Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/6 DİZİ-RÖPORTAJ 28 AĞUSTOS 1990
AMERIKANBELGELERINDETURKIYE YASEMİN CONGAR
Yıl 1952. ABD Büyükelçisi, Arap ülkelerindeki meslektaşlannayazdığı mektuplarda, Türkiye'yi Ortadoğu bakımından irdelemelerini ister
Türkiye Ortadoğu'ya liderolur mu?Irak'ın Kuveyt'i işgaliyle baş-
layan ve Amerikan-İngiliz
ağrrhkh kuvvetlerin Ortado-
ğu'ya büyük askeri güç yığ-
masıyla devam eden Körfez
krizi, Arap dünyasım ve Ba-
tı ülkelerini olduğu kadar,
Türkiye'yi de dolaysız bir şe-
kilde etkiledi, etkiliyor. 2.
Dünya Savaşı'ndan sonra
Türkiye için hem bölge ülke-
leriyle hem de Batıh ülkeler-
le özellikle ABD'yle ilişkiler,
kimi zaman bozulan yeni
dengeler kazanmış durum-
daydı.
1950 yıhnda Kore Sava-
şı'yla birlikte keskinleşen
kamplaşmada, 'komünistle-
re' karşı 'hür dünya'nın ya-
mnda yer alan Türkiye, ken-
di güvenliği bakımından NA-
TO'ya girmeyi zorunlu görü-
yor ve özellikle ABD'nin Or-
tadoğu'daki misyonlarını
'kolaylaştıncı' bir politika iz-
liyordu. Dönemin DP Hükü-
meti, Ortadoğu'da Arap ül-
keleriyle ilişkilerini geliştir-
mek, bölgede daha aktif bir
rol oynamak niyetindeydi.
ABD bu rol için Türkiye'yi
uygun bulmaktaydı; Türki-
ye'nin 'Ortadoğu'nun savun-
ması için kullanılabileceğini'
düşünüyordu; ancak bunun
için bölge ülkelerindeTürki-
ye'ye karşı tavrın nasıl oldu-
ğunu, bilmesi gerekiyordu.
Dönemin, ABD'nin An-
kara Büyükelçisi George
McGhee, Ortadoğu ülkele-
rindeki Amerikan elçilerin-
den konuyla ilgili çalışma
yapmalannı ve kendisine so-
nuçlan aktarmalarını iste-
mişti. Büyükelçinin mektup-
ları ve cevabi mektuplar, 38
yıl sonra ilk kez yayımlanı-
yor.
10 Kasım 1952 Sabah Ataturk'u anma tö-
renlennde bır araya gelen Cumhurbaşkanı Ba-
yar, Başbakan Menderes ve Dışişlen Bakanı
Koprulu öğleden sonra gene buluştular. Bu
kez yanlarında ABD'nin Ankara Büyukelçı-
sı George McGhee de vardı Konu, Turkıye'-
nın Ortadoğu ulkelenyle ılışkilen . Başbakan
Menderes, Buyükelçı McGhee'ye hükumetın
yeni bir planından soz ettr "Arap ulkeleny-
le ilişkileri geliştirecegiz..." Menderes'e göre
bu kulturel ışbırlığımn arttınlması, mılletve-
külermm ve üst düzey yetkilılerin karşılıklı zı-
yaretlerde bulunmasıyla gerçekleşecektı Bu
gırişımin sonuç alıcı olacağı düşunühıyordu
Nıtekım, Başbakan Menderes'ın elınde ka-
nıt olarak tuttuğu General Necip ımzalı bir
mektup vardı Mısır'da devnmın lıden,
1953'te ABD Dışışlen Bakanı John Foster
Dulles'un Kahıre'yı zıyaretı sırasında "Savaş
sonrası hur dunyasımn en ilginç yoneticilerin-
den biri" dedığı General Necıp'tı bu
Amenkan Büyükelçisi McGhee bu mektup-
la ılgılendı General Necıp, mektubunda Ata-
türk'ün çağdaş Türkiye'yi kurmak ıçm yap-
tıklarından övguyle söz edıyordu. Surıye as-
kerlennın Turkıye'de eğıtılmesınden büyük bır
memnunıyet duyduğunu kendisine aktaran
Surıye lıden Albay Şişikli'nın gönışlerıne de
yer venyordu. Buyükelçı McGhee bu mektup-
la ılgılı notunu, daha sonra VV'ashıngton'a bil-
dirmek üzere aklının bır köşesine yazdı.
Başbakan Menderes göruşmede "diplo-
matça" davrandı Buyukelçı'ye verdiğı bılgı-
nın karşılığında göruş almak ıstedı Arap ul-
kelenyle ıhşkılenn yakınlaştırüması planı uze-
rine ne duşundüğunu sordu. Yan:t olarak da
bekledığmden fazlasını duydu.
Buyükelçı McGhee, Turk hukümetımn böl-
gedekı ılışküerını guçlendırme kararının
"sevindirici" olduğunu ıfade ettı, "Yalnız"
dedı, "gerçekçiliği de elden bırakmamak ge-
rek..." Bu sözlerden sonra Arap ulkelen ve
İran'dakı Amerikan buyukelçıhklerimn son
aylarda yaptığı bu çalışmadan söz ettı O gun,
Turkıye'nın Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve
Dışışlen Bakanı bu cahşmadan ılk kez haber-
dar oldular. Amerikan Büyükelçisi McGhee
onlara çalışma sonuçlanmn özetını aktardı ve
yorumladı Ancak çalışmanın otuz sekiz yıl
sonra burada yayımlayacağımız belgelen,
Türkıye Cumhunyetı'nın yönetıcılennin elı-
ne hiç geçmedı. ABD, Ortadoğu pohtıkasının
ana hatlanm çızdığı yıllarda Türkıye'yle ya-
kından ılgılenıyor ve bu ılgının odağında,
Türkiye - Ortadoğu ihşkılerının kavranması
çabasına yer venyordu
Aynı donemde Ankara, Ortadoğu ülkele-
riyle yakınlaşma adımını atarken bolge baş-
kentlennden nasıl gorunduğunün bıhncınde
mıydı? Buyükelçı McGhee, bu konuda Türk
yönetıcılerını "biraz fazla iyimser" bulmuş-
tu ABD buyukelçıhklerimn eşgudum ıçınde
yürüttukleri çalışmanın sonuçları başka şey-
ler söyluyordu.
MEC'den MEDO'ya
ABD'nin Ankara Büyükelçisi George Mc-
Ghee Ortadoğu konularında genış deneyıme
sahıptı Turkıye'de görev almadan önce, Dı-
şışlen Bakan Yardımcısı ıken VVashıngton'-
da bır toplantı duzenlenmesıne önayak oldu.
1951 yazıydı Toplantıya Pentagon yetkilıle-
nyle Bırleşık Krallık'tan bır çahşma grubu ka-
tıldı Tartışma konusu Ortadoğu Komutan-
lığVydı Tartışmalar sonucunda, 8 eylül gü-
nu ıkı taraf böyle bır örgutun hangı amaçlar-
la etkıniık göstereceğı konusunda uzlaşmışlar-
dı Bölgenın bekçıhğını 1947'den ıtıbaren
ABD'ye terk eden, ancak burada bırlik ve üs
bulundurma haklanndan da vazgeçmek iste-
meyen Bırleşık Krallık'ın projesı ABD'mn
onayını almıştı. Projeye göre Ortadoğu'da bır
27 Mi yi ıtfi: 1534 S ^ t
ürkiye, Ortaşarkın
ana kalesi olacak
ıkara ve İstanbuldaki müzakerelerin
batı dünyasında yaptığı akisler
tkrimiıitkl dçü«r koRfertMi ietaa cfiytr, Aairal Caracy tah, Mr.
NcGhee <c ffUfgrta giai fcirtf Wsuı ttttoıtısı yafoktof _
^«^»^••^•^•••••i^i^MBHIHMHBHHHİBHBlflHMflBlHBBflBBBİ George McGhee Amenkan Dışişlen Bakan Yardımcısı'yken ABD'nin
Cumburiyet'in 17 Şubat 1951 tarihli sayısında, Turkiye'nin Ortadoğu'ya ilişkin ustienmek istedigi misyo- Ankara Buyukelçıligi'ne getirilen McGhee, Ortadoğu ulkelerindeki
nun, Batılılarca olumlu karşılandıgı belırtiliyor. Türkiye imajuu ogrehmek istiyordu.
SO'li yıllann başı, Turk-Amenkan ilişkilerindeki yakınlaşmayı da başlatmıştı. ABD Dışişleri Bakanı John Foster Dulles, dönemin Dışişlen Bakanı Fual Koprulu'yle birlikte şeref kı
lasını teftiş ediyor. 1951 ve 1952 yılı iki ulke grasında yogun bir diplomatik traflğe sahne olmuştu.
OrtadoguiHin müdafaası ve
Türk - Amerikan işbirligi
Bu sabah sehrimizde toplanacak olan Amerikalı
Idiplomatlar konferansma büyük ehemmiyıt veriliyor
Cumhuhyet'in 14 Şubat 1951 tarihli sayısında, Istanbul'da yapılan Amerikalı Diplomatlar Konferansı.
Amerikan Elçileri
Konferansı bittii
Cumhurbaşkanı Ba>ar, McGhee ve Adnan Menderes! Ortadoğu'nun
mudafaaM konusunda sık sık göruş alışverişınde bulunujorlardı.
Conferaısta Orta Şarku eaniyeti aeselesile ekonndk]
dırunutn MsdtifaMSi işleri
Cumhuriyet'te yer
alan haberde,
"Elçiler
Konferansı"nda
özellikle Ortadogn
meselesi uzerinde
duruiduğu
Brıtanya Muttefik Komutanhğı oluşturulacak-
tı Komutanlığın merkezı Kahıre'de buluna-
cak, yönetımını Mısırlı subayların da gorev
alacağı bir genelkurmay komıtesı usüenecektı.
Bırleşık Krallık'a aıt olan Suveyş Ussu, bu ko-
mıte tarafından denetlenmek uzere Mısır'a
devredılecektı Bırleşık Krallık, Kahıre'nın ka-
bul ettıklerı dışındakı butun asken bırlıklerı-
nı bölgeden çekecektı
Washıngton'da ABD ve Bırleşik Krallık yet-
kılılen arasında sağlanan anlaşmadan tam on-
yedı gun sonra, Turkıye Cumhurbaşkanı Ce-
lal Bayar, üç Batıh komutanı Ankara'da gor-
mekten memnunıyet duyacağını bıldırdı Bu
komutanlar, ABD'lı General Omar Bradley,
lngılız Mareşal Sır \Villiam Slim ve Fransız
General Charles Lecheres'dı Bayar, bu da-
vetını Ortadoğu Komutanhğı konusunun go-
rüşulmesi ıçın yapmış ve ılgılı hukumetlere,
Mısır'ın da görüşmelere katılmaya ıkna edıl-
mesıne yardımcı olacağını bıldırmıştı
Üç general 13 Ekım 1951'de Ankara'ya gel-
diler. Mısırlılar ortahkta yoktu. Mısır Başba-
Jcanı Mustafa El-Nahas Paşa Ortadoğu Ko-
mutanlığı (MEC) toplantısına yetkılı gönder-
me>ı, kendisine gonderılen onerı metnını da-
ha okumadan reddetmıştı Dahası ıkı gun son-
ra Mısır Parlamentosu toplanarak 1936 tarihli
Mısır-Bırleş_ık Krallık Antlaşması ıle 1899'da
yapılan ve ıkı ulkeye Sudan uzerinde ortak
egemenlık hakkı veren antlaşmayı feshettığı-
nı açıkladı
Mısır'ın karşı ko>masına rağmen MEC pro-
jesınde >ol alındı. Kasımda ABD ıle Bırleşık
Krallık arasında yurutulen, Avustralya, Ye-
ni Zelanda ve Gune> Afrıka Bırlığı hukumet-
lerı tarafından desteklenen görüşmelere Tur-
kıye ve Fransa da katılmaktaydı. Toplantılar
bırbınnı kovaladı Mısır'ı ıknaya yonelık nı-
ce gınşım yapıldı Ancak l ondra - Kahire ger-
gınhğı nedenıyle bu gınşımlenn hıçbın sonuç.
vermedı 27 Hazıran 1952'de uzun bir aradan
sonra Ortadoğu'da bir savunma gucu oluştu-
rulması duşuncesı ABD ve Bırleşık Krallık ta-
rafından yenıden ortaya atıldığında Mısır gene
ışın ıçınde yoktu. ABD, Bırleşık Krallık,
Avustralya, Yeni Zelanda, Guney Afnka,
Fransa ve Turkıye'nın katılacağı kuruluşun
yeru adı Onadoğu Savunma Örgutu (MEDO)
olacaktı Orgut kavramınm kornutanlık kav-
ramından daha çekıcı olacağı duşunulmuş ve
Mısır'ın katılması ıçın açık kapı bırakılmıştı.
Arap ışbırhğını daha başından engelleyeceği
ıçın tsraıl'in örgut dışında kalmasına, örgu-
tun asken temsılcıler komıtesı ve planlama ku-
rulunun Kıbns'ta etkıniık gostermesıne karar
verılmıştı
Türkiye'ye verilen rol
Turkıye'nın 1952 şubatında NATO'ja ka-
tılmasından sonra yenıden gundeme gelen Or-
tadoğu savunma orgutu duşuncesınde .Ynka-
ra Batı gözunde "anahtar" başkentlerden bı-
rı>dı Turkıye'nın bu rolu konusunda daha
ıyı fıkır edınebılmek amacıyla ABD'nın Sa-
vunma Bakan Yardımcjsı Frank Nash Anka-
ra'ya geldı Bırleşık Krallık'ın Ankara Buyu-
keiçısı Sır Ale\ander Knox-Helm ve ABD Bü-
>ukelçısı George McGhee' nın de katüımıyla,
Nash ıle Dışışlerı Bakanı Köprulü arasında
dörtlu goruşmeler yapıldı.
Koprulü, uzun uzun konuşuyor, Batı'nın
bölgeye bakışını eleştınyordu "Arap dev-
letleri" ayrımının yanlış olduğu duşuncesın-
deydı Irak'ta Şu ve Sunnı olmak uzere ıkı ayn
Musluman topluluğunun yaşadığını behrtıyor,
Turk ve Iranlı azınüklara dıkkat çekıyordu
Sunye'de de büyuk bir Turk azınlığı vardı
Lubnan, Muslumanlarla Hınstıyanlar arasın-
da ıkıye bolunmuştü, pek çok Batıh burada
yaşıyordu Urdun zaten devlet bıle sayılmaz-
dı, îngıhzlerın Kral Abdullab'ı memnun et-
mek ıçın kurduklan yapay bir ülkevdı. Mısır
da Arap devletı sayılamazdı, egemen sımflar
Türklerden, Balkan göçmenlerinden ve dığer
yabancılardan oluşuyordu. Gerçek Arap dev-
letlen Suudı Arabıstan ıle Yemen'dı, zaten bu
ıkısı de hâlâ geçmışte yaşayan feodal ulkeler-
dı Koprülu, Arap Bırlığı duşuncesıne de kar-
şı>dı Bu oluşumu Araplan temsıl etmeyen ve
yalnızca Bırleşık Krallık çıkarlanna hızmet ve-
ren bir platform olarak goruyordu "Sonuç
olarak", dıyordu Dışişlen Bakanı Koprulu,
"Ortadogu'da bir savunma orgutu oluşturu-
lacaksa Araplara >aklaşma>ı en kola> başa-
racak uike Turki>e'dir." Buna gore Ortado-
ğu'nun asken açıdan guçlendırılmesının ılk
adımı da Turk Sılahlı Kuvvetlen'nı guçlendır-
mek olacaktı
Köprulu'nun ılettığı bu goruşler Bırleşık
Krallık ve ABD vonetımlennde buyuk ılgı ya-
ratmıştr Washıngton, Ankara'dakı buyukel-
çısıni bu göruşlerın takıbı ıle görevlendırdı.
Işte McGhee'mn 1952'mn 10 kasımında Ba
yar, Menderes ve Koprulu'ye sozunu edeceğı
"çalışma" da bu gorev çerçevesınde gerçek-
leştınldı
İlk mektup
18 Eylul 1952'de Ankara'daki Amerikan
Buyukelçıhğı bınasında hummalı bir etkinlık
vardı. Arap ulkelen ve Iran'ın başkentmdekı
ABD büyukelçüerıne gondenlmek üzere Bu-
yükelçı McGhee tarafından yazılan birbinnın
benzerı mektuplar, gecıktırılmeden özel kur-
yelerle bölgenın dort bır yanına göndenldı.
Hepsı ortak noktalar taşıyan mektuplann Ka-
hıre yoluna duşürulecek olaru şövleydj
Jefferson Caffery, ABD Buyukelçiligi,
ABD Büyükelçisi, 18 Eylul 1952
Kahıre-MISIR
Sevgilı Jeff,
Bir suredir Turklerin Ortadoğu'nun savun-
masında nasıl bir rol ojnavabilecekleri konu-
sunda kafa vonıyorum Senin MEDO ve özd
olarak da İngilizlenn MEDO baklundalü öne-
rilerine ilişkin yorumlarını çok ilginç buldum
ve Turkıve'nin, özellikle de Mısır'la ilişkileri
açısından Ortadoğu'nun savunma tablosnna
nasıl oturtulabıleceğı konusundaki gomşJerini
ogrenme>i çok isterim.
Turklenn kendı topraklannı berhangi bir
saldınya karşı korumak konusundaki karar-
lılıkian kuşku goturmez, ajnca NATO'ja da
gonulden bağlılar. Ancak MEDO çerçevesin-
de Ortadoğu'nun savunması için Türkiye dı-
şında asken guç destegı sağlamava >a da Or-
tadogu'da sjyasi ve askeri guçlerine uyguıı bir
genel lıderlık elde etmeye ne kadar isteldi ola-
caklan henuz açık degil.
En başından beri Turkler NATO ile olan
ilişkilenne ve buradaki soruraluluklanna vur-
gu vapıyorlar. Gerçekten de mevcul butun ka-
ra guçlerini NATO'ya vermiş durumdalar.
Son çozumde, Turkıve'nin kendı topraklan
dışında. Ortadoğu'nun savunması için ne ka-
dar askeri guç ayıracagı buyuk olasıükla ME-
DO'ya katılan diger ulkelerin, özellikle de
ABD'nin karşüaştırmah yukumlulılkleri ile bi-
zım onlann askeri gucunu genişletmek için ya-
pacagımız yardım duzeyine baglı olacak.
Turkler ısrarla MEDO içınde Arap ulkele-
rinin de bulunmasından yana tavır alıyorlar.
Her şeyden once topraklannın, limanlannın
ve uslerinin muttefikler tarafından kullanıl-
ması için bu ulkelerin katüımını ongoniyor-
lar. Bir savaş dunımunda Ortadoğu'nun mnt-
tefikler tarafından işgalinı goze almak istemi-
yoriar. Onlar da biam gıbi MEDO'ya ilk aşa-
mada siyasi bir amaç yukleme eğilimindeler
ve bu siyasi amacın da Arap ulkelerinın işbir-
liginin saglanması olduğunu duşunuyorlar.
Böyle bir işbirliğinin kurulmasımn en iyi
yöntemıne gelince Turkler, öncelikle Arap hh-
kumetlerinin yoneticUeriyle kişısel ve gayri res-
mı temaslar yoluyla zeminin çok iyı hazuian-
ması gerektiğine inanıyorlar. Esasen, Dışişleri
Bakanı bana bizzat, beürli Arap ulkeierine,
özellikle de Suriye ve Lubnan'a yonelik böy-
le gayn resmi bir girişimi en ıvi yapacak ko-
numdaki ulkenin Türkiye olduğunu soyledi.
Ortadoğu'nun savunmasıyla ilışkılı olarak
Turkiye'nin Arap devletleri karşısında oyna-
vabilecegı rol, elbette kı bu ulkelerie Türkiye
arasındakı ilişkılenn dunımundan dogrudaa
dogruya etkılenecektir. Bu konuda senin gö-
nışlerin benim için buyuk dcger taşıyacak.
Bizim kanımızca, Turkiye'nin genel olarak
Arap devletlerine yaklaşımı goreli bir
"kayıtsızlık" olarak tanımlanabilir. Cumhu-
riyet yönetimi albnda Turkler ısrarla Batı'ya
yoneldiler ve tabii bu, Ataturk politikalannın
terael ılkesıydi. Bu eğılım, polansiyel Mr Sov-
yet saldınsı karşısında Batı'nın, özellikle de
ABD'nin destegini kazanmak amacıyla daha
da guçlendirildı. Turkler, bıze SSCB karysın-
daki en buyuk guç unsuru gozuyle bakıyor-
lar. Öte yanda, bölge nlkelerinin ve ABD dı-
şında bu bolgenin savunmasıyla ilgilenen ya-
bana guçlerin askeri potansiyd açısındaıı Or-
tadoğu'nun geri kalan bolumune buyiık bir
coşkuyla baknuyoriar. Bolgenin savunması-
na etldn askeri katkı yapma yetenegi konu-
sunda Arap devletlerine pek guvenleri yok.
Arap ulkelerinın bızimle ortak bır savun-
raa çabasında işbirligi yapmalannı sağlamak
ıçın Türkiye ile çesitlı Arap devletleri arasın-
da daha yakın ilişki kurulmasını amaç haline
getırmemız gerekıyor. Dabası, eğer Turkıye,
bu ulkeler uzerinde yapıcı bir etki yaratabile-
cek ise bu da buyuk onem taşıyor. Bildigin
gibi Turkler, Birksmiş Milletkr'de ve başka
yeıierde Filistio, Jngiliz-lran petrol anlaşmaz-
lıgı, Suveyş Kanalı sorunu ve Tunus vb. ko-
nularda hep bızı ve dığer Batıh guçleri des-
tekledilcr ve bu destek de dogal olarak Arap
devletkrinde olumsuz bir tepki dogurdu.
Turkler Ortadoğu'daki Fransa temsilcMerinia,
bazı durumlarda da Birieşik Krallık ttmsikl-
lerinin (Paris ve Londra hukumetlerinden
faıidı olarak) kendi etki alanlannı koruyabil-
mek için Arap ulkderinde Türkiye'ye karşı ça-
lışma yaptıklanna inanıyorlar.
Bu konuda Turk hukumetinin yöneticile-
njle yapüğım goraşmelerde. anlatıİan durum
konusunda genel bir bilgi sahibi olundugunu
ve Arap ulkelenyle ılışkiknn gelişbnlmesi ar-
zusunun telaffuz edildigini gordum. Esasen,
bu goruş 1950'de iktidara geldiginde Demok-
rat Parti platformunda ortaya çıkb ve Turk-
lerin Suveyş Kanalı konusunda kullandıklan
oyun rengi Araplan sogutmadan once, Kral
Abdullab'ın davet edilroesı ile bir başlangıc
yapıldı. Yapılması önerilen diger şeyler ara-
sında karşılıkh resmi ziyaretler ogrenci ve og-
rttim uyesi degişimi yoluyla kulturel ilişkile-
rin guçlendirilmesi, çeşıtlı Arap ulkelerinden
subay ve personelin Turk asken okullannda
egitflmesi sayılabilir. (Bir gnıp Suriveli subay,
Turk okullanna devam etmekte ve Afganis-
tan ile uzun suredir geçerli olan bir askeri ejpV
tirn programı mevcut). Ancak bugune kadar
TurkJer boyle bir yakınlaşma programını uy-
gulamakta son derece temkinli davranıyoriar.
Bu temkinli futumun bir nedenı, çok açık
bir yaklaşmanın ters tepkı yaratabilecegi ger-
çegini bilmeleri. Bu nedenle Turkler, örnegiB
Suriye'ye Albay Şişıkli'nin burayı ziyaret et-
mesinden memnunıjet doyulacagını ıfade et-
tiler, ancak yanlış anlaşılacağı korkusuyla res-
mi bir davette bulunmadılar. Bunu yaparken
aynı zamanda, Şişikli'nin bir gun sahneden
çekilmesi dunımunda, Suriye'de kurulacak re-
jimin boyle bir Turk girişimini hoş biçimde
anımsamayacagını duşunuyorlardı.
Tum bu getişmeler ışıgında, Turklerin Arap
devletlerivle iUşkilerinde daba olumlu bir rol
oynama olasıhğına ilişkin goruşlenn benim
için buyuk deger taşıyacak. Mısır halkı Turk-
len nasıl gonıyor? Ataturk'un Turkiye'nin
hiçbır ımparatoriuk hırsı ve kimsenin topra-
gında gozu olmadıgı konusundaki sozlerine
inanıyorlar mı, yoksa buna belli bir emaiyet
payı bırakarak mı yaklaşıyoriar? Biz, hiç kiış-
kusuz, Turklerin etki alanianndaki topraklan
genişletmek gibi bir bırslan olmadıgından
eminiz. Peki onlar Turklerin lideriik girişimiai
kuşknyla mı karşılariar, yoksa bunu Ameri-
kan, Ingiliz. Fransız elkisi jerine oygun bir
ikame olarak mı gorurler?
Turkiye'nin prestiji ve iyiniyeti konusunda-
ki yarşılar, bizim kendi dunımumuzla. Fran-
sız ve lngilizlerinkiy le kıyaslandıgmda nasıl?
Turklerin sozunu ettigım karmaşık sonınlar-
da Batı'yı desteklemesi, onlann cografyasal
konumlanndan Ortadogu'daki diger devlet-
lerle tanhsel bağlanndan ve Turkiye'nin mev-
cut guçlu siyasi ve askeri dunımundan doğa-
bilecek etkiyı ortadan kaldınyor mu? Türki-
ye guçlu bir sempati gosterisi ve Arap devlet-
lerine yönelik anlayış aracüığıyla Araplaria
Uişküerini dddi biçimde gdiştirebilir mi? Sen,
Turkiye'nin Bab'ya destegini ve Batı'y-
la olan açık, dogrudan bağlannı bitinneden,
yapıcı bir etkiye sahip olabilecegine inanıyor
musun, yol.sa bunu ancak Filistin, Tunus ya
da İngilizlenn ve bizim, tran ve Mısır'da içi-
ne duştugumuz sorunlar konusunda Arap
devletleri ve İran'la ittifak kunnalan halin-
de mi gerçekleştirebilirler?
Sana ve personeline boyle bır iş yuklemek-
ten nefret ediyorum. ama bu sorulara vere-
cegin samımi yanıtlar benim ıçin buyuk de-
ger taşıyacak. Aynı sorulan Arap devletlerin-
deki diger misyon şeflerine de iletiyorum.
En iyi kisisel dileklerimle,
tçtenlikle senin
George C. McGhee
(YARIN: ARAP
BAŞKENTLERİNDEN
YANIT MEKTUPLARI)