06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 AĞUSTOS 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/15 KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KR İZ İ... KÖRFEZ KRİZİ...KORFEZ KRİZİ... KÖI SUUDÎ ARABÎSTAN Diplomatik girişimler 'soluk aldırdı'Körfez krizinde, son gelişmelerle birlikte diplomatik çabalann ön plana çıkması Suudi Arabistan'ın şimdilik rahat bir nefes almasına olanak sağladı. Bununla birlikte askeri hazırlıklar da olanca hızıyla sürüyor. SEMİH tDtZ OAHRAN — Körfez bunalımında dip- lomatik çabalann yeniden ön plana çıkması Suudi Arabistan'da 'rahat bir nefes' aldır- dı. Ancak krize yakın bir gelecekte çözüm bulunacağı konusunda yeterli utnut ışığı go- rülmediği için askeri hazırlıklar olanca hı- zıyla sürüyor. Irak'ın Kuveyt'i işgaliyle içi- ne girdiği 'şok' etkisinden yavaş yavaş sıy- nlmaya başlayan Suudi Arabistan halkı ve ordusunun kendine güveninin arttığı göz- leniyor. Suudi Arabistan'da Irak'a karşı koyma kararlılığının en somut göstergesini ordu- ya yazılanların sayısındaki artış oluştunı- yor. KraJ Fabd'ın geçen haftaki çağnsı Uze- rine orduya yazılanların sayısının birkaç gün içinde 40 bini bulması bekleniyor. Ül- kenin çeşiüi yerlerindeki orduya yanlma bürolannın önlerinde genç Suudiler kala- balık bir şekilde toplanmış bulunuyorlar. Yazılanlann arasında öğrencilerin sayısının yüksek olması dikkat çekiyor. Yazılanlann 'ulusal mnhafızlar'a alınacakları belirtili- yor. Bu arada Suudi Arabistan'a havadan ge- tirilen Amerikalı askerlerin ilk vanş nok- talan olan Dahran'daki ABD'li askeri kay- nakiar, Irak'ın kirnyasal silahlan başany- la kullanması olasıhğının az olduğunu be- lirtiyoriar. Ister uçaklarla, ister füzelerle Su- udi Arabistan'a karşı düzenlenecek hava saldırılannın anında tespit edilip engellen- mesi için gerekli erken uyan sistemlerinin gün geçtikte güçlendiğini bildiriyorlar. Bir kaynak, "Elektronik istihbaratımız arauk- sız çalışıyor. Uçaklanna, tank ve kamyon- huina ne zaman yakıt koyduklannı bile bi- liyoruz. Şu anda Dahran'da bir otobus al- ünda kalma tehlikesi, Irak'ın başanlı bir bava saldınsı ile karşı karşıya kalma tehli- kesinden fada" dedi. Buna paralel olarak Suudi kaynaklan, Irak'ın askeri gücunün abartıldığını bildi- riyorlar. Bağdat'a atfedilen gücü doğrula- yacak herhangi bir delil bulunmadıgıru kay- deden bu kaynaklar, Irak'ın sanılanın ak- sine Körfez sava$ının lran'a karşı başanlı çıkmadığını bildiriyorlar. "Irak'ın kaynak- lanna sahip olsaydı, bo savaşı İran kaza- nırdı" diyorlar. Ayru zamanda Saddam Hiseyin'in, kendisine karşı potansiyel bir tehlike oluşturabilecekleri düsüncesiyle, tran savaşı sonrasında en iyi generallerini tasfiye etüğini anımsatıyorlar. öte yandan "Çöl Kalkanı" adlı operas- yon çerçevesinde Suudi Arabistan'a getiri- len Amerikan güçleri konumlannı güçlen- diriyorlar. Bir Amerikalı subay, şimdiki diplomatik çabalann sonuç verecegini san- madığmı, ancak bunlann askeri açıdan ken- dilerine zaman kazandırdığını sdyledi. Şu anda deniz ve hava güçlerinde Irak'a karşı kesin bir üstünlük sağlandığını belirten su- bay, kara kuvvetlerinin de sttrekli bir şekil- de takviye edildiğini ve 24. Mekanize Tü- meni'nin M-l tanklanrun sayısının da gün geçtikçe arttığını söyledi. Bu görüşlerin yerli basına da yansımasıy- la birlikte Suudi Arabistan halkı arasında- ki kendine güven duygusunun açıkca arttı- gı gözleniyor. tlk günlerde hissedilen 'şok'u üzerlerinden atmaya başlayan sade vatan- daş, artık "Ülkemizi canımız pahasma sa- Tnnnmz. Kuveyt gibi koçak tokma deji- liz.Saddam kasabua gösteririz" diyor. Bin- lerce Hıristiyan Amerikalı askerin toprak- lannda olmasının yarattıgı huzursuzluk or- tadan kalkmaana karşın, halk şimdilik dik- katini temel soruna çevirmiş bulunuyor. Ancak Irak'ın oluşturduğu tehlike hiçbir şekilde gözardı edilmiyor. tngılizce olarak yayımlanan Arab News gazetesinin baş ma- kalesinde bu konuda şöyle deniyordu: "İçinde bulundugu dorum (Saddam Hii- seyin'i) daha da tetalikeU kılıyor. Çünkü sa- dece köşeye kıstınlmış değil aynı zamanda yaralı bir kaplana benziyor. Saglanacak bir avaotaj olduğunu düşünürse çekinmeden kimyasai silahlannı kullanabilir." öte yandan Suudi Arabistan'a sığınan binlerce Kuveytlinin tam bir açmaz içinde olmalan dikkat çekiyor. Çıkacak bir sıcak çatışmada ülkelerinin yerle bir edileceğin- den kuşku duymayan Kuveytliler bu neden- le savaşa karşı çıkıyorlar. Öte yandan mü- dahale yapıknadan geçen her günün, Irak'- ın ülkelerini işgal altında tuttuğu gerçeği- nin dünya kamuoyunda özümsenmesine yol açacağından endişe duyuyorlar. Kuveyt-Suudi Arabistan sınınndan Dah- ran'a kaçan ve otelkre yerleştirilen Kuveyt- lilerin masraflannı Suudi Arabistan hükü- meti karşıhyor. Dahran'da gelişmeleri rad- yodan saat başına dinleyen bir grup Kuveyt- li, son duruma ilişkin sonunuz üzerine şun- lan söyledi: "Bn krizin tek çözümtt Irak'ın BM ka- ran dognıltusunda Kuveyt'ten önkoşulsoz olarak çekilmesidir. Bu olmadıkça, temel yanlış ortadan kalkmış olmuyor. Şimdilik yüriıtulen diplomatik gayretler bunu amaç- lıyorsa o zaman diyecek birşey yok. Ama gayretler şu anda sadece savaşın önlenme- si temeline dayanıyorsa Knveyt'in unutul- ması riskini de taşıyor. Yani Saddam a, 'Kuveyt'i al ama gerisini unut' mesajıaı ve- riyor. O m ı da istedigi bn. Kuveyt'in öte- IRAK OROUSU — Körfez krizi 26. gününü doldunırken Ban 10 yıJ Iran'la savaşan Irak'ın ordusunnn gücünüa ne olduğunu lartısıyor. (Fotoğraf: The Enropean) Dışişleri Bakanı, Mübarek'e özal'ın mesajını iletti Bozer'e Mısır'dasıcak ilgiDışişleri Bakanı Ali Bozer ve beraberindekiler, Mısır'da 'umulanın üzerinde' ilgi gördüler. Türkiye böylece Şam ve Kahire'den, uyguladığı politika konusunda destek bulurken 'Irak yanlısı' ülkeler Türkiye'nin tutumundan rahatsız görünüyorlar. FATtH M. YILMAZ AMMAN KAHIRE — Türkiye'nin, Irak'ın Kuveyt'i işgaliyle ortaya çıkan Kör- fez krizT'ne ilişkin tutumu, Arap dünyasın- da farklı tepkilere yol açıyor. Suudi Arabis- tan ve Mısır'ın başım çektiği "Irak karşıü" grup, Türkiye'nin uyguladığı politikayı des- teklerken Ürdün'ün de aralarmda bulun- duğu "Irak yanlısı" ülkeler Türkiye'nin tu- tumundan rahatsız görünüyorlar. Dışişleri Bakanı Ali Bozer'in Suriye, Ürdün ve Mı- sır'ı kapsayan gezisinde de bu durum açık- ça kendini gösterdi. Türkiye, Bozer'in ge- zisinde Şam ve Kahire'den destek bulurken Amman, Türkiye'nin tutumundan hoşnut olmadığım ortaya koydu. Türkiye ayrıca Arap dünyası içinde farklı kutuplan temsil eden bu üç ülkede Suudi Arabistan'a asker göndermesi durumunda oluşacak tepkiyi önlemek için de nabız yokladı. Dışişleri Bakanı Ali Bozer, Ortadoğu ge- zisinin son durağı lskenderiye'de Mısır Dev- let Başkam Hüsnü Mübarek taıafından ka- bul edildi. Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın sozlü bir mesajını Mübarek'e ileten Bozer ve beraberindekiler, Mısır'da "umulaBin üzerinde" bir ilgi gördü. Bozer, Mübarek ile görüşmesinden sonra yaptığı açıklama- da Türkiye ve Mısır'ın Körfez krizine iliş- kin tutumlannda büyük bir paralellik ol- duğunu söyledi. Bozer, bu konuyu Mısır Cumhurbajkanı Hüsnü Mübarek'in agzın- dan duymaktan da mutlu olduğunu belirt- ti. Mısır Enformasyon Bakanı Saffet EJ Şe- rif de Bozer'den sonra yaptığı açıklamada, Devlet Başkanı Mübarek'in ulkeye Dışişle- ri Bakanı eliyle Cumhurbaşkanı özal'a bir mesaj gonderdiğini belirtti. Şerif, Müba- rek'in mesajının Körfez krizinin sıcak sa- vaşa meydan vermeden çözülmesine ilişkin Mısır'ın görüsünü içerdiğini ifade etti. Türkiye böylece Şam ve Kahire'den uy- guladığı politika konusunda destek buldu. Dışişleri Bakanı Ali Bozer, Amman'da yap- tığı açıklamada Şam'ın sorunun ekonomik ambargo ve abluka yoluyla çözümünden ya- na olduğunu ve Suriye'nin Türkiye'nin tu- tumunu destekledigiai söylemişti. Bozer, bu açıkiamayı yaptıktan sonra da uzun süren uğraşlar sonucunda Ürdün Kralı Hüseyin ile görüşmeyi başarmış ve "Türkiye, Irak'a karşı ekonomik ambargo ve ablnka uygu- lamasından yana. Ürdün de sorunun dip- lomatik yollarla görüşülmesini istiyor. tste fark bu" demişti. Şam, Amman ve Kahire üçgeni içerisin- de eie alındığında Irak'ın Kuveyt'i işgaline başından beri karşı çıkan Arap dünyası için- deki Hüsnü Mübarek'in başım çekmeye ça- hştığı ve aralarmda Suudi Arabistan, BAE, Fas, Suriye'nin de bulunduğu cepheleşme- nin Türkiye'yi 'şimdilik' kaydıyla destekle- diğini gösteriyor. Ürdün ise içinde bulun- duğu Irak yanlısı grubun görüşünü yansıt- ması açısından Türkiye'ye karşı olduğunu gösterdi. 10 ağustosta Kahire'de yapılan Arap zirvesinden sonra Arap ülkelerinin bir bölümü Irak'tan yana tutum almışlar ve Ür- dün'e giderek bu yönde bir politika izleme- ye başlamıştı. Bu grubun içerisinde Ürdün: ün yanı sıra Libya, FKÖ, Sudan, Yemen de bulunuyor. Türkiye'nin niyeti Dışişleri Bakanı Ali Bozer'in üç Arap ül- kesine yaptığı bu gezi, ayru zamanda Tür- kiye açısından "nabu yoklaması" niteh'ğin- deydi. Ürdün Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkili, Amman'dan aynhnadan önce yap- tığı görüşmede, Türkiye'nin Suudi Arabis- tan'a asker gönderilmesi konusunda Ür- dün'ün nabzını yoklamaya çalıştığuu, an- cak bu konuda olumsuz bir yanıt aldığını belirtti. Amman'daki diplomatik gözlemci- ler de Türkiye'nin Dışişleri Bakanı Ali Bo- zer'in gezisi dolayısıyla bu konuda Arap dünyası içinde ortaya çıkabilecek olumsuz tepkileri ölçmeye çalışuğını söylediler. KöNUK YAZAR Irak meselesinde sağduyuFARUK GÜVENTÜRK Em. Korgenerai Atatürk devrimleri akıl, miUi şuur ile mil- li duygular ve çıkarlara dayalıdır. Atatürk, Enver Paşa ile tttihat- Terakki'cilerin Alman cıkarları uğruna I. Cihan Savaşı'na şuursuzca girmelerine karşı çıkmış, Sarıkamış ve Allahüekber Dağla- rı'nda, Arap çöllerinde, Kanal'da, Galiçya- da, Romanya'da yüz binden fazla Türk ço- cuğunun şehit olmasını nefretle karşılamış ve reddetmiştir. II. Cihan Savaşı'nda Ismet lnönü'nün büyük zekâ ve dirayeti ile Türk milleti kan dökmeden ve Turk vatanı harap olmadan atlatılmıştır. Üstelik ayağımıza kadar gelen Ingjliz ve Amerikan devlet adamlarının yo- ğun baskı ve tehditlerine rağmen. Bugün ise Ortadoğu'daki olaylara balık- lama atlanmış, gereksiz ve çok acele karar- lar alınmış, elde koz olarak kullanılabile- cek konulardan fedakârlık yapılmıştır. Başkan Bush'un Yunanlılara Türkiye aleyhinde çekinmeden teminat vermesi, Er- meni meselesini 1923'e kadar dayandırması, Fener Patriği'ni devlet başkanı gibi karşı- laması unutulmayacak gafletlerdir. Bugün aynı Bush'un Amerikan cıkarları söz ko- nusu olduğunda Turgut Özal'ı kadim dost ilan etmesine inanmak büyük bir hatadır. Ortadoğuya asker göndermeyi arzulamak ve orada çıkacak bir savaşa katılmak, bizi dönüşü olmayan kanlı ve karanlık yollara götürür. Oraya asker gönderen uzak ülke- ler savaştan kolayca kendilerini çekebiltr- lerse de biz savaştan kolay kolay çıkama- yız. Çünkü Irakla komşuyuz. Gelen millel- lerin kaybı sadece gönderdikleri askerler olur. Bizim kaybımız ise füze saldınsı, bom- balama, kimyasai tahribat ve topyekûn Or- tadoğu milletlerinin baskısı ve nefreti altın- da kalmamız olur. Asiında Amerika'nın elli senedir siyasi ve stratejik hedefi Irak'ı bölerek, hatta bizim topraklarımıa da içine alan bir uydu Kürt devleti kurmaktır. Zaten Avrupa da bunu istemektedir. Bu nedenle Amerika'nın Irak'a karşı topyekûn bir galibiyeti bizim aleyhimize sonuçlanacaktır. Irak'ın ablu- ka, ambargo gibi yatınmlarla, diplomatik yollardan Kuveyt'ten çıkması temin edilme- lidir. Kaldı ki yirmi dokuz yıl önce Irak yi- ne ilhak ettiği Kuveyt'ten bu yollarla çıka- rılmıştır. Suudi Arabistan Kralı Hac'da yüzlerce Turk'ün ölümünu kadere bağlamıştı. Ama Türk milleti Arap çöllerine binlerce Meh- meiçıği gömmeyi kader olarak asla kabul edemez. Türk milletinin bir ferdi, elli yıl Türk Si- lahlı Kuvvetleri'nin tüm kademelerinde hiz- met vermiş bir generali olarak TBMM üye- lerini göreve davet ediyorum. Sonuç; TBMM üyelerinin akıl, mantık, vatan sevgileri ile sağduyulanna kalmıştır. sine geçmeye zaten niyeti yoktn. Ba nedenle temel amaç hiç gözden çıkanlmamalı. Ya- ni, Irak Kuveyt'ten çıkmadıkça ve Kuveyt'- in meşnı yönetimi iade edilmedikce bu so- run çözümlenemez." Yabancı basın istilası Bu arada Körfez krizi ile ilgili askeri ge- lişmeleri izlemek üzere Kuveyt-Suudi Ara- bistan sınınna en yakın büyük kent olan Dahran, başta ABD'li olmak üzere Batılı gazetecilerin istilasına uğramış durumda. Tamamen dolu otellerde yer bulmak hemen hemen imkânsız. Gazetecilerin yanı sıra otelleri Kuveytli mülteciler ve ABD'li su- baylar da doldurmuş durumda. ABD güç- leri komutası tarafmdan açüan basın mer- kezi ise Dahran Havaalanı yakınındaki In- ternational Hotel'de bulunuyor. Gazetecilerin hareketleri kesin bir şekil- de kısıtlanrruş bulunuyor. "Özel nabcr" pe- şinde araba kiralayıp cepheye veya üslere gitmek isteyen gazetecüer durduruiarak geri çevriliyorlar. Bazı hallerde ise gözalüna aiı- nabiliyorlar. Bu hareketlerinde ısrar eden- lerin ise ülkeden çıkanlacaklan bildiriliyor. Ancak mevcut krizde kendi kamuoylan açısından özellikie televizyon görüntüleri- nin büyük önem taşıdığı bilincinde olan ABD komutası, basın ve yayın için çeşiüi üs ve cephe ziyaretleri düzenliyor. Bunlara kaülabilenlerin sayısı kısıüı tutulurken, ABD'li ve Batılı basın ve yayın organlan- nın kesin bir biçimde tercih edildıği gözle- niyor. Bir ABD'li gazeteci ile bu konuyu konuştuğumuzda şunları söyledi: "Bir savaş pfcm^k"» Amerikan halkı için bu Vietnam'da oldugu gibi bir televizyon savaşı olacak. En çok asker gönderen ulke de ABD oldoğuna göre Amerikan gazete- dlerine tercib gösterilmesi dogal. Durum tersine olsaydı, yani Türkiye askeri açısın- dan burada agıriıku olsaydı, herhalde biz de size gösterilen tercihten şikfiyetçi olur- duk." Olası bir savaşın gerçekten bir televizyon savaşı olacağı ise ziyaret edebildiğimiz üs- lerden hemen ortaya çıkıyor. Televizyon kültürü ile büyüyen Amerikalı askerler, adeta profesyonel aktörler gibi davranıp, burunlarının dibine kadar sokulan kame- ralan görmezlikten geliyorlar. Poz verme- leri istendiğinde ise bunu hemen veriyorlar. Örneğin, "Cepheye dognı nişan alan bir poz istryoruz" dediğinizde istedığinizi he- men alıyorsunuz. Bu kez tartışmalar gaze- tecüer ve televizyoncular arasında başlıyor. Nedeni de arka planda resime giren gaze- tecilerin "doğal atmosferi bozmalan." öte yandan en çok ilgi görenler kadın as- kerler. 'Sert göıünme' çabalarına rağmen 'kadınsı tavırtannı' üzerlerinden atamayan bu askerlerin de kameralar karşısında her türlü 'askeri pozu' vermeye hazır oldukla- n gözleniyor. ÇERNİŞEVİN BASIN TOPLANTISI SSCB, askeri çözüm istemiyorSovyetler Birliği Ankara Büyükelçisi Albert Çernişev, "Körfez krizinin uluslararası hukuk açısından temiz şekilde çözüme kavuşturulması gerekir" dedi. ANKARA (Cnmhnriyet Bürosu) — SSCB'nin Ankara Büyükelçisi Albert Çer- nişev, Körfez krizinin çözüme kavuştunıl- ma biçiminin uluslararası ilişkilerde ileri- ye dönük bir "emsal" oluşturacağını bdir- terek "Bu krizin uluslararası hukuk «ÇIMO- dan temiz bir şekilde çözülmesi gerekir. An- nacak bülün önlemler Birleşmiş Milletler kararianna ve kapsamlı uluslararası anlaş- malara uygun olmalıdır" dedi. Krizin ba- rışçı yollardan giderilebile/;eği konusunda- ki inançlannı sürdürdüklerini belirten Bu- yükelçi Çernişev, Irak'a karşı bugüne ka- dar alman banşçı önlemlerin tüketildiğini ve etkin olmadığını söylemenin mümkün ol- madığını vurguladı. Çernişev, ülkesinin şimdilik askeri bir önlem almaya ya da Kör- fez'de güç kullanmaya niyetü olmadığını da açıkladı. Sovyet Büyükelçisi ayrıca, Özal- Gorbaçov telefon görüşmesinin Körfez krizi konusunda "anlayış birtigi" havasında geç- tiğini belirtti ve "ülkelerimizin konuya iliş- kin tutumlan hemen hemen aynıdır" dedi. SSCB'nin Ankara Büyükelçisi Körfez krizinin başlamasından sonraki ilk basın toplantısında, Cumhurbaşkanı özal ile SSCB lideri Gorbaçov arasındaki telefon görttşmesi konusunda bilgi verdi. Büyukelçi Çernişev, "son derece olumlu" bir hava- da yapılan ve yanm saat kadar suren gö- rüşmede, özal'ın Gorbaçov'un tekrarladı- ğı davete olumlu yanıt verdiğini anımsattı ve "Sayın özal'ın SSCB'yi ziyareti çok önemü, büyük bir olay olacak" diye konuş- tu. Otuza yakın gazetecinin katıldığı ve iki saat süren basın toplantısında daha sonra Körfez krizine ilişkin sorulan yanıüayan Büyukelçi Çernişev, Sovyetler Birliği'nin sorunun iki alanda atüacak adımlar yoluyla çözülebileceğine inandığını belirterek "B« alanlardan birincisi Irak'a politik, moral, ekonomik baskı ile ilgili önlemlerdir: ikin- cisi de Irak'ın ikna edilmesi için politik ve diplomatik yollardan girişimierde bulunul- masıdır. Biz bu krizin askeri olmayan yol- lardan çözüme kavuştnrulabilecegi inan- cıodayız1 ' dedi. Çernişev, "askeri önlemler" konusundaki düşüncelerini şöyle aktardı: "Diger önlemlere geünce, hangi önlem- leri kastettiğimi biliyorsunuz, bu yonde bir karann kabulunden once ekonomik baskı- nın ve politik, diplomatik girişimlerin et- kin olmadığı kanaatinin kesin olarak olnş- ması gerekir. Bugün için alınmış olan ön- lemlerin sonuna kadar tüketildiğini, etkin olmadığını söylemek mümkun değildir. Bu önlemlerin alınması da önemlidir, ama so- nuçlarını gözlemek için belirli bir zamana ihtiyaç vardır. Askeri psikolojiye kaptlma- dan soğukkanlı olmakta ve gerçekleştiril- miş olan önleralerin belli bir sonuç getir- mesini beklemekte yarar var." Büyukelçi Çernişev, Körfez krizinin ço- zümüne yönelik adımlann Birleşmiş Millet- ler kararianna dayandınlması gerektiğini de vurgulayarak "Bu gibi durumlarda. karar- lann uluslararası camianın ortak örgnüeri tarafmdan alınması gerekli, ayn devletler ya da devlet gruplan tarafındaa degil" di- ye konuştu. SSCB'nin Ankara Büyükelçisi Çernişev, "Kürt ünsurunun Körfez kriziyle ilişldsi ve SSCB'nin bolgede bağımsız bir Kürt dev- leti kurulraası konusundaki gonişü"ne iliş- kin bir soruyu şoyle yanıtladı: "Şahsi kanaatime göre Körfez krizi çer- çevesinde Kürt faktörünün ciddi ve önem- li bir rol oynaması söz konusu değildir. Bu sorun, birtakım devletlerin iç işleriyle ilgili bir sorundur. Körfez krizi çerçevesinde bundan çok daha önemü faktörler rol oy- namaktadır. Bildiğim kadanyla bugunkü uluslararası yaşamın gundeminde bağımsız Kürt devleti kurulması gibi bir konu mev- cut değildir. Bu, ilgili nufusun yaşadığı dev- letleri ilgilendiren bir konudur. Ama diger baiklann olduğu gibi Kurt halkının da in- san haklannın saygı gormesi gerektiğinden kuşku duyulmamalıdır." Sovyet uzmanlar ı Büyukelçi Çernişev, basın toplantısında Irak'la halen 8 bin Sovyet uzmanının bu- lunduğunu, bu uzmanlann eş ve çocukla- rından oluşan 9 yüz kişilik bir grubun önü- müzdeki günlerde tahliye edileceğini de söy- ledi. Çernişev, bu tahliye işleminin hava- yoluyla gerçekleştirilmesinin plarüadıgım, ancak "ber ihtimale karşıhk, Türkiye üze- rinden karayolu ile tahliye için gerekli gi- rişimin yapıldıgını ve Türk tarafının bunu olmnln karsıladıgını" da bildirdi. Türkiye ile temas Büyukelçi Çernişev, özal ile Gorbaçov arasındaki telefon görüşmesinin neden da- ha önce değil de 25 ağustosta gerçekleştiği yolundaki bir soruyu yanıtlarken de Türk tarafının Sovyet tarafının tutumu konusun- da başından beri clüzenli olarak bilgilendi- rildiğini vurguladı. Çernişev, iki liderin te- lefon görüşmesınde Ankara ile Moskova arasında daha düzenli ve sıkı temaslar ya- püması konusunda görüşbirliği sağlandığını da belirtti. Bu temasların duzeyine ilişkin bir başka soruyu da yanıüayan Çernişev, "Her düzeyde, dışişleri bakanlıklan, ba- kanlar, basbakanlar... Tabii. Sayın Özal'- ın SSCB'yi ziyareti çok önemli ve buyük bir olay olacak. Bu ziyaretin hazıriık çalışma- larını başlatıjoruz. Ziyaret, ilişkilerimizin nitelik açısından daha yüksek düzeye çık- masını, işlev kazanmasını sagiayacak" de- di. SENATÖR BYRD: Bush ve Özal'ın uyum içinde olacağına inanıyorum Dtş Haberier Servisi — Türkiye'de, £r- meni tasarısının ABD Kongresi'nden geç- mesini engellemek için gösterdiği yoğun ca- bayla tanınan Senatör Robert Byrd, Istan- bul'da Dış Ekonomik llişkiler Kurulu'nun (DEİK) davetlisi olarak yaptığı konuşma- da, Körfez'de daha sert kararlara gerek ol- duğunda, Başkan Bush ile Cumhurbaşka- nı özal'ın aynı tutumu benimseyeceklerini bildiğini söyledi. Senatör Byrd, Boğaziçi Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada da ABD, NATO ve Türkiye'nin yeni bir gün- denüe yüzyuze geldiğini, bunun da Ortado- ğu'da kalıcı istikrann sağlanması olduğu- nu belirtti. Bunun Türkiye'nin toprak bü- tünlüğünün ve çıkarlarının tümüyle anla- şılması ve korunması temelinde gerçekleş- tiğini vurguladı. Byrd konuşmasında, Sov- yetler Bırligi'ndeki Türk kökenli halklarm Türkiye'yi bir model olarak almaları olası- lığına da değindi. ABD'li Senatör Robert C. Byrd (demok- rat, West Virginia), Thad Cochran (Cum- huriyetçi, Mississipi) ve Senato Sekreteri Walter J5teward, beraberlerindeki 12 kişi- lik heyetle dun tstanbul'da temaslarını sür- durdüler. Türk-Amerikan tş Konseyi dolayısıyla DElK'in davetlisi olarak işadamlarına hi- taben Sheraton Oteli'nde yaptığı konuşma- da Byrd, Türkive'ye hareketinden önce Baş- kan Bush ile yakın temasta olduğunu be- lirtti. Ankara'da Cumhurbaşkanı özal ve önde gelen politik ve askeri liderlerle görüş- tüğünü kaydeden Senatör, Türkiye'nin Irak'a ambargo uygulanması konusundaki kararh tutumunun hayTanlık ve takdirle kar- şılandığını ilettiğini belirterek şöyle dedi: "Aynca biliyonım ki durum daha tebdiUcfir bir hale gelir ve daha sert önlemler gerekli olursa, Başkan Bush ve Cumhurbaşkanı Özal aynı tutumu benimseyeceklerdir. Ger- çekten çok basit bir onermeyle karşı karşı- yayu. Bir zorbanın saldırgan meydan oko- yuşuna kararh bir yanıt verecek miyiz, ve- remeyecek miyiz?" Byrd, lkinci dünya Sa- vaşı'nda alınan derslerin bir "orta yol"un olmadığını gösterdigini söyledi. Daha sert bir önlemin gerekip gerekme- yeceğini, ambargonun başansının belirleye- ceğini belirten Byrd. "Rehinelerin politika- lanmızı belirlemesine izin veremeyiz, yap- mamız gerekeni yapmak zonındayız, yok- sa rehine almalann onüne hiçbir zaman gecilemez" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle