Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 AĞUSTOS 1990 DIŞ HABERLER CUMHURİYET/15
KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KR İZ İ... KÖRFEZ KRİZİ...KORFEZ KRİZİ... KÖI
SUUDÎ ARABÎSTAN
Diplomatik girişimler 'soluk aldırdı'Körfez krizinde, son gelişmelerle birlikte diplomatik çabalann
ön plana çıkması Suudi Arabistan'ın şimdilik rahat bir nefes
almasına olanak sağladı. Bununla birlikte askeri hazırlıklar da
olanca hızıyla sürüyor.
SEMİH tDtZ
OAHRAN — Körfez bunalımında dip-
lomatik çabalann yeniden ön plana çıkması
Suudi Arabistan'da 'rahat bir nefes' aldır-
dı. Ancak krize yakın bir gelecekte çözüm
bulunacağı konusunda yeterli utnut ışığı go-
rülmediği için askeri hazırlıklar olanca hı-
zıyla sürüyor. Irak'ın Kuveyt'i işgaliyle içi-
ne girdiği 'şok' etkisinden yavaş yavaş sıy-
nlmaya başlayan Suudi Arabistan halkı ve
ordusunun kendine güveninin arttığı göz-
leniyor.
Suudi Arabistan'da Irak'a karşı koyma
kararlılığının en somut göstergesini ordu-
ya yazılanların sayısındaki artış oluştunı-
yor. KraJ Fabd'ın geçen haftaki çağnsı Uze-
rine orduya yazılanların sayısının birkaç
gün içinde 40 bini bulması bekleniyor. Ül-
kenin çeşiüi yerlerindeki orduya yanlma
bürolannın önlerinde genç Suudiler kala-
balık bir şekilde toplanmış bulunuyorlar.
Yazılanlann arasında öğrencilerin sayısının
yüksek olması dikkat çekiyor. Yazılanlann
'ulusal mnhafızlar'a alınacakları belirtili-
yor.
Bu arada Suudi Arabistan'a havadan ge-
tirilen Amerikalı askerlerin ilk vanş nok-
talan olan Dahran'daki ABD'li askeri kay-
nakiar, Irak'ın kirnyasal silahlan başany-
la kullanması olasıhğının az olduğunu be-
lirtiyoriar. Ister uçaklarla, ister füzelerle Su-
udi Arabistan'a karşı düzenlenecek hava
saldırılannın anında tespit edilip engellen-
mesi için gerekli erken uyan sistemlerinin
gün geçtikte güçlendiğini bildiriyorlar. Bir
kaynak, "Elektronik istihbaratımız arauk-
sız çalışıyor. Uçaklanna, tank ve kamyon-
huina ne zaman yakıt koyduklannı bile bi-
liyoruz. Şu anda Dahran'da bir otobus al-
ünda kalma tehlikesi, Irak'ın başanlı bir
bava saldınsı ile karşı karşıya kalma tehli-
kesinden fada" dedi.
Buna paralel olarak Suudi kaynaklan,
Irak'ın askeri gücunün abartıldığını bildi-
riyorlar. Bağdat'a atfedilen gücü doğrula-
yacak herhangi bir delil bulunmadıgıru kay-
deden bu kaynaklar, Irak'ın sanılanın ak-
sine Körfez sava$ının lran'a karşı başanlı
çıkmadığını bildiriyorlar. "Irak'ın kaynak-
lanna sahip olsaydı, bo savaşı İran kaza-
nırdı" diyorlar. Ayru zamanda Saddam
Hiseyin'in, kendisine karşı potansiyel bir
tehlike oluşturabilecekleri düsüncesiyle,
tran savaşı sonrasında en iyi generallerini
tasfiye etüğini anımsatıyorlar.
öte yandan "Çöl Kalkanı" adlı operas-
yon çerçevesinde Suudi Arabistan'a getiri-
len Amerikan güçleri konumlannı güçlen-
diriyorlar. Bir Amerikalı subay, şimdiki
diplomatik çabalann sonuç verecegini san-
madığmı, ancak bunlann askeri açıdan ken-
dilerine zaman kazandırdığını sdyledi. Şu
anda deniz ve hava güçlerinde Irak'a karşı
kesin bir üstünlük sağlandığını belirten su-
bay, kara kuvvetlerinin de sttrekli bir şekil-
de takviye edildiğini ve 24. Mekanize Tü-
meni'nin M-l tanklanrun sayısının da gün
geçtikçe arttığını söyledi.
Bu görüşlerin yerli basına da yansımasıy-
la birlikte Suudi Arabistan halkı arasında-
ki kendine güven duygusunun açıkca arttı-
gı gözleniyor. tlk günlerde hissedilen 'şok'u
üzerlerinden atmaya başlayan sade vatan-
daş, artık "Ülkemizi canımız pahasma sa-
Tnnnmz. Kuveyt gibi koçak tokma deji-
liz.Saddam kasabua gösteririz" diyor. Bin-
lerce Hıristiyan Amerikalı askerin toprak-
lannda olmasının yarattıgı huzursuzluk or-
tadan kalkmaana karşın, halk şimdilik dik-
katini temel soruna çevirmiş bulunuyor.
Ancak Irak'ın oluşturduğu tehlike hiçbir
şekilde gözardı edilmiyor. tngılizce olarak
yayımlanan Arab News gazetesinin baş ma-
kalesinde bu konuda şöyle deniyordu:
"İçinde bulundugu dorum (Saddam Hii-
seyin'i) daha da tetalikeU kılıyor. Çünkü sa-
dece köşeye kıstınlmış değil aynı zamanda
yaralı bir kaplana benziyor. Saglanacak bir
avaotaj olduğunu düşünürse çekinmeden
kimyasai silahlannı kullanabilir."
öte yandan Suudi Arabistan'a sığınan
binlerce Kuveytlinin tam bir açmaz içinde
olmalan dikkat çekiyor. Çıkacak bir sıcak
çatışmada ülkelerinin yerle bir edileceğin-
den kuşku duymayan Kuveytliler bu neden-
le savaşa karşı çıkıyorlar. Öte yandan mü-
dahale yapıknadan geçen her günün, Irak'-
ın ülkelerini işgal altında tuttuğu gerçeği-
nin dünya kamuoyunda özümsenmesine yol
açacağından endişe duyuyorlar.
Kuveyt-Suudi Arabistan sınınndan Dah-
ran'a kaçan ve otelkre yerleştirilen Kuveyt-
lilerin masraflannı Suudi Arabistan hükü-
meti karşıhyor. Dahran'da gelişmeleri rad-
yodan saat başına dinleyen bir grup Kuveyt-
li, son duruma ilişkin sonunuz üzerine şun-
lan söyledi:
"Bn krizin tek çözümtt Irak'ın BM ka-
ran dognıltusunda Kuveyt'ten önkoşulsoz
olarak çekilmesidir. Bu olmadıkça, temel
yanlış ortadan kalkmış olmuyor. Şimdilik
yüriıtulen diplomatik gayretler bunu amaç-
lıyorsa o zaman diyecek birşey yok. Ama
gayretler şu anda sadece savaşın önlenme-
si temeline dayanıyorsa Knveyt'in unutul-
ması riskini de taşıyor. Yani Saddam a,
'Kuveyt'i al ama gerisini unut' mesajıaı ve-
riyor. O m ı da istedigi bn. Kuveyt'in öte-
IRAK OROUSU — Körfez krizi 26. gününü doldunırken Ban 10 yıJ Iran'la savaşan Irak'ın ordusunnn gücünüa ne olduğunu lartısıyor. (Fotoğraf: The Enropean)
Dışişleri Bakanı, Mübarek'e özal'ın mesajını iletti
Bozer'e Mısır'dasıcak ilgiDışişleri Bakanı Ali Bozer ve beraberindekiler, Mısır'da
'umulanın üzerinde' ilgi gördüler. Türkiye böylece Şam ve
Kahire'den, uyguladığı politika konusunda destek bulurken
'Irak yanlısı' ülkeler Türkiye'nin tutumundan rahatsız
görünüyorlar.
FATtH M. YILMAZ
AMMAN KAHIRE — Türkiye'nin,
Irak'ın Kuveyt'i işgaliyle ortaya çıkan Kör-
fez krizT'ne ilişkin tutumu, Arap dünyasın-
da farklı tepkilere yol açıyor. Suudi Arabis-
tan ve Mısır'ın başım çektiği "Irak karşıü"
grup, Türkiye'nin uyguladığı politikayı des-
teklerken Ürdün'ün de aralarmda bulun-
duğu "Irak yanlısı" ülkeler Türkiye'nin tu-
tumundan rahatsız görünüyorlar. Dışişleri
Bakanı Ali Bozer'in Suriye, Ürdün ve Mı-
sır'ı kapsayan gezisinde de bu durum açık-
ça kendini gösterdi. Türkiye, Bozer'in ge-
zisinde Şam ve Kahire'den destek bulurken
Amman, Türkiye'nin tutumundan hoşnut
olmadığım ortaya koydu. Türkiye ayrıca
Arap dünyası içinde farklı kutuplan temsil
eden bu üç ülkede Suudi Arabistan'a asker
göndermesi durumunda oluşacak tepkiyi
önlemek için de nabız yokladı.
Dışişleri Bakanı Ali Bozer, Ortadoğu ge-
zisinin son durağı lskenderiye'de Mısır Dev-
let Başkam Hüsnü Mübarek taıafından ka-
bul edildi. Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın
sozlü bir mesajını Mübarek'e ileten Bozer
ve beraberindekiler, Mısır'da "umulaBin
üzerinde" bir ilgi gördü. Bozer, Mübarek
ile görüşmesinden sonra yaptığı açıklama-
da Türkiye ve Mısır'ın Körfez krizine iliş-
kin tutumlannda büyük bir paralellik ol-
duğunu söyledi. Bozer, bu konuyu Mısır
Cumhurbajkanı Hüsnü Mübarek'in agzın-
dan duymaktan da mutlu olduğunu belirt-
ti. Mısır Enformasyon Bakanı Saffet EJ Şe-
rif de Bozer'den sonra yaptığı açıklamada,
Devlet Başkanı Mübarek'in ulkeye Dışişle-
ri Bakanı eliyle Cumhurbaşkanı özal'a bir
mesaj gonderdiğini belirtti. Şerif, Müba-
rek'in mesajının Körfez krizinin sıcak sa-
vaşa meydan vermeden çözülmesine ilişkin
Mısır'ın görüsünü içerdiğini ifade etti.
Türkiye böylece Şam ve Kahire'den uy-
guladığı politika konusunda destek buldu.
Dışişleri Bakanı Ali Bozer, Amman'da yap-
tığı açıklamada Şam'ın sorunun ekonomik
ambargo ve abluka yoluyla çözümünden ya-
na olduğunu ve Suriye'nin Türkiye'nin tu-
tumunu destekledigiai söylemişti. Bozer, bu
açıkiamayı yaptıktan sonra da uzun süren
uğraşlar sonucunda Ürdün Kralı Hüseyin
ile görüşmeyi başarmış ve "Türkiye, Irak'a
karşı ekonomik ambargo ve ablnka uygu-
lamasından yana. Ürdün de sorunun dip-
lomatik yollarla görüşülmesini istiyor. tste
fark bu" demişti.
Şam, Amman ve Kahire üçgeni içerisin-
de eie alındığında Irak'ın Kuveyt'i işgaline
başından beri karşı çıkan Arap dünyası için-
deki Hüsnü Mübarek'in başım çekmeye ça-
hştığı ve aralarmda Suudi Arabistan, BAE,
Fas, Suriye'nin de bulunduğu cepheleşme-
nin Türkiye'yi 'şimdilik' kaydıyla destekle-
diğini gösteriyor. Ürdün ise içinde bulun-
duğu Irak yanlısı grubun görüşünü yansıt-
ması açısından Türkiye'ye karşı olduğunu
gösterdi. 10 ağustosta Kahire'de yapılan
Arap zirvesinden sonra Arap ülkelerinin bir
bölümü Irak'tan yana tutum almışlar ve Ür-
dün'e giderek bu yönde bir politika izleme-
ye başlamıştı. Bu grubun içerisinde Ürdün:
ün yanı sıra Libya, FKÖ, Sudan, Yemen de
bulunuyor.
Türkiye'nin niyeti
Dışişleri Bakanı Ali Bozer'in üç Arap ül-
kesine yaptığı bu gezi, ayru zamanda Tür-
kiye açısından "nabu yoklaması" niteh'ğin-
deydi. Ürdün Dışişleri Bakanlığı'ndan bir
yetkili, Amman'dan aynhnadan önce yap-
tığı görüşmede, Türkiye'nin Suudi Arabis-
tan'a asker gönderilmesi konusunda Ür-
dün'ün nabzını yoklamaya çalıştığuu, an-
cak bu konuda olumsuz bir yanıt aldığını
belirtti. Amman'daki diplomatik gözlemci-
ler de Türkiye'nin Dışişleri Bakanı Ali Bo-
zer'in gezisi dolayısıyla bu konuda Arap
dünyası içinde ortaya çıkabilecek olumsuz
tepkileri ölçmeye çalışuğını söylediler.
KöNUK YAZAR
Irak meselesinde sağduyuFARUK GÜVENTÜRK
Em. Korgenerai
Atatürk devrimleri akıl, miUi şuur ile mil-
li duygular ve çıkarlara dayalıdır.
Atatürk, Enver Paşa ile tttihat-
Terakki'cilerin Alman cıkarları uğruna I.
Cihan Savaşı'na şuursuzca girmelerine karşı
çıkmış, Sarıkamış ve Allahüekber Dağla-
rı'nda, Arap çöllerinde, Kanal'da, Galiçya-
da, Romanya'da yüz binden fazla Türk ço-
cuğunun şehit olmasını nefretle karşılamış
ve reddetmiştir.
II. Cihan Savaşı'nda Ismet lnönü'nün
büyük zekâ ve dirayeti ile Türk milleti kan
dökmeden ve Turk vatanı harap olmadan
atlatılmıştır. Üstelik ayağımıza kadar gelen
Ingjliz ve Amerikan devlet adamlarının yo-
ğun baskı ve tehditlerine rağmen.
Bugün ise Ortadoğu'daki olaylara balık-
lama atlanmış, gereksiz ve çok acele karar-
lar alınmış, elde koz olarak kullanılabile-
cek konulardan fedakârlık yapılmıştır.
Başkan Bush'un Yunanlılara Türkiye
aleyhinde çekinmeden teminat vermesi, Er-
meni meselesini 1923'e kadar dayandırması,
Fener Patriği'ni devlet başkanı gibi karşı-
laması unutulmayacak gafletlerdir. Bugün
aynı Bush'un Amerikan cıkarları söz ko-
nusu olduğunda Turgut Özal'ı kadim dost
ilan etmesine inanmak büyük bir hatadır.
Ortadoğuya asker göndermeyi arzulamak
ve orada çıkacak bir savaşa katılmak, bizi
dönüşü olmayan kanlı ve karanlık yollara
götürür. Oraya asker gönderen uzak ülke-
ler savaştan kolayca kendilerini çekebiltr-
lerse de biz savaştan kolay kolay çıkama-
yız. Çünkü Irakla komşuyuz. Gelen millel-
lerin kaybı sadece gönderdikleri askerler
olur. Bizim kaybımız ise füze saldınsı, bom-
balama, kimyasai tahribat ve topyekûn Or-
tadoğu milletlerinin baskısı ve nefreti altın-
da kalmamız olur.
Asiında Amerika'nın elli senedir siyasi ve
stratejik hedefi Irak'ı bölerek, hatta bizim
topraklarımıa da içine alan bir uydu Kürt
devleti kurmaktır. Zaten Avrupa da bunu
istemektedir. Bu nedenle Amerika'nın
Irak'a karşı topyekûn bir galibiyeti bizim
aleyhimize sonuçlanacaktır. Irak'ın ablu-
ka, ambargo gibi yatınmlarla, diplomatik
yollardan Kuveyt'ten çıkması temin edilme-
lidir. Kaldı ki yirmi dokuz yıl önce Irak yi-
ne ilhak ettiği Kuveyt'ten bu yollarla çıka-
rılmıştır.
Suudi Arabistan Kralı Hac'da yüzlerce
Turk'ün ölümünu kadere bağlamıştı. Ama
Türk milleti Arap çöllerine binlerce Meh-
meiçıği gömmeyi kader olarak asla kabul
edemez.
Türk milletinin bir ferdi, elli yıl Türk Si-
lahlı Kuvvetleri'nin tüm kademelerinde hiz-
met vermiş bir generali olarak TBMM üye-
lerini göreve davet ediyorum.
Sonuç; TBMM üyelerinin akıl, mantık,
vatan sevgileri ile sağduyulanna kalmıştır.
sine geçmeye zaten niyeti yoktn. Ba nedenle
temel amaç hiç gözden çıkanlmamalı. Ya-
ni, Irak Kuveyt'ten çıkmadıkça ve Kuveyt'-
in meşnı yönetimi iade edilmedikce bu so-
run çözümlenemez."
Yabancı basın istilası
Bu arada Körfez krizi ile ilgili askeri ge-
lişmeleri izlemek üzere Kuveyt-Suudi Ara-
bistan sınınna en yakın büyük kent olan
Dahran, başta ABD'li olmak üzere Batılı
gazetecilerin istilasına uğramış durumda.
Tamamen dolu otellerde yer bulmak hemen
hemen imkânsız. Gazetecilerin yanı sıra
otelleri Kuveytli mülteciler ve ABD'li su-
baylar da doldurmuş durumda. ABD güç-
leri komutası tarafmdan açüan basın mer-
kezi ise Dahran Havaalanı yakınındaki In-
ternational Hotel'de bulunuyor.
Gazetecilerin hareketleri kesin bir şekil-
de kısıtlanrruş bulunuyor. "Özel nabcr" pe-
şinde araba kiralayıp cepheye veya üslere
gitmek isteyen gazetecüer durduruiarak geri
çevriliyorlar. Bazı hallerde ise gözalüna aiı-
nabiliyorlar. Bu hareketlerinde ısrar eden-
lerin ise ülkeden çıkanlacaklan bildiriliyor.
Ancak mevcut krizde kendi kamuoylan
açısından özellikie televizyon görüntüleri-
nin büyük önem taşıdığı bilincinde olan
ABD komutası, basın ve yayın için çeşiüi
üs ve cephe ziyaretleri düzenliyor. Bunlara
kaülabilenlerin sayısı kısıüı tutulurken,
ABD'li ve Batılı basın ve yayın organlan-
nın kesin bir biçimde tercih edildıği gözle-
niyor. Bir ABD'li gazeteci ile bu konuyu
konuştuğumuzda şunları söyledi:
"Bir savaş pfcm^k"» Amerikan halkı için
bu Vietnam'da oldugu gibi bir televizyon
savaşı olacak. En çok asker gönderen ulke
de ABD oldoğuna göre Amerikan gazete-
dlerine tercib gösterilmesi dogal. Durum
tersine olsaydı, yani Türkiye askeri açısın-
dan burada agıriıku olsaydı, herhalde biz
de size gösterilen tercihten şikfiyetçi olur-
duk."
Olası bir savaşın gerçekten bir televizyon
savaşı olacağı ise ziyaret edebildiğimiz üs-
lerden hemen ortaya çıkıyor. Televizyon
kültürü ile büyüyen Amerikalı askerler,
adeta profesyonel aktörler gibi davranıp,
burunlarının dibine kadar sokulan kame-
ralan görmezlikten geliyorlar. Poz verme-
leri istendiğinde ise bunu hemen veriyorlar.
Örneğin, "Cepheye dognı nişan alan bir
poz istryoruz" dediğinizde istedığinizi he-
men alıyorsunuz. Bu kez tartışmalar gaze-
tecüer ve televizyoncular arasında başlıyor.
Nedeni de arka planda resime giren gaze-
tecilerin "doğal atmosferi bozmalan."
öte yandan en çok ilgi görenler kadın as-
kerler. 'Sert göıünme' çabalarına rağmen
'kadınsı tavırtannı' üzerlerinden atamayan
bu askerlerin de kameralar karşısında her
türlü 'askeri pozu' vermeye hazır oldukla-
n gözleniyor.
ÇERNİŞEVİN BASIN TOPLANTISI
SSCB, askeri
çözüm istemiyorSovyetler Birliği Ankara Büyükelçisi Albert Çernişev,
"Körfez krizinin uluslararası hukuk açısından temiz şekilde
çözüme kavuşturulması gerekir" dedi.
ANKARA (Cnmhnriyet Bürosu) —
SSCB'nin Ankara Büyükelçisi Albert Çer-
nişev, Körfez krizinin çözüme kavuştunıl-
ma biçiminin uluslararası ilişkilerde ileri-
ye dönük bir "emsal" oluşturacağını bdir-
terek "Bu krizin uluslararası hukuk «ÇIMO-
dan temiz bir şekilde çözülmesi gerekir. An-
nacak bülün önlemler Birleşmiş Milletler
kararianna ve kapsamlı uluslararası anlaş-
malara uygun olmalıdır" dedi. Krizin ba-
rışçı yollardan giderilebile/;eği konusunda-
ki inançlannı sürdürdüklerini belirten Bu-
yükelçi Çernişev, Irak'a karşı bugüne ka-
dar alman banşçı önlemlerin tüketildiğini
ve etkin olmadığını söylemenin mümkün ol-
madığını vurguladı. Çernişev, ülkesinin
şimdilik askeri bir önlem almaya ya da Kör-
fez'de güç kullanmaya niyetü olmadığını da
açıkladı. Sovyet Büyükelçisi ayrıca, Özal-
Gorbaçov telefon görüşmesinin Körfez krizi
konusunda "anlayış birtigi" havasında geç-
tiğini belirtti ve "ülkelerimizin konuya iliş-
kin tutumlan hemen hemen aynıdır" dedi.
SSCB'nin Ankara Büyükelçisi Körfez
krizinin başlamasından sonraki ilk basın
toplantısında, Cumhurbaşkanı özal ile
SSCB lideri Gorbaçov arasındaki telefon
görttşmesi konusunda bilgi verdi. Büyukelçi
Çernişev, "son derece olumlu" bir hava-
da yapılan ve yanm saat kadar suren gö-
rüşmede, özal'ın Gorbaçov'un tekrarladı-
ğı davete olumlu yanıt verdiğini anımsattı
ve "Sayın özal'ın SSCB'yi ziyareti çok
önemü, büyük bir olay olacak" diye konuş-
tu.
Otuza yakın gazetecinin katıldığı ve iki
saat süren basın toplantısında daha sonra
Körfez krizine ilişkin sorulan yanıüayan
Büyukelçi Çernişev, Sovyetler Birliği'nin
sorunun iki alanda atüacak adımlar yoluyla
çözülebileceğine inandığını belirterek "B«
alanlardan birincisi Irak'a politik, moral,
ekonomik baskı ile ilgili önlemlerdir: ikin-
cisi de Irak'ın ikna edilmesi için politik ve
diplomatik yollardan girişimierde bulunul-
masıdır. Biz bu krizin askeri olmayan yol-
lardan çözüme kavuştnrulabilecegi inan-
cıodayız1
' dedi. Çernişev, "askeri
önlemler" konusundaki düşüncelerini şöyle
aktardı:
"Diger önlemlere geünce, hangi önlem-
leri kastettiğimi biliyorsunuz, bu yonde bir
karann kabulunden once ekonomik baskı-
nın ve politik, diplomatik girişimlerin et-
kin olmadığı kanaatinin kesin olarak olnş-
ması gerekir. Bugün için alınmış olan ön-
lemlerin sonuna kadar tüketildiğini, etkin
olmadığını söylemek mümkun değildir. Bu
önlemlerin alınması da önemlidir, ama so-
nuçlarını gözlemek için belirli bir zamana
ihtiyaç vardır. Askeri psikolojiye kaptlma-
dan soğukkanlı olmakta ve gerçekleştiril-
miş olan önleralerin belli bir sonuç getir-
mesini beklemekte yarar var."
Büyukelçi Çernişev, Körfez krizinin ço-
zümüne yönelik adımlann Birleşmiş Millet-
ler kararianna dayandınlması gerektiğini de
vurgulayarak "Bu gibi durumlarda. karar-
lann uluslararası camianın ortak örgnüeri
tarafmdan alınması gerekli, ayn devletler
ya da devlet gruplan tarafındaa degil" di-
ye konuştu.
SSCB'nin Ankara Büyükelçisi Çernişev,
"Kürt ünsurunun Körfez kriziyle ilişldsi ve
SSCB'nin bolgede bağımsız bir Kürt dev-
leti kurulraası konusundaki gonişü"ne iliş-
kin bir soruyu şoyle yanıtladı:
"Şahsi kanaatime göre Körfez krizi çer-
çevesinde Kürt faktörünün ciddi ve önem-
li bir rol oynaması söz konusu değildir. Bu
sorun, birtakım devletlerin iç işleriyle ilgili
bir sorundur. Körfez krizi çerçevesinde
bundan çok daha önemü faktörler rol oy-
namaktadır. Bildiğim kadanyla bugunkü
uluslararası yaşamın gundeminde bağımsız
Kürt devleti kurulması gibi bir konu mev-
cut değildir. Bu, ilgili nufusun yaşadığı dev-
letleri ilgilendiren bir konudur. Ama diger
baiklann olduğu gibi Kurt halkının da in-
san haklannın saygı gormesi gerektiğinden
kuşku duyulmamalıdır."
Sovyet uzmanlar ı
Büyukelçi Çernişev, basın toplantısında
Irak'la halen 8 bin Sovyet uzmanının bu-
lunduğunu, bu uzmanlann eş ve çocukla-
rından oluşan 9 yüz kişilik bir grubun önü-
müzdeki günlerde tahliye edileceğini de söy-
ledi. Çernişev, bu tahliye işleminin hava-
yoluyla gerçekleştirilmesinin plarüadıgım,
ancak "ber ihtimale karşıhk, Türkiye üze-
rinden karayolu ile tahliye için gerekli gi-
rişimin yapıldıgını ve Türk tarafının bunu
olmnln karsıladıgını" da bildirdi.
Türkiye ile temas
Büyukelçi Çernişev, özal ile Gorbaçov
arasındaki telefon görüşmesinin neden da-
ha önce değil de 25 ağustosta gerçekleştiği
yolundaki bir soruyu yanıtlarken de Türk
tarafının Sovyet tarafının tutumu konusun-
da başından beri clüzenli olarak bilgilendi-
rildiğini vurguladı. Çernişev, iki liderin te-
lefon görüşmesınde Ankara ile Moskova
arasında daha düzenli ve sıkı temaslar ya-
püması konusunda görüşbirliği sağlandığını
da belirtti. Bu temasların duzeyine ilişkin
bir başka soruyu da yanıüayan Çernişev,
"Her düzeyde, dışişleri bakanlıklan, ba-
kanlar, basbakanlar... Tabii. Sayın Özal'-
ın SSCB'yi ziyareti çok önemli ve buyük bir
olay olacak. Bu ziyaretin hazıriık çalışma-
larını başlatıjoruz. Ziyaret, ilişkilerimizin
nitelik açısından daha yüksek düzeye çık-
masını, işlev kazanmasını sagiayacak" de-
di.
SENATÖR BYRD:
Bush ve Özal'ın
uyum içinde
olacağına
inanıyorum
Dtş Haberier Servisi — Türkiye'de, £r-
meni tasarısının ABD Kongresi'nden geç-
mesini engellemek için gösterdiği yoğun ca-
bayla tanınan Senatör Robert Byrd, Istan-
bul'da Dış Ekonomik llişkiler Kurulu'nun
(DEİK) davetlisi olarak yaptığı konuşma-
da, Körfez'de daha sert kararlara gerek ol-
duğunda, Başkan Bush ile Cumhurbaşka-
nı özal'ın aynı tutumu benimseyeceklerini
bildiğini söyledi. Senatör Byrd, Boğaziçi
Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada da
ABD, NATO ve Türkiye'nin yeni bir gün-
denüe yüzyuze geldiğini, bunun da Ortado-
ğu'da kalıcı istikrann sağlanması olduğu-
nu belirtti. Bunun Türkiye'nin toprak bü-
tünlüğünün ve çıkarlarının tümüyle anla-
şılması ve korunması temelinde gerçekleş-
tiğini vurguladı. Byrd konuşmasında, Sov-
yetler Bırligi'ndeki Türk kökenli halklarm
Türkiye'yi bir model olarak almaları olası-
lığına da değindi.
ABD'li Senatör Robert C. Byrd (demok-
rat, West Virginia), Thad Cochran (Cum-
huriyetçi, Mississipi) ve Senato Sekreteri
Walter J5teward, beraberlerindeki 12 kişi-
lik heyetle dun tstanbul'da temaslarını sür-
durdüler.
Türk-Amerikan tş Konseyi dolayısıyla
DElK'in davetlisi olarak işadamlarına hi-
taben Sheraton Oteli'nde yaptığı konuşma-
da Byrd, Türkive'ye hareketinden önce Baş-
kan Bush ile yakın temasta olduğunu be-
lirtti. Ankara'da Cumhurbaşkanı özal ve
önde gelen politik ve askeri liderlerle görüş-
tüğünü kaydeden Senatör, Türkiye'nin
Irak'a ambargo uygulanması konusundaki
kararh tutumunun hayTanlık ve takdirle kar-
şılandığını ilettiğini belirterek şöyle dedi:
"Aynca biliyonım ki durum daha tebdiUcfir
bir hale gelir ve daha sert önlemler gerekli
olursa, Başkan Bush ve Cumhurbaşkanı
Özal aynı tutumu benimseyeceklerdir. Ger-
çekten çok basit bir onermeyle karşı karşı-
yayu. Bir zorbanın saldırgan meydan oko-
yuşuna kararh bir yanıt verecek miyiz, ve-
remeyecek miyiz?" Byrd, lkinci dünya Sa-
vaşı'nda alınan derslerin bir "orta yol"un
olmadığını gösterdigini söyledi.
Daha sert bir önlemin gerekip gerekme-
yeceğini, ambargonun başansının belirleye-
ceğini belirten Byrd. "Rehinelerin politika-
lanmızı belirlemesine izin veremeyiz, yap-
mamız gerekeni yapmak zonındayız, yok-
sa rehine almalann onüne hiçbir zaman
gecilemez" dedi.