Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 AĞUSTOS 1990 CUMHURİYET/15
HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE BUGÜN
BFIeteorolojl Genel Müdürtüğü'nderı
alman bügıye göre yurdun kuzey batı
kesimtori parçah bulutlu, Trakya, Ma'-
ranrnm doflusu, Batı Karademz de K
Anadokj'nur kuzeybatı koMari aga-
nak w yer yer gök gürûltûlü safianak
û l , dtflef yertef az bulutlu ve açık
k H » A S I C A K L I Û <
f t t e *g ç t e
yoierde biraz azaürken (Sfler yerterte
önemibirtteflişiklikolrn^acak RÜZ-
GAR: Kuzey ve doflu yönlenlen hafif.
ara sıra orö kuvvettş, yurdun batı ke-
smlennde kuvveöi olarak esecek. Oe-
naknmode ricgâr Marmara, Ege ve
Bah Karadertfde y*)c ve poyraz. Do-
flu Karadeniz ve Gûney Ege'de yıldu
ve tarayel. Bab Akdenı/de günbatısı
ve karayef, Doğu Akdenırte gün-
batısı ve lodostan 2 ılâ 3, yer yer 4, Batı Karadenız, Marmara
ve Ege'de zaman zaman 5 kuvvetmöe saatte 4 ılâ 10, yer yer 16
Batı Karadenız ve Ege'de zaman zaman 21 denız mılı hızta ese-
cek. Van Gölû'nde hava Az bulutlu ve açık geçecek oûrûş uzak-
lığıiOkm dolayında bulunacak Dalga yüksekSji Q3 ılâ 05 metre
dolayında bulunacak.
Adara
Adapazan
Adıyanun
Afyon
Ajt,
Ankar
a
Antakys
Antatya
Artvın
Ayflm
BaltKesr
Bıleak
B.ngöı
Bıtis
Bokı
Bursa
çaaklate
Çorum
Deruztı
A 34° 21° ftyartalor
A 27° W E * n w
A 37° 21° Erzmcau
A 30° M° Emjrum
A 27° 11° Esloşehpr
A 28° 16° Gaoantep
A 32° 23° Gıresun
A 37° 20° Gumuşhane 8
B 23° 16° Hatodn
A 36° 22° Isparta
A 31° 18° Isunbul
A 30° 16° Izmır
A 34°20°Kars
A 36° 25° Kastamonu B
B 24° 14° Kaysen
A 30° 16° KırUarelı
A 3fl°20°Xonya
B 71°W*iiahfl
A 36°21°MaıaIya
38°21°Mamsa
30° 17° K ttoaş
27° 16° Meran
27° 9°Muğia
27° 15° Muş
39°22°NıjOe
2S° 18° Ordu
28°1S°fte
32°20°Samsun
32° 15° Sıırt
Z7°Z1°Sıncp
35°24°Sı«s
25° PftkırdaO
25° 10° Trabzon
29° 10° üjncek
29° 17° Uşa*
28° 13° Van
30° 14° Ycagat
34° 20° Zenguldak
A 35°21°
A 34°21°
A 30° 20°
A 36°23°
A 28° 18°
A 28° 12°
B 25° 18°
B 28° 18°
B 24° 17°
A 38° 25°
B 25° 17°
A 27° 10°
A 26° 18°
B 28° 18°
A 33° 19°
A 33° 15°
A 27° 15°
Y 24° 11°
B 21° 15°
bulutlü yafcnurtu * • * * B-tH*ıDu G-gûneş* K-tariı S-sst Yyajmuriu
DÜNYA'DA BUGÜN
Amsteniam A 30°
Amman A 35°
Atına
Bajdat
Barcelofia
Basel
Belgrad
Berlın
Bonn
Bnlteel
Budapeş*
Cenene
Ouba
Frankfurt
Gime
Kahıre •
Kahre
Kopentıag
KMi
Lefkosa
A 36°
A 41°
A 30°
A 30°
A 31°
A 29°
A 32°
A 31°
A 31°
A 30°
A 33?
A 41°
A 42°
A 32°
A 32°
A 23°
A 34°
A 27°
A 32°
A 38°
A 23°
A 27°
A 34°
A 3T>
A 34°
A 21°
A 30°
A 31°
A 24°
A 33°
A 27°
A 42°
A 33°
A 29°
A 36°
A 38°
A34«
A 26°
A 32°
A 30»
vttstangtmA 29°
Zûnd A 30°
Leningrad
londra
Madnd
Mılano
Moıtreal
MosHma
Miıntı
NmVork
Osio
Pans
Prag
%£Ftoma
Sofya
Sam
lünus
Varşova
venedık
Vıyana
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3
1/ Optik sistemlerin
yakınsakhk birimi. 2/
Marangozların dört
köse delik acmakta
kullandıklan araç...
Gozleri görmeyen. 3/
Geminin ba$ ve kıç
tarafında, asıl güver-
teden yüksek olan kı-
sa güverte... Bir nota.
4/ Şair... Hz. Mu-
hammed'i övtnek ve
ondan fefaat dilemek
amacıyla yazılan kasi-
de. 5/ Isiam dinine
göre haram sayılan
faiz. 6/ Boru sesi... Kilise hizmetini gö-
ren ve çan çalan kimse. 7/ Çile duru-
mundaki ıpliği yııraak yapmak ya da
masuraya sarmak için kullanılan ay-
gıt... Eski Mısır'da güneş tannsı. 8/ Ila-
ve... Derebeylik Japonyası'nda en aşa-
ğı sınıfı oluşturan halk. 9/ ödenmesi
gereken bir paranın, alacağa sayılarak
bir bölümüniln ödenmesi... Tibet sığırı.
VUKARIDAN AŞAClYA:
1/ Kollannın, gögus ve sırtırun bir bö-
lümü açık kadın giysisi. 2/ Az sözle çok şey anlatma... Yabanıl in-
cir ağacına ve bu ağaçlarda döllenme> i sağiayan sineğe verilen ad.
3/ Sol taraf... Yankı. 4/ Kendi kendine cinsel doyum sağlama. 5/
Pokerde aynı cins kâğıda verilen ad... Ince kısa değnek. 6/ Cinsel
güçsüzlük. 7/ Radyumun simgesi... Tembel hayvan da denilen ve
hep ağaçlann üstünde asılı olarak yaşayan memeli bir hayvan. 8/
Padişah ahırlanna bakmakla görevli kimse. 9/ Ortak Pazar'ın kı»
sa yazılışı... Bir eksenin döndürdüğü tekerlek biçimindeki makine
parçası.
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Matbaa heyeti
4 AGUSTOS 1930
Hafız Bürhan Beyin
COLUMBİA
Kederden mi neden?
San saçh...
Kadıköylü...
Türk gazetecileri hey'eti dün saat
10 da Varna'ya geldiler. Hey'et
seyahati esnasında yol üzerindeki
kasabalarda halk tarafından
samimi tezahürlcrle karşılanmış
ve buketler takdim olunmuştur.
Hey'et şerefine gece, ziraat
nazınnın da hazır bulunduğu
hususi bir ziyafet verilmiştir.
Bugün de öğlevin Gazeteciler
federasyonu tarafından resmı bir
ziyafet verilmiştir. Bu ziyafette
federasyon reisi. Hakkı Tank Bey
rve Bulgar ziraat nazın tarafından nutuklar söylenildi. Nazır
nutkunda bilhassa Gazi Hazretlerinin Bulgar milleti
hakkındaki beyanatından minnetle bahsetmiştir.
Bulgar gazetecileri Türk ve Lehıstan matbuatı ile sıkı bir
tesanüt ve teşriki mesai tesis ederek üç memleket
matbuatının müşterek menfaatlerinin daha muntazam ve
devamlı surette müdafaasına çalışmasmı temin edecek birer
teşekkül vücude getirmek tasavvurundadır.
Program salı gûnüne kadar burada kalınarak çarşamba
sabahı Sofya'ya vanlacak surette tertip edilmiştir.
Ekmek ve francalaŞehremaneti Iktisat İşleri Müdürlüğünde müteşekkil ekmek
narh komisyonu dün toplanarak Zahire Borsasının yeni
zahire fiatlan cetvellerini tetkik etmiş ve bir haftalık
fiatlann vasatisini bulmuştur. Bu neticeye göre ekmek
fıatlanndan 10 para tenzili lazım geldiği anlaşılmtştır. Ayni
suretle francala fiatlan da tetkik edilmiş ve francalanın
kilosundan da 20 para tenzil edilmiştir. Bu suretle salı günü
sabahından itibaren ekmek 12 kuruştan ve francala da 17,5
kuruştan satılacaktır.
Şehremanetinden: Ağustosun beşinci salı gününden itibaren
ekmek on iki ve francala on yedi bucuk kuruştur.
30 YIL ONCE Cumhuriyet
BM ve Katanga
4 AĞUSTOS 1960
Genel Sekreter Dağ
Hammarskjoeld Birleşmiş
Mületler Kuvvetkrinin cumartesi
günü Kongo'nun Katanga
eyaletine gireceklerini dün gece
resmen ilan etmiştir.
Hammarskjoeld radyo ile
yayınladığı beyanatında, yardıması
Ralph Bunche'ın Birleşmiş
Milletler Kuvvetlerinden önce
cuma günü Katanga"ya gideceğıni
bildirmiş ve demiştir ki:
"Ralphe Bunche, Güvenlik Hammarskjoeld
Konseyi kararlannın tatbikine
Katanga eyaletinde de başlanması v e Belçika birliklerinin
çekilmesini temin için müzakerelere başhyacaktır.
"Cumartesi günü de Birleşmiş Milletler Kuvvetlerinin ilk
birliği Katanga'ya girecektir.
Katanga kabinesinin bu sabahki otunımundan cıkan
Başbakan Çombe basın mensuplanna, "Hükümet Birleşmiş
Milletler ınzibat kuvvetlerine karşı koyma karan almıştır.
İnzıbat kuvvetleri Katanga'ya girmeye kalkışırlarsa hiç
tereddüt etmeden ateş acacağız" demiştir.
öte yandan Belçika'nın Elisabethville Baş Konsolosu
bugün basın mensuplanna Belçikalı halkın korkup endişe
etmesi için ortada hiçbir sebep olmadığını ve beyazlann
korunması için gerekli tedbirlerin bulunduğunu bildirmiştir.
Kongo Başbakanı Patrice Lumumba dün gece uçakla New
Yorktan Londraya gehniştir.
Lumumba uçaktan iner inmez Londra hava alanının bir
salonunda, kendisini bekleyen Tunus, Fas, Habeşistan
Büyük Elçileri ve Gana Yüksek Komiseri ile görüşmüştür.
Bu görüşmenin mahiyeti açıklanmamıştır.
GEÇEN YflL BUGUN Cumhuriyet
Göz göre göre
4 AĞUSTOS 1989
Açlık grevinde bulunan 280 tutuklu ve mahkûmun
Eskişehir Özel Tip Cezaevi'nden Aydın E Tipi Cezaevi'ne
nakledildikleri gece. Mehmet Yalçınkaya ve Hüseyin
Hüsnü Eroğlu adlı iki açlık grevcisinın ölümü tutuklu ve
mahkûsmlar arasında şok yarattı. Yalçınkaya ve
Eroğlu'nun, öncekı gece yapılan açıklamalarda darp
sonucu da ölmüş olabileceklen belirtılmışken. Adalet
Bakanlığı Müsteşan Arif Yüksel ve Aydın Cumhuriyet
Başsavcısı Nural Uçurum, her ikisinin de "açlık grevi
nedeniyle öldüklenni" açıkladılar.
TARTISMA
Kııraklık Dar Boğazına Gîrerken
Ülkemizde insanların bitki örtüsü üzerindeki tahribatı o
derece ileri gitmiştir ki ormancılık literatüründe bugün artık
doğal steplerin yanında "antropojen step", yani bir insan
yapısı step şeklinde bir kavram yerleşmiş bulunmaktadır.
ğu Anadolu ile Dogu Anadoiu ve Trakya'nın
bir kesimini içine almaktadır. Kuraklığın bu
gibi yerlerde hangi şiddette ve kaç yıl ara ile
tekrarlanacağım önceden saptayabilmek, özel-
likle tarımsal uğraşı için büyuk önem taşımak-
tadır. Mevcut meteoroloji istasyonlannın göz-
lemlerine dayanılarak frekans analizi ile ya-
pılan hesaplamalara göre kurakhk en çok Gü-
neydoğu ile tç Anadolu'da her iki yılda bir
Kurakhk, sel baskınları, yer sarsıntısı gibi gin ozelliği, yağışlann genellikle kış mevsimin-
doğal afetler memleketimizde zaman zaman de sık sık ve birkaç günluk yağışlar halinde
can ve mal kaybına neden olmaktadır. düşmesidir" . Yazın ise uzun bir kuraklığın tekrarfanmaktadır. Aşırı derecede kuraklığın
Nhekim, Dogu Karadeniı'de Trabzon ve ardından birbırini takiben iki veya daha faz- j s e söz konusu bölgeleri, hatta bu yıl olduğu
Giresun illerinde sadece bir gecede düşen sağ- la gun devam eden şiddetli yağışlar sağanak gjbi yurdumuzun çok geniş kesimini on yılda
nak yağışlar, can ve milyarlarca TL.'lık maddı halinde düşer. Yağışların bu şekilde geniş bir bir etkisi altına alması mürnkündür.
zararlara neden olurken tstanbul başta olmak oynaklık göstermesi tarımsal uğrasılan geniş Kurakhk, genel olarak sıcaklığın aniden en
üzere birçok ilimiz ve kırsal alanda yaşayan ölçüde kısıtlar.
Nitekim 1970 ve 1973 yıhnın ozellikle mart
ve nisan aylannın kurak geçmesi Anadolu
köylüsünü geniş ölçüde etkilemiş, tarımsal fa-
vatandaslar kronik kuraklığın büyük sıkıntı-
sı içine itilmişlerdir.
Görünüşe göre bu yıl genelde tüm yurdu et-
kisi altına alan ve kolay kolay da gideceğe
benzemeyen kurakhk sorunu karşısında nisan
ve mayıs ayı yağışlanna bağlanan umutlar da
boşa çıkmıştır...
Kurakhk, yurdumuzda sadece bu yıl ken-
disini hissettiren bir doğal afet değildir. Kro-
nolojik olarak incelendiğinde tarihin çeşitli
dönemlerinde de kuraklığın büyuk zararlan
yaşanmıştır. Nitekim tç Anadolu'da ağaçla-
nn yılhk halkalan üzerinde yapılan dendrok-
limatolojik araştırmalar, bu bölgede 1882,
1887 ve 1890 yıllarında büyük bir kuraklığın
hüküm sürduğünü, 1894, ?928 ve 1945 yılla-
nndaki kuraklığın tanm ürünlerini etkiledi-
ğini göstenmektedir.
1873 kışı ile 187S ilkbaharı arasında rney-
dana gelen kurakhk, Ankara, Kastamonu ve
Kayseri illerinde ağır bir tahribat yaparak bu
illerde 150.000 vatandaşın yaşamını yitirme-
sine, 100.000 sığır ve mevcut koyun ve keçi-
lerin %40'nın telef olmasına yol açmoıştır.
1874 yılında oluşan ve "doksan kıtlıgı" adı
verilen kuraklıkta ölen insan sayısı 250.000 'e
yukselmiş ve hayvanlann hemen tamamı yok
olmuştur.
Kurak ve yarı kurak bir kuşak içinde bulu-
nan Türkiye'nin onemli bölgelerinin en belir-
ust düzeye ulasması ve havadaki nemin azal-
ması ile başlar ve toprak türü, toprağın veje-
tasyon örtüsü ile kaplı oluşu, arazinin meyli
ve topoğrafik yapısı ile ilgili olarak muhtelif
şiddet ve sekillerde oluşmaktadır.
Diğer taraftan insanların ozellikle kurak
bolgelere yakm yerlerdeki bitki örtüsünü tah-
rip etmeleri sonucunda iklim üzerinde olum-
suz değişiklikler yarattığı bilimsel araştırma-
lar ile kanıtlanmıştır.
Ülkemizde insanların bitki örtüsü üzerin-
deki tahribatı o derece ileri gitmiştir ki orman-
cılık literatüründe bugün artık doğal steple-
rin yanında "antropojen step", yani bir in-
san yapısı step şeklinde bir kavram yerleşmiş
bulunmaktadır.
Turkiye, kurak ve yan kurak bir kuşak üze-
rinde bulunmaktadır. Bu bakımdan yukarı-
dada ifade edildiği üzere kurakhk sadece bu
yıl yaşanan doğal bir afet olmayıp yurdumu-
aliyetler hemen hemen durmuş, hayvan yemi zu her zaman etkisi altında bulundurmakta-
bulmak başlı başına bir sorun olmuştur. Di- dır. Bu itibarla kurakhk sorununu ve kurak
ğer taraftan kurakhk Hirfanlı. San>ar, De- alanların jeolojik yapı, toprak özellikleri, hid-
mirköpni, Kemer, Seyhan ve Almus barajla- rolojik karakteristiği, bitki örtüsü ve bitki-su
rını da etkilemiş. bu barajlardaki su seviyesi, i'işkileri, topraktan faydalanma, tanm, hay-
olması gerekenin ancak uçte birine erişebil- vancüıü, ormancılık vb. ilgili konular üzerinde
mişıir. Şu satırların yazdığı sırada İstanbul'- araştırmalar yapacak ve gerekli önlemleri uy-
un su gereksiniminin büyük bir kısmını kar- gulayacak bağunsız bir örgütün kunüması ge-
şılayan Terkos gdlunde su en asgari seviyeye rekmektedir.
duşmüş bulunuyordu... Prof. Dr. SELMAN USLU
Turkiye'nin kurak sahalan İç\eGüneydo- İ.Ü. Orman Fakiiltesi
C U M H U R İ Y E T KİTAP KULÜBÜ
K A D I K Ö Y B E L E D İ Y E S İ
İŞBİRÜĞİ
MOZAIK
K R <I
4 AĞUSTOS CUMARTESİ
17.00
KADIKÖY MEYDANI, ESKİ İSKELE YANİ
• BÜTÜN KADIKÖYLÜLER DAVETÜDİR
İSİM DEĞtŞİKI.İĞİ
Fatih Asliye Birinci Hukuk HâkimTıği'nin 1990''383 esas,
1990/644 karar ve 25.6.1990 günlü karan ile Afyon Merkez,
Sinanpaşa Mahallesi, C: 053/01, Sh: 19, K: 13'te nüfusa kayıtlı
Eraineyi Nevbare olan ismim EMİNE NEVBARE olarak
düzeltilmiştir.
EMtNEYt NEVBARE MERDİVEN (TUZCU)
İSİM DEĞİŞİKLİCİ
Fatih Birinci Asliye Hukuk Hâkimiiği'nin 1990/377 esas,
1990/643 karar ve 25.6.1990 günlü karan ile Afyon, Merkez
Mevlana Mahallesi, cilt: 061/01 sayfa: 80 kütük 59'da nüfusa
kayıtlı Rukiye olan ismim RUHİYE olarak düzeltilmiştir.
RUH/YE SOYALP
SANTRAL
Ajansımızın santralına bakacak. daktilo bilen bayan
eleman.
TÜR TANITIM ÜRÜNLERİ
REKLAMCILIK
152 35 07
Evlendik.
mutluyuz
ELİF ve LEVENT SIRAY
POLTITKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Karadeniz'den Baltık'a...
Sabahın beşinde elimde bavul Yeşilköy'e koştuk. Trabzon'a,
ordan da Batum'a gideceğiz. Bir Sovyetler Birliği gezisi. Yıllar-
ca hep gitmek istemişim de gidememişim. Gençliğimiz, biraz
Sovyetler Birliği'ni tuttuğumuzdan, "Moskova'ya!. Moskova'ya!.."
diye bağtrmalarla geçti. Bir koca kentin üstüne demir bir perde
çekmişler, her şeyi altına saklamışlardı. Oysa gördüğümüz ter-
sineydi. Kişi görmeden bilmiyor.
Sarp'a ulaştık. Bundan 25 yıl önce bir kez gelmiştim. Şimdi
bir gümrük kapısıydı, bütün gürnrük kapıları gibi. Gümrükçüle-
rin dayanılmaz ilgısizliği iki yanda da vardı. Dedikleri doğruydu,
bir Marlboro işi kolaylıyordu. Bizim Karadeniz de yeşildi, ama
onların yeşili daha çok. Gezdiğimiz sürece gördük ki yeşile ta-
pıyordu bunlar. Sınırlar çizilir, anlaşmalar yapılırken yeşilin ço-
ğunu almışlar.
Gümrük kapıları her yerde aynı. Güçlük çıkarma görevlilerin
anahtarı, o yana da çevirseler, bu yana da çevirseler. Tebeşirle
bir çapraz çekecekler bavula. İnsanın kanını kuruturlar.
Sovyetler Birliği yolculuğuna adına tur denen çağdaş bir ker-
vanla çıktık; hepimiz 12 kişiyiz, ama Sarp kapısında bir fire ver-
dik, 11'e indik. Kafilede Saıt Maden dostumuz ve eşi de var. Sait
ve eşi geçen yıl İspanya'ya gitmişler. Orada pasaportları yitir-
mişler. Geçici bir belgeyle dolaşmışlar. ancak daha sonra bizim
elçilik pasaportları bulmuş, yollamış. Sait'in pasaportunda gi-
riş, çıkış var; eşininkinde çıkış var, giriş yok. Görevlıler derlerçı-
kamazsınız.. Neden çıkamazlarmış, girış yokmuş. Olur mu? CHu-
yor. Pasaport, sahibi, Sovyet vizesı, her şey var, ama 'giriş' yok.
Günlerden arife, her yer kapalı. İstanbul'a telefon ediyoruz. Ya-
nıt yok. 'Mevzuat hazretleri' karşımıza dikıldı, gidemiyoruz.
Çaresiz, Sait'in eşini Sarp'ta bırakarak Batum'a geldik. Batum
bir zamanlar bizimmiş. Şimdi çay ekim alanı. Burda yetiştırilen
çay da yetmiyor, bizden de alıyorlarmış. Çay tiryakiliginin stnın
yok; her yemekten sonra birkaç bardak dayanıyorlar.
Batum'da iki gün kalmak zorundayız. Ruble iie karşı karşıya
geliyoruz. Nazik eller cebe, dolarlar bozduruluyor. Doların, ya-
hut rublenin, kendine özgü borsası oluşmuş. Bu borsayla impa-
ratorluğun her yerinde üç asağı, beş yukarı durmadan karşıla-
şacaksınız Borsa şöyle: Dolarla satış yapan mağazalarda kur
belirlenirken 1 ruble 1.71 dolar ediyor. Ruble, dolardan pahalı.
doları bankadan bozdurursanız, 6 ruble bir dolar. Eğer doları ka-
raborsadan bozduracak olursanız, bir dolar 10 rubleden başlı-
yor 15 rubleye kadar çıkıyor.
Dolar her yerde olduğu gibi buralarda da paraların tannsı. Le-
ningrad'da saatleri dolarla açılan taksiler gördük...
Batum'un kent olarak simgesi yunus... Her yerde yunusun ya
resmine ya heykeline rastlıyorsunuz. Pazar günü kocaman bir
gölün içinde yunuslar gösterıler yaptı. Çoluk çocuk parasız bu
gösterileri seyrediyor Sovyetler'le ilk karşılaşma. herkesin üstü
başı temiz, cebinde de para var, ama parayı harcayacak yer yok.
Malın ve bu malı satacak dükkânların eksikliği hemen göze ba-
tıyor Paranın kendi içinde değeri de var; 5 kapik (kuruş) verdi-
niz mi otobüse, metroya biniyorsunuz. Kilometrelerçe gidiyorsu-
nuz. örneğin kaç para verirseniz verin bizim çikleti bulamıyor-
sunuz. Temizlik aracında, kâğıt mendilde de sıkıntı var. Her tür-
lü meyve suyu var da, düz su zor. Oemek su içmiyorlar.
Batum'da kaldığımız bir yani deniz, bir yani göl olan otelin adı:
Misteke... 18 katlı eski bir otel, bakımı yok. Bizim Anadolu otel-
lerine benziyor. Ya musluğu bozuk ya lavabosu kırık. Kocaman
yapılar yapmaya gücü yetmiş de bakımına yetmemiş. Madem
ki turizme yöneliyorlar, bunun üstesinden gelirler.
Batum'u geziyoruz. Önümüze bundan 100 yıl önce yapılmış
bir cami çıktı. BatuTi'da kiliseler vardı, ama cami yoktu. Kilise-
lerin, camilerin açılmasından sonra buna da izin vermişler. Ca-
mi avtusunda Türkçe konuşan Müslüman Gürcülerle karşılaş-
tık. Bunlar pek Gürcü de sayılmıyorlardı Gençler camıye uğra-
tnıyorlar, yaşlılar da gün geçtikçe eksiliyormuş.
Bizi camiden alıp mahallenin kahvesine götürdüler. Burası bi-
zim kahveler gibi berduş yeri değildi. Herkes oturuyor bir şey
konuşuyordu. Kahveyi işletenler kadınlardı. Çayı. kanveyi pişiri-
yorlar, garsonluk ediyortardı. Bir Orta Avrupa kahvesine benzi-
yordu. Bayram olduğu için şeker tuttular, kahve sundular Ayrı-
lırken gözlerimiz sulandı.
Sarp'ta da Türkçe bilen, konuşan kişilerle tanışmıştık. Bunlar
kendilerine Türk demiyorlardı. Kimi Lazdı, kimi Gürcü.
Batum'da ertesi gece bizi bir varyeteye götürdüler. Varyete di-
yorum, onlar da bu tür eğlencelere varyete diyorlardı. Dürtya nasıl
da küçülüyor. Gece orada İstanbullu dostlaria karşılaştık. Arsen
Gürzap, Can Gürzap, Cüneyt Türel karşımıza çıkmaz mı! He-
men sarmaş dolaş olduk. Batum Konsolosumuz da oradaymış,
ama bize 'Hoşgeldiniz' bile demedi.
Batum'dan Sughumi'ye doğru vola çıktığımızda anladık ki, bu
kent çevresi ülkenin çay deposudur. Çay fıdeleri bızimkilere ben-
zemiyor. Yere yatkın, daha kısa boylu fideier. Çay yapraklarını
makineyle toplamak daha kolay oluyormuş.
Bız Mitos Tur'un aracılığıyla yola çıktık, orada bizi karşılayan
Suputnik Tur oldu. ikisi de yeni kuruiuş. Birkaç aksaklık dışında
işler de iyi gitti. Özel girişim diyoruz. Suputnik'i kuranlar da özel
girişimciliğe özeniyohar. Ustûne iyice eğildiklerinde başaracaklar.
Suputnik'in sorumlusu Murat Turmanidze Gogenbashivili (na-
mı diğer Norman). Başarılı bir girişımci olacağını şimdiden mûj-
deliyor. Dolar bozdurmada, yemede, içmede, her türlü kolaylık-
lar göstermede elinden geleni yapıyor.
Batum'la Sughumi arasını bir mınibüsle geçtik. Yeşil, şirin bir-
çok kasaba gördük.
ÇAL1ŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞİPAL
"Tekniker ya da Teknisyen"
SORL: Bider, eski Ziraat Mektebi mezunlanyu. Bn mektep-
ler, Adana, Bursa, tstanbul Halkalı ve İzmir Bornova-
da idi. Eski lise karşıtı mekteplerdL
Bizler 1. derecenin 4. kademesine gelmiş ve ek gös-
tergelerimizi almış bulunuyoruz. Ancak yasalarda bazı
kelimelerie ve yonımlarla bazı imkanların verilmesi ko-
nusu eşitsizliklere neden olmaktadır. Aslında tekniker-
lerle teknis\en avnı anlama gelmektedir. Teknisyen
Fransızca kökenli. tekniker ise Almanca kökenli bir te-
rimdir. Bu terimlere bakılarak, 1. dereceden aylık alan
teknikerlere 1.100, teknisyenlere ise 750 ek gösterge ve-
rilmiştir. Oysa ki her ikisi de aynı anlama gelmektedir.
Yanlızca geldikleri yabancı dil ayn kökenüdir. Gerek du-
yulduğunda sözlüklerde aynı anlama geldigi görüle-
cektir.
K.Y-OA
YANIT: 657 sayılı Devlet Memurlan Yasası'nın 36. maddesinde
memurlar, on hizmet sırufına aynlmıştır. Bu on hizmet sınıfından
biri de Teknik Hizmetler Sınıfı'dır.
36. maddeye göre Devlet Memurlan Yasası "kapsamına giren
kurumlarda meslekleriyle ilgili görevleri fülen ifa eden ve meri hü-
kümlere göre yüksek mühendis, mühendis, yüksek mimar, mimar,
jeolog, hidrojeolog, hidrolog, jeofizikçi, fizikçi, kimyager, mate-
matikçi, istatistikçi, yöneylemci (Hareket araştırmacısı), matema-
tiksel iktisatçı, ekonomici ve benzeri teknik öğretmen okullanndan
mezun olup da öğretmenlik mesleği dışında teknik hizmetlerde ça-
hşanlar, Mimarhk ve Mühendislik Fakültesi veya bölümlerinderi
mezun şehir plancısı, yüksek şehir plancısı, yüksek bölge plancı-
sı, 3437 ve 9/5/1969 tarih ve 1177 sayılı kanunlara göre tütün ek-
speri yetiştirilenler ile müşkirat ve çay eksperleri, fen memuru,
yüksek tekniker, tekniker, teknisyen ve emsali unvanlara sahip olup
en az orta derecede mesleki tahsil görmüş bulunanlar, Teknik Hiz-
metler Sınıfı'nı teşkil ederler."
Yasanın 43. maddesinde ise teknik hizmetler sınıfında yer alan
tekniker ve teknisyenler için uygulanacak ek gostergeler, 1990 yıh
sonuna kadar şöyle belirlenmiştir:
Tekniker
Teknisyen
1. Derece
1.100
•>50
2. Derece
750
550
3. Derece
750
400
4. Derece
400
200
Sozlukler ve ansiklopediler incelendiğinde, tekniker sözcüğunün
Almanca, teknisyen sözcünun de aynı anlamda, ancak Fransızca
kökenli olduğu görülecektir.
A>rı dillerde, aynı anlama gelen bir sözcük için, ek göstergele-
rin ayr
! belirlenmesinin nedenıni biz açıklayamadık. Belki konuy-
la ilgilenenler açıklayabilir.