22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 AĞUSTOS 1990 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/5 Istiklal Marşı anketi • ANKARA (Cumhuri>et Burosu) — Istiklal Marşı bestesinin değişmesı konusunda kamuoyunun görüşlerım öğrenmek üzere Kültur Bakanlığı tarafından görevlendirilen kamuoyu araştırma merkezleri anket çahşmalarına başladılar. PİAR Kamouyu Araştırma Merkezi Genel Mudüru Temel Aksoy araştırmada "yüzyuze" anket metodunu uygulayacaklarını söyledi. Aksoy, "Çeşitli tabakalar, soru formu aracıhğıyla toplanacak bilgilerle analiz edilecek. Form hazırlanmadan önce ve hazırlandıktan sonra tartışmalar yapılacak" dedi. KAMAR Genel Mudüru Emre Kongar ise bakanlıktan kendilerine çalışmalara başlamaları yolunda talimat geldiğini belirtti. Kongar, sosyolog Prof. Dr. Ayşe Öngu, Yrd. Doç. Tuğrul Tanyol, emekli büyükelçi Aydın Alacakaptan, eski askeri ataşe Aydın Ortabaşı, müzik yazarı Kamil Şekerkaran, TRT eski Yönetim Kurulu üyesi Sarper Ozsan, Tarih-Toplum Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mete Tuncay, eğitimci- öğretim üyesi Haluk Yavuzer'den oluşan uzmanlar kurulunun anket sorularının hazırlanmasına önculuk edeceklerini söyledi. CSO Çekoslovakya'ya gidiyor • ANKARA (AA) — Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, 1 hafta süreli Çekoslovakya turnesine çıkacak. CSO Mudüru Mehmet Erten, Dışişieri Bakanhğı'nın katkıları ile Bratislava Festival Komitesi'nin davetlisi olarak ekim ayında Çekoslovakya'da konserler vereceklerini söyledi. Gurer Aykal ve Rengım Gokmen'in yöneteceği orkestra, 2 ayrı program sunacak. Prag'da 3-4 ekimde veriiecek ozel konserlerde şef Gürer Aykal yönetimindeki CSO, Ferit Tüzün'ün "Türk Capricciosu", Max Bruch'un "Keman Konçertosu" ve Elgar'ın "Enigma Çeşitlemeleri"ni seslendirecek. Konserlere Suna Kan solist olarak katılacak. Şef Rengim Gokmen'in yöneteceği Bratislava Festivali kapsamındaki konserde de orkestra Ulvi Cemal Erkin'in "Köçekçe" suiti, Max Bruch'un "Keman Konçertosu" ve Mendelson'un "4. Senfonisi"ni yorumlayacak. Bu konserlerin solisti de Suna Kan olacak. Üç sanatçının Almanya sergisi • Kültur Servisi — Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakultesi öğretim uyelerinden Ertuğrul Ergin, Turgay Başkan ve yüksek lisans öğrencısi Zeynep Ergin'in F. Almanya'da Traunstein Kültur Merkezi'nde açtıklan resim ve seramik sergisi büyük ilgi gördu. Belediye Başkanı Sigrid Ackermann'ın açtığı sergiyle ilgili olarak Traunsteiner VVochenblatt gazetesi, "Bu uç sanatçının taşıma zorluklanna rağmen büyük formlardaki resim ve seramikleriyle tstanbul'dan Traunstein'a gelmelerinde ve buyuk basarı ile bize bu sergiyi sunmalanndan dolayı sevinçliyiz" görüşüne yer verildi. Zeynep Ergin sanat görüşünu, "Yaşamımdaki etkilenmelerimin, birikimlerimin ve duygularımın toprak ile butunleşmesi sonucu ortaya çıkan formları seramik teknikleriyle sabitleştiriyorum" diyerek açıklıyor (yukarıda). Turgay Başkan, "Benim resimlerimde üçuncu boyutu yakalama kavgamdaki plastik oluşum, renk, leke, çızgınin desteklediği