Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 AGUSTOS 1990 CUMHURÎYET/17
HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN
Meteoroloji Genel Müdüriüğü'n-
den alınan biigrye göre, yurdun
kuzey kesimleri parpalı bulutlu ve
açık geçecek. HAVA SICAKUĞI:
Ûnemlj bır değişiklik olmayacak.
RÜZ6ÂR: Kuzey ve do<ju yönler-
den rıafif, ara sıra orta kuvvette
esecek. Denızlerde rûzgâr: Mar-
mara, Kuzey Ege ve Karadenız'de
yıldız ve gündoğusundan, diğer
denizlerde günbatısı ve lodostan
2 ila 4, yer yer 5 kuvvetinde, sa-
atte 4 ila 16. yer yer 21 deniz mili
hızla esecek. Deniz hafif çalkan-
tlı, yer yer mutedil dalgalı olacak.
Görüş uzaklığı 10 km.nin üzerin-
de olacak. Van Gölû'nde hava az bulutlu ve açık geçe-
cek. Rüzgâr kuzey ve doğu yönlerden haW, ara sıra orta
kuvvette esecek. Göl kûçük dalgalı olacak. Görûş uzaklı-
ğı 10 km.nin üzerinde bulunacak.
Adana
Mapazan
Mıyaman
A*yon
ASrı
Annara
Antakya
Antalya
Artvın
Aydın
Baııkesıı
Brtecık
Bingöl
BiDıs
Bo*u
Bucsa
Canakkale
Corum
Deni2k
A 36°21°Dıyart>alor A 37° 19° Maffisa
• 31° 14° K Maraş
31° 14° Hersın
28° 10° Muğla
31° 12° Muş
A 29° 16° Edıme
A 36° 18° Erancan
A 30° 9°Eraırum
A 29° 11° Eskışefrr
A 31° 15" Gaaantep
A 32° 24° Gırçsun
A 36° 20° Gûmûşhane A
A 25° 16° Hakfân
A 37° 19° Isparta
A 31° 14° Isanbul
A 30° 14° lanir
A 34° 17° Ka'S
A 28° 1S° Kastamonu A
A 29° 11° Kaysen
A 32° 13° Kırtarek
A 30° 19° Konya
A 28° 6°Kûtatıya
A 36° 19° Malatya
S
25° 16° Ordu
23°12°R<a
32° 17° Samsun
34° 12° S.ırt
28° 19° Smop
36°18°Sıws
23° 9°le(<ırtaj
28° 8°tabzon
29° 9°TunceB
30° 14° Usak
29° 13° Van
33° t3° Ytegat
35° 15° ZonguMak
A 37° 20°
A 37=20°
A 31° 24°
A 34° 19°
A 3 3 ° W
A 29° 12°
A 26° 17°
A 25° 19°
A 27° 16°
A 36° 22°
A 27=18°
A 28° 8°
A 29° 18°
A 26° 19°
A 34° 15°
A 34° 15°
A 27° 16°
A 27° 8°
A 24° 16°
açık DuluOL yaflmuriu ğ § SKII ,*? karn A-açık 8-Uulutlu G-gûne$S K-fcarlı S-sısk Y-yaOmuriu
Helsınkı
Leningrad
DÜNYA'DA BUGÜN
Amsteftlam
Amman
Aima
Bağdat
Barcdona
Basel
Bekjrad
Berlin
Boraı
Brükse-
Budapeşie
Cenevre
Cezayir
Ddde
DüCa
Frankftırt
Gıme
Helsıtwı
Kahıre
Kopenhas
KUn
A 30°
A 38°
A 33°
A 39°
A 34°
A 28°
A 30°
A 31°
A 36°
A 31°
A 28°
A 29°
A 34°
A 42°
A 43°
4 31°
A 34°
Y 22°
A 35°
A 26°
A 30°
A 35°
Unıngrad
Londra
Madnd
Mılano
Montreal
Moskova
MuntH
A 21°
A 31°
A 34°
A 32°
A 29°
A 19°
A 30°
A 31°
Y 24°
A 32°
A 30°
A 43°
A 31°
A 26°
A 36°
A 30°
A 35°
A 27°
A 31°
A 30°
WashmgtonA 28°
Zünlı A 29°
Osto
Pans
Prag
ftyad
Roma
Sotya
Sam
Td Avıv
Tunus
Varşova
Vmedık
Vıyana
BULMACA
SOLDAN SAGA:
1/ tnsan elinin ince-
lenmesiyle uğraşan
bilim dalı. 2/ Arüann
çıkardığı bir tür sal-
gı... Hukuk. 3/ Lez-
zetli meyvesi ve çiklet
yapımında kullanılan
sütlü salgısı için sıcak
ülkelerde yetiştirilen
bir ağaç. 4/ Güneydo-
ğu Anadolu'da daha
cok kadınların çeşitli
yerlerine yaptırdıkla-
n bir tür dövme... Ko-
ca... Bir ABD haber
ajansının sirngesi. 5/
Hayvanlara vurulan damga... AnlaJya-
nın bir ilçesi 6/ Mülkünün geliriyle ya-
şayan kimse. 7/ Halk dilinde babanın
kız kardeşine verilen ad... Eski Yunan
mimarlığının üç biçeminden biri. 8/
Afganistan'ın para birimi. 9/ Ankara1
daki özel bir tiyatronun kısa yazıhşı...
Eski dilde kanncalar.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kaplamacılıkta kullanılan ince tah-
ta. 2/ Pamuk, yün gibi şeyleri eğirmek-
te kullanılan araç... Yurdumuzun Göller Yöresi'nde bir dağ. 3/ Za-
rara uğrama tehlikesi... Boyaalıkta kullanılan bir çeşit mineral yağ.
4/ "O yer" anlamında kullanılan sözcük... Bir hayvan. 5/ Çok iri
bir deniz kuşu. 6/ Ray üzerinde işleyen bir taşırna aracı... Nikelin
simgesi. 7/ Lifleri ip ve çuval yapımında kullanılan bir bitki... Bü-
yük makamdaki kimseleri hoş sözlerle, fıkra ve öykülerle eglendi-
ren kimse. 8/ Belirti... Bir zaman birimi. 9/ Ustü kumaş, altı kene-
vir ipinden yapılan hafif ayakkabı.
60 YDL ÖNCE Cumhuriyet
İsmet Paşa'nın nutku
31 AĞUSTOS 1930
İsmet Pş. Hz. dün, Sıvas hattını acarken irat ettiği'nutukta
muztarip günlerden sonra hesap vermek ve bu güzel eserin
hiç olmazsa memlekete fenalık vermediğini isbat ve ilan
etmek mevkiinde olduğunu kayıtla hulâsaten demiştir ki:
"— Eğer Ankara - Erzurum yolu olsaydı, Avrupa Sakarya
harbine girmezdi. lzmir'in servet ve hayatının muhafazası
Sıvas'lının 24 saatte lzmir'i müdafaa edecek imkânına
malik olmasile tahakkuk eder.
Milli devlet bütün vatan aksamını toplamak, şimendifer
siyasetile bir milli vahdet, milli müdafaa vasıtasile milli
istiklali muhafaza etmek rnecburiyetindedir. Milli müdafaa
ve milli vahdet için
şimendiferleri yapmak
zaruretinde idik ve bunun için
yaptık ve gene yapmak
vazifemizdir. 7 sene evvel
ancak Ankaraya gelen Oarp
medeniyeti maddi ve manevi
kuvvetile bugün Sıvas'a
erişmiştir. Sıvas yoluyla Şark,
ifsadatı yarı kuvvetini
-»hltıitıtn Soi ba» mmnmniye^
HKRiYE HANIM1
Konseri dinleyiniz
gaybetti, buna mukabil biz bir misli kuvvetlendik. «
Bu hatla bütün hudutlanmızın müdafaası bir misli
kolaylaştı. Memleketi muhafaza için sarfedeceğimiz kan
yan yanya inmiştir.
Lozan'dan sonra Avrupa Türkiyeyi tekrar iktisaden
mahkûm etmek istiyordu. Harici sermaye yedi senedir
gelecek müsait şeriat bulamadı, gelmek istiyenler milli
istiklali yıkacak kadar zararlı idi. lstiklal mücadelesi
semerelerini muhafaza için evvela kendi hazinemize
müracaat etmek en doğru yoldu. Ağır faizli kısa istikraz
yalnız Alman grubile yapılmıştır. O da aldığı kadar
memlekete para verdi. Anadolu hattımn satın alınmasında
ısrar eden bir arkadaş ta Fethi Beydir.
M. Müller ağır raasraflan milli müdafaa ve şimendifer
bütçelerinde buluyor, bunlar onun ihtisası haricindedir ve
biz yasamak için sılahlarımızı bırakmamak, şimendifer
yapmak mecburiyetindeyiz. Muarızlanm memleketin
müdafaa harana da dil uzatamazlar sanınm.
Masraflan bir nesle yüklettiğim ithamına gelince: Uzun
vadeli ve müsait şartlı istikraz talebi geldi de ben kabul
etmemezlik mi ettim? Sonra bizim 30 senelik nafıa
bütçemizi 100 sene daha tatbik ederseniz memlekette
yapacak iş gene bitmez, 100 senede kaç nesil değişir?
tsterseniz size harici para gelir, fakat 300 milyon liralık
şimendiferlerinizi ahp 99 sene işletmek ve size buna mukabil
12 milyon vermek şartile..."
Başvekil vergilerin aşarın açtığı rahneyi kapamak için
arttırddığını, maamafih köylünün vergisi 40 milyondan 25
milyona indiğini, gümrüklerin ziraat ve sanayii himaye
ettiğini söylüyerek:
"— Ot olarak çıkardığımızı gömlek olarak giyıneyeceğiz.
Unu kurtardığımız gibi gömleği de kurtaracağız. Eğer
buğdayımızı himaye etmeseydik Sıvas'ta Amerikan unu
yiyecektiniz. 7 senelik mali politika çıkmaz bir yol değil,
milli mevcudieti her şeye rağmen himaye etmiş bir
harikadır." Demiştir.
ismet Pş. Hz. muanzlanna telmihen:
"— Mevkii iktidar teşnesi degilim, demiştir, mevkii
iktidarda; yaptıklanmıza istinaden; millet vekillerinin
itimadile duruyoruz. Eğer bir gün millet vekilleri bizi
vazifeden affederlerse nefes almak imkânını vermiş
olacaklan için kendilerine yalnız müteşekkir oluruz."
30 YIL ÖNCE Cumhuriyet
Kabzımallarm yemini
31 AĞUSTOS 1960
Dün Hal'de toplanan beşyüzden fazla kabzımal, kendi
aralarında tertipledikleri yasaya riayet edeceklerine yemin
etmişlerdir.
Hal Kumandanı Top. Bnb. Turgut Budak, kısa bir hitabede
bulunarak bu çatı altında toplanan insanların, yaJnız
memleket menfaatlerine hizmet etmek gayesiyle hareket
edeceklerine, siyasi düşüncelerin bu çatının altına
girmeyeceğine inandığım belirttniştir.
Mütaakıben, Kabzımallar, masaya konan büyük bir Türk
bayrağımn üzerine ellerini dayayarak şu yemini yüksek sesle
tekrarlamışlardır.
"Hiçbir sahada, şahsi menfaatlerimi, menfaat-ı milliyenin
fevkinde tutmayacağıma, milletimin hak ve hukukuna asla
zararlı bir harekette bulunmayacağıma, mesleki dünistlük
ve vicdan faaByetine aykırı bir gaye gütmeyeceğime,
namusum, şerefim ve Allahım üzerine yemin ederim."
GEÇEN YIL BUGÜN Cumhuriyet
Sıcak gündem
31 AĞUSTOS 1989
MGK bugün Istanbul'daki Deniz Harp Okulu'nda
toplanacak. Evren ve Özal toplantı nedeniyle Istanbul'a
gidecekler. Toplantı gündeminde Güneydoğu, Kıbrıs ve
Bulgaristan konularının yer aldığı belirtîliyor.
T4ETISMA
Dinçerler'în Çevre Vakfı
Şimdi artık, "parasızlıktan" (!) antma tesisi yapamayan ve bu
nedenle denizleri "kalkınma adına" kirleten turistik işletme
sahipleri, Dinçerler'in vakıflanndan birine hemen başvurup,
"destek" isteyebilirler.
Çevreden sorumlu Devlet Bakanı Vebbi Din-
çerier'in 71 ilde kurulması için valiliklere gönder-
diği "Çevre Koruma Vakfı Seoedi", ülkemizde
sonyülarda giderek urmanan "çevreyi özd çıkar-
lara vakfetme" anlayışının yeni bir belgesidir.
Kamuoyuna "feci şekilde yeşil" bir
"teşkilaüanma" olarak açıklanan ve ardından,
Çevre Fonu'ndaki mil>-arlann da bu "teşkilat"
eliyle "çevreyi korumak içân" harcanacağı duyu-
rulan vakfın "amac" maddesinde öbür tum
"cevreci" belgelerde olduğu gibi önce "genel
doğrular" ve "güzel sozler" yazılmış. Bu
"amacın" gerçekleşmesi için yapılacak
"faaliyetleri" sıralayan 4. maddesindeise şöylebir
"göreve" yer verilmiş; "Antma tesisleri >apacak
gerçek ve tiizel kişilere imkânlar ölçiisunde des-
tek saglamak ve gerektiginde bu tesisleri yap-
Şimdi artık, '•parasızlıktan" (!)antma tesisi ya-
pamayan ve bu nedenle denizleri "kalkınma
aduıa" kirleten turistik işletme sahipleri, Dinçer-
ler'in vakıflanndan birine hemen başvurup,
"destek" isteyebilirler. Böylece devlet, biryandan
"neden antmayok" gerekçesiyle paracezası top-
larken öbür yandan "al parayı, >-ap antma)!" di-
yerek yatınmcüan "mağduriyetten" kurtarabi-
lir. Oysa ÇevreYasası ne diyor? "Kirieten sonım-
ludur ve ö*er_."
Vakıf senedinde, "amaca nasıl ulaşılacağını"
açıklayan 5. maddede de şu "işlevler" yer alıyor:
("a" bendi) "her çeşit mala satın alma, kiralama
yoluyla sahip olmak ve satmak...", ("c" bendi)
"Şirket kunnak ve hisse senetlerini almak, sat-
makJ'
"Kamu hizmetinden" çok ticari bir amacı ta-
nunlayan bu "işlev" de doğal ve tarihsel zengin-
liklerle bez£İi arazilerin ("mal"lann) "vakıf
eliyle" alınıp, satüabileceğini; tesis kurmak için
"uygun bir yer" arayanlann bundan böyle sah ar-
sa komisyonlanna ya da "tahsis arari" için Tn-
rizm Bakanlığı'na değil, vakıflara da başvurabi-
leceklerini gösteriyor...
Peki, bu vakıf nasıl yönetilecek?
Elbette, ticarete gelindiğinden alabildiğine
"Uberal" ama karar erklerinde olabildiğince
"devletçi" olan, "geleneksel" anlayışla.
îşte, "Yönetim Kunılumı" tarumlayan 17.
madde: "Yönetim Kurulu bir başkan ve doknz
iiyeden oluşur. Başkan ilin en büyük mülki ami-
ridir. İ yelerin liçü çevreden sorumlu Devlet Bak-
nı (Dinçerler) tarafından. diğerleri ise Yönetim
Kurulu Başkanı (Vali) tarafından seçilir... Gerek-
tiginde Bakan (Dinçerler) ve>B başkan (Vali) yö-
netim kurulu üyelerini degişürebilir."
Böyle bir "atama" yönetim kurulu olan vakıf
nasıl çalışır? Çevre çorunlannı çözme yönünde
ne gibi "yeteT' (!) politikalar üretir, nasıl karar-
lar alır? Yönetim Kurulu üyeleri, "görevierinden
ahnamamalan" için nasıl bir tutum takınmalı-
dırlar?
Bu sorulann yanıtı da yine vakıf senedinin
12/d maddesinde"tarnşmava yol açmayacak" bir
açıklıkla özetleniyor: "Çevreden sorumlu Dev-
let Bakanlıgı'nın genel pobtikalan, plan ve prog-
ramlan istikametinde..."
Ege basınını izleyenler bilirler. Almanya'da
Içevre kirlettigi" için kapaulan bir mukavva fab-
rikası, "olduğu gibT' Türkive'ye "taşınarak" De-
nizli'de kurulmak isteniyor. Yerel yönetim, mes-
lek odalan vemuhalefet partileribu girişime karşı
çıkıyorlar. Ne var ki Dinçerler'in vakfı eliyle ya-
tınmcılara Çevre Fonu'ndan yeni "olanaklar"
sağlamaya soyunan Çevre Müsteşarlığı, her yö-
nüyle bir "çevre cinayeti" ömeği olan bu tesisin
kurulması için de "ııygun görüş" veriyor...
Böylece, illerde kurulmakta olan vakıflann,
"nasıl bir politika" izleyecekleri de ortaya çıkıyor.
Son olarak, Vakıf Senedi'nde bu "poHtikanın"
tanımını da yapan 18. maddeyi okuyalım; "Çev-
renin dogal yapıanın bozulmasına etki eden ku-
rulnşlann ürettigi iş ve hizmetler ile çevre değer-
lerinin korunması arasmda hoşgörii sınırtan için-
de dengeleyici deger yargılan oluşturmak \« çevre
korunması ile ügüi olarak alınacak karariann bo
esaslar içinde oloşmasına yardımcı olmak."
Dünyayı yasanılmaz kılanlara "hoşgörii" ile
bakarak; onİan "bu işkrinden ötürü" destek sağ-
layarak; yağmacılıkta "dengeli davranılması"
önerüerek... Buna karsın, doğal ve kulnırel değer-
lerimizin yok edilmemesi için savaşım verenlere
karşı ise aynı "hoşgörii" bir yanabıraküıp, "bon-
lar aşın uçlar, malum gnıplardır" diye kara ça-
lınarak... Çevre zenginlikleri nasıl korunacaktır?
Dinçerler, bir demecinde bu soruyu "iman
gücüyle" diyerek yanıtlamıştı.
Vakıf senedinde bu imanın "kâbesi" belli
oluyor...
OKIAYEKİNCt
Tüytt Bitmeıniş Y elun Hakkı
Kamuyu zarara sokmak veya kişisel tatmin sağlamak "tüyü
bitmemiş yetimin hakkını" yemekle eşanlamlıdır ki, bu da
toplumsal anlayışımızda en aşağıhk eylem sayümıştır.
Bizim kuşakta bile (1968 kuşağı) kamuda ça-
lışma anlayışı "tüyü bitmemiş yetimin hakkını"
gözetmekti. Bu günlerde bu ilke ya unutuldu ya
da bilinmiyor olmalı ki, uygulayan kalmamış. Bu
nedenle "tüyü bitmemiş yetim hakkı" nedir, bi-
raz anlatmak gerekiyor.
Bu anlayışm temeb hukuka saygılı olmak, adil
davranmak ve kamu çıkarlannı korumaktır. Ka-
muyu zarara sokmak veya kişisel tatmin sağla-
mak "tüyü bitmemiş yetimin hakkını" yemekle
eşanlamlıdır ki, bu da toplumsal anlayışımızda
en aşağılık eylem sayılmıştır.
Damştay Içtihaüan Birleştinne Kurulu, sıkı-
yönetim komutanlıklannca 1402 sayılı yasaya da-
yanılarak işlerine son verilen devlet ve kamu gö-
revlerinin kurumlannca eski görevlerine iade
edilmesi gerektıgini 7.12.1989 tarihinde kararlaş-
tırmıştır. Bu açık hükme rağmen hâlâ birçok
1402'liğin görevlerine kabul edilmemeleri nasıl
açıklanacaktır? Yedi-sekiz aydır göreve başlatıl-
mayan 1402'likler en sonunda bir tdare Mahke-
mesi karan ile göreve döndüklerinde, boşta geçen
dönemler için idareden özlük haklannı tazminat
olarak alacaklardır. Böylece kamu, zamanında
Damştay kararlarını uygulamayan yöneticiler yü-
zünden, yeniden zarara uğrayacakür.
Danıştay karariannı uygulamayan bu yöneti-
ciler "hiyü bitmemiş yetim hakkını" yediklerin-
den dolayı sadece "öbür dünyada" mı cezalana-
caktır; yoksa hukuk devletimizde bu tür hukuk-
suzluğu önleyecek, devlet zararını kişisel sorum-
luluğa dönüştürecek bir mekanizmayük mudur?
Sorumlular, yetim hakkı yiyiciler hep "ilahi be-
saplaşmada"mı hesap verecekler?
BİR 1402'LtK
Fatura Bîze mi Çıkaeak?
Uzmanlar, ozon deliğinin yüzyılın sonlarına kadar Türkiye ve
Yunanistan'ı da içine alacak şekilde genişlemesinden
endişe duyuyorlar.
Antarktika Uzerindeki ozon tabakası deli-
ğini ilk ortaya çıkaran bilim adamları grubu-
nun yaptıkları son açıklamalar, bizim açımız-
dan son derece dehşet verici olan yukardaki
soruyu gündeme getiriyor. Ozon'u yok eden
CFC ve türevleri gibi kimyasal ürünlerin üre-
tim ve tüketiminde dünya ölçeğinde çok kü-
çük bir paya sahip Türkiye ve Yunanistan,
açıklamaya göTe coğrafi konumlan itibariy-
le en fazla zarar görecek ülkeler dummunda-
lar.
Sanayileşmiş ülkelerin 1987 Montreal pro-
tokolüyle ozon tabakasını tahrip eden kim-
yasal urünlere getirdikleri sınırlamalara ve bu
yıl içinde daha ileri bir adım olarak, gelecek
yüzyılın başlanna kadar bu ürünlerin üretim
ve tüketimini aşamalı olarak ortadan kaldır-
ma kararına rağmen, uzmanlar, ozon deliği-
nin yüzyılın sonlarına kadar Türkiye ve Yu-
nanistan'ı da içine alacak şekilde genişleme-
sinden endişe duyuyorlar.
Önümüzdeki on yıl içinde kış ayları boyun-
ca kuzey yanmküre ozon tabakasının yüzde
20-30 OTanında yok olacağı hesaplanıyor. Bu
durumun, güneşin ocak, şubat, mart ayları
boyunca etkisiz ve eğik bir açıyla geldiği Ku-
zey Amerika ve Kuzey Avrupa ülkeleri için o
kadar önemli olmayacağı vurgulanırken kor-
kulduğu üzere, deliğin Türkiye ve Yunanis-
tan üzerine erişmesi durumunda; güneşin daha
dik bir açıyla ve daha uzun süreli olarak ulâş-
tığı bu bölgelerde ultraviyole radyosyonunun
da yüzde 40'a varan bir artış bekleniyor.
Böyle bir artışın doğrudan ilk sonucunun
cilt kanseri vakalarının çoğalması olabilece-
ği görüşünde birleşen uzmanlar; •müdahale
edilen doğal dengenin nasıl bir yönde gelişe-
ceği, yeni dengenin nasıl oluşacağı ve bu sü-
recin etkilerinin neler olabileceği sorunlarına
henüz kesin cevaplar veremiyorlar.
Öte yandan global ısınmanın beklenenin
tersine Grönland'da buz tabakası kalınlığın-
da artışa yol açtığı ve deniz seviyesinde yük-
selme yerine düşmenin görüldüğü de verilen
bilgiler arasında. Bu yeni gözlem; dünya ısın-
dıkça kutup bölgelerine düşen kar miktarın-
da artış olacağı varsayımını güçlendirirken de-
niz seviyesi geleceğinin de oluşan bu yeni has-
sas dengeye bağlı olarak belirleneceğini gös-
teriyor.
MURAT ERDtL
Londra
GALERİ#ATÖLYE PERA 146 97 38-132 64 26
g ü l ç i n a k s o y
s c d a t b a l k ı r
h a l i m ç e l i k c r
t a n j u d e m i r c i
h a l u k g e d i k
b a h a r k o c a m a n
s e n a y ö n a 1
n u r c a n p e r d a h ç ı
k a d i r r c i s l i
i l h a n ş e n
2 0 . 8 - 1 0 . 9 . 1 9 9 0
DERİMOD KÜLTÜR MERKEZİ
Ducok , Kazlıceîme
582 84 00
SANAT CALERİSİ
Yeni tnevsimde çok değişik
ürünlerle karşınızdaytz.
tthal büro setleri, çerçe\eler, renkli camlar
beğeninize sunulmuştur. Bekliyoruz.
Rumeli Cad Bilge Han 81/5 Osmanbey 146 70 25
Çeeb
. Anl.
ulcryuz
r^oaiu
Berlce!
TEU &ANAT 6ALERİSİ S fy o
doga
4ta
>.%?'{££ Resim ve Heykel
Cıhol turol
S«|ın> Turon
. ye
Adnan Vormca
Neıol Mehh Devrım
Tıroje Dıkmm
17AÖUStOS-7EylQI19<)0
Paza' hof Î 11
c<
- 1 9
fr
'
Kuyuluboston Sok 44/2 Nt^afita;
lel 147 08 9 9 - 147 9? 56
«vı I o o
Sal.h Cofku
FuOt Acorogtu
ö
Antikalarınızı alıcısıyla buluşturun
131.MÜZAYEDE
30 EYLÜL 1990 YILDIZ SARAY'INDA
Degerlı Tablo larınızı. Haflarınızı. Kuran-ı Kerım lerınızı. Osmanlı Gumuşlen"nızı.
Iznık Çınılen'nızı ve Anlıka larınızı ucrelsız ekspertız ve sıgoria yapıyor. sızın admıza
muzayedelenmızde salıyoruz Tecrubelenmızden yararlanın
GALERİ ARŞİV
^aCKY BOULLIER
Sızt sevımlı dostlanyfa
tanışmaya çağırıyor
23 AJustos-22 EyüJİ
Mtızik Kerim Fersan
i i ttı /') '*' ıirılsı _$~<lthıtır
Kalamıs Fener Cad 4S/3-346 29 91
EXCLUSIVE
S A N A T M E R K F Z İ
SANAT TARİHİ
DERSLERİ
KAYITLARIMIZ
BAŞLAMIŞTIR
389 I Surtıye
ISııMıyc I» Banfc»! uaul 363 75 U
ANTIK A.Ş.
Mt'ZAttDE ORGANIZASVHNL
Eyiam Cad 16 NFşantaşı - Istanbul 130 74 82 • 131 44 65
YAZ SONU
KARMA SERGİSİ
Nurl Abaç
Nevzat Akoral
Ismall Altınofc
Rafet Ar&al ıHeyKeM
Mustafa Aslıer
Turgut Atalay
Ibrahlm Balaban
Csfer Bater
Birim Bozok
nkrl Cantürk
Abkfln Dtno
Eren Eyüboğlu
Lütfü Giinay
Cahit Güraydın
İbrahlm Satl
1 3-30 AğustOS
Nı»pelîyt Aylar Cad. Nil Apl.
24/6 Leveni 169 80 14-149 93 17
ANKARA^AMCA
MUŞERREF HEKİMOGLU
Efe Havaları
Burhaniyeli öğretmen Mehmet Özgüçlü mü güzel anlatıyor,
oğlu Şükrü mü bilmem? Kaç kez dinjedim, onu da bilemiyorum,
ama kaç kez dinlesem coşkuyla çarpıyor kalbim. Borazan Efe1
nin soluğunu duyuyorum yeniden. Kadir Efe'nin yüreğini, Hü-
seyin Develi'yi yeniden görüyorum karşımda, körfezdeki ulusal
güçleri örgütlendiren bir Kuvay-i Milliyeci'yi... İstiklal madalyası
var mı diye aptalca bir sorumu yanıtlamadı, yüzüme ters ters
baktı. Cebinden bir belge çıkararak önüme koydu sonra. Bel-
geye baktım, saygıyla selamladım Hüseyin amcayı. Yüzüm kı-
zardı, gönlüm ağardı. İşgai komutanının imzası var o belgede.
Bir gözaltı belgesi, düşman karargahına gidip denetimden ge-
çecek her gûn, gözden uzak kaimamak üzere, çünkü Kemalist!..
Hüseyin Develi bu belgeden onur duyuyor, gögsünde taşıyor,
yabancı güçlerin sevmediği bir kişi olmayı, sakıncalı kişiliğini be-
lirten belgeyi dostların madalyasına yeğliyor Kaç kez yazdım,
bugün yine yazıyor, soruyorum: Ne güzel ders, uyarı değil mi?
Oysa çevremizde yabancıların desteğiyle övünenler var!
Ali Çetinkaya'yı körfezde masal türü anlatırlar hâlâ. Ayvalık-
tan Karaağaç'a gelişi, ilk kurşunun atılışı... Köy kahvelerinde Bur-
haniye evierinde, alanı çeviren dükkânlarda... Bir öyküsünü de
Kemer Kırtasiye Evi'nde yeni dinledim. Kurtuluş Sawaşı'_ndan son-
ra Çetinkaya Burhaniye'ye geliyor Bayındırlık Bakanı. Ülkede de-
mir ağlar örülüyor, Çetinkaya savaş arkadaşlarına sesleniyor iç-
tenlikle:
— Bırakın bu efe havalarını diyor. Gelin demiryollarında çalı-
şın, çavuş olun, emeğinizin karşılığını alın, yarın emekli olur ge-
çim sıkıntısı çekmezsiniz.
Borazan ve Kadir Efe'ler Bayındırlık Bakanı'nın karşısına diki-
liyor.
— Biz tüfekleri demiryolunda çavuş olmak için çatmadık di-
yorlar.
Çetinkaya ağlıyor. Oysa zaman onu haklı çıkanyor. Demiryol-
lannda çavuş olmayı istemeyen Borazan Efe, Demokrat Parti dö-
neminde güç koşullarda yaşadı. Belediyenin çöpçü kadrosun-
da çalıştı. 27 Mayıs'tan sonra galiba Sami Küçük ve Enver Gü-
reli'nin ortak önerisiyie Meclisten geçen bir yasa kapsamına girdi,
bir aylık bağlandı Efe'ye. Borazan'ı hâlâ duruyor orada, alanda-
ki anıtın yan basamağında... O anıtı da üzülerek seyrediyorum
her zaman. Yontu sanatçımız Güldal Duyar'dan da özür diliyo-
rum yeniden. Birkaç kez daha yazdım, ama altını çizmek istiyo-
rum. Eski heykelin yerine üniformalı bir Atatürk koymak bana
ters geliyor. Cumhuriyetimizin kurucusunu, yetisen kusaktara yal-
nız asker yanıyia tanıtmak çağdaş bir yaklaşım değil. Atatürk eş-
siz bir komutan, ama aynı zamanda eşsiz bir devlet adamı, bir
devrimci, politikada "Yurtta barış dünyada barış" ilkesini kuran
bir banşsever. Atatürk'ün asıl bu yönlerini vurgulamak gerekmez
mi acaba? Savaş hayli gerilerde, Atatürk'ün askerlik süresi de
bir yerde bitiyor. Onu asıl çağdaş kişiliğiyte tanıtmak gerekiyor.
• • *
Atatürk anıt çevresinde güzel bir köşk vardı vaktiyle. Ali Çe-
tinkaya'ya Burhaniyelilerden bir armağan. Çetinkaya ailesi, kızı
İstiklal Paksüt ya da torunları o köşkte hiç oturmadı, bir süre sonra
da satıldı sanınm. Başta CHP İlçe Başkanı Mustafa Çakıroğlu
kimi ilçeliler satılmasını istemiyor, Çetinkaya'ya basvurarak köş-
kü Burhaniye'ye bağışlamasını öneriyoıiar. Ali Çetinkaya'dan bir
rrtektup. Eczacı Mustafa Çakıroğlu ve arkadaşlan üzürttüyle oku-
yoıiar: "Çok üzgünüm, evi satmak zorundayım, hastalığım ne-
deniyle güç durumdayım, param yok" diyor!
Bir dönemin bakanları böyle işte! Para sıkıntısı çekiyoriar! Üs-
telik bir Bayındırlık Bakanı! Ülkemizde böyle kişiler de var, dün
de bugün de. Demiryolu çavuşu olmak için tüfek çatmayanlar,
bakanlık koltuğuna otursa da olanaklarını geliştirmeyenler... Oysa
kimi kişiler nasıl üretken değil mi? Siyasal gücü kişisel çıkartar
için değerlendirerek zenginlikler üretiyorlar!
An ama gerçek. Ulusal bayramları kutiarken belli bir buruk-
luğu aşamıyor insan. Hatta Kurtuluş Savaşı'nın bitmediğini his-
sediyor. Yeni savaşlann çarpıntısını duyuyor yüreğinde. Kurta-
racak ne çok şey var diye düşünüyor. Tarihimizi, coğrafyamızı,
doğal ve kültürelzenginliklerimizi, denizi kurtarmak, çevreyi kur-
tarmak, ağaçlan, çiçekleri kurtarmak için de belli savaşlar ge-
rekiyor. Saldırganlara, savurganlara, ulusal çıkarlanmızdan ödün
verenlere, kişisel çıkariarına öncelik verenlere, geleceğımıze ipo-
tek koyanlara karşı da yürekli savaşlar gerekiyor.
Mutlu bir olay toplumumuzda çok yürekli savaşçılar da var.
Çanları çalıyorlar durmadan. Kulağı olan duyar, o çanlarda efe-
lerin havası, soluğu var.
ÇALIŞANLARIN
SORULARI/SORUNLARI
YILMAZ ŞtPAL
"İkramiy e verilir mi?"
SORU: 1945 doğumlu olup, 25 yıllık öğretmenim. 1. derece,
1. kademedeyim. Hastayım ve raalulen emekli olma
ihtimalim çok fazla.
1- Malulen emekliye ayrılırsam, ikramiye verilir mi?
Verilirse tutanne olur. Nasıl hesaplanır?
2- Emekli aylığım ne orandave ne tutarda verilir?
A.K.
YANIT: 1- TC Emekli Sandığı Yasası Ek Madde 20'ye gö-
re. "Emekli, adi malulluk. vazife malüllüğü aylığı bağlanan ve-
ya toptan ödeme yapılan; asker sivil tüm iştirakçilere her tam fîi-
li hizmet yılı için "Emekli ikramiyesi verilmektedir.
Emekli ikramiyesinin hesaplanması:
1.3201. derece 1. kademe genel aylık göstergesi
1.500 1. dereceden aylık alan öğretmenlerin ek göstergesi.
2.820 toplam genel aylık göstergesi.
2.820 x 320 (1990 yılı 2. yan katsayısı) =902.400 TL. (1 yıl
karşılığı genel aylık ikramiyesi)
902.400 x 25 (fıili hizmet yılı) = 22.560.000 TL. (25 yıl karşılı-
ğı genel aylık ikramiyesi)
200 (25 yıl hizmet karşılığı kıdem göstergesi) x 320 (1990 yılı 2.
yan kıdem aylık katsayısı) = 64.000(1 yıllık kıdem ikramiyesi)
64.000 x %50 (1990 yılı için uygulanan oran) = 32.000 TL.
(1990yılı2. yanda 1 yıl karşılığı kıdem ikramiyesi)
32.000 TL. x 25 (Fiili hizmet yılı) = 80O.0Ö0TL. (1990 yılı 2.
yan için 25 hizmet yılı için kıdem ikramiyesi)
1.000 (Taban aylık göstergesi) x 355 (1990 yılı 2. yan taban ay-
lık katsayısı) = 355.000TL. (Tabanaylık ikramiyesi)
355.OOOTL. x% 50 (1990 yılı için uygulanan oran) = 17.500
TL.( 1990 yılı 2. yanda 1 yıl karşılığı taban aylık ikramiyesi)
177.500 x 25 (Fiili hizmet yılı) = 4.437.500 (1990 yılı 2. yan
için 25 yıl karşılığı taban aylık ikramiyesi)
22.560.000 TL. (1990 yılı 2. yan için 25 yıl karşılıgı genel aylık
ikramiyesi)
800.000 TL. (1990 yılı için 25 yıl karşılığı kıdem aylık ikrami-
yesi) 4.437.500TL. (1990yılı 2. yan için 25 yıl karşılığı taban ay-
lık ikramiyesi)
27.797.500 TL. 51990 yılı 2. yan için 25 yıl karşılığı toplam ik-
ramiye)
2.820 (toplam gösterge) x 320 (Genel aylık katsayısı) =
902.400 (Emekli aylığınaesas genel aylık)
902.400 x %75 (25 yıl karşılığı aylık bağlama oranı) =
676.800TL. (25 yıl karşılığı genel emekli aylığı)
200 (kıdem aylık göstergesi) x 320 (kıdem aylık katsayısı) =
64.000 (Emekli aylığına esas kıdem aylığı)
64.000 x 75 (Aylık bağlama oranı) = 48.000 TL. (25 yıl karşı-
lığı kıdem emekli aylığı)
1.000 (taban aylık göstergesi) x 355 (Taban aylık katsayısı) =
355.000 (Taban aylık bağlamayaesas)
355.000 x %75 (aylık bağlama oranı) = 266.250 TL. (25 yıl
karşılığıtabanemekli aylığı)
676.800 TL. (Genel emekli aylığı) + 48.000 TL. (Kıdem
emekliaylığı) + 266.250 (taban emekli aylığı) = 991.050 (I. de-
rece 1. kademeden 25 yıl hizmetten sonra emekli olan öğretme-
nin toplam emekli aylığı).
1. Hamur kağida çok temiz
F OT O KO P İ
Doğan Copy
16O 78 28
60 TL. Ortabahçe Cad.
No: 6O Beşlktag