22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 AĞUSTOS 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/5 Yerli 'Roger Rabbit' • ANKARA (AA) — Steven Spielberg'in yapımcılığını üstlendiği, Roger Zemeckis'in yönettiği, çizgi roman kahramanları ile sinema sanatçılanm bir araya getiren "Roger Rabbit" adiı filmin bir benzeri Türkiye'de hazırlanıyor. Türkiye'de ilk kez denenen 18 dakikalık yapımı grafik sanatçısı Şener Demirkol ve dört arkadaşı gerçekleştiriyor. Konservatuvar öğrencileri ile sevilen çizgi roman kahramanlarının birlikte rol aldığı film, çocuklara belli bir gülmece anlayışı içinde diş sağhğı ve bakırru konusunda bilgi veriyor. Milli Eğitim Bakanhğı yetkilileri, bakanlığa bağlı Film Radyo ve Televizyonla Eğitim Merkezi tarafından hazırlanan yapımın basılı örneklerinin 200 milyonluk maliyetine karşılık 15 milyon liralık bir harcamayla tamamlandığını belirttiler. Yetkililer, önümüzdeki günlerde tüm illerin milli eğitim müdürlüklerine yollanacak yapımm televizyondan da gösterileceğini kaydettiler. 'KarartmaTı protesto • BOSTON (AP) — Boston Senfoni Orkestrası müzisyenleri enstriimanlannı akort ettikten sonra tek bir nota çalmadan yere bıraktılar. Bir Shakespeare gösterisi sırasmda ışıklar aniden söndü. tşsiz kalmış balet ve balerinler bir mumlu protesto gösterisi düzenlediler. Berkshire Hills'te geleneksel bir sanat festivalinde rol alan müzik, tiyatro, opera ve bale gösterileri sunan 30 kadar grup geçen cumartesi saat tam 20.30'da hükümetin düşük ücretlerini ve sansürü protesto etmek amacıyla gösterilerini durdurdular. 'Karartmalı protesto' üç dakika sürdü. Protesto gösterisini düzenleyen Berkshire halk tiyatrosunun sanat yönetmeni Frank Bessel, konuyla ilgili olarak "Temel düşüncemiz, sanatın bir ayncalık olarak kabul edilmesi gerektiği, hatta bir seçim konusu olarak bile kullanılabileceği. Gün geçtikçe daha çok sayıda kişi sanatı televizyondan izlemeye başhyor ya da hiç izleyemiyor" dedi. Müzelerden 14 milyar gelir • ANKARA (ANKA) — Türkiye'de bulunan müze ve ören yerlerini ziyaret edenlerin üçte ikisini yabancı turistler oluşturuyor. Bu yerlerin ziyaretinden elde edilen gelir de bir yılda 14 milyara ulaştı. Türkiye genelinde bulunan 146 müze ile ören yerlerini ziyaret edenlerin sayısı bir yılda 13 milyon 656 bine ulaştı. Bunlann 8 milyonu aşan kısmını yabancı turistler, geri kalanını ise yerli turistler oluşturdu. Müze açısından en zengin iller arasında başı çeken İstanbul, ziyaret eden turist açısından ilk sırada yer aldı. Istanbul'daki müzeleri bir yıl içerisinde 4,5 milyon turist gezdi. Müze ve ören yeri ziyaretleri açısından Izmir ikinci, Antalya üçüncü, Konya dördüncü, Aydın beşinci il ölurken Ankara, sıralamada gerilerde kaldı. Becaud 'EylüHe geliyor • Kültür Servisi — Fransız "chanson"unun önemli isimlerinden Gilbert Becaud, 8, 9 ve 10 eylül günlerinde Atatürk Kültür Merkezi'nde konserler verecek. Yapı Kredi Bankası'nın 46. kuruluş yıldönümü dolayısıyla Türkiye'ye davet edilen sanatçı, sözlerini kendisinin yazdığı "Eylül'de" adlı parcasını da söyleyecek. "Bay 100 bin volt" diye tanınan Becaud, bugün 63 yaşında. II. DUnya Savaşı'nda 17 yaşındayken Direniş Hareketi'ne kaülan ve daha sonra Nice Konservatuvarı'na devam eden Gilbert Becaud, önceleri Handikap adlı bir barda piyanist olarak çaüştı. Edith Piaf la tamştıktan sonra yolu açılan sanatçı, elinden sakatlanmasından sonra şarkıcı olarak kariyerine devam etti. 1954'te ise Olympia'da verdiği konseriyle zirveye tırmanmaya başlayan sanatçının 180 şarkısını bir arada toplayan 9 compact disci yayımlandı. Becaud "Legion d'Honneur" sahibi. Foca sanat günleri • FOÇA (Cumhuriyet) — Foça Belediyesi Kültür Sanat Günleri çerçevesinde Talip Apaydın gecesi yapıldı. Gecede izleyicilerin sorularını yarutlayan Apaydın, "Gerici ve baskıcı bir yönetimin iktidar olduğu gelişmiş, medeni bir toplum göremezsiniz" dedi. Gecede yaptığı konuşmada, geri yönetimlerin olduğu yerde, toplumlann da hep geri kaldığını belirten Apaydın, "Insanlık mağara devrinden bu yana sürekli bir gelişim içerisindedir. Bu gelişimi engellemenin de olanağı yoktur. Ancak ileri yönetimlerin olduğu yerlerde bu gelişme daha hızh olur" dedi. Talip Apaydın, Koy Enstitüleri ile ilgili bir sonı üzerine sözü dönemin ilköğretim şube müdürlerinden Ferit Oğuz Bayır'a bıraktı. Bayır, Atatürk ilke ve devrimlerine sıkı sıkıya sarılmanın Köy Enstitüleri anlayışını eğitimde ilke edinmenin, gelişme için zorunlu olduğunu ileri sürerek "Bugün Atatürk'e sahip çıkmazsak yarın karanlık olur" diye konuştu. LİSKUR DERSANESİ ANADOLU LİSELERİNE VE KOLEJLERE HAZIRLAR "DOĞRU'YU SEÇMEK İÇİN LİSKUR'U SEÇİN" Sinema DestekFonu'nunyü7jde8'idıştanıtımaaynldı TURKFILM4 el kapılannda' İKadıköy Söğütlüçeşme Cad. No: 123 Tet: 349 18 24-25 |Erenköy (Kantarcı) Rıza Sok. No: 10 Tel: 359 30 68 363 77 86 SESAM bünyesinde kurulan TÜRKFİLM'in yöneticiliğinden ayrılan Vecdi Sayar, SESAM Yönetim Kurulu'yla aralannda 'yaklaşım farkı' olduğunu belirterek şunları söylüyor: "Festivallerden çağrı alan bir filmin otomatik olarak devlet desteğine kavuşması TÜRKFİLM'in görevi olmalıdır. Oysa arkadaşlarımız objektif ölçütler yerine kişisel tercihlerini kullanıyorlar." ANNA TURAY "Dışa acüma" öteden beri Tttrk sinemasının en büyük sıkıntüann- dan biri. Dış pazarlarda, ulusla- rarası festivallerde daha etkin ola- bilmek, daha çok "satıcı" kimli- ğiyle belirebilmek, hiç değilse ca- ğın koşullanna uygun biçimde ta- nıtım etkinlikleri gerçekleştirmek, yalnızca Türk sinemasının gelişi- mi için değil Türkiye'nin kültürel kimliğinin tanıtımı için de anlam taşıyor. TÜRKFlLM işte bu gereksini- mi yerine getirmek amacıyla Kültür Bakanhğı tarafından 1990 yılının ocak ayında kuruldu. Ozerk bir yapı taşunası gerektiği savıyla, SESAM bünyesinde ku- rulan ve bir danışma kurulu ile ça- hşan TÜRKFlLM'in yöneticiliği- he ise sinemamızın "Evliya Çde- bi"si Vecdi S«ymr getirildi. Yıllardır Türk sinemasının ta- nımmı neredeyse "tek kişilik mii- essese" konumunda, çoğu za- man da fahri olarak yapan Sayar böylece "resmi bir sinema elçisi" kimliğini de kazanmış oldu. An- cak bu yıhn başında TÜRK- FtLM'i sessiz sedasız kuran Vec- di Sayar, bir süre önce de yine ses- siz sedasız kurumdan ayrıldı. Vecdi Sayar'la yaptığımız ko- nuşmada TÜRKFtLM'den ve Türk sinemasının dışa açılma ça- balanndan söz ettik. Şu sıralar "Türkiye Sinema ve Andiovisoel Kültür Vakfı"nın kuruluş calışma- lanyla ilgilenen Sayar hem Avru- pa fonları, hem de sinema kültür St.NEMA KOMtSVO.NUNA ELEŞTtRİ — Sineraamızın "Evliya Çelebi"si Vecdi Sayar. sinemaya des- tek komis>onunda toplanan yönetmen ve yapımcılann bir yandan kendi projelerine destek sağlayıp öte yandan "Ynrtdışından destek saglamış projelerin bizim paramıza ihtiyacı yoktur" demelerine elestiri gctiriyor. (Fotoğraf: Ara Güler) kuruluşlanyla sıkı bir işbirliğinin şart olduğunu söylüyor. — TÜRKFtLM'in knruluşu ve flk eüdnliklerini anlatır mısınız? — Son bir yıl içinde Türk sine- masının dışa açılma faaliyetlerin- de çok önemli bir gelişme görül- dü. Bunda Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek'in çabuk karar alan ve çabuk uygulamaya geçen kişi- liğinin büyük rolü oldu. flk anda karşımıza son derece olumlu bir tablo çıkıyordu. Devlet Türk sine- masının gelışmesi için destek sağ- layacak, bunun bir parçası olarak da fılralerimizin yurtdışındaki ta- nıtımına yardımcı olacaktı. Dev- let sinemayı bir düşman olarak gören tavnndan sıynlmışa benzi- yordu. Tüm demokratik ülkeler- de olduğu gibi sinemayı yönlen- dirmeksizin desteklemek gerektı- ğini her fırsatta bdirtiyordu Kul- tür Bakanı. Nitekim ilk uygula- malar bu yönde oldu. Sinemaya verilen destek doğrudan doğruya bakanhk yetkililerince değil, sek- törün temsilcilerinden oluşan ko- misyon tarafından dağıtılmaya başlandı. Sinemaya aynlan 13 mil- yarlık destek fonunun yüzde 8'inin dış tamtıma aynlacagı açık- landı. Böylece ocak ayında SE- SAM bünyesinde TÜRKFlLM oluşturuldu. O tarihten bu yana iki önemli uluslararası pazara ka- tıldı kurum: Berlin ve Cannes fihn festivalleri. Gerek tanıtım gerek pazarlama açısından olumlu so- nuçlar aldık. — TÜRKFİLM'den aynlraanı- an nedeni ne peki? — Temel sorun aramızdaki yak- laşım farkı, SESAM Yönetim Kurulu'nu kastediyorum. TÜRK- FtLM'in yapısı tıpkı Fransa'daki Unifrance'a benziyor. Ben Unif- rance'ın statüsünü temel alarak TÜRKFtLM'e bir çahşma yöner- gesi hazırladım. Ama bu işlerliğe kavuşamadı. Bu yönergede hangi faaliyetlerin destekleneceği ve hangi koşullarda destek sağlana- cağı yer alıyordu. Örneğin Can- nes'dan, Venedik'ten, A kategorisi festivallerden çağn alan bir filmin otomatik olarak devlet desteğine kavuşması, kopyasımn, altyazısı- nın hazırlanması, sanatçılanmn festivale gönderilmesi TÜRK- FlLM'in görevi olmalıdır. Oysa arkadaşlarımız objektif ölçütler yerine kişisel tercihlerini kularu- vorlar. Tabii ki vetkinin TÜRK- FİLM'de değil, SESAM yönetim kurulunda olmasını istiyorlar. Anlamaktan kaçındıklari bir gerçek var. Hiçbir festival seçimi- ni başkasına bırakmaz. "Bizim seçmedigimiz filme destek venneyiz" görüşü ilkel ve en azın- dan uygulanma şansı olmayan bir görüştur. Bir de hükümetin aşnuş göründüğü bir yasaklayıcı tavra bazı sineraacılanmızın sahip çık- malan benim için anlaşüır gibi de- ğildi. Örnek vereyim. TÜRK- FlLM Danışma Kurulu'nun üye- si Halid Refig "Devlet düşraanı filmiere devlet yanüm yapamaz" göriişunu ısrarla savundu. Bir yö- netmenin böyle bir gfriişe sahip olması inanılır gibi değil. Kuşku- suz resmi görevliler içinde de böyle bir görüşe arka çıkacak insanlar bulmak zor değil. Sansürlü bir desteğin hiç olmamasından daha iyi olduğu savunulabilir ama böy- le bir oyunda benim rolüm yok di- ye karar verdim. — Sizce dışa açılma çabaJannın en önemli uygulamalan neler olabih'r? — Bu konuda en önemli uygu- lama Türkiye'nin Eurimage'a ka- tılması oldu. Bunun diğer ulusla- rarası yardım fonları ve kuruluş- lara katıhmla desteklenmesi ge- rektiğine inanıyorum. Bu konuda da bakanlığm görü- şü olumlu ancak sektör içinde an- laşüması mümkün olan, ama Türk sinemasını ilerletmeye hiç yaran olmayacak bir görüş hâkim. Sinemaya destek komisyonun- da toplanan yönetmen ve yapım- cılanmız kendi projelerine destek sağlarken "Yurtdışından destek sağlamış projelerin bizim paramı- za ihtiyacı yoktur" diyorlar. Dışa- nda ortak yapım olması destek için bir koşul olarak kabul edilir- ken bizde engel sayılıyor. Bu da Avrupa ile butünleşme çabası ya- şanırken bu gelişmeyi baltalayıcı bir durum oluyor. — Bu tavnn nedeni ne otabiür? — Samnm bu konuda kendile- rini Avrupa düzeyinde bir yarış- maya yeterli görmeyen yapımcı ve yönetmenler, devletten aldığımız parayla bir film daha yapsak kâr- dır görüşundeler. Bu da hiçbir ge- lecek perspektifı taşımayan kısa vadeli bir bakış açısı. Sinemamız yalnızca bir endüstri dalı değil, bir kültür alam da. Sinemaya yapıla- cak yardımlar konusunda tek mu- hatap SESAM alındığı zaman doğallıkla yalnızca yapımcıların Cikarlan gözetiliyor. Oysa dünya üzerinde tüm ülkeler sinemaya yardım fonlannı yapımcılara des- teğin yanısıra sanat sinemalanm, sinema kültür kuruluşlarını, sine- ma yaymlannı desteklemeye de ayırıyorlar. Bu açıdan Avrupa fonlanmn yanı sıra Avrupa'daki sinema kültür kuruluşları ile de Uişki kurulması gerekiyor. Mart ayından bu :<a/ta toplantılarına katıldığım yeni bk^oluşum var: Avrupa Görüntü ve Ses Merkezi (CEIS). Avrupa Konse^ç«rçeve- sinde oluşan bu kuruluş audiovi- siuel ve eğitim alanlannın işbirli- ğine yönelik çalışmalar yapıyor. — Eurimage dışında başka fon- lar da var... — Evet. Bu yıl devlet 20-25 fil- me 200'er milyon Türk Lirası yar- dım yapacak. Yalnızca bir tek fil- me verilecek para ile örneğin Av- rupa Senaryo Fonu'na katılabil- memiz mumkün. Bu fondan yıl- da 3-5 yazar senaryo yazım des- teği sağlayabilir rahathkla. EFDO Avrupa Ortak Dağıtım Kuruluşu da katılma için çaba gösterilmesi gereken kuruluşlardan biri. Ben devletin vereceği paramn bu bi- çknde daha yararlı kullamlacağı- na inamyorum. Istiklal Marşı'nın bestesiyle ilgili tartışmalarsürüyor 6 60 yıldır kıılaklarmıız alıştı'Kflitiir Servisi — tstiklal Mar- şı'run bestesinin değişmesiyle ilgili tartışmalar kamuoyunun günde- minde. Gerek müzik çevreleri, ge- rek diğer çevrder konuyla ilgüi çe- şitli görüşler ileri sürüyorlar. Kül- tür Bakanlığı ise geçen hafta ye- ni bir adım atarak, kamuoyu araştırma kurumlarını konuyu araştırmak üzere görevlendirece- ğini, böylehkle kamuoyunun eği- limini saptayacaklannı açıkladı. tki büyük araştırma kuruluşu KAMAR ve PİAR araştırma pro- jesi için kollarını sıvadüar bile. Biz de sanatçı ve yazarlara tstik- lal Marşı'mn değiştirilmesi konu- sundaki düşüncelerini sorduk. Al- dığımız yanıtlarda marşm tüm ek- siklik ve kusurlanna rağmen ulus- ça benirasendiği görüşü egemen oldu. PROF. SAtM AKÇIL (MSÜ Devlet Konservatuvarı Öğretim üyesi) — Bir fıkra vardır şöyle: Bir gün Ankara'da Ulus'tan Çaı.- kaya istikametine süratle giden bir araba trafik poh'slerince durduru- lur. Polis memuru kızgın bir edayla şoföre "Ver ehUyedni" de- yince Karadenizli şoför 'Verdin mi ki isteyesun' karşılığını ve- rir... "Biz halkımıza yeterli bir müzik eğitimi verdik mi ki, onlar- dan marşımızı doğru söylemesini bekliyoruz. İRKİN AKTÜZE (Danışman - müzik uzmanı) — Müzik eğitimi- mizin noksanlığı yüzünden toplu- mun her kesiminde İstiklal Mar- şımızın birlikte s.öylenmesi güç- lükler doğurmaktadır. Marşımı- zın değiştirilmesi meselesi ancak Türkiye'nin eğitim ve demokrasi düzeyi bir Batı ülkesi örneğin ls- veç'inkine ulaştığında gündem konusu olabilir. Türkiye'nin çö- zümlenmemiş birçok sorunu var- ken, tstiklal Marşımızın konu edilmesi niye? BURHAN ARPAD (Yazar) — 60 senedir kulaklarımızın alıştığı tstiklal Marşımızın değişmesinden yana değilim. Bu durup dururken nereden çıktı ve kimin aklına gel- di. Önemli olan marşın sözleri ve müzik değerinden ziyade yarattı- ğı heyecan ve sürükleyiciliğidir. Fransızlann Marsaleese'i bu nite- liktedir. Bu marş, Paris'e yürüye- cek Marsilya alayı için bir gecede bestelenmiştir. Yürüyüş yapan gençlere yollarda katılanlarla git- tikce büyüyen heyecan dalgası gi- bi Paris'e ulaşmışlardı. Dinleye- bildiğim yabana milli marşların çoğunun hiç de parlak olmadığı- nı söyleyebilirim. Türkiyemizin genel müzik kültürü daha fazla- sına izin verir mi bilemem. AYDIN GÜN (İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı Genel Müdürü, Devlet Sanatçısı) — Her ülkenin istiklal marşı çok önemli bir ta- rihi aşamada yapılır, yaratılır. Bi- zim marşımız da tstiklal Savaşı gi- bi Türkiye için çok önemli geri- limli, bunalımlı, fırtınalı bir aşa- mada yapıldı. Şimdi böyle bir ha- va var mı? İstiklal Marşımızın ku- surları olabilir, vardır da. Fakat o kusurlanyla güzel, onun kusur- ları bile güzel. Yann başkası da bayrağımızı beğenmeyebilir. Yıl- dızı şöyle ya da böyle olsun, kır- mızısı vardır fflan deyip yok efen- ka işimiz mi yok, Allah aşkına Türkiye'nin başka işi mi yok? ARSEN GÜRZAP (Devlet Ti- yatrosu Sanatçısı) — Altı yaşın- dan 80 yaşına kadar nüfusu 60 milyona ulaşmış, yundışına dağıl- mış insanlarımızın yeni bir marşı öğrenip benimseyebileceğine inan- mıyorum. Basında izlediğim tar- bestecilik tekniklerinden yararla- nılarak prozodi hatalanmn bir kurul tarafından düzeltilmesi gö- rüşündeyim. NADIR NADt (Cumhuriyet Gazetesi Başyazan) — İstiklal Marşı kesinlikle değiştirilemez! LEYLA PAMİR (Piyanist - müzik yazarı) — 60 yıldır otur- muş kültür mirasımızın kesinlik- MARCHE DINDEPENDANCENadir Nadi: İstiklal Marşı kesinlikle değiştirilemez! Bülent Tarcan: Aslını bozmamak şartıyla iki yerde yapılacak değişiklikle İstiklal Marşı herkes tarafından söylenebilir. Burhan Arpad: Önemli olan marşın sözleri ve müzik değerinden ziyade yarattığı heyecan ve sürükleyiciliğidir. Aydın Gün: Kusurlanyla sevaplarıyla bu marş bizim marşımızdır. Önemli olan marşımızı doğru söyleyebilecek Osmsm z ü n g o r ,Ü B ^ m ı t s t i k l a l M w ş ı çocuklarımızı ıyı yetıştırebılmektır. bestesinin uk basımı (1926) dim yıldızı başka ülkeleri anımsa- tıyor derse onu da mı değiştirece- ğiz. Kusurlanyla, sevaplarıyla bu marş bizim marşımızdır. Önemli olan onu doğru dürüst söyleyebi- lecek çocuklarımızı, insanlarımı- zı iyi yetiştirebilmektir. Bunu yap- tığımız zaman herkes tarafından guzel söylenebilir. Sonra bunun- la ne diye oynuyoruz yahu. Baş- tışmalar doğrultusunda belki çok küçük düzeltmelerle ve ritmi en doğru biçimde yani yavaşlatma- dan dinamizmini bozmadan söy- ler veya çalarsak sonucun çok da- ha başarılı olacağını sanıyorum. DOÇ. NURİ İYİCİL (MSÜ Devlet Konservatuvarı Müdürü) — Kesinlikle değişmemeli. Ancak le değiştirilmesine taraftar deği- h'm. Hem içeride hem dışarıda bu marşımızla tanınıyoruz. Aralıkla- n da güzel buluyorum. Prozodi hatalarına da alıştık. KEMAL SÜNDER (Besteci) — İstiklal Marşı'mn müziği değişme- sin. 10. yıl marşı dışında, Cum- huriyet'ten günümüze henüz ka- bcı bir marş müziği yazılmadı. So- nuçta tstiklal Marşı'mn güftesini bilinen türküler ya da bir şarkı müzigiyle söyleyerek yeni bir ts- tiklal Marşı müziği yazmak yeri- ne tüm hata ve kusurlanyla halen söylenmekte olan müziğe devam etmek daha doğrudur. 50. yıl ve Atatürk marşlan ile Eurovision ve çocuk şarkılan ortadadır. PROF. OVA SÜNDER (tstan- bul Üniversitesi Devlet Konserva- tuvarı Müdürü) — Söz ve müzik uyumunun çok önemli olduğu muhakkak. Ne var ki, bu uyumun sağlandığı her marş mutlak güzel olacak değildir. Tüm milletin ko- laylıkla söyleyebileceği basit bir müziğin ise hem güzel, hem gör- kemli olması çok zordur. Guç söylenmesine rağmen marşımızı ulusça özümsedik. Söze uygun ye- ni yapılacak müziğin aynı heyeca- nı yaratacagından kuşkuluyum. PROF. DR. BÜLENT TAR- CAN (Besteci) — Aslı güzel, söy- lenmesi 1.5 oktav olduğu için an- cak opera koristleri tarafından söylenebilir. Aslını bozmamak şartıyla, iki yerde yapılacak deği- şiklikle, o degişiklikler ki armo- nik yapısını zaten bozmuyor, bu takdirde herkes tarafından söyle- nebilir. METE UĞUR (tstanbul Devlet Operası sanatçısı) — istiklal Mar- şını güç bulmuyorum. Çocuklu- ğımdan bu yana tstiklal Marşı'y- la yoğruldum. tlkokuldan beri 80 bin tane hatırası var. Yenisi gü- zel olabilir. Fakat bunca yıldır alıştığım tstiklal Marşı'mn yenisi- ne alışabileceğini sanmıyorum. Taksim Sanat Galerisiyenileniyor Eski galeriye çağdaş düzen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Taksim Sanat Galerisi'nin yenilenme ve dekorasyon projesini hazırlayan ekip mümkün olduğunca izleyiciyi yapıtlarla baş başa bırakabilecek sade bir mekân kurgulamış. Kültür Servisi — İstanbul Bü- yükşehir Belediyesi Taksim Sanat Galerisi büyütülerek modern bir sanat galerisine dönüştürülüyor. Galerinin yenilenme ve dekoras- yon projesini hazırlayan ekipte yer alan mimar Han Tumertekin te- mel ilkelerinin "türaüyk çagdaş" bir galeri anlayışı olduğunu söy- lüyor. Tumertekin bir sanat galerisinin çağdaş standartlara sahirr olabil- mesi için üç temel koşulun sağlan- ması gerektiği kanısında: "Birin- cisi çagdaş sanatla yakın ilişki içinde bir yönetim anlayışı. tkin- cisi çağdaş sanat yapıtlannın ser- giknebilmesine olanak veren me- kânsal degerler. Üçüocusü ise tek- nik donanım, yani hacimlerin, orada kullanılan malzemelerin, aydınlatma. havalandırma ve ısıt- manın çağdaş sanat yapıtlannın sergilenme, hatta oluşturulmala- nna olanak saglayabilmesi." Mimar Han Tumertekin Tak- sim Sanat Galerisi için gösterilen projeyi şöyle anlatıyor: "Galerinin halen kullanılan mekânına aynı dizide bulunan iki komşu dükkâ- nın da katılarak genişletilmesi be- lediyece bngorülmüşlü. Varalıla- cak yeni sergi mekflnının kimliği- ni, içinde sergilenecek yapılla ka- zanması gerektiğini dıişündüğü- müz için bu mekânın tarafsız bir hacira oluşturması yolunu seçtik. Burada mümkün olduğunca izle- yiciyi ve yapıtlan başbaşa bıraka- cak bir mekân kurgusu gerekliy- di. Bu nedenle sergi mekânlan yal- nızca hacmi oluşturan duvar, ze- min ve tavan dışında hiçbir elema- nın yer almayacağı şekilde ta- sarlandı. Aydınlalma ise dünyanın bu ko- nudaki en önemli kuruluşlanndan birinin, OSRAM'uı danışmanlı- gında projdendirildi. Temel ilke, açılacak çok farklı türdeki sergi- ler için doğru ve istenilen bir ay- dınlatma sisterai sağlamaktı. Du- var yüzeyi ve zemin yapıtlann sergileneceği düzlemler olarak oluşturuldu. Han Tumertekin galerinin çev- resiyle olan ilişkisini de şeffaf bir cepheyle sağladıklarını beürtiyor. "Teknik nedenlerle sergi salonla- n içine kapalı, dış dünyadan ko- runmuş, aynen bir konser salonu- nun mahremiyetine gerek duyan- mekânlarıdır" diyor Tumertekin ve şöyle devam ediyor: "Ancak şebrin bu kadar kalabaük ve işlek bir yerinde aynı zamanda bir par- kın başlangıç noktaianndan biri- ne konumlanması özelde bu gale- riyi bir oranda dış dünyayla iliş- kiye sokmayı gerektiriyordu. Tak- sim gezi dükkânlan dizisinin so- nunda yer alan galeri, hemen ya- ni başında başlayan parka da bir gönderme yapmalıydı. Dış dün- yayla kunılacak bu ilişki iç hacirn- lerle dış dünya arasına yerleştirdi- ğimiz, gerisindc iç ulaşımın yer al- dıgı, her iki yönde de uzanan şef- faf bir cepheyle saglandı." Ifeni 'Romeo ve Juliet' • BELTING (AP) — Amerikah bir koregraf• tarafından Çin Merkez Balesi oyunculan için yeniden düzenlenen "Romeo ve Juliet" balesi eylül ayında sahnelenecek. Daha önce de Çinli dansçılarla çahşan koregraf Norman Walker, yeni "Romeo ve Juliet" balesi için yedi yıl çalıştı. Bu yeni düzenleme, klasik "Romeo ve Juliet" üzerine on yıldır yapılan ilk çahşma. CJaptoırm müzisyenleri • WISCONSIN (AP) — Aralannda ünlü gitarist- şarkıcı Eric Clapton'ın grubundan iki müzisyenin de bulunduğu beş kişi bir helikopter kazası sonucu öldü. OMNI firmasına ait helikopter, pazar günü Alpine Valisi Müzik Merkezi'nde yer alan Eric Clapton konseri dönüşünde duştü. Robert Clapton, ünlü gitaristler Cray ve Stevie Ray Vaughan ile birlikte müzik merkezinde bir konser vermişti. Eric Clapton'ın, ölenlerin arasında olmadığını söyleyen yetkililer, ölenlerin yakınlanyla görüşühneden isimlerinin açı klanmayacağım bildirdiler. Chicago'ya doğru yol alan helikopterin neden düştüğü ise henüz bilinmiyor. Balıkesir fuarı • BALKEStR (AA) — 20 temmıız - 20 ağustos tarihleri arasında açık kalan Balıkesir 6 Eylül Milli Fuan'nı 518 bin 326 kişi gezdi. Edinilen bilgiye göre Bahkesir Fuan'm geçen yıl 517 bin kişi ziyaret etmiş ve 83 milyon lira gelir elde edilmişti. Bu yıl ise fuan 518 bin kişi ziyaret ederek 93 milyon lira gelir bıraktı. Sezen Aksu Izmir'de • Kültür Servisi — tstanbul Rumelihisarı Açıkhava Tiyatrosu'nda düzenlenen yaz etkinlikleri eylül ayında Izmir Fuarı Açıkhava Tiyatrosu'na taşımyor. Most Production'ın düzenlediği etkinlikler kapsamında 15 hazirandan bu yana Rumelihisarı Açıkhava Tiyatrosu'nda Yeni Türkü gnıbu, Nilüfer, Sezen Aksu ve Nükhet Duru - Timur Selçuk ikilisi konserler verdi. Izmir Fuan Açıkhava Tiyatrosu'nda, bu çerçevede ilk konseri ise Sezen Aksu verecek. "Sezen Aksu söylüyor" konserleri 5 eylülde başlayacak. TemellİTiin sergisi • Kültür Servisi — Fevzi Temelli'nin ikinci kişisel resim sergisi Cafe Ash'da (Albatros Parkı sonu, Büytlkçekmece istanbul) açıldı. Sergi 2 eylülde sona erecek. 1979'da Marmara Üniversitesi Resim Bölümü'nü bitiren Temelli, daha sonra Mimar Sinan Üniversitesi Guzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde dört yıl eğitim gördü. Çeşitli karma sergilere katılan Fevzi Temelli, bir süre lise ve dengi okullarda resim öğretmenliği yaptı. Mascagnfnin mektupları • Kültür Servisi — Pietro Mascagni'nin ünlü yapıtı "Cavalleria Rusticana"mn 100. yıhnda ttalyan "La Stampa" gazetesi ünlü müzisyen Mascagni'nin yaşamının çeşitli evrelerine ait mektupları yayımlamaya başladı. Livorno Belediyesi'nin Londra'da düzenlenen bir müzayedede satın aldığı mektuplar müzisyenin 1888'de teyzesi Maria'ya yazdıklanndan Avrupa turnesi sırasmda eşi Lina'ya gönderdiklerine dek uzamyor. 1. Erdek Şenlikleri • ERDEK (AA) — Bahkesir'in Erdek ilçesi belediyesince organize edilen "1. Erdek Şenlikleri" başladı. Şenlik kapsamında fotoğraf, şiir ve karikatür sergileri açıldı.Karikatür sergisi bir fayton, ŞÜT sergisi eski bir sandal, fotoğraf sergisi de yaşlı bir çmar ağacının gövdesinde sunuldu. Şenlikler, Erdek Sinema Salonu'nda, Tunç Başaran'ın "Uçurtmayı Vunnasınlnar" filminin gösteriminden sonra mini konser ve 4 kısa tiyatro oyunu ile devam etti. Şenlikler 2 eylüle kadar sürecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle