Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 AĞUSTOS 1990 KÜITÜR-SANAT CUMHURİYET/5
Madonna'nın korumaları sorun
• BARCELONA (AA) — tspanyol Foto Muhabirleri,
"gençlerin ilahesi" Amerikalı ünlü pop şarkıcısı
Madonna'mn korumalanna ateş puskürüyor. "Blond
Ambition" adh konser turnesi için Barcclona'da bulunan
Madonna'mn "çam yarması" korumalanndan birinin
dün bir meslektaslannı tartaklayarak "hastanelik"
etmesi, Foto muhabirleri derneklerini ayağa kaldırdı.
İspanyol Foto Muhabirleri Derneği, Madonna'mn
korumalan için "Rambo ve mafya serserisi kırması"
ifadesini kullanu-ken, Katalonya Foto Muhabirleri
Derneği de "Basın özgürlüğune karşı, yasadışında
faaliyet gösterenler" tarumlamasında bulundu. Bir foto
muhabirinin Madonna'mn korumalan tarafından
tartaklamasıyla ilgili olarak tutuklanan olmadı.
fe
A Ay' Locarno Şenligi'nde
• LOCARNO (Cumhuriyet) — Onceki gece açıhşı
yapılan 43. Uluslararası Locarno Film Şenliği'nde
gösterilecek olan tek Türk fılmi, genç yönetmen Reha
Erdem'in "A Ay" adh ilk yapıtı. Kasım 1989'da, Nantes
Üç Kıta Şenliği'nde ikincilik ödulu kazanan bu film,
Locarno'da, "Yarışma Dışı Resmi Bölüm"de (Selection
Officiellc Hors Competition) sunulacak. Yanşmah resmi
bölümde programlanan İS film içinde ise dokuz ilk
yapıta yer verildi. Böylece, Locarno'da genç sinemaya
verilen geleneksel önem, bu yıl daha da belirginleşmiş
oluyor. Aynca şenlik kapsamında bu yaz ilk kez "Isviçre
Sinema Basım Birliği" tarafından, "Eleştirmenlerin
Haftası" adı altında düzenlenen yeni bir yan bölum yer
almakta. Diğer film şenliklerindeki benzerlerinin tersine,
ilk ya da ikinci filmlere aynlmamış olan bu yeni
bölümde beş fıhn prograrnlandı. Sovyet yönetmen Ley
Koulechov'un 1917/1943 yılları arasında gerçekleştirdiği
kısa ya da uzun otuz dört filmden oluşan geniş kapsamh
bir toplu gösterinin de yer aldığı jenliğin sekiz kişilik
uluslararası seçici kurulunda Nastasia Kinski, Nanni
Moretti, Mrinal Sen ve Aleksandr Sokurov görev
alıyorlar. 43. Locarno Şenliği 12 agustosta son bulacak.
Dogan Kardeş'in yeni sayısı
• Kültttr Servisi —
Doğan Kardeş'in ağustos|
ayı sayısında Dr. M. Ali
Kıhçbay'ın yazdığı ve
Tuncay Batıbeki'nin
çizdiği resimli öyküde
"Mısır Uygarhğı"
işleniyor. Gülten
Dayıoğlu, "Başka
Ülkeler, Başka İnsanlar" |
bölümünde "San
Fransisko"yu tamtırken
"Profesör Tonton"
maceraları bu ay da
sürüyor. Seçil Büker "7.
Sanaf'da, "Gelin
Görüntü Düzenleyelim"
başhkh yazısını küçük
okurlara sunarken "tkibine On Kala" bölümünde,
geleceğin sineması, teknolojik evi ve kirli kentleri
üzerinde duruluyor. Susan Salimi'nin "Kırkayak ile Ay"
adh öyküsu Hamid Mirghanbari'nin desenleri ile yer
ahyor. Dergi George Orwell'ın yazdığı "Hayvanlar
Çiftliği" bölümü ile sürerken ayrıca "Geleceğin
Ressamları ve Yazarlan Yarışması"nın sonuçlanna da yer
veriyor.
Adalar Şöleni'nde beşinci gün
• Kiiltür Servisi — Adalar 3. Kultür ve Sanat
Şölenı'nde bugün İdil Abla Çocuk Tiyatrosu'nun
"Masalistan" adlı oyunu saat 15.00 ve 17.00'de Kınalıada
Su Sporları Kulübu'nde izlenebilir. Prof. Dr. Metin
Sözen'in yöneteceği "Açrklamalı film Gösterisi" saat
20.00'de Sedefadası jGazino'da duzenleniyor. Beyhan Aral
Müzik Topluluğu saat 16.00'da Burgazada Iskele
Alanı'nda bir konser verecek. Uluy Uğurlu'nun piyano
resitali saat 20.00'de Burgazada Ayayani Kilisesi'nde yer
ahyor. lstanbul Devlet Türk Müziği Topluluğu solistleri
saat 21.00'de Heybeliada Su Sporlan Kulubü'nde bir
konser verecek. Kayahan, Yasemin Kumral ve Mayıs
Rüzgârı Müzik Toplulugu'nun konseri saat 21.00'de
Büyükada deniz otobüsü iskelesinde duzenleniyor. Devlet
Senfoni Orkestrası sanatçılarının saat 21.00'de Büyükada
San Pacifico Kilisesi'nde vereceği konsere solist olarak
Gökhan Tunalı ve Hülya Saydam katıhyor.
Michel Guy öldti
• PARİS (Cumhuriyet) — Fransa'mn eski kültür
bakanlanndan (1974-1976) Michel Guy, Paris'te öldu.
Kultür alanında çağdaş sanatlara açık girişımleri ve
politik çekişmelerin dışında kalmaya özen gösteren ince
kişiliğiyle tanınan Michel Guy'ın ölumü, özellikle Fransız
tiyatro dünyasında derin üzüntü yarattı. Michel Guy,
1972 yılında kurduğu ve o günden bu yana yönettiği
"Paris Güz Şenliği" (Fesüval D'automne) ile "başkente,
her mevsim başında çağdaş tiyatro ve dansın yeni
örneklerini taşıyordu. Giderek uzayan, son yıllarda uç ay
boyunca etkinlik gösteren "Guz Şenliği" Avrupa'ya ve
tüm dünyaya açılmış, öncü denemelere, yeni akımlara
destek olmuş, Merce Cunningham, Trisha Brown, Peter
Stein, Bob Wilson, Klaus-Michael Gruber gibi
sanatçıların tamnmasım sağlamıştı.
Muhtar Şahanov İLESAMVia
• Kültür Servisi — Kazakistan Yazarlar Birliği Sekreteri,
Yüksek Sovyet üyesi, Kazakistan Milletvekili Zhalyn
Magazin dergisi başyazarı ve yönetmeni, "20. yuzyıl
(Dünya ve Ekoloji) Uluslararası Aral Gölü Faaliyeti"
Başkam Muhtar Şahanov, Türkiye tlim ve Edebiyat Eseri
Sahipleri Meslek Birliği'nı (İLESAM) ziyaret etti.
İLESAM Yönetim Kurulu üyesi ve Genel Muhasip Prof.
Dr. Sadık Kemal Tural, Coşkun Ertepınar ve Genel
Sekreter Fehmi Arabacıoğlu ve federasyon temsilcisi
Prof. Dr. Abdurrahman Guzel, konuk Şahanov'a
İLESAM'ın faaliyetleri ve amaçları hakkında bilgi vetdi.
İLESAM ile Kazakistan Yazarlar Birliği arasında kültürel
işbirliğinin yapılması gereğine temas edildi.
Anne-baba Bergman'lar
• STOCKHOLM (ANKA) Ünlu Isveçli sinema
yönetmeni Ingmar Bergman'ın anne ve babasının
karmaşık ve acıklı aşk öyküsunü konu olan filmin
çekimlerine tsveç'te başlandı. Senaryosunu Ingmar
Bergman'm yazdığı fılmi, "Pelle, The Conqueror" rdmi
ile 1989'da Oscar ödülunü alan Danimarkalı yönetmen
Bille August yönetiyor. "Best Intentions" (En İyi
Niyetler) adh filmin çekünlerinin sona ermesi ve 1991
Noeli'nde gösterime girmesi bekleniyor. lsvec"te şimdiye
kadar çekilen en pahah film olduğu belirtilen "Best
Intentions"da Henrik ve Anna Bergman rollerıni Samuel
Froler ve Pernilla Ostegren oynuyor. Fılmde ünlü sanatçı
Max Von Sydow, Anna'nm babası olarak yer ahyor.
Zengin bir ailenin kızı olan Anna ile fakir bir öğrenci
Henrik'in tanışmaları ile başlayan film, Bergman çiftinin
ortak yaşamının 10 yıhnı kapsıyor.
'Popüler müzik' üniversitede
• LONDRA (Cumhuriyet) — Salford Üniversitesi'nde
Popüler Müzik ve Ses Kayıt Bölümü kuruldu. Girişime,
Beatles'ın plak kayıt yapımcısı George Martin öncüluk
etti. Üç yıl süreli lisans eğitimi için 30 kişilik kontenjana
200 kişi başvurdu. Bölümde öğrencüere beste, orijinal
parçalann düzenlenmesi ve çahnması, odyovizüel müzik
teknolojisi ve popüler müzik tarihi okutulacak.
Önümüzdeki eylul ayından itibaren eğitıme başlanacak
bölümun mezunlanmn, profesyonel sahne sanatçıları
olmaları değil, beste, plak ya da CD kayıt tekniği ve
pazarlama alanlannda çalışacak bilgi ve beceri
kazanmaları öngönilüyor. En başarılı üç öğrenciye ıse iki
biner sterlin (10 milyon lira) tutarında ödul verilecek.
SJNEMA/AriLLA
Ülkenin can damarı kitle iletişimiyabancı tekellere teslim edilebilir mi?
Bîrîleri 'güleffüle'demeliMahmut T. Öngören'in başlıjb
çok doğru: Yaşadığımız, tam biı
"iletişim kaosıTdur. Çeşiüi sorun-
larla boğuşan siyaset sahnesi, al-
lak bullak Türkiye'de. Surekli gün-
demi belirlemek ustalığıru göste-
ren Çankaya sakıni, bir kez daha
aynı beceriyi göstermiş ve Magk
Box olayının tartışmalan sürerken
ortaya bir de Murdoch ve MaxweU
ilcilisi çıkmıştır. Bunlar hep bir
rastlantı rnı?
Aslında kitle iletişimi hemen
her ülkede son yıllarda kamuoyu-
nu en çok ilgilendiren, enine bo-
yuna en çok tartışılan şeylerin ba-
şında geüyor. Türkiye'de yıllar yüı
deviet tekeü olmanın rahaıhğına
yaslanan bir TKT kurumunun yö-
netimi altında bulunan televizyon
alanımız, bu türden tamşmalara
kapı açacak bir hareketliliği yaşa-
mamış, tartışmalar hep, "Şn prog-
raro iyi. bu progrem kotü; yerli ya-
pını az, yabancı yapun çok; habcr-
ler tanulı veya Urafaz" vb. düzey-
lerde kahnıştı.
İktidann ta kendisi
Oysa Batı, çağımız kitle iletışi-
minin belkemiğinı oluşturan TV
konusunda yülardır kafa yoruyor.
Hem de öyle "O geldi, bu gitti",
"Olsan mu olmasın mı?" düzey-
lerinde değil. Konu değişik düzey-
lerde, kurulmuş çeşitli kurullarda,
komısyonlarda tartışılıyor. Habe-
ralma özgürlüğünden ulusal kül-
türü korumaya, çağın teknolojisi-
ni izlemeden bireysel seçme hak-
kına saygıya, olası her düzeyde ele
alınıyor. Kitle iletişimi, artık ikti-
dann elinde veya ona karşı kulla-
nılabilecek bir teknoloji alanı de-
ğildir. Neredeyse iktidann ta ken-
disidir. Kitlelere politikadan eko-
nomiye, kültürelden ahlaksala
hükmetmeye, onlan biçimlendır-
meve, yönlendirmeye ve koşullan-
dınnaya giden yollar, günümuztle
artık her evin içine dek sokulmuş
görsel yayın olanaklarının sahip-
lerine aittir. Türkiye bu tartışma-
lara, geç ve yanlış biçimde de ol-
sa dalnuş bulunuyor. Hayırhsı ol-
sun!..
Hayra alamet değil
Ama olacaklar pek de "hayırfc"
gözükmüyor. Tüm dünyada dev-
let tekelı biçiminde işleyen bir TV
mekanizmasına sahip ıktidariar, o
ülkede özel TV'nın başlamasına
hiçbir biçimde destek olmamamış-
lardır. Bu konuda baskı hep mu-
halefetin biçimlendirdiği bir ka-
muoyundan ve farkh kurumlar-
dan gelmiştir. Peki Türkiye'de
hem de şimdî S kanala ulasmış
yaygın ve etkin bir TV ağmı elin-
İKt BASIN tMPARATORU — Rupert Murdoch (solda) ve Robert
Maxwell. İki basın imparatonı. Son günknk ikisinin de gozu Turki-
>e'nin kitle iktişiminde.
de tutan iktidar, nıçin bir "özel
TV'cilik" seruvenine atıhyor ki?
Kuşkusuz bunun ardında Türk
halkına daha çağdaş ve yansız bir
TV'cilik sunmak, çağın teknolo-
jisinden daha iyi yararlandırmak
gibi "soylu anuçlar" yok. Magk
Box'ın aslında bir "aik şirketi" bi-
çiminde yönlendirilecegi açıktır.
Yabana sermayeye Murdoch ve
Maxwell gibi Batılı (ve tekeld) ser-
maye sahiplerine açılmak istenen
TV kanaüan ise parlak cilalan ar-
dında, hiç kuşkunuz olmasın ki
yine suya sabuna dokunmayan,
gerçeklerin yanına bile yaklaşmayı
zaten düşünmeyen, halkımı/a ye-
ni ve hoş görunuşlü 'tatlı afyonlar
de TV olayından bir pay kapmak
için bekleyen kuruluşlar ve bun-
lann arkalanndaki kurum ve kişi
adlarını bir duşununuz. Tek başı-
na bu görunüm bile urkutucüdür.
Türk okuruna bugune dek nasıl
bir yayın organı, nasıl bir gazete
sunagelmiştir bu adamlar? Han-
gi başarılı filmi kotarmış, hangi
sanatsal uninü üretmiş, topluma
ne vermişlerdir?
Bugün onca eleştirdiğimiz, her
fırsatta "vur abalıya" dediğimiz
TRT kurumu, şunca yıldır türlü
çeşitli eksik gediklerine karşın,
topluma belli duzeyde kültürel
urünler sunmuş, belli bir kültürel
mak ise daha büyük bir yanlış, da-
ha "vahim" bir davramş olacak-
tır.
Evet, çağımızda "yabana ser-
mav«"yi "öciı*' gibi görme zihnı-
yeti -sosyalist ülkelerce bile- terk
ediliyor. "Scrmaye gelsin dc nere-
den gelirse gdsiıı" deniyor. Ancak
birçok alanda bu böyle olsa da bir
ülkenin kültür, sanat ve iletişim
alanlan, yani basını ve TV'ciliğiyle
tüm toplumu besleyen can damar-
lan, yabancı sermayeye teslim edi-
lebilir mi? Burada artık en libe-
ral, en sermayeci ve en "bırakınız
yapsın, bırakınız geçsin"ci kafala-
rın bile "dur" demesı gerekmiyor
mu? Nitekim Batı'da öyle oldu.
Siyaset sahnesi allak bullak Türkiye'de, gündemi belirleme ustahğı
gösteren Çankaya sakini, bir kez daha aynı beceriyi göstermiş, Magic Box
olayının tartışmaları sürerken ortaya bir de Murdoch ve Maxwell ikilisi
çıkmıştır. Bunlar hep bir rastlantı mı?
sunmaktan başka hiçbir şeye ya-
ramayacak olan cicili bicili yeni
oyuncaklardır. Bunlar yine halkı-
mıa ulke ve toplum gerçeklerin-
den, kızışan ayaset sahnesinin so-
mut olgularından uzaklara çeke-
cek, üstelık yine "çag atladık" çığ-
lıklanna yol açacak cilalı görün-
tüler sergileyerek belki yönetime
bir sure daha (bir seçım dönemi
daha) ensemızde boza pişirmek
olanağını verecektir. Sanırım ki
hesap budur.
Ama oynanan son derece teh-
h'keli bir oyundur. Türkıye"yi bek-
leyen tehlike, gerçek ve onanlamaz
bir göruntü kargasası, önlenemez
bir kültürel çökuş, çüdırtıcı bır
"imaj anarşisi" olabüir. Turkiye-
tartışma ve gelişme ortamı yarat-
mıştır. Sanıyor musunuz ki Magic
Box veya bir başkası, belli dene-
tim kaygılarından uzaklaşır uzak-
laşmaz yalnızca "yansız haber",
"ciddi program", "özgörce
iireüm" gibi sloganlara sanlacak
ve TKT'de bulamadığımız tüm
bunlar ve başka şeyler ekrana gel-
meye başlayacak? Çok yanılıyor-
sunuz. Özel TV'cilik, sağlara bi-
çimde kurulmadığı ve belli ilkelere
dayandınlmadıgı takdirde yalnız-
ca kaos, kargasa ve arabeskinden
sulu guldürusüne, erotik filmin-
den cilalı Amerikan dızisine, tam
bir uluslararası alt kültür enflas-
yonu getirecektir.
TV alanını Batı sermayesine aç-
oluyor. Mardoch veya Maxwdl-
in almak istediği her yayın orga-
nı, ister tngiltere ister Macaristan,
o ülkede kıyametier kopmasına
neden oldu, oluyor. Fransa'da bir
kanalın ttalyan yaünmcısı ve özel
TV istasvonlan sahibı Berlusco-
Bİ'nin ehne geçmesi, ortalığı bir-
birine kattı. Baştan beri tüm
TV'ciliğine zaten özel olarak ge-
lişmiş (ve koşullan aynca incelen-
mesi gereken) bir ABD dışında
hiçbir ülke, basınını ve TV'ciliği-
ni hele yabana kaynakh sermaye-
ye "gd bnyur, al" diye teslim et-
medi, etmiyor. Çankaya sakini ise
bu alanda söz konusu adlara da-
vetiye çıkararak Turk basınını ve
TRT'yi âdeta onlara "blzat" pa-
zarhyor. Bu, Genel Yayın Müdu-
rümüz Hasan Cemal'ın "kibar"
deyişiyle, "kendi başına bir olçıi-
süzlüktür." Ama Türkiye'de son
dönemde neyin ölçüsu kaçmadı
ki?
Hadi, gtile güle
Evet, tngiltere'de The Times'ı-
almak için neredeyse bir savaşım
veren, Amerika'da ıse New York
Post'u elinden cıkarmak zorunda
bıraküan Rupert Murdoch, benim
ülkeme eline kolunu sallaya salla-
ya gelip "üçuncn kanalı" alıvere-
cekmış. Ne yapacakmış orada?
"TRTnin pahalı olması nedeniy-
le getirtemediği kimi dizileri" ve
de "Çıkış Yok, MoomvBİker, Müf-
reze vb gibi en son filmleri" gös-
terecekmiş. Ben kendi adıma, tûr-
lu eksik gediğine karşın, hiç ol-
mazsa sinema tanhinin her ala-
nından (müzikalden ltalyan kla-
siklerine) son derece ilginç fihn-
ler gösteren 3. kanalın şimdiki ha-
linden çok daha memnunum. Bir
uluslararası tekelcının gelip de ba-
na "en pahalı", "en yeni" etiket-
leri altında görmemışlik numara-
ları taslamasına hiç tahamroülüm
yok. Benım ulkemde, bır "sinema-
sever kanalı" olarak çalışan 3. ka-
nalı elin sermayecısinden daha iyi
yönetecek adamlar da var, gerekir-
se o "çok pahalı" ve "çok yeni"
filmleri, parasını bastırıp göstere-
cek»bir devletim de var. Ben ken-
di adıma Bay Murdoch'a "hadi
gülc giîle" diyor ve ülkemın ulu-
sal olan, ulusal kalması gereken
kitle iletişimini ^abançı.lara..sa.t-
mak isteyen bir zihniyeti kı-
nıyorum.
Şerif Gören'in düzeltmesi
Geçen hafta yayımlanan "Kurtuluş Yolu Bu
mu?" başlıklı yazıma yönetmen Şerif
Gören'den bazı düzeltmeler geldi. Sinemamıza
destek için kurulan komisyonların etkinliğini
konu alan yazıma Gören'den gelen düzeltmeleri
özetliyorum.
ŞERİF GÖREN — Sin«maya destek Urtışmalan.
Yönevmen Şerif Gören, geçen
hafta "Kurtuluş Yolu Bu mn?"
başlıklı yazımda, sinemamıza des-
tek için kurulan komısyonlann et-
kinhği üzenne yazdıklanmda baa
noktalan düzeltmek için aradı.
Söylediiderini şöyle özetliyorum:
1- Film senaryolarına mali des-
tek için aynlan parayla en çok 35
kadar fılme yardım sağlanabile-
cektir. Yönergede, bu yardımın
yuzde 10'unun "ilk filmlere" ve-
rilmesi benimsendiğınden ilk film-
lerine devlet yardımı alabilecek
yönetmenlerin 4'ü geçmemesi do-
ğal olacaktır.
2- Başta kurulan 2 kuruL son-
ra tek kurula ındirgenmiştir. Yar-
dım, senaryonun kalitesi yanında
"şirket" hesabı üzerine yapılmak-
ta, yani bir şirketin (veya yapım-
cının) en çok bir projesi desteklen-
mektedir. Projesi olan yapımcı /
yönetmen, o toplantıya hiç katıl-
mamaktadır.
3- Gören, ilk 2 toplantıya katıl-
dıktan sonra bu kuruldan aynl-
mıştır. Benim "örnegin" deyişiy-
le de olsa kendi adını vermem onu
çok uzmuştur, çünkü Gören, bir
senaryo hazırlığı olmasına karşın,
yazı çıktığı gune dek yardım için
başvurmuş (dolayısıyla yardırîl al-
ınış) değildir. Yazımdaki ifadenin
onu bir tür "sahtekar" durumu-
na düşürduğunu sanmaktadır.
(Doğallıkla Gören'i bundan ten-
zih ederim).
4- Yönetmen aynca bir Şerif
Gören'in bu kuruldan ve de dev-
letten yardım ahnaya hak kazan-
dığı ve bu konuda hiçbir komp-
leksi olmadığı görüsündedir. (Bu-
na ben de katılıyorum.) Aynca ku-
rulun amacının, devletin ayırdığı
bir desteği yapımcüara dağıtmak
olduğunu, başvuran herkese ola-
naklar ölçüsünde yardımın esas
olduğunu, amacın sabote etmek,
engellemek değil, yardım olduğu-
nu anımsatmaktadır. Üstelik, za-
ten yönergede bulunan bir mad-
deyle, "ödiil alan filmler yapmış
ve staıtdart ustıi fUmler vonetmiş"
sanatçılara öncelik tanınmasının
öngörulmuş bulunduğunu, bunun
da çok doğal olduğunu belirtmek-
tedir.
Gören'in belirttiği ve altım çiz-
diği noktalan, ben de konuyla il-
gili okurlanmın dikkatlerine su-
nanm.
Bağdat Caddesi'nde artık sinema salonu kalmadı
Suadiye Atlantik Sineması kapandı
Sahibi, işletmecisini *
çıkardı. Suadiye
Atlantik Sineması'nın *•*
ne olacağı belli değil.
Bilmem Suadiyeli ve
Bağdat Caddeli
okurlarımız ne
düşünür, neyapar? Hiç
olmazsa çocukları
adına, Atlantik'in
akıbetiyle ilgilenmeleri
yararlı olmaz mı?
Suadiye Atlantik sineması ka-
pandı. Sahibi. işletmecisini çı-
kardı, salonun ne olacağı belli
değil. Aynı durum. yine Kadı-
köy yakasındakı As sineması
icindesöz konusu...
Artık kapanan salonlar ıçın
ağıt yakacak, gözyaşı dökecek
değiliz. Bunuyıilarboyuyaptık.
Şımdıyse ışler tersine döndü. Si-
nemacılık yeniden kârlı bır ış ha-
lıne dönüstü. Salon erozyonu
sona erdı. tersine yeni salonlar
açılıyor. Önümüzdeki mevsim
örneğın İstanbul'da. Beyoğlu.
Şışlı, Çemberlıtaş gıbı semtlerde
yeni salonlar sinemacılığın hız-
metine gırecek. tnsanlar yeni-
den sinemaya gidiyor. salonlar
dolup taşıyor, filmler büyük pa-
ralar getırıyor Bu durumda. is-
teyen salonunu kapatsın, kime
ne!..
Ama sorun o denli basit değil
SİNEMAS1Z KOCA BİR CADDE — Koskoca Ba£dat Caddesi. Ama artık son sinema salonnndan
Suadiye'deki Atlantik Sineması da kapandı ya da kapanmak üzere.
Var olan ve açılan sınemalar. Bağdat caddesi kı gazete haber- n"na konu olan. gazetelerevan-
leri aracılığıyla. îstanbul'un ya- sıyan. .
şamında artık belli bır sosyetik'
yaşam biçimi ve 'gençlik çetele- B l
*. sınemanın özellikle genç-
ri' ile özdeşleşti. Şu bır gerçektır •'•< 'Çin eğıtsel, kültürel bır işlevi
kı "Bağdat caddesi kesimi" dıye olduğuna, genç vaşlarda marji-
bır kesım. özellikle bır gençlik nal ve çokluk topluma zararlı
hep kentın belli yerlennde top-
lanıyor. İnsanlar. sınemada film
izlemek ıçın belli semtlere gel-
meye zorlanıyorlar. Oysa çağ-
daş ülkelerde semt sinemalan,
banlıyö sinemalan. büyük sıte-
lerin lokal sinemalan da önem
taşıyor.
Suadıve Atlantik'in ise bızce
simgesel bır önemı var Bu sa-
lon, tam karşısındakı Snadiye
sinemasının öncekı yıl kapan-
masından sonra, tûm o semtle-
rin ve nerdeyse tum Bağdat cad-
desinin kalan tek salonuvdu. O
kesımı var. Benzerlen Nışan-
taş v eya Bebek gıbı semtlerde de
bulunabılecek.. Bu semtlerde
oturan, orta ve yüksek burjuva-
zıye mensup, genelde "hali-
vakti yerinde" sıkılan ve sıkıntı-
dan her türlü marjinal ve ganp
ışlere gınşen bir kesım. Yaptık-
ları kimi zaman "zabıta vakala-
etkınlıklere yönelen gençlik
grupları ve kategorilerınin sine-
maya yönelmesinde sayılama-
yacak kadar çok yarar bulun-
duğuna hepınandık Batıda da
gençlere yonelik her türden eğ-
lence merkezine, sinema komp-
lekslen de dahıldır. Bız ıse or-
neğin Ataköy Galleria gıbı bır
da yoksun kalma durumunda.
kompleks yapıyoruz. sınema
katmayı unutuyoruz.
Ve şımdı de Bağdaı caddesı-
nin tek sineması. kapanma teh-
hkesıyle karşı karşıya'.. Tam
tersine bırkaç salonluk bır
komplckse dönüşmesı ve bu
çevrede yeni salonlann açılması
gerekirken!.. Bilmem ki Suadi-
yeli \e Bağdat caddclı okurları-
mız nedüşunür. nc yapar"
5
Sıne-
ma âşığı olmasalar da, hiç ol-
mazsa çocukları adına Atlantik
sinemasının akibetiyle ilgilen-
meleri gcrekli ve de yararlı ol-
maz ını?
Güney'in
filmleri
• ANTALYA (Carahariyct)
— Altın Portakal Füm
festivali çerçevesinde geçmiş
yıllarda ödül kazanan
filmlerin toplu gösteriminin
yapılması karanm alan
Festival Yürütme Kurulu,
aralannda Yılmaz Güney'in
de fılmlerinin bulunması
nedeniyle Antalya
Cumhuriyet Savahğı'na
başvuraraı izin istedi.
Bugüne kadar 8 kez oyuncu
ve yönetmen olarak ödül
kazanmış olan Yümaz
Güney'in filmlerinin
gösterüip gösterilmeyeceği,
savcıhğın karanndan sonra
belli olacak.
Kâğıthane'de
tiyatro
• Kültür Servisi —
Kâğıthane Belediye
Tiyatrosu kuruldu.
Kâğıthane Belediye
Tiyatrosu oyunculanmn
çoğunluğunu belediye
personeli oluşturuyor.
Kâğıthane Belediye
Tiyatrosu Amatör
Oyunculan tarafından
Haşmet Zeybek'in "Düğün
ya da Davul" adh oyunu
ilk kez Gültepe Halk
Eğitim Merkezi Tiyatro
Salonu'nda sergilendi.
Topluluğun ikinci çalışması,
Cem Yalın'a ait "Orada
Kimse Var mı?" adh
oyunu, pazar günü saat
lS.ŞO'da Gültepe Halk
Eğitim Merkezi Tiyatro
Salonu'nda sergüenecek.
Oyunu Hasan Çınar
yönetti.
Macaıistanida
festival
• Kültür Servisi —
Macaristan tl Eğitim ve
Gençlik Merkezi Halk
Danslan Enstitüsü'nün
düzenlediği uluslararası
festival 17-22 ağustos
tarihleri arasında
gerçekleştirilecek. Türkiye^
Haydarpaşa Folkior Eğitim
Merkezi'nin temsil edeceği
festivalde İFSAK üyesi
Faruk Akbaş da
Türkiye'nin tarihi ve
kültürel özelliklerini konu
alan bir dizi dia gösterisi
sunacak. Budapeşte ve
çevre kentlerde
düzenlenecek festivale
Türkiye dışında Belçika,
Finlandiya, Italya, lspanju,
Danimarka, Avusturya,-—--
F.Almanya, Kıbrıs Rum > -ı
kesimi, Çin, Estonya ve
Polonya katıhyor.
Tapmaktaki
idol
• Kültttr Servisi —
tsrail'de Harvard
Üniversitesi'nden Dr.
Lawrence E.Stager
yönetiminde kazılan
Ashkelon'daki tapınakta
11.5 cm uzunluğunda bir
dana idolü bulundu. Bronz,
gümüş ve kurşun kanşımı
idol olasılıkla kutsal
eşyalann konulduğu pişmiş
toprak bir kabın içindeydi.
Idolün yer aldığı kabın
keramiği, eserin MÖ,
155O'de yapılmış
olabıleceğinı gösteriyor.
Kızkalesi'nde
kazı
• MERStN (Cumhuriyet
Göney tlleri Bürosu) —
tsa'dan önce 4. yüzyüda
Korykos Kralhğı döneminde
yapıldığı sanılan
Kızkalesi'nde ilk kez bu yıl
taban kazı çahşmalan
yapılacak. KızkaJesi'nin
kara ve denizde bulunan
bölümlerinin taban kazı
çalışmalan Ankara ve
Selçuk Üniversiteleri
öğretim görevlilerince
hazırlanan projeye göre Içel
özel Idare Müdürlüğü'nce
yürutülecek. Bugüne kadar
hiçbir kazı ve restorasyon
çalışması yapılmadığı için
yıkılmaya yüz tutan
Kızkalesi'nin taban
çahşmalan sırasında
Korykos Kralhğı dönemine
ait eserlerin ortaya çıkması
bekleniyor. Içel Özel tdare
Müdürlüğü'nce 300 milyon
lira ödenek aynlan
Kızkalesi'nin önümüzdeki
günlerde başlayacak taban
kazı çahşmalan
tamamlandıktan sonra kale
restore edilerek turistik tesis
durumuna getirilecek.
Michel Beaune
öldti
• Kültür Servisi —
Oyuncu Michel Beaune
Paris'te öldü. 56 yaşındaki
Beaune Comedie-
Française'de iki yıl
çalıştıktan sonra, sinema ve
televizyon dünyasının içine
girmiş, çoğunlukla ikinci
sınıf rollere çıkmıştı.
Beaune son olarak "Cyrano
de Bergerac" adh oyunda
İean-Paul Belmondo'nun
yanında "Lebret"yi
canlandırnııştı.