devingen biçimlerin yan yana sıralanışıdır" derken, Ertuğrul Ergin göruşlerini şoyle belirtiyor: "Zemin, çizgiler, fon, renkler, figurler... Tasarlanan ile kendiliğinden olan arasındaki uçsuz bucaksız bir serüven benim sanat yaklaşımım!' Beykoz Halk Şenliği • Kultur Servisi — Beykoz Belediyesi'nin düzenlediği 2. Halk Şenliği bugün ve yarın gerçekleştirilecek. Çubuklu Spor Kulübü'nde bugün saat 17.30'da yapılacak "Yerel Yönetimler ve Kultur Sanat" konulu panele Beykoz Belediye Başkanı Av. Şevket Ankan, mimar-yazar Cengiz Bektaş, yazar Işıl Özgentürk, yazar Erol Toy ve Uğur Cankoçak katılacaklar. Ankara Birlik Sahnesi ise An Sineması'nda saat 21.00'de "Pir Sultan Abdal" adlı oyunu sahneleyecek. Şenlikte yarın saat 18.30'da ise Mayıs Rüzgârı bir konser verecek. Saat 19.00'da meddah gösterisi, 20.00'de ise Anadoluhisarı Turizm Kalkındırma Derneği Halk Oyunlan Ekibi'nin gösterisi yer alacak. Saat 2O.3O'da Nursaç Doğanışık'm, 22.30'da ise Sibel Can'ın konserleri dinlenebilecek. Beykoz Çayırı'ndaki eğlence programında Kars-Kafkas ekibinin gösterileri de yer alacak. Altın Portakal 24 eylülde • ANKARA (AA) — Altın Portakal Fılm Festivali Yürütme Kurulu Yılmaz Güney'in odüllu filmlerimn toplu gösteride yer almasına izin verecek yetkili bir makam arıyor. Yurutme Kurulu Başkanı Sanlı, toplu gösterideki filmlerin, gösteriminin, sakıncalı olup olmadığını öğrenmek için cumhuriyet savcıhğına yapılan başvurunun sonuçsuz kaldığını söyledi. 24 filmin adları, yönetmenleri ve sanatçılarının yer aldığı listenın savcılığa önce elden göturüldüğunu anlatan Sanlı, savcının 'konu bizimle ilgili değil" diyerek geri çevirdıği dilekçeyi, bu kez postayla gonderdiklerini, ancak savcıhktan postayla gelen cevapta, konuyla ilgilerinin olmadığı göruşunun yinelendiğini bilirdi. Toplu gösteride, Yılmaz Güney'in, "Bir Çirkin Adam", "Ince Cumali" ve "'Endişe'' filmlerinin yer alacağını belirten Sanlı, bu filmlerin gösteriminde herhangi bir sakınca bulunmadığını kendilerine bildirecek yetkili bir makam aradıklarını söyledi. "Altın Portakal Film Festivali bu yıl 24 eylülde başlıyor. 17-24 eylül tarihleri arasmda ise bugüne kadar altın portakal kazanmış filmlerin toplu gösterisi yer alıyor. 24 eyluldeki açılış töreninden sonra aynı gece, stadyumda Muazzez Abacı bir konser verecek. Bir hafta boyunca, kentteki sinemalarda festivalde yer alacak filmler gösterilecek. Filistinliyönetmen Michel Khelifı ilepolitika ve sinema üzerine Ozgürlüğe adanan sinema M E H M E T BASUTÇU PARİS — Douarnenez, Fran- sa'nın Batı ucunda, şırin bir kıyı kasabası. Brotanya bolgesinin ok- yanusa uzandığı en uç noktada Douarnenez... Ve Brötanyalı Fransızlar, özgun dilleri ve kultur- leriyle, "azınlık" olarak tanımla- nan ınsanlar. Her şeyden once Brötanyalı olduklarıru savunan, kendi dıllerini konuşmaya özen gosteren, farklıhklannın tanınma- sı için savaşım veren ve doğal hak- larının önernli bir bölumunu Fransız Hükumeti'ne kabul etti- rebilmiş insanlar... Işte, Douarnenez'in ikı adım yanındaki Quimper il merkezın- de duzenlenen sinema şenliği ara- cılığıyla, yıllardan ben, başta Sov- yet sineması olmak uzere dunya sinemasına açılan Brötanyalılar... Ve işte Douarnenez'de duzenle- nen "Azınlık Halklar Sinema Şenliği" (Festival de Ci- nema des Peuples Minorises)... Neden mi? Çünku Brötanyalılar, azınlık durumuna düşumlmüş, hakları ellerinden alınmış, ezil- miş, kultürleri yok edılmek isten- miş insanlann sorunlannı, dram- lannı çok iyi anlayabilen insan- lar... İşte bu nedenlerle, her yıl, dün- yanın değişik bölgelerinde azınlık durumuna itilmış halklann sine- malarından örnekler sunan bir şenlik duzenliyorlar. Bu yaz sıra Filistinlilerde. Konuyla ılgıh yak- laşık otuz fılm seçmişler. Kimısi Mkhel Khelifı gibi Filistinli, ki- misi de Amos Gitai gibi Yahudi asıllı, bir bolümü ise Filistin so- rununa dışandan bakan Batılı yö- netmenler tarafından gerçekleşti- rilmış filmler bunlar... "Verimli Bellek" (Memoıre Fertile / 1980), "Galilee'de Düğun" (Noces en Galilee / 1987) ve "Taşlann Türkttsıi" (Le Can- tique des Pierres / 1990) filmleri- nin yönetmeni Michel Khelifi ile şenlik öncesi Paris'te görüşerek aşağıdakı söyleşiyi yaptık. — Politika ile sinemayı her za- man bağdaştırmak guçtür. Dun- yanuzın en sıcak bolgelerinden bi- ri olan Filistin gerçeğiyle sinema- yı, yani sanab nasıl bagdaşünyor- sun? KHELİFI — Çunkü başka bir çıkış yolum yok. Değişik sinema türleri vardır. Tecimsel sinema dediğimiz eğlendirici sinema turü vardır, politik olmasa bile kişisel sorunlan, ozgun göruşleri işleyen "yaraücı sineması" vardır. Ayn- ca, resmi göruşleri aktaran bir tür "ulusal sinema" da vardır. Pro- paganda yapan bir sinemadır bu. Bir de benim kendı köşemde yap- maya çabaladığım turden, patla- ma noktasına gelmiş gerçeklerin karmaşıklığını işleyen bir sinema vardır. Politik sinema diyebilirız adına, çunku politika her şeyi yönlendırmektedir. Bu koşullar- da, kameramı alıp gerçeklerin karşısına koysam, hiçbir şey söy- lemeden yaşamı göruntülemeye kalksam bile, politikanın bu ya- şamı nasıl biçimlendirdiğini gö- nlntulemiş olurum. Aym zaman- da çok kısıtlı olanaklarla en iyi yaratıcı sinemayı yapmaya çaba- lıyorum. öyle samyorum ki bize en çok gerekli olan, tum verileri altüst ederek dunyanın çehresıni değiştirmeye çalışmaktan çok, bir gerçeğin üzerinde düşunurken da- ha derinlere inebilmek ve bu ger- çeği kendine özgu bir duyarlıkla Michel Khelifi önümüzdeki günlerde Fransa'nın Douarnenez kasabasında düzenlenecek olan ve bu yıl Filistin konulu filmlere ayrılan "Azınlık Halklar ı Sinema ŞenliğP'nde yer alacak. Khelifi, "Filmlerimdeki Filistin, insanlık dramının bir tür metaforudur" diyor. Khelifi Hıristiyan Arap bir ailenin cocuğu. Bu yıl İstanbul Film Festivali 'nde "Galilee'de Düğün" adlı ilk konulu filmi gösterilen Khelifi, festivalin konukları arasında yer almıştı. aktarabilmek. Çalışmanın teme- linde işte bu kaygı var. Bu nok- taya gelindiğinde, yaşamdır fılnıe alınan... Eğer bu yaşamı tum bo- yuüarıyla göruntuleyebilirsek, o zaman politika ister ıstemez işin içine karışmış olur. Ancak poli- tika hiçbir zaman ön plana çık- mamalıdır... Çıkarsa bundan si- nema, yani sanat zarar görur. — FUmlerinde, politik sonınhır irdetenirken, kanımca 'hıimanist' bir boyut hiçbir zaman gozardı edilmi>or... KHELİFI — "Hümanist" söz- cüğünden ne anladığımızı belirt- mek gerekıyor. Kiılturel anlamda bir humanizm soz konusuysa, evet, ben külturel bir varlığım. Ve bendeki külturel özü, politik öz- den çok daha üstun tutarım. Po- litika kultürün içinde vardır, ama kültur politikanın çok daha öte- lerindedir. Aslında bu bir tutarlı olma sorunudur. Kendine başka- larının gözleriyle bakabilmektir, başkalanna kendi gözleriyle bak- mak yerine. Eğer bu yaklaşım 'hümanist' sayılıyorsa, evet, ne mutlu... Politikaya gelınce, şu ya da bu bıçimde, belirli ve somut bazı çıkarlar söz konusudur. Hal- buki külturel ılgilerin petrol vari- linin fıyatıyla, silah satışlarıyla, dünya uzerindeki hâkimiyetini yi- tirmekten korkan ABD'nin sıkın- tılanyla hiçbir ilintisi yoktur... öyle sanıyorum ki kültur süreli- dir... Duşünce, özgürlukle ilinti- lidir. Özgurluk de soluduğumuz havayla, dolayısıyla yaşamla ilin- tilidir. Hava ise doğal olarak sı- nır tanımaz. Filmlerimdeki poli- tik boyuta gelince, Filistin soru- nu ve Filistinlilerin dinmeyen acı- ları, politik bir kararın sonucu- dur. Daha 19. yuzyüda alınmış bir karardır bu. Osmanlı Imparator- luğu'nu parçalamak isteyen Batı- lıların aldığı bir karardır... Son- radan bu kararın çevresinde de- ğişik ideolojiler uretilmiştir. Bu durum, Yakındoğu halklannın iç sorunlanyla iç çelişkılerinin do- ğurduğu bir sonuç değildir. Bol- gedeki rejira değişiklikleri orada yaşayan halklann ozgür kararla- rıyla olmamıştır. Bu konumda, fîzyolojik bir deyiş kullanacak olursak, bir tur ırza geçme eyle- mi vardır... Filmlerimdeki Filis- tin, insanlık dramının bir tur me- taforudur. Çunku Filistin sorunu, insanlığın temel çelişkilerinin so- mutlaştığı bir sorundur. — Turk sineması konusunda, ozellikle Yılmaz Güney'in politik gerçeklerden yola çıkan filmleri konusunda neler duşunuyorsun? KHELİFI - Yılmaz Gıiney ile bir kez, olumunden az once Bar- selona'da karşılaştım. Filistin ko- nusunda bir fılm yapmayı istedi- ğini soylüyordu. Aşırı derecede duyarlı bir insandı. Dudaklarm- daki, yanaklarındaki ve tum za- yıflığındaki titremeler, buyuk bir duyarlığın titremeleriydi... Ayrı- ca Yılmaz Guney'le aramızda ku- şak farkı da var. Onun militaniz- mini anlayışla karşılamalıyız. ör- neğin, "Umul" 196O'lı yıllannso- nunda, yani Marksist akımlann at koşturduğu bir dönemde çekil- mişti. On yıl sonra, "Yol" daha az keskin bir filmdi. Guney, ko- münist duzenin iflasını yaşamadı. Guney, Türk kulturunun içinde gelişmişti. Onda, Nazım Hikraet de vardı, Yasar Kemal de... Ben de aynı kulturden payımı aldım. Nazım Hikmet'i okuyarak büyır* düm. Bu dünyada babası komu- nist olan kım okumamıştır ki Na- zım Hikmet'i? Butun bunlar or- tak kultürümuzünparçalarıdır... Yılmaz Guney "Yol"da sanatla politikayı bağdaştırmayı başar- mıştır. Yaşam ustüne bir filmdir "Yol", benim için bir referanstır. Devrekbastonlan Topkapı Sarayı'nda AHU ANTMEN "Baston her >erde bastondur ama ustunde sanat varsa Devrek bastonudur..." Devrekli baston us- tası Münteka Çelebi, bastonun yalnızca "ihtiyarlann kullanacagı bir araç" olduğunu kabul etmiyor ve "Aslında baston, bir hanıme- fendinin, beyefendinin mutlaka Uşıması gereken bir aksesuardır" diyor. Zonguldaklılar Yardımlaş- ma ve Dayanışma Derneği'nin du- zenlediği Devrek Bastonları Sergisi, Topkapı Sarayı Müzesi'n- de açıldı. Sergide, Munteka Usta- nın ve bir zamanlar çırakları olan Hikmel. Fuat ve Mürvet ustaJa- nn bastonları da yer alıyor. 11 yıl- dır "hobi" olarak baston yapan Munteka Usta'run yani sıra, geçi- mini sağlamak için bu işi yapan- lar bulunuyor. Murvet Usta, "Bir bayanın yapabilecegi bir iş değil ama geçim şartlanndan dolayı >'a- pıyoruz. Ba>an olduğum için da- ha çok ilgiyle karşılannonım ama Devrek halkına hâlâ kabul ettire- bilraiş degilim" diyor. 1892'de, De\Tek Kaymakamlığı teftış rapo- runda şöyle yazıyor: "Devrek ka- sabasında ceviz ağacından j-apılan sandık, sigara agızlığı ve baston gibi eşyalar, çok guzel olup bunun sanayii dahi kurulur. Ahalinin bir kısmı ziraat \e kereste işleriylc uğ- raşırken buyuk bir kısmı da tama- men el sanatlarından geçimlerini sağlamak tadırlar." BASTON BtR AKSESUARDIR — Devrek bastonlannı töm dunvaya tanıtmayı amaçlayan Munteka Çelebi, bastonun, herkesin kullanması gereken bir aksesuar olduğunu söylnyor. Münteka Usta, ABD eski başka- nı Ronald Reagan'dan, Fas Kralı 2. Hasan'a, Pakistan eski Devlet Başkanı Ziya Üi-Hak'dan, Libya Lideri Kaddafi'ye kadar birçok devlet adamına yaptığı bastonlar- dan yollamış. Usta'ya göre, baston en guzel hedıye "Dunyanın birçok yöneticisi baston kullanacak yaş- ta. Herkes aynı hediyeyi vermek- ten bıkmış artık. Baston en makbul hediye. İngiltere'de bile hâlâ bir jestiyon aleti." Duz, burma, çentik, boğma ve oyma govde figurleriyle çeşit çe- şıt bastonunun arasında yüruyen Munteka Usta, içlerinden birine yaklaşarak "1900'lü yılarda kızlar şemsiyesiz dolaşmazken erkekle- rin elinden de baston eksik olmaz- dı. diy° r - Bugun belkı kadınlara baston kullandırılamayacağını soyluyor, ama "yann" diyor "Vi- tali Hakko'ya giderim, podyuma çıkan mankenlcrin eline tutuştu- rurum 6 baston, o zaman goruşü- niz..." PİR SUbTAN ABDAb 26-27 »GUSTOS21 OOdcH*BBIYE»UHSINERTUGBUL T ...fSOSUNDA SIRA ÇATIYA GELDİĞJNDE 2KEREDÜŞÜNÜN!n ONDULINE 101, çatı kaplamada kullanacağınız alaturka kiremitin vazgeçilmez desteğidir. Dekoratif bir malzeme olan alaturka kiremitin dezavantajlannı ortadan kaldıran ONDULINE 101 • Hiçbir ek maliyet getirmez. • 2 aşamalı ekonomi sağlar. Su yalıtım malzemesinden %100, ahşaptan ve işçilikten %50 tasarruf ve daha az kiremit ile HEMEN EKONOMİ... Düzgün, sağlam ve güzel görünüm, kırılabilecek kıremite rağmen kesin sızdırmazlık ile SÜREKLİ EKONOMİ... Sıra çatıya geldiğinde 2 kere düşünün, alaturka kiremıti ONDULINE 101 in ustüne döşeyın. 2 kere kazançlı çıkın. Geniş bılgi için 159 74 90'da hizmetinizdeyiz. OndulîneYAPI MALZEMELERİ A.Ş. Bir ULKAR HOLDING kuruluşudur Barbaros Bulvarı 76 80690 Beşıktaş/ISTANBUL "Insan Sııretieri" • Kültiir Servisi — Cihat Tamer-Ercan Yazgan Tiyatrosu, Kandemir Konduk ileUmur Bugay'ın birlikte yazdıklan "İnsan Suretleri" adlı oyunu 1-15 eylül tarihleri arasında İzmir'de Karşıyaka Açıkhava Tiyatrosu'nda sergileyecek. Mehmet Akan'ın sahnelediği, Arif Erkin'in müziğini hazırladığı oyun 10 ekimden itibaren de İstanbul'da, once Kocamustafapasa Çevre Tiyatrosu'nda, daha sonra Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde sergilenecek. Türk dili ödülıı • DENİZLİ (Cumhuriyet) — Başbakaniık Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdurluğu'nün her yıl geleneksel olarak düzenlediği "Anadolu Basınını Özendirme Yanşması"nın sonuçlan belli oldu. Gazetelerin 1989 yılı çahşmalarının değerlendirildiği yanşmada, "Turk dili" dalında ödülc Denızh'de 39 yıldır yayımlanan Denizli gazetesinin sahibi Erol Ozbal layık görüldu. Şeref Basın Kartı sahibi özbal'a Devlet Bakanı Mehmet Yazar imzalı plaket ve beratım Vali Alpaslan Karaozan törenîe verdi. Daha önce de "Anadolu Basını Özendirme Yanşması"nda birçok ödüJ alan özbal, ilk kez Türk dili dalında ödüle layık görüldüğünu belirterek, "Bu ödül benim için çok daha anlamlı" dedi. Bulunmaz Tıyatrolda kurs • Kültür Servisi — Bulunmaz Tiyatro-lstanbul, bu mevsim tiyatro kurslanna 1 eylul tarihinde başlayacak. Tiyatronun Beyoğlu Galatasaray Lisesi karşısındaki Nâzım Hikmet Sahnesi'nde veriiecek kurslar, 4 ay süreyle her gün 08.00-11.00 arası gerçekleşecek. Doğaçlama, diksiyon, dramaturji gibi oyunculuğa ilişkin çeşitli bilgilerden oluşan kurs, H. Hilmi Bulunmaz yönetiminde verilecek. "24 " r saat tiyatro" ilkesiyle yola çıkılan bu kurslarda uygulamalı çalışmalar da yapılacak. Garbo'nım nıirası • NEW YORK (AP) — 15 nisanda 84 yaşındayken ölen sinemanın efsanevi oyuncusu Greta Garbo, mirasının neredeyse tümunu yeğeni Gray Gustafson Reisfield'e bıraktı. Garbo'nun diğer yeğeni Sven Ake Fredriksson ise mirastan yoksun kalınca tcyzesinin 50-100 milyon dolar arasında bulunan mal varhğının bir kısmını elde etmek için girişimlerde bulunmaya başladı. Reisfıeld ve Fredriksson'un babalan aynı, annelerı farklı. Manhattan Mahkemesi yargıcı, Greta Garbo'nun vasiyetinin tekrar goruşulmesi için ilgılileri 4 eylülde mahkemeye çağırdı. Kenterler Izmiride • İZMtR (AA) — Kent Oyuncuları, 27 ağustostan itibaren Izmir Özel Amerikan Lisesi amfisinde, Alan Aycborn'un "Kim, Kimi, Kimle" adlı oyununu sahneleyecek. Yonetmenliğini Yıldız Kenter'in yaptığı oyunun dekorları Osman Şengezer'e ait. 2 bolümluk komedi, 15 gun sahnede kalacak. BUGÜN • Susuz Yaz': Sağır ve dılsiz 25 kişilik bir oyuncu kadrosu, Necati Cumalı'nın "Susuz Yaz" adlı o> uııunu 20.30'da Taksim Sahnesi'nde oynayacaklar. Sumru Yavrucuk'un yonettiği oyunun muzıği Okay Temiz'e aıt KAOIKÖY ERENKOY (KANTAHCİİ A 349 18 •34918 —i 359 30 L-J363 77 24 25 68 86 Birçok villanın dekoratif çatısında da ONDULINE 101 özel profilli kiremit altı levhası kullanılmıştır HDM FULM \K I ÜRUCU KURS
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle