25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 28 AĞUSTOS 1990 AMERIKANBELGELERINDETURKIYE YASEMİN CONGAR Yıl 1952. ABD Büyükelçisi, Arap ülkelerindeki meslektaşlannayazdığı mektuplarda, Türkiye'yi Ortadoğu bakımından irdelemelerini ister Türkiye Ortadoğu'ya liderolur mu?Irak'ın Kuveyt'i işgaliyle baş- layan ve Amerikan-İngiliz ağrrhkh kuvvetlerin Ortado- ğu'ya büyük askeri güç yığ- masıyla devam eden Körfez krizi, Arap dünyasım ve Ba- tı ülkelerini olduğu kadar, Türkiye'yi de dolaysız bir şe- kilde etkiledi, etkiliyor. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye için hem bölge ülke- leriyle hem de Batıh ülkeler- le özellikle ABD'yle ilişkiler, kimi zaman bozulan yeni dengeler kazanmış durum- daydı. 1950 yıhnda Kore Sava- şı'yla birlikte keskinleşen kamplaşmada, 'komünistle- re' karşı 'hür dünya'nın ya- mnda yer alan Türkiye, ken- di güvenliği bakımından NA- TO'ya girmeyi zorunlu görü- yor ve özellikle ABD'nin Or- tadoğu'daki misyonlarını 'kolaylaştıncı' bir politika iz- liyordu. Dönemin DP Hükü- meti, Ortadoğu'da Arap ül- keleriyle ilişkilerini geliştir- mek, bölgede daha aktif bir rol oynamak niyetindeydi. ABD bu rol için Türkiye'yi uygun bulmaktaydı; Türki- ye'nin 'Ortadoğu'nun savun- ması için kullanılabileceğini' düşünüyordu; ancak bunun için bölge ülkelerindeTürki- ye'ye karşı tavrın nasıl oldu- ğunu, bilmesi gerekiyordu. Dönemin, ABD'nin An- kara Büyükelçisi George McGhee, Ortadoğu ülkele- rindeki Amerikan elçilerin- den konuyla ilgili çalışma yapmalannı ve kendisine so- nuçlan aktarmalarını iste- mişti. Büyükelçinin mektup- ları ve cevabi mektuplar, 38 yıl sonra ilk kez yayımlanı- yor. 10 Kasım 1952 Sabah Ataturk'u anma tö- renlennde bır araya gelen Cumhurbaşkanı Ba- yar, Başbakan Menderes ve Dışişlen Bakanı Koprulu öğleden sonra gene buluştular. Bu kez yanlarında ABD'nin Ankara Büyukelçı- sı George McGhee de vardı Konu, Turkıye'- nın Ortadoğu ulkelenyle ılışkilen . Başbakan Menderes, Buyükelçı McGhee'ye hükumetın yeni bir planından soz ettr "Arap ulkeleny- le ilişkileri geliştirecegiz..." Menderes'e göre bu kulturel ışbırlığımn arttınlması, mılletve- külermm ve üst düzey yetkilılerin karşılıklı zı- yaretlerde bulunmasıyla gerçekleşecektı Bu gırişımin sonuç alıcı olacağı düşunühıyordu Nıtekım, Başbakan Menderes'ın elınde ka- nıt olarak tuttuğu General Necip ımzalı bir mektup vardı Mısır'da devnmın lıden, 1953'te ABD Dışışlen Bakanı John Foster Dulles'un Kahıre'yı zıyaretı sırasında "Savaş sonrası hur dunyasımn en ilginç yoneticilerin- den biri" dedığı General Necıp'tı bu Amenkan Büyükelçisi McGhee bu mektup- la ılgılendı General Necıp, mektubunda Ata- türk'ün çağdaş Türkiye'yi kurmak ıçm yap- tıklarından övguyle söz edıyordu. Surıye as- kerlennın Turkıye'de eğıtılmesınden büyük bır memnunıyet duyduğunu kendisine aktaran Surıye lıden Albay Şişikli'nın gönışlerıne de yer venyordu. Buyükelçı McGhee bu mektup- la ılgılı notunu, daha sonra VV'ashıngton'a bil- dirmek üzere aklının bır köşesine yazdı. Başbakan Menderes göruşmede "diplo- matça" davrandı Buyukelçı'ye verdiğı bılgı- nın karşılığında göruş almak ıstedı Arap ul- kelenyle ıhşkılenn yakınlaştırüması planı uze- rine ne duşundüğunu sordu. Yan:t olarak da bekledığmden fazlasını duydu. Buyükelçı McGhee, Turk hukümetımn böl- gedekı ılışküerını guçlendırme kararının "sevindirici" olduğunu ıfade ettı, "Yalnız" dedı, "gerçekçiliği de elden bırakmamak ge- rek..." Bu sözlerden sonra Arap ulkelen ve İran'dakı Amerikan buyukelçıhklerimn son aylarda yaptığı bu çalışmadan söz ettı O gun, Turkıye'nın Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve Dışışlen Bakanı bu cahşmadan ılk kez haber- dar oldular. Amerikan Büyükelçisi McGhee onlara çalışma sonuçlanmn özetını aktardı ve yorumladı Ancak çalışmanın otuz sekiz yıl sonra burada yayımlayacağımız belgelen, Türkıye Cumhunyetı'nın yönetıcılennin elı- ne hiç geçmedı. ABD, Ortadoğu pohtıkasının ana hatlanm çızdığı yıllarda Türkıye'yle ya- kından ılgılenıyor ve bu ılgının odağında, Türkiye - Ortadoğu ihşkılerının kavranması çabasına yer venyordu Aynı donemde Ankara, Ortadoğu ülkele- riyle yakınlaşma adımını atarken bolge baş- kentlennden nasıl gorunduğunün bıhncınde mıydı? Buyükelçı McGhee, bu konuda Türk yönetıcılerını "biraz fazla iyimser" bulmuş- tu ABD buyukelçıhklerimn eşgudum ıçınde yürüttukleri çalışmanın sonuçları başka şey- ler söyluyordu. MEC'den MEDO'ya ABD'nin Ankara Büyükelçisi George Mc- Ghee Ortadoğu konularında genış deneyıme sahıptı Turkıye'de görev almadan önce, Dı- şışlen Bakan Yardımcısı ıken VVashıngton'- da bır toplantı duzenlenmesıne önayak oldu. 1951 yazıydı Toplantıya Pentagon yetkilıle- nyle Bırleşık Krallık'tan bır çahşma grubu ka- tıldı Tartışma konusu Ortadoğu Komutan- lığVydı Tartışmalar sonucunda, 8 eylül gü- nu ıkı taraf böyle bır örgutun hangı amaçlar- la etkıniık göstereceğı konusunda uzlaşmışlar- dı Bölgenın bekçıhğını 1947'den ıtıbaren ABD'ye terk eden, ancak burada bırlik ve üs bulundurma haklanndan da vazgeçmek iste- meyen Bırleşık Krallık'ın projesı ABD'mn onayını almıştı. Projeye göre Ortadoğu'da bır 27 Mi yi ıtfi: 1534 S ^ t ürkiye, Ortaşarkın ana kalesi olacak ıkara ve İstanbuldaki müzakerelerin batı dünyasında yaptığı akisler tkrimiıitkl dçü«r koRfertMi ietaa cfiytr, Aairal Caracy tah, Mr. NcGhee <c ffUfgrta giai fcirtf Wsuı ttttoıtısı yafoktof _ ^«^»^••^•^•••••i^i^MBHIHMHBHHHİBHBlflHMflBlHBBflBBBİ George McGhee Amenkan Dışişlen Bakan Yardımcısı'yken ABD'nin Cumburiyet'in 17 Şubat 1951 tarihli sayısında, Turkiye'nin Ortadoğu'ya ilişkin ustienmek istedigi misyo- Ankara Buyukelçıligi'ne getirilen McGhee, Ortadoğu ulkelerindeki nun, Batılılarca olumlu karşılandıgı belırtiliyor. Türkiye imajuu ogrehmek istiyordu. SO'li yıllann başı, Turk-Amenkan ilişkilerindeki yakınlaşmayı da başlatmıştı. ABD Dışişleri Bakanı John Foster Dulles, dönemin Dışişlen Bakanı Fual Koprulu'yle birlikte şeref kı lasını teftiş ediyor. 1951 ve 1952 yılı iki ulke grasında yogun bir diplomatik traflğe sahne olmuştu. OrtadoguiHin müdafaası ve Türk - Amerikan işbirligi Bu sabah sehrimizde toplanacak olan Amerikalı Idiplomatlar konferansma büyük ehemmiyıt veriliyor Cumhuhyet'in 14 Şubat 1951 tarihli sayısında, Istanbul'da yapılan Amerikalı Diplomatlar Konferansı. Amerikan Elçileri Konferansı bittii Cumhurbaşkanı Ba>ar, McGhee ve Adnan Menderes! Ortadoğu'nun mudafaaM konusunda sık sık göruş alışverişınde bulunujorlardı. Conferaısta Orta Şarku eaniyeti aeselesile ekonndk] dırunutn MsdtifaMSi işleri Cumhuriyet'te yer alan haberde, "Elçiler Konferansı"nda özellikle Ortadogn meselesi uzerinde duruiduğu Brıtanya Muttefik Komutanhğı oluşturulacak- tı Komutanlığın merkezı Kahıre'de buluna- cak, yönetımını Mısırlı subayların da gorev alacağı bir genelkurmay komıtesı usüenecektı. Bırleşık Krallık'a aıt olan Suveyş Ussu, bu ko- mıte tarafından denetlenmek uzere Mısır'a devredılecektı Bırleşık Krallık, Kahıre'nın ka- bul ettıklerı dışındakı butun asken bırlıklerı- nı bölgeden çekecektı Washıngton'da ABD ve Bırleşik Krallık yet- kılılen arasında sağlanan anlaşmadan tam on- yedı gun sonra, Turkıye Cumhurbaşkanı Ce- lal Bayar, üç Batıh komutanı Ankara'da gor- mekten memnunıyet duyacağını bıldırdı Bu komutanlar, ABD'lı General Omar Bradley, lngılız Mareşal Sır \Villiam Slim ve Fransız General Charles Lecheres'dı Bayar, bu da- vetını Ortadoğu Komutanhğı konusunun go- rüşulmesi ıçın yapmış ve ılgılı hukumetlere, Mısır'ın da görüşmelere katılmaya ıkna edıl- mesıne yardımcı olacağını bıldırmıştı Üç general 13 Ekım 1951'de Ankara'ya gel- diler. Mısırlılar ortahkta yoktu. Mısır Başba- Jcanı Mustafa El-Nahas Paşa Ortadoğu Ko- mutanlığı (MEC) toplantısına yetkılı gönder- me>ı, kendisine gonderılen onerı metnını da- ha okumadan reddetmıştı Dahası ıkı gun son- ra Mısır Parlamentosu toplanarak 1936 tarihli Mısır-Bırleş_ık Krallık Antlaşması ıle 1899'da yapılan ve ıkı ulkeye Sudan uzerinde ortak egemenlık hakkı veren antlaşmayı feshettığı- nı açıkladı Mısır'ın karşı ko>masına rağmen MEC pro- jesınde >ol alındı. Kasımda ABD ıle Bırleşık Krallık arasında yurutulen, Avustralya, Ye- ni Zelanda ve Gune> Afrıka Bırlığı hukumet- lerı tarafından desteklenen görüşmelere Tur- kıye ve Fransa da katılmaktaydı. Toplantılar bırbınnı kovaladı Mısır'ı ıknaya yonelık nı- ce gınşım yapıldı Ancak l ondra - Kahire ger- gınhğı nedenıyle bu gınşımlenn hıçbın sonuç. vermedı 27 Hazıran 1952'de uzun bir aradan sonra Ortadoğu'da bir savunma gucu oluştu- rulması duşuncesı ABD ve Bırleşık Krallık ta- rafından yenıden ortaya atıldığında Mısır gene ışın ıçınde yoktu. ABD, Bırleşık Krallık, Avustralya, Yeni Zelanda, Guney Afnka, Fransa ve Turkıye'nın katılacağı kuruluşun yeru adı Onadoğu Savunma Örgutu (MEDO) olacaktı Orgut kavramınm kornutanlık kav- ramından daha çekıcı olacağı duşunulmuş ve Mısır'ın katılması ıçın açık kapı bırakılmıştı. Arap ışbırhğını daha başından engelleyeceği ıçın tsraıl'in örgut dışında kalmasına, örgu- tun asken temsılcıler komıtesı ve planlama ku- rulunun Kıbns'ta etkıniık gostermesıne karar verılmıştı Türkiye'ye verilen rol Turkıye'nın 1952 şubatında NATO'ja ka- tılmasından sonra yenıden gundeme gelen Or- tadoğu savunma orgutu duşuncesınde .Ynka- ra Batı gözunde "anahtar" başkentlerden bı- rı>dı Turkıye'nın bu rolu konusunda daha ıyı fıkır edınebılmek amacıyla ABD'nın Sa- vunma Bakan Yardımcjsı Frank Nash Anka- ra'ya geldı Bırleşık Krallık'ın Ankara Buyu- keiçısı Sır Ale\ander Knox-Helm ve ABD Bü- >ukelçısı George McGhee' nın de katüımıyla, Nash ıle Dışışlerı Bakanı Köprulü arasında dörtlu goruşmeler yapıldı. Koprulü, uzun uzun konuşuyor, Batı'nın bölgeye bakışını eleştınyordu "Arap dev- letleri" ayrımının yanlış olduğu duşuncesın- deydı Irak'ta Şu ve Sunnı olmak uzere ıkı ayn Musluman topluluğunun yaşadığını behrtıyor, Turk ve Iranlı azınüklara dıkkat çekıyordu Sunye'de de büyuk bir Turk azınlığı vardı Lubnan, Muslumanlarla Hınstıyanlar arasın- da ıkıye bolunmuştü, pek çok Batıh burada yaşıyordu Urdun zaten devlet bıle sayılmaz- dı, îngıhzlerın Kral Abdullab'ı memnun et- mek ıçın kurduklan yapay bir ülkevdı. Mısır da Arap devletı sayılamazdı, egemen sımflar Türklerden, Balkan göçmenlerinden ve dığer yabancılardan oluşuyordu. Gerçek Arap dev- letlen Suudı Arabıstan ıle Yemen'dı, zaten bu ıkısı de hâlâ geçmışte yaşayan feodal ulkeler- dı Koprülu, Arap Bırlığı duşuncesıne de kar- şı>dı Bu oluşumu Araplan temsıl etmeyen ve yalnızca Bırleşık Krallık çıkarlanna hızmet ve- ren bir platform olarak goruyordu "Sonuç olarak", dıyordu Dışişlen Bakanı Koprulu, "Ortadogu'da bir savunma orgutu oluşturu- lacaksa Araplara >aklaşma>ı en kola> başa- racak uike Turki>e'dir." Buna gore Ortado- ğu'nun asken açıdan guçlendırılmesının ılk adımı da Turk Sılahlı Kuvvetlen'nı guçlendır- mek olacaktı Köprulu'nun ılettığı bu goruşler Bırleşık Krallık ve ABD vonetımlennde buyuk ılgı ya- ratmıştr Washıngton, Ankara'dakı buyukel- çısıni bu göruşlerın takıbı ıle görevlendırdı. Işte McGhee'mn 1952'mn 10 kasımında Ba yar, Menderes ve Koprulu'ye sozunu edeceğı "çalışma" da bu gorev çerçevesınde gerçek- leştınldı İlk mektup 18 Eylul 1952'de Ankara'daki Amerikan Buyukelçıhğı bınasında hummalı bir etkinlık vardı. Arap ulkelen ve Iran'ın başkentmdekı ABD büyukelçüerıne gondenlmek üzere Bu- yükelçı McGhee tarafından yazılan birbinnın benzerı mektuplar, gecıktırılmeden özel kur- yelerle bölgenın dort bır yanına göndenldı. Hepsı ortak noktalar taşıyan mektuplann Ka- hıre yoluna duşürulecek olaru şövleydj Jefferson Caffery, ABD Buyukelçiligi, ABD Büyükelçisi, 18 Eylul 1952 Kahıre-MISIR Sevgilı Jeff, Bir suredir Turklerin Ortadoğu'nun savun- masında nasıl bir rol ojnavabilecekleri konu- sunda kafa vonıyorum Senin MEDO ve özd olarak da İngilizlenn MEDO baklundalü öne- rilerine ilişkin yorumlarını çok ilginç buldum ve Turkıve'nin, özellikle de Mısır'la ilişkileri açısından Ortadoğu'nun savunma tablosnna nasıl oturtulabıleceğı konusundaki gomşJerini ogrenme>i çok isterim. Turklenn kendı topraklannı berhangi bir saldınya karşı korumak konusundaki karar- lılıkian kuşku goturmez, ajnca NATO'ja da gonulden bağlılar. Ancak MEDO çerçevesin- de Ortadoğu'nun savunması için Türkiye dı- şında asken guç destegı sağlamava >a da Or- tadogu'da sjyasi ve askeri guçlerine uyguıı bir genel lıderlık elde etmeye ne kadar isteldi ola- caklan henuz açık degil. En başından beri Turkler NATO ile olan ilişkilenne ve buradaki soruraluluklanna vur- gu vapıyorlar. Gerçekten de mevcul butun ka- ra guçlerini NATO'ya vermiş durumdalar. Son çozumde, Turkıve'nin kendı topraklan dışında. Ortadoğu'nun savunması için ne ka- dar askeri guç ayıracagı buyuk olasıükla ME- DO'ya katılan diger ulkelerin, özellikle de ABD'nin karşüaştırmah yukumlulılkleri ile bi- zım onlann askeri gucunu genişletmek için ya- pacagımız yardım duzeyine baglı olacak. Turkler ısrarla MEDO içınde Arap ulkele- rinin de bulunmasından yana tavır alıyorlar. Her şeyden once topraklannın, limanlannın ve uslerinin muttefikler tarafından kullanıl- ması için bu ulkelerin katüımını ongoniyor- lar. Bir savaş dunımunda Ortadoğu'nun mnt- tefikler tarafından işgalinı goze almak istemi- yoriar. Onlar da biam gıbi MEDO'ya ilk aşa- mada siyasi bir amaç yukleme eğilimindeler ve bu siyasi amacın da Arap ulkelerinın işbir- liginin saglanması olduğunu duşunuyorlar. Böyle bir işbirliğinin kurulmasımn en iyi yöntemıne gelince Turkler, öncelikle Arap hh- kumetlerinin yoneticUeriyle kişısel ve gayri res- mı temaslar yoluyla zeminin çok iyı hazuian- ması gerektiğine inanıyorlar. Esasen, Dışişleri Bakanı bana bizzat, beürli Arap ulkeierine, özellikle de Suriye ve Lubnan'a yonelik böy- le gayn resmi bir girişimi en ıvi yapacak ko- numdaki ulkenin Türkiye olduğunu soyledi. Ortadoğu'nun savunmasıyla ilışkılı olarak Turkiye'nin Arap devletleri karşısında oyna- vabilecegı rol, elbette kı bu ulkelerie Türkiye arasındakı ilişkılenn dunımundan dogrudaa dogruya etkılenecektir. Bu konuda senin gö- nışlerin benim için buyuk dcger taşıyacak. Bizim kanımızca, Turkiye'nin genel olarak Arap devletlerine yaklaşımı goreli bir "kayıtsızlık" olarak tanımlanabilir. Cumhu- riyet yönetimi albnda Turkler ısrarla Batı'ya yoneldiler ve tabii bu, Ataturk politikalannın terael ılkesıydi. Bu eğılım, polansiyel Mr Sov- yet saldınsı karşısında Batı'nın, özellikle de ABD'nin destegini kazanmak amacıyla daha da guçlendirildı. Turkler, bıze SSCB karysın- daki en buyuk guç unsuru gozuyle bakıyor- lar. Öte yanda, bölge nlkelerinin ve ABD dı- şında bu bolgenin savunmasıyla ilgilenen ya- bana guçlerin askeri potansiyd açısındaıı Or- tadoğu'nun geri kalan bolumune buyiık bir coşkuyla baknuyoriar. Bolgenin savunması- na etldn askeri katkı yapma yetenegi konu- sunda Arap devletlerine pek guvenleri yok. Arap ulkelerinın bızimle ortak bır savun- raa çabasında işbirligi yapmalannı sağlamak ıçın Türkiye ile çesitlı Arap devletleri arasın- da daha yakın ilişki kurulmasını amaç haline getırmemız gerekıyor. Dabası, eğer Turkıye, bu ulkeler uzerinde yapıcı bir etki yaratabile- cek ise bu da buyuk onem taşıyor. Bildigin gibi Turkler, Birksmiş Milletkr'de ve başka yeıierde Filistio, Jngiliz-lran petrol anlaşmaz- lıgı, Suveyş Kanalı sorunu ve Tunus vb. ko- nularda hep bızı ve dığer Batıh guçleri des- tekledilcr ve bu destek de dogal olarak Arap devletkrinde olumsuz bir tepki dogurdu. Turkler Ortadoğu'daki Fransa temsilcMerinia, bazı durumlarda da Birieşik Krallık ttmsikl- lerinin (Paris ve Londra hukumetlerinden faıidı olarak) kendi etki alanlannı koruyabil- mek için Arap ulkderinde Türkiye'ye karşı ça- lışma yaptıklanna inanıyorlar. Bu konuda Turk hukumetinin yöneticile- njle yapüğım goraşmelerde. anlatıİan durum konusunda genel bir bilgi sahibi olundugunu ve Arap ulkelenyle ılışkiknn gelişbnlmesi ar- zusunun telaffuz edildigini gordum. Esasen, bu goruş 1950'de iktidara geldiginde Demok- rat Parti platformunda ortaya çıkb ve Turk- lerin Suveyş Kanalı konusunda kullandıklan oyun rengi Araplan sogutmadan once, Kral Abdullab'ın davet edilroesı ile bir başlangıc yapıldı. Yapılması önerilen diger şeyler ara- sında karşılıkh resmi ziyaretler ogrenci ve og- rttim uyesi degişimi yoluyla kulturel ilişkile- rin guçlendirilmesi, çeşıtlı Arap ulkelerinden subay ve personelin Turk asken okullannda egitflmesi sayılabilir. (Bir gnıp Suriveli subay, Turk okullanna devam etmekte ve Afganis- tan ile uzun suredir geçerli olan bir askeri ejpV tirn programı mevcut). Ancak bugune kadar TurkJer boyle bir yakınlaşma programını uy- gulamakta son derece temkinli davranıyoriar. Bu temkinli futumun bir nedenı, çok açık bir yaklaşmanın ters tepkı yaratabilecegi ger- çegini bilmeleri. Bu nedenle Turkler, örnegiB Suriye'ye Albay Şişıkli'nin burayı ziyaret et- mesinden memnunıjet doyulacagını ıfade et- tiler, ancak yanlış anlaşılacağı korkusuyla res- mi bir davette bulunmadılar. Bunu yaparken aynı zamanda, Şişikli'nin bir gun sahneden çekilmesi dunımunda, Suriye'de kurulacak re- jimin boyle bir Turk girişimini hoş biçimde anımsamayacagını duşunuyorlardı. Tum bu getişmeler ışıgında, Turklerin Arap devletlerivle iUşkilerinde daba olumlu bir rol oynama olasıhğına ilişkin goruşlenn benim için buyuk deger taşıyacak. Mısır halkı Turk- len nasıl gonıyor? Ataturk'un Turkiye'nin hiçbır ımparatoriuk hırsı ve kimsenin topra- gında gozu olmadıgı konusundaki sozlerine inanıyorlar mı, yoksa buna belli bir emaiyet payı bırakarak mı yaklaşıyoriar? Biz, hiç kiış- kusuz, Turklerin etki alanianndaki topraklan genişletmek gibi bir bırslan olmadıgından eminiz. Peki onlar Turklerin lideriik girişimiai kuşknyla mı karşılariar, yoksa bunu Ameri- kan, Ingiliz. Fransız elkisi jerine oygun bir ikame olarak mı gorurler? Turkiye'nin prestiji ve iyiniyeti konusunda- ki yarşılar, bizim kendi dunımumuzla. Fran- sız ve lngilizlerinkiy le kıyaslandıgmda nasıl? Turklerin sozunu ettigım karmaşık sonınlar- da Batı'yı desteklemesi, onlann cografyasal konumlanndan Ortadogu'daki diger devlet- lerle tanhsel bağlanndan ve Turkiye'nin mev- cut guçlu siyasi ve askeri dunımundan doğa- bilecek etkiyı ortadan kaldınyor mu? Türki- ye guçlu bir sempati gosterisi ve Arap devlet- lerine yönelik anlayış aracüığıyla Araplaria Uişküerini dddi biçimde gdiştirebilir mi? Sen, Turkiye'nin Bab'ya destegini ve Batı'y- la olan açık, dogrudan bağlannı bitinneden, yapıcı bir etkiye sahip olabilecegine inanıyor musun, yol.sa bunu ancak Filistin, Tunus ya da İngilizlenn ve bizim, tran ve Mısır'da içi- ne duştugumuz sorunlar konusunda Arap devletleri ve İran'la ittifak kunnalan halin- de mi gerçekleştirebilirler? Sana ve personeline boyle bır iş yuklemek- ten nefret ediyorum. ama bu sorulara vere- cegin samımi yanıtlar benim ıçin buyuk de- ger taşıyacak. Aynı sorulan Arap devletlerin- deki diger misyon şeflerine de iletiyorum. En iyi kisisel dileklerimle, tçtenlikle senin George C. McGhee (YARIN: ARAP BAŞKENTLERİNDEN YANIT MEKTUPLARI)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle