03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 AĞUSTOS 1990 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN Meteoroloii Genel Mudüriü- ğü'nden alınan bılgıye göre, yur- dun kuzey ve bat kesımlen par- çalı bulutlu Doğu Karadenız kıyı- ları sağnak yağışlı dığer yerler az bulutlu ve acık gececek HAVA Sl- CAKLIĞI Önemiı bır değışıklık ol- mayacak RÜZGÂR Kuzey vedo- ğu yönlerden hafif ara sıra orta kuvvette esecek Denızlerde rûz- gâr Akdenızde gün batısı ve to- dostan dığer denıztenmıztle yıkjtz ve poyrazdan 2 ıle 4 yer yer 5 kuv- vetınde saatte 4 ıla 16 yer yer 21 denız mılı hızta esecek DENIZ Mutedıl dalgalı olup görûş uzak- Adana Adapazan Mıyaman Afyon Ajrı Antara Antakya AJltalya Anv.n lıjjı 10 km 'nın üzennde olacak. Van Gölü'nde hava Az bulutlu ve açık geçecek Rüzgâr kuzey ve doğu yönler- den hafif ara sıra orta kuvvette esecek Gol kûçûk dalga- lı olacak Görûş uzaklığı 10 km nın üzennde bulunacak Mecık 6mg6l Bıtlıs Botu fkırsa Çanakkais Çorum Demztc 33° 24° DıyajOakır 30° 19° Edıme 36° 20° Erzıncan 30° 15" Erzurum 24° 9°Esl<ışehK 27» 16° Gaoartep 32°25°Gıresjn 31° 2 T Gumuştane B 26 1> 20 t> Hal*ln A 34° 18° Isparta A 30° 18° Istanbul B 28° 17» Izmtr A 3S°17°Kars A 8 8 A A 35° 17° Kastamonu B e 26° 16° Kaysen 31° 19° KırMarelı 28°21°Koıya 27° 16° KuOhya 35°20°Malalya 36° 19" Manısa 26° 16° K Maras 30° 16° Masn 25° 8°MuJb 26°15°Mus 35°21°Niğ<le 27° 21" Ontu 28° 13° fta 30°18°Sa-nsun 31° 13°S«rt 27°20°Sinoo 34°20°Sıvas 24° 16° Tekırdaâ 26° 15° tabzon 30° 15° lıncelı 17° 17° Usak 28°«°Van 30° 15° Ytasaı 34° « ° ZonggMaK A 36» 23= A 37° 2 ? A 32° 26° A 33° 18° A 36° 18° A 28° 1«° i 28° 19° Y 26°20° B 26°20° A 35° 24° B 24°1«° A 26° 13° B 26° 19° Y 28° 19° A 36° 17° A 31° 16° A 27° 15° A 27° 13° Y 24° 18° ı buiultu ^ sıslı «artı A-acm B-buluilu G-guneşt Körtı S-asiı Y-yaOmurlu DUNYADA BUGÜN A 26° , B 20° VUshıngttnA 28° Zünh B 25° BULMACA SOLDAN SAGA: 1/ Yuksekce yer. 2/ Kuçük bal teknesi... Sporda kural dışı ha- reket. 3/ Tuzağa du- şürulen şey... Gezinti yeri. 4/ Hazırlama, yerleştirme... Su. 5/ II. Abdulhamit'in sürgüne gönderildiği Selanik'te ikamet etti- ği köşkün adı. 6/ Af- rika'da bir ırmak... Adale. 7/ Anlatımı etkili kılmak için ses- çe ya da anlamca ben- zer sözcuklerin üst ûs- te kullarulmasına dilbilgisinde verilen ad. 8/ Ağzı geniş tek kulplu su kabı... Tavlada bır sayı. 9/ Arttırma... Umut- suzluktan doğan karamsarlık. YUKARIDAN AŞAĞrVA: 1/ Gerçekte var olmavan, düşte kalan sevgı ıçin kullanılan sözcuk. 2/ Her- hangi bir yere yanasmış fîlikanm kü- rek çekmeksızın ılerlemesı ıçın verilen komut... Uyan. 3/ Ender, seyrek... Me- meli bir denız hayvanı. 4/ Hindistan ve Sri Lanka'da yaşayan etnik bir grup... Mikroskop carru. 5/ Bir tur bağımsızlığı olan büyuk il. 6/ Bır baskı tekniği.. Konya ilınde bir baraj. 7/ ttalyan Radyo-Televizyon Kurumu'nun simgesi... ABD Cumhurbaşkanı Eiseahower'ın takma adı. 8/ Çok yırtıcı ve eti lez- zetli bır balık... Bır nota. 9/ Bir akvaryurn balığı. 60 YIL ONCE Cumhuriyet Tuzla ne halde? 25 AGUSTOS 1930 TbzJa'dan bıze şunları yazıyOrlar. "TUzla köyünde içecek su yoktur. Tahlil neticesinde çok kireçlı ve acı olduğu anlaşılan bir kuyu suyunu içiyoruz. Bazan bu da mumkün olmuyor, zavallı kadınlar sırtlannda testi tarlalarda kırılmış künklerden su alıyorlar. Açıkta cereyan eden bu sularda her turlü mikrop olacağı tabıidir. Köyun ıçınde hayvan pisliklerinden oturmak değil, geçmek bile murnkun değildir. Köyun her tarafı denizle muhat olmasına rağmen kasaplar zebhıyatı deniz kenannda değıl, çarşı içinde dukkanlar arasında yapıyorlar, bu suretle kan ve pislik kokusundan koyun havasını ıfsat edıyorlar. Oeceleri karanlıktan kapı bır komşuya geçmek bile mümkun değildir. Köyde bır fener bile yakılmıyor. Geceleri meyhane ve kahvehanelerin saat 12 de kapanması emır ıktizasmdan Marşal Oim TraktSrO iken bu kaideye riayet edılmiyor, sabahlara kadar açık kalabiliyorlar. Koyun ve keçilerin tarlalarda gezmesi, köy dahilınde dolaşması memnu olduğu halde buna da ehemmiyet venlmıyor. Istanbul'da ve buraya bır saat mesafede bulunan Pendik'te ekmeğın okkası 11,5 ve etin okkası 60 kurusa kadar satıldıığı halde burada ekmek 12.5 ve et ekserıyetle keçi ounak üzere 80 kurusa satılıyor. vs. vs..; 1 Tuzla'run bu dertlenni bize yazan kariirniz, koyun senevi dört beş bin lira varidatı olduğunu da yazıyor. Köylerimizi ihmal etmıyelım. Küçük Kemal-Angilidis Şehrımızde bulunan ve ikı hafta evvel Selâmı ıle rnusabaka yapan Yunanistan hafif siklet boks şampiyonu Angilidis Galatasaray'lı Kuçuk Kemal ile de karşılaşacaktır. Selâmı'nın, Yunan şampiyonu karşısında uğradığı mağlûbıyet butun sporculan fena halde muteessir etmişti. Memleketimizde, Yunan boks şampiyonu ile muvaffakiyetli bır suretle musabaka yapacak ve şayanı memnuniyet netice alacak boksörlerın mevcudiyeti, bu tesırı bir kat daha arttırmıştı. Alâkadarlar, Yunan şampiyonunun, Galatasaray'lı Kemal Be>le karşılaşmasını temin etmışler, maç gününe de tesbit eylemişlerdir. Bu muhirn musabaka 5 eylul cuma gunu Taksım stadyomunda yapılacaktır 30 YIL ÖNCE Cumhuriyet Gürsel-İnönü 25 AĞUSTOS 1960 C.H.P. Genei Başkanı Ismet İnonu dun saat 10'da Florya'ya* giderek Devlet ve Hukumet Başkanı Orgeneral Cemal Gursel'ı ziyaret etmiş ve kendisi ıle 45 dakıka göruşmuştur. Gursel, göruşmeden sonra, bunun karşüıklı ziyaretten başka bir şey olmadığuu soyliyerek memnuniyetini belirtmiştir. Devlet Başkanı başka bir açıklamada bulunmamıştır. Ancak 27 ağustostaki basın toplantısında Gursel'in, İnönü ile yaptığı göruşmeler hakkında da bır açıklama yapacağı öğrenılmiştir. C.H.P. Genel Bajkanı Ismet tnonu ise goruşme hakkında ilk önce sadece bir ziyaret demiş, "neticeden memnun musunuz?" sualini gulumsıyerek ve müspet anlamına gelen bır baş sallaması ile cevaplandırdıktan sonra, "Gürsel ile fıkir bırliği halinde misıniz" şeklinde ki suale yine mütebessım bir çehre ile "ona ne şüphe" cevabını vermiştir. 27 mayıs ınkılabından bu yana înönü'nun, Gursel ile bu uçuncu goruşmesidir. Belirtildığine göre bu görüşmede Anayasa çalışmalan ve Anayasanın siyasi partileri ilgilendirin maddelerı üzennde durulmuştur. Ayrıca Mılli Birlik Hukumetinin bugune kadarki ıcaraatı ve programı hakkında karşılıklı fikır teatisinde bulunulmuştur. Mulâkatın bir kısmı da dış siyaset uzerinde olmus ve bılhassa Ortadoğu meselelen, Arap devletleri ile yapılacak olan temaslar bunun siklet merkezini teşkıl etmıştir. Devlet ve Hukumet Başkanı Orgeneral Cemal Gursel oğleden sonra Florya'da istırahatle vakit geçırmiştir. Bugun saat 10'da uçakla Ankara'ya muteveccihen şehrimizden ayrılacaktır. GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet Bodrum planları 25 AĞUSTOS 1989 Başbakan Turgut Özal'ın içte ve dışta önemii siyasi gelişmelerin yaşandığı bir sırada parti ve hukumetten yanına kimseyı almaksızın Bodrum'da tatile çıkması ANAP'ta "başbakan siyasi geleceğinı planlıyor" yorumlarına yol actı. ANAP'Iılar, Başbakan Turgut Özal'dan Bodrum dönüşu önemii siyasi kararlar açıklamasını bekliyorlar. Başbakan Turgut Özal'm bütün önemii siyasi kararları yakın aıle çevresi ile birlikte başkentten uzakta aldığına dıkkati çeken ANAP'Iılar, özal'ın başta cumhurbaşkanlığına aday olup olmama sorunu olmak üzere 1BMM Başkanlığı seçimlerı, hukumet ve partı ust >onetımındekı değışıklıkler kcıiusunda 'sivasi strateıi' beüriemeye çalıştığını ifade ediyoııar. TARTISMA ANAl» O>la rıııdaki Genel Egüiııı Gerek 3 Haziran 1990 yerel seçimleri gerekse 19 ağustos seçim sonuçlarının ortaya koyduğu bir başka gerçek, alışılagelen söylemin aksine, ANAP'ın iktidar olma avantajlarını sanıldığı kadar kullanamadığıdır. Seçımlerden onı.e DU sutuniarda >a> ımlanan bır çahşmamızda (17 Ağustos 1990), ANAP'ın geçen yılki yerel seçunlerde ve 3 Haziran 1990 be- lediye seçimlerınde, daha çok, kuçuk yerleşim bı- rımlerinde başarılı olduğunu, bu tur yerlerde o>- oranını w o 30'lara çıkarabildığini göstermıştik. Bu saptamamızı, 19 Ağustos 1990'da I4merkez- de yapılan son beledi>tbaşkanlığı seçımleriyleye- nıden değerlendırmek ısııyoruz. 19 ağustos beledıye başkanlığı seçimlerinde ANAP oylannın analızı iki düze>'de ele alınabi- lir: (1) Beledıye başkanlığı boşalmış olan Kuçuk- kumla beldesi ile ANAP ıktıdarımn ilçe duzeyi- ne çıkardığı dığer kuçuk yerleşim birimlerinde ANAP oylarının ıncelenmesi, (2) Yenı ilçe yapı- lan iki büyuk merkezde, Bayrampaşa ve Etiroes- gut'ta, ANAP oylarırun eğilimi. (1) Küçük yerleşim yerlerınde ANAP beklen- dığigibiyuksekoyorarusağlamışur: % 56.1 (eski beledıyeolan, dığerlenneoranlabuyuk sayılabı- lecek Kuçukkumla Beledıyesi bu hesaba gırme- se bile oran gene yuksektır. % 54.0). ANAP'ın önceki tum seçımlerde (26 Mart 1989 seçimleri, buseçimlen ızleyen "ytnilemeseçimleri'' ve3 ha- ziran 1990 seçımlen) benzer yerleşim bınmlerinde ortalama duzeylerıyle % 39'a varabılen o> oran- langözönunealındığında, 19ağustos seçimlerin- de oylannı bır haylı arttırdığ) söylenebüır. Ancak bu yorelerde DYP'nin son seçimlere katılmadığı unutulmamalıdır. Bıhndiğı gibı DYP; Bay- rampaşa, Eümesgut ve Laçin harıç diğer belde- lerde seçimleregırmemişür. DYP'nin bu yoreler- deki oy oranlan; 1987 genel seçimlerınde "?o 15.5, 26 Mart ıl genel meclisı seçimlerınde % 18.7'dir. DYP'nin bu oylanndan hıç olmazsa bır bölümu- nün ANAP'a gıttiğiru söylemek mümkündur (ni- tekim DYP'nın gırmedıği yörelerdeki son seçım- lerde söz konusu olabilecek "o 17'lik o> oranı; ANAP'ın oy oranı olan *?o 56.1'den çıkanldığında bulunan oran, surekli olarak vurguladığımız % 39'luk orandır). (2) Buna karşılık, yenı ilçe olan iki büyük mer- kezde, Bayrampaşa ve Etımesgut'ta, ANAP sağ- ladığı "!t 20.3 orarayla başansızolmuştur. Sonuç- lan her iki duzeyde de ele aldığımızda ANAP'm oy oranı "în 24.1'dir. Bu da ANAP'ın başarılı ol- madığının açık göstergesidir. 26 Mart 1989yerel seçımlerinden sonra, nufu- su az, çeşith yerlerde ve değışik zamanlardayenı- leme seçımlen ya da yeni oluşturulan ilçe ve be- ledıyelerdeyere! seçımler yapılmıştır. Bu turden belediyebaşkanlığı seçimlerimnönemii birözel- liği, genel seçımler >a da ıl genel meclisı seçimle- ri gibi tum ulkeyi kapsayan seçimlerın sonuçla- rıyla karşılaştınldığında, oynak, ters sonuçlar vc riyor olmasıdır. Tttrkiye'de milletvekılı seçimle- rirun genel ve temel bır ozelliği, genel eğıhmın tum yurdayayılmışolmasıdır. 26 Mart 198911 Genel Medısi seçımlennde de aynı eğılim görulmuştur. Ancak gerek yenileme seçimlerınde gerek 3 ha- ziran yerel seçimlennde gerekse 19 ağustos seçim- lerinde oy dağılımları yukanda sözü edılen genel eğılıme çok ters duşen bir görüntu vermektedır. Orneğin, 3 Haziran 1990beledıye başkanlığı se- çimlerinde, 50beldenin 29'unda ANAP oylan ar- tarken 16'sında azalmıştır. ANAP'm oy artış oranlan "!a 48lere, oy azalış oranlan % 52lere va- rabilmıştir. Aynı şekilde, 19 ağustos seçimlerin- de de benzer tutarsızlığı görmek mumkundur. 1987 milletvekilı genel seçimi oy oranlanyla kar- şılaştınldığında 19 Ağustos seçimlennde ANAP oy oranlan, toplam 14 beldenin 8'inde artmış 6'sında azalmışlır. Böylece genel rrulletvekili se- çimi sonuçlanndaki eğılımın tersine bazı yerler- de ANAP oy yitirmış, bazı yerlerde kazanmıştır. Aynca artış ve azalış oranlan yuksektir Buartış- lann % lffy\ aştığı (Guçlukonak'ta % 61.0)6bel- de; azalışlann Vt 15'i aştığı 5 belde vardır. Yukanda belirtılen nedenlerle, belediye baş- Basmda TekeUesme Ulusal basınımız Mustafa Kemal'in Kurtuluş Savaşı ile doğmuş, o savaşa destek vermiş, türlü güçlüklerden sıyrılarak bugünkü yapısını kazanmıştır. Demokrasi ile yönetilen ulkelerde dördun- cu kuvvet olarak kabul edilen basın, o ulke ıletişıminın vazgeçılmez ilkelen arasındadır Son gunlerde gunluk basınımızda yer alan haberler basın çevresınde olduğu kadar Turk okurları tarafuıdan da ilgi ile ızlenmekredir. Bu haberlerin ilgı nedeni, çeşitli ulkelerde ya- zıh basın ve TV sahibı olan "Basın Kndı" ola- rak tanımlanan Murdoch ve Maxwdl'in bası- nımıza karşı gösterdiği anlasılmaz ılgı ve gün- lük gazetelerimizi satın alma isteğıdir. Bası- nımızda son yıllarda bir tekelleşme olgusu ken- dinı gostermeye baslamış, Murdoch ve Max- weü"in bu kervana katılma isteği tekelleşme ol- gusunu daha da guncel nıtelığe getirmıştir. Demokrasıierde "Olmazsa olmaz" rüteliğinı taşıyan ulusal basının yabancı sermaye tara- fından satın alınma ısteğı son derece ılginç, il- ginç olduğu kadar da duşundürucudur. Ulusal basınımız Mustafa Kemal'in Kurtu- loş Savası ile doğmuş, o savaşa destek vermiş, türlü güçlüklerden sıyrılarak bugunku yapı- sıru kazanmıştır. Ulusal basınımız Turk ulu- sunun simgesinde kendi özgurlüğunü her za- man savunagelmiştır. Bu yapı>-a sahip Turk basınmı yabana sermayeye terk etmek, Turk okurunu üzmekte ve objektif haberleşmenin sağlanmasında kuşkular duymaktadır. Zaten az okuyan bir kitle olan ulusumuzun gunluk basında kendi düşünce, duygu ve kulturunu görmüş, gerektığinde düşünce, duygu ve kül- tunınu sayfalara aktarabilmiştır. Yabancı sermayenin egemen olduğu Türk basınında okur kendi profilinı bulamayacağı kanlığı seçimlerimn oy dağılımım, genel bır ge- lışme olçutu olarak ele almak pek ısabetli görun- memektedır. Bu sonuçlar, belediyebaşkanlığı se- çımlennin nıteliği gereğı, >«rel koşullann, kişisel etkenlenn (Ba>Tampaşa'da kazanan adayın göç- men oluşu gıbi) baskısı altında geçtığini goster- mektedır. Dola>ısıyla, beledıye başkanlığı seçim- len, milletvekilı veü gend medısi seçimlerimn ak- sıne, yurt genelınde partı oylanndakı eğilimleri yansıtma nıtehğıne sahıp bulunmamaktadır. 19ağustos seçımlen sonuclannın partioylann- daki eğilımı yansıtamayacağı olgusunun diğerbir kanıtı da aşagıdakı durumdur: 19 ağustos seçım- lerinden, toplam oy oranlanna bakılarak bır ge- nel sonuç çıkarmak gerekirse bu DSP'nin ^o33.1 oy oranıyla birınci parti durumuna gelmesı, RP'ninde %18.4lük oyoraraylauçuncu parti ko- numunda olmasıdır. Oysa böyle bir sonuç hiçde anlamlı değildir. Bayrampasa'nın buyuk oy mik- tanyla onemli bır ağırbk oluşturması bu seçim- lenn gend oy dağıhmında kullanılabılecek iyi bir ölçut olamayacağımn diğer bir kanıtıdır. Burada 19Ağustos seçımleriyle ılgılı olarak de- ğınılmesı gereken bir başka gerçek de SHP+DSP'den oluşan sol nitelikteki oylar ora- nının °7o 44 0 gıbi, bugune dek gorulmeyen en yüksek düzeye ulaşmış olmasıdır. Ancak bu so- nuç, yukanda değındığımız gıbi belediye başkan- lığı seçımlerınin ıstısnai yapısmdan, genel eğili- mi yansıtıcı nitehklertaşımayan seçimler olma- sından kaynaklanabilir. Gerek 3 Haaran 1990 yerel seçimleri gerekse 19 ağustos seçun sonuçlarının ortaya koyduğu bır başka gerçek, alışılagelen soylemın aksine, ANAP'ın iktidarolma avantajlarını sanıldığı ka- dar kullanamadığıdır. Hem 3 haziran seçimlen- nın sonuçları hem de 19 ağustos seçımlen bu ol- guyu doğrular nıteliktedir. 3 haziranseçımsonuç- ları ANAP'ın ıktıdarda bulunma ustunluğuntı, en azmdan her yerde kullanamadığıru göf'ermiş- ür AN.AP bu ustunluğu kullanabılsej'di her yer- de tekduze bır artışı gerçekleştırmış olurdu. Ay- nı şekılde, 19 ağustos seçimlennde de ANAP ik- tıdar olmaavantajlanru sanıldığı kadar kullana- bılseydı, ozellikle Eümesgut \ e Ba> rampaşa'da, oylan herhalde daha yüksek duzeylerdegerçek- leşirdi. 19 ağustos seçimlennde Meclis'teki muhalefet partılen olan SHP \e DYP'nin buyuk oy kaybı- na uğradıkları açıktır Bu partilenn bu başansız- hktan ders alma durumunda olduklan ortadadır. Ama herhalde ANAP da bu seçimlerden başany- laçıkmış değildir. Seçmenlertum buyuk partileri uyarmıştır. Dr. CEM ÇAKMAK ODTL Oğretim Uyesi endışesini haklı olarak taşımaktadır. Salt bu kaygılar nedeni ile değil, tekelleşen basında ça- lışam ve yönetimi ıle basm özgtlrlüğünü tam olarak uygulayıp uygulayamayacağı açmazı içinde olacaktır. Bu kuşkuları haklı çıkara- bilecek nedenler, bu iki basın kralının (Mur- doch ve Maxwell) çeşith ulkelerde sahibi bu- lunduğu gazeteler bazında yaşanan olaylar- dır. Yurdumuzdakı basın kuruluşlarımn haklı olarak karşı çıktıkları basında tekelleşme ol- gusuna her Turk okuru da karşı çıkacaktır, çıkmalıdır. Basında tekelleşme, beraberinde getıreceği bazı katkılann (teknık anlamda) ya- nı sıra çok şeyi de (herşeyden önce basın oz- gurluğu ve objektif haberleşme) gotureceğı kuşkusuzdur Tum bu nedenleri kendimızde taşıdığımız için basında tekelleşme olgusuna karşı çıkar- ken gazete sahiplerinin de ulusun sesine du- yarlı olacağını umuyoruz. ŞL'KRÜ KARAMAN Ankara DERSANESt ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIKTA ÜSTÜN BAŞARI * Eğitım-öğretime kendini adamış öğretmenler aılesinin dersanesidir. Testleri üniversite öğretim elemanlarınca hazırlanmıştır. Öğretmen kadrosu seçkindir. * Başarı ve üstün başarı sınıfları vardır. Meslek liseliler ıçin özel sınıflar açılmıştır. * Derslik mevcutları kontenjanların altında tutulmuş olup 20 kişi ve 25 kişi ile sınırlandırılmıştır * Beşıktaş'ın merkezinde, kendi yerınde, özel bahçesi, uydu antenli geniş kantini, gürültüden uzak. aydınlık, kaloriferi iyi ısıtan derslıkleri ile konforludur. * OSS+OYS birlikte yıllık ücret 1.600.000+KDV olup uygun taksitler ile alınır. SERENCEBEY YOKUŞU No: 12 BEŞIKTAŞ (Beledıye Halk Pazarı girişi yanı) 161 61 05 - 158 28 23 Bulmacaseverlerin başucukitabi: « • SOZLGÜL ÖNET BÇAĞDAŞ YAY1NCILIK 12.500 lira (KDV dahH) Ödemeli gönderilmez Tek ısteklerde ktubın eden kadar posta pulu göndenlmesı. Ödemeh göndenlmez İsteme adresı. CUMHURIYBT KITAP KULÜBU Tûrkocağı Cad 39-41 Cağaloğlu-ISTANBUL T.C ALAÇAM C BAŞSAVCILIĞI Sa>ı: 1990/828 ılam Alaçam kur^ı^aka mahallesı nutusuna kdyıth olup aynı yerde ıka- met eden Orhan ve Hatıce'den olma, 1969 doğumlu Bulent Oral 20 6.1989 tarihınde "\ergı kaçakçılığına teşebbui" suçundan dolayı hakkında kamu davası açılmış olup yapılan yargılama sonunda. Alaçam Aslıye Ceza Mahkemesı'nin 29.3.1990 tarih, 1989/102, 1990/50 sayılı kararı ıle 3100 Sayılı Ya&anın 8. maddesi delaletiyle 213 Sayılı Yasanın 360 md., TCK nın ?V b4" Sayılı Va^tıııı ; >e 6. maddelerı gereğınce 1.575.000— TL ağır para ve 25 gun tıcareı sa- nat ve meslekten men cezası ile lecziyesine, cezalarmın teciline karar verılmiştir. 213 Sayılı Yasanın 360 maddesi gerejŞınce ılan olunur. 27.7.1990 Basın 12344 POUTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL Gözlerin Hâlâ Göremediği...Mahmut Şevket Paşa'nın nazırlığı, 1909 yılında Hakkı Paşa ka- bınesıne gırişiyle başlar İttıhatçılann Babıâlı baskınından son- ra sadrazam olur (1913) Harbıye Nezaretı'nden Babıâlı'ye gıder- ken bır suıkasta kurban gıder Sadrazamlığının suresı altı ayı bi- le bulmaz, beş buçuk ayda sona erer (23 Ocak 1913-11 Haziran 1913) Sadrazamlığının uçuncu ayına doğrudur kı Kuveyt ve Katar ola- yı ıle karşılaşır Günlük tutmayt çok seven Paşa, bunu anılann- da şöyle anlatır- "...11 Mart Salı günu ogleyın Harbıye Nezaretı'nden Babıâli1 ve geldim Kabıne toplantısında Ingılızlerın Kuveyt'ten başka Ka- tar'a da saldırdıkları sorunu goruşüldü. Bu toprakların ingilte- re'ye değılse bile Ingıltere'nın etkı ve korumasına bırakılmasın- dan başka çare göremıyordum Fakat Danıştay Başkanı Sart Paşa karşı çıktı Bu konunun hükümetın yetkısı dışında olduğunu Mec- lisı Mebusan toplanıp karar vermedıkçe toprak terk edılmeye- ceğını bıldırdı Ingiltere hukumetinin bile Avam Kamarası'nın ona- yını almadan bu gibi ışler yaptığını anlattım. Saıt Paşa'nın geniş bilgısı vardı. Fakat sorumluluktan korkuyordu Bu yüzden ken- dısinden gerektığı gıbi yararlanamadık. Kuveyt ve Katar gibı çöl- den ıbaret ikı ilçe yüzünden Ingiltere ıle anlaşmazlık çıkaramaz- dık. Bu önemsız topraklarda ne gibı yararımız olabılırdi? Kuveyt ve Katar'ı İngıltere'ye bırakmaya ve zengın Irak vılayetimızle uğ- raşmaya karar verdım." Görülüyor ki o yıllarda Irak, Osmanlı'nın bir vilayeti, Kuveyt ve Katar da bırer ılçesı ımış Bugünü'n petrol şeyhlerı daha orta- larda görünmüyor Osmanlı sadrazamı da buralan İngıltere'ye bağışlayıveriyor Elçilerı kabul etmeye başlıyor Fransa, Avusturya- Macarıstan elçılerını kabul edıyor Sıra Ingiltere Büyükelçisi'ne gelıyor Ingiltere Büyükelçısı şundan bundan söz ettıkten sonra, "Kuveyt sorununda gosterdığınız anlayıştan öturu teşekkür ederim" dıyor. "Beş yıldan berı Istanbul'daymn Yakında ayrıla- cağım çok üzüluyorum" "Ingiltere ıle akıllı koşullar altında her zaman uyuşmaya ve dost kalmaya kararlıyız" Büyükelçı Hakkı Paşa'nın Londra'da Ingiltere hûkümetiyle mu- tabık kaldığı anlaşma suretı gelıyor. Kuveyt, Osmanlı'nın Basra Korfezı'nde Lahsa Sancağı'na bağlı bır ılçesı olarak kalacaktır. Kuveyt konusunda gunlüğüne Mahmut Şevket Paşa şunları yazar: "Kuveyt Şeyhı, eskiden olduğu gibı kalıtım yoluyla, aynı aile- den olmak uzere, Babıâlı tarafından kaymakam atanacaktı. Ku- veyt'te Türk askerı bulunmayacaktı Katar ılçesındekı askerimı- zi ve jandarmamızı çekecektik. Katar'a aynı haklar tanınıyordu. Türkiye, Katar ve Kuveyt e asker gondermek ısterse, gerekçe gös- terecek ve Londra'nın ızninı alacaktı Kuveyt Türk bayrağını kul- lanmaya devam edecek, ısterse bayrağın bır yanında Kuveyl yazı- lacaktı. Bahreyn Adalan'nagelınce, tümüyle Osmanlı toprağın- dan ayrılıyordu. Bahreyn İngıltere'ye bağlı olacak, Ingiltere bu şeyhlığin iç işlerıne karışmayacaktı Türkiye'nin Kuveyt ve Ka- tar'a tanıdıgı haklann aynını Ingiltere Bahreyn'e tanıyordu. Turki- ye, Umman Imamlığı ve Hadramut'takı şeyhlikler uzerinde ıse padişahın halıfelik tanımı dışında hiçbır bağlılık hakkı ıddia ede- meyecektı." Bugün petrol kuyuları yüzünden kıyametlerin koptuğu bu ül- keleri Osmanlı gelecektekı yararlarını duşünmeden elinden na- sıl çıkarmıştı İmparatorluk yıkılmaya yuz tutmuştu. Kendi için- de İttıhatçı, itılafçı dıye boğuşur, sadrazamlanna suıkastlar dü- zenlerken, geleceğın petrol zengınlıklerinı aklına bile getir- mıyordu. Şura ingıltere'nın, öte bırkaç petrol şeyhinın dıyerek elındeki- nı, avucundakmı bağıslıyordu Bugün durum nedir? Körfez'de- kıler bırbırlerıyle petrol yüzünden çakışırken, komşular arasın- da anlaşmazlıklar doç,arken, bız gene Atlantik ötesı yerlerden yardım umuyoruz Bu eskı Osmanlı ılçelerinın bırer petrol şeyh- lığıne yöneldığinın, kazanılan dolarların Batı bankalarında istif- lendığinın ayrımında bile olmuyoruz Değıl yenısını bulmak Irak pefrolünden gelen bırkaç mılyar dolarlık gerçek yararımızı da yi- tirıyoruz. ÇAUŞA1NLAIUN SORULARI/SORUNLARI YHMAZ^İPAL "Biz, Özel Okul Öğretmenleri" SORV: Ben ozel bir lisede çalışan ogretmenim. 625 sa>ılı Özel Öğretim Kurumları \asaM'na gore ozel oğretim kurum- lannda grev yapılamaz, bu kurumlarda çalışan ogret- menler. sendika kuramazlar >e sendikalara uye olamazlar. Bu kurumlarda çalışan oğretmenlerle yapılan sözleş- meler çogunlukla bir yıl surelidir. Sozleşme bir yü sü- reli yapıldığı için gelecek >ıl zammı belirlenmiyor. İşveren, gelecek ogrerim yıhnda ogretmeni calışbnnak istemiyorsa sozleşmenin bitecegi tarihten bir a> once du- rumu bir yazı ile bildirerek ogretmenin gorevine son ve- rebiliyor. Bir a> once her iki taraf da bir başvuruda bulunmazsa sozleşme bir >ıl daha uzujor. Boylece iş- veren a) lık ucreti saplamada serbest kalıyor. Sozleşmenin bitiminden bir a> once öğretmen sozles- raesini yenilemeyeceğini bir yazı ile bildirirse, işveren bu- nu istifa olarak yornmluyor ve kıdem tazminab ödemiyor. Gonılu>or ki ozel ogrelirn kunımlarında çalışan oğ- relmenlerin hiçbir sosyal guvencesi yoktur. Suresi belirii hizraet akitleri sonunda kıdem tazmi- natı odenmeyeceğine ait bir yasa maddesi var mıdır? Bulundugumuz ildeki bolge calışma muduriuğune yaptığımız başvunıya "Son Yargıta> kararlan belirii so- reli iş akitlerinin bitiminde kıdem tazminatı odenmesi >onunde olduğundan, suresi belirii hızmet akdi ile çalı- şan ogretmenlere de kıdem tazminatı odenmesi gereknıektedir" >anıtı geldi. Son Yargılaj kararlarımn ne olduğunu bizler bilemi- yoruz. Bazı işverenler de kıdem tazminatını odemiyor. Kısa bir sure sonra okullar açılacak. Biz ozel okul oğ- retmenleri için sıkıntıh donem jine başladı. Okul uc- retleri surekli katlanırken, biz işverenlerin insafına sığınmayı surdureceğiz. Aksi halde kıdem tazminatın- dan vazgeçerek iş aramaya devam edeceğiz. YANIT: Belirb süreh sozleşme ıle çalışan öğretmen, sozleşme süre- sının bitiminde sozleşmeyi yenılemeyıp sozleşmeye son verirse kı- dem tazminatı almaya hak kazanır mı? Bu sorunun yanıtını yargı kararlarına bırakalım. 1) "Dosyadakı bılgi ve belgelerden davacının tarihle- rı arasındakı suresi belırlı hızmet akıtleriyle çalıştığı ve son olarak vapılan suresi belırlı hızmet akdinın sona ermesı nedenıyle 1.11.1979 tarihınde işınden ayrıldığı, bundan sonra taraflar arasında yeni bir hızmet akdı yapılmadığı anlaşılmaktadır. Buna gore olayda davacının ıstifası değil, suresi belırlı olarak yapılan hızmet akdi suresmin sona ermesıyle işın hitam bulması soz konusudur Belırlı surelı bir hizmet akdınin sonunda yeniden hizmet akdi yapmak ıstemeyen ışçı de kıdem tazminatına mustehaktır. Davacının ış akdinın hıtamından sonra başka yerde ış bulup ça- lışması bu sonucu değıştirmez:' (Yargıtay 9. Hukuk Daıresı 5.6.1980 tarih, 6911 esas ve 6758 ka- rar) 2) "Suresi belirii hızmet sozleşmesinın son bulması halinde, ıh- bar tazminatı gerekmez. Ancak kıdem tazminatı odenmesi icap eder!' (Yargıtay 9. Hukuk Daıresı, 15.4.1980 tarih, 4251 esas ve 3511 ka- rar) 3) "Belıı lı surelı hizmet akdınin sona ermesi halinde ise kıdem tu/mııidtı gerekır Yargıtay ıçtihatları bu yondedir" (\aıgıid\ 9rHukuk Daıresı, 27.6.1984 tarih, 6225 esas ve 7118 karar) T.C AFYON C SAVCILIĞI 1990'1779 ılam Afvon Çıknk koyunde oturur \e aynı yerde sucuk imalatçılığı ve salıcı'hğı yapar Veli oğlu, 1948 Klu SULEYMAN MATYAR'ın 24.12.1988 suç tarihınde taklit ve tağşış edılmış sucuk ımal edip sat- mak suçundan dolayı hakkında kamu davası açılmış olup yapılan yar- gılama^ı sonucunda: Afyon Sulh Ceza Hâkımlığı'nin 21.12.1989 gün ve 465-1690 sayılı kararı ıle TCK'nın 398 3506 sa. 647/4, CK: 72, 402/1-2. maddeleri gereğınce 4?u.0OO TL ağır para, 7 gun ışyerinın kapatılması ve 3 ay meslekten men cezasına mahkûm edılmiştır TCK'nın 398, 402 1-2. maddelerı gereğınce ılan olunur. 8.6.1990
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle