki Saddam- ın saldırmasında lran'a karşı sa- vaşta 80 milyar dolarla Bağdat'ı destekleyen Batı'nın dapayı var- dır. Kuveyt'in işgaliylepetrolfîyat- lannın da patlayacağım düşünen Batûıların Saddam'a karşı elbirli- ğiyle yaptırıma geçmeleri ve Gü- venlik Konseyi'nden devletler hu- kukuna uygun bir ambargo kara- rımn çıkması doğal sayılmalıdır. Ancak yazımızın başında söy- lediğimiz gibi olayın boyutlarını hukukun yaptınmlannm çerçevesi içinde değerlendirmek ve çıkarlan çiğnenmiş ABD'ye Türkiye'yi bir rampa gibi kullanarak Bağdat'ı cezalandıran kovboy görüntüsün- den sıyırmak gerekiyor. Devletler hukukuna dayanan ambargo işlemini, Türkiye'de Or- tadoğujandarmalığına dönüştür- menin en azından beceriksizlik olacağı açıktır. Komşumuz Irak'ı "hasmt", Saddam'ı "düşman"say- mak eğilimi birdenbire ortahğı sarmışgibidir. Oysa Türkiye'nin çevresinde o kadar çok hasmı ve düşmanı var ki bir yenisini bun- lara eklemek için özel çabalar sar- fedenek "hamasi" çığlıklar atmak akılsızlıkla anlamdaş olacakttr. • • • GÜVENLİK KONSEYİ KARARENIN TAM METNİ Irak'a ağır yaptınmBtRLEŞMİŞ MİLLETLER (AA) — Birleşmiş Mil- letler Güvenlik Konseyi, önceki gece oy cokluğuyla Kuveyt'i işgaj eden Irak'a karşı çok sert yaptınmlar içeren karar tasansım kabul ederken, Irak'ın Birleş- miş Milletler Büyükelçisi AMnlemir EJ Anbari, ta- sannın kabulünden az önce bu oylamanın "geçtrsiz" olduğunu öne sürdü. Konsey üyeleri önünde yaptı&ı konuşmada Büyü- kelçi "Güvenfik Koaseyi'nin ABiynin bir dışisleri ba- kanhgı haline geldigini" iddiâ etti. Güvenlik Konseyi, Irak'a ekonomik ve askeri yap- tınm öngören karar tasansım 13 oyla kabul etmiş, oylamada Küba ve Yemen çekimser kalmıştı. Karar metni Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin Irak'a ve denetimindeki Kuveyt'e ekonomik yaptınmlar ve silah ambargosu uygulanmasını öngören kara- nn tam metni şöyle: Güvenlik Konseyi: 660 (1990) sayılı kararı tasdik ederek: Bu karann yerine getirilmeyişinden ve Irak'ın Ku- veyt'e saldmsımn daha çok can ve mal kaybına yol açarak devam etmesinden derin üzüntü duy- maktadır. Kuveyt'in Irak tarafından işgaline son vermeye ve Kuveyt'in egemenliğini, bagımsızlığını ve top- rak bütünlüğünü yeniden tesis etmeye azmetmiştir. Kuveyt'in yasal hükümetin 660 (1990) sayüı ka- rara uymaya hazır olduğunu açıklamasını dikka- te alarak, uluslararası banş ve güvenin sağlanması görevinin sorumluluğuyla dolu olarak, Birleşmiş Milletler Kuruluş Bildirgesi madde 5Pe göre Irak'ın Kuveyt'e silahh saldırısına karşı- lık olarak bireysel ya da toplu kendini savunma hakkını onaylar. Birleşmiş Milletler bildirgesinin 7. bölümü uyannca: 1. Irak'ı yürürlükteki 660 (1990) sayılı karann 2. paragrafına uymadığıru ve Kuveyt'in yasal hü- kümetinin yetkisini gasp ettiğini müşahade et- miştir. 2. Buna bağlı olarak Irak'ın yürürlükteki pa- ragraf 2'ye uymasını sağlamak ve Kuveyt'in yasal hükümetinin yetkisini iade etmek için asağıdaki önlemleri almaya karar venniştir: 3. Bütün devletler: A. Bu karann onay tarihinden itibaren Irak ve Kuveyt kaynaklı bütün ürünleri ve emtiayı ithal etmeyecektir. B. Irak ya da Kuveyt'ten gelen malların naklini ya da ihracatım topraklarında desteklemeyecek- ler ve kendi milliyetleri ya da bandıralı gemileri tarafından ya da bu karar tarihinden sonra Irak ya da Kuveyt'ten topraklanna yapılan ihracau, Irak'a ya da Kuveyt'e bu tür anlaşmalar için fon aktarımı da dahil olmak üzere desteklemeyecek- lerdir. C. Irak ya da Kuveyt'teki kişiler için ilk yardım malzemeleri ve özel insani durumlarda yiyecek dı- şmda kendi topraklanndan çıksın çıkmasm silah, askeri malzemenin ve herhangi bir ürünün top- raklanndan ya da yabancı bandıralı araçlarla ken- di vatandaşlan tarafından satılması ya da bunlarla destek sağlanmasından ve Irak ya da Kuveyt'ten yürütülen bir işi desteklemekten, vatandaşlarının bu tür satış ve destek faaliyetlerinde bulunması- na izin vermekten kaçınacaklardır. 4. Bütün devletlerin, Irak ya da Kuveyt'te tica- ri, endüstriyel ya da kamuya ait bir tesisle ilgili görev almamasına ve Irak hükümeti ile ticari bağ- lantı, ekonomik ve parasal yardım yapmamasına ve insani amaçlar için ya da acil tıbbi yardım ve yiyecek yardımı dışında Irak ve Kuveyt'te kişi ve- ya kişilere fon ve kaynak aktanlmasına izin ver- mekten, vatandaşlarının bu tür fonlar sağlaması- na müsamaha göstermekten kaçınması gerektiği- ne karar vermiştir. 5. Bütün devletleri, Birleşmiş Milletler'e üye ol- mayanlar da dahil olmak üzere bu karann tari- hinden önceki anlaşmalan dikkate almayarak, bu karann yaptırımlanna sıkı sıkıya uymaya çağırır. 6. Güvenlik Konseyi'nin 28 sayılı karanna uy- gun olarak aşağıdaki görevleri Ustlenecek ve kon- seye gözlemleri ile önerilerini iletecek konseyin bü- tün üyelerinden oluşan bir Güvenlik Konseyi Ko- misyonu oluşturulmasına karar vermiştir. A. Genel sekretere sunulacak bu karann uygu- lanıp uygulanmadığını incelemek. B. Bu kararla alınan yaptınmlann nasıl uygu- landığı konusunda bütün devletlerden daha fazla bilgi toplamak. 7. Bu karann takibinde, kornite tarafından is- tenecek bilgileri sağlamak da dahil olmak üzere, görevini tam yapabilmesi için bütün devletleri ko- mite ile tam işbirliği yapmaya çagınr. 8. Genel sekreterden komiteye gerekli bütün yar- dımı ve sekretaryadan bu amaç için gerekli düzen- lemeleri yapmasını rica eder. 9. 4'ten 8'e kadarki maddeler hariç, bu karar- daki hiçbir şeyin, Kuveyt'in yasal hükümetine yar- dım yapılmasını engellemediğine karar vermiştir ve bütün devletleri: A. Kuveyt yasal hükümetinin ve kuruluşlarırun varlığını korumak için gerekli önlemleri almaya, B. lşgal kuvvetleri tarafından kurulan hiçbir re- jimi tanımamaya çağırır. 10. Genel sekreterden bu karann etkilerini, ilk raporun 30 gün içinde sunulması istegiyle konse- ye aktarmasım rica eder. 11. Irak'ın işgali açıkça sona erene kadar bu ka- rarı gündemde tutmaya ve çabalarını sürdürmeye karar vermiştir. TINA Ambargonun Türkiye'ye faturası 700 milyon dolar alacak askıdaANKARA (Cumhuriyet Büro- su) — Irak'a yönelik Birleşmiş MUletler (BM) Güvenlik Konseyi kararının tam uygulanması, Tür- kiye'nin bu ülkeden yaklaşık 700 milyon dolarlık alacağmı belirsiz- liğe soktu. Irak'a ihracatın tama- men durması halinde uygulama- dan en fazla demir-çelik mamul- leri, dokuma ile makine ve elek- trik malzemesi sektörleri etkilene- cek. Ortadoğu'da gerginliğin art- ması sonucu Türk müteahhitleri- nin Irak ve Kuveyt'te sürdürdük- leri projelerin durabileceği bildi- riliyor. Türkiye'nin Kuveyt ve Irak'ın mal varlığına el koyma kararının yaklaşık 200 milyon dolarlık men- kul ve gayri menkulü etkileyeceğı 2 şehit, 6 yarah (Baftarafi 1. Sayfada) yazı Köyü yakınlannda bir grup terörist tarafından yaylım ateşine tutuldu. Olayda jandarma eri Dursun Sertun ile Kaymakam Er- gün'ün koruma görevlisi polis memuru Kenan Adat şehit oldu- lar. Teröristlerin açtığı ateş sıra- sında Kaymakam Fuat Ergün, tl- çe Tanm Müdürü Mahmut Go- reo, Milli Eğitim Şube Şefi Kâtip Artalt, ziraat teknisyeni Mastafa Mettn, ilçe müftü yardımcısı Fah- rettin Haydaroğlu ve Kaymakam Ergün'ün makam otosu sürücö- sü Ahmet lltaş yaralandılar. Ya- ralılar, Bingöl Devlet ve Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi hasta- nelerinde tedavi altına alındılar. Bingöl Valisi Mostafa Demirel ve diğer yetkililer, dün akşam sa- atlerinde olay yerine giderek in- celemelerde bulundular. Saldırıyı düzenleyen teröristle- rin yakalanabilmesi için helikop- terlerin de katıldığı geniş bir ope- rasyona başlandığı bildirildi. Öte yandan Hakkâri'nin Yük- sekova ilçesinin sınır kesiminde güvenlik güçleriyle silahiı çatışma- ya giren PKK'hlardan dördünün daha öldürüldüğü açıklandı. Olağanüstü Hal Bölge Valili- ği'nden yapılan açıklamaya göre Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinin sımr kesimindeki Yukantülveren Köyü yakınlannda PKK militan- larıyla güvenlik güçleri arasında önceki gün başlayan çatışma so- nuçlandı. tlk belirlemelerde 3 mi- litanın ölü olarak ele geçirildiği geç saatlere kadar süren çatışma- da, toplam 7 terörist ölü olarak silahlanyla birlikte ele geçirildi. VELİEFENDrDEN FtKRETD4ĞUOĞLU 3. ayak sürprize müsait KEMALAKYER 1. AYAK: Bir süre önce geri alına- rak dinlendirilen vedün sabah ken- terini beğendiğim Buse, idman ve form dururnuna göre yanşın en şanslı atıdır. Dün sabah kolay 28.S sprintiyapanArzu4 veson yanşın- da göz dolduran Ilgın daha sonra düşünülebilir. Gökpınar yanşın sürpriz atıdır. 2. AYAK: Kum pisti çok iyi olan ve TAHMİNLER 1. KOŞU: F: Daisy's Boy (1), P: Yas- mina (2), S: Mil. Burhan (3) 1. KOŞU: F: Buse(4), P: Arzu4(l), P: Ilgın (7), S: Gökpınar (6) 3. KOŞU: F: Eserbatur (3), P: Ak- murat (2), P: Maradona(5), S: En- ter(8) 4. KOŞU: F: Kılıçbey (11), P: Han- dan (9), P: Kemalbey (7), S: Melike (4) 5. KOŞU: F: Calandra(1), P: Gönül (2), P: Dalida (4), S: Yemeni (8) 6. KOŞU: F: Dan. Ardross (2), P: Pamilly (1), P: Kahika (4), P: Bon- sai(6),S:Yüdıray(ll) 7. KOŞU: F: Burcu (11), P: Kalamış (3), P: Asuman (5), S: Sakallı (9) dün sabah400/26,200/13 kolay ya- pan Eserbatur'u başta tutuyoruz. Misliciler kuponlarına tek yazabi- lir. Form durumunu beğendiğim Akmurat ve sırasıyla Maradona ve Enter'i öneririm. 3. AYAK: Günün en kanşık yanşı. İyi durumunu konıyan Kılıçbey'e ilk şansı veriyoruz. Dün sabah sprintinde çok iyi görünen Han- dan, çiminoksanolmasınaragmen Kemalbey, dün sabah 600/41.5, 200/13.5 R yapan Melike 13 ve 400/26kolayyapanSüslüihsan ile son kazandığı yanştan sonra ayağı açılan ve tedavisi başanyla sonuç- lanan Altmer, ihmalegelmez. Ku- ponlara çok at yazmakta faydavar- dır. 4. KOŞU: Dün sabah 400/23, 200/11.5 R yapan Calandra'yıbaşta tutuyoruz. Yeni sahiplerinde ilk ya- nşını koşacak olan ve dün sabah 600/37,400/23.5,200/12 R yapan Gönül daha sonra düşünülebilir. Yemeni'yi sürprizde öneririm. 5. AYAK: Çim pistte başanlı yanş- larçıkarmayabaşlayan ve form du- nımu iyi olan Dan. Ardross ve pa- zartesi sabahı galobunda çok iyi görünen Pamilly, SAkdı ile başanlı koşan Kahika arasındaki mücadde yarışın birincisini belirleyecektir. Bonsai ve Yıldıray'ı sürprizde Öne- ririm. 6. AYAK: Arızası nedeniyle tedavi gören, gezinti ve kenterlerle hazır- lanan Burcu 1 ile Kalamış arasında- ki mücadele yanşın birincisini or- taya çıkaracaktır. Asuman daha sonra düşünülebilir. Sakallı yanşın sürpriz atıdır. hesaplandı. Yüzde 59*u Kuveyt sermayeli olan Knveyt Türk Evkaf Finans Kunımn, mal varlıklannı dondurma karanndan en çok et- kilenen şirket durumunda. Faiz- siz bankacıhk hizmeti veren bu kurumun yönetimi fiilen, şirketin ortaklanndan biri olan Vakıflar Bankası Emekli Sandığı Vakfı'na geçmiş oluyor. Kuveyt sermayesi- nin yüksek paya sahip olduğu di- ğer şirketlerden Akdeniz dübre 1 deki hisseler daha önce Türk or- taklara geçmişti. Devlet tstatistik Enstitüsü'nün (DİE) verilerine göre Irak'a son beş ay içinde yapılan ihracat 145 milyon 906 bin dolar olarak ger- çekleşti. Buna karşıuk Türkiye bu yılın ilk beş ayında Irak'tan 690 milyon dolarhk ham petrol ithal etti. Bu rakam Türkiye'nin toplam petrol faturası içinde yüzde 59luk bir yer tutuyor. BM Güvenlik Konseyi'nin Irak'a ekonomik ambargo uygu- lanması karanna Türk hüküme- tinin de uyacağını açıklamasından sonra bu ülkeye yapılan ihracatın durması halinde başta maden ma- mulleri ve dokumaya elverişli ürünler ihraç eden sektörler ol- mak üzere makine ve elektrik mal- zemeleri sektörleri olumsuz yön- de etkilenecek. Bu sektörlerin içinde ise özellikle demir-çelik bo- ru ve çubuk, sentetik iplikler, elek- trik malzemeleri ve suni plastik- kauçuk ihracatımn etkilenmesi bekleniyor. Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın verilerine göre geçen yıl 445 milyon dolar olarak gerçekleşen ihracat içinde bu sek- törlerin payı dörtte üçü geçiyor. tran-Irak savaşının sürdüğü yıl- larda Türkiye'nin ihracat yaptığı ülkeler arasında ilk üç sırada yer alan Irak'ın yüzde 15'lere varan payı savaş sonrasında yüzde 3'e kadar düştü. Alacaklartn gelecegi Irak'ın önemli bölümünü pet- rolle ödediği ve 700 milyon dola- nn üzerınde olan borcunun gele- ceği ise ambargo karanyla birlik- te behrsizliğe büründü. Türkiye^ nin petrol alımını durdurması du- rumunda, alacagını tahsil imkânı- nın tamamen kalkacağma işaret eden yetkililer, sonınun geleceği- ni, önümüzdeki aylardaki geliş- melerin belirleyebileceğini ifade ettiler. Irak'ın 2.3 milyar dolara kadar ulaşan borcunun geri dönü- şü için yapılan anlaşmanın uygu- lanmasıyla alacak bu yıl 1 milyar doların altına indirilmişti. Öte yandan Türkiye'nin Irak'a ihracatım durdurması durumun- da, bu ülkeden daha önce yapılan sevkıyat karşıhğı alacağı olan ih- racatçılardan Eximbank kanalıy- la sigortası bulunanların alacak- lannın sigorta sözleşmesi kurallan dahilinde banka tarafından kar- şılanacağı bildirildi. Ege Büromuzun verdiği habe- re göre, Eximbank Genel Müdü- rü Turgay Özkan, ambargo kara- nndan önce Irak'la bir ihracat programı üzerinde görüşmelerin sürdürüldüğünü belirterek şöyle dedi: "Södeşme imzalanma aşa- masına gelmişti. Biz Eximbank olarak Irak'a 400 milyon dolar ih- racat kredisi, 400 milyon dolar da orta vaddi müteahhitlik program- lan hazırlamıştık. Ancak bunlar verUmiş değildi." özkan, Türkiye£ nin Irak'tan alacağı 700 milyon dolar konusunda da şu görüşleri ifade etti: "Irak'a 1988 yılı sonu- na kadar 2.3 milyar dolarhk kre- di verilmişti. Bunun büyük kısmı geriye ödendi. Şu anda 700 mil- yon dolarlık bakiyeleri var. Mer- kez Bankası'nın alacağı bu 700 milyon dolar da o kadar büyük bir rakam de&l." Türk müteahhitlerinin Irak'ta üstlendikleri işlerin gerginlik ne- deniyle durabileceği belirtiliyor. Bunların başında ENKA'nın bir Yugoslav firmasıyla ortaklaşa yü- rüttüğü 1.5 milyar dolarhk Bek- me Barajı inşaatı geu'yor. Enka ln- şaat Icra Komitesi üyesi Eşref Dc- nizhan, dün gazetemize yaptığı açıklamada, henüz ambargoyla il- gili olarak kendilerine bir bilgi gel- mediğini söyleyerek, "Baraj 6-7 yd sonra bitecek. Bir barajı dnrdur- mak, ekonomik ambargoya gir- mez. Orada çalışan 3 bin işçimizi esir durumuna diişüıürüz" dedi. Irak'ta faaliyetlerini tamamlayan 11 Türk firmasının ihale tutanmn 2.5 milyar dolar olduğu, halen ENKA, GÜRİŞ, Özgu-Baytar, ELTA, Fuat Soylu, KASTAŞ ve Tekfen firmalarmın faaliyetlerini sürdürdüğü bildiriliyor. Bu 8 fir- manın üstlendikleri yeni işlerin ihale bedeli ise 450 milyon dola- ra ulaşıyor. Irak'ta çalışan Türk iş- çilerinin kesin sayısı ise bi- linmiyor. Türk Müteahhitler Birliği Baş- kanı Kadir Sever, Irak'ın Kuveyt'i işgaliyle tırmanan gerginliğin Ku- veyt'teki 350 milyon dolarhk ter- mik santral yapımını da olumsuz yönde etkilediğini, Birleşmiş Mü- hendisler Bürosu (BMB) AŞ ile Soyut AŞ ortaklığınca yürütülen Subiyah Termik Santralı'nın yapı- mında 150 dolayında Türk işçi, teknisyen ve mühendisinin çalış- tığını kaydeden Sever, "Sıcak bir savaş çıkhğında özellikle taraflar meskûn bölgelere saldınrlarsa müteahhitlik hizmetleri tamamen durabüir" dedi. Bu arada Türkiye'nin, Irak'a uygulanacak ambargoya katılma kararı konusunda açıklama yapan TOBB Başkaru Yalım Erez, Tür- kiye'nin ambargo karanna çıkar- ları açısından zararlan en alt dü- zeye indirecek şekilde uyması ge- rektiğini belirterek şöyle dedi: "Bugüne kadar uygulanan am- bargo kararlannın bu tedbiri ha- raretle savunan ve alınmasına önayak olan devletler tarafından el altından ihlal edildiği ve etki- siz hale getirildigi unutDİmamalı- dır." Arap ülkelerinin, aralanndaki siyasal ilişkiler ne olursa olsun petrol fiyatlanndaki artıştan ya- rarlanacaklanna işaret eden Erez, krizin bitiminde petrol fiyatlanmn 30 dolann üzerine çıkması halin- de dünya ekonomilerinde resesyon tehlikesinin başgöstereceğini, Türkiye'nin ekonomik politikası- nı, uzun vadeli düşünüp oluştura- cak yeni dengelere göre yeniden kurması gerektiğini söyledi. İTO Başkanı AUlay Şahinoglu da Irak'a uygulanan ambargonun Türkiye'ye olumsuz etkileri olaca- ğını vurgularken, "Türkiye am- bargoyu nygu^ayan en son ülke olmalıydı" dedi. Şahinoglu, am- bargo kararı konusunda Türkiye^ nin tedbirli davranması yönündeki önerisinin tamamen ekonomik nedenlerden kaynaklandığını an- latarak, siyasi otorite tarafından alınan ambargoya uyma kararının Türkiye'yi zora sokmakla birlik- te altüst etmeyeceğini belirtti. Samaras: AT'nin karanna uyarız STELYO BERBERAKİS ATİNA — vYunanistan hükü- meti, Avrupa Topluluğu'nun (AT) Irak'a karşı tutumunu destekledi- ğini açıkladı. Atina'da Kuveyt Bü- yükelçisi ile görüşen Yunanistan Dışişleri Bakanı Andonls Sama- ras, Yunanistan hükümetinin Or- tadoğu'daki gelişmeleri yakından izlediğini ve bu konuda ATnin al- dığı ve bundan sonra alacağı ka- rarlara uyacağını dile getirdi. Aynı anda Yunanistan Hükü- met Sözcüsü Viron Polidoras, "ABD'nin Girit adasmda bulun- dnrdnğu iki büyük askeri iissöniin kallamlması amacıyla ABD'den hiçbir talep gdmediğini" açıkla- dı. Sözcü, ABD'nin Doğu EgVden de gecen Atina FIR hattının sa- vaş uçaklanna açıhnasuu talep et- tiği yolunda çıkan haberleri ise "asılsız" olarak niteledi. Bu açıklamalara karşın, Yuna- nistan'ın Girit adasındaki ABD üslerinde "olağanüstü durum" ol- duğu bildiriliyor. Aynca NATO- nun Girit'in doğusunda süren as- keri tatbikatlannın Irak'a yönel- tilebileceğinden söz ediliyor. Yunanistan'daki diplomatik gözlemciler, ABD'nin, Yunanis- tan'daki üslerini kullanma gerek- sinirhi duyduğu anda bunlan "ra- hatça kullanabileceğine" işaret ediyorlar. Arap ulkeleriyle olan olumlu ilişküerini koparmaya özen göste- ren Yunanistan, son gelişmelerden sonra "mesafeli" hareket etmeye çalışıyor. Bu nedenle AT'nin ala- cağı kararlan öne çıkaran Yuna- nistan, kriz karşisında AT karar- lan dışında herhangi bir hareket yapmaktan kacınryor. Rizospastisse gazetesi ise Kör- fez'deki durumu şöyle verdi: Irak'ın Kuveyt'i işgal etmesin- den hemen sonra, ABD'nin Girit- te bulundurduğu her iki askeri üs- sünde olağanüstü hal ilan edildi. Bu çerçevede bütün izinler kaldı- rıldı. Suda Havaüssü'ne PAPA-3 tipi dört adet elektronik savaş uça- ğı geldi. Bu uçaklar, son iki gün içinde 16 uçuş gerçekleştirdi. Bu arada 6. Filo'ya ait savaş uçakla- n Yunan hava sahası içinde sür- dürdükleri tatbikatlarında sahici menni kullanmaya başladı. Yunan hükümetinin ise ABD'nin F-14, F-16 ve F-4 tipi uçaklanna Türki- ye ve Mısır'a uçuşlan için Atina FIR hattım kullanma izinleri çı- kardığı öğrenildi. LöNDRA Türkiyefyeyardımistemi EDtP EMtL ÖYMEN LONDRA — Türkiye'nin Bir- leşmiş Milletler kararı uyannca, Irak petrol boru hattım kapatma- sı, Ingiliz radyo ve televizyonun- da birinci haber olarak verildi. Gerek BBC, gerekse "Channd-4" televizyon haberlerinde özal, gö- rilşlerini Çankaya Köşkü'ndeki makamında, Atatürk'ün portre- si altında tngüizce açıklarken gös- terildi. Haberlerde Türkiye'nin kararı, "Irak'a dognıdan yönelik ilk ekonomik yapünm" olarak ni- telendi ve "Türkiye. kimle müt- lefik olduğuna gösterdi" dendi. Daha sonraki saatlerde de BBC televizyonunun saygın haber- yorum programı "Newsnignt"da özal ile bir söyleşi yayınlandı. Kuveyt bunalımının başından bu yana Türkiye ve dolayısıyla Cumhurbaşkanı Özal, tngiliz ya- nlı ve sözlü basınında gündemde hep ilk sıraları aldı. Ancak gerek başında, gerekse Dışişleri Bakan- hğı'na yakın kaynaklarda, son za- manlarda Türkiye ile Batı arasın- da esen serin rüzgârlann değerlen- dirmesi de yapılıyordu. "Türldye, Batı Kulübü'ne girmek istedi ama kabul edUmedi. Şimdi Türkiye, yüznnü Doğu'ya çevirmek isteye- cektir. BD nedenle Irak'la arasını WASHINGTON bozmayı göze alamaz. öte yan- dan da Batı, Türkiye'nin işbirU- Jine bu aşamada rauhtaç", tar- zında görüşler ortaya atıldı. "Türkiye kimin müttefiği olacak? Baü'nın mı Ortadoga'nun mn?" sorusu sıkça soruldu. Birleşmiş Milletler'in, Kore Sa- vaşı'ndan bu yana en sert diye ta- mmlanan yaptınm karan ardın- dan buna ilk uyan ülkenin Türki- ye olması, haberlerde cumhurbaş- kanı özal'ı ön plana cıkarttı. Ka- rar ardından yapılan ilk yorum- larda ise ABD'nin Türkiye'deki üsleri Irak'a karşı kullanmak is- temesi durumunda "Türkiye'nin çok güç durumda kalacağı", ay- rıca, Türkiye'nin, Irak'a yaptın- rrun bedelini tek başına çekmeme- si gerektiği de vurgulandı. Geçtigimiz günlerde, Türkiye'- nin ne yönde karar alacağı tartı- şılırken, Türkiye hükümeti yeri- ne, sürekli Cumhurbaşkanı özal'a aüfta bulunulması, televiz- yon haberlerinde özal'ın gösteril- mesi dikkati çekiyordu. özel bir değerlendirme yapan, büyük bir Ingiliz gazetesinin Türkiye uzma- m bu durumu "doğal karşıladıfı- m" söyledi ve "Türkiye'de dış si- yaseü başbakanlıgından beri Sa- yın Özal saptıyordu. Degişen bir şey yok" dedi. Gergin bekleyiş (Baftarafi 1. Sayfada) değerlendiriyor. ABD'nin önde gelen gazetele- rinden The New York Times ise durumu şöyle yorumluyor: Irak'ın Arap komşuları pazar günü Suudi Arabistan'da toplan- ması öngörülen mini Arap zirve- sini iptal ettiler. Saddam'ı kızdır- maya cesaret edemediler. Sad- dam'ı durdunnak artık dünyanın sorunudur. Bunun için de kararlı liderlik ve biriik şarttır. Kuveyt- in işgalinin bir olumlu sonucu ol- duğu söylenebilir. Dünya Sad- dam'ın ne denli tehlikeli bir lider olduğunu görmüştür. Washing- ton'la Moskova, işbirliği konusun- da iyi bir örnek vermiş ve Irak'a karşı ortak tavır almışlardır. Sov- yetler, eski mütteFıkleri Irak'tan aynlarak ABD ile aym safa geç- miştir. Petrol bakımından tümüy- BONN le Körfez'e bağımh olan Japonya bile Irak'a karşı cephe almıştır. Kuveyt'i işgal eden Saddam her- kesi öfkelendirmiştir. İlk kez bir Arap ülkesi, başka bir Arap ülkesi tarafından işgal edilmektedir. Böylece Arap birliği ya da Pan Arabizm hayalleri de temeüerin- den yıkılmıştır. Saddam'ın Ku- veyt'ten çekilme iddialannın da asılsız olduğu ortaya çıkmıştır. Irak lideri, Kuveyt'te bir uydu hü- kümet ve sözüm ona "gönüllü ordn" kurmuştur. Başkan Bush, Irak'a karşı kararlı bir tutum için- dedir. Ama Irak'ın korku içinde- ki Arap komşulanna yalmzca söz- lü güvence vermek yetmez. Bush, Sovyetler Birliği ve diğer ülkeler- Ie işbirliği yapıp Irak'ın komşula- nna somut güvenceler vermelidir. Dünya kararlı biçimde Saddam'ı tecrit etme hedefı doğrultusunda birleşmelidir. Özal'a büyük övgü (Baftarafi 1. Sayfada) yumuşamasından ötürü NATO içindeki rolü azalan Türkiye'nin Körfez sorunuyla yeniden güçlü bir konuma eriştiğini ve Ankara'- nın bundan memnunluk duydu- ğunu belirtiyor. Dün öğleden sonra ABD'nin F-lll bombardıman uçaklannı İn- giltere'den Türkiye'ye sevk etmesi ve hükümetin bir "kriz oturumun- dan sonra UNO yaptınmlannı prensipte onaylaması" haberlerde geniş yer aldı. "Özal'ın Baülı müt- tefiklerine ve özellikle ABD'ye so- nunda boyun egmek zonında ka- lacağı" şeklindeki yorum radyo ve televizyonda egemendi. Alman Dışişleri, Türkiye'run çatışmada alacağı tavrı öncelikle izliyor. "Saddam Hüseyin'in dur- dunılması gerektiğini" savunan Almanya, Türkiye'nin Batı'dan yana tam tavır almasından hoşnut kalacak. "Dünyanm polisi" Ame- rika Birleşik Devletleri'nin Sad- dam Hüseyin'in Kuveyt'ten çekil- diğine inanmadığı yolundaki gö- rüşü, Alman Dışişleri tarafından paylaşılıyor. Kuveyt'te yaşayan 500 civannda Almanın akıbetinin be- lirsizliği, Dışişleri'ni Irak'a karşı en sert demeçlere sevk ediyor. Bonn'dan dün öğleden sonra ve- rilen bilgiye göre "yabancıların Irak'ı ve Kuveyt'i Ürdün üzerinden terkedebileceği" yolundaki haber- ler "bir yanltş anlamadan ibaret." öte yandan petrol tekelleri Al- manya'da benzine dün zam yap- tılar. 6 feniğe kadar ulaşan ben- zin. zammı, kamuoyunda öfke ya- rattı. Irak ve Kuveyt petrolüne ge- tirilen ambargo, Doğu Almanya1 da da benzine zamla sonuçlandı. Birlesmeden ötürü zaten güvensiz- lik ortamı yaşayan Frankfurt Bor- sası da Körfez krizi yüzünden dal- galanıyor. Almanya'ya her saat ulaşan ha- berler, ABD'nin Irak'a askeri mü- dahale olasılığının biraz daha art- tığına işaret etmekte Federal Al- manya'da yaşayan 2 milyona ya- kın Türk vatandaşı gelişmeleri kaygıyla izliyor ve Türkiye'nin ça- tışmada taraf olmamasım diliyor. Süddeutsche Zeitung'un yoru- mu ise şu: Irak Arap âleminde yalnız bir liderlik rolü üstlenmek dep, son kertede Saddam Hüseyin iktida- rında konfederatif bir yapı hedef- liyor. Bir Iraklı diplomatın dedigi gibi, bu büyük Arabistan'da ger- çi Yahudi halkının yeri olacak, ama bir Yahudi devletine izin ve- rilmeyecektir. Nitekim Israil işgali altmdaki böigede yaşayan Filistın- liler Saddam'ın operasyonunu memnuniyetle karşıladı. Jerusa- lem Post gazetesinin yazdığı gibi Filistinliler Kuveyt'teki El-Sabah hanedanına da sempati beslemi- yordu. Saddam Hüseyin'in yolun- da Arap dünyasında egemenlik ara bir hedef, Israil'in yıkılması ise nihai hedeftir. Eğer Filistin ge- rilla hareketi Saddam'ın emrine girecek olursa Ortadoğu'nun ba- rut fıçısı gibi patlaması an mese- lesidir. GOZLEM UĞURMUMCU (Baftarafi I. Sayfada) Anayasamız "pariamenter sistemi" benimsemiştir. Sistem, siyasal partilere, bu partilerden en güçlüsünün hükümeti oluşturmasına, dolayısıyla "güçlü başbakanlara" dayanır. Devlet başkanları, bu sistemlerde siyasal gelişme ve ça- tışmaların odak noktasını oluşturmazlar. Beğenelim ya da beğenmeyelim; sistem budur. Pariamenter sistemde devlet başkanlarının yetkileri şu ya da bu gerekçe ile genişletilirse, anayasa "tağyir" edilir; yani bozarak değiştirilmiş olur. Kuveyt sorunu bir savaş olasılığını gündeme getirmistir. Türkiye böyle bir ortamda savaşa da sürüklenebilir. Bu ko- şullarda ülkemizin yazgısı "tek adam"\n elindedir. Telefon diplomasisi ile neler karara bağlanılıyor? Bilinmiyof.. ABD'ye ne gibi güvenceler veriliyor? Bu da bilinmiyor. TBMM, dinlencededir. Oysa TBMM'nin bir an önce toplanıp bu konuları görüş- mesi gerekiyor. TBMM, dinlence nedeniyle devre dışındadır. Diyelim ki ülke bir savaşa girecektir. TBMM, bir oidu bitti ile mi karsflaşacaktır? Böyle bir ortamda yapılması gerekli iş, TBMM'yi topla- mak ve muhalefet partilerine gelişmeler konusunda —ge- rekirse her gün— bilgi vermektir. Pariamenter sistem, "kamuoyu rejimi" olarak da bilinir. Bu rejimlerde siyasal oluşumlar kamuoyunun gözü önün- dedir. Başbakan, siyasal gelişmeierin odak noktasını oluş- TBMM devre dışı... Muhalefet partileri derseniz, onlar hepten devre dışı... Başbakan? O da devre dışı... Devrede yalnızca Ûzal vari.. Sınırlarımızda savaş rüzgârları eserken muhalefet parti- leri nasıl dışlanır? TBMM, nasıl devre dışında tutulur? Ka- muoyu nasıl gözardı edilir? Gelişmelerin her aşamasında parlamentoya bilgi verilmezse parlamentonun karar ve de- netim yetkisi nasıl kullanılır? Kuveyt saldırısı, Türkiye'deki anayasal sistemin işleme- diğini ve işletilmedtğini de ortaya koyuyor. Bunun hukuk dt- lindeki adı "anayasanın tağyiri" olarak bilinir. Cumhurbaşkanı yetkilerini "fiilen" genişletmiş; ANAP ço- ğunluğuna dayanarak TBMM ve muhalefet partilerini dev- re dışına çıkarmıştır. Kuveyt saldırısının Türkiye'de şimdilik elle tutulur iki so- nucu yaşanıyor: Petrol fiyatlanmn artışı ve Cumhurbaşkam'nın yetkileri- nin "fiilen" genişletilmesi.. Kuveyt bunalımının Türkiye'ye yansıyacak sonuçlannı il- gilendiren öteki sonuçlan, "fiilen" genişletilen yetkilerin bun- dan sonra nasıl kullanılacağına bağlıdır. • • • NOT: Dünkü yazıda İran Cumhurbaşkanı Rafsancani'nin temsilcisinin adı, gece son dakikada yapılan bir değişiklik- ten doğan karışıklık sonucu "Muayyeri" yerine "Hamaney" olarak çıkmıştır. Düzertir özür dileriz. YORUM Güvenlik Konseyi Kararı ve Ötesi E^GUN BALCI BM Güvenlik Konseyi pazarte- si gecesi Irak'a karşı tarihinin en sert yaptınm kararlarından birini aldı. Konsey bu denli kapsanüı bir yapünm karannı sadece 1967 yı- lında Rodezya'daki beyaz azınlık yönetimine karşı almıştı. Güven- lik Konseyi'nin kararlannın nite- liği ve geçmişte ne kadar uygula- nabOdiği konusuna geçmeden ön- ce karann Türkiye'den başka Su- udi Arabistan'ı da çok yakından ilgilendiren yanına değinmekte ya- rar var. Güvenlik Konseyi karann- daki maddelerden birine göre üye ülkeler, "Irak ya da Kuveyt çıkış- b mal ya da nretim maddelerinin ihracat ya da olaşımına toprakla- n üzerinden oianak sağlamaya- caklardır." Yani Irak'tan ithalat yasağına ek olarak, Irak çıkışlı mal ya da üretim maddelerinin topraklan üzerinden ulaşımına ve ihracatına izin vermeyeceklerdir. Bu madde, Türkiye ve Suudi Ara- bistan'dan geçen petrol boru hat- larırun fiilen kapatılması anlamı- na gelmektedir. Çünkü Irak çıkışlı petrol, Türkiye üzerinden Akde- niz'e ulaşarak ihraç edilmektedir. Karar ise bu petrolün hem ulaşı- mına hem de ihraç edilmesine izin verilmesini yasaklamaktadır. Ankara karann bu maddesine uyarak boru hattım kapatmıştır. Riyad hükümetinin ne yapacağı ise merak konusudur. Gelelim karann niteliğine. Güvenlik Konseyi karan BM Anayasası'nın 7. bölümünün 41. maddesi uyannca alınmıştır. 41. madde, Güvenhk Konseyi'ne "Ba- nş ve güvenliği tehdit eden üyelere" karşı ekonomik yaptınm karan alma yetkisini verir. Üye ül- ke bu yaptınmlar karşisında da tutumunu değiştirmediği takdirde Güvenlik Konseyi 42. madde uya- nnca askeri yaptınm karan alabi- lir. Genel kurulun tavsiye niteligin- deki kararlannın aksine Güvenlik Konseyi kararlanna uymak zorun- ludur. 15 üyeden oluşan Güvenlik Konseyi, veto hakkına sahip 5 da- imi üyesi (ABD, SSCB, Çin, Ingil- tere ve Fransa) arasında uyum sağ- lanabildiği takdirde sadece BM Örgütü'nün değil, dünyanın en güçlü organı olarak tanımlanabi- lir. Konseye bu büyük gücü veren de yine BM Anayasası'nın 7. bö- lümünde yer alan 39. maddedir. Bu maddeye göre Güvenhk Kon- seyi banşı tehdit, banşın bozulma- sı ile saldın hallerini saptayıp bun- dan sonra ekonomik (Mad. 41) ya da askeri yapünmları (Mad. 42) uygulama karan alabilir. Ancak BM Anayasası'nda ne gibi hallerde uluslararası banşın tehdit edilmiş ya da bozulmuş sa- yüacağı belırtilmediğinden bunun saptanması Güvenlik Konseyi'ne kalmıştır ki bu organ böylece ül- kelerin hatta uluslararası hukukun bile üzerinde tehlikeli bir kanun yapıcı durumuna yükselmiştir. Güvenlik Konseyi yukanda da belirttiğimiz gibi tarihinde ilk kez 1967 yılında Rodezya'da tek yan- lı bağımsızlık ilan eden Ian Smith rejimine karşı ekonomik yaptınm kararı almıştır. Konsey önce 39. Mad. uyannca beyaz azınlık yö- netiminin uluslararası banşı teh- dit ettiğini saptamış, sonra 41. Mad. uyannca bu ülkeye ekono- mik yaptınm uygulanmasına ka- rar vermiştir. Dünya Teşkilatı'mn 1950 yüm- da Kore'ye müdahalesi ise ilginç nitelikte olup hâlâ tanışılır. Gü- venlik Konseyi bu bunalımda gerçi 39. Mad. uyannca banşın bozul- duğunu saptamıştı; ama 42. Mad. gereği askeri yaptınm uygulanma- sına karar vermemişti. Sadece üye ülkelerin Güney Kore'ye yardım etmeleri için tavsiyede bulunmuş- tu. Sovyet temsilcisinin bulunma- dığı bir sırada alınan bu karan fır- sat bilen ABD, tavsiyeden hemen birkaç saat sonra hava, kara ve de- niz birliklerini Kore'ye gönderin- ce BM de ister istemez Washing- ton'un ardından savaşa sürüklen- miştir. Başka bir deyişle ABD, Ko- re'de BM bayrağı altında kendi sa- vaşım yürütmüştur. Güvenlik Konseyi'nin k .rarla- rı, bağlayıcı nitelikte olmasına karşın uygulanabilmiş midir? Geçmişe baktığımızda Güvenlik Konseyi'nin kendisine tanınan çok geniş yetkiye ve kararlannın bağ- layıa olmasına karşın, bu organın yeterince etkili olamadıgı görülü- yor. Bu olgunun birinci nedeni ABD ile Sovyetler Birliği arasın- da son yıllara kadar süren reka- betti. tki süper güç "ytto" hakkı- nı kullanarak Konsey'den karar çıkmasıru kolayca engellemisler- dir. Sözgelişi ABD, tsrail aleyhin- deki karar tasanlanm sürekli ve- to etmiştir. Güvenlik Konseyi'nin yeterince etkili olamayışının ikinci nedeni ise üye Ülkelerin bağlayıcı karara karşın el altından bildigi- ni okumalandır. EVET/HAHR OKTA\ AKBAL (Baftarafi 2. Sayfada) liğin onlara karşı savaşım verme- leri gerektiğini.. Bursa konuşma- sında da bu kaçınılmaz görevi gençlerin her türlü zor koşukJa yapmalannı belirtiyordu. Tarık Zafer Tunaya bir yazısın- da Lozan Antlaşması'ndan son- ra emperyalist çevrelerin şöyle düşündüklerini yazar: 'Türkiye teorik açıdan bağımsız bir hükü- met oldu. Lakin bu ticaret ve sa- natta yeterteksiz ve sermayeden yoksun olan ahaliyi bilenlerce malumdur ki bu bağımsıziığın ömrü pek kısa olacak ve eski va- ziyeti bir başkası alacaktır." Atatûrk devriminin bütün ilke- lerinden, ulusal bağımsızlık dû- şüncesinden kopmuş, yabancı ' sermayenin, yabancı güçlerin güdümüne hazır bir Türkiye'de yaşıyoruz. Sözû Tunaya'ya bıra- kıyorum: "Atatürk tüm yaşamında bu tûr görüşler ve eytemlerle savaşmtş- tır. Çünkü bu iddialar yüzyıllann beslediği en ağır hükümlerin ve lelaketlerin taşıyıcılan olmuşlar- dır. Türklere ve Türkiye'ye bağım- sızlık, belli bir emperyalizm fatu- rasıyla, ekonomik, sosyal, kültû- rel ve siyasal bağımsızlıklar ala- nında yabancıların etkilerini saklı tutmaları koşuluyla 'verilmiş' de- ğildir. Atatürk'le alınanı Atatürk- çe koruyabilmek, Türk devrimi- nin temel ve gerçek ilkesidir." ANAP iktidarının kulağına kü- pe olmalı bu sozler...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle